Ana Sayfa Blog Sayfa 333

Afrika’daki restoranlar için gıda tedariki sağlayan Vendease, 30 milyon dolar yatırım aldı

Afrika’daki restoranların müşterilerine hitap edebilmek için malzeme satın almasına, finansal hizmetlere kolayca erişmesine ve işletme içi operasyonlarını güçlendirmesine yardımcı olan Vendease, 30 milyon dolar yatırım aldı. Girişim, yatırımla beraber Nijerya ve Gana’daki faaliyetlerini büyütmek ve operasyonlarını genişletecek.

YC destekli gıda tedarik platformu, Seri A yatırım turunda 20 milyon dolar sermaye ve 10 milyon dolar borç turu düzenlendi. Yatırım turu, TLcom ve Partech tarafından ortaklaşa düzenlendi. Tura VentureSouq, Hustle fund, Hack VC, GFR Fund, Kube VC, Magic Fund ve Kairos Angels da katıldı.

Afrika’nın restoranları ve gıda işletmeleri, kıtada her gün 700 milyon insana yemek çıkarıyor. Ancak işletmeler, pahalı ve güvenilmez tedarik zincirleri ve tedarik verilerine sınırlı erişim sebebiyle yılda 100 milyar dolar kaybediyor.

Vendease’in dijital tedarik uygulaması, Nijerya ve Gana’daki 8 şehirde bulunan restoranların ihtiyacı olan ürünlere kolayca ulaşmasına yardımcı oluyor. Uygulama sayesinde 12 saat garantili teslimat ile açık piyasa fiyatlarından çok daha ucuza gıda malzemeleri satın almalarını kolaylaşıyor. Şirket, çiftlikten restorana gıda akışını otomatikleştiren, doğru veri dağıtımı yoluyla değer zinciri boyunca iş operasyonlarını optimize eden, israfı azaltan ve kârlılığı artıran bir işletim sistemi kuruyor. Restoran sahiplerinin uygulamayı indirmeleri, birkaç tıklamayla kayıt işlemini tamamlamaları sonucunda Vendease platformunun tüm avantajlarına kolayca erişebiliyor.

Girişim, işletmelerin büyümesi için çeşitli avantajlar da sunuyor. Vendease’in Şimdi Al-Daha Sonra Öde teklifi aracılığıyla işletmeler bütçe yönetimini kendilerine en uygun hale getiriyor.

Devam eden enflasyon krizi ve gıda arzındaki küresel kıtlığa rağmen, Vendease’in çözümleri kullanıcılar için önemli tasarruflar ve stok seviyeleri için istikrar sağladı. Son 12 ayda Vendease, platformu aracılığıyla 400.000 metrik tondan fazla gıdayı taşıdı. Ayrıca kullanıcılarının uygulama içinde 2 milyon dolardan fazla ürün satımı gerçekleştirdiği de açıklandı. Girişim sayesinde fazladan stoklamadan kaynaklanan israf, 485.000 dolar azaldı.

Vendease, son 12 ayda platformundaki kullanıcı sayısında 3 kat, gelirinde 5 kat artış sağladı. Yeni yatırımla beraber girişimin sunduğu hizmetlerin Afrika genelinde daha fazla restoran ve gıda işletmesine ulaşması planlanıyor.

Yerli teknoloji şirketi OPLOG, Esas Private Equity’den 11 milyon Euro yatırım aldı

Günümüzde markaların büyümesinin ardında kusursuz omni-kanal fulfillment (B2B ve e-ticaret lojistiği) deneyimi yatıyor. Yazılım ve robotik destekli fulfillment hizmeti sağlayan yerli teknoloji şirketi OPLOG, akıllı depolarında ürünleri stoklayarak siparişlerinizi hazırlıyor ve teslimat süreçlerini yöneterek markalara “uçtan uca fulfillment” hizmeti sağlıyor.

Yazılım ve robotik destekli omni-kanal fulfillment (B2B ve e-ticaret lojistiği) hizmeti sayesinde firmaların operasyonlarını avantajlı maliyetler ile yönetmesini sağlayan teknoloji şirketi OPLOG, çıktığı ilk yatırım turunda, yerli girişimler arasında bu yılın en büyük yatırımlarından birini aldı.

Getir, Insider, Libra ve Appsilon gibi önde gelen Türk girişimlerine yatırım yapmış olan Esas Private Equity liderliğinde gerçekleşen 11 milyon Euro tutarındaki yeni yatırım, hizmet ağının ilk etapta Avrupa’ya yayılmasında ve Türk robotu “TARQAN”ın dünyaya açılmasında kullanılacak. OPLOG yıl sonuna kadar, Avrupa’daki ilk pazarı İngiltere’de, robotik destekli fulfillment hizmeti vereceği bir depo açacak. Bu sayede 2023’te Amazon dışında Avrupa’da fulfillment merkezlerinde kendi ürettiği patentli robotik teknolojileri kullanan tek fulfillment şirketi olacak. Aynı zamanda Türkiye’den İngiltere ve Avrupa pazarına açılmak isteyen markalara da hizmet vermeye başlayacak.

OPLOG, ölçeklenebilir iş modelini dünyaya taşıyor

2013 yılında kurulan OPLOG’un geliştirdiği yazılım ve robotu ile Rossmann, Tupperware, Sony, E-Çanta, Touché Privé gibi kendi sektörünün önde gelen markalarının fulfillment operasyonlarını yönettiklerini belirten OPLOG Kurucusu ve CEO’su Halit Develioğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Pandemi sonrası dönemde e-ticaretteki yavaşlamaya rağmen, yıllık bazda sipariş karşılama oranında %91 artış gözlemledik. 300’ün üzerinde çalışanımız, mühendislik gücümüz ve fulfillment alanındaki deneyimimizle geliştirdiğimiz teknolojimizi, Esas Private Equity gibi önemli bir özel sermaye şirketi ile birlikte dünyaya açacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu dokuz yılda tamamen öz kaynaklarımızla ölçeklenebilir ve büyümeye açık bir yapıya kavuşturduğumuz iş modelimizi, aldığımız yatırımla başta Avrupa pazarı olmak üzere dünyaya taşıyacağız. İlk etapta Avrupa’daki 10 ülkede tamamen kendimize ait fulfillment depoları açmayı hedefliyoruz. Yeni açılacak depolar ile birlikte binin üzerinde kişiye istihdam sağlayacağız. Aramıza katılacak yeni ekip arkadaşlarımızın yüzde 30’undan fazlası ise teknoloji ve yazılım kadromuza dahil olacak” dedi.

“Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı payını artırmaya katkı sunuyoruz”

Dünyada kendi robotunu üreten ilk ve tek fulfillment şirketi olduklarını ifade eden Develioğlu, “Kargo firmaları ve e-ticaret pazar yerleri ile entegre çalışan yazılımımız ile sipariş yönetiminin tek platform üzerinden yapılmasını sağlarken, kendi ürettiğimiz lojistik robotumuz TARQAN ile sipariş karşılama hızı ve doğruluğu alanlarında standartları yeniden belirliyoruz. Aldığımız yatırımla birlikte en önemli hedeflerimizden biri de TARQAN’ı dünyaya açmak olacak. Fulfillment alanında Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç ederken, ülkemizin yüksek teknoloji ihracatı payını artırmaya da katkı sunacağız” diye konuştu.

“OPLOG’un global e-ticaret sektöründe yaratacağı etkide pay sahibi olmaktan mutluluk duyuyoruz”

OPLOG’a olan yatırımları ile ilgili Esas Private Equity, şunları belirtti: “Türk teknoloji startup ekosisteminin her geçen gün güçlendiğinin önemli bir örneği olan OPLOG’a yatırım yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Halit Develioğlu’nun e-ticaretin geleceği hakkındaki vizyonu ve OPLOG’un yazılım ve robotik teknolojilerinin lojistik içerisinde yer alması için göstermiş olduğu gayretler, yaptığımız bu yatırımın değerini artırıyor. Lojistiğin geleceğini OPLOG ile birlikte şekillendirecek olmaktan heyecan duyuyoruz.”

Samsung, Hindistan için iki farklı kredi kartını kullanıma sundu

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, dünyanın en büyük ikinci internet pazarı Hindistan için iki farklı kredi kartını kullanıma sundu. 50’den fazla şirketin yer aldığı Hindistan pazarında rekabetin daha da kızışacağı tahmin ediliyor.

Samsung Axis Bank adıyla gelen kredi kartları için şirket, Mumbai merkezli Axis Bank ve global ödeme işlemcisi Visa ile ortaklık kurduğunu açıkladı. Şirket yetkilileri, Yeni Delhi’de düzenlenen etkinlikte, Samsung ürünlerini ve hizmetlerini bu iki kartla birlikte satın alan tüketicilerin “yıl boyunca” %10’luk bir geri ödeme alacağını söyledi. Geri ödemenin Signature kart için yıllık 10.000 Hindistan rupisi (123$) ve Infinite kart için de 20.000 Hindistan rupisi (246$) ile sınırlı olduğu açıklandı.

Hindistan’ın en büyük ikinci akıllı telefon satıcısı olan Samsung, müşterilerine kredi kartlarıyla “heyecan verici” alışveriş ve ödeme seçenekleri de sunacağını söyledi. Yöneticilerin yaptığı açıklamalara göre kredi kartlarının özellikle daha küçük Hint şehir ve kasabalarındaki tüketicilere hizmet edecek.

Samsung’un Hindistan’da bankacılık sektörüne giriş yapması oldukça riskli görünse de pazardaki fırsatları en iyi şekilde değerlendireceği tahmin ediliyor. Müşteriler, kartları aracılığıyla yaptıkları harcamalar için ödüller kazanacak ve yemek dağıtım hizmeti Zomato, moda e-ticaret Myntra, çevrimiçi market Bigbasket ve Urban Company dahil olmak üzere birçok yerel firmalardan oluşan kampanyalardan kolayca yararlanabilecekler.

Bankalar ve markaların ortak markalı kartları genellikle banka, ortak marka ve müşteriler için kazan-kazan sistemini en iyi şekilde yansıtıyor. Çünkü bir markanın ileri düzey kullanıcıları, markanın daha fazla ürününü satın alıp para harcadıkça hediyeler kazanmasını da sağlıyor.

Samsung Güney-Batı Asya Başkanı ve CEO’su Ken Kang, “Samsung olarak, inovasyonun gücüyle tüketicilerimizin hayatlarını yeniliklere dönüştüreceğimize inanıyoruz. Visa tarafından desteklenen Samsung Axis Bank Kredi Kartı, sektör lideri özellikleriyle müşterilerimizin Samsung ürünlerini satın alma ve hizmetlere harcama şeklini değiştirecek olan Hindistan’a özgü bir yeniliğimiz oluyor. Bu konuda kontrolü tüketicilerimizin ellerine bırakabildiğimiz için heyecanlıyız.” dedi.

Şirket, kredi kartları için müşteri başvurularının çok yakında kabul edilmeye başlayacağını açıkladı.

Berlin merkezli SaaS girişimi Workist, 9 milyon euro yatırım aldı

Şirketlerin idari çalışma yüklerini azaltmak ve daha kolay hale getirmek isteyen Workist, yapay zeka destekli iş çözümlerini geliştirmek için 9 milyon euro yatırım aldı. Yatırımla beraber Berlin merkezli girişim, sunduğu çözümleri global B2B şirketleriyle buluşturarak daha büyük pazarlara genişlemeyi planlıyor.

Büyük ya da küçük ölçekli fark etmeksizin neredeyse tüm şirketlerin ortak noktası sıkıcı evrak işleri oluyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital ortamda kolayca yapılan birçok iş hala fiziksel ortamda uzun sürerek yapılıyor. Workist’in amacı uzun süren bu işleri kısa sürede ve kolayca yapmayı sağlamak oluyor. Girişim, bu süreci otomatik hale getirmek ve dijital çağa uygun hale getirmek istiyor.

