Ana Sayfa Blog Sayfa 588

Siber saldırıya uğrayan Yemeksepeti’nden açıklama geldi

Türkiye’nin en çok yemek sipariş verilen platformu Yemeksepeti, şeffaflık ilkesini göz önünde bulundurarak sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı resmi bir açıklama ile 25 Mart 2021 sabahı kimliği tespit edilemeyen korsanlar tarafından siber saldırıya uğradığını açıkladı.

Kredi kartı bilgileri güvende!

Yapılan saldırı sonucunda kredi kartı bilgilerinin güvende olduğunu dile getirdi. Ancak bazı kullanıcıların; Ad Soyad, Doğum Tarihi, Yemeksepeti’ne Kayıtlı Telefon Numaraları, Yemeksepeti’ne Kayıtlı Eposta Adresleri, Yemeksepeti’ne Kayıtlı Adres Bilgileri, Açık Olarak Görülemeyen SHA-256 Algoritması ile Maskelenmiş Giriş Şifreleri‘nin ele geçirildiğini açıkladı.

Yemeksepeti’nin resmi açıklaması:

VakıfBank’ın düzenlediği hackathon Hack to the Future’ın kazanan projeleri açıklandı

VakıfBank’ın gençleri geleceği kodlamaya teşvik ettiği Hack to the Future etkinliğinin ikincisi sonuçlandı.

19-21 Mart’ta çevrimiçi düzenlenen yarışmada; En İyi Minimum Viable Product, En İyi Sosyal Girişim, En Yenilikçi Teknolojik Çözüm, En İyi Kullanıcı Deneyimi Tasarımı ve En Global Çözüm kategorilerindeki ödüller sahipleriyle buluştu. Finalde yarışan genç kadın girişimcilerin projeleri de iki ödülle taçlandı.

Yeni çağın getirdiği dijital teknolojileri merkezine alan VakıfBank, ikincisini gerçekleştirdiği ‘Hack to the Future’ yarışmasında genç yazılımcıları, programcıları ve tasarımcıları buluşturdu. Büyük ilgiyle takip edilen etkinlik, bu yıl ‘Dijital Finansın Geleceğine Yön Ver’ konseptiyle 19-21 Mart tarihleri arasında çevrim içi olarak düzenlendi. 84 katılımcının yarıştığı hackathon’da gençler dijital becerilerini sergileme şansı buldu.

Dereceye giren projeler

  • Puzzle ekibi: Kişiselleştirilmiş bir deneyimle dijital okuryazarlığı düşük olanları mobil uygulamalara yönlendirerek dijital kullanımı artırma ve nakitsiz bir topluma geçişi kolaylaştırma uygulaması.
  • Quakecom ekibi: Deprem sonrası yıkılan binaların konumunu, enkaz altında kalan kişi sayısını merkeze anlık olarak ileten acil durum haberleşme sistemi.
  • Segion ekibi: Araç kazası anında, sigortası olan otomobilin sigorta işlemlerini yapay zekâ destekli görüntü işleme çözümleri ile hızlandırma.
  • Milanesi ekibi: Günümüzde popülaritesi ve kullanım alanları yaygınlaşan dijital para birimlerini banka işlemleri özelinde kullanıp müşterilere bankanın kendi coinleri ile fırsatlar sunması.
  • Yatırım Tavsiyesi Değildir ekibi: Blokchain tabanlı insandan insana (peer-2-peer) micro para gönderme sistemi.

Alanında deneyimli isimler en inovatif uygulamaları seçti

VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, yarışmacılar kullanıcı deneyimi, yeni nesil müşteri iletişimi, yenilikçi ürün ve hizmetler, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik konularını odaklanarak projeler üretti. 32 takım arasından finale kalan 10 takımın sunumları, jüri üyeleri tarafından takım yetkinliği, özgünlük, yenilikçi teknoloji, iş modeli, tasarım, ticarileşme/ölçeklenme, sunum, yapılabilirlik, sosyal fayda ve prototip kriterlerine göre değerlendirildi.

“Geleceğin yeteneklerine yatırım yapmak sosyal sorumluluğumuz”

Ödül töreninde konuşan VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz hackathon etkinliğimiz, dijitalleşme yolculuğunda hem gençlerimize destek olmak hem de onlarla aynı ufukta buluşmak için hayata geçirdiğimiz bir proje idi. Bugün ne kadar isabetli bir karar aldığımızı bir kez daha net olarak görüyorum. Çok kıymetli jüri üyelerimiz titizlikle yürüttükleri ve eminim ki çok zorlandıkları bir değerlendirme sürecinin ardından ikinci hackathon’umuzun kazananını belirlediler. Diğer bir deyişle, dijital finansın geleceğine yön vereceğine inandıkları projeyi seçtiler. Yola çıkarken ülkemizin geleceğini gençlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünden ilham aldık. Atatürk, “Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, Türk milleti yükselecektir” demişti. Biz de VakıfBank olarak ülkemizi aydınlık bir geleceğe taşıyacak olan sizlere her zaman destek olmayı, gelişiminiz için uygun koşulları sağlamayı bir borç olarak görüyoruz. Bu yüzden hem bugünün hem de geleceğin yeteneklerine yatırım yapmayı sosyal sorumluluğumuz olarak görüyoruz.” dedi.

Program birincisine 50 bin TL verilecek Yolculuğun Öncüleri başvuruları bugün sona eriyor

Brisa tarafından Türkiye girişim ekosistemini desteklemek adına hayata geçirilen açık inovasyon programı Yolculuğun Öncüleri başvuruları bugün sona eriyor. Programa bu bağlantı üzerinden başvurabilirsiniz.

