Ana Sayfa Blog Sayfa 698

BKM verilerine göre 2020 yılının ilk yarısında 500 milyar TL’lik kartlı ödeme gerçekleşti

BKM 2020 yılının ilk 6 ayına ilişkin verilerini açıkladı. BKM’nin açıkladığı verilere göre yılın ilk yarısında 500 milyar TL’lik kartlı ödeme gerçekleşirken, elektronik eşya ve market sektörleri en fazla kartlı ödeme artışı görülen sektörler oldu. İnternetten ödemeler hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olurken, yılın ilk 6 ayında yapılan temassız ödeme adedi de geçen yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı.

Kartların kullanım alanı genişliyor

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) açıkladığı verilere göre haziran sonu itibarıyla Türkiye’de 71,9 milyon adet kredi kartı, 172,9 milyon adet banka kartı bulunuyor. Buna göre, 2019 yılının haziran ayı ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında %6’lık artış, banka kartı sayısında ise %11’lik artış görüldü. Toplam kart sayısı ise 245 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre %9 oranında artış gösterdi.

Günümüzde vergiden bireysel emeklilik ödemesine, uzaktan alışveriş imkanı sunan e-ticaretten sigorta ödemelerine ve hatta bağış ödemelerine kadar hayatın her alanında kartlarla ödeme yapılabiliyor. Bunun sonucunda, teması ve para üstü derdini ortadan kaldıran, zaman kazandıran ve üzerimizde nakit taşımamıza gerek kalmadan günlük hayatımızı kolaylaştıran kartlı ödemeler giderek yaygınlaşıyor. Pandemi döneminin de etkisiyle ödeme davranışları değişmeye devam ederken 2020 yılının ilk altı ayında kartlarla toplam 500 milyar TL tutarında ödeme yapıldı. Bu değer, önceki yılın aynı dönemine göre kartlı ödemelerde toplamda %10 büyüme olduğuna işaret ediyor. Bununla birlikte, 2020’nin ilk altı ayı 2019’un aynı dönemi ile kıyaslandığında, banka kartları ile yapılan ödemelerdeki yıllık büyümenin %32’yi bulduğu görülüyor.

Kartlı ödemelerin, yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre en hızlı arttığı sektörler elektronik eşya ve market sektörleri oldu

Kartlı ödemelerde, 2020 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre en fazla artışın hangi sektörlerde gerçekleştiği detaylı incelendiğinde, pandemi döneminde bireylerin hayat şartlarındaki değişimin kartlı ödemelerdeki etkisiyle beraber, “elektronik eşya”nın %43, “market-gıda”nın %33, “kamu/vergi ödemeleri”nin %20, “yapı malzemeleri”nin %16 ve “sigorta” sektörünün %14 büyüme ile ön plana çıktığı görülüyor.

İnternetten kartlı ödeme tutarı %24 artarak 107 milyar TL oldu

Dijital dönüşüm hızla devam ederken pandemi döneminde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen internetten kartlı ödemeler hızlı yükselişini sürdürdü. BKM verilerine göre 2020 yılının ilk altı ayında toplam 107 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldı. Buna göre internetten kartlı ödemelerde, 2019’un ilk altı ayı ile kıyasla, %24 oranında artış gerçekleşti. Yine 2019’un ilk altı aylık döneminde toplam kartlı ödemelerin %18’ini oluşturan internetten kartlı ödemelerin bu yılın ilk altı ayında payını arttırarak %21’e ulaştığı görüldü. Bu trende göre, 2020 yılı sonunda her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’sinin internetten yapılacağı öngörülüyor.

Yılın ilk 6 ayında yapılan temassız ödeme adedi 2019 yılının toplamını geçti

Hızlı, kolay ve hijyenik olması ile son dönemde yükselişte olan temassız ödemelerde, 2020’nin ilk yarısında gerçekleşen işlem adedi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı ve 563 milyona ulaştı. 2019 yılında toplam 502 milyon adet temassız ödeme gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, yılın ilk 6 ayında geçen yılın toplamında yapılan temassız ödeme adedi de geçilmiş oldu. Mağaza içi ödemelerde temassız ödemelerin payı ise %22’ye yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde %7 olan bu oranın bu seviyeye gelmesi temassız ödemelerin hayatımızın vazgeçilmez ödeme araçlarından biri haline geldiğini gösterirken, artık mağaza içi her 5 kartlı ödemeden 1’inde temassız ödemeler tercih ediliyor.

Estonya, kamu hizmetlerinde yapay zeka teknolojilerini kullanmaya başladı

1991 yılında Sovyetler Birliği’nden ayrılarak yeniden bağımsızlığını kazanan Estonya, son 20 yılda yaptığı atılımlarla geleneksel bir devletten dijital bir topluma doğru evrilmeyi başardı.

