CookMapp, yemek yemek isteyen insanlara bilindik restoranlar ya da yemek sipariş platformları gibi seçeneklerin dışında kendi sokağında, mahallesindeki herhangi bir kişinin evde yaptığı yemekleri inceleyip, sipariş etmesine olanak sağlıyor. Ayrıca tarlası olup, tarlasından doğrudan son kullanıcılara ürün satmak isteyen çiftçiler için de bir gelir kapısı oluyor.
Mahallenizdeki bir komşunuzun evinde yaptığı yemeklerin tadına bakabilir ve hatta evine misafir olup, yemek yiyebilirsiniz. Kim bilir belki siz de makarna, kek, kurabiye, limonata gibi evinizde bir şey yapıp, şehirdeki insanlarla paylaşabilir, bundan para kazanabilirsiniz. Ya da ürünlerin tarladan eve gelene kadarki geldiği süreçte aracılardan oluşan yüksek maliyeti, doğrudan satın alım yaparak kaldırabiliyorsunuz.
CookMapp
CookMapp, ev ekonomisine katkıda bulunmak isteyen ev hanımları, henüz işsiz insanlar, organik tarım üreticileri, öğrenciler, seyyar satıcılar gibi insanlar için gelir kaynağı olmak amacıyla yola çıktı. CookMapp, evdeki imkanlarla yapılan peynir, tereyağ, yoğurt ya da yemekleri tek tuşla satılabildiğini insanlara anlatmak ve yeni gelir kaynağı ile motivasyon sağlıyor.
İskender Ekren ve iki arkadaşı tarafından toplamda üç kurucu ortakla kurulan CookMapp, 12 Mayıs 2018’de İstanbul’da faaliyetlerine başladı. MVP sürecinde olan girişim, 17 Aralık 2018’de Scotty aracılığıyla 8 sipariş teslim etti.
Girişimin hedefleri arasında yerelde tarım ve hayvancılıkla uğraşan her İnsana ulaşıp, ürettikleri ürünlerin pazar yeri olmak var. Ayrıca sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, dünya pazarında da o bulunduğu bölgenin kendi lezzetlerine göre bir pazar yeri olmak istiyor.
Türkiye’deki girişimleri paylaştığımız serimizde, uzman doktorlara birebir soru sorup onlardan görüş alabildiğiniz mobil uygulama girişimi Doktorderki’den bahsetmek istiyoruz. Sizlere 2016 yılında BIC Angels’tan 1.5 milyon TL değerleme ile girişimin yatırım aldığını duyurmuştuk.
Mobil cihazınıza indireceğiniz Doktorderki uygulaması üzerinden branş doktorunuzu seçip, mesajlaşma ile soru sormaya başlayabiliyorsunuz. Dilerseniz fotoğraf veya tahlil belgeleri gönderip, görüş alabiliyorsunuz. Ayrıca medikal kayıtlarınızı da uygulama üzerinde güvenli bir şekilde tutabiliyorsunuz.
Berke Uygun tarafından Ocak 2016’da İstanbul’da kurulan Doktorderki’ye, sonradan kurucu ortak olarak PepApp kurucusu Emrah Yiğit dahil oldu. Böylelikle güç birliği yapan Berke ile Emrah, bu süreçten sonra girişimi büyütmek için beraber yola çıktılar.
Emrah Yiğit – Berke Uygun
Bir gün Berke boğaz ağrısıyla uyanıyor. Sonrasında İnternet’ten sol bademcik şişmesini araştırıyor ancak bir şey bulamıyor. Bulsa da bilgi kirliliği ve karmaşıklıktan dolayı kaynaklara fazla güvenemiyor. Sonra bu duruma doğrudan doktora sormak istiyor ancak şöyle bir sorun var, Berke doktora gitmekten ciddi anlamda çekiniyor. Aslında bu sorunu sadece kendisinin değil, çevresinde birçok kişinin de yaşadığını kendi sorunundan yola çıkarak farkediyor.
