Bankalararası Kart Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, nisan ayında internetten kartlı ödeme tutarının toplam içindeki payı yüzde 24 ile rekor seviyeye ulaştı. Nisan ayında 2 milyon adet kart ilk kez internetten ödemelerde kullanılırken, Mart ayı ile birlikte pandemi döneminde toplam 5 milyon kart internetten ödeme ile tanışmış oldu. Her 4 TL’lik ödemenin 1 TL’si internetten gerçekleşirken, internetten kartlarla yapılan market-gıda ödemeleri ise geçen yılın 3 katına çıktı.
Nisan ayı sonunda Türkiye’de kullanılan kart adedi 241 milyon
BKM’nin verilerine göre, nisan ayı sonunda Türkiye’de toplam 241 milyon kart bulunurken, bunların 71 milyon adedi kredi kartı, 170 milyon adedi ise banka kartından oluşuyor. Nisan 2019 ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 6’lık, banka kartı sayısında ise yüzde 11’lik artış görülüyor.
BKM verilerine göre, banka kartları ve kredi kartları ile nisan ayında toplam 67,8 milyar TL’lik ödeme yapıldı. Bu tutarın 56,8 milyar TL’si kredi kartları ile ödenirken, 11 milyar TL’sinde banka kartları kullanıldı. Büyüme oranları özelinde incelendiğinde banka kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 büyüme görülürken, kredi kartı ile ödemelerde ise yüzde 14 oranında azalış gerçekleşti.
Her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’si internetten gerçekleşti
Olağanüstü günler yaşadığımız bu dönemde internetten kartlı ödemeler hızlı yükselişini sürdürdü. İnternetten kartlı ödeme tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 16 milyar TL’ye ulaştı. İnternetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemelerdeki payı da yüzde 24 ile rekor seviyeye ulaştı. Yani nisan ayında her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’si internetten gerçekleşti.
Ödemelerini internetten yapmayı tercih eden kart kullanıcı sayısı da artışını sürdürdü. Nisan ayında 18 milyon farklı kart ile internetten ödeme yapılırken 2 milyon kartın ise ilk kez internetten ödemelerde kullanıldığı görüldü. Bir önceki ay da 3 milyon adet kartın ilk kez internetten kartlı ödemelerde kullanıldığı düşünüldüğünde, pandemi döneminde 5 milyon kartın internetten ödemeler ile tanıştığı görüldü.
İnternetten kartlarla yapılan market-gıda ödemeleri geçen yılın 3 katına çıkarak 2,4 milyar TL’ye ulaştı
Nisan ayında internetten yapılan kartlı ödemelerin sektör detayında dağılımı incelendiğinde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla artışın yüzde 220 ile market-gıda sektöründe olduğu görülüyor. Market-gıda sektörünü yüzde 122 artışla elektronik eşya, yüzde 87 artışla mobilya ve dekorasyon, yüzde 62 artışla giyim ve yüzde 20 artışla sağlık/kozmetik sektörleri takip etti.
Koç Holding’in Japon Mitsui Grubu ve Koç Üniversitesi ortaklığında faaliyet gösteren yüksek teknoloji yatırım şirketi Inventram, Koç Holding ile birlikte iki yeni yüksek teknoloji şirketine yatırım yaptı.
Inventram ve Koç Holding, Türkiye’de perakende sektöründe faaliyet gösteren üretici firmalara resimlerden otomatik ürün tanıma teknolojisi ile hizmeti veren Vispera‘nın ve ABD’de mikro-fiber polimer bazlı kuru yapışkan teknolojisinin ilk ticari üreticisi olan nanoGriptech‘in yatırımcısı oldu.
İnventram’ın stratejik planlamaları doğrultusunda şirket yatırımlarını gün geçtikçe arttırdıklarını belirten İnventram Genel Müdürü Cem Soysal, “Gelişimlerini uzun süredir takip ettiğimiz bu iki kıymetli şirketin gelecek potansiyellerini gördük. Her iki şirketin de ihtiyaç duyduğu sermaye katkısını sağlayarak çok değerli buluşların geniş pazarlara erişmesinde önemli bir rol aldık. Yatırım yaptığımız şirketlerden biri olan Vispera, başarısını şu an global pazarlarda sürdüren ve tüm coğrafyalarda perakende şirketlerine ulaşmak isteyen bir şirket. Geliştirdikleri teknoloji şu an dünya perakende sektöründe önemli paya sahip şirketler tarafından kullanılıyor. Perakende şirketlerinin operasyonel süreçlerinde yeni bir dönem açan Vispera’nın tüm dünyada satış ağı kurma hedefine de katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz. Aynı şekilde nanoGriptech’in patentle korunan ve özel bir yöntemle geliştirilen kuru yapıştırma tekniği ile ürettiği ürünler, hem üreticilere hem de son tüketiciye inovatif çözümler sunuyor. ABD’de faaliyet gösteren ve şu an geliştirdiği teknolojiler ile alanında tek olan nanoGriptech, insanların günlük hayatlarını kolaylaştıracak ürünlerden uzay çalışmalarında kullanılabilecek ürünlere kadar farklı seçeneklerle öne çıkacak. Sahip oldukları ve geliştirdikleri teknolojilerin gücüne ve vizyonuna inanarak yaptığımız yatırım dışında iş tecrübemiz, satış kanalı gücümüz ve bilgi birikimimiz ile bu iki şirkete çok önemli katkılar sağlayacağız. Bize olan inancı ve güveni ile bu hedeflerimizi hayata geçirmemizi mümkün kılan Koç Holding’e çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Perakende sektöründe veri analitiği ile yeni bir dönem başlatan buluş
Perakende şirketleri için görüntü tanıma odaklı teknolojiler geliştiren Vispera, üretici firmaların perakende satış noktalarındaki ürünlerinin görünürlüklerini, raf paylarını, stok durumlarını ve yerleşimlerini kolayca ve güvenilir bir şekilde takip ve kontrol etmelerini sağlıyor. İnsan denetimine dayalı geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha hızlı, detaylı ve doğru sonuçlar sağlayan teknoloji ile bütçe ve zaman tasarrufu sunan Vispera’nın kurucu ortağı ve CEO’su Prof. Dr. Aytül Erçil, bu yatırıma ilişkin olarak; “Kendi geliştirdiğimiz görüntü tanıma ve veri analitiği teknolojisini, dünyanın bütün perakende mağaza ve üretici markalarına çözüm olarak sunmak amacıyla çıktığımız bu yolda Koç Holding’in ve İnventram’ın desteğini almış olmaktan ötürü mutluyuz. Önümüzdeki dönemde bu yatırımın desteğiyle birlikte Türkiye’nin global ölçekli lider yapay zeka firması olma hedefimize doğru daha güçlü adımlarla ilerleyeceğiz” dedi.
