Ana Sayfa Blog Sayfa 587

Şirketlere hızlı kargo çözümleri sunan yerli girişim PackUpp, 1 milyon paket teslimatını aştı

Ürettiği yazılımla teslimattaki tüm süreçleri dijitalleştiren PackUpp, kuruluşunun 1. yılında 1 milyon paket teslimatını aştı.

Altı şehirde hizmet veren PackUpp, kısa sürede değerlemesini 100 milyon TL’ye çıkararak Türkiye’nin lojistik teknolojileri alanında en büyük yatırımlarından birini çekmişti. Yeni hedefi globale açılmak olan girişim, Temmuz 2020’de de 12.5 milyon TL değerleme ile ilk yatırımını almıştı.

PackUpp, kurumsal firmalara ve e-ticaret sitelerine 3 Saatte Ekspres, Aynı-Gün ve Sonraki-Gün teslimat hizmeti sunan ve bunun yanında firmalara özel dedike sürücü ekibi ile hizmet veriyor.

Paket teslimatında yüzde 100 başarı

Kurulduktan kısa bir süre sonra 100 milyon TL şirket değerlemesine ulaştıklarını söyleyen PackUpp kurucu ortağı ve CEO’su Semih Emre Özcan, “Yerel ve globalde pek çok markayla işbirliği yapıyoruz. 2020 yılı içerisinde 2 kez yatırım turu tamamladık. Çok kırılgan ve riskli bir dönemde, rekor denebilecek 3 hafta gibi kısa bir sürede ikinci yatırım turumuzu tamamlarken %40’tan fazla da talep aldık. Aldığımız yatırımlarla PackUpp’ın global hedefleri için çalışmalarımıza ve teknolojimizi daha da geliştirmeye devam ediyoruz. Pandemi döneminde 1 yıl içerisinde 1 milyondan fazla paketin teslimatını gerçekleştirdik. Teslimattaki dijital dönüşüme öncülük eden hizmetlerimizle paketi kullanıcıya teslim etme oranımız % 100 başarıya ulaştı. Kullanıcılarımıza teslimat sürecinde paketlerini “Haritadan Canlı İzleme” özelliği sunuyoruz. Bunun yanı sıra gerekli durumlarda “Komşuma Bırak” özelliğiyle akıllı telefonları üzerinden tek tıkla adres değiştirmelerini de sağlıyoruz. Böylelikle evde olmasa da alıcının istediği yeni adrese teslimat yapılabiliyor” dedi.

Yerli yazılımla küresel güç

Türk mühendislerin geliştirdiği ve yüzde 100 yerli son teknoloji yazılımla hizmet verdiklerini belirten Özcan şunları söyledi: “PackUpp olarak kendi teknolojimizi kendimiz üretiyoruz. Yerli yazılımımızla global çapta güçlü ve benzersiz bir teknolojiye sahibiz.

Saha operasyonlarımızdan teslimata uçtan uca tüm sürücülerimizde kendi optimizasyonlarımızı, algoritmalarımızı ve uygulamamızı kullanıyoruz. 2021’de Türkiye’deki operasyonumuzdaki büyüme hedefinin yanı sıra gerçekleştireceğimiz 3. yatırım turuyla globale açılarak yerli teknolojimizi ihraç eden global bir marka ve global bir teslimat teknoloji devi haline geleceğiz” dedi.

PackUpp’la ilgili yeni gelişmeler oldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

İçgörü ve analitik veri platformu Pivony, 7 milyon TL değerleme ile ilk yatırımını aldı

2020 yılında, kurucusu Emre Çalışır’ın Milan Politeknik Üniversitesi ve MIT Media Lab’daki doktora çalışması sırasında temelleri atılan Pivony, ilk tohum öncesi yatırımını 7 milyon TL değerleme ile Startup Wise Guys’dan aldı.

Günümüz dünyasında müşteri profilleri ve alışkanlıkları çok hızlı değişiyor, firmalardaki karar alıcılar rekabetçi ve hızlı büyüyen pazarlarda bu değişimi fark etmekte güçlük çekiyor. Pivony, firmaların iç ve dış veri kaynaklarında yer alan müşteri söylemlerinden yapay zeka ile çok kolay ve hızlı bir şekilde içgörü oluşturmalarını ve ortak beklenti grubundaki müşterileri belirleyerek, onların müşteri deneyimini bir üst seviyeye çıkarabilmelerini sağlıyor.

Capgemini’nin yaptığı bir araştırmaya göre firmaların %75’ i müşteri odaklı olduklarını düşünürken tüketicilerin yalnızca %30’u bu fikre katılıyor. Aradaki bu fark “Empati Boşluğu” olarak adlandırılıyor. Pivony, yalnızca büyük firmaların değil, küçük ve orta ölçekteki şirketlerin de tüketicileri daha kolay anlayarak veriye dayalı karar alma süreçlerini hızlandırmak için geliştirildi. Bu amaçla SaaS modelinde aylık abonelik tabanlı ve kolay ulaşılabilir bir fiyatlandırma politikasına sahip. Pivony, çalışmalarını büyük veriyi işleme, yapay zeka ile metin tabanlı içeriklerden anlam çıkarma konularına odaklanmış durumda.

