Ana Sayfa Blog Sayfa 659

Udemy, 3.25 milyar dolar değerleme ile 50 milyon dolar yatırım aldığını resmi olarak duyurdu

Geçtiğimiz günlerde Udemy’nin duyumlara göre bir yatırım alacağından bahsetmiştik ve bu haber net olmadığı için de duyum demiştik. Haber ilk olarak Techcrunch’ta yayınlanmıştı. Kesin olmayan bilgileri, net başlıklarla paylaşmadığımızı da bir kez daha dile getirmek isteriz.

Çevrimiçi öğrenme ve öğretme için en büyük küresel pazar olan Udemy, F serisi turda 3.25 milyar dolarlık değerlemeyle 50 milyon dolar yatırım aldığını resmi olarak kendi blog yazısı üzerinden duyurdu.

Learn Capital de dahil olmak üzere önde gelen küresel eğitim teknolojileri ve büyüme fonlarından toplanan bu yatırım, şirketin dünyadaki tüm öğrencilerin ve henüz dahil olamadığı kuruluşların eğitmenlerinde öncü olmak için çalışmalarını büyütecek ve bu konuda da öncü olmak istiyor.

Udemy CEO’su Gregg Coccari, “Günümüzün hızla değişen dünyasında başarılı olmak için yeni beceriler ve sürekli öğrenmeye odaklanmak gerekiyor. 2020 yılında yaşananlar her şeyi altüst etti ve tüm dünyadaki insanlar bu zorlukların üstesinden gelmek için çevrimiçi öğrenmeye yöneldi. Bu talepleri karşılamak ve bireyler, işletmeler ve hükümetler için başarıya ulaşmaya yardımcı olmak için mükemmel bir konuma sahibiz.” dedi.

Geleneksel eğitim, artık var olmayan bir dünya için inşa edildi. Udemy ile her birey veya kuruluş, bir adım önde olmak için ihtiyaç duydukları becerileri edinmelerine yardımcı olacak doğru uzman eğitmenleri bulabiliyor.

Udemy eğitmenleri, en son teknolojiler ve iş stratejileri konusunda nabız atan gerçek dünyadaki uygulayıcılardır ve öğrenciler tercihlerine göre en geniş kurs seçenekleri arasından seçim yapabiliyor. Bugün dünya çapında 35 milyon öğrenci Udemy kullanıyor.

Learn Capital’in Yönetici Ortağı Rob Hutter, “Gerçek dünya için tasarlanmış ve dünyanın en motive edilmiş uzmanlarını bilgilerini paylaşmaları için bir araya getiren Udemy, bireyleri ve işletmeleri başarılı olmaya iten bir motor yarattı. Son yatırımımız, şirkete olan sürekli güvenimizin altını çiziyor. Bireyler ve şirketler, kişisel ve kurumsal performansı artırmak için yaşam boyu öğrenmenin gücünü fark ettikçe, Udemy’nin büyümesini önemli ölçüde artacak.” dedi.

IDEA Teknoloji Yatırımları A.Ş., ilk yatırımını e-ticaret operasyonlarının tek ekrandan yönetimini sağlayan Sopyo’ya yaptı

Türkiye’nin e-ticaret altyapı lideri IdeaSoft’un kurduğu Idea Teknoloji Yatırımları AŞ ilk yatırımını, e-ticaret operasyonlarının gerçek zamanlı olarak tek bir ekrandan yönetilmesini sağlayan yerli girişim Sopyo‘ya gerçekleştirdi.

Türkiye’nin e-ticaret altyapı lideri IdeaSoft’un yüzde 100 sahibi olduğu yatırım firması Idea Teknoloji Yatırımları A.Ş, teknoloji alanındaki start-up’ları büyütmek amacıyla kuruldu.

Idea Teknoloji Yatırımları A.Ş. CEO’su Seyhun Özkara; “Kurduğumuz yeni yatırım şirketimizle SAAS çözümlere, fintech girişimlerine, e-ticaret ve e-ihracat odaklı yeni girişimlere yatırım yapmayı hedefliyoruz. İlk yıl dört şirkete yatırım yapma hedefiyle yola çıktık. Yatırım yaptığımız ilk şirket ise pazaryerlerinde satış yapmak isteyen herkes için bu süreci kolaylaştıran, pazaryeri ve muhasebe entegrasyonları çözümleri sunan Sopyo oldu” dedi.

Sopyo, e-ticaret’in en kolay hali!

