Ana Sayfa Blog Sayfa 293

LinkedIn, gönderi planlama özelliğini kullanıma sunmaya hazırlanıyor

LinkedIn, kullanıcıların gönderileri daha sonra paylaşabilmeleri için gönderi planlama özelliği üzerindeki çalışmalarını tamamladı. Yeni özellikle beraber uygulamayı kullanan kişiler gönderileri istedikleri saate kolayca planlayabiliyor.

Microsoft tarafından geliştirilen uygulama, arka planda yeni özelliği bir süredir test ediyordu. Ortaya çıkan raporlara göre planlama özelliği Ağustos ayından beri kullanıcılarda test ediliyordu. Yeni gelen bilgilere bakıldığında test sürecinin tamamlandığı ve özelliğin kullanıma sunulması için hızlanmaya başlandığı ve son aşamaya gelindiği belirtildi.

Yaptığı sızıntılarla güvenilir içerikler oluşturan Matt Navarra, LinkedIn’in Android uygulamasında ve LinkedIn web sitesinde sonradan planlama özelliğini gördüğünü doğruladı. Henüz herkes tarafından kullanılamasa da yeni özelliğin belli başlı belirlenen yerler ve kişilerde kullanıma açıldığı belirtiliyor.

Bu özelliğe sahip olan kişiler, mesaj oluşturma kutusundaki “gönder” ikonunun yanında küçük bir saat simgesi görüyor. Kullanıcılar, saat simgesini tıkladığında gönderilerini planlamak istedikleri belirli bir tarih ve yarım saatlik aralığı seçebiliyorlar. İstenilen saat seçildikten ve içerik hazır hale getirildikten sonra geriye sadece içeriği planlama kısmına tıklamak kalıyor.

Her ne kadar LinkedIn içerisine yeni gelse de içerik planlama özelliği, ikincil taraf uygulamalar aracılığıyla rahatlıkla kullanılabiliyor. Şimdilerde ise ekstra uygulamaya gerek kalmadan direkt olarak LinkedIn üzerinden içerikler istenilen saatte paylaşılabiliyor.

Yukarda da belirttiğimiz gibi özellik şu anda belli kişiler tarafından kullanılabiliyor. Özelliği henüz Android akıllı telefonunuzda ya da web sürümünde kullanamıyorsanız bir süre daha beklemeniz gerekecektir. Gönderi planlama özelliğinin iOS işletim sistemli akıllı telefonlara ne zaman geleceği konusunda henüz bir bilgi bilinmiyor.

Lojistikçiler için dijital bankacılık çözümleri sunan Pivo, 2 milyon dolar tohum yatırım aldı

İmalat tedarik zincirlerindeki KOBİ’lere kredi, ödemeler ve gider yönetimi gibi finansal hizmetler sağlayan Pivo, tohum turunda 2 milyon dolar yatırım aldı. Y Combinator S22‘nin bir parçası olan girişimin tohum turuna Precursor Ventures, Vested World, FoundersX ve Mercy Corp Ventures katıldı.

2021 yılının Temmuz ayında Nkiru Amadi-Emina ve Ijeoma Akwiwu tarafından kurulan girişim, banka hesabı, bir banka kartı ve ödemeleri takip eden dijital faturalama araçları sağlayarak nakliye şirketlerinin daha hızlı ödeme almasına yardımcı oluyor. Pivo, imalat tedarik zinciri ilişkilerinden yararlanıyor. Çoğunlukla kamyon odaklı lojistikçiler olmak üzere içlerindeki KOBİ’lere finansal hizmetler veriyor.

Girişimin sağladığı kredi, kamyoncular için bir erken ödeme alternatifi olarak hizmet ediyor. Lojistik şirketlerinin tipik olarak operasyonları sırasında ortaya çıkan mazot ikmali ve sürücü harcırahı gibi ön maliyetlerle başa çıkmasına olanak tanıyor. Pivo’nun ödeme mutabakat kolu olan Pivo Business, küçük işletmelerin ailelerin yaptığı ödemeleri kolaylaştırmasına ve harcama kontrollü banka kartlarıyla ödemeleri takip etmesine yardımcı oluyor. Amadi-Emina, tüm bu özelliklerin Pivo’yu 4 milyar dolar değerindeki adreslenebilir pazar fırsatının önemli bir bölümünü yakalayacağını açıkladı.

