Ödeme teknolojileri denildiğinde akla gelen ilk şirketlerden biri olan Visa, Starbucks Türkiye mağazalarında kahve severlerin ödemelerini hızlı ve güvenli yapabilmesi için temassız ödeme noktalarını hayata geçirdi.
Türkiye genelinde 500’e yakın Starbucks mağazasına yerleştirilen hızlı ve güvenli temassız ödeme noktalarıyla birlikte kahve severler, temassız ödeme destekli kartlarıyla vakit kaybetmeden ödemelerini kolay bir şekilde yapabiliyor.
Proje, Starbucks Türkiye misafirleri tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Kartlı ödemelerin içerisinde temassızın payı 3 ay içerisinde %50 oranında artış gösterdi ve her 3 kartlı işlemin 1’i temassız olarak gerçekleşti.
Starbucks ile gerçekleştirilen çalışma temassız ödeme kullanımının yaygınlaşmasında önemli bir adım
Visa Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel, “Ülkemizde temassız altyapı ve kullanımının yaygınlaşması önem verdiğimiz alanlardan biri. Temassız, gündelik işlemlerde kasaların önündeki sıraların azalması, müşterilerin bozuk para derdinden kurtulması, düşük tutarlı işlemlerin hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için müşteriler ve iş yerlerine kolaylık sağlıyor. Müşterilerin zamanının kısıtlı olabildiği ve işlemlerin hızlı gerçekleştiği Starbucks, bu alışkanlığı geliştirmede bizim için öncü bir iş ortağı oldu. Starbucks Türkiye işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada ödeme deneyimini tüm boyutlarıyla düşünerek yeniden tasarladık: Türkiye’deki tüm Starbucks mağazalarına temassız ödeme cihazları ve bu cihazların bulunduğu noktada temassız ödemelerin hızlı ve güvenli olduğuna dair bir mesaj yerleştirdik. Bu alışverişte çok önemli bir paydaş olan baristalara temassız ödemeler hakkında doğru bilgiye sahip olmaları ve müşterileri yönlendirmeleri için eğitimler verdik.
Üç ay gibi kısa bir sürede Türkiye’deki Starbucks’larda kartlı ödemelerin içerisinde temassızın payının %50 oranında artmış olması bu projenin ödeme alışkanlıklarının değiştirilmesinde ve temassızın günlük hayatımızın bir parçası haline gelmesinde başarılı olduğunun önemli bir göstergesi. Tüketiciler için hız, kolaylık ve güvenliği biraraya getiren temassız ödemelerin yaygınlaşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Girişimcilere destek olmayı sürdüren Arıkovanı’nda bir girişimin fonlaması daha başarıyla tamamlandı. Oldukça ilgi gören ve hedeflediğinin üzerinde fon toplamayı başaran Onlock, elektronik bir anahtar görevi görerek eşyaları uzaktan kilitleyip açabilmeyi sağlıyor. Böylece anahtar taşıma derdini ortadan kaldırıyor.
Dolap, çekmece gibi mobilyaların içerisine yerleştirilen ve bluetooth bağlantısı ile eşyaları uzaktan kilitlemeyi sağlayan Onlock, 40 günlük süresinde hedeflediği 140 bin TL’lik desteğin üzerine çıkarak 141 bin 600 TL topladı. Dileyen kullanıcılar Arıkovanı Mağaza’dan ön sipariş vermeye devam edilebiliyor.
Çekmece her açıldığında telefona bildirim
Akıllı mobilya kilidi Onlock’ın mobil uygulaması kullanılarak, anahtar isteğe göre birden fazla kişi ile paylaşılabiliyor. Belirli bir saat aralığında ya da belirlenen günlerde anahtar kullanma yetkisi bir başkasına verilebiliyor. Uygulama, anahtarın paylaşıldığı ve kilidi kullanmakta olan kişilerin kayıtlarını tutuyor, böylece çekmeceye ya da dolaba kimin eriştiğine kolayca ulaşılabiliyor. Ayrıca bir başkası ile paylaşılan anahtar her kullanıldığında cep telefonuna bildirim göndererek anlık bilgilendirme sağlıyor.
