Ana Sayfa Blog Sayfa 759

Yerli girişim Uservision, Kullanıcı Odaklılık konusunda kurumları fikir geliştirmeye davet ediyor

Kullanıcı odaklılık‘ son birkaç senenin en sıcak konularından biri olsa da, yapılan araştırmalar, markaların tüketicinin sesini duymaya daha fazla kaynak ayırabileceklerini göstermektedir. Diğer taraftan, sosyal mesafe uygulamasıyla beraber markaların iş süreçlerinde yaşadıkları yavaşlamayı, bir fırsata çevirmeleri, ve bu zamanı tüketicileri anlamaları mümkündür.

İnsan odaklı uzaktan araştırma yöntemleriyle markalar, bu günleri tüketicinin sesini duyarak geçirebilirler. Özellikle tüketim dinamiklerinin değişime uğradığı dönemlerde önem kazanan içgörüler, markaların tüketicilerini yönlendirmelerini sağlıyor.

Farklı tüketici segmentlerine ulaşıp onların sesini 20 dakika bile olsa duymak ve bulundukları ortamı görmek düşünce yapılarını anlamamız konusunda oldukça açıklayıcı oluyor. Daha önceden hiç konuşmadığımız, ancak kafamızda canlandırdığımız profillerin kim olduklarını anlıyoruz. Bu şekilde, bu kitlelere ulaşan pazarlama, reklam, strateji, kullanıcı ve müşteri deneyimi profesyonellerine ciddi bir avantaj sağlanıyor.

Tüketicinin sesini duymanın püf noktası ise yalnızca demografik değil farklı davranışsal, ihtiyaçsal ve hatta psikografik müşteri segmentlerinin, markanın stratejisiyle örtüşen sistematik kırılımlarla ayrıştırılmasıdır.

Bu süreci, hem kurumsal markalar hem de kobiler, kendi iç kaynaklarını kullanarak veya araştırma profesyonellerinden yararlanarak kolaylıkla yönetebilir. Diğer taraftan yenilikçi araştırma çözümleri üreten kurumlarla ortaklıklar kurulabilir. Yerli girişim Uservision gibi insan odaklı içgörü danışmanları, kendi geliştirdiği ve yurt dışı mecralarda yayınlanan metodolojileri ve yine kendi geliştirdiği uzaktan araştırma teknolojileri ile hem kurumların hem de araştırma profesyonellerinin yalnızca birkaç tuşa basarak içgörü elde edebilmelerini sağlıyor.

Tüketicinin sesini anlık olarak duyan profesyoneller ise kendi endüstrilerinde rekabet avantajı yakalıyor. Uservision, İçgörü uzmanlarıyla fikir geliştirmek için corona.user.vision sitesi üzerinden danışmanlık randevusu almaya sizi davet ediyor.

Islak mendil ürünlerini 60’dan fazla ülkeye ihraç eden yerli şirket: Sapro

Özel markalı ıslak mendil üretimi alanında Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan ve Ürünlerini 60’dan fazla ülkeye ihraç eden Türkiye’nin markası Sapro, iç pazarın artan ihtiyacını karşılamak üzere harekete geçti.

Corona Virüs salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini hissettirmeye devam ediyor. Bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan ürünlerin başında ise kişisel hijyen ürünleri geliyor. Kısa sürede, antibakteriyel ıslak havludan cep mendiline dek milyonlarca üretim gerçekleştiren Sapro’nun hedefinde piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vererek virüsle mücadelede etkin bir rol oynamak var.

Mart ayı bölgelere göre ürün dağılım yüzdeleri

  • İç Anadolu: 27%
  • Marmara: 19%
  • Akdeniz: 17%
  • Güneydoğu ve Doğu Anadolu: 17%
  • Ege: 15%
  • Karadeniz: 5%

Sapro, virüsle mücadelede önemli bir rol oynayacak

Üretimlerini gerçekleştirdikleri ıslak ve antibakteriyel mendillerin bugün gelinen noktada virüsle mücadelede önemli bir rol oynadığının altını çizen Sapro Kurucu Ortağı Ceyhun Zincirkıran; “Sağlık Bakanlığı’mızın koronavirüs salgını ortaya çıktığından beri tüm tedbirleri alarak halkımıza ihtiyaç duyulan tüm desteği sağladığına olan inancımız tam. Biz de böylesine zor bir dönemde üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Bu kapsamda tüm üretim kapasitemizi kullanarak 1 ay gibi kısa bir sürede oldukça geniş bir yelpazede yer alan milyonlarca ürünün piyasaya sürülmesini sağladık. Tüm ülkemizi etkileyen bu süreçte bizlere de önemli görevler düşüyor, bu kapsamda hem halkımızın hem de çalışanlarımızın sağlığını koruyacak faaliyetlerimize devam edeceğiz” diyor.

