Ana Sayfa Blog Sayfa 666

Marketyo, yerel marketlerin e-ticarete açılmasını sağlayan iş modeli sunuyor

Online market alışverişi platformu Marketyo, online alışveriş uygulamalarının vazgeçilmez hale geldiği COVID-19’un ortaya çıkışından çok daha önce yerel marketlerin dijital dönüşümüne katkı sağlama fikrinden doğdu. Bugün bu dijital dönüşüme ev sahipliği yapan Marketyo, online market alışverişi uygulaması olarak ilk kez Mayıs ayında alışverişçiler ile buluştu. Perakende uygulamaları arasında coğrafi yaygınlık olarak en büyük 3’üncü uygulama olan Marketyo, “bildiğin market” anlayışı ile 51 ilde 110 farklı market aracılığıyla 300’den fazla teslimat noktasında hizmet veriyor. 2021 sonunda 81 ilde ve 500 teslimat noktasında olmayı hedefleyen Marketyo’nun hedefi, 1 Milyar USD değerinde, Türkiye’den çıkmış bir teknoloji şirketi olmak.

Marketlerin Marketyo hissedarı olduğu yepyeni bir iş modeli

Marketyo’nun mevcut online perakende platformlarından en büyük farkı marketlerle kurduğu ortaklık modeli. Marketyo, bünyesindeki marketleri sadece birer satıcı olarak konumlandırmıyor aynı zamanda onları hem e-ticarete açan hem de şirket hissedarı yapan yeni bir ortaklık modeline dayanıyor.

Marketyo CEO’su Özer Fırat konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Marketler bizim iş ortaklarımız, kendilerine de hep söylediğimiz gibi biz birlikte güçlüyüz. Burada tam olarak bir hissedarlık modelinden bahsediyorum. Planımız, 2021 yılı sonunda Marketyo’nun yüzde 15 hissesini sipariş oranları nispetinde marketlerimize dağıtmak ve onların Marketyo hissedarı olmalarını sağlamak. Daha somut olarak altını çizersek, hedefimiz olan 1 Milyar USD’lik değerin 150 M USD’sini iş ortağı marketlerimizle paylaşıyor olacağız. Bu tür bir modeli ülkemizde ya da dünyanın herhangi bir yerinde gözlemlemedik. İlk defa online bir platform, yerel zincirleri online alışverişle buluşturmakla kalmıyor, yerel marketleri hissedar yapan yeni bir iş modeline de liderlik ediyor. Daha büyük bir değer oluşturmak adına paylaşarak büyümek, gelecek nesillerimize de iş birliği kültürünü miras bırakmak istiyoruz.”

“Kaliteli hizmet anlayışının odağında kişiselleştirme var”

Marketyo CEO’su Özer Fırat sözlerine şöyle devam ediyor: “Marketyo’nun kaliteli hizmet anlayışının odağında kişiselleştirme var. Çünkü her alışverişçinin kendisi için özelleştirdiği ürünler var. Örneğin, bebek sahibi bir anne, markete gittiğinde kıymayı yağsız yerinden iki kere çektiriyor. Alışverişçi için online market alışverişi yapmak, sadece 1 kg kıyma almak değil; aynen markete gittiğinde olduğu gibi, yağsız yerden iki kere çekilmiş kıyma alabilmek. Marketyo, alışverişçinin ürün seçimlerini özgürleştiren ve bu alanı tamamen alışverişçinin kendisine bırakan bir platform. O nedenle teslimat süresi yarışına girmiyoruz, dakika hesabı yapmıyoruz. Daha fazla seçenek, daha fazla özelleştirme ve hatta kişiye özel kampanya imkanlarıyla, 2 saatlik teslimat aralıkları ile marketleri alışverişçilerle buluşturuyoruz.”

Kadınların en sevdiği çikolata markası hangisi?

Yüz binlerce alışverişçi talebinden anlamlı veriler ortaya koyan Marketyo, markalar için de etkin bir reklam ve veri analiz platformu olarak öne çıkıyor. Kişiselleştirme odaklı bir teknoloji şirketi olarak Marketyo, kolektif ve kırılımlı veri analizleri ile sektöre, tüketim trendleri ile ilgili kapsamlı analizler sunabiliyor. Örneğin, 51 ilin herhangi bir bölgesinde 25 ila 34 yaş arasında kadınların en çok sevdiği çikolata markası nedir? Ya da alışverişçi hangi iki ürünü birlikte alıyor? Taze ürünlerde dinamikler nasıl, ne tür et ürünleri daha fazla tüketiliyor? Tüm bu sorular ve daha fazlasının yanıtları, Marketyo veri analizlerinde sunuluyor.