Kertenkeleden esinlendi, dünyada bir ilke imza attı
Merkezi ABD’de bulunan ve şu an geliştirdiği içerik ile alanında tek olan nanoGriptech’in sunduğu Setex® teknolojisini, geko kertenkelelerinin ayağındaki tutundurucu tüylerden esinlenerek geliştiren Prof. Dr. Metin Sitti, tüm yüzeylerde güçlü tutunma etkisi sağlayan kuru yapıştırıcı ürünlerin sunduğu özellikler ile dünyada bir ilke imza atıyor. Setex® markalı 3 farklı ürün ile 3 milyar dolarlık pazara çözüm sunan nanoGriptech’in kurucusu Prof. Dr. Metin Sitti, aldıkları yeni yatırıma ilişkin “İnventram ve Koç Holding’in önderliğini yaptığı A Serisi yatırımı sayesinde nanoGriptech, ürünlerini birçok yeni sektörde piyasaya sürebilecek ve üretim hacmini daha da artırabilecek. Bilimsel bir araştırmamın laboratuvardan çıkıp günlük hayatımızda radikal yenilikler yaratacak Setex® adında yeni bir ürüne dönüşmesi benim için çok mutluluk ve heyecan verici. Bu işbirliği ile önemli adımlar atacağımıza inanıyorum” açıklamasında bulundu.
Türk mühendisler tarafından 2,5 yıl önce Hollanda’da kurulan ve kısa sürede IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojileri alanında dünyanın en inovatif 25 şirketi arasında gösterilen NetOP Teknoloji, SAP’nin Global | Platin İş Ortağı Detaysoft’tan yatırım aldı.
Dünyanın ilk ve tek hibrit IoT mimarisini sunan NetOP Teknoloji, IoT alanındaki başarılarını Detaysoft iş birliği ile Türkiye’de ve tüm dünyada yaygınlaştırmayı hedefliyor.
NetOP Teknoloji dünyadaki en inovatif teknoloji şirketleri arasında yer alıyor!
Bugüne kadar farklı ülkelerde dört uluslararası hızlandırma programından kabul alan NetOP Teknoloji, Avrupa genelinde elde ettiği başarılarla dünyaca ünlü teknoloji StartUp’larının arasına katıldı. Bu yıl açık inovasyon platformu “Innovation World Cup® Series” tarafından açıklanan 2020 yılı IoT Game Changers listesinde 500’den fazla firma arasından seçilerek dünyanın en inovatif 25 IoT şirketi arasında yer alan NetOP Teknoloji, tarım kategorisinde geliştirdiği uygulamalarla da dünyanın en inovatif beş IoT şirketinden birisi oldu.
Akıllı şehir, akıllı havalimanı, akıllı tarım, akıllı lojistik, akıllı fabrikalar için geliştirdiği çözümler sayesinde pek çok önemli başarı elde eden NetOP Teknoloji, yapay zeka temelli kurumsal çözümlerin yanı sıra, IoT ürünlerini dünyanın en büyük IoT pazar yerlerinden biri olan IoT-Shops.com üzerinden son kullanıcıya ulaştırıyor.