Islak mendil üretimi alanında %40’lık pazar payı ile Türkiye’de sektöre liderlik ettiklerini açıklayan Zincirkıran, “30 yıldır altı kıtaya gerçekleştirdiğimiz ihracatla ıslak mendil ihracatında birinci sırada yer alıyor, yaklaşık 1.000 farklı markaya üretim yapıyoruz. 2019 yılında 2018’e göre %12 büyüme gerçekleştirdik. 2020 hedeflerimiz arasında; ihracatta ilk 200’ün, ISO 500’de ise ilk 400’ün içinde yer almak var” şeklinde sözlerini sürdürdü.

TOGG’un iç ve dış tasarımı Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Hakları Ofisi tarafından tescil edildi

Türkiye’nin yerli otomobili üreten TOGG, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Hakları Ofisi’ne yaptığı tasarım başvuruları için tescil almaya hak kazandı.

Fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait olan araçların tasarımlarının üçüncü şirketler tarafından kopyalanmasını önlemek amaçlı önemli bir adım atıldı

Beş yıl süreyle geçerli olacak tescil haklarıyla birlikte, fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait olan araçların tasarımlarının tamamen ya da kısmen kopyalanması da engellenmiş oluyor.

TOGG mühendisleri ve tasarımcıları tarafından ortaya konan, fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait doğuştan elektrikli modüler araç platformu üzerine geliştirilmekte olan Türkiye’nin otomobili, tasarım sürecinde önemli bir aşamayı daha tamamlamış oldu.
TOGG’un askı sürecindeki Asya ve Amerika’daki tasarım tescil başvurularının da 2020 yılı içerisinde tamamlanması bekleniyor.

Tasarım, 150 bin saatlik çalışma ile ortaya çıktı

Türkiye’nin Otomobili, TOGG tasarım ve mühendislik ekiplerinin liderliğinde toplam 150 bin saatlik bir çalışma sonunda ortaya çıktı. Tasarım süreci kapsamında Türkiye’den ve dünyadan toplamda 18 tasarım evi, TOGG’un belirlediği 6 farklı kriter ile objektif bir değerlendirmeye alındı. TOGG Tasarım Ekibi yaptığı değerlendirmede en yüksek skoru alan 3 tasarım eviyle sürece devam etme kararı verdi. Türkiye’nin otomobilinin tasarımını belirlemek için geniş kitlelerle yapılan otomobil satın alma davranışları araştırmasındaki bulgular doğrultusunda hazırlanan tasarım kılavuzu bu 3 tasarım eviyle paylaşılarak 2 boyutlu tasarım yarışması süreci başladı.

4 aşamalı olarak kurgulanan tasarım evi yarışması toplamda 6 ay sürdü

Bu süre zarfında 100’ün üzerinde farklı tema değerlendirildi, tüketici araştırmalarında tespit edilen beklentiler tasarım evlerine geribildirim olarak verildi.Süreç tamamlandığında her tasarım evinden gelen bir dış ve bir iç tasarım çalışması geniş kitlelerle klinik çalışmalar yapılarak test edildi. Ortaya çıkan sonuç yine TOGG Tasarım Ekibi tarafından endüstrileşmeye uygunluğu konusunda değerlendirildi. Bu aşamalardan sonra dünyanın en iyilerinden Pininfarina tasarım evi iş ortağı olarak seçildi ve 3 boyutlu tasarım aşamasına geçildi. Türk tüketicilerinin iç görüleri doğrultusunda TOGG Tasarım ekibi ve Pininfarina tasarım evinin ortak çalışmaları sonucunda sadece Türkiye’de değil; dünyanın farklı coğrafyalarında da beğeni ile kabul görecek özgün bir tasarım dili ortaya kondu.