Dünyanın en gelişmiş dijital toplumu olma vizyonuyla bu alanda uzun yıllardır çalışmalar gerçekleştiren Estonya’nın yapay zeka stratejisi “KrattAI” bugün ise büyük bir dönüşüme hizmet ediyor. KrattAI, Estonya Hükümeti’nin 2014 yılında hayata geçirdiği e-oturum (e-residency) programından sonraki en büyük inovasyon projesi olarak da ayrıca dikkat çekiyor.

Estonya, vatandaşlarının kamu hizmetlerinin yüzde 99’unu dijital olarak alabilmesi için devreye aldığı yatırımlarla bugün birçok hizmeti dijital ve yapay zeka teknolojilerinden yararlanarak sunabiliyor. Teknoloji dünyasının saygın yayınlarından Wired’ın araştırmasına göre Estonya, dünyada en gelişmiş dijital toplumuna sahip bulunuyor ve ülkenin dijital devlet alanında küresel anlamda lider olduğu belirtiliyor.

Estonya’nın ulusal yapay zeka stratejisi: “KrattAI”

Estonya hükümeti yapay zeka stratejisi “KrattAI”yı oluşturmadan önce ilk olarak yapay zekanın (AI) kamu ve özel hizmetlerde kullanımını ve getirilerini araştırdı. Bu planı hayata geçirmekteki zorlukları yok etmek içinse yasal bir stratejik çerçeve oluşturulmasına karar verildi. Sonrasında bu stratejinin tam olarak hayata geçirilmesi ve kamu hizmetleri için kullanılmasına yönelik 2019-2021 döneminde 10 milyon avroyu aşkın yatırım yapılmasını kararlaştırdı.

“KrattAI”, aslında yapay zeka çözümlerinin devlet ve kamu hizmetlerinde yaygın olarak kullanılması, böylece verimlilik ve kolaylık yaratılmasını amaçlıyor. Estonya vatandaşlarının yapay zeka tabanlı sanal asistanlarla devlet dairelerindeki işlerini kolayca halletmesi amaçlanıyor. Bu strateji kapsamında şu an 30’u aşkın yapay zeka hizmeti halka sunuluyor. Tarım alanları ile ilgili analizlerin yapılmasından, pasaport başvurularına kadar birçok hizmet bu yolla gerçekleştirilebiliyor.

Estonya, Türk girişimciler için de yeni fırsatların kapısını aralıyor

Dijital dönüşüm ve girişimciliğe yaptığı yatırımlarla bugün dünyanın en iyi girişim ekosistemine sahip olan ve 1,3 milyonluk nüfusuna rağmen değeri 1 milyar doların üzerinde 4 genç teknoloji şirketi (unicorn) çıkaran Estonya, Türk girişimciler için önemli fırsatlar sunuyor.

Estonya’nın dünyada ilk kez uygulamaya geçirdiği, dünyanın herhangi bir ülkesinin vatandaşlarına resmi dijital kimlik elde etme hakkı sunan e-Residency (e-Oturum) programı, dünyanın herhangi bir yerinden Avrupa Birliği (AB) pazarında kurulmuş bir şirket olma avantajları sunarken, AB üyesi ülkelerle AB ortak pazarının sağladığı imtiyazlar ile ticaret yapma imkanı tanıyor. Programa Türk girişimcilerin ve yatırımcıların ilgisi giderek artıyor. COVID-19 süresince Türk vatandaşları Estonya’da uzaktan şirket kuranlar arasında en tepelerde yer aldılar.

Bugüne kadar 2600’ü aşkın T.C. vatandaşı ‘e-Oturum’ aldı

AB ortak pazarında iş yapmak isteyen ve diğer şirketlerle rekabet ederken geride kalmamak isteyen Türk girişimciler Estonya’nın e-Residency (e-Oturum) programı yoğun ilgi gösteriyor 2600’ü aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ‘e-Oturum’ aldığı program, dünya çapında 65 binin üzerinde kişiye ulaşırken, şimdiye kadar Türkiye’den e-Oturum (e-Residency) yoluyla kurulan şirketlerin sayısı ise 650’yi aştı.

Program, e-Residency ile kurulan bir AB şirketinin, sadece Avrupa’da faaliyet göstermesini kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında iş yaparken AB’nin hukuki çerçevesinden de yararlanmasına olanak sağlıyor.

Maserati tarihinin ilk elektrikli aracı: Ghibli Hybrid

Maserati, uzun zamandır beklenen Ghibli Hybrid’i dünya çapında düzenlenen online bir lansmanla tanıttı. Pazara sunulduğu 2013 yılından bu yana 100 bin adedin üzerinde üretilen efsanevi model Ghibli’nin hibrit versiyonu, Maserati tarihininin ilk elektrikli modeli olacak. Maserati’nin elektrifikasyon temelli yeni otomobil üretimi stratejisinin ilk örneği olan Ghibli Hybrid, Eylül ayından itibaren Torino’da yer alan Avvocato Giovanni Agnelli Fabrikası’nda üretilmeye başlanacak.