Ülkemizde hastaneye gitmeye korkan, çekinen, üşenen vb. İnsanlar var. Bunun tam tersini düşünmek gerekirse, acil durumlar haricinde yaşadığı her anlık durumda hastaneye gidenler de var. Doktorderki bu iki uç noktadaki İnsanlara dokunarak, bir yandan hem hastaneye gidemeyenler için doktor ile hasta arasında bir köprü oluyor, hem de yaşadığı ufak rahatsızlıklardan dolayı anında İnsanların doktora ulaşmasını sağlıyor. Berke, bu uygulamanın kesinlikle tedavi yerine geçmeyeceğini veya tanı koyan bir uygulama olmadığını özellikle dile getiriyor. Sadece görüş alabildiğiniz bir girişim olarak konumlandırıyor.
Doktorderki’nin diğer bir faydası ise diyelim ki hastaneye gittiniz ve sizinle ilgili bir teşhis konuldu veya hastalığınızla ilgili birşey söylendi. İkinci veya üçüncü görüşün yaygın olduğu sağlık durumlarında Doktorderki ile farklı doktorlardan aynı hastalıkla ilgili de yorum alabiliyorsunuz. Elinizde bulunan belgeleri sisteme yükleyerek doktora gönderiyorsunuz, doktor da bunları inceleyerek size görüşlerini bildiriyor. Eğer şüpheli bir durum varsa, sizi ilgili branşa yönlendiriyor.
Girişimin Türkiye’de görüntülü konuşma üzerine odaklanan DoctorTurkey isimli rakibi var.
Yerel ve global hedeflerinden bahseden Berke, yerelde hastanelerdeki acil olmayan ancak en ufak sorunlarda hastaneye giden hastaların oluşturduğu meşguliyeti ve masrafı kısmak, globalde ise Türkiye’de son yıllarda sağlık turizminin popüler olmasından dolayı özellikle turistlerin Türkiye’ye daha fazla yönelmesi için çalıştıklarını söyledi.
Girişimin gelir modeli; uygulama içerisinde doktora soru sormak için ödeme.
Uygulama içerisinde doktora soru sormanın ötesinde; nöbetçi eczanelere ulaşma, doktorların bloglarını okuyabilme, en yakın hastaneleri görebilme, ilaç hatırlatıcı kurma vb. geliştirilmeye devam edilen çeşitli özellikleri de var.
Mayıs 2018’de Workup’a kabul edilen Doktorderki, Aralık 2018’de buradan mezun oluyor. Girişimle ilgili gelişmeler oldukça paylaşmaya devam edeceğiz.
Şirketlerin 2010 yılından bu yana satışlarını artırmalarına ve pazarlama süreçlerini yönetmelerine yardımcı olan girişim Seismic, E serisi turda 100 milyon dolar yatırım alarak 1 milyar dolarlık değerlemeye ulaştı. Unicorn oldu.
Bu gerçekleştirilen yatırım turuna; Lightspeed Venture Partners ve T Rowe Price yeni katılırken, mevcut yatırımcılar General Atlantic, JMI Equity ve Jackson Square Ventures da katıldı.
Şirketin kurulduğu günden bu yana 179 milyon dolar kazandığı söyleniyor.
Seismic’in kurucu ortağı ve CEO’su Doug Winter; “Seismic ile yapmaya çalıştığımız şey, satışçılara yardımcı olmak için doğru içeriği oluşturmaya çalışan pazarlamacılara yardımcı olmak, ve yine satışçıların da doğru parçaları ve argümanları bir araya getirmeleri konusunda yönlendirmek. Şirketlerin satış döngüsünü sorunsuz bir şekilde ilerletmelerine yardımcı oluyoruz.” açıklamasında bulundu.
Seismic, pazarını büyütmek için Mayıs ayında Savo Group’u satın almıştı. Şu anda San Diego Boston ve Chicago’da ofisleri var. Ayrıca, bu yılın başlarında İngiltere ve Avustralya’da da ofisler açtı ve yeni yatırımlarla daha da uluslararası planlar yaptı.
185’i mühendis ve proje yöneticisi olmak üzere 600’den fazla çalışanı olan Seismic’in yeni yatırımla birlikte neler yapacağını zamanla göreceğiz.
