Ana Sayfa Blog Sayfa 255

Batarya teknolojileri alanında faaliyet gösteren Ni-CAT, KT Porföy liderliğinde yatırım aldı

Teknopark İzmir’de faaliyet gösteren Ni-CAT, 2021 yılında melek yatırımcılardan aldığı yatırımla hızlandırdığı faaliyetlerine, Kuveyt Türk’ün yüzde 100 iştiraki KT Portföy’ün kurucusu ve yöneticisi olduğu Lonca GSYF ve diğer eş yatırımcılardan aldığı yeni yatırımla, Li-ion bataryalarda kullanılacak katot malzemeleri üretimi için çalışmalarına devam ediyor. Şirket, kurduğu pilot tesiste yıllık 3 ton üretim kapasitesine ulaşarak ilk ihracatını ABD merkezli müşterisine yaptı.

Ni-CAT, son olarak Avrupa İnovasyon Konseyi’nin (EIC) hızlandırma programına sunduğu projesiyle “Seal of Excellence” (mükemmellik mührü) almaya hak kazandı. Ni-CAT, Lonca GSYF ve eş yatırımcılardan aldığı destekle, kurduğu pilot üretim tesisini fabrikaya dönüştürüyor.

Ni-CAT, yapay zekâ destekli sentez yöntemini kullanarak sunduğu çözümle, katot malzemelerinin iyileştirilmesi ve yeni formülasyonların geliştirilmesi sürecini kısaltmayı hedefliyor. Bu amaçla kendi veri havuzunu oluşturan Ni-CAT, yapay zekânın önereceği yöntemlerle müşterilerinin sipariş ettiği en uygun formülasyonu üretmeyi amaçlıyor. Talebe göre yüksek performanslı, uygun maliyetli ve dayanıklı ürün üretimine yönelik formülasyon alternatiflerini hızlı ve uygun fiyatla sunabilmesi Ni-CAT’ın tercih edilmesinde önemli rol oynuyor.

“Üretimi artırmak için fabrika fizibilite çalışmalarına başladık”

Ni-CAT Kurucu Ortağı Emre Yusuf Göl, “2018 yılında akademik faaliyet olarak başlattığımız nikel tabanlı yeni nesil katot malzemeleri geliştirme çalışmasını resmileştirerek Engin Karabudak ve Ahmet Aytekin ile 2020 yılında Ni-CAT şirketini kurduk. Geçen zaman içerisinde, elektrikli araçlara geçişin kolaylaştırılması ve yeni nesil enerji depolama sistemlerinde kullanılması amacıyla Li-iyon bataryalar için yüksek nikel içerikli katot malzemelerinin Ar&Ge ve üretimi konusunda yoğun bir çalışmada bulunduk. Güncel küresel gelişmeler, katot malzemesi tedarikçisi ve üreticisi pozisyonunda olmanın hem ulusal hem uluslararası alanda büyük önem taşıyacağını net bir şekilde gösteriyor. Sürdürülebilir mobilite alanında gelişen teknolojiler genelde elektrik enerjisi temelli olarak ilerliyor ancak elektrikli araçlara geçiş piyasanın beklediği hızda gerçekleşmiyor. Burada en önemli kısıtlama bataryaların performansı ve maliyetleriyle alakalı. Bu iki kriteri belirleyen ise katot malzemeleri. Bir elektrikli aracın maliyetinin %50’den fazlasını batarya maliyeti oluşturmaktadır. Batarya maliyetinin %50’den fazlasını ise katot malzemeleri oluşturuyor. Katot malzemeleri batarya performansını doğrudan etkilediğinden dolayı katot üretim yöntemi önem arz ediyor. Burada firmamız Ni-CAT’i farklı kılan unsur, müşterilerinin ihtiyacına yönelik, tailor made, yeni katot malzemelerinin üretimini hızlı bir şekilde gerçekleştirebilecek donanıma ve birikime sahip olmasıdır. Ayrıca alınan yatırım sonrasında, gelişmiş analiz cihazlarını satın alarak tam kapsamlı pil prototipleme ve test merkezini de kurduk. Ayrıca hedeflerimiz doğrultusunda üretim kapasitesini artırmak amacıyla fabrika fizibilite çalışmalarına başladık” dedi.

