iPara’nın verilerine göre; koronavirüs nedeniyle online alışverişte bir ayda gıda sektöründe yüzde 61, genelde ise yüzde 10 oranında artış yaşandı. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ise online alışveriş verileri yüzde 10.3 oranında artış gösterdi.
E-ticaret alanında sunduğu gelişmiş ve çözüm odaklı servisleri ile hizmet veren iPara, koronavirüs salgını nedeniyle artışa geçen online alışveriş verilerinin bir aylık değerlendirmesini açıkladı. iPara verilerine göre önceki aya göre online alışveriş verileri yüzde 10 oranında artış gösterdi. Online alışverişte iPara altyapısını kullanan markaların satış rakamlarına göre belirlenen listenin ilk sırasında sektörel bazda hijyen ve temizlik malzemeleri sektörü yer alırken, gıda sektöründeki online alışveriş yüzde 61 artış gösterdi. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre ise iPara toplam tahsilatları yüzde 86 oranında artış gösterdi.
Yüzde 40 artış bekleniyor
Koronavirüs salgınının online alışverişe etkisini değerlendiren iPara Genel Müdürü Tarık Onat, “Koronavirüs salgını tüm dünyada ve ülkemizde etkisini göstermeye devam ediyor. Ülkemizde ilk virüs vakasının tespit edildiği 10 Mart’tan bu yana iPara çözümleriyle gerçekleşen alışveriş verileri bir ayda toplam yüzde 10 oranında artış gösterdi. Gıda sektöründeki satışlar yüzde 61 arttı. Virüs tehdidi ortadan kalkana kadar önümüzdeki dönemde turizm, seyahat, restaurant ve eğlence yerleri harici sektörlerde online alışveriş verilerinde yüzde 40 bandında artış olmasını bekliyoruz” dedi.
Ön ödemeli kurumsal hizmetler alanında faaliyetlerini sürdüren Ticket Restaurant Edenred, teknoloji alanında çözümleri arasına bir yenisini daha ekledi.
Edenred Türkiye’nin geliştirdiği yeni nesil mobil temassız ödeme sistemi EdenredPay ile yemek kartı sektöründeki mobil ödemelerde yepyeni bir dönem başladı. Sektörde bir ilk olan EdenredPay uygulamasının NFC (Yakın Alan İletişimi) altyapısı sayesinde ödeme işlemleri artık Android cep telefonlarının yazar kasaya sadece yaklaştırılması ile hızlı, güvenli ve hijyenik olarak gerçekleştirilecek.
Temassız ödeme konusunda Apple telefonlarında NFC özelliği açık olmadığı için Apple kullanıcıları şu an bu hizmetten faydalanamıyor.
NFC özelliği bulunan yeni nesil ÖKC’ler (Ödeme Kaydedici Cihazlar) ve mobil uygulama arasında temassız iletişim kurarak kart kullanma ihtiyacını ortadan kaldıran EdenredPay ile tüm Ticket Restaurant Yemek Kartı kullanıcıları Android cep telefonlarını, yazar kasaya yaklaştırarak, ödemelerini bugüne kadar hem deneyimlemedikleri bir hız ve kolaylıkla, hem de güvenli bir şekilde yapabilecekler.
Kısa bir süre önce de Endeavor Girişimcisi de seçilen sosyal ticaretin lider ödeme yöntemi Paym.es, dünyada WhatsApp’a ilk ödeme botunu entegre eden şirket oldu. Herhangi bir web sitesine ihtiyaç duymadan satış yapanlar kişiler hali hazırda Facebook Messenger ve Paymes’in web tabanlı chatbot’u üzerinden 20 saniye içerisinde ödeme linklerini oluşturup ödeme alabiliyorlardı. Yeni yapılan geliştirme ile Paymes ödeme chatbot’u artık WhatsApp üzerinden de saniyeler içerisinde ödeme alma imkanı sağlıyor. Paymes; genç ve yenilikçi vizyonuyla kullanıma sunduğu ve dünyada bir benzeri bulunmayan bu özellik ile sosyal ticarette bir çığır açıyor.
