Ana Sayfa Blog Sayfa 185

Xiaomi’nin elektrikli aracı hakkında yeni bilgiler gelmeye devam ediyor

Çinli teknoloji devi Xiaomi, elektrikli araç pazarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Uzun süredir dikkatleri üzerine çeken Xiaomi MS11 yol testlerinde ortaya çıktı.

Xiaomi, elektrikli araç pazarına girmek için uzun süredir yoğun bir şekilde çalışıyor. Firmanın ilk modeli olan MS11 bir süredir test aşamasında bulunuyor. Son zamanlarda, zorlu kış testleriyle karşımıza çıkan araç şimdi de şehiriçi testlerinde göründü. Araçla ilgili görüntüler, otomotiv sızıntıları yapan Chang Yan tarafından paylaşıldı.

Xiaomi, 2024’ün ilk yarısında ilk elektrikli otomobili MS11’i piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Araç bir süredir geliştiriliyor ve son casus çekimleri, bazı temel özelliklerini ortaya çıkardı. Elektrikli araçta 19 inç büyüklüğünde oldukça şık görünen jantlar bulunuyor. Şarj girişi aracın sol arka tarafında yer alıyor.

Araç, iki konfigürasyonda sunulacak. BYD lityum demir fosfat kanatlı pillere sahip 400V versiyonu ve CATL üçlü Kirin pillere sahip 800V versiyonu müşterilerin isteği doğrultusunda test edilecek. Xiaomi ayrıca, MS11’in şirket içi yapay zeka ve otonom sürüş yetenekleri gibi en son teknolojisini kullanacağını söyledi. Şirket, bu alanlara şimdiden önemli yatırımlar yaptı ve muhtemelen MS11’de önemli bir rol oynayacaklar.

MS11 çok heyecan verici bir araç olacak şekilde şekilleniyor ve nihayet piyasaya sürüldüğünde nasıl performans gösterdiğini görmek ilginç olacak. Xiaomi’nin elektrikli araç endüstrisine girişi, şirketin ürün portföyünü tüketici elektroniğinin ötesinde farklı pazarlarda da faaliyet göstermek istediğinin bir işareti oluyor.

Alternatif SuperApp, ilk turda 62.5 milyon dolar değerleme üzerinden 4.7 milyon dolar yatırım aldı

15 Aralık 2021’de lansmanı gerçekleştirilen ve kısa bir süre içinde hızlı bir büyüme kaydeden Alternatif SuperApp, yatırım süreçlerinin görece yavaşladığı bir dönemde, ilk yatırım turunu Qinvest Portföy, APY Ventures Bilişim Vadisi GSYF, FonAngels ve CapitalTurk Holding’in de içinde bulunduğu yatırımcılardan 62,5 milyon dolar değerleme üzerinden aldığı 4,7 milyon dolarlık yatırımla başarıyla tamamladı.

Alternatif SuperApp, mobil uygulama üzerinden farklı sektörlerdeki işletmeleri dijital dönüşüm sürecine dahil ederek B2B müşterilerine fintech çözümleri sunuyor. Bu çözümler arasında dijital cüzdan, sadakat, CRM ve müşteri analitiği gibi özellikler yer alıyor. Uygulama aynı zamanda B2C müşterileri için de tüm dijital cüzdanları tek bir platformda birleştirerek nakit ve kartın avantajlı bir alternatifi oluyor.

Azerbaycan ve BAE’ye de açılacak

Konuya ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Alternatif SuperApp Yönetim Kurulu Başkanı Göktürk Yetim, 100’den fazla marka ve bu markaların 1.300 şubesinde 250 bini aşkın müşteriye hizmet verme ivmelerini hızlandıracak bu yatırımın, gelecekteki potansiyellerini kanıtlama açısından da fırsat vereceğini belirtti.

Bu yatırımı sürdürülebilirlik, inovasyon ve büyüme stratejileri doğrultusunda kullanacaklarını ve pazaryeri konumlarını daha da güçlendireceğini aktaran Göktürk Yetim, ilk etapta Türkiye’deki müşteri sayısını ve uygulamanın kullanımını artırmayı amaçladıklarını ifade etti.