“Geleceğin teknolojilerine yatırım yapmaya devam edeceğiz”

KT Portföy Genel Müdürü Hamit Kütük ise “TOGG ile Türkiye gündemine giren elektrikli araç teknolojilerinin birçok açıdan sürdürülebilir ulaşımın yeni yöntemi olacağını düşünüyoruz. Araba yerine akıllı cihaz olarak isimlendirilmeye başlanan ulaşım çözümleri için menzil halen geliştirilmesi gereken en önemli konu. Bu araçlarda batarya en büyük maliyet unsuru olarak öne çıkıyor. Bu maliyetleri aşağı çekebilecek ve performansı artırabilecek bataryalar geliştirebilenler yarışta öne çıkacak. Stratejik açıdan önemli gördüğümüz bu alanda Ni-CAT, yetkin kadrosu ve etkili çözümleriyle hem müşterilerine hem de ülkemize büyük katkı sağlıyor. KT Portföy olarak sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren Ni-CAT gibi geleceğin teknolojilerine yatırım yapmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

Rüzgar türbini bakımlarını robotlarla yapan Aerones, 27.7 milyon euro yatırım aldı

Aerones

Daha iyi türbin bakımı ve denetimi yoluyla rüzgar enerjisinin geleceğini iyileştirmeyi amaçlayan Aerones, 27.7 milyon euro yatırım aldı. Haniel ve Lightrock tarafından yönetilen tura mevcut yatırımcılar Change Ventures, Mantas Mikuckas, Metaplanet, Pace Ventures ve Future Positive Capital katıldı.

Geçtiğimiz günlerde 39 milyon dolar yatırım aldığını paylaştığımız girişim, 2019 yılında kuruldu. Y Combinator tarafından desteklenen Aerones, dünya çapındaki rüzgar operatörleri için daha hızlı, daha güvenli ve daha etkili hizmetler sunmayı amaçlıyor. Geliştirilen sistem, rüzgar türbini kanatlarının ve kulelerinin bakımını teşvik ederek rüzgar varlıklarının verimliliğini en üst düzeye çıkarmaya ve işletme maliyetlerini düşürmeye yardımcı oluyor. Günümüzde bu işi yapan şirketlerin çoğu yetersiz tedarik edilen, çok pahalı olan ve kötü hava koşullarında çalışamayan sertifikalı iple erişim teknisyenlerini kullanıyor.

Aerones

Aerones’in uzaktan çalıştırılan robotları, kuleleri ve bıçakları sıvı bir deterjan püskürterek temizlerken, bıçakların altındaki huniler bulaşan sıvıyı yeniden kullanım için topluyor. Robotlar ayrıca türbin sistemlerini kameralar ve ultrason tarayıcılarla denetliyor. 120 kişinin üzerinde çalışanı bulunan girişim, bugüne kadar 19 ülkede 5.000’den fazla türbini temizlediğini belirtiyor. Rüzgar enerjisi bakım pazarı yaklaşık 30 milyar dolar değeriyle dikkatleri üzerie çekiyor. Girişim, mevcut süreçlerden 6 kat daha hızlı, daha güvenli ve %40 daha verimli olduğunu iddia ediyor.

Aerones kurucu ortağı ve CEO’su Dainis Kruze, “Global çaplı zorluklar, global rüzgar enerjisi kapasitesinin etkin bir şekilde çalışmasını sağlama misyonumuz anlamına geliyor. Robot çözümlerimiz hiç bu kadar önemli veya talep görmemişti. Yeni ve mevcut yatırımcılarımızın desteğiyle, operasyonlarımızı daha da ölçeklendirmeyi, teknolojimize yatırım yapmayı ve teklifimizi geliştirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.” dedi.

Lightrock’tan Nigel McCleave“Aerones, hızla büyüyen bir pazarda müşteriler için gerçek yatırım getirisi sağlayan benzersiz bir robotik platform geliştirdi. Küresel rüzgar endüstrisindeki maliyetleri ve verimsizlikleri azaltmaya devam ederken Dainis, Janis ve tüm Aerones ekibini desteklemekten heyecan duyuyoruz.” dedi.