Tüm dünyada 60 milyar dolar pazar payına ulaşan sosyal ticaretin 2021 yılında 166 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Sosyal ticaret pazarının büyümesinde akılı telefonların rolü oldukça büyük. Sosyal medya hesaplarına istenilen her yerden ulaşma imkanı veren bu araçlar insanların vazgeçilmezi haline geldi. Özellikle WhatsApp akıllı telefonlarda en çok kullanılan anlık mesajlaşma uygulaması olarak öne çıkıyor. Facebook’un son açıklamasına göre aktif kullanıcı sayısı 2 milyarı geçen WhatsApp’ı dünya genelinde yaklaşık olarak her 4 kişiden 1’i kullanıyor. İnsanlara hız vadeden bu mesajlaşma uygulamasının satıcılar tarafından kullanılması da kaçınılmaz bir gerçek olarak görülüyordu. WhatsApp’ın uygulama yeteneklerini genişletmesinin ardından sosyal ticaret yapanların her türlü kolaylığa erişebilmesi için çalışmalar yürüten Paymes de bu alanda geliştirmelerini tamamlayarak dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan WhatsApp ödeme botunu canlıya aldı.
Satıcılar 20 saniye içerisinde WhatsApp ile link oluşturarak ödeme alabilecek!
“Var olanı yapmak yerine ödeme teknolojilerini şekillendirmeye devam edeceğiz.” diyen Paymes Kurucu Ortağı Sabrican Zaim: “Paymes olarak faaliyet gösterdiğimiz ödeme yöntemleri alanında yenilikçi yaklaşımımızla fark yaratan çalışmalara imza atıyoruz. Alanında bir ilk olan WhatsApp ödeme botumuzu uzun süreli gözlemlerimiz ve pazar araştırmalarımızın ardından uygulamaya aldık. Kullanıcı alışkanlıklarını takip eden ve pazarı yakından dinleyen bir girişim olarak Facebook Messenger, Web.Paym.es’de elde ettiğimiz tüm deneyimi, aplikasyonun kabiliyetleri doğrultusunda Türkiye’de en yüksek kullanıcı ve etkileşime sahip mesajlaşma uygulaması Whatsapp’a eklemeye devam edeceğiz.
Bu çalışma ile artık herhangi bir ürün veya hizmeti satmak istediğinizde onun için bir web sitesi yada ödeme platformuna gitmenize gerek kalmıyor. Bir ürün satmak istediğinizde WhatsApp içerisinde yer alan akıllı ödeme botumuzla bir arkadaşınızla sohbet eder gibi konuşup ürününüzün özelliklerini, fotoğrafını, fiyatını yazarak 20 saniye içerisinde bir satış linki oluşturabilir ve dilediğiniz mecradan alıcılarınızla paylaşabilirsiniz. Paym.es olarak bireyler ve kurumlar için elektronik ticaret bilgi birikimi, cihaz ve aplikasyon bağlılığı, şirket sahibi olma zorunluluğu olmaksızın kullanıcılarımıza yeni ürünler geliştirmeye devam edeceğiz.
Çin’de başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan Corona Virüs salgını, markaların reklam ve pazarlama stratejilerinde de değişime neden oldu.
Eve kapanan insanların dijital ortamda geçirdikleri süre artarak gün içine yayılınca dijital reklam maliyetlerinde de ciddi bir düşüş yaşandı. Reklam teknolojileri şirketi SocialPeta’a göre, Facebook’un görüntüleme ve tıklama başına reklam maliyetleri 2019 yılının Kasım ayına oranla 2020 Mart ayında ortalama 1,88 dolardan 0.81 dolara gerileyerek yüzde 60 oranında düştü. Pandeminin ekonomik etkileri, markaların dijital reklamlar için ayırdığı bütçeyi de kıstı. SocialPeta’a göre dijital reklam harcamaları son iki ay içinde yüzde 23,5 oranında azaldı.
Tıklanma oranları yeni yıldan bu yana yüzde 17,2 azaldı
SocialPeta’un açıkladığı verilere göre 2020 yılının başından bu yana reklam harcamalarında da dünyanın tüm bölgelerinde düşüş yaşandı. En yüksek düşüş yüzde 17 ile şu anda pandeminin merkezi olan Kuzey Amerika’da görüldü.
Salgın, tıklanma oranlarını da etkiledi ve yeni yıldan bu yana yüzde 17,2 oranında azalma yaşandı. Bu kapsamda en çok darbe alan sektör ise turizm (seyahat ve konaklama) sektörü oldu. 2020 yılının Ocak ayı ortasında yüzde 1,84 tıklanma oranına sahip olan turizm sektöründe bu oran koronavirüsle birlikte son iki ayda yüzde 18,5 oranında azaldı.
Türkiye’nin en büyük reklamverenlerinin projelerine liderlik etmiş, dijital odaklı marka stratejileri ve iletişim çalışmaları üzerine çalışmış Billur Ertuğrul, ülkemizin sayılı global ajanslarından Altavia Dekatlon’daki dijital iletişim direktörlüğü pozisyonundan ayrılarak Türkiye’nin ilk kişisel marka ajansı StalkMe!’yi kurdu.