Arıkovanı.com’da hedefinin üzerine çıkmayı başaran Onlock sayesinde ofislerdeki kişisel dolapları ya da evlerde çocukların ulaşmaması gereken eşyaların konulduğu bölmeleri uzaktan kilitleyerek güvende hissetmek mümkün.
Amazon Web Services (AWS) Türkiye Ülke Müdürü Yinal Özkan, “Start-up’lar neden bulutu seçiyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Bulut teknolojileri, şirketlerin, özellikle de startup’ların çalışma biçiminde devrim yaratıyor. Birçok startup ilk günden bulut altyapısını kullanmayı seçiyor. Artık küresel tabiriyle bulut tabanlı “cloud native” olmayan bir startup’a rastlamak nadir görülen bir durum. Nitekim Türkiye’den de Peak, Insider ve Opsgenie gibi başarı örneklerinin hızla büyümesinin ve inovasyon geliştirmesinin arkasında hızlı, güvenilir, çevik ve esnek bulut altyapısının önemli payı bulunuyor. Startup’lar buluta ve daha da önemlisi güvenliğe yaklaşımıyla, kurumsal alışkanlıklarının mirası nedeniyle yeni yetkinliklere uyum sağlamaya direnç gösteren büyük şirketlerden farklı.
Yinal Özkan
Fikirleri hızla hayata geçirmek ve büyümek isteyen startup’lar ilk günden AWS Bulut’un sunduğu birçok avantajdan faydalanıyor. Çünkü bu şirketler güvenliğin sonradan düşünülecek bir konu olmadığını, tüm hizmet platformunun ve altyapının temel taşı olduğunu çok iyi biliyor.
Akıllı Yatırımlar
Yeni kurulan bir şirkette maliyet yönetimi kritik önem taşır. Bu nedenle, yatırımlarında mümkün olan en yüksek değeri ve yatırım getirisini (ROI) elde etmek zorunda oldukları için startup’lar da sadece kullandıkları kadar ödeme yapmalarına olanak tanıyan bulut hizmet modelini tercih ediyor. Böylece yüksek maliyetlere katlanmadan BT altyapılarını yönetebiliyorlar.
Öte yandan, düşük maliyet, düşük işlevsellik anlamına gelmiyor. Tam aksine, bulut altyapısı üzerinde çalışan bir startup, büyük işletmeler ya da kamu kurumlarıyla aynı hizmetlere ve olanaklara erişebiliyor. Bu durum startup’ların eşit bir oyun alanında rekabet etmelerine, hızlı bir şekilde inovasyon geliştirmelerine ve ürünlerini pazara sunmalarına olanak tanırken aynı zamanda en yaygın tehditlere karşı dünya standartlarında güvenliğe sahip olduklarını bilerek hareket etmelerini sağlıyor.
Ölçeklenebilirlik
Kararlı, azimli ve genişlemeye istekli oldukları için, startup’ların işletmelerini bulut üzerinde inşa etmeyi ve ölçeklendirmeyi seçmeleri oldukça doğal. Bulut onlara talep doğrultusunda hızla kaynaklarını küçültme ya da büyütme yani ölçeklenebilme olanağı sunuyor. Veri merkezlerine, sunuculara ve hizmet seviyesi anlaşmalarına yatırım yapmak zorunda kalmadan daha hızlı ve esnek tepki verebilir duruma geliyorlar. Böylece yeniliklere, inovasyona ve müşterilerine daha iyi hizmet vermeye odaklanabiliyorlar. Örneğin AWS’nin geniş çapta benimsenen ve dünya genelindeki veri merkezleri aracılığıyla sunduğu 165’in üzerindeki hizmeti kapsayan bulut platformu sayesinde startup’lar, tek bir tıka küreselleşebiliyor ve genişleme planlarını kolayca hayata geçirebiliyor.
Hız ve Çeviklik
Bulut platformları startup’lara, işletme hızını ve büyümeyi artırırken mevcut BT sistemlerini optimize etme ve operasyonel verimliliği artırma fırsatı sunuyor. Bir fiziksel sunucuyu tedarik etmek haftalar veya aylar sürebilirken, bir bulut sunucusu edinmek sadece birkaç dakika sürüyor. Örneğin AWS, sunduğu çok sayıda servisle startup’ların daha hızlı ürün geliştirmesini ve ürünlerini süratle pazara sunmasını destekliyor.