İtalya’nın Modena kentindeki Maserati Innovation Lab bünyesinde geliştirilen Ghibli Hybrid, Centro Stile Maserati (Maserati Tasarım Merkezi) tarafından dizayn edildi. Ghibli Hybrid’in tasarımında; hibrit teknolojili araçların temsil ettiği yeni dünyayı tanımlayan mavi renk göze çarpıyor, kapı kolları ve çamurluklarda ise krom detaylar yer alıyor. Efsane üç dişli mızrak logosu (Trident) önde daha belirgin konumlanırken, yine önde bulunan üç adet hava girişi, Brembo imzalı fren kaliperleri ve sütundaki yıldırım işareti de mavi dekoratif detaylarla renklendiriliyor. Arka bölümde marka kimliğinin bir parçası olan ve geçmişte üretilen konsept otomobillerden 3200 GT ve Alfieri’de yer alan “Bumerang” tasarımlı stop lambası dikkat çekiyor. İç mekanda ise mavi renk koltukların işlemeli dikişlerinde göze çarparken, üç dişli mızrak da koltuk başlıklarında, kapı döşemelerinde ve gösterge panelinde aracın Maserati karakterini vurguluyor. Otomobilin konsolunda ise spor direksiyon ve inox spor pedallar, spor deri ön koltuklarla tamamlanıyor. Vites bölmesinde iki adet bardak tutucu, bir 12 Volt soketi ve medya içeriklerine erişim sağlayan SD kart okuyucusu, USB soketi ve aux girişi bulunan iklimlendirme kontrollü akıllı telefon yuvası yer alıyor.

Zirvedeki sürüş konforu

Maserati, sahip olduğu DNA ile mükemmel bir uyum içinde olacak şekilde, öncelikle performansı iyileştirmeye, yakıt tüketimini ve emisyonları azaltmaya odaklanan hibrit bir çözüm seçti. Kullanılan hibrit teknoloji, hareket halindeyken otomobilin biriktirdiği kinetik enerjiden faydalanarak onu geri kazanıyor; yavaşlama ve frenleme sırasında elektrik enerjisine dönüştürüp aküye depoluyor. Ghibli Hybrid’de bulunan sıralı dört silindirli 2.0 litre hacimli turbo benzinli motor, yavaşlama ve fren anında kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek enerji geri kazanımı sağlayan 48 Volt beslemeli elektrikli sistem ile destekleniyor. Maserati’nin 48 Volt hibrit sistemi; BSG (kayış marş jeneratörü), batarya, eBooster ve bir adet DC/DC dönüştürücü olmak üzere 4 ana bileşenden oluşuyor. Performans, verimlilik ve sürüş keyfi arasında kusursuz bir denge kuran bu sistem içerisinde alternatör görevi gören BSG, yavaşlama ve fren anında oluşan kinetik enerjiyi geri kazanarak bataryayı şarj ediyor. Bu çözüm kendi segmentinde benzersiz olmakla birlikte, performans, verimlilik ve sürüş keyfi arasında mükemmel bir denge oluşturmasıyla yeni nesil güç aktarma organlarında bir ilki temsil ediyor. Batarya ise sağlamış olduğu ek güç ile motoru destekleyen eBooster’i besliyor. Ghibli Hybrid; çok silindirli bir motorun gaz tepkilerini, dizel motorun alt devirdeki yüksek çekiş gücünü ve de keyifli bir sürüşü aynı potada birleştiriyor. 1.500 d/d’da 450 Nm tork üreten 330 HP gücündeki motor, yeni Ghibli Hybrid’e sadece 5,7 saniyede 100 km’ye ulaşma ve 255 km/s maksimum hıza ulaşma imkanını tanıyor. Ghibli Hybrid yolcuları, özel yankılayıcılarla optimize edilen egzoz sistemi sayesinde Maserati’ye özgü motor sesinin ve gaz geçişlerinin keyfini sürebiliyor.