6 farklı milletten 12 kişilik uluslararası bir ekip ile çalışmalarını sürdüren Pivony, Kuzey Amerika, Avrupa ve Türkiye pazarlarında büyümeyi hedefliyor.

Canlıya alındığı andan itibaren Pivony platformu, özellikle Türkçe dilindeki üstün başarısı nedeniyle Türkiye’den büyük firmalar tarafından kullanılmaya başladı. Bugüne kadar Pivony üzerinde 90 milyondan fazla müşteri geri bildirimi analiz edildi ve bu sayı her geçen gün artmaktadır.

Startup Wise Guys’dan aldıkları ön çekirdek yatırım turu ile ilgili Pivony kurucusu ve CEO’su Emre Çalışır “Oldukça zorlayıcı, bir o kadar da eğlenceli bir süreçti. SWG’nin bir portfolyo şirketi olarak çok daha hızlı bir büyüme gerçekleştireceğimize inanıyoruz. Özellikle Startup Wise Guys’ın desteğiyle birlikte ilk hedefimiz daha fazla global müşteriye ulaşmak ve yurtdışındaki faaliyet alanımızı artırmak olacak” şeklinde yatırım ile ilgili görüşlerini paylaştı.

HOGY: Ayna karşısında 200’ün üzerinde spor hareketi yapmanızı sağlayan yerli donanım girişimi

İki Türk girişimci tarafından geliştirilen HOGY, içinde ağırlık mekanizması bulunan, çok şık bir ayna görünümüne sahip bir spor aletidir. Sistem, 200’ün üzerinde hareketi yapabileceğin dev bir aynadır. Saklamak değil, sergilemek isteyeceğin bir spor aletidir. Kol, göğüs, omuz, sırt, bacak egzersizleri yapabilmenizi sağlıyor.

Eskiden, Jetract isimli girişimden tanıdığımız Hüseyin Nalbantoğlu ve yine Bean isimli girişimden tanıdığımız Fatih Yücekaya tarafından İstanbul merkezli kurulan fitness odaklı spor çözümü HOGY, kullanıcıların, spor salonuna gitmeye gerek kalmadan spor yapabilmesini sağlıyor. İki girişimciyi de yakından tanıdığımdan, bu girişimlerini sizlerle paylaşmak istedim.

HOGY, sağ ve solunda bulunan ayarlanabilir kolları sayesinde kol, göğüs, omuz, sırt ve bacak kaslarınızın hepsini çalıştırabileceğiniz bir üründür. Tamamen yerli mühendisler tarafından tasarlanan ve geliştirilen HOGY’nin her parçası İstanbul’da üretilmektedir. HOGY’nin yükseliği 180 cm, genişliği 95 cm ve derinliği ise 24 cm’dir.

HOGY’nin odaklandığı sorun

Kurucu ortak Nalbantoğlu: “Bugün spor salonlarına giden insanları toplamda üç kategoride ele alırsak 1. sırada vücut geliştiriciler, 2. sırada sosyal medya sporcuları; 3. sırada zinde kalmak için spor yapan insanlar geliyor. Biz zinde kalmak için spor salonuna giden insanların problemlerine çözüm bulmak için HOGY’yi geliştirdik. Bu insanlar trafikte geçen süre, paylaşımlı alet kullanmak ve hijyen çekinceleriyle spor salonlarında beklentilerini karşılayamıyor. Evinde spor yapmak isteyen insanlar için HOGY’yi geliştirdik. HOGY, kullanıcılarının başka hiçbir alete ihtiyaç duymadan, spor yapıp zinde kalmasını sağlıyor.” dedi.

Sporda inovasyon

Bizim de incelediğimiz HOGY, bir tasarım inovasyonu sunmaktadır. 3 farklı spor aletini tek bir mekanizmada birleştirmiş, bu mekanizmayı da şık bir aynanın içine yerleştirmiştir. Bu sayede insanların saklamak değil sergilemek isteyeceği bir spor aleti geliştirmiştir. Bu alet ile vücudun her bölgesi çalıştırılabilir.

HOGY, kullanıcıların evine kuruluyor ve duvara monte ediliyor. HOGY’nin sağında ve solunda bulunan ayarlanabilir kolları ve içinde bulunan ağırlıklar sayesinde dilenilen egzersizleri yapma fırsatı sunuyor.

Girişimin hedefleri

Kurucu ortak Yücekaya, hedeflerle ilgili: “HOGY ‘yi bir içerik platformuyla destekleyeceğiz. Aynanın içine bir ekran yerleştireceğiz. Kullanıcılar, buradan hareketleri inceleyecek, Personal Trainerlardan özel dersler alacak, etkileşimli grup derslerine katılacak. Platformumuzu geliştirdikten sonra abonelik modeline geçmeyi ve yurtdışına açılmayı hedefliyoruz.” dedi.

HOGY’yle ilgili tüm gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Ürün şu an web sitesinde 22.500 TL’den satılmaktadır.

Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonları, 2021 yılında 1 milyar TL’lik yatırıma ulaşmayı hedefliyor

Türkiye’nin ilk girişim sermayesi yatırım fonunun (GSYF) kurucusu olan Ak Portföy’ün kurduğu GSYF’ler üzerinden, ülkemizdeki girişimlere yaptığı yatırımların 2021 yılı içerisinde 1 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor.

Ak Portföy, girişim sermayesi yatırım fonları son dönemde bulut teknolojileri şirketi Bulutistan‘a, esnek ambalaj çözümleri üreticisi Üçsa Ambalaj’a ve propolis, arı sütü ve ham bal gibi doğal ve inovatif arı ürünleri üreten gıda teknoloji şirketi BEE’O’ya yatırım yaparak portföyünü genişletti.

Yeni nesil ürün ve hizmetlerle yatırımcıların ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler geliştiren, sürdürülebilir değer yaratma odaklı bir kurum olarak bu alanda liderliklerini sürdürdüklerini belirten Ak Portföy Genel Müdürü Mehmet Ali Ersarı şunları söyledi:

“Ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz.”

“Ak Portföy olarak 63.4milyar TL’lik varlık büyüklüğü ile sektörde liderliğimizi pek çok alanda sürdürüyor, ülkemizin geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Geleceğin odağında teknolojinin ve dijital dönüşümün tartışmasız var olduğunun bilincinde ve sektörün en geniş yatırım evrenine sahip bir Portföy Yönetim Şirketi olarak yatırımcılarımızın beklentilerine cevap verebilen ürün, hizmet ve iş modelleri geliştirmeye devam ediyoruz. Bu alanda hızlı, esnek ve yenilikçi bir kurum olmakla gurur duyuyoruz.

“Yaptığımız yeni yatırımlar ile güçlendirdiğimiz portföyümüz, ihracata dönük, ileri teknoloji kullanan inovatif şirketlere odaklanan yapısıyla genişlemeye devam ediyor.”
Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonları, yenilenebilir enerji, nesnelerin interneti, sağlık ve yeni teknolojiler alanlarında ihracat odaklı ve yenilikçi şirketlere yatırımlarını sürdürerek, tasarruf sahiplerine büyüme potansiyeli oldukça yüksek olan bu şirketlere yatırım yapma imkanı sağlıyor.”

En yeni yatırımlarını Türkiye’nin ilk ve en büyük yerli propolis üreticisi ve İTÜ Teknopark çıkışlı bir gıda teknolojileri firması olan BEE’O Propolis’e yaptıklarını aktaran Ersarı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin dünyada en büyük ikinci arı ürünleri üreticisi olması, bu sektörde katma değerli üretimi yakalayabilmemiz için bize büyük bir fırsatı işaret ediyordu. Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri içinde yer alan BEE’O, %100 yerli üretimle ürettiği katma değerli ürünleri 15 ülkeye ihraç ederek büyük bir başarı hikayesine imza attı. Fonumuzun yatırımı ile bu başarı hikayesini daha da ileri taşıyacağımıza inanıyoruz. BEE’O Propolis’in Türkiye’de olduğu gibi global pazarda da liderlik pozisyonuna yükselmesini hedefliyoruz.

Bir diğer GSYF yatırımımızdan bahsetmek gerekirse; birçok farklı sektör için esnek ambalaj üreten Üçsa Ambalaj da yakın bir zaman önce Ak Portföy GSYF portföyüne katıldı. Yıllık 10 bin tona yaklaşan üretim kapasitesine sahip Üçsa; Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa, Amerika ve Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Hologramlı ambalaj ürünleri ile de taklit edilemez ambalajlar üretmeyi planlıyor.”

Bulutistan yatırımına da dikkat çeken Ersarı, “Bugün Türkiye’nin ilk 500’ündeki her iki şirketten biri fonumuzun yatırım yaptığı lider bulut teknolojileri platform hizmeti olan Bulutistan ile çalışıyor. Bulutistan’ın bu büyüyen pazarda en önemli oyunculardan biri olarak varlığını büyüterek sürdürmesini hedefliyoruz. Yapılacak yeni yatırımlarla beraber, servis teknolojileri, dinamik ölçeklendirme ve çoklu bulut yönetimi gibi yeni hizmetleri de devreye alacak olan şirketin mevcuttaki hızlı büyüme ivmesini daha da artıracağına inanıyoruz. Bulutistan’ın sektördeki birincilik yolculuğuna katılmaktan büyük gurur duyuyoruz. Bundan sonraki adımda hedefimiz bu Türk teknoloji firmasını uluslararası arenada liderler içinde görmek” dedi.

Ak Portföy Girişim Sermayesi Yatırım Fonları’nın yeni gelişmelerini duyurmaya ve portföylerine aldıkları yeni girişimleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Digital Turbine, mobil reklam platformu AdColony’i satın aldı

Digital Turbine bugün AdColony’i satın alma işlemini resmi olarak tamamladığını duyurdu.