“Önümüzdeki dönemde yurt dışı hedeflerimiz kapsamında Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne açılarak pilot çalışma yapmayı ve bu iki pazarı ayrıntılı analiz etmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullanan Alternatif SuperApp Yönetim Kurulu Başkanı Göktürk Yetim, mevcut müşteri tabanını genişletme ve yeni işletmelerle anlaşma gibi büyüme stratejilerini uygulayarak gelecekte daha da büyük bir başarı elde etmeyi hedeflediklerini söyledi.

Metaverse odaklı yerli girişim Teleporter VR, 20 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

2022 yılında Arya Women Investment Platform ve Türkiye İş Bankası’nın yatırım platformu Maxis işbirliğiyle kurulan Arya GSYF, 169 girişimi değerlendirdikten sonra ilk yatırımını Teleporter’a yaptı. Bu yatırım hem World of Gamers evrenini yeni içeriklerle genişletmeye devam etmek hem dünyanın her yerinden oyuncu komunitelerini bu evrene entegre etmek hem de Merlin’s Chess gibi yeni ve heyecan verici oyun dünyalarını hayata geçirmek için kullanılacak.

Arya GSYF’nin liderliğinde gerçekleşen bu yatırım, Teleporter’ın sadece kendi hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda ekibin ilk gününden beri odağında olan “kadın çalışan dengesinde minimum %50 hedefini desteklemesi bakımından da ikonik bir değer yaratıyor. 

Türkiye’nin global oyun geliştiricileri arasındaki popülerliği artarken, geleceğin “immersive” teknolojilerinde 2015’ten bu yana belirleyici bir rol oynayan Teleporter, gücüne güç katmaya devam ediyor. Dilara Keçeci ve Aslan Yerdelen liderliğinde kurulan Silikon Vadisi merkezli girişim Teleporter VR, tüm dünyadan oyun severlerin dijital bir sosyal XR evreninde bir araya gelip çeşitli oyunlar oynadığı, oyun konferanslarına ve bu alandaki etkinliklerin dijital versiyonlarına katıldığı ve kendisi gibi oyun severlerle birçok farklı oyuncu dünyasında keyifle zaman geçirdiği The World of Gamers ile tam anlamıyla bir “gamer metaverse” inşa ediyor.

Bu haliyle hem bir oyun dünyası hem bir oyun dağıtım platformu hem de oyunlar etrafında bir dijital pazarlama evreni olan platform, dünyanın her köşesinden oyun severleri ihtiyac duydukları her şey için aynı sanal evrende bir araya toplamayı hedefliyor.

Teleporter ekibi, kendi sosyal VR platformu olan World of Gamers evreninden erişilebilen ve oyuncuları arasında cok sevilen basarili oyunlarının ardından, simdi de “Life-Size VR Board Game” alanına yepyeni bir soluk getirmeye hazırlanıyor. VR dünyasında uzun süredir beklenen ve fikri bile oyuncular arasında büyük heyecan yaratan Harry Potter evrenindeki Wizard Chess konseptinden ilham alan yepyeni oyunu Merlin’s Chess’in lansmanında son adıma geldi.

Merlin’s Chess, World of Gamers evreninde geçen fakat popüler kültürün en ikonik eserlerinden Harry Potter, Lord of the Rings, World of Warcraft ve Heartstone gibi atmosferlerden esinlenenen oyun tasarımı ile oyun severleri benzersiz büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Hikayesinin zenginliği ve kendine özgü inovatif oyun geliştirme bakış açısıyla Merlin’s Chess, “immersive” bir satranç oyunu olmanın ötesine geçerek, geek kültürün kalbinde heyecan yaratan bir fenomen haline gelecek gibi gözüküyor.

Teleporter, Collective Spark’ın liderliği ile gerçekleştirilen bir önceki yatırım turunda önemli bir finansman sağlamıştı. Önceki turlarda da yine Arya Kadın Yatırım Platformu’ndan Melis Kızıldağ, Yeşim İlbak, Murat Soğancıoğlu ve Nilüfer Günhan gibi deneyimli melek yatırımcıların yanı sıra, eski Riot Gamesli Bora Koçyiğit, Walt Disney Company’nin üst düzey yöneticisi Mehmet İçağasıoğlu, 212’nin yönetici direktörü Ali Karabey, Unilever Avrupa’nın yöneticisi Selim Tansuğ, Mediterra Capital’in yöneticisi Cenk Coşkuntürk gibi Türkiye’den ve dünyadan değerli isimler yer almıştı.