Geçtiğimiz sene kişisel marka danışmanlığıyla başlayan çalışmalarını, özellikle girişimciler ve üst düzey yöneticilerden gelen talepler üzerine ajans yapısı içinde büyütmeye karar verdi.
Yeni nesil kişisel markalaşma
Marka kavramını ürünlerden kişilere taşıyan StalkMe!, ajans bünyesinde sadece insanların kişisel markasını yaratmaya ve geliştirmeye odaklanıyor. Bu doğrultuda kişi odaklı marka kimlik çalışması, marka konumlandırması, stratejik içerik desteği, görsel kimlik yaratımı, dijital marka varlıkları üzerine detaylı çözümler sunuyor.
Billur Ertuğrul, StalkMe! kurucusu
Ajans kurucusu Billur Ertuğrul:”Bireysel misyonum insanların daha keşfedilebilir, paylaşılabilir ve akılda kalıcı olmalarını sağlamak. Üst düzey yöneticiler, girişimciler, iş adamları, yetenek ve meslek sahipleri. İş hayatında varlık gösteren insanları bir mıknatısa dönüştürmek için ajans olarak çalışıyoruz. Daha fazla fırsat, daha fazla etki ve daha fazla görünürlük için analiz odaklı bir kişisel marka varlığı oluşturmaya ve dijital varlıklarını geliştirmeye odaklanıyoruz. İstatistiklere, yeni dünya insanının ihtiyaçlarına, rekabet dünyasının kaosuna ve dijitalin vurguladığı -otantik insan- gücüne baktığımda kişisel marka yaratmanın tek mecburi istikamet olduğunu görüyorum. StalkMe! bizim insanlar için markalama çalışmaları yaptığımız; Kişisel Marka Okulu da bunu kendisi gerçekleştirmek isteyen insanlar için alanında uzman isimlerle farkındalık yarattığımız ve yol gösterdiğimiz bir oluşum olacak.” dedi.
Ajans, bireysel çözümler sunmakla birlikte kişisel markası güçlü şirket çalışanlarının, şirket marka değerine olan olumlu etkisini anlatmak amacıyla eğitimler, workshop’lar ve seminerler düzenlemektedir.
Üreten her insanın, kendi markası için çalışması gerektiğine inanan Billur Ertugrul, ajansın bu misyonunu tamamlaması için önemli bir etki yatırımı (impact investment) olan Kişisel Marka Okulu projesini de eş zamanlı başlattı. Bu projeyle, her insanın kişisel markalaması üzerine bireysel çalışmasını sağlayacak bilgi ve deneyim aktarımını paylaşmaya odaklı güçlü bir topluluk yaratmayı hedefliyor. Geçtiğimiz ay içerik platformunu yayına alan Kişisel Marka Okulu, Mayıs ayında da sektör profesyonelleriyle online eğitimlerine başlayacak.
StalkMe! ilk yatırımını Samet Ensar Sarı’dan aldı
Girişimci, yatırımcı ve dijital danışman kimliğiyle tanınan ve 2017 yılında Dekatlon‘daki hisselerini exit eden Samet Ensar Sarı da StalkMe!’nin ilk yatırımcısı oldu. Ajansta yönetici ortak olarak da çeşitli sorumluluklar alacak olan Samet Ensar Sarı ise Dekatlon’la global ölçekte yarattığı başarı hikayesine iddialı ve vizyoner bir projeyle bir yenisini daha eklemek istediğini özellikle paylaşıyor. Pazarlama ve iletişim dünyasındaki uzun soluklu deneyimlerini, kişisel markalama alanında StalkMe!’yi uluslararası bir yapılanmaya dönüştürmek için kullanacağını belirtiyor. Bu anlamda daha şimdiden özellikle Amerika ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden talepler geldiğini söylüyor.