Pivo CEO’su Amadi-Emina, “Bu yılın ilk çeyreğinde düzenlenen tohum öncesi turda 550.000 dolar yatırım alarak tedarik zinciri KOBİ’lerinin daha iyi nakit akışı elde etmesini sağlayacak Pivo Business’ı piyasaya sürdük. Nisan-Eylül ayları arasında Pivo Business hesaplarının işlem hacmi %400’ün üzerinde büyüdü. Bu yeni yatırımla, mevcut ürünleri geliştirmeyi ve tedarik zincirindeki önemli noktalar için çözümler geliştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Amadi-Emina’nın açıklamalarına ek olarak yatırımla beraber girişim Nijerya’nın dışına çıkarak yeni pazarlarda faaliyet göstermeyi planlıyor.

Yerli fintech Colendi, New York Merkez Bankası’nın teknoloji ortağı oldu

Türkiye’nin lider finansal teknoloji şirketlerinden biri olan Colendi‘nin geçtiğimiz eylül ayında satın aldığı İngiltere merkezli SETL, New York Federal Merkez Bankası çatısı altındaki New York İnovasyon Merkezi’nin (NYIC) dijital varlık kullanımı projesinin ana teknoloji ortakları arasında yer aldı. Projeye Citi, BNY Mellon, Wells Fargo, HSBC, PNC Bank, U.S. Bank, TD Bank, Mastercard ve Swift gibi finans dünyasının en önde gelen kurumları da dahil oldu.

SETL proje kapsamında dağıtılmış defter (distributed ledger) teknolojisini kullanarak, dijital merkez bankaları ile ticari bankalar arasında müşterek çalışma ağı (interoperable network) oluşturabilmeyi test edecek. Proof-of-concept çalışması sonrası Tasarım ve Test adımları ile projenin devam etmesi planlanıyor.

Projenin hedeflediği altyapının gerçekleşmesi, dünyada dijital varlık işlemlerinde şimdiye dek karşılaşılan en önemli sorunlardan birinin ortadan kalkması anlamına geliyor. Söz konusu altyapı, dijital doların hayata geçirilmesinde gerekli şartlardan biri.

Düzenlenmiş sorumluluk ağı (RLN) kullanılacak

Çalışma, ilk defa Citi tarafından kavramsallaştırılan Düzenlenmiş Sorumluluk Ağını (RLN – Regulated Liability Network) kullanarak, merkez bankası yükümlülüklerini, ticari banka dijital para birimlerini ve banka dışı ihraççıların yükümlülüklerinin tek bir dağıtılmış defter teknoloji ağını kullanarak desteklemeyi hedefliyor.

Colendi iştiraki SETL’ın birçok dağıtılmış defter teknolojisi projesinde (SWIFT öncelikli olmak üzere) karşılaşılan ölçeklendirilebilme zorlukları ile başa çıkabilme kabiliyeti projeye dahil olmasında önemli rol oynadı.

Hedef, bankalar arası dijital işlemlerde mutabakat sorununu ortadan kaldırmak

NYIC (New York İnovasyon Merkezi) dijital varlık projesi, farklı özel bankalar tarafından çıkarılan dijital para birimleri ile bankalar arası işlem yapmak istendiğinde, her biri blok zinciri, yani dağıtılmış defter teknolojisi temeline dayansa da, tasarımlarındaki farklılıklar nedeniyle aralarında uyum olmamasından kaynaklanan bir mutabakat sorununu çözmeyi hedefliyor.

Bu mutabakat sorununu aşmak için çeşitli alternatifler olsa da, her biri farklı seviyelerde zaman, enerji ve/veya değer kaybına neden oluyor.

Dünya genelindeki merkez bankalarının %90’dan fazlası, Merkez Bankası Dijital Para Birimi (CBDC – Central Bank Digital Currency) projeleri üzerinde çalışıyor. ABD Merkez Bankası FED ise keşif aşamasında bulunuyor. Merkez bankalarının dijital para birimlerine olan ilgilerinin temel nedenleri arasında, nakit kullanımının giderek azalması, dünya genelinde tüketicilerin giderek artan miktarda dijital varlık kullanması, merkez bankalarının yenilikçi kimliklerinin aşınması ve giderek küreselleşen ödeme sistemleri üzerindeki etkilerini arttırma çabası yer alıyor.[1]

FED, ABD merkez bankası, herhangi bir dijital varlık çıkarmadan önce, özel bankaların dijital para birimleri ile, mutabakat sorunu olmaksızın aynı ağ üzerinde işlem yapabilmenin alt yapısını oluşturmayı hedefliyor.

  • SETL proje ile beraber New York Federal Merkez Bankası ve lider finans kuruluşları ile yakın bir şekilde çalışacak.
  • Proof-of-concept çalışması (12 haftalık bir süre sonunda) tamamlandıktan sonra Tasarım ve Test adımları ile projenin devam etmesi planlanıyor.

