Ana Sayfa Blog Sayfa 718

Yerli üretim İnsansız Mini Tank, 2021 yılında kullanılmaya başlıyor

Savunma sanayinin üreticilerinden Katmerciler, insansız kara araçları konseptinin ilk ürünü olan uzaktan kumandalı insansız kara aracı, Aselsan’la birlikte ülkemiz silahlı kuvvetlerine kazandırıyor. Yerli bir ürün olarak tasarlanan silahlı insansız kara aracı, bu segmentte Türkiye’yi dünyanın sayılı ülkeleri arasına sokuyor.

Aselsan’la seri üretim sözleşmesi imzaladıklarını açıklayan Furkan Katmerci: “Dünyanın ancak sayılı ordularının sahip olabildiği insansız kara araçlarının üstün nitelikli bir örneği olan insansız mini tankın Aselsan işbirliğiyle TSK envanterine kazandırılmasından gurur duyuyoruz” dedi.

Türk savunma sanayinin önde gelen şirketlerinden Katmerciler, dünyada çok az ülkede bulunan insansız kara araçlarının (İKA) ülkemizdeki ilk paletli örneğini, Aselsan’la birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kazandırıyor. Aselsan’ın yükleniciliğinde hayata geçirilecek proje, yerli olma özelliğine sahip ve muadilleri arasında üstün özelliklerle ön plana çıkmaktadır.

İnsansız yerli mini tank

Aselsan ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı arasında imzalanan silahlı sınıf insansız kara aracı temin sözleşmesi kapsamında seri üretimine başlanacak silahlı insansız kara aracının uzaktan kumanda iletişim alt yapısı dahil tüm altyapı platformu Katmerciler tarafından geliştirildi. Araç, keşif, gözetleme, hedef tespiti yapabilen, üzerine silah ve gözetleme sistemleri dahil ihtiyaç duyulan her türlü sistemin takılabildiği, uydu bağlantısı üzerinden uzaktan kontrol edilip yönetilebilen, otonom olarak kullanılabilme özelliğine sahip, zorlu yol, arazi ve iklim şartında üstün hareket kabiliyetine sahip dünyanın en önde platformlarından biri olacak.

Aselsan ile Katmerciler arasında imzalanan seri üretim sözleşmesi gereğince “insansız mini tank” olarak da adlandırılan silahlı insansız kara araçları, 2021 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmeye başlanacak.

İKA’ların gelecekte büyük önem taşıyacağı stratejik öngörüsünden hareketle uzun yıllardır bu alana yönelik Ar-Ge çalışmaları yürüten Katmerciler, ilk olarak Uzaktan Kumandalı Atış Platformu’nu (UKAP) geliştirmiş ve sektöre sunmuştu. Ardından, sınır gözetleme, lojistik destek, büyük top konulacak araç gibi farklı İKA versiyonları tasarlayan Katmerciler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda Aselsan ile uzun süren ortak bir çalışma ile silahlı insansız kara aracı özgün tasarımını geliştirdi.

Temin sözleşmesinin imzalanmasını takiben bir açıklama yapan Katmerciler İcra Kurulu Başkan Vekili Furkan Katmerci, ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda insansız kara aracı konseptini ilk olarak beş yıl önce gündeme getirdiklerini belirterek, bu konseptin ilk örneği olan UKAP’ı üç yıl önce tanıttıklarını söyledi. UKAP’ın büyük beğeni kazandığını vurgulayan Katmerci, o günden bu yana, kara kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda bu aracı sürekli geliştirdiklerini, gelinen noktada UKAP Platformunun, üst donanımlarıyla birlikte bir “insansız mini tank”a dönüştüğünü kaydetti.

İnsansız Mini Tank Üstün Nitelikli

Yerli ve Türk mühendisliği ürünü insansız kara aracı, her türlü arazi ve yolda üstün performans sergileyebiliyor. Zırh opsiyonu bulunan araç, uydu bağlantısıyla çok uzak mesafelerden kontrol edilebiliyor. Uzaktan kumanda birimiyle ise yakın alanda tüm fonksiyonlarıyla kumanda edilebiliyor. Çeşitli silah sistemlerinin monte edilebildiği platform, hareketli halde ve meyilli arazide atış ve yüksek isabet imkanı sunuyor.

Araç, Aselsan tarafından geliştirilen Sarp Dual Uzaktan Komutalı Stabilize Silah Sistemiyle hedefi otomatik olarak tespit ve imha edebilecek. Araç, çok düşük termal iz özelliği taşıyor. Gece-gündüz, zorlu hava şartlarında ve iklimde kullanıma uygun olan aracın, elektrikli ve hibrit model seçenekleri bulunuyor.

Platform, ağır ve hafif silahlara sahip silah istasyonu, keşif gözetleme aracı, hasta ve yük taşıma aracı ve çıkartma operasyonlarına yardımcı görev alabilecek konfigürasyonlarıyla kullanıcıya geniş seçenekler sunuyor.

Üç ton yüklü ağırlık kapasitesine sahip araç, kompakt ebatına rağmen, üst sınıf zırhlı araçlarda bulunan bütün zorlu performans ve arazı testlerinin tamamını başarı ile yerine getirebilmektedir.

