Ana Sayfa Blog Sayfa 957

Bosch ve Daimler, otonom sürüş için iş birliği yapıyor

Bosch ve Daimler, şehir içi ortamlarda tamamen otonom ve sürücüsüz sürüş konusunda, Nisan 2017’den bu yana devam ettirdikleri iş birliğiyle şehirlerde trafik akışını iyileştirmeyi, yollarda emniyeti artırmayı ve trafiğin gelecekteki durumu için önemli bir yapı taşı sağlamayı hedefliyor.

Bu amaçla yollara çıkacak ilk test filosu için pilot bölge olarak Kaliforniya’yı seçen iki şirket, 2019 yılının ikinci yarısında müşterilerine, bu şehirdeki seçili güzergahlarda otonom araçlarla servis aracı hizmeti verecek. Daimler Mobility Services’in, bu test filosunun ve uygulama tabanlı mobilite servisinin operatörü olması öngörülüyor. Pilot proje, mobilitenin geleceğini şekillendirmek üzere araç paylaşımı (car2go), araç kiralama (mytaxi) ve çok modlu taşımacılık (moovel) gibi mobilite servislerinin birbirlerine akıllı bir şekilde nasıl bağlanabileceğini gösterecek. Buna ek olarak Bosch ve Daimler, Amerikalı teknoloji şirketi Nvidia’nın, kontrol ünitesi ağının bir parçası olarak projenin yapay zeka platformu sağlayıcısı olmasına karar verdi.

Daimler AG Otonom Sürüş Başkanı Dr. Michale Hafner, “Emniyet bizim en büyük önceliğimiz ve seri üretime başlamadan önce geliştirmeye en çok odakladığımız nokta. Hızlı olmaktansa özenli olmak bizim için daha önemli” dedi.

Robert Bosch GmbH Otonom Sürüş İş Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Stephan Hönle de “Otonom sürüşün seri üretime hazır bir seviyeye getirilmesi, tıpkı bir dekatlona benziyor. Bir veya iki alanda iyi olmak yetmiyor. Şirketlerin yanında tüm alanlarda toplumun da uzmanlaşması gerekiyor. Ancak bu şekilde yollara ve şehre otonom sürüşü emniyetli bir şekilde getirme konusunda başarılı oluruz” diye konuştu.

Sensör verileri milisaniye içerisinde değerlendiriliyor

Tamamen otonom ve sürücüsüz sürüş için şehir ortamında belirleyici bir faktör, çeşitli sensörlerin yardımıyla aracın çevresinin güvenilir bir şekilde tanınmasıdır. Gelen çeşitli verileri çok kısa bir süre içerisinde analiz etmek, yorumlamak ve ardından bunları sürüş komutlarına dönüştürmek ciddi bir hesaplama gücü gerektiriyor. Tamamen otonom, sürücüsüz araç, bir mobil süper bilgisayar olacak. Ayrıca, şehir içerisinde tamamen otonom, sürücüsüz sürüş çok yönlü, yedekli mimari sistemler ve yüksek fonksiyonel emniyet seviyesi gerektiriyor. Bu emniyet seviyesini elde edebilmek için gerekli olan hesaplama operasyonları, farklı devrelerde paralel bir şekilde yürütülüyor. Bu, sistem ihtiyaç olduğunda bu paralel hesaplama sonuçlarına anında başvurduğu anlamına geliyor.

Bu nedenle Bosch ve Daimler, sürüş sistemlerinde birden fazla ayrı kontrol ünitesinden oluşan bir kontrol ünitesi ağına güveniyor. Bunun için gerekli olan platformu, Amerikalı teknoloji şirketi Nvidia sağlıyor. Bu platform, aracın hareketi için Bosch ve Daimler tarafından oluşturulan yapay zeka algoritmalarını çalıştırabiliyor. Kontrol ünitesi ağı, radar, video, ışıklı radar ve ultrason teknolojisiyle (sensör veri füzyonu) tüm sensörlerden verileri bir araya getiriyor, bunları milisaniyeler içerisinde değerlendiriyor ve aracın hareketlerini planlıyor. Bir bütün olarak kontrol ünitesi ağı, saniyede yüz trilyonlarca hesaplama kapasitesine sahip. Bu, birkaç yıl önce çok sayıda S sınıfı aracın birlikte ulaşabileceği rakamdan çok daha fazlasını ifade ediyor.

