Ana Sayfa Blog Sayfa 865

20 yıllık kriptografik problem çözüldü

MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı (CSAIL) yaptığı yazılı açıklamada, LCS35 kriptografi bulmacasının iki farklı ekip tarafından çözüldüğünü duyurdu. MIT Öğretim Üyesi Ron Rivest’in ilk kez 1999 yılında duyurduğu ve çözümü için 35 yıl öngördüğü bulmaca, tahmin edilenden 15 yıl erken çözülmüş oldu.

MIT’ye bulmacayı çözdüğünü ilk bildiren kişi, Belçikalı programcı Bernard Fabrot oldu. Fabrot bulmacanın çözümü için yazmış olduğu kodu, üç buçuk yıl boyunca çalıştırdı. Fabrot, 6. nesil bir i7 Intel işlemcisi üzerinde çalıştırdığı kodunu, GMP (GNU Multiple Precision Arithmetic Library) kütüphanesini kullanarak tasarladı.

Eş zamanlı olarak, ABD’deki Supranational firmasından Simon Peffers ve Ethereum Foundation’dan Justin Drake’in de destekleri ile Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Erdinç Öztürk, ürettiği özgün kare alma algoritması ile bulmacayı sadece iki ayda çözebilecek FPGA (Field Programmable Gate Array – Alanda Programlanabilir Kapı Dizileri) tabanlı bir donanım geliştirdi.

Zaman Kapsülü Kriptografi Bulmacası (LCS35 Time Capsule Crypto-Puzzle) nedir?

Bir açık anahtarlı şifreleme yöntemi olan RSA (Rivest, Shamir, Adleman) algoritmasının tasarımcılarından Ron Rivest, 1999 yılında, o zamanki adıyla MIT Bilgisayar Bilimi Laboratuvarı (Laboratory for Computer Science, LCS) için yapılan 35. yıldönümü kutlama törenleri için bir zaman kapsülü hazırladı. Kapsül bu tören sırasında, 2034 yılında açılmak üzere kapatıldı. Rivest, eşzamanlı olarak, çözümünün 35 yıl süreceğini öngördüğü bir kriptografik problem tasarladı (LCS35 Time Capsule Crypto-Puzzle, https://people.csail.mit.edu/rivest/lcs35-puzzle-d…). MIT LCS, daha sonra MIT (Massachusetts Institute of Technology) Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı (CSAIL) nın bir parçası oldu.

Zaman Kapsülü Kriptografi Bulmacası, başlangıç sayısının yaklaşık 80 trilyon kez modüler karesinin alınmasını içeriyor. Paralelleştirilemeyen bu işlem, sonucu bulmak için 80 trilyon kez kare almaktan daha kısa bir yol olmadığını garanti etmektedir. Erdinç Öztürk’ün tasarlamış olduğu FPGA tabanlı donanım, tek bir 2048 bitlik kare alma işlemini, GMP kütüphanesi kullanılarak tasarlanan yazılımdan yaklaşık 20 kat daha hızlı gerçekleştirilebilmektedir.

CSAIL tarafından yapılan ilk duyuruda, doğru çözümün bulunması durumunda Web mucidi Tim Berners-Lee, Ethernet mucitlerinden Bob Metcalfe ve Microsoft kurucusu Bill Gates gibi kişilerin tarihi eşyalarını içeren bir “zaman kapsülü”nün açılacağı bildirilmişti.

Zaman kapsülünün çözümünün açıklanacağı tören, 15 Mayıs 2019 Çarşamba günü Amerika doğu yakası saati (EST) ile 16.00’da MIT Stata Center’da gerçekleşecek.

Startup Turkey Challenge 2019’un kazanan 4 girişimi belli oldu

Türkiye’nin global anlamdaki en önemli startup etkinliklerinden biri olan ve 11.’si düzenlenen Startup Turkey Konferansı’nda ‘Startup Turkey Challenge 2019’da finale kalan 10 girişim arasından kazanan 4 girişim belli oldu.

Bizim de yakından takip ettiğimiz ve çektiğimiz vlog’u da yakında yayınlamayı planladığımız etkinlik geçen seneye göre çok daha iyi geçti.