Berlin merkezli ekip, B2B işlemlerine ilişkin tüm belge işleme aşamalarını otomatikleştirmeyi sağlıyor. Workist’in yapay zeka yazılımı WorKL, satın alma siparişleri, faturalar ve teslimat faturaları gibi iş belgelerini analiz ederek ticari işlemleri tamamen otomatikleştirmek için ilgili tüm bilgileri otomatik olarak işliyor.

Workist, otomasyonu geliştirmek ve iş süreçlerini daha verimli ve uygun maliyetli hale getirmek için yapay zeka kullanarak bunu değiştirmeyi hedefliyor. Workist’in çözümü, özellikle orta ölçekli şirketler için uygulanması kolay ve diğer kurumsal BT yazılımlarının yanı sıra çok sayıda ERP ve CRM sistemiyle uyumlu olması sayesinde dikkatleri üzerine çekiyor. Workist sadece iki yılda 50’den fazla müşteriye ve yedi haneli gelire ulaştı.

Alexander Müller ve Dr. Fabian Brosig: “Workist’in çözümü ile gelen belgeler, formattan bağımsız olarak tamamen otomatik ve manuel yazma olmadan kolayca işlenebiliyor. Workist, mevcut süreçlere hızlı bir şekilde uyum sağlar ve farklı şirketlerdeki ERP sistemleri arasında bir tür akıllı bağlantı oluşturuyor.”  dedi.

Deutsche Bahn, PepsiCo, Zentis ve Brennenstuhl gibi şirketler, girişimin çözümüne şimdiden güveniyor. Düzenlenen Seri A yatırım turu, Earlybird Venture Capital tarafından yönetildi ve 468 Capital ve LEA Partners gibi önemli yatırımcılar yatırım turuna katıldı. Bu yatırım turuyla beraber Workist toplamda 12 milyon euro yatırım aldı. Yeni yatırımla beraber ürün ve teknoloji ekibininin güçlendirilip ve uygulamaların daha fazla genişletilmesi planlanıyor.

Yerli dalış bilgisayarı Mikrosub, 6 milyon TL hedefle kitle fonlama yatırım turuna çıktı

Su altı elektroniği konusunda üstün teknolojili ürünler tasarlayıp üretimini sağlamak amacıyla 2018 yılında kurulan Mikropix firmasının geliştirdiği Türkiye’nin ilk ve tek dalış bilgisayarı Mikrosub, fonbulucu platformunda yatırımcılarını arıyor.

Dalışı daha konforlu ve güvenli hale getirmek, av verimliliğini arttırmak, turistik dalış modları ile ilk defa dalış yapan turistlerin dalış sporunu sevmelerini sağlamak ve sualtı elektroniği ürünleriyle ülkemiz dalış ekonomisini canlandırmak misyonuyla ticarileşmeye hazırlanan Mikrosub, 6 milyon TL fon talebiyle şirket bedelsiz paylar dahil paylarının %16,2’sini arz edecek. Yatırım turu 25 Kasım’a kadar devam edecekken, turun başlama tarihi olan 26 Eylül Pazartesi saat 10.00 itibari ile 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara %20 fazladan pay verilecek.

Girişimin kuruluş ve gelişim hikayesi hakkında bilgi veren Mikrosub Kurucu Ortağı Murat Ünal, “Mikrosub fikrini uzun yıllardır dalış sporu ile ilgilenen mühendislerden oluşan bir ekiple birlikte geliştirdik. Amacımız elektronik tasarım alanındaki bilgi birikimimizi, dalış hobimiz ile birleştirmek, bu alanda yeni bir iş modeli ortaya çıkarmak ve yerli bir üreticiyi pazara kazandırmaktı. Zira dalış için en önemli ekipmanlardan birisi olan dalış bilgisayarları konusunda ülkemiz maalesef yurt dışına bağımlı durumda. Bu kapsamda KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon Destek Programı ile Türkiye’nin ilk ve tek dalış bilgisayarını tasarlayarak, ülkemizin bağımlı olduğu bir alan için millileştirme çalışmasının da ön adımlarını atmış olduk. Yüksek çözünürlüklü Amoled ekranı, şık tasarımı, kolay değiştirilebilir renkli kordonları ile dalış ve günlük kullanım için ideal olan Mikrosub ürünümüz, konforlu ve güvenli bir dalış için gerekli olan tüm donanımı sağlayan patentli bir ürün” ifadelerini kullandı.

“Dünyada bizim gibi kiralama hizmeti veren dalış bilgisayarı üreticisi yok” 

Dünyada dalış sporlarıyla ilgilenen 27 milyon aktif dalgıç olduğunu belirten Murat Ünal, dünyada yılda 2,7 milyon dalış bilgisayarı üretildiğinin altını çizerek yıllık 1,6 milyar dolarlık hacim yaratan pazarın %1.2’sine ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Satış ve kiralama olmak üzere iki ayrı modelle çalışacaklarını aktaran Ünal, “Kiralama modelimizin hedef kitlesi olan turist dalışları, her yıl yaklaşık 20 milyon dalış anlamına geliyor. Sadece Antalya’nın Kemer ilçesinde pandemiden önce her yıl 100 bin adet turist dalışı yapılmaktaydı. Hedefimiz tüm dünyada, her yıl 2 milyon kişiye dalış bilgisayarımızı kiralamak yönünde. Dünyada bu şekilde kiralama hizmeti veren hiçbir dalış bilgisayarı üreticisi bulunmadığı için son derece proaktif davranarak hayata geçirdiğimiz modelimizle önemli bir katma değer üreteceğiz” dedi.

Canlı müzik performans ve eğlence uygulaması Musixen, Nijerya ve Meksika pazarına açıldı

Türkiye’nin adını YouTube, Instagram, Spotify, Facebook gibi devlerin arasına sokarak, dijital canlı müzik ve sahne sanatları performanslarının yer aldığı global bir içerik platformu olmak adına çalışan Musixen, Azerbaycan’dan sonra Nijerya ve Meksika pazarlarına da açıldı.

