Ana Sayfa Blog Sayfa 266

Bosch, CES 2023’te En İyi İnovasyon ödülünün sahibi oldu

Alman elektronik üreticisi Bosch, ağa bağlı mobilite için geliştirdiği RideCare destek çözümü, CES 2023‘te ‘En İyi İnovasyon’ ödülünün sahibi oldu. Bugün sensörler her yerde; otomobillerin, eBike’ların, akıllı telefonların, fitness takip cihazlarının ve kulaklıkların çevrelerini algılamasını sağlıyorlar. Bosch, hayatı daha güvenli ve rahat hale getiren akıllı sensörler geliştiriyor ve üretiyor.

Bosch’un geliştirdiği bu sensörler, giderek daha verimli hale geliyor ve bu da gezegenimizin korunmasına yardımcı oluyor. Bosch, günümüzde en önemli ve yaygın olarak kullanılan sensör türlerinden biri olan mikro elektro-mekanik (MEMS) sensörlerde öncü ve pazar lideri konumunda bulunuyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Tanja Rückert, Las Vegas’ta gerçekleştirilen CES 2023’te “MEMS sensörlerinin üretimine 1995 yılında başladık. Son beş yılda, adet olarak önceki yıllardaki sayılarda üretim yaptık” dedi. 27 yıl önce bunları üretmeye başladığından beri, teknoloji şirketi toplamda 18 milyardan fazla MEMS sensörü üretti. Bugün, her otomobilde ortalama 22 adet sensör bulunuyor.

Bir pazar araştırması ve strateji danışmanlığı şirketi olan Yole Group’a göre Bosch, şu anda en büyük MEMS sensörü üreticisi. Şu anda bu sensörlere yönelik 33,5 milyar olan küresel yıllık talebin, 2027 yılına kadar yaklaşık 49 milyar adede çıkması bekleniyor. Bosch da bu büyümeden pay almak istiyor ve önümüzdeki yıllarda üretim rakamlarında daha da önemli bir artış bekliyor. Rückert, şirketin pazar lideri olarak kalmak ve lider konumunu daha da genişletmek istediğini vurguladı. Artan talebi karşılamak için Bosch, Dresden ve Reutlingen’deki yonga fabrikalarına büyük yatırım yapıyor. Genel olarak şirket, yatırım planının bir parçası olarak yarı iletken işine ve dolayısıyla sensör geliştirme ve üretimine 2026 yılına kadar 3 milyar Euro yatırım yapmayı planlıyor. Şirket, mikroelektronik ve iletişim teknolojisi işinde, Avrupa IPCEI ME (Önemli Ortak Avrupa Çıkarları Projesi Mikroelektronik Programı) finansman programından yararlanacak.

Sensörler hayat kurtarıyor ve bağlanabilirliğin önünü açıyor

Sensörler, modern teknolojinin kalbi ve ağa bağlı dünyanın omurgası. Otomobilleri daha güvenli hale getiriyor, her gün hayat kurtarırken, hem çevrenin hem de insan sağlığının korunmasına yardımcı oluyorlar. Bu, onları, tüm Bosch iş alanları için çok önemli bir teknolojik temel ve aynı zamanda ‘Sensör teknolojisi #LikeABosch’ sloganı altındaki dijital imaj kampanyasının da odak noktası haline getiriyor. Rückert, “Sensörlerin yardımıyla, ‘Yaşam için teknoloji’yi yeni bir seviyeye taşıyabiliriz. Sadece insanların yaşam kalitesini iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda akıllı günlük yardımcı uygulamalarımızın çevresel ayak izini de azaltıyorlar. Yeni #LikeABosch kampanyamız, bunun ne anlama geldiğine dair bazı çarpıcı örnekler veriyor” dedi.

MEMS sensörleri, ilk kez yaygın olarak otomotiv endüstrisinde kullanılmaya başlarken, Bosch, bu endüstrinin önde gelen sensör üreticilerinden biri oldu. Bosch sensörleri, araç navigasyonuna, hava yastıklarının ve ESP sistemlerinin kontrolüne yardımcı oluyor ve sürüş güvenliğini, konforunu, kullanışlılığını ve verimliliğini artıran geniş bir yelpazede yardımcı işlev sağlıyor. Özellikle otonom sürüş için sensörler, vazgeçilmez konumda. Bunları, otomobillerin çevrelerini görebildiği ve anlayabildiği ‘gözler’ olarak tanımlamak mümkün. Bosch sensörleri, sürücüsüz otomobillerin yolunu açıyor. Şirket halihazırda, otonom sürüş için bir dizi radar, lidar, video ve ultrasonik sensör sunuyor.

MEMS sensörleri, tüketici elektroniğinde de kilit bir rol oynuyor. Örneğin, akıllı telefonlardaki basınç sensörleri, bir cihazın yüksekliğini birkaç santimetreye kadar belirleyebiliyor. Bu, bir acil bir durumda, ilk müdahale ekiplerinin tehlikede olan bir kişinin hangi katta olduğunu çok hızlı bir şekilde öğrenebilmesine imkan tanıyor. ABD Federal İletişim Komisyonu (FCC), bu tür basınç sensörlerinin, yalnızca ABD’de yılda 10.000 hayat kurtardığını tahmin ediyor.