Türkiye’nin ilk hızlandırma programlarından ve erken aşama yatırımcısı Etohum tarafından düzenlenen etkinliğe bu yıl Entrepreneur Dergisi’nin eski Yayın Yönetmeni Amy Cosper, Saudi Aramco’dan Salman T Jaffrey, , 500 Startups eski ortaklarından Mathew G. Johnson’dan oluşan jüri önünde 10 girişimci, girişimleri ile ilgili sunumlar yaptı. Girişimciler, sunumların ardından jürinin girişimlerle ilgili sorularını da yanıtladı ve kazananlar belirlendi.

Startup Turkey Challenge 2019 kazanan girişimleri:

1. Ali Huda: Yurt dışında yaşayan islami değerlerin eksik verildiğini düşünen ailelerin çocukları için erişim içi video servisi sunuyor.

2. Temanbisnis: Şirketler için finansal çözümler üreten muhasebe programı hizmeti veriyor.

3. Wayakit: Taşınabilir kurutemizleme ve giysilerdeki kötü kokulardan arındırma çözümü olarak hizmet veriyor.

Startup Estonya özel ödülü

Dine and Pay: Restoranlarda müşteri memnuniyetini arttırmak için mobile ödeme servisi sunuyor.

GmPly: İnteraktif video eğitim platformu

İş Bankası’nın girişim hızlandırma programı Workup‘ın 4. dönemine kabul ettiği girişimlerden GmPly, eğitim firmaları ve kurumsal şirketlerin kendi interaktif eğitim videolarını yaratmalarını ve bu videolar üzerinden gerçek zamanlı KPI ölçümü almalarını sağlayan bir SaaS çözümdür.

GmPly kurucuları Kalde Ernart ve Gökçen Karan, hem girişimini anlattı hem de bu süreçte yaşadıklarından bahsetti.

Türkiye’deki teknoloji ve inovasyon odaklı girişimlerle gerçekleştirdiğimiz röportajlar devam edecek. YouTube kanalımıza da abone olmayı unutmayın.

Anadolu Grubu’nun düzenlediği Bi-Fikir KAP yarışmasının kazananları belli oldu

Anadolu Grubu’nun üniversite öğrencilerinin yenilikçi projelerini hayata geçirme hedefiyle başlattığı Bi-Fikir KAP’ın finali Anadolu Grubu Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Bu yarışmaya 110 üniversiteden toplam 313 proje önerisi geldi.

Finale yükselen 9 proje arasından Adel Kalemcilik ile Çantamla Sağlığıma Renk Katıyorum projesini gerçekleştiren Nurdan Kayım birinci olarak 20 bin TL, Anadolu Isuzu ile Ek Panik Fren Sistemi projesini gerçekleştiren Berk Alpaslan ikinci olarak 15 bin TL, Anadolu Efes ile Tat Tablosu projesini gerçekleştiren Edip Ali Erdemir ise üçüncü olarak 10 bin TL ödüll aldı.

Anadolu Grubu İcra Başkanı Hurşit Zorlu, Anadolu Grubu çalışanlarının yaratıcı fikirlerini özgürce sunabildikleri, fikirleriyle tüm Grup şirketlerine katma değer sağladıkları Bi-Fikir’i üniversite öğrencilerine açarak önemli bir adım attıklarını söyledi. Zorlu, “Gençlerimizin fikirlerine, projelerine önem veriyor, hayallerini gerçekleştirmelerine destek olurken ülkemizin geleceğine de büyük bir katkıda bulunuyoruz. Üniversite öğrencileri geleceğin çalışanları, geleceğin üreticileri ve geleceğin en önemli fikirlerinin mucitleri olarak her zaman odağımızda. Bi-Fikir ile Anadolu Grubu çalışanları tarafından hayata geçirilen projelerin gücüyle son 4 yılda toplam 575 milyon TL’lik değer yarattık. Bi-Fikir KAP kapsamında, gelecekte şirketlerimizde önemli pozisyonlarda yer alabilecek gençlerin programımıza katacağı yeniliklerle bu değerin katlanarak artacağına inanıyorum” dedi.

Japonya merkezli kyu Collective, ATÖLYE’nin çoğunluk hissesini satın aldı

Japonya merkezli iletişim, reklam ve pazarlama odaklı global ajans kyu Collective, Kerem Alper ve Engin Ayaz tarafından İstanbul’da kurulan ATÖLYE’nin çoğunluk hissesini satın aldığını duyurdu.

