Ana Sayfa Blog Sayfa 496

Türk oyun şirketi Hungri Games, global büyüme için İrlanda’da ofis açtı

Dünya çapında imza attığı oyunlarla yıldızı parlayan ve kısa bir süre önce İngiltere merkezli oyun yatırım ve finans şirketi Triple Dragon’dan 10 milyon dolar değerleme üzerinden 1.1 milyon dolar yatırım alan Hungri Games, global büyümesine ivme katmak ve yeni yetenekleri de bünyesine dahil etmek üzere İrlanda Belfast’ta ofis açtığını duyurdu.

Avrupa pazarına yönelik özel oyunlara imza atacak

Birleşik Krallık’ta açılan yeni oyun stüdyosu odağında kurulan ekip ile Avrupa pazarındaki oyun severlerin nabzını daha iyi tutacaklarını belirten Hungri Games Kurucu Ortağı Kağan Berk Koçak, “Şu anda hali hazırda 1. Dünya Savaşı’nı konu edinen yeni ve heyecan verici bir oyun üzerine çalışmaya başladık. Türkiye’deki yetenekli ekip arkadaşlarımız dışında yeni ofisimiz için farklı kültürlerden yeni yetenekleri de bünyemize katmaya başladık. Global arenada sektörümüzde tecrübeli kişilerin de yer alacağı Belfast stüdyomuzda 2022 yılı ortasına kadar 25 kişilik bir ekibe sahip olmayı hedefliyoruz” dedi.

Belfast stüdyosunun kapısı Türk yeteneklere de açık!

İki yıl gibi kısa bir sürede 2 mid-core oyunu global pazarda yayınlayarak önemli bir başarı gösteren ve merkez ofisinde güçlü bir ekibe sahip olan Hungri Games, yeni stüdyosu için game developer, level designer, proje yöneticisi gibi görev tanımlarına sahip çok sayıda uzmana istihdam sunacak. Hem dünya çapında bir yetenek yönetimi stratejisi sürdürürken hem de Türkiye’den gelecek başvuruları da aynı bakış açısıyla değerlendirmeye alacak.

Series A yatırım sürecine hızlıca geçmek istiyor

Dünya oyun sektöründe tecrübeli ve başarılara sahip bir ekip tarafından kurulan ve en net hedeflerinin küresel çapta alanında tanınan ve saygı duyulan bir mobil oyun şirketi olmak olduğunun her fırsatta altını çizdiklerini belirten Kaan Berk Koçak sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk etapta Series A yatırım safhasına hızlıca geçip, bu süreçte EMEA ve Amerika pazarlarında core ve mid-core oyun segmentinde potansiyeli olan ülkelerde top grossing 20 oyun listesi içerisinde yer almayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için tüm ekip kenetlenmiş durumdayız. İstanbul ve Belfast stüdyolarımız ile bu yolda ilerlemeyi sürdüreceğiz.” dedi.

Ankara merkezli teknoloji şirketi Picus Security, 24 milyon dolar yatırım aldı

Şirketlerin dijitalleşme süreçlerinde siber güvenlik risklerini proaktif olarak yönetebilmelerini sağlamak amacıyla 2013 yılında Ankara’da kurulan ve şu anda dünyanın birçok bölgesinde faaliyet gösteren Picus Security, 24 milyon dolarlık B Serisi finansman turunu tamamladığını açıkladı.

Turkven öncülüğünde, mevcut yatırımcı Earlybird Venture Capital ve siber güvenlik uzmanı Nathan Dornbrook’un da katılımıyla Picus’un toplam finansmanını 33 milyon dolar düzeyine getiren yatırım turundan elde edilen kaynak, şirketin küresel büyümesini hızlandırmak için kullanılacak.

Picus’un Siber Güvenlik Doğrulama Platformu (Security Control Validation Platform), işletmelerin güvenlik denetimlerinin etkinliğini sürekli olarak değerlendirmelerini ve iyileştirmelerini sağlamak için fidye yazılımı ve APT grupları dahil olmak üzere gerçek dünyadaki siber tehditleri simüle ediyor. Platform, 11.000’den fazla siber saldırı tekniği ve 70.000’in üzerinde iyileştirme önerisi içeriyor ve en son saldırı teknikleri ve davranışlarını yansıtacak şekilde her gün güncelleniyor.