Yeni Bosch invasyonları, yollarda güvenliği artırıyor

Bosch, CES 2023’te, sektör derneği CTA’dan ‘En İyi İnovasyon Ödülü’nü alan RideCare destek çözümü de dahil olmak üzere, mobilite alanında birkaç yeni sensör tabanlı inovasyon tanıtacak. Şirket, RideCare destek çözümünün, ağa bağlı ve otonom mobilitede, otomobildeki tüm yolcuların güvenliğinde kritik bir rol oynayacağını belirtiyor. Akıllı kamera, kablosuz S.O.S düğmesi ve bulut tabanlı veri hizmetlerinden oluşan ağa bağlı donanım ve yazılım çözümü, otomobilin içini ve dışını izlemeyi sağlıyor. Otomobilde bulunanlar, bir kaza veya başka bir tehlikeli durum meydana geldiğinde, günün her saati Bosch çalışanlarıyla iletişim kurmak için bu çözümü kullanabiliyor. Bir olay olması durumunda Bosch çalışanı, video aracılığıyla araca bakabilir, durumu değerlendirebilir ve gerekirse hızlı bir şekilde yardım talep edebilir. RideCare destek çözümü, özellikle taksi veya paylaşımlı araç sürücüleri için değerli bir güvenlik ağı görevi görüyor.

Bölge dışı çarpışma tespiti ayrıca yolda daha fazla güvenlik vaat ediyor. Sistem, genellikle şerit değiştirirken veya kavşakları geçerken meydana gelen yandan çarpışmalarda otomobildekileri koruyor. Yeni bir yazılım algoritmasıyla birleştirilmiş akıllı sensörler, yandan çarpışma durumunda, tam çarpma açısını hızlı ve güvenilir bir şekilde algılıyor ve bir kazanın sonuçlarını hafifletmek için hayat kurtaran hava yastığını zamanında tetikliyor. Las Vegas’ta düzenlenen CES’te Bosch Kuzey Amerika Başkanı Mike Mansuetti, “Bölge dışı çarpışma tespitimiz, mevcut donanımdan daha fazlasını elde etmek için yazılımı nasıl kullandığımızın harika bir örneğidir. Bu, karayolu ulaşımında kayda değer bir ek fayda sağlıyor” dedi.

Kuantum sensörleri büyük potansiyel sunuyor

Bosch, kuantum sensörleri gibi yeni sensör alanlarının geliştirilmesinde de öncü rolünü devam ettiriyor. Önümüzdeki yıllarda önemli inovasyon alanlarından biri olacak kuantum sensörlerinin, günümüzün MEMS sensörlerinden 1.000 kat daha hassas ölçüm sağlayabileceği belirtiliyor. Örneğin, bu sayede, nörolojik hastalıklar daha kolay ve daha doğru teşhis edilebilecek. Bosch, kuantum sensörlerinin ticarileşmesini sağlamak ve bu pazarı geliştirmek için geçen yıl kendi girişimini kurdu. Geniş çeşitlilikte bir teknoloji şirketi olarak Bosch, birçok alanda gelecek vadeden teknolojilerin gelişimini ilerletiyor ve kendisini gelecek için konumlandırıyor. Rückert, “Önümüzdeki üç yıl içinde, dijital dönüşüme 10 milyar Euro daha yatırım yapacağız. 40.000 yazılım mühendisinden oluşan mevcut iş gücümüz de büyüyecek” dedi.

Sürdürülebilirlik, teknolojik ilerleme sağlıyor

Bosch Grubu, iklim eylemi ve sürdürülebilirlik konusuna da öncelik veriyor. Rückert, “Gezegenimizin geleceği için, hepimizin giderek daha fazla enerji verimli yaşamlar sürmeye kendimizi adamamız çok önemli. Aynı zamanda iklim değişikliği, sensörler de dahil olmak üzere şirketimizde teknolojik ilerlemeyi yönlendiriyor” dedi. Bosch, CES’te, önceki modellere göre daha doğru, daha sağlam ve güç açısından daha verimli olan yeni nesil MEMS sensörlerini sergiliyor. Örneğin, fitness takip cihazlarına takılan ve kullanıcının bireysel hareketlerine uyum sağlayan programlanabilir ve yapay zeka özellikli BHI360/BHI380 atalet sensörü, önceki modelin yarısı büyüklüğünde ve yarı yarıya daha az güç tüketiyor. Aynı durum, havadaki partikül madde konsantrasyonunu ve kirliliği ölçen ve yerden tasarruf sağlayan tasarımıyla şu anda piyasada bulunan ürünlerden 450 kat daha küçük olan yeni BMV080 partikül sensörü için de geçerli. Bir başka örnek ise birkaç santimetrelik bir yükseklik değişikliğini ölçen ve böylece bireysel barfiks veya şınavları algılayabilen BMP585 barometrik basınç sensörü. Bu sensör de önceki nesle oranla yüzde 85 daha az enerji gerektirirken sağlamlığını da üç kat artırdı.

Türk Lirası Stabil Kripto Parası TRYB, Curve Finance ve Hashflow’da listelendi

BiLira, Merkeziyetsiz Finans (DeFi) uygulamaları olan Curve Finance ve Hashflow üzerinde TRYB’nin listelendiğini duyurdu. Türk lirasına endeksli TRYB her iki platformda dolar stabil kripto para türevleri karşılığı takas edilebilecek.

BiLira bu listelenmeler ile kullanıcılara blokzincir üzerindeki merkeziyetsiz finans uygulamalarında Türk lirasıyla (TL) işlem yapabilme, TL ile giriş/çıkış yapabilme çözümü sunduğunu belirtti. Takas işlemlerinin dışında BiLira önderliğinde oluşturulan likidite havuzlarına kullanıcılar da kripto para varlıklarıyla katılım gösterebiliyor.  

Türk lirasını TRYB aracılığıyla merkeziyetsiz finans uygulamaları üzerinde temsil eden BiLira ekibi, DeFi uygulamalarının 2023 senesiyle birlikte Türk kullanıcılar tarafından daha da ilgi göreceğini savunuyor. BiLira Curve Finance ve Hashflow’un ardından bu sene bir kaç merkeziyetsiz finans uygulamasında yer almayı planladığını belirtti. 

