Ana Sayfa Blog Sayfa 472

Umutcan Duman “Depozito sistemiyle çevresel ve finansal kaybın önüne geçiliyor”

Tüm atık yönetimi ve geri dönüşüm sürecini dijitalleştirmek için bulut tabanlı ERP yazılım ve donanımları sunan yerli SaaS girişim Evreka, Türkiye’de başlatılan uygulamalar kapsamında tüketilen içeceklerin ambalaj atıklarının depozito sistemiyle toplanması hareketine destek veriyor.

Atık yönetimi gibi büyük projelerin merkezi olarak yönetilebilmesi, verilerin toplanması ve analizi, karar destek sistemleri, entegrasyon kabiliyetleri gibi noktaların giderek önem kazandığını belirten Umutcan Duman, “Tüm dünyada atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerine dair deneyimlerimizi bir potada eriterek, Türkiye’de çevresel ve finansal kaybın önüne geçecek başarılı projelere imza atmayı hedefliyoruz. Süreçte etkisi olan ve rol oynayan tüm paydaşlar, kurum ve kuruluşlarla iletişim halinde kalarak bilgi, görüş paylaşımı ve işbirliğine açık olduğumuzu aktarmaya çalışıyoruz.

Merkezi bir yazılımın olması gerekiyor

“Hayalimiz yeni kurulacak bir düzen ile sistemin tamamen merkezi bir yazılım üzerinden yönetilebiliyor olmasını sağlamak” ifadesini kullanan Duman, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu sayede Türkiye çapında mahalle mahalle geri dönüşüm oranları takip edilebilecek, gerekli yerlerde eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi sağlanabilecek, tüm süreçler anlık olarak takip edilebilecek ve istenen ölçüde anlık olarak raporlama yapılabilecek. Bu noktada sistem tasarımı süreçlerinde karar verici mercilerle fikir ve deneyimlerimizi paylaşmak üzere sürekli dirsek temasında olmayı hedefliyoruz.

Geri dönüşüm otomatı ve ödeme altyapısı sağlayıcılarıyla entegrasyonlara açığız. Halihazırda entegre olduğumuz yapıları da burada kullanabiliriz. Hiyerarşik olarak kurgulayabildiğimiz arayüzlerimizle farklı katmanlar için farklı raporlama kabiliyetleri sunmaya hazırız.”

Bu sistemle geri dönüşüm oranlarının ciddi şekilde artacağını söyleyen Duman, “Depozito sistemi; atık ayrıştırma ve daha az atık çıkarma konusunda halkın bilinçlenmesine de katkı sağlayacaktır. Bu noktada Bakanlığın hedefleri doğrultusunda Türkiye’de depozito sistemi sayesinde toplanacak yüksek kaliteli atıkların (kaynağın) kapalı döngü geri dönüşüm oranını ilk yılda yüzde 70, ikinci yılda yüzde 80 ve üçüncü yılda da yüzde 90 seviyesine çıkarabilir. Örnek ülkeler arasında Danimarka yüzde 95 toplama hedefi koyarak ülkeler arasında en yüksek maliyetle bu işi yürütüyor ve toplam iade oranını yüzde 90 civarında tutarak verimli şekilde sistemini halen devam ettiriyor. Litvanya hedefini 2025 itibarıyla ambalajların yüzde 90’ını geri dönüştürmek olarak belirledi.

2017 rakamlarına göre toplam iade oranı yüzde 91,9. Kutu: yüzde 93, PET: yüzde 92, Cam: yüzde 83. Litvanya, Depozito İade Sistemi’ne en yeni başlayan ülkelerden biri ve kalabalık olmayan nüfusuyla çok başarılı bir sistem kurmuş. Ayrıca yüksek toplama oranlarıyla sisteme geçmek isteyen ülkeler arasında en çok gözlemlenen ülke durumunda. Ülke ekonomisinde ‘çöp’ diye yok olan kaynaklar ekonomi içinde kalacak ve büyük bir çevresel ve finansal kaybın önüne geçilmiş olacak” dedi.

