Ana Sayfa Blog Sayfa 899

TÜSİAD, Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme Raporunu tanıttı

Raporda dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki analiz edilerek Türkiye’de dijital dönüşüm için yapılması gerekenler vurgulandı. Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi inceleniyor, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınıyor ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi için strateji ve politikalar öneriliyor.

Rapordaki bulgular ve öneriler aşağıda özetlenmiştir:

Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin durumu:

  • Dijital teknoloji sektörlerinin ekonomi içindeki payı artıyor (özellikle Yazılım sektörü).
  • Dijital teknoloji sektörlerinin payı OECD ülkelerine göre düşük.
  • Dijital teknoloji sektörleri diğer sektörlerden daha üretken (ortalama 2 kat).
  • Dijital teknoloji personeli istihdamı toplam istihdamın yaklaşık %1’i.
  • Dijital teknoloji personeli ücretleri diğer personelden ortalama 2 kat daha yüksek.
  • Dijital teknoloji sektörlerinin dünya ticareti içindeki payı düşük (tüketici elektroniği hariç).
  • Patent sayısında artış olmakla birlikte uluslar arası teknoloji işbirliklerine katılım yeterli değil.
  • Üretkenliği artıran dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi yeterli değil.
  • “Satın alınabilirlik” (affordability) ve alt yapı açısından Türkiye’nin konumu görece iyi.

Dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme:

  • Ülkeler arası karşılaştırmalara göre dijital teknolojilerin yaygınlaşması ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki var.
  • Çin tüm dijital teknoloji ürünlerinde küresel ihracat payını artırmış, bu artış 2010’dan sonra durmaya başlamıştır.
  • ABD, Almanya, Hollanda, İrlanda, Tayvan ve Kore ihracat paylarını ve rekabetçi güçlerini korumuştur. Vietnam ve Polonya son yıllarda dijital teknoloji ihracatında paylarını artırmıştır.
  • İrlanda ve Hindistan bilgisayar hizmetleri alanında en başarılı ülkeler olmuştur.
  • Dijital teknolojilerin geliştirilmesinde başat rolü gelişmiş ülkeler oynamaktadır (Japonya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda).

Türkiye’de dijital teknolojilerin etkisi:

  • Üretim ve satışa yönelik teknolojilerin üretkenlik ve büyümeye pozitif etkisi var.
  • Dijital teknoloji kullanımını olumlu etkileyen firma özellikleri: Girişim büyüklüğü, işgücü niteliği (yüksek ücretler), sermaye yoğunluğu, ithalat yoğunluğu, yabancı sermayeli firma
  • Bilişim teknolojisi uzmanı istihdam eden firmaların üretkenliği, bu personeli istihdam etmeyen firmalardan ortalama %3.6 daha yüksek.
  • İlgili teknolojiyi kullanan ve kullanmayan firmalar arasında üretkenlik farklılığı var: ERP, CRM, SCM, Açık kaynak OS, RFID, bulut bilişim, genişbant mobil cihaz kullanan, sabit bağlantı hızı 100 Mb/s’dan fazla olan firmaların üretkenlikleri diğer firmalara göre daha yüksek.

Dijital dönüşüm için gerekli politika araçları

Dijital dönüşüm hızlı ve sürdürülebilir büyüme için bir fırsattır. Türkiye’de özellikle üretim süreçlerine yönelik dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi geliştirilmelidir. Kamu politikalarının kalkınma ve ekonomik büyüme sürecinde dijital dönüşüme odaklanması ve kurumsal yapıların da buna uygun şekilde oluşturulması gereklidir.

Kamu politikalarında şunlar dikkate alınmalıdır:

