Ana Sayfa Blog Sayfa 701

İngiltere merkezli ekip içi iletişim platformu OurPeople, 1.7 milyon Euro yatırım aldı

İnsan Kaynakları teknojileri alanında faaliyet gösteren ve İngiltere merkezli ekip için iletişim platformu OurPeople, Seri A turda 1.7 milyon Euro yatırım aldı. Bu turla birlikte aldığı toplam yatırım 2.6 milyon Euro oldu.

2015 yılında Ross McCaw tarafından kurulan İngiltere’nin Bristol kentinde kurulan şirket, işletmelerin çalışanlarıyla iletişim kurmasına yardımcı oluyor ve güvenli bir platform sunarak ekiplerin anında bağlanmasını sağlıyor.

West Ham United Vakfı, Virgin Active UK, Paulton’s Park ve Serco Leisure dahil olmak üzere çok sayıda mobil çalışanın bulunduğu sektörlerde önemli müşterileri var.

Pandemi sırasında OurPeople, platformunu iş arkadaşlarına kritik bilgileri iletmek için, diğer tüm iletişim platformları gibi her zamankinden daha fazla işletme tarafından kullanıldı.

Pandemi başlangıcında OurPeople, şu anda yerel hükümet ve İngiliz sağlık hizmeti (NHS) tarafından finanse edilen hastalara yatılı bakım hizmeti veren Sirona Care and Health‘te ürünün ücretsiz bir sürümü olan OurPeople NOW aktif olarak kullanılıyormuş.

Bu yatırım turuna iki bilinen yatırımcı; dijital medya, e-ticaret ve sağlık alanında uzmanlaşmış bir yatırım şirketi olan Alpine Meridian ve aynı zamanda Yönetici Ortak olarak OurPeople’a katılan girişimci Robert Neveu‘dur.

OurPeople’ın kurucusu ve CEO’su Ross McCaw “Fitness endüstrisinde çalışıyordum, her gün uzakta çalışanlar ve masa başında çalışanı olmayan personel ile iletişim konusunda, farklı sektörlere de yayılan bir sorun olduğunu görebiliyordum. Nerede olursa olsun, bilgili bir çalışanın gerekli olduğunu ve iyi bir iletişim kurulması gerektiğimni biliyoruz. Biz de ekibin kendi arasında güvenli bir şekilde iletişim kurmasını sağlayan, güçlü ve kullanımı kolay bir ürün geliştirdik.” dedi.

Online gerçekleştirilen demo day’de Workup’ın altıncı döneminden mezun olan 11 girişim

İş Bankası’nın girişimcilik programı Workup’ın altıncı dönemi online olarak gerçekleştirilen demo day ile bugün tamamlandı. 11 girişimin sunum yaptığı bu günde girişimciler yaklaşık 6 ay boyunca nasıl bir gelişme sergiledi ve projelerini hangi aşamaya getirdiklerini anlattı.

Workup Girişimcilik Programı’nın altıncı döneminden mezun olan 11 girişim:

Aktivido: Deneyim aktiviteleri, doğa ve adrenalin sporlarıyla ilgili eğitimlerle, macera turları gibi çok sayıda etkinliği aynı çatı altında toplayan online pazaryeri

B2Metric AI: Sigorta ve finans sektöründe sahteciliği önleyerek poliçelendirme süreçlerini optimize eden bulut tabanlı yapay zeka yazılımı

Barty (eski adıyla Bartme): Kişiler arası eşya takas platformu

Enhencer: Firmaların müşteri davranışlarını yalın biçimde tahmin ederek aksiyon almalarını sağlayan makine öğrenmesi platformu

Templay (esk adıyla Enpratik): Abonelik sistemi ile hazır web sitesi yazılımı ve tasarımları sağlayan platform

Headports: İşe alım sürecinde adayların yetkinliklerini yapay zeka tabanlı algoritmayla değerlendiren; yetenekleri keşfedip, analiz eden girişim

Hipicon: Yaratıcı ve farklı tasarım ürünlerini müşterilere sunan e-ticaret platformu

Mindsite: Markaların ve rakiplerinin e-ticaret sitelerinde ve perakendedeki tüm ürünlerinin fiyat, görünürlük, promosyon ve aktivite bilgilerinin anlık takibini yapıp raporlayan yazılım

e-bursum: Öğrenciler ile burs verenleri bir araya getiren online platform.

Process Eye: Görüntü işleme teknolojisi ile seri üretim hatlarında kalite kontrolü yapan, böylelikle insan hatalarının önüne geçerek maliyet tasarrufu sağlayan yazılım

Vahaa: İklimden ve mevsimsellikten bağımsız olarak, besin değeri yüksek, taze ve izlenebilir meyve ve sebze üretimi için hydroponics yöntemi ve IoT cihazları kullanarak kentsel tarıma alternatif sunan akıllı tarım girişimi

Yerli girişim PackUpp, ilk turda 12.5 milyon TL değerleme ile yatırım aldı

Yeni nesil bir “same-day delivery” şirketi olan PackUpp, çıktığı ilk yatırım turunda, 12.5 milyon TL değerleme ile yatırım aldı. TRAngels A.Ş. ve Yatırımcılar Grubu üyeleri önderliğinde gerçekleşen yatırımda Girişim Türk A.Ş. ve üyeleri ile Keiretsu Forum üyeleri de yatırım turunda yer aldılar.

PackUpp’ın Kurucu Ortakları Semih Emre Özcan ve Rıdvan Göçemen, “PackUpp bir teknoloji şirketi ve tamamen kendi geliştirdiğimiz %100 yerli yazılımımız ile kurumsal firmaların ve e-ticaret sitelerinin ürünlerinin müşterilere “Aynı-Gün” ve “Sonraki-Gün” teslimatını sağlıyoruz. Bu amaçla çıktığımız yolda TRAngels A.Ş. ve Yatırımcılar Grubu önderliğinde Girişim Türk A.Ş. ve Keiretsu Forum yatırımcılarının da desteğini almış olmaktan son derece mutluyuz. Şu an Türkiye’de Istanbul dahil toplam 6 şehirde teslimat hizmeti veriyoruz ve aldığımız yatırımın desteğiyle birlikte öncelikle daha fazla ilde kaliteli teslimat hizmetini sunacağız. Önümüzdeki yıl da Avrupa ve Amerika’da hizmet vermeye başlayarak global bir teslimat teknoloji şirketi olma hedefimize doğru daha güçlü adımlarla ilerleyeceğiz” dediler.