Teleporter’ın tohum öncesi aşamada 1.5 milyon doların üzerinde finansman sağladığı önceki turlarında ayrıca Tesla, Skype, Hotmail gibi global markalara yatırım yapmış olan Draper ailesinin crypto ve XR alanındaki yatırımları ile one cikan fonu Boost VC de ekibin değerli destekçileri arasına katılmıştı.

İngiltere’nin önde gelen medya kuruluşu The Wired UK ve Amerika’nın gözde teknoloji ve medya etkinliklerinden olan SXSW tarafından dünyanın önemli startupları arasında gösterilen Teleporter VR’ın CEO’su Dilara Keçeci, 2023-2024 yıllarında art arda piyasaya sürülecek olan Playstation VR 2, Meta Quest 3 ve Apple Vision Pro cihazlarının metaverse, spatial computing ve XR marketlerinin büyüme ivmesinde önemli bir fark yaratacağını ve bu teknolojilerin daha geniş kitleler tarafından deneyimlemeye başlanmasıyla hem sosyal evrenlerin hem de VR oyunlarının önemli bir büyüme alanına ulaşma fırsatı olacağını belirtiyor. 

Ekibin bu alandaki deneyimi ve marketin hızla büyümeye devam etmesi sebebiyle, dünya çapında devam eden yoğun yatırımcı ilgisi ile bu turu büyütmeye devam edeceklerini ve yakında yeni yatırım haberlerini de paylasacaklarını belirtiyor. Bu yatırımın, sadece oyunların geliştirilmesine değil, aynı zamanda Teleporter’ın küresel görünürlüğünün artırılması ve ekibe dünya çapında yeteneklerin katılması konusunda önemli bir etkiye sahip olacağını da ekliyor.

Uzun yıllardır birçok global markayla işbirlikleri yapmış ve bu alandaki deneyimini kanıtlamış olan Teleporter, ayni zamanda geçtiğimiz aylarda Deloitte’un Metaverse ekosisteminin Türkiye’ye olası ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini ortaya koyduğu “Metaverse’ün Türkiye İçin Potansiyel Değeri” araştırmasında gaming alanında onde gelen girişim olarak gösterilmişti. 

Öte yandan Arya GSYF, Türkiye’nin ilk ve tek cinsiyet dengesi odaklı yatırım stratejisi ile ülkemizde bulunan teknoloji odaklı, ölçeklenebilir, çıkış imkanları öngörülebilir ve kurucularından en az bir tanesi kadın olan girişimlere yatırım yapıyor.

2022’de kuruluşunun ardından 10 Milyon Dolarlık ilk kapanışını, henüz 8 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirmesine rağmen ilk yatırımını hızla Teleporter’a yapmış olmaktan gurur duyuyor. Arya GSYF, iki aylık bir süre zarfında yatırımlarının sayısını 4’e yükseltmeyi planlıyor.

Koç Üniversitesi, bozulan yiyecekleri algılayabilen bir sensör geliştidi

Koç Üniversitesi tarafından oluşturulan bir araştırma ekibi, et, tavuk ve balık gibi protein açısından zengin gıdaların tazeliğini gerçek zamanlı olarak takip edebilen ve verileri akıllı telefonunuza gönderebilen küçük bir sensör geliştirdi. Cihaz, gıda tazeliğini izleme ve yönetme şeklimizde devrim yaratma potansiyeline sahip oluyor.

Ekonomik ve çevresel maliyetlerin yanı sıra gıda israfı da sağlık açısından risk oluşturuyor. Gıda bozulduğunda, gıda zehirlenmesine neden olabilecek zararlı bakteriler üretebiliyor. Gıda zehirlenmesi, mide bulantısı, kusma, ishal ve diğer semptomların ortaya çıkmasıyla yaşamı kötü etkiliyor. Bazı durumlarda, gıda zehirlenmesinin ölümcül olduğu da söyleniyor. Yiyeceklerin ne zaman bozulduğunu anlamak her zaman kolay bir şekilde görülmüyor. Et ve kümes hayvanları gibi bazı yiyecekler, zararlı bakterilerle kontamine olduklarında bile güzel görünüp güzel kokabiliyor.