Yolculuğun Öncüleri girişimcilere ne tür destekler veriyor?

  • Program birincisine 50 bin TL hibe
  • Potansiyel müşteri ilişkisi
  • Ortak iş geliştirme fırsatları
  • Prototip geliştirme alanları
  • Teknik mentörlük desteği
  • İş bağlantıları

Program süreci

  • Son başvuru tarihi: 26 Mart
  • Ön değerlendirme: 29-31 Mart
  • Online görüşmeler: 5-12 Nisan
  • Finalistlerin açıklanması: 15 Nisan
  • Finalistler – Brisa iş birliği dönemi: 19 Nisan – 4 Haziran
  • Demoday: 8 Haziran

Kurucuları arasında Kağan Sümer’in de yer aldığı Gorillas, 290 milyon dolar yatırım alarak unicorn oldu

Berlin merkezli teslimat girişimi Gorillas, Seri B yatırım turunda 290 milyon dolar yatırım alarak 1 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Unicorn girişimler arasına katılan teslimat girişimi Gorillas’ın kurucuları arasında Türk girişimci Kağan Sümer de bulunuyor.

Kağan Sümer ve Jörg Kattner tarafından kurulan Gorillas, daha öncesinde duyum olarak unicorn olacağını paylaştığımız ve bugün 2.6 milyar dolar değerlemeye ulaştığını resmen açıklayan Türk girişim Getir ile benzer bir iş modeline sahip. 10 dakikadan kısa bir süre içerisinde teslimat gerçekleştiren Gorillas aralarında Londra, Amsterdam ve Münih‘in de bulunduğu 12 şehirde hizmet veriyor. Gorillas’ın Seri B yatırım turu Coatue Management, DST Global ve Tencent liderliğinde gerçekleşti.

Gorillas, bu yatırım turuyla birlikte faaliyet gösterdiği ülke ve şehir sayısını da arttırmak istiyor. Her bir teslimat için 2 dolar ücret alan Gorillas, ürün fiyatlarını marketlerle aynı seviyede tutarak 2 binin üzerinde ürün teslimatı yapabiliyor.

Ayrıca Gorillas, aldığı yeni yatırımın 1 milyon dolarını kuryelerine ve saha çalışanlarına dağıtacağını açıkladı. Getir ise bugün yaptığı basın toplantısında, kurye ve saha çalışanlarına yeni yatırımdan 25 milyon dolar dağıtılacağını açıklamıştı.

getir, 2.6 milyar dolar değerleme ile Sequoia Capital ve Tiger Global’dan 300 milyon dolar yatırım aldı

Dünyada ilk kez ortalama 10 dakikada market ürünleri teslimat modelini 2015 yılında başlatan getir, aldığı 300 milyon dolarlık yeni yatırımla 2,6 milyar dolarlık değerlemeye ulaşarak sadece 5,5 yıl gibi kısa bir sürede Unicorn olma başarısını gösterdi.

“Beş harf iki heceli” Getir kelimesini tüm dünyaya sevdirmeyi hedefleyen Getir, Londra’nın yanı sıra yakın zamanda Almanya, Fransa ve Hollanda’da hizmete başlamaya hazırlanıyor.

Daha önce dünyada yapılmamış 10 dakikada market ürünleri teslimat modeli fikri ile kurulan teknolojik girişim Getir, geçtiğimiz Ocak ayında ikinci yatırım turunu 128 milyon dolarla tamamlamıştı. Yalnızca iki ay içinde üçüncü turu da tamamlayan Getir, yerli ve yabancı fonlardan 300 milyon dolar değerinde yeni yatırım alarak değerlemesini 2,6 milyar dolara çıkardı. Getir, 5,5 yıl kadar kısa bir sürede Unicorn olan ilk Türk şirketi oldu.

2 ayda 2 yatırım turu tamamlandı

İki ay içinde iki tur tamamlayan Getir’de üçüncü turun liderliğini yeni yatırımcılardan Silikon Vadisi merkezli Sequoia Capital ve mevcut fonlardan New York merkezli Tiger Global üstlendi. Daha önceki tura katılan 8 fondan 7 tanesi de bu son tura katıldılar.

Getir Kurucusu Nazım Salur: “Dünyada ilk kez ortalama 10 dakikada market ürünleri teslimat modelini Getir ile 2015 yılında başlattık. İş modelimize olan yoğun ilgi nedeniyle geçtiğimiz turun üzerinden henüz 2 ay geçmeden bir tur daha yatırım alma imkanı doğdu. Biz de bunu değerlendirerek 300 milyon dolarlık yeni kaynak yaratarak yurt dışı pazarlarda daha hızlı büyümeye odaklanacağız. Aldığımız bu yatırımla 2,6 milyar dolar değerlemeye ulaşarak Türkiye’nin Unicorn’u olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Önümüzdeki aylarda Almanya, Fransa ve Hollanda’da da Getir operasyonlarını başlatacağız. Pandeminin kontrol altına alınmasını takiben Brezilya’da da bu iki heceli Türkçe kelimeyi sevdirmeyi arzuluyoruz. Getir’in Unicorn olmasında en önemli katkıyı veren bayilerimizin saha çalışanları olan kurye ve depo görevlilerine kıdeme dayalı olarak dağıtılmak üzere, 25 milyon TL’yi bayilerimiz kanalıyla paylaşacağımızı da belirtmek isterim” dedi.