Merkezi New York’ta bulunan kyu Collective, ekonomiyi ve toplumu ileri taşıyacak yaratıcılığa kaynak olmak için stratejik olarak seçilmiş şirketlerin bir araya geldiği bir kolektif. Üyeleri arasında uluslararası tasarım firması IDEO, veriye dayalı medya ve CRM hizmetleri sağlayıcısı Kepler, çok disiplinli yaratıcı marka oluşturma ajansı Sid Lee ve dönüşüm danışmanlığı firması SYPartners gibi organizasyonlar yer alıyor.

ATÖLYE ve kyu, dijital çağa uyumlu yaratıcı organizasyonlar oluşturma konusunda iki öncü kurum. Her şeyden önce bir “komünite” olan ATÖLYE, Yaratıcı Platform’unun içerisine bir Stratejik Tasarım Stüdyosu yerleştiren yeni nesil bir yaratıcı iş modeli. Stüdyo; eğitim, teknoloji, finans, telekomünikasyon ve sosyal etki gibi alanlarda çetrefilli problemlere karşı çözümler geliştirirken, disiplinlerarası ve çeşitli becerilere sahip 150’nin üzerinde profesyoneli bir araya getiren Yaratıcı Platform ise mümkün olan en geniş çerçevede yaratıcı hizmetler sunarak bu sistemin belkemiği görevini görüyor.

ATÖLYE bünyesinde, yenilikçi ürün ve hizmetler için geliştirilmiş bir yatırım aracı olan Girişimler ile öğrenme programları geliştiren ve yetenek yönetimi süreçleri inşa eden bir Akademi de bulunuyor.

TikTok nedir ve güvenlik ayarları nasıl kullanılır?

Kısa sürede dünyanın ve Türkiye’nin en sevilen kısa video uygulamalardan biri haline gelen TikTok, kullanıcıların güvenliğine önem veriyor. Güvenli ve pozitif bir uygulama deneyimi sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor.

Google Play’in “en eğlenceli” kategorisinde 2018 yılının en iyi uygulamalarından biri seçilen kısa video uygulaması TikTok, kullanıcılarının yaratıcılıklarını sergilediği bir platform olarak öne çıkıyor. Kısa video uygulamasının dünyada hızlıca popülerleşmesinin arkasındaki sebeplerden biri, dünyanın dört bir yanından insanların hayatındaki önemli anlarını ve yeteneklerini akıllı telefonlarından paylaşabilmesi olarak görülüyor.

Akıllı telefonların Türkiye’de benimsenmesiyle; kullanıcılar bilgiye erişimden alışverişe, paylaşımdan sohbet etmeye kadar pek çok yeniliği keşfediyor ve kullanıyor. Bu sayede insanların içerik üretimi ve tüketimi gibi kendilerini ifade etme biçimleri de değişiyor.

Kullanıcıların önemli anlarını paylaşmak için 15 saniyeyi en iyi şekilde kullanmalarını sağlayan kısa video platformu TikTok; eğlenceli, etkileyici ve yaratıcı doğasını sunduğu kadar dünyanın dört birtarafındaki milyonlarca kullanıcısı için güvenli ve pozitif bir deneyim sağlamaya da önem veriyor.

Platform, on binlerce video ve hesabı inceleyen bir moderasyon ekibiyle çalışıyor. Periyodik eğitimlerle kendini geliştiren bu ekip, platforma düzenli olarak koruyucu yeni önlemler ekleyerek kullanıcılar için güvenliği üst seviyede tutuyor.

TikTok güvenlik araçları

TikTok hesap açma sırasında 13 yaş sınırını şart koşuyor.

Platform, ebeveynlere de ekran önünde harcanan süreyi sınırlama imkanı sunuyor. Belirlenen ayrı bir şifreyle devreye sokulan özellik,40, 60, 90 ve 120 dakika gibi seçeneklerle uygulamanın ekranında harcanılan süreyi kısıtlayabiliyor. Bu süre dolduktan sonra uygulamayi kullanmaya devam edebilmek için, tekrar şifre girilmesi isteniyor.

TikTok bir diğer özelliği olan Sınırlı Görüntüleme Modu sayesinde herkese uygun olmayan içeriklerin görünümü sınırlanıyor. Yapay zekayla desteklenen bu özellik, 30 gün geçerli olan bir şifreyle etkinleştiriliyor.

