Ana Sayfa Blog Sayfa 136

Geçtiğimiz yıl Almanya’da ilk ofisini açan Trendyol’un müşteri sayısı 1 milyonu geçti

Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen e-ticaret platformlarından Trendyol, Almanya pazarına girişinin birinci yıl dönümünü kutluyor. Trendyol.com/de, tamamı Türkiye’de üretilen Trendyol Collection, 200’e yakın Türk markası ve global markalarla birlikte halihazırda 800’den fazla markayı Almanya’daki müşterileriyle buluşuyor.

Berlin’de geçtiğimiz yıl ilk yurtdışı ofisini açan Trendyol’un müşteri sayısı birinci yılın sonunda 1 milyonu geçti. Trendyol’un kısa sürede elde ettiği bu başarıdan Alman medyasından da övgüyle bahsedildi ve Trendyol’un Türk markalarının Almanya’da satıldığı önemli bir platform haline geldiği vurgulandı. Türkiye’nin lider platformu Trendyol’un, Avrupa’nın önemli moda platformlarından biri haline geldiği de haberlerde yer aldı. Trendyol, yakın zamanda da Almanya Online Perakendeciler Birliği (BVOH) tarafından Avrupa’nın bir numaralı moda pazaryeri seçilmişti.

Platformda 200 Türk markası yer alıyor

Uygun fiyatlarda geniş ürün seçeneği ve güçlü müşteri deneyimi Trendyol’un Almanya’da da geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Bugün 300 binden fazla ürün seçeneğine sahip platformda en çok satan özel marka koleksiyonları olan “Trendyol”, “Trendyol Man”, “Trendyol Modest” ve “Trendyol Curve”, hepsi yerli ve çoğu Trendyol’un kurulduğu 2010 yılından bu yana birlikte çalıştığı 500’e yakın tedarikçi tarafından tamamen Türkiye’de üretiliyor. Trendyol ayrıca LC Waikiki, Defacto, Penti, FLO, Koton, Mavi, Happiness İstanbul, Olalook, Marjin, Grimelange ve Hakke gibi 200’e yakın Türk markası ve üreticileri ile Valentino, Puma, S. Oliver, Tom Tailor, Skechers ve Fila gibi küresel markalar için de bir vitrin görevi görüyor.

“Yerli üreticilerimizi yeni pazarlarla buluşturduk”

Son bir yılı değerlendiren Trendyol Grubu Büyümeden Sorumlu Başkanı Erdem İnan, şunları söyledi: “Almanya’daki ilk yıl dönümümüzü kutlamaktan çok mutluyuz. Unutulmaz başarılarla dolu harika bir yıl geçirdik. Yerli üreticilerin emeklerini tamamen yeni bir pazarlarla buluşturmaktan, bu ürünleri küresel ve yerel markalarla birlikte platformumuzda sunmaktan gurur duyuyoruz. Önümüzdeki yıl, ürün ve pazaryeri çeşitliliğimizi daha da genişletmeye, daha güçlü bir müşteri deneyimi sunmaya ve moda trendlerinin öncüsü olmaya devam ederken aynı zamanda müşterilerimizin uygun fiyatlı ürünlere ulaşmasını sağlamayı hedefliyoruz.”

Yeni kategoriler devreye alınacak

Son 12 ay içerisinde, Trendyol uygulaması Almanya’da en çok indirilen uygulamalar arasına girerken; kot giysiler, ikili setler, elbiseler ve Trendyol’un Curve markası müşterilerin en fazla ilgi gösterdiği kategoriler arasında yer aldı. Trendyol, önümüzdeki dönemde “Güzellik”, “Ev Eşyaları” ve “Mücevher” gibi yeni kategorileri de müşterilerine sunmaya hazırlanıyor.

Almanya’nın lider influencer programı: trendFam

Teslimat deneyimini daha da iyileştirmek üzere İstanbul Havalimanı yanındaki e-ihracat merkezi yatırımıyla Avrupa lojistik ağını kurma çalışmaları, yeni ödeme seçeneklerinin sunulması ve Almanya’daki dijital kanallarda halen yayında olan “Bu Trend Senin” (“This Trend is Yours”) ilk marka kampanyası da bu dönemde Trendyol’un Almanya’daki faaliyetlerine ivme kazandırdı. Trendyol ayrıca pazar lideri influencer programı “trendFam” aracılığıyla Almanya’da bini aşkın influencer ile işbirliği yapıyor. Influencer pazarlama platformu Storyclash, haziran ayında Trendyol’un üçüncü kez Instagram’da Almanya’daki influencerlar arasında en çok konuşulan moda markası olduğunu duyurmuştu.

Trendyol ayrıca şubat ayındaki Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin hemen ardından tüm ekibini, iş ortaklarını ve altyapısını deprem bölgesindeki yardım çalışmalarını desteklemek üzere seferber etmişti. Uluslararası toplumun yardım çalışmalarına doğrudan katkıda bulunmasına imkan veren earthquake.trendyol.com platformunu çok kısa sürede yayına almıştı.

