Ana Sayfa Blog Sayfa 505

Şirketlerin tedarik süreçlerini otomatikleştiren ve kolaylaştıran Berlin merkezli girişim: Lhotse

Küçük ve orta ölçekli şirketler için tedarik süreçleri, alıcılar ve satıcılar arasında iletişim kurmak oldukça zorludur. Bu süreci verimli ve basit hale getirmek için 2020 yılında kurulan Berlin merkezli Lhotse, şirketlerin tedarik işlemlerini otomatikleştirerek bu süreci kolaylaştırıyor.

Geçtiğimiz günlerde tohum finansmanında 5 milyon euro yatırım aldığını duyuran bir yaşındaki girişim, yeni yatırımını ekibini genişletmek ve daha fazla ürün geliştirmek için kullanmayı hedeflediğini söylemişti. Paua Ventures ile birlikte Cavalry Ventures tarafından yönetilen yatırım turuna Patrick Andrae, Felix Jahn, Philipp Klöckner, Dr. Christopher Oster, Katharina Gehra ve ismi açıklanmayan birçok melek yatırımcı da katılım sağladı.

Otomasyonu ve yapay zekayı devreye sokan şirket, ilgili tüm bilgileri tek bir merkezi tedarik pozisyonunda topluyor. Lhotse kurucu ortağı Henning Hatje, yaptığı açıklamada “Müşterilerimiz, çok çeşitli ürün ve hizmetler için satın alma sürecini optimize etmek amacıyla Lhotse kullanıyor. Şirketin optimizasyon yelpazesi, güvenlik eldivenleri ve ofis mobilyalarının satın alınmasından tutun, bulut tabanlı sistemlerin bakımı gibi karmaşık bilişim teknoloji hizmetlerine kadar uzanıyor” sözleriyle Lhotse’nin tedarik sürecindeki hizmetlerine yer veriyor.

Şirket, firmaların tedarikçi tabanında kimlerin olduğunu bilerek optimum kaynak bulmalarında onlara yardımcı olduğunu ve süreçlerini eyleme geçirdiğini söylüyor. İstek tanımı, kataloglardan ve geçmiş taleplerden önerilerle yapay zeka tabanını kullanarak şirketlerin ihtiyaçlarını belirlemelerine rehberlik ediyor. Bunun yanı sıra, firmaların doğru tedarikçilerle iletişim halinde olduğundan emin oluyor ve tek seferlik satın almaları uzun ömürlü işbirlikleri haline getirmek için çalışıyor.

Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi, dijital sağlık odağındaki girişimlerin başvurularını bekliyor

Türkiye’deki girişim hızlandırma programları ve kuluçka merkezlerinin başvurularını paylaşmaya devam ediyoruz. Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi‘nin “Dijital Sağlık Temalı” yeni çağrı döneminin başvuruları açıldı.

Son başvuru: 27 Eylül 2021

Programa başvurmak için: acibademkulucka.com

Sağlık alanında yeni iş fikirlerinin olgunlaştırılması, ürüne dönüştürülüp hayata geçirilmesi noktasında destek vermekte olan Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi planlanan yeni çağrı döneminde dünyanın en büyük teknoloji ve telekom sağlayıcı şirketlerinden biri olan Vodafone Business desteğiyle girişimcileri merkeze kabul edecek.

Tema: Dijital Sağlık

Girişimcilere yarattığı küresel bilgiyi kullanarak yeni bilgiler üretmeyi, üretilen bilgiyi sosyal ve ekonomik faydaya dönüştürebilmeyi ve inovatif çözümler yaratabilen bir merkez olabilmeyi hedefleyen Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nin, 6 ay sürecek olan Dijital Sağlık temalı yeni çağrı programında sağlık alanında teknolojik çözümleri olan ön kuluçka, kuluçka ve hızlandırıcı seviyesindeki girişimler desteklenecektir. Merkeze kabul edilecek tüm girişimciler Acıbadem Üniversitesi’nin teknolojik alt yapısından ve laboratuvarlarından yararlanırken, sektörel çalışma ağına da erişim sağlayacaktır.

Ayrıca Vodafone Business’ın Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’ne kuracağı 5G alt yapısıyla ürünlerini geliştirme fırsatı yakalayacak olan girişimciler, 5G, Bulut Teknolojileri, IoT gibi dijital çözümler konularında Vodafone Business profesyonellerinden eğitim ve danışmanlıklar alma şansı yakalayacaktır.

