Türkiye’de koronavirüs COVID-19 salgınının yaygınlaşmasıyla insanlar evlerine kapanırken, yollardaki trafik yoğunluğunda da büyük oranda azalma meydana geldi. Yandex Navigasyon’da yapılan aramalar, yaşanan düşüşü çarpıcı oranlarla gözler önüne serdi.
29 Şubat – 1 Nisan tarihleri arasında kaydedilen verileri analiz eden Yandex Navigasyon şu bilgilere ulaştı:
Dönemin koşullarına bağlı olarak Yandex Navigasyon’da yapılan aramalarda yaşanan düşüşten en çok restoranların ve lokantaların etkilendiği görüldü. 29 Şubat – 1 Nisan tarihleri arasında geçen bir aylık zaman içerisinde restoranların ve lokantaların arama yoğunluğu Mart ayının ilk iki haftası ortalaması ile karşılaştırılınca -%89 oranında azaldı.
Zorunlu ve günlük ihtiyaçlar için eczaneler, nöbetçi eczaneler ve market aramalarında ise trend yine aşağı doğru olsa da düşüş oranı diğer sosyal nedenlerle yapılan aktivitelere göre daha farklı gerçekleşti.
Eczane/nöbetçi eczane aramalarındaki düşüş oranı, yine Mart ayının ilk iki haftasına göre -%46 olarak kaydedildi. Eczane kategorisinde farklı olarak salgının başladığı hafta ve hafta sonu trendi, normal zamanlarla benzerlik gösterdi. Market aramalarındaki düşüş ise -%61 olurken, özellikle son haftalarda bu kategorideki aramaların standart bir seyirde ilerlediği görüldü.
Covid-19 salgınına yönelik alınan önlemler kapsamında birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ve karantina uygulamaları başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkiledi. Spor ve müzik gibi eğlence sektörlerinin de olumsuz etkilendiği bu dönemde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendi ise daha da ivme kazandı.
9 Mart 2020 tarihinden itibaren video oyunlarına harcanan rakamın bir önceki seneye göre %60 arttığı bilgisine yer verildi.
Video oyunlarına olan ilginin artması ile olağanüstü internet yoğunluğunun önüne geçilmesi için alınan tedbirlere de değinildi.
Raporda yer verilen bilgiler arasında Akamai dağıtım ağının Microsoft ve Sony ile anlaşarak internet kullanımının yoğun olduğu saatlerde Xbox ve PSN’lerde oyun indirmeyi kısıtlama kararı alması da dikkat çekiyor.
İnsanlık, sosyalleşmek için dijitale sarıldı; anlık oyuncu sayılarında tüm zamanların rekoru kırıldı
En büyük oyun dağıtım ağı olan Steam’deki anlık oyuncu sayısının istatistiklerine yer verilen rapora göre, krizin başladığı mart ayı başı itibariyle yükselişe geçen oyuncu sayısı ilk kez mart ortasında 20 milyonun üzerine çıkarken 29 Mart itibariyle 23.434.674 oyuncu ile tüm zamanların rekoru kırılmış oldu.
Dünya genelinde ülkelerde evde kalan sayısı arttıkça anlık oyuncu sayıları da rekorlar kırarak yükseliyor. Steam’in yanı sıra Epic, Origin, Uplay gibi platformalarda zaman zaman kapasite sorunları yaşanıyor. Oyuna gösterilen ilgideki bu artış aynı zamanda bilgisayar ve donanım tüketimlerine yansıyarak oyun bilgisayarları alanında satışların artmasına da sebep oluyor.
Salgının şu anki merkezi olan Avrupa ve Amerika’da online oyun trafiklerinin artışta olduğuna dikkat çeken rapora göre İtalya’da 9 Mart’ta gelen karantina kararından sonra oyun trafiğinde %70 artış görüldü. Verizon’un verdiği rakamlara göre ise ABD’de en yoğun saatlerde oyun oynayan sayısındaki artış %75’e ulaştı.
Oyun Şirketleri Değerini Koruyor
Amerika’da Nasdaq’ın çok kısa sürede %19,6 değer kaybetiği, borsada işlem gören tüm firmaların derinden sarsıldığı mart ayının ilk yarısında aynı dönemde “Call of Duty: Warzone” oyunu ile 30 Milyon adet indirme sayısını yakalayan Activision şirketinin değer kaybı yalnızca %6,5 ile sınırlı kaldı.
ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenme saatleri rekor kırıyor
Rapora göre, ülkemizde salgına yönelik önlemlerin arttığı 15-16 Mart tarihinden itibaren Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenmesi ve sosyal medya gösterim rakamlarında ciddi bir artış gerçekleşti. Raporda, son 14 günde canlı yayın platformu Twitch üzerinde Türk yayıncılarının ürettiği oyun içerikleri arasında en çok tüketilen 10 oyundan 6 tanesinin espor oyunu olduğu bilgisi verildi. Bu oyunlara ait canlı yayınların saat bazında izlenme istatistiklerine göre; League of Legends 1,364,834 saat, CS:GO 932,894 saat, Call of Duty: Modern Warfare 617,884 saat, PUBG 349,627 saat, Teamfight Tactics 226,076 saat ve Fifa 20 141,808 saat izlendi.