Yorumları filtreleme özelliği sayesinde de istenmeyen yorumları filtrelemek için bir liste oluşturabiliyor. Kullanıcıların oluşturduğu listede adı geçen anahtar kelimeler, yorumlarda anında tespit ediliyor ve kullanıcıya ulaşmadan siliniyor.

TikTok, kullanıcılarının çevrimiçi etkinliklerini daha iyi kontrol etmelerini sağlamaya ve gizlilikleri için birçok seçeneğe sahip olmalarına da önem veriyor. Gizlilik ayarları sayesinde kullanıcılar; kendilerini kimin takip edebileceğine, kimden yorum gelebileceğine ve mesaj tepki gibi konularda kiminle etkileşime geçebileceğine karar verebiliyor. Ayrıca paylaştıkları içeriğin indirilmesini önleyebiliyor ve bir engelleme listesi oluşturabiliyor.

Türkiye’de büyümeye devam eden TikTok, kullanıcıları için güvenli ve pozitif bir uygulama deneyimi sağlamak için mevcut güvenlik önlemlerini geliştirmeye devam ediyor.

HONOR Türkiye, akıllı telefon pazarında dördüncü marka olmayı hedefliyor

HONOR, Türkiye’deki birinci yaşını Türkiye Başkanı Kevin Kong’un ev sahipliğinde düzenlenen özel bir parti ile kutladı. Etkinlikte, HONOR’un dinamik ve hareketli renklere sahip yeni logosu ve yeni misyonu tanıtıldı. HONOR, Türkiye’deki ikinci yılında, ilk akla gelen en iyi 4 akıllı telefon markası arasında yer almayı hedefliyor.

HONOR’un Türkiye’de büyük bir ilgi gördüğünü belirten Kevin Kong, son teknoloji ürünlerini Türkiye pazarına sunmaktan duydukları mutluluğu dile getirdi. Tüketicilerin HONOR’a oldukça ilgi gösterdiğini belirten Kong, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki birinci yılımızda tüketiciler ile aramızda sıkı bir bağ kurduk. Piyasaya sürdüğümüz tüm modeller büyük ilgi gördü. Tüketicilerimizin ürün ve tasarımlarımıza olan ilgisi, dijital dünyaya ve innovasyona olan yakınlığı bizi daha yakından tanımalarını sağladı.

Konuşmasında rakamsal verilere de değinen Kong, “Marka olarak küresel sektördeki gerilemeye rağmen hızlı büyümeyle konumumuzu güçlendirdik. Araştırma şirketi IDC rakamlarına göre küresel akıllı telefon pazarı, 2018 yılının ilk üç çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 3.1 düşüş kaydetti, ancak biz HONOR’un yıl sonu pazar payını yüzde 27.1 olarak gerçekleştirerek büyük bir artış sağladık. Bu yıl hem dünyanın hem de Türkiye’nin en büyük dördüncü akıllı telefon markası olmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için çalışmaya ve yeni ürünler geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

“HONOR markası gün geçtikçe daha da çok seviliyor”

Markanın gençler tarafından da çok sevildiğini belirten Kong, “Bir yıl içinde 100.000 kişilik bir fan grubu oluşturduk. Bu kadar kısa sürede gençlerin markamızla bağ kurması ve markamızı devamlı takip etmesi, bizi hem sevindiriyor hem de gururlandırıyor. Gençlerin ihtiyaçlarına yönelik olarak tasarlanan ve üretilen ürünler ile dijital dünyadaki yerimizi sağlamlaştırdık. Bunu daha da ileri taşımak için çalışıyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gençlerin dijital alanda bekledikleri hız, ileri teknoloji ve çeşitlilik gibi unsurları onlara sunacak ürünleri, dünyayla aynı zamandasunmayı hedefliyoruz” dedi.

Yerli çizgi film kahramanımız Pepee’den yeni dijital TV platformu: Pepee TV

Eğitici ve öğretici yayınlarıyla milli bir çizgi film kahramanına dönüşen Pepee karakteri, Türkiye’nin ilk dijital çocuk televizyonu Pepee TV‘yi yayına aldı. Ülkemizin ilk dijital çocuk televizyonu olan Pepee TV, yüzde 100 güvenli, zaman ayarlı, eğlendirirken eğiten ve tercihe göre reklamsız olarak çocukların karşısına çıkıyor.