Curve Finance, Michael Egorov tarafından Ocak 2020’de otomatikleştirilmiş piyasa yapıcı (automated market maker-AMM) mimarisiyle inşa edilmiş merkezi olmayan bir borsa sağlamak ve kripto ekosistemindeki finansal varlıkların alım satım işlemlerini optimize etmek amacıyla piyasaya sürüldü. 2023 Ocak ayı itibariyle ise, merkeziyetsiz finans platformlarındaki toplam likidite sıralamasında Curve, halihazırda yaklaşık 3.6 milyar dolar varlığıyla 4. sırada yer almaktadır.

BiLira CEO’su ve kurucu Ortağı Sinan Koç, “2023 senesi ile birlikte özellikle Merkeziyetsiz Finans uygulamalarının yenilenen güvenle önünün tekrardan açılacağına inanıyoruz. Merkeziyetsiz finans gibi yenilikçi teknoloji alanlarında Türk lirasını temsil etmeye devam etmek istiyoruz.” dedi. 

Samsung, geleceğin bağlantılı cihaz vizyonu hakkında bilgi verdi [CES 2023]

Samsung, CES 2023’te düzenlediği basın toplantısında bağlantılı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etme planlarını açıkladı. Samsung, kullanıcıların yaşamlarını iyileştiren teknolojiler ile bağlantılı cihaz deneyimine kolaylık getirdiği yeni vizyonunu paylaştı.

Samsung Electronics Başkan Yardımcısı, CEO, ve Cihaz Deneyimi Birimi Başkanı Jong-Hee (JH) Han, CES 2023 için yaptığı açılış konuşmasında, Samsung’un bağlantılı cihaz deneyimini iyileştirme stratejisine vurgu yaptı. Jong-Hee (JH) Han, Samsung’un sürdürülebilir bir geleceği inşa etmek için yoğun olarak çalıştığını aktardı.

Samsung’un düzenlediği basın toplantısında ana hatlarıyla aktarılan strateji, cihazların ve inovasyonun daha iyi ve kişisel deneyimler sunabilmesini öngörüyor. Samsung’un bu stratejisi, cihazlar arasında kusursuz bağlantı özelliklerinin sağlanmasının yanı sıra teknolojinin günlük yaşamdaki kullanımını daha sürdürülebilir kılabilecek bir ürün tasarımı yaklaşımına dayanıyor. Samsung CEO’su JH Han, bu yaklaşımı şöyle özetledi:

“Bu vizyonumuzu çok değerli görüyoruz. Bir yandan bugünün zorluklarını aşarken aynı zamanda kullanıcıların gelecekteki ihtiyaç ve taleplerini de şimdiden anlamaya çalışıyoruz. Bunu başarmak zamanımızı alacak, birçok inovasyonun yanı sıra dünyanın her yerinden iş ortaklarıyla iş birlikleri yapmamız gerekecek. Bunu gerçekleştirmek için kararlıyız ve bugünden işe koyulduk.”

Yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçecek, 2030’a kadar karbon emisyonunu sıfırlayacak

Dünyamızın karşılaştığı zorluklara çözüm bulmak amacıyla çevre odaklı yaklaşımlara öncelik verdiğini duyuran Samsung, 2050 yılına kadar tüm bağlı şirketlerinde kullanılan elektriğin tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı planlıyor. Yine bu tarihe kadar, karbon emisyonlarının da sıfırlanması hedefleniyor. Yakın gelecekteki planlarında ise Cihaz Deneyimi biriminin  2027 yılına kadar yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanımına geçmesi, 2030 yılına kadar da karbon emisyonunu sıfırlaması öngörülüyor.

Her an sürdürülebilirlik yaklaşımını benimsiyor

Şirketin sürdürülebilirlik amaçlarını daha ileri taşımak üzere, ‘Her An Sürdürülebilirlik’ kavramı da ele alınıyor. Bu çerçevede Samsung, en popüler ürün ve hizmetlerine sürdürülebilir nitelikler kazandırarak, daha sağlıklı bir çevre için katkıda bulunuyor. Bu katkılar arasında ürünlerde kullanılan malzemelerle ve enerji verimliliğine yönelik yenilikçi tasarımlarla daha sürdürülebilir ürünlerin geliştirilmesi yer alıyor.

Samsung Kurumsal Sürdürülebilirlik Merkezi Başkan Yardımcısı Inhee Chung “Ürün deneyimine sürdürülebilirliği kazandırarak, Samsung olarak dünyanın her yerindeki kullanıcılarımızla birlikte daha sağlıklı bir gezegene katkıda bulunabiliriz. Bununla bağlantılı olarak en popüler ürünlerimizden bazılarını aynı zamanda en sürdürülebilir ürünlerimiz haline getirdik” dedi.

Samsung ürünlerindeki sürdürülebilirlik adımlarına bakıldığında; akla ilk olarak birçok TV ve akıllı telefon ürünlerinde atık balıkçı ağlarından elde edilen geri dönüştürülmüş plastik gibi sürdürülebilir malzeme kullanımı geliyor.  Samsung marka ev aletleri, bellek ürünleri ve 5G radyo ağı çip setleri de kullanım esnasında enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca, Samsung’un SmartThings Energy ve Yapay Zeka Destekli Enerji Modu gibi bağlantı özellikli hizmetleri de kullanıcıların enerji tasarrufu yapmasını sağlayarak iklim üzerindeki genel etkiyi azaltıyor.