“Akıllı işletme yolculuğunda uçtan uca çözüm sunacağız”
Yatırıma dair değerlendirmelerde bulunan Detaysoft Genel Müdürü Alkin Aksoy, akıllı işletme yolculuğundaki kurumlara, dünyadaki ilk ve tek hibrit IoT mimarisini sunmaktan dolayı gururlu olduklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “IoT çözümleri, kurumların ajandalarında yer alan önemli bir konu. Her sektörden kurum, yeni iş modellerinde yüksek verimlilik ve başarı elde etmek için, yenilikçi IoT çözümlerine ihtiyaç duyuyor. Bizler de NetOP Teknoloji iş birliğiyle başta Endüstri 4.0 dönüşümü olmak üzere akıllı şehirler, akıllı havalimanları, akıllı tarım, akıllı lojistik gibi pek çok alanda tasarımdan üretime, sensörlerden yönetim platformuna kadar uçtan uca, anahtar teslim SaaS (Hizmet Olarak Yazılım) projeleri yürütüyoruz. IoT tabanlı SaaS bulut teknolojileri geliştirip bunları SAP ile entegre ederek tek elden kapsamlı çözümler sunuyoruz. Ayrıca, NetOP Teknoloji’nin geliştirdiği ve fabrika, hastane, havalimanı, üniversite, belediye ve sanayi bölgeleri gibi kampüs alanlarında IoT kapsama alanı oluşturmak üzere kurulan “IoT şemsiyesi” hibrit yapısı ve uzak mesafelerden veri toplayabilme özellikleri ile dikkat çekiyor. Bu özellikler sayesinde, IoT ve M2M projelerinde, gerek yüksek maliyet, gerekse teknik yetersizlikler nedeniyle, bugüne kadar yapılamayan projeleri hayata geçirmek mümkün oluyor.”
COVID-19 pandemisiyle mücadele edilmesini sağlayan IoT çözümleri sunuyor
Olcay Taysi
COVID-19 pandemisiyle mücadele için de, Sosyal Mesafe Sensörü ve EvdeKal Sensörleri ürettiklerini belirten NetOP Teknloji ve IoT-Shops.com kurucusu Olcay Taysi, gerçekleştirdikleri belli başlı projeler hakkında şunları aktardı: “Dünyanın pek çok ülkesinde farklı alanlarda IoT çözümleri üretiyoruz. Hollanda’da elektrik tüketimini izleyerek illegal elektrik tüketimini tespit eden bir çözümü hayata geçirdik. Avusturya, Macaristan, Yunanistan’da benzer çözümlerle ilgili projelerimiz devam ediyor. İngiltere’de, meşhur kırmızı otobüslerine yerleştirilen sürücü davranışları ve araç izleme sistemleri sayesinde, %30 yakıt tasarrufu sağlanıyor. Buckingham Sarayı’nda ve Wembley Stadyumu’nda tuvaletlerin kullanım sıklığı izlenerek temizlik hizmetleri ve kullanılan sarf malzemelerinin tüketimleri optimize ediliyor. Türkiye’de İstanbul havalimanı içerisinde kurduğumuz IoT ağı sayesinde çok yakında onlarca dikey çözümü devreye alacağız. Dünyanın en büyük havalimanında gerçekleştirilen bu IoT çözümleri tamamlandığında muhtemelen dünyanın tek bir çatı altında gerçekleştirilen en büyük IoT projesi olacak. IoT-Shops.com sayesinde bize ulaşan global büyük şirketlere Türkiye’den IoT ürünleri satmanın gururunu yaşıyoruz.”
Orman yangınlarına karşı IoT teknolojileri ile önlem alınıyor
Kanada’da orman yangınlarını engellemek amacıyla devlet destekli yürütülen bir projeye IoT temelli akıllı çözümler sunduklarını aktaran Olcay Taysi, “5 yıllık bir ArGe aşamasından sonra Orman Kapsülü adını verdiğimiz son derece inovatif çözüm ile orman yangılarının erken tespitini sağlamaya çalışıyoruz. Helikopterden ormanlık alana atılabilecek kadar sağlam yapıdaki ürün, on yıllık pil ömrü ile, uzun yıllar hizmet etmek üzere tasarlandı. Orman Kapsüllerinin; Entegre GPS, karbondioksit, sıcaklık, duman, rüzgar sensörleri sayesinde topladığı veriler bulutta depolanıyor ve böylece üniversitelerin, bağımsız araştırmacıların, kar amacı gütmeyen doğa koruma kuruluş ve derneklerinin araştırmalarına açık kaynak sağlıyoruz. Bunun yanında sensörlere entegre çalışan yapay zeka algoritması olası yangın riskini analiz ediyor ve GPS koordinatları ile birlikte yetkililer bilgilendiriliyor. Yangının başlaması durumunda sensörlerden elde edilen gerçek zamanlı veriler, net coğrafi konum bildirimi yaparak, yangın esnasında ekiplerin doğru ve hızlıca yönlendirilmesini de sağlıyor. Detaysoft’un tecrübesi ve desteğiyle, başarılarımızı Türkiye’de ve dünyada yaygınlaştırmayı hedefliyoruz” dedi.
Sodexo, ofisteki çalışanlarına hijyenik ve sıcak öğle yemeği sunmak isteyen işverenler için sizlerle 2018 yılında hikayesini paylaştığımız yerli girişim Meal Box ile özel bir iş birliğine imza attı.
Kurumsal alanda sadece Sodexo’ya özgü olan bu iş birliği kapsamında Sodexo müşterileri, çalışanlarına temassız teslimat ile günlük sıcak, hijyenik ve güvenli yemeği çok uygun fiyatlarla sağlayabilecek. Çalışanlar için hijyenik mutfaklarda hazırlanan yemekler, porsiyonlara ayrılarak el değmeden kişiye özel tek kullanımlık kaplarla dağıtılacak ve temassız olarak ofislere ulaştırılacak.