Girişim, yeni yatırımla beraber personel sayısını artırmayı, sahada konuşlandırılan robot servis ekiplerinin sayısını artırmayı, Afrika ve Avustralya dahil olmak üzere hızla büyüyen pazarlardaki varlığını genişletmeyi ve pazara yeni hizmetler sunmayı planlıyor.

Türk Hava Yolları’nın Terminal Girişim Hızlandırma Programı, girişimcilerin başvurularını bekliyor

Kurulduğu ilk günden beri inovasyon kültürünü sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla yöneterek dünyada sektör liderleri arasında yer alan Türk Hava Yolları, girişimcilik ekosistemine destek olmak amacıyla geliştirdiği programların arasına bir yenisini daha ekledi.

Terminal İş Birliği Programı ve Invest On Board programlarına ek olarak; Terminal Girişim Hızlandırma Programı duyuruldu.

Terminal Girişim Hızlandırma Programı Nedir?

Girişimlerin kurumlar ile daha kolay iş birliği yapabilmesi ve büyüyebilen organizasyonlar haline gelebilmesi için ihtiyaç duydukları maddi kaynak geliştirme, bilgi, deneyim ve iş ağı geliştirme gibi konularda onları destekleyen bir girişim hızlandırma programıdır.
Program, girişimcilere ihtiyaç duydukları yetenekleri kazandırmayı ve böylelikle Türkiye girişim ekosistemindeki kaliteli girişim sayısının arttırmayı hedeflemektedir.

Terminal Girişim Hızlandırma Programı Girişimlere Neler Sağlıyor?

Program, girişimlerin gelirlerini arttırabilmelerine, giderlerini azaltabilmelerine, girişimlerini daha iyi yönetebilmek için ihtiyaç duydukları bilgi ve deneyimi kazanabilmelerine, iş ağı geliştirebilmelerine olanak sağlayabilecek şekilde tasarlandı.

Programa kabul edilen girişimlerin erişebilecekleri faydalar aşağıdaki gibi;

  • PoC / Pilot Proje Desteği
  • Uçak Bileti / Mil Desteği
  • Pazarlama ve İletişim Desteği
  • Yurtdışı Etkinlik Katılım Desteği
  • Eğitimler
  • IK Envanter Testi
  • Açık Ofis Alanı Desteği
  • THY ve İştiraklerine Erişim
  • Diğer Kurumlara Erişim
  • Türk Hava Yolları İş Birimleri Mentörlük Desteği
  • Ekosistem Profesyonelleri Mentörlük Desteği
  • Türk Hava Yolları Üst Yönetim ile Birebir Görüşmeler
  • Invest On Board Ağı Katılım
  • Yan Hak Araçlar

Programın Odak Alanları Neler?

Türk Hava Yolları, programın daha verimli gerçekleşebilmesi ve iş birliği fırsatlarının ortaya çıkabilmesi için kurumun ilgi duyduğu bazı odak alanlarını belirledi. Programa başvuracak girişimlerin bu odak alanlarında çözüm üreten firmalar olması bekleniyor.

Bu alanlar;
Havacılık Çözümleri
Seyahat ve Havacılıkta Müşteri Deneyimi
Sosyal Girişimler / Sürdürülebilirlik
Kurumsal Süreçler ile İlgili Teknolojiler
Pazarlama ve Satış Kanallarında Dijitalleşme
Yeni Nesil Teknolojiler

Kimler Başvurabilir?

Programa başvurabilmek için aranan bazı şartlar var. Bunlar;
Program odak alanları kapsamında çözüm üretmek.
Program sürecinde gerçekleştirilecek aktivitelerde program ekibi, eğitmenleri, mentörleri ve Türk Hava Yolları iş birimlerinden uzmanlar, yöneticiler ile birlikte çalışmak için gereken zamanı ayırabilecek.

Girişimin aşağıdaki seviyelerde olması;

Ürün var ancak henüz gelir üretmiyor
Ürün var ancak ürün-pazar uyumu yok, geri bildirim almaya ihtiyacı var.
Ürün var, gelir üretiyor ve büyümeyi hedefliyor.
Program başında ya da sonunda kurumlar ile poc / pilot proje yapabilecek durumda olması

Program Takvimi Nasıl?