Online yemek siparişi odaklı Bursa merkezli yeni girişim: Acmiyiz

Günümüzün dijital satış modellerinin son sürat teknolojiye ayak uydurmasıyla birlikte yeni hizmet kolları ortaya çıkmaya devam ediyor. Komisyonsuz ve hızlı geri ödemeli restoranların bulunduğu yeni online yemek siparişi sitesi Acmiyiz.com faaliyet göstermeye başladı.

Türkiye çapında hizmet verecek online platform, hem tüketicinin hem de üreticinin güvenle alışveriş yapabilmesi için sektöre yeni bir soluk getirmeyi hedefliyor.

Bursa merkezli Buhara Grup bünyesinde bulunan birçok farklı işkolundan biri olan online yemek siparişi sitesi Acmiyiz.com’un Genel Koordinatörü Hakan Özaydın, Türkiye’nin online ticaret hacminin dünya standartlarındaki pazar payına ulaşabilmesine katkıda bulunmak istediklerini dile getirdi. 3 yıllık bir altyapı çalışması sonrasında hizmete açılan platformla, Türkiye içindeki ticareti hızlandırarak satıcıların daha fazla tüketiciye, alıcıların da daha fazla ürüne kolay ve güvenli bir biçimde ulaşmaları hedefleniyor.

Mevcut dijital satış modellerinden farklı olarak restoran sahiplerinden komisyon bedeli alınmadığının altını çizen Hakan Özaydın, mağaza sahiplerinin ödemeler için uzun vadeli bekleme sürelerinin bulunmadığını belirtti. Acmiyiz.com’da ayrıca perakende, kapıda nakit ve kredi kartı ile ödeme yoluyla yemek satışı yapabilen geniş kapsamlı hizmet sunuluyor.
Kullanıcıların mutlu ve güven içinde alışveriş yapabilmesi için son teknoloji altyapılar kurduklarını söyleyen Acmiyiz.com Genel Koordinatörü Hakan Özaydın, yazılım ve donanım açısından en güncel teknolojik altyapıyı sunduklarını dile getirdi. E-ticareti herkesin erişip faydalanabileceği pratik seviyeye getirmeyi misyon edindiklerini belirten Hakan Özaydın, önümüzdeki yıllar içinde oluşturdukları büyüme planıyla bilişim ve ticaret sektöründe uluslararası bir marka olmayı hedeflediklerini açıkladı.

Türkiye İş Bankası, çalışma alanı konseptindeki ikinci Girişimcilik Şubesi’ni İzmir’de açtı

İçerisinde ofisler, toplantı ve etkinlik salonları ile muhtelif ortak kullanım alanları yer alan, şehrin en büyük ortak çalışma alanlarından biri olan ve bir girişimcilik platformu olarak aktif biçimde faaliyet gösteren İzQ Girişimcilik Merkezi içerisinde konumlanan İş Bankası İzmir Girişimcilik Şubesi, farklı şube tasarımı ve özelleştirilmiş hizmet modeliyle geleneksel banka şubesinden ayrışıyor.

İzmir Girişimcilik Şubesi, girişimcilik ekosistemine hâkim, teknolojik girişimlerle aynı dili konuşan şube çalışanlarıyla İzmir girişimcilik ekosistemine hizmet verecek. Teknoloji tabanlı yeni nesil girişimleri, yatırım fonlarını, melek yatırımcıları ve ekosistemin diğer paydaşlarını hedefleyen Şube, girişimcilerin ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunacak. Şubede ayrıca finans yönetimi, yatırım süreçleri, insan kaynakları ve dijital pazarlama gibi konularda iş birliği imkânlarının yanı sıra girişimcilik ekosistemine yönelik network desteği de sağlanacak.

“Girişimcinin kazandığı yerde toplum daha çok kazanır”

Açılışta yaptığı konuşmada, yeni ekonominin yapı taşları olarak gördükleri girişimciliğin odaklandıkları stratejik alanlardan biri olduğunu vurgulayan İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yeni nesil teknolojik girişimlerin ülke büyümesi ve ekonomik gelişimdeki önemine vurgu yaparak, girişimcilik ekosistemine verilen her desteğin ve başarılı her bir girişimin aynı zamanda girişimciliğin kariyer yolu olarak görülmesine, dolayısıyla istihdama da katkı sağladığını söyledi. Aran, “Biz de ülkemizin iktisadi kalkınmasında finansman ayağında katkı vermenin yanında, girişim hızlandırma programlarından fon sağlamaya, kadın girişimcilerden tarımda girişimciliğe kadar ‘girişimcinin kazandığı yerde toplum daha çok kazanır’ anlayışıyla, ekosistemin tüm kesimlerine dokunuyoruz” dedi.