Bu hizmeti tercih eden firmalar Meal Box ödemelerini firmaya tanımlanan sanal yemek kartı üzerinden toplu ödeme yaparak, yemek kartının sunmuş olduğu vergi avantajından da faydalanmış olacaklar.
İş yerleri 22,90 TL’ye çalışanları için toplu yemek siparişi verecek
Birçok firmanın ofise dönüş planı çerçevesinde çalışanlara yönelik yemek hizmeti için arayışta olduğunu kaydeden Sodexo İş Geliştirme ve İş Ortaklıkları Direktörü Berna Şamiloğlu Acar; “Ofislere dönüş planları başladı, yeni normale uygun, çalışan sağlığının ön planda olacağı bir döneme giriyoruz, çalışanların öğle yemeği ihtiyacının risksiz olarak giderilmesi önemli bir gündem. Sodexo – Meal Box işbirliği sayesinde, ofisteki çalışanlarına düzenli olarak hijyenik, ekonomik ve lezzetli yemek sunmak isteyen Sodexo müşterileri, yemek kartlarından günde 22,90 TL’ye toplu sıcak yemek siparişi verebilir hale geldi. Bu iş birliği ile Sodexo yemek kartları ile Meal Box’ın hijyenik ve ekonomik yemek sinerjilerini birleştirmiş olduk” dedi.
Bu iş birliğini değerlendiren Meal Box CEO’su Murat Demirhan, “Meal Box hijyenik mutfakta üretimini yaptığı yemeklerini, temassız olarak otomatik makinelerde paketliyor ve temassız dağıtım ile abonelerine ulaştırıyor. Normalleşmeyle birlikte kurumların beklentilerinin de değiştiğini belirten Demirhan, “Sodexo ve Meal Box olarak bu yeni beklentileri karşılayacak çözümleri hazırladık ve çok yakında kurumlarla paylaşmaya başlıyoruz. Ofisten dışarı çıkmadan, hijyenik paketlenmiş, güvenli ve lezzetli Meal Box yemeklerini Sodexo avantajları ile yiyebilmelerini sağlayacağız” dedi.
Sistem nasıl çalışacak?
Firmalara Meal Box abonelikleri için sanal bir Sodexo Restaurant Pass kart yaratılıyor. Firma, Sodexo online üzerinden istediği abonelik paketini ve teslimat adresini seçiyor. İki çeşit sıcak yemek abonelik paketi bulunuyor: 10 günlük fiyatı KDV dâhil 25,90 TL/gün veya 1 aylık (22 iş günü) fiyatı KDV dâhil 22,90 TL. Sipariş ve ödeme tamamlandığında hem firmaya hem de Meal Box’a sipariş detayları ulaşıyor ve firmanın belirttiği adrese, özel kaplarda sıcak yemekler hijyenik ve temassız olarak teslim ediliyor. Firmaların bu hizmetten faydalanması için 444 72 77 no’lu çağrı merkezini aramaları ya da kurumsal müşteri danışmanları ile görüşmeleri yeterli.
Firmaları toplu siparişi tercih etmeyen Sodexo kart kullanıcıları da Restaurant Pass yemek kartları ile www.mealbox.com.tr ya da www.sodexoplus.com.tr adresinden Meal Box’ın salgın döneminde sunduğu ve çok ilgi gören Evde Kal Yemek Paketleri ve diğer abonelik ürünlerini online ödeme ile temassız olarak satın alınabilecek.
Rollic ve partnerlerinden Tiplay Studio’nun beraber yürüttüğü, yetenekli oyun geliştiricilerinden oluşan ekiplerin global ölçekte başarılara imza atan oyun stüdyoları haline gelmesini sağlayan ivmelendirici programı oyun fonu oFON, online gerçekleşecek olan ikinci turu için başvuru alımlarına başladı.
Rollic kurucu ortaklarından Burak Vardal “Türkiye’de oyun geliştirmek isteyen gençlere özellikle stüdyolarını kurmak ve dünya çapında hit haline gelen oyunlar yaratmak konusunda destek olmayı önemsiyoruz. oFON; sektörün gerektirdiği hız, yaratıcılık, teknik detaylar ve yayınlanması konusunda gerekli yönlendirmeyi genç ekiplere sağlayan ve onları finansal olarak da rahatlatıp hızlandıran bir oyun yatırımı fonu. İlk tur jüri değerlendirmesinde birden çok potansiyeli olan fikir ve ekiple tanıştık. İlk 3 ekip yatırımlarını alarak hızla oyun üretmeye başladılar. İkinci tur yatırımlar ile Türkiye’den daha fazla oyun geliştiricinin başarıya ulaşmasını istiyoruz.” açıklamalarında bulundu.
Kazananların jüri sunumu, oyun örnekleri ve juri değerlendirmesinin ardından belirlendiği yatırım fonunun ilk turunda toplam 27 ekip içinden 10 ekip ön elemeyi geçerek İstanbul’da yapılan juri sunumuna katıldı. Bu sunumlar ve final değerlendirmesinin ardından 3 oyun geliştirici grup finale kalarak yatırım için hak kazanmıştı.
21 Mayıs 2020 tarihine kadar süren başvuruları kaçırmayın!
İçinde bulunduğumuz dönem sebebi ile online (çevrimiçi) olarak gerçekleşen yarışmaya katılmak için öncelikle yapılması gereken oFon web sitesi üzerinden başvuru formu doldurmak ve sonrasında stüdyo projenizi anlatan detayların bulunduğu sunumu hazırlamak.