Düşyeri, Arçelik ve Beko ile çocukların akıllı televizyonlar üzerinden de Pepee TV’yi izleyebilmeleri için stratejik bir işbirliğine de gitti. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek tasarlanan Pepee TV kumandası ile çocuklar sadece dijital dünyada değil evlerinde de güvenle çizgi filim izleyebilecekler.

Pepee TV, akıllı telefon, tablet, notebook ve akıllı TV’lerden indirilerek izlenebilecek. Güvenlik konusunda Amerikan merkezli denetim şirketi KidSafe ile birlikte hareket eden Pepee TV’de 30 farklı çizgi film, 30 bin dakikadan fazla içerik ve 2000’den fazla çizgi film bölümü yer alacak. Çizgi filmlerin yanında bilgiseller, şarkılar, masallar, hayvanlar ve çocukların dünyası ile tüm aile bireylerini eğlendirirken öğreten, Da Vinci Learning ile yaptığı işbirliği ile tüm Da Vinci Learning içerikleri de Pepee TV’de de yayınlanacak. Pepee TV 0-3, 4-5 yaş, 6+ yaş aralığındaki çocuklara hitap edecek. Pepee TV’de ayrıca ebeveynlere özel bir kanal da bulunuyor. Böylelikle anne babalar çocuk gelişimi ile ilgili içeriklere de Pepee TV’den ulaşabilecekler.

Düşyeri Kurucusu Ayşe Şule Bilgiç, Pepee dijital TV platformunun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada günümüzde internet ortamında ki en büyük sorunun “güvenlik” olduğuna dikkat çekerek “Bundan 10 yıl önce Pepee çizgi filmini yapma ihtiyacını neden hissettiysem Pepee TV’yi kurma ihtiyacını ondan hissettim. O da çocuklarımızın faydalı ve güvenli içeriğe ulaşma ihtiyacıydı. Dijital dünyanın bize ve çocuklarımıza sunduğu pek çok faydanın yanında ne yazık ki kontrolsüzlüğün getirdiği büyük tehlikelerde var. Bunu hepimiz yaşıyoruz ve görüyoruz. Bu ihtiyaç buradan doğdu” dedi.

Tüfekçi “Düşyeri’nin Düşlerine Ortak Olduk”

Arçelik Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi de, Pepee TV tanıtımı ve işbirliğinin açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada 145 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir marka olarak önceliklerinin dijital dünyadaki güvenlik olduğuna dikkat çekti. Tüfekçi, çocukların kaliteli ve güvenli bir ortamda önce dijital tüketici sonrasında da dijital üretici olmalarını istediklerini belirterek şunları söyledi;

“Düşyeri ile Pepee TV ile işbirliğini değerlendirirken ilk baktığımız konu gerçekten çocuklar için güvenli ve eğitici bir kanal olup olmadığıydı. Pepee TV’nin bunu sağladığını gördüğümüzde de işbirliği yapmaya karar verdik ve Düşyeri’nin düşlerine ortak olduk. Bununla birlikte Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmenin de gururunu yaşıyoruz. Tüm çocuklarımız için bir Pepee TV kumandasını geliştirdik. Buna ihtiyaç duyulan nokta; uzmanların da belirttiği gibi çocukların evde televizyon seyrederken kumandanın anne ve babanın kontrolünde olmasının çok daha sağlıklı olmasıydı. Çünkü çocukların yaşlarına uygun olmayan kanalları açabilme ihtimalleri var ve bu çocuklarda travma yaratabiliyor. Buradan yola çıktığımızda da sadece Pepee TV’de çalışan bir kumandayı çocuğun sahiplenmesi ve güvenli bir şekilde kendinin yönetebilmesinin iyi bir fırsat olduğunu gördük. Arçelik olarak bu işbirliğinden çok mutluyuz. Bu kumanda smart TV özelliği olan tüm televizyonlarda da kullanılabilecek. Önce Türkiye’deki çocuklara, sonra da tüm dünya çocuklarına Pepee TV’nin güzellikler getireceğine inanıyoruz. Dünyaya açılma yolunda Düşyeri ile birlikte projelerimizi büyüterek işbirliğimize devam edeceğiz.”