Sopyo kurucuları Ender Gazel ve Ahmet Alan ise, pandemi ile birlikte kullanıcı sayılarının ortalama %425 büyüdüğünün altını çizerek 6000’e yakın kullanıcıları olduğunu belirtti. Idea Teknoloji Yatırımları AŞ’den aldığımız yatırım ile ekibimizi hızla büyüterek KOBİ’ler için yurtiçi ve yurtdışı e-ticaret platformlarında katma değerli servisler geliştirmeyi hedefliyoruz. Akakçe, Gittigidiyor, Hepsiburada, n11, Amazon ve Trendyol gibi pazaryerleri için en kolay entegrasyon çözümlerini sunuyoruz. Ürün, sipariş, kargo fişi ve fatura süreçlerinizi tek bir ekrandan yönetmenizi sağlıyoruz. KOBİ’lerin dijitalleşmesinde ve e-ticaret operasyonlarında yol arkadaşlığı yapmayı, e-ticaret entegrasyonları denince akla ilk gelen firma olmayı hedefliyoruz.” şeklinde görüşlerini dile getirdiler.

Sopyo, çok kanallı satış yapan satıcıların e-ticaret operasyonlarını gerçek zamanlı olarak tek bir ekrandan yönetmelerini sağlayan entegrasyon çözümü. Sopyo, pazaryerleri ile sipariş, stok ve ürün entegrasyonu sağlarken, tüm platformları tek bir panel üzerinden çok kolay ve işlevsel bir şekilde yönetilmesine olanak sağlıyor.

Amazon Avrupa ve Türkiye Kamu Politikaları Direktörü Eirini Zafeiratou: “Gelecek çok kanallı alışverişte”

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen FutureCommerce360 perakende konferansı boyunca perakende ve e-ticaretin geleceği, yeni teknolojiler, iş modelleri ve başarılı uygulamalar perakende sektörünün önde gelen isimleri tarafından tartışıldı.

Konferansta ana konuşmacılardan biri olan Amazon Avrupa ve Türkiye Kamu Politikaları Direktörü Eirini Zafeiratou, çok kanallı alışverişin, perakende sektörünün geleceği olduğunun altını çizdi.

“Perakendenin Yükselişi: COVID-19 sürecinde çoklu kanallar sektörü nasıl dönüştürdü?” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Zafeiratou, “Para harcadığımız mecralarda değişimler oldu ve dijital ortamda yapılan perakende satın alımlarda artışlar gözlemledik. Bu durum, yarının alışveriş alışkanlıkları ile ilgili bazı tahminlere sebep oldu. Bu tahminlerin bir bölümü, evlerde kalınan dönemdeki gerçek trendlere dayanırken, diğerleri perakendenin geleceğinin nasıl olacağına dair spekülasyonlardan oluşuyor. Pandemiden uzun bir süre önce dahi, online alışverişin fiziksel mağaza ve perakende sektörünü olumsuz etkilediğine dair söylemler vardı. Bu tahminlerin es geçtiği nokta, online alışverişin fiziksel dükkanlarla çok yakın bir ilişkide olduğu, hatta çoğu zaman onlara ihtiyaç duyduğu gerçeği.”

“Gelecek çok kanallı alışverişte”

Zafeiratou, “Araştırmalar, pandemi döneminde dahi online satışlara atfedilmiş birçok satın alımın, aslında hem fiziksel mağazalara hem online sistemlere dayalı olan, çoklu kanal satışları olduklarını gösteriyor. Asıl ilginç olan ise perakendecilerin online kanallarındaki büyümenin çok büyük bir bölümünün, bir şekilde fiziksel mağazalarla bağlantılı olarak gerçekleşiyor olması.” ifadelerini kullandı.

“Perakende sektörü oldukça rekabetçi, bu nedenle de oldukça yenilikçi ve değişime uyumlu”

Perakende sektöründeki rekabete dikkat çeken Zafeiratou, “Perakendecilerin çoklu kanal hizmetleri geliştirmede oldukça yenilikçi olmalarının sebeplerinden biri, perakende sektörünün oldukça rekabetçi olması ve firmaların pazar payı için büyük bir rekabet içinde olmaları. Kazananın tamamını aldığı diğer sektörlerin aksine, perakende sektörü oldukça parçalı bir yapıda ve birçok kazanan için bolca alan var. Bu rekabet, perakendecileri daha yenilikçi olmaya ve yeni dinamiklere atik bir şekilde adapte olmaya teşvik ediyor. Perakende sektörü tam da bu nedenlerle gelişmeye devam ediyor ve tüketicilere şimdiye kadar olmadığı kadar farklı opsiyonu sunabiliyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Duracell ve istegelsin, yaptığı iş birliği ile atık pil toplama ve dönüştürme projesini hayata geçirdi

Sürdürülebilirlik projelerine her yıl milyonlarca Euro yatırım yapan dünyanın lider pil üreticisi Duracell ve Türkiyenin yeni nesil online süpermarketi istegelsin, çok önemli bir iş birliğine imza attı.istegelsin’in dağıtım ekipleri, sipariş getirdiklerinde atık pilleri kullanıcılardan alacak. Özel olarak depolanacak bu pillerin geri dönüşümü ise daha sonra Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP Derneği) tarafından gerçekleştirilecek.

