Ana Sayfa Blog Sayfa 739

Girişimleri destekleme adımı atan Petrol Ofisi, İTÜ ARI Teknokent ile iş birliği yaptı

Türkiye akaryakıt ve madeni yağlar sektörlerinin önde gelen şirketlerinden biri olan Petrol Ofisi ile ülkemizin en önemli girişimcilik ve inovasyon merkezlerinden İTÜ ARI Teknokent, COVID-19’a karşı mücadelede güçlerini birleştirdi.

Hayata geçirilen iş birliği kapsamında Petrol Ofisi, İTÜ ARI Teknokent’in girişimcilik merkezi İTÜ Çekirdek’in, COVID-19’la mücadele kapsamında, ürün ve hizmet geliştiren girişimlere sunduğu olanakların destekçisi oldu. Petrol Ofisi’nin söz konusu desteği kapsamında, İTÜ Çekirdek girişimcilerinin kullandıkları malzeme ve ürettikleri cihazların maliyetleri de yer alıyor.

İTÜ Çekirdek, COVID-19’la mücadelede girişimcilere yeni bir çağrıda bulunarak, en çok ihtiyaç duyulan; dezenfektan, maske, koruyucu kıyafet, yoğun bakım ünitesi cihazları, ortam koşullarını iyileştirecek ekipmanlar, ilaç, aşı, pandemiyi etkileyecek bilişim uygulamaları, ventilatör (solunum cihazı) ve benzeri alanlarda araştırmalarını sürdüren girişimcileri destekliyor.

Tam da bu süreçte Petrol Ofisi, girişimciliği destekleyen bir yaklaşımla COVID-19 ile ilgili ürün ve çözüm sağlayan ve çağrımıza yanıt veren girişimlere hibe sağlayarak destek olmak amacıyla İTÜ Çekirdek‘in paydaşı oldu.

COVID-19’a karşı inovatif mücadele

Petrol Ofisi, iş birliği kapsamında İTÜ ARI Teknokent’in dijital üretim merkezi İTÜ MAGNET FAB | TRİDİ tarafından başlatılan ve destekbizden.org üzerinden hastane ve doktorlardan gelen taleplerin karşılandığı inisiyatifi de destekliyor. İlgili resmi kuruluşların da koordinasyonu ile yürütülen bu süreçte, ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilen; siperlik, entübasyon kutusu, dalgıç maskesinden sağlık personeli için PPG maske, koruyucu tulum ve UVC ışık ile oda ve hava sterilizasyon üniteleri gibi ürünler üretilerek dağıtımları sağlanıyor.

COVID-19 ile mücadele sürecinde teknolojik ürün veya hizmeti olan girişimler, İTÜ ARI Teknokent ve Petrol Ofisi desteğiyle İTÜ Çekirdek girişimcisi olmak için İTÜ Çekirdek adresinden başvurularını gerçekleştirebilirler.

Bisiklet kiralama girişimi Bizero, evinize hizmet veren fitness bisikleti kiralama modelini duyurdu

2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde kampüsler arasındaki ulaşım problemini çözmek için kurulan yerli girişim Bizero, geçtiğimiz 3 yıldan bu yana 8 kampüste elektrikli bisiklet ve bisiklet paylaşımı yapıyor.

Bu kapsamda, sponsorların desteğiyle edindiği bisikletleri ulaşılabilir ücretlerle kullanıcılarla buluşturuyor. Platform bünyesinde 500’den fazla bisiklet bulunuyor. Şimdiye kadar 500 bine yakın sürüşle, 1 milyon kilometre üzerinde mesafe kat etti.

Bizero, kurucusu Mehmet Akıncılar öncülüğünde 10 kişilik bir ekibe sahip. Geliştirilen yapay zeka destekli yönetim çözümleriyle personel sayısını minimumda tutarak hareket kabiliyetini maksimuma çıkarmaya özen gösteriyor.

Platform içerisinde; klasik bisikletler, elektrik destekli bisikletler, elektrikli kick-scooterlar, ve fitness bisikletleri de bulunuyor.

Fitness bisikleti kiralama modeli

Fitness bisikleti kiralama modelini duyuran Bizero, bu hizmet aylık 50 TL’den ve 3 aylık ise 100 TL’den kullanıcılarına sunuyor.