Geçtiğimiz yıl Azerbaycan’ın popüler sanatçılarının platformda yer almasını sağlayarak, bölgede etkin bir bilinirlik elde eden  Musixen, kısa bir süre önce Nijerya’daki müzisyenlerin deneme yayınlarına başladı ve 400’den fazla müzisyen başvurusu aldı. Sahra Altı Afrika bölgesi içerisinde Nijerya’nın nüfus yoğunluğu, baskın geleneksel kültürü, geniş etki alanı, ticari potansiyeli ve kıta dışında en büyük diasporası olan ülke konumunda olması  nedeniyle stratejik bir değeri olduğunu söyleyen Musixen Kurucusu Çağrı Bozay, “Nijerya’da başlattığımız bu genişleme faaliyeti bizim için son derece önemli.

Zira Nijerya özelinde başlattığımız Afrika açılımımızla yerel partnerimizle birlikte üç yıllık süreçte 2,5 milyon kullanıcı ve 17 bin müzisyene ulaşarak bölgeyi kucaklayacağımıza inanıyoruz” dedi. Yakın zamanda Meksika pazarına da girerek   operasyonlarını müzik ve eğlence kültürü gelişmiş düzeyde olup Türkiye ile benzer özellikleri bulunan Güney Amerika kıtasına taşıdıklarını belirten Çağrı Bozay, Meksika’da kısa vadede  13 bin müzisyen ile 2 milyon kullanıcının Musixen bünyesine  dahil olmasını hedeflediklerini ifade etti.

Musixen’i Türkiye haricindeki ülkelerde ön plana çıkaracak farklı özelliklerin başında, sunulan kültürel çeşitlilik ve uygulama içinde yerel unsurlara yer verilmesi olduğunun altını çizen Bozay,  “Uygulamayı kullanan ve canlı yayınlara katılan kullanıcılar, izlediği sanatçının mensup olduğu kültürel çeşitliliğe ait oyunlaştırılmış dijital hediyeleri sanatçıya gönderebiliyorlar. Örneğin Türkiye’de nasıl eğlence mekanlarında sanatçılara gül döktürebiliyorsak, Meksika’da mariachi şapkası, marakas, kaktüs, taco; Nijerya’da yerel kültürde önemli bir yeri olan Afrika maskları, yerel enstrümanlardan udu, dun dun, bata  ve yiyeceklerden  chow jollow rice kullanıyoruz.

Bu sayede hem kullanıcılar hem de müzisyenler özelinde kendi kültürlerinin önemli unsurlarını uygulama içinde sunuyoruz ve bu da belirli bir kapsayıcılık sağlayarak ortak bir dil oluşturuyor. Öte yandan farklı ülkelerden kullanıcı ve müzisyenleri aynı uygulama üzerinde bir araya getirerek,  yerel müzik türlerinin dünyanın apayrı coğrafyalarında yaşayan kişiler tarafından bilinmesi konusunda önemli bir rolümüz var. Bu kültürel misyonu koruyarak Musixen’i dünyanın dört bir yanına taşımak en büyük idealimiz” sözlerini kaydetti.

Biri Mersin ikisi Diyarbakır’dan 8 Türk genci dünyaca ünlü vakfın listesinde ilk 100’e girdi

Schmidt Futures ve  Rhodes Vakfı bu yılın 100 Rise Global Kazananları listesini açıkladı. Tüm dünyada 15-17 yaş arasındaki 100 gencin belirlendiği listede Türkiye’den de 8 öğrenci yer aldı. Rise, tüm dünyada bir fırsata ihtiyacı olan zeki gençleri bularak insanlığa hizmet vermeye yönelik çalışmalarında onlara ömür boyu destek veriyor. Schmidt Futures’ın amiral gemisi olan program, Eric ve Wendy Schmidt’in inisiyatifleriyle yetenek gelişimine yönelik olarak kullanılmak üzere gençlere 1 milyar ABD doları kaynak sağlıyor.

2022 Rise Global Kazananları arasında, kısıtlı imkanlara sahip çocuklar arasında okuryazarlığı desteklemeyi hedefleyenler, biyo bilişim yardımıyla Alzheimer’s ilaçlarının etkisini önceden kestiren gençler yer alıyor. Ayrıca anemi ile mücadele eden sürdürülebilir bir sakızlı vitamin geliştiren; toplumları akıl sağlığına yönelik önyargılar konusunda eğiten gençler ve daha birçokları da bu yılın kazananları arasında bulunuyor. Bu yıl 22 yeni ülkenin dahil edildiği global programa, şimdiye kadar farklı geçmişlerden gelen 170 ülkeden gençler başvuruda bulundu.

Listeye giren Türk öğrencilerin sayısı 3’ten 8’e yükseldi

Schmidt Futures, istisnai insanların dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine erkenden yatırım yapmayı misyon olarak benimsiyor. 15 ila 17 yaş arası gençlere yatırım yapan ve hayat boyu onların yanında duran Rise, Schmidt Futures’ın portföyünde yeteneğe yapılan en erken ve en uzun yatırım olma özelliğini taşıyor. 100 Rise Global Kazananları listesinde geçtiğimiz yıl Türkiye’den 3 genç yer alırken bu yıl sayı 8’e yükseldi. 