Özel çantalara konulup depolanacak

Duracell’in önderliğinde hayata geçecek proje kapsamında, İstanbul, Kocaeli, Ankara ve Bodrum’da hizmet veren ve teknolojiden süt ürünlerine, taze meyve-sebzeden tekstile kadar 7 bin çeşitten fazla ürünü kullanıcılarına sunan istegelsin’in dağıtım ekipleri, siparişi getirdiklerinde kullanıcıların hijyen kuralları gereği kapıya astığı kullanım ömrü bitmiş pilleri alacak. Özel olarak üretilen atık pil muhafaza çantasına konulan bu piller depolanacak. Son aşamada ise TAP Derneği tarafından pillerin geri dönüşümü gerçekleştirilecek.

Daha uzun ömürlü piller, daha az atık…

Duracell’in sürdürülebilirlik vizyonu çok uzun bir geçmişe dayanıyor. Markanın sürdürülebilirlik vizyonu, 3 ayak üzerine kurulu: İnsanlar, Ortaklar ve Gezegen. Duracell alkali piller, çinko-karbon pillere oranla 10 kata kadar daha uzun ömürlü. Bu da daha az pil tüketimi dolayısıyla da daha az atık anlamına geliyor. Dahası bu piller neredeyse %100 geri dönüştürülebilir özellikte. Aynı durum Duracell ambalajı için de geçerli. Tüm birincil ve ikincil karton ambalajının %98’i geri dönüştürülmüş malzemeden üretiliyor. 2017 yılında AB ülkelerinde 104 bin ton atık pil toplayan Duracell, her yıl bu ülkelerde atık pillerin toplanması ve geri dönüşümü için de 10 milyon Euro’yu bulan yatırım yapıyor.

“Sürdürülebilirlikte de sektör lideriyiz”

Duracell Türkiye Genel Müdürü Mehmet Kerem Sinanoğlu, sürdürülebilirliği çevresel ayak izini azaltmak ve çalışanlarla paydaşlar için kalıcı değer yaratmak olarak gördüklerini belirterek şunları söyledi: “Pil sektörünün dünya devi Duracell olarak sürdürülebilirliğe olan bağlılığımız yeni bir taahhüt değildir. Pillerimizin rakip pillerden (özellikle çinko karbon pillerden) daha uzun ömürlü olması, ürünlerimizin çevresel verimlilik açısından sektör lideri olduğu anlamına geliyor. Ayrıca, plastik kullanımını ambalajlarımızda minimuma indirerek sektöre öncülük ettik. Bunlara ek olarak atık pillerden elde edilen malzemelerin yeniden kullanılmasını sağlamak için endüstrinin, tüm dünyada geri dönüşüm programları oluşturmasına liderlik ettik. Bu bağlamda, istegelsin ile birlikte böyle duyarlı bir projeyi gerçekleştiriyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Benzersiz bir örnek olacak bu kampanyanın, sektöre geri dönüşüm konusunda da ışık tutacağına inanıyoruz. istegelsin aracılığı ile toplanacak pillerin geri dönüşümü ile çocuklarımız için daha sağlıklı bir gelecek yaratacağımıza olan inancımız sonsuz.’’

“Geri dönüşüme büyük önem veriyoruz”

istegelsin CEO’su Sedat Yıldırım ise projeyle ilgili olarak; “istegelsin olarak geri dönüşüme önem veriyor ve böyle değerli bir projenin operasyonel ayağını yürütmekten mutluluk duyuyoruz. Kâğıt, cam gibi ürünlerin geri dönüşümü konusunda insanlar son yıllarda daha da bilinçlendi. Ancak söz konusu pil olunca insanlar nereye vereceklerini, nasıl geri dönüştüreceklerini bilmiyor. Biz de kullanıcılarımızdan atık pilleri alarak geri dönüşüm sürecine destek vereceğiz. Bunu yaparken de yine hijyen kurallarına uyacak ve sosyal mesafeyi gözeteceğiz. Topladığımız pillerle gençlerimize çok daha temiz bir çevre ve gelecek sağlamayı umuyoruz. Temiz çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçli olmak da çok önemli. Bu nedenle dağıtım ekiplerimize TAP Derneği tarafından eğitim de verildi. Böylece hem bu proje özelinde bilgi sahibi oldular hem de atık pillerin güvenli bir şekilde ayrıştırılması konusunda bilinçlendiler. Biz de istegelsin olarak çevreye duyarlı davranıyor ve doğa dostu her hareketi destekliyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya için attığımız bu adımın örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu.

