Ana Sayfa Blog Sayfa 866

KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir: “Biyometrik veriler gelişigüzel işlenemez.”

Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, son dönemde önemi daha da artan kişisel verilerin gelişigüzel ve keyfi uygulamalarla işlenemeyeceğini belirterek, hem vatandaşları hem de veri işleyenleri uyardı.

Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan siber güvenlik ve kişisel verilerin korunması konusu, KVKK’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen “2. e-Safe Kişisel Verileri Koruma Zirvesi”nde değerlendirildi. Konunun taraflarını Ankara’da bir araya getiren etkinlik, kişisel verilerin çalınmasına karşı alınabilecek önlemlerin uzmanlarca farklı birçok yönden ele alınmasına da olanak sağladı.

KVKK Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, konuşmasında, veri işleme faaliyetlerinin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olması gerektiğini, yanlış veri işlenmesinin kişilerde mağduriyetlere neden olabildiğini ifade etti.

Veri işlerken belirli bir amacın ortada olması ve o amacın meşru olması gerektiğini vurgulayan Bilir, şöyle devam etti:

“İşlenen verinin veri işleme amacıyla bağlantılı olması gerekmektedir. Örneğin kredi talebinde bulunduğunuz bankanın sizden hobileriniz ve alışkanlıklarınız ile ilgili veriler istemesi amaçla bağlılık ilkesiyle bağdaşmaz. Bir diğeri ölçülülük ilkesine uygunluk sağlanmalıdır. Bu kapsamda biyometrik verilerin gelişigüzel bir şekilde, keyfi uygulamalarla işlenmesi ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bir başkası da, veriler sonsuza kadar muhafaza edilemez. İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için geçerli olan süre kadar muhafaza edilmelidir. Temel ilkelerin herhangi birine uyulmadığında Kanuna aykırı bir tutum meydana gelmiş olacaktır.”

“Alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz”

Kişisel veriler işlenirken kişilerin açık rızasının gerektiğini belirten Bilir, bu konuda açık bir anlatımla rızanın alınması konusunda veri işleyenleri uyardı. Bilir, şunları söyledi:

“Kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak dünya genelinde hukuksal düzenlemeler incelendiğinde, özünde bireyin kendisine ait kişisel verileri üzerinde kontrol imkânının sağlanması bulunmaktadır. İnsan odaklı, mahremiyet odaklı bu yaklaşım insana verilen değerin bir göstergesidir. Bununla birlikte teknolojik gelişmeleri de bu konuyla birlikte ele almak gerekir. Yapay zekâyı, dijital dönüşümü, nesnelerin internetini konuştuğumuz bir dünyada güvenliğin anahtarı ‘farkındalık’ olacaktır. Açıkçası bugüne kadar verilerimizi paylaşmaya alıştık veya alıştırıldık. Bundan sonrası için verilerimizi korumaya ve kontrollü şekilde paylaşmaya da alışacağız. Bu bakımdan alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.

Kişisel Verilerin Korunması Kanuna uyum hem hukuki hem de teknik boyutları olan uzun soluklu bir süreç gerektirmekte olup, kişisel verilerin korunması noktasında teknik ve hukuki olarak alınacak tedbirlerin önemini yadsıyamayız. Ancak kişisel verilerin korunması konusunda en büyük sorumluluğun bireylerin kendisinde olduğunun da altının çizilmesi gerekmektedir. Her saniye kişisel verileri toplanan, işlenen ve aktarılan bireylerin bundan dolayı karşılaşacakları risklerin farkında olmaları, bu yönde kişisel verilerini korumaları ve sahip oldukları hakları noktasında bilinçlenmeleri en az teknik ve yasal düzenlemelerin varlığı kadar önem taşımaktadır.” dedi.

Bireysel üyelik modelini ABD’de sonlandıran Sinemia, kurumsal pazara odaklanacak

Türkiye’den doğan, sinema zincirlerinin kendilerine özel üyelik sistemi oluşturabilmeleri için yazılım platformu geliştiren Sinemia, bu teknolojiye yönelik yoğun talep doğrultusunda global pazarlardaki operasyonlarını yeniden yapılandırıyor.