Türkiye’den 2022 yılında 100 Rise Global Kazananları ve Projeleri:

  • Adanur Nas (Diyarbakır): Adanur, işitme engelli öğrenciler için önemli tabirleri seslendiren bir web sitesi ve uygulama tasarladı. Aynı zamanda bir kitapçık hazırladı, okulunda konferanslar gerçekleştirdi ve işitme engelli çocuklara robotik dersleri de verdi. 
  • Dila Öner (İstanbul): Dila, görme engelli öğrenciler için ücretsiz bir sesli kitap web sitesi tasarladı ve bir kitap kulübü kurdu.
  • Efe Sakarya (Diyarbakır): Efe, alg sistemi ile hidrojen sülfitin neden olduğu zehirlilik düzeyini ölçmeye ve azaltmaya yarayan bir cihaz geliştirdi.
  • Elif Naz Yılmaz (İstanbul): Elif, akıl sağlığının önemi hakkında azınlık gruplarına ücretsiz seminerler veren Kırık Kalpler Hareketi’ni kurdu ve kaynak toplamak amacıyla bir NFT koleksiyonunu hayata geçirdi.
  • Emrullah Dorukhan Çakır (İstanbul): Emrullah, planlama becerilerini uygulamak için dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu bulunan çocuklar için Bilişsel Davranışçı Terapiye dayanan bir rol canlandırma oyunu tasarladı.
  • İdil Doğa Türkmen (Mersin): İdil, gelecekteki uzay araştırmalarının yolunu açmak için bir elektromıknatıs ve ayın yerçekiminin yardımıyla uzay çöplerini toplamak için bir yöntem geliştirdi.
  • Lütfü Heysem Kızıloğlu (İstanbul): Lütfü, çocuklara doğa sevgisini aşılamak ve sağlığı destekleyecek daha doğal alanlar yaratma çalışmalarına şehirleri de dahil eden bir uygulama geliştirdi.  
  • Zeynep İpek Kayalı (İstanbul): İpek, akıl sağlığı konusunda sıkıntı çeken gençlere değişimin yaşamlarımızın doğal bir parçası olduğunu anlamalarına yardımcı olan bir kısa hikaye ve çizimlerden oluşan Sürekli Değişen Ağacı yarattı.

Schmidt Futures eş kurucusu Eric Schmidt programla ilgili olarak; “Her yerde olağanüstü dehaya sahip insanlar arıyoruz, zira dehanın en zorlu sorunlara uygulandığında dünyanın iyileştirilmesinde kendi boyutlarının çok ötesinde bir etkisi olabilir. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek isteyen parlak gençlerden oluşan bir ağ kurmak Rise’ın temel hedeflerinden biri. Bugünün dünyasında gelişim, insanların birlikte çalışmasına bağlı” dedi.

Schmidt Futures eş kurucusu ve Schmidt Aile Vakfı başkanı Wendy Schmidt ise, “Bugünkü Rise Kazananları duyurusu bir sürecin sonunu değil, programdaki gençler için bir başlangıcı temsil ediyor. Eğitimlerine devam ettikçe ve iş birliği yapmanın yollarını buldukça, dünyayı iyi yönde değiştirmek için sahip olacakları fırsatlar da devam edecek. Dünyanın en zorlu sorunlarının çözümüne yardımcı olmak üzere yeteneklerini hep birlikte kullanarak geleceğin liderleri olacaklarına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Rise kapsamında seçilen yetenekler ve projeler gizli dehanın ortaya çıkartılmasına yardımcı olmak için geniş bir yelpazede tutuluyor. Program, çeşitli odak alanları, beceriler ve konularda dehayı tespit etmeyi hedefliyor. Rise, kuruluşundan bu yana 170’ten fazla ülkeden 150.000’den fazla kişiyi topluluğuna kattı ve 69 menşe ülkeden 200 kazanan seçti. 2022 Kazananları, kayıt yaptıran 120.000’i aşkın kişi arasından, her bir başvuru sahibi tarafından geliştirilen hizmet projelerinin bir akran ve uzman tarafından değerlendirilmesi ve grup mülakatlarının da aralarında yer aldığı titiz bir başvuru sürecinin ardından seçildi. 2022 Rise Global Kazananları sadece tıbbi inovasyondan akıl sağlığı ve eğitimine kadar değişen etkili projeleri ile değil aynı zamanda zorluklarla başa çıkmakta sergiledikleri güç ile de öne çıktılar. 

Global programdaki büyüme ile Schmidt Futures ve Rhodes Vakfı, bu yıl ilk kez Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Bulgaristan, Burkina Faso, Gana, İran, İsrail, İtalya, Japonya, Kazakistan, Lübnan, Libya, Myanmar (Burma), Paraguay, Polonya, Romanya, Sri Lanka, İsviçre, Tacikistan, Tunus ve Vietnam’dan da kazananları listesine aldı. 

Schmidt Futures CEO’su Eric Braverman programın amacını; “Dünyanın en zorlu sorunlarının cevaplarının dünyanın en parlak beyinlerinin hayal gücünde saklı olduğuna inanıyoruz. Rise, dünya çapında en iyi, en büyük ve en dayanıklı istisnai yetenek stoğunu yaratma ve yaşam boyu insanlara hizmet etme fırsatları ile yan yana getirme misyonumuzun ayrılmaz bir parçası” olarak tanımladı.

Oxford’daki Rhodes House Rektörü ve Rhodes Trust İcra Başkanı Dr. Elizabeth Kiss, ise “Parlak gençlerden oluşan böylesine derin bir havuzdan 100 Global kazananı seçmek oldukça güç bir işti ve seçim sürecinde bize yardımcı olan tüm ortaklarımıza son derece müteşekkiriz. En yeni Rise Kazananlarımız, dünyanın dört bir yanından geliyorlar ve onları bir araya getirmek ve sonrasında yaşam boyu sürecek olan toplumlarına hizmet etme ve daha iyi bir dünya inşa etme yolculuklarına yatırım yapmak için sabırsızlanıyoruz,” dedi. 

Rise’a başvuran herkes global bir toplumun parçası haline geliyor ve dünyanın dört bir yanındaki en az 40 ülkedeki ortaklardan fırsatlara erişim kazanıyor. En son Rise Global Kazananları, başkalarına hizmet etmek için çalışırken hedeflerine ulaşmalarında kendilerini güçlendirmek üzere ihtiyaca dayalı burslar, koçluk, kariyer geliştirme fırsatları, gelecekteki girişimlerine kaynak bulma potansiyeli, teknoloji paketleri ve daha fazlasını alacaklar. 

Tüm kazananların listesi için burayı ziyaret edebilirsiniz. 

Bir sonraki başvurular, Ekim 2022’de açılacak. 

Nasıl başvurulacağı ile ilgili daha fazla bilgi için, burayı ziyaret edebilirsiniz.