Salgın endişesi ile hayatımıza giren sosyal izolasyon, alışveriş trendleri ve ödeme yöntemi tercihlerinde de önemli değişikliklere yol açıyor. Mastercard Türkiye’nin araştırmasına göre kartlı alışverişlerde tüketicilerin yüzde 63’ü temassız ödemeyi tercih ediyor. İki ayda iki kat artış kaydeden temassız ödemeyi ilk sıraya taşıyan temel unsurlar ise hijyen ve hız.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, alışveriş alışkanlıklarını ve ödeme tercihlerinidoğrudan etkiliyor. E-ticaret temel tüketim ihtiyacının en önemli tedarik platformu haline gelirken, tüketiciler ödeme esnasında da fiziksel teması en aza indirgemeye çalışıyor. COVID-19’un ödeme tercihleri üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla Mastercard Türkiye tarafından yapılan ödeme yöntemleri araştırması, salgın döneminde online alışverişlerin yüzde 15 arttığını gösteriyor. Kartla alışveriş yapan tüketicilerin yüzde 63’ü ise temassız işlemleri tercih ediyor. Tüketicilerin yüzde 53’ü temassız ödemeyi ‘daha hijyenik’ olduğu için kullandığını belirtirken bu yöntemi ‘daha hızlı’ olduğu için tercih ettiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 40 seviyesinde.
Araştırma sonuçlarına göre market alışverişlerindeki kartlı ödemeler yüzde 64 iken nakit kullanımı yüzde 35 seviyesinde seyrediyor. Araştırmada öne çıkan bir diğer bulgu da kısalan alışveriş süreleri… Salgın tüketicilerin yüzde 58’inin alışverişlerini eskiye oranla çok daha hızlı tamamlamasına sebep oluyor. Bu durum cinsiyet bazlı alışveriş alışkanlıklarındaki değişimi de ortaya koyuyor. Daha önce alışveriş için daha fazla zaman harcayan kadınlar artık alışverişlerini çok daha hızlı bitirmeye özen gösteriyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 60’ı bu dönemde alışverişlerini hızlandırdıklarını ifade ederken, erkekler için bu oran yüzde 55. Bu sonuçlar, salgın döneminde alışverişte geçirilen süre bakımından cinsiyet bazlı tüketim alışkanlıklarındaki farkın ortadan kalktığını gösteriyor.
Kadın tüketiciler online kanallara, erkekler büyük zincirlere güveniyor
Hayatların eve taşınmasıyla birlikte tüketicilerin güvenli bulduğu satış kanallarında da değişiklik gözlemleniyor. Araştırmaya katılan her üç kişiden biri salgın döneminde online alışverişi tercih ettiğini belirtiyor. Büyük zincir mağazalar yüzde 24’le ikinci sırada yer alırken, yüzde 22’lik bir kesim küçük lokal işletmeleri tercih ediyor.
Öte yandan online alışveriş özellikle kadınların birinci tercihi olarak öne çıkıyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 42’si internet üzerinden alışverişi bu dönemin en güvenli kanalı olarak görürken, erkeklerin en güvenli bulduğu satış kanalı ise yüzde 32 ile büyük zincir marketler. Kriz öncesi dönemde online kanallarda erkeklerin ağırlıklı olarak tüketici elektroniği, bilgisayar gibi ürünler aldığı gözlemlenirken, kadınların daha çok tekstil, kişisel bakım ürünleri ve market alışverişlerini yaptığı görülüyordu. Bu dönemde ise erkek tüketicilerin de market alışverişleri ve temel ihtiyaçları için online kanallara yöneldiği gözleniyor. Kadınlar için online kanalların en güvenilir satış noktası olmasında ise salgın öncesindeki yerleşik alışveriş alışkanlıkları etkili oluyor.
Temassız ödemeler iki ayda iki katına çıktı
COVID-19 salgını ile tüketicilerin alışveriş tarzı ve ödeme yöntemlerindeki değişimleri yorumlayan Mastercard Hızlı Büyüyen Pazarlar İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Hakan Tatlıcı, “Tüketiciye en hızlı ve en hijyenik çözümü temassız ödeme yöntemleri sunuyor. Öte yandan salgınla birlikte e-ticarete yeni entegre olan, temel ihtiyaçlarını online alışverişle gerçekleştirmeye adapte olan bir tüketici kitlesi de var. Tüm bu dinamikler yeni alışkanlıkları da beraberinde getiriyor. Online tarafta ise birçok e-ticaret sitesi kapıdaki kurye ile teması engellemek için, Masterpass gibi kayıtlı kart ile ödemeyi mecburi kılıyor. Masterpass gibi çözümler kartını cebinden çıkarmadan sipariş anında ödemeyi tamamlamaya olanak verdiğinden hem şirket çalışanları hem de tüketiciler için en önemli önlemlerden biri” diye konuştu.