MENA bölgesinde çalışmalarını sürdüren fintech Mamo Pay, 1.5 milyon dolar yatırım aldı

Sade ve kullanışlı olmasıyla kendini öne çıkaracağı düşünülen ödeme uygulaması Mamo Pay, mevcut yatırımcılarından 1.5 milyon dolar yatırım aldı.

Global Founders Capital (GFC), Global Ventures, VentureSouq, MSA Capital, Dubai Angel Investors (DAI), 500 Startups gibi yatırım şirketleri dışında birçok melek yatırımcının da destek verdiği Mamo Pay, eski Google çalışanları Mohammad El Saadi, Asim Janjua ve Imad Gharazeddine tarafından kuruldu. Kuruculardan Asim, Careem’in eski ekip liderlerinden biri.

Mamo Pay, birkaç dokunuşla ve ücretsiz bir şekilde ailenize, arkadaşlarınıza ve işletmelerinize ödeme yapma imkânı sunan bir fintech girişimdir. Para transferi için gerekli olan bilgiler sadece mail adresi ve telefon numarası, böylece kullanıcılar IBAN numarasına bile gerek kalmadan güvenli ve hızlı bir şekilde ödeme işlemlerini gerçekleştirebilecek.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli girişim, bölgesel katılımcıların %87’sinin para transferi konusunda zorlandıklarını fark ederek MENA bölgesinde (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) banka işlemleri ile ilgili zorlukları ortadan kaldırmayı ve sadece işlemleri kolaylaştırmayı değil aynı zamanda bölgeye finansal farkındalık, eğitim ve olgunluk getirmeyi amaçladıklarını da belirtiyorlar.

Mamo Pay ekibinin üstesinden gelmek istediği bir diğer konu, bölgede banka hesapları açamayan düşük gelirli işçilerin neden olduğu nakit tabanlı ekonomiyi teknoloji tabanlı ekonomiye çevirmek. Mamo Pay’ın vizyonu ise para göndermekten, bir restoranda faturayı bölmeye, KOBİ’ler ve girişimciler için ödemeleri hızlandırmaya kadar her şeyi basit hale getirmek. Mamo Pay şu anda Android’de bu yıl piyasaya sürülmek üzere test ediliyor, ardından iOS ve web sürümleri de yer alacak.

Deliveri: Online teslimat hizmeti veren mobil uygulamalar arasında fiyat karşılaştırma servisi

Günümüzde online teslimat uygulamalarının oldukça yaygınlaştığına ve kullandığımız şahit oluyoruz. Değişen alışveriş alışkanlıkları, yeni çıkan mobil veya web uygulamaları, bizi karar verme sürecinde oldukça zorluyor. Markete mi gitsek, online teslimat uygulamasından mı söylesek? veya getir‘den mi söylesek yoksa banabi‘den mi? gibi sorularla bazen karar veremediğimiz oluyor.

Market ürünlerini sipariş verebileceğiniz online teslimat uygulamaları kendi aralarında bazen fiyat bazen kampanya bazen de teslimat süresi rekabetine giriyor. Tabi bu noktada önemli olan: fiyat.

Çiğdem ÖztabakErsan BilikNadir Can KavkasOzan Onur TekRaşit Özdoğlar ve Rıfat Arıcanlı tarafından Aralık 2019’da kurulan yerli girişim Deliveri, bu uygulamalar arasında fiyat, süre, kampanya vb. karşılaştırmalar yaparak sizin sipariş sürecinde karar vermenizi sağlıyor. İlk olarak; Getir, Banabi, istegelsin, Migros Hemen, Migros ve Hepsiexpress’le başlayan girişim, bu uygulamalar arasında almak istediğiniz ürünlerin karşılaştırmasını yaparak, size en uygun olanını bulmanıza yardımcı oluyor.

Deliveri kurucularının bu uygulama ile son zamanlarda insanların ihtiyaç duyduğu girişimlerinden birini hayata geçirdiğini özellikle söylemek isteriz.