Picus Security Kurucu Ortağı ve CEO’su H. Alper Memiş, “Şirketler, çok uzun bir süre mevcut güvenlik durumları hakkında yalnızca varsayımlarda bulunmak zorunda kaldılar. Platformumuz, güvenlik denetimlerinin etkinliğinin ölçülmesine ve iyileştirilmesine yardımcı olarak güvenlik ekiplerinin varsayımlarına yönelik belirsizliklere son veriyor. Aldığımız bu son yatırım, müşterilerimize hem güvenlik araçlarını test etmelerine hem de bu araçları daha az çabayla optimize etmelerine yardımcı olan Siber Güvenlik Doğrulama Platformunu sunmaya devam etmemizi sağlayacak. Türkiye’de doğup tüm dünyaya yayılan bir Türk girişimi olarak büyümemize büyük katkıda bulunacak.” dedi.

Kurulduğu günden bu yana birçok başarıya imza atan ve BAS (Siber Saldırı Simülasyonu) pazarının önde gelen isimlerinden olan Picus’un dünya genelinde yüzlerce müşterisi bulunuyor. Kanal ve yönetilen servis sağlayıcı ortaklarının desteğiyle 2019 yılından bu yana uluslararası alanda yüzde 400’ün üzerinde bir büyüme elde etti.

Picus’un Siber Saldırı Simülasyonu alanının öncüsü olduğunun altını çizen Turkven CEO’su Seymur Tari, “Sürekli güvenlik denetimi doğrulamasını bir sonraki düzeye taşıyan Picus’u desteklemekten büyük heyecan duyuyoruz. Kurumlar açısından siber güvenlik ihlalleri ile ilgili iş ve itibar risklerinin yönetimi büyük önem taşıyor. Şirketler, Picus’un güvenlik denetimi platformuyla durumlarını daha net bir şekilde değerlendirmek, yatırımların değerini daha iyi anlamak ve daha bilinçli harcama kararları almak için gerçek zamanlı bilgiler elde edebiliyor.” dedi.

Güvenlik ekiplerinin günlük operasyonlarla başa çıkmak ve daha geniş bir saldırı yüzeyini korumak için büyük mücadele verdiği bu dönemde dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden Gartner, bu yılın başında BAS’ı en önemli güvenlik ve risk trendlerinden* biri olarak tanımladı.

Picus Security, ayrıca siber güvenlik konusunda reaktif bir yaklaşımdan daha proaktif bir yaklaşıma geçen ekipler ve yöneticiler için Purple Academy’yi hayata geçirdi. Şu ana kadar 160 ülkede 4.500’den fazla kişinin faydalandığı Purple Academy, en son siber saldırı yöntemleri ve savunma stratejileri konularında kendini geliştirmek veya bilgilerini tazeleyip sertifikalandırılmak isteyenlere ücretsiz çevrimiçi eğitim olanağı sağlıyor.

Yerli girişim TEA Networks, Diffusion Capital Partners’tan 9 milyon Euro değerleme üzerinden 1 milyon Euro yatırım aldı

Derin teknoloji alanında Türkiye’nin öncü yatırım fonu olan Diffusion Capital Partners (DCP); 9 milyon Euro değerleme ile kablosuz ağlardaki kullanıcı deneyiminin en üst seviyeye çıkarılabilmesi için yapay zekaya dayalı yönetim yazılımları geliştiren TEA Networks’e, 1 milyon Euro yatırım yaptı.

Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation’da çalışmalarını yürüten TEA networks’ün geliştirdiği yazılım çözümleri dünya çapındaki internet servis sağlayıcıları ve kablosuz cihaz üreticileri tarafından kullanılıyor. Şirket, geliştirdiği “High-Definition Predictive Maintenance Technology” sayesinde kablosuz ağların sorunsuz ve verimli şekilde çalışmasını sağlayan çözümler sunuyor.

Avrupa’da 15 internet servis sağlayıcısı tarafından kullanılıyor

Dijitalleşen dünyada kablosuz ağlar ve internet hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İnternet servis sağlayıcılarının çağrı merkezlerine gelen müşteri şikayetlerinin büyük bir bölümü evdeki Wi-Fi sorunları ile ilgili. Wi-Fi ile ilgili ortaya çıkan sorunlar son kullanıcıda memnuniyetsizlik yaratıyor, internet servis sağlayıcılarına yüksek bakım ve onarım maliyetleri getiriyor ve pek çok durumda müşteri kaybı ile sonuçlanıyor. TEA networks, geliştirdiği TEA Cloud ve TEA Mesh ile internet servis sağlayıcılarına Wi-Fi sorunlarını gerçekleşmeden önleme kabiliyeti kazandırıyor. Şirketin geliştirdiği bu çözümler, internet servis sağlayıcıları için operasyon maliyetlerini önemli oranda düşürüyor ve aynı zamanda katma değerli yeni servis fırsatları oluşturuyor. TEA Cloud ve TEA Mesh, Avrupa’da 15 internet servis sağlayıcısı tarafından kullanılıyor.

“Wi-Fi sorunlarını gerçekleşmeden önlüyoruz.”