Fitness bisikleti kiralama modeliyle ilgili Mehmet Akıncılar, şu açıklamayı yaptı: “COVID-19 ile mücadele ettiğimiz bu dönemde birçok iş kolu ve girişim gibi bizler de evlere çekildik. Bu süre zarfında sorun çözen bir girişim olma gayretinde olduğumuz için hareketsizliğe çözüm olmak ve hareketsizlikten kaynaklı başta kanser olmak üzere sağlık problemlerine farkındalık oluşturmak için ev içi egzersiz bisikleti kiralamaya başladık. Aylık ve 3 aylık periyotlarla tüm Türkiye’ye ücretsiz adrese kargolama yaptığımız bu ürünü küçük boyutları sayesinde masanızın altında oturduğunuz yerden çevirebiliyorsunuz. Bu sayede, Zoom’da konferans yaparken ya da bilgisayarınızda çalışırken farklı modları ile ister hareket amaçlı, ister spor amaçlı kullanabiliyorsunuz.”

Kendi kendine şarj eden elektrikli bisiklet

Operasyonumuza salgın sebebiyle ara versek de arge faaliyetlerimiz devam ediyor. Örneğin. kendi kendine şarj eden bir elektrikli bisiklet tasarladık. Türkiye’de üretiliyor. İlk prototipi çıktı, test aşamasında.

Biz de egirişim olarak Bizero’yu yakından takip ediyoruz. Hem yeni hizmetleri hem de kendi kendine şarj eden elektrikli bisikleti duyurduğunda sizinle paylaşacağız.

İnşaat sektörüne istihdam hizmeti veren yerli girişim Workindo, 1 milyon dolar yatırım aldı

İnşaat sektörü odaklı istihdam hizmeti veren yerli girişim Workindo, kurucusu Erhan Kocabaş‘tan doğrudan edindiğimiz özel bilgi doğrultusunda Aktif Yatırım Bankası‘nın iştiraki EGAŞ üzerinden 1 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Ayrıca daha büyük yeni bir yatırım turunun da imza aşamasında olduğu bilgisini aldık.

Workindo iki temel hizmeti veriyor:

  • Kişiler için; İnşaat sektörüne özel isdihtam platformudur. Yurt dışı ve yurt içi iş ilanlarına başvurabilir yeteneklerinize en uygun işi bulabilirsiniz.
  • Şirketler için; Personel ilanı oluşturabilir, Taşeron ilanları oluşturabilir ve profilinize uygun taşeron ilanlarına teklif verebilirsiniz.

Geçmişte; Armut‘un kuruluşun yer alan, Mynet, Farmozon ve Hürriyet‘te de üst düzey yazılım geliştiricisi olan Erhan Kocabaş, “Sitemizin yayına başlamasının üzerinden çok geçmeden malum salgın dönemine girmemize rağmen faaliyetlerimize aralıksız devam ediyoruz. Yapı-inşaat sektöründe iş arayan kişilerin ve personel arayan firmaların bu dönemde işlerini aksatmaması önemli bir konu. Klasik yöntemlerin işe yaramadığı dönemlerden geçiyoruz. Teknolojinin hiç olmadığı kadar değerli ve önemli olduğu bir süreç bu. Workindo mavi yaka odağında iş bulma problemlerine teknolojiyi kullanarak çözüm bulan bir internet platformu olduğu için biz zaten bu salgının yarattığı ortama hazır girdik. Salgın süresince mevcut ilanlara başvuru yapan adaylarımızla tek tek iletişime geçiyor ve onları yakından tanımak için öngörüşmeleri online ortamda yapmaya devam ediyoruz.

Yerli bir marka olmanın yanı sıra tüm dünyada inşaat sektöründe personel istihdamı hedefiyle yola çıktığımızı göz önünde bulundurursak, salgın sonrasında Türk inşaat çalışanlarını dünyanın dört bir yanına gönderebileceğiz. Yurt dışındaki inşaat sektörünü yakından takip ediyoruz. Personel ihtiyacı olan ülkeleri tespit ediyor ve çalışma kurallarını öğrenip sistemimize entegre ediyoruz. Şuan sitemizde, 3 farklı ülkeden iş ilanlarımız var. Türk çalışanların performanslarının iyi bilinmesinden dolayı hem ülkelerin lokal firmaları hem de uluslararası firmalardan talep gördüğümüzü söyleyebilirim. İlk günden itibaren hızla büyüyoruz. Sektördeki tüm paydaşlarla birebir görüşmeler yapıp geri bildirimleri ile sistemimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Bu günlerde Covid-19’un yarattığı belirsizlikler var ve bu bize platformumuzu daha fazla geliştirmek için zaman tanıdı. Covid-19 sonrası dönemde hem ülkemizin hem dünya inşaat sektörünün hızlıca toparlanması ile sektördeki tüm oyuncular ile çalışmayı hedefliyoruz. Hedefimiz global anlamda inşaat sektörü başta olmak üzere tüm teknik sektörlerdeki istihdam problemini çözmek. Bunun için tüm ekip birlikte var gücümüzle çalışıyoruz. “dedi.