Aktif Bank iştiraki UPT’nin UPTION uygulaması, Avrupa Hesabı’nı kullanıcıları ile buluşturuyor

Aktif Bank iştiraki olarak dünya genelinde 176 ülkede, 400 binden fazla işlem noktasıyla hizmet veren uluslararası para transferi ve Türkiye’nin öncü ödeme ve elektronik para şirketi UPT’nin UPTION uygulaması, kullanıcılarına Avrupa’da IBAN tahsis etmeye başladı. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan müşterilerine Avrupa bölgesinde (tüm SEPA bölgesinde) geçerli bir IBAN tahsis eden UPTION, Avrupa Hesabı ile Avrupa’daki banka hesapları ile kolayca ve hızlı bir şekilde para transferi yapabilme imkânı taşıması açısından çok büyük kolaylık ve hız sağlıyor. 

 ‘Avrupa ile dijital iş yönetiminde en iyi çözüm: UPTION Avrupa Hesabı’

Avrupa’ya para gönderip Avrupa’dan para alan, işini tamamen dijital olarak yönetmek isteyenler için çok büyük avantaj sağlayan UPTION; yeni özelliği Avrupa Hesabı ile, dijital iş yönetiminde kolay ve hızlı çözümler sunuyor. UPTION Avrupa Hesabı özellikle Avrupa’ya hizmet sağlayan freelancer’ların, uzaktan çalışanların Avrupa’dan sağladıkları kazançlar için hızlı ve güvenli para transferini sağlayacak olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Günümüzde en popüler para kazanma yollarından birisi haline dönüşen freelance çalışanlar için bu özellik çok büyük fayda sağlayacak.

UPT Genel Müdürü Hakan Özat, “Avrupa bölgesinden paralarını almakta zorlanan önemli bir kitlenin sorununu anlayıp ihtiyaçlarını doğru şekilde karşılıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan kullanıcılarımıza UPTION’da ücretsiz bir şekilde Avrupa hesabı sağlayarak Avrupa bölgesinde (tüm SEPA bölgesinde) geçerli bir IBAN tahsis edeceğiz ve bu sayede kolay bir şekilde para transferi gerçekleştirebilecekler. Kullanıcılarımız bu sayede artık Avrupa ülkeleri ile yapacakları para transferlerinde direkt olarak UPTION Avrupa Hesabı’nı kullanarak büyük bir avantaj elde edecekler. UPTION kullanıcıları tutardan bağımsız olarak sadece 1 EUR ödeyerek Avrupa’dan para alıp Avrupa’ya para gönderebiliyor. Avrupa’dan ödeme alma veya Avrupa’ya gönderim yapmada daha uygun bir alternatif bulunmuyor. Günümüzde en popüler para kazanma yollarından birisi haline gelen freelance çalışma sistemi, her geçen gün pek çok yeni kişinin tercihi olmayı sürdürüyor. Biz freelance çalışan insanlara da çok büyük fayda sağlamış oluyoruz” açıklamalarında bulundu.

UPTION Avrupa Hesabı’na sahip olmak çok kolay

Avrupa’da hesap açmak isteyen kullanıcıların tek yapması gereken UPTION uygulamasına girip “Hesaplarım” menüsünden “Avrupa’da Hesap Aç” tuşuna basmak ve başvuruda bulunmak. Kısa süre içinde başvuru değerlendiriliyor ve sonucu ile ilgili bilgi veriliyor. UPTION Avrupa Hesabı ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kullanıcılar kolayca hesap açabiliyor, hesap açmak için oturum izni veya bizzat başvuru isteyen ülkelere gitmeye gerek kalmıyor ve Avrupa hesabındaki bakiye Türkiye’de kullanılıyor.  

UPTION Avrupa Hesabı sahibi olmak isteyen kullanıcılar hesap açarken herhangi bir ücret ödemiyor. Kullanıcıların hesabına para geldiğinde işlem başına 1 EUR, hesabından para çıkışı olduğunda ise işlem başına yine 1 EUR işlem ücreti alınıyor. 

‘UPTION Kart, yurt dışında kur çevirim ücretinden korunma olanağı sağlıyor’

Türkiye’nin lider para transferi şirketi UPT, finans sektöründe geliştirdiği hayatı kolaylaştıran inovasyonlarına hız kesmeden devam ediyor. UPT, Avrupa Hesabı ile birlikte piyasaya sürdüğü UPTION Kart ile istenilen hesaba (TL, USD veya EUR) anlık bağlanabilme imkânı sunarak yurt dışında yapılan harcamalarda kur çevrim ücretinden korunma imkânı sunuyor. Ayrıca UPTION Kart, Türkiye’de yaşayıp kart sahibi olamayan yabancılar içinse birikimlerini bir hesapta tutabilecekleri kart işlevi görüyor.

UPTION Kart’a yorucu ve zahmetli süreçler yaşamadan çok kolaylıkla ulaşılıyor. UPTION uygulamasından başvuru yaptıktan sonra isme özel kart adrese teslim ediliyor. Kuryeyi beklemek istemeyenler ise UPT şubelerinden veya anlaşmalı satış noktalardan UPTION Kart alıp uygulama üzerinden tanımlayarak kullanabiliyor. Ayrıca dileyen kullanıcılar uygulama üzerinden sanal kartını anında oluşturup kullanmaya başlayabiliyor.

