Ana Sayfa Blog Sayfa 740

Organik trafikte online sipariş uygulamaları 2020 Mart ayında yüzde 40 büyüdü [Rapor]

Uluslararası dijital pazarlama ve SEO ajansı Zeo Agency’nin hazırladığı Online Market Sektör Raporu, 2019 ve 2020 yıllarının ilk çeyrek verilerini karşılaştırarak yaşanan değişimi, kullanıcı davranışlarını ve bunun dijital pazarlama ve organik trafiğe etkisini ortaya koyuyor.

Rapora göre COVID-19 salgını web sitelerindeki aylık ziyaretçi ortalamaları, sayfada ortalama kalma süreleri ve aranan anahtar kelimeler gibi başlıca verileri doğrudan etkilemiş görünüyor.

Zeo Agency’nin eticaret sektörünü farklı kategorilere ayırarak dönemsel olarak derinlemesine ölçümlemek üzere hazırladığı raporların ilki yayınlandı. 2019 ve 2020 yıllarının ilk çeyrek dönemini kıyaslayan Online Market Sektör Raporu; sektördeki web sitelerinin pazar payındaki değişiklikleri gözlemlemek, sektöre yönelik organik anahtar kelimelerin hacim değişikliklerini saptamak ve potansiyeli anlamlandırıp içgörüler elde etmek için oluşturuldu.

Araçlar yöntemiyle belirlenen 40 web sitesinin kategori haline getirildiği rapor; site bazlı iki çeyrek karşılaştırması yaparken, sektör liderlerinin sahip olduğu ortak ve en fazla hacme sahip 10.000 organik anahtar kelimenin de detaylı bir analizini sunuyor. Sektördeki lider 5 firmanın marka aramalarının kıyaslaması ve sektöre dair öngörüler ile eklenen katma değerler de raporda öne çıkan başlıklar arasında yer alıyor.

COVID-19 etkisiyle organik anahtar kelime aramalarında yüzde 30 artış

Online market sektörünün 2020’nin ilk çeyreğinde büyüme gösterdiğini ortaya koyan rapor; COVID-19 etkisinin başlıca yansımalarıyla birlikte sektöre artan ilginin dağılımı ve markaların bu dönemde benimsediği stratejiler hakkında çıktılar içeriyor. COVID-19’un özellikle web sitelerindeki aylık ziyaretçi ortalamaları, sayfada ortalama kalma süreleri ve aranan anahtar kelimeler gibi başlıca verileri doğrudan etkilediği görülüyor.

10.000 organik anahtar kelime üzerinden yapılan analizde, 2020 ilk çeyreği boyunca sektördeki kelimelerin aranma hacimlerinde 2019’un aynı dönemine kıyasla ciddi bir artış olduğu gözlemleniyor. Özellikle Mart ayında COVID-19 dönemi ile beraber bu artış oranı yüzde 30’lara ulaşıyor. Online sipariş uygulamalarının yaygınlaşması ile birlikte mobil büyüme oranı da 2020 Mart ayında 2019’a göre yüzde 40 artış gösteriyor.

Büyükşehirler dışındaki illerden de online markete ilgi artıyor

Toplam ziyaretçi ortalamasına bakıldığında online market alışverişi sektörünü oluşturan 40 web sitesinin trafik hacmi anlamında 2020 yılında %32,62 farkla yükselişe geçtiği görülüyor. Kullanıcıların anahtar kelime aramaları üzerinden incelenen konum dağılımı ise büyükşehirlerin dışındaki farklı illerde de sektöre dair aramaların arttığına ve sektörü büyütmeye devam ettiğine işaret ediyor.

Raporun tamamına buradan erişebilirsiniz.

EvdekiBakıcım, iş dünyasını yeni markası Proteco ile dezenfekte ediyor

Bebek, çocuk, yaşlı ve hastalar için evde bakım, özel öğretmen ve oyun ablası dikeylerinde kullanıcılara hizmet veren yerli girişim EvdekiBakıcım, verdiği hizmetlerin uzantısı olarak nano dezenfeksiyonu yapmaya başladı. Değişen bir dünyaya uyum sağlamak ve farklılaşan ihtiyaçlara cevap verebilmek için kendini geliştirdi ve yeni nano dezenfeksiyon markası Proteco‘yu duyurdu.