  • Etkin, güvenilir ve her yerden erişilebilir geniş bant iletişim ağ ve hizmetleri yaygınlaştırılmalı, yeni nesil erişim altyapılar tüm haneleri ve firmaları kapsayacak şekilde geliştirilmelidir.
  • Dijital teknolojiler bilgiye dayandığı için, herkesin özgürce bilgiye erişimini ve İnternet açıklığını (“openness”) güvence altına alacak hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Kişisel verilerin etkin bir şekilde korunması ve İnternet güvenliği sağlanmalıdır.
  • Dijital teknolojilerin ürün, süreç ve iş modellerinde köklü dönüşümlere yol açtığı dikkate alınarak, düzenlemelerin de yeni koşullara göre esnek olması sağlanmalıdır.
  • Mevcut koşullarda büyümenin motoru görevini üstlenen otomobil ve makine gibi “orta-yüksek teknoloji” ve tekstil ve hazır giyim gibi “emek yoğun” sektörlerde dijital teknolojiler hızla yaygınlaştırılmalıdır.
  • Özellikle KOBİ’lerde dijital teknolojilerin hızla yaygınlaşması desteklenmelidir.
  • Gerekli işgücünün yetiştirilmesi ve bu sektörlerin talep sürekliliğinin sağlanması gereklidir.(Türkiye’de bilişim teknolojileri uzmanlarının toplam istihdam içindeki payı %1.06. OECD ortalaması %3.64, Finlandiya %6.24)
  • Araştırmacıların ve firmaların uluslararası yenilik ağlarına aktif olarak katılması sağlanmalıdır.
  • İnsan gücü, fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.

Türkiye’nin önündeki seçenekler

  1. Kamu politikası ve şirket stratejilerinde dijital dönüşüm odaklı gelişme sağlanamaması durumunda Türkiye’nin rekabet gücünün zayıflaması, uluslararası işbölümünde gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalması söz konusu olacaktır.
  2. Dijital teknolojilerin mevcut sektörlerin üretkenliğini artıracak şekilde yaygınlaştırılması durumunda Türkiye Avrupa’nın “üretim üssü” olarak uluslararası iş bölümündeki konumunu ve gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı koruyabilecektir.
  3. Dijital dönüşümün sağlanması durumunda Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki konumu iyileşecek, hızlı ve sürdürülebilir büyüme sağlanabilecektir. Türkiye için uygun olan bu seçeneğin gerçekleştirilmesi için:
  • Nitelikli işgücünün oluşturulması gereklidir.
  • Fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.
  • Dijital dönüşümü sağlayacak strateji ve politikalar sistemli ve sürekli uygulanmalıdır.

SUCOOL’dan teknoloji tabanlı girişimler için ön hızlandırma programı: PRIMER

Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi SUCOOL, 2018 yılında enerji ve temiz teknolojiler dikeyinde hem erken aşama girişimciler hem de büyüme aşamasındaki startup’lara yönelik uluslararası programlar hayata geçirdi.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı

SUCOOL, Hollanda merkezli InnoEnergy şirketi ile yaptığı iş birliği neticesinde 2018 itibariyle yönünü Enerji ve Temiz Teknolojiler alanında çalışan erken aşama startuplara çevirdi. InnoEnergy’nin tasarladığı PRIMER Ön Hızlandırma Programı ile SUCOOL, enerji ve temiz çevre teknolojileri geliştiren girişimcilere, özel olarak ise erken aşama yatırım imkanları ve Avrupa’daki yatırımcı ağına erişim fırsatları sunuyor.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı kapsamında henüz pazara çıkmamış bir iş fikrine sahip girişimci adayları; programında iş fikrinden ürüne ve üründen pazara giden yolda gereken iş ve gelir modeli tasarımı, ekip ve kaynak yönetimi, pazarlama ve finans gibi konularda uzmanlarından teorik ve uygulamalı eğitimler ve mentorluk desteği alacaklar.

Son Başvuru: 8 Kasım 2018

Ücretsiz olan PRIMER Ön Hızlandırma Programı’na sektörden bağımsız teknoloji tabanlı iş fikrine sahip herkes başvuru yapabilir. Programa 8 Kasım 2018 tarihine kadar başvuru yapılabilir.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı’nı tamamlayanlar girişimlerini çekirdek yatırıma hazır seviyeye taşıyacak. Girişimlerini büyütmek amacıyla SUCOOL programlarına başvurmak istediklerinde öncelik elde edecekler.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı eğitimleri 8 modülden oluşuyor. Eğitimler, 17-18 ve 24-25 Kasım tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü’nde gerçekleşecek.

Bu bağlantıdan başvurunuzu yapabilir ve daha daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Hamdi Ulukaya Girişimi üçüncü dönem başvuruları 10 Aralık’ta sona eriyor

Amerika’nın en hızlı büyüyen gıda şirketlerinden Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya’nın Türkiye’deki girişimcileri desteklemek amacıyla kurduğu Hamdi Ulukaya Girişimi (HUG)  üçüncü dönem başvuruları başladı. Bugüne dek 13 bini aşkın başvuru alan HUG, girişimci adayları ve startup kurucularına hayallerini gerçekleştirme fırsatı sunuyor.