Globalde aylık 1,5 milyardan fazla kullanıcıya ulaşarak, reklamverenlere ve yayıncılara hizmet veren lider mobil reklam platformu AdColony’nin satın alınması, Digital Turbine’ın operatör ve OEM ortakları için kapsamlı bir medya ve reklam çözümü sağlama stratejisinin en önemli adımlarından biri olarak görülüyor. AdColony bugünden itibaren tescilli mobil video teknolojileri ve zengin medya formatları ile Coca Cola, Amazon ve BMW gibi köklü global markalara, sektör lideri üçüncü partiler tarafından doğrulanmış görüntülenme oranları sağlayan mobil reklam çözümlerine ve mobil sektördeki liderliğine Digital Turbine çatısı altında devam edecek.

Digital Turbine CEO’su Bill Stone, mutluluğunu “AdColony’nin satın alım işlemini resmi olarak sonlandırdığımız için çok heyecanlıyız” diye belirtiyor ve ekliyor “AdColony ile birlikte geçtiğimiz sürede resmi olarak bünyemize katılan Appreciate ve önümüzdeki dönemde katılacak olan Fyber ile, reklamverenlerimiz, çalışanlarımız ve hissedarlarımız için en iyi hizmeti sağlamaya devam edeceğiz. AdColony’nin de Digital Turbine çatısına katılmasıyla, dünya çapındaki reklamverenlere ve yayıncılara fayda sağlamak için deneyimimizi, erişimimizi ve yeteneklerimizi daha da genişletmiş olacağız. AdColony, köklü marka ve reklamverenlerin performansa dayalı harcama eğilimleri ve envantere özel erişim yapmasını sağlayan benzersiz teknolojisi ile bize çok önemli avantajlar sağlayacak”.

AdColony’nin CRO’su Jude O’Connor ise heyecanını şu sözlerle dile getiriyor “Digital Turbine, AdColony’nin performans deneyimine birçok tamamlayıcı ve ek çözüm sunarken, biz de bu ortaklığa sektör lideri SDK teknolojimizi ve deneyimli ve sektörde uzman bir ekip getiriyoruz”.

Kasım ayında Volkan Biçer’in ayrılmasıyla yeni görevinin başına gelen AdColony EMEA&LATAM Genel Müdürü Warrick Billingham ise “ AdColony’nin mobil reklamda on yıldan fazla olan deneyimi ve Digital Turbine’ın globalde 40’dan fazla mobil operatöre ve teknoloji üreticilerine sağladığı yüksek teknolojisinin birleşmesi ile hem markalara ve reklamverenlere hem de kullanıcılara yepyeni reklam çözümleri sunacak olmanın heyecanını yaşıyoruz” sözleriyle mutluluğunu dile getiriyor.

AdColony’nin geçtiğimiz üç yılı çok başarılı bir şekilde geçirerek ve 2020’de 2019’a kıyasla çok güçlü FAVÖK (Faiz ve Amortisman Öncesi Kâr) marjları ile yıllık %15 büyüme gerçekleştirmesi başarısının en büyük kanıtı. Digital Turbine AdColony’nin 31 Mart 2021’de sona eren ilk çeyreğine ilişkin denetlenmemiş mali sonuçlarını da açıkladı. İlk çeyrek için AdColony gelirinin yaklaşık 58,3 milyon dolar olması tahmin edilirken ve 2020’nin ilk çeyreğindeki gelire kıyasla %37’lik bir büyüme bekleniyor.

Ozan Elektronik Para, UnionPay International üyesi oldu

Bireysel kullanıcılar ile küçük ve orta ölçekli işletmeleri finansal servislerle buluşturmak üzere yola çıkan Ozan Elektronik Para, dünya çapında 179 ülkede uluslararası kart kabul, 40’tan fazla ülke ve bölgede ise kart ihraç faaliyeti gerçekleştiren UnionPay International üyeliğini başarıyla tamamladığını duyurdu.

Ozan Elektronik Para; 2021 Şubat ayında kullanıcılarla buluşturduğu Ozan SuperApp ürünüyle Türkiye ile birlikte İngiltere, Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Uzak Doğu’da da hizmet vermek üzere gerekli lisans ve altyapı çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, global hedeflerini gerçekleştirmek üzere önemli bir adım atan elektronik para kuruluşu, UnionPay International üyeliğini resmen duyurdu ve Uzak Doğu pazarının kapısını önemli bir kilometre taşıyla açmış oldu.

Ozan Elektronik Para CEO’su Ömer Suner: “UnionPay International ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile Ozan SuperApp kullanıcıları uygulama içerisinden kolaylıkla UnionPay sanal kartlarını oluşturabilecekler. Ozan SuperApp ile Türkiye’den dünyaya yepyeni bir yolculuğa hazırlanıyoruz. Özellikle Çin, Japonya ve Güney Kore başta olmak üzere oldukça stratejik gördüğümüz Uzak Doğu pazarına UnionPay International üyeliğimiz ile hızlı bir giriş yapabileceğiz. İş birliğimiz sayesinde Ozan SuperApp kullanıcıları uygulama içerisinden kolaylıkla UnionPay sanal kartlarını oluşturabilecekler. Çok kısa bir sürede global çapta gerçekleştirdiğimiz iş ortaklıklarımızdan dolayı çok heyecanlıyız.” dedi.

Ozan Elektronik Para, ayrıca geçtiğimiz günlerde açık bankacılık alanında Türkiye’de Albaraka Türk Katılım Bankası ile oldukça önemli bir iş birliğine de imza atmıştı.