Yerli teknoloji şirketi Architecht, 40 yeni çalışma arkadaşı arıyor

Türkiyen’nin en iyi işverenleri arasında yer alan ve yenilikçi ürün ve hizmetleriyle büyümeye devam eden teknoloji şirketi Architecht, pandemi sürecinde de yatırımlarına ara vermiyor.

Ana bankacılık sistemleri, güvenlik çözümleri, API platformları ve kredi tahminleme gibi farklı alanlarda birçok finansal teknoloji çözümleri üreten şirket, bünyesinde istihdam etmek üzere 40 yeni çalışma arkadaşı arıyor.

Architecht; Yazılım Mühendisi, Analist, Mobil Yazılım Mühendisi, Test Mühendisi, Kullanıcı Deneyimi Tasarımcısı, Veri Bilimcisi ve Ürün Yöneticisi pozisyonlarında işe alımlar gerçekleştirerek mevcut kadrosunu yüzde 20 oranında arttırmayı hedefliyor.

Finans sektörü için global ve inovatif ürünler üretmek isteyenler ilana buradan başvuru yapabilirler.

IBM, Türkiye’de kullanıma sunduğu dijital eğitim platformu Open P-TECH sistemine Türkçe’yi de ekledi

IBM‘in bu yılın ilk yarısında Türkiye’de kullanıma sunduğu dijital eğitim platformu Open P-TECH, sistemine Türkçe’yi de ekledi.

Platform gençleri ve eğitimcileri, yapay zeka, bulut bilişim ve siber güvenlik gibi teknolojiler ile tanıştırmanın yanı sıra, tasarım odaklı düşünme, çeviklik gibi profesyonel beceriler konusunda bilgilendirmek amacıyla kullanıma sunuldu. Bu teknik ve profesyonel beceriler, ayrıca “yeni yaka meslekler” olarak adlandırılan doğru becerilere sahip olmanın; belirli bir diplomaya sahip olmaktan daha önemli olduğu iş kollarını da kapsıyor.

20 farklı ekonomideki iş gücü trendlerini konu alan İşin Geleceği Raporu, 2022 yılında tüm işlerin yüzde 42’sinin önemli ölçüde değişeceğinin ve analitik veya tasarım odaklı düşünme gibi yeni beceriler ile karmaşık sorun çözme gibi teknik olmayan becerilerin gerekeceğinin altını çiziyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan rapora göre; bu gereksinimin karşılanması için hem kamu sektöründen hem de özel sektörden iş ortaklarının, öğrencileri yeni becerilerle donatmak üzere bir araya gelerek ortak hareket etmeleri gerekiyor. Bu yeni beceriler arasında 21’inci yüzyıl ekonomisinde rekabet edebilmek için gerekli olan eleştirel düşünme, sorun çözme, iletişim ve iş birliği gibi akademik, teknik ve profesyonel yetkinlikler yer alıyor.

İş dünyasının ihtiyacı olan bu beceri ve yetkinlikleri karşılamak isteyen IBM, 2020 yılında Open P-TECH’i kullanıma sundu. Platformun fark yaratan başlıca özellikleri arasında Türkiye’de ve tüm dünyada ücretsiz olarak kullanılabilir olması ve öğrencilerin aldığı eğitimin tamamlandığını gösteren, tüm dünyada tanınan dijital rozet sistemi sunması yer alıyor. IBM Hibrit Bulut teknolojisi üzerine kurulan Open P-Tech, üçüncü partiler tarafından sağlanan mikro hizmetler aracılığıyla da kullanıcılarına, kolay oturum açma ve farklı eğitim içeriklerinden de faydalanma olanağı sağlıyor.

Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi resmi olarak açıldı

Başta çocuklar ve gençler olmak üzere her yaştan insanın geleceğine yol gösteren projelerle örnek olan belediyelerden biri olan Üsküdar Belediyesi, bu yönde geliştirdiği projelere bir yenisini daha ekledi.