Bu yatırımla birlikte Pandemi sonrası yurt dışı hizmetlerinin genişletecek olan Workindo’nun hedef pazarları arasında EMEA, Asya Pasifik bölgesi ve Kanada var. Ayrıca video ön görüşme hizmetlerini geliştirmeyi hedefliyor. Hali hazırda yapay zeka destekli olduğunu dile getirdikleri eşleştirme sistemlerini de daha akıllı hale getirmek istiyormuş.

Workindo’yu yakından takip ediyoruz. Yeni bilgiler aldıkça sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Masomo ve Webtekno kurucusu İbrahim Akman, egirişim’in konuğu oluyor

Türkiye’nin hızla büyüyen girişimlerinden Masomo ve Webtekno girişimlerinin kurucusu İbrahim Akman, Türkiye’nin kaynağından içerik üreten girişimcilik odağındaki lider platformu egirişim‘in 23 Nisan 2020 Perşembe günü 21:30‘da YouTube kanalında, kurucumuz Hilmi Öğütcü‘nün konuğu oluyor.

34 yaşında olan İbrahim Akman, Maliye bölümünden mezun olmuştur. Son 5-6 yıldır profesyonel olarak, toplamda 13 senedir internet girişimleri gerçekleştiriyor. Her şeyin öncesinde, İzmir Bornova Belediyesi’nde çalışan biri iken, şimdi Türkiye’nin hızla büyüyen girişimcilerinden biri haline geldi. Hobi olarak başlayan macerası, 5 farklı şirket, 100’den fazla ekip arkadaşı ile her geçen gün büyüyor.

Peki canlı yayında neler konuşulacak?

  • Girişimlerinin hikayesini,
  • Oyun sektörünü,
  • İçerik dünyasını,
  • Yaşadığı zorlukları,
  • hedeflerini,
  • ve canlı yayında sizden gelen soruları.

YouTube kanalımıza bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Mobil oyuncuların yüzde 40’ı, kazanmak için bot satın alıyor

Mobil oyunlar hızla büyümeye devam ediyor. Mobil app’ler, dünya çapındaki dijital oyunculuğun yüzde 81’ini oluşturuyor. 2021’e kadar her dört kişiden birinin aktif bir mobil oyuncu olması ve mobil oyunlara 180 milyar dolar harcanması bekleniyor. Ancak bu büyüme beraberinde app-içi bot sahteciliğinde de bir büyüme getiriyor.

App’lerde ya da web sitelerinde tekrarlayan işleri yapmakta kullanılan araçlar olan Bot’ları, hile yapmak isteyen oyuncular kullanıyor. Oyunların otomatikte oynanmasını sağlayan bu durumda da gerçek kullanıcılara karşı haksız bir avantaj sağlanmış oluyor. Google’da “mobil oyunlar için botlar” aratıldığında neredeyse 79.5 milyon sonuç çıkıyor. Adjust, yeni yayımladığı anket sonuçlarında kullanıcıların yüzde 41’inin, kazanmak için bot satın aldığını ve ortalama 65 dolar harcadığını gösterdi.

Araştırma, ABD’deki oyuncuların profilini çiziyor ve oyun topluluklarının ve ekonomilerinin botlardan nasıl etkilendiklerinin anlatıyor:

  • Katılımcıların %31’i her zaman botlara karşı oynadığını söylüyor.
  • %63’ü botların oyunu, topluluğunu ve oyunun ekonomisini olumsuz etkilediğini söylüyor. Bu şekilde hissedenlerin yaklaşık dörtte üçü (%74) Y kuşağından ve %61’i her gün oyun oynuyorlar.
  • Z kuşağının %12’si ayda 201 dolardan fazla ödüyor, bu da kuşaklar arasındaki en yüksek miktar.
  • e-Marketer raporuna göre ABD’deki mobil oyuncuların büyük bir kısmı kadınlardan oluşuyor ancak ankete katılan ve bot kullandığını söyleyenlerin neredeyse dörtte üçü (%72) erkek ve sadece %28’i kadın.
  • Adjust’ın anketine katılan ve bot kullananların neredeyse yarısı (%48) erkek olduğunu ve %30’u kadın olduğunu belirtti. Oyunlarda bot kullananların yarısı Y ve X kuşağından.
  • Bot satın alan katılımcıların %72’si erkek.
  • Katılımcıların %39’u botların oyunu herkes için bozduğunu düşünüyor.
  • Katılımcıların %37’si diğerlerinin botları kullanmanın adil olmadığını düşünüyor.
    %27’si insanların istedikleri zaman bot kullanabilmesi gerektiğini düşünüyor ve %28’i, diğer insanlar bot kullandıkça kendilerinin de kullanabileceklerini söylüyor.