Londra’dan sonraki 3 hedef: Almanya, Fransa, Hollanda

Türkiye’nin Unicorn’u Getir, hizmet verdiği ülke sayısını 5’e çıkarmayı hedefliyor. İkinci turda alınan yatırımın ardından Ocak ayı sonunda Londra’ya hızlı bir giriş yapan Getir’in hedefleri arasında Almanya, Fransa ve Hollanda da var. Yeni ülkelerde 2021’in ilk yarısında hizmete başlamayı planlayan Getir, güçlü ekipler oluşturmak için iş başvurularını almaya başladı.

Allianz Türkiye, kurum içi girişimcilik programı kapsamında 116 iş fikrini değerlendirdi

Allianz Türkiye, yeni nesil sigortacılığın öncülüğünü yapma vizyonuyla yenilikçi iş modellerini ve projeleri desteklemeye devam ediyor. Allianz Türkiye bünyesinde kurulan İnovasyon Ofisi aracılığıyla yürütülen Kurum İçi Girişimcilik Programı ile şirket çalışanlarının yenilikçi iş fikirleri hayata geçiriliyor.

Eğitim, mentorluk, müşteri ve pazar araştırmalarının yanı sıra birçok farklı çalışmayı kapsayan bir maraton olan program, 2020 yılında dördüncü kez gerçekleştirildi. Kurum İçi Girişimcilik Programı’nda geçen yıl şirket çalışanları tarafından geliştirilen 116 iş fikri değerlendirilirken, programın çeşitli aşamalarına toplam 410 çalışan dahil oldu, 721 müşteri ile ihtiyaç analizi yapıldı. Programın kritik aşamalarında, bizzat İcra Kurulu üyeleri tarafından değerlendirme yapıldı. İcra Kurulunun yaptığı değerlendirmeler sonucunda 2020 yılı programının birincisi “Uzaktan Risk Analizi” projesi oldu. “Havadan HaberALL” projesi ise ikinci sırada yer aldı.

Müşteri odaklı projeler ödüllendirildi

Uzaktan Risk Analizi projesi, Allianz’ın mevcut risk analiz sistemlerine bağlı olarak, müşteri görüşmelerinin güvenli bir ortamda uzaktan yapılabilmesi, anlık doküman paylaşılabilmesi, görüntü üzerinde işaretleme, konum alabilme gibi daha birçok kullanışlı özelliği ile canlıya alındı. Allianz’ın sürdürülebilirlik hedefleri ile uyumlu olan “Uzaktan Risk Analizi Programı” ile Allianz acenteleri ve müşterilerinin hayatını kolaylaştırırken, karbon ayak izini de azaltmak hedefleniyor.

Programda ikinci seçilen Havadan HaberALL projesi ile ise nowcast hava afet bilgileri temin edilerek, bu afetlerden etkilenme olasılığı olan Allianz müşterileri tespit ediliyor ve söz konusu müşterilere anlık bildirimler yapılıyor. Belirli bir müşteri kitlesinde uygulamaya alınan proje ile Allianz müşterilerinin varlıklarını ve sevdiklerini korumaları sağlanırken, hava afetlerine hazırlıksız yakalanmaları önleniyor. Allianz, proje ile müşterilerinin her zaman yanlarında olduğunu hissettirdiği anlara bir yenisini ekliyor.

Amaç inovasyon kültürünü geliştirmek

Program ile kurum içinde inovasyon kültürünü geliştirmeyi ve zenginleştirmeyi amaçladıklarını belirten Allianz Pazarlama ve Dijital Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Onur Kırcı, “Programın belirli aşamalarında start-uplarla çalışarak, yeni iş modellerinin üretilmesi aşamasına start-upları dahil ediyoruz. Yenilikçi iş fikri ile başvuru aşaması, iç mentorluk, iç entegrasyona destek gibi birçok farklı aşamada çok fazla çalışma arkadaşımız programa dahil oluyor. Üst yönetim olarak bizler de iş modellerinin geliştirildiği ilk aşama olan hızlandırma dönemi sonunda ve iş modelinin ilk çalışır modellerinin üretildiği sürecin sonunda projeleri bizzat dinliyor ve değerlendiriyoruz” diye konuştu.

Londra merkezli fintech girişim Meniga, 10 milyon Euro yatırım aldı

Bankalara dijital bankacılık teknolojisi sağlayan Londra merkezli fintech girişim Meniga, yeni turda 10 milyon Euro ek yatırım aldı.

Yeni yatırım turu Velocity Capital ve Frumtak Ventures tarafından yönetiliyor. Yatırımcılar arasında Industrifonden, Birleşik Krallık Hükümeti’nin Gelecek Fonu ve mevcut müşterilerden UniCredit, Swedbank, Groupe BPCE ve Íslandsbanki de katılıyor. Meniga, sağlanan fonu Ar-Ge alanına yatırım yapmak , fintech satış ve servis ekiplerini güçlendirmek ve yeşil bankacılık ürünlerinin daha fazla geliştirilmesi için kullanılacağını söylüyor.

Merkezi Londra’da bulunan ancak Reykjavik, Stockholm, Varşova, Singapur ve Barselona’da ofisleri bulunan Meniga’nın dijital bankacılık çözümleri, bankaların ve diğer finans teknoloji firmalarının online ve mobil tekliflerinde geliştirmeler yapmak için kişisel finans verilerini kullanmasına yardımcı oluyor.

Girişimin ürünleri, bir bankanın eski teknoloji altyapısı ile modern bir API arasında köprüler kuran ve tüketici dostu dijital bankacılık deneyimleri oluşturmayı sağlayan yazılımları içeriyor. Ürün paketleri, veri toplama teknolojilerini, kişisel ve profesyonel finans yönetimi çözümlerini, geri ödeme ödül programlarını ve işleme dayalı karbon verilerini kapsıyor.