Sektör ayrımı olmaksızın bakıldığında Masterpass üzerinden geçen işlemlerde de yüzde 15’lik artış olduğuna da dikkat çeken Tatlıcı “Asıl artış sepet tutarlarında yaşanıyor. Resmi kaynakların da yönlendirmesiyle evden çıkmayan tüketicilerin, alışverişlerini uzun süre tüketebilecekleri hacimde yaptıklarını da görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Sepet Tutarları Artıyor, Yapı Market Alışverişleri Öne Çıkıyor
Masterpass üzerinden yapılan alışverişlerin detaylarını da değerlendiren Tatlıcı hacimsel olarak en yüksek artışın e-ticarette hızlı kurye teslimi yapan marketlerde gözlendiğini belirtti. Masterpass verilerine göre ev eşyası ve yapı market sektöründe de önemli bir artış yaşanıyor. Bu alanda dijital kanalları üzerinden satış yapan bazı işletmelerde yüzde 300 ila 400’lere varan artışlar gözleniyor. Mağazalara fiziksel erişimin kısıtlanması e-ticareti artırırken, evde daha fazla vakit geçiren tüketicinin yaşadığı alana daha fazla özen göstermesi bu yükselişin en önemli nedenleri arasında olarak yorumlanıyor.
Geçen hafta sizlere, teknik servis süreç yönetimi konusunda SaaS tabanlı çözümler üreten ServisSoft girişiminin, Hande Enes ve Mert Utancak’tan yüksek değerlemeyle tohum yatırım aldığının haberini paylaşmıştık. Bu yatırım sürecinin oldukça ilginç ve pandemi sebebiyle bizleri bekleyen bu zor dönemde tüm girişimcilere ilham olacak bir hikayesi var.
ServisSoft kurucu ortaklarından Aybar Başaran bu tohum yatırım süreciyle ilgili olarak; Hande Hanım ve Mert Bey ile yapılan ilk toplantıdan, resmi imzaların atılmasına kadarki sürecin kendi aralarinda çok olumlu ve hızlı ilerlerlediğini ama aynı zamanda şekilde, dünyada ve ülkede sosyo-ekonomik ve doğal katastrofik olayların bu yatırım sürecine başından sonuna kendilerine eşlik ettiğini belirtti. Bunun da hem yatırımcıları, hem de kedileri için öğretici bir deneyim olduğunun altını çizdi ve yatırım sürecinin detaylarını şu şekilde anlattı:
Servissoft’un yatırım hikayesini Aybar anlatıyor:
Hande Hanım’la tanışma toplantısı için Levent’te buluştuk ve toplantının başlamasının üzerinden 5 dakika geçmeden, İstanbul’da hayatı durduran 26 Eylül’deki deprem gerçekleşti. Herkesin panikle plazalardan dışarı çıktığı bir an ve siz hayatınızın belkide en önemli toplantılarından birindesiniz ve doğal olarak karmaşık duygular yaşıyorsunuz. Ama baktık sarsıntı kısa sürdü ve herhangi bir problem yok çevremizde, kısa bir duraklamadan sonra Hande Hanım’ın, “devam edebiliriz istersen” demesiyle, ServisSoft’u geliştirmekle ilgili planlarımızın neler olduğunu kaldığımız yerden anlatmaya devam ettik. Sanırım o gün böyle kaotik bir durumda bile toplantıyı kesmek yerine devam etmeye karar vermemiz, bu süreci ve birbirimize olan güveni en baştan güçlendirdi. Belki de kriz anlarındaki karşılıklı böyle doğal gelişen tavırlar, hem insan hem de iş ilişkilerindeki uyumunu gösteren yegane göstergelerdir.
Böyle “sallantılı” başlayan sürecin daha sonra, ortalama bir yatırım sürecine göre çok hızlı kapatıldığını belirten Başaran, burada yatırımcıların kendilerinden istedikleri ‘KPI’lara çok hızlı cevap verebilmelerinin ve girişim merkezleri üzerinden edindikleri yatırımcı ilişkilerine dair tecrübelerin öneminin büyük olduğunu belirtiyor; “En önemlisi ve değerlisi yatırımcınızın sizin planınıza güvenmesi ve bunu size her aşamada samimiyetle hissettirmesi.”