Bireysel Üyelik Modeli’ni sonlandırıyor

Geçtiğimiz Ekim ayında herhangi bir firmanın iki hafta gibi kısa bir süre içerisinde kendisine özel, kişiselleştirmiş üyelik planlarını oluşturmasını sağlayan altyapıyı tanıtan Sinemia, ABD pazarında hızla büyüdüğü kurumsal pazara odaklanacak. Bireylere doğrudan abonelik sunmak yerine tüm abonelik modellerine altyapı sağlamayı seçen firma, Kanada, İngiltere, Avusturalya ve Türkiye`de bireylere hizmet vermeye devam edecek. Sinemia’nin kurumsal abonelik altyapısı sinema salonlarının yanı sıra ABD’nin ünlü basketbol ve beyzbol takımları tarafından da kullanılacak.

Sinemia’nın sinema zincirlerinin kendilerine özel üyelik sistemi oluşturabilmeleri için geliştirdiği yazılım platformu, şimdiden aralarında Paramount Studios ve Viacom’un sinema zincirleri National Amusements ve Studio Movie Grill gibi ABD’nin en büyüklerinin de bulunduğu 10’u aşkın sinema zincirinde kullanılmaya başlandı. Yeni yazılım ihracatı açılımının ardından kısa süre içinde dünyanın dev sinema zincirleri ile anlaşma sağlayan Sinemia, 200 binin üzerindeki üye sayısı ile Asya’nın en büyüklerinden olan ve 3 farklı ülkede faaliyet gösteren Major Cineplex’in de üyelik altyapısını sağlamaya başladı.

Bu gelişmeler doğrultusunda global operasyonunda stratejik bir yeniden yapılanmaya giden Sinemia’nın Kurucusu Rıfat Oğuz, gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “5 yıldır geliştirdiğimiz altyapımız ile sadece sinema salonları değil, tüm firmalar iki hafta gibi kısa bir süre içerisinde kendilerine özel, kişiselleştirmiş üyelik planlarını oluşturabiliyor. API odaklı hizmetimizle çift ve aile üyelikleri, hediye üyelikleri, üyelik kampanyaları, geo-fencing ve roll-over gibi kimsenin sunmadığı özelliklerin bulunduğu tüm üyelik modelleri sunuluyor. Sinema salonları, Sinemia altyapısının kendilerine sağladığı kârlılık ve operasyonel verimliliği görmeye başladıkları anda, talepler de yoğunlaşmaya başladı. Biz de yazılım ihracatı konusuna ve B2B çalışmalarımıza ağırlık vermeye karar verdik” dedi.

Basketbol ve beyzbol dünyası Sinemia’yı keşfetti

Bugün itibariyle sadece ABD’de 10’dan fazla sinema zinciriyle anlaşma imzaladıklarını ve yeni yazılım altyapısını kullanmalarını sağladıklarını söyleyen Oğuz, faaliyet gösterdikleri diğer uluslararası pazarlardan gelen talepler için de yoğun bir çalışma içinde olduklarını belirtti. Teknolojinin sunduğu bilet ve üyelik altyapısını yönetme yeteneğinin sinema sektörü dışındaki sektörlerin de dikkatini çektiğini ifade eden Rıfat Oğuz, “Amerika’nın ünlü basketbol ve beyzbol takımlarından da altyapılarına destek vermemiz konusunda talepler gelmeye başladı. Amaçları, kombine bilet yapılanmasından aylık üyelik sistemine geçmek. Böylece sinema endüstrisi dışında yepyeni sektörlere de girme fırsatını yakaladık” şeklinde konuştu.

Abbas Güçlü ile Büyük Oyun yarışmasını Kağıt Makineler kazandı

Netmarble ve StartersHub işbirliği ile hazırlanan ve Kanal D’de yayınlanan “Abbas Güçlü ile Büyük Oyun”da finale kalan oyunlar arasından 250 bin TL’lik ödülü Kağıt Makineler adlı oyun kazandı. Yarışmada dereceye giren ilk 3 oyun Netmarble’ın desteğiyle tüm dünyada yayınlanacak.