“Hayal varsa başarı gelir. Sadece para kazanmak için başlayan girişim uzun soluklu olmaz”

Girişimciliğin emek isteyen, risk almayı ve bir hayale sahip olmayı gerektiren çok özel bir alan olduğunu, girişimcinin hayal edip fikrini hayata geçirdiğinde ekonomik başarının zaten kendiliğinden geldiğini ifade eden Aran, şöyle konuştu: “Bugün genç girişimcilere tavsiyem; yaptıkları girişimden faydalanmayı, para kazanmayı hedeflemeleri değil, asıl o girişimle neyi değiştirmek istediklerini belirlemeleri ve neyi başarmak istediklerini hayal etmeleridir. Hayal varsa ekonomik başarı gelir. Sadece para kazanmak için başlayan bir girişim, uzun soluklu olmaz. Girişimcilerin en büyük kıymeti bir hayale, ülkemiz için bir hayale sahip olmaktan gelir. Biz girişimcilik şubelerimizi girişimcilerimizin finansal ihtiyaçlarını karşılamak, bankacılık ürün ve hizmetlerini sunmak için değil; girişimcilerimizin büyümesine, hayallerine ulaşmalarına yardımcı olacak şekilde İş Bankası’nın gücünü girişimcilerimize vakfetmek için açıyoruz.”

İlk Girişimcilik Şubesi’ni geçtiğimiz yılın sonunda İstanbul’da açtıklarını hatırlatan Aran, bu şubelerin girişimcilik dünyası için bir finans hub’ı olmasının yanı sıra onların birbirleriyle olan ilişkilerini güçlendirebilecekleri bir yer olduğunu ifade etti.

“İstanbul Girişimcilik Şubesi bir yılda 500’ü aşkın müşteriye ulaştı”

Hakan Aran, girişimcilik ekosistemini yakından tanıyan ve teknolojik girişimlerin dilinden anlayan şube çalışanları ile fiziki koşulları paylaşımlı ofis konseptinde startup çalışma ortamına uygun olarak hizmete geçirdikleri İstanbul Girişimcilik Şubesi’nin bir yılda teknolojik girişimci, melek yatırımcı, yatırım fonu ve yatırım-kitle fonlama ağları gibi farklı ekosistem temsilcilerinden toplamda 500’ü aşkın müşteriye ulaştığını söyledi. Aran, İstanbul Girişimcilik Şubesi bünyesindeki çok sayıda müşterinin de geçen süre zarfında İş Bankası ya da iştirakleri ile iş birliği/kampanya geliştirmelerinin sağlandığını belirtti.

“Girişimcilik ekosistemi ve kültürünün İzmir’de olgunlaşmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz”

İstanbul’daki girişimcilik şubesinin faaliyet gösterdiği bir yıllık süre içerisinde hem hızla artan müşteri sayısı, iş birliği ve iş ortaklıkları hem de ekosistemden gelen olumlu geri bildirimlerle girişimcilere özel şube açma kararının ne kadar doğru olduğunu gördüklerini vurgulayan Aran, şöyle devam etti: “Tüm olumlu gelişmeler ve girişimcilik ekosisteminden aldığımız teşvik edici geri bildirimler sonrasında ikinci Girişimcilik Şubemizi İzmir’de İzQ Girişimcilik Merkezi’nde açmaya karar verdik. Bu sayede, İzmir girişimcilik ekosistemiyle İş Bankası’nın girişimcilik gücünü birleştirmek suretiyle girişimcilik ekosistemine ve ülke ekonomimize katkılarımızı artırarak sürdürmeyi; girişimcilik ekosisteminin ve kültürünün İzmir ve çevresinde daha da olgunlaşmasına, İzmir’in sanayi, tarım ve turizmden sonra girişimcilik alanında da cazibe merkezi olmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz. Girişimcilerimizin burada kendilerini evlerinde, ofislerinde gibi hissetmeleri, onları anlayan onlarla aynı dili konuşan, yanlarında olan, teşvik eden bir bankanın olduğunu bilmeleri, toplantılarını bu mekânda yapabilmeleri ve tüm bankacılık ihtiyaçlarını şubeden karşılayabilmeleri önemli.”

“Bizimle aynı motivasyonu taşıyanlarla yeni hikâyeler yaratmak istiyoruz”

Girişimcilik ekosisteminin gelişeceği bir ortamın oluşturulabilmesi için sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de önemli sorumluluklar üstlenmesi gerektiğinin altını çizen Aran, “İzmir’de bu alanda kurumların sağladıkları katkıları ve bunu yaparken kurdukları iş birliği ortamını görmek, çok paydaşlı yapılarla her kesimin elini taşın altına koyması ve her kesimi kucaklamaları kıymetli… Girişimcilik dünyasında büyüyerek ve benzer düşüncede olan iş ortaklarımızla güçlerimizi birleştirerek ilerlemek istiyoruz. Kapımızı tüm girişimcilere ve ekosistemin paydaşlarına açıyor, bizimle aynı motivasyonu taşıyanlarla birlikte başarı hikâyeleri yaratmak istiyoruz” dedi.

