Ana Sayfa Blog Sayfa 839

SalonAppy markasıyla yurt dışına açılan Kolay Randevu, 100 bin Euro yatırım aldı

Daha önce 2016’da Türkiye’de Altay Tınar ve Ömer Erkmen öncülüğünde BIC Angels’tan aldığı melek yatırımla ve 2017’de Çek Cumhuriyeti’nden Enern ve Miton ile Polonya’dan Protos’tan aldığı VC yatırımıyla adından söz ettiren Kolay Randevu, Türkiye’deki başarısını yurt dışına da taşımak adına, mevcut yatırımcılarından aldığı 100 bin Euro ek yatırımla SalonAppy ismiyle markalaşarak yurt dışına açıldı.

Türkiye’de güzellik işletmeleriyle müşterileri buluşturan bir pazaryeri olarak hizmet vermenin yanında, güzellik işletmelerinin salonlarını A’dan Z’ye yönetmelerine yardımcı olan bir SaaS yazılım çözümü sunan Kolay Randevu, globalde SaaS-enabled-marketplace olarak bilinen bu iş modeliyle Türkiye güzellik sektöründe gerek son kullanıcılar, gerekse işletme sahipleri tarafından aradan geçen 4 yılda çok sevilen bir marka haline geldi. Son geldiği noktada Türkiye’de aylık 150 binin üzerinde randevunun girildiği platform, Türkiye’nin 43 şehrinde faaliyet gösteriyor.

Kolay Randevu, Türkiye’deki güzellik işletmelerinin ihtiyaçlarına yönelik mobil öncelikli olarak geliştirdiği SaaS ürününün globaldeki rakiplerinin ürünleriyle rekabet edebilir olgunluğa erişmesinin ardından ismini SalonAppy olarak değiştirerek, pazar yerinden bağımsız, kendi başına hizmet verebilir hale getirdi ve 19 dilde çevirilerini ekleyerek tüm dünyadaki güzellik işletmelerinin kullanımına açtı.

Mobil öncelikli ve geniş coğrafik yayılımlı stratejisiyle rakiplerinden farklılaşarak hızlı büyüme gösteren SalonAppy, kısa sürede Türkiye dışında 26 ülkede 200’ü aşkın aktif kullanıcıya ulaştı. Yurtdışı gelirlerinin çok büyük kısmını Play Store ve App Store in-app-subscription’larından elde eden SalonAppy, büyümesini ağırlıklı olarak İspanyolca dilinde ve Latin Amerika ülkelerinden sağlamakta. Kullanıcılarının mobil uygulama marketlerinde 5 üzerinden 4.6 gibi yüksek bir puanla değerlendirdiği SalonAppy uygulamalarına son durumda Türkiye dışından aylık 10.000’in üzerinde randevu girilmekte.

Turkcell’in yerli dijital servisleri dünyaya ulaşıyor

Turkcell, bugün İstanbul’da Türkiye’de geliştirdiği BiP, Fizy, TV+ ve Yaani gibi dijital servislerinin Türkiye’de ve dünyada gösterdiği başarıyı vurgulayan bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Dijital sevislerini “Türkiye’nin Uygulamaları” çatısı altında toplama kararı alan Turkcell, aynı zamanda Türkiye’de geliştirilen yazılımların değerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Dijital dünyanın verileri petrol kadar önemli

Türkiye’nin Uygulamaları çatısı altında toplanan Turkcell’in vurgu yaptığı en önemli konulardan biri de verilerin güvenliği oldu. Ülkelerin verilerinin farklı ülkelerde tutulmasının bir dezavantaj olduğunu belirten Turkcell, günümüzde verinin petrol kadar önemli olduğunu belirterek Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalmasının taşıdığı değeri vurguladı. Turkcell, kendi dijital servislerinin verilerini Türkiye’de barındırarak Türkiye’nin verisine sahip çıkıyor.