2 ay önce başladığı ailelerinin ev ve araçları için nano dezenfeksiyon hizmetinde -kurumsal müşterilerinin de talebi ile- inanılmaz bir büyüme gerçekleştirdi. Bu kısa sürede 1.000.000 metrekareden fazla alanı dezenfekte eden girişim, hizmeti farklı bir marka çatısı altına aldı.

“1.150.000 alanı dezenfekte ettik”

EvdekiBakıcım kurucu ortağı ve CEO’su Miraç Bal, “Ailelerimiz ve EvdekiBakıcım Kurumsal müşterisi firmaların Covid-19’a karşı koruma talebiyle başlayan nano-dezenfeksiyon hizmetimiz çok hızlı ilerleyerek büyümeye devam ediyor. Bu süreçte en iyi ve hızlı hizmet sunabilmek adına iş ortaklarımız için standardizasyon politikası geliştirdik. İki hafta aralıklı olarak hizmet alan firmalar, çalışanları için en güvenli ortamı sağlamak istiyorlar. En çok talep aldığımız alanlar ise plazalar, oteller, tedarik zinciri depoları, limanlar ve havaalanları. Bugüne kadar Türkiye genelinde 1.150.000 alanı dezenfekte ettik ve bundan sonraki süreçte Proteco markamız altında bu hizmeti sunmaya devam edeceğiz.” dedi.

Nano Dezenfeksiyon Nedir?

Nano dezenfeksiyon, ULV (soğuk sisleme) veya sırt pulvizatörü kullanılarak yapılan; ortamdaki tüm yüzeylere, kapı kolları, ışık anahtarları ve insanların ellerinin temas ettiği her bölgeye uygulanan, tüm yüzey alanını kapsayacak şekilde dezenfekte eden bir işlemdir. Üstelik dezenfeksiyon sırasında ortam terki uygun ve 10-15 dakika havalandırdıktan sonra ortam tekrar kullanılabilir hale gelebiliyor, bununla beraber dezenfeksiyon sonrası temizliğe gerek yok. Proteco’nun kullandığı Huwa-san TR50 adlı dezenfektan, gümüş ile stabilize edilmiş hidrojen peroksit içerdiği için ortamda bulunan hemen hemen tüm virüs, bakteri ve mantarları yok ediyor. Ayrıca tamamen biyolojik olarak yıkıldığı için ortama ve sağlığa zararı yok. Diğer kullanılan dezenfektan çeşitlerine göre etki süresi ve etki spektrumu çok daha geniş ve 25-30 gün süre boyunca ortamda virüs tutunumunu engelliyor.

Siz de evinize veya ofisinize nano dezenfeksiyon işlemi yaptırmak istiyorsanız, yerli girişimlere de destek olmak EvdekiBakıcım’ın yeni hizmeti Proteco‘yu deneyebilirsiniz.

Yerli girişim Scalar Vision’ın ürünü Holoporter, üç boyutlu canlı toplantı yapmanızı sağlayacak

3D teknolojilerin öneminin giderek arttığı dünyada Teknopark İstanbul‘un kuluçka merkezi Cube Incubation’da faaliyetlerini sürdüren 4 yıllık girişim Scalar Vision, 3D teknolojileri üzerine odaklı olarak çalışmalarının dönemde yoğunlaştırıyor.

Şirket 2018’in Ekim ayında başladığı gerçek zamanlı 3D iletişim sistemi olan Holoporter’ı hayata geçiriyor sunuyor. Scalar Vision’ın kurucusu Bülent Demirhan ile bir görüşme yaptım ve yakında şirketlere sunulacağının bilgisini aldım.

Yoğun uğraşlarla geliştirilen ürün Holoporter ile kişilerin üç boyutlu görüntüleri gerçek zamanlı olarak başka bir yere iletiliyor. Scalar Vision yetkilileri bilim kurgu ismi ile ışınlanma projesi olarak tanımlanabilecek bu proje ile Starwars filminde yer alan Obi Wan Kenobi’nin görüntüsünün galaksiler arası seyahat etmesinin bu projeye en yakın örnek olarak verilebileceğini belirtiliyor.

Hatta, görüntü iletme özelliklerinin yanında sunum, video veya üç boyutlu nesneler üzerinde birlikte çalışma modülleri ile Starwars’da kullanılan üründen daha fazla fonksiyon sağlıyoruz diyorlar.