Apple, iPad ile uygulama geliştirebileceğiniz yeni Swift Playgrounds’u yayınlamaya hazırlanıyor

Teknoloji devi Apple, kullanıcıları için geliştirdiği yeni özellik ve ürünlerini duyurmaya devam ediyor. Yazılım ekosistemi için oldukça büyük bir değer oluşturan Apple, App Store uygulama marketi başarısıyla yazılımcıları da oldukça mutlu ediyor. iOS, iPadOS ve macOS gibi Apple platformlarında yazılım geliştirmek isteyen kişilerin bugüne kadar mutlaka bir Mac cihazı olması ve Xcode yazılımını destekliyor olması gerekiyordu.

Apple, WWDC21 Dünya Geliştiriciler Konferans’ında tanıttığı yeni Swift Playgrounds ile geliştiricilere artık daha fazla imkan sunuyor. Güncel iPad Pro modellerinde yer alan M1 işlemciden ilham alarak geliştirdiği yeni uygulama ile kodların derlenmesi, bazı Mac modellerinden daha az süre alıyor.

Bazı popüler Apple geliştiricilerine yeni Swift Playgrounds’u deneyimleyebileceğini söyleyen Apple, TestFlight aracılığı ile geliştiriciler programa dahil ediliyor. Geliştiricilere herhangi bir paylaşım yapılmamasını belirten Apple, TestFlight linkinin de gizli tutulması gerektiğini belirtmiş olmalı.

Apple, yeni uygulaması ile geliştirilen uygulamayı doğrudan App Store’da yayınlayabilecek. 9to5Mac tarafından paylaşılan görüntüler, bu işlemin nasıl gerçekleştiğini kısmen de olsa anlatır nitelikte.

Uygulama simgeleri konusunda da yardımcı olan Apple, son aşamada kolayca ikon yapabilmenizi sağlayan bir ekranı sizlerin önüne çıkarıyor. Otomatik olarak farklı çözünürlüklere dönüştüren uygulama, her cihaz için farklı uygulama simgesi ekleme zahmetinden de kurtarıyor.

Ek olarak paylaşılan bilgilerde yeni Swift Playgrounds, iCloud Drive desteği sayesinde grup çalışmaları da destekliyor. Uygulamanın hem Mac hem de iPad’de olması, kullanılabilirliği ciddi ölçüde arttırıyor. Xcode Simulator ekranı ile büyük farklılıkları olsa da Swift Playgrounds’da küçük bir benzerini artık barındırıyor. Daha çok, eski Playgrounds sürümlerindeki gibi bir ekranın sadece iPhone boyutlarında özelleştirildiği görülüyor.

Uygulamanın ne zaman yayınlanacağı ise merak konusu ancak Apple’ın yazılımcılara test ettirmesi demek ciddi anlamda uygulamanın hazır olduğunu gösteriyor. Güncel olarak sunulan iOS 15.2 beta sürümü, resmi sürüm olma niteliği kazandığı taktirde yeni Swift Playgrounds’un da yayınlanabilir.

Konya Teknokent şirketlerinden MCM Ar-Ge, 4 milyon TL değerleme üzerinden ilk yatırımını aldı

Konya Teknokent TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) faaliyetleri çerçevesinde MCM A-Ge Danışmanlık LTD. ŞTİ., geliştirdiği teknoloji 4 milyon TL değerleme üzerinden ilk yatırımını aldı.

Teknoloji Transfer Ofisi’nin yatırımcı eşleştirme faaliyetleri kapsamında İhsan Polat, Ahmed Cihad Özsamur ve Emrullah Sürücü’den oluşan yatırımcı grubu ile MCM AR-GE’nin yatırım turuna katıldı.

Konya Teknokent’in liderliğinde yapılacak olan yatırım ile birlikte Konya Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karaman‘ın 5 yılı aşkın çalışması sonucunda geliştirilen “Plazma Kaplama Teknolojisi” farklı uygulama alanlarında hayata geçirilecektir.