Otonom servis aracı hizmeti sunulacak

Kontrol ünitesi ağı, Daimler ve Bosch’un 2019 yılının ikinci yarısında Kaliforniya yollarına çıkartacağı filo araçlarında da kullanılacak. Her iki şirket, müşterilere Silikon Vadisi’nde San Francisco Bay’de bulunan bir şehirde seçili olan güzergahlarda otonom servis aracı hizmeti de sunacak. Test operasyonu, tamamen otonom ve sürücüsüz araçların çok modlu ulaşım ağına nasıl entegre edilebileceği hakkında bilgiler sağlayacak. Birçok şehir, mevcut ulaşım sistemi üzerindeki yükü artıran sayısız zorlukla karşılaşıyor. Test, bu yeni teknolojinin bu zorluklara nasıl bir çözüm olabileceğini gösterecek.

Sürücü araca değil, araç sürücüye gidecek

Teknoloji, aynı zamanda otomobil paylaşımının çekiciliğini de artıracak. İnsanların otomobilde geçirdikleri zamanı mümkün olan en iyi şekilde kullanmasını sağlayacak ve sürücü ehliyeti olmayan insanlar için yeni mobilite fırsatları sunacak.

Önümüzdeki dönemde sürücü araca değil, araç sürücüye gidecek. Belirlenmiş olan şehir içi alanda kullanıcılar, sürücüsüz bir paylaşım otomobilini veya aracını rahat bir şekilde çağırabilecek. Proje, özellikle dünyanın önde gelen seçkin üreticilerinden birinin genel araç ve mobilite uzmanlığını, dünyanın en büyük tedarikçilerinden birinin sistem ve donanım uzmanlığıyla birleştiriyor.

Otonom ve sürücüsüz sürüş için güç birliği

Bosch ve Daimler çalışanları, Almanya’da Stuttgart’ta ve ABD’de Güney San Francisco’da yer alan Silikon Vadisi’nin Sunnyvale bölgesinde ekipler halinde birlikte çalışıyor. İki şirketin çalışanlarının aynı ofis alanını paylaşması, çalışma disiplinleri arasında iletişimi hızlandırıyor ve karar alma süreçlerini kısaltıyor. Bununla birlikte çalışanlar, ana şirketlerindeki iş arkadaşlarının tüm teknik bilgisine de erişim sağlıyor. İş ortakları, geliştirme çalışmalarını eşit oranda finanse ediyor.

Bu iş birliği içerisinde yer alan çalışanlar, tamamen otonom, sürücüsüz sürüş sistemi için konseptleri ve algoritmaları birlikte geliştiriyor. Daimler’in görevi, otomobile sürüş sistemini sağlamak. Bu amaç doğrultusunda şirket, gerekli geliştirme araçlarını, test tesislerini ve daha sonrasında ise test filosu için araçları sağlıyor. Bosch ise geliştirme çalışması sırasında belirtilen bileşenlerden (sensörler, aktüatörler ve kontrol ünitelerinden) sorumlu.

İki şirket, testler için kendi laboratuvarları ve test ekipmanlarının yanı sıra Immendingen ve Boxberg’deki ilgili test konumlarını kullanıyorlar. Ayrıca, Mercedes-Benz, 2014 yılından beri Sunnyvale/California bölgesinde otonom araçları test etme onayına sahip bulunuyor. Şirket, 2016 yılından beri Sindelfingen/Böblingen bölgesi için de benzer bir onaya sahip. Bosch ise 2013 yılının başında Almanya’da ve ABD’de halka açık yollarda otonom sürüşü test eden dünyanın ilk otomotiv tedarikçisi olma özelliğini taşıyor.

Yerli girişim Evreka, dünyaya açılıyor

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun, birbirini beş yıldır tanıyan yakın dört arkadaşın 2015 yılında kurduğu ve akıllı şehirler yaratan Evreka, şimdiye kadar, ilk turda toplam 810.000 dolar yatırım aldı.

Atık konteynerlerine yerleştirdiği akıllı sensörlerle konteynerlerin doluluk oranını ölçen verilere göre kamyonlarının rotalarını belirleyen Evreka, nesnelerin interneti alanında ülkemizde öne çıkan girişimlerden biriydi.

