Ana Sayfa Blog Sayfa 977

Mark Bregman’dan 2018’e dair 5 maddede veri evriminin sonuçları

Verilerin gitgide daha dinamik, dağıtık ve çeşitli hale geldiği günümüzde BT altyapılarından uygulama mimarilerine kadar birçok konuda hibrit bulut dünyasının yeni gerçekliklerine uygun bir şekilde hareket ediliyor. NetApp CTO’su Mark Bregman 2018’e dair 5 beklentisini paylaşarak yeni yılda verinin hareketli dünyasında yaşanacaklara yakından baktı.

Hibrit bulut dünyasının veri otoritesi NetApp’ın (NASDQ: NTAP) CTO’su Mark Bregman, 2018’e dair beklentilerini paylaşarak, yeni yılda veri dünyasında yaşanabilecek en önemli 5 gelişmeyi sıraladı.

#1: Veri bilinç kazanıyor

Bugün verinin nasıl taşınacağına, yönetileceğine ve korunacağına karar veren süreçlere sahibiz. Peki ya veri bu kararları kendiliğinden verebilseydi nasıl olurdu?

Veri bilinç kazanıp giderek daha fazla çeşitli hale gelirken üstveri, verinin önceden hareket ederek taşınma, kategorilere ayırma, analiz ve kendini koruma gibi görevleri gerçekleştirmesini sağlayacak. Kullanıcının ihtiyaç duyduğu bilgiler en doğru zamanda kendisine ulaştırılırken, uygulamalar ve depolama elementleri arasındaki akışın da gerçek zamanlı bir haritası çıkarılacak. Bu sayede veri kendi kendini yönetebilme kabiliyetine sahip olacak. Veri kendi başına kimlerin erişime sahip olacağını, kendisini kullanıp paylaşabileceğini belirleyecek ve böylece dış veri koruması, gizlilik, yönetişim ve özerklik gibi alanlarda yeni sonuçlar ortaya çıkacak.

Örnek vermek gerekirse bir araba kazası geçirirseniz birçok grup arabanızdaki veriye ulaşabilmek için erişim isteyebilir. Bir hâkim ya da sigorta şirketi mesuliyeti belirleyebilmek için bu veriye ihtiyaç duyarken, araba üreticisi arabanın frenlerindeki ya da başka mekanik sistemlerindeki performansı en iyi hale getirmek için aynı veriyi kullanmak isteyebilir. Verinin bilinçli olduğu bir durumda daha fazla vakit harcanmadan ve insanların daha küçük parçalara ayırma, onaylama ve değerli veriyi ayırma gibi süreçlerde neden olabileceği hatalardan kaçınarak hangi verinin kim tarafından ne zaman kullanılabileceği kolayca takip edilebilir.

#2: Sanal makineler ortaklaşa kullanılan makinelere dönüşecek

Çok büyük oranlarda dağıtık hale getirilmiş verinin daha hızlı, kullanışlı ve ucuz bir şekilde yönetilmesi için gerçek makinelerden ziyade web ölçeğinde altyapılar ile hazırlanmış sanal makineler kullanılmaya başlanacak.

Bu durumu, kendinize ait bir araba kullanmak ile Uber ya da Lyft gibi ortak kullanım imkanı veren hizmetlerin kullanılmasını karşılaştırması ile anlayabiliriz. Her gün büyük yüklerle uğraşıyorsanız bir kamyon almanız mantıklı olurdu ancak bir başka durumda sadece belirli bir zamanda başlayıp biten bir iş için kiralama daha pratik bir çözüm olurdu. Bunlara ek olarak tek seferliğe mahsus A noktasından B noktasına gitmek için araca ihtiyaç duyacak insanlar da olacak. Aracın modelinden bağımsız sadece hız ve uygunluk durumunun önemli olduğu böylesi bir senaryoda ortak kullanılan hizmetler en iyi seçenek haline geliyor.