TEA networks CEO’su Kerim Aytek Tok, şunları söyledi: “Çift yönlü, gerçek zamanlı haberleşen gömülü ve bulut modüllerinden oluşan çözümümüz ile kullanıcıların Wi-Fi tecrübesini öngörüsel olarak iyileştiriyoruz. Wi-Fi sorunlarını gerçekleşmeden önlüyoruz. DCP’den aldığımız destek ile teknolojimizi yeni pazarlara taşımayı hedefliyoruz.”

DCP Yönetici Ortağı Haluk Zontul, TEA networks yatırımı ile ilgili şunları söyledi: “DCP olarak stratejimiz derin teknoloji yatırım fırsatlarını yakından izlemek, bu girişimlere çekirdek ve seri-A turlarında yatırım gerçekleştirerek küresel pazarlara açılmalarına imkan sağlamak. Wi-Fi bağlantı kalitesi günümüz yaşamının önemli ihtiyaçlarından biri olmuş durumda. Bu ihtiyaç, internete bağlanan cihazların sayısındaki artış ve 5G’nin yaygınlaşması ile daha da belirginleşecek. TEA networks ekibinin bu alandaki çalışmalarını 2 yıldan uzun bir süredir takip ediyorduk, ürünlerinin uluslararası pazarlara ölçeklenmesi aşamasında yatırım yaptığımız için çok heyecanlıyız.”

Teknopark İstanbul Kuluçka Merkezi Müdürü Gürol Üzenç: “Günümüzde girişimler için büyüme ve başarıya giden yolda yatırım almanın en iyi yöntemlerinden biri kuluçka merkezlerinde yer almak. TEA networks’ün girişim serüveninin başından beri beraber yol alıyoruz. Bu serüvenleri çoğaltmak için yeni kuluçka merkezimizle beraber girişimlerimize hem hızlandırma hem kuluçka hizmetini vererek, yatırımcıların karşısına daha donanımlı çıkmalarını sağlıyoruz. Ayrıca, yakın zamanda girişimcilerimize finans desteği sağlamak amacıyla yeni bir yatırım fonu duyuracak olmanın heyecanı içerisindeyiz.” dedi.

İstanbul merkezli e-dönüşüm vergi uyumluluğu şirketi Digital Planet, Sovos tarafından satın alındı

Dünya çapında vergi uyumluluğu ve vergi yazılımları konusunda lider konumdaki Sovos, bugün sürekli işlem denetimi alanında e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv Fatura, e-irsaliye çözümleri için bulut tabanlı teknolojiler sunan Digital Planet‘i satın almak için bir anlaşma yaptığını duyurdu.

Bu satın almanın tamamlanmasının ardından Sovos, Türkiye’de ve bölgedeki büyüyen kanal iş ortakları, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) ve büyük kurumsal müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için İstanbul temelli ürün geliştirme mükemmellik merkezini genişletecek.

Türkiye, Latin Amerika’dan sonra dünyada en gelişmiş e-dönüşüm, dijital vergi ve regülasyonlara sahip nadir ülkelerden biri. Sovos, Türkiye’de 2019 yılında Foriba’yı satın aldıktan sonra Avrupa’daki mükemmeliyet merkezini İstanbul’a taşıdı. Bu satın almadan sonra Sovos İstanbul ofisi Yunanistan, Hindistan ve Suudi Arabistan’daki sürekli işlem denetimlerine yönelik çözümler geliştirmeye başladı. Türkiye’deki yazılım geliştirme ekibi, Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Latin Amerika ve Asya’da faaliyet gösteren kurumlar için dolaylı vergi uyum süreçlerini merkezileştiren ve kolaylaştıran ‘Sovos Gelişmiş Periyodik Raporlama’nın modernizasyonuna da öncülük etti.

Konuyla ilgili açıklama yapan Global Katma Değer Vergisi Genel Müdürü Steve Sprague: “Digital Planet satın alması bizim kanal iş ortaklığımızı geliştirirken, işletme ve KOBİ’lerden oluşan müşteri ağımızı da önemli ölçüde artıracak. Sovos’un Türkiye’de yaptığı bu ikinci satın alma hem yerel hem de bölgesel pazara olan inancını gösteriyor. Sovos bu satın almalar sayesinde İstanbul’daki yazılım geliştirme operasyonunu büyütüyor” diye konuştu.

Digital Planet’in sunduğu bulut çözümler bir yandan e-dönüşüm regülasyonlarına yanıt verirken bir yandan da bankalar, telekomünikasyon ve sigorta şirketleri için çağrı merkezleri müşteri kayıtları, telefon faturaları, banka dekontları, kredi kartı ekstreleri, sigorta poliçeleri ve diğer kişiselleştirilmiş belgelerin güvenle arşivlenmesini sağlıyor. Digital Planet’in de aralarına katılmasından sonra Sovos, bu iki birleşen kurumun gücüyle müşterilerin tüm ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamak için güvenli, ölçeklenebilir, istikrarlı teknoloji ürünleri ve hizmetleriyle gereken desteği sağlayacak.