Türkiye’den Tuzla, Beşiktaş ve Nevşehir gibi birçok belediyenin atık toplama süreçlerini verimli hale getiren şirket, müşteri portföyünü genişletmeye hazırlanıyor. Pazarlarında bulunduğu Hindistan’dan Almanya’ya kadar bir bölgede varlığını güçlendirmek isteyen Evreka, 2018 yılı içerisinde %400’lük bir büyüme hızını yakalamayı ön görüyor. Şirketin CEO’su Umutcan Duman (ana fotoğrafta en solda), “Hayalimiz ve hedefimiz, Türkiye’den akıllı şehir sektöründe lider bir dünya markası çıkarmak.” diyor.

INFINITI, kurduğu araştırma laboratuvarlarıyla startup’lara destek oluyor

INFINITI, “premium bağlantılı mobilite çözümleri” alanında startup’lara destek olmak amacıyla hayata geçirmeye başladığı INFINITI LAB serisinin dördüncü laboratuvarını Hong Kong’da açıyor.

INFINITI CEO’su Roland Krueger startup’lara destek olmak amacıyla markanın hayata geçirdiği INFINITI LAB serisinin dördüncü laboratuvarını Hong Kong’da açılacağının müjdesini verdi. Krueger bu haberi ilk kez RISE Web Summit’te katılımcılara duyurdu.

INFINITI, bu yılın üçüncü çeyreğinde Hong Kong’ta açacağı INFINITI LAB 4.0’ın temasını “premium bağlantılı mobilite çözümleri” olarak seçti. INFINITI LAB 4.0 startup’ların (girişim şirketlerinin) dijital bir ekosistem yaratmalarını, bunu satış ve mobilite çözümlerine dönüştürmelerini sağlamayı amaçlıyor. INFINITI LAB 4.0 ile marka, startup’ları mentorlar, potansiyel müşteriler, iş ortağı ve yatırımcılarla bir araya getirmeyi de hedefliyor. INFINITI, dünya genelinde toplamda 6 laboratuvar kuracak.

INFINITI LAB

INFINITI Hakkında

Türkiye’de 2009 yılından bu yana Bayraktar Grubu güvencesiyle pazara sunulan Hong Kong merkezli INFINITI Motor Company Ltd.’nin dünyada 50 ülkede satış teşkilatı bulunuyor. 1989 yılında doğan INFINITI markasının premium otomobilleri Japonya, ABD, İngiltere ve Çin’de bulunan tesislerde üretiliyor. ABD pazarında büyük başarı elde eden INFINITI, 2008 yılında Avrupa pazarına sunuldu. INFINITI’nin Londra, San Diego, Pekin ve Yokohama’daki Atsugi-Shi’de tasarım stüdyoları bulunuyor.

Önümüzdeki dönemde, yeni model stratejisiyle atak yapmaya hazırlanan INFINITI, statükoya meydan okuyan cesur tasarımları ve yenilikçi sürüş destek teknolojileriyle premium otomobil dünyasında öncü markalar arasında yer alıyor. INFINITI, 2016 sezonundan bu yana hibrit motor teknolojisinin Formula 1’de kullanılmasında da önemli bir rol üstleniyor.

Siber korsanlar, Şili’de 10 milyon dolarlık soygun gerçekleştirdi

Siber korsanlar, Güney Amerika ülkesi Şili’deki Şili Bankası‘na sızarak Haziran ayı içinde 10 milyon dolarlık bir fonu ele geçirdi. Küresel antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in derlediği bilgilere göre, saldırının farkedilmesiyle birlikte önlem olarak ülke çapındaki 9 bin bilgisayarın bağlantısı kestirildi. Ülkenin finans otoriteleri, bu saldırının ardından yeni bir siber güvenlik planı oluşturmaya karar verdi.

Şili Bankası’na yönelik son siber saldırıdan sonra, finans sektörü yetkilileri ve Maliye Bakanlığı, olayları analiz etmek ve gelecekteki siber güvenlik olaylarıyla mücadele edebilmek için bir eylem planı oluşturmak üzere toplandı. Bu toplantıyla birlikte, 11 Haziran tarihinde gerçekleştiği belirtilen ve korsanların 10 milyon dolarlık bir fonu ele geçirdikleri bilgisi de doğrulanmış oldu.