Yıkama suyundaki mikroplastik miktarını yüzde 54 oranında azaltacak

Samsung CES 2023 etkinliğinde ayrıca outdoor giyimde dünya lideri Patagonia ile ortak açıklamalarda bulundu. İki şirket, giysilerde bulunan ve yıkama sonrasında okyanus, göl ve ırmak gibi su kaynaklarına karışan mikroplastiklerin yol açtığı sorunlara çözüm bulmak için iş birliği yapacak. Patagonia Kurumsal Yaklaşım Direktörü Vincent Stanley, Samsung’un basın toplantısında söz alarak iki şirketin Mikrofiber Azaltımı Döngüsü adı verilen yeni bir çamaşır yıkama teknolojisi geliştirdiğini duyurdu. Samsung çamaşır makinelerine entegre edilen bu teknoloji, yıkama suyunda oluşan mikroplastik miktarını her yıkamada yüzde 54 oranında azaltacak. Mikrofiber Azaltımı Döngüsüne benzeyen, Samsung ve Patagonia’nın geliştirdiği bir diğer teknoloji de Mikrofiber Azaltımı Filtresi. Bu teknolojiyle mikroplastikler yıkama esnasında filtrelenerek, su kaynaklarına karışması önlenecek.

ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA) Energy Star Ürün Yöneticisi James Kwon, Samsung’un SmartThings bağlantılı ev cihazları deneyiminin Energy Start Shems sertifikası aldığını duyurdu. SmartThings, bu prestijli ödülün sahibi olan, kitlesel olarak piyasaya sürülen ilk Akıllı Ev Enerji Yönetimi Sistemi oldu. Samsung, sürdürülebilirlik çalışmalarında farklı paydaşlarla yaptığı işbirliklerine devam ediyor. Yakın dönemde Carbon Trust üyesi olan Samsung, tüketicilerin kullandığı bağlantılı cihazlardaki karbon emisyonlarının azaltılması için diğer teknoloji şirketleriyle birlikte çalışmalar yürütecek. Bu kapsamda bağlantılı cihazların karbon ayak izinin ölçülmesi, kayda geçirilmesi ve azaltılması üzerine özel bir endüstri şartnamesi geliştirildi.

Farklı markalara ait cihazların birlikte uyum içinde çalışabildiği bir dünya

Samsung, bugünün ve geleceğin bağlantılı cihaz deneyimlerini hayata geçirme konusundaki ayrıntılı planlarını da açıkladı. Samsung Başkan Yardımcısı ve SmartThings Başkanı Jaeyeon Jung, SmartThings Ev Monitörü ve SmartThings Hayvan Bakımı gibi özelliklerin bağlantılı cihaz deneyimlerinde sunduğu kolaylıkları aktardı. Her iki özellik de insanlar ve evcil hayvanlar için olağan dışı durumları izleyerek kullanıcılara bildirim gönderiyor.

Bu vizyonun önemli bir parçası, Samsung ya da başka bir markaya ait birçok farklı cihazın birlikte uyum halinde çalışabilmesini sağlamak. Sektör genelinde Matter akıllı ev standardı gibi yeni bir uyumluluk seviyesine geçilirken, Samsung bu iş birliği stratejisine dâhil olma konusunda kararlılık sergilemişti.

Bağlantılı cihaz deneyimlerine odaklanan vizyon kapsamında Samsung, yeni iş birlikleri de gerçekleştirmeye devam ediyor. Philips Hue ile kapsamı genişleyen iş birliği de bunlardan biri oldu. Philips Hue Genel Müdürü Jasper Vervoort, basın toplantısında aydınlatma ürünleriyle Samsung TV’ler arasında Philips Hue Sync TV uygulaması üzerinden senkronizasyon sağlanacağını duyurdu. Uygulama, App Store üzerinden doğrudan Samsung TV’lere indirilebilecek. Bu iş birliğiyle Samsung TV’ler ile aydınlatma ürünleri arasında, herhangi bir ek donanıma gerek kalmadan senkronizasyon sunan ilk çözüm geliştirilmiş oldu.

Samsung, bağlantılı cihaz sayısı her geçen yıl artarken bağlı cihaz ekosistemlerinin oluşturulmasında güvenlik ve gizliliğin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor. Samsung Knox Matrix çözümüyle cihaz güvenliği deneyimleri de bir adım ileriye taşınıyor. Samsung Knox Matrix, özel blok zincir teknolojisinden faydalanan çok katmanlı karşılıklı izlemeyle hassas bilgileri korurken kimlik bilgilerini cihazlar arasında kolay ve güvenli bir şekilde senkronize ediyor.

Samsung’un gelecek vizyonu yapay zeka alanındaki ilerlemelerle şekilleniyor

Samsung ayrıca, yapay zekâ alanındaki en son geliştirmelerin kullanıldığı yeni nesil inovasyon ve teknolojilerini de sergiledi. JetBot AI+’ta da kullanılan Mekansal Yapay Zekanın sağladığı deneyimler, her evin boyutları ve ortamına uyum sağlayan, daha iyi bir akıllı ev sisteminin temellerini atıyor.

Samsung, 2023 model bazı Neo QLED 8K ve 4K TV’lerde kullanılacak olan Relumino Modunu da tanıttı. Bu özellik, görme engelli bireyler için içeriklerin izlenmesini mümkün kılıyor. Relumino Modu, içeriğin daha net ve kolay izlenebilir olması için nesnelerin dış hatlarını vurgulayarak kontrastı iyileştiriyor. Samsung ayrıca ilk olarak CES 2018’de duyurulan yeni Relumino gözlüklerini de sergiledi. Relumino gözlükler, Samsung’un C-Lab startup hızlandırma programı kapsamında geliştirilmişti. Relumino’nun mobil uygulamasıysa görsel deneyimi her ekranda daha keyifli ve kişiselleştirilmiş bir hale getiriyor.