Markete gitmeden market gezmek mümkün

Hem klasik ticaret hem de e-ticaret için kullanıcı deneyimi ve oyunlaştırma artık çok önemli. Dünya hızla interaktif yapılara doğru giderken, interaktif deneyimlerin farklı şekillerde sunulması özellikle yeni nesil alışverişçiler için daha da kritik hale geldi. Marketyo inovasyon ve AR-GE’den aldığı güçle bir ilke daha imza atıyor. Marketyo uygulaması üzerinden dünyada ilk kez alışverişçile,r bir marketi 3 boyutlu olarak gezebilecek. Bu ayrıcalık, hem alışverişçi deneyimi hem de markaların online pazarlama aktiviteleri için çığır açacak.

Metro Türkiye’den mağaza içi temassız ödeme ve hızlı teslimat çözümü: Metro Fast

Metro Türkiye, özellikle pandemi ile birlikte tüketiciler için önemi artan temassız ve hızlı alışveriş beklentisine uygun olarak mağaza içerisinde Metro Fast çözümünü hayata geçirdi.

Makine öğrenimi teknolojisi ile alışverişin hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlayan Metro Fast ile müşteriler, ürünlerini mobil uygulama üzerinden barkod okutarak alışveriş arabalarına ekleyebilecek ve alışverişin sonunda saniyeler içinde sepetin doğrulamasını yaparak doğrudan ödeme yapabilecek.

Bu yeni çözüm ile müşteriler, Metro Fast mobil uygulamasını telefonlarına indiriyor ve alışveriş sırasında satın alacakları ürünlerin barkodlarını bu uygulama ile okutarak alışveriş arabalarına ekliyor. Tüm ürünleri aldıktan sonra alışveriş arabalarını elektronik kontrol noktası adı verilen bölüme yerleştirerek, ürünlerin doğrulamasını makine öğrenmesi sayesinde saniyeler içinde sağlıyor ve ürünleri kasadan geçirmeden ödeme noktasına ulaşabiliyor. Ödeme işlemini de yapan müşteriler, alışverişlerini temassız ve hızlı bir şekilde tamamlayabiliyor. Müşteriler ayrıca Metro Fast uygulaması sayesinde alışveriş toplam tutarını kasaya gelmeden görüp kontrol edebilecekleri gibi alışverişleri boyunca kendilerine sunulan özel fiyatları da alışverişleri boyunca takip edebiliyor.

“Fiziksel ortamda dijital alışveriş deneyimi sunuyoruz”

Hayata geçirdikleri Metro Fast uygulamasıyla ilgili açıklamada bulunan Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Türüng “Modern tüketici, zamandan tasarruf edeceği ve en verimli şekilde hizmet alabileceği bir yöntem arayışında. Müşteri deneyimini en iyi hale getirebilmek için öncelikle onlara çoklu seçme hakkının olduğu bir alışveriş deneyimi sunmamız gerekiyor. Biz de mobil aplikasyondan mağaza içinde sıra beklemeden temassız ve hızlı alışverişe kadar müşterilerin geri bildirimleriyle her an geliştirilebilecek dijital çözümler üzerinde çalışıyoruz. Dijital deneyimin tasarlanması kadar fiziksel deneyimin dijital öğeler ile desteklenmesini de odağımıza alarak müşterilerimize yepyeni bir deneyim yaşatacak Metro Fast projesinin on ay süren pilot uygulamasını 2019 sonunda hayata geçirdik. Şu ana kadar 25 bin müşterimiz bu çözümü kullandı. Son bir ay içerisinde Metro Fast’i kullanan her üç müşterimizden ikisinin tekrar kullanması ise müşterilerimizin memnuniyetini kanıtlıyor.” dedi.

Metro Fast nasıl çalışıyor?

  • Aşağıdaki adımları uygulayarak hızlı ve temassız ödeme ile eşsiz bir alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.
  • iOS veya Android akıllı telefonunuz için uygulama mağazalarından Metro Fast uygulamasını indirin.
  • Alışveriş arabasında yer alan QR kodu okutun.
  • Metro kartınızda yer alan barkodu okutun.
  • Aldığınız her ürünün barkodunu okutarak arabaya yerleştirin.
  • Kasa alanına geldiğinizde alışveriş arabasını Metro Fast elektronik kontrol noktasına yerleştirin ve ardından doğrulamayı tamamlamak için QR kodu okutun.
  • Ödeme noktasında ödemenizi yaparak alışverişinizi tamamlayın.

Şu an İstanbul’da Kozyatağı, Güneşli, Kâğıthane, Ankara’da Etlik, Bursa’da Nilüfer ve İzmir’de Gaziemir mağazalarında aktif olarak kullanılan Metro Fast çözümü, 2021 yılında diğer Metro mağazalarında da hayata geçirilmeye başlanacak.