Kurumlara online ödemeler esnasında siber güvenlik çözümleri sunan PCI Checklist’in kurucu ortağı Kıvanç Harputlu, konuk yazar olarak; Corona Virüs’le birlikte ödeme alışkanlıklarındaki değişim, hacker tehditleri ve siber güvenlik sorunlarını ele alan bir yazıyı egirişim için hazırladı.
Sosyal mesafemizin artması, hayatımızı evlerimizde geçirmemizle birlikte kredi kartlarımız da daha fazla online alışverişlerde kullanılmaya başlandı. Ancak burada şimdiden söyleyelim bu artış ciro olarak rakamlara yansımayacaktır. Çünkü online ödemeler yaptığımız uçak bileti, otel, mobilya alışverişlerimiz yerini daha çok market, sağlık ve kitap gibi daha az tutarlı alışverişlere bıraktı. Bu yüzden, online ödemelerin sayısı artsa da, cirolara bunun yansımadığını gözlemleyebiliyoruz. Bununla birlikte bu süreçte BKM’nin verilerine göre 3 milyon kart ilk kez online ödeme ile tanıştı. Tüm bu bilgileri toparlayacak olursak;
Daha fazla online alışveriş yapıyoruz.
Daha düşük tutarlı alışverişler gerçekleştiriyoruz.
Kredi kartlarımızı daha fazla sayıda online alışveriş sitesinde kullanıyoruz.
Online ödemelere yeni kullanıcılar ekleniyor.
Kısacası biz sosyal mesafemizi korurken, kredi kartlarımızın online seyahati artıyor.
Bu durumu şimdi bir de siber güvenlik açısından ele alalım; online seyahat eden daha fazla kart verisi ve ilk kez online alışveriş ile tanışan kullanıcılar… Bu, hackerlar gözünde avlanılabilecek daha fazla kart verisi anlamına geliyor. Bunun birçok sebebi var ancak biz üç ana sebepten gidelim;
Online ödeme ile yeni tanışmış kişilerin oltalama e-postalarına veya tehlikeli sitelere fazla alışık olmaması
Hackerların, siber güvenlik zafiyetleri olan online alışveriş sitelerini ele geçirdiklerinde toplayabileceği kart sayısının daha yüksek olması
Hackerların, banka veya ödeme sistemcisine kıyasla, daha kolay hackleyebileceği online alışveriş sitelerine odaklanıyor olması (Kaynak: Verizon 2019 – Veri Sızıntısı Raporu)
Bu durum ilerleyen süreçte özellikle kart üreticisi bankalar ve sanal POS sağlayıcıları için ciddi bir tehlike anlamını da taşıyor. Çünkü cirolar artmazken, kartların atak yüzeyi artmış oluyor ve aldıkları riskler de artıyor. Zaten hali hazırda The Nilson Report’a göre her sene yaklaşık %20 fraud kayıpları artıyor. Bu durum ise bu kayıpları daha da arttıracağa benziyor.
Bu süreçte kart üreticileri ve sanal POS sağlayıcıları nelere dikkat etmeli?
Bankaların ve sanal POS sağlayıcılarının hizmet verdikleri üye işyerlerinin (online ödeme alan siteler) güvenlik denetimlerini arttırması gerekmekte. Çünkü bu efor hem e-ticaretin gelişimi hem de şirketlerin risk yönetimi açısından ciddi bir öneme sahip. Bu süreçte tabi ki en büyük görev de online ödeme alan sitelere düşüyor. Siber güvenlik tarafında mutlaka yatırımlarını arttırmaları ve güvenlik seviyelerini arttırmak için çaba sarf etmeleri oldukça önemli. Tabi tüm bunları anlatması kolay, uygulaması ise zor. Aslında bu durumlar bizim neden PCI Checklist’i kurduğumuzu anlatıyor.
PCI Checklist olarak bu süreçte çözdüğümüz sorunlar neler?
Online ödeme alan sitelerin çoğunun siber güvenlik önlemleri için ayırabileceği büyük bir bütçesi yoktu, bununla birlikte bankaların ve sanal POS sağlayıcılarının, üye işyerlerini siber güvenlik analizlerini ve yönetimini yapabileceği bir yapı da yoktu.
Tüm bu sorunlardan yola çıkarak hayata geçirdiğimiz PCI Checklist, bugün Türkiye’nin en büyük bankaları tarafından kullanılmaya başlandı ve online ödeme alan sitelerin denetimlerini her geçen gün sayısı artarak yapmaya devam ediyoruz. Burada en sevindiğimiz noktalardan biri de bu denetimleri yaparken e-ticaret sitelerine açıkları hakkında bilgi vermek ve nasıl çözülebileceklerini hazırladığımız makaleler ile anlatmak. Böylece şu zor süreçte ayakta kalmaya çalışan KOBİ’lerin ve onların müşterilerinin daha güvenli alışveriş yapmasını sağlarken, kart üreticileri ve sanal POS sağlayıcılarının risklerini de minimize edebiliyoruz.
Evden çalışmanın şirketlere etkileri nasıl oldu?