PackUpp’tan, E-Ticarette “Göndericiden Alıcıya Direkt Teslimat”

PackUpp’ın fark yaratan en önemli hizmetlerinden bir tanesi de “Göndericiden Alıcıya Direkt Teslimat”lar gerçekleştirmesi. Toplama ve dağıtım merkezleri, depol ve şube olmadığı için tüm alım ve teslimatlara yazılım karar veriyor. Böylece bir paket 4-5 farklı noktada farklı kişilerle temas etmeden tek kişi üzerinden müşteriye teslim ediliyor. Hijyenin çok önemli olduğu bugünlerde hem paketler daha steril taşınıyor, hem de ürün hasarlanması oranı sıfıra iniyor. PackUpp bu hizmeti firmalara hem depodan hem de mağazadan teslimatlar olarak sunuyor.

Teslimat Müşteri Memnuniyeti: %100

PackUpp’ın Kurucu Ortakları Semih Emre Özcan ve Rıdvan Göçemen, PackUpp’ın çıkış noktasını, kargo süreçlerindeki gecikmeler, sorunlar ve manuel yürütülen operasyonlar olarak tanımlayarak, belirsiz süreçlerin hepsini ortadan kaldırarak hem hizmet verdikleri firmaların tüm teslimat ihtiyaçlarına dijital olarak çözüm sağladıklarını, hem de online alış veriş yapan müşterileri hızlı teslimatla mutlu ettiklerini belirttiler. Özcan ve Göçemen açıklamalarına şöyle devam ettiler:

“Türkiye’de teslimat sektörünü baştan aşağıda değiştirme hedefindeyiz. Aslında öncelikli odağımız her zaman çalıştığımız firmaların müşterileri. Müşterileri teslimat sürecine dijital olarak dahil ediyoruz ve hatta müşterilere paketlerini haritadan canlı izleme imkanı sunuyoruz. Paketlerinin kendilerine gelişini canlı olarak takip edebiliyorlar ve tüm gün evde beklemek zorunda kalmıyorlar. Bu, kargolardaki günlerce geciken ve bazen de kaybolan paketler olduğu düşünüldüğünde muazzam bir hizmet. Diğer taraftan müşterilerden teslimat sonrasında da verdiğimiz teslimat hizmetini puanlamalarını ve yorumlarla değerlendirmelerini istiyoruz. Şu an müşterilerden gelen teslimat müşteri memnuniyeti oranımız %100’dür. Tarafımıza iletilen teşekkür yorumları bizi çok fazla motive ediyor. İnsanların satın aldıkları ürünün kendilerine hızlı bir şekilde teslim edilmesinden duydukları mutluluk ve memnuniyet bizim için çok büyük bir haz. Bu hizmet kalitesini devam ettirmek en büyük hedefimiz”

PackUpp’tan bir ilk: Yerli Yazılım ile Otonom Teslimat!

Teknolojiyi Lojistik alanında en üst düzeyde kullanan PackUpp, yakın zamanda saha filosuna doğa dostu elektrikli araçları katmayı planlıyor ve sürücüsüz otonom araçlarla da teslimatlar üzerine çalışıyor. Tamamen kendi yazılımı ile lojistik optimizasyonları yaparak %100 otonom çalışan bir teslimat sistemini gerçekleştirmeyi hedefliyor. 2020’nin ikinci yarısında machine learning ve yapay zeka (AI)’yı da yazılımlarına eklemeyi hedefleyen PackUpp, Türkiye’de Drone ile teslimatları gerçekleştirecek ilk firma olma amacıyla Drone ile teslimat çalışmalarına da başlamış durumda.

Son bir yıldır pazarda işleyişini sürdüren ve kısa zamanda müşteri portföyünü genişleten PackUpp’ın müşterileri arasında CarrefourSA, Decathlon, Fox Medya, SPX, Columbia, Çağrı Market, Bereket Döner gibi çok sayıda global ve yerel firma bulunuyor.

Panteon ve Teknasyon ortaklığında, oyun geliştiricilerinin destekleneceği Rocket Games kuruldu

Hyper-casual kategorisinin son 3 yıldır büyüyen bir grafik ile mobil oyun sektörünü domine ettiğini sektör raporlarından görebiliyoruz. 2-3 kişilik ekiplerle bile geliştirilmesi mümkün bu oyun türü çok ciddi cirolara ve karlılık rakamlarına erişebiliyor. Ancak bu süreçte çok ciddi tecrübe, pazarlama ve finansman ihtiyacı bulunuyor. Rocket Games bu süreçte geliştiricilerin yanında olmayı hedefliyor.

10 milyon dolara kadar pazarlama desteği

Şimdiye kadar uygulamaları dünya çapında 1.5 milyardan fazla indirilen Teknasyon’un dijital pazarlama gücünden faydalanacak Rocket Games; geliştiricilere oyun başı 10 milyon dolara kadar pazarlama desteği sunacak. Buna ek olarak; Panteon’un 8 yıllık mobil oyun geliştirme tecrübesi, oyunların fikir aşamasından global yayınlanmasına kadar olan sürecin tamamında yapacağı mentorluk çerçevesinde oyun geliştiricilere aktarılacak.

Rocket Games’i kurmadan önce, 20’den fazla yerli oyun stüdyosu ile görüşmeler yapan ekip; sektörün yayıncılık ihtiyaçlarını ve problemlerini belirlemiş ve şirketin stratejilerini tamamen bu analizin sonuçlarına göre oluşturmuş.