PayTR, kira ödeme ve yönetimi sunan platform KiraPratik ile iş birliğini duyurdu

Türk mühendislerinin geliştirdiği yenilikçi ürün ve çözümler sunan ödeme kuruluşu PayTR ile KiraPratik işbirliği, kiracılara ödeme sorunlarını giderecek büyük bir kolaylık sunuyor. Artık kiracılar, PayTR ödeme altyapısı sayesinde kira ödemelerini ön ödemeli kartlar, banka kartları ya da kredi kartlarıyla güvenli ve hızlı bir biçimde gerçekleştiriyor.

KiraPratik, kira bedelini anlaşmalı olduğu bankaların kurum ödeme sayfalarında fatura ödemesine benzer şekilde göstererek tahsilatların gerçekleşmesine olanak sağlıyor. Bu sayede kira ödemeleri, EFT/Havale gibi ödeme yöntemlerinin dışına çıkartılarak, daha şeffaf ve raporlanabilir bir hale dönüştürülüyor.

PayTR Genel Müdürü Tarık Tombul, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “PayTR olarak ‘Hayatı Kolaylaştırma’ misyonumuz doğrultusunda işletme ve tüketicilere yönelik yeni ürünlerimizi bu yıl da müşterilerimize sunmaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda son işbirliğimizi KiraPratik ile gerçekleştirdik. Artık KiraPratik kullanıcıları ve müşterilerimiz, mülk sahiplerine yapacakları kira ödemelerini istedikleri ön ödemeli kart, banka kartı ya da kredi kartı kullanarak yapabilecekler. Kira ödemelerini de tamamen dijitale dönüştürme isteğimiz doğrultusunda çözüm ortağımız KiraPratik ile gerçekleştirdiğimiz bu işbirliği, hayatları kolaylaştırmanın dışında aynı zamanda nakitsiz toplum hedefine yönelik bir adım. Önümüzdeki süreçte de hayatları kolaylaştırmaya, süreçleri dijitalleştirmeye devam edeceğiz” dedi.

KiraPratik nasıl kullanılıyor?

Mobil uygulama ve/veya web sayfası aracılığıyla ev sahibi ile kiracı KiraPratik sistemi üzerinde buluşuyorlar. Ev sahibi sisteme mülk ve sözleşme bilgilerini girerek kiracısını sisteme davet ediyor. Kiracı, kendisine gelen davetle sisteme üye oluyor ve ev sahibi tarafından üretilmiş kontrata ait bilgileri kontrol ederek onaylıyor. Uygulama içinde yer alan takvimle ev sahibi mülküyle ilgili hatırlatmaları (zam dönemi, vergi dönemi, kiranın ödenip ödenmediği vb.) ve KiraPratik tarafından kendisi adına alınan aksiyonları takip edebiliyor. Sistemde yer alan raporlama ekranları sayesinde mülk sahibi toplam kira geliri ya da masraflarına ait finansal analizleri yapabileceği gibi, aynı ekranlardan kiracılarının kira ödeme performansı ve varsa alınan aksiyonlarla ilgili özet bilgilere de kolaylıkla ulaşabiliyor.

KiraPratik Yöneticisi Onur Gürlevük ise, “Hızlı ve pratik çözüm üretmek için PayTR’ın sanal pos altyapısını kullanarak kira takip sürecine yeni nesil bir yaklaşım getiriyoruz. Mülk sahibine sağladığı faydaların yanı sıra kiracının da ödeme süreçlerini kolaylaştıran KiraPratik, PayTR altyapısı üzerinden kart ile ödeme imkanı sunuyor” dedi.

Yıldız Teknopark’ın yeni genel müdürü Orhan Tanışman oldu

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Performans Endeksi’ne göre tüm Teknoloji Geliştirme Bölgeleri arasında Türkiye’nin en başarılı Teknopark’larından biri olan v Ar-Ge ve yenilik altyapısını güçlendirme hedefiyle çalışmalarını sürdüren Yıldız Teknopark’ın yeni genel müdürü Orhan Tanışman yapacak.

Orhan Tanışman 30 yıla yakın tecrübeye sahip

Çalışma hayatına Marmara ve İstanbul Üniversite’lerinde araştırma görevlisi olarak başlayan Tanışman, 25 yılı aşkın bir süre zarfında İhlas Holding’in farklı bölümlerinde yatırım, finans, iletişim ve dijital dönüşüm alanlarında üst düzey yöneticilik görevleri yaptı. Son olarak İhlas Holding Bütçe, Raporlama ve Yatırımcı İlişkilerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, İhlas Yayın Holding ve İhlas Gazetecilik şirketlerinde de Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunan Tanışman, Kurumsal yönetim ve dijital dönüşüm, şirket değerleme, sermaye piyasası ve borsa, değişim ve inovasyon gibi yeni gelişen alanlarda eğitimler aldı.