Can Kurtaran Fonksiyonlar

Çatışma bölgesindeki ilerleme veya sahil çıkartma operasyonlarında ilk ateş sırasında ön planda kullanılarak, yaralıların tahliyesi sırasında susturma atışı yaparak, kritik noktalara mevzilenmiş unsurların mevzilerden çıkarılması sırasında, yoğun atış altında karşı atış yaparak, can kayıplarının azaltılmasında önemli rol oynuyor.

Zorlu arazi koşullarında ağır yüklerin taşınmasında yardımcı olurken, düşman tehdidi altında olan bölgelerden geçen lojistik hatlarda kullanılarak can güvenliğini artırıp personel ihtiyacını azaltıyor.

Sahip olduğu kamera sistemleri sayesinde, düşman unsurların tespiti ve operasyon sahasının keşfi için önemli verileri, düşük siluet ve termal izi sayesinde can kaybı olmadan toplayabiliyor.

Pandemi ile mücadele eden bazı Yıldız Teknopark girişimleri

Normalleşme sürecinde de hepimiz pandemiyle mücadeleye devam edeceğiz. Yıldız Teknopark bünyesinde yer alan pek çok şirket bu mücadeleye yönelik ürün ve hizmet geliştirerek kişi ve kurumların bu anlamda güvenliğini sağlamak için çalışıyor. Zeytin çekirdeğinden siperlik, yoğurt asidinden dezenfektan, sosyal mesafe ölçen akıllı bileklik bunlardan birkaçı.

Teknopark bünyesinde, turizm sektöründe otellere pandemi mücadelesinde destek olacak ve uzaktan bazı hizmetleri vermelerine olanak sağlayan bir platform oluşturan şirket de var, meyve sebze ihracatında virüs etkisini azaltacak antiviral sprey üreten de.

Örneğin Yıldız Teknopark bünyesinde iki şirket, koronavirüsten korunmada öne çıkan maske ve dezenfektan konusunda doğallığıyla fark yaratan zeytin çekirdeğinden maske, yoğurt asidinden dezenfektan üretti. Sosyal mesafe ölçen akıllı bileklik, uzaktan ateş, mesafe ve maske varlığını tespit eden yazılım, sebze ve meyveler için viral bakteri bariyeri Yıldız Teknopark bünyesinde geliştirilen ve normalleşme sürecinde çokça kullanılması beklenen ürün ve hizmetlerden sadece birkaçı.

Hangi projeler var?

Normalleşme sürecinde maskeler gibi siperlikler de ayrılmaz bir parçamız olacak. Ancak koronavirüs salgını nedeniyle başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok kişinin kullandığı yüz siperliklerini takanlar buğu yapma, hareket ve görme kısıtlılığı, sterilize edilmeme gibi bazı problemler yaşadı. Yıldız Teknopark Kuluçka şirketlerinden biri olan Ferge Mühendislik bu sorunları ortadan kaldıran bir yüz siperliği geliştirdi. TÜBİTAK destekli bu siperliğin üretimine ise yakın zamanda başlandı.

Yıldız Teknopark şirketlerinden biri olan Biolive, artan plastik kullanımına alternatif olarak dünyada bir ilk olan zeytin çekirdeğinden biyoplastik üretimine hız kesmeden devam ediyor. Covid19 sürecinde tek kullanımlık plastiklerin git gide arttığını gören Biolive ekibi ARaymond firması ile ortak olarak zeytin çekirdeğinden çevreci siperlikler üretti.

Alkolsüz ve doğan dezenfektan

Durak Nano Bio Teknoloji Arge, etken maddesi alkol olmayan tamamen doğal ve etkili bir el dezenfektanı geliştirdi. Bu dezenfektan halk arasında yoğurt asidi olarak da bilinen laktik asit ile karanfil, kekik, okaliptüs, çay ağacı, aleo vera gibi bazı esansiyal bitki yağlarının karışımından oluşuyor. Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden biri olan Utah Üniversitesi’nde COVİD 19’a karşı testleri yapılan ve COVİD 19 virüsünü tamamen öldürdüğü tespit edilen bu dezenfektanın üretimi konusunda şirket ruhsat ve izin aşamasında.

Mesafe ölçen akıllı bileklik

Eren Mert tarafından 2011 yılında kurulan Medron, giyilebilir teknolojiler ve IOT alanında çalışıyor. Şirket iş kazalarını önlemek, verimliği artırmak adına personel, nesne ve iş makinelerinin takibini geliştirdiği bir akıllı bileklikle yapabiliyor.Avrupa Birliği destekli bu cihazı bugün pek çok büyük kurum fabrikalarında kullanıyor. COVİD 19 salgını sonrasında bu cihazda bazı geliştirmeler yapıldı. Cihaz artık insanlar arasındaki mesafeyi ve birlikte kaldığı süreyi ölçüyor, mesafe ve süre geçildiğinde titreşerek uyarı veriyor. Kapalı alanlarda kullanılan bu cihazın bir özelliği de kişinin nerelerde zaman geçirdiğini kayıt etmesi. Böylece bir kişide bulaş olduğunda o kişinin hangi ortamlarda kimlerle temas ettiği bilindiği için kolaylıkla müdahale edilebiliyor.

Maske ve ateş tesbiti

Ayvos’un geliştirdiği yapay zeka destekli yazılım koronavirüse geçit vermiyor. Yazılımın kameralara entegre edilmesiyle sistem devreye giriyor ve sosyal mesafenin ihlal edildiği, maske kullanılmadığı durumlar tespit edilerek yetkililere bildiriliyor. Termal IP kameralar üzerinden 6 metre mesafeden temassız bir şekilde serbest geçiş sağlayarak anında ateş ölçümü yapabilen bu yazılım, kişi özelinde dezenfektan kullanılıp kullanılmadığını da saptıyor.