Panteon’un kurucusu, ayrıca Rocket Games’de de CEO’luk görevini üstlenecek Ufuk Şahin; bu konuda “Rocket hem geliştirici hem yayıncı kültürüne aynı anda sahip olan bir şirket. Bu sayede hem geliştiricilerin problemlerine çözüm bulurken hem de çok büyük finansal başarılar yaratabilecek.” mesajını paylaştı.

Geliştiricilere; pazar araştırması, mentorluk, teknik destek, finansman, pazarlama, ve monetizasyon konularında uçtan uca destek verecek Rocket Games, ayrıca tamamen şeffaf bir şekilde gerçek zamanlı olarak bütün verilerini takip edebilecekleri bir platform da sağlayacak.

Yayınladığı oyunlarda maksimum karlılık gayesi ile hareket edecek Rocket Games, kullandığı farklı pazarlama yaklaşımı ile geliştiriciler için esnek KPI gereksinimi yapısı sunacak. Bu yaklaşımın bir yandan hit oyunları listenin tepesine taşırken bir yandan da belirli bir başarı eşiğini aşabilecek ve geliştiricilere nakit akışı sağlayacak projelerin gözden kaçmasının önüne geçeceği öngörülüyor.

Teknasyon kurucu ortağı Burak Sağlık ise “Teknasyon ve Pantoen olarak başarıya giden yolun nasıl bir süreç olduğunu öğrendik. Bu tecrübelerimizi diğer oyun geliştiricileri ile paylaşmak için Rocket Games’i kurduk. Oyun geliştiricilerinin hangi problemler ile karşılaştıklarını biliyoruz, biz de bu problemler ile karşılaştık, nasıl aşılacağı ile ilgili çözümler sunuyoruz. Rocket Games’in hem tecrübesi hem de güçlü finansal yapısı ile oyun sektörüne çok katkı sağlayacağına inanıyorum. Oyun geliştiricilerinin global pazarlara roketlemesi için bir engel kalmadı.” dedi.

Rocket Games’in ekipleri İstanbul Maslak’ta ve Ankara ODTÜ Teknokent’teki ofislerde bulunacak ve bu iki şehirde de geliştiricilerle hem online hem de yüz yüze iletişim kuracak.

Yerli üretim İnsansız Mini Tank, 2021 yılında kullanılmaya başlıyor

Savunma sanayinin üreticilerinden Katmerciler, insansız kara araçları konseptinin ilk ürünü olan uzaktan kumandalı insansız kara aracı, Aselsan’la birlikte ülkemiz silahlı kuvvetlerine kazandırıyor. Yerli bir ürün olarak tasarlanan silahlı insansız kara aracı, bu segmentte Türkiye’yi dünyanın sayılı ülkeleri arasına sokuyor.

Aselsan’la seri üretim sözleşmesi imzaladıklarını açıklayan Furkan Katmerci: “Dünyanın ancak sayılı ordularının sahip olabildiği insansız kara araçlarının üstün nitelikli bir örneği olan insansız mini tankın Aselsan işbirliğiyle TSK envanterine kazandırılmasından gurur duyuyoruz” dedi.

Türk savunma sanayinin önde gelen şirketlerinden Katmerciler, dünyada çok az ülkede bulunan insansız kara araçlarının (İKA) ülkemizdeki ilk paletli örneğini, Aselsan’la birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kazandırıyor. Aselsan’ın yükleniciliğinde hayata geçirilecek proje, yerli olma özelliğine sahip ve muadilleri arasında üstün özelliklerle ön plana çıkmaktadır.

İnsansız yerli mini tank

Aselsan ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı arasında imzalanan silahlı sınıf insansız kara aracı temin sözleşmesi kapsamında seri üretimine başlanacak silahlı insansız kara aracının uzaktan kumanda iletişim alt yapısı dahil tüm altyapı platformu Katmerciler tarafından geliştirildi. Araç, keşif, gözetleme, hedef tespiti yapabilen, üzerine silah ve gözetleme sistemleri dahil ihtiyaç duyulan her türlü sistemin takılabildiği, uydu bağlantısı üzerinden uzaktan kontrol edilip yönetilebilen, otonom olarak kullanılabilme özelliğine sahip, zorlu yol, arazi ve iklim şartında üstün hareket kabiliyetine sahip dünyanın en önde platformlarından biri olacak.

Aselsan ile Katmerciler arasında imzalanan seri üretim sözleşmesi gereğince “insansız mini tank” olarak da adlandırılan silahlı insansız kara araçları, 2021 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmeye başlanacak.

İKA’ların gelecekte büyük önem taşıyacağı stratejik öngörüsünden hareketle uzun yıllardır bu alana yönelik Ar-Ge çalışmaları yürüten Katmerciler, ilk olarak Uzaktan Kumandalı Atış Platformu’nu (UKAP) geliştirmiş ve sektöre sunmuştu. Ardından, sınır gözetleme, lojistik destek, büyük top konulacak araç gibi farklı İKA versiyonları tasarlayan Katmerciler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda Aselsan ile uzun süren ortak bir çalışma ile silahlı insansız kara aracı özgün tasarımını geliştirdi.

Temin sözleşmesinin imzalanmasını takiben bir açıklama yapan Katmerciler İcra Kurulu Başkan Vekili Furkan Katmerci, ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda insansız kara aracı konseptini ilk olarak beş yıl önce gündeme getirdiklerini belirterek, bu konseptin ilk örneği olan UKAP’ı üç yıl önce tanıttıklarını söyledi. UKAP’ın büyük beğeni kazandığını vurgulayan Katmerci, o günden bu yana, kara kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda bu aracı sürekli geliştirdiklerini, gelinen noktada UKAP Platformunun, üst donanımlarıyla birlikte bir “insansız mini tank”a dönüştüğünü kaydetti.