Üretimde sınır tanımayan gençler ile çalışmalarını ilerletmek için desteğe ihtiyaç duyan akademisyenleri aradıkları çalışma ortamı ile buluşturmak hedefiyle hayata geçirdiği Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’ni tüm İstanbulluların hizmetine sundu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hayata geçirdiği Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi ile AR-GE, yazılım, inovasyon, girişimcilik kavramları etrafında hayata geçirilecek yeni projeleri şekillendirecek.

Yazılımdan robotik kodlamaya, tasarımdan üretime kadar çok sayıda alanda teknolojik ekipman desteği ve online girişimcilik hizmetlerinin verileceği Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, sunacağı eğitim programları ve vereceği desteklerle gençler ve akademisyenlerin aktif rol aldığı girişimciliğin geleceğini şekillendirecek.

Üsküdar Belediyesi, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde girişimcilik bilincinin oluşturulmasına yönelik önemli bir adım atarak İstanbulluların hizmetine sunduğu Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi ile geleceğe yapılacak en büyük yatırıma imza attı. Girişimciler, akademisyenler, profesyonel ve öğrencilerin girişimcilik kültürlerinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla oluşturulan bir ekosistem ile bu yönde çok önemli adımlar atılması planlanıyor.

“AR-GE, yazılım, inovasyon, girişimcilik kavramlarının izini sürdük”

Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada gençlere ve akademisyenlere seslenerek, onların girişimci yönlerini destekleyen bir merkezi İstanbulluların hizmetine kazandırdıklarını vurgulayan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, şunları söyledi:

“Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hayata geçirdiğimiz Atölye Üsküdar Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi’ni hayata geçirirken AR-GE, yazılım, inovasyon, girişimcilik kavramlarının izini sürdük. Vizyonumuzun temelinde “Sürdürülebilir Kalkınma” var. Burada araştırma ve yenilik bilincinin, teknoloji ve bilim kültürünün uygulama temelli olarak gelişmesini sağlayan bir yapıdan bahsediyoruz. Buna göre merkezimizde girişimciler için ofisler, eğitimler için interaktif sınıflar, yeni nesil teknolojilere yönelik Ar-Ge projelerinin hayat bulacağı bir AR-Ge laboratuvarı yer alacak. Bu kapsamda çok önemli programlar hazırladık.

FabLab Programı’nda girişimcilerimiz atölyede bulunan uzmanlarımız eşliğinde belirlenen ekipmanları ücretsiz bir şekilde kullanacaklar. İdeathon Programı’yla inovatif bir fikir geliştirmek ve girişimci olmak isteyen girişimci adaylarına ulaşacağız. Girişimcilik Programı da mevcut fikrini geliştirip, yatırımcıyla buluşmak isteyen girişimcilere yönelik düzenlenen programdır. Burası Üsküdar, burası Türkiye’nin eğitim oranı yüksek yerlerinden biri. Böyle olunca taleplerin de düzeyi yükseliyor. Bizim, sizler için daha çok çalışmamız gerekiyor. Biz de öyle yapıyoruz. Dünya çapında bir yerel yönetim hizmeti sunuyoruz. Atölye Üsküdar bunun en iyi ve şimdilik en son örneği oldu. Herkes için, İstanbul için hayırlı uğurlu olsun.” dedi.

Merkezle ilgili yeni gelişmeler oldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Veri yedekleme şirketi Veeam, üçüncü çeyrekte 400 bin müşteriye ulaştı

Bulut Veri Yönetimi sağlayan yedekleme çözümlerinin lider şirketlerinden Veeam, 2020 üçüncü çeyrek sonuçlarıyla pazardaki liderliğini sürdürdüğünü açıkladı. Veeam, yıllık sürekli gelirinde (ARR) bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21 artış kaydederek ikinci çeyrekte olduğu gibi bu çeyrekte de çift haneli büyüme kaydetti.

Dünya çapında 400 binden fazla müşteriye ulaşan Veeam, veri merkezi yedekleme ve kurtarma pazarından pay almaya devam ederken kuruluşların bulut veri koruma ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak üzere yeni çözümlerle büyümeye devam ediyor. Aynı zamanda şirketin en hızlı büyüyen ürünü Veeam Backup for Microsoft Office 365, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 85 oranında büyüme göstererek önemli bir başarıya imza attı.

IDC Veri Replikasyonu ve Koruması Yarı Yıl İzleme Raporu’na göre 2020 yılının ilk yarısında EMEA Bölgesi gelirlerinde 5 firma arasında 1. sırada yer alan Veeam, geçen yılın aynı dönemine göre en hızlı gelir artışı sağlayan şirket oldu.