“Maserati Connect” Programı ilk kez Ghibli Hybrid’de

Maserati, Ghibli Hybrid ile birlikte otomobil ve sürücü arasında bağlantı kuran yeni “Maserati Connect” programını da ilk kez devreye alıyor. Program kapsamında sürücüye her an bilgi aktarımı gerçekleşiyor. Yazılım paketlerini de güncelleyebilen program, aracın tüm mekanizma ve sistemlerini kontrol ederek acil durumlarda ilgili birimlerinin haberdar olmasını sağlıyor. Maserati Ghibli Hybrid, kişiselleştirilebilir kullanım seçeneklerine imkan tanıyan yeni nesil MIA (Maserati Intelligent Assistant / Maserati Akıllı Asistan) bilgi – eğlence sistemiyle, modern çağın tüm gereksinimlerini karşılıyor. Bir Android otomotiv işletim sistemi olan MIA ile daha önce 8:4 inç olan HD ekran, büyütülerek Ghibli Hybrid’de 10:1 inç olarak yer alıyor. Çerçevesiz tasarımıyla daha modern ve teknolojik bir görünüme kavuşan HD ekran dışında, ayrıca araçta dijital göstergelere ve yeni grafik arayüzüne sahip bir gösterge paneli de yer alıyor. Yeni Ghibli Hybrid, tüm yeni Maserati modellerinin elektrifikasyonuna yönelik planın ilk adımını temsil ediyor. Markanın ilk tamamen elektrikli otomobilleri, 2021’de sunulacak yeni GranTurismo ve GranCabrio olacak.

Girişimcilik Vakfı Fellow 2020 başvuruları 26 Temmuz’a kadar uzatıldı

Türkiye’de girişimcilik ekosistemini geliştirmek ve gençlere ilham vermek üzere kurulan Girişimcilik Vakfı‘nın Fellow 2020 Programı için başvuru süresi 26 Temmuz oldu.

Türkiye İş Bankası ana sponsorluğunda düzenlenen programa başvuran üniversite öğrencileri; bir yıl boyunca 500 TL burs alma, girişimcilik alanında ilham kaynağı olan rol modellerle tanışma, girişim elçileri olarak farklı etkinlik ve projelerde yer alma ve uluslararası girişim ağına katılma şansına sahip olacak.

Hibrit Model ile hem online hem de offline olarak içeriklere, uzmanlara, eşsiz bir network’e erişebilme ve yenilikçi metotları deneyimleyebilme şansına sahip olmak üzere Fellow 2020 Programı’na katılmak isteyen öğrenciler, 26 Temmuz’a kadar girisimcilikvakfi.org adresindeki başvuru formunu doldurarak başvurularını gerçekleştirebilecek.

Programın seçim süreci

Dünyada ve Türkiye’de eşi benzeri olmayan, bilimsel ve yenilikçi seçim süreci beş aşamadan oluşuyor. Önce online doldurulan CV’ler puanlanıyor, ikinci aşamada Girişimcilik Vakfı Fellow Programı’na dâhil olmak için “Motivasyonun ne?”, “Neden bu programda olmalısın?” sorularının cevaplarının anlatıldığı, maksimum üç dakikalık bir YouTube videosu hazırlanıyor. Ardından adaylar ön seçim komitesi ile online olarak mülakat yapıyor. Sonrasında beş dakika süren Visual Questionary ve ardından yönetim kurulu üyeleriyle yüz yüze mülakat gerçekleşiyor.

Fellow Programına kimler başvurabilir ?

Fellow Programına, Türkiye’de ikamet edip T.C. vatandaşı olan, bir üniversiteye girmeye hak kazanmış ve kayıt yaptırmış, üniversitelerin 1, 2, 3 ve 4. sınıflarında okuyan 17 – 24 yaşları arasındaki tüm gençler katılabiliyor.

Gençleri neler bekliyor?

Fellow Programı’na katılma şansı bulan gençler, program kapsamında ulusal ve uluslararası bir ağın parçası oluyor. Her iki ayda bir rol model alabilecekleri başarılı girişimcilerle bir araya gelerek onların hikâyelerinden ilham alma fırsatını yakalayacak olan girişimci adayları, üniversitelerinde girişim elçileri olarak görev alıyor. Seçilen Fellow’ların en önemli misyonları arasında kendi çevrelerinde girişimcilik kültürünü yaymak, çarpan etkisi yaratmak ve Girişimcilik Vakfı’nın “giveback” felsefesi doğrultusunda toplumdan aldıkları destekle kazandıkları deneyimi yine toplumla paylaşarak başarıyı çoğaltmak bulunuyor. Seçim sürecini başarıyla tamamlayan Fellow’lar aynı zamanda program kapsamında bir yıl boyunca aylık 500 TL burs almaya hak kazanıyor.

FellowUp etkinliklerinde tematik içerikler üzerine alanında uzman kişiler misafir ediliyor. Uzmanların çalışma alanlarındaki başarıları ve kendi öğrendiklerini gençler birinci elden dinliyor. Programa katılan gençler, istedikleri alanlarda kendilerini geliştirebilmeleri için çeşitli uzaktan eğitim araçlarına ve programlarına katılabiliyor. Ayrıca Fellowların kendi girişimlerini hayata geçirebilmeleri için ihtiyaç duyabilecekleri çeşitli hizmetlerden ücretsiz veya indirimle yararlanabilecekleri destekleri içeren GBOX da program boyunca erişime açık oluyor. Gençlerin girişimcilik ekosistemi içerisinde farklı etkinliklere katılabilmeleri ve farkındalık yaratıp kendi dünyalarına olumlu etki edebilmeleri için fuar, kongre ve atölyelere davet ediyoruz. GİRVAK, kurumsal işbirlikleri geliştirerek Fellowlarının inovasyon takımlarına, staj programlarına ve girişimcilik yarışmalarına katılımlarını kolaylaştırıyor.