Son Başvuru: 10 Aralık 2018

Girişimci Adayı ve Startup Destek olmak üzere iki ayrı program sunan programa, 10 Aralık tarihine kadar bu bağlantı üzerinden başvuru yapılabilecek.

Seçilen HUG 2019 Girişimci Adayları ve Startuplar, Türkiye’deki hedef belirleme toplantılarının ardından, New York Üniversitesi ve Chobani Kuluçka Merkezi’nde düzenlenecek girişimcilik seminerlerine katılacak, mentorlar eşliğinde iş planlarını ve şirketlerini geliştirme fırsatı bulacak. Toplam bir yıl sürecek programda girişimcilik ekosistemini yakından tanıma fırsatı bulacak katılımcılar, eğitimlerin yanında New York’taki kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma şansı da yakalayacak.

Bugüne kadar Hamdi Ulukaya Girişimi programında neler oldu?

Hamdi Ulukaya Girişimi, ilk dönemi olan 2017 yılında 3 bin 694, ikinci yılında ise 9 bin 615 başvuru aldı. İlk yılında girişimci adayları arasındaki şirketleşme yüzde 18 oranında gerçekleşirken, startuplar başta Amerika olmak üzere dünya pazarına açılma fırsatı yakaladı. Hamdi Ulukaya, HUG projesiyle girişimciliği tüm Anadolu’ya yaymayı ve sosyal problemlere duyarlı girişimciler yetiştirmeyi amaçlıyor

Yeni yatırımlara hazırlanan Gülsüm Çıracı ile Startupfon ve girişimciliği konuştuk

Startupfon kurucusu ve İstanbul Startup Angels melek yatırım ağından tanıdığımız Gülsüm Çıracı ile biraz girişimcilik konuştuk, biraz da bize gelecek hedeflerinden bahsetti. Yeni yatırımlar yapmaya hazırlanan Çıracı, 2019 yılında yatırımların artacağını dile getirdi. Uygulamaya konulmaya hazırlanan Kitlesel Fonlama yasası ile de gelecekte girişimcilerin rahat edeceğini söyledi.

Lonca Girişimcilik Merkezi ikinci döneminden mezun olan 7 girişim

Teknoloji odaklı ve ölçeklenebilir iş fikirlerinin ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla Kuveyt Türk tarafından kurulan Lonca Girişimcilik Merkezi, ikinci dönem mezunlarını verdi. Dokuz girişimci ekibe altı ay boyunca eğitim ve mentorluğun yanı sıra kuluçka hizmeti, hibe ve Ar-Ge desteği gibi ayrıcalıklardan yararlanma imkânı sunulan merkezde, çocuk ve gençlere yönelik iş geliştirme eğitimlerinden KOBİ’lere destek sağlayan programlara kadar birbirinden farklı projeler desteklenip geliştirildi.

Lonca Girişimcilik Merkezi’ndeki girişimcilere eğitim, proje bazlı mentorluk, çok lokasyonlu kuluçka hizmetinin yanı sıra hibe, Ar-Ge desteği ve FinTech’ler için API gibi pek çok ayrıcalık sunuluyor. Eğitimin ardından topluma, sektöre ve Kuveyt Türk müşterilerine faydalı olacağı düşünülen uygulamalar projelendirilip Kuveyt Türk’ün iş süreçlerine dâhil ediliyor. Bazı projelerin girişimcileri ise Kuveyt Türk’ün KOBİ veya ticari müşterileriyle buluşturuluyor.

Lonca Girişimcilik Merkezi ikinci döneminden mezun olan 7 girişim:

Fikir Değirmeni: 9-18 yaş grubuna fikir, proje ve iş geliştirme alanlarında eğitim verilen Türkiye’nin ilk bilim odaklı çocuk ve genç kuluçka merkezi.

Akaunting: KOBİ’lerin nakit akışını takip etmeleri için tasarlanan açık kaynak kodlu ve ücretsiz online ön muhasebe programı.

Payfull: İşletmelerin tahsilat süreçlerini kolaylaştıran, ödemelerini daha hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde yapabilmelerini sağlayan online tahsilat sistemi.

Keyzy: Lisansları güvenilir sunucular üstünde en kolay yöntemle otomatik olarak oluşturma, aktifleştirme ve dağıtma görevi üstlenen bulut tabanlı ve kolay kullanımlı bir lisans yöneticisi.