Saldırı nasıl gerçekleşti?

Saldırganlar zararlı yazılımları önce birer yem olarak konumlandırdı. Şili basınında yer alan haberlere göre, ‘Malware Swapq‘ olarak tanımlanan ve banka sistemlerinin düzgün çalışmasını önleyen bu zararlılar, saldırganların SWIFT aracılığıyla düzmece işlemler yaparak bu kaynakları Hong Kong’daki bir banka hesabına aktarmalarını sağladı.

Binlerce bilgisayarın bağlantısı kestirildi

Olay tespit edilir edilmez güvenlik protokolleri etkinleştirildi ve bu sayede işlemlerin yalnızca dördü gerçekleştirilebildi. Bankaya, müşterilerinin hesaplarını korumak için ülke çapındaki 9 bin bilgisayarın bağlantısını kesmesi söylendi. Resmi açıklamanın sonunda Şili Bankası, güvenlik protokollerinin uygulanmasının ardından daha fazla veri ve fon kaybının önlendiğini doğruladı.

Yeni savunma yöntemleri gündemde

Saldırı sonrasında Şili Maliye Bakanlığı önderliğindeki Operasyonel Süreklilik Çalışma Grubu, gelecekteki önleyici tedbirleri belirlemek için siber saldırıların ayrıntılarını tartışmak üzere bir araya geldi. Bu toplantıların sonucunda, bu tür olayları önlemeye yardımcı olacak protokollerin ve araçların modernizasyonu için iki yeni savunma yöntemi duyuruldu.

İlk yöntem, uluslararası bir kuruluştan, ileride gerçekleşecek bir siber saldırıya karşı daha hazırlıklı olabilmek adına, uluslararası standartlarla uygun şekilde geliştirilmesi gereken unsurların belirlenmesi amacıyla tavsiyede bulunmalarını istemek oldu.

İkincisi ise, ülkenin mevcut olan en yüksek siber güvenlik standartlarına sahip olması için gerekli değişiklikleri uygulamak amacıyla, siber güvenlik ile ilgili düzenleyici yapıların kapsamlı şekilde yeniden gözden geçirilmesi kararı oldu.

Not: Şili’deki mevcut siber güvenlik düzenlemeleri 1993 yılından beri güncellenmemişti.

Scoutium, Endeavor Uluslararası seçim panelinde Türkiye’yi temsil edecek

Efe Aydın, Emre Ün, Safa Yerliyurt ve Ali Keçecioğlu tarafından futbol dünyasındaki genç yetenekleri keşfetmeyi, futbol severlerin scout olmasını ve kulüplerin yanlış transfer sorununu çözmeyi mümkün hale getiren Scoutium, aldığı birçok girişimcilik ödülünden sonra ülkemizi uluslararası platformda temsil etmeye hazırlanıyor.

Dünyanın birçok ülkesindeki etkin girişimcilere yol gösteren, uluslararası girişimci ağı Endeavor, her yıl düzenlediği organizasyonlarla girişimcilere uluslararası destek sağlıyor. Scoutium, Endeavor Türkiye’nin düzenlediği Yerel Seçim Paneli’nde ülkemizi bu yılki Uluslararası Seçim Paneli’nde temsil edecek iki ülke adayından biri olarak seçildi.

Scootium’da ücretsiz üyelik üzerinden futbolcuları değerlendiren üyeler, profesyonel scout olma imkânı yakalamanın yanında bu platformda sosyalleşebiliyorlar. Futbol kulüplerinin genç yetenekleri keşfetmesinde büyük etki yaratacak olan bu sistem kulüplerdeki en büyük sorun olan yanlış transfer sorununu çözmeyi amaçlıyor. Futbolcular da siteye üye olup Scoutium gözlemcilerini maçlarına çağırarak onlardan kendilerini değerlendirmelerini talep edebiliyor. Böylece karanlıkta kalan yetenekler keşfedilip futbola kazandırılıyor.