Oteller mesafeli hizmet verebilecek

Done İletişim ve Bilgi Sistemleri A.Ş.’nin geliştirdiği WeBee isimli inovatif çözüm, pandemi döneminde turizm sektörü için umut oldu. WeBee; COVID-19 salgını nedeniyle Turizm Bakanlığı’nın da açıkladığı “Sağlıklı Turizm Sertifika” programındaki önlemlerin oteller tarafından alınabilmesine destek sağlayarak otellerin işini kolaylaştırıyor. WeBee, pandemi sürecinde, otellere ve misafirlerine şu hizmetleri sağlıyor.

Temassız check-in özelliği. Bu şekilde misafir resepsiyon kuyruğunda beklemiyor. Sağlık karnesinin misafir tarafından dijital olarak doldurulup otele gönderilebilmesi. Oda için kapı kartı alınmasına gerek kalmadan, oda kapısının cep telefonu ile açılabilmesi. Menüler ve kataloglar gibi tüm basılı dokümanları dijitalleştirerek, ortak kullanılan yüzey miktarının düşürülmesi. Yiyecek ve içecek siparişlerinin cep telefonundan otelde bulunulan bölgeye talep edilebilmesi, ödeme için para kullanmaya veya POS cihazına gerek kalmadan ödemelerin mobil ödeme ile gerçekleştirilebilmesi.

Meyve ve sebze için virüs bariyeri

Türkiye yıllık ortalama 54 milyon ton yaş meyve ve sebze üretimine sahip. Bu ihracatın 4 milyon tonu ise ihraç edilerek yaklaşık 2.26 milyar dolarlık bir gelir elde ediliyor. Özellikle koronavirüs salgını nedeniyle, insanların sağlıklı beslenmesi için yaş meyve ve sebze sektörünün stratejik öneminin daha iyi anlaşılması, ihracatçılara gelecekle ilgili umut veriyor. Ancak bu noktada Covid 19 ile mücadeleye yönelik gıda güvenliğinin sağlanması çok önemli. Bu yönde temassız ihracat gibi farklı önlem ve çalışmalar yapılıyor.

Yıldız Teknopark bünyesinde yer alan gıda teknoloji şirketi Hyggefoods’un üzerinde çalıştığı antiviral yenilebilir kaplama sıvısı ise gıda güvenliği konusunda önemli bir boşluğu dolduruyor.Çünkü bu sıvı ile kaplanan meyve ve sebzeler virüsün doğrudan tüketiciye ulaşmasını engellemeyi amaçlıyor. Kısacası bu proje ile dünyada ilk defa koronavirüsü taşımadığı kanıtlanan özel etiketli meyve ve sebze ürünleri oluşturulabilecek. Bu şekilde yetiştirilen yerli meyve ve sebzenin katma değeri yüksek şekilde ihraç edilmesine de olanak sağlaması bekleniyor.

Gıda ve içecek sektörünün toparlanmasında ev dışı tüketimin normalleşmesi etkili olacak

Çok uluslu strateji danışmanlık şirketi EY-Parthenon ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Araştırması’nın sonuçları açıklandı.

Türkiye’de sektörün önde gelen 58 şirketinin üst düzey yöneticileri ile yapılan anketler sonucu oluşturulan araştırma; sektörün pandemi öncesi ve sonrası performansı, gelecek öngörüleri, sektörü bekleyen riskler ve bu risklere karşı alınması gereken aksiyonlara ışık tutuyor. Araştırmaya katılan şirketler; alkolsüz içecek, ambalaj, süt ve süt ürünleri, et-tavuk-balık ürünleri, atıştırmalık, tarım ve hububat, gıda bileşeni, hazır gıda-dondurma, baharat, konserve, ekmek ve unlu mamuller, yem, meyve-sebze, bal ve alkollü içecek alanlarında faaliyet gösteriyor.

Sektör büyümesine dair ortak bir görüş bulunmuyor

Araştırma sonuçlarına göre; sektörün yaklaşık %75’i salgından önce 2020 yılı başında enflasyon oranında ya da üzerinde büyüme gösteriyordu. Salgın etkilerinin görülmeye başladığı Mart ve Nisan ayları için şirketlerin %43’ü azaldığını belirtiyor. Cirosu azalan katılımcılar cirolarının ortalama %26 düştüğünü ifade ediyor.

Araştırma sonuçları şirketlerin, pandeminin 4. çeyrek ve sonrasında sona ereceğini düşündüğünü gösteriyor. Salgın sürecinde ciro kaybı yaşayan şirketlerin çoğunluğu cirolarının 6 aydan önce toparlanmayacağını, ciro artışı yaşayanlarsa salgın öncesi seviyelerine geri döneceklerini düşünüyor. Cirolarının bu dönemde arttığını belirtenlerin yaklaşık yarısı ise talepteki artışın eski seviyelere veya daha altına geleceğini öngörürken, diğer yarısı bu artışın kalıcı olmasını, hatta daha da güçlenmesini bekliyor. Katılımcıların %38’i tüketici davranışlarındaki değişimin uzun vadede kalıcı olacağını düşündüğünü belirtiyor.