Socivy: Instagram’daki aksiyonları otomatik olarak gerçekleştirerek hesapların organik bir şekilde büyümesini sağlayan bir Instagram otomasyon aracı.

ArgeX: WatchX, 9 yaşından itibaren çocukların STEM eğitiminde robotik ve kodlamayı öğrenmeleri için kullanılan, Arduino ve Scratch ile programlanabilen ve giyilebilir yapısı sayesinde bileğe takılabilen bir geliştirme kartı.

UserVision: Marka ve ajansların, tüketicilerin bilinçaltı ve bilinçli ihtiyaçlarını, algılarını hızlı ve doğru şekilde anlamalarını sağlayarak, daha kullanıcı odaklı ürünlerin ve servislerin ortaya çıkmasını sağlayan bulut tabanlı bir platform.

Jürinin belirlediği dokuz girişimci ekibine, Nisan 2018 itibarıyla eğitim ve mentorluk verilmeye başlandı. Merkeze kabul edilen 9 ekipten 2 tanesi süreç dahilinde projesini durdurmaya karar verdiği için ikinci dönemden 7 girişim mezun oldu.

Facebook, yeni özellikleriyle Messenger 4’ü duyurdu

Facebook, yeni ve sadeleştirilmiş Messenger 4’ü duyurdu. Tasarımının sadeliği ve mesajlaşma ve bağlantı kurma odaklı güçlü özellikleriyle öne çıkan Messenger 4, önümüzdeki günlerde tüm dünyada kademeli olarak kullanıma sunulacak.

Messenger 4’ün özellikleri:

Daha Kolay Kullanım: Messenger’ın şu anda var olan dokuz sekmesini üç sekmeye indirecek olan Facebook, tüm konuşmaları Sohbetler sekmesinin en önemli yerinde konumlandıracak. Her gün resim ve video paylaşan yüz milyonlarca insan için, Messenger 4’ün en üstünde Kamera gibi görsel iletişim özellikleri yer alacak. Ayrıca, insanlar Messenger 4’ün Kişiler sekmesine tıkladıklarında arkadaşlarını bulabilecek, insanların hikayelerini izleyebilecek ve çevrimiçi olan herkesi görebilecek. Keşfet sekmesiyle ise son tekliflerden haberdar olmak adına işletmelere bağlanabilecek, Instant Games’de oyun oynayabilecek, bir sonraki seyahatlerini ayarlayabilecek, haberleri takip edebilecek ve bunun gibi birçok şeyi yapabilecekler.

Kişiselleştirilmiş Sohbetler: İnsanların Messenger’da özel kullanıcı adları, emojiler ve sohbet renklerini kullanarak kendilerini ifade etmeyi çok sevdiklerini bilen Facebook, Messenger 4’e getirdiği yenilikle insanlara konuşmalardaki sohbet balonlarını kişiselleştirmeleri için birden fazla renk kullanabilme fırsatı verecek. Renk geçişleri adı verilen bu yenilikle kullanıcılar konuşma ekranının rengini ruh hallerini ya da sohbetin konusunu yansıtabilmek adına istedikleri zaman değiştirebilecek.

Bilindik ve Sevilen Özellikler: Messenger 4’ün odak noktası daha sade ve kullanımı kolay bir mesajlaşma olsa da, Facebook insanların değer verdikleri kişilerle bağlantı kurmalarına yardımcı olan tüm özellikleri koruyor. Dolayısıyla, anket yapmak, canlı konum paylaşmak, oyun oynamak ya da grup görüntülü görüşme yapmak gibi insanların Messenger’da yapmayı sevdikleri şeylerle ilgili hiçbir değişiklik olmayacak.

Aşamalı Geçiş: Her gün kullanılan bir uygulamanın yeni versiyonuna alışmanın zaman alabileceğinin farkında olan Facebook, Messenger 4’ü aşamalı olarak kullanıma sunacak. Facebook, yakın gelecekte –telefonunuzdan gelen ışığı kesen Karanlık Mod gibi– birkaç yeni özelliği sunmayı planlıyor.

