Ana Sayfa Blog Sayfa 706

Yerli fintech Ozan’ın yeni CEO’su Ömer Suner oldu

Türkiye’den başlayarak global arenaya iddialı bir giriş yapmaya hazırlanan ve Ozan markasıyla, son kullanıcılar ile küçük ve orta ölçekli işletmelere finansal çözümler sunan Ozan Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para A.Ş’de, CEO ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine finansal teknolojiler alanında Türkiye’nin en deneyimli isimlerinden Ömer Suner getirildi.

Lisans eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi Ekonomi bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Yeditepe Üniversitesi MBA programında tamamlayan Suner ardından Stanford Universitesi’nde “The Stanford-Endeavor Innovation and Growth” programına katıldı. Kariyerine, Türk Ekonomi Bankası (TEB) Alternatif Dağıtım Kanalları departmanında başlayan Suner, ardından uzun yıllar Samsung Electronics Türkiye’nin tüm ürün gruplarının pazarlamasından sorumlu üst yöneticiliği ile devam etti.

Suner ayrıca, 2012 yılından itibaren Türkiye’deki finansal teknoloji alanının önde gelen girişimlerinden olan ininal ve iPara’nın CEO ve yönetim kurulu üyeliği görevlerini üstlendi.

Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED)’in kurucu ekibinde ve yönetim kurulunda da yer alan Suner, aynı zamanda Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER)’in de Yönetim Kurulu’nda görev almaktadır. Ömer Suner ayrıca, üyesi olduğu Endeavor Türkiye bünyesinde, sürdürülebilir ekonomik kalkınma amacıyla seçilmiş etkin girişimcilere ivme kazandırmak üzere mentorluk yapmaktadır.

Yeni nesil finansal teknolojiler (fintech) girişimi olan “OZAN”, tüm dünyada son kullanıcılar ile küçük ve orta ölçekli işletmeleri finansal servislerle buluşturmak amacıyla kuruldu. 2020 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) denetiminde ve gözetiminde lisanslı bir kuruluş olarak faaliyetlerine başlayan “OZAN”, tüm Ar-Ge çalışmalarını Türkiye’de gerçekleştiriyor. İngiltere’de Financial Conduct Authority (FCA)’den Electronic Money Regulations (FRN 900482) kapsamında e-para lisansına da sahip olan “OZAN”, son kullanıcılara ön-ödemeli kartın yanında mobil cüzdan aracılığı ile hesap açma, para transferi, temassız ödeme, yurt içi ve yurt dışı fatura ödeme, online hediye kartı ve e-pin gibi hizmetler sağlarken, bu çözümlere ek olarak Sanal POS ve Mobil POS ürünleriyle de küçük ve orta ölçekli işletmeleri finansal servislerle buluşturmayı hedefliyor.

Cambly kurucularından Sameer Shariff “2025’te online eğitim pazarı 350 milyar doları aşacak”

Tüm dünyada 25 binin üzerinde eğitmeni ve 10 milyonu aşkın kullanıcısı bulunan İngilizce eğitim uygulaması Cambly, İngilizce öğrenme deneyimini yeniden şekillendiriyor. Her seviyeye uygun yepyeni ders programları ile Cambly daha önce hiç İngilizce konuşmayanları ilk dersten itibaren konuşturmayı hedeflerken, Türkiye’de online eğitim pazarındaki lider konumunu da güçlendiriyor.

İster sıfırdan başlayacak isterse orta veya ileri seviye olsun İngilizce öğrenmek isteyen herkes uzman eğitmenler tarafından tüm seviyelere göre hazırlanmış yeni ders programlarıyla İngilizce öğrenebilecek; dil bilgisi, kelime bilgisi, dinleme, okuma ve akıcı konuşma yeteneklerini aynı anda geliştirebilecek.

Yeni eklenen ders programları ile daha önce İngilizce konuşma deneyimi yaşamayanların ilk dersten itibaren İngilizce konuşması, daha ileri seviyede İngilizce konuşanların ise daha akıcı ve özel programlarla kendini geliştirmesi hedefleniyor. Kullanıcılar seviyelerine ve ilgi alanlarına göre hazırlanmış ders programlarına kayıt olabiliyor. İş İngilizcesine özel hazırlanan ders programlarında profesyonel iletişim yetkinliği oluşturmak amacıyla gerçek yaşamda karşılaşılan iş durumlarını canlandırmaya odaklanılırken; kullanıcılara telefon konuşmalarından toplantılara, sunumlardan iş mülakatlarına, liderlikten takım çalışmasına kadar pek çok konuda kariyerine yardımcı olabilecek içerikler sunuluyor. Diğer ders programlarında ise filmlerden sağlığa, çevreden teknolojiye kadar bir dizi güncel konuda kelime dağarcığının geliştirilmesi ve konuşmanın akıcı seviyeye taşınması amaçlanırken, IETLS’e hazırlık programı ile de gerçek IELTS sorularıyla kullanıcılara tam bir sınav deneyimi yaşatılıyor.