Güvenlik
Büyüklüklerinden bağımsız olarak tüm startup’ların güvenliği birinci öncelik yapması gerekiyor. Oluşabilecek herhangi bir güvenlik ihlali, startup’ların itibarlarını ve müşteri tabanlarını olumsuz etkileyebiliyor ve hatta bu durum birlikte çalıştıkları daha büyük kurumlara yansıyabiliyor. Startup’lar, bir tedarik zincirindeki en zayıf halka olmamak için güvenliklerini ilk günden yapılandırması ve olgun bir zemine oturtması gerekiyor.
Güvenlik Otomasyonu
Startup’lar için zaman oldukça değerli. AWS’nin bulutta sunduğu güvenlik otomasyonu servisleri, güvenlikteki insan yapılandırma hatalarını azaltıyor ve kritik olan diğer görevlerde çalışmak için ekiplere daha fazla zaman sağlıyor. Otomasyon servisleri, davranış kalıplarını izleme yeteneği sayesinde potansiyel tehditleri tespit etmek için daha akıllıca bir yaklaşım sunuyor. Davranıştaki değişiklikleri tespit edebilmek, olası saldırıların anında fark edilip ele alınması anlamına geliyor. Makine öğrenimi ve matematiksel mantığı güvenlik üzerine uygulamak, bulut platformlarının güvenlik değerlendirmeleri, tehdit tespiti ve politika yönetimi de dahil olmak üzere belli başlı güvenlik işlerini etkin bir şekilde yönetmesini sağlıyor.
Özetle startup’ların henüz ilk günden, güvenliğe karşı en duyarlı küresel işletmelerin gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanmış ağ mimarisine sahip bir bulut sağlayıcı seçmesi gerekiyor. AWS, startup’ların inovasyon için büyük bir itici güç olduğuna inanıyor. Ancak bu inovasyon, startup’lar büyüdükçe onları destekleyebilecek, onlarla gelişebilecek, verilerini güvende tutmalarına ve kötü niyetli siber saldırılara karşı korunmalarına olanak tanıyacak bir bulut sağlayıcısı ile çalışmadan mümkün görünmüyor. Ancak bulut tabanlı “cloud-native” bir yaklaşıma sahip olan ve güvenliği merkeze koyan startup’lar, inovasyonu başarabiliyor ve sektörlerini sarsacak (“disruptive”) atılımları başarabiliyor.
Dünya genelinde 50’den fazla lokasyonda özel uçuşlar için yer hizmetleri sunan Universal Havacılık, Türkiye pazarına adım attı. Şirket, İstanbul Atatürk Havalimanı’na özel uçuşlarla gelen ziyaretçilerin seyahat deneyimini artırmak için yer hizmetleri desteği sunacak.
Türkiye gelişen ekonomisi ve yakın coğrafyadaki ticari potansiyeli sayesinde her yıl dünyanın birçok noktasından iş insanını ağırlıyor. İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla birlikte toplantı ve görüşmeler için özel uçaklarıyla İstanbul’a gelenler artık, ticari uçuş trafiği azalan ve şehir merkezine yakın konumuyla Atatürk Havalimanı’na yönlendiriliyor. Bu gelişmeyi fırsat bilen ABD’li havacılık şirketi Universal Weather and Aviation, merkez ofisi İstanbul Atatürk Havalimanı özel hangarlar bölgesinde bulunan Universal Havacılık Türkiye ile, özel jet uçuşlarına yer hizmetleri desteği sağlayarak küresel ağını genişletmeye devam ettiğini duyurdu. Türkiye’deki tüm havalimanlarında özel jet uçuşlarına destek vereceğini açıklayan Universal Havacılık Türkiye; Kaan Air, Ferda Yıldız ve Universal Weather and Aviation iş birliğiyle çalışmalarına başladı. Türkiye’ye genişleme kararının Türkiye’ye yönelik artan müşteri talebi ve daha iyi yer destek hizmeti verme amacıyla alındığı belirtiliyor.