Bu yaptığımız güvenlik testleri hiçbir entegrasyon gerektirmediği için şu an tüm ekibimiz evlerinden çalışıyor ve müşterilerimizle dirsek temasımız aynı şekilde devam edebiliyor. Hatta şu an aramıza yeni müşterilerimiz de katılıyor ve onların da kurulumlarını uzaktan gerçekleştiriyoruz. Bu süreçte genel olarak startupların evden çalışmaya geçişinin diğer firmalardan çok daha hızlı gerçekleştiği kanaatindeyim. Bunun sebebi muhtemelen bulut tabanlı yazılımların startuplarda daha fazla tercih edilmesi olmuştur. Ancak bu süreçte kurumsalların uzaktan çalışmaya geçişi biraz daha sancılı oldu.
Yöneticilere ve Evden Çalışanlara Tavsiyeler!
Hem I.T. ekiplerinin hem de uzaktan çalışanların dikkat etmesi gereken birçok konu var. Aşağıda sizin için tavsiyelerimizi derledik;
Yöneticiler için Tavsiyeler:
Personel erişimi için SSL VPN kullanın: Günümüzdeki modern güvenlik duvarı cihazlarının birçoğunda yerel ağ ile uzaktaki cihazlar arasında tünel oluşturmak için SSL VPN kullanılmaktadır. Bu erişim teknolojisi ile verileriniz internet üzerinden hedefine giderken adeta bir tünel içerisindeymiş gibi dış kaynaklarla etkileşim kurmadan verinin güvenli bir şekilde akışını sağlar. SSL VPN denenmiş ve güvenilirliği kanıtlanmış bir uçtan uca şifreleme yöntemidir.
Çalışanların VPN ile erişebildiği alanları sınıflandırın: Active Directory ya da LDAP gibi kullanıcı yetkilendirme protokolleri kullanılabileceği gibi, küçük işletmelerde SSL VPN ile erişilebilen yerler kullanıcıların alanlarına göre sınırlandırılabilir, örneğin
Yazılımcı: Yazılım geliştirme sunucuları
Devops: Yedek ve yönetim hariç tüm sunucular
Backoffice: Muhasebe sunucusu
CTO: Tüm sunucular
Güçlü parola ilkesi uygulayın: İçerisinde harfler, sayılar ve noktalama işaretlerinin de olduğu güçlü parolalar için gerekli güvenlik ilkesi yapılandırmaları sağlanmalıdır.
Çok faktörlü kimlik doğrulama kullanın: MFA olarak da bilinen bu yapı sayesinde ek bir güvenlik katmanı sağlanabilmektedir. Kullanıcılar şifrelerini bir yere yazmaya ya da otomatik doldurma ile kaydetmeye eğilimli oldukları için artık tek başına şifre koruması yeterince güvenli olarak düşünülmemektedir. MFA için cep telefonunuza yükleyeceğiniz Google Authenticator ya da Microsoft Authenticator gibi uygulamalarla, kullanıcı adı ve şifre girişinin ardından bu uygulamalardan alınacak 6 haneli, zaman içinde kullanımı dolan ek şifreleme servisini web sitenize ya da servislerinize entegre edebilirsiniz.
SSL kullanın: Web siteleri, servisleri ve API’ler tarayıcılar tarafından desteklenen SSL sertifikaları ile koruma altına alınmalıdır.
Güvensiz iletişim protokollerini kapatın: Telnet, SMTP, HTTP ve FTP gibi protokoller yerine SSH, SMTPS, HTTPS ve SFTP kullanılmalıdır.
DNSSEC kullanın: DNS Sunucularında DNSSEC uzantısı aktif hale getirilmelidir, DNSSEC uzantısı aktif hale getirildiğinde Man-in-the-Middle (MitM) saldırılarına karşı ek güvenlik sağlamış olursunuz.
Buluta geçiş yapın: GSuite, Slack, Confluence, Jira ve Trello gibi uygulamalarla bir çok iş sürecini kolayca buluta taşımaya başlayabilirsiniz.
Mutlaka yedek alın: Almış olduğunuz yedeklerin mutlaka farklı bir ortamda tutulmasını, mümkünse ikinci bir coğrafik konumda tutulmasını sağlayın. Herhangi bir siber güvenlik saldırısı sonucunda verileriniz silinebilir ya da şifrelenebilir, bunun yanı sıra uzaktan çalışma nedeniyle hırsızlık olaylarında da artış görülebilir.
Uzaktan çalışanların alması gereken önlemler
SSL VPN kullanın: Mümkünse SSL VPN ile ofis kaynaklarına bağlanmaya çalışın, eğer firmanız bu erişim tipini desteklemiyorsa Google Chrome Remote Desktop eklentisi ile istediğiniz yerden ofis bilgisayarınızdaki oturumunuza ulaşın.
Ortak kullanılan bilgisayarlar üzerinden ofis kaynaklarına bağlanmayın: Ortak kullanılan bilgisayarlarda virüs ve truva atı gibi zararlı yazılımlar olabileceği gibi klavyeden yazdıklarınız loglanıyor ya da ekran hareketleriniz kaydediliyor olabilir.