Cambly’de ayrıca derslerde hangi konuların işleneceğini günler öncesinden görmek, hazırlık slaytları ile derse hazırlık yapmak, soru-cevap, canlandırma, oyun ve tekrar yöntemleriyle derslerden en yüksek verimi almak mümkün. Derslerden sonra geçmiş ders kayıtlarına ve slaytlara da kullanıcılar History/İlerleme bölümünden ulaşabiliyor. Öte yandan yenilenmiş ders programlarını keşfetmeniz için Cambly, 45ders kodu ile sınırlı sayıda kişi için geçerli 12 aylık aboneliklerde yüzde 45 indirim sağlıyor. Ayrıca ilk kez deneyecekler için de aynı kod ile ilk 10 dakika deneme dersi hediye olarak sunuluyor. Daha detaylı bilgiye ise uygulamanın kendisinden ya da web sitesinden ulaşılabiliyor.

Emre Şimdi “Hedefimiz Türkiye’yi İngilizce Yeterlilik Endeksinde daha üst sıralara taşımak”

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Cambly Türkiye Ülke Müdürü Emre Şimdi “Dünya İngilizce Yeterlilik Endeksi’nde Türkiye maalesef 100 ülke arasında 79’uncu sırada bulunuyor. Türkiye’nin endenkste daha üst sıralara yerleşmesine katkıda bulunmak için Cambly Türkiye olarak programlarımızı sıklıkla güncellemeye devam ediyoruz. Ülkemizdeki İngilizce yeterliliğini artırmayı ve bu şekilde global bilgi birikiminden yararlanılmasını, daha çok üretim ve ihracat yapılmasını, refah seviyesinin artmasını hedefliyoruz. Konuşarak İngilizce öğrenme misyonumuza ders planlarını da dahil etmeyi, üyelerimizin planlı ve düzenli bir şekilde İngilizcelerini geliştirmelerini, kariyerlerine ve hayatlarına katma değer katmayı amaçlıyoruz” dedi.

“2025’te online eğitim pazarı 350 milyar doları aşacak”

Bugün Cambly ile dünya genelinde 10 milyonu aşkın kullanıcılarının dünyanın dört bir yanından uzman eğitmenlerle uygun şartlarda, evlerinden çıkmadan İngilizce eğitimi alabildiğine dikkat çeken Cambly Kurucu Ortağı Sameer Shariff ise şunları söyledi: “Pandemi öncesinde yapılan araştırmalar dünyada online eğitim pazar büyüklüğünün 2025 yılında 350 milyar dolara ulaşacağına işaret ediyordu. Ancak içinde bulunduğumuz pandemi dijitalleşme sürecine büyük bir ivme kazandırdı. Dolayısıyla 2025’te pazar büyüklüğünün beklentileri aşacağını öngörüyoruz. Bizler de kullanıcılarımıza daha iyi bir deneyim yaşatmak için çalışmalarımızı hızlandırdık. Dün ve bugün olduğu gibi gelecekte de kullanıcılarımıza daha iyi bir eğitim platformu sunmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Arıkovanı’nda fonlamaya açılan Byqee, 34 bin TL’lik hedefini tamamladı

Sizlere geçtiğimiz günlerde hikayesini ve Arıkovanı’nda fonlamaya açıldığını paylaştığımız, bisikletlerinizi elektrikli bir araca dönüştüren kit Byqee, 34 bin TL‘lik hedefini dün akşam itibariyle tamamladı.

Projenin kampanya süresinin tamamlanmasına da yaklaşık 21 gün var. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Girişimciler için iyi bir motivasyon olan bu hedef, Türkiye’den teknoloji üreten yeni girişimler çıkabileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Önümüzdeki dönemde seri üretime geçecek kurucular için artık yepyeni bir süreç başladı.

Arıkovanı gibi platformlar, teknoloji odağında girişimlerin desteklenmesi konusunda iyi bir cansuyu veriyor.

Şahin Boydaş “Amerika’da başarılı olan bir girişimi kopyalayıp Türkiye’de uygulayın”

Silikon Vadisi’ndeki Türk girişimcilerden Şahin Boydaş ile ürettiğimiz video içeriğin ikincisini YouTube kanalımızda yayınladık. Bu videoda; yurt dışındaki bir girişimi aynı şekilde kopyalayıp Türkiye’de uygulayabileceğimizden bahsediyor. Ayrıca girişimcilerin gerçekten bir kuluçka merkezine ihtiyacı var mı konusunda çeşitli açıklamalar yapıyor.