Sovos CEO’su Andy Hovancik ise konuya ilişkin görüşlerini şöyle dile getirdi: “Digital Planet’i satın alma kararımız, verginin dijital dönüşümünün her büyüklükteki kurumu etkilediğini göz önüne alarak her boyuttaki müşteriler için ölçeklendirdiğimiz çözümlerimiz neticesinde Avrupa ve Amerika’da da hayata geçirdiğimiz bir dizi satın alma kararımız ile doğru orantılı. Biz bu karmaşık küresel zorlukları çözmek için yola çıktık, satın alma stratejimiz de bu alandaki ciddiyetimizi yansıtıyor”.

Kurumsal Çözümler Başkan Yardımcısı John Gledhill ise “Digital Planet satın almasını takvim yılının sonuna kadar tamamlamayı umuyoruz. Bu 2021’de Sovos’un sekizinci satın alma işlemi olacak. Digital Partner’ın Sovos’a katılmasıyla Türkiye ekibi yüzde 65 oranında büyüyecek. Bu işlemin ardından Avrupa çalışan sayımız 700’ü, 13 şehirde faaliyet gösteren global ekibimizin sayısı da 2 bini aşacak” dedi.

Anlaşmanın şartları henüz açıklanmadı. Sovos, yazılım ve hizmet işletmelerine odaklanan Londra merkezli uzman özel sermaye yatırımcısı Hg ve TA Associates bünyesinde faaliyet gösteriyor. Bu süreçte Ernst & Young finansal danışmanlık hizmeti sunarken, Akol hukuk danışmanlığını yürütüyor. Özbek Hukuk ise Digital Planet’in hukuk danışmanı olarak sürece destek veriyor.

Hollanda merkezli elektrikli moped girişimi GO Sharing, 300 araç ile İstanbul’da faaliyetlerine başladı

10.000’den fazla elektrikli mopedi ve bisikleti ile 30 Avrupa şehrinde faaliyet gösteren Hollanda merkezli paylaşımlı mobilite girişimi GO Sharing, 300 e-moped ile İstanbul’da faaliyet göstermeye başladı.

GO Sharing’in yeşil renkli mopedleri; Hollanda, Avusturya, Belçika ve Almanya’dan sonra bugün itibarıyla İstanbullu’ların kullanımına sunuldu. GO Sharing, şehir içinde saatte maksimum 45 kilometre hızla seyahat etme olanağı sağlıyor. Bu sistemi, geçerli bir sürücü ehliyetine (M, A veya B sınıfı) sahip olan herkes, kolaylıkla kullanabiliyor. Paylaşımlı e-mopedler, kayıt ve açılış ücreti olmadan dakikada 1,99 TL’den başlayan fiyatlarla 7/24 kiralanabiliyor. Ayrıca mopedlerde kask kullanımı zorunlu olduğu için tüm mopedlerin arka çantalarında iki adet kask ve saç filesi bulunuyor.

Trafik ve park derdi olmadan keyifli bir yolculuk

Dünyanın trafikte en çok zaman geçirilen şehirlerinden olan İstanbul, GO Sharing’in Hollanda dışında faaliyetlerini sürdürdüğü altıncı şehir olarak konumlanıyor. Geçtiğimiz aylarda Avusturya’nın Viyana ve Belçika’nın Antwerp, Almanya’nın Köln, Düsseldorf, Saarbrücken ve Neuss kentlerinde elektrikli mopedleri ile hizmet vermeye başlayan GO Sharing, şimdi İstanbul Avrupa Yakası’nda Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer’i kapsayan pilot bölgede şehir içindeki trafik ve park yeri sıkıntısına çözüm sunmaya başlıyor.

Hem kolay hem de eğlenceli bir elektrikli sürüş deneyimi

GO Sharing, tüm kullanıcılara yakınlarındaki tüm e-mopedleri kullanabilme ve elektrikli sürüşün eğlenceli deneyimini yaşayabilme şansı sunuyor. İstanbullular bu paylaşımlı sistemi kullanabilmek için GO Sharing uygulamasını Apple AppStore veya Google Play uygulama mağazalarından indirebiliyor, kendilerine ait bir hesap oluşturup en yakınlarındaki e-mopedi uygulamadaki haritadan bularak keyifli bir yolculuğa kolayca başlayabiliyor.