Oturumunuzu aile bireyleri ile paylaşmayın: Bilgisayarlarınızı aile bireyleri ya da çocuklarınızla paylaşıyorsanız mutlaka kendinize ait bir kullanıcı adı ile giriş yapabilecek şekilde bilgisayarınızı yapılandırın, özellikle çocuklar bilmeden zararlı linklere tıklayarak zararlı yazılımların bilgisayara yerleşmesine neden olabilmektedir.
Güvenli olmayan web sitelerini ziyaret etmeyin: Chrome, Firefox ya da Internet explorer gibi tarayıcılarda adres çubuğunda yazılı olan alan adının yanında kilit işaretinin olmasına dikkat edin. Özellikle kahve dükkanları ve restoranlar gibi ortak ağların kullanıldığı yerlerde, eğer tarayıcınızda kilit işareti bulunmuyorsa, iletimi sağlanan verileriniz aynı Wi-Fi ağını kullanan bilgisayarlar tarafından okunabilir.
Güçlü şifreler kullanın: Harfler, sayılar ve noktalama işaretleri içeren güçlü şifreler kullanın, Örneğin: 74wDC:!`V8H+>Vpg:
Olta e-postalarına dikkat edin: Eğer bir e-posta içerisinde link ya da buton varsa, tıklamadan önce fare ile sırasıyla hem gönderen kısmının hem de butonun üzerine gelin, gönderen e-posta adresinin ve butonun yönlendirdiği alan adının tutarlı olup olmadığına dikkatle bakın, eğer şüpheleniyorsanız tıklamayın. Bazı şüpheli alanadları kısaltma kullanılarak gönderilmektedir. Bağlantıya tıklamadan önce kopyalayıp, kısaltmayı açan servisler ile nereye yönlendiğini kontrol edin.
Antivirüs yazılımı kullanın: Antivirüs yazılımları hafızadaki ve diske yazılmakta ya da okunmakta olan tüm verileri tarar, böylelikle hem uzaktan gelebilecek virüslere karşı koruma sağlayacağınız gibi, bilgisayarınızdaki virüslerin de geçişini engellemiş olursunuz.
Sistemlerinizi güncel tutun: Bilişim ve siber güvenlik sektörünün sürekli ve hızlı bir şekilde gelişen yapısı sebebiyle güncel tutulmayan hiç bir yazılımın güvenli kalması mümkün olmuyor. Dolayısıyla sisteminiz için bir güncelleme takvimi belirleyip, belirli aralıklarla güncelleme yapmalısınız.
Oturumunuzu kapatın: Bilgisayarınızın başından uzaklaşmadan önce oturumlarınızı mutlaka kapatın. Pek çok servis, hangi cihazlarda aktif oturumlarınız olduğunu gösterecektir, aktif olarak kullanmadığınız veya şüheli görünen oturumları kapatmayı ihmal etmeyin.
Patent korumalı holografik görüntüleme teknolojisi kullanarak Sanal ve Artırılmış Gerçeklik konularında geniş yelpazeli çözümler üreten yerli girişim CY Vision, Revo Capital’den 2 milyon dolar yatırım aldı.
CY Vision, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) hazırladığı Türkiye’nin Otomobili projesinde üstlendiği hologram teknolojisi ile yer alıyor. Bu yatırım Revo Capital’in 41 milyon euro’luk yeni fonunun da ilk yatırımı oldu.
Bayrakdar, bunun yanı sıra 6 firma ile yatırım süreçleri için görüşmeleri sürdürdüklerini vurgulayarak “Küresel anlamda yatırımların hepsi durdu kimse yatırım yapmak istemiyor ama bu hastalık bir şekilde yenilecek ve ortam yıl içinde değişecek. Biz ülkenin yarınından ve kendi çapımızda can suyu vermekten sorumluyuz. O nedenle gündelik sıkıntıların moralimizi bozmaması gerekiyor” diye konuştu.
“Otomotiv devleri bu teknolojinin peşinde”
Yeni yatırım yaptıkları CY Vision şirketinin sahiplerinin Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Ürey ve Akbank’ın eski Dijitalden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Orkun Oğuz’un olduğu bilgisini verdi. Şirketin Ar-Ge’sinin Türkiye’de, satış ve pazarlamasının Silikon Vadisi’nde olduğunu söyleyen Bayrakdar, “Bu start-up AR-Hud yani arıtılmış gerçeklik teknolojisi ile görüntüyü hiçbir ek araç kullanmadan görmenizi sağlıyor. Yani Google haritaya bakmayıp ön camı reflektör gibi kullanarak sürücü ve yolcular yol hakkında bilgi sahibi oluyor. Proje şu an araştırma geliştirme aşamasında ve tüm küresel otomotiv devleri bu teknolojinin peşinde” ifadelerini kullandı.
10 şirketimiz sektörlerinde lider
Cenk Bayrakdar, Revo Capital’in 2013’te ilk fonunu kurduğunu ve 66 milyon dolarlık bir fon olduğunu hatırlatarak, ilk fonda 19 yatırım yaptıklarını hatırlattı. Bu fondaki kendisinin kurduğu diğer bir şirketle birlikte 20 şirkete ulaştıklarını dile getiren Bayrakdar, “Üç şirketimizi de sattık. Bulut bilişim üzerinde çalışan bir diğer start-up’ımızın da satışı yakın. Şirketlerimizin 10 tanesi kendi sektörünün lideri” diye konuştu.