11Sight: Web siteniz üzerinden müşterilerle görüntülü görüşme yapmanızı sağlayan girişim

Yerli girişim 11Sight, tek tıkla başlatılabilen bir görüntülü etkileşim platformudur. Diğer görüntülü görüşme sistemlerine göre farkı, son kullanıcıların herhangi bir uygulama yüklemesine ve herhangi biri ile ilişki kurmasına gerek olmadan görüntülü görüşmeyi başlatabiliyor olmasıdır.

11Sight, görüntülü görüşmenin satış artırıcı bir enstrüman olarak kullanılabilmesine olanak sağlıyor. Bazen satın almak istediğiniz ürünle ilgili aklınıza takılan soruları canlı chat üzerinden doğru ifade edemeyebiliyorsunuz, ya da uzun uzun yazmaktan üşeniyorsunuz. 11Sight ile bir ürün satın almak isteyen müşteriler, doğrudan ve bir uygulama yüklemeden, direkt tarayıcı üzerinden satıcıya bağlanarak aklındaki soruları soruyor.

Aleks Göllü, Farokh Eskafi ve Ercan Gümüş tarafından Ocak 2016’da San Francisco’da kurulan ve  girişim, öncelikli sektörünün otomotiv olduğunu öğrendik. Otomotiv sektörünün yanı sıra; gayrimenkul, sağlık ve finans sektörlerinde de aktif müşterileri bulunuyor. Yeni dönemde entegrasyonlarla farklı sektördeki müşterilere de hizmet vermeyi planlıyor.

11Sight sistemi nasıl çalışıyor?

Siz satıcı olarak platforma üye olduktan sonra web sitenize sistemin size özel tanımladığı butonu ekliyorsunuz. Potansiyel müşterileriniz, web sitenize girdikten sonra o butona tıklayarak, sizinle kendi cep telefonunuz üzerinden arama gelir gibi (örn: facetime vb.) tarayıcı üzerinden görüşme sağlıyor. Yani müşteriler canlı desteğe bağlanır gibi, arama yaparak görüntülü olarak bağlanıyor. Bu sistemi birden fazla cihaza entegre edip, ekibinizdeki birden fazla kişiye yönlendirebiliyorsunuz.

Ercan Gümüş hedefleriyle ilgili yaptığı açıklamada “İlk hedefimiz öncü sektörlerimiz olan Otomotiv, Emlak, Finans ve Sağlık alanında görüntülü görüşme hizmeti veren, güvenilen bir marka olmaktır. Bu sektörlerin lider markalarıyla birlikte çalışarak başarı hikayeleri yazmak istiyoruz. Otomotiv sektöründe web sitesinden gelen satışları 2 katına çıkarmayı başardık. Bu başarıyı Emlak, Finans, Eğitim gibi sektörlerde de yakalamayı hedefliyoruz.

Sağladığımız maliyet avantajını daha fazla firmaya göstererek onları da ileri taşımak istiyoruz. Seyahatleri azalttığımız için karbon salınımını azaltarak çevreye faydalı bir iş yapıyoruz. Bu yüzden ne kadar geniş bir kitleye hitap edersek, Dünya’mıza o kadar faydalı olabiliriz. Mevcut durumdan kaynaklı bize oluşan talebin rüzgarını arkamıza alıp gerek şirket değeri anlamında gerekse müşteri sayımız anlamında hızlı büyümemizi devam ettirmek istiyoruz. Şu anda Amerika, İngiltere, Türkiye, Dubai ve Hindistan’da hizmet veren bir girişimiz, bu yıl 2 ülkeye daha açılmak istiyoruz.” dedi.

11Sight; Türkiye’de daha önce Istanbul Startup Angels, Keiretsu Forum Türkiye ve Nexus Ventures‘tan yatırım aldı.

Rapunzel: Güzellik hizmetlerini istediğiniz yere çağıran yerli girişim

Rapunzel, kullanıcıların ihtiyaç duyduğu anda ve bulunduğu yerde güzellik hizmeti almasını sağlayan bir girişimdir.

Barış Bilen Vural​, ​Zeynep Asalı Vural​, ​Utku Özay​ ve ​Nuran Şükran Pakdemirli​ tarafından kurulan ​Rapunzel​, yaklaşık 6 ay içinde geliştirildi. Tüm kuaför ve güzellik hizmetleri uygun fiyatlarla tek bir platformda topluyor.

Rapunzel ile seçtiğiniz yer ve saatte manikür, pedikür, cilt bakımı, ağda, microblading, kalıcı uygulamalar gibi pek çok hizmeti istediğiniz güzellik uzmanının profilini ve referanslarını inceleyerek alabilirsiniz. Rapunzel’deki tüm güzellik uzmanları profesyonel operasyon ekibi tarafından mülakatla onaylanmış, uzmanlık sertifikaları ve adli sicil kayıtları kontrol edilmiş ve gerekli eğitimleri almış profesyonel kişilerden oluşuyor. Sadece kadın güzellik uzmanları sisteme dahil ediliyor ve sadece kadın kullanıcılar Rapunzel’den hizmet alabiliyor.