Kore’de düzenlenecek Paramanya Dünya Şampiyonası’nda Türkiye’yi temsil edecek olan esporcu Anıl Çağlar Çiçekdal, 1907 Fenerbahçe takımına transfer oldu. Bu sayede Türkiye’de bir espor takımı ilk kez bir mobil espor oyuncusunu bünyesine kattı ve uluslararası arenada mücadele etme fırsatı kazandı.
Netmarble Türkiye tarafından yayınlanan, Türkiye’nin ilk mobil espor oyunu Paramanya için Aralık ayında Kore’nin başkenti Seul’deki GIGA Arena’da düzenlenecek uluslararası turnuvada ülkemizi temsil edecek 2 finalistten biri olan Anıl Çağlar Çiçekdal, 1907 Fenerbahçe espor takımına transfer oldu.
Seul’de 22-23 Aralık 2018 tarihlerinde düzenlenecek büyük finalde, Fenerbahçe formasıyla Türkiye adına mücadele edecek olan Anıl Çağlar Çiçekdal’ın rakipleri Kore, Tayvan, Tayland, Endonezya ve Suudi Arabistan’dan katılan oyuncular olacak.
İlkleri barındıran bir gelişme
Netmarble EMEA CEO’su Barış Özistek: “Mobil espor kavramını Paramanya ile ülkemize tanıttık. Paramanya Dünya Şampiyonası’na 2 Türk Paramanya oyuncusunun katılması, hem ülkemizin bir mobil espor alanında temsili hem de dünya çapında önemli bir mobil espor turnuvasına katılımı açısından pek çok ilkleri ve başarıları barındıran önemli bir gelişme. Bir diğer popüler oyunumuz olan Wolfteam’de başarılı bir takıma sahip olan 1907 Fenerbahçe’nin ilk mobil espor oyuncusu olarak Anıl’ı seçmesi de ayrıca mutluluk verici” dedi.
1907 Fenerbahçe Espor Takımı Başkanı Sina Afra ise yaptığı açıklamada “1907 Fenerbahçe’nin ilk mobil espor oyuncusu olan Anıl’ın takımıza katılmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyorum. Kendisinin Güney Kore’de düzenlenecek Paramanya Dünya Şampiyona’sında takımımızı ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorum ve rakipleri karşısında başarılar diliyorum.” dedi.
“Bayrağımın ve formamın hakkını vereceğim”
Paramanya oynamaya hobi olarak başlayıp zamanla kendini geliştirdiğini belirten Anıl Çağlar Çiçekdal ise: “Paramanya’yı ilk oynamaya başladığımda bu noktaya geleceğimi hayal bile edemezdim. Kore’de ülkemi temsil edeceğim için büyük bir gurur duyuyorum. 1907 Fenerbahçe takımının ilk mobil esporcusu olduğum için de çok sevinçliyim. Hem bayrağımın hem de formamın hakkını vermek için elimden geleni yapacağım” dedi.
HUAWEI, görme engelli insanların yapay zekanın gücünü kullanarak konuştukları insanların yüzlerindeki duyguları “görmelerini” veya hissetmelerini sağlayan bir uygulama geliştirdi. “Facing Emotions” adı verilen uygulama, yedi evrensel insani duyguyu yedi benzersiz sese çevirmek için HUAWEI Mate 20 Pro’nun kamerasını kullanıyor. Bu sayede görme engelli kişilerin başkalarıyla iletişim kurarken daha zengin bir deneyim ve anlayışa sahip olmasını mümkün kılıyor.
Yapay Zeka (AI) destekli bir uygulama
“Facing Emotions”, yapay zeka teknolojisinin sınırlarının zorlanması ile elde edildi. Yüz ifadeleri ve duygular analiz edildikten sonra bunları sese dönüştürmek için yapay zeka desteğiyle yeni bir programlama dili yaratıldı. Arka kameraları kullanan uygulama, görme engelli insanın konuştuğu kişinin yüzünü tarıyor ve göz, burun, kaş, ağız gibi yüz unsurlarının birbirlerine göre pozisyonlarını tanımlıyor. Yapay Zeka daha sonra tanımlanan duyguyu telefonda duyulan tanımlı bir sese dönüştürerek görme engelli kişinin taktığı kulaklığa iletiyor. Tüm bunlar gerçek zamanlı ve çevrimdışı modda gerçekleşiyor.