Netmarble, Türkiye’deki oyun stüdyolarının geliştirdiği Hyper Casual ve Casual oyunları dünyada yayınlama stratejisi kapsamında önemli bir adım daha atarak yarışmada dereceye giren ilk 3 oyunun tüm dünyada oynanmasını sağlayacak.

Toplam 7 hafta boyunca yarışmaya katılan oyunlar, jüri üyeleri tarafından değerlendirildi ve seyircilerin de verdiği oylarla her haftanın birincisi seçildi. Yarışma sonunda finale kalan oyunlar arasında Kağıt Makineler birinci, Battle Medal ikinci, Swordwars oyunu ise üçüncü oldu.

Türkiye’den daha fazla oyun stüdyosu dünyaya açılacak

Netmarble EMEA Yönetim Kurulu Başkanı Barış Özistek, yarışmayı kazanan Kağıt Makineler isimli oyunu geliştiren Umur Can Gürelli, Hakan Özer ve Kerem Akyüz’ü tebrik ederek, 7 hafta boyunca birbirinden güzel oyun projeleri değerlendirme imkanı bulduğunu belirtti ve Türkiye’nin oyun geliştirme konusunda dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğuna olan inancının bir kez daha pekiştiğini söyledi. Özistek önümüzdeki 5 yıl içerisinde global anlamda başarı kazanacak birden fazla Türk oyun geliştirici şirketin ülkemizden çıkacağını belirtti.

Özistek şöyle devam etti: “Kağıt Makineler isimli oyuna, Netmarble olarak yayınlama ve pazarlama desteği vereceğiz. Amacımız; oyun geliştiricilerinin yanında olarak, onların stüdyo becerilerini geliştirmek, ekiplere global tecrübelerimizi aktarmak ve global pazarda başarı ihtimallerini yükseltmektir. Türkiye’nin oyun sektöründeki başarısı hızlanarak devam ediyor. Senelerdir söylediğim gibi 1 milyar dolar bilişim ihracatını Türkiye’de oyun sektörü tek başına 2018’de yaptı, şimdi hedefleri çok daha yükseğe koymalıyız. Türkiye’den daha fazla sayıda başarılı oyun stüdyoları çıkarmak için elimizden gelen desteği StartersHub ve Netmarble olarak vermek istiyoruz.”

Çamaşır ve kuru temizleme odaklı İspanyol girişim Mr Jeff, Türkiye pazarında büyüyecek

İspanya’da 2015 yılında bir grup girişimci tarafından kurulan ve oradan 10’den fazla ülkeye sıçrayan Çamaşır temizleme ve kuru temizleme sektöründe hizmet veren global marka Mr Jeff, Türkiye’de franchise sistemi ile büyüyecek.

Dünya çapında toplam 1.200 franchise bayisi bulunan Mr Jeff Türkiye Büyüme Sorumlusu Gökhan Karakoç, “Yıl sonuna kadar Türkiye’de 150 bayiye ulaşacağız” dedi.

Gökhan Karakoç

Türkiye’deki franchiselara özel olarak Mr Jeff ailesine katıldıktan sonra, ilk bir yıl boyunca kullanım bedeli ve pazarlama ücreti almayacaklarını vurgulayan Gökhan Karakoç, ‘’Dijital yaklaşımımız ve aylık üyelik planlarımız sayesinde kuru temizleme sektörünün geleneksel işleyişini değiştirme hedefindeyiz. Türkiye, maksimum getiri sağlayacağımız ülkelerin başında geliyor. En kısa zaman zarfında İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde etkin olmayı ve 2019 yılı sonuna kadar 150 bayiye ulaşmayı hedefliyoruz. Sistemimizin en önemli avantajı düşük başlangıç yatırımı ile franchise kurulabilmesi ve ulaşılabilir, kârlı bir iş modeline sahip olması” dedi.