Yatırımın yönetilmesi ve finansal teknolojiler alanında önemli tecrübeye sahip olan Orhan Tanışman, halka arz edilen iki şirketin yöneticiliğini üstlendi. Girişim sermayesi yatırım fonu kurulmasına ve sürdürülmesine öncülük eden Orhan Tanışman, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) ve Yatırımcı İlişkileri Derneği (TÜYİD) üyesidir.

Lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünde yapan Tanışman, İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü’nde de MBA yaptı. Yeni nesil finans teknolojilerine odaklanarak özellikle yapay zeka odaklı çalışmalarda bulunan Tanışman, halen sürdürdüğü akademik çalışmalarında da yapay zeka temelli çalışmaların bir parçası olarak İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölümü’nde “Lojistik Eğri Talep ile Yatırımların Yapılabilirlik Matematik Modelinin Geliştirilmesi” konulu doktora çalışmasına devam etmektedir.

Lonca Girişimcilik Merkezi’nin beşinci döneminden mezun olan 9 girişim

Lonca Girişimcilik Merkezi’nin beşinci dönemine seçilen 9 girişim, bugün Kuveyt Türk’ün bankacılık üssü Şekerpınar’da, sosyal mesafe kurallarına dikkat edilerek ve dışarıya kapalı bir etkinlik ile Demo Day sahnesine çıktı ve mezun oldular.

Biz de bu etkinlikte yer alarak, Twitter hesabımız üzerinden canlı paylaşımlar gerçekleştirerek sizlere anı yaşatmaya çalıştık.

9 girişimin neler yaptığını kısaca hatırlamak gerekirse;

  • StrixEye: Bir web uygulamasına gelen tüm istekleri gerçek zamanlı olarak analiz edip anomali tespiti yapan ve ürettiği bulguları bir monitoring servisi olarak sunan bir PaaS ürünü.
  • Goldtag: Uygun fiyatla altın alım-satımı, diğer kullanıcılara kolayca altın transferi yapma ve özel günler için etkinlik oluşturup altın hediye gönderimine imkan sağlayan dijital bir kuyumcu.
  • Preticks: Finansal haberleri makine öğrenmesiyle sınıflandıran ve artması öngörülen şirket hisselerinin mobil bildirimlerle kullanıcılara haber verilmesini sağlayan bir servis.
  • Wallids: Bulut tabanlı olup yapay zekâ algoritmasıyla çalışan bir siber güvenlik yazılımı.
  • Ayonvi: Marketlerde, akıllı alışveriş arabasıyla ürünleri kolayca okutup kasaya gitmeden ödeme yapmayı sağlayan bir uygulama.
  • AlmanPay: İnternet üzerinden yapılan ödemelerin ve aboneliklerin güvenli bir şekilde yönetilmesini sağlayan harcama yönetim platformu.
  • Akıllıfon: Yapay zekâ tabanlı portföy optimizasyon ve robo danışmanlık platformu.
  • Çember: Birikim yapmak isteyen insanları bir araya getirerek ortak bir hedef için para biriktirmelerini sağlayan bir sosyal birikim uygulaması.
  • Jetlexa: Sıklıkla ihtiyaç duyulan hukuki belgelerin hazırlanmasını otomatikleştiren sözleşme otomasyon yazılımı.

Sizlere Türkiye Girişim Ekosisteminin kaynağından içerik üretmeye devam edeceğiz.

Web sitesine gelen botlarla mücadele eden BotGuard, 500 bin Euro yatırım aldı

Kendini eşsiz olarak konumlandıran bir bulut tabanlı hizmet olan Tallinn merkezli girişim BotGuard, siber güvenlik alanında sunduğu çözüm ile Estonya’nın önde gelen risk sermayesi şirketi Tera Ventures liderliğinde Stefan LindebergHåkan Saltin ve Per Björklund gibi isimlerin katıldığı turda 500 bin dolar yatırım aldı.

2019 yılında Estonya’nın Tallinn şehrinde kurulan BotGuard, web sitesi sahiplerinin kötü amaçlı yazılım botlarıyla savaşmasını sağlayarak, bilgisayarları insanlardan ayırt etmek için CAPTCHA’nın bozuk görüntülerine olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.