Deliveri, kurumsal hayatta yolları kesişmiş, birlikte projelerde çalışmış bir ekipten oluşuyor. Ekibin şu an kurumsal hayat tecrübeleri devam ediyor. Fikrin ilk ortaya çıkmasındaki ilk katkıyı sağlayan Ersan, kurucu ekibi bir araya getirip bu uygulama fikri ile diğer kurucu ortakları ikna ettikten sonra, hep birlikte Deliveri’nin hayata geçirilmesi için kolları sıvıyorlar.

Uygulama, kurucuların tam zamanlı işlerinden kalan boş vakitlerinde -yani evlerinde geçirdikleri zamanlarda- hafta içi akşamları ve hafta sonu tam odaklı slack grubunda tartışarak ortaya çıkarılmış.

Ekipteki her bir kurucunun kendine özel uzmanlık alanı var. Tasarımcı, pazarlama, iş geliştirme, finans ve strateji rolü haricinde herkesin bir de yazılım kökeni var.

Kuruculardan Çiğdem; “Kurumsal hayattan yıllardır birbirini tanıyan insanların olması da işimizi ve iletişimi kolaylaştırdı.” açıklamasını da ayrıca yaptı.

Deliveri uygulaması kullanıcılar tarafından kullanılacak mı, bir kere mi yoksa sürekli mi kullanılacak diye ilk etapta MVP olarak ilerlemiş. Karşılaştırma yaptıkları online market alışverişi pazarında su dikeyini de eklersek 24-25 oyuncu var. Biz en çok kullanılan 6 tanesini ekledik. Şu an, Getir, Banabi, istegelsin, Migros Hemen, Migros ve Hepsiexpress’i hem ürün fiyatları hem de teslimat süreleri açısından karşılaştırıyoruz.

Uygulama hem App Store’da hem de Google Play’de 18 Mart 2020’de yayınlandı. Prototip olarak çıktıkları versiyon, kullanıcılardan aldıkları geri bildirimler ve kullanım alışkanlıkları doğrultusunda şu an sürekli güncelleme yaparak geçiyor. Kurucular iyi bir ilgi gördüğünü özellikle dile getiriyor. Uygulamanın tutundurma oranı günlük (DAU) şu an için yüzde 35’ler seviyesinde olduğu söyleniyor.

Girişiminizi rakiplerinden ayıran özellik nedir? 

Kuruculardan Çiğdem; “Deliveri’nin kendi dikeyinde şu an bir rakibi bulunmuyor. Online market uygulamaları ülkemizde hızlı büyüyen bir sektör. Dolayısıyla bir çok oyuncu bu sektöre girmeye başladı, oyuncular arttı. Getir ile başlayan bu girişim, yakın zamanda diğer oyunculara sıçradı. Şu an hem market hem de su dikeyinde yaklaşık 25-26 adet oyuncu var. Yerel girişimleri de ekleyince bu sayı artıyor. Bu sektörün hedef kitlesi de bu seçenekler arasında karar vermede zorlanmaya başlamıştı. Biz MVP için en çok kullanılan 6 oyuncuyu karşılaştırmaya başladık. Hatta Glovo’yu da eklemiştik listeye ancak onlar pazarı terk edince uygulamadan çıkardık.

Özellikle ürünlerin fiyatları, sağlayıcılar arasında değişkendi. Teslimat süreleri de ihtiyaca yönelik olarak önemliydi. Biz deliveri ile kullanıcının bu seçenekler arasından kendi ihtiyacına en uygun market servis sağlayıcısını bularak tasarruf etmesini sağlıyoruz. Değer önerimiz çok net; tasarruf etmeni istiyoruz. deliveri online market alışverişinin kimden daha hızlı geleceğini sana söyler, böylece zamandan tasarruf edersin, ya da aradığın ürünün en düşük fiyatla sağlayanı bularak bütçenden tasarruf edersin.” dedi.

Girişimin hedefleri

Kurucular, girişimin hedefleriyle ilgili yaptığı ortak açıklamada; “Şu anda globalde fizibilite aşamasındayız. İspanya, Fransa, Almanya ve Avusturya pazarlarını inceliyoruz. Bir “deliveri – global” indeksi üzerinde çalışıyoruz. Global’de ilk hangi ülke deliveri için en uygun hedef olmalı sorusunun cevabını vermek için bir metodolojiye ihtiyacımız var. Şu anda online market alışverişi pazarında ürünün ayağına hızlıca gelmesi anlamında Türkiye en ideal ve rekabet anlamında da en hareketli pazar. Dolayısı ile çok doğru bir yerde olduğumuzu düşünüyoruz.” dediler.