Merkezde bulunan her proje ihtiyaç duyduğu ve içeriğine uygun olacak şekilde Acıbadem Üniversitesi akademisyenlerinin bilimsel desteği ve danışman mentorluğundan yararlanabilir. Bunların yanı sıra olgunlaşan girişimlerin artı değere dönüştürülebilmesi, yatırımcıyla buluşması ve ticarileşmesi konusunda da destek verilmektedir.

Programa başvurmak için: acibademkulucka.com

Dijital kimlik doğrulama çözümleri sunan yerli girişim Techsign, 8.5 milyon dolar değerleme üzerinden ilk yatırımını aldı

Yapay zeka destekli uçtan uca kimlik doğrulama ve eKYC çözümleri sunan yerli girişim Techsign, 8.5 milyon dolar değerleme ile girişim sermayesi yatırım ortaklığı Techmine’dan ilk yatırımını aldığını duyurdu. Bu finansman ile Techsign ülkemiz dijital kimlik alanında faaliyet gösteren en değerli şirket konumuna yükseldi.

Techsign, uzaktan müşteri edinimi, mali suçların önlenmesi, yaş ve sürücü belgesi doğrulama gibi süreçlerde kullanılan uçtan dijital kimlik doğrulama çözümleri ile tanınıyor. Finansal kurumlar başta olmak üzere e-ticaret, e-eğitim, tele sağlık ve çevrimiçi oyun sektörlerinde kullanılan bu çözümler ile şirketin aylık 1 milyonun üzerinde doğrulama hacmine ulaştığı biliniyor.

İş Bankası, ING Bank, Papara, Sahibinden, Coca Cola, Ford, Türkiye Finans, BNP Paribas gibi pek çok öncü firmaya çözüm sağlayan firma, oluşturduğu yerli pazarda lider pozisyonunu koruyor.

Techsign CEO’su ve kurucu ortağı Abdullah Kip “Dijital ortamda kimlik doğrulama ihtiyacının beklentilerin ötesinde arttığı bu dönem, yatırım yaptığımız alanda gurur verici başarılara imza atmamızı sağladı. Çalışma, öğrenme, eğlenme ve sosyalleşme hayatı dijitale taşınmış olan herkesin çevrimiçi servislere güvenle erişmesi için şirket olarak 100%’e yakın bir kimlik doğrulama başarısı sunuyoruz. Teknolojimiz ile yerli pazarda gösterdiğimiz başarıyı, Avrupa’da tekrarlamak için sabırsızlanıyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Yatırım, Techsign için önemli ve başarılar ile dolu bir senenin sonunda gerçekleşti. Kullanıcı deneyiminden ödün vermeden güvenli, yasal ve ölçeklenebilir bir kimlik doğrulama standardı oluşturma hedefiyle yola çıkan Techsign, 2021 yılı ilk yarısında önceki senenin tamamına kıyasla gelirlerini 300% arttırırken, aylık bazda rekor doğrulama hacmine ulaştı. Şirket Nisan 2021’de eKYC ve AML için gerekli tüm teknolojileri sunduğu Prove ID KYC Platformunu duyurdu ve global ölçekte yasal uyumlu kimlik doğrulama garantisi sunan ilk şirket oldu. Bu platform Finances Online raporunda 2 global ödüle layık görüldü. Kart okuyucu ile kimlik doğrulama çözümü ilk satışı ise Haziran ayında duyurusundan hemen sonra gerçekleşti. Son bir senede Techsign ekibi 100% büyüdü.

Alınan yatırımın Avrupa büyüme hedefleri için kullanılacağını belirten Techsign yönetim kurulu başkanı Erdal Çokol “Arzumuz her alanda gençlerimize öncelik vermektir. Techsign aracılığı ile global vizyonu ve hırsları olan gençlerimizin arkasındayız.” ifadesi ile ekibe katılmak isteyen genç yeteneklere açık çağrıda bulundu.

Tekrarlayan iş görüşmelerini otomatikleştirerek işe alım sürecini hızlandıran girişim: Humanly

Çalışanlar ve işverenler için işe alım sürecini hızlandıran ve kolaylaştıran Humanly.io, 4,2 milyon dolarlık yeni finansmanını ve yatırı ortaklarıyla paylaştığı yaklaşımı kutladığını duyurdu.