Program başvuruları 12 Aralık 2022 tarihinde başladı ve 23 Ocak 2023 tarihine kadar devam edecek. Başvuruların tamamlanmasının ardından ön değerlendirmeyi geçen girişimler, jüri değerlendirme etkinliğine davet edilecekler. Jürinin değerlendirmesi sonucunda başarılı bulunan girişimler hızlandırma programına davet edilecekler.

Şubat 2023 ‘de başlaması planlanan program 12 hafta sürecek. Program bünyesinde birçok eğitim, iş ağı geliştirme, mentörlük, deneyim sohbetleri gibi etkinlikler gerçekleştirilecek.
Ardından programa katılan girişimler Mayıs 2023 ‘deki demoday etkinliğinde final sunumlarını yaparak programdan mezun olacaklar.

Program hakkında daha fazla bilgi alabilmek, değişikliklerden haberdar olabilmek ve programa başvurabilmek için program sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Başvuru: terminal.turkishairlines.com

Uber, görme engellilerin kolayca taksi çağırması için BlindLook ile anlaşma yaptı

Global teknoloji platformu Uber, görme engelliler için engelsiz bir dünyaya katkı sağlamak amacıyla BlindLook ile bir işbirliğine imza attı. Görme engelliler, Uber uygulaması üzerinden kimseye ihtiyaç duymadan taksi çağırabilecekler.

BlindLook, özgürlük tutkunu görme engelli Sadriye Görece ve seri girişimci Cihat Ersin Aydın tarafından kurulan bir sosyal girişim olarak lanse ediliyor. Kuruldu günden beri, 285 milyon görme engelliyi sosyal hayatta ve dijital dünyada özgürleştirmek amacıyla özgürlük teknolojileri geliştiriyor.

Girişim, teknolojinin gücüyle eşit ve engelsiz bir dünya yaratmayı hayal ediyor. Sunulan her ürün ve hizmeti, görme engelliler için tasarlanan sesli özgürlük dünya sayesinde daha erişilebilir hale getiriyor. BlindLook, 285 milyon görme engellinin her bir üyesi hayatta özgürce var olana kadar, çalışmaya devam etmeyi amaçlıyor.

İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya şehirlerinde bulunan tam ve kısmi görme engelli Uber kullanıcıları, BlindLook’un ses odaklı teknolojisi “Sesli Simülasyon” sayesinde Uber uygulamasını kolaylıkla kullanabilecekler.

Sağlık girişimi Nextkidney, dünyanın ilk taşınabilir hemodiyaliz cihazı için 4.1 milyon euro yatırım aldı

Dünyanın ilk taşınabilir hemodiyaliz cihazını geliştiren Nextkidney, kitle fonlama turunda 4.1 milyon euro yatırım aldı. Oneplanetcrowd platformunda gerçekleşen yatırım turu, şirketin ürününün pazara sunulmasını kolaylaştıracak ve gerçekleştirilecek.

Geçtiğimiz Kasım ayında sizlerle kitle fonlama yatırım turuna çıktığını paylaştığımız Nextkidney, 1 milyon euro – 5 milyon euro arasında yatırım almayı hedefliyordu. Hedeflediği yatırım aralığıyla turu tamamlayan girişim, çalışmalarına tüm hızıyla devam edebilecek.

Her yıl dünya çapında 2.8 milyon kişi diyaliz tedavisi görüyor. Bununla birlikte, hemodiyaliz, zaman taahhüdü ve yoğunluk açısından son derece zahmetli olduğu için böbrek hastalarının hayatını önemli ölçüde etkiliyor. Bu sorunları analiz eden girişim de çözümler üzerinde derinlemesine çalışmalar yapıyor.

Nextkidney, böbrek yetmezliğinden muzdarip hastaların yaşam tarzını iyileştirmek için Hollandalı sağlık sigortası şirketleri CZZilveren KruisMenzis ve profesyonellerle iş birliği içinde hastaların bağımsız olarak diyalize girmesini sağlayan Neokidney’i geliştirdi.

Girişimin geliştirdiği çözüm, hastaların özgür bir yaşam geçirmelerini ve yaşam kalitelerinin iyileştirmeyi sağlıyor. Ayrıca daha az bakım desteği ve diyaliz sıvısı ihtiyacı sayesinde de tedavi maliyeti azalıyor. Neokidney, girişimin Lozan ve Singapur’daki laboratuvarlarında geliştiriliyor.