Ayrıca, botlar hakkında hangi ifadelerin kendilerine göre doğru olduğu sorulduğunda:
“Botlar, sadece rekabeti yok etmekle ve oyun deneyimini etkilemekle kalmıyorlar, ayrıca oyunun iş modeline de zarar veriyor,” diyen Unbotify CEO’su ve Kurucu Ortağı Yaron Oliker, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Öncelikle en değerli kullanıcılarınızı kaybedersiniz ve cironuz azalabilir, hatta itibarınızı kaybedebilirsiniz. İkincisi, botlara para harcayan insanlar, app-içi alışveriş yapmıyorlar, bu da app cironuzun azalmasına yol açıyor.” Ödüllü startup Unbotify, 2019’da Adjust bünyesine katıldı.

Unbotify, bu alanda bir çözüm. Gerçek kullanıcıların davranışlarına dayalı makine öğrenmesi modelleri oluşturmak için sensör verilerini doğrudan akıllı telefonlardan alıyor. Bir oyunun gerçek insanlar tarafından nasıl oynandığını öğrenerek, gerçek insanlar ve botlar arasında ayrım yapabiliyor. Ve dolayısıyla da bir oyunun hileciler tarafından hedeflenip hedeflenmediğini gösterebiliyor.

Rollicks Games Kurucu Ortağı ve Direktörü Burak Vardal; “Oyunlarımızda eğlenceli ve güvenilir bir deneyim yaşatmak, başarımızda rol oynayan en önemli kriterlerimiz oldu.
Bunu, botları oyundan uzak tutarak ve bu şekilde tüm oyuncularımızın, sürekli gelişen bir rekabet ortamında aynı kurallar çerçevesinde oyun oynamasını sağlayarak başarıyoruz. Diğer tüm dolandırıcılıklar gibi, fraud’u da tamamen ortadan kaldırabilmek için, itina ile oluşturulmuş üstün sibergüvenlik önlemleri gerekli. Bu da Unbotify’ın uzmanlık alanıdır.”

Zoom, yenilediği Ödüllü Hata Avı programını ve yeni özelliklerini duyurdu

Zoom, güvenlik ve gizlilik özelliklerini geliştirmek üzere başlattığı 90 günlük güvenlik programındaki ilerlemeleri kullanıcıları ile paylaştı.

Program kapsamında her Çarşamba günü ‘Eric’e istediğini sor’ adlı bir webinar düzenleyen şirket, programa katılan Zoom CEO’su Eric S. Yuan, Zoom CPO’su Oded Gal, Zoom CTO’su Brendan Ittelson ve yeni güvenlik danışmanı Alex Stamos ile platformdaki gelişmeleri değerlendirdi.

Haftalık webinar’ın ana başlığı güvenlik ve gizlilik

Geçtiğimiz hafta yeni güvenlik simgesi ile tüm görüşme içi güvenlik özelliklerini bir yere toplayan Zoom, Ücretsiz Temel ve tekil Pro kullanıcılar için varsayılan ayarlar içerisinde görüşme parolalarını ve Bekleme Odası’nı etkinleştirirken, K-12 programındaki eğitim amaçlı görüşmelerde parolayı zorunlu hale getirmişti.

Yöneticilerin ve hesap sahiplerinin kullanıcı parolaları için asgari gereksinimler getirebilmelerini sağlama ile veri merkezi özelleştirme işlevlerini de sisteme dahil eden Zoom yöneticileri, güncelleme takviminde Zoom Phone, bulut üzerine görüşme kaydı ve ana sayfada değişiklikler olduğunu belirttiler.

Yapılacak değişiklikler ile Zoom Phone’da hesap yöneticileri sesli postalara erişim için gereken PIN kodu uzunluğunu değiştirebilecek. Ayrıca yöneticiler bulut kayıt parolası yönetmeliği belirleyerek, kayıtların daha güvenli saklanmasını sağlayabilecek.

Dünyaca ünlü güvenlik uzmanı, Ödüllü Hata Avı programına katıldı

Webinar’da Ödüllü Hata Avı programının yenilendiğine de yer verildi. Zoom, program için Katie Moussouris tarafından kurulan Luta Security ile iş birliği yapacak. Günümüzde kullanılan en önemli zafiyet yazılımlarının geliştiricisi olan Moussouris, Microsoft Zafiyet Araştırma ve Symantec Zafiyet Araştırma programları ile Microsoft ve Pentagon’un ödüllü hata avı programlarını başlatan kişi olarak tanınıyor.

Luta Security, Zoom’un 90 günlük “iyileşme” planını bütünsel olarak değerlendirecek ve tüm iç zafiyet yönetim süreçlerine dahil olacak.