Çevre dostu mobilite çözümü ile daha yaşanabilir bir dünya

Daha yaşanabilir ve sürdürülebilir yeşil bir dünya yaratmayı amaçlayan GO Sharing, paylaşımlı mobiliteyi herkes için erişilebilir hale getirmek istiyor ve mobiliteye yönelik küresel tutumu; araç sahipliğinden kullandığın kadar öde modeline doğru değiştirmeyi hedefliyor. “GO Sharing, herkesin sahip olduğu, herkes tarafından paylaşılan mobiliteye sahip yeşil bir gezegene inanıyor. Bizler ise kişisel mülkiyetten ortak kullanıma doğru bir algı değişimi gerçekleştirmek istiyoruz.” diyen GO Sharing CEO’su Raymon Pouwels, “Elektrikli paylaşımlı araçlar kullanarak sürdürülebilir bir dünya için çözümler sunmak istiyoruz. Kullanıcılarımızla birlikte, karbon emisyonu, trafik sıkışıklığı ve park sorununu azaltabileceğimize inanıyoruz.’’ ifadelerinde bulunuyor.

GO Sharing, sürdürülebilir yeşil bir dünya için uluslararası büyümenin, büyük amaçlarına ulaşma arayışında çok önemli bir adım olduğunu düşünüyor. Bu yeni pazarlara açılma stratejisi doğrultusunda GO Sharing, 23 Nisan 2021 tarihinde 60 milyon dolar yatırım alarak büyümeye ve yeni pazarlara güçlü bir şekilde girmeye devam ediyor. GO Sharing CEO’su Pouwels, ‘’Bugün itibarıyla hizmetimizin İstanbul’da da hayata geçmesinden büyük gurur duyuyoruz. Bu, hedeflerimizi gerçekleştirmek için çok önemli bir adım. Şu anda, odak noktamız paylaşımlı e-mopedler ancak kapıdan kapıya paylaşımlı mobilite sağlayan çok modelli bir çözüm üzerinde çalışıyoruz.’’ açıklamalarında bulunuyor.

GO Sharing şimdi Türkiye’de!

4 Avrupa ülkesinde 10.000’i aşkın elektrikli mopedi ve bisikleti ile hizmet veren paylaşımlı e-moped uygulaması GO Sharing, şimdi Türkiye’de. Ulaşımı herkes için erişilebilir, kolay ve eğlenceli hale getirirken daha yaşanabilir yeşil bir dünyayı düşünmeyi de ihmal etmeyen bu girişimin Türkiye ayağını, GO Sharing Türkiye Ülke Müdürü olarak Anıl Ünkaya yönetecek. Ünkaya, günlük operasyonların yanı sıra İstanbul ve Türkiye’nin diğer bölgelerindeki hizmetlerin daha da genişletilmesinden sorumlu olacak.

Kurucuları arasında Kağan Sümer’in de olduğu Gorillas, yaklaşık 1 milyar dolar yatırım aldı

Avrupa’nın market teslimat sektöründe lider isimlerden Berlin merkezli Gorillas, yaptığı açıklamada 860 milyon euro (yaklaşık 1 milyar dolar) artış sağladığını duyurdu.

Delivery Hero tarafından yönetilen turla birlikte, Avrupa’nın market teslimat sektöründe listelenmemiş bir işletmenin bugüne kadar görmüş olduğu en büyük finansman gerçekleşmiş oldu. Mevcut yatırımcılar Coatue Management, DST Global, Tencent, Atlantic Food Labs, Fifth Wall ve Greenoaks‘un yanı sıra, yeni yatırımcılar G Squared, Alanda Capital, Macquarie Capital ve MSA Capital gibi isimler de tura destek verdi.

Şirket, bu yılın mart ayında duyurduğu B Serisi fonlamada 248 milyon euro yatırım aldığını paylaşmıştı. Haziran 2020’de kurulan ve şu anda 2,1 milyar dolar değerlemeye sahip olan girişim, bugüne kadar uluslararası 9 pazarda 180’den fazla depoyu işletiyor. Amsterdam, Londra, Paris, Madrid, New York, Milano ve Münih dahil olmak üzere 55’ten fazla şehirde faaliyet gösteren Gorillas, hizmet sunduğu şehirlerde hızlı market teslimatlarını yerine getirmek için bir kentsel mağaza ağı işletiyor.

Şirket, yalnızca son 6 ay içinde 4,5 milyonun üzerinde sipariş teslim ettiğini belirtiyor. Sağlam bir iş altyapısı oluşturan girişim, gelecekteki büyümesini hızlandırmak ve operasyonlarına, çalışanlarına, teknolojisine, pazarlama ve finans altyapılarına daha derinden yatırım yapabilmek için yeni sermayeyi kullanmayı hedeflediğini söyledi.