BMW, i Vision Dee konsept aracını duyurdu [CES 2023]

BMW i Vision Dee

BMW, i Vision konsept araç programının bir parçası olarak üzerinde çalıştığı fütürist teknolojiye sahip i Vision Dee modelini CES 2023 fuarında tanıttı. Beyaz renkle karşımıza çıkan araç, lansman sırasında renk değiştirerek dikkatleri üzerine çekti.

Otomobilin dış katmanında 32 farklı renk geçişinin olduğu belirtildi. Renk değişimleri için E-Ink teknolojisi kullanılıyor. Dee, bir konsept otomobil olsa da, şirketin dinamik bir sedan ve sportif bir aktivite aracıyla başlayarak 2025’te piyasaya süreceğini söylediği BMW‘nin yeni nesil platformu Neue Klasse’nin simgesi oluyor.

Etkinlik sırasında BMW, Dee’nin “Dijital bir ruha, yalnızca sesle değil yüz ifadeleriyle de bir kişiliğe” sahip olduğunu söyledi. BMW CEO’su Oliver Zipse, Dee’yi “insan-makine etkileşiminin bir sonraki seviyesi, Neue Klasse’mize ilham vereceği için bilim kurgu olarak basitçe göz ardı edilemeyecek bir kavram” olarak nitelendirdi.

“Yazılım tanımlı araç” yaygınlaşmaya başladığından beri otomobil üreticileri, sürücüler ve yolcular için daha kişiselleştirilmiş bir deneyim yaratmak amacıyla bu yazılımı kullanmanın yeni yollarını arıyor. BMW de bu yoldan giderek insan ve araba arasında sadece duygusal bir bağ olduğunu değil, aynı zamanda kendi duyguları olan bir otomobil olduğunu öne sürerek bunu bir adım öteye taşıyor.

Araç ayrıca, yaklaştıkça sürücülerini “grafik öğeleri, ışık ve ses efektlerini birleştiren kişiselleştirilmiş bir karşılama senaryosu” ile karşılayacak. Sözlü komutlar aracılığıyla doğrudan araçla iletişim kurmaya yardımcı oluyor.

Dee’nin görsel olarak neşe, şaşkınlık ve onay verme yeteneğine sahip olacağı iddia ediliyor. Tam zıttı duygular yani kızgınlık, üzgünlük ve onay vermeme durumunda ise nasıl tepkiler vereceği henüz bilinmiyor.

Hassas tıp alanında faaliyet gösteren GE HealthCare, Nasdaq’ta işlem görmeye başlıyor

GE HealthCare, daha önce duyurusu yapılmış olan GE’den ayrılma işlemlerinin tamamlandığını bildirdi. GE HealthCare, borsanın bugünkü açılışından itibaren, Nasdaq’ta “GEHC” sembolüyle bağımsız bir şirket olarak işlem görmeye başlayacak. Nasdaq borsasının açılış gongunu uzaktan, Wisconsin’den çalan ilk şirket GE HealthCare olacak. Dünyanın dört bir yanından çalışanlar, şirketin Waukesha Wisconsin’deki üretim tesisindeki liderlerine sanal ve fiziksel olarak eşlik edecek.

GE HealthCare Başkanı ve CEO’su Peter Arduini, konuyla ilgili olarak, “Bugün, bağımsız bir şirket haline gelmemizin ilk günü ve GE HealthCare olarak çok heyecanlıyız. Hassas Tıpta dünya liderliği konumumuzu güçlendiren yeni bir sayfa açıyoruz. Gerçek bir sektör dönüşümünün eşiğindeyiz. Bu dönüşümde, daha hassas, bağlantılı ve verimli sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç artarken, dijital inovasyonlar sayesinde hastaların ve sağlık hizmeti sağlayıcılarının deneyimi yeniden şekilleniyor. Tüm dünyadaki GE HealthCare çalışanları, sağlık hizmetlerinde sınırların ortada kalktığı bir dünya yaratma hedefinde birleşiyor. Önümüzdeki dönemde sağlık hizmeti sunucularına, hastalara ve paydaşlara hizmet etmeyi dört gözle bekliyoruz.” dedi.

GE HealthCare, 160’tan fazla ülkedeki varlığı ve dünya çapında yaklaşık 51.000 çalışanıyla yılda bir milyardan fazla hastaya hizmet sunuyor. Ar-Ge faaliyetlerine yıllık 1 milyar dolardan fazla yatırım yapan şirketin geliri yaklaşık 18 milyar dolar. GE HealthCare, Görüntüleme, Ultrason, Hasta Bakım Çözümleri ve Farmasötik Teşhis olmak üzere, dört iş segmentinde 4 milyondan fazla ekipmandan oluşan kurulu bir sisteme sahip.

Şirket, 2021’de içinde bulunduğu 84 milyar dolarlık pazarların değerinin 2025’te 102 milyar dolara çıkmasını öngörüyor. Bu artış, görüntüleme, laboratuvar, patoloji, genom bilimi ve diğer kaynaklardan gelen hasta verilerini güvenli bir şekilde entegre etme yoluyla, şirketin Hassas Tıp stratejisin güçlenip uygulanması için önemli fırsatlar sunuyor. Bu veriler daha sonra, Hassas Tıp çerçevesinde, şirketin Edison platformu ve dijital uygulamalarının sağladığı yapay zeka desteğiyle katmanlandırılıyor. Hassas Tıp stratejisi, klinisyenlerin hastalıkları teşhis edip en uygun tedaviyi belirlemesine yardımcı olan bilgiler sunarak, hasta için mümkün olan en etkin kararların alınmasını sağlıyor.