İnsanlar için olduğu gibi şirketler için de verilerin çok değerli olduğunu belirten Veeam CEO’su Bill Largent, verilerini korumaları için şirketleri güçlü kılmanın Veeam’in misyonu olduğunu belirtti. Largent, üçüncü çeyrek sonuçları için yaptığı değerlendirmede“Bulut, Siber Güvenlik ve Modern Veri Koruma, Dijital Dönüşümün (DX) temelini oluşturan ve şirketlerin zengin bir müşteri deneyimi sunması için verilerin gücünden faydalanmasına olanak tanıyan üç temel yapı taşı. İster bulut ister Kubernetes ortamlarında olsun Veeam yaptığı inovasyonlarla bir adım önde olmaya devam ediyor. Yakın zamanda Kasten’i bünyemize katmış olmamız da bunun en belirgin kanıtı. Üçüncü çeyreği daha da güçlenerek tamamladık; 2020 yılının son çeyreğinde müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak yeni çözümleri duyurmaya devam edeceğiz. Bu yılı oldukça başarılı bir şekilde kapatacağımıza inanıyoruz.” dedi.

IDC verilerinden elde edilen sonuçlarda EMEA’da gelire göre pazar payında 1 numara olan Veeam’in bölgedeki gücünü gösterdiğini belirten EMEA ve Dünya Kanallarından Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür Daniel Fried ise şu değerlendirmeyi yaptı: “IDC verileri, EMEA Bölgesi’nde gelir artışı kategorisinde en hızlı büyüyen işletme konumunda olduğumuzu doğrular nitelikte. İşletmeler için Bulut Veri Yönetimini radikal bir şekilde kolaylaştırarak, ortaklarımıza birinci sınıf teknik çözümler, beceriler ve uzmanlık sağlayarak ve müşterilerimizin geleceğe hazır mimarilere dönüşmesini destekleyerek EMEA genelinde pazar liderliğimizi pekiştirmeye devam edeceğiz.”

Kubernetes Yedekleme ve Felaket Kurtama’da pazar lideri olan Kasten’i bünyesine katan Veeam, modern veri koruması için Kasten’i, pazar lideri Bulut Veri Yönetimi platformuna entegre etti. Böylece kurumlar için veri yönetimini radikal bir şekilde kolaylaştırdı. Kasten’in K10 Veri Yönetim Platformu sayesinde Veeam artık kurumsal operasyon ekiplerine Kubernetes Yedekleme için kullanımı kolay, ölçeklenebilir ve güvenli bir sistem ve benzersiz operasyonel kolaylıkta uygulama mobilitesi sunuyor.

Veeam, müşterileri için Kurbarnetes ortamlarını desteklemenin ve Kubernetes’e derinlemesine entegre edilmiş modern veri yönetimi sağlamanın artan stratejik önemini, kaliteyi ve ölçeklenebilirliği artırmak ve günlük yönetimi azaltırken uygulamaları hızlandırmak için DevOps’un büyümesinin de ne denli önemli olduğunu farkında olarak çalışmalarını sürdürüyor.

Sanal ve bulut ortamlarında güçlü bir lider konumunda olduklarını belirten Veeam CEO’su Bill Largent bulut ve konteynerlere odaklanacağımız yeni dönemde, Veeam olarak müşterilere rekabet avantajı kazandırmak üzere verilerini korumaya ve yeniden kullanmalarına yardımcı olmak için iş ortaklarımıza ve müşterilerimize getireceğimiz yenilikler konusunda oldukça heyecanlıyım. Veeam, zaten güçlü olan ekibini önümüzdeki dönemde de yeni yeteneklerle güçlendirmeye devam edecek.”

3. Çeyrekte Öne Çıkanlar:

  • Cisco, Hewlett Packard Enterprise (HPE), NetApp, Lenovo ve Veeam arasında yapılan dağıtım anlaşması ile yıllık bazda yüzde 17 büyüme ve satışlarda çeyrekten çeyreğe yüzde 20 artış kaydedildi.
  • Şubat ayında yapılan duyurudan bu yana yarım milyondan fazla müşteri Veeam Backup and Replication ™ v10’u indirdi. Modern NAS desteği, Multi-VM Anlık Kurtarma ve artırılmış fidye yazılımı koruması da dahil 150’den fazla yeni özellik ve geliştirmeya sahip olan v10, Bulut Veri Yönetimi için kullanılabilirliği, taşınabilirliği ve genişletilebilirliği artıran veri koruma yetenekleri sunuyor.
  • Veeam, Forbes tarafından Bessemer Venture Partners ve Salesforce Ventures ile ortaklaşa yayınlanan, dünyanın en iyi 100 özel bulut şirketlerinden oluşan Forbes Cloud 100 listesine üst üste beşinci kez girdi.
  • Dünya genelinde 400 binden fazla müşteriye ulaşan Veeam’in müşterilerinin yüzde 83’ü Fortune 500 ve yüzde 69’u da Global 2000 listesinde yer alıyor.