Turkcell’in dijital servisleri farklı özelliklerle kullanıcıları cezbediyor

Aynı zamanda basın toplantısında Turkcell’in uluslararası muadillerine rakip olarak duyurduğu dijital servislerinin sunduğu ek özelliklere vurgu yapan Turkcell Dijital Servisler ve Çözümlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ataç Tansuğ, “Kullanıcılara daha iyi bir deneyim sunmak amacıyla Dergilik uygulaması geliştirilmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde Dergilik uygulaması içinde sesli kitap ve e-kitap özelliklerinin yer almasını planlıyoruz. Müzik platformu fizy; dünyada gittikçe daha çok ilgi gören yaygınlaşmaya başlayan podcast’lere yer verecek. Yaani’nin bir sonraki yeniliği ise YaaniMail, ardından da YaaniAsistan gelecek. TV+ ise yıl sonuna kadar kullanıcılarına farklı dil ve operatör seçenekleri sağlayacak.” dedi.

Turkcell dijital servislerle istihdam yaratıyor ve ihracat sağlıyor

Turkcell’in Türkiye’nin Uygulamaları çatısı altında topladığı dijital servislerin sağladığı istihdama da dikkat çeken şirket, uygulamaların ihracatına da vurgu yaptı. Digicell ile yapılan ortaklıkla birlikte Türkiye’de geliştirilen Turkcell’in dijital servisleri dünyanın yüzlerce ülkesinde aktif bir şekilde kullanılabiliyor. Bu uygulamalar Türkiye’nin yazılım ihracatına da büyük katkı sağlıyor.

Turkcell servislerinin dünyanın birçok ülkesinde kullanılmasına ilişkin açıklama yapan Ataç Tansuğ, “Bu ürünlerin vergilendirilmesi ve ülke ekonomisine doğrudan katkısıyla birlikte istihdamı artırdıklarının altını çizen Tansuğ, dijital servislerle ilgili rakamlar paylaşarak “Şu ana kadar toplam uygulama indirme sayımız 200 milyona yaklaştı. İletişim ve yaşam platformumuz BiP şu anda Türkiye’nin en çok indirilen yerli uygulaması oldu. 38 milyondan fazla indirildi ve 192 ülkede kullanıcısı var. Günlük 450 milyon mesaj gönderimi gerçekleşiyor, Antarktika’da bile BiP kullanıcımız var. Bireysel bulut platformumuz lifebox’ta toplam depolanan dosya sayısı 8 milyon akıllı telefonun hafızasını dolduracak büyüklüğe erişti. Müzik platformumuz fizy’de yıllık şarkı dinleme sayısı 3 milyar, Dergilik’te bugüne kadar indirilen yayın sayısı 211 milyon, TV+’ta günlük mobil TV izleme süresi de 85 dakikaya ulaştı. En fazla 4K kanal bugün TV+’ta. Arama motorumuz Yaani’nin indirilme sayısı 9 milyona ulaştı. Tüm dijital servislerimizle milyonlarca kullanıcının hayatına dokunuyoruz. Kullanıcılarımızın gününün 24 saatini yani 1440 dakikasını dolduracak servislerle varız.” ifadelerini kullandı.

Turkcell’in tüm dijital servislerine www.turkiyeninuygulamalari.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Muhasebecisi tarafından fikri kopyalanan Türk girişimciler konuyu yargıya taşıyor

İTÜ Çekirdek’in mezun girişimlerinden Rimuut‘un kurucu ortağı Esen Bulut ile iletişime geçerek, Estonya merkezli girişimleri Rimuut’un; yine Estonya’da girişimin tüm muhasebesini, operasyonlarını yürüten ve tüm hesaplarına da erişim yetkisi olan LeapIN isimli şirket ile yaşadığı sorunla ilgili bilgi aldık.

Esen’den aldığımız bilgiye göre LeapIN, tüm bilgilerine erişim izni olduğu Türk girişim Rimuut ile bir anda ilişiğini kesiyor ve Xolo isimli Rimuut’un birebir aynısı ürünü çıkarıyor. Ayrıca erişim yetkisinden ötürü tüm müşteri veritabanını kopyalama ihtimallerinin bulunduğunu ve tüm mahrem bilgileri de sahip olduklarını söylüyor.