İnsansız Mini Tank Üstün Nitelikli

Yerli ve Türk mühendisliği ürünü insansız kara aracı, her türlü arazi ve yolda üstün performans sergileyebiliyor. Zırh opsiyonu bulunan araç, uydu bağlantısıyla çok uzak mesafelerden kontrol edilebiliyor. Uzaktan kumanda birimiyle ise yakın alanda tüm fonksiyonlarıyla kumanda edilebiliyor. Çeşitli silah sistemlerinin monte edilebildiği platform, hareketli halde ve meyilli arazide atış ve yüksek isabet imkanı sunuyor.

Araç, Aselsan tarafından geliştirilen Sarp Dual Uzaktan Komutalı Stabilize Silah Sistemiyle hedefi otomatik olarak tespit ve imha edebilecek. Araç, çok düşük termal iz özelliği taşıyor. Gece-gündüz, zorlu hava şartlarında ve iklimde kullanıma uygun olan aracın, elektrikli ve hibrit model seçenekleri bulunuyor.

Platform, ağır ve hafif silahlara sahip silah istasyonu, keşif gözetleme aracı, hasta ve yük taşıma aracı ve çıkartma operasyonlarına yardımcı görev alabilecek konfigürasyonlarıyla kullanıcıya geniş seçenekler sunuyor.

Üç ton yüklü ağırlık kapasitesine sahip araç, kompakt ebatına rağmen, üst sınıf zırhlı araçlarda bulunan bütün zorlu performans ve arazı testlerinin tamamını başarı ile yerine getirebilmektedir.

Can Kurtaran Fonksiyonlar

Çatışma bölgesindeki ilerleme veya sahil çıkartma operasyonlarında ilk ateş sırasında ön planda kullanılarak, yaralıların tahliyesi sırasında susturma atışı yaparak, kritik noktalara mevzilenmiş unsurların mevzilerden çıkarılması sırasında, yoğun atış altında karşı atış yaparak, can kayıplarının azaltılmasında önemli rol oynuyor.

Zorlu arazi koşullarında ağır yüklerin taşınmasında yardımcı olurken, düşman tehdidi altında olan bölgelerden geçen lojistik hatlarda kullanılarak can güvenliğini artırıp personel ihtiyacını azaltıyor.

Sahip olduğu kamera sistemleri sayesinde, düşman unsurların tespiti ve operasyon sahasının keşfi için önemli verileri, düşük siluet ve termal izi sayesinde can kaybı olmadan toplayabiliyor.

Pandemi ile mücadele eden bazı Yıldız Teknopark girişimleri

Normalleşme sürecinde de hepimiz pandemiyle mücadeleye devam edeceğiz. Yıldız Teknopark bünyesinde yer alan pek çok şirket bu mücadeleye yönelik ürün ve hizmet geliştirerek kişi ve kurumların bu anlamda güvenliğini sağlamak için çalışıyor. Zeytin çekirdeğinden siperlik, yoğurt asidinden dezenfektan, sosyal mesafe ölçen akıllı bileklik bunlardan birkaçı.

Teknopark bünyesinde, turizm sektöründe otellere pandemi mücadelesinde destek olacak ve uzaktan bazı hizmetleri vermelerine olanak sağlayan bir platform oluşturan şirket de var, meyve sebze ihracatında virüs etkisini azaltacak antiviral sprey üreten de.

Örneğin Yıldız Teknopark bünyesinde iki şirket, koronavirüsten korunmada öne çıkan maske ve dezenfektan konusunda doğallığıyla fark yaratan zeytin çekirdeğinden maske, yoğurt asidinden dezenfektan üretti. Sosyal mesafe ölçen akıllı bileklik, uzaktan ateş, mesafe ve maske varlığını tespit eden yazılım, sebze ve meyveler için viral bakteri bariyeri Yıldız Teknopark bünyesinde geliştirilen ve normalleşme sürecinde çokça kullanılması beklenen ürün ve hizmetlerden sadece birkaçı.

Hangi projeler var?

Normalleşme sürecinde maskeler gibi siperlikler de ayrılmaz bir parçamız olacak. Ancak koronavirüs salgını nedeniyle başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok kişinin kullandığı yüz siperliklerini takanlar buğu yapma, hareket ve görme kısıtlılığı, sterilize edilmeme gibi bazı problemler yaşadı. Yıldız Teknopark Kuluçka şirketlerinden biri olan Ferge Mühendislik bu sorunları ortadan kaldıran bir yüz siperliği geliştirdi. TÜBİTAK destekli bu siperliğin üretimine ise yakın zamanda başlandı.

Yıldız Teknopark şirketlerinden biri olan Biolive, artan plastik kullanımına alternatif olarak dünyada bir ilk olan zeytin çekirdeğinden biyoplastik üretimine hız kesmeden devam ediyor. Covid19 sürecinde tek kullanımlık plastiklerin git gide arttığını gören Biolive ekibi ARaymond firması ile ortak olarak zeytin çekirdeğinden çevreci siperlikler üretti.

Alkolsüz ve doğan dezenfektan

Durak Nano Bio Teknoloji Arge, etken maddesi alkol olmayan tamamen doğal ve etkili bir el dezenfektanı geliştirdi. Bu dezenfektan halk arasında yoğurt asidi olarak da bilinen laktik asit ile karanfil, kekik, okaliptüs, çay ağacı, aleo vera gibi bazı esansiyal bitki yağlarının karışımından oluşuyor. Amerika’nın önde gelen üniversitelerinden biri olan Utah Üniversitesi’nde COVİD 19’a karşı testleri yapılan ve COVİD 19 virüsünü tamamen öldürdüğü tespit edilen bu dezenfektanın üretimi konusunda şirket ruhsat ve izin aşamasında.

