Ana Sayfa Blog Sayfa 906

Kadın girişimciler için Arya İş Atölyeleri başladı

İş Bankası desteği ile Türkiye’nin ilk ve tek kadın odaklı yatırım platformu Arya tarafından başlatılan kadın girişimciler için İş Atölyeleri başladı. 5 modülden oluşan İş Atölyeleri’nin ilk modülü olan Patron Bilançosu, İş Bankası’ndan Ethem Eliaçık, Arya’dan Ahu Büyükkuşoğlu Serter, TÜRMOB’dan Cenk İçer ve İşnet’ten Ayhan Akgöz ile gerçekleşti.

Bir İş Size Para Kazandırmıyorsa O İşi Yapmayın.

25 kadın girişimcinin katıldığı toplantıda kadın girişimciler, şirket bilançosu okumaktan muhasebecisini yönetmeye kadar her konuda sorularını işin uzmanlarına sordu. Samimi bir ortamda sohbet ve karşılıklı iletişim içerisinde gerçekleşen toplantıda konuşmacılar, işini büyütmekte olan kadın girişimcilerle önemli tüyolar paylaştı. İş Bankası Ticari Bankacılık Pazarlama Bölüm Müdürü Ethem Eliaçık “Dengeli bir alacak ve borç yapısının önemini, vade uyumu, yatırımların uzun vade ile işletme sermayesinin kısa vade ile fonlanması gerekliliğini vurguladı. Arya Kurucusu ve Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter ise “Bir iş size para kazandırmıyorsa o işi yapmayın.” diyerek karlılığı olmayan iş ile vakit harcamamalarını ve önce “Doğru işi mi yapıyorum?” diye sorgulamalarını önerdi. İşnet’ten Ayhan Akgöz ve TÜRMOB’dan Cenk İçer ise girişimcilerin kullanabilecekleri, erişilebilir fiyatlara, okuması kolay muhasebe programlarını kullanmalarını önererek muhasebecileri ile ilişkilerini iyi tutmaları konusunda “Muhasebeciniz ile dost olun.” tavsiyesinde bulundu.

Katılan kadın girişimcilerin genel olarak muhasebecisinden kaçtığı ve vergilendirme konusunda sorun yaşadığı dile getirildi. Konuşmacıların bu konudaki en önemli tavsiyesi ise “Vergi kazançtan doğar. Finansal planlama ve nakit akışı ile yaşadığınız zorlukların üstesinden gelebilirsiniz.” oldu. Katılan kadın girişimciler, toplantı sonunda, bugüne kadarki en samimi ve iş odaklı toplantı olduğunu belirterek İş Bankası ve Arya’ya teşekkürlerini iletti. Eğitime katılan kadın girişimcilerden Sorax Teknoloji şirketinin Kurucusu Deniz Turan program hakkında “Dolu dolu bir programdı. Bir girişimci olarak , şirketlerin gelişim süreçleri hakkındaki sorularıma net ve yapıcı cevaplar aldım. Genel hatlarıyla olması gerektiği gibi iş odaklı ve verimli bir toplantıydı. İhtiyacı olan tüm kadın girişimcilere tavsiye ediyorum.” dedi.

İş Bankası, Silikon Vadisi’nden sonra dünyadaki ikinci İnovasyon merkezini Çin’de açtı

Türkiye’nin yerli sermayeli en büyük yazılım şirketlerinden olan Softtech, bankacılık ve finans alanında sahip olduğu tecrübesini ve gücünü yeni açtığı ofis ile Çin’e de taşıyarak, bu pazardaki işbirliği fırsatlarını değerlendirecek, buradaki inovatif kültürü ve teknolojinin yaygın kullanımını yakından takip edecek.

Büyük veri, yapay zeka, bulut hizmetler, nesnelerin interneti, siber güvenlik gibi yeni teknolojilerin son derece önemli hale geldiği günümüzde İş Bankası’nın dijital dönüşüm sürecine katkıda bulunacak olan Çin ofisi, çeşitli işbirliği modelleriyle Softtech ürünlerinin değişik pazarlara girmesinin de yolunu açacak.