BotGuard, basit bir eklenti kullanılarak herhangi bir web sitesine entegre edilebiliyor. Sayfaya gelen trafiği izliyor ve şüpheli istekleri BotGuard sunucusuna iletiyor. BotGuard algoritmaları alınan bilgileri analiz ederek kötü amaçlı botları filtreliyor ve düzenli ziyaretçilerin gereksiz ekstra adımlar olmadan siteye girmesine izin veriyor.

Şimdiye kadar, web sitelerinde makine ve insan kullanıcıları ayırt etmenin ana yöntemleri, bir ziyaretçiyi VPN kullandıkları için engelleyebilen IP adresi tabanlı güvenlik duvarı ve kullanıcıyı bir bulmacayı çözen CAPTCHA teknolojisi olmuştur. BotGuard bu eklentileri kurmanıza ve ziyaretçilerin zor adımlardan geçmesini engelleyerek, iyi bir kullanıcı deneyimi sunulmasını sağlıyor. Bazen biz de bir form doldururken ReCaptcha eklentisinde doğru seçimleri yaptığımız halde 10-15 kere denetebiliyor. Bot tespiti arka planda yapılıyor ve iyi kullanıcıların sitede daha az güçlük çekmesini sağlıyor.

BotGuard’ın kurucu ortağı Nik Rosenberg‘e göre, daha önce yalnızca büyük şirketler, aylık on binlerce Euro’ya varan ücretlerle etkili bot karşıtı siber güvenlik çözümlerini karşılayabiliyordu, ancak şimdi: “BotGuard’ın bulut hizmeti KOBİ’lere Ayda yalnızca birkaç Euro karşılığında web sitelerini kötü botlardan koruma fırsatı sunacak.” dedi.

Uzmanlar, bugünün web trafiğinin yüzde 50’ye kadarının botlardan geldiğini tahmin ediyor. Bununla birlikte, diğer botlar açıkça kötü niyetli, web sitesi içeriğini kopyalıyor, spam gönderiyor, kullanıcıların hesaplarını çalmaya çalışıyor ve diğer istenmeyen etkinlikleri gerçekleştiriyor. BotGuard, bu sorunun ortadan kaldırmak için kuruldu.

Tera Ventures’ın Kurucu Ortağı Stanislav Ivanov, BotGuard’ın dünya çapında önemli bir sorunu çözdüğünü dile getiriyor: “İnternet, günlük hayatımızda önemli bir rol oynuyor, bu yüzden siber güvenlik ve bilgi koruma konusu hiç şüphesiz günümüzü ön plana çıkan sorunlardan biri. BotGuard’ın bu soruna çözümünden, olaya derin yaklaşımından, ekibin güçlü geçmişinden ve yetkinliğinden etkilendik. Bir web sitesi sahibinin bugün BotGuard’ı kullanmaması için iyi bir neden düşünemiyorum.” dedi.

İş Bankası, Commencis’in etkileşim yönetimi ve büyük veri analitiği platformu Dataroid ile iş birliğini duyurdu

Türkiye İş Bankası, dijitalde müşteri deneyimini ölçerek geliştirmek ve müşterileriyle anlık etkileşim kurmak amacıyla, yerli teknoloji şirketi Commencis‘in etkileşim yönetimi ve büyük veri analitiği platformu Dataroid‘i tercih etti.

Commencis Dataroid, büyük şirketlerin pazarlama ve ürün yöneticilerine tek bir platform üzerinden, müşteri etkileşimini analiz ederek yönetme olanağı sunuyor. Türkiye İş Bankası da farklı dijital kanallarda gerçekleşen müşteri etkileşim ve deneyimini anlık ölçerek, büyük veriye dayalı analizler yapmak ve gerçek zamanlı aksiyonlar almak için Dataroid’den yararlanıyor.

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen yaptığı açıklamada, “Dijital teknolojileri ve analitik yöntemleri inovatif bir anlayışla kullanarak tüm temas noktalarında kusursuz ve güvenli bir müşteri deneyimi yaratmak her zaman önceliğimiz oldu. Bu öncelikle, müşterilerimize sunduğumuz çözümler ve yaşattığımız deneyimleri kişiselleştirilmiş bir bakış açısı ile doğru zamanda doğru içerikle tasarlamak için yapay zeka teknolojileri ve ileri veri analitik modellerinden en iyi şekilde faydalanmaya çalışıyoruz.”