Mesafe ölçen akıllı bileklik

Eren Mert tarafından 2011 yılında kurulan Medron, giyilebilir teknolojiler ve IOT alanında çalışıyor. Şirket iş kazalarını önlemek, verimliği artırmak adına personel, nesne ve iş makinelerinin takibini geliştirdiği bir akıllı bileklikle yapabiliyor.Avrupa Birliği destekli bu cihazı bugün pek çok büyük kurum fabrikalarında kullanıyor. COVİD 19 salgını sonrasında bu cihazda bazı geliştirmeler yapıldı. Cihaz artık insanlar arasındaki mesafeyi ve birlikte kaldığı süreyi ölçüyor, mesafe ve süre geçildiğinde titreşerek uyarı veriyor. Kapalı alanlarda kullanılan bu cihazın bir özelliği de kişinin nerelerde zaman geçirdiğini kayıt etmesi. Böylece bir kişide bulaş olduğunda o kişinin hangi ortamlarda kimlerle temas ettiği bilindiği için kolaylıkla müdahale edilebiliyor.

Maske ve ateş tesbiti

Ayvos’un geliştirdiği yapay zeka destekli yazılım koronavirüse geçit vermiyor. Yazılımın kameralara entegre edilmesiyle sistem devreye giriyor ve sosyal mesafenin ihlal edildiği, maske kullanılmadığı durumlar tespit edilerek yetkililere bildiriliyor. Termal IP kameralar üzerinden 6 metre mesafeden temassız bir şekilde serbest geçiş sağlayarak anında ateş ölçümü yapabilen bu yazılım, kişi özelinde dezenfektan kullanılıp kullanılmadığını da saptıyor.

Oteller mesafeli hizmet verebilecek

Done İletişim ve Bilgi Sistemleri A.Ş.’nin geliştirdiği WeBee isimli inovatif çözüm, pandemi döneminde turizm sektörü için umut oldu. WeBee; COVID-19 salgını nedeniyle Turizm Bakanlığı’nın da açıkladığı “Sağlıklı Turizm Sertifika” programındaki önlemlerin oteller tarafından alınabilmesine destek sağlayarak otellerin işini kolaylaştırıyor. WeBee, pandemi sürecinde, otellere ve misafirlerine şu hizmetleri sağlıyor.

Temassız check-in özelliği. Bu şekilde misafir resepsiyon kuyruğunda beklemiyor. Sağlık karnesinin misafir tarafından dijital olarak doldurulup otele gönderilebilmesi. Oda için kapı kartı alınmasına gerek kalmadan, oda kapısının cep telefonu ile açılabilmesi. Menüler ve kataloglar gibi tüm basılı dokümanları dijitalleştirerek, ortak kullanılan yüzey miktarının düşürülmesi. Yiyecek ve içecek siparişlerinin cep telefonundan otelde bulunulan bölgeye talep edilebilmesi, ödeme için para kullanmaya veya POS cihazına gerek kalmadan ödemelerin mobil ödeme ile gerçekleştirilebilmesi.

Meyve ve sebze için virüs bariyeri

Türkiye yıllık ortalama 54 milyon ton yaş meyve ve sebze üretimine sahip. Bu ihracatın 4 milyon tonu ise ihraç edilerek yaklaşık 2.26 milyar dolarlık bir gelir elde ediliyor. Özellikle koronavirüs salgını nedeniyle, insanların sağlıklı beslenmesi için yaş meyve ve sebze sektörünün stratejik öneminin daha iyi anlaşılması, ihracatçılara gelecekle ilgili umut veriyor. Ancak bu noktada Covid 19 ile mücadeleye yönelik gıda güvenliğinin sağlanması çok önemli. Bu yönde temassız ihracat gibi farklı önlem ve çalışmalar yapılıyor.

Yıldız Teknopark bünyesinde yer alan gıda teknoloji şirketi Hyggefoods’un üzerinde çalıştığı antiviral yenilebilir kaplama sıvısı ise gıda güvenliği konusunda önemli bir boşluğu dolduruyor.Çünkü bu sıvı ile kaplanan meyve ve sebzeler virüsün doğrudan tüketiciye ulaşmasını engellemeyi amaçlıyor. Kısacası bu proje ile dünyada ilk defa koronavirüsü taşımadığı kanıtlanan özel etiketli meyve ve sebze ürünleri oluşturulabilecek. Bu şekilde yetiştirilen yerli meyve ve sebzenin katma değeri yüksek şekilde ihraç edilmesine de olanak sağlaması bekleniyor.

Gıda ve içecek sektörünün toparlanmasında ev dışı tüketimin normalleşmesi etkili olacak

Çok uluslu strateji danışmanlık şirketi EY-Parthenon ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) iş birliğiyle gerçekleştirilen Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Araştırması’nın sonuçları açıklandı.

Türkiye’de sektörün önde gelen 58 şirketinin üst düzey yöneticileri ile yapılan anketler sonucu oluşturulan araştırma; sektörün pandemi öncesi ve sonrası performansı, gelecek öngörüleri, sektörü bekleyen riskler ve bu risklere karşı alınması gereken aksiyonlara ışık tutuyor. Araştırmaya katılan şirketler; alkolsüz içecek, ambalaj, süt ve süt ürünleri, et-tavuk-balık ürünleri, atıştırmalık, tarım ve hububat, gıda bileşeni, hazır gıda-dondurma, baharat, konserve, ekmek ve unlu mamuller, yem, meyve-sebze, bal ve alkollü içecek alanlarında faaliyet gösteriyor.

Sektör büyümesine dair ortak bir görüş bulunmuyor

Araştırma sonuçlarına göre; sektörün yaklaşık %75’i salgından önce 2020 yılı başında enflasyon oranında ya da üzerinde büyüme gösteriyordu. Salgın etkilerinin görülmeye başladığı Mart ve Nisan ayları için şirketlerin %43’ü azaldığını belirtiyor. Cirosu azalan katılımcılar cirolarının ortalama %26 düştüğünü ifade ediyor.