Softtech, Silikon Vadisi’nin ardından Şanghay’daki merkezi ile Çin gibi büyük bir pazarda yüksek teknoloji firmaları ve ‘fintech’ şirketlerini yakından izleme imkanı da bulacak. Diyalog bankacılığı, yapay zeka, robotik teknolojiler, mobil teknolojiler ve siber güvenlik alanlarında çalışmalar yürüten Softtech ve İş Bankası çalışanları, Çin’deki ofiste belirli aralıklarla görev alarak, inovasyon projelerine doğrudan katılacak ve bu yolla teknolojideki yeni gelişmeleri yerinde ilk olarak deneyimleyebilecek.

İş Bankası’nın iştiraki: Softtech

1 Şubat 2006 tarihinde Türkiye İş Bankası’nın iştiraki olarak kurulan Softtech; İstanbul, Ankara ve San Francisco’da bulunan ofisleriyle toplam 8 farklı lokasyonda, 950’den fazla kişiden oluşan profesyonel kadrosuyla Türkiye’nin yerli sermayeli en büyük yazılım şirketidir. Softtech, bankacılık ve finans sektöründeki tecrübesinin gücü ve deneyimli insan kaynağı ile farklı alanlarda faaliyet gösteren iş ortaklarına, dijital çağın gereklerine uygun müşteri odaklı çözümler geliştiriyor. Yaratıcı ve inovatif çözümler sunduğu bankacılık, sağlık, liman otomasyon, gayrimenkul portföy yönetimi gibi farklı alanlardaki ürünleriyle uluslararası pazarlarda da güçlü ve global bir oyuncu olmayı hedefleyen Softtech, bu doğrultuda birçok yenilikçi girişimleri destekliyor ve bu girişimlerin dünyaya açılmalarına yardımcı oluyor.

Fotoğrafların alabileceği beğenileri tahmin eden Lisa, Hande Enes’ten 300 bin TL yatırım aldı

Lisa, makine öğrenmesi (machine learning) algoritmaları kullanarak fotoğrafların Instagram’da alacakları potansiyel beğenileri tahmin eden bir mobil uygulamadır. Lisa, melek yatırımcı Hande Enes‘ten 300 bin TL yatırım aldı.

Çocukluk arkadaşı olan Tarık Demir ve Orkan Yılmaz tarafından kurulan Lisa, 2016 yılında ilk kodlarını yazmaya başladı. Doktora çalışmalarını MIT’de yapay zeka üzerine yapan İTÜ’de öğretim üyesi olan N. Kemal Üre de 2017 yılında ekibe dahil oldu.

2017 Şubat’ta App Store’da yerini alan Lisa, 2018 Nisan ayında Android kullanıcılarına da hizmet vermeye başladı. 140’tan fazla ülkeden indirme alan Lisa, bugüne kadar yaklaşık 500 binden fazla fotoğrafı analiz ederek 150 binden fazla Instagram paylaşımında kullanıldı. Lisa’nın en popüler olduğu ülkeler ise Rusya, Amerika, İspanya ve Fransa.

Product Hunt’ta gün birinciliği

Geçtiğimiz yıl Product Hunt’ta günün birincisi olduktan sonra, CNBC Tech, Fast Company, Cosmopolitan gibi global kanallarda, Avrupa ve Güney Amerika’da birçok yerel kanalda haber oldu.

Şu an Instagram postlarının etkileşimlerini tahmin eden Lisa; kullanıcı kitlesi büyüdükçe, görsellerin insanların beğeni içgüdüsünü nasıl etkilediğini daha iyi çözümlemeyi, bir sonraki aşamada ise yapay zeka teknolojilerini geliştirerek, mevcut görselleri daha fazla etkileşim alacak hale dönüştürmeyi ve hatta bu görselleri sıfırdan oluşturmayı hedefliyor.

Uygulamalarıyla günlük hayatımızdaki birçok şeyi değiştirecek olan yapay zeka teknolojisini ürünlerinin merkezine koyan Lisa ekibi, yapay zeka konusunda aynı heyecana sahip olan Hande Enes ile yollarına devam edecekleri için mutlu olduklarını dile getirdi.

eSpor, önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne ulaşacak

Türkiye’de 4 milyon, dünya genelinde ise 200 milyon civarında oyuncusu bulunan ve mevcut hacmi 1 milyar dolara yaklaşan eSpor ekonomisinin yarattığı toplam hacim önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolara yaklaşacak. Özellikle oyuncuların, yayıncıların, reklamcıların ve markaların ilgisini çekmeye başlayan eSpor alanına yönelik yatırımlar da artacak.