Sanal ve fiziksel makinelerin karşılaştırılmasında da benzer bir mantık geçerli. Özelleştirilmiş donanımlar pahalı olabilir ancak sürekli ve yoğun iş yükleriyle başa çıkmak için fiziksel altyapıya yatırım yapmak da daha mantıklı görünebilir. Bulut destekli iş yükleri için kullanılan bir sanal makineyi de kiralama seçeneğine benzetebilirsiniz. Kullanıcılar sanal makineye sahip olmadan veya sanal makine hakkında herhangi bir bilgiye bilmeden de erişime sahip olabilirler. ‘Kiralama’ bittikten sonra araca ihtiyacınız da kalmaz. Web ölçekli altyapılar üzerinde kullanılan sanal makineler (sunucusuz programlama), programlama hizmetlerinin herkesin ihtiyacına göre kullanıldığı bir ortak kullanım düzenine benziyor. Detayların geri kalanının bulut sağlayıcısına bırakıldığı bu sistem belirli türlerdeki iş yükleri için geleneksel yollara göre daha uygun ve kolay bir seçenek sunuyor.

#3: Veri o kadar hızlanacak ki veriyi bir yerden bir yere taşımak zorlaşacak… Ancak bu hiç sorun değil!

Verinin muazzam bir dinamikliğe eriştiğini ve hiç olmadığı kadar büyük oranlarda üretildiğini hepimiz biliyoruz. Bu durum öyle bir noktaya geldi ki veriyi bir yerden bir yere taşımak artık git gide zor bir hal aldı. Veriyi taşımak yerine artık veriyi işleyen uygulamaların ve kaynakların verinin olduğu yere taşınması gerekiyor, bu da bulut, merkez ve uç mimarileri gibi yeni yapıların oluşturulması gibi sonuçlar doğuruyor. Gelecek yıllarda merkezden geçen verinin miktarı uçlarda oluşan verinin miktarından daha az olacak. Tesadüfen gerçekleşmeyecek bu geçiş, doğru verinin daha sonra karar alma süreçlerinde kullanılmak için saklanması sayesinde gerçekleşecek.

Buna örnek vermek gerekirse otonom araç üreticileri araçlarda kullandıkları sensörler ile çok büyük miktarlarda veri üretirken, bu veriyi araçlar ve veri merkezleri arasında taşıyacak kadar hızlı bir ağ bulamıyorlar. Geriye dönüp baktığımızda uç noktaların veri açısından o kadar üretken olmadığını görüyoruz ancak günümüzde giyilebilir teknolojilerden termostatlara ve arabalara uç noktaların hızlı bir şekilde büyüdüğünü ve merkezdeki ağ kapasitesini aştığını görüyoruz. Otonom araçlar ve diğer uç nokta cihazlar durum anında kritik kararları verebilmek için gerçek zamanlı analiz gerektiriyor. Bunun sonucunda da uygulamalar verinin bulunduğu yere taşınıyor.

#4: “Büyük Veri”den “Devasa Veri”ye geçiş Solid-State tabanlı mimarilerin ihtiyacını ortaya çıkaracak

Büyük miktarlardaki veri yığınlarının analizini gerçekleştirme ihtiyacı giderek artarken verinin de işleme kaynaklarına daha yakın hale gelmesi gerekiyor. Devamlı bellek ile veri kaybetmeden çok düşük gecikme süreleri sunan ve bu gecikme süreleri ile de işletmeler için verinin belirlediği yeni fırsatlar yaratan yazılım mimarilerine geçiş sağlanacak. Flaş teknolojisi endüstrinin en çok konuşulan konularından bir tanesi. Flaş üzerinde çalışan yazılımlar gerçekte çok değişmedi sadece daha hızlı hale geldi.

BT’nin bir kurum içerisindeki rolü de bu değişimi etkiledi. Geçmişte BT’nin temel işlevi sipariş, faturalama, hesap tahsili gibi süreçlerin otomasyonu ve en iyi hale getirilmesi iken şimdi BT’nin müşteri ilişkilerini, her zaman el altında bulunan hizmetler, mobil uygulamalar ve zengin web deneyimleri ile zenginleştirdiğini görüyoruz. Bu aşamada atılacak bir sonraki adımın birçok sensörden ve cihazdan elde edilen verinin yeni iş fırsatları yaratmak için kullanılması ve bunun için de kalıcı bir bellek ile desteklenecek yeni uygulama mimarilerinin geliştirilmesi olduğunu görüyoruz.