Dünyadaki örneklerine göre daha işlevsel ve daha düşük maliyetli

Holoporter projesi kullandığı teknolojiler itibariyle çok karmaşık bir yapıya sahip. Görüntü işleme, üç boyut teknolojileri, oyun motoru, AR (Artırılmış Gerçeklik), grafik kartı programlama, sıkıştırma ve ağ üzerinden yayınlama teknolojilerinin en güncel tekniklerinin kullanılması hatta geliştirilmesi ile geliştirildi.

Sistem geliştirmesinde kullanılan donanımın düşük maliyetli olmasının ürünlerinin özellikle işletmeler tarafından satın alınabilecek bir fiyat noktasında olmasını sağladığına dikkat çeken Bülent Demirhan: “Firmamız tarafından geliştirilen yüksek performanslı yazılımımız sayesinde bu donanımlardan nitelikli görüntü elde edilerek çok önemli bir eşik aşıldı. Uygulamamız bir saniyede 900 MB büyüklüğünde veriyi (bir buçuk saatlik bir filmin dosya boyutu) gerçek zamanlı olarak işleyerek çalışıyor. Projemiz prototip aşamasına geldi ve kontrollü ortamda demo yapabilir durumdayız.

Bülent Demirhan

Dünyada benzer alandaki çalışmalar arasında en nitelikli sonucu veren ürün olduğu konusunda iddialıyız. Gerçek zamanlı 3D görüntü oluşturup, sunum imkanları sağlayan iletişim sistemi bizim projemiz dışında bulunmuyor. Çok yüksek maliyetli stüdyolarda genelde sinema sektörü için oluşturulmuş sistemler mevcut olsa da bunlar iletişim sistemi olarak kullanılmaya müsait değil ve prodüksiyon süreleri ve maliyetleri çok yüksek. Bunların dışında tek sensörlü ve çok dar açılı görüntü aktarma uygulamaları var. Dar açı sebebi ile gerçeklik hissiyatı düşük ve etkili iletişim için gerekli olan diğer sunum ve 3D obje paylaşımı imkanları bulunmuyor. Elimizde performans gösteren prototipimiz hazır durumda ve çok kısa sürede sipariş üzerine üretim yapabilir duruma gelebiliriz. Seri üretim ve yurtdışı piyasalara açılım içim yatırımcı arayışımız var ve bu konuda doğru yatırım platformuyla bir araya gelirsek dünyada önemli bir oyuncu haline gelebiliriz” dedi.

Holoporter nasıl bir çalışma deneyimi sunacak?

Holoporter sayesinde günlük hayattakine benzer üç boyutlu görüşme yapma imkanı sunuluyor. Günlük akışta mümkün olmayan başka imkanlar da bu teknolojiyle insanlığın kullanımına sunuluyor. Örnek olarak bir plaza toplantı odasına jet motoru fiziki olarak getirilemez ama bu teknolojiyle dijital olarak saniyeler içerisinde her türlü nesneyi bulunulan ortama getirip, birbirinden uzak noktalardaki insanların bu nesneler üzerinde birlikte çalışmaları sağlanmış oluyor.

Etkili ve güvenilir bir aşının ortaya çıkma zamanı henüz öngörülebilir değil. Uluslararası, şehirlerarası seyahat düzeninin hatta şehir içi karşılıklı görüşmelerin ne zaman normale döneceği de kestirilemiyor.

İlk sipariş savunma sanayi şirketinden!

Scalar Vision Kurucusu Bülent Demirhan ilk satış anlaşmasını yaptıklarını da belirterek, ülkemizin büyük bir savunma sanayi kuruluşunun geliştirilen teknolojiyi mevcut projesine entegre etmek üzere satın aldığına vurgu yaptı. Ayrıca, projenin gelecek nesil iletişimi temsil etmesi ve 5G’nin sağlayacağı diğer imkanlar özelinde ülkemizdeki ve yurtdışındaki bazı telekom operatörleriyle iş birliği görüşmelerinin sürdüğü de aktarıldı.

Spotify, Listening Together ile aynı anda dinlenen şarkıları gerçek zamanlı gösteriyor

Müzik uygulaması Spotify’da her saniye dünyadaki 30.000’den fazla insan aynı şarkının play tuşuna basıyor. Bizi birbirimize yakınlaştırmak üzere audio’nun gücünü onurlandıran yeni Listening Together kampanyası ile Spotify, bu bağlantıların bazılarını gerçek zamanlı olarak gözler önüne seriyor.