Biz de girişimi artık yakından takip ediyoruz. Yeni gelişmeler oldukça sizlerle paylaşacağız.

Öğrenciler için iş fırsatlarını listeleyen Pangea.app, 400 bin dolar ön tohum yatırımı aldı

Okul ücretini karşılamak isteyen ya da günlük hayatına destek olacak paraya ihtiyaç duyan üniversite öğrencileri, çareyi yarı zamanlı işlerde çalışmakla buluyor. Maddi gereksinimlerin dışında birçok üniversite öğrencisi, öğrencilik döneminde iyi şirketlerde önemli tecrübeler edinerek özgeçmişine katkı sağlamayı hedefliyor.

Öğrencilerle şirketleri buluşturan girişim Pangea.app, Boston merkezli PJC Ventures ve Underdog Labs‘ten 400 bin dolar ön tohum yatırımı aldı. Daha önce melek yatırımcılardan da farklı tutarlarda yatırım alan Pangea.app özellikle uzaktan çalışmaya uygun iş fırsatlarıyla karantina süresince işlerini büyütmeyi hedefliyor.

COVID-19 döneminde uzaktan çalışmaya uygun iş ilanları dikkat çekiyor

Şimdiden yüzü aşkın kolej ve üniversitenin dahil olduğu Pangea.app ile birlikte öğrenciler grafik tasarım gibi evden çalışabileceği alanlarda iş fırsatı yakalıyor. Özellikle COVID-19 salgını nedeniyle stajı iptal olan birçok öğrenci, Pangea.app ile freelance çalışabileceği işlere yöneliyor.

Pangea.app yapısı gereği garsonluk ve baristalık gibi işler yerine çevirmenlik, web geliştirme, arayüz tasarımı, grafik tasarım, yazılım geliştirme, office programları gibi uzaktan çalışmaya uygun alanlarda iş fırsatları sunuyor.

Bu dönemde her ne kadar birçok şirket için işe alma süreci durmuş olsa da uzaktan çalışmayla faaliyetlerini yürütebilen şirketler, yetenekli öğrencilerden destek almaya devam ediyor. Ayrıca öğrenciler de gelir elde etmenin yanı sıra iş deneyimlerini geliştirerek tecrübelerini arttırıyor.

Endeavor Türkiye’nin COVID-19’un girişimcilere olan etkisini ölçtüğü anketin sonuçları

Endeavor Türkiye, COVID-19’un girişimcilere etkilerini ölçmek amacıyla Nisan başında bir anket gerçekleştirdi. Yaklaşık 250 girişimcinin katıldığı online ankette katılımcılara, COVID 19 salgını sonrasında ticari hayatlarının nasıl etkileneceğine ilişkin sorular soruldu.

Gelen yanıtlara göre süreçte girişimcilerin en büyük endişesinin yüzde 70 ile müşteri kaybı ve yeni müşteri bulamama olduğu ortaya çıktı. Müşteri kaybını yüzde 49 ile ödemelerin gecikmesi, yüzde 37 ile fon sürecinin sekteye uğraması, yüzde 27 ile yerel ve uluslararası ulaşımın kısıtlanması/önemli toplantıların ertelenmesi, yüzde 25 ekiplerin yönetimi/ çalışan güvenliği ve yüzde 23 ile tedarik zincirinde aksamalar izledi. Öte yandan COVID-19 sürecinin geçmiş krizlere göre benzersiz olması ve gelecek öngörüsünün yapılamaması da katılımcıları endişelendiren konular arasında.

Girişimcilerin yüzde 70’i, 2020 kar hedeflerinde azalma beklerken, yüzde 65’i giderlerini kısmak için şimdiden önlemler almaya başladığını ifade ediyor. Hangi giderlerin kısılacağı sorulduğunda ise yüzde 50 ile operasyonel giderler birinci sırada yer alıyor. Operasyonel giderleri yüzde 40 ile pazarlama giderleri, yüzde 29 ile ödemelerin ertelenmesi, yüzde 12 ile çalışma saatlerinin düzenlemesi ve yüzde 10 ile üretim kısıtlaması takip ediyor.