Chicago merkezli balıkçılık platformu Catch Co, 38 milyon dolar Seri B yatırım aldı

Bir balıkçılık markası olarak içerik ve ticaret platformu geliştiren Catch Co., balık tutmayı seven insanlara olanak sağlamaya devam etmek için 38 milyon dolar Seri B yatırım aldı.

Kendisi de balıkçılık meraklısı olan ve bir olta takımı dükkanına girildiğinde farklı şekil ve büyüklükte yemlerin göz korkutmasının önüne geçmeyi hedeflediğini belirten Catch’in CEO’su Ross Gordon, 2012 yılında Chicago merkezli kurduğu şirketiyle balıkçılık yemleri için müşterilerine aylık olta takımı aboneliği sunuyor. 

Catch Co, Karl’s Bait & Tackle adlı bir e-ticaret platformuna dönüşerek Youtube’da fenomenlerin gönüllü olarak balıkçılık yarışmalarında rekabet etmek üzere varış noktalarına seyahat etmelerini içeren Unchartered gibi orijinal içerik geliştirmeye başladı.

Şirket, 2019 yılında ise kendi ürünleri olan Mystery Tackle Box’ın yanı sıra Dick’s Sporting Goods ve Walmart gibi üçüncü taraf perakendecilerle ağını genişletti.

Mevcut yatırımcı TechNexus’un katılımıyla True Ventures tarafından yönetilen fonlamadan B Serisi yatırımı alan şirketin önceki en son yükselişi, 2020 Aralık ayında Listen Ventures liderliğinde gerçekleşti. Böylece Catch Co., bugüne kadar toplam 56 milyon dolar fon almış oldu.

Pandemiden bu yana balıkçılık ruhsat başvurularında %12’lik bir artış gördüğünü belirten Gordon, şirketin 2019 yılında 2018 yılına göre %100’e yakın bir gelir artışı yaşadığını da ekledi.

Şu anda 65 çalışanı ve 20 açık pozisyonu bulunan şirket, yeni sermayesini ekibini büyütmek, yeni ürün kategorileri sunmak, Catch Co.’nun video içerik kitaplığını oluşturmak ve Karl’s Bait & Tackle için fiziksel mağazalarını test etmek için kullanmayı planlıyor.

McKinsey & Company tarafından hazırlanan pandeminin tüketiciler üzerindeki kalıcı etkileri raporu

Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, COVID-19 salgının farklı alanlar üzerindeki etkileriyle ilgili raporlarını paylaşmaya devam ediyor. McKinsey’nin işletme ve ekonomi araştırma kolu olan McKinsey Global Enstitüsü (MGI), ‘Tüketici Talebindeki İyileşme ve COVID-19’un Kalıcı Etkileri’ raporunu yayınladı.

Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD’de yapılan araştırmalara dayanan bu raporda; pandeminin, toplumun değişik kesimlerinde ekonomik açıdan yarattığı etkiler inceleniyor. Bu amaçla, tüketiciler; harcanabilir gelir ve yaşlarına göre dokuz gruba ayrılıyor. Bunun yanı sıra tüketici harcamalarının neredeyse dörtte üçünü oluşturan sektörlerden, altı vaka derinlemesine analiz ediliyor. Raporda, bu analiz sonuçlarına bağlı olarak, tüketici talebinin nasıl gelişeceğine ve pandemiye bağlı davranışsal değişikliklerden hangilerinin ‘kalıcı’ olacağına ilişkin öngörüler ortaya konuyor.

Biriken tasarruflarla beslenen bastırılmış talep, hızlı bir toparlanma sürecine işaret ediyor

Pandeminin ilk aylarında, Çin, ABD ve Batı Avrupa’da; tüketici harcamalarındaki ani ve derin düşüş, sağlık endişesiyle vazgeçilen hizmetlerden kaynaklandı. Seyahat, eğlence ve yemek gibi yüz yüze hizmetlerin, kısıtlamalarla birlikte birden durması, yüzde 11 ile 26 arasında değişen talep düşüşünün sebebi oldu.

McKinsey raporuna göre; bu kategoriler uzun vadede büyüyor ve tüketici anketleri, pandemiden sonra güçlü bir talep toparlanmasına işaret ediyor. McKinsey uzmanları, bu noktada; tüketicilerin bastırılmış talebinin, bazı kesimler için oluşan önemli miktardaki tasarruf birikimleriyle birleştiğinde ‘intikam alışverişine’ dönüşebileceğini belirtiyor. Zira ABD ve Batı Avrupa’da, tasarruf oranındaki yüzde 10 ile 20 puan arasında değişen artışın, birçok haneyi harcama yapmaları için güçlü bir konuma getirdiğine vurgu yapılıyor. Bu artış oranının, ABD’de yıllık tasarrufların ikiye katlanmasına denk geldiği belirtiliyor.