Araştırma sonuçları şirketlerin, pandeminin 4. çeyrek ve sonrasında sona ereceğini düşündüğünü gösteriyor. Salgın sürecinde ciro kaybı yaşayan şirketlerin çoğunluğu cirolarının 6 aydan önce toparlanmayacağını, ciro artışı yaşayanlarsa salgın öncesi seviyelerine geri döneceklerini düşünüyor. Cirolarının bu dönemde arttığını belirtenlerin yaklaşık yarısı ise talepteki artışın eski seviyelere veya daha altına geleceğini öngörürken, diğer yarısı bu artışın kalıcı olmasını, hatta daha da güçlenmesini bekliyor. Katılımcıların %38’i tüketici davranışlarındaki değişimin uzun vadede kalıcı olacağını düşündüğünü belirtiyor.

Sektörün 2020 tüm yıl büyüme beklentilerine bakıldığında, katılımcıların %52’si sektörün daralacağını öngörürken; yaklaşık %20’si 2020 sektör büyüklüğünün geçtiğimiz yılla aynı olmasını bekliyor. Sektörün daralacağını bekleyen yöneticiler, tüm yıl için daralmanın ortalama %10-15 seviyesinde olacağını tahmin ediyor.

Turizm ve yeme içme sektörlerinin sürdürülebilirliği çok büyük önem taşıyor

“Artan nüfus ve değişen iklim koşulları nedeniyle hâlihazırda dünya gündeminin ilk sırasında yer alan ‘gıda güvencesi’, pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileriyle daha da önem kazandı ve küresel gıda sisteminin kırılganlığı COVID-19 ile açıkça gözler önüne serdi” diyen Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz şu değerlendirmeyi yaptı: “Turizm ve yeme içme sektörlerinin sürdürülebilirliği ve krizi atlatabilmeleri gıda ve içecek sektörü için çok büyük önem taşıyor. Bu konuda tüm ekosistem paydaşlarının atması gereken adımlar olmakla beraber özellikle oteller ve restoranlar eski performanslarını yakalayana kadar COVID-19 etkilerini bertaraf etmeye yönelik verilebilecek kısa çalışma ödeneğinin ertelenmesi veya finansman sağlanması gibi destekler, dolaylı olarak gıda ve içecek üreticilerine de pozitif yansıyacaktır. Gıda ve içecek sektör şirketlerinin bu dönemde otel, restoran, kafe gibi ev dışı tüketim kaynaklı ciro düşüşlerini bertaraf etmek üzere de talebin arttığı tüketici tarafındaki değişimleri gözlemlemeleri ve uzun dönemli stratejilerini korusalar da kısa vadede ürün ve kanal çeşitlendirmelerine gitmeleri faydalı olacaktır.”

Ev dışı tüketimde yaşanabilecek sorunlar, finansman ve nakit yönetimi en büyük riskler

Araştırmaya katılan sektör liderlerinin %90’ı restoranların zorlanmasını ve otellerin-tatil köylerinin eski performanslarını yakalayamamasını gelecek 6-12 aylık dönem için en büyük risklerden ikisi olarak görüyor. Bununla birlikte birçok zincir gıda işletmesinin cirolarının önemli bir kısmını elde ettiği AVM mağazalarının, eski performanslarını yakalayamaması da her 5 katılımcıdan 4’ünün sektör için beklediği riskler arasında yer alıyor. Katılımcıların %85’i otel, restoran ve kafeleri kapsayan ev dışı tüketim sektörünün 2019 performansını ancak 2021 veya sonrasında yakalayacağını öngörüyor. Araştırma sonuçları, nakit yönetimi ve kredi limitlerinin genişletilememesinin de sektörü bekleyen riskler arasında en üst sıralarda yer aldığını ortaya koyuyor. Sektör liderlerinin %43’ü bu dönemde değişken giderlerinde bir artış yaşandığını ifade ediyor. Tedarik zinciri ve lojistiğe yönelik sorunlara ilişkin beklenen en büyük riskin, tedarikçilerin batması ve bu sebeple hammadde veya ara madde tedarikinde sıkıntılar yaşanması olduğu görülüyor.

Ev dışı tüketim sektöründeki normalleşmenin uzaması ciddi bir sorun

“Ülkemizde Mart ayı itibariyle etkisini göstermeye başlayan COVID-19 pandemisi, 2020 yılında tüm dünyadaki imalat ve hizmet sektörlerinin neredeyse tamamını olumsuz yönde etkiledi. Türkiye de bu olumsuz tablo sonucu talebin daralması, tedarik zinciri bozulmaları ve maliyetlerin artması gibi sorunlar yaşadı” diyen EY-Parthenon Türkiye Sorumlu Ortağı Elif Koç sektör görünümü ile ilgili olarak, “Sektör oyuncuları farklı şekillerde etkilenseler de süreçte sektörün yaklaşık yarısının cirosu düştü ve bu düşüşler ciro artışlarından daha büyük oldu. Salgın sonrası tedarik zincirlerini hazır tutabilmek için şirketlerin tedarikçi sayılarını ve tedarikçileriyle olan iletişimlerini güçlendirdiklerini gözlemliyoruz. Tüketici davranışlarındaki değişim tarafında ise en büyük beklenti dijital kanal kullanımının kalıcı olacağı. Evde zaman geçirmenin kalıcı olmasıyla ev dışı tüketim sektöründeki normalleşmenin uzaması ve hatta uzun vadede geri gelmemesi sektör yöneticilerinin dile getirdiği önemli bir sorun konumunda. Nakit akışı güçlü olan, kanal değişikliklerine hızlı yanıt verebilen ve tedarik zincirini koruyabilenlerin sektörde bu süreçten en kazançlı çıkanlar olacaklarını öngörüyoruz” yorumunda bulundu.

Oyuncuların seslerini gerçek zamanlı değiştiren Voicemod, 7.1 milyon Euro yatırım aldı

Oyuncuların ve içerik oluşturucuların seslerini gerçek zamanlı olarak değiştirmelerine sağlayan Valencia merkezli girişim Voicemod, BITKRAFT Ventures liderliğinde Seri A turda 7.1 milyon Euro yatırım aldı.

Girişim, bu yatırımı mobil uygulamalarını hayata geçirmek, Asya pazarlarında daha da genişlemek, benzersiz ve gerçekçi sesler oluşturmak için sinir ağı tabanlı ses ve konuşma dönüştürme teknolojilerine yatırım yapmak için kullanacak.

