Konuk yazarımız Günce Önür, sizlere Bulgaristan merkezli LAUNCHub Ventures’tan bahsedecek.
Türk girişimlere yatırım yapmak isteyen yabancı fonlar serimin ikinci yazısında komşumuz Bulgaristan merkezli LAUNCHub Ventures’ı sizlere tanıtmak isterim.
LAUNCHub Ventures yaklaşık 10 yıl önce yatırım bankacılığı alanında tecrübeli Todor Breshkovve seri girişimci Lyuben Belov’ın bir araya gelmesi ile temelleri atılan Doğu Avrupa’nın en eski VC fonlarından biridir. Şu ana kadar 40’dan fazla girişime yatırım gerçekleştirmiş olan LAUNCHub Ventures, aktif olarak farklı ekosistemleri ve girişimleri yatırımları ile destekliyor. LAUNCHub Ventures, şu ana kadar gerçekleştirdiği yatırımlar ve exitler ile bölgedeki en eski ve başarılı VC fonlarından biri olarak tanınıyor.
Erken aşama teknoloji girişimlerin çekirdek ve seri A yatırım turlarına katılan LAUNCHub Ventures, Orta ve Güneydoğu Avrupa bölgelerinden (SEE & CEE) girişimlere yatırımlar gerçekleştiriyor. Aynı zamanda bu bölgelerden olan girişimcilerin Londra, San Francisco gibi şehirlerde kurdukları girişimleri de yakından takip ettiklerini özellikle belirtiyor kendileri.
70 milyon Euro büyüklüğünde bir fona sahip olan LAUNCHub Ventures ekibi, minimum 500 bin Euro ile başlayıp 2 milyon Euro’a kadar yatırım yapabildiklerini belirtiyor. Kendileri ilk yatırım sonrasında girişimleri gelecek yatırım turlarında da devam yatırımları ile desteklemeye devam ediyor. LAUNCHub Ventures’ın yatırım alanları arasında SaaS, Fintech, Proptech, Big Data, AI, Marketplace, Dijital Sağlık, Blockchain, IoT gibi sektörler yer alıyor.
Son birkaç yılın kendileri için en başarılı yıllardan olduğunun altını çizen LAUNCHub Ventures ekibi, yapay zeka temelli kişisel finans uygulaması Charlie Finance’in ABD’de en hızlı büyüyen fintech girişimlerinden olan Chime tarafından satın alınmasınu, Nisan ayında spor yayın platformu FITE’ın TrillerNet tarafından satın alınmasını, yine bu yılın başında Cleanshelf’in LeanIX bünyesine girmesini ve son olarak 2020 yılında sektöründe öncü bulut tabanlı entegrasyon ve otomasyon girişimi Cloudpipes’ın Quick Base tarafından satın alınmasını, LAUNCHub portföyünden çıkan başarı hikayelerinden sadece birkaç tanesini olduğunu vurguluyor.
Son olarak LAUNCHub Ventures ekibi kendilerine ulaşmak isteyen girişimlerin, websitelerinde yer alan formu doldurarak kendilerine her zaman ulaşabileceklerini belirtiyor. Aynı zamanda girişimler LAUNCHub Ventures websitesinde daha detaylı bilgiye de ulaşabilirler.
Teknoloji devi Apple, en çok tercih edilen ürünü olan iPhone’u geliştirmeye ve yeni nesillerini duyurmaya devam ediyor. Apple, bugün Türkiye saati ile 20.00’da gerçekleştirdiği Apple Etkinliği’nde iPhone 13 ailesini tanıttı. “California Streaming” adını verdiği etkinlikte tanıtılan iPhone 13 ailesi, gücünü A15 Bionic’den alıyor.
Apple, etkinliğinde 4 farklı iPhone 13 modeli ile kullanıcılarının karşısına çıkıyor. Bunlar; iPhone 13 mini, iPhone 13, iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max. iPhone 12 ailesinden alışkın olduğumuz gibi birbirleri ile tamamen aynı özelliklere sahip olan bu modellerde kamera ve ekran büyüklüğü gibi farklar bulunuyor.