Önümüzdeki dönemde kozmetik markaları ile işbirlikleri yapmayı da planlayan Rapunzel, uçtan uca bir deneyim sunmayı hedefliyor. Paylaşılan bilgilere göre 25 kişilik bir ekip tarafından yönetilen Rapunzel platformunun içinde şu an için 100’e yakın güzellik uzmanı bulunuyor.

Rapunzel kurucusu ve CEO’su Barış Bilen Vural, Rapunzel uygulaması ile hem kuaförlerin ve güzellik sektörünün dijital dönüşümünü gerçekleştirmeyi hem kadın istihdamını ve ekonomiye katılımı artırmayı hedeflediklerini belirtti.

Türkiye’deki diğer örnekleri olarak Beautico ve Melo‘yu inceleyebilirsiniz.

Prof. Hüseyin Şeker’in de ekipte olduğu yapay zeka girişimi Bubo.AI, 650 bin Pound yatırım aldı

Şirketlerin ürünlerini fiyatlandırma yönteminde yenilikçi bir modelle yaklaşan İngiltere merkezli Bubo.AI, ilk turda Mercia liderliğinde Northern Powerhouse Investment Fund ve NPIF – Mercia Equity Finance yaklaşık 650 bin Pound (720 bin Euro) yatırım aldı.

Girişim aldığı bu yatırımı, Kuzey Amerika ve Avrupa’da girmedikleri pazarlara odaklanarak ve uluslararası büyümeyi hızlandırmak için kullanacak.

Daha öncesinde küresel bir otomobil parçaları tedarikçisi için bir fiyatlandırma sistemi oluşturmak için birlikte çalışan seri girişimci Alan Timothy ve Polonyalı veri analisti Marcin Lisowski tarafından 2019 yılında Middlesbrough merkezli kurulan Bubo.AI, müşterilerin davranışlarını analiz etmek ve ne ödemeye istekli olduklarını anlamak için yapay zeka kullanan bir platformdur. Satış personeline en uygun fiyatı önerir. Şirket ayrıca gereksiz indirimlerden kaçınmak için de satış personelini desteklemektedir.

İnşaatçılar, gıda hizmetleri gibi toptancılar ve distribütörler için tasarlanan bu platform, fiyatlarını maliyet veya diğer yöntemlerden ziyade müşteri değerine dayandırarak ortalama şirkletlere yüzde 3 kar artışı sağlıyor.

İki girişimci Alan ve Marcin; kendi fikirlerini geliştirmek ve hazır bir çözüm oluşturmak için, önde gelen Yapay Zeka (AI) uzmanı Türk Profesör Hüseyin Şeker (fotoğrafta en solda) ve eski Microsoft’un kıdemli pazarlama yöneticisi David Shell ile güçlerini birleştirdi.

2019’da piyasaya sürülen Bubo.AI, şimdi Tarmac dahil birçok müşteri tarafından kullanılıyor, şirket ise fiyatlandırmada AI kullanımını teşvik etmek için Teesside University ve diğer kurumlarla ortaklıklar kurdu.

Bubo.AI’ın CEO’su olan ve aynı zamanda i-snapshot yazılım firmasının kurucusu olan Alan Timothy, “Fiyatlandırma daha önce karanlık bir sanat gibi görünüyordu ve geleneksel yaklaşımlar hem sorunlu hem de çok etkili değildi. Şirketlerin, kendi rakipleriyle fiyat uydurmaya çalışması, özellikle bir düşüşte fiyat erozyonuna yol açarken, satış personeli de genellikle hedefleri tutturmak için indirim yapmaya başvuruyor. Sunduğumuz bu çözüm, şirketlere gelir elde etmelerini ve Covid sonrası dünyadaki karlılık için bir yol haritası oluşturmaları için anahtar olabilecek müşteri değerine dayalı fiyatlandırmayı sunuyor.”

Kuzey Enerji Santrali Yatırım Fonu projesi (Northern Powerhouse Investment Fund), 2014-2020 Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonları Büyüme Programı ve Avrupa Yatırım Bankası kapsamında Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu (ERDF) tarafından finanse edilen Avrupa Birliği tarafından finansal olarak desteklenmektedir.

Türk girişimcinin kurduğu Fango, Avustralya merkezli Yabb tarafından satın alındı

Türk girişimci Gökhan Çeliker‘in kendi LinkedIn hesabında yaptığı açıklamaya göre San Francisco’da kurduğu Fango, Avustralya merkezli sosyal ağ ve mesajlaşma uygulaması girişimi Yabb tarafından satın alınmış.