Meniga, geçtiğimiz yıl dijital bankacılık ürün ve hizmetlerine olan talepte önemli bir artış yaşadığını belirtti. Girişimin 17 ülkede toplam 18 dijital bankacılık çözümü sunduğu biliniyor. Bankaların, sürdürülebilirliğe ve iklim değişikliğiyle mücadele ihtiyacına giderek daha fazla önem veren bir nesil müşterinin ilgisini çekme ve elde tutma ihtiyacı girişimin çözüm önerilerine olan talebi de artırıyor. Girişimin ilgi odağı olan ve yeşil bankacılık için sunduğu Carbon Insight olarak adlandırılan çözüm, finansal verileri kullanarak mobil bankacılık müşterilerinin karbon ayak izlerini takip edebilir ve azaltmak için danışmanlık hizmeti sunar. Carbon Insight, kullanıcıların bireysel işlemleri doğrultusunda karbon ayak izini takip etmesini, genel karbon ayak izini ve harcama kategorilerine göre ayrıntılı karbon ayak izini diğer kullanıcılarınki ile karşılaştırmasını sağlar.

Çağrı merkezi alanında faaliyet gösteren Webhelp, saha hizmetleri şirketi Teknofix’i satın aldı

Avrupa’nın lider çağrı merkezi şirketlerinden Webhelp, son 5 yılda hızlı bir büyüme gösteren saha hizmetleri şirketi Teknofix’i satın aldı.

2020 yılı sonunda tamamlanan bu stratejik satın alma ile Webhelp, Teknofix hisselerinin yüzde 100’üne sahip olurken, geniş hizmet portföyüne saha hizmetlerini de ekledi. “Yerinde hizmet” için atılan bu adımla, iş ortaklarına uçtan uca müşteri yönetimi çözümlerinin sağlanması amaçlanıyor. Geliştirilecek yeni çözümler ile sahada satış, teslimat, kurulum, teknik destek, yüz yüze müşteri hizmetleri gibi farklı çalışma modellerini hizmet portföyüne katacak.

Hızla büyüyen teknoloji şirketi

2011 yılından bugüne Türkiye’nin 81 ilinde faaliyet gösteren Teknofix, son 5 yıldır hızlı büyüme grafiğini sürdürüyor. Bu yıl üst üste dördüncü kez Deloitte Fast 50 listesinde yer alan saha hizmetleri sektörünün lider şirketi Teknofix, 1.200 çalışanı ile ayda 150 binden fazla haneye yerinde kurulum ve teknik destek hizmetleri sağlıyor.

Amaç, iş ortaklarına katkıyı artırmak

Gerçekleştirdikleri stratejik satın alma ile ilgili değerlendirmede bulunan Webhelp Türkiye CEO’su Metin Tarakçı, “Sektörünün lideri olan Teknofix, bugüne kadar toplam 3.7 milyon hane ziyareti gerçekleştirdi. İnanıyoruz ki, Webhelp çatısı altında Teknofix çok daha farklı rekorlara koşarken, Webhelp olarak bizler de, yüzde 100 müşteri memnuniyetini ve uçtan uca hizmet yönetimini esas alan kurum kültürümüzü bir adım daha güçlendireceğiz. Webhelp Türkiye olarak ülkemizdeki yatırımlarımızı ve istikralı büyümemizi sürdürerek, 2021 yılında 1 Milyar TL ciro hedefimize de emin adımlar ile ulaşacağımıza inanıyoruz.” dedi.

Müşteri Memnuniyetini Esas Alan Bir Marka: Webhelp

Yatırım kararlarını alırken, hizmet portföyünü genişleterek müşteri memnuniyetini artıracak ve iş ortaklarına katma değer sağlayacak uygulamaları göz önünde bulundurduklarını dile getiren Tarakçı, ‘”Bu birleşmeyle ‘’uçtan uca müşteri deneyimi’’ konusunda fark yaratacak projeler üzerinde çalışmaya devam ederek; geleceğin iş yapış modeli olacağına inandığımız “insan – teknoloji” hibriti üzerinde yapılanmamızı sürdüreceğiz.’’ dedi.

Teknoloji odaklı yaklaşımı ve fark yaratan çözüm önerileriyle her zaman en iyi müşteri deneyimini yaşatmayı hedeflediklerini belirten Teknofix Genel Müdürü Ulaş Civil ise, bu birleşme ile ilgili, “Teknofix olarak, dünyanın birçok ülkesinde 75 binin üzerinde çalışanı olan Webhelp ile büyüme enerjimizi ülke sınırlarının dışına taşıyacak olmaktan mutluluk duyuyoruz. Stratejik bir birleşme ile dahil olduğumuz Webhelp grubunun önemli bir parçası olarak, yolumuza çok daha güçlü devam edeceğimize inanıyorum. Çok yakında saha hizmetleri alanında geliştirmeye devam ettiğimiz yeni hizmetlerimizi açıklamaya başlayacağız. Webhelp çatısı altında kurumsal iş ortaklarımızın uçtan uca müşteri hizmetleri ihtiyaçlarına yenilikçi ve teknoloji ile güçlendirilmiş çözümler sunacağız.’’ dedi.

Yerli girişim Faladdin, Mukadderat isimli ilk NFT eserini satışa çıkardı

Yerli girişim Faladdin, 25 milyon kullanıcısının gönderdiği 1 milyarı aşkın kahve falı fotoğrafıyla, Türkiye’de bir ilk olarak yarattığı NFT sanat eseri Mukadderat ile, geleneksel zaman anlayışına yeni olanaklar sunarak gelecek tahmini algımızı araştırıyor.