Yurt içinde ve yurt dışında güvenle harcama yapma imkânı sağlayan UPTION Kart ile ilgili açıklamalarda bulunan Özat, “2021 yılında hayata geçen UPTION mobil uygulaması ile kişiye özel IBAN da vererek ciddi bir kolaylık sağlamıştık. Türkiye’de kayıtlı 1.2 milyon yabancı uyruklu kişi var. Türkiye’de ise 1 milyon Türk Vatandaşı yurt dışına para transferi yapıyor. Dolayısıyla 2.2 milyon kişi bizim direkt hedef kitlemiz oluyor. Biz bu kitleye para transferi konusunda çok ciddi kolaylık sağlamayı planlıyoruz.  Piyasaya çıkardığımız UPTION Kart ile de kullanıcılara tüm dünya üzerinden alışveriş yapma ve ATM’lerden para çekip yatırma hizmetini sunuyoruz. UPTION Kart’a sahip olan müşterilerimiz uygulama üzerinden dilediği zaman Türk Lirası, Dolar veya Euro hesaplarına kartını bağlayabiliyor. Bu sayede yurt dışında yaptıkları harcamalarda kur çevrim ücretinden kendilerini koruyabiliyorlar. Ayrıca UPTION Kart, Türkiye’de yaşayıp kart sahibi olamayan yabancılar içinse artık birikimlerini güvenli bir şekilde online ve fiziki noktalardan harcayabilme imkanı sunuyor. Mastercard ödeme şemasına kayıtlı olan UPTION Kart, ile fiziki veya online bütün alışverişlerinizde kullanmak mümkün hale geliyor. Para transferinde uygulamanızda veya kartınızda oluşmuş olan bakiyenizi yurt dışında da çok rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Tüm bunların yanı sıra, Türkiye’den hem yurt dışına çalışmak için gidenlerin hem de öğrenim için giden öğrencilerin hizmet almaları ve kendilerine gelen para transferlerini kullanmaları noktasında UPTION Kart’ı çok önemli bir çözüm noktası haline getirme hedefimize ulaşmış durumdayız. Dolayısıyla beklentilerimiz UPTION Kart’ın yenilikçi ve kullanıcı dostu özellikleriyle birçok insana ulaşması yönünde” dedi. 

“Hem maliyet hem de hız anlamında son derece iddialıyız”

10 yılı aşkın süredir global para transferi dünyasında en çok tercih edilen firmalardan biri olarak sektörüne yön veren UPT, geliştirdiği UPTION uygulaması ile kullanıcılarına yenilikçi çözümler sunuyor. Uygulamanın detaylarına değinen Özat, “UPT olarak biz teknolojiyi yakından takip ediyoruz ve dijitalleşmeye çok önem veriyoruz. Uluslararası para transferinde şeffaflık, hız ve maliyet avantajı sunuyoruz. Geliştirdiğimiz UPTION uygulaması ile kullanıcılar yurt içi ve yurt dışına ister hesaba, ister isme para gönderebiliyor, yurt dışından adına gönderilen parayı hesaplarına alabiliyor. Üstelik bunları çok uygun işlem ücretleri ile yapabiliyorlar. En önemli farkımız, oturduğunuz yerden dünyanın öbür ucuna, dakikalar içinde çok uygun fiyata para transferi gerçekleştirebiliyor olmanız. Hem maliyet hem de hız anlamında son derece iddialıyız. Bu durum elbette ki çok önemli avantajları beraberinde getiriyor. Günümüzde tüm bu unsurlar önemli bir fark yaratmanıza neden oluyor. Yazılımımızın da bize ait olması UPTION olarak bir diğer avantajımız” diyerek UPT’nin dijital teknolojideki yeniliklerini aktardı. 

Yerli girişim Rimuut, yoluna yeni adı Ruul ile devam edecek

2017 yılından bu yana modern ve bağımsız çalışma düzeni için faturalandırma, iş sözleşmeleri ve ödeme özellikleriyle “freelance” çalışanlara ve onları istihdam eden kurumlara hizmet veren Rimuut, vizyon, tasarım ve ürün değişiklikleriyle yoluna Ruul ismi ile devam edecek.

Kuruluşundan beri bağımsız çalışanları güçlendiren ve kurumlar için finansal yönetimi kolaylaştıran çözümler sunan Rimuut, “otonom” çalışma ve kendi kendini yönetme esasına bağlı yeni vizyonuyla günümüzün iş ekosisteminde çalışanlar ve kurumların global ölçekte yasal bir çerçevede ilişkilenmesi için yeni özellikler geliştirdi.

Kendi kendini yönetme kültürü

Yoluna Ruul olarak devam edecek olan iş çözümleri sağlayıcısı, yeni ismini İngilizcede “yönetmek” anlamına gelen “rule” sözcüğünden alıyor. Ruul yeni ürünleri ve doğrultusuyla, pandemiyle birlikte yepyeni bir anlama kavuşan ve yeni işgücü ve iş imkanlarına yer açan çalışma dünyasında yeteneklerin ve kurumların lokasyon bağımsızlığa ve “otonom” (kendi kendini yöneterek) çalışma kültürüne adaptasyonu için çözümler üretiyor.

Ürün yelpazesini genişleterek iş bulmadan faturalandırmaya, uluslararası ödemelerden vergi danışmanlığına ve banka hizmetine birçok çözümü tek bir platformda sunmaya hazırlanan Ruul, bir çalışma döngüsünün gerektirdiği tüm aşamaların çalışanlar ve kurumlar tarafından kolayca yönetilebildiği çok yönlü ve güçlü bir yapıya kavuşuyor.

İş-yaşam dengesi için yeni çözümler ve kaynaklar

Dünyanın her yerinde iş yapabilmeyi hayalden gerçekliğe taşıma hedefine bağlılığın yanı sıra Ruul, çalışmanın bürokratik ve psikolojik zorluklarının da ortadan kaldırılmasını önemsiyor. Her yeteneğin kişisel yaşamıyla dengeli ve kendi ihtiyaçlarıyla güdümlü bir iş yaşantısı olabileceğine inanan Ruul, kurumların özgürce çalışmayı merkeze alan bir kültürü inşa etmesinde onlara yol gösterici olacak önemli bir bilgi kaynağı olma yolunda da ilerliyor. Kılavuzlar, araştırmalar ve analizlerle Ruul’u iş dinamiklerinin dönüşümünde liderlik konumuna yerleştirecek yeni çalışmalar da Ruul’un ajandasında yer alıyor. Şirketle ilgili daha fazla bilgi için: ruul.io

100 milyon dolar yatırımla Amazon’un Türkiye’deki ilk lojistik üssü açıldı

Amazon, bugün yaptığı açıklamayla Türkiye’deki ilk lojistik üssünün açıldığını duyurdu. 100 milyon doları aşkın yatırım ile faaliyete geçen, artan müşteri talebinin karşılanması konusunda önemli katkılar sağlayacak lojistik üssü, bir yılda bini aşkın yeni istihdam yaratacak.