Neden oFON ?
Dünya’nın önde gelen oyun üretim merkezlerinden olan Türkiye birden fazla Türk oyun şirketi başarı hikayesine ev sahipliği ediyor. Üniversitelerin bilgisayar mühendisliği, tasarım ve oyun geliştirme gibi bölümlerinde okuyan ve mezun olan gençler için oyun dünyası büyük potansiyel gösteriyor. Rollic Türkiye’de oyun geliştiricileri desteklemek ve iş hayatına ilk adımı atan gençlere fayda sağlayabilmek adına Tiplay ile birlikte başlattığı oyun yatırımı fonu ile gençlerin başarıya giden sürecini hızlandırmayı hedefliyor.
oFON’u kazanan ekipler hangi konularda destek alıyor?
Finansman konusu, yeni kurulan oyun stüdyoları için çok önemli. oFON’dan alacağınız destek ile ekiplerin maaşlarından, ekipman temini, ofis kirası ve yazılım desteğine kadar her konuda faydalanabilirsiniz. Ayrıca bu stratejik ortaklık; pazarlama, satış ve dağıtım faaliyetlerine de destek sağlıyor. Deneyimli Tiplay ekibinin fikir üretiminden, prototipleşme, yazılım, oyun tasarımı, modelleme, arayüz tasarımı ve kalite kontrol gibi noktalarda ön plana çıkıyor. Ayrıca isteyen ekiplere ortak bir çalışma alanı sağlanarak farklı oyun geliştiriciler ile birlikte çalışma imkanı yaratılıyor.
Şirketleşme sürecinde desteğe ihtiyacı olan ekipler özellikle iş geliştirme ve ekstra desteğe ihtiyacı olanlar için atölyeler, profesyonel eğitimler ve sertifika programlarını da oFON kapsamında bulabilirsiniz. Bu işin ilk aşaması oyun geliştirmek, fakat oyunları Amerika ve dünya çapında en çok indirilenler listesinde görmek için sadece herkesin oynamak isteyeceği bir oyuna sahip olmak yeterli değil. Burada oFON kazananları Rollic’in yayın desteği ile başarıya hızla ulaşıyor.
Siber dünyanın özel kuvvetlerini yetiştiren bir disiplinlerarası siber güvenlik girişimi Cyber Struggle, aldığımız bilgiler doğrultusunda Startup Wise Guys ve bir uluslarararası hukuk firmasından 38 milyon TL değerleme ile yatırım aldı.
Cyber Struggle, standartları oluşturan, öncülük eden, hem bireysel uzmanlık, hem kurumsal güvenlik operasyon merkezleri için, dünyanın en güvenilir sertifika otoritesi olmak hedefi ile kuruldu. Girişimin şu ana kadar geliştirdiği Ranger ve Aegis sertifikaları aktif ve global çapta her geçen gün daha fazla ilgi çekmekte. Çok yakında kurumların güvenlik operasyon merkezlerinin olgunluğunu ölçecek bir sertifikasyonu da duyurmaya hazırlanıyor.
Cyber Struggle, ofansif ve defansif çalışmaları hibrit olarak inceleyen, bunları kriminoloji, psikolojik harekat, gayrinizami harp, profilleme, terörizm çalışmaları gibi farklı alanlarla birleştiren ve liderlik, ekip yönetimi, mental dayanıklılık gibi yumuşak yetenekleri merkeze ekleyen, yeni sıra dışı bir doktrin geliştiriyor.
Cyber Struggle, alınan yatırımı globalde yeni sertifikaların penetrasyonunu hızlandırmak ve yurtdışında ofis sayısını artırmak için kullanacaklarını açıkladı. Aynı zamanda 2019 yılında Startup Wise Guys’ın siber güvenlik programında ilk yatırımlarını alan girişim, gösterdikleri performans sonucu Startup Wise Guys’dan ikinci defa yatırım almış oldu.
Girişimin kurucusu Kubilay Onur Güngör yatırım ile ilgili “Cyber Struggle girişimini sadece 2400 lira sermaye ile kurduk ve bu süreçte taş üzerine taş koyan, başta takım arkadaşlarım olmak üzere, emeği geçen, destek olan herkese teşekkür ediyorum. Teknolojiye teşekkür eden ama her zaman insanı merkezine koyan bir siber güvenlik girişimi olarak bu alanda bir otorite olmak üzere çıktığımız yolda emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.
Pandemi nedeniyle başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok kişinin kullandığı yüz siperliklerini takanlar buğu yapma, hareket ve görme kısıtlılığı, sterilize edilmeme gibi bazı problemler yaşıyor.