#5: Veri yönetimi için merkezi olmayan sabit mekanizmaların ortaya çıkması

Veriyi güvenilir, sabit ve gerçek anlamada dağıtık bir şekilde yöneten mekanizmaların ortaya çıktığını ve veri merkezlerinin üzerinde büyük bir etki bırakacaklarını göreceğiz. Blockchain bu değişimin şu an var olan en iyi örneği.

Blockchain gibi merkezi olmayan mekanizmalar geleneksel anlamdaki veri güvenliği ve yönetimi anlayışlarını sınarken, merkezileşmiş bir sunucuda olduğu gibi merkezi bir noktaya sahip olmaması blockchainde saklanan bilgilerin silinmesini ya da değiştirilmesini ve gerçekleşen işlemlerin tersine çevrilmesini imkânsız hale getiriyor.

Bir biyolojik sisteme benzetebileceğimiz böylesi bir şemada var olan küçük organizmaların her biri herhangi bir yönlendirmeye ya da iletişime gerek kalmadan ne yapmaları gerektiğini biliyor ve buna uygun hareket ediyorlar. Bizim durumumuzda temel besini veri olan işleyişler, bir mercan kayalığı gibi besinin nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmesi sayesinde merkezi bir kontrole gerek kalmadan ortak bir şekilde işlemlerin gerçekleşmesi sağlanıyor.

Var olan veri merkezleri ve uygulamalar merkezinde çiftçinin bulunduğu ve etrafını saran ortamı yönettiği ticari çiftliklere benziyorlar. Veri yönetimini sağlayan merkezi olmayan, sabit düzenekler verinin azami işlevlerini gerçekleştirebilmesi için mikro-hizmetler sunmaya başlayacak. Bu mikro-hizmetler ve veri merkezi olarak yönetilen bir kontrole ihtiyaç duymadan birlikte çalışacaklar.

Pariyer: Part Time iş arayanlar ile işverenleri buluşturan platform

Pariyer, part time veya serbest zamanlı iş arayan kişilerle işverenleri buluşturan online platformdur. Part-time istihdam pazarına odaklanan tek kurum olma özelliği ile Pariyer, Türkiye iş gücü piyasasındaki arama ve yerleştirme maliyetlerini azaltacak basitlikte bir altyapı sağlıyor.

Son zamanların gözde çalışma seçeneklerinden biri olan proje bazlı, serbest zamanlı veya part time çalışmak isteyenler için çalışan Pariyer.com, 2017’nin ikinci yarısında Meryem Bozkurt Sıtkı ve Mustafa Sıtkı tarafından kuruldu. 7 kişilik bir ekip tarafından yönetiliyor.

Böylece iş arayanlar yeteneklerini boş zamanlarında yapabilecekleri işler ile paraya dönüştürebilirken, işverenler kalifiye elemanlara ulaşabilecek.

Başta genç, kadın ve engellilerin part time veya serbest zamanlı olarak istihdam edilmelerini hedefleyen şirket hızla yayılarak garsonluktan çocuk bakıcılığına, gölge öğretmenlikten özel derse, tenis eğitmenliğinden mankenliğe kadar uzanan pek çok iş kolundan bir yelpaze sunmayı hedefliyor.

Pariyer.com hem iş arayan hem de işverenlerin ilan verebilmesi özelliği ile rakiplerinden ayrılıyor. Part time veya serbest zamanlı iş arayanlarla işverenleri en hızlı ve en etkili bir şekilde buluşturan ilk dijital platform Pariyer.com’u 2018 yılı boyunca kullanmak ücretsizdir.

Uzman platformu Expertera, Etiya’dan 17,1 milyon TL değerleme ile yatırım aldı

Esnek uzmanlık platformu Expertera, kurumsal yazılım şirketi Etiya‘dan 17,1 milyon TL değerleme ile yatırım aldı. Yatırım yapılan tutar henüz açıklanmadı.

Sanayi 4.0 devrimi ile gelen İş 3.0 dönüşümüne liderlik eden esnek (on-demand) uzmanlık platformu Expertera, hızlı büyümesini sürdürüyor. GarantiPartners Hızlandırma Programı kapsamında bulunan ve geleceğin iş modeli platformu olarak gösterilen Expertera, bünyesinde 600’ü aşkın yazılımcı bulunduran, Silikon Vadisi, Amsterdam, Singapur, Dubai ve Ukrayna ofisleri bulunan önde gelen uluslararası teknoloji firması Etiya’dan 17,1 milyon lira değerlemeyle yatırım aldı.