Şimdiye kadar sıradan insanların yiyeceklerin çürümesini tespit etmesi oldukça zordu. Ancak Koç Üniversitesi‘ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilen yeni bir sensör, herkesin işini kolaylaştırıyor. Sensör küçüktür ve uygun fiyatlı olması planlanmıştır ve herhangi bir gıda kabına takılabiliyor. Sensör, yiyeceğin bozulmaya başladığını algıladığında akıllı telefonunuza bir bildirim gönderiyor. Bu şekilde yiyeceklerin ne zaman yenmesi güvenli olmadığını her zaman bilebilmeniz sağlanıyor.

Araştırmacı ekibinde Dr. Emin İstif (Kadir Has Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü) ve Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Levent Beker ve Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. İskender Yılgör ve Dr. Emel Yılgör ile Texas A&M Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hatice Ceylan Koydemir bulunuyor.

Araştırmacılar, cihazın gerçek dünyadaki uygulamasını göstermek için sensörlerini paketlenmiş tavuk göğsü ve kaburga biftekte test ettiler. Et örnekleri farklı koşullarda saklandı: derin dondurucuda, buzdolabında ve oda sıcaklığında. Üç gün boyunca, oda sıcaklığındaki numuneleri izleyen sensörün kapasitansı yükseldi ve bu, bozulan etten biyojenik aminlerin salındığını gösterdi. Bu da araştırmacıların, sensörün bozulmayı verimli bir şekilde tespit ettiğini gösterdiğini söylüyor.

Konuyla ilgili araştırmacılar, şu sözleri kullandı: 

“Sensörün gerçek hayattaki bir uygulamasını göstermek için çeşitli saklama koşullarında saklanan tavuk ve sığır eti örneklerini kullanarak sensörü test ettik. Sensör güvenilir bir performans sergiledi. Öyle ki, bir cep telefonu kullanılarak yapılan anlık sensör okumalarıyla üç günlük ölçüm sırasında gıdaların bozulması tahmin edildi. Üçüncü gün, oda sıcaklığında saklanan numuneler, bir dondurucuda saklanan numunelere kıyasla sensör yanıtında %700’lük bir değişiklik gösterdi. Bu değişim de sensörün bozulma tespiti için çalıştığını kanıtlıyor.” 

Yeni sensör henüz geliştirmenin ilk aşamalarında olsa da gıdaların tazeliğini izleme ve yönetme şeklimizde devrim yaratma potansiyeli bulunuyor. Sensör başarılı olursa, dünya çapında gıda israfını azaltmaya ve gıda güvenliğini iyileştirmeye yardımcı olma ihtimali yüksek görünüyor.

1.5 milyon dolar yatırım alan Paket Mutfak’ın toplam yatırım miktarı 5.8 milyon dolara yükseldi

Türkiye’nin öncü bulut mutfak girişimi Paket Mutfak, yeni yatırım turunu 1.5 milyon dolar ile tamamladı.

Nokta Yatırım Holding’in liderlik ettiği tura Ünlü Portföy Yönetimi Ar-Ge GSYF, Commencis Kurucu Ortağı Fırat İşbecer, STFA Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Taşkent ve Ünlü & Co Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Romano gibi önemli isimler katıldı.

Paket Mutfak’ın mevcut yatırımcılarının çoğunluğu da yatırım turunda yer alırken, 500 Emerging Europe Ortağı Enis Hulli, TikTak Kurucusu Ersan Öztürk ve Kıraç Gayrimenkul Grubu gibi isimler paylarını artırarak girişimin potansiyeline olan güvenlerini gösterdi.

Teslimat odaklı restoran markaları yaratan ve işleten Paket Mutfak 8 aktif şubesi ile Türkiye’nin en büyük bulut mutfak ağını oluşturuyor. 3 sene önce faaliyete başlayan girişim, 2024 senesinin sonuna kadar açacağı 20 yeni şube ile İstanbul’u kapsamayı ve 6 aktif markasına 4 yeni marka ekleyerek ürün seçeneklerini genişletmeyi hedefliyor. Paket Mutfak, halihazırda günde 1,600’ün üzerinde siparişi, Yemeksepeti, Trendyol Yemek ve Getir Yemek gibi sipariş platformlarından alıyor.‍

Paket Mutfak Kurucu Ortağı ve CEO’su Tali Şalhon, hedefleri hakkında verdiği demeçte;

“Çok aşamalı bir koordinasyon zincirini titizlikle yönetiyoruz. Şu anda odak noktamız operasyonumuzun kalitesini en üst seviyede tutmaya devam ederken şirketimizi sürdürülebilir şekilde ölçeklendirmek”.