Dijitalleşme ile birlikte gündelik hayatımızda kullandığımız tüm kavramlar değişime uğruyor. Spor da bu kavramlardan bir tanesi. Artık spor denildiği zaman tüm dünyada çılgınlık derecesine varacak düzeyde ilgi görmesi ve hızla gelişmesiyle dikkatleri üzerine çeken eSpor da zihinlerimizde canlanıyor. Dijital Dönüşüm Danışmanı ve Me Consultancy kurucusu Murat Erdör, online oyunlar üzerine kurulu bir spor dalı olan ve dünyanın dört bir yanından kullanıcıların internet aracılığıyla birbirleriyle oyun oynamasını sağlayan eSpor’un mevcut durumu, geleceği ve ekonomisi hakkında bilgiler sundu.

Türkiye’de 4 milyon civarında oyuncu bulunuyor

Dijital Dönüşüm Danışmanı Murat Erdör, dünya çapında giderek büyüyen ve yaygınlaşan, özellikle de Z kuşağının ilgilisini çeken bu yeni nesil spor anlayışının ilerleyen yıllarda beklenenin ötesinde gelişim göstereceğini ve yarattığı ekonomik hacmin büyüyeceğini ifade etti. Türkiye’de 4 milyon civarında oyuncu olduğunu belirten Erdör, 2017 yılında dünya genelinde mevcut hacmi 1 milyar dolara yaklaşan eSpor ekonomisinin önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolara yaklaşmasının öngörüldüğünü açıkladı.

Gelecekte elektronik derbiler izlemek mümkün olacak

Dünyada ve ülkemizde eSpor alanıyla ilgili profesyonel takımlar ve federasyonlar kurulmaya devam ediyor. Türkiye’de de kurulan eSpor Federasyonu ile birlikte bu alanın ülkemizde de büyümesi öngörülüyor. 2016 yılında Türkiye CS: GO Milli Takımı Belgrad’da CS:GO turnuvasında dünya şampiyonluğunu kazanmıştı. Bunun yanı sıra geçtiğimiz aylarda Beşiktaş Kulübü ülke çapında bir ilke imza atarak, kadın eSpor takımı kurdu ve kadrosuna dünyanın en iyi kadın oyuncularını kattı. Ayrıca Bahçeşehir Üniversite’nin kurduğu eSpor takımı ise Çin’de yapılacak turnuvada ülkemizi ve Avrupa’yı temsil hakkını elde etti. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor gibi tarihi ve köklü kulüplerimiz de elektronik spor alanına yatırımlar yaparak kendi takımlarını oluşturdular. Görünen o ki, gelecekte elektronik derbiler de izlemek mümkün olacak.

Düzenli olarak antrenman yapıyorlar

Profesyonel eSpor takımları; taktik, strateji, zaman ve hız gibi birçok faktörün üzerine yoğunlaşarak antrenman yapıyorlar. Takımın başında bir koç bulunuyor. Takımın yedek oyuncuları da mevcut. Bu oyuncular yapılan turnuvalarda oyun anındaki pozisyonlarına göre takımlarına katkı sağlıyorlar. Takım içi iletişimin kuvvetli olmasına ve oyun bilgisine dayalı profesyonel takımların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu durum, gelecekte daha fazla eSpor organizasyonunun bizleri beklediği anlamına geliyor.

TÜSİAD, Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme Raporunu tanıttı

Raporda dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki analiz edilerek Türkiye’de dijital dönüşüm için yapılması gerekenler vurgulandı. Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi inceleniyor, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınıyor ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi için strateji ve politikalar öneriliyor.