Yapay zeka ve ‘Dijital Sinyal İşleme’ teknolojilerinin bir kombinasyonunu kullanan Voicemod, kullanıcılara genel oyun ve sosyal paylaşım deneyimlerini geliştirmek, oyuncuların deney yapma isteklerini güçlendirmek için seslerini gerçek zamanlı olarak değiştirme olanağı sunuyor.

Voicemod, oyuncuların çeşitli sesler arasında geçiş yapmalarına, ses memelerini entegre etmelerine veya oyun oynama bağlamıyla ilgili ses efektlerini denemelerine olanak tanıyor. Voicemod, GTA’daki bir tünelden geçerken veya Fortnite’deki adaya paraşütle atlarken, nefes nefese kalmanın etkisini eklemekten oyun deneyimini daha ilgi çekici hale getirebiliyor.

Sadece bilgisayarlarda 10 milyondan fazla indirme alan Voicemod, Ocak ayından bu yana toplam 55 çalışanıyla ekibinin büyüklüğünü iki katına çıkardı. Players Unknown Battleground, Apex Legends, League of Legends, VALORANT, CoD Warzone, Minecraft, Roblox, GTA V ve Fortnite gibi çevrimiçi oyunlarla uyumludur. Ayrıca Discord, Skype ve Zoom gibi popüler sosyal, sohbet ve video araçlarıyla da çalışıyor.

Oyuncuları ve içerik oluşturucuları herhangi bir yere götürebilen ve herkes ya da herhangi bir şey haline gelmelerini sağlayan ses efektleri oluşturuyor. Voicemod kurucu ortağı ve CEO’su Jaime Bosch “Oyunun deneyimini daha iyi bir hale getirmek için herkesin ses yoluyla kendilerini daha iyi ifade edebilmesi gerektiğine inanıyoruz. Fotoğraf ve video filtreleri popülaritesini oldukça artırdı, ancak ses alanındaki filtre eksikliğini de Voicemod tamamlıyor. BITKRAFT Ventures’ın desteği sayesinde, daha eğlenceli ve ilgi çekici etkileşimli görsel-işitsel iletişim oluşturma misyonumuzu geliştirebileceğiz.” dedi.

Zoom CEO’su, Nisan’da duyurduğu 90 günlük güvenlik programının sonuçlarını paylaştı

Nisan ayında güvenlik ve gizlilik özelliklerini geliştirmek üzere 90 günlük bir program açıklayan Zoom, bu süre içinde 100’den fazla yeni özellik kazanırken, CISO konseyi oluşturdu, liderlik ekibini yeniledi ve bağımsız kuruluşlara testler yaptırdı. Zoom CEO’su Eric S. Yuan, planın sonuçlarını açıklarken şirketin gelecekteki çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Pandemi sonrası kullanıcı çeşitliliği artarak, birçok özel işletmenin, okulların, kamu kurumlarının ve bireysel kullanıcıların da iletişim için tercih etmeye başladığı Zoom, eşi benzeri görülmemiş nitelikte, hızlı bir büyüme yaşadı. Artan talep ile büyük işletmelere odaklanan güvenlik ve gizlilik özelliklerinin herkese hitap etmesi için 1 Nisan’da 90 günlük bir plan açıklayan şirket, 1 Temmuz’da bu planın sonuna gelirken, yaşanan gelişmeler hakkında bir rapor paylaştı.

Zoom CEO’su Eric S. Yuan’ın şirketin resmi blog sayfasında paylaştığı bu rapor ile 90 günlük plan ile kullanıcılara söz verilen 7 ana unsurdaki gelişmeler anlatılırken, Yuan, şirketin gelecekteki çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Zoom’a 3 ayda 100’den fazla yeni özellik eklendi

Zoom, 1 Nisan’da tüm mühendislik kaynaklarını güvenlik ve gizlilik problemlerine aktarmıştı. Şirket, üç aylık süreçte kullanıcılarına 100’den fazla özellik sundu. Bunlar arasında öne çıkanları aşağıda görebilirsiniz.

Zoom 5.0 sürümü ile,

  • Ücretli ve ücretsiz tüm kullanıcılar için AES 256 bit GCM şifreleme
  • Güvenlik simgesi, veri merkezi konumu ve yeşil şifreleme kalkanı gibi arayüz güncellemeleri
  • Kullanıcı raporlama özelliği
  • Toplantılar için parola, bekleme odası ve kısıtlı ekran paylaşımı gibi ayarların varsayılan olarak kullanılması
  • Toplantı yöneticilerinin çoklu cihaz girişini engelleyebilmesi, kullanıcıların mikrofonu açılırken kullanıcının rızasının alınması, bulut kayıtlarının saklanma süresinin belirlenebilmesi ve daha sıkı Zoom Chat kontrolleri gibi diğer özellikler

Keybase satın alması ile ücretli ve ücretsiz tüm kullanıcılar için uçtan uca şifreleme çalışmaları başladı.

Coğrafi konuma göre veri yönlendirme seçimi getirdi.

Ayrıca güvenlik ve gizliliğin ürün ve özellik geliştirmenin her fazında bir öncelik olarak kalması sağlandı. Bunun için süreçlerde aşağıdaki değişiklikler yapıldı:

  • Tasarım aşaması: Güvenlik gereksinimleri, risk değerlendirmesi, tehdit modellemesi
  • Programlama: Güvenli kod yönergeleri, self servis tarama, CI/CD araçları
  • Test: Güvenlik testi, otomatik test yürütülmesi, web test araçları
  • Yayın öncesi: Güvenli konfigürasyon, tutarlılık izleme, gereksinim doğrulama
  • Üretim: Sistem güvenliği izleme, sistem sağlığı izleme, tehdit değerlendirme

Bağımsız uzmanlar ürün, uygulama ve politikaları inceledi

Lea Kissner, Alex Stamos, Luta Security, Bishop Fox, Trail of Bits, NCC Group, Praetorian, Crowdstrike, Center for Democracy and Technology gibi güvenlik, gizlilik ve katılımcılık konusundaki organizasyonlar ile CISO danışma konseyi, Zoom’un ürün, uygulama ve politikalarını inceleyerek tavsiyelerde bulundu.