Sektörün 2020 tüm yıl büyüme beklentilerine bakıldığında, katılımcıların %52’si sektörün daralacağını öngörürken; yaklaşık %20’si 2020 sektör büyüklüğünün geçtiğimiz yılla aynı olmasını bekliyor. Sektörün daralacağını bekleyen yöneticiler, tüm yıl için daralmanın ortalama %10-15 seviyesinde olacağını tahmin ediyor.

Turizm ve yeme içme sektörlerinin sürdürülebilirliği çok büyük önem taşıyor

“Artan nüfus ve değişen iklim koşulları nedeniyle hâlihazırda dünya gündeminin ilk sırasında yer alan ‘gıda güvencesi’, pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileriyle daha da önem kazandı ve küresel gıda sisteminin kırılganlığı COVID-19 ile açıkça gözler önüne serdi” diyen Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz şu değerlendirmeyi yaptı: “Turizm ve yeme içme sektörlerinin sürdürülebilirliği ve krizi atlatabilmeleri gıda ve içecek sektörü için çok büyük önem taşıyor. Bu konuda tüm ekosistem paydaşlarının atması gereken adımlar olmakla beraber özellikle oteller ve restoranlar eski performanslarını yakalayana kadar COVID-19 etkilerini bertaraf etmeye yönelik verilebilecek kısa çalışma ödeneğinin ertelenmesi veya finansman sağlanması gibi destekler, dolaylı olarak gıda ve içecek üreticilerine de pozitif yansıyacaktır. Gıda ve içecek sektör şirketlerinin bu dönemde otel, restoran, kafe gibi ev dışı tüketim kaynaklı ciro düşüşlerini bertaraf etmek üzere de talebin arttığı tüketici tarafındaki değişimleri gözlemlemeleri ve uzun dönemli stratejilerini korusalar da kısa vadede ürün ve kanal çeşitlendirmelerine gitmeleri faydalı olacaktır.”

Ev dışı tüketimde yaşanabilecek sorunlar, finansman ve nakit yönetimi en büyük riskler

Araştırmaya katılan sektör liderlerinin %90’ı restoranların zorlanmasını ve otellerin-tatil köylerinin eski performanslarını yakalayamamasını gelecek 6-12 aylık dönem için en büyük risklerden ikisi olarak görüyor. Bununla birlikte birçok zincir gıda işletmesinin cirolarının önemli bir kısmını elde ettiği AVM mağazalarının, eski performanslarını yakalayamaması da her 5 katılımcıdan 4’ünün sektör için beklediği riskler arasında yer alıyor. Katılımcıların %85’i otel, restoran ve kafeleri kapsayan ev dışı tüketim sektörünün 2019 performansını ancak 2021 veya sonrasında yakalayacağını öngörüyor. Araştırma sonuçları, nakit yönetimi ve kredi limitlerinin genişletilememesinin de sektörü bekleyen riskler arasında en üst sıralarda yer aldığını ortaya koyuyor. Sektör liderlerinin %43’ü bu dönemde değişken giderlerinde bir artış yaşandığını ifade ediyor. Tedarik zinciri ve lojistiğe yönelik sorunlara ilişkin beklenen en büyük riskin, tedarikçilerin batması ve bu sebeple hammadde veya ara madde tedarikinde sıkıntılar yaşanması olduğu görülüyor.

Ev dışı tüketim sektöründeki normalleşmenin uzaması ciddi bir sorun

“Ülkemizde Mart ayı itibariyle etkisini göstermeye başlayan COVID-19 pandemisi, 2020 yılında tüm dünyadaki imalat ve hizmet sektörlerinin neredeyse tamamını olumsuz yönde etkiledi. Türkiye de bu olumsuz tablo sonucu talebin daralması, tedarik zinciri bozulmaları ve maliyetlerin artması gibi sorunlar yaşadı” diyen EY-Parthenon Türkiye Sorumlu Ortağı Elif Koç sektör görünümü ile ilgili olarak, “Sektör oyuncuları farklı şekillerde etkilenseler de süreçte sektörün yaklaşık yarısının cirosu düştü ve bu düşüşler ciro artışlarından daha büyük oldu. Salgın sonrası tedarik zincirlerini hazır tutabilmek için şirketlerin tedarikçi sayılarını ve tedarikçileriyle olan iletişimlerini güçlendirdiklerini gözlemliyoruz. Tüketici davranışlarındaki değişim tarafında ise en büyük beklenti dijital kanal kullanımının kalıcı olacağı. Evde zaman geçirmenin kalıcı olmasıyla ev dışı tüketim sektöründeki normalleşmenin uzaması ve hatta uzun vadede geri gelmemesi sektör yöneticilerinin dile getirdiği önemli bir sorun konumunda. Nakit akışı güçlü olan, kanal değişikliklerine hızlı yanıt verebilen ve tedarik zincirini koruyabilenlerin sektörde bu süreçten en kazançlı çıkanlar olacaklarını öngörüyoruz” yorumunda bulundu.

Oyuncuların seslerini gerçek zamanlı değiştiren Voicemod, 7.1 milyon Euro yatırım aldı

Oyuncuların ve içerik oluşturucuların seslerini gerçek zamanlı olarak değiştirmelerine sağlayan Valencia merkezli girişim Voicemod, BITKRAFT Ventures liderliğinde Seri A turda 7.1 milyon Euro yatırım aldı.