insha Ventures çatısı altında hizmet veren fintech girişim Alneo, akıllı telefonları POS cihazına dönüştürüyor

Albaraka Türk tarafından hayata geçirilen insha Ventures çatısı altında hizmet veren Alneo, 2019 yılı başından beri sürdürdüğü faaliyetlerinde başarılı büyümesiyle dikkat çekiyor. Alneo, bugün 50’yi aşkın sektörde, ortalama 20 bine yakın müşterisiyle Türkiye’nin akıllı telefonlarını POS cihazına dönüştürüyor.

Dijital bankacılığın hızlı, işlevsel uygulaması Alneo, fiziksel POS cihazından bağımsız olarak şirketlerin kolay tahsilat almasına ve müşterilerin daha pratik ödeme yapabilmelerine imkan sağlayan yeni nesil bir ödeme platformu olarak hayata geçirilmişti. Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli, kolay ve hızlı ödeme platformu olan Alneo ile geleneksel POS cihazı olmadan tüm kredi kartlarından, zaman ve mekandan bağımsız ödeme alınabiliyor. Sanal POS altyapısı kullanarak tahsilat ve ödeme yapılabilen sistemde; karekod, OCR (Kart okuma) teknolojileri veya sms ve e-posta ile link gönderme seçenekleri mevcut.

“Aylık yüzde 30 büyüme oranlarına ulaştık”

Alneo uygulaması piyasaya ilk çıktığı günden bu zaman kadar ulaştığı 20 bine yakın müşterisinin yüzde 60’ı tarafından aktif olarak kullanılıyor. Bugüne kadar yaptığı 100 binden fazla işlemin 200 milyon TL’den fazla hacmi bulunurken, bu işlem adedi ve hacminin daha da arttığını söyleyen Alneo Direktörü Zehra Aksoy ayrıca “Uygulama, hayata geçtiği günden bu yana aylık yüzde 30 büyüme oranlarına ulaştı. Biz, Alneo ile iş yerlerinin ödeme almak için POS cihazlarını yanlarında taşıma derdinden kurtarmakla kalmadık, hayatlarını kolaylaştırmak için onları yakından takip etmeye devam ediyoruz. Şu an hazır giyim sektöründen 1500, gıda sektöründen 1000, otomotiv sektöründen 600 aktif POS kullanıcısına uygulamamız ile ödeme alanında ayrıcalıklar sağlıyoruz. Kuaförlerden, özel ana okullarına kadar 50’den fazla sektör tarafından tercih ediliyoruz. Bu kadar farklı sektörden bu kadar fazla müşterimizin olması ve bu müşterilerimizin uygulamayı aktif olarak kullanması güçlü ekibimiz ve altyapımız ile ödeme tarafında çok çeşitli sektörlerin müşterilerinin taleplerini karşıladığımızı gösteriyor” diyerek sözlerine devam etti.

2021’de ödeme alma çeşitleri artacak

Alneo, 2021 yılında uygulamanın kullanım alanını artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Yeni yılda, online şube hizmeti vermeye başlayacak olan Alneo ayrıca, doğrudan Alneo Pos uygulamasına entegre çalışacak fiziksel kart okuyucuyu da hayata geçirmeye hazırlanıyor. Fiziksel Kart Okuyucu ile 4 adet olan ödeme alma çeşidi artmış olacak.

Alneo, iş yerlerinin hayatını kolaylaştırıyor

Alneo Üye İş Yeri uygulaması ile şirketler, hat/işletim bedeli, sabit ücret, rulo masrafı, taahhüt ve kota hedefi olmaksızın birden fazla POS cihazıyla yürütülen karmaşık kredi kartı tahsilatlarını kolayca yönetebiliyor. Alneo Üye İşyerleri tahsilatlarını gerçekleştirmek istediği müşterilerine SMS/Link ile ödeme talimatı göndererek ödemelerini tahsil edebiliyor.

Alneo Cüzdan uygulaması ise tüm banka/kredi kartlarını tek bir dijital cüzdan altında saklıyor. Müşteriler, Alneo Üye İşyerleri’nde karekod kullanılarak hızlı ve güvenli bir ödeme gerçekleştirebildiği gibi OCR teknolojisi de doğrudan banka/kredi kartı detaylarını paylaşarak güvenli bir şekilde ödeme gerçekleştirebiliyor. Alneo Cüzdan uygulaması ile müşteriler, tüm kredi kartlarını bu dijital cüzdana tanımlayarak alışverişlerinde istediği bankanın kredi kartını gönül rahatlığıyla kullanabiliyor ve ödemelerini tek çekim veya taksitle kolayca yapabiliyor.