Esen, sesini daha fazla duyurmak için “BIGGEST TECH SCANDAL OF 2019” başlığı ile İngilizce olarak LinkedIn‘de de paylaştı. Avukatlar ile görüşmesi süren Rimuut, yakında Estonya‘da yargıya gidiyor.

Esen Bulut’un açıklaması:

“Nisan 2017’de, iş modelimizi LeapIN’e (e-residency başvurusu sonrası şirket kurmanıza yardımcı olan bir servis sağlayıcı) tanıttık ve onları Rimuut’u bir müşteri olarak almaya ikna ettik. Şirketimizi onlar aracılığıyla kurduk ve 2 yıldan fazla bir süredir de muhasebe ve bürokrası ile ilgili hizmetler aldık. Tabii bu arada iş modelimiz, müşterilerimiz, bizimle çalışan freelancerlar, ödeme sağlayıcılarımız ve finansallarımızla, yani yenilikçi ve eşsiz iş modelimizle ilgili tüm hassas bilgilerimizi paylaştık işlerini yapabilmeleri adına.

Bir anda Haziranın sonuna doğru LeapIN artık bize hizmet veremeyeceğini belirterek bizi çeşitli sebeplerle başka bir hizmet sağlayıcıya geçmeye zorladı. 15 Temmuz’da, “yeni” ürünleri olan Xolo’nun lansmanını duyurdukları e-posta bize ulaştığında şoka uğradık çünkü Xolo, Rimuut‘un “bire bir” kopyalanmış haliydi.

XOLO
XOLO

LeapIN, Rimuut’un ürününün kopyasını çıkarmak için ivedi bir şekilde Rimuut ile bağları kesmek zorunda olduklarını biliyorlardı diye düşünüyoruz, zira bu düşünce bizi apar topar göndermelerini açıklıyor. LeapIN, Rimuut’un iş modelini arka planda tüm hassas bilgileriyle birlikte kopyalarken Rimuut’a hizmet veriyordu.

Bir müşteri ile bir servis sağlayıcı arasındaki ilişkinin özel doğası düşünüldüğünde, LeapIN’in müşterisinin iş modelini kopyalayarak yaptığı şey, kendilerine muhasebemizi yapsınlar diye verdiğimiz şirket bilgilerini kullanarak haksız rekabet amaçlı bilgi hırsızlığı ve güven açısından büyük bir ihlaldir.

Muhasebe ve tüm evrak hizmetlerimizi yöneten servis sağlayıcısı olarak, LeapIN, iş modelimizi hiçbir şekilde kopyalamaması gereken, güveni kötüye kullanmaması ve hizmet sözleşmelerini ihlal etmemesi gereken, Rimuut’un iş modelini birebir almaması gereken Dünya üzerindeki tek şirket.

LeapIN, bu modelin çalıştığını doğrulamak adına finansal kaynaklarımıza ve yine gizli veri olan, sürekli artan kullanıcı sayılarına bakmış olmalı ki bu modeli hızla kopyalayarak yatırım alma noktasına kadar getirmiştir. Hassas verilerimize bu şekilde erişip kopyalaması, LeapIN’in haksız rekabet avantajı elde etmesine olanak sağlayacak seviyededir.

Daha da kötü olan şey ise, ürünü bu iş modeline katılan ilk şirketmiş gibi duyurmalarıdır.

Bir servis sağlayıcı, müşterisinin sıfırdan oluşturduğu iş modelini kopyalarsa, bunun yasal bir karşılığı ve cezai yaptırımı olması gerekir. Bu korkunç eylemi çevrimiçi ve çevrimdışı platformlarda yayınlamaktan kaçınmayacağız ve herkesin, Leapin’in hizmetlerini sunarken müşterisinin iş modelini nasıl kopyaladığını öğrenmesi için elimizden geleni yapacağız.