Paket Mutfak’ın Kurucu Ortağı ve CPO’su Eytan Nahmiyas, girişimin teknolojik avantajlarına vurgu yapti:

“Uçtan uca işletim sistemimiz, operasyonlarımızı gözlemlememize ve yönetmemize olanak sağlıyor. Teknolojimizden güç alan operasyon takımlarımız sayesinde Türkiye’nin en büyük gıda şirketlerinden biri olma hedefimize her geçen gün bir adım daha yaklaşıyoruz.”

Paket Mutfak yakın gelecekte, var olan ciro dikeylerini kuvvetlendirmenin yanı sıra, öne çıkan markalarını bayilik modelleri ile büyütmeye devam etmeyi planlıyor.

Otonom lojistik teknolojileri geliştiren FERNRIDE, 29 milyon euro yatırım aldı

fernride

Otonom elektrikli kamyonlar üzerine çalışmalar yapan FERNRIDE, düzenlenen Seri A turda 29 milyon euro yatırım aldı. Girişime yatırım yapan şirketler arasında 10x Founders, Promus Ventures, Fly Ventures, Speedinvest, Push Ventures ile HHLA Next, Schenker Ventures ve Krone yer alıyor.

2019’da kurulan FERNRIDE’ın benzersiz yaklaşımı, bugün müşterileri için bu sektör zorluklarını ele alarak sürücüsüz operasyonların avantajlarını ve güvenilir hizmetini daha ilk günden ortaya çıkarıyor. Girişim, canlı operasyonlara kesintisiz veya kesinti olmadan sorunsuz bir şekilde entegre edilebilen uçtan uca bir çözüm geliştirdi. 

BMW, MAN, Mobileye ve Argo.AI’dan üst düzey yönetim ekibi üyelerini işe alan girişim, on yıllık bir araştırmayı otonom araç ve otomotiv endüstrilerindeki uzmanlıkla birleştiriyor. FERNRIDE, önümüzdeki beş yıl içinde otonom kamyon taşımacılığında dünya lideri olmayı hedefliyor.

FERNRIDE kurucu ortağı ve CEO’su Hendrik Kramer:

“Müşterilerimiz, işbirliğimizin en başından itibaren özerkliğe yönelik insan destekli yaklaşımımızdan yararlanıyor. Mevcut müşterilerimiz yalnızca Avrupa’da 1.000’den fazla kamyon işletiyor. FERNRIDE ile insan destekli yaklaşımımız hemen işe yaradığından, olası tüm uç vakaları çözdüğünden ve endüstrinin ihtiyaç duyduğu güvenilirliği sunduğundan tam da bunu yapabiliriz.” dedi.

Yeni yatırım, FERNRIDE’ın operasyonlarını küresel olarak mevcut ve yeni müşterilerle büyütmekle beraber insan destekli otonom yapıya yönelik benzersiz yaklaşımlarının teknolojik gelişimini desteklemek için kullanılacak. 

Netflix, ilk canlı spor yayınını bir golf turnuvasıyla yapacak

İçerik akış platformu Netflix, canlı spor yayını için yeni çalışmalar yapıyor. Ortaya çıkan bilgiler doğrultusunda şirket, Formula 1 pilotları ve profesyonel golfcülerin bir arada olacağı bir golf turnuvası düzenleyerek bunu canlı yayınla paylaşmayı planlıyor.

The Wall Street Journal‘a göre akış hizmetinin, F1 sürücüleri ve profesyonel golfçülerin yer aldığı ünlü bir golf turnuvası olan ilk spor etkinliğini canlı yayınlamak için görüşmelerde bulunduğu söyleniyor. F1 sürücülerini ve profesyonel golf oyuncularını takip eden Netflix belgeselleri olan Drive to Survive ve Full Swing’den kişilerin yer alacağı bildiriliyor. WSJ’ye göre görüşmeler henüz ön hazırlık aşamasında yer alıyor. 