TÜBİTAK Teknogirişim Sermaye Desteği ile Yıldız Kuluçka Merkezi’nde kurulan Ferge Mühendislik, Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi danışmanlığında bu sorunları ortadan kaldıran bir yüz siperliği geliştirdi.TÜBİTAK1507 Covid 19 çağrısı kapsamında desteklenen bu siperliğin üretimine haziran ayında başlanacak.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını kişisel koruyucu malzemeleri hepimiz için önemli hale getirdi. Görünen o ki her ne kadar hayat normale dönse de aşı bulunana kadar maskeler hayatımızın olmazsa olmazı olacak. Ancak maskeler konusunda kamuoyunda ciddi tartışmalar söz konusu. Bir taraftan koruyuculukları sorgulanıyor, bir taraftan birkaç saat sonra steril olma özelliğini kaybettikleri. Bu nedenle artık sokakta maskelerin üzerine siperlik takmış kişileri görmeye başladık. Ancak başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok kişinin kullandığı yüz siperliklerini takanlar bazı problemler yaşıyor.Buğu yapma, yüzde yara oluşturma, hareket ve görme kısıtlılığı, ağrı yapma, sterilize edilememe gibi şikayetler kullanım verimini düşünüyor. Yıldız Kuluçka şirketlerinden biri olan Ferge Mühendislik, sağlık çalışanlarından topladığı bu geri bildirimle sterilize edilebilir uzun ömürlü hızlı üretilebilir silikon yüz siperliği geliştirdi. TÜBİTAK 1507 Covid- Proje çağrısı tarafından desteklenen bu proje için çalışmalara başladıklarını söyleyen Ferge Mühendislik kurucusu Fatih Erdoğmuş, üzerinde çalıştıkları yüz siperliğinin özelliklerini şöyle anlatıyor:
Fatih Erdoğmuş
“Mevcutta kullanılan siperlikler görüş kalitesi düşük ve tek kullanımlık olmasına rağmen defalarca kullanılmak zorunda kalıyordu. Ferge, daha az buğu yapan, steril edilebilir, 20 haftadan uzun süre kullanılabilir, görüş kalitesi iyi, ciltte yara yapmayan siperlikler geliştiriyor. Projemizde fikrin oluşumu, fon bulunması, proje yazımı yönetimi ve yürütülmesi, paydaşların bir araya getirilmesi, çıkacak fikri ve sınai hakların yönetimi, bunların ekonomik katkıya dönüşmesi ve ticarileştirilmesi konusunda Yıldız TTO’dan destek alıyorum.” dedi.
Maskeyi üretmeden önce çok kişiye sorduk
Bu siperliğin sadece Covid 19’a özel olmadığını, tüm damlacık yoluyla bulaşan hastalıklar için geçerli olduğunu dile getiren Erdoğmuş üretime haziran ayında geçeceklerinin altını çiziyor. Erdoğmuş, projeyle ilgili sürecin detaylarını ise şu sözlerle paylaşıyor:
“Nisan ayında TÜBİTAK tarafından Covid-19 özelinde çok hızlı bir proje çağrısı açıldı. Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi danışmanlığında projemizi hazırladık ve TÜBİTAK’a sunduk. Nisan ayı içerisinde de sonuçlandırıldı. Onaylanan 35 projeden birisi de bizim önerdiğimiz yüz siperliği projesi oldu. Proje süresi olarak 9 ay tanındı. Fakat biz salgında hızla fayda sağlayabilmek için 3 ay içinde Yıldız Protatip Atölyesi’nde bu projeyi tamamlayabileceğimize inandık ve o şekilde öneri sunduk. Çünkü efektif kullanılabilen yüz siperliklerine sahada çok acil ihtiyaç var. Sosyal medya aracılığıyla 14 binden fazla kişiye ulaşarak siperlik kullananlara ‘Şu an kullanılan yüz siperliklerinde değişmesini istedikleriniz neler?‘ diye sorduk. Gelen geri bildirimler doğrultusunda tasarımı geliştiriyoruz. Sağlık çalışanlarının yanında tüm vatandaşlarında kullanabileceği hem de ulaşılabilir fiyatta yeni bir siperlik olacak. İhracat potansiyeli de yüksek bir ürün ama şu an için ticari kaygılardan çok sosyal sorumluluk olarak görüyoruz. Böylelikle bir daha benzer bir salgın olduğunda daha hazırlıklı olmamızı sağlayacak bir ürünümüz daha hazır olacak.” dedi.
Dijital dönüşüm vizyonunu gerçekleştirmek için yürüttüğü projelerin yanı sıra fikirlerin hayata geçirilmesine imkân sağlayacak teknolojik ve organizasyonel yapılar sunan Arçelik, ATÖLYE iş birliği ile Hack the Normal hackathon düzenliyor.
“COVID-19 krizi ile hayatımıza giren, evlerdeki ‘yeni normal’ yaşam tarzına nasıl olumlu bir etki yaratabiliriz?” sorusundan yola çıkılarak Sağlıklı Yaşam, Sosyal Yaşam veya Sürdürülebilir Yaşam konularında siz de katılım sağlayabilirsiniz.
Hack the Normal, dünyanın kademeli olarak yüzleştiği ve birlikte keşfettiği “yeni normal” olgusunu konu alıyor. Verinin demokratikleşmesini hedefleyen Arçelik öncülüğünde, farklı disiplinlerden bireyler bir araya gelerek; içinde bulunduğumuz krizden sonra ‘normal’ kavramının nasıl değişeceğini ve ‘yeni normal’ yaşamın nasıl olacağını sorguluyor. Hack the Normal, COVID-19’un bireysel, toplumsal, maddi ve manevi olarak sekteye uğrattığı işleyişi, yeni bir yaklaşımla sürdürmeyi ve kolaylaştırmayı hedefliyor. Sosyoloji, tasarım, teknoloji, psikoloji, insan kaynakları, yönetim ve iletişim gibi birçok disiplinin buluşacağı dijital bir alanda, çözümleri farklı sektörlerden beslenerek geliştiriyor.