Girişim, bu yatırımı mobil uygulamalarını hayata geçirmek, Asya pazarlarında daha da genişlemek, benzersiz ve gerçekçi sesler oluşturmak için sinir ağı tabanlı ses ve konuşma dönüştürme teknolojilerine yatırım yapmak için kullanacak.

Yapay zeka ve ‘Dijital Sinyal İşleme’ teknolojilerinin bir kombinasyonunu kullanan Voicemod, kullanıcılara genel oyun ve sosyal paylaşım deneyimlerini geliştirmek, oyuncuların deney yapma isteklerini güçlendirmek için seslerini gerçek zamanlı olarak değiştirme olanağı sunuyor.

Voicemod, oyuncuların çeşitli sesler arasında geçiş yapmalarına, ses memelerini entegre etmelerine veya oyun oynama bağlamıyla ilgili ses efektlerini denemelerine olanak tanıyor. Voicemod, GTA’daki bir tünelden geçerken veya Fortnite’deki adaya paraşütle atlarken, nefes nefese kalmanın etkisini eklemekten oyun deneyimini daha ilgi çekici hale getirebiliyor.

Sadece bilgisayarlarda 10 milyondan fazla indirme alan Voicemod, Ocak ayından bu yana toplam 55 çalışanıyla ekibinin büyüklüğünü iki katına çıkardı. Players Unknown Battleground, Apex Legends, League of Legends, VALORANT, CoD Warzone, Minecraft, Roblox, GTA V ve Fortnite gibi çevrimiçi oyunlarla uyumludur. Ayrıca Discord, Skype ve Zoom gibi popüler sosyal, sohbet ve video araçlarıyla da çalışıyor.

Oyuncuları ve içerik oluşturucuları herhangi bir yere götürebilen ve herkes ya da herhangi bir şey haline gelmelerini sağlayan ses efektleri oluşturuyor. Voicemod kurucu ortağı ve CEO’su Jaime Bosch “Oyunun deneyimini daha iyi bir hale getirmek için herkesin ses yoluyla kendilerini daha iyi ifade edebilmesi gerektiğine inanıyoruz. Fotoğraf ve video filtreleri popülaritesini oldukça artırdı, ancak ses alanındaki filtre eksikliğini de Voicemod tamamlıyor. BITKRAFT Ventures’ın desteği sayesinde, daha eğlenceli ve ilgi çekici etkileşimli görsel-işitsel iletişim oluşturma misyonumuzu geliştirebileceğiz.” dedi.

Zoom CEO’su, Nisan’da duyurduğu 90 günlük güvenlik programının sonuçlarını paylaştı

Nisan ayında güvenlik ve gizlilik özelliklerini geliştirmek üzere 90 günlük bir program açıklayan Zoom, bu süre içinde 100’den fazla yeni özellik kazanırken, CISO konseyi oluşturdu, liderlik ekibini yeniledi ve bağımsız kuruluşlara testler yaptırdı. Zoom CEO’su Eric S. Yuan, planın sonuçlarını açıklarken şirketin gelecekteki çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Pandemi sonrası kullanıcı çeşitliliği artarak, birçok özel işletmenin, okulların, kamu kurumlarının ve bireysel kullanıcıların da iletişim için tercih etmeye başladığı Zoom, eşi benzeri görülmemiş nitelikte, hızlı bir büyüme yaşadı. Artan talep ile büyük işletmelere odaklanan güvenlik ve gizlilik özelliklerinin herkese hitap etmesi için 1 Nisan’da 90 günlük bir plan açıklayan şirket, 1 Temmuz’da bu planın sonuna gelirken, yaşanan gelişmeler hakkında bir rapor paylaştı.

Zoom CEO’su Eric S. Yuan’ın şirketin resmi blog sayfasında paylaştığı bu rapor ile 90 günlük plan ile kullanıcılara söz verilen 7 ana unsurdaki gelişmeler anlatılırken, Yuan, şirketin gelecekteki çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Zoom’a 3 ayda 100’den fazla yeni özellik eklendi

Zoom, 1 Nisan’da tüm mühendislik kaynaklarını güvenlik ve gizlilik problemlerine aktarmıştı. Şirket, üç aylık süreçte kullanıcılarına 100’den fazla özellik sundu. Bunlar arasında öne çıkanları aşağıda görebilirsiniz.

Zoom 5.0 sürümü ile,

  • Ücretli ve ücretsiz tüm kullanıcılar için AES 256 bit GCM şifreleme
  • Güvenlik simgesi, veri merkezi konumu ve yeşil şifreleme kalkanı gibi arayüz güncellemeleri
  • Kullanıcı raporlama özelliği
  • Toplantılar için parola, bekleme odası ve kısıtlı ekran paylaşımı gibi ayarların varsayılan olarak kullanılması
  • Toplantı yöneticilerinin çoklu cihaz girişini engelleyebilmesi, kullanıcıların mikrofonu açılırken kullanıcının rızasının alınması, bulut kayıtlarının saklanma süresinin belirlenebilmesi ve daha sıkı Zoom Chat kontrolleri gibi diğer özellikler

Keybase satın alması ile ücretli ve ücretsiz tüm kullanıcılar için uçtan uca şifreleme çalışmaları başladı.

Coğrafi konuma göre veri yönlendirme seçimi getirdi.