Salı günü duyurulan fonlamanın büyüklüğü ve önemi hakkında konuşan Gorillas’ın CEO’su ve kurucusu Kağan Sümer, “Delivery Hero ile, küresel teslimat pazarında köklü bir geçmişe sahip ve bir Alman şirketini uluslararası ölçekte sürdürülebilir bir şekilde ölçeklendirme konusunda benzersiz deneyime sahip olmasıyla ünlü olan güçlü bir stratejik yatırımcıyla buluştuk” dedi. Sümer, Gorillas’ın Avrupa ve ötesinde pazar lideri konumunu güçlendirmek için sektörünün en iyisi ekibe, lider ortaklara ve finansal kaynaklara sahip olduğuna dikkat çekti.

XPeng’e bağlı kentsel hava ulaşımı şirketi HT Aero, 500 milyon dolar yatırım aldı

Çinli elektrikli araç üreticisi Xpeng‘e bağlı bir kentsel hava ulaşımı (UAM) şirketi olan HT Aero bugün yaptığı açıklamada A Serisi finansman turunda 500 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

IDG Capital, 5Y Capital ve XPeng Inc. tarafından yönetilen turda Sequoia China, Eastern Bell Capital, GGV Capital, GL Ventures ve Yunfeng Capital gibi isimler de karşımıza çıkıyor.

Şirketin kurucusu ve başkanı Deli Zhao yaptığı açıklamada, şirketin yeni edinilen sermayeyi üst düzey yetenekleri işe almak, Ar-Ge’yi ilerletmek ve “uçuşa elverişlilik tedariki ve sertifikası almaya devam etmek” için kullanacağını dile getirdi. “Yeni nesil modelimiz, hem alçak irtifa hava yolculuğu hem de karayolu sürüşü için tasarlanmış tam entegre bir uçan araç ve otomobil olacak” diyen Zhao, 2024’te resmi bir piyasaya çıkış yapmayı planladıklarını belirtti.

HT Aero yaptığı açıklamada, uzun vadeli misyonunun teknoloji yol haritasının ve gelecekteki mobilitenin en umut verici teknolojilerinden birinde önde gelen bir oyuncu olmak olduğunu söyledi.

XPeng Inc.’in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Bay He Xiaopeng, “Misyonumuz her zaman akıllı elektrikli araçların ötesine geçen verimli, daha güvenli ve karbonsuz mobilite çözümlerini keşfetmek olmuştur. Gördüğümüz şey, akıllı mobilitenin üç itici gücü olan yıkıcı teknoloji, yeni enerji kaynakları ve seri üretimin entegrasyonu. Modern ulaşım tarihinde eşi benzeri olmayan bu fırsatı kucaklayacağız” sözlerini dile getirdi ve HT Aero’ya yapılan bu son yatırımın sürüş ve uçuşu entegre etmek için şirketin ekosistemini oluşturmasını daha da hızlandıracağını söyledi.

Türkiye bankacılık sektöründe sanal asistan kullanımı 3 yılda yüzde 250 arttı

Türkiye’deki dijitale rahatlıkla adapte olan müşteri yapısı, Türk Bankalarının yenilikçi yaklaşımları, sektördeki geniş hizmet yelpazesi ve gelişmiş müşteri deneyimi yeni nesil teknolojilerin müşteri etkileşiminde sıklıkla tercih edilmesini destekliyor.

Türkiye’deki mevduat bankalarını göz önüne aldığımızda, bu kurumların yüzde 41’inin halihazırda müşterilerine çeşitli platformlardan bir chatbot deneyimi sunduğunu, %19’unun chatbot geliştirilmesi konusunda devam eden bir projeye sahip veya bu konuyu stratejik planlarına dahil etmiş durumda olduğunu görüyoruz. Bu rakamlar hem bankaların hem de banka müşterilerinin sanal asistan konusunda istekli olduklarını gösteriyor.

Sanal asistanlar çoklu kanallara entegre olarak farklı uygulamalardan müşterilere hizmet verebiliyor. CBOT’un paylaştığı rakamlara göre; bankaların %73’ü sanal asistanını kurumsal web sayfasında, %73’ü de mobil uygulamasında konumlandırıyor. Hem web sayfası hem de mobil uygulama üzerinden sanal asistanlarını kullanıcılarla buluşturan bankaların oranı ise %45. Raporda sanal asistanların şu anda müşterilere hizmet verdiği en önemli kanalın web sayfası olduğunun altı çizilirken, kanalların çeşitlenmesi ve WhatsApp’a konumlanan sanal asistanların kullanımındaki artış dikkat çekiyor. CBOT raporunda chatbot sahibi bankaların halihazırda yaklaşık üçte birinin WhatsApp kanalında chatbot hizmeti sunduğuna değinilerek e-ticarette bir kanal olarak konumlanmış olan WhatsApp’ın bankacılıkta da önümüzdeki dönemde efektif bir kanal olarak kabul edileceğine vurgu yapılıyor. CBOT’a göre; son yıllarda bankaların Whatsapp üzerinde veya web sitelerinde canlı destek seçeneğini de kullanıma sunmaları Türkiye’deki bankaların her yerde ve her zaman ulaşılabilir olma stratejilerini besliyor.