Güçlü Kamera
iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max, 3 arka kamerası ile daha premium bir deneyim yaşatırken iPhone 13 mini ve iPhone 13, 2 arka kamerası ile uygun fiyatlı akıllı telefon kullanmak isteyenlerin tercih edebileceği bir cihaz haline geliyor. İkili kamera sisteminin bulunduğu iPhone 13 mini ve iPhone 13’ün çapraz olarak yerleştirilen bir kamera formu bulunuyor.
iPhone 13 ve 13 mini, 12 MP geniş açılı bir kamera ile birlikte geliyor. Aynı zamanda 12 MP ultra geniş açılı kameranın yer aldığı bu akıllı cihazlarda Cinematic Mode adlı yeni bir özellik de bulunuyor. “iPhone ile çekildi.” mottosu ile film çekimleri için kullanmak isteyenleri sevindirecek bu özellik, sektörün en iyi mobil film çekimi imkanı sunuyor.
iPhone 13 Pro’nun kamerası.
iPhone 13 Pro ve Pro Max için 3x optik zoom imkanını sunan Apple, aynı zamanda bu kameralara mikro çekim yapabilen kamerayı da eklemiş durumda. Tüm bu kameralar, gece modunda çekim imkanı da sunuyor.
İkonik Tasarım
Apple’ın iPhone 12’den alışkın olduğumuz ve geçtiğimiz yıllara bakıldığında iPhone 4 ile benzerlik gösteren tasarımı yeniden iPhone 13 ile karşımıza çıkıyor. Keskin hatlara sahip olan yeni iPhone 13 ailesi, elde daha iyi oturması sağlanan bu tasarımı devam ettiriyor. Bu tasarımlara ek olarak telefonların yeni renk seçenekleri ise oldukça dikkat çekici.
iPhone 13 Pro
Dayanıklı cam arka gövdesi ile birleşen Grafit, Gümüş, Altın ve Mavi arka kasa renkleri, iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max’de oldukça şık bir görünüm yaratıyor. iPhone 13 mini ve iPhone 13 ise 5 farklı renk seçeneği ile kullanıcılarını karşılıyor. Bu renkler ise şu şekilde; Beyaz, Siyah, Mavi, Pembe ve PRODUCT(RED).
iPhone 13 ve iPhone 13 mini
iPhone 13 ailesi, iPhone 12’ye göre daha küçük bir çentik yapısı ile bizleri karşılıyor. True Tone için sensörlerin ve FaceID sensörünün yer aldığı bu yapıyı Apple, daha da küçültmeyi başarmış ve kullanıcılara daha büyük bir ekran sunabilmiş.
İleri Teknoloji Ekran
iPhone 13 ailesi, Apple’ın söylediğine göre bir akıllı telefonda sunulan en iyi ekran ile birlikte geliyor. Apple tarafından özel olarak geliştirilen OLED ekran teknolojisinin yer aldığı modellerde iPhone 12 ailesine oranla ekranın köşelerinde daha tutarlı renkler ve parlaklık kullanıcılara sunuyor.
120 Hz ekran teknolojisinin sunulacağı iddiaları ise artık son buluyor. Apple, iPhone 13 Pro ile 120 Hz Super Retina XDR ekranı beraberinde kullanıcılara sunuyor. Pro modelleri aynı zamanda iPhone 13 mini ve iPhone 13’e farkla 1000 nits parlaklığında ekrana sahip olacak.
5.4 inç Super Retina XDR bir ekrana sahip iken iPhone 13 ise biraz daha büyük bir ekran olan 6.1 inçlik Super Retina XDR ekran ile geliyor. iPhone 13 Pro’ya bakıldığında ise yine 6.1 inç OLED bir ekran görünürken iPhone 13 Pro Max’de 6.7 inçlik yine Super Retina XDR bir panel bulunuyor. Bu ekran, iPhone 12’ye kıyasla daha doğru renkler göstermesi ile öne çıkıyor.
A15 Bionic Çip
İlk kez iPhone 13 ailesi ile birlikte karşımıza çıkan A15 Bionic çip, Apple’ın en güçlü 5 nanometre işlemcisi olması ile dikkat çekiyor. Tam 15 milyar transistörü bulunan A15 Bionic, bu özellikler ile dünyanın en güçlü mobil işlemcilerinden biri. 6 çekirdeğe sahip olan bu işlemci, grafik anlamında %30 daha hızlı geçişler sağlıyor.
iPhone 12 ailesindeki A14 Bionic’e göre %50 daha hızlı olan A15 çipi ile 4K videoları düzenlemekten en üst düzey performans isteyen oyunları oynamaya hemen hemen her şeyi yapmanız çok daha kolay bir hale geliyor.
Çipi sayesinde oldukça artan batarya sürelerine bakıldığında ise iPhone 13 mini 1.5 saat, iPhone 13 ise 2.5 saat daha fazla kullanım süresi sunuyor. Aynı şekilde iPhone 13 Pro, iPhone 12 Pro’ya göre 1.5 saat, iPhone 13 Pro Max ise 2.5 saat daha uzun pil ömrü ile geliyor.