Teknoloji işbirliğiyle İK sektöründeki büyük dönüşüm başlıyor

Bu yatırımın yanı sıra, firmaların dünyada ve Türkiye’de tek bir kanaldan en iyi uzmanı bulup yöneteceği, ödemelerini yapabileceği, uzmanların ise esnek kariyerlerini inşa edeceği bir platform olarak İş 3.0’ın getireceği verimli iş modeline öncülük eden Expertera, yapılan teknoloji yatırımı sayesinde, gelişmiş müşteri deneyimi alt yapısı, makine öğrenimi ile platform üzerinden yapılacak hızlı ve doğru eşleştirmeler ve yakasız iş gücünün kariyerlerini oluşturabileceği bir platform olarak da İK sektörünün dönüşümüne öncülük edecek. Yurtdışına açılma planları çerçevesinde, bu anlaşma ile Expertera aynı zamanda kendi stratejisine yönelik olarak Etiya’nın San Francisco, Amsterdam, Dubai, Singapur ve Lviv ofislerini kullanabilecek.

“Sadece yatırım değil, birlikte uzmanlık ihracatı da yapacağız”

Etiya Kurucu Ortağı Aslan Doğan ise teknolojideki önderlikleri sayesinde Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya kadar pek çok ülkede uzman oldukları alanlarda faaliyet gösterdiklerini ifade ederek, “Expertera ile işbirliğimiz sadece yatırımdan ibaret değil. Platform iş modelleri dünyada giderek önem kazanıyor. Bu iş modeline ve yönetim ekibine inanıyoruz. Expertera ekibi platform iş modeli yönetimi konusunda uzman, biz de teknik yetkinliğimizle bu girişime ivme kazandıracağız. Bu işbirliği ile ekosistemimize globalde birlikte büyüyeceğimiz bir iş ortağı daha ekledik. İşbirliği sayesinde ilerleyen dönemde on-demand uzmanlık hizmeti ihracatı da yaparak daha da büyük bir aile olacağız” diye konuştu.

Programı tamamlayan girişimleri Silikon Vadisine götürecek Growth Circuit’e şimdi başvurun

Growth Circuit, ODTÜ Teknokent bünyesinde kurulmuş, Türkiye girişimcilik ekosisteminde bulunan teknoloji girişimlerini, Türkiye-Amerika-İngiltere üçgeninde hızlandırarak desteklemeyi amaçlayan ve bu girişimlere yatırımlar yaparak uluslararası pazara açılma şansı tanıyan bir hızlandırma programı ve yatırım firmasıdır.

Growth Circuit Hızlandırma programı ile İstanbul’da gerçekleşecek 2 haftalık ön hızlandırmayı başarıyla geçen ekipler Growth Circuit giriş yatırımı ile birlikte fikirlerini en yalın haliyle ürünleştirecek ve 2 ay boyunca UC Berkeley ve Bobson Collage mentorları ile birlikte iş fikirlerini valide ederek iş modellerini Silikon Vadisi kurallarına göre kurmayı öğrenecekler.

Bu aşamayı başarıyla tamamlayan girişimler, 80.000 TL Growth Circuit devam yatırımı ile birlikte Draper Üniversitesi ya da ABC Hızlandırma Programlarına katılarak 5-8 hafta San Francisco’da Silikon Vadisi girişimcilik ekosistemini deneyimleyecekler.

Yatırımlarına durmadan devam edecek olan “Growth Circuit” Türkiye’nin azimli ve fikrine güvenen girişimci adayları ve teknoloji startuplarını uluslararası başarıyı yakalamak için hızlandırma programına davet ediyor.

Başvurunuzu bu bağlantıdan yapabilirsiniz.

CB Insights Fintech 250 listesinde yer alan Paraşüt, 2017 yılında 2 kat büyüdü

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için geliştirilen online ön muhasebe programı Paraşüt, 2017 yılını iki katı bir büyüme ile kapattığını duyurdu. Ayrıca 2017 yılında CB Insights Fintech 250 listesinde de yer almıştı.