Facebook, pandeminin Türkiye’deki KOBİ’ler üzerindeki etkilerini ölçen araştırmasını yayınladı

Facebook, COVID-19’un Türkiye’deki küçük ve orta boyuttaki işletmeler (KOBİ) üzerindeki etkilerini ölçen araştırmasının ilk sonuçlarını yayınladı.

İlk olarak geçtiğimiz Mayıs ayında Dünya Bankası ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortaklığıyla ABD’de yayınlanan ve bundan böyle 50’den fazla ülkeyi kapsayacak şekilde aylık olarak yayınlanacak Küçük İşletmeler Küresel Durum Raporu (Global State of Small Business Report), dünya genelindeki ve Türkiye’deki KOBİ’lerin pandemi sonrası durumuna ilişkin önemli içgörüler sunuyor.

COVID-19’un sadece küresel bir sağlık krizi değil, aynı zamanda ekonomik bir kriz de olduğunu düşünen ve pandemiden en çok etkilenen işletmelerin başında olan KOBİ’lerin yaşadıkları zorlukları anlamak ve bu zorlukları aşmalarında onlara destek olmak isteyen Facebook’un yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, dünya genelindeki KOBİ’lerin yüzde 33’ü, Türkiye’deki KOBİ’lerin ise yüzde 34’ü pandemi sebebiyle çalışan sayılarını azalttı. Bunun yanı sıra, geçtiğimiz yıla oranla satışlarının düştüğünü belirten KOBİ’lerin oranı dünya genelinde yüzde 62 iken, Türkiye’de ise yüzde 70 oldu.

Bu zorlu dönemde dünyanın büyük bir değişime uğradığını ve yeni normale alışmanın zaman alacağını dile getiren Facebook Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcısı Derya Matraş, şöyle konuştu: “Facebook olarak, KOBİ’lerin ülkemiz ekonomisi için ne denli önemli olduğunu her fırsatta tekrarlıyoruz. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun ve gelir eşitsizliğinin azalmasına katkıda bulunan bu işletmeler, şu anda çok zor bir dönemden geçiyor. Küçük İşletmeler Küresel Durum araştırmamız da gösterdi ki, ülkemizdeki ve dünya genelindeki birçok KOBİ bu zor dönemi atlatabilmek adına küçülme ya da geçici veya temelli olarak kepenk kapatma gibi çözümler bulmak zorunda kaldılar. Ekonomilerin bel kemiği olan KOBİ’lerin aldığı bu zarar, uzun vadede ekonomik kriz ile olan mücadelede önemli bir yere sahip olacak. Ancak, umutsuzluğa kapılmanın zamanı değil.

Araştırmamız, Türkiye’de KOBİ’leri işleten ve bu işletmelerde çalışan insanların oldukça güçlü olduklarını ortaya koyuyor. Öyle ki, Türkiye’de Facebook kullanan KOBİ’lerin yüzde 43’ü işletmelerinin geleceğiyle ilgili oldukça iyimser hissediyor. KOBİ’lerimizin müşterilerine online üzerinden ulaşmak için yeni yollar bulduklarını da görüyoruz. Bu işletmelerin yüzde 33’ü, geçtiğimiz ay yaptıkları satışların yüzde 25’ten fazlasının dijitalden geldiğini söylüyor. Bunlar, inanılmaz umut verici veriler. Gelecek ne getirirse getirsin, biz Facebook olarak Türkiye’deki KOBİ’lerimizle birlikte çalışmaya, onların bu yeni gerçekliğe ayak uydurmalarına yardımcı olmaya ve ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”

Küçük İşletmeler Küresel Durum Raporu Türkiye verileri şu şekilde:

  • Facebook’taki KOBİ’lerin yüzde 63’ü faal durumda ya da gelir getiren faaliyetlerde bulunuyor.
  • Facebook’ta faal durumda olan KOBİ’lerin yüzde 70’i, bu seneki satışlarının geçen seneye kıyasla daha düşük olduğunu dile getiriyor.
  • Facebook’ta faal durumda olan KOBİ’lerin yüzde 34’ü KOVID-19 pandemisi sebebiyle çalışan/işçi sayılarını azalttı.
  • Facebook’ta faal durumda olan KOBİ’lerin yüzde 61’i önümüzdeki birkaç ay nakit akışında zorluk yaşamayı bekliyor.
  • Facebook’ta faal durumda olan KOBİ’lerin yüzde 33’ü, geçtiğimiz ay satışlarının yüzde 25’ten fazlasının dijitalden geldiğini söylüyor.
  • Facebook’ta faal durumda olan KOBİ’lerin yüzde 43’ü işletmelerinin geleceği konusunda iyimser hissediyor.