Commencis Yönetim Kurulu Başkanı Fatih İşbecer ise: ”İş Bankası’yla dijital dönüşüm alanındaki iş birliğimiz, Türkiye’nin ilk mobil bankacılık uygulaması olan İşCep’i birlikte hayata geçirdiğimiz günden bu yana devam ediyor. Dijital bankacılığın ivme kazandığı günümüzde, müşteri deneyimini anlık olarak ölçmeye ve iyileştirmeye yönelik çözümler, büyük veriye dayalı analizler, yapay zeka ve makine öğrenmesine dayalı teknolojiler giderek önem kazanıyor. Bu amaçla tasarladığımız Dataroid dijital altyapılara SDK’larıyla, çevrimdışı kanallara da hazır API’lerle kolay ve hızlı bir şekilde entegre olarak, tek bir platform üzerinden müşteri etkileşimini yönetme imkanı sağlıyor. Dataroid, Türkiye’deki bankacılık sektörü ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak banka ortamlarında hizmet verebildiği gibi bulut çözümü de sunabiliyor. Bankacılık sektörü için büyük veriyi işleme bakımından son derece kapsamlı bir ürün geliştirdik. İş Bankası’nın kendi ortamında kurulu olarak çalışan Dataroid, İşCep’e login olan ve olmayan 10 milyondan fazla kullanıcının günlük 1 milyarı aşan aksiyonunu işleme kapasitesine sahip bir platform. Dataroid ile beraber, İş Bankası’nın en iyi müşteri deneyimini sağlama odağıyla devam ettiği çalışmalara katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz.”

Finansal teknolojiler, hava yolları, e-ticaret gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren birçok büyük ve orta ölçekli şirket tarafından kullanılan Dataroid, 25 milyondan fazla kullanıcının dijital deneyimini şekillendiriyor.

Yerli SaaS girişim Enhencer, 18 milyon TL değerleme ile 1.5 milyon TL tohum yatırım aldı

Satın alma davranışlarını makine öğrenmesiyle yalın bir şekilde tahmin eden SaaS platformu Enhencer, 18 milyon TL değerleme ile 1.5 milyon TL tohum yatırım aldı.

Bugün girişim tarafından paylaşılan bilgilere göre yatırım turuna; Mert Kaçmaz, Çağrı Cebe, Serkan Tutar, Çağrı Emre Korkmaz, Arzu Umur, Enis Ulusoy ve Geometri Ventures katıldı.

Bu yatırım ile Enhencer ekibi, ürünü her ölçekten markanın kullanabileceği boyuta getirmeyi, coğrafi olarak da Amerika ve Avrupa pazarında büyümesini ivmelendirmeyi amaçlıyor.

Veri bilimi, yazılım ve dijital pazarlama alanlarında tecrübeli bir ekibe sahip olan Enhencer, 2019 yılının mayıs ayında KoçSistem’in girişimcilik platformu Techsquare’de “Yılın Girişimi” olarak seçilmişti.

Bu yılın Ocak ayında Workup girişimcilik programının 6. dönemine seçilen 12 girişimden biri oldu. Aktif olarak faaliyete geçtiği 2018 yılından bugüne Enhencer, Gittigidiyor, Tatilsepeti, Multinet, Ininal, Aygaz ve KKB aralarında olmak üzere 20’den fazla kurumla çalışmalarına devam etmektedir.

Günümüzde son kullanıcıya dijitalden ulaşan her markada ve pazaryerinde milyonlarca kullanıcı ve binlerce ürün bulunmakta. Dolayısıyla, bu satın alma davranışlarının tek tek analiz etmek neredeyse imkânsız. Enhencer, e-ticaret başta olmak üzere, son kullancıya dijitalden ulaşan her firmanın, kendi kullanıcılarının alışveriş yapma ihtimali, kullanıcıyı kaybetme ihtimali ile, bu kullanıcıların hangi ürünleri alacaklarının ihtimalini yüksek doğruluk oranıyla ve dakikalar içinde tahminleyen bir SaaS ürünüdür.

Enhencer’ın en büyük katma değeri kendi makine öğrenmesi ile çıkardığı tahminlerle, firmaların CRM ve pazarlama ekiplerinin daha hızlı ve optimum aksiyon almalarını sağlamaktır. Bu sayede firmalar, pazarlama yatırımlarının getirisini (ROI) arttırabilmekte, pazarlama aktivitelerini ve harcamalarını optimum hale getirmektedir. Enhencer’ı rakiplerinden farklı kılan en önemli özelliklerden biri ise, firmaların bu ürünü herhangi bir veri bilimci ve yazılımcıya ihtiyaç duymadan kullanabilmeleri ve bahsedilen tüketici analizlerine çok kısa sürede sahip olabilmeleridir.

Akıllı baston WeWALK, Microsoft’un Erişebilirlik için Yapay Zeka programına Türkiye’den seçilen ilk girişim oldu

Görme engellilerin sosyal hayata tam bağımsız ve eşit katılımını amaçlayan ve TIME Dergisi tarafından yılın en iyi icatlarından biri seçilen YGA girişimi WeWALK, yine bir ilki başararak Microsoft’un Erişebilirlik için Yapay Zeka programına Türkiye’den seçilen ilk girişim oldu.