“İzmir girişimcilik açısından elverişli”

İzQ Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener de konuşmasında, İzmir’in yeni teknolojilere adaptasyon yeteneğinin genç nüfusuyla bir araya geldiğinde, girişimcilik açısından son derece elverişli bir iklime sahip olduğunu söyledi. Özgener, “Günümüzde teknolojinin birçok alanda hızla gelişmesi ile birlikte girişimcilik; öncelikli çalışma alanlarımız arasında yer alıyor. Hizmet sektörünün internet ortamına kayması, hız ve kişiselleştirme gibi özelliklerin gittikçe önem kazanması, katma değerin fiyatın önüne geçmesi gibi gelişmeler doğrultusunda girişimcilik ekosistemi büyük bir dönüşüm yaşadı” dedi.

“Girişimci gençlere iş dünyasının desteği büyük önem taşıyor”

Start-up olarak tanımlanan girişimlerin ekosistemin başrolünde yer aldığını, teknoloji odaklı, dinamik, hızlı büyüme potansiyeli vaad eden, global ölçekte ses getirebilecek niteliğe sahip startupların, geleceği şekillendirdiğini vurgulayan Özgener, kısıtlı imkanlarla işini kurmuş, büyütmüş ve daha da önemlisi tüm ekonomik dalgalanmalara rağmen işini geliştirerek ayakta tutmayı başarmış girişimci bir nesilin yetiştiğine dikkat çekti. Özgener, “Güçlü bir girişimcilik ekosistemi yaratmanın önkoşulu; gençlere, fikirlerini hayata geçirebilecekleri alanların yaratılmasından geçiyor ve bu noktada da gençlere iş dünyasının desteği büyük önem taşıyor. İşte bugün burada da iş dünyasının girişimcilere sunduğu desteklerin en güzel örneklerinden olabilecek bir iş birliğini gerçekleştirmek üzere buluştuk” diye konuştu.

“İzQ projesi Türkiye İş Bankası paydaşlığında daha da güçlenecek”

Türkiye İş Bankası’nın, girişimcilere özel olarak açtığı İstanbul Girişimcilik Şubesi’nin ikincisini, İzQ Girişimcilik Merkezi’nin içinde hayata geçmesinden dolayı memnuniyet duyduklarını ifade eden Özgener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güçlü ortaklarımız ile yola çıktığımız projemizin, bugün Türkiye İş Bankası gibi önemli bir paydaş ile başlattığımız iş birliği sayesinde daha da güçleneceğine inanıyoruz. Bizler; başından beri İzmir’in yerel büyümesinin ve ekonomik kalkınmasının en önemli yollarından birisinin girişimcilik ve inovasyondan geçtiğine inanıyoruz. Potansiyeli zaten var olan bir ekosistemi güçlendirmek, açığa çıkmamış yönlerini ortaya çıkarmak, eksik yönlerini tamamlayarak İzmir’i önce Akdeniz’in, daha sonra da dünyanın girişimcilik hublarından biri haline getirmek istiyoruz.”

“İzmir’den başarı hikayeleri çıkmasını bekliyoruz”

Farklı şube tasarımı ve özelleştirilmiş hizmet modeliyle geleneksel banka şubesinden ayrışan Girişimcilik Şubesi’nin hedef müşteri kitlesini; teknoloji tabanlı yeni nesil girişimler, yatırım fonları, melek yatırımcılar ve ekosistemin diğer paydaşlarının oluşturduğunu belirten Özgener, “Şube, teknoloji tabanlı girişimlerle birebir ilgilenecek ve geleneksel bankacılıktan farklı olarak onların ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunacak. Girişimcilik bir kültürdür. Biz güzel İzmir’de bu kültürün gelişmesi, büyümesi için paydaşlarımız İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği ve Ege Genç İş İnsanları Derneği ile birlikte tohumlarımızı attık. Kendilerine bir kez daha teşekkürlerimizi iletiyoruz. Ekosistemin ihtiyacı olan boşlukları doldurmak bizim görevimiz, İzmir’den başarı hikayeleri ve hatta unicorn’lar çıkarmak da gençlerimize düşüyor. Önümüzdeki süreç; başarılı ve dünyada ses getiren girişimleri çıkarma dönemi olacak” dedi.