GE HealthCare’in ayrılma işlemindeki hisse dağılımı, GE HealthCare’in tedavüldeki hisselerinin en az %80,1’inin GE hissedarlarına orantılı olarak dağıtılması şeklinde gerçekleşti. GE HealthCare’in adi hisselerinin yaklaşık %19,9’unu ise GE elinde tuttu.

GE HealthCare Başkanı ve CEO’su Pete Arduini ve şirketin CFO’su Helmut Zodl, 10 Ocak 2023 tarihinde Pasifik saatiyle 11:15, Avrupa saatiyle 14:15’te düzenlenecek olan 41. Yıllık J.P. Morgan Healthcare Konferansı’nda sunum yapacak.

Aeolus Robotics, otonom robotu aeo’yu duyurdu [CES 2023]

Aeolus Robotics, teslimat, güvenlik, yaşlı bakımı, kiosk operasyonu dahil olmak üzere çeşitli hizmet görevleri için yeni uygulamalar sağlayan çift kollu insansı robot aeo‘yu CES 2023‘te duyurdu. Akıllı robot, birbirinden işlevsel özellikleriyle dikkatleri üzerine çekiyor.

Girişimin aeo tarafından yürütülen uygulamalı hizmet yaklaşımı, kapıları açmak, nesneleri almak ve asansöre binmek gibi temel görevleri gerçekleştirmek için benzersiz mobiliteyi gelişmiş işlevsellikle birleştiriyor. 

aeo, hizmet robotu olarak karşımıza çıkıyor. Tak – çalıştır ekleri ve Japonya’dan Asratec ve Tayvan’dan Malibu AI gibi üçüncü taraf geliştiricilerle entegrasyon imkanı sunuyor. İkili kollar, aeo’nun bir kolla teslimat veya dezenfeksiyon gibi görevleri yerine getirmesine izin veren yedi serbestlik derecesine (DOF) sahiptir. Diğer kol ise asansörleri çalıştırma ve kapıları açma gibi hareketlilik görevleri için serbest oluyor. aeo, sekiz kiloluk tek kol kaldırma kapasitesine sahip Aeolus’un üçüncü nesil kollarına sahip olduğu için daha donanımlı görünüyor. aeo’nun görüş algoritmaları, yaşlı bakımı güvenliği için sakinlerin duruşunu ve konumunu belirlemekten aeo’nun güvenlik hizmetleri için açık pencereleri veya yanlış yerleştirilmiş sırt çantalarını tespit etmeye kadar çok çeşitli yetenekler sağlıyor.

Aeolus Robotics Global CEO’su Alexander Huang, “Yaşam kalitesini artıracak robotlar yaratmak ve robotların toplum üzerinde zaten sahip olduğu olumlu etkiyi ilerletmeyi hedefliyoruz. 2018’deki ilk tek kollu robotumuz, bir robot asistanın başarabileceği en son teknolojiye sahip oldu. Şimdilerde ise daha fazlasını yapmak istedik. Robotları yaşlı bakımı, hastaneler, toplu taşıma ve oteller gibi çok çeşitli ortamlarda konuşlandırma deneyimimiz, bizi çift kollu insansı robot aeo’muzu geliştirmeye yöneltti.” dedi. 

Akıllı robot, Japonya , Hong Kong ve Taipei’de kullanılıyor. Aeolus Robotics şu anda site sakinlerinin güvenliği için gece devriyesi, hastane genelinde tıbbi malzeme dağıtımı, tesislerin dezenfekte edilmesi, izinsiz girenler veya kaybolan eşyalar için ofisler ve okullarda devriye gezme ve bunun gibi çok çeşitli hizmetler sunuyor.

Sony ve Honda, Afeela markasıyla ortaklaşa elektrikli araç üretecek [CES 2023]

Japon teknoloji devi Sony ve Japon otomobil devi Honda, beraber elektrikli araç üretecekleri Afeela markasını CES 2023 etkinliğinde duyurdu. Afeela ile ilgili ilk prototip de tanıtım esnasında teknoloji severlerle buluşturuldu.

Düzenlenen etkinlikte Sony CEO’su Kenichiro Yoshida, şirketin otonom yeteneklere sahip ve hareketli eğlence alanlarına dönüştürülen araçlar üretmeye öncelik veren mobilite felsefesinden bahsetti. Söz konusu Sony olduğunda araç içi eğlence sistemlerinde fark yaratılacağı kolaylıkla tahmin ediliyor.

Sony ve Honda daha önce yeni elektrikli aracın ilk olarak Honda’nın Kuzey Amerika fabrikasında üretileceğini ve sınırlı koşullar altında Seviye 3 otonom sürüş özelliklerine sahip olacağını söylemişti. Seviye 3 özerklik, arabanın trafik sıkışıklığı gibi durumlarda kendi kendine gidebileceği ancak sistem talep ettiğinde insan sürücünün görevi devralması gerektiği anlamına geliyor.

Sony bugün, aracın diğer yol kullanıcılarıyla etkileşime girmesine ve gerekli bilgileri paylaşmasına olanak tanıyan, aracın ön kısmında yer alan eğlence ekranı da dahil olmak üzere aracın tasarımıyla ilgili yeni ayrıntıları açıkladı.

Yoshida, prototipte ayrıca emniyet ve güvenliği sağlamak için aracın içinde ve dışında 45 kamera ve sensörle donatıldığını söyledi. Kazaları önlemek için kabin içi sensörler sürücünün durumunu sürekli olarak izleyecek.