Bu aynı zamanda, Estonya’nın e-Residency programının meşruiyeti ve güvenilirliğine de gölge düşürmektedir; zira internet sitelerinde sundukları hizmet sağlayıcılarından biri, bir e-resident şirket sahibinin iş modelini kopyalamıştır. LeapIN bu ticari casusluk derecesindeki suçlarından bir şekilde kurtulursa, bu programa girmeyi düşünenler için birçok güven bazlı soru ortaya çıkacaktır; fikirlerinin kopyalanmayacağının garantisi yoktur.

Rimuut ekibi olarak e-residency programı üst düzey yöneticilerini çoktan bilgilendirdik ve onlara LeapIN’in yaptığı bu durumu ayrıntılı olarak anlattık.

Ayrıca Xolo’ya 7 milyon dolar yatırım yapan son VC’lerle de bu olay hakkında onları uyarmak ve daha da önemlisi fonlarının adının bu tatsız durumla anılmaması için yapacaklarını öğrenmek adına bağlantıya geçtik.

Estonya’da konunun yargıya intikal etmesi için gereken adımları attık. Bununla beraber ilerleyen günlerde kamu görevlileri ve e-Residency programı yöneticileri ile de konuyla ilgili aksiyon almaları konusunda istişare edeceğiz.” Esen Bulut, Rimuut Kurucu Ortağı

Fikirlerimiz, hizmet verenlere karşı ne kadar güvende?

egirişim olarak şu açıklamayı yapmak isteriz ki, bir ürünün kopyalanabilir olmasının yanı sıra, doğrudan şirket bilgilerine erişebilen bir kurumun, önce ilişiğini kesmesi ve sonrasında kısa sürede aynı ürünü çıkarması, girişimlerin fikirlerini mahrem bilgilerine erişebilen bir kuruma karşı koruması noktasında akıllarda ciddi bir soru işareti doğuruyor.

Elbette rakipleriniz çıkabilir ve ürününüzü “eğer patentli bir model” değil ise daha iyi yapabiliyorlarsa da kopyalayabilir, başarılı veya başarısız olur, (Bugüne kadar Yemeksepeti denendiği gibi) ancak bir şirketin tüm mahrem bilgilerine ve veritabanına erişebilen bir hizmet verenin; müşterisinin ürününün aynısını çıkarması önemli sorunları da beraberinde getiriyor.

Konuyu yakından takip ediyoruz, yeni gelişmeleri paylaşacağız.

Netaş’ın ana hissedarı ZTE, Avrupa’nın ilk 5G bankacılık uygulamasını başlattı

Netaş’ın ana hissedarı dünya telekomünikasyon teknolojileri devi ZTE, Avrupa’da bankacılık sektörünü 5G’ye taşıyacak ilk adımı attı. Telefonica ve Bank of Santander işbirliği ile Avrupa’nın ilk 5G bankacılık uygulamalarını pilot olarak başlattı.

Netaş’ın ana hissedarı, yeni nesil telekomünikasyon teknolojilerinde dünyaya liderlik eden şirketlerden ZTE, Telefonica ve Bank of Santander işbirliği ile Avrupa’nın ilk 5G bankacılık hizmetlerini sunacaklarını açıkladı. İspanya Madrid yakınlarındaki Alcobendas şehrinde iki şubede müşteriler, 5G’yi deneyimleme fırsatı yakalayacak. Sözkonusu proje tüm bankacılık sektörü için örnek uygulama olacak.

Netaş CEO’su C. Müjdat Altay; “Ana hissedarımız ZTE, dünyada yeni nesil telekomünikasyon teknolojilerine yön veren şirketlerin başında geliyor. Dünyada en fazla 5G standart esasların patentine sahip olan teknoloji şirketlerinden. ZTE’nin teknoloji dünyasını şekillendiren yeni nesil teknolojilerdeki bu gücünü, Netaş’ın telekom sektöründeki 52 yıllık bilgi birikimi ve ArGe deneyimiyle birleştirerek ülkemize kazandıracağız” diye konuştu.

Zuuks Games’in otobüs simülasyon oyunu 10 milyon kullanıcı tarafından indirildi

Yerli mobil oyun üreticisi Zuuks Games tarafından Haziran’da yayınlanan “Bus Simulator: Ultimate” isimli mobil oyun, kısa sürede dünya genelinde 10 milyon kullanıcı tarafından indirildi.