Ayrıca güvenlik ve gizliliğin ürün ve özellik geliştirmenin her fazında bir öncelik olarak kalması sağlandı. Bunun için süreçlerde aşağıdaki değişiklikler yapıldı:

  • Tasarım aşaması: Güvenlik gereksinimleri, risk değerlendirmesi, tehdit modellemesi
  • Programlama: Güvenli kod yönergeleri, self servis tarama, CI/CD araçları
  • Test: Güvenlik testi, otomatik test yürütülmesi, web test araçları
  • Yayın öncesi: Güvenli konfigürasyon, tutarlılık izleme, gereksinim doğrulama
  • Üretim: Sistem güvenliği izleme, sistem sağlığı izleme, tehdit değerlendirme

Bağımsız uzmanlar ürün, uygulama ve politikaları inceledi

Lea Kissner, Alex Stamos, Luta Security, Bishop Fox, Trail of Bits, NCC Group, Praetorian, Crowdstrike, Center for Democracy and Technology gibi güvenlik, gizlilik ve katılımcılık konusundaki organizasyonlar ile CISO danışma konseyi, Zoom’un ürün, uygulama ve politikalarını inceleyerek tavsiyelerde bulundu.

Saydamlık raporu ile veri, kayıt ve içerik talepleriyle ilgili bilgiler paylaşılacak

Zoom’dan talep edilen veri, kayıt ve içeriklerle ilgili bilgileri detaylandıran saydamlık raporu için yaklaşım ve çerçeve belirlendi. İlerleyen dönemde Zoom, ilk raporunu 2020 mali yılı ikinci çeyrek bilgileriyle paylaşacak. Bu esnada, şirket, hükümetlerin taleplerine nasıl yanıt verileceği ile ilgili bir rehber hazırladı, gizlilik politikalarını daha anlaşılır hale getirerek güncelledi ve Kaliforniya Gizlilik Hakları Bildirgesi için ayrı bir politika hazırladı. Bu dokümanlara şirketin web sayfasından ulaşılabiliyor.

Hata ödül programının kapsamı genişletildi

Plan kapsamında Merkezi Hata Muhafazası ve ilgili iş akış süreçlerini oluşturan Zoom, HackerOne, Bugcrowd ve [email protected] adresine gönderilen zafiyet raporlarını bir araya toplamaya başladı. Günlük toplantılarla incelemeler yapılırken, güvenlik araştırmacıları ve üçüncü taraf değerlendirme kuruluşlarıyla koordinasyon artırıldı. Zoom, bu süreçte Ödül Programı ve Zafiyet Yöneticisi pozisyonu açtı ve sadece zafiyetlerle ilgili çalışan uygulama güvenliği mühendisi sayısını artırdı. Zoom, ayrıca yanıt sürelerini de geliştirmek için çeşitli adımlar attı.

CISO Konseyi ile en iyi güvenlik ve gizlilik uygulamaları değerlendirildi

Farklı sektörlerden 36 Bilgi Güvenliği Üst Yöneticisi’nin (CISO) oluşturduğu konseyde, SentinelOne, Arizona Eyalet Üniversitesi, HSBC ve Sanofi gibi kurumlardan katılımcılar yer alıyor. Zoom CIO Yardımcısı Gary Sorrentino tarafından yönetilen konsey, 3 ay içerisinde 4 kez bir araya gelerek bölgesel veri merkezi seçimi, şifreleme, toplantı kimlik doğrulaması ve Kullanıcı Raporlama, Parolalar ve Bekleme Odaları gibi özellikler konusunda danışmanlık sağladı.

,Zoom CEO’su Eric S. Yuan, konseyin başarısı sebebiyle, CISO yuvarlak masa toplantılarının da yapılacağını belirtirken, Zoom güvenlik ekibi liderleri ve müşteri kurumların CISO’ları bir araya gelerek interaktif diyalog kurulacağını müjdeledi.

Tüm platform yapısı üçüncü taraflarca sızma testlerine tabi tutuldu

Zoom, aralarında Trail of Bits, NCC Group ve Bishop Fox’un da bulunduğu bazı şirketlerden platformunu kapsamlı biçimde incelemesini istedi. Beyaz kutu sızma testleri yapan bu şirketler hem açık hem barındırma yapılan veri merkezlerinde Zoom üretim ortamını, bulut konfigürasyonlarını, dış IP alanlarını, iç üretim ağını, Zoom ana web uygulaması ve Zoom kurumsal ağında iç ağ ve harici çeperi, mobil ve masaüstü istemcilerde Açık API’leri incelediler. Zoom, ilerleyen dönemde de üçüncü taraf sızma testlerini yapmayı sürdürecek.
Webinar’lar ayda bir frekansta sürecek

Güvenlik planı çerçevesinde her Çarşamba günü Zoom CEO’su Eric S. Yuan’ın kullanıcıları bilgilendirmek için yaptığı webinar’larda yöneticiler ve danışmanlar da yer aldı. Bugüne kadar 13 kez gerçekleşen webinar’lar, 15 Temmuz tarihinden sonra ayda 1 kez gerçekleştirilmeye devam edecek.

Temmuz ayı itibarıyla tamamlanan 90 günlük planı değerlendiren Yuan, güvenlik ve gizliliğin platformun çekirdeğinde yer aldığını ve müşteri güveninin kendileri için en önemli konu olduğunun altını çizdi. Yuan, 90 günlük plan tamamlansa da güvenlik ve gizlilik önceliklerinin aynı şekilde süreceğini söyledi ve kullanıcılara destekleri, sabırları ve güvenleri için teşekkür etti.