Rapordaki bulgular ve öneriler aşağıda özetlenmiştir:

Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin durumu:

  • Dijital teknoloji sektörlerinin ekonomi içindeki payı artıyor (özellikle Yazılım sektörü).
  • Dijital teknoloji sektörlerinin payı OECD ülkelerine göre düşük.
  • Dijital teknoloji sektörleri diğer sektörlerden daha üretken (ortalama 2 kat).
  • Dijital teknoloji personeli istihdamı toplam istihdamın yaklaşık %1’i.
  • Dijital teknoloji personeli ücretleri diğer personelden ortalama 2 kat daha yüksek.
  • Dijital teknoloji sektörlerinin dünya ticareti içindeki payı düşük (tüketici elektroniği hariç).
  • Patent sayısında artış olmakla birlikte uluslar arası teknoloji işbirliklerine katılım yeterli değil.
  • Üretkenliği artıran dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi yeterli değil.
  • “Satın alınabilirlik” (affordability) ve alt yapı açısından Türkiye’nin konumu görece iyi.

Dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme:

  • Ülkeler arası karşılaştırmalara göre dijital teknolojilerin yaygınlaşması ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki var.
  • Çin tüm dijital teknoloji ürünlerinde küresel ihracat payını artırmış, bu artış 2010’dan sonra durmaya başlamıştır.
  • ABD, Almanya, Hollanda, İrlanda, Tayvan ve Kore ihracat paylarını ve rekabetçi güçlerini korumuştur. Vietnam ve Polonya son yıllarda dijital teknoloji ihracatında paylarını artırmıştır.
  • İrlanda ve Hindistan bilgisayar hizmetleri alanında en başarılı ülkeler olmuştur.
  • Dijital teknolojilerin geliştirilmesinde başat rolü gelişmiş ülkeler oynamaktadır (Japonya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda).

Türkiye’de dijital teknolojilerin etkisi:

  • Üretim ve satışa yönelik teknolojilerin üretkenlik ve büyümeye pozitif etkisi var.
  • Dijital teknoloji kullanımını olumlu etkileyen firma özellikleri: Girişim büyüklüğü, işgücü niteliği (yüksek ücretler), sermaye yoğunluğu, ithalat yoğunluğu, yabancı sermayeli firma
  • Bilişim teknolojisi uzmanı istihdam eden firmaların üretkenliği, bu personeli istihdam etmeyen firmalardan ortalama %3.6 daha yüksek.
  • İlgili teknolojiyi kullanan ve kullanmayan firmalar arasında üretkenlik farklılığı var: ERP, CRM, SCM, Açık kaynak OS, RFID, bulut bilişim, genişbant mobil cihaz kullanan, sabit bağlantı hızı 100 Mb/s’dan fazla olan firmaların üretkenlikleri diğer firmalara göre daha yüksek.

Dijital dönüşüm için gerekli politika araçları

Dijital dönüşüm hızlı ve sürdürülebilir büyüme için bir fırsattır. Türkiye’de özellikle üretim süreçlerine yönelik dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi geliştirilmelidir. Kamu politikalarının kalkınma ve ekonomik büyüme sürecinde dijital dönüşüme odaklanması ve kurumsal yapıların da buna uygun şekilde oluşturulması gereklidir.

Kamu politikalarında şunlar dikkate alınmalıdır:

  • Etkin, güvenilir ve her yerden erişilebilir geniş bant iletişim ağ ve hizmetleri yaygınlaştırılmalı, yeni nesil erişim altyapılar tüm haneleri ve firmaları kapsayacak şekilde geliştirilmelidir.
  • Dijital teknolojiler bilgiye dayandığı için, herkesin özgürce bilgiye erişimini ve İnternet açıklığını (“openness”) güvence altına alacak hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Kişisel verilerin etkin bir şekilde korunması ve İnternet güvenliği sağlanmalıdır.
  • Dijital teknolojilerin ürün, süreç ve iş modellerinde köklü dönüşümlere yol açtığı dikkate alınarak, düzenlemelerin de yeni koşullara göre esnek olması sağlanmalıdır.
  • Mevcut koşullarda büyümenin motoru görevini üstlenen otomobil ve makine gibi “orta-yüksek teknoloji” ve tekstil ve hazır giyim gibi “emek yoğun” sektörlerde dijital teknolojiler hızla yaygınlaştırılmalıdır.
  • Özellikle KOBİ’lerde dijital teknolojilerin hızla yaygınlaşması desteklenmelidir.
  • Gerekli işgücünün yetiştirilmesi ve bu sektörlerin talep sürekliliğinin sağlanması gereklidir.(Türkiye’de bilişim teknolojileri uzmanlarının toplam istihdam içindeki payı %1.06. OECD ortalaması %3.64, Finlandiya %6.24)
  • Araştırmacıların ve firmaların uluslararası yenilik ağlarına aktif olarak katılması sağlanmalıdır.
  • İnsan gücü, fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.