Mesela iki farklı kişi ‘Imagine,’ veya ‘Bored in the House’ şarkılarını aynı anda dinleyerek bağlandıklarında, bu bağlantıların nerelerde oluştuğu ve hangi şarkının onları bir araya getirdiği görülebiliyor.

Bu bağlantıları ve daha fazlasını keşfetmek için Spotify’ın spotify.com/together mikro sitesine göz atabilirsiniz. Bu konsept 2014 yılında medya sanatçısı Kyle McDonald’ın iki farklı dinleyicinin aynı milisaniye içerisinde aynı şarkı için aynı anda play tuşuna basmasıyla oluşan bu “tesadüfü” bulma fikriyle bir deney olarak ortaya çıktı. Yedi yıl sonrasında bugün Spotify’ın dünya genelinde yüz milyonlarca dinleyicisi var.

İster pop, hip hop, opera veya gerçek bir suç podcasti olsun, Spotify’ın yeni Listening Together kampanyası,insanlar arasında bir bağlantı kurmak için çok basit bir sorudan ilham alıyor:

şu anda ne dinliyorsunuz?

Birbirimizden ayrı geçirdiğimiz bu günlerde audio’nun birleştirici gücünün altını çizen bu kampanyaya, Selena Gomez, Dolly Parton, Troye Sivan, Lennon Stella, Anitta, Grimes ve daha birçok sanatçı da onlara gün boyu eşlik eden müzik ve podcast’leri paylaşarak katılıyor.

Birçok ülkede başlatılan kampanya, sanatçılardan gelen görüşlerle dünyanın pek çok ülkesinde sosyal ve dijital kanallar aracılığıyla hayata geçiyor:

  • “Müzik dinlemek bu zor günlerde bile bana müthiş bir umut ve mutluluk veriyor.” — Dolly Parton
  • “Oyun oynarken daha düşük tempolu şarkılar dinliyorum.” — Lil Yachty
  • “Yeni yemekler pişirmek için ilham aldığımda klasiklerden güncel şarkılara kadar farklı tarzlardan oluşan müzikler dinliyorum” — Selena Gomez

Dikey tarım girişimi Vahaa, evinizde meyve ve sebze yetiştirmenizi sağlayacak

Tarımı kente taşıma vizyonuyla yola çıkan yerli girişim Vahaa, yeni ev tipi ünitesiyle herkesin kendi taze meyve ve sebzelerini yerinde üretmesine imkan sağlıyor.

Hidroponik yetiştirme yöntemi ile IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojisini biraraya getiren Vahaa, mobil uygulama aracılığıyla tarım konusunda fikri olmayan kişilerin de ilk günden üretim yapmaya başlayabileceği bir altyapı sağlıyor.

110 cm x 130 cm x 20 cm boyutlarındaki üniteler, 4 bin TL yerine ön siparişe özel olarak 1999 TL’den satışa sunuluyor. Ahşap gövdeye sahip ünitelerde fideleme ve yetiştirme alanı, full spectrum LED ve otomatik sulama özelliği de bulunuyor.

25 Mayıs’tan itibaren evlerde yer almaya başlayacak olan Vahaa ünitelerinde şu anda marul, roka, fesleğen, frenk soğanı gibi ürünler yetiştirilebiliyorken, ürün gamına yakın zamanda çilek ve çeri domates de ekleneceği aldığımız bilgiler arasında.

Hatırlatmak gerekirse Vahaa, Workup Girişimcilik Programı’nın altıncı dönemine seçilen girişimler arasında da yerini almıştı.

Girişimin web sitesini ziyaret edip, ürünlerini ve ne yaptığıyla ilgili tüm detayları incelebilirsiniz.

Zoom, mesajlaşma ve dosya paylaşım servisi Keybase’i satın aldı

Zoom, bugün yaptığı açıklamayla güvenli mesajlaşma ve dosya paylaşım servisi Keybase‘i satın aldığını duyurdu.

Güvenlik ve şifreleme mühendisleri ekibini içeren bu önemli satın alma, Zoom’un tüm platformda uçtan uca şifrelemeyi devreye alma planına hız kazandıracak. Satın almanın detaylarıyla ilgili bir açıklama yapılmadı.