Fiyatlar
iPhone 13 mini ve iPhone 13; 64, 128 ve 256 GB’lık hafıza seçenekleri sunulurken iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max; 128, 256, 512 GB ve 1 TB’lık hafıza seçenekleri ile satışa sunuluyor. iPhone 13 mini 10.999 TL’lik dolarlık başlangıç fiyatı ile karşımıza çıkarken iPhone 13, 11.999 TL’lik başlangıç fiyatına sahip. Ayrıca iPhone 13 Pro’nun 15.999 TL’lik, iPhone 13 Pro Max’in ise 17.999 TL’lik bir başlangıç fiyatı bulunuyor.
Yeni iPhone 13 hakkında Apple’dan daha detaylı bilgi almak için şirketin yayınladığı ve tüm teknik detayların yer aldığı sayfayı keşfetmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Teknoloji devi Apple, kullanıcıları için geliştirdiği yeni ürünleri tanıtmaya devam ediyor. “California Streaming” adını verdiği Apple Etkinliği’nde yeni nesil akıllı saati Apple Watch Series 7’yı duyuran Apple, birkaç önemli yeniliği beraberinde getiriyor.
Apple Watch Series 7, bir önceki Apple Watch’a göre ekran gövde oranı %20 arttırılarak kullanıcıları karşılıyor. %40 daha ince kenarlara sahip olan bu akıllı saat, %70 oranla daha parlak bir ekrana sahip. Böylece %50 oranla daha kolay bir okuma deneyimi sunuluyor. Aynı zamanla bu ekran ile yazma deneyimi da daha da kolaylaştırılmış.
WR50 adı verilen güçlendirilmiş koruması ile Apple Watch Series 7, suya karşı çok daha dayanıklı. Apple, hızlı şarj desteğinin de artık Apple Watch serisinde olduğunu de gerçekleştirdiği etkinlikte söylüyor.
Yeni kayış seçenekleri ve renkler
Benzersiz renkteki kayışları ile Apple Watch Series 7, hiç olmadığı kadar kişiselleştirilebiliyor. Yeni renk seçeneklerine sahip | spor, klasik ve deri | kayışları ile bu akıllı saate çok daha yaratıcı yepyeni görünüm kazandırabiliyorsunuz. Apple Watch Series 6 kayışlarınız ile tamamen uyumlu olan bu kayışlar, Apple Watch Series 7 ile tam uyumluluk gösteriyor.
Apple Watch Series 6’de aldığı gibi tamamı geri dönüştürülebilir aliminyumdan oluşan bir çerçevenin yer aldığı Series 7, yeni gece yeşili ve pembe renk seçeneklerinin de dahil olduğu toplam 5 farklı renk seçeneği ile kullanıcıların karşısına çıkıyor.
watchOS 8 ile gücüne güç katıyor
WWDC21’de tanıtılan watchOS 8 ile tamamen uyumlu yeni Apple Watch; gelişmiş özelleştirme araçları, yenilenen sağlık ve fitness özellikleri ile beraber geliyor. watchOS 8’nin yeni saat kadranları ile Apple Watch Series 7’nin daha şık durması sağlanıyor. Kan şekeri takibi, yeni nefes uygulaması, tai chi ve pilates gibi yeni fitness modları, Haritalar desteği ve portre kadranları gibi diğer watchOS 8 özellikleri de Apple Watch Series 7’de dahili olarak yer alıyor.
Fiyatlar
Yeni Apple Watch Series 7’nın başlangıç fiyatı 399 dolar olarak satışa sunulacak. Yeni Apple Watch’ın Türkiye’de satışa çıkacağı tarih ve Türkiye fiyatı ise henüz bilinmiyor. Yeni Apple Watch hakkında Apple’dan daha detaylı bilgi almak için şirketin yayınladığı ve tüm teknik detayların yer aldığı sayfayı keşfetmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.
iPhone, iPad ve Apple Watch gibi cihazları ile dikkatleri üzerine çeken Apple, kullanıcıları için geliştirdiği yeni ürünleri ve hizmetleri duyurmaya devam ediyor. “California Streaming” adını verdiği etkinlikte yeni ürünlerini tanıtan Apple, 9. nesil iPad’i ve tamamen yenilenen iPad mini’yi kullanıcıları ile buluşturuyor.