Plazma kaplama teknolojisi sayesinde bütün yüzeylerin kaplanabildiği, kaplanan yüzeylerin anti-bakteriyel, antifog (buğulanmayan), anti-ice (buz tutmayan), hidrofobik (su tutmaz), hidrooil (yağ tutmaz) vb. özelliklere sahip olacağı ve geliştirdikleri kaplama türünün teflondan daha dayanıklı olduğu Prof. Dr. Mustafa KARAMAN tarafından bildirildi.

Konya Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hamurcu “Önümüzdeki dönemlerde Konya Teknokent önderliğinde bu tür ticarileştirme faaliyetlerinin devam etmesi ve girişimcilerimizin katma değeri yüksek ürünler geliştirilebilmesi için ihtiyaç duydukları yatırımlara daha kolay ulaşmaları hedeflenmektedir.” diyerek taraflara teşekkürlerini iletti.

Twitter CEO’su Jack Dorsey istifa ederek yeni CEO Parag Agrawal oldu

Gün geçtikçe yeni özellikleri ve yeni deneyimleri uygulamasına katmayı amaçlayan Twitter, kendi içinde değişiklik yapmaya devam ediyor. Son isim değişikliği ile gündeme gelen sosyal medya uygulamasının CEO’su Jack Dorsey, bir mail ile istifasını tüm şirkete duyurarak yeni CEO’nun Parag Agrawal olduğunu dile getirdi.

Uzun bir süredir istifa edeceği söylenilen Jack Dorsey, bitcoin piyasasına olan ilgisi nedeniyle şirketi ile pek çok ilgilenemiyor, kripto para dünyası onun daha çok hoşuna gittiği biliniyordu. Bu ilgisini fark etmiş olacak ki Dorsey, Twitter’dan istifa ederek yerini Parag Agrawal’a bıraktı.

Twitter’ın yeni CEO’su Parag Agrawal

10 yıldan uzun bir süredir Twitter’ın CTO’su pozisyonunda bulunan Agrawal, aslen Hindistan doğumlu. Stanford Üniversitesi Bilgisayar Bilimi mezunu olan yeni CEO’nun uzun bir süre de Microsoft’ta geçmişi bulunuyor.

Twitter’ın sadece CEO’su değil aynı zamanda kurucusu olan Jack, şirketten ayrılma haberini kendi Twitter hesabından duyurdu. 2022 yılının Mayıs ayından itibaren de tüm bağlarını koparacağını ifade eden Dorsey, dijital ödeme şirketi Square’in CEO’luk görevine devam edeceğini söyledi.

Açıklama sonrasında oy birliği ile seçilen Parag Agrawal, Twitter için oldukça yüksek hedefleri bulunuyor. 2023 yılına kadar 315 milyon aktif kullanıcıya ulaşmayı hedefleyen yeni CEO, şirketin yıllık kazancını 2’ye katlaması yine hedefleri arasında.

Jack’in istifa açıklaması üzerine %11 hisse artışı gösteren Twitter’ın bundan sonraki yeni hamlesinin ne olacağı merak konusu. Yeni CEO seçiminden sonra Bret Taylor’ın da Yönetim Kurulu Başkanı pozisyonuna getirildiğini belirtelim.

Yaratıcıları ve mikro girişimcileri fonlayan yerli girişim Komünite, 140 bin dolar yatırım aldı

Son yıllarda Türkiye’de yaratıcı sektörlerde yaşanan sıkışmadan negatif etkilenen yaratıcı profesyonellere, sabah 9 akşam 5 kısır döngüsünden çıkmaları için “ürün geliştirmeyi” bir alternatif olarak sunan ve Türkiye’nin global yaratıcı ekonomisine bağlanması için bir köprü görevi gören Komünite, bir defa yapılıp sürekli satılabilen dijital ürünlere odaklanan bir topluluk ve fon.