Satın almayı değerlendiren Zoom CEO’su Eric S. Yuan, “Uçtan uca şifrelenen iletişim platformları var. Güvenlik işlevleri kolay entegre edilebilir iletişim platformlar var. Kurumsal ölçekte iletişim platformları var. Ancak hiçbir platformun tüm bunları sunduğunu düşünmüyoruz. Zoom’un ortaya çıkarmaya çalıştığı şey, işte bu. Kullanıcılarımıza güvenlik, kullanım kolaylığı ve ölçeklenebilirliği tek noktadan sunabilmek. Bunun için ilk adımımız, doğru ekibi bir araya getirmek oldu. Keybase, derin şifreleme ve güvenlik deneyimini Zoom’a taşıyacak. Max ve ekibiyle bir araya geleceğimiz için çok heyecanlıyız. Böyle uyumlu bir güvenlik mühendisleri grubunu bünyemize katmak, güvenlik çalışmalarımızı geliştirdiğimiz 90 günlük planımızda önemli bir ilerleme sağlayacak” şeklinde konuştu.
Keybase.io Kurucu Ortağı ve Geliştiricisi Max Krohn, “Keybase, Zoom ekibine katılacağı için heyecan dolu! Ekibimiz güvenlik ve gizlilik konusunda tutkulu bir şekilde çalışıyor ve şifreleme uzmanlığımızı her gün yüz milyonlarca katılımcının yer aldığı bir platforma taşımak bizim için bir onurdur” ifadelerini kullandı.

Zoom’un güvenlik mühendisliği bölümüne katılacak olan Keybase ekibi, Zoom’un platformdaki güvenlik ve gizlilik yeteneklerini proaktif olarak tespit eden ve geliştiren 90 günlük plana önemli katkılar sağlayacak. Krohn, Zoom güvenlik mühendisliği ekibini yönetecek ve doğrudan Yuan’a bağlı çalışacak. Zoom ve Keybase liderleri, birlikte çalışarak Keybase ürününün geleceğini belirleyecekler.

Estonya Hükümeti, e-Oturum’un da dahil olduğu 2 milyar Euro’luk destek paketini açıkladı

Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgının ekonomik boyutları her geçen gün ağırlaşırken, Estonya hükümeti, e-Oturum (e-Residency) kullanıcılarını da kapsayan 2 milyar Euro’luk yeni bir ekonomik acil yardım paketini devreye aldığını duyurdu.

Açıklanan bu paketten Estonya’nın dünyada ilk kez uygulamaya geçirdiği, dünyanın herhangi bir ülkesinin vatandaşlarına resmi dijital kimlik elde etme hakkı sunan e-Residency (e-Oturum) programındaki şirketler de yararlanabiliyor. Acil yardım paketi, tüm Eston şirketlerine çalışanlarının maaşlarının bir kısmı için destek sunarken; kredi garantileri ve finansmanı destekleyecek yeni krediler ile bazı kısa vadeli vergi indirimlerini içeriyor. Açıklanan ilk paketle, Estonya hükümeti mevcut iş sözleşmelerini korumayı, iş sürekliliğine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Bu doğrultuda paketin, istihdam sağlayan, vergi borcu olmayan, finansman ve kredilerini yeniden yapılandırmak için devlet desteğine ihtiyaç duyan orta ve büyük şirketler için önemli bir katkı sunması öngörülüyor. Açıklanan pakete göre; uygunluk şartlarına sahip yaklaşık 12 bin civarında e-Oturum sahibi, paketten yararlanabiliyor ve Estonya İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yardım alabiliyor.

Estonya İşsizlik Sigortası Fonu’nun açıkladığı uygunluk şartlarına göre ‘nitelikli bir işverenin aşağıdaki üç kriterden ikisini karşılaması gerekiyor;

  • Şirket cirosunun 2019’un aynı ayına göre %30 veya üzerinde düşmüş olması,
  • Şirket çalışanlarının en az %30’u için iş sağlanamayacak durumda olunması,
  • Çalışanların maaşlarının en az %30 oranında dürülmüş olması,

Estonya hükümetinin oluşturduğu işsizlik fonuyla ilgili tüm bilgiler bu bağlantıda yer alıyor.