Platformuna pek çok yeni özellik ekleyen Paraşüt ile KOBİ’ler, mobil uygulama üzerinden, otobüsten, vapurdan, evden, kısacası bulundukları her yerden faturalarını oluşturup anında gönderme imkanına sahip oldu.

Paraşüt, bugüne kadar 10.000’e yakın KOBİ’nin ön muhasebe alanındaki işlemlerini dijitale ve mobile taşıdı. Mobil uygulamasına yeni özellikler ekleyerek mobil kullanım oranını artırmayı hedefleyen Paraşüt; e-ticaretten, teknolojiye, hizmet sektöründen reklam ajanslarına kadar Türkiye’deki girişimlerin %99.8’ini oluşturan KOBİ’lere hizmet veriyor. KOBİ’lerin sağlıklı bir biçimde büyümelerinin ilk öncelikleri olduğunu söyleyen Paraşüt Kurucu Ortağı Sean YU “Günümüzde rekabet yoğun yaşanıyor ve iş modelleri her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Böyle bir ortamda KOBİ’lerin hızla büyüyebilmeleri, daha da önemlisi rekabette güçlenebilmeleri için sürdürülebilir yeniliklere her daim açık olmaları gerekiyor.

KOBİ’lerin günlük operasyonlarını hızlandırıp daha önemli işlerine ve büyüme süreçlerine odaklanmalarını sağlayacak teknolojilerden faydalanmaları gerekiyor. Bu teknolojilerden biri olan online ön muhasebe programları da KOBİ’lerin, tüm finansal verilerini kontrol altında tutarak ön muhasebelerini kolaylıkla ve doğru bir şekilde yönetebildiği çözümlerdir. Birkaç sene öncesine kadar gelir/gider işleri çoğunlukla Excel dosyalarında veya defterlerde yürütülürdü. Faturaların hazırlanma, alıcıya gönderilme ve iptal işlemleri hem vakit hem de para kaybına neden olurdu. İş hacimlerindeki sürekli artış nedeniyle ön muhasebe, özellikle de faturalandırma çoğu firma için külfet haline gelmişti. Bu nedenle faturalandırma sürecini kolaylaştıracak verimli ve esnek finansal takip araçlarını kullanmak kaçınılmaz hale geldi. Günümüzde bu tür finansal işlemleri akıllı telefonlarımızla, günün her saati, dilediğimiz her yerden yapabilir durumdayız. Bu noktada Paraşüt, KOBİ’lerin en önemli ihtiyacı olan bu konuda çözüm sunan bir marka oldu.

4 milyon kullanıcıyı geçen Kitapyurdu, 2017 yılının verilerini paylaştı

Türkiye’nin en çok satış gerçekleştiren kitap satış sitelerinden Kitapyurdu.com, 2017 verilerini bizimle paylaştı.

4.165.782 üye ile 2017’yi kapatan Kitapyurdu, 1.866.878 adet paket üzerinden 8.203.833 adet ürün satışı gerçekleştirdi. Platform içerisinde %56 oranla en erkekler alışveriş yaptı. %37 oranla 25-34 yaş arası kullanıcılar en çok satın aldı.

Kullanıcılar kitap satın alırken %61 masaüstünden, %39 mobilden sipariş vermiş. Mobilden sipariş verenlerinde %71’i android telefonlardan, %27 iOS’tan, %2’si ise diğer işletim sistemlerinden sipariş vermiş.

En çok kitap alan iller: İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya, Konya, Sakarya, Kayseri ve Balıkesir. Liderliği üstlenen İstanbul’da 908 bin kitap satıldı.

Ekim, kitap satışlarının en yüksek olduğu ay. En çok kitap satın alan kullanıcı 2.772 adet almış.

En çok okunan kategoriler: Edebiyat, Çocuk, İslam, Tarih, Sınav, Siyaset.

Kitapyurdu’nda 69 binden fazla yabancı dilde kitap kullanıcıya ulaştırılmış. 318 binden fazla kullanıcı siteye yorum yapmış.

En çok yapılan 5 arama: kpss, ingilizce, çocuk kitapları, ygs, kucuk prens.

En çok okunan 5 yazar: Stefan Zweig, Hatice Kübra Tongar, Zülfü Divaneli, Sabahattin Ali, Georfe Orwell.