Bu tablo, pandemiyi sona erdirecek etkili bir aşı uygulamasının; artan tüketici güveninin, bastırılmış talep ve birikmiş tasarruflarla beslenerek, talepte pandemi öncesi seviyelere ulaşılmasında etkili olabileceğini gösteriyor. Ayrıca Çin’de salgının kontrol altına alınmasıyla birlikte tüketici harcamalarında gözlemlenen toparlanma, çoğu ülke için iyimserliğin başka bir nedeni olarak öne çıkıyor. Bütün bu olumlu tablonun yanı sıra raporda; bu ölçekte bir krizin beklenen olumsuz yanlarından birinin de düşük gelirli hanelerdeki iş kayıpları ve gelir belirsizliği olduğuna dikkat çekiliyor. Yüksek gelirli haneler pandemi döneminde tasarruf miktarlarını artırarak ya da büyük ölçüde zarar görmeden atlatabilse de düşük gelirli hanelerin yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle toparlanmanın özellikle ABD’de düzensiz olacağı öngörülüyor.

Pandemi, tüketici davranışında kalıcı değişikliklere yol açıyor

Pandemi, bir yandan tüketicilerin tercihlerinde dijitali daha fazla benimsemesini hızlandırırken, diğer taraftan da ev dışında harcanan zaman ve paranın kesintiye uğramasına neden oldu. Bu dönemde yaşanan davranış değişikliklerinin kalıcı olup olmayacağını belirlemek için McKinsey uzmanları; geniş bir yelpazeyi kapsayan sektörlerden alınan altı tüketim grubunu inceledi. Bunlar arasında; çevrimiçi market alışverişinin hızlanmasının, evin varsa bahçenin; spor, oyun, hobi gibi farklı etkinlikler için yeniden düzenlenmesinin ve buna yönelik ekipman alışverişlerin yükselen trendler arasında yer aldığı görüldü. Ayrıca, uzaktan eğitime geçiş ve sanal sağlık hizmeti ziyaretlerine talepteki artış da dikkat çekiciydi. Bunlarla birlikte, canlı eğlencedeki ciddi düşüş ve uçak yolculuklarındaki azalma da madalyonun diğer tarafında yer aldı.

Pandemi dönemindeki tüketici davranışlarının kalıcılığını ölçmek için bir test geliştiren McKinsey & Company, 2020-2024 dönemine odaklanarak, tespit edilen değişimlerin büyük ekonomiler örneğine uyumunu değerlendirdi. Sonuç olarak raporda; çevrimiçi market alışverişinin, sanal sağlık hizmetlerinin ve tüketicilerin ev için yaptıkları yeni düzenlemelerin kalıcı olacağı belirtiliyor. Pandemi öncesindeki değerlerine dönmesi beklenen değişimlerin ise; uzaktan eğitim, uçak yolculuklarına ve canlı eğlence etkinliklerine olan talepte yaşanacağı öngörülüyor.

Şirketlerin ve hükümetlerin uygulamaları da kalıcılıkta belirleyici rol oynuyor

Kalıcılık için önemli bir ön koşulun da yeterli altyapı yatırımlarına bağlı olduğunun altını çizen raporda, bu durum; tüketici, şirketler ve hükümetler açısından ele alınıyor. Örneğin; tüketiciler için güvenilir internet erişimi ya da uzaktan eğitimle ilgili yaşadıkları deneyimler kalıcılıkta belirleyici rol oynuyor. Endüstri söz konusu olduğunda; çevrimiçi markette teslimat yetenekleri yüksek ve veri tabanını başarılı şekilde yönetebilen şirketler, tüketicilerin sahip olduğu seçenekleri belirleyerek yeni ortama hızlı ve etkili bir şekilde cevap verebiliyor. McKinsey uzmanları, bütün bunların yanı sıra tüketiciler nezdinde sürdürülebilirlikle ilgili yükselen hassasiyetin de kalıcılık üzerinde etkileri olacağını belirtiyor.

McKinsey & Company Ortağı İlke Bigan: “Çevrimiçi market alışverişi ve sanal sağlık hizmetlerinin yükselişi, pandemi sonrasında da kalıcı olacak.”

Pandeminin tüketici alışkanlıklarında büyük değişime neden olduğunu vurgulayan McKinsey & Company Ortağı İlke Bigan raporla ilgili yaptığı açıklamada; “Sektör ayrımı olmaksızın dijital ürün ve hizmetlerin benimsenmesi, bu dönemde önemli bir hız kazandı. Araştırmalarımız, örneğin ABD’de, bu hız sayesinde; e-ticaretin pandeminin ilk üç ayında 10 yıllık gelişime eş değer büyüme kaydettiğini ortaya koydu. Araştırmamızda ayrıca; tüketicilerin tercihlerindeki değişimin, marka sadakatlerine yansıdığını da gördük. Tüketicilerin yüzde 40’ı, bu dönemde yeni bir marka ya da perakende şirketini denediğini belirtiyor. Bu arada e-ticaretin yaygınlaşmasının ve büyüme trendini sürdürmesinin her ülkede aynı şekilde geçerli olduğunu söylemenin de mümkün olmadığının altını çizmek isterim. Zira bu dönemde tüketicilerin yaşadığı e-ticaret deneyimi de kalıcılıkta belirleyici rol oynuyor. Örneğin, pandemi döneminde tüketicilerin yüzde 60’ının internet üzerinden alışveriş yaptığı İtalya’da, bu deneyimi tatmin edici bulanların oranı yüzde 10’dan az. Bu durum nedeniyle; İtalya’da, yeni normalde e-ticaret kullanım oranlarında artışın sınırlı olacağını söylemek mümkün. Çin’de ise tam tersi bir tablo var ve online alışveriş eğiliminin uzun vadede süreceği tahmin ediliyor” dedi.