Red Bull Türkiye, yeni dijital ajansını twitter üzerinden farklı bir yolla duyurdu

Dünyanın en büyük içecek markalarından Red Bull, Türkiye’deki dijital faaliyetlerini Senfonico ile yürütme kararı aldı. Marka, attığı sürpriz tweet ile yeni videosunun başlığını yeni ajansından istedi. Senfonico’nun hızlı dönüşüyle beraber, bu iş birliği de resmi olarak duyurulmuş oldu.

Bu süreçte Senfonico, markanın sosyal medya ve dijital iletişim faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olacak.

2015 yılından beri iletişim ve pazarlama sektöründe hizmet veren Senfonico, dijital iletişim becerilerini strateji deneyimiyle birleştirerek, müşterilerinin iş hedeflerine ulaşmalarında onlara destek sağlamaktadır. 50 kişiyi aşan ekibiyle Senfonico, son dönemin en hızlı büyüyen kreatif ajanslarından biri haline gelmiştir.

Şirketin müşteri portföyünde Netflix, Spotify, Starbucks, Jack Daniel’s, Philip Morris International, Arçelik, Grundig, SuperFresh, Bizim Yağ, Teremyağ, Hopi, Garanti BBVA, Pantene, Head&Shoulders, Kanyon gibi birçok marka bulunuyor.

Enbiosis: Mikrobiyal organizmalar ile insan sağlığını artırmaya çalışan yerli yapay zeka girişimi

Enbiosis Biyoteknoloji, insan vücudu ile ortak yaşam içerisinde bulunan mikrobiyal organizmaları kullanarak insan sağlığı ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik yapay zeka teknolojilerini kullanarak kişiselleştirilmiş sağlık çözümleri üretmeyi amaçlayan yerli bir biyoteknoloji girişimidir.

Ömer ÖzkanZafer Yasir Yılmaz, Doç. Dr. Aycan Gündoğdu ve Dr. Ufuk Nalbantoğlu tarafından İstanbul’da kurulan Enbiosis, Bayer tarafından hayata geçirilen Bayer G4A Turkey‘e seçilen girişimler arasında yerini aldı.

Vücüdumuzda trilyonlarca mikroorganizma bulunmaktadır. Bu mikroorganizmaların oluşturduğu ekosisteme mikrobiyom denir. Toplam DNA havuzumuzun unu oluşturan bu ekosistemin bozulması kronik hastalıklarımızın temel sebebidir. Enbiosis, bu ekosistemi anlayabilmek için 30.000 insanın gaita numunesinden elde edilen milyonlarca mikroorganizma DNA’sını ve binlerce klinik veriyi işleyebilen yapay zeka algoritmasıyla kişinin mikrobiyomunu analiz etmekte; binlerce literatür taramasından elde besin komponenti – bakteri iliişkisiyle ilgili elde ettiği veriyi kullanarak kişinin mikrobiyomunu değiştirmekte ve sağlıklı mikrobiyoma sahip olmasını sağlayacak kişiselleştirilmiş mikrobiyom diyet hizmeti sunmaktadır. Şirketin yakın gelecekte sunduğu mikrobiyom diyet hizmetine ilave olarak mikrobiyomu dengeleyici kişiye özgü probiyotik üretmeyi ve hastalıkların tanısını erken koyabilmek amacıyla erken tanı kitleri üretmeyi planlamaktadır.

Gelecek 10 yılın en önemli bilimsel gelişmelerin yaşanacağı alan olarak gösterilen mikrobiyom bilimini yine geleceğin en önemli teknolojilerinden yapay zeka algoritmalarını kullanarak geliştiren yerli girişim Enbiosis bu yönüyle dünyadaki sayılı birkaç şirketten biridir.

Girişimin kurucuları sundukları değer önerisiyle ilgili: “Kullandığınız teknoloji ve rakiplerinizden ayıran özellikAlanında Türkiye’nin ilk ve tek şirketiyiz. Bulunduğumuz coğrafyanın da yine ilk şirketlerinden biriyiz. Kullanıcıya a’dan z’ye verdiğimiz hizmet globaldeki rakiplerimizden ayıran temel özelliktir. Ayrıca algoritmamızı literatur çalışmalarıyla besleyerek baz modelimizi belirli bir rasyonaliteye oturttuğumuz için algortimamızın öğrenme eğrisi ve hizmet kalitemizin gelişme grafiği diğer rakiplerimize nazaran daha yüksektir.” dedilr.

KolayBi’, QNBEYOND Ventures’tan 13.7 milyon TL değerleme ile ikinci yatırımını aldı

KOBİ’ler için finans alanında dijital dönüşüm hizmeti veren KolayBi’, QNB Finansbank’ın girişimlere yatırım yapmak için kurduğu QNBEYOND Ventures‘tan bugün 11:00’de atılan imzalar ile 13,7 milyon TL değerlemeyle ikinci yatırımını aldı. Ayrıca bu yatırım QNBEYOND Ventures’ın da ikinci yatırımı oldu.