Temmuz 2019’da piyasaya sürülen Humanly.io, işe görüşmelerinde daha iyi sonuçlar elde etmek, kalifiye ve yetenekli çalışanlar işe almak isteyen işverenler için daha iyi sonuçlar sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyor. Şirket, dilbilim teorisini kullanıyor ve işe alımda çeşitlilik, eşitlik, dahil etme ve aidiyet gibi özelliklere odaklanmayı sürdürüyor. Aranılan yeteneklerin bulunma süresini azaltmak ve şirketlerin zaman ve emek tasarrufu yapabilmelerini sağlamak amacıyla bir yazılım geliştiriyor. Bu yazılım sayesinde şirketler bir adayın amacını ve geçmişini hızlı bir şekilde anlayabiliyorlar.

Humanly, bir şirket ve bir aday bağlantı kurduğunda, işe alım sürecinin en başındaki tekrarlayan ve kimi zaman sıkıcı olabilen konuşmaları otomatikleştiriyor. Böylece, işverenler bu aşamayı hızlı bir şekilde atlayabilir ve asıl görüşme için olumlu veya olumsuz bir karar verebiliyorlar.

Bugüne kadar 5,3 milyon dolar yatırım alan şirket Zeal Capital Partners liderliğindeki 4,2 milyon dolarlık finansmanı, şirketlerin görüşmeleri planlaması, ilk iletişimi otomatikleştirmesi, referans kontrolleri yapması ve daha pek çok şeye yardımcı olan İK yazılımı için büyümeyi hızlandırmak amacıyla kullanmayı planlıyor.

Humanly.io kurucu ortağı ve CEO’su Prem Kumar yaptığı açıklamada, “Harika müşterilerimiz, zamandan tasarruf etmek ve aday deneyimini geliştirmek için Humanly’i kullanmanın yolunu buluyor. Geçen yılki 6 kat büyümemiz, bu yolculukta bize katılan yenilikçi ve entelektüel açıdan meraklı işe alım liderleri sayesinde” sözlerine yer verdi.

Zeal Capital Partners kurucusu ve yönetici ortağı Nasir Qadree, “Humanly.io, doğrudan aday görüşmelerine eşitlik getiriyor. Etkileyici büyümesi ve işe alım sürecini iyileştirme vaadi ile birlikte Humanly.io ve Zeal’in iş geleceği yatırım portföyü arasındaki uyum için heyecanlıyız” dedi.

Serbest meslek sahiplerinin vergi ve finans süreçlerini yönetmelerine yardımcı olan girişim: Accountable

Berlin ve Brüksel merkezli fintech girişimi Accountable, Avrupa’nın en hızlı büyüyen segmenti olan serbest meslek sahibi profesyonellere odaklanarak stres kaynağı olabilen vergi ve finans gibi konularda yardımcı oluyor.

2017’de kurulan ve 2019’da 2 milyon euro başlangıç fonu alan Accountable, kullanıcıların telefonlarından vergi ödemelerine, Almanya ve Belçika’da güçlü bir varlığa sahip olmalarına olanak tanıyan eksiksiz bir vergi çözümü sunuyor. Belçika’da 10.000’den fazla kullanıcıya ulaşan şirket, son 12 ayda kullanıcı tabanını 4 kat büyüterek hızlı bir büyüme gördüğünü söylüyor. Ekip şimdi Berlin ve Brüksel’deki lokasyonlarından da 15 yeni üye aldığını belirtti.

Accountable bugün, Londra merkezli Stride.VC liderliğindeki A Serisi turda, Connect Ventures, Revolut ve Wise’daki ilk melek yatırımcılardan 5,7 milyon euro yatırım aldığını duyurdu. Bu turla birlikte hizmet verdiği güçlü iki pazardaki büyümesini hızlandırmak ve önümüzdeki 12 içinde Avrupa’daki üçüncü pazarına giriş yapmayı hedefliyor.