Ev işlerine destek fikriyle doğdu

Mr Jeff’i kurma fikrinin ev işlerine çözüm bulma gerekliliğinden doğduğunu anlatan Karakoç şöyle devam etti: “2 kişilik bir evde ayda ortalama 8 kere çamaşır makinesi çalıştığını düşünürsek; yıkama, kurutma ve ütüleme işlemleri ile uğraşılan ciddi bir zaman söz konusu. Bu sebeple, bu işleri bizim için yapan mobil uygulama kurguladık ve özellikle büyük şehirde yaşayan insanlara zaman kazandırmayı hedefledik.’’

Dassault Systèmes, Fransa merkezli startup Argosim’i satın aldı

Dassault Systèmes, gömülü sistemler için model tabanlı sistem mühendisliği ve mimarisinin belkemiği olarak başarısı kanıtlanmış yapay zeka teknolojisinden faydalanmak amacıyla Argosim isimli startup’ı satın aldı.

Merkez ofisi Fransa’nın Grenoble şehrinde bulunan Argosim, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ile ulaşım ve mobilite, havacılık, uzay, savunma ve ileri teknoloji endüstrilerinde akıllı araba, ev ve şehirlerdeki gibi karmaşık otonom sistemlerin geliştirilmesinde kullanılan “Smart Safe and Connected” gibi endüstri çözüm deneyimlerini zenginleştiriyor.

Sistem mimarları, Argosim’in yazılım çözümü STIMULUS ile gereksinim belirleme aşamasına “Oynat” kavramını ekleyerek sistemleri resmi olarak tutarlı ve eksiksiz hale getirebiliyor.

Sistem mühendisliği alanındaki pek çok kalite problemi, eksik ve tutarsız gereksinimlerden kaynaklanıyor. Gömülü sistemlerde doğrulama ve güvenlik için yüksek standartlarda gereksinimler belirleyen STIMULUS kullanıcıları, böylece muğlak, yanlış, eksik veya çelişen gereksinimleri, sürecin çok başlarında, işlevsel tasarım aşamasına geçmeden tespit edebiliyor. STIMULUS programında, kullanıma hazır siber fiziksel sistemler devreye alınırken belirsizlikler, olasılıksal bir yaklaşımla kontrol ediliyor ve modelleniyor.

Argosim CEO’su Fabien Gaucher konuyla ilgili görüşlerini paylaştı: “Sistem spesifikasyonları simülasyonunda öncü bir şirket olarak, vizyonlu ve yaklaşımları kökten değiştirebilecek bir lider arıyorduk. Bugün, beş yıldır zevkle yönettiğim Argosim ekibi, siber fiziksel sistemler mühendisliği alanındaki iddialı planımızı hayata geçirmek üzere Dassault Systèmes çatısı altında yeni bir maceraya atılmanın heyecanını yaşıyor.”

Dassault Systèmes CATIA CEO’su Philippe Laufer ise “Bilişsel artırılmış tasarım stratejimizin temelinde, simülasyon ve modellemenin bileşimi yer alıyor. Argosim de yazılım ve gömülü sistemlerin mimarisinde modelleme ve simülasyon çözümleri açısından elimizi güçlendiriyor.” “İleride yasal mevzuatın sıkılaşması ile birlikte, otonom araç sistemlerinin performans ve güvenilirliği gibi konularda siber sistemlerdeki gereksinimler ve düzenlemeler çok kritik olacak. Bu yüzden, bu gereksinimlerin erkenden doğrulanması, ürünlerin pazara çıkışını hızlandırmak açısından büyük önem taşıyor.” diye konuştu.

Online tercüme hizmeti veren girişim Ollang, yapay zeka odaklı çeviri hizmetini duyurdu

Yeni nesil tercüme hizmeti veren platform Ollang’in kurucusu Ebru Yıldırım çeviri sektöründeki bir sonraki sıçramanın kalite üzerinde yoğunlaşacağını belirtti.