Bus Simulator: Ultimate

Şehirlerarası otobüs simülasyon oyunu “Bus Simulator: Ultimate”, Türkiye’de en popüler oyunlar listesinde App Store’da birinci sırada görünürken, Google Play’de ise ikinci sırada kendini gösterdi. 15 farklı dil seçeceğine sahip olan ve birçok ülkenin güncel indirme sıralamasında ilk 20 arasında yer alan oyun, dünyaca ünlü birçok oyundan çok daha kısa sürede bu rakamlara ulaştı.

Otobüs sürüş simülasyonu olarak kurgulanan “Bus Simulator: Ultimate” oyunu gerçek bir otobüs şirketi yönetir gibi pek çok detayı içinde barındırıyor. İkram servisinden, radyo ve mola zamanına kadar her şey en ince ayrıntısına kadar oyunda yer alıyor. Tek bir otobüsle başlanan oyunda zamanla kendi filonuzu ve otobüs şirketinizi kurabiliyorsunuz. Türkiye, Avrupa ülkeleri, ABD ve Brezilya gibi birçok ülke haritasında yolculuk yapmaya imkan sağlayan ve Türkçe seslendirme özelliğine de sahip olan “Bus Simulator: Ultimate”, yakın zamanda PC versiyonuyla da oyunseverlerin karşısına çıkacak.

Aylık 60 milyon aktif kullanıcı

Zuuks Games, Türkiye’de mobil oyunları en çok yüklenen geliştirici şirketleri arasında yer alıyor. 2014 yılında kurulan şirketin ilk oyunu City Driving 50 milyondan fazla kullanıcı tarafından indirildi. Yayında 30’dan fazla oyunu olan Zuuks Games, toplamda 200 milyondan fazla yüklenme sayısına ulaşmış durumda. Zuuks Games’in aylık 60 milyon aktif kullanıcı sayısı bulunuyor. Kullanıcılarının %25’i Türkiye’den, %25’i Almanya’dan, geriye kalan %50’si ise dünyanın farklı bölgelerindeki oyunseverlerden oluşuyor.

FineDine, Kuveyt merkezli Savour Ventures’tan yatırım aldı

Duygu Kutluoğlu Kılıç ve Adil Burak Kılıç tarafından kurulan yerli girişimlerimizden FineDine, yemek deneyimini interaktif dijital tablet menüleriyle dijitalleştirerek, işletmelerin satışlarını ve müşteri bağlılığını artırmalarına yardımcı olan bir SaaS menü yönetim platformudur.

Kurucularından doğrudan aldığımız bilgiye göre FineDine, Orta Doğu’nun ilk gıda dikey hızlandırıcısı olan Savour Ventures‘tan bir yatırım aldı. Henüz yatırımla ilgili değerleme veya tutar açıklanmadı. Savour, ürün ve hizmetlerini pazara daha hızlı getirebilmek için MENA’nın Gıda Startup ​​ekosistemini desteklemeyi amaçlayan Kuveyt merkezli bir VC (Venture Capital) ve hızlandırıcı programıdır.

52 ülkede kullanılan FineDine özellikle Kuveyt, Suudi Arabistan ve BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)’de 800 fazla müşteriye hizmet veriyor.

Yakında masanızdan ödeme yapabilmenizi sağlayacak olan FineDine uygulaması üzerinden garsona ihtiyaç duymadan sipariş verebiliyorsunuz. FineDine, yemek ve mutfak arasındaki süreci hızlandırmayı hedefliyor. FineDine ayrıca restoran yöneticilerinin, menü ve hizmet performanslarında analitik verileri sunarak doğru kararlar almalarına da yardımcı oluyor.

Yeni bilgiler aldıkça paylaşmaya devam edeceğiz.

Nevzat Aydın ile Banabi ve Yemeksepeti’nin kapanan projelerini konuştuk

Yemeksepeti’nin kurucusu ve CEO’su Nevzat Aydın‘ı Yemeksepeti Park’ta ziyaret ederek hem Banabi’yi hem de kapanan projeleri; Lokum, Papyon ve İrmik‘i konuştuk.