Facebook’un Küçük İşletmeler Küresel Durum Raporu’nun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Türk Telekom’un verilerine göre 2020 yılının ilk yarısında data kullanımı yüzde 42 arttı

Türk Telekom abonelerinin Ocak-Haziran 2020 arasındaki abone başı aylık ortalama data kullanımı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 42 arttı ve ortalama 178 GB’a ulaştı.

Ocak-Mart 2020 arasındaki ilk üç aylık data kullanımı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artışla, ortalama 159 GB oldu. Nisan-Haziran 2020 arasında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53 artarak, ortalama 195 GB’a yükseldi. Türkiye’nin abone başı data kullanımı haritasına bakıldığında, özellikle Muğla, Malatya, Antalya, Mersin ve Sinop illerindeki artış dikkat çekti. Bu kapsamda yılın ilk altı ayında geçen yıla oranla sırasıyla; yüzde 52 ile Muğla, yüzde 49 ile Malatya ve Antalya, yüzde 46 ile Mersin ve Sinop abone başı aylık ortalama data kullanımının en çok yükseldiği ilk beş il oldu.

Konuya ilişkin açıklama yapan Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türk Telekom olarak 180 yıllık köklü bir geçmişe sahibiz. Öncü rolümüzden aldığımız güçle değer üretiyor, ‘Değerli’ hissettiriyoruz. 2020’nin ilk altı ayında da özellikle salgının etkisiyle abonelerimizden gelen yoğun data talebini karşılayarak onların yanında olduk. Mobilden ziyade sabit hatlara talebin arttığı bir tablo ortaya çıktı. İnternet trafiği, tüm güne yayıldı. İlk altı ay içerisinde, Türk Telekom sabit internet abonelerinin aylık ortalama data kullanımı geçen yıla kıyasla yüzde 42 oranında arttı. Önceliğimiz; bu toprakların bir değeri olarak, vatandaşımızın iyi günde de kötü günde de yanında olmanın sorumluluğu ile her koşulda ülkemizin 81 ilinde kesintisiz iletişim sağlamak. Gururla söyleyebilirim ki hedefimize başarıyla ulaştık” dedi.

Yeni normalde dijitalleşmenin odak noktası sağlık ve eğitim olacak

Türkiye’de dijital dönüşümün öncüsü olduklarını vurgulayan Önal, “Yeni normalde dijitalleşme özellikle sağlık, eğitim, iş ve özel yaşamımızın birçok alanında odak noktası olacak. Türk Telekom olarak, hem fibere, dijitalleşmeye ve 5G teknolojilerine yatırımlarımız hem de internet penetrasyonunu yükseltme konusundaki gayretlerimizle bu yeni dünyaya son derece hazırlıklıyız” dedi.

Abone başı ortalama datanın en çok artış gösterdiği iller:

  1. Muğla (%52 artış)
  2. Malatya ve Antalya (%49 artış)
  3. Mersin ve Sinop (%46 artış)

Microsoft, Azure hizmetlerinin güvenliğini artırmak için CyberX’i satın aldı

Kullanıcıların var olan IoT varlıklarını, daha iyi yönetebilmek ve cihazları daha güvenli hale getirebilmek amacıyla görünür kılan CyberX teknolojisi Microsoft tarafından satın alındı.

Bu satın almayla birlikte CyberX, artık Microsoft Azure IoT platformunun da güvenliğini artıracak. CyberX’in ürün ve teknolojilerinin, var olan IoT güvenlik ürünlerine entegre edileceği Microsoft yetkilileri tarafından açıklandı.

Microsoft bu birleşme ile hem IT hem de OT ağlarında birleşik güvenlik yönetimine daha basit bir yaklaşım sunacak. Bunun yanı sıra yönetilen ve yönetilemeyen IoT aygıtları arasında uçtan uca güvenlik sağlayarak, kuruluşların birleştirilmiş ağlardaki gelişmiş tehditleri hızlı bir şekilde algılamasına ve yanıt vermesine de olanak sağlayacak.

CyberX dünya çapındaki hizmetlerine devam edecek

CyberX, Microsoft ile güçlerini birleştirmesinin ardından dünya çapındaki stratejik partnerleri ve teknoloji ortaklarıyla çalışmaya, teknolojisiyle daha fazla kuruluşa hizmet vermeye devam edecek.

Kurumsal IoT’den enerji sektörüne, petro gazdan kimyaya, madencilikten bina yönetim sistemine kadar farklı sektör ve tesislere yönelik hizmet sunan CyberX, IDA Proses ile Türk endüstrisine hizmet vermeye devam ediyor.