Japonya’daki Twin Ring Motegi pistinde bulunan Honda Koleksiyon Salonu, Honda tarafından geliştirilen 300 adedin üzerinde ürüne ev sahipliği yapıyor ve bunların 360º sanal tur üzerinden ziyaret edilmesine imkân sağlıyor.
Ziyaretçiler burada otomobiller, motosikletler, güç üniteleri ve hatta yarış otomobillerine kadar uzanan geniş bir koleksiyonu yakından inceleyebiliyor.
Honda tarihini gözler önüne seren üç kat
Honda’nın yeni yaklaşımı ile sanal ziyarete açılan Honda Koleksiyon Salonu, markanın seri üretim modellerine ve yarış makinelerine ilham veren tutkuyu gözler önüne serme amacı ile 1998 yılında açıldı.
Honda’nın 70 yıllık tarihine damga vuran en ikonik ürünlerin sergilendiği Honda Koleksiyon Salonu’nda 3 ayrı kat bulunuyor. Bu katları koltuklarından kalkmadan gezebilecek olan sanal tur katılımcıları markanın tarihini video ve fotoğraflarla yaşama şansını yakalıyor.
Honda severler otomobil, motosiklet ve güç ürünleri bölümlerini 2’inci katta görebiliyor. 1963 yılında tanıtılan ilk ‘kompakt spor’ model olan S500 bu alanın yıldızı olarak öne çıkıyor. Markanın Prelude, NSX ve Civic gibi efsanevi modellerinin yanı sıra aynı zamanda Japon otomobil pazarının gelişiminde önemli bir yere sahip olan mikro otomobillerden Kei Cars gibi modeller de sergileniyor. Ayrıca 1967 yılında satışa sunulan ilk seri üretim mikro otomobil olan Honda N360 gibi Honda’nın en eski modellerinden bazıları da burada sergileniyor. Sergilenen ikonik iki tekerlekli araçlar arasında dünyanın ilk seri üretim dört silindirli motosikleti CB750 ve oval pistonlu NR de yer alıyor.
Honda Koleksiyon Salonu’nun 3’üncü katı, Honda’nın yarış geçmişini sergiliyor. Bu alanda bugün de hala yarışan Honda’nın tek koltuklu yarış otomobilleri, GT’ler ve motosikletler bulunuyor. Honda’nın yarış dünyasındaki önemli başarılarını gözer önüne seren yarış otomobillerinin de sergilendiği kat pist heyecanını yaşatıyor. Bu katta sergilenen araçlar arasından Brezilyalı pilot Ayrton Senna’nın yarıştığı McLaren-Honda veya Mike Hailwood’un Man Adası TT zaferlerine koştuğu altı silindirli RC166 gibi modeller öne çıkıyor.
Hayallerin Fabrikası
Honda Koleksiyon Salonu, kökleri 1940’lı yıllara dayanan Honda tarihindeki önemli gelişmeleri sergiliyor. Teknoloji ile ulaşım araçlarını birleştirerek insanlara daha konforlu bir hayat sunmayı amaçlayan kurucu Soichiro Honda’nın o dönemlerdeki imkanlarla radyo vericisi için kullanılan bir jeneratör motorunu bisiklete takarak başladığı yolculuğun tüm kilometre taşları bu salonda anlatılıyor. Attığı ilk adımı daha da geliştirerek ilk önce motorları herhangi bir bisiklete uygulanacak şekilde; yakıt deposu, gaz kolu, teller ve diğer parçalar dahil hazır kit olarak satmaya başlayan Soichiro Honda’nın 1948 yılında kurduğu Honda Motor’un 70 yıllık tarihinin tüm başarıları Honda Koleksiyon Salonu’nda görülebiliyor.
Kişisel veya evsel ihtiyaçlarınızı kapınıza kadar getiren online market BigBasket, müşterilerin artan talebini karşılamak için ülkedeki işlerini ölçeklendirme yolunda 60 milyon dolar yatırım aldı.
Alibaba, Mirae Asset ve CDC Group dahil olmak üzere mevcut yatırımcılarla birlikte, BigBasket’in kurucu ortağı Vipul Parekh bu tura katıldı. Parekh, girişimin önümüzdeki altı ila dokuz ay içinde daha büyük bir finansman turunu kapatmak istediğini söyledi.
CBInsights’a göre, geçen yıl Unicorn statüsüne ulaşan sekiz yaşındaki girişim, bugüne kadar yaklaşık 720 milyon dolarlık girişim sermayesi ve borç finansmanı sağladı.
Parekh, girişimin agresif bir şekilde müşterilerin artan talebini karşılamak için daha fazla dağıtım personeli istihdam edeceğini söyledi. Yeni Delhi geçen ay ülke çapında COVID-19 nedeniyle evlerine kapandı ve bu durum birçok işletmeyi aksattı.
Parekh, BigBasket’teki siparişlerin hacminin son haftalarda beş kat arttığını söyledi. Ancak girişim, birçok işçinin memleketlerine taşındığı veya mevcut ortamda çalışma konusunda temkinli olduğu için müşterilere ürün teslim etmek için yeterli insan bulmakta da ayrıca zorlanıyor.