Girişimciler için mücadele edilmesi gereken birçok teknik ve maddi sorun vardır ama bir girişimin devam edebilmesinin en önemli şartı sizin fikrinize ve yaptıklarınıza inanan ekibinizin dışından bir kişinin daha çıkmasıdır diye düşünüyorum. İşte bizde yatırımcılarımızla böyle bir ilişkiyi daha ilk günden yakalayabildiğimiz için şanslıydık. Yani doku daha en baştan tutmuştu ve bu yüzden sonrasında da çok hızlı ilerleyebildik. Öte yandan deprem daha sonraki süreçte yaşayacaklarımıza göre devede kulak kalacaktı…
Mart başı gibi yatırım sürecinin sonuna gelmiştik, bu sırada Covid-19 artık bir pandemiye dönüşmüştü ve tüm dünyada sosyo-ekonomik olarak kimsenin şahit olmadığı zor ve geleceği öngöremediği bir süreçten geçiyorduk. Depremle başlayan yatırım görüşmelerimiz, pandemiyle beraber devam ediyordu ve tabii ki akıllarda böyle belirsizliğin hat safhada olduğu bir dönemde yatırım ertelenebilir mi sorusu da ister istemez geliyor. Aynı ilk toplantıda depreme rağmen devam etme kararında olduğu gibi bu dönemde de baştan kurulan karşılıklı güven ve inatçı tavrında etkisiyle, yatırımcılarımızda bizim gibi vazgeçmedi ve risklerin devasa boyutlara geldiği bu salgın döneminin tepe noktasında yatırım sürecimizi baştan nasıl planladıysak öyle sonlandırabildik.
Burada her şey yolunda giderken, çok olumsuz olarak kodlayabileceğiniz bir durumun veya olayın gerçekleşmesinden dolayı motivasyonunuzu bozmak yerine planlarınızda ısrar edip, yolunuza devam edebilirseniz, bunun aslında ileride sizi asıl amaçladığınız yolda güçlü kılabileceğinin güzel bir örneği görüyoruz.
ServisSoft’un kontrol edemeyeceğiniz makro problemler ve krizlerin olduğu bir dönemde bu mutlu sonla biten hikayesi, ileriki günlerde tüm sektörler, özellikle de girişim ekosistemi için zorlu geçecek aylarda, hepimize iyi gelebilecek güzel bir örnek. Umuyoruz ki Covid-19’un tüm dünyaya yaşattığı ve yaşatmakta olduğu bu acı dönem, insanlık ortak bilincinde ve önceliklerinde bir kırılma yaratır ve krizleri fırsata çevirmek zorunda kaldığımız bir dünya düzeni yerine, kriz üretmeyen ve daha kapsayıcı bir sistemin tohumlarını hep beraber attığımız bir geleceği kurmak için milat olur.
Popüler video iletişim platformu Zoom, v4.6.10 güncellemesi ile görüşme gizliliğini ve güvenliğini artıran yeni özelliklerini duyurdu. Zoom CEO’su Eric Yuan, daha önce açıkladığı 90 günlük yol haritasının kapsamını genişlettiklerini açıkladı ve kullanıcıları bilgilendirmek için her Çarşamba webinar düzenleyeceklerini belirtti.
Zoom Video Communications, video iletişim platformunda görüşme güvenliğini ve gizliliğini artıracak yeni özellikleri içeren 4.6.10 sürümünü kullanıcılara açtı. Yeni sürümü kullananlar, Zoom görüşmelerinde Güvenlik simgesi ile platformdaki güvenlik özelliklerine tek bir noktadan erişebilecekler.
Güvenlik simgesi ile tüm özelliklere kolay erişim
Görüşmeyi başlatan kişilerin ve görüşme yöneticilerinin görebileceği Güvenlik simgesi, görüşmeleri korumak için çeşitli yenilikler de sunuyor.
Güncelleme ile aşağıdaki işlevlere erişilebilecek:
Görüşmeyi kilitleme,
Bekleme Odası’nı etkinleştirme,
Katılımcıları görüşmeden çıkartma,
Katılımcıların ekran paylaşımı yapabilme, yazılı sohbet etme, görünen adlarını değiştirme ve görüşme yöneticilerinin paylaştığı içeriklere not ekleme yetkilerini kısıtlama.
Güncelleme öncesinde kullanıcı profil ayarlarından yapılabilen ayarlar, Güvenlik simgesi ile ulaşılabilen alana taşınırken, Güvenlik simgesi, önceki sürümlerdeki Davet Et düğmesinin bulunduğu yerde konumlandırılıyor. Zoom v4.6.10 ile Davet Et düğmesi ise Katılımcılar paneline taşındı.
Güvenlik simgesi, tüm ücretli ve ücretsiz kullanıcılar için masaüstü (Mac ve Windows), mobil (iOS ve Android), iPad ve web istemcisinde yer alacak.