WeWALK; 25 milyon dolar bütçeli, beş yıl sürecek program kapsamında teknolojisini yapay zeka ile zenginleştirecek. Microsoft iş birliğiyle WeWALK iki yeni özellik ile görme engellilere sunduğu deneyimi geliştirecek. Bunlardan ilki baston kullanıcılarının baston hareketlerini ölçümleyip kişiye özel geri bildirimler vererek bağımsız hareket kabiliyetini artırmak olacak. Bir diğeri ise; görme engellilerin yolculuk deneyimlerini iyileştirecek sesli asistan çözümleri geliştirmek olacak.

Konuyla ilgili konuşan WeWALK Kurucu Ortağı ve CPO’su Kürşat Ceylan, “Titizlikle topladığımız veriler ve dünyanın en önemli teknoloji devlerinden biri olan Microsoft’un desteklediği teknoloji ile görme engelliler için devrimsel nitelikte bir ürün sağlayacağız. Bu çalışma ile Microsoft ailesinin bir parçası olmak ve küresel görme engelli topluluklarına, araştırmacılara ve bağımsız hareket eğitmenlerine daha da yakınlaşma, hayatlarını kolaylaştırma fikri bizi çok heyecanlandırıyor” dedi.

Microsoft: “WeWALK’u desteklemekten heyecan duyuyoruz”

Microsoft’un baş inovasyon mimarı Mary Bellard konuyla ilgili şunları söyledi; “Microsoft olarak engelliler ile birlikte, engelliler için düşünülen yapay zeka çözümlerinin, insanların bağımsız hareket kabiliyetlerine etkisinin çok büyük olduğuna inanıyoruz. İşte bu nedenle, dünya çapında beyaz baston kullanan milyonlarca insan için hayata geçiren WeWALK’u desteklemekten heyecan duyuyoruz.”

Dünyanın en akıllı bastonu

Görme engelliler için geliştirilen, dünyanın en akıllı bastonu WeWALK, bugüne kadar 37 ülkede binlerce görme engelliye ulaştı. TIME Dergisi tarafından 2019’un en iyi icatlarından biri olarak seçilen WeWALK geçtiğimiz yıllarda Elon Musk’ın da aldığı Edison Awards’ta Altın Ödülü Türkiye’ye getiren ilk girişim oldu. 2020’de de ABD’nin en önemli yayınlarından Fast Company’nin Dünyayı Değiştiren İcatlar Ödülü’nde Onur Ödülü’ne layık görüldü.

Game Factory: Oyun sektörüne girmek ve oyun geliştirmek isteyenler için kuluçka programı

Game Factory, sadece oyun geliştiren ya da öğrenmeye çalışan insanları ortak amaç ve noktaları doğrultusunda bir araya getiren, mentorluk ve network desteği veren, ayrıca ekipleşmelerini sağlayan bir platformdur.

Seçilen kişiler ekipleştikten sonra ise başarı dağına tırmanırken onların her daim arkasında oluyor, stüdyolaşma sürecinde profesyonel bir şirket haline gelmelerinde destek sunuyor.

Game Factory sadece hali hazırda tecrübeli ve oyun sektöründe bulunan insanları değil, aynı şekilde oyun sektörüne girmek isteyen yeni yüzlere de bir başlangıç olanağı tanıyor. Öncelikle platforma üye olan kişilerin beklenti ve istekleri toplanıyor. Onlara ücretsiz eğitim, mentorluk ve fikir aşaması dahil olmak üzere oyunu üretecekleri her alanda destekler sağlıyor.

Game Factory içerisinde iki adet bölüm bulunuyor: Akademi ve Kuluçka

Game Factory Akademi, oyun sektörüne girmek isteyen ve eğitime ihtiyaç duyan tüm insanlara ücretsiz bir eğitim ve oyun sektörüne yeni giren insanların bulunduğu bir network deneyimi sunuyor. Burada üyelerine yönelmek istediği dal ile alakalı eğitimlerin tamamını ücretsiz veriyor. Bu dalların içerisinde Oyun Tasarımı, Oyun Geliştirme, 3D ve 2D Sanat Tasarımı ve Girişimcilik gibi önemli başlıklar bulunuyor. Bu eğitimleri alırken de bir yandan onlar için açılan platformda diğer öğrenciler ile güzel bir network oluşturuyorlar. Bu network sayesinde ise öğrencilerin eğitimi bittikten sonra hızlı bir şekilde ekipleşip oyun üretmeye başlamalarını sağlıyor. Akademi kısmı Kuluçka için bir hızlandırıcı niteliği taşıyor.