Projenin geliştirilme amacı, görme engellilerin gerçek dünyada deneyimlediği bir soruna teknoloji yardımıyla çözüm bulmaktı. İnsanları ve teknolojiyi bir araya getiren “Facing Emotions” uygulaması, görme engelli bireyler ve hayır kurumlarının desteği ile geliştirildi. Ve proje, Mate 20 Pro’nun sahip olduğu güçlü işlemci ve yapay zeka sayesinde hayata geçti.
Duygudan alınan ilham
Bu sürecin önemli bir bileşeni seslerin kendisiydi. Görünmez Sergi gibi önemli sanat projelerine imza atmış olan görme engelli besteci Tomasz Bilecki tarafından yedi duygudan her birini temsil etmek için yaratılacak sesler; kullanıcı ve çevreleri için kısa, özlü, basit olmalıydı. Bilecki’nin sesin doğasına dair kendine özgü bakış açısı sayesinde uygulama, duyguları diğer görme engelli insanlara aktarabildi. Ses örnekleri daha sonra görme engelli danışmanlardan oluşan ekip tarafından test edilerek final haline getirildi. Ses tasarımcısı Tomasz Bilecki, “Oluşturmak istediğim sesler, her bir duyguya özgü olmalı ve kullanıcıları konuşmalarından uzaklaştırmamalıydı.
Uygulama geliştirme sürecinde, görme engelli insanların ideal olarak eller serbest bir cihaz çözümünü sevecekleri öğrenildi, böylece örneğin bir baston tutmak için elleriyle kolay erişim sağlayabiliyorlardı. Kampanya kapsamında, Ödüllü Tasarımcı Janek Kochanski, görme engelli insanların uygulamayı ve genel olarak telefonlarını kullanmasını kolaylaştıran Mate 20 Pro için özel bir telefon tutucu geliştirdi. Janek Kochanski, “Benim için, bir tasarımcı olarak, işlev her şeyden önce gelir ve biçim genellikle işlevden kaynaklanır. İlk olarak, kullanım gereksinimleri yerine getirilmelidir, ancak o zaman estetik ve görsel değerler karşılanabilir. Huawei Mate 20 Pro, çok modern ve şık, bu yüzden telefon tutucusu da öyle olmalıydı” diyor.
Facing Emotions uygulamasının insanların yaşamlarında ne kadar fark yaratabileceğini göstermek için kısa bir belgesel film hazırlandı. Türkiye’den Mustafa, İsveç’ten Mirjana ve Polonya’dan Robert’ın hikayelerinin anlatıldığı film, üç görme engelli insanın hayatından kesitler sunuyor. Hikayeleri ve tepkileri inanılmaz derecede motive ediciydi ve bu güçlü kısa film, uzun zaman boyunca izleyicileri etkisi altında bırakacak temalara değiniyor.
Mobil uygulama üzerinden dakikalar içinde teslimat hizmeti sunan Glovo, İstanbul’dan sonra İzmir’de faaliyetlerine başladı. Artık İzmirliler de diledikleri yemeğe, kahveye, tatlıya, market ve kişisel bakım ürününe ya da evde, kafede, ofiste unuttuğu herhangi bir eşyasına dakikalar içinde kavuşacak.
Haziran ayında İstanbul’da faaliyetlerine başlayan ve altı ayda 70 bin kullanıcıya ulaşan Glovo, İzmir’de de hızla büyümeyi hedefliyor. Aralık ayı itibariyle Alsancak’ta hizmete başladıklarını aktaran Glovo Türkiye Genel Müdürü Austin Kim, kısa sürede İzmir’in birçok semtine hizmet götüreceklerini belirtti.