Kripto para uygulaması Emma, para hesabınıza kripto para birimi desteği sunuyor

Hayatımızın önemli bir parçası olan para son yıllarda bizimle birlikte yaşadığı dijital dönüşümle kripto para halini aldı bu dönüşüm para yönetimi konusunda birçok değişimi de yanında getirdi. Emma da bu yeni dönem için para yönetimi sağlayan bir uygulama

Kendi tanımıyla mali savunucu Emma, kripto-para birimi bakiyenizi kolayca takip edebilmeniz için çok sayıda birim ile entegre olarak bir kripto para birimi özelliği başlatıyor. Bu sayede dijital bankacılık uygulamalarında kullandığımız hesap hareketleri gibi kolaylıkları kripto para içinde kullanabilmeyi sağlayacak. Piyasaya çıkarıldığında desteklenen kripto para birimleri arasında Coinbase, Bittrex, Binance, Bitstamp, Kraken, Bitfinex ve bireysel Bitcoin ve Etherum yer alıyor.

Blockchain hızla büyüyen bir piyasa ve bu piyasada yerini almak isteyen 50 milyondan fazla insan var. Emma kurucu ortağı ve CEO’su Edoardo Moreni, ” Bir sonraki gelişmekte olan varlık sınıfı olarak kripto para birimi’ni görüyoruz.” diyor. Sadece İngiltere’de 3 milyondan fazla kripto para kullanan insan var bu yüzden kripto parayı diğer finansal birim türleri giibi kabul etmeye başlamamız gerektiği gibi cari hesaplar ve kredi kartlarıyla da aynı şeklilde işlem yapabilmesini sağlıyor.

Moreni, Emma ile kripto para kullanımı ve yönetimi konularında sağladığı kolaylıklar sayesinde kripto para satın almayan insanların ilk kez Emma sayesinde kripto para konusunu anlamalarını ve kullanmalarını sağlamayı görev edindiklerinden bahsetti. Ayrıca bu görevi sadece kullanışlı bir araç ortaya çıkarmak için değil kullanıcılarının para yönetimini uzun vadede yönetmelerini ve mali kazançlarını arttırmalarına yardımcı olmak için yaptıklarından bahsediyor.

Emma, otomotik ödeme, tüm paranızı tek bir hesaptan yönetme (mevcut hesaplar, kredi kartı ve kripto para), kategori veya satıcıya göre ayrılan harcama analizleri, akıllı uyarılar, gerçek zamanlı para birimi dönüştürme gibi birçok kolaylık sağlıyor. Sağladığı bu entegre sistem kolaylığı sayesinde Aglaé Ventures liderliğindeki Temmuz 2018’de gerçekleştirilen erken dönem programında 500.000 sterlin tohum yatırım topladı.

Alumni şirketi en aktif şirketler listesinde zirveye oynuyor

Alumni grup şirketi Des Monies, Lowa merkezli bir şirket. Şirketin farklı anlaşma ve yatırım alma yöntemleri onu diğerlerinden farklı kılıyor. Şirket tüm bunların yanı sıra yılda 200 milyon dolarlık yatırım yapıyor. Bu yatırımlar için özellikle teknoloji girişim şirketlerini seçen Alumni Grup, Pensnsylvania Üniversitesi, Purple Arch Ventures, Green D Ventures gibi şirketler de büyük miktarda yatırım alıyor.

Alumni Grup hızla yatırım alıp yatırım yapan farklı bir şirket olarak şirketlerini modern yöntemlerle yönetmek isteyenlerin de dikkatini çekiyor. Özellikle üniversite bazlı çalışmalara katılan şirketin yöneticilerinin çoğu Hardvard mezunu

Alumni Grup Şirket kurucusu ve CEO’su Michael Colins konuyla ilgili yaptığı açıklamada durumu şöyle ifade ediyor. “İnsanlar bizim ne yapmak istediğimizi ve nasıl böyle başarılı olduğumuzu anlamıyorlar. Ama biz bu şekilde hem yatırımcıların ilgisini çekiyoruz hem de yaptığımız yatırımlar sayesinde bizim gibi başarılı olabilecek şirketlere yardımcı oluyoruz”

Collins 1986 yılından beri bu alanda çalışıyor ve 2014 yılında kurucularından biri olduğu Alumni Grup bünyesinde çalışmaya başlamış. Şirket toplam 40 profensyonel uzman ile çalışıyor ve Amerika’nın en aktif şirketleri listesinde zirveye oynamaya devam ediyor.