CZ CEO’su Joep de Groot, “Taşınabilir diyaliz cihazına ve onun sağlık hizmetlerine girmesine yatırım yapıyoruz çünkü taşınabilir diyaliz cihazının böbrek hastalarının yaşamını önemli ölçüde iyileştirdiğine inanıyoruz. Portatif diyaliz cihazı, sağlık hizmeti maliyetlerini de azaltıyor. Bu yüzden benzersiz diyaliz makinesi, Hollanda’daki sağlık hizmetlerinin geniş ölçüde herkes için erişilebilir olmasına yardımcı oluyor.” dedi.

Neokidney son geliştirme aşamasında ve 2024 yılına kadar Hollanda’da piyasaya sürülmesi bekleniyor. Şirket, geliştirmenin son aşamasında ve güvenlik testleri Nisan 2022’de Singapur’da başlıyor. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde pazar onayı için gerekli olduğundan, 2023 sonbaharında Fransa ve Hollanda’da hastalarla yapılan iki klinik deney başlayacak.

Açık Kapı: İş Dünyası ile Buluşma etkinliğinde sunum yapan 9 girişim

Türkiye girişimcilik ekosisteminin en büyük destekçilerinden Teknopark İstanbul’un, kuluçka merkezi Cube Incubation aracılığıyla düzenlediği “Açık Kapı: İş Dünyası ile Buluşma” etkinliklerinin 8’ncisi, “akıllı ve sürdürülebilir kentler” odağında 11 Ocak 2023 Çarşamba günü gerçekleşti.

Belediye başkanları, yerel yöneticiler ve iş dünyası temsilcileri ile firma ve girişimcileri bir araya getiren etkinlik, sürdürülebilir şehircilik yaklaşımını benimseyerek belediyelerin ortak sorunlarına iş birliği içinde çözüm bulan Marmara Belediyeler Birliği ortaklığında düzenlendi.

Belediyeler projeleri bire bir dinledi

Cube Incubation yerleşkesinde düzenlenen Açık Kapı etkinliğinde belediye başkanları, yerel yöneticiler ve iş dünyası temsilcileri, akıllı ve sürdürülebilir kentler odaklı girişimleri yakından tanıma imkanı buldu. Yeni ortaklıkların oluşmasına zemin hazırlayan etkinlikte girişimciler de proje ve ürünlerini belediye ve kurumsal firma temsilcilerine yüz yüze anlatarak iş birliği ve sermaye desteği sağlama fırsatı yakaladı.

Topçu: Yeşil teknolojiler artık zorunluluk

Geleneksel hale gelen Açık Kapı etkinliklerinin geçen yıldan bu yana sekizincisini, bu yıl ise ilkini düzenlediklerini belirten Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, şunları kaydetti: “Açık kapı etkinliğimiz ile akıllı ve sürdürülebilir kentler odağında alt yapı ve tematik destek sağladığımız 9 girişimcimize projelerini hayata geçirmeleri için yeni ortaklıklar kurma şansı sunduk. Çevre ve biyoçeşitlilik ile sürdürülebilir akıllı ulaşım konularındaki iş fikirleri iklim kriziyle mücadele ettiğimiz bu kritik dönemde büyük önem arz ediyor.”

Arslan: Dünyanın iyiliği için

Dünyanın iyiliği için kamu, STK ve girişimlerin birlikte hareket etmesi gerektiğinden bahseden Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekteri M. Cemil Arslan; “İklim krizi, gıda krizi, enerji krizi, sağlık sorunları… Bu çevresel ve sosyal sorunlar çok büyük, çok karmaşık sorunlar ve bunların basit çözümleri yok. Bu sorunları çözmek, hayatı herkes için iyileştirmek adına daha büyük düşünmemiz gerekiyor. Kaynaklarımızı cesur ve ilham verici bir şekilde seferber etmemiz gerekiyor. Toplumun tüm paydaşlarının, özel sektörün, kamu sektörünün ortak bir hedef doğrultusunda birleşmesi, aynı sayfada buluşması gerekiyor.” dedi.