Yapay zeka teknoloji araçlarını kullanarak ortaya çıkardıkları, NFT Pazaryeri OpenSea.io’ya yükledikleri Mukadderat adlı eser, gelişmiş yapay zeka, görsel tanıma ve çağdaş sanatın yan yana gelmesiyle ortaya çıkıyor. OpenSea’de 10 saniyelik küçük klipler şeklinde açık artırmaya çıkan ürünün minimum teklif fiyatı ise 0.05 ETH’den başlıyor. Bu miktar yaklaşık 85 dolara denk geliyor.

Veri görselleştirme ve morfolojik dönüşüm, verileri, ziyaretçilerin “asla değişmeyen geleceği” deneyimlemelerini sağlayan anlamlı sorulara dönüştürür. Mukadderat, geleceğin ne getirdiğini ve geleceğin kesinliğini ve önceden belirlenmiş olayların seyrini bilmeme fikrini sorguluyor. Özgür irade bir yanılsama olabilir ve kaderimiz bizi sabırla bekliyor olabilir. Hepimiz kendimizi ayrı varlıklar olarak algılıyoruz, ancak hepimiz kollektif ve sonsuz bilincin parçası olabiliriz.

Faladdin, dünya çapında 25 milyon kullanıcıya yapay zeka tabanlı gelecek tahminleri sunan, İstanbul, Türkiye’de bulunan bir teknoloji girişimidir. anonim görsel verileri toplayarak, sanatçının sürekli görsel sunum için ihtiyaç duyduğu canlı veri setlerinden beslenmeye devam eden, sürekli değişen biçimlendirilmiş bir imaj yaratır. Kolektif bir Türk Kahvesi fincanının görsel verileri sürekli ve canlıdır ve Faladdin’in yapay zekasına gönderilen her fotoğrafla yeni bir olasılığa dönüşmeye devam eder.

Taşdelen’in çalışması, yapay zekanın ve çağdaş sanatın benimsenmesine ve gelecek öngörüsüne olasılık ve felsefi yaklaşıma değiniyor. Çalışmanın ismi olan ‘Mukadderat, önceden belirlenmiş geleceğe atıfta bulunuyor ve bizim algıladığımız tek şey, insanlığın doğuşundan beri dini liderler, bilim adamları ve filozoflar arasında oldukça tartışılan bir konu olan bir zaman yanılsaması.

Veri hazırlama süreci, Faladdin AI tarafından kahve fincanı görüntülerinden oluşan veri seti kullanılarak gerçekleştirildi. Deney, görüntü verilerinin kesin spesifikasyonlarla eşleşmesini gerektirir; sınırlı çözünürlük ve ortalama piksel değerleri gibi. Üretken bir rakip ağlar (GAN) mimarisinin gücünü tüketerek; Ek evrişimli katmanlar (Conv2D) kullanarak 1024×1024 piksel çıktısı için geliştirilmiş, daha sonra beslenen verilerin ayrıntılarını vurgulamak için katman katman daha yüksek çözünürlük için kullanılan kahve fincanlarının kendi kendini oluşturan görüntülerini oluşturmayı başardık. Bu yaklaşım, her Faladdin kullanıcısının küçük resimlerini, üretim süreçleri arasında enterpolasyon yapmak için özellik vektörleri olarak kullanmamızı sağladı.

Didem Altop: “Girişimler için global pazara açılma noktasında dijitalleşme çok büyük fırsat”

Bir zamanlar Endeavor Türkiye ile tanıdığımız, Ashoka Türkiye’nin yönetim kurulunda yer alan ve şu an asıl odak olduğu 2C Proje Evi‘nin kurucu ortağı sevgili Didem Altop, konuğumuz oldu ve kendisiyle güzel bir röportaj yaptık.

Girişimler için globale açılmak neyi ifade ediyor? Bir girişim global pazara nasıl açılır? Bir girişim hangi pazardan başlayacağını nasıl belirler? Yani doğru pazar nasıl bulunur? Global pazarda girişimleri nasıl bir süreç bekliyor? Şirketin kurulduğu ilk günden global düşünmek nasıl olur?

“Genel çerçeveden bakarsak, globale açılmak diğer bir anlamı ile kurumsallaşmayı gerektirir. Özünde yeni pazarlar genişletilmiş bir müşteri tabanı anlamına gelir ve girişimlere, ek gelir imkanları ve farklı ekosistemlerin parçası olma olanakları sunar. Uluslararası pazarlara girmeden önce sağlam bir temel oluşturmak verimlilik açısından son derece önemli. Büyüme odaklı girişimcilere beş konuyu vurgulayabilirim.”

Pazar Analizi: Güçlü bir pazar analizi her sürecin ilk adımı olmalıdır. Pazar analizi, rakip araştırmasının ötesinde aynı zamanda yasal süreç ve mevzuatlar, teşvikler, insan kaynağı, olası tedarikçiler ve bunların maliyet yapısının da incelenmesini içerir.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise sunulacak işlerin tipidir. Örneğin, ürün sunulacaksa envanter tutma ve iade politikası ne olmalıdır? Fiziksel ya da online servis sunulacaksa mekan ve teknik altyapı ihtiyaçları nelerdir? Yerel üretim veya ihracat yapılması gerekiyorsa yasal düzenlemeler bu süreçleri nasıl etkiliyor? İşletmenin tipi ve faaliyetlerine göre bu üç unsurun ağırlığı da değişmektedir.