2017 yılından beri çeviri alanında faaliyetlerine devam eden Ollang, 2019 yılında yenilenen ara yüzüyle kullanıcılarına hizmet vermeye başlamıştı. Globalleşmenin artmasıyla beraber, çeviriye olan ihtiyacın da aynı hızda arttığını gözlemliyoruz.

Sinirsel Makine Çevirisi

Son araştırma raporlarına göre, çeviri endüstrisinin dünya çapındaki pazar pazı 53 milyar dolar oldu. 2022 yılına kadar da pazarın 70 milyar dolara kadar genişleyeceği tahmin ediliyor. Çeviri deyince aklımıza günümüzün altını kabul edilen “veri” geliyor. Bu kadar değerli verinin bir arada olması Google, Amazon, Yandex gibi devlerin de gözlerinden kaçmıyor. Geliştirdikleri yapay zeka destekli çeviri algoritmalarıyla pazarda pay sahibi olduklarını da gözlemliyoruz.

Özellikle geçen yıl ortaya çıkan Sinirsel Makine Çevirisiyle (Neural Machine Translation), yapay zeka çeviri platformlarının eskiye nazaran daha iyi sonuçlar vermesine rağmen, çeviri kalitesinin hala düşük olduğunu ve bu anlamda hala gidilmesi gereken uzun bir yolu olduğunu anlıyoruz.

Çeviri pazarının büyüklüğüne ve arenada devlerin rekabet etmesine rağmen, çeviriye dair sunulan çözümlerin hala yetersiz olduğunu vurgulayan Ollang kurucusu Ebru, Ollang üzerinden yapılan anket sonuçlarına göre özellikle son zamanlarda kullanıcıların en çok çeviri kalitesinden yakındığını belirtiyor.

Yapay Zeka odaklı çeviri hizmeti

Ollang yapay zeka destekli makine çevirisini ücretsiz olarak kullanıcıların deneyimine sundu. ai.ollang.com üzerinden geliştirdiği yapay zeka çevirisini kullanıcıların deneyimine sunan Ollang, sosyal medya üzerinde sayfanın paylaşımını yapan kullanıcıların 20 MB’ye kadar olan dosyalarını istedikleri dilden istedikleri dile ücretsiz çeviriyor. Kampanyanın en dikkat çeken yönü ise kullanıcıların dosyalarının çevirisini aynı formatta teslim alabilmeleri oldu.

2019 yılında yenilenen ara yüzüyle kullanıcılarına hizmet vermeye başlamıştı. Ollang’te dikkatimizi çeken yenilikler ise şöyle:

  • Yükleyebileceğiniz dosya formatlarının artması. Pdf, word, excel, ppt, html gibi dosyalarınızın çevirisini aynı formatta teslim alabiliyorsunuz.
  • Yeminli ve noter onaylı çeviri desteği.
  • Dosyalarınızı yükler yüklemez, fiyatın otomatik olarak hesaplanması
  • Dosyalarınızın tahmini teslim tarihini anında görüntüleyebilme
  • Çevirmeninizi seçmek istemiyorsanız, Ollang’e bırakarak tüm sürecin Ollang tarafından yürütülmesi

Wi-Fi sorunlarını çözen Lifemote, 500 Istanbul’dan 250 bin dolar yatırım aldı

2017 yılında Eren Soyak ve Barış Uyar tarafından kurulan Lifemote, ev içi WiFi sorunlarını, bulut tabanlı yapay zeka yöntemleriyle çözüyor. Kurucularından ve 500 Istanbul‘dan teyit ederek aldığımız bilgi ile 250 bin dolar yatırım aldığını öğrendik.

Bu fikir, yıllarca telekom sektöründe teknoloji üreten iki arkadaş ev içi İnternet erişiminin bir donanım sorunundan bir yazılım sorununa dönüşmeye başlayacağını tahmin ederek cloud-native bir yazılım şirketi olarak ortaya çıktı ve kuruldu.

Lifemote, modemlerden topladığı verileri bulut üzerinde analiz ederek, bağlantı sorunlarını ve bunları onarabilecek çıkarımları İnternet servis sağlayıcılara sunuyor. Bu sayede, servis sağlayıcılar, bağlantı sorunlarını, kullanıcı şikayetini beklemeden proaktif olarak çözebiliyorlar.