589 milyon dolara Delivery Hero’ya exit olan Yemeksepeti’nin değerlemesi 1.6 milyar dolara ulaşmış durumda. Nevzat Aydın önümüzdeki yıl yeni projelerinin de sinyallerini verdi. Banabi hakkında çok detaylı bilgiler veren Aydın’ın hikayesini birlikte dinleyelim.

Türkiye’nin önde gelen girişimcileri ile röportajlarımız sürecek. Yemeksepeti her zaman yakın takibimizde olan bir şirket. Yeni gelişmeler oldukça da paylaşmaya devam edeceğiz.

Yemek pişirme paketi gönderen girişim ŞefGibi, faaliyetlerini sonlandırdı

Sizlere geçtiğimiz yıl içerisinde paylaştığımız yemek pişirme paketi sağlayan girişim ŞefGibi, kurucusundan aldığımız bilgiye göre faaliyetlerini sonlandırdı.

Girişimin web sitesini incelediğimizde, satışların da kapatıldığını gördük. Birkaç yazılık blog içerik oluşturulmuş. Neden kapandığı konusunda aldığımız en temel bilgi; gıda fiyatlarındaki artıştan ötürü rekabet ortamına uyum sağlayamamaları olmuş.

Paket fiyatları 180 TL civarındayken siparişlerde azalma olmuş. Buna rağmen girişimin yaşam döngüsünü koruması için 250 lira gibi bir rakama artırmaları sözkonusuymuş. Ancak 180 TL’de bu tür müşteri dönüşlerinin olması, onları bulundukları pazarda daha da fazla zorlayacağından, vazgeçme noktasına gelmelerine sebep olmuş ve faaliyetlerini sonlandırmışlar. Girişimciler için doğru bir karar olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu durum bir başarısızlık olarak görünse de, onlara eşsiz bir deneyim sağladı. Bir süre kendilerini nadasa yatıran ve mevcut uzmanlık işlerine devam eden girişimciler, eminiz iyi bir geri dönüş hikayesi yazacaktır.

Girişimin kurucuları Orçun Seviğ ve Korgün Koyunpınar‘a yeni süreçlerinde başarılar dileriz. Ayrıca detaylı yeni bilgiler aldıkça sizlerle paylaşmaya da devam edeceğiz.

Yerli girişim Sinemia kapandı

Sizlere geçtiğimiz haftalarda yaşadığı sorunlardan bahsettiğimiz globale açılan yerli girişim Sinemia, hem kurucusu Rıfat Oğuz‘dan konuyla ilgili doğrudan aldığımız bilgiye göre hem de web sitesinden yaptığı paylaşımda faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı.

Sinemia’nın resmi açıklaması;

Sevgili Sinema Severler,

Yenilikçi bir fikir ve bu fikre açık bir sektörün, yatırımcılarımızın ve en önemlisi müşterilerimizin katkıları ile Sinemia 4 yılda bizim dahi tahmin edemediğimiz kadar hızlı büyüdü. Sinemia olarak Amerika’ya açılmamızın ardından Amerika ve dünya basınında en çok yer edinen Türk girişimi olduk. Bunu, sürekli geliştirdiğimiz yeni ürünler ve inanılmaz bir takım ile başardık. Sinemia’yı kurduğumuz ilk günden bugüne kadar tek hayalimiz, insanları sinemayla daha sık buluşturmak ve bunu en az maliyetle gerçekleştirmekti. Geçtiğimiz 4 yıl boyunca boş salonların daha fazla seyirciyle dolmasını sağlayarak ve gişesi olmayan filmlerin bile daha çok izleyici ile buluşmasına yardımcı olarak başta Türk sineması olmak üzere, tüm sinema dünyasına sağladığımız katkıdan dolayı gurur ve mutluluk duyuyoruz. Şirketimizle gerek müşterisi gerek iş ortağı olarak ilişkisi olan herkese, yaşadığımız süreci ve gelinen noktayı büyük bir açıklık ve şeffaflıkta izah etmek isteriz.