İş İnsanlarından Pepee’ye Yatırım Desteği

Düşyeri’nin başarısına iş çevreleri de kayıtsız kalmadı. Bu başarıya inanan Türkiye’nin saygın iş insanları Düşyeri”ne 2017 yılında yatırım yaptılar. Yatırım yapan bu isimler arasında; Ali Koç, Ali Sabancı, Ayşegül Akşak, Begüm Doğan, Göktekin Dinçerler, Kenan Çolpan, Nevzat Aydın, Timuçin Öğün, Varol Civil, gibi isimler bulunuyor. Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının desteğini alan Düşyeri bu destek ile bir dünya şirketi olma yolunda çalışmalarına devam ediyor.

Pepee TV KidSafe Sertifikalı

Çocukların güvenliğini ön planda tutan Düşyeri, Pepee TV için kendi uzmanlığının ve hassasiyeti ile birlikte dünya standartlarında bir altyapıya sahip olmak için çocukların dijital ortamda gizliliğini koruma yasası olan COPPA’ya uyumlu olarak çalışıyor. Bu amaçla Pepee TV, tüm dünyada geçerli güvenlik alt yapısını COPPA standartlarına uyumlu hale getirmek için Amerika merkezli denetim şirketi KidSafe ile birlikte hareket ediyor.

Düşyeri Lisanslı 4 bin Çeşit Ürün

Çocukların en sevdiği çizgi film karakterlerinin başında gelen Pepee’nin bugüne kadar 4 binin üzerinde lisanslı ürünü yapıldı. 2018 yılında Düşyeri lisanslı 20 milyon adetten fazla ürün satışı yapılırken, bu ürünlerin yarattığı toplam ekonomi 300 milyon TL’yi geçmiş durumda. Bu rakamın Pepee TV ile birlikte 2019’dan başlayarak daha da artması bekleniyor.

150 bin TL ödül dağıtılan TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var yarışmasının kazananları

TÜSİAD tarafından düzenlenen, üniversite öğrencilerine, yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla eğitimden networkinge, kuluçkadan mentorluğa kadar geniş yelpazede destek sağlayan bir girişimcilik programı olan TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var Programının 2019 yılı kazananları belli oldu.

Bu yarışmaya, 5’i yurt dışından olmak üzere 81 şehir, 178 üniversiteden 2990 genç 1118 iş fikriyle başvurdu.

Ödül töreninde ayrıca, TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Programının Girişimcilik Kampı’na en fazla öğrenci gönderme hakkını elde eden Karabük Üniversitesi’ne TÜSİAD Girişimcilik Bayrağı verildi.

TÜSİAD Bu Gençlikte İş Var yarışmasında sunulan fırsatlar ve ödüller

Birinci: Algdeha (75 bin TL nakit ödül)

Küresel ısınma ile balıkların yağ hacminin düşmesi ve buna bağlı endüstrilere sürdürülebilir kaynak arayışından yola çıkarak, hayvansal ürünleri mikroorganizmalardan elde etmeyi hedefler.

Ekip üyeleri: Mert Furkan Filizoğlu (İstanbul Üniversitesi), Mehmet Can Sucu (İstanbul Üniversitesi) – Rehberi: Lale Ergin, Borusan Holding

İkinci: Bal Kutusu (50 bin TL nakit ödül)

Bal üretim verimliliğini arttırırken, geleneksel yöntemleri endüstri 4.0 standartlarına taşır, arı yaşamını korur.

Ekip üyeleri: Nabican G. Özdemir (Başkent Üniversitesi), Bahadır G. Özdemir (Başkent Üniversitesi), Hakan Aktan (Nişantaşı Üniversitesi), Mahmut Serkut Öğüt (Başkent Üniversitesi), Ayçanur Tekin (Başkent Üniversitesi) – Rehberi: Yeşim Sümerkan, UBS

Üçüncü: DsyApp (25 bin TL nakit ödül)

Disleksiye çoklu çözüm üreterek daha geniş bir kitleye hitap eden ve alanında uzman kişilerin işini, mobil platforma taşıyarak kolaylaştıran bir sosyal girişim uygulamasıdır.

Ekip üyeleri: Esra Ablak (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Büşra Bektaş (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Öykü Demirhan (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Deniz Öztürk (İzmir Ekonomi Üniversitesi), İnan Evin (İzmir Ekonomi Üniversitesi) – Rehberi: Öget Kantarcı, GittiGidiyor

Yarışmanın diğer iki finalisti:

Kodit (Rehberleri: Cem Tüfekçi)

Kodit 5-6 yaş grubu çocuklar için tasarlanmış; onların algoritmik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştiren, MEB’in belirlediği 63 kazanımı destekleyen, hem evde hem okulda kullanılan bir eğitim setidir.