Kuruluş aşamasında, açıklanmayan bir ön tohum yatırımı ile hayatına başlayan Komünite, geniş bir yatırımcı grubundan aldığı tohum yatırımı ile faaliyetlerine daha güçlü bir şekilde devam edecek.

Komünite’nin ön tohum yatırımına Figopara Kurucu Ortağı Koray Gültekin Bahar liderlik etmişti, Creator Station kurucusu Cem Özkaynak, isminin açıklanmasını istemeyen bir yatırımcı ve Birlikte İhracat kurucusu Zekeriya Mulbay da Bahar’a eşlik etmişti.

Tohum yatırım turunda devam yatırımlarını da yapan Bahar ve Özkaynak’ın yanında, Bodrum Angels Koordinatörü Osman Alp Arlı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Oğuzhan Aygören, Figopara, Trendbox ve Caretta Robotics Kurucu Ortağı ve melek yatırımcı Ahmet Bilgen, Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Gökhan Çetinsaya, Hype Kurucusu Sarper Danış, Reflect Studio Kurucu Ortağı Eray Erdoğan, Farmavita İlaç Kurucusu ve melek yatırımcı İzzet Halyo, Melek Yatırımcı Fatih Köleoğlu, özel yatırımcı Pickled Works, Mosanta Kurucusu İlyas Teker ve Meditopia Kurucu Ortağı Berk Yılmaz da Komünite’nin yatırımcıları arasında yer aldılar.

Komünite’nin kurucusu Fatih Güner, tohum yatırımı ile ilgili: “Kendi alanlarında her biri konusunun Türkiye’deki önemli uzmanları arasında sayılan ve etki alanları da geniş olan yatırımcılarımızın olması, Komünite’nin temsil ettiği ve ortaya koymaya çalıştığı mikro-toplumsal bir hareketi yaratabilmek adına, benim için çok önemliydi. Komünite, e-kitaplardan tasarım ürünlerine, mikro-saas’lardan bilgi ürünlerine, içerik servislerinden online eğitimlere, çok çeşitli dijital disiplinlere tutunuyor ve üretim yapmak isteyen herkesi eğitimlerle, topluluk öğrenimi fırsatıyla ve alamet-i farikası olan mikro fonlama sistemiyle bir araya getiriyor.” şeklinde konuştu.

Fatih Güner devam etti: “Tohum aşamasında aldığımız bu yatırım, öncelikle Komünite’nin etki alanını daha da genişletebilmek adına, her biri konusunda uzman insanlardan oluşan bir ekip kurmak için kullanılacak. Hedeflerimizin arasında, dijital uzmanlık eğitimleri konusunda tam kapsamlı bir eğitim platformu kurmanın yanında, dünyada da hızla gelişen ve büyüyen no-code alanına yatırım yapmaya kadar, Türkiye için önemli dijital gündem maddeleri var. Mikro girişimcileri ve yaratıcıları hem servis hem de maddi olanaklarla beslemek, Komünite’nin fonlarının ana fonksiyonu olmaya devam edecek. Bunun yanında, Türkiye şartlarına lokalize edilmiş farklı bir “venture building” modeli ile ortaya koyduğumuz Omnicourse başarı hikayesini, başka girişimlerle devam ettirmek için çalışmalar da yapıyoruz. Türkiye’nin hizmet ekonomisinden seri üretim ekonomisine geçiş sürecinde, ürettiği ürünleri katma değerli olmasına rağmen maaşını Türk Lirası ile kazanan ve Türk Lirası yaşayan yaratıcı profesyoneller ve mikro girişimciler, zaten sıkışmakta olan yaratıcı sektörlerden kaçmanın yollarını arıyor. Dünyada da durum farklı değil, ancak Türkiye’nin, yaşıyor olduğu döviz krizi dolayısıyla özel bir durumu var. Dijital ürünler, kendinden katma değerli olduğu için, Komünite yaratıcılara bir çıkış yolu sunuyor. Önümüzdeki yılların Türkiye için en sıcak girişimini ortaya koyduğuma inanıyorum.” dedi.