Zoom, ayrıca güvenlik araştırmacılarını da popüler platformda bulacakları hataları bildirmeye davet etti. Zoom’da bulunan hatalar Güvenlik sayfasından şirkete bildirilebiliyor.

Corona döneminde evden çalışmaya ilişkin Wizsight ve Poltio bir araştırma raporu hazırladı

Ülkemizde ilk COVID-19 vakasının duyurulmasından bu yana bir aydan fazla süre geçerken, iş hayatı da evden çalışma düzenine taşındı. Wizsight Araştırma ve yerli girişim Poltio salgın döneminde bireylerin ve şirketlerin çalışma düzenini ortaya koymak için yaptıkları araştırmada, Türkiye’de salgın öncesinde birkaç iş alanı dışında evden çalışmak bir hayalken, her iki kişiden birinin işinin evden çalışmaya uygun olduğunu düşündüğünü ortaya koydu.

Araştırmaya göre; evden çalışma düzenine geçen her 10 katılımcıdan 7’si evden çalışmaktan memnun, ve yarısından fazlası kendini daha verimli hissediyor. Evden çalışma sayesinde, trafikte vakit geçirmemek ve serbest kıyafetle çalışmak avantaj olarak görülürken, en büyük sorun ise sosyalleşememek.

Yeni yılın ilk günlerinden itibaren dünya gündemini belirleyen COVID-19 Corona Virüs salgını, iş hayatında keskin bir değişime neden oldu. Türkiye’de ilk COVID-19 (Corona Virüs) vakasının duyurulmasından (11 Mart) bu yana bir aydan fazla süre geçerken, kimimiz bu salgın boyunca çalışmak zorunda, kimimiz ise çalışamayacak durumda. “Şanslı” olarak nitelendirebileceklerimiz ise bu dönemde evden çalışma olanağını elde etmiş durumdalar. Wizsight Araştırma ve Poltio.com’un, salgın sürecinde evden çalışanlar ve uzaktan çalışmaya yeni başlayanların ne düşündüğüne ve salgın sonrası iş hayatını ne tür değişikler beklediğine yönelik yaptığı araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu.

Araştırmanın Künyesi

Corona Virüs salgını döneminde bireylerin ve şirketlerin çalışma düzenini ortaya koymak için 26 Mart-9 Nisan tarihleri arasında Wizsight Araştırma, Poltio.com’un iş birliği ve Hadi’nin desteği ile Türkiye’de iş gücüne katılan nüfusu temsilen %67’si erkek ve %33’ü kadın 800 görüşmeci ile gerçekleştirilen çalışmada 15-55 yaş arası katılımcılarla görüşülmüştür. Tüm görüşmeler CAWI yöntemi kullanılarak online olarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların %57’si özel sektörde çalışanı, %18’i kamuda çalışıyor ve %13’ünün ise kendilerine ait şirketleri/ ajansları var.

Kaçımız evde, kaçımız değil? Hangimiz izinli, hangimiz izinli değiliz?

Katılımcıların yarısı yaptıkları işin evden çalışma düzenine uygun olduğunu düşünmektedir. 2000’li yılların başında belirli birkaç iş dışında evden çalışmak ileri bir hayalken şimdi her iki kişiden biri işinin evden çalışmaya uygun olduğunu düşünüyor.

Aynı zamanda, katılımcıların %40’ı Corona Virüs salgını sebebiyle evden çalışma düzenine geçerken, %29’u evden çalışma düzenine kısmen geçtiklerini belirtmiştir. Şirketlerin yerel ve global olması da evden çalışma sistemine geçiş konusunda etkileyici bir faktör olarak dikkat çekiyor. Global şirketlerde çalışan katılımcıların %63’ü tamamen evden çalışma düzenine geçtiklerini belirtirken, yerel şirketlere çalışanlarda bu oran %36. EK – 1’de ilgili grafiği görebilirsiniz.

Hala ofislerinden evden çalışma düzenine geçmeyen katılımcıların %26’sı zorunlu ücretli izin kullanırken, %23’ü ise ücretsiz izin kullanmak durumunda kalmıştır. Öte yandan tamamen evden çalışmaya geçemeyen katılımcılarımız ‘’vardiyalı ofise gitmek’’ veya ‘’hafta bir-iki gün ofise gitmek’’ gibi sistemlerle çalışmaya devam ettiklerini belirtmiştir.

Ne zamandır evdeyiz?