Bu dağıtım sorundan ötürü BigBasket, son bir hafta içinde Hindistan’ın bazı bölgelerine yiyecek dağıtmak için Uber ve iki tekerlekli mobilite şirketi Rapido ile ortaklık kurdu.
BigBasket, Hindistan’da 20’den fazla şehirde faaliyet gösteriyor ve müşterilerine on binlerce market ürünü sunuyor. Stokları güvence altına alma konusunda Parekh, girişimin şu anda herhangi bir sorun yaşamadığını söyledi.
BigBasket’in rakibi SoftBank destekli Grofers’ın sipariş adetlerinde de bir artış görülmüş. Girişim son üç hafta içinde 1 milyon eve teslimat yapıladığını söyledi.
Ancak büyümeye rağmen, Grofers kurucu ortağı ve genel müdür Albinder Dhindsa çevrimiçi bakkalın genel perakende pazarının sadece yüzde 0.2’sini oluşturduğunu söyledi. “Bu krizin sonunda muhtemelen% 0,5’e ulaşacağımızı düşünüyorum, ama bu hala önemsiz bir pay” dedi.
ODTÜ Teknokent’te yerleşik olarak faaliyetlerini sürdürmekte olan yerli girişim NANObiz tarafından geliştirilmeye başlanan COVID-19 kitleri ile son günlerde tüm dünyada hızla yayılmakta olan Corona Virüs’ün hızlı moleküler testleri yapılabilecek.
NANObiz tarafından uzun yıllara dayanan Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bilgi birikiminin geliştirme sürecinde, başta T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı-TÜBİTAK-TEYDEB ve Sağlık Bakanlığı’nın destekleri alındı.
LAMP4U COVID-19 moleküler tanı kitleri, gerektiğinde sahada direkt olarak hasta örnekleri üzerinden kullanılabilecek bir formatta tasarlanıyor. NANObiz tarafından, validasyon çalışmaları sonrasında LAMP4U-COVID19 markası altında piyasaya sürülmesi planlanan moleküler test kitlerinin, gerektiğinde birinci kademe sağlık kuruluşları, mobil test istasyonları, hava alanları, sınır geçişleri, ve askeri platform ve birimlerde kullanımını olası kılan cihazlar da geliştiriliyor. Bu cihazlardan biri olan ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) tarafından Teknoloji Kazanım Projesi olarak desteklenen BİOSENS-Hibrit cihazı ile PCR ve ELİSA reaksiyonlarını aynı anda ve sahada yürütebilecek kabiliyete ulaşıldı.
ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Avni ÖKTEM liderliğindeki NANObiz Ar-Ge Ekibi, öncelikle savunma sanayiinde kullanım için geliştirdikleri BİOSENS-Hibrit Platformunun, COVİD-19 virüsünün sahada, hasta başında ve yüksek doğrulukla moleküler tanısını yapabilecek şekilde adaptasyon çalışmalarına hız verdi. Bu çalışmalara ek olarak, farklı kurum ve kuruluşlardan araştırıcılarla birlikte kart test formatında hızlı antikor testlerinin geliştirme sürecinde de son aşamaya gelindiği belirtildi.
Prof. ÖKTEM’in aktardığı bilgilere göre, NANObiz tarafından geliştirilecek LAMP4U COVİD-19 moleküler tanı kitleri, uzun ve zahmetli numune hazırlığı gerektirmeden hastadan alınan örneklerde 60 dakika içerisinde yüksek doğrulukla sonuç verebiliyor. Testin sahada yapılabilmesi, numune hazırlık ile birlikte 3-4 saat süren PCR test sürecini yaklaşık 60 dakikaya indirerek hızlı sonuç vermesi ve kısa bir kullanıcı eğitiminden sonra kolay kullanımı ile sistemin yerli ve milli bir çözüm olarak maliyet avantajı da sağlayacağı değerlendiriliyor.
Söz konusu LAMP4U COVİD-19 moleküler tanı kitlerinin üretimi konusunda ODTÜ’de bulunan altyapıların da kullanıma alınabileceğini ifade eden Prof. ÖKTEM, seri üretim fazına geçildiğinde oluşacak talebin karşılanması yönünde planlamaların yapıldığını ifade ediyor.
Dünyanın en büyük oyun şirketleri arasında yer alan Riot Games’in Türkiye Ofisi’nin Ülke Müdürlüğü görevine Erdinç İyikul getirildi. 2012 yılından bu yana Riot Games’in Türkiye ofisinde farklı pozisyonlarda görev alan İyikul, çocukluğundan beri sıkı bir oyuncu olarak uzun senelerdir dijital oyun sektörünün içinde yer alıyor.