Yaratıcı ekonomisinin büyüklüğünün 2021 yılında yaklaşık 100 milyar dolar olduğu düşünülüyor. Sadece 2020 yılında kendini “Creator” olarak niteleyen insanların sayısı dünya çapında 660 bin arttı ve 2021 yılında bu artışın 2 milyona çıktığı düşünülüyor. Z kuşağının geleneksel çalışma anlayışını kökten değiştirdiği ve her gün biraz daha fazla insanın sabah 9 akşam 5 kıskacından kurtulmaya çalıştığını göz önüne alırsak, Türkiye’nin de bu dönüşümden etkilenmemesi mümkün olmayacak.

Xiaomi, yılda 300.00 elektrikli araç üretebilecek bir tesis inşa ediyor

Geçtiğimiz Mart ayında elektrikli otomobil üretimine giriş yapacağını duyuran Xiaomi, yıllık üretim hedeflerine dair bir açıklama yaptı. Ekonomik kalkınma ajansı Beijing E-Town, Xiaomi’nin Pekin’de yılda 300.000’e kadar araç üretebilecek bir elektrikli otomobil fabrikası kuracağını doğruladı. İki aşamada inşa edilecek olan tesis, 2024 yılında seri üretime başlayacak.

Xiaomi’nin elektrikli araçlarıyla ilgi henüz yeterince açıklama yapılmamış olsa da, şirketin bu alana ciddi yatırımlar yaptığını söylemek mümkün. Geçtiğimiz Ekim ayında önümüzdeki 10 yıl içinde elektrikli otomobil alanı için toplam 10 milyar dolar yatırım yapacağını duyuran firma, yeni modelini 2024’ün ilk yarısında piyasaya süreceğini açıklamış, ancak geliştirdiği araç ile ilgili herhangi bir detay paylaşmamıştı. Çinli teknoloji şirketi son yaptığı açıklamada ise, yılda 300.000 elektrikli araç üretebilecek ve merkezi Pekin’de olacak bir tesis kurmaya hazırlandığını açıkladı.

Xiaomi Automobile Co. Ltd. adıyla kurulan şirketin CEO’su Xiaomi Group kurucusu olan Lei Jun olacak. Deneyimli çalışanlara ihtiyaç duyduklarını belirten şirket, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, 500 kişiye bu alanda istihdam sağlayacağını belirtmişti. Araştırma ve satış bölümlerini Pekin’de kuracak olan Xiaomi, otomobil satışına yardımcı olmak için perakende mağazalarını kullanmayı planlıyor.

Apple, Huawei ve diğer birkaç şirket, elektrikli araçlar geliştirme planları yaptıklarını duyurmuşlardı. Dolayısıyla Xiaomi, elektrikli araç üretimine girme fikrini düşünen ilk teknoloji şirketi değil. Şirket, yalnızca Nio ve Xpeng gibi Çinli rakipleriyle değil, Tesla gibi önemli yabancı otomobil üreticileriyle de rekabet eden ana akım bir elektrikli otomobil üreticisi olmayı planlıyor. İlk modeller ve şirketin stratejik uluslararası genişleme hamlelerine dair birçok bilinmeyen olsa da, Xiaomi’nin önümüzdeki yıllarda elektrikli otomobil sektöründe adından sıkça söz ettireceğini söylemek mümkün.

Gamer Arena’nın yeni token’ı GAU Token ön satışa sunulduktan 3 dakika sonra tükendi

Global ölçekte 176 milyar dolar hacme sahip oyun sektörü her geçen yıl astronomik ölçüde büyüme gösteriyor. Bu büyümenin etkisi oyun sektörü etrafındaki birçok sektöre de pozitif etki sağlıyor. Oyun sektörüyle benzer büyüme gösteren kripto para sektörü de son yılların önemli sektörleri arasında yer alıyor.