Hack the Normal’de neler sunuluyor?
Hack the Normal’e katılan takımlar, Arçelik’in düzenlediği ve ATÖLYE tarafından organize edilen program kapsamında problemi keşfetme, araştırma, çözüm geliştirme, prototipleme ve hikâye anlatıcılığı gibi farklı alanlarda eğitimler alacak ve alanında uzman kişilerin konuşmacı olarak yer alacağı seminerlere katılacak. Katılımcılar, hackathon süresince farklı disiplinlerden ve alanlardan gelen uzmanlardan mentorluk alarak projelerini geliştirme ve fikirlerini rafine etme şansını bulacak. Hackathon sonrasında Arçelik ve paydaşları tarafından oluşturulacak değerlendirme ekibi tarafından seçilecek projelere Arçelik tarafından prototipleme, üretim, belgelendirme için test ve onay süreçleri ile ilgili “ürün geliştirme” desteği, Arçelik Türkiye kanalları üzerinden müşterilere erişim için “tanıtım” desteği, satış olanağı ile fikri hakları için “iş modeli” desteği ile yatırım ağları, hızlandırma ve kuluçka programlarına katılım, kullanıcılara ve ekosisteme erişim imkânları sunulacak.
Meseleler: Hack the Normal, katılımcıları aşağıdaki alanlarda ticarileşme potansiyeli olan yeni ürün, hizmet ve iş modelleri geliştirmeye davet ediyor.
Sağlıklı Yaşam Evlerdeki sağlıklı ve iyi yaşam koşulları için nasıl olumlu etki yaratabiliriz? Beslenmeden kişisel bakıma, uykudan egzersizlere ve kişisel hijyene uzanan bir çerçevede bireylerin ve ailelerin evde sağlıklı ve iyi olma hâllerine nasıl katkıda bulunabiliriz?
Sosyal Yaşam Evlerdeki birey ve ailelerin sosyal ihtiyaçları için nasıl olumlu bir etki yaratabiliriz? COVID-19 sürecinde evlerde bulunan ve pandemi sonrası yeni alışkanlıklar geliştirecek birey ve ailelerin sosyal ve yaşamsal ihtiyaçlarına nasıl dokunabiliriz? Hobilerden öğrenmeye, kültür-sanattan yeme-içmeye geniş bir çerçevede sosyalleşmeyi ve ev içi iş bölümünü nasıl değiştirebiliriz?
Sürdürülebilir Yaşam İnsanlar ve dünya için evde nasıl daha sürdürülebilir bir gelecek tasarlayabiliriz? Kriz sonrasında evde gıda atıklarından enerji tüketimine, yeni çalışma biçimlerinden toplumsal rollere ve eğitime, farklı alanlarda sürdürülebilir bir etki yaratmak için birlikte nasıl bir gelecek tasarlayabiliriz?
Başvuru: Hack the Normal, bu konularda fikirleri veya projeleri olan birey ve takımların başvurularını kabul ediyor. Takımlar, ön değerlendirme sonrası kabul edilecektir. Başvurular hackthenormal.com adresinden yapılabilir.
Seçim Kriterleri ve Sıkça Sorulan Sorular:
Hackathon’a hangi aşamadaki projeler başvurabilir? Hack the Normal’e farklı aşamada (fikir, prototip, hazır ürün, ürün pivot vb.) proje başvuruları kabul ediliyor.
Takımların ön değerlendirme kriterleri nedir? Başvuran takımlar projenin olgunluk seviyesi, faydalanıcıya etkisi, proje ihtiyaçları, ölçeklenebilirlik ve uygulanabilirlik kriterleri ile değerlendirilerek etkinliğe dâhil edilecek.
Bireysel olarak başvurabilir miyiz? Hack the Normal’e bireysel başvurular kabul edilmektedir, ancak başvurusu kabul edilen bireylerin, etkinlik öncesinde bir takıma dâhil olmaları veya kendi takımlarını kurmaları beklenmektedir.
Takımımız var ancak başka ekip üyelerine de ihtiyaç duyuyoruz, ne yapmalıyız? Hackathon’a bireysel olarak başvuran kişiler etkinlikten önce Slack çalışma alanına eklenecek. Burada takımınız için ihtiyaç duyduğunuz kişileri bulabilir ve takımınıza davet edebilirsiniz.
Hackathon takımları kaç kişiden oluşmalıdır? Takımlar 3-7 kişi arası olabilir.
Ethereum ağı üzerinde Türk Lirası ile desteklenen ilk stabil kripto para birimi olan BiLira, DeFi yani Decentralised Finance ekosistemindeki en önemli aktörlerden biri olan Kyber Network ile entegrasyonunu duyurdu.
Kişi ya da merkezi olmayan çeşitli kripto yatırım platformlarınca muhafaza edilen token’ların Ethereum blokzincirinde sorunsuz ve güvenli şekilde takasının gerçekleştirilmesine aracılık eden likidite protokolü olan Kyber Network ile iş birliği gerçekleştiren BiLira, kullanıcılarına kendilerine ait BiLira’ların kolayca takas edilebilmesi için önemli bir imkan sağlıyor. BiLira ayrıca, DeFi ekosisteminde yer alan önemli markalar ile de yakınlaşma yolunda önemli bir adım atıyor.