Türkiye’nin önündeki seçenekler

  1. Kamu politikası ve şirket stratejilerinde dijital dönüşüm odaklı gelişme sağlanamaması durumunda Türkiye’nin rekabet gücünün zayıflaması, uluslararası işbölümünde gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalması söz konusu olacaktır.
  2. Dijital teknolojilerin mevcut sektörlerin üretkenliğini artıracak şekilde yaygınlaştırılması durumunda Türkiye Avrupa’nın “üretim üssü” olarak uluslararası iş bölümündeki konumunu ve gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı koruyabilecektir.
  3. Dijital dönüşümün sağlanması durumunda Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki konumu iyileşecek, hızlı ve sürdürülebilir büyüme sağlanabilecektir. Türkiye için uygun olan bu seçeneğin gerçekleştirilmesi için:
  • Nitelikli işgücünün oluşturulması gereklidir.
  • Fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.
  • Dijital dönüşümü sağlayacak strateji ve politikalar sistemli ve sürekli uygulanmalıdır.

SUCOOL’dan teknoloji tabanlı girişimler için ön hızlandırma programı: PRIMER

Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi SUCOOL, 2018 yılında enerji ve temiz teknolojiler dikeyinde hem erken aşama girişimciler hem de büyüme aşamasındaki startup’lara yönelik uluslararası programlar hayata geçirdi.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı

SUCOOL, Hollanda merkezli InnoEnergy şirketi ile yaptığı iş birliği neticesinde 2018 itibariyle yönünü Enerji ve Temiz Teknolojiler alanında çalışan erken aşama startuplara çevirdi. InnoEnergy’nin tasarladığı PRIMER Ön Hızlandırma Programı ile SUCOOL, enerji ve temiz çevre teknolojileri geliştiren girişimcilere, özel olarak ise erken aşama yatırım imkanları ve Avrupa’daki yatırımcı ağına erişim fırsatları sunuyor.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı kapsamında henüz pazara çıkmamış bir iş fikrine sahip girişimci adayları; programında iş fikrinden ürüne ve üründen pazara giden yolda gereken iş ve gelir modeli tasarımı, ekip ve kaynak yönetimi, pazarlama ve finans gibi konularda uzmanlarından teorik ve uygulamalı eğitimler ve mentorluk desteği alacaklar.

Son Başvuru: 8 Kasım 2018

Ücretsiz olan PRIMER Ön Hızlandırma Programı’na sektörden bağımsız teknoloji tabanlı iş fikrine sahip herkes başvuru yapabilir. Programa 8 Kasım 2018 tarihine kadar başvuru yapılabilir.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı’nı tamamlayanlar girişimlerini çekirdek yatırıma hazır seviyeye taşıyacak. Girişimlerini büyütmek amacıyla SUCOOL programlarına başvurmak istediklerinde öncelik elde edecekler.

PRIMER Ön Hızlandırma Programı eğitimleri 8 modülden oluşuyor. Eğitimler, 17-18 ve 24-25 Kasım tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü’nde gerçekleşecek.

Bu bağlantıdan başvurunuzu yapabilir ve daha daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Hamdi Ulukaya Girişimi üçüncü dönem başvuruları 10 Aralık’ta sona eriyor

Amerika’nın en hızlı büyüyen gıda şirketlerinden Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya’nın Türkiye’deki girişimcileri desteklemek amacıyla kurduğu Hamdi Ulukaya Girişimi (HUG)  üçüncü dönem başvuruları başladı. Bugüne dek 13 bini aşkın başvuru alan HUG, girişimci adayları ve startup kurucularına hayallerini gerçekleştirme fırsatı sunuyor.