“İstanbul’un iş dünyası için çekiciliğini artıracağız”
Türkiye’nin özellikle İstanbul’un, güçlü altyapısı ile büyüme potansiyeline sahip olduğunu ancak iş jetleriyle ülkeye gelen misafirlerin gözünde; park yeri, konaklama ve diğer yer hizmetleri için zorlu bir varış noktası olarak algılandığını söyleyen Universal Weather and Aviation CEO’su Greg Evans, “Müşterilerimiz uzun süredir bize İstanbul’a seyahatlerinde daha hızlı dönüş ve daha yüksek kalitede hizmete ihtiyaç duyduklarıyla ilgili geri bildirimde bulunuyordu. Özellikle fiyatlandırmalarda şeffaflık ve hızlı park onayları ziyaretçiler için büyük sorun teşkil ediyordu. Uluslararası standartlarımıza uygun olarak eğitilen uzmanlarımızla Türkiye genelindeki müşterilerimize doğrudan yer hizmeti sağlayarak, sorunları ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. İş dünyasının gözünde İstanbul’un hak ettiği değere kavuşması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
Özel uçuşlar Atatürk Havalimanı’ndan devam edecek
Türkiye’de özel uçuşlar için en doğru tercihin Atatürk Havalimanı olduğunu ve bu nedenle merkezlerini burada kurmaya karar verdiklerini belirten Greg Evans, “İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla birlikte özel uçuşlar Atatürk Havalimanı’na yönlendiriliyor. Ticari uçuş trafiği olmadığından; kalkış-varış, taksi ve transfer süreleri önemli ölçüde azalıyor. Aynı zamanda şehir merkezine ulaşımda elverişli bir konumda bulunması, otopark, hangar ve bakım seçenekleriyle müşteriler açısından daha fazla operasyonel esneklik sağlıyor” ifadelerini kullandı. Universal Havacılık Türkiye, Ferda Yıldız ve Kaan Air iş birliğiyle Atatürk Havalimanı’na iniş yapan misafirlerine iş toplantıları için helikopter ile transfer imkânı sunarak zorlu İstanbul trafiğinden kaçınmalarına destek oluyor.
2020 yılı Universal için büyüme yılı
Universal Weather and Aviation, Türkiye yatırımıyla birlikte Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’ndeki 18. hizmet noktasına ulaştı. Şirket ayrıca, Asya-Pasifik bölgesinde 17, Latin Amerika’da 19 lokasyon olmak üzere dünya genelinde toplam 25’ten fazla ülkede 50’yi aşkın lokasyonda hizmetlerine devam ediyor. Universal Havacılık Türkiye Operasyon Müdürlüğü görevini ise Gökmen Sendağ üstleniyor.
Tüm Türkiye’nin büyük bir merak ve heyecanla takip ettiği, coşku ve gururun bir arada yaşandığı Teknofest’in 2020 tanıtım toplantısı evrensel kültür mirasımız Zeugma Müzesi’nde yapıldı.
Ülkemizin bağımsız, müreffeh ve güçlü yarınları için “milli teknoloji hamlesi” hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilen Teknofest bu yıl 22-27 Eylül 2020 tarihlerinde Gaziantep Havalimanı‘nda düzenlenecek.
Teknofest’in, 2021 yılında tekrar İstanbul’da gerçekleştirileceği bundan sonra çift haneli yıllarda Anadolu’nun farklı şehirlerinde tek haneli yıllarda İstanbul’da gerçekleştirilmeye devam edilecekmiş.
Gaziantep’te düzenlenecek olan Teknofest 2020’de 23 farklı kategorideki Teknoloji Yarışmaları kapsamında geçtiğimiz yıldan farklı olarak; Biyoteknoloji İnovasyon Yarışması, Tarım Teknolojileri Yarışması, Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması, Akıllı Ulaşım Yarışması, Eğitim Teknolojileri Yarışması, Helikopter Tasarım Yarışması, Jet Motor Tasarım Yarışması yer alacak.