Kuluçka ise üretmeye hazır insanların buluştuğu bir yer. Kuluçka üyelerine kaynaşabileceği alanlar, etkinlikler sunuluyor. Aynı şekilde insanların birbiriyle tanışıp ekipler kurmalarını sağlıyor. Kuluçka’da kurulan ekipler, Game Factory platformu çatısı altında her gün takip ediliyor ve devamlı olarak mentorluk alıyorlar. Bu çatının altında ürettikleri oyunlar için ise Game Factory tüm ağını sunuyor. Üretilen tüm oyunlara yayıncı desteği veriyor; bu ekipler yayıncılarla tanışıp oyunlarını ücretsiz olarak kendilerine sunabiliyor, test edebiliyorlar.

İçeriğimiz bu kısmından sonrasına Game Factory kurucu ortağı Tolga Öztürk ile soru-cevap şeklinde devam edeceğiz.

Tolga Öztürk “Game Factory tüm insanların oyun sektörüne atılmasına bir şans tanıyor. Burada hem bir kuluçka merkezi, hem de okul görevi görüyoruz. İnsanların eksik yanlarını gideriyoruz, ihtiyaç duydukları destekleri sağlıyoruz ve onları oyun sektörüne dahil ediyoruz. Türkiye’de oyun sektörüne her ay yaklaşık 2 stüdyo daha kazandırıyoruz. Üstelik bunların tamamını online, erişilebilir ve ücretsiz olarak sunuyoruz. Burada herhangi bir sınırlandırmamız kesinlikle yok, üyelerimizden tek beklentimiz bu iş için gerçekten istekli olmaları. Üyelerimiz arasında her yaştan ve kesimden insan bulunuyor. Türkiye’nin her ilinden birçok insan bir araya geliyor ve beraber bir takım olup oyun geliştirmeye başlıyorlar. Bizim de haliyle burada tek isteğimiz ekiplerin de bizler kadar bu işe gayret etmesi, istekli olması oluyor.” dedi.

egirişim: Başvuru yapanları nasıl bir süreç bekliyor?

Öztürk “Başvuru yapıldıktan sonra kişinin başvuru formunda sağladığı bilgiler doğrultusunda onlara en doğru ekip veya yolu hazırlamak adına incelemeler gerçekleştirip, başvuruları onaylandıktan kendilerini Game Factory platformuna dahil ediyoruz.”

egirişim: Program ne tür destekler veriyor?

Öztürk “Bu program her aşamadan insan ve ekip için birçok farklı destek sunuyor. Oyun sektöründe bulunan temel rollerle alakalı ücretsiz eğitim desteği, ekipler için oyunlarını ücretsiz test etme, koçluk, ekipteki eksik rollerdeki kişileri tamamlama, yayıncı desteği, ofis ve donanım desteği, network desteği ve yatırımcı desteği gibi birçok farklı başlıklarda destekler sağlıyoruz. Kısacası siz gelip oyununuzu yapmaya odaklanın, geri kalan her şeyi biz siz daha ihtiyaç duymadan düşünürüz diyoruz.”

egirişim: Program sonrasında mezun olan kişileri neler bekliyor?

Öztürk “Game Factory aslında dışarıdan göründüğünden çok daha büyük bir proje, her şeyden önce dev bir oyun sektörü network’ü. Geleceğin oyun sektörü çalışanları ve şirket sahipleri burada yetişiyor. Program sonrasında mezun olan kişileri bambaşka bir hayat bekliyor. Realitede Game Factory birçok değişen hayata ev sahipliği yapmış oluyor. Burada kendini yetiştiren birçok insan, Türkiye’nin farklı şirketlerinde iş hayatına atılma şansı buluyor. Kendilerine meslek edinenler oluyor, ve en önemli noktalardan biri de kendilerine bir iş kuranlar, stüdyo kuranlar oluyor.”

Son olarak ise Tolga Öztürk “Game Factory’den sadece 10 ay içerisinde 5 ekibi mezun ettik. Bu ekipler şu an dünyanın en büyük yayıncılarıyla özel olarak çalışıyorlar, ve resmi olarak bir şirkete dönüşmüş durumdalar. Bu şirketlere desteğimizi Game Factory olarak uzunca bir süre kesmiyoruz. Onlara atıldıkları bu macerada devamlı olarak mentörlük etmeye devam ediyoruz, ve bu network doğrultusunda büyümelerine aracı oluyoruz.” dedi.

Türkiye’de oyun girişimciliği alanındaki içeriklerimizi üretmeye devam edeceğiz.