9. Nesil iPad
Geçen yıl tanıtılan 8. nesil iPad’e göre 3 kat daha güçlü olan yeni iPad, A13 Bionic işlemci ile geliyor. Bu işlemci sayesinde Android tabletlere göre 6 kat daha güçlü işlemleri başarabiliyor. iPadOS 15 ile desteklenen bu güç, kullanıcılara daha önce deneyimlemedikleri bir güç vaadediyor.
Yeni iPad’de değişen tek şey çipi değil. 12 MP ultra geniş kamerası ile bizleri karşılayan 9. nesil iPad, geçtiğimiz sene tanıtılan iPad Pro’da gördüğümüz Center Stage özelliğini barındırıyor. Birinci nesil Apple Pencil ile kullanılabilen bu iPad’in arka kamerası ile 8 MP.
9. nesil iPad, bugünden itibaren ön sipariş verilebilecek ve haftaya ise satın almak mümkün olacak. Apple’ın 9. nesil iPad için belirlediği fiyat ise 329 dolar.
Tamamen yenilenen iPad mini
8.3 inçlik ekranı ile bizleri karşılayan iPad mini, Apple’ın söylediğine göre tamamen yeni bir tasarıma sahip. 4 farklı renk ile bizleri karşılayan iPad mini için Apple, daha çok mat renklere yer veriyor.
TouchID desteğinin de artık iPad mini’de de olduğunu paylaşan Apple, %80 daha güçlü bir CPU ile geliyor. Type-C bağlantı girişinin bulunduğu yeni iPad mini, 3.5 MP bağlantı hızına kadar indirme yapabiliyor. Aynı zamanda bu minik canavar, 5G desteği ile de güçlendirilmiş.
12 MP’lik arka kameranın bulunduğu bu yeni iPad mini, aksesuarlar ile de destekleniyor. Apple Pencil ile uyumlu olan bu cihaz, ona özel üretilen mini smart klavyesi ile de muhteşem bir uyum sağlıyor.
Tamamen yenilenen bu iPad mini, bugünden itibaren ön sipariş verilebilecek ve haftaya ise satın almak mümkün olacak. Apple’ın iPad mini için belirlediği fiyat ise 499 dolar.
Boston merkezli BitSight, 250 milyon dolar yatırım alarak 2,4 milyar dolar değerlemeye ulaştığını duyurdu. Şirket ayrıca, açıklanmayan bir değer karşılığında İsrail merkezli siber risk değerlendirme şirketi VisibleRisk‘i satın aldı.
Moody’s Corporation, kapsamlı, entegre ve endüstri lideri bir siber güvenlik risk platformu oluşturmak için BitSight’ın tekliflerini ve yeteneklerini daha da geliştiren önemli bir yatırım yaptı. Son aylarda siber saldırıların ve fidye yazılımlarının katlanarak artması, kuruluşlara yüz milyarlarca dolara mal olmasının yanı sıra işletmelerin istikrarını ve itibarını da zedeledi. Moody’s Investors Service, siber güvenlik açığı ve ve etkisine ilişkin bir inceleme yaparak orta-yüksek riskli 13 sektör belirlediğini duyurmuştu. Moody’s, siber güvenlik derecelendirmesinde öncü olan BitSight’a yaptığı yatırımla siber güvenlik konusuna verdiği önemi vurgulamış oldu.
BitSight, küresel piyasa katılımcılarının derecelendirmeler, analitikler ve performans yönetimi araçları aracılığıyla siber riski anlamalarına yardımcı olur. Çok sayıda Fortune 500 şirketi, devlet kurumu, sigorta şirketi ve varlık yöneticisi dahil olmak üzere 2.300’den fazla küresel müşteriye benzersiz içgörüler sunuyor. Şirket, VisibleRisk’i satın alarak benzersiz bir derinlemesine siber risk değerlendirme yeteneğine ve bir şirketin siber riske karşı finansal maruziyetini analiz etme ve hesaplama yeteneğine sahip olduğunu belirtiyor.
Moody’s başkanı ve CEO’su Rob Fauber yaptığı açıklamada, BitSight’ı siber güvenlik derecelendirme alanında bir lider olarak tanımladı. 2011 yılında kurulan ve dış finansmanda toplamda 155 milyon dolar yatırım alan BitSight, yalnızca 500 çalışana sahip. BitSight Başkanı ve CEO’su Steve Harvey, VisibleRisk’i satın almanın, giderek dijitalleşen bir dünyada müşterilerin siber riskleri yönetmelerine yardımcı olmak için erişimlerini genişleteceğini vurguladı.
Restoranlar ve perakende işletmeleri için kapsamlı çözümler sunan yazılım ve ödeme şirketi SpotOn, Andreessen Horowitz liderliğindeki E serisi finansman turunda 300 milyon dolar yatırım alarak değerlemesini 3,15 milyar dolara çıkarmayı başardı.