23 Farklı Kategoride Teknoloji Yarışmaları için Son Başvuru Tarihi 28 Şubat!
Türkiye’de gençlerin millî teknoloji üretme ve geliştirme konusunda ilgilerinin arttırılmasını hedefleyen, bu alanda çalışan binlerce gencin projesine destek olmak için ön eleme aşamasını geçen takımlara toplamda 4 Milyon TL’nin üzerinde malzeme desteği sağlanacak. TEKNOFEST 2020 Gaziantep’te yarışıp dereceye girmeye hak kazanan takımları ise 3 Milyon TL’nin üzerinde ödül bekliyor olacak. #milliteknolojihamlesi heyecanı ile yolumuza devam ettiğimiz TEKNOFEST 2020 Gaziantep’te yarışma hakkını elde etmek için adayların son başvuru tarihi 28 Şubat 2020.
Ev sahipliği yaptığı girişimcilere uluslararası standartlarda fırsatlar sunan Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation derin teknoloji tabanlı projeler geliştiren girişimler için 2020 yılı başvuru takvimini açıkladı. Başvurunuzu bubağlantıdan yapabilirsiniz.
2020 yılı ilk dönem başvuruları 1 Mart’ta sona eriyor!
Cube Incubation’ın 2020 yılı 1. dönem başvuruları 1 Mart’ta sona erecek. Başvurularını bu bağlantıdan yapan girişimciler Cube Incubation’ın planladığı adaptasyon kamplarından sonra Ar-Ge çalışmalarına hızla başlayabilecek. Faaliyete geçtiği günden bugüne; alanlarında geliştirdikleri teknolojilerle dünya genelinde takip edilen ve yatırım alan Startup’lara ev sahipliği yapmanın gururunu yaşayan Cube Incubation şu anda inovatif ve derin teknoloji tabanlı iş fikirleri üzerinde Ar-Ge çalışmaları yürüten 95’i aşkın girişimci grubuna ev sahipliği yapıyor. 2019’da 61 girişimciyi kabul eden merkez 20 girişimi de mezun etti.
Cube Incubation’da yer alan girişimcilerin; 2019’da 100 şirket ile 700’den fazla işbirliği toplantısı yaptığını vurgulayan Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi Yöneticisi Gürol Üzenç yine aynı aylarda girişimcilerin 30 yatırımcı kurumla 150’den fazla toplantı gerçekleştirdiğinin altını çiziyor. Yeni gelecek tüm girişimcilerin de bu fırsatlardan yararlanmasını istediklerini ve büyümeleri için ellerinden gelen her desteği sunmaya hazır olduklarını söyleyen Üzenç, bu girişimcileri heyecanla beklediklerini ifade etti.
“Incubatıon center for deep tech entrepreneurs” mottosuyla girişimcilere uluslararası standartlarda fırsatlar sunan Cube Incubation dünyanın sayılı kuluçka merkezleri arasında yer alma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Sıfır maliyetle markalaşma eğitimleri verildiği Cube Incubation’da girişimciler; 300 metrekarelik alana kurulu Biyoküp Laboratuvarı’ndan, 100 metrekarelik alana kurulu Temiz Odalar’dan, Post Kuluçka Alanı’ndan ve 400 metrekarelik alana kurulması planlanan Prototipleme Merkezi’nden ücretsiz ya da çok düşük bir maliyet karşılığında yararlanabiliyor.
Kuluçka merkezinde girişimciler; iş planı hazırlama, başarılı sunum teknikleri, pazarlama, finans gibi konularda eğitim ve mentörlük imkânlarından sıfır maliyetle yararlanıyor, mali desteklere ulaşmak noktasında ücretsiz danışmanlık hizmeti alıyor ve yatırımcı buluşmalarından faydalanarak işlerini nasıl büyütecekleri konularında bilgiler alabiliyorlar. Tüm bunların yanında sağlanan yan imkânlarla da ofis alanı, açık çalışma alanları, toplantı odaları, sistem odası, internet ve telefon hizmetlerini ücretsiz karşılayarak 18 ay boyunca yararlanabiliyorlar. Cube Incubation geçen yıl faaliyete geçirdiği Ortak Çalışma Alanı’yla (Co-working) da kuluçka merkezinden başarıyla mezun olan girişimcileri ofis kurana kadar desteklemeye devam ediyor. Kuluçka merkezinden mezun olan girişimciler teknopark firması olarak ticari ve Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyorlar. Ayrıca kuluçka mezuniyeti sonrası girişimciler; post kuluçka olarak adlandırılan dönemde düşük kira bedeli ödeyerek Teknopark İstanbul’da kalabiliyor.