Tüm hesaplara yönelik ek güvenlik önlemleri
Zoom, görüşmelerin gizliliğini korumak için artık başlık çubuğunda toplantı ID’sini görüntülemeyecek. Böylece Zoom görüşmesinin ekran görüntüsünün paylaşıldığı durumlarda bu ID gizli kalabilecek.
Farklı hesap tipleri için alınan ek güvenlik önlemleri ise aşağıdaki şekilde sıralanıyor:
Bekleme Odası: Ücretsiz Temel, tekil lisanslı Pro ve K-12 programındaki eğitim hesaplarında Bekleme Odası, görüşmelerde varsayılan olarak etkin olacak.
Parolalar: Ücretsiz Temel, tekil lisanslı Pro ve K-12 programındaki eğitim hesapları için görüşme parolaları varsayılan olarak etkin olacak ve eğitim hesaplarında bu özellik kapatılamayacak.
Alan adı kişi listesi: Yönetilmeyen alan adı için ücretsiz Temel ve tekil lisanslı Pro hesaplarında, aynı alan adındaki kişilerin listesi artık görüntülenemeyecek. Yeni sürümde ayrıca aynı alan adındaki kullanıcılar için Kişi Listesi’ni otomatik oluşturma özelliği de yer almıyor. Kişileri korumak isteyenler, harici tutulan kişiler listesine ek yapabilecekler.
Katılımcı adı değiştirme: Yukarıdaki görüşme içi ad değiştirmeye ek olarak, hesap yöneticileri ve görüşme yöneticileri katılımcıların (her görüşme için) kendi adlarını değiştirme özelliğini web portal üzerinden hesap, grup ve kullanıcı düzeyinde kısıtlayabilecekler.
Zoom CEO’su Eric Yuan, 90 günlük taahhüdün kapsamını genişletti
Eric Yuan, Zoom CEO’su
Eric Yuan, yayınladığı bir blog yazısı ile son derece hızlı büyüyen kullanıcı tabanının ortaya çıkardığı yeni ve farklı kullanım alanlarına yönelik güvenlik ve gizlilik özelliklerini geliştirmek için 90 günlük taahhüdünün kapsamını da yenilediklerini duyurdu.
Bu taahhütte açıklanan ve farklı sektörlerden güvenlik uzmanlarının oluşturacağı CISO Konsey ve Tavsiye Kurulu’na ek olarak, danışman olarak dışarıdan destek veren Alex Stamos, platformun kapsamlı güvenlik incelemesine yardımcı olacak.
Dünyaca tanınan saygın siber güvenlik uzmanlarından Stamos, Stanford Üniversitesi’nin Freeman-Spogli Enstitüsü’nde misafir profesör, Hoover Enstitüsü’nde ise misafir öğretim görevlisi olarak görev yapıyor. Stanford’a katılmadan önce Facebook’un Güvenlikten Sorumlu Üst Düzey Yöneticisi (CSO) olarak çalışan Stamos, Harvard Üniversitesi’nin Dijital Demokrasiyi Savunma Projesi katılımcıları arasında yer alıyor. Stanford Üniversitesi Siber Güvenlik Politikası Programı ve UC Berkeley Uzun Dönem Siber Güvenlik Merkezi danışmanlığını yapan Stamos, NATO’nun Kolektif Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi danışma kurulunda da yer alıyor.
CISO Konseyi’ne Tavsiye Kurulu eklendi
Taahhüdün açıklanmasının üzerinden sadece bir hafta geçmesine karşın, CISO Konsey ve Tavsiye Kurulu’na katılanlar arasında HSBC, NTT Data, Procore ve Ellie Mae gibi alanlarında öncü kurumların CISO’ları bulunuyor.
CISO Konseyi içerisinde oluşturulan Tavsiye Kurulu’ndaki CISO’lar ise doğrudan Zoom CEO’su Eric Yuan’a kişisel danışmanlık verecekler. Kurulda VMware, Netflix, Uber, Electronic Arts gibi şirketlerin CISO’ları yer alıyor.
Blink Energy, geliştirdiği Plectron markalı cihazla, 14 Nisan 2020’de yüksek katılımla online olarak gerçekleştirilen ve Türkiye’de Sabancı Üniversitesi Inovent iş birliğiyle düzenlenen EIT InnoEnergy PowerUp! Türkiye Finali’ni kazanan girişim oldu. Avrupa’nın sürdürülebilir enerji dönüşümüne liderlik eden EIT InnoEnergy, geçtiğimiz Ocak ayında Orta ve Doğu Avrupa’da gelecek vaat eden ve büyümek için finansmana ihtiyaç duyan girişimler için EIT InnoEnergy PowerUp!’ı başlattı. PowerUp!’a Türkiye’nin de dahil olduğu 24 Orta ve Doğu Avrupa ülkesinden rekor katılımla 425 girişim başvurusu oldu ve 362 girişim yarışmaya katılma hakkı kazandı. Türkiye’de ise 11 girişim, Yılın StartUp’ı olmak için yarıştı.