KOBİ’lerin dijital dönüşümlerini hızlandırarak verimliliklerini ve sürdürülebilirliklerini arttırma hedefiyle 2017 yılında ilk ürünü olan bulut tabanlı ön muhasebe programını NKolayOfis adıyla kullanıma sunan KolayBi’ ilk yatırımını 2018 yılında StartersHub, melek yatırımcı Varol Civil ve HUB GSYO’dan alarak 6.8 milyon TL değerlemeye ulaşmıştı. Ayrıca QNBEYOND hızlandırma programına da ilk seçilen girişimler arasında yerini almıştı.

13.7 milyon TL değerlemeli bir hikaye: KolayBi’

 

Birçok KOBİ’nin geleneksel yollarla gerçekleştirdiği ön muhasebe işlemlerini dijitale taşımasına yardımcı olan KolayBi’, geçtiğimiz yıl önce Enpara Şirketim, sonrasında QNB Finansbank Dijital Köprü ile yaptığı iş birliği sayesinde aktif 15.000’i aşkın müşteriye ulaştı, böylece binlerce kullanıcısını online banka, pazaryeri ve e-Fatura entegrasyonları ile buluşturdu. Son altı ayda e-Fatura kullanıcıları KolayBi’ üzerinden 6.5 milyar tl’lik fatura hacmi oluşturdu. QNBEYOND Ventures yanında Varol Civil’in de katıldığı bu yatırım turuyla KolayBi’, operasyonal yetkinliğini geliştirirken, yeni ürünleri hayata geçirebilecek.

KolayBi’ kurucu ortağı ve CEO’su Gökhan R. Boyana yaptığı açıklamada “Bu yatırım ile KOBİ’lerin dijital dönüşümünü hızlandırma vizyonuyla büyümemize daha hızlı şekilde devam ederek 2023 yılına kadar 50.000 müşteriye ulaşmayı hedefliyoruz.” dedi.

QNBEYOND Ventures yönetici ortağı Özge Öz “KolayBi’ ile QNBEYOND Hızlandırma Programı’nda başlayan serüvenimiz, Dijital Köprü ile güçlü bir iş birliğine dönüşmüştü. Şimdi de bu hikayeyi yatırımla taçlandırmamız bizim için büyük mutluluk.” dedi.

Enhencer: Müşterilerin satın alma davranışlarını analiz edip satışa dönüşmesini sağlayan SaaS

İş Bankası’nın girişimcilik programı Workup’a seçilen girişimlerden Enhencer, müşteri satın alma davranışlarını veriden öğrenerek tahmin eden bir SaaS platformdur.

Olcay Öztürk ve Barış Sürücü tarafından Ocak 2017’de İstanbul’da kurulan Enhencer, 6-10 kişi arasında bir ekibe sahip olup, eticaret ve perakende sektöründe hizmet veriyor.

Bundan 10 yıl önce, mahalle bakkalımız; bizim hangi peyniri, hangi zeytini satın alacağımızı, kasabımız ise; hangi eti tercih edeceğimizi bilirdi. Ancak günümüz eticaret siteleri ve pazar yerlerinde milyonlarca kullanıcı/müşteri var. Dolayısıyla bu satın alma alışkanlıklarını tek tek analiz etmek neredeyse imkansız. Enhencer ekibi ise geliştirdiği çözüm ile bu platformlardaki kullanıcıların ya da müşterilerin davranışlarını makine öğrenmesiyle yalın bir şekilde tahmin edilmesini sağlıyor.

Sonrasında ise bu davranışlardan yola çıkarak, potansiyel kullanıcıların satışa dönüşmesini mevcut müşterilerinizin de daha fazla satın alması için gerekli aksiyonları alabiliyorsunuz.

Enhencer kurucuları: Barış Sürücü ve Olcay Öztürk

Eticaret, perakende ve finans sektörlerindeki firmaların digital satış kanallarına yoğunlaşmasıyla satın-alma davranışlarına yönelik verilerin hızlı büyüdüğü görülmekte. Ancak, bir çok kurumda hangi müşterinin hangi ürünü tercih edeceği veya hangi müşterinin satın alma yapıp yapmayacağı önceden tahmin edilemiyor. Dolayısıyla, pazarlama süreçlerinde harcanan para 2-3 katına çıkıyor.

Enhencer, otomatik olarak gerçekleştirdiği veri hazırlığı ve makine öğrenmesi sayesinde tahmin süreçlerindeki maliyeti azalmayı hedefliyor. Müşteri satın-alma davranışlarının tahmin edilmesi sonucu elde edilen kitleler aksiyon modülünde kullanılarak otomatik pazarlama aksiyonları alınabiliyor.

Enhencer kurucuları sundukları değer önerisiyle ilgili “Rakiplerimizden farklı olarak herhangi bir veri bilimciye ya da danışmana ihtiyaç duymadan milyonlarca KOBİ’ye bu hizmetleri sunabiliyor.” dediler.

Türkiye’de Haziran 2020’de girişimlere yapılan yatırımlar

Türkiye’de Haziran 2020’de girişimlere yapılan yatırımların olduğu bir listedir. Açıklanan verilere göre bu ay içerisinde 13 girişime yatırım yapılmış.

  1. VRLab
  2. Yollando
  3. Kadınların Elinden
  4. Spirohome
  5. Meditopia
  6. Veloxia
  7. Vomsis
  8. BrandFace
  9. DigiME
  10. Robomotion
  11. Invidyo
  12. VAR Online
  13. Goodsted