Bu satış Fango ve Yabb’ın bloglarında resmi olarak duyuruldu.

Yabb CEO’su Kenneth Ting, “Yabb, kendisini diğer sosyal ağlardan reklamsız bir platform olarak ayırıyor. Gökhan Çeliker ile ekibi canlı ve etkileşimi yüksek bir topluluk oluşturup son teknoloji olan bir platform geliştirdi. Gökhan gerçek bir vizyonerdir ve çok az insanın sosyal etkileyicilerin gücünü anladığı bir zamanda Fango’yu hayata geçirmiştir. Bu satın alma bize muazzam bir başlangıç ​​sağlayacak.” dedi.

Satın alınmanın değeriyle ilgili de henüz bir açıklama yapılmadı.

Gökhan, Fango’nun satışıyla ilgili yaptığı açıklamada;

Fango‘nun; Singapur, Taipei ve Kuala Lumpur’da ofisleri bulunan, merkezi Sidney, Avustralya’da bulunan ücretsiz bir sosyal ağ ve anlık mesajlaşma uygulaması olan Yabb tarafından satın alındığını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.

Yıllar boyunca büyük bir yolculuk oldu! Geriye dönüp baktığımızda, 1.28 milyar takipçisi olan 40.000’den fazla içerik oluşturucu ile bağlantı kurduk ve 3.000’den fazla markalı kampanyaya ev sahipliği yaptık.

Fango’yu hayata geçirmek için yorulmadan çalışan ve onu harika bir şirket yapan 40’tan fazla tutkulu kişiden oluşan küresel ekibimize teşekkür ederiz.

Topluluğumuza teşekkür ediyoruz; inanılmaz içerikler oluşturan içerik üreticileri, kampanyaları mümkün kılan markalar ve onları beğenen hayranlar. Bütün bunlar bizi daha çok çalışmaya devam etmeye motive etti.

İnsanların sevdiği yaratıcıları ve markaları güçlendirme misyonumuza inanan ve yol boyunca bize yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz.

Sensiz bu başarıyı elde edemezdik. Hepinize çok teşekkürler. Sonsuza dek minnettarım” dedi.

Natro, Danimarka merkezli team.blue tarafından satın alınıyor

Yapılan resmi açıklamaya göre, yerli hosting şirketi Natro, Danimarka merkezli team.blue tarafından satın alınıyor. Satın almanın değeri henüz açıklanmadı.

1999 yılında kurulan Natro, Türkiye’nin önde gelen hosting sağlayıcılarından biridir. Alan adları, web barındırma çözümleri, e-posta, sanal sunucular ve çeşitli güvenlik çözümlerini içeren kapsamlı bir ürün yelpazesine sahiptir. 120 binden fazla müşterisi ve 500 binden fazla alan adının kayıtlı olmasıyla, birden fazla segmentte pazarda lider konumda olan şirketlerden biridir.

Türkiye’deki web barındırma ve uygulama segmentinin 80 milyondan fazla potansiyel müşterisi var. Geçtiğimiz yıllarda iyi bir ilerleme kaydeden şirket, gelecek vaat eden bir ortamda mükemmel büyüme potansiyeli sunuyor.

team.blue, Natro hisselerinin yüzde 100’ünü alıyor. İstanbul ofisinde Nedim Mitrani liderliğinde 70 çalışanı bulunan şirket, aynı şekilde devam edecek. Team.blue ile birlikte Natro, bölgede daha fazla büyüme için iddialı planlarını sürdürmeye devam edecek.

İşletmeler, Yeni Normal olarak adlandırılan sürece nasıl adapte olabilir?

Konuk Yazar Şerif Ali Enes Yolcu, yerli girişim Udentify’da pazarlama bölümünde çalışmaktadır.

Koronavirüs rutinlerimize yerleştikçe, perakende şirketleri nasıl çalıştıklarını yeniden şekillendiriyor. Bugünlerde mağazalar tekrar açıldı. “Yeni Normal” ile başa çıkmak için bazı önlemler uygulanıyor. Peki, açık mağazalarda dikkat edilmesi gereken diğer noktalar nelerdir? Süreci daha başarılı hale getirmek için hangi önlemler uygulanabilir? Yeni normale hazırlanmak için daha fazla bilgi edinin:

Yeni Normalle Başa Çıkma: COVID-19 Sonrası Döneme Nasıl Adapte Oluruz?

Koronavirüs rutinlerimize yerleştikçe, çoğu şirket çalışma düzenlerini yeniden şekillendirmesi gerektiğinin farkına vardı. İşletmeler, ürün yelpazelerini çeşitlendirmekten ve eve teslimat imkanlarını artırmaktan, acilen fiziksel mağazalarına online kanalları da eklemeye kadar, pandemiye çeşitli şekillerde uyum sağlıyorlar. “Yeni Normal” ile başa çıkmak için bazı önlemler uygulanabilir.