Tüketici davranışlarındaki değişimin kalıcılığında, şirketlerin bu sürece yanıtı kadar hükümetlerin üstlendiği rolün de etkili olduğunu belirten McKinsey & Company Ortağı İlke Bigan sözlerini şöyle sürdürdü; “Sağlık hizmetlerinin sanallaşması, çevrimiçi market alışverişinin neredeyse ikiye katlanması, evde vakit geçirme alışkanlığının yaygınlaşması dijitale yönelen tercihlerin örnekleri arasında yer alıyor. Ayrıca evden çalışmanın beraberinde getirdiği ev içi harcamaların artması, evlerin tadilatı gibi yeni tüketici davranışları yaygınlaşıyor. McKinsey & Company olarak; pandemi dönemi ortaya çıkan yeni tutumlardan hangilerinin devam edeceğini kapsamlı bir analizle belirlemeye çalıştık. Araştırmamızın sonuçlarına göre; çevrimiçi market alışverişi ve sanal sağlık hizmetlerinin yükselişi kalıcı olacak. Ayrıca, pandemi döneminde en güvenli alanımız olan evlerimize kazandırdığımız yeni fonksiyonların da kalıcı olacağı anlaşılıyor. Tüketici davranışlarındaki değişimde ve bunların kalıcı olmasında, şirketlerin ve hükümetlerin eylemlerinin de önemli etkileri olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu çerçevede, şirketlerin iş modellerini ve hükümetlerinse altyapı politikalarını yeni normale göre yeniden ele almalarında büyük fayda bulunuyor.”

Tüketiciler gelir ve yaş gruplarına göre dokuz bölüme ayrılıyor

Araştırmada tüketiciler; düşük, orta ve yüksek gelir gruplarının yanı sıra gençler, orta yaşlılar ve 65 yaş üstü olarak üç grup altında ve çapraz tablolar halinde dokuz bölümde toplanıyor. Tüketim toparlanmasına ilişkin davranışsal varsayımlar için Oxford Economics iş birliğiyle geliştirilen ekonomik senaryoların baz alındığı raporda; McKinsey küresel iş liderleri paneli tarafından ortaya konan en yüksek ihtimalli üç iyileşme senaryosuna odaklanılıyor. Bunların üçünün de ekonomiye yapısal bir zararın gelmediği ancak farklı iyileşme hızlarını öngören senaryolar olduğunun altı çiziliyor.

ViewSonic tarafından geliştirilen dijital sınıf platformu: myViewBoard Classroom

ViewSonic tarafından geliştirilen, internet tarayıcı üzerinden, cihaz fark etmeksizin çalışan myViewBoard Classroom, öğretmen ve öğrencilerin birbirleriyle gerçek bir sınıfta kurabildikleri etkileşimi dijital ortama taşıyor.

Platform sayesinde zenginleşen dijital etkileşim olanakları, uzaktan eğitimin başarısını artırıyor. İnternet tarayıcının iki farklı sekmesinde eş zamanlı çalışabilen myViewBoard Classroom, hem öğretmen hem de öğrencilerin çalışmaları için dijital beyaz tahtaların yanı sıra canlı öğretmen video aktarımı, gerçek zamanlı ortak çalışma ve öğrenci etkileşimini yönetmenin etkili bir yolunu içerir. Sekmelerden birinde ders materyallerini gösterirken, ikinci sekmede ise öğrencilerin etkinliklerin takip edilmesini sağlıyor.

Uzaktan eğitime etkileşim gücü

Geleneksel eğitim ve teknoloji temelli uzaktan eğitimin önümüzdeki dönemlerde bir arada eğitim sisteminin içerisinde yer alacağının herkes tarafından fark edildiğini belirten ViewSonic Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa Bölge Müdürü Hasan Koçyiğit, ViewSonic’in uzaktan eğitimde etkileşimin önemini kavradığını ve bu alana yoğunlaştığını kaydediyor. Koçyiğit, sözlerine şöyle devam ediyor: “Uzaktan eğitim teknolojileri konusunda tüm dünyada edindiğimiz deneyim, uzaktan eğitimde etkileşimin rolünün ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bu sebeple, çözümlerimizi bu anlayış temelinde geliştiriyoruz. myViewBoard platformumuz, aslında birbirini tamamlayan birçok özelliği ile dört dörtlük bir uzaktan eğitim ekosistemi. Gerçek zamanlı birlikte çalışma, parmak kaldırma, öğrencinin derse katılımının takibi ve grup çalışmalar için toplantı odası, reklamsız Youtube entegrasyonu, tüm dünyada üretilen ders içeriklerinin paylaşımı, 70’in üzerinde dilin birbirine çevrilebilmesi ve sık kullanılan tüm dosya biçimlerinin desteklenmesi gibi birçok özellikle ekosistemimiz, örgün ve uzaktan eğitim arasında kusursuz dengeyi yakalamak isteyenlerin tercihi oluyor.”