Accountable kurucu ortağı ve CEO’su Nicolas Quarré, şirketin amacının Avrupa genelinde kendi şartlarına göre ve kendileri için çalışmaya karar vermiş milyonlarca insan olan serbest çalışanların finansmanını güçlendirmek olduğunu söylüyor. Ancak bu yolda orta çağa sıkışıp kalındığını vurgulayan Quarré, Accountable’ın bunu değiştirmeyi ve serbest çalışanları vergi planlaması ve karmaşık muhasebe zincirlerinden kurtarmayı amaçlayarak çalışanların kendi işlerine ve müşterilerine odaklanabileceğine dikkat çekiyor.

Girişim, başlangıçta ilk olarak serbest çalışanların en karmaşık sorunlarından olan vergi borçlarına odaklandı ve mobil bir cihaz geliştirerek ne kadar nakitleri olduğunu hesaplamaya başladı. Basit ve kapsamlı bir vergi çözümü sunan şirket, kullanıcıların vergilerini sorunsuz ve doğru zamanda hesaplamasına ve dosyalamasına olanak tanıyor.

Dublin merkezli gıda dağıtım şirketi Vromo, 8 milyon dolar yatırım aldı

Bir gıda dağıtım yazılımı platformu geliştiren İrlandalı bir girişim olan Vromo, No Such Ventures tarafından yürütülen yeni bir finansman turunda 8 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

Alan Hickey ve Brian Hickey tarafından kurulan şirket, 2016 yılında teslimat hizmeti sağlayıcısı olarak hizmet vermeye başlamıştı. İrlanda dışına genişlemek ve sıcak yemek teslimatlarını takip etmek amacıyla Spatula adında başka bir girişimi satın alan şirket Vromo adıyla yeniden markalandı. Daha sonrasında gıda teslimatı için özel bir yazılım geliştiren şirket, şimdi restoran sektörüne odaklanmış bir SaaS platformu olarak hizmet veriyor; teslimat operasyonlarını otomatikleştirmek ve ölçeklendirmek için restoran markaları ve teslimat hizmeti sağlayıcılarıyla birlikte çalışıyor. Teslimat takip sürecini verimli hale getirmek için iş ortaklarına gerçek zamanlı kuş bakışı bir görüş sunarak teslimatları daha iyi takip edebilmelerine yardımcı oluyor.

250’den fazla şehirde hizmet veren Dublin merkezli platform, müşteri olarak 9.000’den fazla restorana sahip ve Doordash, Olo, Burger King ve Deliveroo gibi şirketlerle de işbirliği içinde olduğunu söylüyor. Şirket, yeni yatırımın girişimin büyüme planlarını hızlandırmak, daha fazla kişiyi ekibe katmak ve hem ABD hem de Avrupa’daki operasyonları için iş fırsatları yaratmak amacıyla kullanmayı planladığını söyledi.

Vromo başkanı Brian Hickey, birçok gıda teslimat firması gibi, Vromo’nun da pandemi döneminde olağanüstü bir büyüme gördüğüne dikkat çekti. Hickey, “Küresel restoran markalarının teslimat zorluklarını aşmalarına yardımcı olmak için en iyi konumda olduğuna inanıyoruz ve hız kazanırken No Such Ventures ekibinin yanımızda olmasından heyecan duyuyoruz” sözlerine yer verdi.

GoPro, yenilenen işlemcisi ile dikkat çeken HERO10 Black aksiyon kamerasını tanıttı

Aksiyon kameraları ile adından sıkça söz ettiren GoPro, üst düzey kullanıcılarına premium deneyimler yaşatmak için yeni ürünlerini tanıtmaya devam ediyor. Türkiye özelinde çoğunlukla sosyal medya içerik üreticilerinin tercih ettiği bu aksiyon kameraları, küçük ve kolay taşınabilir olması nedeniyle tercih ediliyor.

GoPro, bu aksiyon serilerinin sevilen tasarımını koruyarak içindeki işlemciyi güçlendirdiği yeni bir kamera ile meraklıların karşısına çıkıyor: HERO10 Black. Gerçekleştirdiği bir etkinlikte yeni kamerasını duyuran şirket, bu kamerasındaki en büyük değişikliği yeni işlemcisi ile yapıyor.

GoPro, 2016 yılında tanıttığı HERO6 Black modelinden bu yana GP1 adını verdiği ve kendi üretimi olan işlemciyi kullanıyor. Şirket, bir değişikliğe giderek GP2 işlemcisini piyasaya sürüyor ve bu modelinin içine de yeni işlemcisini yerleştiriyor. Hem görüntü kalitesi hem de performansı ciddi oranda etkileyen bu işlemci için şirket, kullanım deneyimin de değişeceğini söylüyor.