Nurus, çatı üzeri güneş enerjisi santrali ile Ankara’daki fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılayacak

1927 yılından bugüne yenilikçi ve yaratıcı tasarımlara imza atan Türkiye’nin teknoloji üreten markası Nurus, dünyamızın geleceği ve sürdürülebilirlik yolunda büyük bir adım daha attı.

Daha yaşanılabilir bir dünya ve gelecek için yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih eden Nurus’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Baş Tasarımcısı Renan Gökyay ile Göze Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Arda Gökçe’nin imzaladığı anlaşmayla “Çatı Üzeri Güneş Enerjisi Santrali” projesi hayata geçirildi.

Nurus, Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan tesislerinde gerçekleştirilecek güneş paneli yatırımı ile yıllık elektrik tüketiminin yüzde 74’ünü karşılamayı planlıyor. Bu yatırım ile enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve karbon emisyonunun azaltılması ile her yıl yaklaşık 37 bin ağacın sağladığı temiz havanın kurtarılması amaçlanıyor.

Renan Gökyay: “Elektriğimizi yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağlamak planlarımız arasında”

Renan Gökyay – Arda Gökçe

Tasarım, inovasyon ve AR-GE çalışmalarının da temelindeki bakış açılarından biri olan sürdürülebilirlik yaklaşımı, şirketin diğer çalışmalarında da esas alınıyor. Üretimde kullandığı malzemelerin uluslararası norm ve standartlara uygun, sertifikalı, geri dönüştürülebilir ve doğa dostu olmasına dikkat eden Nurus’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Baş Tasarımcısı Renan Gökyay “Bu yatırımımız ile enerji giderlerimizi yaklaşık yüzde 74 oranında düşürürken hem Nurus’un hem de dünyamızın sürdürülebilirliği adına önemli bir adım attığımıza inanıyoruz. Yıllık 3 milyon 200 bin kWh enerji üretimi öngörüyoruz. Yenilenebilir enerji kullanımımız ile karbon emisyonu anlamında yaklaşık 2 bin 200 ton azalma sağlayıp, Türkiye’ye örnek olmayı amaçlıyoruz. Nurus olarak elektriğimizi yüzde 100 yenilenebilir enerjiden sağlamak, planlarımız arasında yer alıyor. Nurus, bütünsel sürdürülebilirlik anlayışı ile yönetiliyor, çevresel sorumluluklarımızın yanında, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği de bir arada düşünüyoruz. Bu projede iş birliği içinde olduğumuz Istrich Enerji ve Göze Enerji’ye teşekkür ederiz” dedi.

Nurus, Greenguard ve Greenguard Gold sertifikalarıyla ürünlerinin çevreye karşı duyarlılığını koruyor. FIRA (Mobilya Sanayicileri Derneği / Furniture Industry Association) ve BIFMA (İş ve Kurumsal Mobilya Sanayicileri Derneği / Business and Institutional Furniture Manufacturers Association) üyesi olan Nurus Entegre Kalite Yönetim Sistemi’ne, ISO 9001, ISO 14001 ve OHSAS 18001 belgeleri ile GS, TSE ve bazı ürünlerinde CE sertifikalarına ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından ilk kez düzenlenen TS EN ISO 9241-5 Ergonomi Sertifikası’na da sahip. Yoğun üniversite sanayi iş birliklerinin yanında Gökyay Vakfı üzerinden de çeşitli toplumsal yatırım programlarını yönetiyor.

Sağlık girişimi Nextkidney, dünyanın ilk taşınabilir hemodiyaliz cihazını geliştirdi

Sağlık teknolojileri üzerine çalışmalar yapan Nextkidney, böbrek hastalıkları bulunan kişiler için dünyanın ilk taşınabilir hemodiyaliz cihazı olan Neokidney‘i geliştirdi. Bu sayede hastaların diyaliz merkezlerine gitmesine gerek kalmayarak istedikleri yerde günlük işlemlerini gerçekleştirebilecekler.

Hollanda merkezli girişim, böbrek hastalığı çeken kişilerin böbrek yetmezliğine kadar ilerleyen hastalıklarında iki tedavi seçeneği olduğunu belirtiyor: böbrek nakli ya da diyaliz. Her yıl dünya çapında 2.8 milyon kişi diyaliz tedavisi görüyor. Bununla birlikte, hemodiyaliz, zaman taahhüdü ve yoğunluk açısından son derece zahmetli olduğu için böbrek hastalarının hayatını önemli ölçüde etkiliyor. Bu sorunları analiz eden girişim de çözümler üzerinde derinlemesine çalışmalar yapıyor. 

Nextkidney, böbrek yetmezliğinden muzdarip hastaların yaşam tarzını iyileştirmek için Hollandalı sağlık sigortası şirketleri CZ, Zilveren Kruis, Menzis ve profesyonellerle iş birliği içinde hastaların bağımsız olarak diyalize girmesini sağlayan Neokidney’i geliştirdi. 