Türkiye’deki başarılı gidişattan ve müşterilerimizin olumlu yorumlarından cesaret alarak kamuoyunca da yakından takip edildiği üzere Türkiye dışında, Amerika Birleşik Devletleri pazarında hepimizin göğsünü kabartacak bir Türk şirketimizin olması niyetiyle bir süredir çalışmalar yürütmekteydik. Fakat pek çok kurumsal yatırımcı ve ülkemizin önde gelen iş insanlarından 2,5 milyon dolar yatırım almış bir Türk şirketi olarak, Amerika’ya açıldığımızda bizden küçük olan rakibimiz, bizim Amerika’ya girişimizin hemen 2 ay sonrasında halka açık bir şirkete satılarak 300 milyon doların üzerinde bir yatırım almasına tanık olduk. İlerleyen dönemde rakibimiz bize karşı açtığı davalar ile yeni yatırım olanaklarımızın önünü kesse de biz Sinemia olarak yeni ürünlerimiz ve sürdürülebilir fiyat politikamız ile Amerika’ya girişimizden bir yıl sonra rakibimizden daha fazla üyeye sahip olduk. Her ne kadar bunu başarmış olsak da tek rakibimizin, 300 milyon doların üzerinde olan finansal gücünü bizden çok daha ucuza üyelik satarak harcaması ve sonunda da başarısızlık yaşamasının oluşturduğu tablo, Sinemia olarak bizim de yeni yatırımlar almamızı zorlaştırdı.

Bu süreçte, rakibimiz finansal durumunun verdiği gücü kullanarak dayanaktan yoksun ve yıkıcı saikle sarf edilmiş yasal yollar ile üzerimize gelmeye devam etti ve biz Sinemia olarak, dava başına savunma masrafı 1 milyon doları bulan bu meblağları karşılayamayacak duruma geldik. Tüm bunların sonucunda üzülerek de olsa kaçınılmaz olarak Amerika’dan çekilme kararını almak zorunda kaldık. Amerika’da yaşadığımız süreçleri tüm girişimlerin faydalanması için farklı kaynak ve yollar ile daha detaylı olarak anlatmaya devam edeceğiz. Bu yolda edindiğimiz tecrübe, yararlanmak isteyen her girişimcinin erişimine açık olacaktır.

Amerika’dan çekilme sırasında Türkiye’de de bazı finansal ve teknik sorunlar yaşıyor olsak da bu sorunların teknik kısmını kısa süre içerisinde çözüme kavuşturduk, fakat Türkiye’de 4 yılı aşkındır, her yıl yüksek büyüme ile sürdürdüğümüz girişimimizin kontrolümüz dışında değişen sektör dinamiklerinden büyük ölçüde etkilenmesinin önüne maalesef ki geçemedik.

Türk pazarında şirketimiz için en yıkıcı gelişme, şüphesiz 7163 sayılı kanunun yasalaşmasıdır. Amerika’dan çekilme kararımız ile aynı döneme denk gelen bu durum, sinema salonlarından toplu bilet alarak sinema severlerin daha fazla sinemaya gitmesini sağlayan Sinemia için bu indirimlerin tamamen son bulması ve hatta yasa yürürlüğe girmeden 4 ay önceden başlamak üzere sektör tarafından bu indirimlerin tüm paydaşlar için kaldırılmasına yol açarak şirketimizin temel iş modelini kaçınılmaz olarak uygulanamaz hale getirmiştir. Sinemia olarak son dönemde katkı payı gibi modeller tasarlayarak bu indirimli abonelik modelini devam ettirmeyi mümkün kılacak bir çözüm geliştirmeye çalışsak da yasanın getirdiği yeni şartların önüne geçmeyi başaramadık.