Sanal asistanlara en çok kredi oranları ve başvuru süreci soruluyor

CBOT’un raporuna göre sıkça sorulan sorular alanında sanal asistanların müşteriler tarafından en fazla; kredi tipleri, faiz oranları ve kredi başvurusu (%16), kredi faizi hesaplama (%14), şifre işlemleri (%10), sosyal sohbetler (%8), kredi kartı başvurusu (%7), kur/hisse senedi bilgisi alma (%5) konularında kullanıldığı ortaya çıkıyor.

Hem müşteri hizmetlerinde hem de dijital kanal stratejilerinde ses teknolojilerinin yeri artıyor.

CBOT raporunda ilgi çekici analizlerden biri de sesli sanal asistanların kullanımına ilişkin. CBOT Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş çağrı merkezi süreçlerinde yaşanan değişimlerin yazılı kanalların yanında sesli kanallarda da otomasyonu zorunlu hale getirdiğini ifade ederek şunları ekliyor: “Ses teknolojilerindeki hızlı gelişim, tüketicilerin sesli kanalları kullanma taleplerindeki artış ve kurumların ses teknolojilerini iş süreçlerine entegre etme iştahı ses yapay zekasına sahip sanal asistanların tercih edilmesini sağlıyor. Ses teknolojisiyle kurumlar artık uçtan uca ve bütünsel bir müşteri hizmetleri otomasyonuna kavuşuyor. Böylece kullanıcılarına tüm kanallardan hizmet sunabiliyorlar. Yapılan araştırmalara baktığımız sesli sanal asistanların son kullanıcılar tarafından da giderek daha fazla tercih edildiğini görüyoruz. Kullanıcı tarafında artan bu talep kurumların stratejilerine de yansıyor. Keza Türkiye’de yaptığımız analizlere göre halihazırda bir chatbotu bulunan bankaların %36’sının ses teknolojisi ile ilişkili şekilde hizmet verdiklerini, bazı bankaların da ses teknolojilerini planlamalarına aldıklarını görüyoruz. Bu da hem bizim gözlemlerimizi hem de sesli sanal asistanların geleceği konusundaki öngörüleri destekliyor.”

Regülasyonlar bankacılık sektöründe sanal asistan yatırımlarını artıracak

Bankacılık sektörü, hizmet sektörü içinde yeni teknolojilerin öncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’deki mevcut tabloda, yaygın bir ağa ve geniş müşteri tabanına sahip bankalar ile yenilikçi orta ölçekli bankaların sanal asistanlar konusunda hızlı davrandığı ve müşterilerine bu yeni kanalın imkanlarını sunduğu görülüyor.

CBOT Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş: “Sanal asistanlar artık hayatımızın önemli bir parçası. Bu teknolojiye en hızlı adapte olan bankacılık sektörü ancak çok farklı sektörlerde de sanal asistan kullanımın özellikle pandemi etkisiyle katlanarak arttığını söyleyebiliriz. Araştırmalara baktığımızda kullanıcıların bankalarla iletişimde yapay zeka destekli yazılı ve sesli alternatif iletişim kanal kullanımının %20’lerden %49 seviyesine ulaştığını görüyoruz. Öte yandan Türkiye bankacılık sektöründe geçtiğimiz dönemde dijital banka lisansı ve uzaktan müşteri edinimine yönelik mevzuatsal değişiklikler sektörde dijitalleşmenin önünü açıyor. Önümüzdeki dönemde bankaların; müşterilerin fiziki bir banka şubesine uğramadan banka müşteri olabilmesi gibi önemli değişiklikleri kapsayan bu regülasyonların rüzgarını da arkasına alarak; sanal asistanları bir dijital kanal olarak konumlayacağı, çağrı merkezlerinde yapay zeka ses teknolojilerini daha fazla kullanacağı, yeni sanal asistanlar hayata geçireceği ve mevcut asistanlarını teknoloji ve deneyim anlamında geliştireceği aşikar. Biz de CBOT olarak yapay zeka teknolojimize yatırım yapmaya, bu alanda dünyayı takip etmeye hatta yönlendirmeye devam ediyoruz.” diyor.