Technofarm (Rehberleri: Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü)

Technofarm geleceğin tarım yöntemi olan topraksız tarımda; birim alanda sağlanan verimliliği artıran ve zirai donu minimize eden, bununla birlikte mobil uygulama ile, çiftçiye ürün yetişmesindeki tüm süreci aktaran bir otomasyon sistemidir.

Sinemia, ABD pazarında bireysel üyelik modelini neden sonlandırdı?

Sizlere dün ABD’de bireysel üyelik modelini sonlandırıp kurumsal üyelik modeli ile devam edeceğini açıkladığımız Sinemia’yı neden böyle bir karar verdiğini biraz araştırdık.

Dünkü haberde sizlere Sinemia’nın global pazarlardaki operasyonlarını yeniden yapılandırmasını, bireysel üyelik modelini durduğunu ve kurumsala odaklanacağını açıklamıştık. Bu alınan kararın neden olabileceğini biraz araştırınca; Sinemia’nın ABD pazarında son kullanıcı nezdinde, pazarın ihtiyaçlarına tam cevap verememe, teknoloji konusunda yaşadığı sıkıntılar olarak gözlemledik. Ayrıca bireysel kullanıcı tarafında şikayetlerin son zamanlarda çok fazla arttığını da söyleyebiliriz.

Techcrunch‘ın yazarı Brian Heater, 3 hafta önce yaptığı bir habere göre; artan tüketici baskısı ve şikayetler üzerine Sinemia’nın zor günler geçirdiğini belirtti.

Bunların sebebi olarak da;

  • Gizli ücretler,
  • İadesi olmayan iptaller,
  • Yaygın uygulama sorunları.

olarak açıklandı.

Rıfat Oğuz “CEO olarak söyleyebilirim ki hala öğreniyoruz.”

Brian, ABD’de düzenlenen CinemaCon’da Sinemia CEO’su Rıfat Oğuz ile bu konuyu kısaca konuştuğunda Oğuz’dan “CEO olarak söyleyebilirim ki hala öğreniyoruz” cevabını almış.

Ayrıca; “Abone sayıları beklenenden fazla artış gösterdi. Geçen Ağustos’tan sonra bu yana hızlı büyümeyi beklemiyorduk. Ancak büyürken kendimizi de geliştiriyoruz ve sürdürülebilir olmanın da bir yolunu bulmaya çalışıyoruz.” demiş.

Sinemia’nın diğer önemli sorunlarından biri ise ABD pazarındaki rakibi MoviePass’in açtığı yeni dava olarak gösteriliyor. Bu süreç MoviePass’in Şubat 2018’de Sinemia’yı uygulama içerisindeki birçok patentli özelliğini kopyalamakla suçlaması ile başlamış. Özellikle MoviePass, cep telefonu konum verilerini kullanarak bir bilet alıcısının kimliğini doğrulamak için konum bazlı bir yöntemin kendinin ortaya çıkardığını söylemiş. Ancak Los Angeles mahkemesindeki bir yargıç’ın bu duruma gerçek bir icat olarak kuşkuyla baktığı söyleniyor. Yani MoviePass’in bu benim özelliğim demesi, mahkeme tarafından henüz kabul görmedi. MoviePass’in Sinemia’nın ABD’deki tüm faaliyetlerinin durdurulması talebi de mahkeme tarafından reddedildi.

Girişimcilik elbette zor bir süreçtir. Bazen beklenenden fazla büyürsün cevap veremezsin, bazen rakiplerinle uğraşırsın, bazen de teknolojik olarak istenen gelişmede yavaş kalırsın. Rıfat da bu noktada doğru bir karar vererek, en azından şimdilik, bireysel kullanıcılara odaklanmayı askıya alarak kurumsal odaklı ilerlemeyi düşünmüş. Her girişimin zorlu geçen günleri sayılabilecek onlarca sebeple olacaktır. Eminim ilerleyen süreçte, belki yeniden ABD pazarı için belki de yeni global pazarlar için son kullanıcı tarafında yeni atılımlar sağlayacaktır.

Biz de Rıfat’a hem ABD sürecinde hem de yeni pazarlara daha sağlam bir şekilde açılması konusunda başarılar dileriz.