Mevcut yatırımcılar DST Global, 01 Advisors, Dragoneer Investment Group, Franklin Templeton ve Mubadala Investment Company yatırımlarını ikiye katlarken Wellington Management ve Coatue Management gibi yeni yatırımcılar da tura katılım gerçekleştirdi. Splunk CEO’su Douglas Merritt ve Snowflake’in CFO’su Mike Scarpelli de tura katılan melek yatırımcılar arasında karşımıza çıkıyor.
2017’deki kuruluşundan bu yana toplamda 628 milyon dolar yatırım alan girişim, geçtiğimiz sene bu zamanlardaki 625 milyon dolarlık değerlemesini bugün 5 kat artırmayı başardı. Finansman, spor ve eğlence mekanları, tema parkları, hayvanat bahçeleri, üniversite kampüsleri ve daha fazlası gibi kurumsal işletmeler için önde gelen bir dijital ve mobil ticaret platformu olan Appetize‘i satın almak için kullanılacak. Şirket, 2018 yılında Emagine’i ve geçtiğimiz sene SeatNinja’yı satın aldığını duyurmuştu.
4 yaşındaki girişim, başlangıcından bu yana, restoranlara ve perakende işletmelerine ağırlık vererek KOBİ’lere yazılım ve ödeme teknolojisi sağlamaya odaklanmış olduğunu söylüyor. Appetize’nin satın alınması, SpotOn’un kurumsal alana erişimini büyük ölçüde genişletecek ve Appetize, SpotOn olarak piyasada faaliyet gösterecek. İki şirket yetenekli ekiplerini birleştirerek Live Nation, LSU, Dodger Stadium ve Urban Air gibi etkileyici şirket ve organizasyon listesini içeren müşteri tabanını büyütmeyi hedefliyor.
Appetize’ın 300 çalışanı SpotOn’un 130 çalışanıyla birleşecek ancak SpotOn kurucu ortağı ve CEO’su Zach Hyman, ürün ve teknoloji ekibinde 500’den fazla çalışanın olacağını söylüyor. Hyman, şirketin bu kadar kısa sürede bir yatırım almayı beklemediğini ancak bunun Appetize’ı satın almak için bir fırsat yarattığına dikkat çekti.
Fintech altyapı sağlayıcısı Integrated Finance; Octopus Ventures, 500 Istanbul ve Superseed Ventures‘ın katıldığı turda, 2 milyon Pound yatırım aldığını açıkladı.
Integrated Finance, sağladığı API bağlantıları sayesinde finansal kuruluşlara ve fintech girişimlerine, dünyanın önde gelen finans şirketleri ile aynı kabiliyetleri veriyor. Müşterilerini tek bir API ile birçok banka ve finansal hizmet sağlayıcısına bağlayabilen ve aralarındaki iş akışlarını yönetebilen şirket, bu sayede fintech’lerin ve finansal kurumların hızlı bir şekilde ürünlerini pazara açmalarına destek oluyor.
Alistair Cotton, Daniel Cronin, Koray Argun ve Canay Özel tarafından kurulan Londra merkezli şirketin teknoloji ekibi Türkiye’de bulunuyor. Kurucu ekip daha önce beraber çalıştıkları şirkette farklı bankalar, finansal kuruluşlar ve fintech şirketleri ile kendi sistemlerini entegre ederken yaşadıkları zorluklardan çıkarak Integrated Finance’i kuruyorlar. Bu entegrasyonlara harcanan zamanın daha verimli bir şekilde müşterilere hizmet etmek için ayırılabileceğini farkeden ekip, Integrated Finance ile tek API bağlantısı üzerinden hizmet sağlayıcılara bağlanarak fintech’lerin ve finansal kuruluşların müşterilerine odaklanmasını sağlıyor.
Şirketin kurucularından Alistair Cotton, kuruldukları Aralık 2020 tarihinden beri şirketin hızla büyüdüğünü belirtti. “Müşterilerimizin yeni ürünler çıkarmalarını 3 kat hızlandırıyoruz, bu sayede kuruluşumuzdan beri müşteri sayımız 5 kat arttı” diyen Cotton, “Fintech’lerin güçlü finansal teknik altyapılar kurması gerekiyor, bunu da genelde hem zaman hem para kaybı yaşayarak kendileri inşa etmeye çalışıyorlar. Diğer yandan dünyada finansal teknolojiler ekosistemi geliştikçe, finan|sal kuruluşların ve fintech’lerin yararlanabileceği hizmet sağlayıcı sayısı giderek artıyor. Integrated Finance olarak biz bankalar ve finansal hizmet sağlayıcılar ile fintech’ler arasındaki bağlantıyı kolaylaştırarak, fintech’lerin hızlanmasını sağlıyoruz” diyerek Integrated Finance’in öneminin altını çizdi.