Hayat “Yeni Normalde” Şekilleniyor

COVID-19’dan derin bir şekilde etkilenen hayatımız “yeni normal” şartlarına adapte olarak normalleşiyor. 20 nisanda Almanya’da mağazalar kısıtlı bir şekilde açıldı. Ancak 2 ayı aşkın süreden sonra başlayan yeni normal hayatta eskisine göre değişen çok fazla şey oldu. Yeni normalde en çok etkilenen sektörlerden birisi ise perakende oldu. İnsanların bir araya geldiği, sosyal mesafenin korumasının çok önemli olduğu restoran, avm, spor salonu gibi yerlerde hayat eskisi gibi olmayacak en azından bir süre.

Peki yeni tedbirler ne kadar sürecek? Bu konuda uzmanların görüşlerine baktığımızda aşının bulunmasının ekim ayını bulabileceği belirtiliyor. Yayılım hızı ne kadar yavaşlarsa yavaşlasın bu salgının kesin bir çaresinin bulunamaması hayatımızın en az 4 ay boyunca tedbirlerle devam edecek olduğunu gösteriyor.

Yeni normalde değişen koşulları incelediğimizde birçok uygulamanın değiştiği görülüyor. Değişen müşteri davranışları, online alışverişe olan ilgi bunlardan bazıları…

Öncelikle salgının başladığı andan günümüze kadar olan zamanda perakendedeki değişimleri inceleyelim. Ocak ortalarında Çin Wuhan’da başlayan şubat ayında Çin’e ve ondan sonra dünyaya yayılan COVID-19 ardından Avrupa ve Amerika’da etkisini sürdürdü. Çin’de karantina son buldu, yeni normal başladı. Perakende alanında dikkat çeken olgu online perakendenin COVID-19 öncesine göre büyük artış gösterdiği. Avmler açılmış olsada termal kameralar ve müşteri sayısının kontrol altında tutulması dikkat çeken tedbirlerden.

Almanya’da Yeni Normal

Almanya’da 20 Nisan’da perakende alanı 800 metrekareye kadar olan dükkanların halka açılmasına izin verildi. Ancak sosyal mesafenin korunmasına yönelik sıkı önlemler devam etti ve insanlar mağazalarda ve toplu taşıma araçlarında maske takmaya teşvik edildi.

Müşteri sayı sınırlamalarına ve sosyal mesafeleri korumaya özellikle dikkat edildi. Kısaca, özellikle Berlin’deki önlemleri incelersek:

  • 23 Mart 2020’de yürürlüğe giren temas kısıtlamaları yürürlükte kalacak, yani bölge sakinleri evlerini sadece belirli koşullar altında terk edebilecek,
  • Berlin’in toplu taşımasında 27 Nisan 2020’den itibaren maske takmak veya burun ve ağız üzerinde benzer korumalar kullanmak zorunlu oldu. Bu bağlamda, Berlin diğer şehirleri ve federal eyaletleri takip ediyor. Ancak mağazalarda maske takmak sadece tavsiye edildi zorunlu hale getirilmedi.
  • Perakende satış işletmelerinin her müşteri için yaklaşık 20 metrekare tahsis etmesi gerekiyor.

Ancak bu tedbirlerin daha da gevşetilmesi ve sıkılaştırılması, yayılım oranının belli bir değerin altında tutulmasında yatıyordu. Angela Merkel’in o dönemki açıklamalarına bakarsak tedbirlerin gözden geçirildiğini ve yayılım oranının değişimine göre karar verildiği anlıyoruz.

Ülkenin halk sağlığı otoritesinin Nisan ayındaki son durum raporuna göre, Almanya’nın son R0 (üreme faktörü) Nisan ayının ilk Pazartesi günü bir önceki güne göre 0,9’dan 1,0’a yükseldi. Bu, virüsü olan her kişinin ortalama 1.0 kişiyi enfekte ettiği anlamına gelir. Ancak sonraki günlerde kontrol altında tutulan yayılım oranı ile hayat kontrollü şekilde devam ettirildi.

Diğer Ülkelerde “Yeni Normal”

Almanya Avrupa’da mağazaların tedbirli şekilde tekrar açıldığı ilk ülke oldu. ABD ve diğer Avrupa ülkeleri Almanya’daki durumun gidişatına göre hareket ettiler. Amerika’daki güncel tedbirler kısaca marketlerde limitli kişi alınması ve sosyal mesafenin korunması olarak sıralanabilir.