Bu pazar analizi yapılırken ilgili işletmenin faydalanmak isteyeceği sektörel ekosistemin hedef pazarda nerede yoğunlaştığının tespit edilmesi iyi bir yaklaşımdır. Örneğin, Amerika’ya açılmak isteyen bir işletme teknoloji üreticisi ise en iyi başlangıç noktası Kaliforniya, eğer fintech ise New York, biotech ise Boston olabilir. Her şehrin, regülasyonları, yerel teşvikleri, yaşam standartları, ilişki ağına erişim imkanları farklılık gösterecektir.

Müşteri Analizi: Güçlü bir müşteri analizi de doğal olarak yeni pazara giriş stratejisinin ikinci adımıdır. Türkiye’deki müşterinin bir ürüne verdiği tepki ile hedef pazardaki müşterinin vereceği tepki farklı olabiliyor. Müşterilerin davranış ve ihtiyaçlarını iyi saptamak ve müşteri profillerini sağlam oturtturmak önem arz ediyor. Bu noktada “empati haritası” ile farklı pazarlardaki farklı müşteriler için arketip oluşturmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Her pazarda olduğu gibi müşterinin karar verme sürecini iyi anlamak ve müşteriye nasıl ulaşılacağını tanımlayabilmek bir işletmenin en kritik başarı faktörlerinin arasındadır.

Networking Stratejisi: Yeni pazara girerken yukarıda bahsettiğim hem pazar hem de müşteri anlayışı ve ilişki ağı hazır olmayabilir. Düzenli olarak bulunulan yeni pazarda sürekli değişen sektörel ihtiyaçları ve tüketici davranışlarını takip etmek yeni fırsatlara ışık tutacaktır. Bu doğrultuda yeni pazarda yeni dostluklar geliştirmek elzemdir. Yerel ekosistemin bir parçası olmak için sektör, profesyonel ve girişimci derneklerine ve etkinliklerine katılmaya özen gösterilmelidir. Yerel hızlandırma programları, üniversitelerin geniş mezun ağlarını, okulların ve şehirlerin girişimci hizmet merkezlerini ve ortak çalışma alanlarını değerlendirmek de mümkündür.

Satış Sonrası Müşteri Hizmetleri: Yeni pazarda en hassas konulardan biri ise satış sonrası müşteri hizmetlerinin etkin tasarımıdır. Yurtdışındaki müşteriler, karar süreçlerinde satış sonrası hizmetlere daha da fazla önem veriyor. Alım kararı ne kadar sık olursa ya da büyük olursa bu hizmetler de o kadar önem kazanıyor. Satış sonrası müşteri hizmetleri beklentileri ürün veya hizmet boyutunda da farklılaşıyor. Ayrıca eklemek isterim ki, satış sonrası hizmetler, girişimcilere aldıkları geribildirimler sayesinde ürün, servis ya da hizmetlerini iyileştirme, geliştirme ve pazara daha iyi adapte olabilme imkanı sunuyor.

Markalaşma ve İtibar: Markalaşma ve itibar yönetimi bir işletmenin rakiplerinden kendisini farklılaştırmasının temelini oluşturur. Bu iki unsur, ürün kaliteniz, fiyat politikanız, satış sonrası müşteri hizmetinizin ötesinde hem kalıcılık hem de kurumsal sosyal sorumluluk anlayışınızı yansıtır.

Özellikle Y ve Z jenerasyonlarına baktığımızda görüyoruz ki artık insanlar sadece bir ürünün işlevselliğine ya da fiyatına bakmıyor. Ürünleriniz sürdürülebilir mi? Çalışanların çalışmaktan keyif aldığı bir şirket misiniz? Şirketinizde kadın-erkek eşitliği konusunda neler yapılıyor? Etnik ve cinsiyet konulara duyarlı mısınız? Sosyal ve toplumsal farkındalık kampanyaları geliştiriyor musunuz ya da destekliyor musunuz? Çevreye duyarlı bir şirket misiniz? Bütün bunlar sektördeki konumunuzu etkileyen unsurlar arasında. Hedef pazara servislerinizi sunarken müşterilerin duyarlı oldukları konularda sizin de aktif olarak eyleme geçmeniz size saygı duymalarını sağlayacaktır.

Özellikle B2B tarafındaki müşteriler, sizden hizmet aldıktan sonra, ihtiyaçları olduğunda size ulaşabileceklerini bilmek isteyeceklerdir. Bu yüzden yeni bir pazara girdiğinizde iş sürekliliğinizi kesintiye uğratmayacak şekilde operasyonlarda olası aksaklıkları dikkate alan bir iş sürekliliği planına sahip olmanız önemli. İş sürekliliği planı, bir kesintiye hızla yanıt vermede kuruluşun dayanıklılığını korumasına yardımcı olur, hem girişimcinin hem de girişimin itibar kaybetmesine engel olur. Pazara girmeden önce potansiyel zayıf olabileceğiniz alanları iyi analiz etmeniz ve iş gücünüzü, iletişiminizi ve teknolojinizi bu yönde geliştirmeniz gerekmektedir.”

Global pazarda başlarına gelebilecek olumsuz şeyler neler?

“Her ülkenin ve çoğu zaman her büyük ilin kendine has yasal, teşvik ve vergi süreçleri bulunmaktadır. Bunları iyi bir şekilde anlamadan ilerlemek daha sonra büyük sorunlara yol açabilir. Girişimcilerin bu konuları özenle ve derinlemesine araştırmaları kayıplar yerine nakit akış kolaylıkları ve büyük kazançlar getirebilir. Yurtdışında birçok ülkenin ve illerinin sektörel ekosistem geliştirme çabaları mevcuttur. Odaklanılan sektör bazında bunları yakından takip etmek ve değerlendirmek girişimcilere ciddi avantajlar sağlayacaktır.”