Afeela’nın müşteriler için sınıfının en iyisi eğlenceyi sistemleri sunacağı iddia ediliyor. Sony-Honda JV, Epics Games’in 3D bilgisayar grafik oyun motoru olan Unreal Engine’i araçlarına entegre ederek sadece arabalardaki eğlenceyi değil, aynı zamanda iletişim ve güvenliği de görselleştirmeye yardımcı olacak.

Yoshida, Filmlere, oyunlara ve müziğe ek olarak, UX ve UI teknolojilerindeki uzmanlığımızı kullanarak yeni bir kabin içi deneyimi sunmayı planlıyoruz. dedi.

Afeelas’ın ön siparişlerinin 2025’in ilk yarısında planlandığı ve satışlara aynı yıl başlanacağı açıkladı. İlk sevkiyatlar 2026 baharında Kuzey Amerika’daki müşterilere teslim edilecek.

Kuveyt Türk’ün Fikrinn Platformu üzerinden seçtiği tarım odaklı 6 girişim

Türkiye’nin öncü katılım finans kuruluşu Kuveyt Türk, tarım odaklı girişimleri desteklemek ve gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Yenilikçi fikirleri desteklemek amacıyla kurduğu Fikrinn Platformu üzerinden tarım odaklı girişimlere yenilikçi fikirlerini paylaşma çağrışında bulunan Kuveyt Türk, çağrı kapsamında yapılan başvuruları jüri üyeleriyle değerlendirdi.

Yapılan değerlendirmenin ardından seçilen 6 girişim, Kuveyt Türk’ün inovasyon merkezi Innhouse’ta düzenlenen Demoday etkinliğine katılarak girişimlerini sundu. Kuveyt Türk çalışanlarının yanı sıra iştirakleri KT Portföy ve Lonca Girişimcilik Merkezi ekiplerinin de katıldığı etkinlikte girişimciler ürünlerini ve serüvenlerini anlattı.

“Tarım odaklı fikirleri ve girişimleri desteklemeye devam edeceğiz”

Kuveyt Türk KOBİ Bankacılığından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Delipoyraz, “Tarım bankacılığı alanında müşterilerinize yenilikçi çözüm ve hizmetler sunmakla yetinmiyor, girişimcilik ekosistemine katkı sağlamaya gayret ediyoruz. Bu doğrultuda, tarım odaklı girişimleri desteklemek ve büyüme yolculuklarında yanlarında olmak için geçtiğimiz aylarda Fikrinn Platformu aracılığıyla bir çağrıda bulunmuştuk. Jüri üyelerimiz, gelen fikirleri titizlikle değerlendirdi ve tarım odaklı 6 girişimi seçti. Bu etkinlikle birlikte yeni potansiyel iş birliklerinin ilk tohumları atılmış oldu. Tarım sektörüne hizmet vermekte olan ve tarımda dijitalleşmeye katkıda bulunan girişimlerle bir arada olmaktan dolayı heyecanlıyız. Bugün bizimle birlikte olan, sunumlarını katılımcılarla paylaşan 6 girişimin ekip üyelerine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Tarım odaklı yenilikçi fikirleri ve girişimleri desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.

Başarılı girişimler Kuveyt Türk ile iş birliği fırsatı bulacak

Etkinlikte sunum yapan 6 girişimden Neekersen firmasına Kuveyt Türk ile gerçekleştireceği iş birliği kapsamında ‘Jüri Özel Ödülü’, 3pmetrics girişimine ise sürdürülebilirlik temelli bir çözüm sunduğu için ‘Sürdürülebilirlik Özel Ödülü’ takdim edildi. Görsentam, Agriofinans, Agriovisio, Agrotics firmalarına ise başarı ödülleri verildi. Jüri tarafından değerlendirilerek seçilen girişimler, tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilirlik, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları, yüksek tarım teknolojileri, tarım odaklı dijital pazaryeri, akıllı tarım uygulamaları gibi alanlara hitap ediyor. Seçilen girişimlere, müşteri edinme imkânı, finansmana kolay ulaşım, yatırım ağlarına erişim, Kuveyt Türk ve iştirakleriyle iş birliği yapma fırsatları sunulacak.

Dereceye giren 6 girişimin faaliyet alanları şöyle:

Neekersen: Ne Para, Ne Lazım, Ne Biçer, Ne İş, Ne Eksek ve Köy Kahvesi gibi ürünleriyle tarımsal hizmet veren çiftçinin iş ortağı bir girişimdir. Köy kahvesi ile çiftçileri dijital ortamda buluşturan platform makine kiralama, tarım girdileri tedariki, akıllı tarım çözümleri ve daha birçok konuda çiftçilere çözüm ortağı oluyor.

3pmetrics: 3pmetrics, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişimsel risklerini analiz edip hesaplayabilmeleri ve anlık raporlar üretip aksiyon alabilmeleri için yazılımlar geliştiriyor. Karbon ayak izi (ISO14064), su ayak izi hesaplama ve raporlama (ISO14046) yazılımları, ESG analizi ve skorlama yazılımları başlıca hizmetler arasında yer alıyor.

Görsentam: Tarım işletmelerine yapay zekâ destekli tahmin ve erken uyarı sistemi sunuyor. Araziden topladığı iklim verileri ve dijital feromon tuzağından aldığı tuzak görüntülerini derin öğrenme modelleriyle işleyerek üreticiye ne zaman ilaçlama yapması gerektiğini ve ilaçlama zamanı geldiğinde hangi pestisiti kullanmasının doğru olacağını mobil aplikasyon aracılıyla bildiriyor.