E-Oturum sahiplerini de kapsayan Estonya hükümetinin açıkladığı acil ekonomik yardım paketinin detaylarına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

İlgili kriterleri karşılayan e-Oturum sahiplerinin acil ekonomik yardım paketinden ve Estonya İşsizlik Fonu’ndan yararlanabiliyor. Zira Estonya e-Oturum kartı ile kurulan bir şirket, tüm diğer Estonya şirketleri ile aynı yasal haklara sahip oluyor. Estonya Ticaret kaydında onlarla aynı şekilde kayıt ediliyor.

e-Oturum sahiplerini kapsayan 35 milyon avroluk 2 paket daha devrede

Estonya hükümeti bu 2 milyar avroluk acil yardım paketine ek olarak, KOBİ’ler ve serbest meslek sahiplerine (FIE) yönelik olarak 10 milyon avroluk, turizm sektörüne yönelik olarak da 25 milyon avroluk ek yardım paketlerini de devreye aldı. Covid-19 pandemisinden doğan ekonomik zararları azaltmak için devreye alınan ek paketten e-Oturum sahipleri de Estonya’da kurulmuş şirketlerle aynı haklara sahip olarak yararlanabilecek. Mikro ölçekteki küçük işletmeleri ve girişimleri de kapsayan ek paket, bu açıdan e-Oturum sahiplerine ve girişimleri önemli bir yardım olacak.

Toplam 35 milyon avro tutarındaki kriz önlem paketi, Estonya Ekonomik ve İletişim Bakanlığı (EAS) tarafından sunulmakta olup, destekler başvuru sırasına göre karşılanıyor. Paket kriterlerini karşılayan işletmeler, pandemiden kaynaklanan zararlarını 3 bin ve 5 bin avroluk tutarlar halinde geri ödemesiz şekilde alabilecek. Ek paketle ilgili başvuru yapmak ve diğer tüm detaylar ile ilgili bilgilere ulaşmak için bu bağlantıyı ziyaret edilebilirsiniz.

Bugüne kadar 2500’ü aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ‘e-Oturum’ aldı

AB ortak pazarında iş yapmak isteyen ve diğer şirketlerle rekabet ederken geride kalmamak isteyen Türk girişimciler Estonya’nın e-Residency (e-Oturum) programı yoğun ilgi gösteriyor. e-Residency (e-Oturum) programı ile girişimciler, Türkiye’den çalışırken global bir AB şirketi kurabilmelerini sağlayan resmi dijital kimlik elde etme hakkını kazanıyor.

2500’ü aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ‘e-Oturum’ aldığı program, dünya çapında 70 binin üzerinde kişiye ulaşırken, şimdiye kadar Türkiye’den e-Oturum (e-Residency) yoluyla kurulan şirketlerin sayısı ise 650’yi aştı. Program, e-Residency ile kurulan bir AB şirketinin, sadece Avrupa’da faaliyet göstermesini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında iş yaparken AB’nin hukuki çerçevesinden de yararlanmasına olanak sağlıyor.

Amazon Seller App: Amazon Türkiye’den KOBİ’lerin hesaplarını takip edebileceği uygulama

Amazon Türkiye, bünyesindeki satış ortaklarının hayatlarını kolaylaştıracak Amazon Seller App isimli mobil uygulamayı duyurdu.

Amazon Seller App, satıcılara bilgisayar başında olamadıkları zamanlarda da satış, büyüme ve hesap analizi, fiyatlandırma ve stok gibi kritik noktalarda hızlıca müdahale olanağı, envanter ve sipariş yönetimi, barkod tarayıcı ile envantere hızlı ve kolay ürün ekleme, müşterilerle kesintisiz, pratik iletişim, profesyonel kalitede ürün fotoğraflama/düzenleme ve anlık sipariş durumu bildirimi gibi pratik çözümler sunuyor.

Amazon.com.tr çatısı altındaki KOBİ’lerin hayatlarını kolaylaştırıp satışlarını artırmalarına yardımcı olacak Amazon Seller App’e iOS veya Android işletim sistemine sahip tüm mobil cihazlar ve tabletlerden ulaşılabiliyor.

Figopara’ya Dünya Bankası ve Revo Capital’in de katıldığı turda 1 milyon dolar yatırım yapıldı

Nisan ayı içerisinde paylaştığım, işletme sermayesini genişletmek ve tedarik finansmanına aracılık etmek amacıyla kurulan yerli fintech girişimi Figopara1 milyon dolar yatırım aldığını egirişim aracılığıyla duyurdu.

Yatırım turuna; Figopara kurucu ortakları olan Ahmet BilgenKoray Gültekin Bahar, Dünya Bankası’nın kardeş kuruluşu IFCRevo CapitalHasan Davcı ve Figopara CTO’su Arman Eker katıldı.