Katılımcılarımızın yarısından fazlası 1 ayı aşkın süredir evden çalışıyor. Evden çalışma düzenine geçen katılımcıların %36’sı ise bu düzene 16 Mart 2020 tarihinden önceki bir tarihte geçtiklerini belirtiyor. Buna paralel olarak, çalışmalarına en fazla evden devam eden kişiler olan işyeri/ ajans sahiplerinin %55’i evden çalışmaya 16 Mart 2020 tarihinden önceki bir tarihte geçtiğini belirtmiştir. Evden çalışma sistemine en geç geçenler ise kamu çalışanları olmuştur. Evden çalışan her 3 kamu çalışanından biri 23 Mart tarihinden sonra evden çalışmaya başladığını belirtmiştir.

Memnun muyuz?

Evden çalışma düzenine geçen her 10 katılımcıdan 7’si evden çalışmaktan memnundur. Benzer bir şekilde evden çalışan katılımcılarımızın yarısından biraz fazlası (%55) evden çalışmanın kendilerini daha verimli hale getirdiğini düşünmektedir.

Evden çalışmanın çalışan gözünden avantajları…

Katılımcılara evden çalışma düzeninin avantajları sorulduğunda, 3 temel avantaj göze çarpmaktadır: yolda vakit geçirmemek (%37), rahat kıyafetler ile çalışabilmek (%34) ve daha geç uyanabilmektedir (%31).

35 yaşından genç katılımcılar daha geç uyanabilmeyi ve çalışma ortamını istediği gibi şekillendirebilmeyi 35 yaşından daha büyük katılımcılara göre daha sıklıkla avantaj olarak değerlendirmektedir.

Evden çalışmanın dezavantajları neler?

Wizsight Araştırma’nın gerçekleştirdiği araştırmaya katılan Türkiye iş gücü temsili katılımcılara göre, sosyalleşememek (%41), ekip arasında koordinasyonsuzluk ve iş akışında kopukluk olması (%38) ve dikkat dağıtacak çok fazla unsur olması (%31) ise evden çalışmanın başlıca dezavantajlarıdır.

18-24 yaş aralığı katılımcılar evden çalışmanın en büyük eksilerini sosyalleşememek (%46) ve ekip arasında iletişimsizlik (%45) olarak belirtmiş durumda. Özellikle iş hayatına yeni başlayan bu kitlede aktif iletişim iş yürütmek için daha önemli bir kriter olarak gözlemleniyor. Sosyalleşmenin ve ekip arasındaki koordinasyonsuzluk ve iş akışında kopma olmasının dezavantaj olarak öne çıktığı bir diğer grup ise çocuksuz çalışanlar. Çocuksuz çalışanlar için evde çalışmanın en olumsuz yanı %43 söylenme ile sosyalleşememe olmuştur. EK – 2’de en çok söylenen ilk 5 avantaj ve dezavantajın listesini görebilirsiniz.

Peki toplantılarımızı nasıl yapıyoruz?

Corona Virüs salgını süresince katılımcıların yarısı online toplantılarda bulunduğunu belirtirken, %13’ü fiziksel bir toplantıya katıldığını belirtmiştir. Katılımcıların %39’u ise bu süreçte herhangi bir toplantıda bulunmadıklarını belirtmişlerdir. Öte yandan gobal şirket çalışanlarının %73’ü bu dönemde online bir toplantıda bulunmuşken, yerel şirketlerde çalışanlarda bu oran %41.

Toplantılarını online olarak sürdüren katılımcıların %50’si Zoom aracılığı ile bir toplantıya katıldığını belirtmiştir. Zoom’dan sonra en çok kullanılan diğer uygulamalar sırasıyla Skype (%40) ve Microsoft Teams (%31) olmuştur.

Son 12 ayda yapılmış Google aramalarında bu üç uygulamayı da kıyasladığımızda, 2020 Mart ayının ortasından itibaren üç uygulamanın da arama hacmini katlayarak arttırdığını görüyoruz. 20 Mart tarihine kadar Skype en çok aranan uygulama olurken, bu tarihten itibaren Zoom’un açık ara daha çok aranan bir uygulama olduğunu görüyoruz. EK – 3’de ilgili grafiği görebilirsiniz.

Peki iş yükümüz?

Her beş kişiden 4’ünün salgın dolayısı ile iş yoğunluğunda değişimler olmuştur. Katılımcıların yarısı salgın sürecinde iş yoğunluklarının azaldığını belirtmiştir. Öte yandan %27’lik bir kitle iş yoğunluklarının arttığını belirtirmiştir. Şirket/ ajans sahipleri ve serbest çalışanlar içinde iş yüklerinin azaldığını düşünenler kamu ve özel sektör çalışanlarına kıyasla daha fazla. Sektörlere göre iş yoğunluklarını EK – 4’de bulabilirsiniz.

Salgın durumu sona erdiğinde kaç gün evden çalışmak isteriz?

Katılımcılara kaç gün evden çalışmak istersiniz diye sorulduğunda, %28’i 5 veya daha fazla gün ve %26’sı ise 3 gün demiştir. Katılımcılar ortalama olarak haftada üç buçuk gün evden çalışmak istediklerini belirtmiştir.