HERO9 Black modelinde yer alan 20 MP kamera yerine GoPro bu kamerada 23 MP’lik bir kamera tercih ediyor. 60 fps’de 5.3K’ya kadar video çekebilen bu model 120 fps’de 4K ve 240 fps’de 2.7K video çekim performansı sunuyor. Çekilen video ve fotoğrafların telefona veya bulut depolama sistemine %30 daha hızlı aktarıldığını söyleyen şirket, GoPro Quick ile bu hızı %50’ye kadar arttırabileceğini de söylüyor.

Türkiye’de de satışa çıkması beklenen cihazın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki fiyatı 499$. Aylık ve yıllık abonelik sistemini kullanan kullanıcılar ise cihaza 399$’lık fiyat etiketinden sahip olabiliyor.

E-ticarette yeni trend: Canlı alışveriş platformu Whatnot, unicorn girişimler arasında yer almayı başardı

Canlı akışlı bir alışveriş platformu olan Whatnot, 150 milyon dolarlık C serisi finansman turunun ardından değerini 1,5 milyar dolara sabitleyerek unicorn girişimler arasında yerini almayı başardı.

Çin’in ardından ABD’de de popülerleşen canlı alışveriş trendine hizmet eden Whatnot, doğrulanmış satıcılara istedikleri zaman canlı yayın açarak ve açık artırma düzenleyerek ürün satma imkanı sağlıyor. Başlangıçta sıradan bir satış platformu olarak faaliyet gösteren şirket, pandemi dönemiyle birlikte canlı satış konseptine yönelmeyi tercih etti ve hızla büyüdü. Herkesin tutkusunu bir işe dönüştürmesini sağlamak istediğini söyleyen Whatnot, insanları ticaret yoluyla bir araya getiriyor.

A16Z ve Y Combinator’ün Continuity fonu tarafından yönetilen turda CapitalG yeni yatırımcılar arasında yer aldı. Ayrıca, Golden State Warriors’tan Andre Iguodala, New Orleans Pelicans’tan Zion Williamson ve YouTube’dan Logan Paul dahil olmak üzere bazı tanınmış melek yatırımcılar da katılım sağladı. Bu tur, şirketin toplam yatırımını neredeyse tamamı geçen yıl içinde sağlanan 225 milyon dolara çıkardı. 2020 yılında pazarda bir boşluk görerek bunu doldurmak amacıyla piyasaya giriş yapan şirket, o yılın son ayında 4 milyon dolarlık finansman turunu kapatmıştı. Ardından bu yılın mart ayında 20 milyon dolar, mayıs ayında 50 milyon dolar yatırım almıştı.

Whatnot, her kategori için kendi alanında başarılı ve güvenilir olan satıcılarla çalışmayı tercih ediyor ve her canlı yayın öncesi dolandırıcılık gibi sorunları minimum tutmak için bazı incelemeler yapıyor. Başlangıçta yalnızca Funko Pop koleksiyon ürünlerine odaklanan girişim, zamanla vintage giysilerden spor ayakkabılara ve daha fazlasına kadar her türlü koleksiyon ürünlerine odaklanıyor.

Gayrimenkul yatırımının önündeki coğrafi engelleri kaldırmaya odaklanan Mynd, 807 milyon dolar değerlemeye ulaştı

Mynd Property Management, bugün QED Investors‘tan 57,3 milyon dolar yatırım alarak 807 milyon dolar değerlemeye ulaştığını duyurdu.

2016 yılında Doug Brien ve Colin Wiel tarafından gayrimenkul yatırımını daha erişilebilir kılmak amacıyla kuruldu. Kaliforniya, Oakland merkezli şirket, küçük konut gayrimenkul sektöründe mülk sahipleri için verimliliği artırmasının yanı sıra, konut sakinleri için kiralık yaşam deneyimini geliştiriyor. Brien ve Wiel, yatırımcıların kiralık mülkleri bulmaları, finanse etmeleri, satın almaları ve yönetmeleri için %100 uzaktan bir platform ile hizmet veriyor. Gayrimenkul yatırımının önündeki coğrafi engelleri kaldırdığını söyleyen şirket, masaüstü arayüzü ve mobil uygulamaları aracılığıyla, ABD’nin her yerinden 25 şehirde yatırım yapmayı mümkün kılıyor.