Girişimciler evden çalışmaya hızlı adapte oldu

Bu zor durumu atlatmak için önerileri sorulduğunda ise katılımcıların yüzde 73’ü devlet hibe desteğinin faydalı olacağı görüşünde birleşiyor. Öte yandan yüzde 67’si vergi muafiyeti, yüzde 36’sı banka kredisi, yüzde 19’u mentörlük desteği öneriyor.

Girişimciler evden çalışmaya da hızlı adapte olmuş görünüyorlar. Şirketlerin yüzde 90’u evden çalışmaya geçerken, geri kalanlar ise bir iki haftaya geçme planları yapıyorlar. Genel olarak, evden çalışmanın şirket verimliliğine katkısını olumlu olarak değerlendiriyorlar.
Girişimciler mevcut durumun devam etmesi halinde kaynaklarının tükenmesinden de endişeli. Girişimcilerin yüzde 27’si en fazla 1-3 ay dayanabileceğini belirtirken, yüzde 36’sı 3 -6 ay, yüzde 26’sı ise 9 aydan az dayanabileceğini söylemiş.

Anketi birçok farklı sektörden girişimciler yanıtladı. Ticaret, perakende, kurumsal yazılım teknolojilerinin yanı sıra, oyun/e-spor, turizm, reklam/medya gibi sektörlerden de katılımlar oldu. Katılımcıların yüzde 65’ten fazlasının şirket yaşı 5’ten küçük ve büyük çoğunluğu 25 kişinin altında çalışan sayısına sahip.

“Bu Dönemde Ayakta Kalan Güçlenecektir”

Son dönemde yaşananlar tüm sektörler gibi girişimcileri de oldukça etkiledi. Bir yandan ticari zorluklarla boğuşan, bir yandan da çalışanların moralini yüksek tutmaya çalışan girişimciler oldukça zorlu bir dönemden geçiyorlar. Fakat olumsuzlar kadar olumlu gelişmeler de oluyor. Bu gelişmeler doğrultusunda online kanallara yönelen iş geliştirmeye odaklanan veya hemen harekete geçerek değişime adapte olmaya odaklanan girişimciler de mevcut. Süreci değerlendiren Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli bu dönemde girişimcilere 6 maddelik önerilerini şöyle sıralıyor:

  • İlk önceliğinizin çalışma arkadaşlarınız ve müşterilerinizin sağlık ve emniyeti olması gerekiyor. Bundan hiçbir durumda taviz vermeyin.
  • Bu kriz döneminde nakit akışı, karlılıktan veya büyümeden çok daha önemli. Hızla nakit akışı yönetimine geçin. Küçülüp ayakta kalmak, küçülmeden şirketinizi kapatmaktan her zaman daha iyidir.
  • Şu anda masraf kısmak kaçınılmaz. Geçmiş krizlerin bize verdiği derslerden biri, masraf kısmak konusunda en hızlı davrananın ayakta kaldığı. Unutmayın ki böyle dönemlerde, ne kadar zor olsa da masrafları düşürmek finansal kaynak bulmaktan çok daha kolay ve hızlıdır.
  • Her gider eşit değildir. Giderleri düşürürken miktardan ziyade stratejik (core-competency) olup olmadığına bakın. Stratejik giderler en son kısılacak olanlardır çünkü kriz sona erdiğinde ve yeniden büyüme dönemi başladığında bu giderlere tekrar ihtiyacınız olacak.
  • Tahsilatlarınıza çok dikkat edin, onları yakından takip edin.
  • Bu dönem sonunda ayakta kalanlar daha da güçlenecekler. Yani bu dönemi atlatınca öncesinden daha iyi günler sizi bekliyor. Bunu aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın.

Infografik

Kuantum teknolojisi üzerine çalışan Seeqc, M Ventures’tan 5 milyon dolar yatırım aldı

Kuantum işlemcileri yönetmek için klasik bilişimin en iyi şekilde nasıl kullanılacağını araştıran, nispeten yeni bir kuantum bilişim sistemleri sınıfının da parçası olan Seeqc, stratejik kurumsal risk sermayesi şirketi M Ventures‘tan 5 milyon dolar yatırım aldığını açıkladı. Almanya ilaç endüstrisinin dev isimlerinden Merck, Seeqc için stratejik bir ortak olup uygulamaya özel kuantum bilgisayar geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarını geliştirmesine yardımcı olacak.