Saydamlık raporu ile veri, kayıt ve içerik talepleriyle ilgili bilgiler paylaşılacak

Zoom’dan talep edilen veri, kayıt ve içeriklerle ilgili bilgileri detaylandıran saydamlık raporu için yaklaşım ve çerçeve belirlendi. İlerleyen dönemde Zoom, ilk raporunu 2020 mali yılı ikinci çeyrek bilgileriyle paylaşacak. Bu esnada, şirket, hükümetlerin taleplerine nasıl yanıt verileceği ile ilgili bir rehber hazırladı, gizlilik politikalarını daha anlaşılır hale getirerek güncelledi ve Kaliforniya Gizlilik Hakları Bildirgesi için ayrı bir politika hazırladı. Bu dokümanlara şirketin web sayfasından ulaşılabiliyor.

Hata ödül programının kapsamı genişletildi

Plan kapsamında Merkezi Hata Muhafazası ve ilgili iş akış süreçlerini oluşturan Zoom, HackerOne, Bugcrowd ve [email protected] adresine gönderilen zafiyet raporlarını bir araya toplamaya başladı. Günlük toplantılarla incelemeler yapılırken, güvenlik araştırmacıları ve üçüncü taraf değerlendirme kuruluşlarıyla koordinasyon artırıldı. Zoom, bu süreçte Ödül Programı ve Zafiyet Yöneticisi pozisyonu açtı ve sadece zafiyetlerle ilgili çalışan uygulama güvenliği mühendisi sayısını artırdı. Zoom, ayrıca yanıt sürelerini de geliştirmek için çeşitli adımlar attı.

CISO Konseyi ile en iyi güvenlik ve gizlilik uygulamaları değerlendirildi

Farklı sektörlerden 36 Bilgi Güvenliği Üst Yöneticisi’nin (CISO) oluşturduğu konseyde, SentinelOne, Arizona Eyalet Üniversitesi, HSBC ve Sanofi gibi kurumlardan katılımcılar yer alıyor. Zoom CIO Yardımcısı Gary Sorrentino tarafından yönetilen konsey, 3 ay içerisinde 4 kez bir araya gelerek bölgesel veri merkezi seçimi, şifreleme, toplantı kimlik doğrulaması ve Kullanıcı Raporlama, Parolalar ve Bekleme Odaları gibi özellikler konusunda danışmanlık sağladı.

,Zoom CEO’su Eric S. Yuan, konseyin başarısı sebebiyle, CISO yuvarlak masa toplantılarının da yapılacağını belirtirken, Zoom güvenlik ekibi liderleri ve müşteri kurumların CISO’ları bir araya gelerek interaktif diyalog kurulacağını müjdeledi.

Tüm platform yapısı üçüncü taraflarca sızma testlerine tabi tutuldu

Zoom, aralarında Trail of Bits, NCC Group ve Bishop Fox’un da bulunduğu bazı şirketlerden platformunu kapsamlı biçimde incelemesini istedi. Beyaz kutu sızma testleri yapan bu şirketler hem açık hem barındırma yapılan veri merkezlerinde Zoom üretim ortamını, bulut konfigürasyonlarını, dış IP alanlarını, iç üretim ağını, Zoom ana web uygulaması ve Zoom kurumsal ağında iç ağ ve harici çeperi, mobil ve masaüstü istemcilerde Açık API’leri incelediler. Zoom, ilerleyen dönemde de üçüncü taraf sızma testlerini yapmayı sürdürecek.
Webinar’lar ayda bir frekansta sürecek

Güvenlik planı çerçevesinde her Çarşamba günü Zoom CEO’su Eric S. Yuan’ın kullanıcıları bilgilendirmek için yaptığı webinar’larda yöneticiler ve danışmanlar da yer aldı. Bugüne kadar 13 kez gerçekleşen webinar’lar, 15 Temmuz tarihinden sonra ayda 1 kez gerçekleştirilmeye devam edecek.

Temmuz ayı itibarıyla tamamlanan 90 günlük planı değerlendiren Yuan, güvenlik ve gizliliğin platformun çekirdeğinde yer aldığını ve müşteri güveninin kendileri için en önemli konu olduğunun altını çizdi. Yuan, 90 günlük plan tamamlansa da güvenlik ve gizlilik önceliklerinin aynı şekilde süreceğini söyledi ve kullanıcılara destekleri, sabırları ve güvenleri için teşekkür etti.

Red Bull Türkiye, yeni dijital ajansını twitter üzerinden farklı bir yolla duyurdu

Dünyanın en büyük içecek markalarından Red Bull, Türkiye’deki dijital faaliyetlerini Senfonico ile yürütme kararı aldı. Marka, attığı sürpriz tweet ile yeni videosunun başlığını yeni ajansından istedi. Senfonico’nun hızlı dönüşüyle beraber, bu iş birliği de resmi olarak duyurulmuş oldu.

Bu süreçte Senfonico, markanın sosyal medya ve dijital iletişim faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olacak.

2015 yılından beri iletişim ve pazarlama sektöründe hizmet veren Senfonico, dijital iletişim becerilerini strateji deneyimiyle birleştirerek, müşterilerinin iş hedeflerine ulaşmalarında onlara destek sağlamaktadır. 50 kişiyi aşan ekibiyle Senfonico, son dönemin en hızlı büyüyen kreatif ajanslarından biri haline gelmiştir.

Şirketin müşteri portföyünde Netflix, Spotify, Starbucks, Jack Daniel’s, Philip Morris International, Arçelik, Grundig, SuperFresh, Bizim Yağ, Teremyağ, Hopi, Garanti BBVA, Pantene, Head&Shoulders, Kanyon gibi birçok marka bulunuyor.