Geliştirdiği Plectron markalı cihazı ile Türkiye finalini kazanan Blink Energy, 65.000 Euro’ya varan finansal destek ile birlikte Amazon Web Services, Revolut veya SpeedUp hizmetlerinden faydalanabilmek için PowerUp! Uluslararası Final’de yarışacak. Blink Energy ekibini ayrıca InnoEnergy iş ağında yer alıp uluslararası pazarlara açılarak başarılı olmalarını sağlayacak ürün ve iş geliştirme stratejileri, güvenilir iş ortaklıkları ve uluslararası pazarlara giriş, büyüme ve yeni finansman olanakları bekliyor.
Enerji hatlarındaki buz yüküne çözüm sunuyor
Blink Energy, enerji dağıtım hatlarında oluşan buz yükü sorununa çözüm bulmak amacıyla kuruldu. Plectron ise şirketin çeşitli aralıklarla enerji nakil hattını titreştirerek buz yükü oluşumuna engel olmak için geliştirdiği bir cihaz. İhtiyaç duyduğu enerjisini hattaki manyetik alandan alan Plectron, içindeki sensörler sayesinde buzlanma ihtimalini hesaplayarak titreşim sıklığını buna göre belirliyor.
Blink Enerji CEO’su Mustafa Kemal İşen: “Özellikle online sunum konusunda ne yapmamız gerektiğini çok iyi öğreten bir yarışma oldu. Bunu düzenleyen InnoEnergy ekiplerine teşekkür ederim. Hayli ilginç bir deneyim yaşadık. Bize öğrettikleri ve bu güzel deneyim için tüm emek verenlere teşekkür ederim.” dedi.
Facebook, Türkiye’deki insanların kendilerini müzikle ifade etmeleri, sanatçıları keşfetmeleri ve onlar için önemli olan şarkıları paylaşmaları için yeni yollar sunacak olan Facebook ve Instagram’da müzik özelliğini hayata geçirmeye başladığını duyurdu.
Bugün itibariyle, Türkiye’deki Facebook ve Instagram kullanıcıları kişisel videolarında müzik paylaşabilecek, Instagram ve Facebook Hikayeleri için müzik çıkartmaları ve şarkı sözleri de dahil olmak üzere çeşitli kreatif araçlara erişebilecek ve Facebook profillerine şarkı ekleyebilecekler. Facebook’un müzik yayıncılığı toplulukları ve kuruluşlarının yanı sıra Türkiye’deki plak şirketleri ve distribütörlerle yaptığı yeni ortaklıklar sayesinde hayata geçirilen bu özellikler, insanların Facebook uygulamalarında müzik üzerinden bağlantı kurmalarını ve kendilerini ifade etmelerini sağlayacak.
Bu özellikler:
Facebook ve Instagram Hikayelerinde Müzik Çıkartmaları ve Şarkı Sözleri: Türkiye’deki insanlar artık 39 milyon şarkıdan oluşan şarkı kütüphanesinden arama yaparak hikayelerinde paylaştıkları fotoğraflara ve videolara müzik ekleyebilecek. Eğer paylaşılan şarkının sözleri de mevcutsa, şarkı sözleri otomatik olarak hikayede belirecek ve kullanıcılar bu sözlerin animasyonunu ve yazı stilini değiştirerek çıkartmalara benzer şekilde döndürebilecek ve boyutunu ayarlayabilecek.
Profilde Müzik: Türkiye’deki insanlar aynı zamanda Facebook profillerindeki yeni müzik alanına müzikli videolar ekleyebilecek ya da profillerinin en üstüne istedikleri şarkıyı sabitleyebilecek.
Müzik Soruları Çıkartması: Kullanıcıların arkadaşları, soru çıkartmasına müzik kütüphanesinden seçtikleri bir şarkı ile cevap verebilecek ve bu cevaplar hikayelerde paylaşılabilecek. Şarkı paylaşmak, arkadaşlarla bağlantı kurmak için her zaman güzel bir yoldu. Şimdiyse kullanıcılar Instagram Hikayeler üzerinden bir şarkı listesi oluşturmak ya da ruh hallerini ifade etmek için fikir alışverişinde bulunabilecekler.