Icywave: İçeceklerinizi dakikalar içerisinde soğutan yerli girişim

Bir donanım projesi olan Icywave, içeceklerinizi hızlı şekilde soğutmanızı sağlayan yerli teknoloji girişimidir. Mikro dalga gibi hızlı ısıtıcıların olduğu dünyamızda, hızlı soğutucuların da olabileceğini düşünen girişimciler harekete geçiyor ve ihtiyaçtan da yola çıkarak icywave girişimini kuruyorlar.

Ayhan Barış ve Cankut Bilir tarafından 2015 yılında limited şirket olarak kuruldu. İçinde elektronik, mekanik ve yazılım mühendisliği barındıran bir üründür. Mühendislik faaliyetlerinin tamamı girişimin kendi bünyesinde yapılıyor.

İçeceklerin sürekli soğuk kalması için 7/24 dolapta bekletilmesine çözüm getiren girişim, ihtiyaç anında kutu ve şişe içeceklerin dakikalar içerisinde dolaba konularak soğutulmasını sağlıyor.

Kuruculardan Ayhan Barış; “HORECA sektöründe işletmelerin içecekleri doğru soğuklukta servis etmediğini böylece tüketicinin içecekleri doğru tat ile tüketmediklerini gözlemledik. Ayrıca işletmelerinin içecekleri 7/24 soğutma sebebiyle aylık soğutma giderlerini yüksek seviyelerde olduğunu, icywave ile enerji giderlerinde tasarruf etmelerini hedefliyoruz. Yerel hedefler olarak HORECA, Marine ve ileri zamanda da evlere girmeyi hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.

Icywave, BUBA ve GarantiPartners Hızlandırma programı desteği aldı. Henüz bir yatırım almadı.

Icywave Türk mühendisleri tarafından geliştirilen ve Türkiye’de üretilen yerli bir markadır. Hedefimiz icywave markası ile dünyaya ihracat yapıp, Türk ekonomisine katkıda bulunmaktır. Ayrıca ürünün yerli üretim olması sebebiyle üretim arttıkça istihdam sağlanacak, ihracat arttıkça da cari açığa katkısı olacağını düşünüyorlar.

Biz de girişimi yakından takip ediyoruz.

Akıllı şehirler pazarının 2020’de 1,45 trilyon dolara ulaşması bekleniyor

Akıllı şehirler pazarının 2020’de 1,45 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Akıllı Şehir Danışmanlığı ile yerel yönetimlere şehirlerin sürdürülebilir dönüşümü için doğrudan uygulanabilir projeler üreten Proline, bu danışmanlık hizmetiyle enerji tasarrufundan akıllı altyapı uygulamalarına, bütünleşik güvenlik kurgusundan trafikte kaybedilen süreye uzanan geniş bir aralıkta iyileştirme sağlıyor.

“Şehirlerin sürdürülebilir dönüşümü Akıllı Şehir yaklaşımı ile mümkün olabilir” prensibiyle hareket eden Proline, Akıllı Şehir Danışmanlığı ile şehirlerin ihtiyaçlarına ve yerel kültürlerine uygun çözümleri sunuyor. Bağımsız araştırma kuruluşu TechNavio tarafından yapılan “Global Akıllı Şehir Pazarı 2016-2020” araştırmasına göre 2016-2020 yılları arasında Akıllı Şehir Pazarı’nın yıllık yaklaşık yüzde 20 oranında büyüyerek, 2020’de dünya genelinde 1,45 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Proline’ın Akıllı Şehir Danışmanlığı ile ülkemizdeki şehirlerin Akıllı Şehir olabilmesi halinde enerji tasarrufundan akıllı altyapı uygulamalarına, bütünleşik güvenlik kurgusundan trafikte kaybedilen süreye uzanan geniş bir aralıkta pek çok alanda iyileştirme sağlanabiliyor. Bu sayede şehirlerde yaşayan vatandaşların yaşam kalitesinin yükselmesi, mutlu ve güvenli yaşamaları hedeflenmekte.