500 Istanbul ortaklarından Arın Özkula ise Integrated Finance’in fintech’ler için çok önemli bir rol oynayacağını belirterek, “Finansal teknolojiler dünyada ciddi bir büyüme yaşarken, tüm ekosistemi birbirine bağlayacak altyapı sağlayıcılarının önemi artıyor. Dünyadaki her şirket giderek daha fazla finansal hizmet sunmaya ve farklı ülkelere açılmaya başladıkça, bankalar ve finansal kuruluşlarla kolay çalışmaya olanak verecek altyapıları sağlayabilmek kritikleşiyor. Integrated Finance’in, İngiltere ve Avrupa’daki fintech’lerin yanında, Türkiye’den de global pazarlara açılmak isteyen fintech girişimlerini ve finansal kuruluşları ciddi şekilde hızlandırabileceğini düşünüyoruz” dedi.
Integrated Finance, 500 Istanbul’un Arf ve Ango sonrası ikinci fonundan açıkladığı 3. yatırımı oldu. Önümüzdeki ay 2 yatırım daha açıklayacaklarını belirten Arın Özkula, sene sonuna kadar toplam 8 yatırım yapma hedefleri olduğunu belirtti.
Türkiye’nin faaliyet izni almış ilk alternatif yatırım fonu yönetim şirketi Re-Pie Portföy, farklı alanlarda yaptığı yeni yatırımlarla büyümeye devam ediyor. Özellikle son dönemde yaptığı yatırımlar ile toplam portföy hacmini 3,8 milyar lira seviyesine çıkaran şirket, teknoloji ve yenilik odaklı iş modellerine yatırım yapmayı sürdürüyor.
Getir’den kısmi çıkışını yaparak yatırımcılarına 275 milyon TL temettü dağıtan Re-Pie, yeni unicorn olma potansiyeli taşıyan fintech platformu Colendi’ye, Colendi Girişim Sermayesi Yatırım Fonu üzerinden yatırım yaptı.
“Fintech alanında yeni bir unicorn olacağına inanıyoruz.”
Colendi Yönetim Kurulu Başkanı Ian Hannam yaptığı açıklamada, 30 milyon dolarlık Seri A yatırımı ile Colendi’nin yurtdışına açılarak mevcut finans ve platform partneri portföyünü geliştirerek global pazarda daha güçlü olacağını belirtti.
Re-Pie Portföy Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Ali Ergin, “Girişimcisinden iş planına, yetkin ekibinden büyüme potansiyeline kadar her şeyiyle güvendiğimiz bir şirkete yatırım yaptık, Türkiye’den fintech alanında unicorn çıkmadı, Colendi’nin ilk olacağına inanıyoruz” dedi
30 milyon dolarlık yatırım turu tamamlandı
2017 yılında, dijital kimlik, kredi skorlama ve bunların entegre çalışacağı bir dijital platform oluşturmak amacıyla yola çıkan, fintech sektöründe yenilikçi ve büyüme potansiyeli yüksek olan Colendi, Re-Pie’ın liderliği üstlendiği 30 milyon dolarlık Seri A turunda, yabancı yatırımcılardan 18 milyon dolar ve Re-Pie Colendi GSYF’den ise 12 milyon dolar yatırım aldı. Birçok bireysel emeklilik fonu ve 100 yakın bireysel yatırımcının katıldığı fon, Re-Pie’ın sektöre kazandırdığı ‘tek şirket/tek fon’ yapısında tasarlandı.
Yatırım, Colendi A.Ş’nin yüzde 100’üne sahip İngiltere’de bulunan Colendi Holdings Limited şirketi üzerinden gerçekleştirildi.
“Colendi yönetim kadrosunu güçlendirdi”
120 milyon değerleme üzerinden 30 milyon dolar yatırım alan Colendi, öte yandan önemli isimleri yönetim kadrosuna katarak güçlenmeyi sürdürdü. Yatırım turu sonrası JP Morgan ve Salomon Brothers’da 30 yılı aşkın tecrübesi olan ve bir dönem Global Borçlanma ve Sermaye Piyasaları birimlerinin başkanlığını da yapan Ian Hannam, Colendi Yönetim Kurulu Başkanlığına getirildi. Colendi, 30 milyon dolar tutarındaki yatırımı ürünlerini global arenada rekabete hazır hale getirmek, sunduğu hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmak ve yeni pazarlara açılarak büyümesini hızlandırmak üzere değerlendirmeyi planlıyor.