Zoom’dan uzaktan çalışan profesyoneller için yeni çözüm: Zoom for Home

Uzaktan çalışmanın yeni normale dönüşmesiyle geçiş süreci yaşayan kurum ve şirketlerin imdadına yetişen Zoom, profesyoneller uzaktan çalışmayı destekleyen yazılım ve donanım çözümleri olan Zoom for Home’u duyurdu. Bağlanmayı kolaylaştıran Zoom for Home, uzaktan çalışmada verimliliğe katkıda bulunarak kurum ve firmaların yeni normal sürece kolaylıkla uyum sağlamasına yardımcı olacak.

Araştırmalar gelecekte iş yapış süreçlerinin sanal ve yüz yüze görüşmelerin iç içe geçtiği bir yapıda olacağını öngörüyor. IBM tarafından yakın zamanda gerçekleşen ankette katılımcıların %81’i, bir müddet daha uzaktan çalışmayı tercih edeceklerini belirtiyor. Ankete katılanların %61’i ise uzaktan çalışmanın birincil çalışma şekli olması gerektiğini söylüyor. Dünyanın dört bir yanından büyük şirketler yaptıkları açıklamalarda çalışma şekillerinde COVID-19 öncesi döneme dönüş yapmayı öngörmediklerini duyurmuştu. Morning Consult tarafından uzaktan çalışanlar arasında yapılan bir diğer araştırma, sanal toplantıların en az kişisel toplantılar kadar etkili olduğunu ortaya koyuyor. Zoom for Home çözümü hem uzaktan hem hibrit calisma ihtiyaçlarını karşılayarak calisanlarin uyum sürecini kolaylaştırıyor.

Yeni normalde ihtiyaç duyulan tüm iletişim araçları tek çatı altında

Zoom for Home kategorisinde pazara sürülecek ilk cihaz Zoom for Home – DTEN ME oluyor. İletişim ve iş birliği odaklı inovatif donanım çözümleriyle öne çıkan DTEN ile ortaklığa giden Zoom, sürükleyici ve üretken iş alanları yaratma parolasıyla hareket ediyor. 27 inç büyüklüğündeki hepsi bir arada cihazda yüksek kalitede video görüşmeler için geniş açılı 3 dahili akıllı kamera, toplantı ve telefon çağrılarında kristal netliğinde sesli görüşmeler için 8 mikrofon dizisi ve etkileşimli ekran paylaşımları gerçekleştirmek için ultra duyarlı dokunmatik ekran bulunuyor. Basit kurulumu ile kutudan çıkar çıkmaz iş başı yapmaya hazır olan Zoom for Home – DTEN ME ile Zoom Meetings lisansına sahip her kullanıcı bağlantı kurabiliyor.

Zoom for Home diğer donanım çözümleriyle de uyumlu olacak

Zoom for Home, Zoom Rooms Appliances yazılımını destekleyen Neat ve Poly gibi donanım sağlayıcıların sunduğu tüm donanım çözümleriyle uyumludur. Bu sayede kullanıcıların oturma odaları ve monte edilmiş ekranlar gibi alanlarda evden mükemmel iletişim deneyimi yaratmak için ihtiyaç duydukları donanımı seçmelerine olanak tanır.

Zoom for Home’un öne çıkan özellikleri:

  • Zoom Deneyimini Geliştirir: Zoom kullanıcı hesabıyla Zoom for Home destekleyen cihaza giriş yaparak başka hiçbir ek lisansa gerek duymaksızın etkileyici ofis deneyimleri oluşturabilirsiniz. (Zoom for Home tüm Zoom Meeting lisansları ve temel kullanıcılar için erişime açıktır.)
  • Her Zaman Hazır: Geçici veya zamanlanmış toplantıları kolayca başlatın, telefon görüşmeleri yapın veya katılın, içerik paylaşımı ve ek açıklama ile iş birlikleri yapın.
  • Kişiselleştirme: Video öncelikli iletişim deneyimine odaklı entegrasyonlarıyla kullanıcılar takvimlerini, anlık durumlarını, toplantı ayarlarını ve telefonunu Zoom for Home ile senkronize edebilir.
  • Esnek Yönetim Ayaları: Zoom for Home cihazları Yönetici Arayüzü aracılığıyla BT tarafından uzaktan yönetilecek veya son kullanıcı tarafından kendi kendini yönetecek şekilde ayarlanabilir.
  • Ev Kullanımına Uygun Tasarım: Zoom for Home, donanımın amaca yönelik çözüm sunmasını sağlar ve ev ofis kurulumu için erişilebilir fiyata sahiptir.