Sıkı bir oyunculuktan, Riot Games Türkiye’nin Ülke Müdürlüğü’ne uzanan serüven
Küçük yaşlardan beri oyun dünyasının içinde olan Erdinç İyikul, profesyonel anlamda yaklaşık 14 senedir oyun sektörünün içinde yer alıyor. Kariyerine Nintendo’nun Türkiye ofisinde görev alarak başlayan İyikul, burada yaklaşık 1 sene boyunca Ürün Müdürü olarak çalıştı. Daha sonra Türkiye’nin ilk video odaklı oyun sitesini kurarak, oyun dünyasından son videolar ve incelemelerin yer aldığı farklı bir yapıyı Türk oyun severlerle buluşturdu. 5 sene sitenin genel yayın yönetmenliğini yapan Erdinç İyikul, 2012 yılında Riot Games bünyesine katıldı. Riot Games Türkiye’nin iletişim, strateji ve pazarlama departmanlarından sorumlu kişi olarak ülkemizde oyun ve espor sektörlerinin gelişmesi noktasında önemli işlere imza attı.2019 yılında şirketteki görevine “Riot Games Türkiye Direktörü” olarak devam eden Erdinç İyikul, ülke müdürlüğü görevini Riot Games’in Amerika ofisine Global Pazarlama ve Yayin Operasyonu başına atanan Onur Tamer’den devraldı.
Nisan ayı itibariyle yeni görevine başlayan Erdinç İyikul heyecanını şu sözlerle paylaştı: “TFT mobilin çıktığı, LoR lansmanının yaklaştığı, VALORANT için kapalı beta sürecinin başladığı ve daha birçok heyecan dolu projenin yer aldığı bir dönemde bu görevi almak gurur verici. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizdeki oyunculara en iyi oyun deneyimlerini yaşatabilmek için Riot Games Türkiye ekibi olarak büyük bir heves ve tutkuyla çalışmaya devam edeceğiz.”
Türkiye’de derin teknoloji tabanlı girişimcilere ev sahipliği yapan Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation; İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan (İSTKA) 410 bin TL’lik fizibilite desteği almaya hak kazandı.
Desteğe uygun görülen Deeptech.ist (Derin Teknolojili Girişimler İçin Uluslararası Kuluçka Merkezi) projesiyle Cube Incubation; uluslararası derin teknolojili girişimcileri yetiştirecek bir üs haline gelmeyi planlıyor. Teknopark İstanbul koordinasyonunda İSTKA’nın denetiminde 9 ay sürmesi hedeflenen fizibilite projesini 24 aylık güdümlü proje desteği takip edecek. Fizibilite sürecinde; Teknopark İstanbul’un 3. Etap binaları kapsamında yapımı süren yeni kuluçka merkezi binasının derin teknoloji girişimcileri için uygun altyapı ve ayni destek mekanizmaları ile güçlendirilmesi planlanıyor. İSTKA desteğiyle güçlenecek kuluçka merkezi; farklı dikeylerde çalışmalar yürüten pek çok girişimciye hizmet verecekken; her yıl 20 adet uluslararası girişimci yetiştirecek. Ayrıca siber güvenlik ve biyomühendislik gibi alanlarda da farklı programlar da girişimlerin hizmetine sunulacak.
Girişimcilik faaliyetlerinin ülke ekonomileri için önemi her geçen gün daha da artıyor. Küresel Girişimcilik Monitörü’nün (GEM) yaptığı araştırmada ulusal ekonomik büyüme ile girişimciliğin ulusal seviyesi arasında istatistiksel olarak pozitif ilişki olduğu görülüyor. Türkiye’nin de yenilikçiliğe dayalı ekonomik kalkınma evresine geçiş aşamasındaki beş büyük ekonomiden birisi olduğu düşünüldüğünde yenilikçilik odaklı teknoloji girişimlerinin desteklenmesi kritik hale geliyor. Bu anlayıştan yola çıkan Cube Incubation İSTKA desteği alan Deeptech.ist projesiyle Türkiye’de derin teknoloji alanlarında geliştirmeler yapan girişimcilere özel sunacağı desteklerle bu girişimlerin ülke ekonomimizi küresel ekonomiler arasına taşımasını yakından destekleyecek.
Deeeptech.ist ile kuruluşundan itibaren global yapılanmaya sahip olan girişimciler yetiştirilecek
Dünyada girişimcilik ekosisteminin yöneldiği alanda hizmet etmeyi amaçlayan Derin Teknolojili Girişimler İçin Uluslararası Kuluçka Merkezi Projesi olarak adlandırılan Deeptech.ist ile; kuruluşundan itibaren global yapılanmaya sahip olan girişimciler yetiştirilmesi amaçlanıyor. Ülkemizin girişim ekosisteminde bir ekol haline gelme potansiyeli taşıyan Deeptech.ist projesiyle Cube Incubation; girişimler için stratejik öneme sahip birçok konuda sürdürülebilir, çağdaş ve bilimsel temellere dayanan destek mekanizmalarını kurarak, bölgede en nitelikli girişimcilik merkezlerinden biri olmayı ve katma değer üreten derin teknoloji girişimlerine ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Bu kapsamda girişimlerin genel olarak yasadıkları problemlere çözüm yolları bulunması, global pazara açılmalarındaki engellerin kaldırılması ve uluslararası anlamda başarı yakalamaları için en uygun metotlar belirlenmesi hedefleniyor. Katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, küresel markaların yaratılması ve ticarileştirme faaliyetlerinin sistematik olarak yürütülmesi projenin ana hedefleri arasında yer alıyor.