Agriofinans: Agrio platformu, tarımsal üretim zincirinde yer alan tüm aktörlere yönelik ödeme, kaynak yönetimi ve üretim destek çözümleri barındırıyor. Çiftçiler, sözleşmeli ürün alan tarım firmaları, gübre, yem ya da ilaç bayileri hatta makine ve ekipman tedarikçilerine kadar uzanan tarımsal değer zincirinde finansman maliyetlerini düşürüyor.

Agriovisio: Agriovisio, uydu ve drone gözlemleriyle çiftçilerin ve tarım işletmelerinin veriye dayalı kararlar almalarına yardımcı olan dijital tarım platformudur.

Agrotics: Agrotics, sürdürülebilirliği ve yenilebilir tarımı destekleyen, çiftçilerin sanal asistanı olarak çalışan bir agtech platformudur. Değişen iklim koşullarında en iyi iç görüyü sunmak için 7/24 veri toplamakta, verileri anlamlandırmakta, hafıza oluşturmakta ve kullanıcısının en doğru karaları vermesine yardımcı olmaktadır.

Twitter, gelir artışı sağlamak için siyasi reklamları geri getirmeyi planlıyor

Sosyal medya platformu Twitter, gelirlerini artırmak için önümüzdeki haftalarda siyasi reklam yasağını kaldırmayı planlıyor. İlk olarak 2019 yılında uygulanan yasak, ilerleyen günlerde son bulacak.

Elon Musk‘ın satın almasıyla beraber yeni bir rota çizen Twitter, alternatif gelir kaynakları üzerinde çalışıyor. 2019 yılında yasaklanan siyasi reklamları geri getirmeye hazılanan şirket, o dönemlerde “siyasi mesaj erişiminin satın alınması yerine, kazanılması gerektiğini” düşünüyordu. Bu fikriyle Facebook ve Instagram’dan ayrı düşünerek kullanıcıların dikkatini çekmişti.

Musk’ın Twitter’ı devraldıktan sonraki önceliklerinden biri, şirketin gelirlerini artırmak oldu. Ayda 8 dolar fiyatla Twitter Blue abonelik hizmeti başlatmış olsa da, şirketin hala reklam gelirlerine çok daha fazla güvenmesi gerekiyor. Raporlar, Tesla CEO’sunun Twitter’ı satın almasından bu yana, birçok üst düzey reklamverenin platformdan ayrıldığını ve şirketin dahili gelir yöntemlerini azalttığını gösteriyor.

Amerika Birleşik Devletleri 2024 seçimlerine hazırlanırken, siyasi oluşumlar seçmenleri kendi lehlerine etkilemek için mümkün olan tüm parayı harcayacaklar. Twitter’ın siyasi reklamlara izin vererek çok fazla gelir elde edip etmeyeceği henüz bilinmiyor. 

Musk’ın önceki değişikliklerde yaptığı duyurularda olduğu gibi bu değişikliğin ayrıntıları bilinmiyor. Twitter’da bu konuyla ilgili reklamları ve yanlış bilgileri nasıl şekillendireceğine dair neredeyse hiçbir ayrıntı da bulunmuyor. Ayrıca Elon Musk büyük platform hakkında politika değişiklikleri yapmadan önce anket yapma sözü verdi. Bu söze rağmen siyasi reklam yasağı konusunda değişiklik yapılmasına yönelik herhangi bir anket kullanıcıların oylamasına sunulmadı. 

Foxconn, elektrikli araçların otonom sürüş teknikleri için Nvidia ile çalışacak [CES 2023]

Tayvan merkezli elektronik üreticisi Foxconn, geliştirdiği elektrikli aracın otonom sürüş sistemleri için Nvidia ile iş birliği yaptığını CES 2023 etkinliğinde açıkladı. İki bölümden oluşan ortaklık kapsamında Foxconn, otomobil üreticileri için elektronik kontrol ünitelerinin ana tedarikçisi olacak.

Foxconn’un elektrikli araçlara yönelik çalışmalar yaptığını ve Suudi Kamu Yatırım Fonu ile beraber Ceer adında yeni bir şirket kurduğunu sizlerle paylaşmıştık. Görünen o ki elektronik üreticisi tıpkı Sony gibi diğer markalara da sensör ve parça tedariği sağlamayı planlıyor. Foxconn, Nvidia’nın yapay zeka destekli Drive Orin chip-on-a-chip temelinde araçlara otonom sistem sunacak.

Ortaklığın bir parçası olarak Foxconn, Drive Orin ve Nvidia’nın yüksek oranda otomatikleştirilmiş sürüş yetenekleri için gerekli olan kameralar, radar, ultrasonik ve lidar gibi sensör takımlarıyla kendi markalı elektrikli araçlarını üretmeyi kabul etti. Foxconn, gelecekteki hangi araçların Nvidia’nın teknolojisine sahip olacağını netleştirmek için herhangi bir bilgi vermedi.

Lordstown Motors’a yaptığı yatırımla beraber marka için elektrikli araç üretiminin kısa zaman içerisinde yapılacağı tahmin ediliyor. Foxconn, yakın zamanda iki elektrikli araç konseptini tanıttı. Pikap ve crossover hatchback kategorilerindeki bu konseptler hakkında detaylı bilgi bulunmasa da Nvidia ile yapılan anlaşma, araçların geliştirildiğini gösteriyor.

Nvidia, ortaklığın Drive Orin’i ölçeklendirmek için Foxconn’un üretim yeteneklerini kullanmasına izin vereceğini söyledi. Aynı zamanda, Foxconn’un Drive Hyperion mimarisini ve Drive Orin’i kullanması, yeni otomobil üreticisinin pazara giriş süresini hızlandırmasına ve üretim maliyetlerini düşürmesine olanak tanıyacak.

CES 2023 hakkındaki son gelişmelerden haberdar olmak için egirişim’i takipte kalın!