Ünlü golf etkinliği, Netflix’in bir format belirlemesi ve gelecekteki canlı spor etkinliklerinde oluşabilecek teknik sorunları çözmesi için düşük riskli bir yol olacak. Yani bu etkinlik, bir test etkinliği olarak görülüyor.

Şirketin Rick Shiels ve Bob Does Sports gibi golf YouTube kanallarının popülaritesini de fark etmiş olarak bu kararı alma ihtimali de bulunuyor. Bunlarda genellikle Max Homa gibi üst düzey profesyoneller tur oynuyor ve ortalama oyuncularla rekabet ediyor. F1 pilotlarının ve oyuncularının yarıştığı ama aynı zamanda eğlendiği benzer bir format, normalde asla golf izlemeyecek sıradan izleyicileri çekebilecek gibi duruyor.

Netflix, bir yılı aşkın bir süredir canlı spor yayınlarını araştırıyor. Daha önce Formula 1’in canlı ABD yayın hakları için teklif verse de ESPN’e karşı kaybetti. Ayrıca platform, tenis, bisiklet ve diğer düşük profilli sporların yayın hakları için teklif vermeyi araştırdı. İlerleyen süreçte şirketin canlı yayın işine içten içe katılacağı tahmin ediliyor. 

Elektrikli araçlar için şarj istasyonları kuran Fastned, 24 milyon euro yatırım aldı

Güneş ve rüzgar enerjisi kullanarak elektrikli araçlara şarj istasyonu kuran Fastned, düzenlenen turda 24 milyon euro yatırım aldı. Yatırım, tahvil ihracı yoluyla yapıldı.

2012 yılında Michiel Langezaal ve Bart Lubbers tarafından kurulan Fastned, elektrikli sürücülere özgürlük vererek elektrikli mobiliteye geçişi hızlandırmayı amaçlıyor. Şirket, Avrupa genelinde elektrikli araçlar için hızlı şarj altyapısı geliştiriyor.

Daha önce Schroders Capital tarafından 75 milyon euro ve ardından 13 milyon euro yatırım aldığını sizlerle paylaşmıştık.

Fastned, Hollanda, Almanya, İsviçre, Birleşik Krallık ve Belçika’da elektrikli araç şarj istasyonları ağının sahibi ve işletmecisi olarak karşımıza çıkıyor. İstasyonlarının çoğu, Hollanda karayolu dinlenme alanlarında bulunuyor.

Girişim, 215’in üzerinde hızlı şarj istasyonuyla, sürücülerin 300 km menzile sahip elektrikli araçlarını yolculuklarına devam etmeden önce sadece 15 dakikada şarj edebilecekleri hızlı şarj altyapısı sağlıyor.

Fastned’in CFO’su Victor van Dijk:

“Yatırımcıların Fastned’e yeniden güven duymasından gurur duyuyoruz. Devam eden enflasyon ve artan faiz oranları ile zorlu sermaye piyasası ortamına rağmen Fastned, sağlam ve büyüyen yatırımcı tabanıyla perakende tahvil piyasasında dayanıklılığını bir kez daha kanıtladı.

2030 yılına kadar güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kaynaklardan enerji satarak iklim krizini frenlemeye ve aktif olarak yardımcı olduğumuz bin istasyon hedefimize her geçen gün daha da yaklaşıyoruz.” dedi.

Amsterdam merkezli girişim, fonları Avrupa çapındaki ağını genişletmek için kullanacağını belirtiyor. Avrupa’nın ana karayolları boyunca hızlı şarj altyapısı gerektiren son Avrupa düzenlemelerinin bir sonucu olarak önümüzdeki yıllarda ek sözleşmeler yapılacak. Fastned, bu tür ihalelerdeki başarı rekorunu korumak için iyi bir konumda olduğunu iddia ediyor.

Volkswagen Multivan çok yakında Türkiye’ye geliyor: İşte eHybrid modelin özellikleri

“Başarı, özgürlük ve gelecek taşıyoruz” sloganı ile müşterilerinin günlük hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla e-mobilite’ye kolay ve güvenli geçiş için uzun süredir çalışmalar yürüten Volkswagen Ticari Araç, değişen çağın koşullarıyla uyumlu, doğaya saygılı, daha temiz, akıllı ve sürdürülebilir mobilite çözümlerini tek tek hayata geçirmeye başladı.