Girişimin geliştirdiği çözüm, hastaların özgür bir yaşam geçirmelerini ve yaşam kalitelerinin iyileştirmeyi sağlıyor. Ayrıca daha az bakım desteği ve diyaliz sıvısı ihtiyacı sayesinde de tedavi maliyeti azalıyor. Neokidney, girişimin Lozan ve Singapur’daki laboratuvarlarında geliştiriliyor.

CZ CEO’su Joep de Groot, “Taşınabilir diyaliz cihazına ve onun sağlık hizmetlerine girmesine yatırım yapıyoruz çünkü taşınabilir diyaliz cihazının böbrek hastalarının yaşamını önemli ölçüde iyileştirdiğine inanıyoruz. Portatif diyaliz cihazı, sağlık hizmeti maliyetlerini de azaltıyor. Bu yüzden benzersiz diyaliz makinesi, Hollanda’daki sağlık hizmetlerinin geniş ölçüde herkes için erişilebilir olmasına yardımcı oluyor.” dedi. 

Hollandalı girişime göre, Neokidney son geliştirme aşamasında ve 2024 yılına kadar Hollanda’da piyasaya sürülmesi bekleniyor. Şirket, bu yıl Nisan ayında Singapur’da güvenlik testlerine başladı. Sonbaharda ise Fransa ve Hollanda’da klinik deneyler yapmayı planlıyor. Bu adımların Avrupa ve ABD’de pazar onayı için gerekli olduğu açıklandı.

Nextkidney, pazara hızlı bir giriş yapabilmek için Oneplanetcrowd ile 1 milyon euro – 5 milyon euro arasında yatırım almayı hedefleyen bir kitlesel fonlama yatırım kampanyası başlattı. 7 Kasım’da başlayan kampanya, şu an için 1.9 milyon euro’ya ulaştı.

Amazon, FTX odaklı yeni bir dizi üzerinde çalışıyor

Amazon, dünyanın en büyük kripto para borsaları arasında bulunan ve daha sonrasında iflas eden FTX için dizi yapmaya hazırlanıyor. Kripto para imparatorluğunun çöküşünü anlatacak dizi için Marvel filmleriyle adından oldukça söz ettiren Russo kardeşlerle anlaşma sağlandı.

Geçtiğimiz günlerde gündeme bomba gibi düşen FTX’in batışı, gerek kripto para yatırımcılarını gerekse piayaları oldukça tedirgin etti. Bu süreç, her ne kadar insanları olumsuz etkilese de olay örgüsünün insanlar tarafından olduka merak edildiği de biliniyor. Bunun farkında olan içerik platformları da hikayeyi derinlemesine işlemek için kolları sıvadı. Birçok içerik platformu bu konuda çalışmalar yapmak istese somut olarak bu konuyu işleyecek platform Amazon oldu.

FTX ve Sam Bankman-Fried hikayesinin nasıl buralara geldiğini anlatmak isteyen platform, bu konu için yapım şirketi AGBO il ortaklık kuracağını açıkladı. AGBO, ünlü yönetmenler Joe Russo ve Anthony Russo tarafından kuruldu. Russo kardeşler, Captain America ve Avengers filmlerini yöneterek popülerliklerini arttırdı. Amazon, dizinin yönetmenlik koltuğunda Russo kardeşleri görmek istiyor. Russo kardeşler, casusluk dizisi “Citadel” için de Amazon’da iş birliği yapıyor.

“Hunters” yaratıcısı David Weil, dizinin pilot bölümünü yazacak. 

Amazon Studios başkanı Jennifer Salke, “David, Joe, Anthony ve AGBO ekibiyle olan harika çalışma ilişkimizi bu büyüleyici etkinlik serisiyle devam ettirebildiğimiz için heyecanlıyız. Bu çok yönlü hikayeyi Prime Video izleyicilerimize buluşturmak için daha iyi ortaklar düşünemiyorum.” dedi.

Amazon, dizinin çekimlerini 2023 yılının bahar aylarında başlatmayı planlıyor. FTX ve Sam Bankman-Fried hikayesini dizinin, 8 bölümden oluşacağı açıklandı.

Tesla Cybertruck, 1.5 milyon ön sipariş aldı

Elektrikli otomobillerin öncü markası Tesla, 3 yıl önce duyurunusunu gerçekleştirdiği fütüristik aracı Cybertruck modeli için 1.5 milyon ön sipariş aldığını açıkladı. Tanıtımından bu yana uzun süre geçse de aracın ne zaman yollarda olacağı fazlasıyla merak ediliyor.