Pilot çalışmalar 2018’de tamamlanacak

Konuyla ilgili olarak açıklamada bulunan Proline Akıllı Şehir Danışmanı Beril Kırcı Kandemir “Güvenli ve Akıllı Şehirler ile ilgili projeler artarken konu ile ilgili danışmanlık ihtiyaçları da aynı doğrultuda artıyor. Proline olarak sahip olduğumuz teknik bilginin yanında Türkiye ve bölgede edindiğimiz saha deneyimleri ve Akıllı Şehirler alanındaki engin bilgi birikimimiz ile ‘Güvenli ve Akıllı Şehir’ danışmanlığı talep eden kurumlara, kendi geliştirdiğimiz ‘Proline Akıllı Şehirler Metodolojisi’ni uygulayarak, şehrin ve vatandaşların ihtiyaçlarına uygun, doğrudan uygulanabilir projeler sunuyoruz. Yerel yönetimlerle yüksek bir motivasyon ve sinerji içinde çalışmalarımızı sürdürürken, danışmanlık faaliyetleri sonrasında başlatmayı planladığımız pilot çalışmaları 2018 yılında tamamlayarak, hayata geçirilecek uygulamalar ile vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefliyoruz” dedi.

Otopark rezervasyon uygulaması Parkkolay’ın 2017 istatistikleri [İnfografik]

2017 yılında İstanbul Startup Angels ve Nexus Ventures’dan 350 bin TL yatırım alan Parkkolay, 2017 yılında 48 bin parklanma yapıldı.

Yapılan bu işlemlerin %62’si hızlı giriş, %38’i ise rezervasyon özelliği kullanılarak yapıldı. Ortalama 9.6 saat parklanma yapılırken yine ortalama 11.8 TL ücret ödendi. Bu fiyatlar normal bir otopark’a göre %42 indirimli.

ParkPuan’larını biriktiren kullanıcılar ise toplamda 500 saat ücretsiz park hakkı kazandı.

Uygulamanın kolay ve hızlı olmasından dolayı otopark arayarak geçirilecek 35 bin dakikadan tasarruf edildiği, bunun da 2500 lt yakıta denk geldiği söylenenler arasında.

En çok park edilen semtler: 1. Kadıköy, 2. Nişantaşı, 3. Gayrettepe

Osevio: Farklı ürün tasarımlarıyla çiçek siparişinde alışılagelmiş anlayışı değiştiren girişim

Osevio, online çiçek sipariş sektöründe alışılagelmiş çiçek aranjmanı anlayışını değiştirip hem görsel hem ürün kalitesi olarak kullanıcılara farklı bir deneyim yaşatma niyeti ile Cem Kara tarafından tek kurucu olarak hayata geçirilen bir girişimdir.

Önceki profesyonel iş hayatında online hediye gönderimi konusunda ciddi bir deneyim kazanan Kara, bu alanda önemli pozisyonlarda bulundu. Çiçek Sepeti’nin eski genel müdürlük görevini üstlenen Kara, bu süreç içerisinde ve yine benzer çalıştığı projelerde gördüğü eksiklikleri giderip bir proje hayata geçirmek için, üzerindeki profesyonel çalışan kimliğini çıkarıp, önceki iş deneyimlerinden elde ettiği tecrübe ile Osevio’yu kurdu.

Öncelikli hedef olarak yerel pazarda orta vadede konum alarak hedefledikleri rakamlarda müşteri kitlesine ulaşmak istiyorlar. İlerleyen süreçlerde de yurt dışına açılma hedefleri var.

300 milyon TL’lik bir pazar

Türkiye’de online ve offline alanlarda çiçek pazarı, 2017 yıl içerisinde 300 milyon TL’ye yaklaşmış. 2018 yılında da bu büyüklüğün 300 milyonun üzerine çıkacağı öngörülüyor.

Cem Kara ürünlerle ilgili yaptığı açıklamada; “Ürün grubu olarak şu an için hiçbir çiçek sitesinde olmayan farklı bir ürün yelpazesi bulunmaktadır. Özellikle vazo tasarımlarının tümü el işi olarak Türkiye’nin en büyük cam üreticilerinden birinin desteğiyle tasarlanıyor. Vazoların hepsi dekoratif olarak kullanılabilecek görselliğe ve kaliteye sahiptir. Bu özelliği sayesinde de sektördeki diğer oyunculardan ayrılmaktadır.”

Bakalım ilerleyen süreçlerde girişimi neler bekliyor, gelişmeleri paylaştıkça öğreneceğiz.