Cube Incubation 2020 yılı takvimi;
Dönem Başlangıç: 01.12.2019 – 1. Dönem Bitiş: 01.03.2020
Dönem Başlangıç: 02.03.2019 – 2. Dönem Bitiş: 21.05.2020
Dönem Başlangıç: 22.05.2020 – 3. Dönem Bitiş: 30.08.2020
Dönem Başlangıç: 31.08.2020 – 4. Dönem Bitiş: 30.11.2020
Türkiye İş Bankası ve UnionPay International arasında yapılan anlaşmayla, UnionPay mobil uygulama kullanıcıları, İş Bankası üye işyerlerinde UnionPay QR kodunu okutarak ödeme yapabilecek. İş Bankası’nın Maximum İşyerim uygulamasını indiren üye işyerleri de UnionPay QR seçeneği ile kolayca ödeme kabul edebilecek.
Konuya ilişkin açıklama yapan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, “Türkiye’yi ziyaret eden Çinli turistlerin sayısının her geçen yıl artmasıyla birlikte UnionPay logolu kartlarla yapılan işlem hacimleri de önemli ölçüde arttı. UnionPay ile süregelen işbirliğimize eklemiş olduğumuz QR kodu ile ödeme işbirliği, Çinli tüketicilerin QR teknolojisine dayanan mobil ödeme alışkanlıkları ve beklentileri göz önüne alındığında, kendi ülkelerinde yaşamış oldukları ödeme deneyimlerini ülkemizde de devam ettirebilmeleri adına büyük önem arz ediyor. Maximum İşyerim uygulamasını kullanan üye işyerlerimiz UnionPay QR seçeneği ile Çinli turistlerden ödeme kabul edebilecek. Bu işbirliği sayesinde, UnionPay mobil uygulamasını kullanan Çinli turistlerin QR ile ödeme hizmetini İş Bankası aracılığı ile ülkemizde de alacak olmaları, başta turistik bölgelerdeki yerel işletmeler olmak üzere işyerlerinin hacimlerine önemli ölçüde katkı sağlayacak” dedi.
Yalçın Sezen, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Önemi gitgide artan uluslararası ticarete de vurgu yapan Sezen, sözlerine şöyle devam etti: “Üye işyeri altyapımızla desteklediğimiz farklı ödeme yöntemleriyle, yerel işletmelerimizin gerek ülkemize gelen turistlere daha kolay satış yapmasını gerekse uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştırarak e-ihracat hacimlerinin artmasını desteklemek için çalışıyoruz. Ülkemize gelen turist sayısında ve de turist çeşitliliğinde yaşanan artış, yerel işletmelerimizin gelen turistlere kolay satış yapabilmesi için farklı ülkelerden gelen daha geniş müşteri kitlesine onların geldikleri ülkelerdeki farklı ödeme alışkanlarına cevap verecek teknik imkana sahip olmasını gerektiriyor. Bu bakış açısı ile günden güne sürekli olarak büyüttüğümüz uluslararası yerel ödeme yöntemlerini desteklemeye yönelik işbirliklerimizin en büyük halkası olan UnionPay işbirliğimiz ile birlikte Çinli turistlerin yoğun olarak tercih ettikleri UnionPay mobil ödeme uygulaması ile Türkiye’ye geldiklerinde hızlı ve güvenli ödeme yapabilmelerini, böylece tatilleri boyunca kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlıyoruz.”
UnionPay International Orta Doğu Bölgesi Genel Müdürü Han Wang, “UnionPay olarak Türkiye’de bir mobil ödeme köprüsü kurmaktan çok memnunuz. İş Bankası ile yapılan QR kod kabulündeki bu önemli işbirliği, UnionPay kart sahiplerinin Türkiye’ye olan seyahatlerindeki ödeme deneyimlerini zenginleştirecektir’’ dedi.
Erken aşama teknoloji yatırım fonu StartersHub, 2020 yılına hızlı başlayarak yurtdışı merkezli 3 girişime yatırım yaptı.