Etkinlik kapsamında projelerini sergileyen Akıllı Şehirler ve Sürdürülebilirlik odaklı Teknopark İstanbul girişimleri şu şekilde:

  • Arventek: Geliştirdiği bulut tabanlı RemoteSite platformu sayesinde drone görüntülerinden şantiyenin yüksek doğrulukta 4 boyutlu dijital ikizini oluşturabiliyor. Yapay zeka ile drone verilerini anlamlandırarak, şantiyelerdeki zorlu takip operasyonlarının daha hızlı ve verimli şekilde yönetilmesini sağlıyor.
  • Arvis: Yeni nesil teknolojilerde “Yapay Görü” ile veri işleyerek kreatif çözümler geliştiriyor.
  • B2Metric: Yapılandırılmış ve yapılandırılmamış dağınık büyük veri ortamlarında, yapay zekâ tabanlı aktif öğrenen adaptif büyük veri analitiği sistemleri üzerine uzmanlaşmış platformlar sunuyor.
  • Binamod: Deprem tehlikesini hesaplayarak binaların deprem performansını belirliyor; güçlendirme için projeler sunan yazılım ve yapı teknolojileri geliştiriyor.
  • Bozankaya: Çevreye zarar vermeyen, enerji tasarrufu sağlayan ve gürültüsüz çalışan araçlar geliştirip üretiyor.
  • Lightway: Reçine esaslı, parlak ve sert görünümlü bir son kat döşeme sistemidir. Yüzeye uygulandıktan sonra ısı, ışık ve güneş enerjisiyle kendini yeniden şarj ederek karanlıkta 8 saate kadar ışık sağlıyor.
  • Musoshi: Lojistik amaçlı, tamamen elektrikli şehir içi taşımacılık aracı geliştiriyor.
  • ORKBİ: ORKESTRA-Bİ ile 150’den fazla kaynaktan otonom olarak sürekli veri toplayıp standardize edebiliyor; sadeleştirerek doğruluğunu test edebiliyor.
  • Soyl-Gel: Tarımda sulamayı yarı yarıya azaltabilen ve bitkilere kuraklıkta su sağlayan malzeme geliştiriyor.

Ferrari, Formula 1 araçları ve araç içi sistemleri için Harman ile ortaklık yapıyor

İtalyan araç markası Ferrari, Formula 1 araçları ve geliştirdiği spor arabalarında yeni otomobil teknolojileri geliştirmek için Harman ile iş birliği yaptığını açıkladı. Anlaşmayla beraber Ferrari müşterilerinin özellikleri ve hizmetleri istedikleri zaman “akıllı telefona benzer şekilde” güncellemesine ve kişiselleştirmesine yardımcı olunacak.

Harman, CES 2023‘te “Ready” markası altında bir dizi araç içi teknolojiyi katılımcılarla duyurdu. Harman’ın Ferrari ile yeni çok yönlü ortaklığı, İtalyan markanın araç yelpazesinde Ready Upgrade donanım ve yazılım kabin içi deneyimlerini getirecek.

Ferrari CEO’su Benedetto Vigna, “Ortaklığımız, mükemmellik ve teknoloji ile yeniliğin sınırlarını zorlamak için kutlanan iki markayı bir araya getiriyor. Kabin içi deneyim avantajımızı genişletmek ve müşterilerimize benzeri olmayan bir sürüş sunmak için Harman ile çalışmayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.

Harman Ready Upgrade, araçların yaşam döngülerini iyileştirmeye ve araba üreticileri için geliştirme döngüsünü kısaltmaya yardımcı olacak, araç güncellemelerinde verimli olmasını sağlayacak yenilikçi bir yazılım ve donanım teknolojisi olarak karşımıza çıkıyor. Temel olarak, markanın müşterileri artık özellikleri ve hizmetleri herhangi bir zamanda “bir akıllı telefona benzer şekilde” güncellemek ve kişiselleştirmek için erişim elde edecek. Şu anda, çeşitli otomobil üreticileri, uzmanlık alanları dışındaki teknolojiler ve güvenlik özelliklerindeki değişikliklere ayak uydurmakta güçlük çektikleri için çeşitli ortaklıklar yapıyor.