Tesla patronu Elon Musk, bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görüntüsüyle dikkatleri üzerine çeken Cybertruck’ı 2019 yılında oldukça ses getiren bir lansmanla tanıttı. Oldukça sağlam bir yapıya sahip olduğu iddia edilen aracın camına balyozla vuruldu ve araçta herhangi bir olumsuz bir şey olmadı. Cama taş atıldığında ise işler planlandığı gibi gitmedi ve arabanın camı kırıldı.

Tesla Cybertruck ön sipariş

Olumsuz şekilde ilerleyen lansmana rağmen teknoloji severler Tesla Cybertruck’ın sunumunu çok beğendi ve aracı ilk haftasında 250 bin kişi ön sipariş verdi. Görünen o ki ilgi zaman içinde azalmamış ve bu sayı 1.5 milyona ulaşmış durumda. Ancak bunun Tesla’nın 1.5 milyon Cybertruck sattığı anlamına gelmediğini belirtmek gerekiyor.

Tesla Cybertruck ön sipariş

Şirket şu anda her ön sipariş için 100 dolar depozito ücreti alıyor. Aracın tam fiyatı açıklanmasa da depozitoyu yatıran kişiler aracı almaya hazır olarak bekliyor. 1.5 milyon kişi arasından kaç kişinin gerçekten aracı alacağı oldukça merak ediliyor. Tesla, ön siparişler sayesinde bugüne kadar toplamda 150 milyon dolar kazandı.

Tesla Cybertruck hakkında merak edilen bir diğer konu da ne zaman üretime başlanacağı oluyor. Şirket, Cybertruck’ın önceki süreçlerde olduğu gibi herhangi bir ertelemeye maruz kalmazsa 2023 yılı ortalarında üretime başlama yolunda olduğunu söylüyor. Elon Musk, 2019 yılındaki etkinlikte aracın maliyetini açıkladı ancak pandemi ve küresel enflasyon bu fiyatların değişme ihtimalini doğuruyor.

Mercedes-Benz, elektrikli araçların performansını artırmak için abonelik sistemi başlatıyor

Alman otomotiv devi Mercedes-Benz, elektrikli araç modellerinin performansını artırmak isteyen kişiler için yeni bir abonelik modeli başlatıyor. Abonelik sistemine göre Mercedes, standart sedan ve SUV varyantları EQE ve EQS’nin performansını artırmak isteyen kullanıcılar, yılda 1.200 dolar vererek bu işlemi gerçekleştirebilecekler.

Daha performanslı araçlara sahip olmak isteyen kişiler, “Acceleration Increase” aboneliğiyle 0,8 – 1,0 saniye (0-60 MPH) arasında zaman tasarrufu sağlayabiliyor. Başka bir deyişle, arabanızın halihazırda elde edeceği performansa ulaşmak için para ödemeniz gerekiyor.

Mercedes’in pazarlama materyaline göre, Hızlanma Artışı motor karakteristik eğrisinin, torkun ve maksimum çıkışın ayarlanmasına da olanak tanıyor. Elektrik motorlarında ince ayar yapılması, sahiplerinin Mercedes-EQ araçlarının maksimum motor çıkışını (kW) %24’e kadar artırıyor. Ayrıca abonelikle birlikte tork da artırılarak aracın fark edilir derecede daha hızlı ve daha güçlü bir şekilde hızlanması sağlanıyor.

Alman otomobil üreticisi, ek performans için ekstra ücret alan ilk kişi değil. Tesla, uzun süredir müşterilerinin en gelişmiş sürücü destek sistemlerine ulaşmaları için ödeme yapmalarını istiyor. Pil kapasitesinin artırabilmek için Model S kullanıcılarından da ücret alıyor. 

Abonelik modeli kağıt üzerinde kulağa harika gelse de aracın performansının marka tarafından kısılmış olması bu özelliği gölgede bırakıyor. Tesla dışında BMW de benzer abonelik sistemini uzun süredir kullanıcıların beğenisine sundu. Araç içerisinde aktif olan ancak BMW tarafından 18 dolar karışılığında aktif hale getirilen ısıtmalı koltuklar da bu özelliği bir diğer yüzü oluyor. Aynı abonelik sistemini Apple CarPlay ve Android Auto için de getirmeye çalışsa da kullanıcılardan olumsuz tepkiler alması sonucunda bu modeli iptal etti. 

Elektrikli araçlar her ne kadar avantajlı görünse de markalar tarafından getirilen abonelik modelleri araçların önemli özelliklerini kullanabilmek için tekrar ödeme yapmamız gerektiğini bizlere gösteriyor. İlerleyen süreçte abonelik konusunda bizleri nelerin beklediği oldukça merak ediliyor.