Yerli fintech ininal, yıl sonuna kadar 1.5 milyar TL işlem hacmi ve 1.5 milyon aktif kullanıcı hedefliyor

Türkiye’nin yeni nesil ödeme platformu ininal, İstanbul Fintech Week 2020 etkinliğine katıldı. ininal CMO’su Gülben Yağcı “Understanding Digital Customers” başlıklı oturumda, pandeminin finans sektörü ve tüketiciler üzerindeki etkisi hakkında detaylı bilgiler verdi.

Pandemi döneminde bakiye yükleme ve harcama hacimlerini yüzde 60 oranında büyüttüklerini belirten Yağcı, “En fazla büyüme dijital oyun harcamalarında oldu, bu alandaki rakam iki katına çıktı. Onu yüzde 85 büyüme ile e-ticaret harcamaları takip etti. Bu dönemde aylık yeni kullanıcı edinimimiz de yüzde 30 oranında arttı” diye konuştu.

Yıl sonuna kadar 1,5 milyar TL işlem hacmi ve 1,5 milyon aktif kullanıcıya ulaşmayı hedeflediklerinin altını çizen Yağcı, “ininal kullanıcılarının yüzde 78’i erkek, yüzde 22’si kadınlardan oluşurken, kullanıcılarımızın yüzde 70’i Z jenerasyonuna dahil, en fazla e-ticaret ve dijital oyun harcaması yapıyorlar” dedi. Z kuşağının ininal kullanmak için en büyük motivasyonunun online alışveriş, dijital oyunlar ve online film-müzik platformları olarak sıralandığını belirten Yağcı, “ininal kullanıcıları için kolaylık, yenilikçilik, yeni teknoloji kullanımı, güncellik ve tazelik önemli. Kullanıcılar ininal’ı kendi istedikleri şeyi kendi kartları ile satın alabildikleri için özgürlük olarak görüyorlar. ininal’ın 20 binden fazla satış noktası ve 75 bin bakiye yükleme noktasıyla yüksek erişilebilirliğini seviyorlar. Kullanıcıların büyük kısmı ininal’ı arkadaş tavsiyesi ile kullanıyor. Aileler içinse ininal gençlerin kendi paralarını sorumlu bir birey olarak harcamayı öğrenebilecekleri bir araç olarak konumlanıyor. ininal aileler için kontrol isteği ile gençler için özgürlük ihtiyacı arasındaki dengeyi kuruyor” şeklinde konuştu.

“En pürüzsüz mobil uygulama deneyimini sunan markalar kazanacak”

Pandeminin sektöre etkisine de değinen Gülben Yağcı, “Pandemi nedeniyle offline yapılan pek çok işlem online hale geldi. Salgın birkaç ay içinde dijitalleşme hareketini tetikledi. Dijitali kullananlar daha fazla işlem için kullanmaya, dijitali kullanmayanlar ise ilk defa kullanmaya başladı. Hem son kullanıcılar hem de şirketler önümüzdeki bir veya iki yılda geçecekleri dijitalleşme sürecini birkaç ayda hızlıca tamamlamış oldular. Pandemi süreciyle birlikte her şeyi evimizin güvenli ve sağlıklı ortamında yapmak istiyoruz. Bunu sağlayan mobil uygulamalar hayatımızın bir parçası oldu ve öyle kalmaya da devam edecek. En pürüzsüz mobil uygulama deneyimini sunan markalar kazanacak” dedi.

“Finans sektöründeki demokratikleşme, açık bankacılık ile doruk noktasına ulaşacak”

Finans sektörüne yönelik öngörülerini de dile getiren Yağcı, “Regülasyon tarafında açık bankacılık ve dijital yöntemlerle kullanıcıların tanınmasına olanak sağlayacak adımların atılmasıyla birlikte, finans sektöründe hareketli bir dönem bizi bekliyor. Dijitalleşmeyle başlayan sektördeki demokratikleşme, açık bankacılık ile doruk noktasına ulaşacak. Çünkü bugün büyük kurumların sahip olduğu en büyük güç kullanıcı verisi diyebiliriz. Ancak bundan böyle kullanıcılar kendi verilerinin gerçek sahibi olacak ve bunun değerini daha iyi anlayacak. Kendisine en iyi deneyimi sunan şirketle verilerini paylaşmak ve çalışmak konusunda daha özgür ve istekli olacak” şeklinde konuştu.