Türkiye’nin en büyük kripto para borsalarından ICRYPEX ile oyun sektörünün yerli girişimlerinden Gamer Arena iş birliği ile GAU Token piyasaya çıktı.

Ön satış saatiyle birlikte yoğun ilgi gören GAU Token’ın ön satışa ayrılan 50 milyon adedi 3 dakika gibi kısa bir sürede tükendi. Gamer Arena içerisinde de kullanılabilecek olan GAU Token, rekabetin yüksek olduğu e-spor düellolarında kullanılacak. Birbirinden çekişmeli oyun turnuvalarının ve bireysel maçların düzenlenebileceği, 300 binin üzerinde üyesiyle dev bir oyun platformu olan Gamer Arena’da GAU Token ile özel maçlara katılım sağlanabilicek.

176 milyar dolarlık oyun sektörüne Türk hamlesi olarak öne çıkan iş birliği on yıllık uzun soluklu bir anlaşmayı kapsıyor. Toplamda 500 milyon adet olarak çıkarılan GAU Token, Ethereum ağıyla ve ERC20 protokolüyle üretiliyor.

En hızlı ön satış süreci GAU Token ile oldu

Dakikalar içerisinde tükenen GAU Token ön satışıyla ilgili konuşan ICRYPEX CEO’su Gökalp İçer, “GAU Token son dönemlerde hayata geçirdiğimiz en önemli listelemelerden biriydi. Altay Fan Token ve Edis Fan Token projelerinde olduğu gibi GAU Token da ön satış tarihinin bitiminden önce tükendi. Farklı olarak GAU Token’ın ön satış için ayrılan bölümünü saatler içerisinde değil dakikalar içerisinde yatırımcılarla buluşturduk. Oyun ekosistemi dev bir ekosistem ve her geçen gün büyüyor. Dünyada ve ülkemizde büyük talebi olan genç ve devasa bir sektörden bahsediyoruz. Kripto para sektörü gibi geleceği kurgulayan bir sektörle iş birliği içerisinde olmak GAU Token’ın bu ön satış başarısını öne çıkarıyor. Sırada halka arz süreci var ve GAU Token’ın hem Gamer Arena kullanıcıları hem de kripto para yatırımcıları tarafından aynı ilgiyi göreceğini öngörüyoruz.” dedi.

3 dakikada ön satış adedi olarak sunulan 50 milyon token’ın tamamı tükenen GAU Token’ın halka arzı ise 0,25 TL’lik satış fiyatıyla 26 Kasım 2021 saat 00.00 itibarıyla başlayacak.

Gamer Arena GAU Token Nedir?

Gamer Arena Utility Token, Gamer Arena tarafından geliştirilmiş, dijital rekabetin yepyeni bir boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Benzersiz bir “utility token” olan Gamer Arena Utility Token, kısaca GAU Token, Gamer Arena dijital oyun, e-spor ve rekabet platformu içerisinde yüz binlerce kullanıcı tarafından aktif olarak kullanılacak.

Kolektif House, iki yeni lokasyonunu Ataşehir ve Çağlayan’a açıyor

Geliştirdiği yenilikçi çözümlerle iş hayatının dönüşümüne liderlik eden Kolektif House, Anadolu ve Avrupa yakasında şehrin kalbinde yer alan yeni lokasyonlarını açmak için gün sayıyor.

Aralık ayında Çağlayan’da Mint Metro ve Ataşehir’de My Office lokasyonlarının kapısını aralamaya hazırlanan Kolektif House, yeni lokasyonlarında da şirketlere ve bireylere özgür bir çalışma ortamı sunacak. Yeni nesil mimarisi, ekipteki kişi sayısına göre değişebilen çalışma alanlarıyla her türlü konforun düşünüldüğü Mint Metro, metroya ve Çağlayan Adliyesi’ne sadece 1 dakika mesafede bulunuyor.