Kyber: Merkeziyetsiz Finans – DeFi ile Köprü
Geleneksel merkezi kripto borsalarından farklı olarak Kyber Network, Ethereum ağı üzerinde kişiler arası ve aracısız token al-sat imkânı sunan belli başlı platformlardan biri olma özelliği taşıyor. DeFi ekosisteminde yer alan bir çok platformun birbiri ile etkileşimi noktasında köprü vazifesi gören ve bu yönü ile sık başvuru adresi haline gelen Kyber, 2018 yılında gerçekleşen 70 milyon dolarlık işlem hacmini 2019 yılında 390 milyon dolara çıkartmış durumda.
Kyber Network ile BiLira arasında Mayıs ayı itibari ile yapılan iş birliği sayesinde BiLira kullanıcıları; Argent benzeri mobil kripto cüzdanlarında bulunan BiLira’larını Kyber üzerinde listelenen diğer token’larla tek tuşla takas edebilecek. Likidite sağlayıcı olma özelliği ile birçok yabancı DeFi projesinin de entegre olduğu Kyber, BiLira ve kullanıcıları için DeFi dünyasına açılan önemli bir kapı görevi görecek.
BilLira kullanıcıları, BiLira’nın Kyber Network’üne dahil olması sayesinde;
Mobil kripto cüzdanlarında bulunan BiLira’larını hızlı ve güvenli bir şekilde farklı kripto para birimlerine dönüştürebilecek ve/veya değiştirebilecek.
94’ten farklı Kyber Network tarafından geliştirilen uygulama dünyasına tek tuşla adım atabilecek.
Kyber Network CEO’su Loi Luu konu hakkında “BiLira Teknoloji şirketi, bu entegrasyon ile BiLira token’larına likidite desteği sağlarken, BiLira kullanıcılarına Kyber’in DApp ekosisteminin kapılarını açıyor. BiLira’nın Türkiye’deki kullanıcılarını merkeziyetsiz web’e ve finansa bağlama misyonunu desteklemekten memnuniyet duyuyoruz” açıklamasını yaptı.
Kullanıcılarına sadece güvenli token transferi hizmeti değil, tek tuşla DeFi ekosistemine bağlanmalarını sağlayacak tüm gelişmeleri yakından takip eden BiLira, itibari-teminatlandırılmış yaklaşım sunarken; çoklu üyelerden oluşan ağ ile çoklu likidite ve rezerv sağlamayı hedefliyor. Ters ibraz riski bulunmayan stabil kripto para birimi olarak geliştirilen BiLira sahip olduğu teknolojisinin odağına şeffaflığı koyuyor. Bu şeffaflık sayesinde tüm hareketlerin halk tarafından istendiği an takip edilmesi sağlanıyor.
Türk girişimci Eren Bali’nin de kurucuları arasında olduğu sağlık hizmeti girişimi Carbon Health, B Serisi turda 26 milyon dolar daha yatırım aldığını açıkladı. Haziran 2019’da Brookfield Asset Management liderliğindeki B Serisi turda 30 milyon dolar toplamıştı.
Eren Bali, Greg Burrell ve Tom Berry tarafından kurulan Carbon Health’in diğer yatırımcıları arasında Javelin Venture Partners ve Bullpen Capital de bulunuyor.
Mevcut yatırımcı DCVC’nin yeni fonu, şirketin COVID-19 salgını sırasında test ve bakıma odaklanması nedeniyle işletmenin çalışan sayısını 100 çalışandan 300’e çıkarmasına yardımcı oldu.
Eren Bali, şirketin Mart ayı başlarında, ortaya çıkan COVID-19 salgınının ön saflarında yer alması gerektiğine karar verdiği süre zarfında B Serisi yatırım turunda ek bir yatırım ile devam etmeye karar verdiğini söyledi.
Ayrıca Bali “Ayrıca piyasada iyi bir oyuncu olmak istiyorsak, sermayemizi güçlendirmemiz gerektiğini de fark ettik” dedi.
Carbon Health, hızlı bir COVID-19 testi ile Körfez Bölgesi’ne hizmet vermek üzere bir mobil test kliniği kurdu. Şirket, 12.000’den fazla COVID-19 testini tamamladığını açıkladı. Şirket, Amerika Birleşik Devletleri’nde 16 eyalette sanal bakım hizmetlerini sunuyor ve yaz aylarında bu sayıyı artırmayı planlıyor.
Telehealth, Mart ayında COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana ciddi bir oranda artış yaşadı. Hastane hastanelerinden kaçınmak isteyen hastalar ile birçoğu konsültasyon ve bakım için tele sağlık hizmetlerine başvurdu.
Girişim, Mart ayında evde bir COVID-19 testi yapmaya başlamıştı, ancak U.S. Food and Drug Administration (FDA), evdeki numune koleksiyonlarının acil kullanım izni kapsamında olmadığını söyledikten sonra hizmeti duraklattı. Hizmet beklemeye alındığından dolayı hiçbir hasta sonuç alamadı. Carbon Health’in laboratuvar ortağı Curative Labs, kısa süre önce FDA’dan acil kullanım izni aldı ve evde testler hastalar için mevcut olmadan önce ek onaylar için ajansla birlikte çalışıyor.