Uzaktan çalışan profesyoneller için yenilikçi çözüm

Zoom for Home ile kurum ve şirketlerin yeni normal süreçte uzaktan çalışmaya uyum sağlayabilmelerini amaçlayan lider video iletişim platformu Zoom CEO’su Eric S. Yuan konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada: “Geçtiğimiz birkaç ayda uzaktan çalışma prensibini benimsemiş bir kuruluş olarak, uzaktan çalışanlara yönelik yeni bir alan oluşturmamız gerektiğini net biçimde gördük. Kutunun dışında düşünmeye devam ederek, Zoom’un her tür kullanıcının ihtiyaçlarını karşılayabilen en iyi birleşik iletişim platformu olduğunu kanıtlayan ekibimle gurur duyuyorum.” dedi.

Bugün itibariyle 599 dolarlık fiyat etiketiyle ön siparişe açılan Zoom for Home – DTEN ME, Ağustos 2020 itibariyle ABD’de satışa sunulacak.

Hande Enes’ten 2 milyon dolar değerlemeyle yatırım alan sanal fuar girişimi: Endless Fairs

Online fuar girişim Endless Fairs, klasik ticari fuar konseptlerini günümüzün modern teknolojisi ile birleştiren ve bu doğrultuda sunduğu altyapı ile çevrimiçi fuar organizasyonu gerçekleştiren ve bu faaliyet kolunda çeşitli operasyonel faaliyetler yürüten, Türkiye merkezli Endless Group şirketidir.

Endless Fairs kurucusu Gökmen Özdemir, egirişim’e konuk olarak hem girişimin hikayesini anlattı hem de Türkiye’deki teknoloji girişimlerine yatırım yapan Hande Enes‘ten 2 milyon dolar değerlemeyle yatırım aldığını da ilk kez bu röportajda duyurmuş oldu. Özdemir, önümüzdeki süreçte yeni bir yatırım turunun da kapanacağını ayrıca dile getirdi.

Kodlardaki hataları azaltan yapay zeka girişimi Ponicode, 3.4 milyon dolar yatırım aldı

Haziran 2019’da kurulan Yapay Zeka ve veri bilimleri konusunda uzmanlaşmış bir Fransa merkezli girişim PonicodeBreega liderliğindeki turda Silikon Vadisi’nin en aktif yatırım fonlarından biri olan Kima ve Plug and Play‘den 3.4 milyon dolar yatırım aldı.

Ponicode, bilgisayar programlarının çeşitli işlevlerini test eden yapay zeka ve makine öğrenimine dayalı bir platformdur. Bilgisayarlardaki sıkıcı, zaman alıcı görevler noktasında geliştiricileri rahatlattığı söyleniyor.

Platform, öğrendiği milyonlarca kod satırından edindiği bilgileri kullanarak; birim testleri oluşturulmasına ve geliştiricilerin daha az hatalı kod sunabilmesi noktasında iyileştirmeler öneriyor. Böylelikle rutin işleri hızlandırmış oluyor ve dolayısıyla geliştiricilerin iş geliştirmede daha etkin olmasına olanak sağlıyor.

11 kişilik mühendis bir ekibe sahip olan Ponicode, Mayıs 2020’de Microsoft’un AI Factory programına kabul edildi. Yapay zeka alanında Avrupa’da, çözümünü geliştirdiği noktada lider olmak istiyor. Yakında yeni ürünler sunması da bekleniyor.

Aldığı yatırım ile Ponicode, Ar-Ge ekibini güçlendirecek ve yatırımı mümkün olduğunca iyi kullanarak şirketin ihtiyaçlarını giderecek. Amaçları arasında ekibini 1 yıl içerisinde yaklaşık iki katına kadar çıkarmak istiyor. Ayrıca ne zaman olacağı tam açıklanmasa da, ABD pazarına girmek için çalışmalara başlamış durumda.

Ponicode, AI uzmanı Patrick Joubert tarafından kurulan üçüncü şirkettir. 2011 yılında Cloud teknolojisinde uzmanlaşmış ve daha sonra 2014 yılında Sopra Steria tarafından satın alınan danışmanlık şirketi Beamap‘i Ekim 2011’de kurmuştu.

Patrick Joubert “Kod kalitesi, dijitalin toplumun her yönünü dönüştürdüğü bir dünyada, şirketler için önemli bir konu haline geldi. Dijital evrenin kalbinde milyonlarca kod satırından geliştirilen yazılım duruyor. Örneğin, akıllı telefonlar neredeyse akıllı bir araç kadar kod içeriyor, aslında yaklaşık 100 milyon satırlık kod anlamına geliyor. Ve yine de, çok sık bir şekilde görülüyorki bu tür programlarda bazen felaketle sonuçlanan hatalar çıkabiliyor. Bu hatalar kesinlikle kabul edilemeyen aşamalarda da olabiliyor ve dolayısıyla kodun kusursuz kaliteye geçmesi gerekir. Biz de bu hataları azaltmak için kolları sıvadık.” dedi.