Ülker Sports Arena, Bulvar 216, Palladium AVM, İstanbul Finans Merkezi gibi merkezi yerleşmelere çok yakın bir mesafede ve otoyol bağlantısına oldukça yakın bir konumda yer alan My Office ise paylaşımlı çalışma, dinlenme, sosyalleşme, odaklanma ve kitchenette alanlarının yanında teras imkânı ile ferah ve gün ışığı bol çalışma ortamı sunuyor.

Düşük maliyet, yüksek verimlilik, geniş network ağı

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kolektif House Kurucu Ortağı ve CEO’su Ahmet Onur şunları söyledi: “Küresel salgın iş hayatının dinamiklerini tepeden tırnağa değiştirdi. Esnek çalışma, çalışma kültürünün vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Günümüzde küçük büyük fark etmeksizin tüm şirketler ön yatırım gerektirmeyen ve ofis için gerekli temel hizmetleri A’dan Z’ye sunan esnek ofis çözümlerini tercih ediyor.

Esnek ofis çözümleri geleneksel bir ofise kıyasla ortalama yüzde 20 ila 40 arasında tasarruf imkânı sunarken hem bireylere hem de şirketlere çalışacakları alanı belirlemede özgürlük sağlıyor. Hem fikir alışverişi hem de yeni iş ortaklıkları açısından kullanıcılarına geniş bir networking ağı sunan esnek çalışma alanları, aynı zamanda ilham veren tasarımlarıyla verimliliği ve motivasyonu büyük ölçüde artırıyor, yaratıcı düşünme gücünü tetikliyor. Mint Metro ve My Office’te de farklı ihtiyaçlara yönelik yenil nesil çalışma alanlarını bir arada topladık.”

“Her ihtiyaca uygun çözüm sunuyoruz”

Kolektif House olarak hibrit çalışma sistemindeki dönüşüme “her ihtiyaca uygun” yeni nesil esnek ofis çözümleriyle öncülük ettiklerini ve bu yeni yapıda dönüşen şirketlere ev sahipliği yapmayı sürdürdüklerini vurgulayan Ahmet Onur “Bugün paylaşımlı çalışma alanlarında Hazır Ofis, Gezgin, Sabit Masa, Sanal Ofis ve Dijital Üyelik olmak üzere 5 farklı çözüm ile hizmet veriyoruz. Bu üyelik modellerinde üyeler farklı lokasyonlardaki ortak çalışma alanlarında dilediğince çalışabiliyor. Buna ek olarak Kolektif ekosistemiyle networking imkânına kavuşuyor. “Kullandığın kadar öde” sistemimiz ile de ihtiyaca yönelik ek günlük ofis ve toplantı odası kullanımı alabiliyor. Kurumsal çözümlerimiz arasında ise Kolektif Enterprise ve Kolektif Suites bulunuyor. Bugün Groupe PSA Türkiye’den iyzico’ya, Nielsen’den Facebook İstasyon’a, Hopi’den Vodafone’a kadar pek çok şirketin çalışma alanlarının dönüşümünü üstlendik. Bugün gelinen noktada dönüşüm sürecinde pek çok kurumun tercih ettiği stratejik bir ortak olmayı başardık. Yenilikçi çözümlerimizle birey ve şirketleri özgürleştirmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Ünlü şarkıcı Can Bonomo, NFT dünyasına adım atmaya hazırlanıyor

Dijital resim, video ve içeriklerin sınırlı sayıda üretilmesi ile değerlenen NFT dünyası gün geçtikçe kalabalıklaşmaya devam ediyor. Ünlü isimlerin pek çoğunun ilgisini çeken bu konunun geleceğini oldukça parlak görecekler ki ünlü isimler, bu taraftaki yatırımlarını da gün geçtikçe arttırıyor.

Ünlü komedyen Cem Yılmaz çizdiği NFT ürünler ile OpenSea platformunda rekor fiyata satılmış, Nurgül Yeşilçay ve Mesut Özil gibi isimler de NFT dünyasında adım atmışlardı. Son olarak bu dünyaya adım atan isim Can Bonomo oldu. Ünlü şarkıcı, Instagram üzerinden duyurduğu konu hakkında sadece ufak spoiler veriyor.