Kim sözlerine şöyle devam etti: “Haziran ayından bu yana İstanbul’da elde ettiğimiz başarılı büyümeyi İzmir’de de gerçekleştirmek istiyoruz. İstanbul’da çok kısa sürede on binlerce kişi Glovo uygulamasını indirdi, yüzlerce ortağımız bizimle çalışmaya başladı ve biz de kullanıcılarımızın yüz binden fazla talebini karşıladık. Türk halkı akıllı telefonlarından sipariş vermeyi ve kapıya teslimatı çok sevdi. Glovo olarak biz de bu pazarda en iyi hizmeti sunmak için var olacağız. İstanbul’da yer alan genel merkezimiz ve çağrı merkezimizdeki çalışanlarımızla beraber şu anda yaklaşık 100 kişilik bir ekiple hizmet sunuyoruz. Kuryelerimizin sayısı da her geçen gün artıyor. İstanbul’da 900 kurye Glovo adına hizmet veriyor. İzmir’de özellikle yeme içme sektörü çok geliştiğinden İstanbul ile aynı rakama ulaşmayı hedefliyoruz.”
Alışveriş ödemelerinin eğitim, sağlık ve sokak hayvanları için bağış olarak aktarıldığı, uygun fiyatlı alışveriş yaparken bağış yapılmasını sağlayan sosyal girişim Givin mobil uygulaması, Metin Hara’dan yatırım alarak yeni bir ortaklığa imza attı.
Başak Süer ve Ali Aksakarya ortaklığıyla Nisan 2017’de uygulama mağazalarında yerini alan Givin, 2017’de App Store’un en sevdiği 20 uygulamadan biri olarak gösterilmişti. Givin ayrıca, Türkiye’de daha çok bağış yapan kullanıcılara ödüller kazandıran ve tüm gelirlerin bağış olarak aktarılması için oluşturulmuş ilk mobil uygulama olma özelliğini taşıyor.
İlk etapta, kişilerin kullanmadıkları eşyalarını bağış karşılığında paylaşması mesajıyla yola çıkan Givin, markaların da denetmek ve eritmek istedikleri ürün ve hizmetleri sivil toplum kuruluşları için bağış karşılığında vererek platforma dahil olmasıyla büyümeye devam ediyor. Aralarında Uber, Mavi, Zorlu PSM’nin de olduğu onlarca marka da kendi ürün ve hizmetlerini uygun bağış tutarları karşılığında vererek Givin ile yeni kullanıcılarla buluşurken sosyal fayda sağlıyor.
30 binin üstünde kayıtlı kullanıcıya sahip uygulama, dijital bir bağış sağlama kanalı sunduğu sivil toplum kuruluşlarından aldığı yoğun taleple, platforma dahil olan kurumları aracılığıyla da erişimini arttırmayı hedefliyor. Şu anda Givin mobil uygulaması ile uygun fiyatlarla alışveriş yaparken Toplum Gönüllüleri Vakfı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, Tohum Otizm Vakfı, HAÇİKO ve TOÇEV gibi sivil toplum kuruluşlarına bağış sağlamak mümkün.
Lansmanı sonrası sadece 1.5 yıl içinde, 600 bin liranın üstünde bağış potansiyeli ortaya çıkaran ve 200 bin liraya yakın bağışa aracılık eden givin’in net bir finansal gelir modelinin olması da sosyal girişimin sürdürülebilirliğini sağlamayı hedefliyor. Givin’de yapılan ödemelerin %80’i seçilen sivil toplum kuruluşlarına aktarılırken %20’si de givin’in sürdürülerek daha çok bağış sağlamasına destek oluyor. Givin, aynı zamanda bağışçıları ödüllendiren de ilk platform. Givin ile bağış yaparak destek puanları toplayan kullanıcılar dönemsel yarışmalarla çeşitli ödüller kazanabiliyor ve en az 2 kişilik şirket ekipleri oluşturarak diğer ekiplerle yarışabiliyorlar.
Yatırımın tam tutarı ve değerleme açıklanmamış olsa da, Givin, Metin Hara’dan finansal yatırıma ek olarak, Hara’nın aktif desteği ile sosyal ağlardaki bilinirliğini arttırmayı, kurumsal ve ünlü isimlerle olan işbirlikleriyle büyümeye devam ettirmeyi amaçlıyor. Önümüzdeki sene sonunda 100 bin kayıtlı kullanıcıyı geçmeyi hedefleyen sosyal girişimin Amerika pazarına genişleme planları için de Metin Hara’nın önemli bir rol oynaması bekleniyor.