Gerçek sınıfın dijital ikizi

myViewBoard, gerçek bir sınıfın dijital ikizini oluşturarak, öğrencilerin tümünün eğitmen tarafından görülebilmesini sağlıyor. Gerçek bir sınıf görüntüsünün dijital yansıması olan bu ekran üzerinden, öğrencilerin derse gösterdikleri ilgi takip ediliyor. Öğrenci belli sürelerde işlem yapmaz ise yahut farklı ekranlara geçiş yaparsa eğitmen uyarılabiliyor. Bu etkileşim temelli özellik ayrıca, öğrencinin bağlantı ve dersi takip durumunu da gösterirken, soru sormak isteyen öğrencileri de bildiriyor.

Türkiye’de ücretsiz olarak sunuluyor

Küresel salgın nedeniyle myViewBoard ekosistemi Türkiye’de ücretsiz olarak kullanıma sunuluyor. Ekosistemi kullanmanın hiçbir koşulu bulunmuyor. Bu süreçte platforma üye olan herkes platformdan ömür boyu ücretsiz olarak faydalanabiliyor. Bu fırsattan yararlanmak isteyenlerin 21 Haziran’a kadar myviewboard.com adresine girip kayıt yaptırmaları yeterli.

Kripto varlıkları saklama platformu Finoa, 22 milyon dolar Seri A yatırım aldı

AB merkezli bir kripto varlık saklama platformu FinoaBalderton Capital liderliğinde aldığı 22 milyon dolarlık Seri A yatırımıyla hedeflerine doğru hızla ilerliyor.

2018 yılında Christopher May ve Henrik Ebbing tarafından kurulan Finoa’nın hedefi, yatırımcıların ve şirketlerin kripto varlıklarını yönetmeleri için en düzenlenmiş platform haline gelmek.

Şirket, kurumsal yatırımcıların ve şirketlerin dijital varlıklarını yönetmeleri için düzenlenmiş bir platform olma planını ve bir ön kripto saklama lisansı aldığını ve Alman Federal Finansal Denetleme Kurumu (BaFin) tarafından denetleniyormuş.

Şirketin 22 milyon dolarlık yatırım turu Balderton Capital tarafından yönetildi. Balderton Capital’in yanı sıra yatırımcılar arasında Coparion, Venture Stars, Signature Ventures ve adı açıklanmayan bir yatırımcıda vardı.

Berlin merkezli girişimin, en önemli faaliyetlerinden biri, kripto varlıkları için hızla standart haline gelen Dapper Lab’in FLOW protokolü, NEAR ve Mina ile çalışması. Aynı zamanda Anchorage, Coinbase Custody, Bitgo gibi büyük oyunculara, Binance ve Kraken gibi borsalara ve Ledger gibi kendi kendine varlık saklama çözümlerine karşı çıkıyorlar.

Fiona şu anda T-Systems, CoinList gibi DeFi yerlileri ve Bankhaus Scheich gibi finans kurumları dahil 250’den fazla müşteriye sahip olduğunu söylüyor.

Christopher May: “Finoa’yı, kurumsal katılım için Avrupa’nın önde gelen servis sağlayıcısı olarak kurduğumuz için gurur duyuyoruz ve büyümemizi daha da hızlandırmaktan inanılmaz heyecan duyuyoruz. Yeni heyecan verici protokolleri ve projeleri desteklemeyi, yenilikçi kurumsal kullanım durumlarını güçlendirmeyi ve platformumuza ek (merkezi olmayan) finansal ürünler ve hizmetler eklemeyi dört gözle bekliyoruz.” dedi.

Balderton’un kripto yatırımlarının çoğuna liderlik eden Balderton Capital yöneticilerinden Colin Hanna, “Chris, Henrik ve tüm Finoa ekibi, en yüksek profesyonellik seviyelerini radikal inovasyonla birleştiren son derece etkileyici bir iş kurdu. Finoa’ya hem kripto varlık anahtarlarının güvenlik yönetimi hem de müşterilerinin yerel kripto varlıkların gücünden tam olarak yararlanmalarını sağlayan ürün ve hizmetler konusunda güvenilmesi gerekiyor. Bir araya getirdikleri ekip, tam da bunu yapmak için benzersiz.” dedi.

May ayrıca, “Kurumsal yatırımcıların ihtiyaçlarını başarıyla karşılayan blockchain tabanlı kripto varlıkları korumak ve yönetmek için sofistike saklama ve varlık hizmeti çözümlerinin eksikliğini belirledik. Fiona, kripto varlıklar dünyasına sorunsuz, güvenli ve düzenli erişim sağlayarak boşluğu dolduruyor.” dedi ve ekledi, “Avrupa Birliği’nde olmak, temelde farklı bir organizasyonel yapı gerektirir. Finoa’nın Avrupa bağlamında yaptığını yapmayı başaran çok az kişi var ve bu nedenle şimdi kendimizi lider bir konumda görüyoruz.”