2019 yılı itibariyle yatırım modelini değiştirerek kendini erken aşama teknoloji yatırım fonu olarak konumlandıran StartersHub, 2020’ye hızlı başladı. Yeni yatırım stratejisi kapsamında Türkiye başta olmak üzere Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki girişimlerini yakından takip eden yatırım fonu, Litvanya’dan Asya.ai, Romanya’dan Flixier ve ABD’den Knowt adlı 3 girişime yatırım yaptığını açıkladı.
Asya.ai: Çiftler arasındaki bağı güçlendirmek için mobil uygulama
Günümüzde hayatın her alanına dokunan dijitalleşme ilişkileri de etkiliyor. StartersHub’ın yatırım yaptığı Asya.ai de bu dönüşümden hareketle çiftler arasındaki bağı güçlendirmek için yapay zeka temelli bir algoritma kullanıyor. Uygulama, çiftler arasındaki konuşmaların kaydını alıp, yapay zeka teknolojisiyle anlık olarak analiz ederek geri bildirimlerde bulunuyor. Hem anlamsal hem de duygusal çıkarımlarda bulunan uygulama, bir ilişki koçu gibi ses düzeyine, vurgulara, genel tavıra ve söylenen sözlere dair uyarılarda bulunarak mutlu ilişkiye giden kapıyı aralamak için tavsiyelerde bulunuyor. Beta test sürecinde olan Asya.ai, çoğunluğu Litvanya, İngiltere, ABD ve Norveç olmak üzere 1.000’den fazla kullanıcı tarafından kullanılıyor. Uygulama geliştiriciler, StartersHub’dan alınan yatırımı yapay zeka temelli duygu tanıma motorları geliştirmek ve pazarlama faaliyetleri için kullanacak.
Knowt: Yapay zeka öğrencileri aldıkları notlardan sınav yaparak öğrenmeyi hızlandırıyor
İki üniversite öğrencisi tarafından kurulan ABD merkezli Knowt ise eğitim teknolojileri alanında bir girişim olarak karşımıza çıkıyor. StartersHub’ın radarına takılan girişim, yapay zeka ve makine öğrenimini kullanarak bir öğrencinin kendi not aldığı ders notlarından hazırladığı sorularla öğrenme sürecine destek oluyor. Öğrenciler dilerse el yazısıyla aldıkları notlarını Knowt ile tarayarak dijitale taşıyor yahut bilgisayarlardaki notlarını sisteme yüklüyor. Uygulama ise makine öğrenmesiyle konuyu anlamlandırarak çoktan seçmeli, boşluk doldurma ve açık uçlu olmak üzere 3 farklı soru üretiyor. Bu sayede öğrencilerin sınavlara hazırlanma süreçlerinde onlara destek oluyor. Şu an için yalnızca İngilizce hizmet veren uygulama ABD, Hindistan, İngiltere olmak üzere 6-25 yaş arasındaki toplam 4 bin kullanıcı tarafından kullanılıyor.
Flixier: Online video düzenleme aracı ile 1 dakikada videolar hazır
StartersHub’ın yatırım yaptığı bir diğer girişim ise online video düzenleme aracı Flixier oldu. Romanyalı girişim, web tarayıcısı üzerinden videoların düzenlenmesini sağlarken, sadece 1 dakikada render alınmasına imkan sunuyor. Hazırlanan videolar link aracılığıyla saniyeler içinde paylaşılarak farklı bir dosya paylaşım servisine ihtiyacı da ortadan kaldırıyor. Bu sayede video prodüksiyon ekiplerine ciddi zaman kazandırıyor. Videoya dair yorumlar ve revizeler ise saniye saniye video sahnelerine not düşülerek yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesini de sağlıyor. 100 ülkeden toplam 3600 kullanıcıya sahip Flixier’ı özellikle Youtuber’lar ve pazarlama alanındaki profesyoneller tercih ediyor. Flixier, StartersHub’ın yatırımını ise global pazarlara daha hızlı yayılmak için pazarlama çalışmalarında değerlendirecek.
Boyner, eticaret dünyasından alışık olduğumuz eve teslimat hizmetini, mağazadan alışveriş yapan müşterilere de sunmaya başladı.