M Ventures’ın yaptığı bu yatırıma ek olarak Seeqc; BlueYard Capital, Cambium, NewLab ve New York için Ortaklık Fonu dahil olmak üzere, 6,8 milyon dolarlık tohum turu da dahil olmak üzere toplam 11 milyon dolar yatırım almış oldu.

Kuantum işlemciler, yeni ilaçlar geliştirirken de sıkça kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla büyük ilaç şirketlerinin Seeqc gibi şirketlere stratejik yatırımlar yaparak rakiplerinin önüne geçmeye çalıştığını gözlemleyebiliyoruz.

Seeqc’in arkasındaki büyük fikir, günümüzün devasa kuantum bilgisayarlarını daha yönetilebilir bir boyuta getirmek. Bunu Hypres’in süperiletkenler konusundaki uzmanlığı ile beraber analog ve dijitalin birleşiminden oluşan hibrit bir yaklaşım ile yapmak istiyor.
Şirket, klasik hesaplamanın kuantum işlemciyle birlikte konumlandırılmasının, en iyi performansı elde etmek için kritik olduğunu, kendi fabrikasını işlettiği için süperiletkenlerin tasarım test ve inşa sürecinde doğru altyapı ve uzmanlığa sahip olan nadir şirketlerden biri olduğuna inanıyor.

Seeqc’in CEO’su John Levy; “Seeqc’in hibrit yaklaşımıyla, kuantum bilgisayarların gücünü dijital bir çip üzerinde sistem ortamında kullanıyoruz; daha fazla kontrol, maliyet azaltma ve enerjide büyük bir azalma sağlayarak ticari ölçeklenebilirliğe daha uygulanabilir bir yöntem sağlıyoruz.” dedi.

Büyük ölçekli kuantum bilgisayarlarda maliyeti 400’de 1’e düşürmeyi planlayan şirket, elindeki fonu, sistemin küçük ölçekli bir versiyonunu oluşturmak için kullanacak.

M Ventures başkan yardımcısı bu yeni iş birliği için heyecanını dile getirirken “Şu anki süper iletken kuantum bilgisayarların gürültülü orta ölçekli kuantum döneminin ötesinde ölçeklenmesinin, kübit kontrol ve kablolamada temel değişiklikler gerektireceğini biliyoruz. Kuantum teknolojilerinde derin uzmanlığa dayanan Seeqc, mevcut zorlukların üstesinden gelmeye ve analog, mikrodalga kontrollü yapıları bozmaya yönelik net ve önemli ölçüde düşük maliyetli bir yönteme sahiptir.” diye ekledi.

Daha verimli kuantum kontrol şemaları üzerine çalışan tek girişim elbette Seeqc değil. Quantum Machines özel bir işlemciyi de içeren donanın/yazılım kuantum düzenleme platformu için girişim sermayesi yarattı ancak şirketin genel yaklaşımı Seeqc’den oldukça farklı.

Facebook, insanların birbirine destek olabileceği Topluluk Yardımı özelliğini hayata geçirdi

İnsanların yaşlı komşuları için market alışverişi yapmak, ihtiyacı olanlara yemek dağıtmak ya da bağış kampanyalarına katılmak gibi yardımlarda bulunabileceği “Topluluk Yardımı”na, facebook.com/covidsupport adresi üzerinden ya da Facebook’un geçtiğimiz günlerde Türkiye’de dahil olmak üzere 30’dan fazla ülkede kullanıma sunduğu Koronavirüs (COVID-19) Bilgi Merkezi’nden erişilebilecek.

Facebook’un, insanların doğal afetler sonrasında ihtiyaç duydukları yardıma ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla ilk olarak 2016 yılında Kriz Yardım Merkezi bünyesinde hayata geçirdiği “Topluluk Yardımı”, insanları harekete geçmeye ve acil ihtiyaçları için yardım almaya teşvik etmeyi amaçlıyor.