Volkswagen Ticari Araç’ın eHybrid (plug-in hybrid: şarj edilebilir, elektrikli ve içten yanmalı motorlu) modeli Yeni Multivan, markanın sıfır emisyon üreten bir sürüş sistemine geçme fikriyle başlayan elektromobilite stratejisinin ilk yapı taşlarından biri.

Volkswagen DNA’sını taşıyan ve hem dış tasarımı, hem de iç mekanda sunduğu işlevselliği, günlük kullanıma uygunluğu ve konfor özellikleriyle yeniden tasarlanan Yeni Multivan, yeni bir çağın başlangıcını temsil ediyor. Elektrikli araçlar ve otonom sürüşün gelecekte Transporter modellerine adaptasyonu, eHybrid Multivan ile başlıyor.

Yeni Multivan’ın temmuz ayı içerisinde 1.4 TSI eHybrid motor 218 beygir gücünde Türkiye’de satışa sunulması planlanıyor.

Plug-in hybrid ile konforlu yolculuklar

Plug-in hybrid çekiş sistemine sahip olan Yeni Multivan hem içten yanmalı benzinli motora (TSI) hem de elektrik motoruna sahip. Multivan eHybrid, elektrik gücüyle çalışarak özellikle kısa yolculukların emisyonsuz sürüşe dönüşmesini sağlayacak  şekilde tasarlanmış. 13 kWh’lik lityum-iyon batarya sayesinde Yeni Multivan, tamamen elektrik gücüyle günlük mesafelerde kullanılabiliyor. TSI motor, 130 km/s’in üzerindeki hızlarda devreye giriyor.

10,4 kWh net batarya kapasitesine sahip model 3,6 kW AC şarj ile 3 saat 40 dakikada şarj olabiliyor.

Seçilebilir elektrikli ve hybrid sürüş modlarıyla sürdürülebilir ve çevreci

Yeni Multivan’da E-modu ve Hybrid modu olmak üzere iki farklı sürüş seçeneği yer alıyor.

E-modunda yüksek voltajlı (HV) bataryadan güç alan elektrik motoruyla ön tekerleklere güç iletiliyor. Hem elektrikli hem de içten yanmalı motorun kombinasyonuyla gerçekleşen Hybrid sürüş modunda ise, sürücü mevcut şarj seviyesini seçebiliyor, şarj rezerve edebiliyor ve yüksek voltajlı (HV) bataryanın şarj seviyesini artırıp azaltabiliyor.

Plug-in hybrid bataryası uygun şekilde şarj edilirse, şehir içinde tamamen elektrikle yaklaşık 50 km’lik bir menzilde kullanılabiliyor. Böylelikle, sürüş keyfi ve sıfır emisyon arasında bir uzlaşma arayan modern aileler için mükemmel bir seçim haline geliyor.

Çok yönlü ve işlevsel

Yeni Multivan’ın özellikleri arasında son teknoloji sürüş destek ve bilgi-eğlence sistemleri, “IQ. Light” LED Matrix farlar, “Dundrod” 17 inç alüminyum alaşımlı jantlar, 7 koltuklu esnek ve geniş yaşam alanı, panoramik cam tavan yer alıyor. Yeniden tasarlanan dış tasarımı ve iç mekanıyla Yeni Multivan, kullanıcılarına günlük kullanıma uygun, konforlu ve geniş bir yaşam alanı sunuyor.

Euro NCAP testinde Multivan’a 5 Yıldız ! 

Yeni Multivan dünyaca bilinen güvenlik testi Euro NCAP’te, en yüksek puanları alarak “5 Yıldız”la derecelendirilme başarısını gösterdi. Yeni Multivan, çok sayıdaki yeni teknoloji sürüş destek sistemlerine sahip kapsamlı donanımı sayesinde özellikle yetişkin yolcuların korunması, çocukların güvenliği ve kaza önleme konularında müfettişleri mükemmel derecelerle etkiledi.