Bu tedbirler yayılımı azaltmak ve insanların ihtiyaçlarını güvenli bir şekilde sağlamasını amaçlaması açısından önem arz ediyor.

Ayrıca online alışverişte gerçekleşen yüksek artış, nakliye operasyonlarının hayatımızda ne kadar hayati öneme sahip olduğunu gösterdi. Hatta Amazon, logistik operasyonları başarılı bir şekilde yürütmek için bu periyotta temel ve medikal ürünler dışında yeni stok çekmeme kararı aldı.

Türkiye’de “Yeni Normal”

Türkiyede ise avmler ve mağazaların çoğunluğu 19 martta yayınlanan genelgeden Mayıs ortasına kadar kapalı kaldı. Bu dönemde online platformlarda satışlarını sürdüren firmalar olduğu gibi, siparişleri tamamıyla durduran firmalar da oldu. 11 Mayıs’tan itibaren mağazaların temkinli bir şekilde açılması gündeme geldi ve Mayıs ortasında mağazaların bir kısmı açıldı. Haziran başı ile birlikte açılmayan mağaza kalmadı diyebiliriz. Ancak bu önlemlerin gevşetilebileceği anlamına gelmez. Şimdi tedbirlere uymak öncekinden daha önemli. Önlemler, yayılmayı azaltmak için sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir. Marketlerde uygulanan sosyal mesafelendirmenin mağazalarda da kesinlikle uygulandığına emin olunmalıdır.

Ayrıca dikkat edilen başka hususlar da var :

  • Avm girişlerinde sıcaklık kontrolü yapılmakta.
  • Maskesiz şekilde girilmesine hiç bir şekilde izin verilmeyecek.
  • Mağazalarda limitli sayıda müşteriye hizmet verilecek.
  • Çocuk oyun alanı, sinema, eğlence alanı ve mağazaların giyinme kabinleri ilk etapta kullanım dışı olacak.
  • Restoran, kafe gibi maskenin çıkarılmasının gerektiği mağazalarda masalar arası mesafe bırakılmalı ve hizmet edilen müşteri sayısı limitli tutulmalı.

Peki açılan mağazalarda dikkat edilmesi gereken diğer noktalar neler? Sürecin daha başarılı şekilde yürütülmesi için ne tedbirler uygulanabilir?

Öncelikle çalışan sağlığına çok dikkat edilmeli ve koruyucu ekipmanlar azami şekilde personele sağlanmalı. Havalandırma sistemlerinin sağlıklı çalıştığından emin olunmalı, düzenli bakımları yapılmalı. Uzun süreli klimalı ortamda bulunulması bulaşıcılık açısından risk teşkil ettiğinden mağazada uzun süreli vakit geçirmelere dikkat edilmeli.

Kasa alanına koruyucu pleksiglas konularak müşteri ile en uzun süre temas edilen alanda bulaşıcılığın önüne geçilmesi sağlanmalı. Sosyal mesafe kuralının sıkı bir şekilde uygulanması sağlanmalı.

Mağaza içerisine bilgilendirici panolar asılmalı. Müşteri ve personelin bilinçlendirilmesi sağlanmalı. Ayrıca mağaza içerisinde anonslar yapılarak farkındalık oluşturulmasına katkıda bulunulabilir. Reyon aralarında sosyal mesafenin korunduğundan emin olunmalı. Düzenli aralıklarla reyon kapasiteleri kontrol edilmeli ve gerekli durumlarda geçici süre reyona müşteri alımı durdurulmalı.

Müşterilerin kendi kendine ödeme yapabileceği kasalar ve bilgilendirici kiosklar mağaza içerisinde hayata geçirilerek insan temasının en aza indirilmesi sağlanabilir. Mağaza içerisindeki her alanın dezenfektasyonuna dikkat edildiği gibi çok fazla temasta bulunulan kasa ve kioskların da temizliğine dikkat edilmelidir.

Kredi kartı veya bankamatik kartı kullanılması önerilir. Bu şekilde, faturaları teslim etmeniz veya nakit paraya temas etmeniz gerekmez. Şirketin ödeme uygulaması veya Apple Pay gibi sanal ödeme sistemi varsa, uygulama üzerinden ödemeyi teşvik etmek için küçük bir indirim olabilir. Bu sayede temas en aza indirilir.

İade alınacak ürünlerin dezenfektesyonu sağlanmalıdır. Ayrıca ilk etapta açılması tavsiye edilmeyen deneme kabinleri sonraki aşamalarda açıldığında kısa ve sık aralıklarla temizlenmelidir. Ayrıca tekstil sektöründe iade alınan, giyilen kıyafetlerin dezenfektasyonunun sağlanması hayati önem arz etmektedir.