Givin kurucularından Başak Süer: “givin, umudu çoğaltarak iyi amaçlar için harekete geçip kendinin en kahraman hali olan bir modern kahramanlar topluluğu. Metin Hara ile iyilik ve daha “iyi”ye dönüştürmek konusunda çok örtüşen bir misyonumuz var. Kendisinin finansal ve normalde erişmekte zorlandığımız sosyal ağları aktive etme konusunda vereceği destek ile işimizi ve yarattığımız sosyal faydayı çok daha fazla büyütmeyi planlıyoruz. Destek için herkesi Givin’i indirerek aramıza bekliyoruz” şeklinde konuştu.
Metin Hara: “givin’i ilk dinlediğim andan itibaren, iyi bir amaç için yola çıkmış ve bağışçılık için yeni ve teknolojik bir sistem inşa eden genç girişimcinin hayaline destek vermek ve bizzat projenin parçası olmak istedim. Givin, çok daha fazla kişi ve kurumun çocuklara, gençlere, sokak hayvanlarına destek olmasını sağlayan, iyi amaçlar için herkesin elinden geldiği şekilde katkıda bulunmasına imkan veren, büyüme potansiyeli çok yüksek bir proje. İyiliğe destek olmak isteyen herkesi givin mobil uygulamasını indirerek aramıza katılmaya davet ediyoruz” açıklamasında bulundu.
Givin kurucularından Ali Aksakarya ise: “Metin’den aldığımız yatırımı ve ortaklığı, özellikle projeye finansal desteğin ötesinde katacaklarını düşündüğümüzde akıllı bir yatırım olarak görüyoruz.” şeklinde konuştu.
Güneydoğu Asya’da özellikle büyük gelişim gösteren TNB Aura, bölgedeki farklı şirketlere büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor ve adından söz ettiriyor.
2016 yılında büyük bir yatırım fonu oluşturacağını ifade eden Avustralya merkezli şirket kısa süre içinde yenilikçi startup’lara yatırım yapmaya başladı. Şirket yetkilileri: “Özelikle ileri üretim ve mühendislik tekniklerine yatırım yapmak istiyoruz. Yani endüstri 4.0 gibi geleceğin teknolojilerine büyük önem veriyoruz.” diye ifade ediyor.
Şirketin yatırım fonunun önümüzdeki iki üç yıl içinde daha da artması bekleniyor. Bu anlamda her şirkete yapılan 500 bin dolar ile 4 milyon dolar arası ödemelerin minimum 1 milyon dolardan başlayacağı bekleniyor. Şirket şimdiye kadar dört önemli teknoloji şirketine toplamda 10 milyon dolar yatırım yaptı ve bu piyasa özellikle öne çıktı denilebilir.
Şirketin yatırım fonu 10 şirket çalışanı tarafından yönetiliyor. Özellikle yazılım ve donanım anlamında büyük atılımlar yapan şirketlere yönelik yatırımlar yapıldığını ifade eden yatırım fonu yetkilisi “Bu yatırımlar bizi de güçlendiriyor. Artık dünyada yaptığımız yatırımlarla adımızı duyuruyoruz. Ayrıca yeni gelişen alanlara da kaymış oluyoruz.” dedi.
Singapur dışında da daha fazla ilerleme kaydetmek isteyen şirket 20205 yılına kadar 240 milyar dolar yatırım yapmak istiyor. Oldukça büyük düşünen şirket özellikle internet erişiminin tüm bölgelerde giderek artacağını ve yatırım yapılan alanların dünyanın en önde gelen alanları haline geleceğini düşünüyor.
Şirketin yatırım yaptığı şirketler arasında Jungle Ventures, Golden Gate Ventures, Openspace Ventures, Monks Hills Ventures, Qualgo gibi şirketler var.
Dünyanın en hızlı büyüyen para transferi şirketlerinden biri olan ve ücretsiz bir servis sağlayan TransferGo, Vostok Emerging Finance ve Silikon Vadisi’nden Hard Yaka tarafından Revo Capital, U-Start Club ve Practica Capital’ın katılımıyla yönetilen ve 17.5 milyon dolar tutarında fon için gerçekleştirilen B Serisi Fonlama Turu’nun tamamlandığını duyurdu. Tur iki bölüm halinde gerçekleşti. İlk sermaye enjeksiyonu Mayıs ayında gerçekleşirken; bu son gerçekleşen ikinci sermaye enjeksiyonu ile fon tutarı toplam 17.5 milyon dolara ulaştı. TransferGo’nun ayrıca Seedrs platformunda henüz tamamlanmış olan ve ihtiyacın üzerinde fona ulaşılmış bir crowdfunding (toplu fonlama) kampanyası da bulunuyor.