Boyner’in mağazadan eve paket teslimatı projesi sadece Boyner alışverişini değil AVM içindeki başka mağazalardan yapılan alışverişleri de kapsıyor. Bu anlamda sektörde bir ilki gerçekleştiren Boyner, ilk olarak İstanbul’da 10 mağazada başlattığı bu hizmetini kısa süre içinde diğer mağaza ve şehirlere de yaygınlaştırmayı hedefliyor. Boyner, bu projenin devamı olarak müşterilerin aldığı hediyeleri de verecekleri adrese ulaştırıyor.
Paketleri taşıma zahmeti ortadan kalkıyor
Çok katlı mağazacılık kavramından yenilikçi perakende konseptlerine kadar Türkiye’de mağazacılık alanında pek çok “ilk”e imza atan Boyner, ayrıcalıklı hizmetleriyle müşterilerini mutlu etmeye devam ediyor. Müşterilerin beklentilerini göz önüne alarak hayata geçirilen eve teslimat hizmeti ile mağazalardan yapılan alışverişlerden sonra, alışveriş yorgunluğu üzerine paketleri taşıma zahmeti ortadan kalkıyor.
Eve teslimat uygulaması ilk aşamada, İstanbul’daki Nautilus, Capitol, Akasya, Emaar, Metropol İstanbul, Marmara Forum, Marmara Park, Mall Of İstanbul, Cevahir ve İstinye Park AVM’deki Boyner mağazalarında başladı. Kısa süre içinde diğer Boyner mağazalarında da uygulamaya alınacak eve teslimat servisinden faydalanmak için Boyner’den en az 99 TL’lik alışveriş yapmak yeterli.
Hediye teslimatı servisi de başladı
Boyner, eve teslimat projesinin devamı olarak müşterilerinin hayatını kolaylaştıracak bir başka hizmeti daha devreye aldı. Müşteriler, aldıkları hediyeleri de Boyner aracılığıyla verecekleri adrese teslim ettirebiliyor. Boyner, eve teslimat hizmetinde olduğu gibi ilk olarak İstanbul’da seçili mağazalarda başlattığı bu hizmeti diğer mağaza ve şehirlere de yaygınlaştırmayı hedefliyor.
Dünyanın önde gelen bankaları ve finans şirketleri, bankacılığın geleceğini değiştirecek açık bankacılık ile ilgili fırsatları yakalamak için büyük bir çaba sarf ediyor. Bazı bankalar kendi bünyesinde açık bankacılık platformları geliştirirken birçok büyük finans kuruluşu, açık bankacılık girişimlerine yatırım yapmayı tercih ediyor.
Açık bankacılık alanında faaliyet gösteren girişimlerle ilgili en yakın yatırım haberi Tink’ten geldi. İsveç’te kurulan Avrupa merkezli açık bankacılık platformu Tink, 90 milyon euro yatırım aldı. Şirketin yeni yatırım turuna Dawn Capital, HMI Capital ve Insight Partners liderlik etti. Ayrıca yeni turdaki yatırımcılar arasında İtalya’nın lider finansal hizmetler ağı Poste Italiane de yer aldı.
Şirket sadece 11 ay önce 56 milyon euro yatırıma ulaşmıştı
Tink’in aldığı yeni yatırımla birlikte pazarda çok daha etkin bir oyuncu olacağı belirtilirken şirketin bir önceki yatırım turu da geleceğinin parlak olduğuna ilişkin beklentileri yükseltiyor. Tink sadece 11 ay önce 56 milyon euro yatırım almıştı. Şirketin bu turdan önceki yatırımcıları arasında Heartcore Capital, ABN AMRO Ventures ve BNP Paribas’ın girişim kolu Opera Tech Ventures yer alıyordu.
Sahip olduğu dört API ile şu anda bankalara hesap birleştirme, ödeme başlatma, kişisel finans yönetimi ve veri zenginleştirme konularında hizmet veren Tink, aldığı yeni yatırımla birlikte Avrupa’nın en büyük açık bankacılık platformu olmak istiyor. Şirketin şu anda 300’e yakın çalışanı bulunuyor.