Yerli girişim Melo, kullanıcılarının kişisel bakım ihtiyaçlarını istedikleri yer ve zamanda, uygun bir şekilde karşılamasını sağlayan, hizmeti eve getiren bir dijital güzellik asistanıdır.
Melis Bilgili tarafından 2019 yılında ilk olarak Ankara’da kurulan girişim, çalışmalarını bugün İstanbul’da Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi bünyesinde sürdürüyor.
Ülkemizdeki kadınlar, yılda ortalama 8 günlerini güzellik hizmetlerine ulaşmak için geçiriyorlar ve bu sürenin neredeyse yarısı bu hizmetlere ulaşmak için geçiyor. İstanbul gibi trafiğin yoğun olduğu şehirlerde, özellikle yoğun çalışan, çocuklu veya yaşlı kişiler için düzenli olarak salonlara gitmek ve bakımlı kalmak büyük bir enerji ve zaman gerektiriyor.
Güzellik hizmetlerini diğer müşterilerin içinde almaya çekinen veya hijyen endişeleri nedeni ile sürekli olarak kendi malzemelerini salonlara taşımak zorunda kalan büyük bir kesim ihtiyaçlarını güzellik salonlarında karşılayamıyor. Aynı zamanda, makyöz ve kuaförlere ulaşıp ücret teklifi alabildiğiniz özel gün konseptli platformlar bulunsa da, manikür, sakal traşı ve ağda gibi günlük bakım hizmetlerini veren profesyonellere ulaşıp hızlı bir konumunuza bir platform bulunmuyor.
Melo’da, 50’den fazla kişisel bakım hizmeti içinden, size uygun uzmanların profillerini inceleyerek bir yemek siparişi vermek kadar kolay bir şekilde online ödeme ve rezervasyon yapabiliyorsunuz. Uygulamada her biri sertifikalı ve alanlarında tanınmış kişilerden oluşan uzmanlar da, bu sayede salonlarındaki boş zamanlarını veya freelance çalışıyorsa boş günlerini randevu alarak değerlendirmiş oluyor. Melo’da hem güzellik uzmanlarına hem de kullanıcılara randevularında seçkin kozmetik markalarda hediye ürünler göndererek, markaların tanıtımı yapılıyor. Uygulama içerisinde Türkçe, Farsça ve İngilizce dil seçeneklerini bulunuyor.
Melis Bilgili
8 yıldır kozmetik sektörünün içinde olan Melis, 6 yıl boyunca MAC Cosmetics’de makyaj sanatçısı olarak çalıştı. Bu markada Bölge Eğitim Yöneticisi olarak rol aldığı dönemde güzellik sektöründe yer alan, uzmanların, müşterilerin ve markaların ihtiyaçlarını net bir şekilde gözlemledi. Her gün kendini yenileyen bu dev sektörde en büyük ihtiyacın kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet bulmak olduğu farketti ve dijitalleşen dünyada herkesin bir dijital güzellik asistanı olmalı diyerek Melo’yu hayata geçirmeye başladı.
Melis‘e hedeflerini sorduğumuzda; “Yakın gelecekteki hedefimiz, ihtiyacınız olan güzellik hizmetini 15 dakikada kapınıza getirmek ve en profesyonel şekilde sunmak. Ülkemizde ve MENA bölgesinde bu alanda lider platform olmak. Ancak fikrin ortaya çıkma sebebinde de değindiğimiz gibi, müşterilerin kişiselleştirilmiş kişisel bakım hizmeti bulmanın yanında kendilerine uygun kozmetik ürün bulmak konusunda da bir asistana ihtiyacı var. Bu nedenle biz müşterilerimizin bütün kişisel bakım ihtiyaçlarını tek bir platformdan karşılamasını sağlayan, onlara basit ve ulaşılabilir çözümler sunan bir dijital güzellik asistanı geliştirmek istiyoruz.” dedi.
Melo’nun istatistiklerinden de bahseden Melis; “Beta versiyonumuzu meloknows.com olarak Eylül 2019’yayınlandığımızdan bu yana, İstanbul ve Ankara gibi 10 büyük şehre ulaştık, 320 başarılı randevu gerçekleştirdik, Melo’ya kayıtlı 8000’e yakın kayıtlı üyemiz var. Büyük çoğunluğu mikro influencer’lardan oluşan 250 den fazla seçkin kişisel bakım uzmanını Melo Uzmanı olarak sistemimize kaydettik. Miniso, Sephora ve New Essentials gibi 5 kozmetik marka ile iş birliği yaptık. Anlaştığımız markaların 500’den fazla ürününü Melo Uzmanları ve kullanıcılara gönderdik, ürünleri gönderdiğimiz müşterilerin %94’ü ve uzmanların %100’ü hediye ürünlerin değerlendirdikleri anketleri doldurdu. Anlaştığımız firmalara ürünlerin geri dönüşleri hakkında veri analizleri ve öneriler sunduk. Android uygulamamızın beta versiyonunu Şubat ayında piyasaya sürdük. Açıldığımızdan bu yana 2.7 çarpanı ile büyüyen randevu sayılarımız, Mart’ın ikinci yarısında 5 çarpanı ile büyümeye başladı.”
Melo’yla ilgili tüm gelişmeleri artık egirişim üzerinden takip edebilirsiniz.