Son Başvuru: 10 Aralık 2018

Girişimci Adayı ve Startup Destek olmak üzere iki ayrı program sunan programa, 10 Aralık tarihine kadar bu bağlantı üzerinden başvuru yapılabilecek.

Seçilen HUG 2019 Girişimci Adayları ve Startuplar, Türkiye’deki hedef belirleme toplantılarının ardından, New York Üniversitesi ve Chobani Kuluçka Merkezi’nde düzenlenecek girişimcilik seminerlerine katılacak, mentorlar eşliğinde iş planlarını ve şirketlerini geliştirme fırsatı bulacak. Toplam bir yıl sürecek programda girişimcilik ekosistemini yakından tanıma fırsatı bulacak katılımcılar, eğitimlerin yanında New York’taki kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma şansı da yakalayacak.

Bugüne kadar Hamdi Ulukaya Girişimi programında neler oldu?

Hamdi Ulukaya Girişimi, ilk dönemi olan 2017 yılında 3 bin 694, ikinci yılında ise 9 bin 615 başvuru aldı. İlk yılında girişimci adayları arasındaki şirketleşme yüzde 18 oranında gerçekleşirken, startuplar başta Amerika olmak üzere dünya pazarına açılma fırsatı yakaladı. Hamdi Ulukaya, HUG projesiyle girişimciliği tüm Anadolu’ya yaymayı ve sosyal problemlere duyarlı girişimciler yetiştirmeyi amaçlıyor

Yeni yatırımlara hazırlanan Gülsüm Çıracı ile Startupfon ve girişimciliği konuştuk

Startupfon kurucusu ve İstanbul Startup Angels melek yatırım ağından tanıdığımız Gülsüm Çıracı ile biraz girişimcilik konuştuk, biraz da bize gelecek hedeflerinden bahsetti. Yeni yatırımlar yapmaya hazırlanan Çıracı, 2019 yılında yatırımların artacağını dile getirdi. Uygulamaya konulmaya hazırlanan Kitlesel Fonlama yasası ile de gelecekte girişimcilerin rahat edeceğini söyledi.

Lonca Girişimcilik Merkezi ikinci döneminden mezun olan 7 girişim

Teknoloji odaklı ve ölçeklenebilir iş fikirlerinin ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla Kuveyt Türk tarafından kurulan Lonca Girişimcilik Merkezi, ikinci dönem mezunlarını verdi. Dokuz girişimci ekibe altı ay boyunca eğitim ve mentorluğun yanı sıra kuluçka hizmeti, hibe ve Ar-Ge desteği gibi ayrıcalıklardan yararlanma imkânı sunulan merkezde, çocuk ve gençlere yönelik iş geliştirme eğitimlerinden KOBİ’lere destek sağlayan programlara kadar birbirinden farklı projeler desteklenip geliştirildi.

Lonca Girişimcilik Merkezi’ndeki girişimcilere eğitim, proje bazlı mentorluk, çok lokasyonlu kuluçka hizmetinin yanı sıra hibe, Ar-Ge desteği ve FinTech’ler için API gibi pek çok ayrıcalık sunuluyor. Eğitimin ardından topluma, sektöre ve Kuveyt Türk müşterilerine faydalı olacağı düşünülen uygulamalar projelendirilip Kuveyt Türk’ün iş süreçlerine dâhil ediliyor. Bazı projelerin girişimcileri ise Kuveyt Türk’ün KOBİ veya ticari müşterileriyle buluşturuluyor.

Lonca Girişimcilik Merkezi ikinci döneminden mezun olan 7 girişim:

Fikir Değirmeni: 9-18 yaş grubuna fikir, proje ve iş geliştirme alanlarında eğitim verilen Türkiye’nin ilk bilim odaklı çocuk ve genç kuluçka merkezi.

Akaunting: KOBİ’lerin nakit akışını takip etmeleri için tasarlanan açık kaynak kodlu ve ücretsiz online ön muhasebe programı.

Payfull: İşletmelerin tahsilat süreçlerini kolaylaştıran, ödemelerini daha hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde yapabilmelerini sağlayan online tahsilat sistemi.