Yardım İste veya Yardım Teklif Et

Konuyla ilgili konuşan Facebook Türkiye Kamu Politikaları Departmanı Başkanı Çağatay Pekyörür, şöyle dedi: “Salgının ortaya çıkmasından ve özellikle insanların sosyal mesafe kuralını uygulamaya başlamasından bu yana, birçok kişinin bağlantı kurmak ve yerel topluluklarını desteklemek için Facebook’a yöneldiğini gördük. Türkiye’de de risk grubunda olan ya da salgın ile en ön safta mücadele eden birçok insan, acil ihtiyaçlarını karşılamak ve destek almak için ‘Ev Hayat Dolu’ gibi Facebook topluluklarını aktif olarak kullanıyor. Bu durum, insanlara topluluk kurma gücünü misyonu haline getirmiş bir şirket olarak bize inanılmaz bir ilham verdi. ‘Topluluk Yardımı’ ile daha önce benzeri görülmemiş bu zor zamanlarda insanların en kolay şekilde yardım istemelerini ve yardım etmelerini sağlamayı umuyoruz. Önümüzdeki süreçte, insanların platformlarımız üzerinden en güncel bilgilere ve kendilerine yardımcı olacak içeriklere erişebilmelerini sağlamak ve onlara salgına karşı harekete geçmeleri için daha fazla yol sunmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.”

Facebook’un, insanların ulusal ve küresel sağlık otoritelerinin en son güncellemelerine ve hastalıkların önlenmesiyle ilgili en doğru içeriklere ve uygulamalara ulaşabilmeleri adına geçtiğimiz günlerde hayata geçirdiği “COVID-19 Bilgi Merkezi” ve Facebook ve Instagram’da çıkan öğretici açılır iletiler, şimdiye kadar 1 milyardan fazla insanı sağlık kuruluşlarının sunduğu kaynaklar ile bir araya getirdi.

TT Ventures, yerli yazılım firması Virasoft’un yüzde 12,2’sine ortak oldu

Türk Telekom’un kurumsal girişim sermayesi şirketi TT Ventures, dijital patoloji alanında yenilikçi teknolojiler üreten yerli yapay zeka firması Virasoft’la güç birliği yaptı.

Türk Telekom Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Barış Karakullukçu, geliştirdiği son teknoloji ürünleriyle kanser teşhisinde doğruluk oranını yüzde 60’lardan yüzde 96’lara çıkaran Virasoft’la yaptıkları iş birliğinin sektörde öncü niteliğinde olduğunu belirtti.

Yerli ve millî üretim anlayışıyla Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom, kurumsal girişim sermayesi şirketi TT Ventures ile dijital sağlık hizmetleri alanındaki yatırımlarına bir yenisini daha ekledi. TT Ventures, sağlık sektörüne yönelik yenilikçi çözümleriyle başarılı projelere imza atan yerli yazılım firması Virasoft’un yüzde 12,2’sine ortak oldu. Bu güç birliğiyle TT Ventures, Virasoft’un dijital patoloji alanındaki ürünlerinin geliştirilmesinde önemli rol üstlenecek.

Konuyla ilgili açıklama yapan Türk Telekom Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Barış Karakullukçu; “2018 başında kurduğumuz, sektörün ilk kurumsal girişim sermayesi şirketi TT Ventures ile büyüme aşamasındaki yenilikçi teknoloji girişimlerine yatırım yaparak ülke ekonomisine katma değer oluşturmayı hedefliyoruz. Dijital sağlık hizmetleri, öncelikli yatırım alanlarımızdan biri. Bu kapsamda, özellikle dijital patoloji alanında geliştirdiği ürünlerle fark yaratan yerli yapay zeka şirketi Virasoft’a ortak olduk. Sağlığın ve bu alana yapılan yatırımların ne kadar önemli ve stratejik olduğunu yeniden hatırladığımız bu günlerde, sağlık sektöründe fark yaratacak proje ve girişimlerimiz devam edecek” dedi.

TT Ventures Genel Müdürü Muhammed Özhan ise iş birliği hakkında: “Sağlık, enerji ve eğitim alanlarında parlak fikirlere ve başarılı girişimlere verdiğimiz destekler doğrultusunda bugün dijital patoloji alanında hem yurtiçinde hem de yurtdışında önemli başarılara imza atacağına inandığımız Virasoft’a yatırım yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Yerli girişimleri desteklemek ve onları global pazara hazırlamak adına üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.