İlgili yasanın değişmesi, toplu bilet alımlarında indirimin tekrar gündeme gelmesi veya belirli teknolojik altyapılar kontrolünde girişimlere verilecek istisnalar olması durumunda, Sinemia üyeliklerini tekrar sunmaya başlayabileceğimizi biliyoruz. Fakat, mevcut durumda her türlü fikri denememize ve tüm uğraşlarımıza rağmen bu hizmeti artık sürdüremiyoruz. Bu sebeple, büyük bir üzüntüyle, yeni yasanın yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2019 tarihi itibariyle Sinemia üyelik satışlarını durdurduğumuzu, aynı tarih itibariyle Sinemia tarafından herhangi bir üyelik satışı yapılmadığını ve şirketimizin indirimli sinema biletlerini yasa nedeniyle temin edemiyor olması nedeniyle bugünden itibaren de tüm Sinemia üyeliklerinin askıya alındığını duyururuz.

Üyelik ücretlerini ödemiş ancak hizmet alamadığı için iade almak isteyen üyelerimiz, ödeme yapmış oldukları bankalarına ulaşarak hizmet alımını sürdüremediklerini belirterek kayıt oluşturabilir ve bankalarının ilgili kaydı incelemesinin ardından iade alabilmektedirler.

Sinemia olarak ayrıca belirtmek isteriz ki, üyelerimizin sinemaya gitme sıklığını arttırmak ve sanatı herkes için erişilebilir kılmak için geliştirdiğimiz sistemimizde, aldığımız tüm yatırımlarımız sinemaya gidişi arttırmaya ve yeni ürünlerimize harcanmış olup, en büyük giderimiz her zaman sinema biletlerinin tedariği olmuştur. Sinemia ekibi ve yöneticileri kendi alacaklarını alamadıklarında bile sinema bileti en öncelikli durumda tutulmuş, kazanılan tüm gelir hizmetin sürdürülmesi ve sinema bileti tedariği için harcanmış, kazanılan gelir kişisel çıkarlar yahut benzeri bir gerekçe için asla dışarıya çıkarılmamıştır. Her yıl sektörün en büyük denetleme firmaları tarafından denetlenmiş olan girişimimizde, çalışanlarımız veya herhangi bir yöneticimiz fazla kaynak almak bir yana, pek çok zaman kendi maaşlarını dahi aylarca almamış ve girişimin yaşatılabilmesi için büyük fedakarlıkla bu alacaklardan feragat ederek sinema bileti alımına daha fazla kaynak ayrılmasını sağlamışlardır. Her ne kadar böyle bir izahta bulunmaktan dahi hicap duysak da maalesef kamuoyundaki asılsız söylenti ve iftiralara karşı bir red beyanında bulunmak zorunda bırakıldık.

Sinemia ekibi olarak, ileride şartların tekrar oluşması durumunda sizlerle tekrar buluşmayı, sinema sevgisini tekrar birlikte pekiştirmeyi canı gönülden isteriz.

Sinemia

Bridgestone, TomTom Telematics’i 910 milyon Euro’ya satın aldı

Dünyanın önde gelen lastik ve kauçuk markası Bridgestone, dijital filo yönetimi çözümleri şirketi TomTom Telematics’i satın alma işlemlerini tamamladı. 910 milyon Euro değerindeki bu anlaşmayla Bridgestone dijital mobilite çözümlerindeki gücüne güç katıyor. TomTom Telematics ise global çapta sunduğu değeri artırmaya hazırlanıyor.

Bu yatırımla birlikte Bridgestone, dijital kapasitesini güçlendirmeye devam ediyor. Avrupa’da iki haneli büyüme kaydeden bir endüstrinin bir numaralı firması olan Telematics, Bridgestone stratejisine paralel olarak şirketin filo operasyonlarını daha etkili ve verimli kılacak ve mobilite çözümlerinin kapsamını genişletecek.

Yeni dönemde Telematics, Bridgestone bünyesinde bağımsız bir iş kolu olarak operasyonlarına devam ederken, Bridgestone’un güçlü marka değeri, geniş müşteri tabanı, global erişimi ve perakende ağından faydalanacak. Ayrıca şirketin Avrupa’da ve faaliyet gösterdiği diğer bölgelerde hazır bulunan büyüme planlarını hızlandırmak amacıyla Bridgestone’un yatırımlarından ve potansiyelinden yararlanılacak.