Global pazara açılma aşamasında olan bir girişim yatırımı Türkiye’den mi yoksa global bir yatırımcıdan mı almalı?

“Bir girişimci için yatırımcının yerli ya da yabancı olmasından daha çok, girilecek olan yeni pazarın dinamiklerini yatırımcının iyi anlıyor olması önemlidir. Bazı yabancı fonlar, özellikle girişimcilerin uluslararası açılım yapmasına yönelik uzmanlığa sahiptir. Sektörel ekosistem ilişkileri, olası müşteriye erişim ağları ve yasal, teşvik ve vergi düzenlemeleri hakkında bilgi ve ilişki birikimlerine dayalı olarak girişimciye yeni pazarda ivme kazandırabilirler.”

Pandemiyle birlikte artık seyahat etme özgürlüğü çok fazla kısıtlanmış durumda. Bu durumda girişimci online olarak globale açılabilir mi? Pandemi gibi bir sürecin içerisindeyiz, bu dönem şirket kurma aşamasında olan girişimcilere neler önerirsiniz? Girişimciler hangi hataları yapmasın?

“Pandemi aile hayatımızdan iş yapış şeklimize kadar birçok alanda alışkanlıklarımızı ve bunlara orantılı olarak da ihtiyaçlarımızı değiştirdi. Birçok şirket ve organizasyon online dünya üzerinden ürün ve servislerini iyileştirmeye ve geliştirmeye başladı, dijital dönüşüm kaçınılmaz bir hale geldi… Dijital dönüşüme bu süreç öncesinde başlayan ve özellikle bu alanda ürün ve servis sunan şirketlerin kar marjları katlanarak arttı. Dolayısı ile hem girişimcilere hem de şirketlere verebileceğim en önemli tavsiyelerden biri dijital dönüşümde yeni çıkan trendleri ve iyi uygulamaları yakından takip etmeleri ve bu dönüşümün ana yapıtaşları olan “insan, süreç ve teknoloji” değişimini kendi şirket ve organizasyon yapılarına en iyi şekilde entegre etmeleri yönünde olacaktır.

Girişimler için global pazara açılma noktasında dijitalleşmenin çok büyük fırsat olduğunu düşünüyorum. Özellikle teknoloji odaklı bir hizmet satıyorsanız, sınırlar otomatik olarak kalkıyor. Eğer e-ticaret alanında iseniz, yukarıda bahsettiğim satış sonrası müşteri hizmetlerine önem vererek stok tutma, regülasyonlar, ürünü ulaştırma hızınız, iade politikanız gibi farklı unsurları dikkatlice incelemekte fayda var. Bir de tabiki insan kaynağı yine önem kazanıyor. Elemanlarınızı saat farkını da göz önünde bulundurarak yerel ofisten çalıştırmak ve yetkin kadronuzun dikkatini ve zamanını bölmek bir tercih. Diğer yandan da uzaktan yabancı ülkedeki ofisi yönetmenin, fiziksel ortamda tanışmadan insanları işe alma, çalışanları motive etme, kurumsal kültür geliştirme gibi kendine has zorlukları olmasına rağmen bu konularda yaratıcı çözümler üretmenin mümkün olduğuna inanıyorum. Buna ek olarak, büyüyen bir havuz olan danışmanlar ve serbest çalışan uzmanlar (freelance), girişimciler için de güzel fırsatlar doğuruyor. Girişimciler yetenekli serbest çalışanlar ile de ihtiyaçlarına bağlı olarak verimli şekilde ilerleyebilirler.”

Finance Forward MENA hızlandırma programı girişimlere ne tür değer önerileri sunuyor?

“Finance Forward MENA hızlandırma programı Village Capital tarafından tasarlanmıştır. Village Capital dünyanın en büyük sosyal girişimci destekleme ve erken aşama yatırım ağlarından biridir. 2009’dan beri, 28 ülkede 1.100’den fazla girişimciye program kurmuştur. VilCap Yatırım Fonu ise 110 startup’a sıçrama tahtası niteliğinde yatırım yapmıştır. Bu şirketlere devam eden yatırım süreçlerinde destek vererek 500 milyon dolar ek yatırım sağlanmasına ön ayak olmuştur.

Finance Forward Programı, Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu ve Hindistan’da finansal sağlık konusunda teknoloji odaklı çözümler üreten 100’den fazla yeni girişimciyi desteklemek için Village Capital, MetLife Vakfı, PayPal ve yerel ortaklar ile birlikte oluşturulan küresel bir koalisyondur.

Finance Forward programı, girişimci kapasite geliştirme desteği sunarken hibeler ve doğrudan yatırımlar yolu ile 850.000 dolar bütçeli bir sermaye sağlamaktadır. Village Capital hızlandırma programlarının geçmiş sonuçlarına dayanarak, bu koalisyon önümüzdeki beş yıl içinde program katılımcılarına en az 10 milyon dolarlık takip finansmanı sağlamayı hedeflemektedir. Finance Forward, önümüzdeki iki yıl içerisinde 9 bölgesel hızlandırıcı programa ve eğitim kampına ev sahipliği yapacak.