Sonuçlar bize ne anlatıyor: Corona Virüs sonrası yeni çalışma düzeni mi?

Wizsight Araştırma’nın kurucusu ve Poltio’nun ortağı Özge Akçizmeci Üstün bize sonuçları yorumluyor. Araştırmamızın sonuçlarına göre, evden çalışma imkanı olan ve şanslı olarak nitelendirebileceğimiz kesimin oranı %40’dır. Özellikle özel sektörün evden çalışma sistemine kamuya göre daha hızlı ve daha yüksek oranda geçtiğini gözlemliyoruz. Bu atiklik özel sektörün iş ilişkilerinden dolayı yurtdışı gündemini daha yakından takip etmesi ile ilintili olarak açıklanabilir.

Evden çalışma düzeni katılımcıların genel anlamda memnun oldukları ve iş verimlerini artırdığını düşündükleri bir yöntemdir. Zaten birçok global şirket ve girişimlerde esnek çalışma büyük bir trendken Corona Virüs salgını ile daha da çok ivme kazanacağa benziyor.

Tüm gruplardan katılımcılar mümkün olsa haftada yaklaşık 3,5 gün -yani iş süresinin yarısından fazlasını-evde çalışarak geçirmek istediğini belirtiyor. Evden çalışmanın eksilerini ve artılarını değerlendirdiğimizde önümüze gelecekte iki senaryo çıkıyor. Ya evden çalışmak, uzaktan koordine olma becerimizin de artmasıyla iş yapma biçimimizin bir rutini haline gelecek ya da şirketler daha rahat kıyafet uygulaması, daha esnek saatlerle ev konforunda ofisler tasarlayacaklar. Slack, Trello, Todoist gibi iş planı oluşturmak ve şirket için iletişim amaçlı kullanılan araçların yaygınlaşması ile belki evden çalışma veya uzaktan çalışma çok daha yaygın bir hal alabilir. Zaten var olan, özellikle yazılım ve dijital pazarlama alanında uzaktan çalışan ve çalışırken sürekli seyahat eden dijital göçebelerin artışını görebiliriz.

Öte yandan evden çalışma sürecinde çalışanlar kendini daha verimli ve mutlu hissetseler bile, gerçekten iş veriminin ölçülmesi ve bu sistemin sürdürülebilirliğinin tartışılması için salgın sonrasında İK yetkililerine büyük görev düşüyor. Çünkü araştırma sonuçlarımız gösteriyor ki çalışanların yarısının iş yoğunluğu azalmış durumda. Belki de evden çalışma sistemi piyasaların daha yoğun olduğu zamanlarda çalışanlar tarafından daha kötü algılanacak ve bariz bir verim kaybına neden olacak.

Wunderlist’te oluşturduğunuz verilerinizi 6 Mayıs’a kadar To Do’ya taşımalısınız

Sizlere geçtiğimiz aylarda Microsoft tarafından satın alındıktan sonra kapatılma kararı alınan Wunderlist’in 6 Mayıs’ta kapanacağını paylaşmıştık.

Microsoft, kendi kurduğu yapılacaklar listesi odaklı platform Microsoft To Do‘ya halen geçiş yapmayan kullanıcıları bugün yeniden uyardı. Wunderlist uygulaması şu an sadece To Do’ya veril aktarılmasına izin veriyor. Eğer ki To Do kullanmayacaksanız, farklı bir platforma geçip bilgileri manuel tek tek girmeniz gerekecek.

Verileriniz üzerinde aktif olarak çalışıyorsanız; 6 Mayıs’tan sonra sadece verilerinizi To Do’ya aktarabileceksiniz, bunun dışında verilerde bir değişiklik yapılmasına sistem izin vermeyecek. Bu da üzerinde aktif çalışan kullanıcılar için önemli bir durum.

Konuyla ilgili Microsoft geçiş sürecinde kullanıcılarını aşağıdaki açıklama ile bilgilendirdi:

İş ve kişisel hayatın birleşmesiyle birlikte, bağlı kalmak ve en önemli şeylerden haberdar olmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Wunderlist’ten Microsoft To Do’ya geçişinizi mümkün olan en kolay hale getirmek için size yardım etmeye kararlıyız.

Wunderlist, 6 Mayıs 2020’de kapanacak!

Bu tarihten kısa bir süre sonra hala listelerinize erişip içe aktarabileceksiniz, ancak var olan liste ve yapılacak işlerinizde değişiklik yapamayacak veya Wunderlist’te yenilerini oluşturamayacaksınız. Size Wunderlist’i getiren ekip, Microsoft To Do adında, Wunderlist’ten tanıdığınız sık kullanılan özelliklerinize sahip olan yeni bir uygulama geliştirdi. Listelerinizi taşıyabilmeniz için size kolay bir yol oluşturduk!