Şu anda, ülke çapında 16 pazarda yaklaşık 8.000 birimi yöneten firma, coğrafi konumları ne olursa olsun yatırımcıların yatırım portföylerini genişletebilmeleri için önümüzdeki üç yıl içinde Indianapolis, Indiana ve Memphis, Tennessee dahil olmak üzere 15 ek pazara genişlemeyi planlıyor. Mynd, “yatırımcılara yüksek kaliteli mülk yönetimi ve mülkleri hakkında gerçek zamanlı veriler sağlayarak onları güçlendiriyoruz” diyerek gayrimenkul yatırımına ve müşterilerine verdikleri öneme dikkat çekiyor.

Mynd kurucu ortağı ve CEO’su Doug Brien, TechCrunch’a verdiği demeçte, geçen yıl platforma 1.849 ev eklediklerini, bu yıl ise hem perakende hem de kurumsal olarak yaklaşık 8.500 ekleme yolunda olduklarını söyledi. İşin perakende tarafında 4 binden fazla yatırımcıya sahip olan şirketin en büyük kurumsal müşterisi ise Invesco’dur. Pandemi döneminde insanların daha fazla esneklik istemesiyle kiralamanın yaygın hale geldiğini vurgulayan Brien, gayrimenkulü demokratikleştirmek için çalıştıklarını ve daha önce konumları gereği kısıtlanmış yatırımcılara erişilebilir olmak istediklerini belirtti.

Tek kullanımlık plastiğe sürdürülebilir alternatif bulan Sulapac, kozmetik sektöründe önemli yeniliklere imza atıyor

Biyomalzemelerde uzmanlaşan biyokimyacılar olarak Suvi Haimi ve Laura Tirkkonen-Rajasalo, plastiğe sürdürülebilir bir alternatif bularak Sulapac‘ın temelini attılar. Sürekli artan tek kullanımlık plastiğin çevremizi ve denizleri doldurduğunun farkında olan ikili, bu soruna bir çözüm bulmak amacıyla yola çıktıklarını söylüyorlar.

Sulapac, geride mikroplastik bırakmadan tamamen biyolojik olarak parçalanabiliyor ve bunun için yeni bir ürün yerine mevcut plastik parçalama makineleri kullanılabiliyor. Sürdürülebilir kaynaklı ahşap ve bitki bazlı bağlayıcılardan yapılmış bir malzeme yeniliği olan Sulapac, endüstriyel kompostlama yoluyla geri dönüştürülebiliyor. 2016 yılında Helsinki’de kurulan girişim, ilk olarak ambalajlama alanına odaklanmış olsa da, zamanla malzemenin çeşitli uygulamalarda kullanılabileceğini fark ederek faaliyetlerini genişletmişler.

Şirket, sorumlu zihniyete ve birinci sınıf tasarıma değer veren çevreye duyarlı müşterilere sahip şirketlerin güçlenmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Haimi, 2019 yılında verdiği bir demeçte, “Sulapac’ı plastiğin yerini alan bir numaralı sürdürülebilir malzeme yapmak istiyoruz” sözlerine yer vermiş ve şu anda piyasada kullanımı devam eden sürdürülebilir ve seri üretilebilir Sulapac pipetlerinden bahsetmişti.

Bunun yanı sıra, şirket geçtiğimiz mayıs ayında kozmetik sektöründe çığır açan bir yeniliğe imza attığını duyurdu. Artık su bazlı ürünler, kalıcı mikroplastikler bırakmadan biyolojik olarak parçalanan yeni bir biyo-bazlı Sulapac bariyeri ile paketlenebilir. Güzellik ve kişisel bakım endüstrisinin yılda 500 milyar doların üzerinde bir değere sahip olduğu ve her geçen gün katlanarak büyüyen bir sektör olduğu düşünüldüğünde, geride kalıcı mikroplastikler bırakmadan biyolojik olarak parçalanan su bazlı ürünler için bir alternatif bulmak oldukça zor. Sulapac bariyeri tamamen sürdürülebilir olmasının yanı sıra endüstri standardı gereksinimlerine de uygun olan malzemesi için patent bekliyor.