Anakronizm temalı NFT’leri ile pazar yerine adım atacak Bonomo, geçtiğimiz hafta ‘Dağ’ şarkısı ile müzik piyasasında gündeme gelmiş ve bu yükselişi NFT haberiyle de bir süre daha devam ettireceğe benziyor. Anakronizm dediğimiz kavramı ise şu şekilde tanımlamak mümkün: “Nesne veya olayların kendi gerçek zaman ve mekanlarından kopartılıp farklı bir çerçeveye oturtulmasıdır”.

Paylaşımında “An Anachronist NFT Drop” yazısı ile piyasaya adım atan Can Bonomo, koleksiyonun içerisinden 5 adet görselin de ufak bir ön izlemesini yapıyor. Koleksiyonun ne zaman satışa sunulacağını açıklamayan ünlü şarkıcının 2015 yılında gerçekleştirdiği sergisinde yer verdiği parçaları dijital olarak yer vermesi bekleniyor. Şayet incelendiğinde Napolyon’u içeren sanatçının eseri, duyuru görselinde de yer alıyor.

2021 yılında Eurovision’da Türkiye’yi temsil eden Can Bonomo’nun en popüler şarkısı ise Love Me Back olarak karşımıza çıkıyor. Yayınlayacağı NFT koleksiyonu ile hızla büyüyen NFT sektörüne değer kazandıracak Can Bonomo’dan sonra hangi ünlü ismin bu piyasaya adım atacağı ise merak konusu.

Hindistan’daki genç müşterilere odaklanan fintech girişimi Slice, 220 milyon dolar yatırımla unicorn oldu

Hindistan’ın gençlerine odaklanan Bangalore merkezli fintech girişimi Slice, pazartesi günü yaptığı açıklamada, 220 milyon dolar yatırım alarak 1 milyar dolar değerlemeye ulaştığını açıkladı.

Tiger Global ve Insight Partners tarafından ortaklaşa yönetilen B Serisi finansman turuna, Sunley House Capital, Moore Strategic Ventures, Anfa ve mevcut yatırımcılardan Gunosy, 8i ve Blume Ventures gibi isimler katılım sağladı. Haziran ayında kapattığını duyurduğu bir finansman turunda 200 milyon doların altında bir değerlemeye sahip olan Slice, 5 ay gibi kısa bir sürede unicorn girişimler arasında yerini almayı başardı.

Ülkedeki teknoloji konusunda bilgili genç profesyonellere yönelik bir dizi kart sunan Slice, büyük ancak henüz yeterince kullanılmamış Hindistan’daki kredi kartı pazarına hitap ediyor. Şirket, Y kuşağı için finansal deneyimi yeniden tasarlamak amacıyla akıllı, basit ve şeffaf bir finansal platform oluşturmayı hedeflediğini söylüyor. Müşteri tabanı genç kullanıcılardan oluşan şirket, müşterilerinin yaş ortalamasının 27 olduğunu belirtiyor. 5 milyonun üzerinde kayıtlı bir kullanıcı tabanına sahip olan Slice, her ay 200.000’den fazla kart çıkardığını iddia ediyor.

Girişim, Slice müşterilerine, faturalarını üç aya yayılan birden fazla taksitle ücretsiz olarak ödeyebilme imkanı vermenin yanı sıra çok sayıda marka ile yapılan alışverişlerde indirimlere erişim gibi bir dizi özellik sunuyor.

Şirket, yaptığı açıklamada, yeni sermayesini ürün tekliflerini genişletmek için kullanacağını söyledi. Slice ayrıca önümüzdeki aylarda perakende bankaların koalisyonu tarafından geliştirilen ve Hintli kullanıcıların çevrimiçi işlem yapmasının en popüler yolu olan bir ödeme aracı olan UPI için destek başlatmayı planlıyor.