Bu sene ilk defa Village Capital Türkiye’de de program açtı. Türkiye’yi temsilen Village Capital’ın Danışma Kurulu’na girmekten mutluluk duyuyorum. Türkiye’nin de bir parçası olduğu Finance Forward MENA 2020 olarak, girişimci şirketlere iş modellerinin geliştirilip yatırımcıya hazırlanması için beş haftalık online ve yüz yüze eğitimler sağladık. Bunu yaparken de günümüzün hızla değişen ihtiyaçlarına cevap verebilecek yenillikci finansal çözümlere odaklandık. Türkiye’den finale kalan Worqcompany ve e-Bursum şirketleri hem etkin girişimci hem de sosyal fayda sağlayan iki farklı model sunan fintech startup örneğidir.

Yeni startup’lara veya serbest çalışanlar için Worqcompany yüzde 70-80 gibi ciddi oranda genel giderlerinde tasarruf sağlayacak şekilde muhasebe, web tasarım gibi uzman hizmetler ve spot ihtiyaçlar doğrultusunda tam donanımlı çalışma alanı, toplantı odası kiralama imkânı sunuyor. Özgün bir is modeli çerçevesinde e-Bursum şirketi ise üniversite ve yüksek lisansa maddi desteği ihtiyacı olan öğrenciler ile burs programı sunan kurumları buluşturuyor. Finance Forward programında yeni pazara giriş stratejilerine yoğunlaşıldı. Özellikle yeni pazara girişi için kritik basari faktörleri tanımlandı ve vaka çalışması olarak Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki olası pazar potansiyeli incelendi. İşletme anlamında finans ve operasyonel süreç yönetimlerine derin değerlendirmeler yapıldı, iyi uygulamalar ve iyileştirme fırsatları tespit edildi.”

Tek başına globale açılmak ile, bir hızlandırma programıyla globale açılmak arasında ne tür farklar var?

“Girişimcilik yolculuğu zorlukları da içeren maceralar ile doludur. İşte bir hızlandırma programının da yardımcı olabileceği yer burasıdır. Hızlandırma programlarını bir bakıma yoğunlaştırılmış bilgi platformu gibi düşünebilirsiniz. Programının içerisinde iken mentorların ve programdaki diğer girişimcilerin bilgi ve deneyimlerinden yararlanırsınız. Kısaca tekerleği yeniden icat etmek yerine, girişiminizi daha hesaplı ve stratejik bir şekilde başlatmak için deneyimli konu uzmanlarının yıllardır biriktirdiği bilgelikten faydalanıyorsunuz. Ek olarak, hızlandırma programları çoğunlukla direk veya dolaylı finansal destek sağlamak ile birlikte yatırımcılar ile saygın bir tanışma ortamı da sağlamakta. Yurtdışına açılmak için çok itibarlı, rekabeti yüksek hızlandırma programları mevcut.”

En son olarak, Endeavor sonrası neler ile uğraşıyorsunuz?

“2C Proje Evi, 2018 yılında ortağım Aslı Ogay ile birlikte, fikirleri iyi şirketlere dönüştürme vizyonu ile kurduğumuz hem yerel hem de global projelere hizmet veren bir yönetim danışmanlığı şirketidir. Geleneksel stratejik danışmanlığın ötesinde kendimiz ve oluşturduğumuz uzman ilişki ağımız ile birlikte çoğu zaman projelerimizde uygulama aşamasında aktif yönetici rolü de üstleniyoruz. Çalışmalarımızı kısaca özetleyecek olursam:

Bize gelen iş fikirlerini “yap-işlet-devret” modeli ile geleceğin şirketleri haline getiriyoruz. Müşterilerimiz bize bazen bir kelimelik, bazen bir cümlelik ve hatta bazen de “Şu sektörde ne yapabiliriz?” gibi bir soruluk talepler ile gelebiliyor. Biz o ipucunu alıp sürdürülebilir bir işletme haline getiriyoruz. Bu noktada en büyük keyif aldığımız şey ise müşterilerimizin hayalini gerçekleştirmesine önayak olmak ve birlikte katma değer yaratan işler ortaya koyabilmek oluyor.

Hali hazırda olan şirketlere veya organizasyonlara yeni pazarlara açılma, operasyonel verimliliğini arttırma, yeni ürün ya da servisini pazara sunma, yatırımcı ilişkilerini güçlendirme, şirket içi dönüşümü sağlama gibi farklı konularda destek veriyoruz.

Startup’lar için ise kurucu ekiplerine danışmanlık, mentorluk, koçluk ve ekip geliştirme alanlarında hizmetler sunuyoruz. Kuruculara maliyeti düşük, getirisi yüksek bir ivme kazandırma mekanizması olarak özellikle Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan “Fractional C-level” yaklaşımı ile geçici olarak üst düzey yönetici rollerde de yer alabiliyoruz. Bu noktada ise özellikle yeni kurulan genç ekiplere çok hızlı bir şekilde deneyim aktarımı gerçekleştirebiliyoruz.

Müşteri portfolyomuz ise çeşitlilik gösteriyor. Şu anki portfolyomuzu, büyük şirketlerin aile ofisleri, aile işini devralacak yeni nesiller; teknoloji, tarım, tasarım, kozmetik, önleyici sağlık, etkinlik, perakende, sosyal medya, eğitim alanlarındaki şirketler ve girişimler olarak özetleyebiliriz. Sektör ayrımı yapmadan teknoloji ile dönüşüme açık, günümüzün ve geleceğin iyi uygulamalarını sahiplenmeye hazır kişi ve kurumlar ile çalışmaktan zevk alıyoruz. Yurtsışına açılmak isteyen girişimcileri bekliyoruz…”

egirişim olarak girişimcilerle yaptığımız röportaj serisi devam edecek.