Listedeki diğer şirketlerden farklı olarak Alumni Grup bu amacından hiç sapmıyor ve bu şekilde yola devam ediyor. Böylece de ne kadar kararlı olduğunu herkese göstermiş oluyor. Geçen yıl tam 112 farklı şirkete yatırım yapan Alumni Grup bunun sonucunda kendisini portfolyosuna ekleyen ve birlikte çalışmaya başladığı 65 şirket elde etmiş.

Collins yaptığı açıklama sonunda “Umarım bir gün tüm şirketler birbirine yardım ederek büyüyebileceklerinin farkına varırlar.” diyor.

3D yazıcılar ürettikleri her nesneye parmak izini bırakıyor

Yakın zamanda hayatımıza giren 3D yazıcılar ürettiği her nesneye parmak izini bırakıyor. Buffalo Üniversitesi araştırmacıları 3D yazıcıların parmak izine sahip olduğunu ve tasarımlarda farkedilecek küçük farklılıkların olduğunu keşfettiler.

Kullanım alanı sınırsız olan 3D yazıcılar birçok soruna da çözüm sağlıyor fakat her teknolojinin olduğu gibi 3D yazıcıların da kötü kullanıma açık tarafları var. Isıya ve basınca dayanıklı ürünler çıkarabilen yazıcıları silah yapımı için kullanan kötü niyetli kişilere karşı  araştırmacıların keşfettiği cihaz parmak izi sayesinde 3D baskılı nesnenin katmanları incelenerek parçanın hangi makinede üretildiği tespit edilebilir olacak.

Yazıcının her plastik katmanındaki küçük desenleri, yazıcı modeli, filament, ön kısım boyutları ve diğer faktörler farklı izler bıraktığından nesnelerin ait olduğu cihazı tanımlayacak ipuçları sağlıyor ve keşfettikleri bu teknolojiye PrinTracker adını veriyorlar.

Bu işlem esas olarak plastik levha katmanlarından plastik nesne oluşturmak için uzun makaralar kullanan Makebot gibi FDM yazıcılarla çalışır. 3D tabanca basmak için kullanılan yazıcılar genellikle daha karmaşık ve daha pahalı olduğundan bireysel katmanlarda daha az değişiklik olabilir ve daha da önemlisi katmanları ayırt etmek de zor olabilir.

Araştırma ekibinin başında yer alan Wenyao Xu, ” 3D yazıcılar aynı standatta üretilmiştir ancak üretim sürecinde oluşturdukları donanımlarında yazdırdıkları her nesnede benzersiz ve değiştirilemez kalıplar oluşturan küçük değişiklikler var ” dedi.

Sanal kokular ile dijital ortamda kokuların hissedilmesi sağlanıyor

IEEE sanal koku araştırma projesi dijital ortamda hissetmediğimiz tek duygu olan kokuyu hissetmeyi sağlıyor. Eski elektronik cihazlara benzeyen bir sistemle koku sinirini uyararak sanal koku oluşturabiliyor.

Sanal koku fikri son zamanlarda konuşulan konulardan biri alışveriş, yiyecek sektörü ve birçok farklı sektör için olması beklenen bir özellikti IEEE sanal koku proje kullanımı şimdilik tercih edilebilir şekilde değil çünkü kullanıcıların burnuna kablolar yerleştirilerek titreşimler sayesinde koku simüle ediliyor.

Projenin başında yer alan Malezya’daki Imagineering Institute’da kıdemli araştırma görevlisi Kasun Karunanayaka doktora konusu olarak internet üzerinden hisleri gönderebilmek için “Multisensory internet” oluşturmayı seçti aynı zamanda öğrencisi olan Adrian Cheok internet aracılığyla tavuklara elektronik sinyaller göndererek sarılma ve öpücük hissini yaratan çalışmalarıyla ünlüdür.

Deneyler sonucunda denekler en çok keskin kokulu olarak tarif ettikleri kimyasal kokuları algıladılar bazı insanlar ayrıca meyveli, tatlı veya odunsu olarak tarif ettikleri kokular olduğunu söylediler. Şuan en büyük sorun bu sanal kokuları insanların burnuna bir kablo yerleştirmeden hissettirmek. Sanal hislerimizin arasında koku hissi de mutlaka yerini alacaktır ama tüplerle olmayacağına kesinlikle inanıyoruz.

Tüm bunların yanında sanal koku sayesinde duyuları felç olmuş insanlara tekrar koku hissi sağlanabilir.