Ian Hannam, Bülent Tekmen ve Mihriban Ersin’den oluşan yönetim ekibi ve çok güçlü yatırımcı kadrosuna sahip şirket, tüketicilere yapay zeka ve büyük veriyi (big data) kullanan modern skorlama algoritması sayesinde önceleri finansal sistemin dışında kalan düşük riskli müşterilerine dünyanın en ulaşılabilir tüketici mikro kredisini ve yeni nesil finansal teknoloji servisleri sağlamayı hedefliyor.
8 atda 2.4 milyon müşteri erişimi
Sosyal, mobil, demografik, fatura ödeme verileri ve alışveriş geçmişi gibi birçok veriyi gerçek zamanda değerlendirebilen modern skorlama algoritması ile gelişmiş bir teknolojik alt yapıya sahip Colendi, 8 ayda platform partnerleri ile 2,4 milyon müşteri erişimi, 10 finansal ortağı ile 1,6 milyon üzerinde işlem ve 350 bin finansal aktif kullanıcıya ulaştı.
Kullanıcıların mevcut güvenlik kameralarını kullanarak yapay zeka destekli alarm ve proaktif güvenlik hizmetleri sunan Eyedius, Türkiye ve global pazarda büyümesini hızlandıracak yeni yatırım turunu tamamladı.
4.1 milyon TL’lik bu yatırım turuna; Boğaziçi Ventures, Ak Portföy ve Bedri Güntay katıldı.
Yapay zeka tabanlı güvenlik çözümleri
2017 yılından bu yana yapay zeka destekli teknolojileriyle kullanıcılarına yenilikçi bir güvenlik hizmeti sunan Eyedius, ek bir donanım maliyeti oluşturmadan kullanıcıların mevcut güvenlik kamera görüntülerini saniye saniye otomatik olarak analiz ediyor ve riskli durum oluşması durumunda uyarılar üretiyor. İlk kurulduğu 2017 yılından bu yana yüz tanıma, insan tespiti takibi, özel obje tespiti algoritmalarını ve yüksek teknolojiye sahip bilgi birikimini, konut siteler, fabrikalar gibi büyük ölçekli firmalarda özel projeler olarak hayata geçiren ve uygulamaya koyan Eyedius, yeni yatırım turunun ardından sunduğu yüksek teknoloji her ölçekten işletmeye uygun hale getiriyor.
Pandemi sürecinin ekonomik etkisiyle mücadele eden işletmelere yönelik daha verimli, daha akıllı ve bütçe dostu güvenlik çözümleri ile ulaşmayı hedefleyen Eyedius, işletmelerin güvenliğini daha teknolojik hale dönüştürecek. Daha çok büyük ölçekli işletmelerde kullanılan ileri teknolojiye sahip güvenlik çözümleri artık Eyedius ile her işletme için ulaşılabilir hale gelecek.
İşletmelerde Eyedius güvenliği
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin tercih ettiği geleneksel alarm hizmetini, yapay zeka teknolojisi ile geleceğe taşıyan Eyedius, kullanıcıların mevcut kamera ve bilgisayarına ek herhangi bir donanım gerektirmeden çalışması sayesinde ek donanım maliyeti oluşturmuyor. Tamamen görüntülerin yapay zeka tarafından analiz edildiği Eyedius ile yanlış alarm ya da kamera izleme zorunluluğu da ortadan kalkıyor. Kullanıcıların kamera sayısından bağımsız aylık olarak kiralanabilen Eyedius, kullanıcılara aylık taahhüt zorunluluğu, cezai yaptırımlar ve cayma bedeli gibi kullanıcıları olumsuz etkileyen zorunluluklar olmadan esnek ödeme imkanları sunuyor. Bu sayede güvenlik hizmeti almak isteyen küçük ve orta ölçekli işletmeler ile yüksek teknoloji çözümlerini uygun fiyatlara buluşturuyor.