Sunduğu platform ile alıcı ve satıcı arasındaki ticaretin finansmanını kolay, ulaşılabilir hale getirirken, tedarik zinciri döngüsünü de hızlandırıyor. 7 Mayıs tarihi itibarıyla 1 milyon dolar yeni yatırım alan Figopara, bu kaynağı KOBİ’lere sağlanacak finansmana aracılık etmek üzere yeni teknolojiler geliştirmek için kullanacak.

650 milyon TL KOBİ finansmanına aracılık etti

Portföyünde 1.000’in üzerinde kayıtlı müşterisi bulunan Figopara, bugüne kadar 650 milyon TL’lik 60 bin üzerinde işleme aracılık etti. Dünyanın ekonomik ve sosyal olarak içinden geçtiği bu zorlu süreçte aldıkları bu yatırımın, Figopara’ya ve Türkiye’nin geleceğine olan güveninin bir göstergesi olduğunu söyleyen Figopara Kurucu Ortağı ve CEO’su Koray Gültekin Bahar, söz konusu yatırımın şirkete güç katacağını belirtti. Bahar, “Halihazırda tedarikçi üye sayımız 1.000’i geçti. Tedarik zinciri çok büyük olan 5 firma ve 6 banka ile çalışıyoruz. KOBİ‘lerin ticaretlerini devam ettirme noktasında yardımcı olabilecek dijital çözümü Figopara ile sunuyoruz. Figopara olarak şu ana kadar 650 milyon TL finansmana, KOBİ’lerin beklemeden, hızlı, kolay ve banka güvencesiyle ulaşmasına aracılık ettik. 1 milyon dolar yatırımla birlikte KOBİ’lere sağlanacak finansmana aracılık etmek için yeni teknolojiler geliştirmek üzere kullanacağız. KOBİ’lerin ticaretin finansmanına daha rahat ulaşmaları için gerekli AR-GE çalışmalarını yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Akbank, Fibabanka, ING Türkiye ve Yapı Kredi Bankası ile çalışan Figopara, ilk tur yatırımını ise Türkiye’nin önde gelen girişim sermayesi firmalarından Revo Capital, etkin girişimcileri destekleme derneği Endeavor Catalyst ve Dünya Bankası’nın kardeş kuruluşu IFC’den almıştı.

Corona Virüs sürecinde en çok Facebook, Youtube ve WhatsApp kullanıldı

COVID-19 salgınının beraberinde getirdiği yeni yaşam düzenine uyum süreci insanların günlük rutinlerini ve alışkanlıklarını değiştirdi. Salgın nedeniyle eve kapanmak zorunda kalan insanlar, bilgi almak, işlerini sürdürmek ve sosyalleşmek için sosyal medyayı daha yoğun kullanmaya başladı.

We Are Social’ın Ocak-Nisan aylarını kapsayan raporuna göre, sosyal medyayı aktif kullananların sayısı 3,81 milyarı bulurken, dünya nüfusunun yüzde 49’unun sosyal medya kullanıcısı olduğu belirlendi. Bu oran, 2019 Ocak We Are Social raporunda yüzde 42 seviyesindeydi.

2,5 milyar kullanıcısı ile Facebook, konumunu korudu

Son haftalarda evden çalışmanın ve sokağa çıkma yasaklarının artması ile sosyal medya kullanımında ciddi oranda artış oldu. We Are Social’ın raporuna göre, 2,5 milyar aktif kullanıcıya sahip Facebook, en fazla kullanıcıya sahip sosyal medya mecrası olurken, YouTube ve WhatsApp kullanan 2 milyar kullanıcı mevcut. WeChat’in 1 milyar kullanıcıya, son zamanlarda popülerleşen platform TikTok’un ise 800 milyon kullanıcıya ulaştığı görülüyor.

Twitter’da Türkiye yedinci sırada

Türkiye, rapora göre Instagram ve Twitter’daki kullanıcı sayısı yoğunluğu açısından dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Son bir yılda Türkiye’de Instagram kullananların sayısı yüzde 3 artarak 39 milyona ulaştı. Nisan 2020 itibariyle dünyada en çok Instagram kullanıcısının olduğu 6. ülkeyiz. Twitter kullanıcı sayısı ise yüzde 16 artarak 13,6 milyon oldu. En çok Twitter kullanıcısının olduğu ülkelere bakıldığında Türkiye’nin 7. sırada olduğu görülüyor.