Amazon’un Tuzla, İstanbul’da kurulan yeni lojistik üssünde görev alacak mühendislik, insan kaynakları, muhasebe, iş sağlığı ve güvenliği, bilgi işlem (IT) alanlarındaki roller ve ürünlerin kabulü ve depolanması ile müşterilerin siparişlerinin seçilip paketlenmesinden sorumlu depo operatörleri için işe alım süreçleri geçtiğimiz aylarda başlamıştı. Çalışanlar, Amazon Türkiye web sitesindeki geçerli çalışan indirimlerinin, ek sağlık, hayat ve kaza sigortasının, genişletilmiş ebeveynlik izninin ve daha fazlasının dahil olduğu kapsamlı yan haklar ve rekabetçi maaşlar ile modern, güvenli ve kapsayıcı bir çalışma ortamına katılıyor.

Amazon Operasyonları Türkiye genel müdürü Hakan Karadoğan, “Bugün Türkiye’deki ilk lojistik üssümüzü açtığımızı duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Mühendisler ve Bilişim Teknolojileri uzmanlarından ürünlerin seçilmesi, depolanması ve gönderilmesinden sorumlu ekiplere kadar birçok rol için iş imkânı sağlayacak yeni lojistik üssümüz ile bir yılda bini aşkın yeni istihdam yaratacağız. Çalışanlarımız rekabetçi maaşlar ile çalışma imkânı bulacaklar” dedi.

Amazon, ayrıca Türkiye’de Amazon üzerinden satış yapan KOBİ’ler hakkında detaylar da paylaştı.

Verilere göre; Amazon KOBİ satış ortaklarının sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 50’den fazla artarak 25 binin üzerine çıktı. Amazon üzerinden satış yapan Türk KOBİ’ler, bugüne kadar çevrim içi işlerini desteklemek için Türkiye’de 35 binden fazla kişiye istihdam yarattı. KOBİ’lerin ihracat satışları ise 2021 yılında bir önceki yıla oranla iki kattan fazla artarak 300 milyon Euro’yu aştı. Şimdiye kadar Türkiye’deki 6 binden fazla KOBİ Amazon Lojistik hizmetinden yararlandı ve birçoğu satışlarını son bir yılda ikiye katladı. Dünya çapında Amazon’da satılan ürünlerin yarısından fazlası, çoğunluğu KOBİ’lerden oluşan satış ortaklarına ait. KOBİ satış ortakları tarafından yapılan satışlar, toplam satışların yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor. Amazon, çoğu Amazon Lojistik hizmetlerini kullanarak yüz milyonlarca müşteriye ulaşan Türkiye’deki KOBİ’ler için markalaşarak, satışlarını artırarak ve istihdam yaratarak işlerini büyütme olanağı sağlamak için yenilikler yapmaya devam ediyor.

Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott, “Bugün Türkiye’deki ilk lojistik üssümüzü açmanın heyecanını yaşıyoruz. Son teknolojilerle donatılmış yeni lojistik üssümüz, Amazon.com.tr üzerinden satış yapan ve sayıları son bir yılda yüzde 50 oranında artan KOBİ’leri Amazon Lojistik hizmetlerimizle işlerini daha da büyütmeleri için destekleme konusunda bize önemli katkılar sağlayacak. Lojistik üssümüze ve satış ortaklarımıza yaptığımız bu yatırımlar, aynı zamanda, Türkiye’ye olan bağlılığımızın da bir göstergesi,” dedi.

Güvenlik, Amazon’un tüm dünyada gerçekleştirdiği operasyonlarının temelinde yer alıyor. Amazon’un operasyon merkezleri, çalışanların kendilerini güvende hissettiği bir çalışma ortamı olarak tasarlanıyor. Şirket, güvenlik risklerini proaktif olarak azaltmak ve ortadan kaldırmak için verileri düzenli olarak analiz ediyor ve operasyonlarındaki güvenliği iyileştirmek için düzenli yenilikler ve yatırımlar yapıyor. Amazon’daki başarılı güvenlik performansı, operasyon çalışanlarının sektördeki en iyi uygulamaları oluşturmaya odaklanan 8 bin güvenlik uzmanının motivasyon ve kararlılığı sayesinde mümkün oluyor.

Amazon 2040 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdünün bir parçası olarak tüm merkezlerinde, ısıtma ve su ısıtma sistemleri de dahil olmak üzere yüzde 100 elektrik enerjisi kullanıyor ve fosil yakıtların (doğal gaz) kullanımından kaçınarak enerji verimliliğine öncelik veriyor. Binalardaki tüm ısıtma, havalandırma ve soğutma sistemleri, merkezi bir bina yönetim sistemi tarafından kontrol edilirken, gereksiz enerji kullanımı önleniyor ve çalışanlar için konforlu bir çalışma ortamı yaratılıyor.

Amazon, aynı zamanda 2025 yılına kadar tüm operasyonlarında yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanma hedefini, küresel portföyünde bulunan 12 gigawatt’tan (GW) fazla yenilenebilir enerji üretim kapasitesiyle 2021 itibarı ile yüzde 85 oranında gerçekleştirdi ve halihazırda, Avrupa ve dünyadaki en büyük kurumsal yenilenebilir enerji alıcısı konumunda bulunuyor. 2019 yılında ise şirket, 2040’a kadar (Paris Anlaşması’nın hedeflerinden 10 yıl önce) karbon nötr olmayı taahhüt ettiği İklim Taahhüdü’nün (Climate Pledge) kurucu ortağı oldu. Amazon’un dünya genelindeki yenilenebilir enerji projeleri hakkında daha fazla bilgi için bu adresi, İklim Taahüdü hakkında daha fazla bilgi için ise burayı ziyaret edebilirsiniz.