“Hedefimiz her ölçekten işletmeye en yüksek teknolojili güvenlik sunmak”
Geliştirdiğimiz yapay zeka destekli güvenlik çözümlerini her işletmenin kolaylıkla erişebileceği bir yapıya dönüştürdük diyen Eyedius CEO’su Gökhan Talat Tuna, yatırım süreci ile ilgili şu bilgileri verdi: “Kurulduğumuz ilk günden bu yana hedefimiz hayatın her alanını güvenli kılmak. 2017 yılından bu yana onlarca farklı kurumsal firma ile çalışarak güvenlik alanında görüntü işleme odaklı projelerimizi hayata geçirdik. Aldığımız bu yatırım ile amacımız ülkemizde özellikle pandeminin ekonomik açıdan yoğun bir şekilde etkilediği küçük ve orta ölçekli işletmeler için bütçe dostu, akıllı ve faydalı bir güvenlik sistemini sunarak, destek olmak. En önemli ihtiyaçlarımızdan biri olan güvenlik konusunda her işletmenin yüksek teknolojiye erişebilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 2022 yılından sonra ise Avrupa pazarına doğru büyümeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Yapay zeka altyapısına sahip yazılımlarıyla informal öğrenme alanının lideri olan ve sahip olduğu dijital sertifika üretim aracıyla bulunduğu pazarda en çok kullanılan, CV otomasyon ürünleriyle büyümesini sürdüren Sertifier; TechOne VC liderliğindeki yatırım turunda Alima Ventures (Hollanda), Portera Ventures (İngiltere) ve Techventure’ın yanı sıra Çetin Dalva ve Kemal Tamer’in de katılımıyla 2.5 milyon dolar değerleme üzerinden 300 bin dolar yatırım aldı.
Sertifier geniş kapsamlı uygulamaları ile alanındaki tüm ihtiyaçları karşılıyor
Sertifier ile dijital sertifika süreçlerinin tamamını tek bir platform üzerinden yönetilmesini sağlayan uygulama, bu alanda hem kurumsal müşterileri için hem de sertifikalarını dijital ortamda kolay erişilebilir şekilde kullanmak isteyen kullanıcıları için büyük kolaylıklar sağlıyor. Further informal öğrenme platformuyla kullanıcılarının ilgi alanlarına yönelik konularda yetkinlik gelişimlerine yetkinlik kütüphanesi, milyonlarca içerik bulunduran eğitim kataloğu ve yapay zeka destekli algoritması sayesinde kolaylık sağlıyor. Sertifier ve Further uygulamaları ile kullanıcılarının elde ettikleri dijital sertifikalarını ve geliştirdikleri yetkinliklerini tek bir uygulamada kişiselleştirilmiş bir şekilde tasarlayabildikleri CV’ler ile toplayabilmesini Verified ürünü ile sağlıyor. Sertifier, 30 binin üzerinde yetkinlik bulunduran kütüphanesi ve binlerce müşterisinin kullanım verilerinin analizi neticesinde; kurumların yetkinlik gelişim rotalarını esnek ve ölçeklendirilebilir şekilde otomasyonla üretmelerine altyapı sağlıyor.
1 Yıl İçerisinde 1000’den Fazla Kurumsal Aboneye Ulaştı
Bir önceki yatırım turu ile global pazardaki büyümesine odaklanan, bir yıl içerisinde Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa ve Hindistan gibi ülkelerin başta olduğu 79 farklı ülkeden 1000’den fazla kurumsal abone kazanımı elde etti. Aylık ortalama %40 büyüme göstererek aylık gelirini 10 Bin USD’nin üzerine çıkaran Sertifier, yeni yatırım turuyla birlikte; hizmet verdiği kurum sayısını artırarak yalnızca veri analizi yapan değil, veri çıktılarıyla paydaşı olduğu OECD ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı gibi oluşumlara da yön vermeyi hedefliyor. Sertifier, ilk ürünü dijital sertifika uygulamasıyla global pazarda rakiplerinin üzerinde yerini aldı. Yeni turla amacı sahip olduğu tüm ürünleriyle aynı noktaya erişebilmek ve daha büyük pazarlarda daha yüksek bilinirliğe sahip olmak.
Sertifier kurucusu Arda Helvacılar; “İlk ürünümüz Sertifier, 10 yılı aşkın geçmişe sahip rakipleri karşısında 2 yılda zirveye çıktı. Verified’la dijital kimlik yatırımlarına paralel büyüme hedeflerimizi yükselttik. Şimdi Further’la kurumsal firmaların hiç tecrübe etmediği bir değerle geliyoruz. Eğitimin %75’i olan informal öğrenmeyi yapay zekayla otomatik hale getirip ölçeceğiz. Tüm Eğitim departmanı yöneticilerine içten çağrımızdır. Further’la şirketlerinizin yetkinlik yönetiminde yeni bir çağı açmanız sadece birkaç saatinizi alacak.” dedi.