Harman, 2023 sezonundan itibaren Ferrari’nin Formula 1 takımı için özel Kabin İçi Deneyim ortağı olacak. İki şirket henüz yeni ortaklıklarıyla ilgili daha fazla ayrıntı açıklamadı. Yeni sezonun önemli takımları arasında yer alan Ferrari’nin yaptığı ortaklıkla beraber bütçe konusunda da elinin rahatlayacağı düşünülüyor.

Togg, akıllı cihaz teknolojileri için Qualcomm ile iş birliği yapıyor

Kullanıcılarına son teknoloji bağlantılı hizmetler sunmayı ve yüksek kaliteli araç içi deneyimler yaşatmayı hedefleyen Togg, Qualcomm Technologies ile birlikte çalışacak. Togg, C-SUV’un bilgi ve eğlence sistemini Snapdragon Dijital Kokpit Platformları ile güçlendirecek.

Akıllı cihaz, gelişmiş grafik ve araç içi multimedya deneyimlerinin yanı sıra bilgisayar görüşü desteği, yapay zekâ yetenekleri, entegre ve sürekli uyarlanabilir kokpit sistemi sayesinde kullanıcılarına daha konforlu, bağlantılı ve kesintisiz bir sürüş deneyimi sağlayacak.

C-SUV, akıllı yaşam çözümleri sağlayan son derece yetenekli bir akıllı cihaz olacak

Togg’un teknolojisi, C-SUV’u çevre ile iletişim kurabilen, çözümler üreten ve bu çözümleri somut ürün ve hizmetler halinde kullanıcıya sunan akıllı bir cihaza dönüştürüyor. C-SUV’u bağlantılı olmanın bir adım ötesine taşıyan bu teknoloji, akıllı ev cihazları ve akıllı şehirlerdeki diğer tüm IoT cihazlarıyla entegre bir şekilde çalışarak hem kullanıcıların hem yolcuların hayatını kolaylaştırıyor.

“Bağlantılı bir akıllı cihazdan çok daha ötesini sunmayı amaçlıyoruz”

Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, kullanıcılara konforlu ve sorunsuz bir mobilite deneyimi yaşatmak hedefiyle alanlarının en iyileriyle iş birliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, “Kullanıcılarımıza bağlantılı bir akıllı cihazdan çok daha ötesini sunmayı amaçlıyoruz. Snapdragon Dijital Kokpit Platformları ile kullanıcılarımıza akıllı ve konforlu bir deneyim sunacağız. Yeni nesil araçlar için Qualcomm ile çalışmalarımızı genişletmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.” dedi.

Qualcomm CDMA Technologies GmbH Ürün Pazarlama Kıdemli Direktörü Thomas Dannemann da “Qualcomm Technologies, otomobil üreticilerinin hem sürücüler hem yolcular için daha bağlantılı, akıllı ve güvenli sürüş deneyimi sağlamalarına katkıda bulunmayı taahhüt ediyor. Togg’un, Snapdragon Dijital Kokpit Platformlarına dayanan dijital olarak gelişmiş özellikleri yeni nesil elektrikli araçlarına entegre etmesine katkıda bulunmayı dört gözle bekliyoruz.” diye konuştu.

İklim teknolojileri üzerine çalışmalar yapan CHOOOSE, 13.8 milyon euro yatırım aldı

CHOOOSE

İklim eylemlerinin günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu gösteren ClimateTech girişimi CHOOOSE, 13.8 milyon euro yatırım aldı. GenZero ve SOUNDWaves tarafından ortaklaşa yönetilen tura Shell Ventures ve Vinyl Capital dahil olmak üzere mevcut yatırımcılardan Amadeus IT Group ve Contrarian VC katıldı.

2017’de kurulan CHOOOSE, işletmelerin iklim eylemini müşteri deneyimlerine entegre etmelerini sağlayan bir yazılım platformu sunuyor. SaaS tabanlı platformu, yeni başlayanlardan küresel şirketlere kadar her büyüklükteki işletmenin, check-out sırasında, uygulama içinde veya müşterileriyle buluştukları her yerde iklim telafisi sunmak için CHOOOSE API’lerini ve dijital araçları kullanmasına olanak tanıyor. Ayrıca işletmelerin müşteri odaklı iklim programları oluşturmasına, yönetmesine ve raporlamasına da yardımcı oluyor. 