İşletmelerin ödeme akışları oluşturmasını sağlayan Primer, 50 milyon dolar yatırım alarak 425 milyon dolar değerlemeye ulaştı

İşletme sahiplerinin kolayca ödeme sistemi oluşturan Birleşik Krallık merkezli girişim Primer, 425 milyon dolarlık bir değerlemeyle 50 milyon dolarlık bir B Serisi finansmanı duyurdu.

ICONIQ Growth liderliğinde yürütülen fonlamada mevcut yatırımcılar Accel, Balderton Capital, Seedcamp ve Speedinvest gibi isimler de katılımcılar arasında yer aldı.

Şu anda 20’den fazla ülkede hizmet veren Primer, 2020 yılının başında Gabriel Le Roux ve Paul Anthony tarafından kuruldu. Şirket, başlangıcından bu yana 20 ayda hızlı bir büyüme sağladı ve hizmetlerinin hızla tercih edilenler listesine girdiğini gördü. Primer, işletme sahiplerinin Stripe, Apple Pay, Adyen ve Braintree gibi ödeme sağlayıcılarından Riskified dolandırıcılık taramasıyla ödeme alabilmelerini sağlayan bir entegrasyona sahip.

Bugün yapılan açıklamada Prime kurucu ortağı ve CEO’su Paul Anthony, “Ödeme ortamı hızla büyüyor ve tüccarların, nerede olurlarsa olsunlar, müşterilerinin ödeme yaparken bekledikleri ödeme deneyimlerini sunmak için web’deki en iyi ürün ve hizmetlerden yararlanmaları gerekiyor” sözlerine yer verdi. Bu nedenle ödemeler için dünyanın ilk açık otomasyon platformunu oluşturmak için yola çıktığını belirten şirket, işletme sahiplerinin çok sayıda ödeme yöntemi, ödeme sağlayıcısı ve diğer ilgili hizmetlere erişimini kolaylaştırıyor.

Şirket, 50 milyon dolar değerinde finansmanın ardından nelere yöneleceğine dair birtakım bilgiler verdi. Uygulamasına daha fazla entegrasyon eklemeyi planladığını söyleyen şirket, hem de Primer’ın daha geniş ödeme ekosistemiyle kurduğu ilişki türlerini genişletmek ve ayrıca tüccarlar için yeni hizmetler oluşturmayı hedefliyor.

Anthony, “Önümüzdeki yıl tüccarlara operasyonları ve ödeme yığınının gözlemlenebilirliği konusunda yardımcı olmak için tam bir paket oluşturacağız” dedi.

Hindistan merkezli fintech Cred, 4.1 milyar dolar değerleme üzerinden 251 milyon dolar yatırım aldı

Hindistan’ın önde gelen fintech girişimlerinden olan Cred, salı günü yaptığı açıklamada 4,1 milyar dolar değerleme üzerinden 251 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.

Geçtiğimiz günlerde çıkan haberlerde, üç yaşındaki Hintli fintech girişiminin 5,5 milyar dolar değerlemeyle yatırım alacağı konuşuluyordu. Ocak ayında 806 milyon dolar, nisan ayında ise 2,2 milyar dolar değerlemeye sahip olan şirket, bu iddialara itiraz etmişti, ancak bugünkü finansmanla bu söylentiler doğrulanmış oldu. Şirketin bu yıl aldığı üçüncü finansman olan Seri E fonlama, Tiger Global ve Falcon Edge Capital tarafından ortaklaşa yönetilirken, mevcut yatırımcılardan DST Global, Insight Partners, Coatue, Sofina, RTP ve Dragoneer gibi isimler de katılım gerçekleştirdi.

7,5 milyondan fazla müşterisi olan ve uygulamasında müşterilerine birçok premium markaya erişim sunan şirket, kullanıcıların kredi kartı borçlarını ödemeye teşvik ederek kredi puanlarının yükselmesine yardımcı oluyor. Cred, kişilere özel teklifler ve premium deneyimlere erişim sağlayarak, zamanında kredi kartı faturası ödemeleri için ödüllendiren, yalnızca üyelere açık bir platformdur. Buna ek olarak, kredi kartı kullanıcılarının kredi puanlarının analizi ile birlikte birden fazla kartı yönetmesine olanak sağlayan bir platform olarak hizmet veriyor.

Cred ayrıca, son ödeme tarihi hatırlatıcıları, harcama modelleri ve diğer kart kullanım istatistiklerine kadar kredi kartı ödeme yolculuğunun her aşamasını kontrol eden yapay zeka tabanlı bir sistem olduğunu belirtiyor. Ayrıca, bir üye uygulama üzerinden kredi kartıyla ödeme yaptığında, etkinliklere erişim, markalardan indirim ve hediye kartları gibi çeşitli ödüllere hak kazanabiliyorlar.