Listeleri üç kolay adımda taşıyın:

  • Microsoft To Do uygulamasını indirin.
  • Microsoft hesabınızla oturum açın. Bir hesabınız yoksa, Gmail gibi var olan bir e-posta adresini kullanarak oluşturabilirsiniz.
  • Microsoft To Do’daki açılan pencereye tıklayın. Sizi Wunderlist içeri aktarıcısına yönlendirir.

Yıllar boyunca verdiğiniz destek için teşekkür ederiz. Umarız bu serüvene devam edersiniz ve Microsoft To Do’da bize katılırsınız.

Yandex Navigasyon, sokağa çıkma yasaklarının ardından Pazartesi hareketliliklerini karşılaştırdı

Yandex Navigasyon, COVID-19 salgını tedbirleri kapsamında geçtiğimiz iki hafta sonu 31 ilde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının ardından meydana gelen trafik verilerini analiz etti. Her iki hafta sonunda ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrasında Pazartesi günlerinin ilk saatlerinde trafikte önemli bir hareketlilik gözlemleyen Yandex Navigasyon, elde ettiği verileri karşılaştırdı.

Yandex Navigasyon’un analizine göre sokağa çıkma yasağının uygulandığı ilk hafta sonunun ardından 13 Nisan Pazartesi gününün başladığı gecenin ilk saati 00.00 – 01.00 arasında, navigasyonun kullanımı bir önceki Pazartesi günü aynı saat aralığına göre yüzde 56 oranında arttı. Bu oran, 20 Nisan Pazartesi gününün ilk saatinde ise yüzde 51 artış gösterdi.

13 Nisan Pazartesi gününe genel olarak bakıldığında ise Yandex Navigasyon uygulamasının kullanımında bir önceki Pazartesi gününe (6 Nisan) göre ortalama yüzde 12 artış kaydedildi. 20 Nisan Pazartesi günü ise bu oran daha da yükseldi. Kullanıcılar 20 Nisan Pazartesi günü, 6 Nisan Pazartesiye göre ortalama yüzde 21 oranında daha çok trafiğe çıktı.

Yandex Navigasyon geçtiğimiz üç haftalık süreçte Pazartesi günlerinin verilerini mercek altına alırken, kullanıcılar tarafından katedilen yolun kilometre bazında uzunluğunu da karşılaştırdı. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı ilk hafta sonunun ardından 13 Nisan Pazartesi günü, 6 Nisan Pazartesi gününe göre katedilen kilometrede yüzde 25’lik bir artış gözlemlendi. 20 Nisan’da ise katedilen kilometre uzunluğundaki artış oranı 2 hafta öncesine göre yüzde 42 olarak gerçekleşti.

Starbucks, Türkiye’de online satışa başladı

COVID-19 pandemisinin ülkemizde de yayılmaya başlamasıyla birlikte tüm mağazaları geçici olarak kapanan Starbucks, dünyada salgından en çok etkilenen şirketlerin arasında gösteriliyordu. Starbucks‘tan yiyecek ve içecek dışında çekirdek kahve, bardak, termos ve kahve demleme araçları gibi ürünler satın alan kişiler de şirketin ülkemizde bir e-ticaret platformu olmadığı için paketli ürünleri sipariş veremiyordu.

Starbucks’ın Türkiye’deki distribütörü Shaya, resmi internet sitesi üzerinden e-satışlara başladığını duyurdu. Starbucks Türkiye mobil uygulamasından Türkiye’deki Starbucks müşterilerine duyurulan hizmetle çekirdek kahveler ve bazı ürünler Shaya Dijital Katalog üzerinden satın alınabiliyor.

Mağazadaki müşteri deneyimi dijitalde de devam ediyor

Tüm dünyada mağazacılığı bir deneyim haline getiren Starbucks ve Türkiye’deki distribütörü Shaya, Starbucks’ın dijital satışlarında da bir deneyim sunuyor.

Ürünler standart e-ticaret sitesi formatı yerine, ürünlerin detaylarının anlatıldığı ve hikayeleriyle sınıflandırıldığı bir dijital katalogla tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Kullanıcılar, katalogda satın almak istediği ürünlerin yanındaki “+” sembolüne tıklayarak ürünlerin fiyatını görüntüleyebiliyor ve sepete ekliyor.

Starbucks Türkiye’nin çekirdek kahve, kahve demleme araçları, termos ve bardak gibi çeşitli ürünlerinin yer aldığı Shaya Dijital Katalog internet sitesine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.