Bu önlemlere ek olarak, sosyal mesafeyi korumak mağazalar için çok önemlidir. Bazı mağazalar, mağaza departmanlarında düşük trafiği sağlamak ve sosyal mesafeyi korumak için tek yönlü bir hareket oluşturmak amacıyla kat işaretlerini kullanır.

“Online satın alma mağazada teslimat” uygulamasının kullanımı artırılmalıdır. Mağaza içerisnde geçirilen zamanın azaltılması bulaşıcılığın azaltılması açısından önemlidir.

Genellikle müşteri deneyiminin bir kısmının fiziksel bir ortamda gerçekleşmesi gerekiyorsa mağazaların süreçlerinde temassız işlemleri artırması önerilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde temassız operasyon tercihi yüzde 20 arttı ve birçok işletme bu geçişe uyum sağlıyor.

Müşteri Davranışlarında Değişme

Alınacak tedbirler dışında ilerleyen süreçte müşteri davranışlarında ortaya çıkması muhtemel değişiklikler olacaktır. Öncelikle AVM’yi bir rahatlama ve vakit geçirme alanı (sosyalleşme) olarak gören müşteri belli bir süre bu beklentisine cevap alamayacaktır.

Mağazalar kapılarını tekrar açmış olsalar da, restoranlar, kafeler ve barlar sınırlı bir şekilde hizmet vermekte. Ayrıca insanlar dışarıda bir şeyler yemek-içmek konusunda hala temkinliler. Müşteriler için tüm alışveriş deneyimi değişti, çünkü bir şeyler satın aldıktan sonra bir şeyler yiyemezsin veya sinemaya gidemezsin. Bu, insanların sadece eğlenmek ve vakit geçirmek için alışverişe gidemiyor olduğu anlamına gelmektedir.

Ancak bu durum Alışveriş Merkezlerine ilgili müşterilerin gitme oranını artıracaktır. Mağazaya gelen müşteri sayısı azalsa da, dönüşüm oranlarının artacağı beklenmektedir.

Mckinsey ayrıca müşteri ve şirket tercihlerindeki değişimleri de öngörmektedir. Bu, müşterilerin yüzde 55’lik bir artışla çevrimiçi market alışverişine kalıcı olarak geçmek istediği Çin’de gerçekleşmeye başlıyor. Ayrıca Çinde COVID-19’dan sonra e-ticaret penetrasyonu yüzde üç ila altı puan arttı. İlk kez, bazı müşteriler dijital ve uzaktan alışverişi keşfettiler. Bir Çin pazar araştırma şirketi olan QuestMobile’e göre, e-ticaret kullanan 45 yaş üstü Çin’deki tüketicilerin payı Ocak’tan Şubat 2020’ye kadar yüzde 27 arttı.

Dijital ve uzaktan satın alma modellerine alıştıktan sonra, bazı müşteriler sürekli olarak bu alışkanlıklarını devam ettirmeyi veya kullanımı artırmayı hedeflemektedir. Ek olarak krizden önce meydana gelen davranışsal değişiklikleri daha da yoğunlaştırmayı planlamaktadırlar.

Şirketler COVID-19 Sonrası Nelere Dikkat Etmelidir?

Şirketler ayrıca fiziksel mağazaların oynayacağı rolü yeniden incelemelidir. Çevrimiçi satın alıp mağazadan teslim alma gibi çok kanallı satın alma seçenekleri artacaktır. Bazı mağazalar yalnızca teslimatı gerçekleştiren “karanlık mağazalara” dönüştürülebilir.

Mevcut bazı mağazalar, tesisler sunan ve tüm kanallarda alışverişi teşvik eden deneyim merkezlerine dönüşecek. Nike’ın yeni mağaza konseptini düşünün. Bu mağazalarda çeşitli sanal spor ortamlarında (yarım saha basketbol, futbol ve açık hava spor sahaları dahil), tüketiciler özel bir koçun yardımıyla en sevdikleri ürüne karar vermeye çalışıyorlar. Koronavirüsün zorla izolasyonunun bir sonucu olarak, bu çıkış şekli diğer distribütörler için bir rehber olabilir.

Son olarak, ilginç bir durum var. IKEA’nın yaptığı açıklamada, Nisan ortasında Çin’de açılan üç mağaza ve bu hafta Fransa’da açılan bir mağazadan sonra, alışveriş yapmak isteyenlerin koronavirüs kapanışlarından sonra açılan ilk dört mağazaya hücum ettiği bildirildi.

IKEA mağazalarının çoğunun yanı sıra, Ingka Group’un Avrupa, Rusya ve Çin’de 45 alışveriş merkezi vardı, Çin’deki merkezlere geri gelen ziyaretçi sayısı yıllık karşılaştırmada % 70 ila 80 idi ve bu da alışverişte hızlı bir iyileşme olduğunu gösteriyor ve alışveriş talebinin sürdüğüne işaret etmektedir.