Uydu teknolojileri geliştiren yerli girişim Hello Space’in ilk test cep uydusu uzaya fırlatıldı

Türkiye’nin ilk ve dünyanın üçüncü ticari cep uydu girişimi olan Hello Space, uzayda kuracağı cep uydusu takım uydu ağı ile kesintisiz, uçtan uca IoT veri hizmeti sunmaya hazırlanıyor.

Hello Space’in ilk test cep uydusu ‘İstanbul’, SpaceX Transporter-8 misyonunda uzaya fırlatılan tek Türk uydusu oldu.

Dünyanın en yeni ve en küçük uydu standardı olan cep uydusu (pocketqube) standardında, 5cm x 5cm x 5cm’lik ölçüyle üretilen İstanbul cep uydusu, bir avuca sığabilen ilk Türk uydusu olarak dikkat çekiyor. Yazılımı ve donanımı Türkiye’de yapılan İstanbul, Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi’nde yer alan Hello Space yer istasyonundan takip edilecek.

Sadece 1 senede yazılım ve donanım üretimi tamamlandı, uzaya fırlatıldı

Hello Space, 2022 yılının Mayıs ayında bir uydu teknolojileri girişimi olarak kuruldu. Kuruluşundan 13 ay sonra, dünya için yepyeni bir teknoloji olan cep uydu teknolojisinde ilk test uydusu İstanbul’un yazılım ve donanım üretimini Türkiye’de tamamladı. Istanbul, Transporter-8 misyonuyla Kaliforniya’dan SpaceX’e ait Falcon9 roketi ile uzaya fırlatıldı. Üretim sürecine paralel olarak takım-uydu ağı yönetim ve kontrol merkezi olarak konumlanan Hello Space Yer İstasyonu, Ankara’da Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi’nde faaliyete geçti.

Hello Space Kurucu Ortağı ve CEO’su Muzaffer Duysal, verdiği demeçte;

“Bir uydunun üretim ve uzaya gönderim süresi ortalama 2-2.5 seneyi bulurken, yepyeni bir teknoloji olan cep uydusu teknolojilerindeki bilgi birikimimiz ve takımımızın gücüyle bu süreyi 1 sene gibi dünya çapında görülmemiş bir süreye indirdik. Kısa zamanda kuracağımız takım-uydu ağıyla, bugün veri takibi zor olan okyanuslar, kurak araziler dahil dünyanın her yerinden lojistik, tarım, üretim gibi sektörlerde uçtan uca, kesintisiz darbant veri hizmeti sunan global bir girişim haline gelmeyi hedefliyoruz. İstanbul, girişimimizin ilk uydusu, fırlatılışı için çok heyecanlıyız” dedi.

Nesnelerin internetine (IoT) uydu kapsaması geliyor

Hello Space, son derece gelişmiş dar bant veri iletişimi teknolojisi sayesinde, uzaydan dünya çapında kapsama sağlayarak, denizcilik, tarım, lojistik, enerji ve imalat endüstrilerinde, kesintisiz ve güvenilir veri hizmet sunacak. Mevcut teknolojilerle kapsama alanı dışında kalan, insan yoğunluğu az olan uzak bölgeler ve okyanuslarda dahi nesnelerin interneti IoT hizmeti sunabilecek olan Hello Space, örneğin okyanuslardaki konteynerlerden lokasyon, kapsanamayan tarım arazilerinden nem, ısı gibi verileri, uydu teknolojileri aracılığıyla uçtan uca istikrarlı ve doğru sunarak iş ortaklarının verimliliğini artırabilecek.

Takım arkadaşlarının ismi de uzaya gönderildi

Hello Space ekibi özel bir yazılımla, çalışma arkadaşlarının isimlerini test uydusu “İstanbul”un içerisine yerleştirdi. İstanbul ile birlikte, çalışanların isimleri de uzayda yerini alacak.

İstanbul’dan sonra 4 uydu daha yolda

Uydu girişimi Hello Space, uzaya göndermeyi planladığı cep uydular ile bir takım-uydu ağı oluşturacak. Takım-uydu ağı hedefinin ilk test uydusu İstanbul’un uzaya gönderilmesinin ardından, Hello Space 4 yeni test uydusu gönderimine hazırlanıyor. Hello Space, diğer 4 test uydusunu ise Ekim ayında uzaya göndermeyi planlıyor.