Futbol dünyasına fayda sağlamayı amaçlayan girişim, İTÜ Çekirdek’in düzenlediği Big Bang Startup Challenge yarışmasında birçok ödül kazandı ve bu yatırım turuyla birlikte yatırımcılardan 1 milyon dolar yatırım aldı. Sistemini ve veri tabanını gün geçtikçe geliştiren ve genişleten platform Trabzonspor, Göztepe, Sivasspor, Kasımpaşa gibi süper lig takımlarının yanı sıra Queens Park Rangers gibi yabancı kulüplerle de iş birliği içerisinde. Kulüplerin doğru transfer yapma sorununa çözüm olarak Scouting eksikliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan girişim, bu yılın sonuna kadar binden fazla kulüple çalışmayı ve 2020’nin sonuna kadar 1 milyon kullanıcıya ulaşmayı hedefliyor. Platform hakkında daha fazla bilgiye bu bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Yerel mağazaların Amazon’la savaşmasına destek veren Pointy 12 milyon dolar yatırım aldı

Pointy, herhangi bir sektörde satış yapan parekendecilere satış kolaylığı sağlayan yeni teknolojosi ile 12 milyon dolar yatırım aldı. Polaris Partners ve Vulcan Capital liderliğinde gerçekleştirilen B serisi yatırım turu sonunda İrlandalı şirket toplam 19 milyon dolar finansman sağladı.

İhtiyacımız olan ürünü yerel pazarda bulamadığımız durumlarda aklımıza ilk gelen çözüm Amazon gibi geniş ürün yelpazesi bulunan e-ticaret sitelerine başvurmak oluyor. Pointy ürünlerin bulunduğu yerel mağazaları online olarak keşfetmeyi sağlamak için web site oluşturmayı kolaylaştıran bulut yazılım çözümü geliştirdi. Özellikle “Pointy Box” donanım aygıtı mağazanın barkot tarayıcısına bağlanarak taranan ürünleri Pointy tarafından desteklenen web sayfasında otomatik olarak yayınlanıyor.

Mağazaların Pointy destekli web siteleri arama motorları için optimize şekilde sunuluyor böylece yerel olarak yaptığımız aramalarda yakın çevrenizdeki mağazaya ulaşmanızı sağlıyor. Popüler olmayan mağazalar çok düşük maliyetle daha fazla satış yapmayı teknolojinin kurtarıcı gücü sayesinde sağlayabilecekler.

Pointy Ceo’su ve kurucu ortağı Mark Cummins, B serisinin büyümeyi hızlandıracağını ve ABD parekendecileri tarafından satışların artması için kullanılmaya başlanacağını söylüyor. Halihazırda yüzde 70’ini oluşturan ABD, Kanada, ingiltere ve İrlanda olmak üzere toplamda Pointy kullanan 5.500 parekendeci bulunuyor.

Cummis ” İnsanlar satın alımlarının büyük çoğunluğunu hala yerel mağazalarla yapıyorlar ancak yerel parekendeciler ürünlerini çevrimiçi platformlarda görünür hale getirmedikleri için kaybettiler bu sorunu onlar için çözüyoruz” diyor. Şirket Google arama devinin yeni See What’s In Store (SWIS) programı aracılığıyla da Google ile ortaklık yürütüyor.

Yerel mağazalar için online satış konsepti kötü bir kabus halini almışken Pointy bu durumu tersine çevirecek gibi görünüyor.

Sosyal girişim TadıVar, kırsal kesimdeki kadınları destekleyecek

Girişimcilik Vakfı Fellow’u Rasim Keskin ve arkadaşları, ‘Türkiye’nin TadıVar, Kadının Gücü Var’ sloganıyla yola çıktıkları TadıVar sosyal girişimiyle kırsal kesimdeki kadınların ürettikleri doğal ürünleri, tüm Türkiye’de tüketicilerle buluşturmayı planlıyor. Böylelikle hiçbir gelire sahip olmayan kadınlar için yeni bir kazanç olanağı sağlanırken, dileyen tüketici de doğal ortamda üretilen ürünleri talep edebilecek.

Okumak isteyen kız çocuklarına da destek olacaklar

Kuluçka aşamasındaki TadıVar sosyal girişimi, kırsalda gelir sahibi olmayan kadınların yanı sıra, maddi olanaksızlık sebebiyle okuyamayan kız öğrencilere de destek olmayı hedefliyor. Hayata geçirilecek TadıVar girişimiyle, tüketicilerin satın alacağı her ürünün yüzde 10’unun okumak isteyen kız çocuklarına destek olmak amacıyla bir eğitim vakfına bağışlanması planlanıyor.