Keyzy: Lisansları güvenilir sunucular üstünde en kolay yöntemle otomatik olarak oluşturma, aktifleştirme ve dağıtma görevi üstlenen bulut tabanlı ve kolay kullanımlı bir lisans yöneticisi.

Socivy: Instagram’daki aksiyonları otomatik olarak gerçekleştirerek hesapların organik bir şekilde büyümesini sağlayan bir Instagram otomasyon aracı.

ArgeX: WatchX, 9 yaşından itibaren çocukların STEM eğitiminde robotik ve kodlamayı öğrenmeleri için kullanılan, Arduino ve Scratch ile programlanabilen ve giyilebilir yapısı sayesinde bileğe takılabilen bir geliştirme kartı.

UserVision: Marka ve ajansların, tüketicilerin bilinçaltı ve bilinçli ihtiyaçlarını, algılarını hızlı ve doğru şekilde anlamalarını sağlayarak, daha kullanıcı odaklı ürünlerin ve servislerin ortaya çıkmasını sağlayan bulut tabanlı bir platform.

Jürinin belirlediği dokuz girişimci ekibine, Nisan 2018 itibarıyla eğitim ve mentorluk verilmeye başlandı. Merkeze kabul edilen 9 ekipten 2 tanesi süreç dahilinde projesini durdurmaya karar verdiği için ikinci dönemden 7 girişim mezun oldu.

Facebook, yeni özellikleriyle Messenger 4’ü duyurdu

Facebook, yeni ve sadeleştirilmiş Messenger 4’ü duyurdu. Tasarımının sadeliği ve mesajlaşma ve bağlantı kurma odaklı güçlü özellikleriyle öne çıkan Messenger 4, önümüzdeki günlerde tüm dünyada kademeli olarak kullanıma sunulacak.

Messenger 4’ün özellikleri:

Daha Kolay Kullanım: Messenger’ın şu anda var olan dokuz sekmesini üç sekmeye indirecek olan Facebook, tüm konuşmaları Sohbetler sekmesinin en önemli yerinde konumlandıracak. Her gün resim ve video paylaşan yüz milyonlarca insan için, Messenger 4’ün en üstünde Kamera gibi görsel iletişim özellikleri yer alacak. Ayrıca, insanlar Messenger 4’ün Kişiler sekmesine tıkladıklarında arkadaşlarını bulabilecek, insanların hikayelerini izleyebilecek ve çevrimiçi olan herkesi görebilecek. Keşfet sekmesiyle ise son tekliflerden haberdar olmak adına işletmelere bağlanabilecek, Instant Games’de oyun oynayabilecek, bir sonraki seyahatlerini ayarlayabilecek, haberleri takip edebilecek ve bunun gibi birçok şeyi yapabilecekler.

Kişiselleştirilmiş Sohbetler: İnsanların Messenger’da özel kullanıcı adları, emojiler ve sohbet renklerini kullanarak kendilerini ifade etmeyi çok sevdiklerini bilen Facebook, Messenger 4’e getirdiği yenilikle insanlara konuşmalardaki sohbet balonlarını kişiselleştirmeleri için birden fazla renk kullanabilme fırsatı verecek. Renk geçişleri adı verilen bu yenilikle kullanıcılar konuşma ekranının rengini ruh hallerini ya da sohbetin konusunu yansıtabilmek adına istedikleri zaman değiştirebilecek.

Bilindik ve Sevilen Özellikler: Messenger 4’ün odak noktası daha sade ve kullanımı kolay bir mesajlaşma olsa da, Facebook insanların değer verdikleri kişilerle bağlantı kurmalarına yardımcı olan tüm özellikleri koruyor. Dolayısıyla, anket yapmak, canlı konum paylaşmak, oyun oynamak ya da grup görüntülü görüşme yapmak gibi insanların Messenger’da yapmayı sevdikleri şeylerle ilgili hiçbir değişiklik olmayacak.

Aşamalı Geçiş: Her gün kullanılan bir uygulamanın yeni versiyonuna alışmanın zaman alabileceğinin farkında olan Facebook, Messenger 4’ü aşamalı olarak kullanıma sunacak. Facebook, yakın gelecekte –telefonunuzdan gelen ışığı kesen Karanlık Mod gibi– birkaç yeni özelliği sunmayı planlıyor.