Standart entegrasyonlar, müşteri dostu arayüzler, otomatik CO2 emisyon hesaplamaları ve bağlantılı karbon çözümleri pazarları ile kuruluşlar, kendi müşterilerini ürün ve hizmetlerin karbon ayak izini anlama ve buna göre hareket etme konusunda güçlendiren CHOOOSE üzerinde iklim programları sunuyor.

CHOOOSE CEO’su ve kurucu ortağı Andreas Slettvoll, “İklim eylemi ihtiyacı hiç bu kadar büyük olmamıştı. Ve şimdi baktığımız her yerde, iklim etkisini karar alma süreçlerine dahil etmek ve çözümleri desteklemek isteyen bireyler ve kuruluşlar görüyoruz. CHOOOSE’u bu yüzden inşa ediyoruz. GenZero ve SOUNDWaves’in bu yatırıma öncülük etmesinden onur duyuyoruz.” dedi. 

GenZero CEO’su Frederick Teo, “Birçok tüketici ve işletme haklı olarak karbon ayak izleriyle ilgileniyor. Özellikle hava yolculuğu gibi daha yüksek emisyon faaliyetleri bağlamında doğru olsa da bu konunun hızla tüm sektörlerde geçerli hale geldiğini görüyoruz. Bu azaltımların kilidini açmak için karar verecekleri erişilebilir, doğru emisyon bilgilerine ve meydana gelen emisyonları ele almanın güvenilir yollarına ihtiyaçları var. CHOOOSE’un havacılık ve seyahat gibi sektörlere olan derin aşinalığı da tüm alanlarda yağacakları çalışmalar için güven oluşturuyor.” dedi.

Yeni yatırım, COOSE’un yeni kurumsal sektörleri desteklemek için platformunu genişletmesini ve platformda desteklenen hem anında kullanılabilir hem de öncü karbon çözümleri portföyünü genişletmesi için kullanılacak.

Sağlık çalışanlarına yardımcı olan ShiftKey, 300 milyon dolar yatırım aldı

shiftkey

Sağlık çalışanlarını ve tesisleri açık pozisyonlarla birbirine bağlamaya odaklanan ShiftKey, 300 milyon dolar yatırım aldı. Lorient Capital tarafından yönetilen tura Ares Management Secondaries, Pantheon, Clearlake Capital ve Health Velocity Capital katıldı. Son yatırımla beraber girişimin değerlemesi 2 milyar doların üzerine çıktı.

2015 yılında faaliyetlerine başlayan girişim, sağlık alanında çalışan kişilerin kendi bölgelerinde günlük işler aramasına, bu işlere teklif vermesine ve programlarını oluşturmasına olanak tanıyan bir platform sunar. Bu sayede girişim hem sağlık çalışanlarının meslektaşlarıyla bir ağ oluşturmasını ve  istedikleri zaman çalışmalarını sağlıyor. Covid-19 pandemisiyle beraber artan sağlık ihtiyaçlarına gereken talebi karşılamak için uzman açığı her zaman yer alıyor. Shiftkey’in platformu, bu sorunu ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

shiftkey

ShiftKey kurucusu ve CEO’su Tom Ellis yaptığı açıklamada, “Hemşireler kendi şartlarına göre çalışmayı seçmeye devam ediyor. Temel pazar ürünümüzün yanı sıra planlama, ödemeler, eğitim ve akreditasyon gibi ek teknoloji ve araçları birleştirerek hemşireleri ve diğer lisanslı profesyonelleri güçlendirmeyi vizyon ediniyoruz. Bu hedefi paylaşan yatırımcılarımızın desteği için oldukça minnettarız.” dedi.

Lorient Capital’in yönetici ortağı David Berman, “ShiftKey, lisanslı profesyonellere ne zaman, nerede ve nasıl çalışmak istediklerini seçme özgürlüğü ve esnekliği sağlayarak işin geleceğini değiştiriyor. Yatırımcı tabanımızı, ShiftKey’in lisanslı çalışmanın geleceğini güçlendiren üstün teknoloji platformu olma yolundaki uzun vadeli stratejisi etrafında yeniden düzenlemekten heyecan duyuyoruz.” dedi. 

Dallas merkezli şirket, ülke genelinde 10.000’den fazla tesiste binlerce lisanslı sağlık uzmanıyla çalıştığını söyledi.