Tüketici istediği üreticiyi seçebilecek

İlk etapta Marmara, Trakya ve Ege Bölgesi’nden kadınlara ulaşacak TadıVar sosyal girişimi, daha sonra Türkiye genelinde kırsal kesimdeki kadınlara ulaşmayı hedefliyor. Girişimin hayata geçmesiyle birlikte, özellikle büyük şehirlerdeki tüketiciler doğal ve mevsime göre çeşitliliği değişen ürünlerden oluşan bir ürün gamına ulaşabilir hale gelecek. TadıVar sosyal girişimi, ürünlere kolayca ulaşılmasını sağlamak amacıyla hazırlayacağı bir yazılımla internet üzerinden tüketicilere istediği üründe istediği üreticiyi seçme olanağı da tanıyacak. Bu sayede tüketiciler; talep ettiği ürünü, hangi üreticinin, hangi bölgede ve hangi şartlarda ürettiğini bilecek.

‘Kadın değişirse dünya değişir’

Arkadaşlarıyla birlikte ‘kadın değişirse dünya değişir’ sloganıyla yola çıktıklarını söyleyen Rasim Keskin, “Temel hedefimiz, günümüzün iletişim teknolojilerini ve dijital platformları da kullanarak kadın emeğini değerlendirmek. Özellikle kırsal kesimde hiçbir geliri bulunmayan kadınların ürettikleri ürünleri, büyük şehirlerdeki taleple buluşturmayı ve bu yolla kadınlarımıza destek olmayı, hayatlarında fark yaratmayı amaçlıyoruz. Şu an fikrimizin ön kuluçka aşamasındayız. Kısa sürede hayata geçireceğiz. Uzun vadede ise, kadın emeğini yerinde değerlendirerek köyden kente göçü önleme çabalarına da katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.

Emirates, uçaklarının iç kısımlarını sanal gerçeklik ile görüntüleme imkânı sağlıyor

İnsanları ve şehirleri birbirine bağlayan havayolu şirketi olarak konumlandırılan Emirates Havayolu, inovasyon çalışmalarına bir yenisini daha ekledi.

Havayolu, emirates.com adresinde, 3D koltuk modellerini tanıtarak, dijital platformunda, sanal gerçeklik (VR) teknolojisini kullanan ilk havayolu şirketi oldu. Emirates, yolcularına A380 ve Emirates Boeing 777 uçaklarının iç kısımlarını 3D olarak 360 derece görüntüleme ve koltuklarını, ferah kabinleri ve Emirates’in uçak içindeki ürünlerini inceleme imkânı sağlayan bir görüntüleme sistemi sunuyor.

Mevcut olan bu VR özelliği, kullanıcılara üzerinde gezinilebilen bağlantı noktalarını kullanarak, Emirates A380’nin, Economy, Business ve First Class kabinlerinin yanı sıra, ikonik uçak içi Lounge ve Spa’dan oluşan alanlarında navigasyon imkânı sağlıyor.

Emirates’in Kurumsal İletişim, Pazarlama ve Marka (Dijital) Üst Düzey Başkan Yardımcısı Alex Knigge konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Yolcularımıza hem karada hem de uçakta, eşsiz bir seyahat deneyimi sağlamak için sürekli yatırım yaparken, aynı zamanda, onlara, dünya çapında bir dijital deneyim sağlamak için, yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu, yolcularımıza uçağa binmeden önce, olağanüstü Emirates deneyimi hakkında bilgi almaya yönelik büyük fırsat sağlayan, yeni VR teknolojisini sunan ilk havayolu şirketi olmaktan dolayı memnunuz. Müşterilerle yaptığımız kullanılabilirlik testlerimizde, koltuklarını seçerken, 3D kabin ve koltuk modelleri ile özellikle ilgili olduklarını gördük” dedi.