Slush’ta ilk 3 startup arasında

Kurulduğu yıl, Norveç ve Türkiye’de 3 servis sağlayıcıda 500 bine yakın evde hizmet vermeye başlayan Lifemote, 2018 yılında Avrupa’nın en önemli startup etkinliklerinden Slush‘ta ilk 3 startup’tan biri seçildi. Aynı etkinlikte Finlandiya’nın en büyük İnternet servis sağlayıcısı Elisa’nın “AI co-creation challenge” ödülünü kazandı. Boğaziçi Üniversitesi Teknopark içinde 10 kişilik bir ekipten oluşan Lifemote, 2019 yılı içinde ekibini 20 kişiye çıkarmayı ve Batı Avrupa’da büyümeyi hedefliyor.

Bahreyn Ekonomik Kalkınma Kurulu, sunulan olanaklarla Türk girişimcileri ülkesine davet ediyor

Bahreyn Ekonomik Kalkınma Kurulu (EDB); Türk startup’larına özel ücretsiz hızlı kurulum desteği verdiğini açıkladı. Bu süreçte Türk startup’lara Bahreyn’deki startup ekosistemine hızlı giriş ve sunulan fırsatlardan yararlanma imkânı sunacak. Türk startup’lar bu hızlı kurulum süreci ile Bahreyn ve GCC (Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi) pazarına girebilecekler.

Hızlı kurulum süreci aşağıdaki servisleri kapsayan özel bir danışmanlık hizmeti olarak yürütülecek ve EDB tarafından bu hizmetler startup’lara ücretsiz olarak verilecek:

  • Oturma izni, vize koşulları ve ticari sicili kapsayan pazara hızlı giriş işlemleri,
  • Bahreyn merkezli kurum ve kuruluşlar tarafından sağlanan yardım ve finansal desteklere erişim,
  • Bahreyn’deki iş geliştirme merkezlerinden ve hızlandırıcı kurumlardan nasıl yararlanılacağına dair rehberlik hizmeti.

Bu maddelerin yanı sıra Bahreyn merkezli hızlandırıcılar, iş geliştirme merkezleri ve ortak çalışma alanları Türk startup’lara, işlerini büyütmek ve geliştirmek için ihtiyaç duyacağı bağlantıları kurmalarını desteklemek amacıyla kendi program ve network’lerini de açacaklar.

Sağlanan tüm bu olanaklar başlangıç seviyesindeki startup’lara, gelişmeleri ve GCC ülkeleri de dahil geniş bir pazara ulaşma imkanı sunan Bahreyn startup ekosistemine tam erişim olanağı sunuyor. Bahreyn, komşu ülkelere oranla %30-40 daha düşük maliyetli operasyon ortamı, kalifiye yerel iş gücü, tüm GCC pazarına erişimi kolaylaştıran coğrafi bir merkez ve startup’ların büyüme ve gelişmesine elverişli bir ortam ve altyapı sunuyor.

Pakiza Abdulrahman

Bahreyn EDB İş Geliştirme ve Startup’lar Müdürü Pakiza Abdulrahman, sunulan imkânlarla ilgili ”Bu olanaklar Türk startup’larına daha fazla erişim sağlayacak. Bahreyn, hızlı büyüyen, bölgedeki en büyük pazar olan Suudi Arabistan pazarını da kapsayan, komşu ülkelere kolay erişim imkânı sunan ve güçlü bağlantıları olan bir pro-startup merkezi. Bahreyn, teknolojik startup’lara ürün ve hizmetlerini test etmek, geliştirmek ve ölçeklendirmek için mükemmel bir coğrafi konum ve destekleyici bir startup ekosistemi sunuyor. Türkiye’den gelecek startup’larla yakın ilişki kurmak ve onları ağırlamak için sabırsızlanıyoruz” dedi.