TransferGo bu sene %100 oranında büyüdü
TransferGo CEO’su ve kurucularından Daumantas Dvilinskas toplanan fonla ilgili açıklamasında,“Bu sene geçtiğimiz seneye oranla %100 büyüme kaydettik. Bundan böyle büyüme hızımızı daha da artıracağız. Bu fonu uluslararası büyümemizi hızlandırmak ve özellikle Türkiye ve diğer birkaç hedef pazarımızda pazar payımızı artırmak için kullanacağız. Yine bu fonla, müşterilerimiz için yeni ürün ve hizmetler geliştirmeye de devam edeceğiz. Mevcut yatırımcılarımızın devam eden desteğinden dolayı mutluyuz. Yönetim Kurulumuza yeni katılan Hard Yaka’dan Greg Kidd’in dünyanın en iyi fintek şirketlerinin bazılarının büyümesindeki rolü ve bu alandaki deneyimleri bizler için çok değerli.” dedi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Hard Yaka kurucularından Greg Kidd ise, “TransferGo müşteri hizmetleri ve ürün inovasyonu alanına odaklı yaklaşımıyla, gerçek anlamda Avrupa’daki en heyecan verici tüketici finansmanı şirketlerinden biri. TransferGo’nun sunduğu müşteri deneyiminin gittikçe daha da güçleneceğine şüphemiz yok” dedi.
TransferGo, Bu Yatırımı Başta Türkiye Pazarı Olmak Üzere Hedef Pazarlarda Büyümesini Hızlandırmak ve Ürün İnovasyonu için Kullanacak
Her gün 1000 yeni müşteri geliyor
47 ülkede faaliyet gösteren, Londra, Vilnius, Berlin, Varşova ve İstanbul’da ofisleri olan TransferGo’nun müşteri sayısı hızla artıyor. Şu an 833.000 müşterisi olan şirket, müşteri portföyüne günde 1.000’den fazla yeni müşteri katıyor. TransferGo, geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye pazarında da faaliyetlerine başladığını duyurmuştu.
Laska Enerji, kauçuk bazlı atıklardan termo-kimyasal yöntemle değerli hammaddeler ve elektrik enerjisi elde ediyor. Laska Enerji bu yöntemle ortalama 1 milyon ağacın bir yılda temizlediği Co2 kadar salımı engelleyecek.
3M Türkiye tarafından Big Bang 2018 sahnesinde 50 bin TL’lik ödül alan Laska Enerji Kurucusu & CEO’su Onur Güdü ise şunları söyledi:
“Laska Enerji olarak atık lastiklerden temiz yakıt, çelik ve karbon siyahı üretmeyi planlıyoruz. Bu yakıt doğrudan elektrik enerjisine çevrilecek ve elde edilen karbon siyahı ise zenginleştirilerek birçok sanayi kolunda kullanılmak üzere temel hammadde veya katkı maddesi olarak tekrar üretime kazandırılacak.
Bu, çevre korumaya ve karbon salımını azaltmak açısından çok önemli bir girişim. Çünkü ham petrolden bir ton karbon siyahı üretilirken doğaya 5,2 ton Co2 salımı yapılıyor. Laska Enerji’nin yöntemi ile bu ürünü ham petrolden elde etmek yerine lastik atıklarında ürettiğimizde ise her 1 ton karbon siyahı ile 5 ton Co2 önlüyoruz. Yılda 10 bin ton lastik dönüştürme hedefimizi gerçekleştirdiğimizde 3.500 ton alternatif karbon siyahı üretmiş olacağız. Bu da ortalama 1 milyon ağacın, örneğin Belgrad Ormanı’nın bir yılda temizlediği Co2’e eşdeğer”.
Biz de girişimle ilgili olan gelişmeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya devam edeceğiz.