Kabinlerin 3D 360 derece görüntüleri, daha fazla üç boyutlu deneyim için, bir sanal gerçeklik öğesi de içeriyor. Kullanıcılar, Google Cardboard gibi, herhangi bir VR başlığı kullanarak, ellerini kullanmadan kabinde gezinme ve koltuklarını seçme imkanına sahip. Bu teknoloji, herhangi bir dış uygulama ya da eklentiye gerek olmaksızın, tüm cihazlarla uyumluluk taşıyor. 3D koltuk modelleri, en son Crystal Cabin Ödülleri’nde, bu projeyle, en vizyoner konsept alanında Kristal Kabin ödülünü alan Renacen ile birlikte geliştirildi.

Fazla yiyecekleri paylaşmayı sağlayan Olio, 6 milyon dolar yatırım aldı

Dünyanın önemli sorunlarından olan “gıda atığı” ile mücadele etmek isteyen gıda paylaşım uygulaması Olio6 milyon dolarlık seri A yatırım aldı.

Yiyeceklere atık olmaktan başka bir yol bulan Olio aynı mahalledeki insanlarla paylaşılmak üzere istenmeyen yiyecek fotoğraflarını listeyerek yayınlamayı sağlayan konum tabanlı bir uygulama ve web sitesi sunuyor.

Olio’nun sınıf farkı olarak tabir edilen toplum yaklaşımının en aza indirilebileceği fikrinden doğmuş olduğundan bahseden kurucu ortak ve CEO Tessa Clarke, gıdaların hane halkı sayısına oranla genellikle boşa harcandığını, gıda üretiminin üçte birinin atıldığını ve evdeki yiyeceklerin bunun yaklaşık olarak yarısını temsil ettiğini söylüyor.

Atık Gıda Kahramanları Programı” olarak adlandırılan Olio, perakendeciler veya yiyeceklerle bağlantılı faaliyet gösteren şirket atıklarının “sıfır gıda atığı” haline gelmesi için Olio platformunu ve topluluğunu kullanmalarını sağlıyor.

Gönüllülerle iş birliği içinde yürütülen uygulama için yeni bir model geliştirdiklerinden bahseden Clarke, yarım milyondan fazla kullanıcıya sahip platformun aktif kullanıcılarının daha profesyonel özelliklere erişim sağlayan bir abonelik için ödeme yapma olasılığını araştırıyor. Uygulamanın üstlendiği toplumsal görev sayesinde 1 trilyon dolardan fazla israfın azalmasına katkı sağlandı.

Giderek artan Dünya nüfusu ile bu israf miktarı kıtlık sebebi olabilir. Önümüzdeki süreçte girişimi neler bekliyor, biz de gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğiz.

CeramicSpeed, yeni zincirsiz bisikletini tanıttı

Bisikletin geleceği şu sıra Almanya’da gerçekleşen bisiklet fuarı Eurobike’da yazılıyor. Etkinlikte CeramicSpeed adlı şirket biniciler için adeta bilim-kurgu filmlerindekileri andıran, devrim niteliğindeki zincirsiz sürüş sistemini tanıttı. Bu sistem güç artışı olmaksızın hızı ve verimi arttırmayı vaat ediyor.

CeramicSpeed, yeni DrivEn sistemini Colorado Üniversitesi makine mühendisliği bölümü ile birlikte geliştirdi. Yenilikçi aynakol, geleneksel zinciri ortadan kaldırır ve bunun yerine pedalların ürettiği gücü ön ve arkaya monte edilen pinyonlar aracılığıyla 21 seramik rulman kullanan bir sistemle değiştirilir. Bu da güç aktarım organıyla ilgili hareketli parçaların sayısını önemli ölçüde azaltır. Yeni prototip sürtünme noktası sayısını sekizden ikiye düşürür ve bu da az kuvvetle hızı arttırmaya yardımcı olur.

CeramicSpeed’e göre DrivEn, yüksek hızlarda daha verimli oluyor. Yeni üretilen bisikletler ile de sürücünün ürettiği gücün neredeyse tamamı doğrudan bisiklete aktarılıyor ve bisikletçilerin hızlanmasına sebep oluyor.

DrivEn sisteminin ne zaman satışa sunulacağı ise şimdilik belirsiz. Ancak bu haber bile bisiklet tutkunlarını heyecanlandırmışa benziyor. Ayrıca bisiklet teknolojisinin inanılmaz yol kat ettiğini gösteriyor. CeramicSpeed ise DrivEn bisikletlerinin göz önünde bulundurmaya değer bir ürün olduğunu gösteriyor.