Bu olanaklarla ilgili bilgi almak için; 29 Nisan’da düzenlenecek olan Startup Turkey‘de fuaye alanındaki Bahreyn EDB standını ziyaret edebilir, Pakiza Abdulrahman ile LinkedIn üzerinden iletişim kurabilir veya web sitesini inceleyebilirsiniz.

Türkiye ile Bahreyn arasındaki ilişki

Türkiye, 2018’de Bahreyn’de gerçekleştirdiği 297 milyon doları bulan Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) ile Bahreyn’e en çok yatırım yapan üçüncü ülke oldu. Bahreyn hâlihazırda Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası, Yapı Kredi, Finansbank ve Kuveyt Türk gibi Türkiye’nin önde gelen bankalarına ev sahipliği yapıyor. TAV, Orta Anadolu, Gama Holding, Göknur Gıda ve Sönmez Metal gibi şirketlerin yanı sıra gıda ve içecek sektöründe de Mado, Simit Sarayı, Sütiş, ve Köşebaşı faaliyet gösteriyor. Ayrıca Bogazici Ventures (Menapay), Justmop and Mental Up gibi startup’lar da Bahreyn’de operasyonlarını kurma sürecindeler.

BIO Startup 2019 programını kazanarak globale gidecek 5 girişim belli oldu

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından desteklenen, yürütücülüğünü ReDis Innovation’ın üstlendiği ve bu yıl 65 biyogirişimcinin başvurduğu dördüncü BIO Startup Program’da 5 finalist belli oldu.

Online programın ardından 3 günlük bir kampa katılan biyogirişimciler, 19 Nisan’da BIOExpo’daki TÜSEB “Güçlü Bir Biyoekonomiye Doğru: Biyoteknolojide Öncelikler ve İşbirlikleri” sempozyumu kapsamında düzenlenen BIO Startup Demo Day‘de jüri karşısına çıktı.

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen Demo Day’de sunumlarını yapan biyogirişimciler arasından jüri tarafından seçilen beş biyogirişimci, 1-6 Haziran tarihleri arasında Philadelphia‘da düzenlenecek BIO Entrepreneurship Bootcamp ve BIO Convention‘a katılma hakkına sahip oldu.

BIO Startup 2019 Kazananları

VacciZone Biotech: Dört uluslararası bölgede patent sahibi startup VacciZone Biotech, milli ve yerli anti-kanser immün tedavi yöntemi geliştiriyor.

Vagustim: Geliştirdikleri cihazla kulaktaki vagus sinirini elektriksel olarak noninvazif bir şekilde uyarıyor ve otonom sinir sistemini düzenleyerek migren ataklarının oluşmasını engelliyor.

Pera Labs: Yapay zeka kullanarak sperm hücresine zarar vermeden, sağlıklı sperm hücrelerini seçip, görüntü işleme algoritmaları ve derin öğrenme modelleri ile DNA kalite analizi yapıyor; günümüzde 10 güne uzayan sürecin yaklaşık bir buçuk saatte tamamlanmasını sağlıyor.

Tarabios: Kan Pıhtılaşma süresi ölçüm platformu geliştiriyor.

ELAA Technology: Akciğer kanserine erken teşhis amacıyla 3 Boyutlu Akciğer Navigasyon Sistemi için bir algoritma geliştirdi. Günümüzde kullandığımız bronkoskopi cihazlarına doktoru yönlendirecek bir algoritma ekleyerek ulaşılmak istenen noktaya, tam hedefe ulaşmayı sağlamak ve bu noktadan da yüzde doksan sekiz başarı oranıyla biyopsi alınmasını sağlamak amacıyla çalışıyor.

SaaS girişim Juphy kurucuları ile girişimlerinin hikayesini konuştuk

Geçtiğimiz hafta sizlere yazılı içerik olarak paylaştığımız girişim Juphy kurucuları ile bu sefer video röportaj yaptık. Osman Erdi Balcıoğlu ve Eyüp İbişoğlu bize girişimlerini detaylı bir şekilde anlattı.

Juphy, Workup girişimcilik programının 4. dönemine kabul edilen girişimler arasında da yerini aldı.