Trendyol’un Almanya’daki iş ortakları ABOUT YOU ve Zalando da kendi platformları ve sosyal medya hesapları üzerinden bu girişime destek vermişlerdi.

Size&Me, 5.2 milyon TL hedefle ikinci kez kitle fonlama yatırım turuna çıktı

Online giyim alışverişinde beden uyumsuzlukları nedeniyle gerçekleşen iadeleri minimize etmek için farklı yapay zekâ çözümleri geliştiren Size&Me, paya dayalı kitle fonlama turuna çıkarak yatırımcılarla buluştu.

2021 yılında 1 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım alarak şirketleşen, 2022 yılında fonbulucu platformundaki ilk kampanyasıyla 2,9 milyon TL fona ulaşan Size&Me, yeni ürün geliştirmelerini tamamlamış, tur öncesi 50 bin olan kullanıcı sayısını 1 milyona taşımış, iş birliği kurduğu markaları 8’den 18’e yükseltmiş ve iade ortalamasını %40’tan %75’e düşürmüştü. İade oranlarını düşürerek ambalaj atıklarının azalmasına da katkıda bulunan girişim, deneme kabinlerini günümüz yüksek teknolojisi ve yapay zekâ çözümleriyle birleştirerek hem sürdürülebilir hem de karşılıklı kâra dayanan bir değer önerisi sunuyor.

İlk yatırım turu sonrası New York iştirakini açan girişim, globalleşme açılımını hızlandırmak üzere fonbulucu platformundaki ikinci yatırım turunda şirket paylarının %7’sinin yatırımcılara arzı yoluyla 5,2 milyon TL fona ulaşmaya çalışacak. Yatırım turunun başarılı olması halinde, elde edeceği en az 5 milyon TL fonu sermayeye ilave edeceğini açıklayan şirket, bu yolla ilk yatırım turuna katılan yatırımcıların yaklaşık %193 oranında bedelsiz pay elde etmesini sağlayacak. Size&Me ayrıca yatırım turunun başlama tarihi olan 25 Temmuz 2023 Salı günü saat 10.00 itibari ile 10 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yatırım yapan eski ve yeni yatırımcılara %30 fazladan pay verecek.

“Hızla büyüyen bir sektörün en kritik problemlerini çözüyoruz”

Hizmetleri hakkında bilgi veren Size&Me Kurucu Ortağı ve CEO’su Ataberk Taçar, verdiği demeçte;

“Size&Me olarak maksimum doğruluk oranı ve müşteri memnuniyetini hedef alan, online giyim alışverişi pazarında yer alan firmaların beden uyumsuzluğundan kaynaklanan iadelerini minimize etmeyi hedefleyen bir ileri teknoloji şirketiyiz. Firma müşterileri online alışverişlerde farklı markalarda, farklı koleksiyonlarda ve farklı ürün çeşitlerinde bedenini mağazalara ve deneme kabinlerine gitmeden güvenilir ve doğru bir şekilde öğrenebilirse satın alma eğilimi artıyor. Aynı zamanda doğru bedenle alınan ürünler, iadelerin en büyük sebebi olan beden uyumsuzluğu sebebiyle iade edilmiyor ve düşen iadeler operasyonel masrafları büyük oranda düşürüyor. Diğer yandan iade sonrası yeni ürün alındığında hızlı gönderim sağlanabilmesi ve stok sorunu yaşanmaması için firmalar tarafından üretilen fazla ürünlerin üretimi esnasında israf edilen doğal kaynakların korunabilmesi dünyamızın geleceği için büyük önem arz ediyor. Zira iade gelen ve gelmeyen ürün arasında iki katlık bir karbon salınımı farkı bulunuyor. Geliştirmiş olduğumuz sanal deneme kabini teknolojilerimizle günümüzün en hızlı büyüyen sektörlerden birinin en kritik problemlerini çözüyoruz ve doğal kaynaklarımızı da koruma altına alıyoruz” dedi.

Uzun vadeli hedef global exit

Yatırım turu sonrasındaki hedefleri hakkında da konuşan Ataberk Taçar, Türkiye’de yapılan anlaşmalar ve toplanan veriler doğrultusunda ilk global adımı atarak Amerika’nın New York eyaletinde iştiraklerini kurduklarını belirtti. Taçar, kısa vadede Amerika’da en az 10 müşteri ve beş satış partneri edinimiyle gelen yeni satışlarla 1 milyon olan farklı kullanıcı sayısını 7,5 milyona yükseltip, bu kullanıcılarla 2,5 milyar olan ölçüm sayısını 10 milyara taşımayı planladıklarını sözlerine ekledi. Ataberk Taçar, düşürülen total iade ortalamasını %10’dan %25’e, kullanım oranını %30’dan %50’ye, Size&Me’nin önerdiği bedenin satın alınma yüzdesini %80’den %95’e taşımayı hedeflediklerini de ifade etti.

Girişim orta vadede, gerçekleştirilmesi beklenen satışlar ve yeni müşterilerin yanında daha fazla hacim oluşturmak için sadece online giyim alışverişinde değil, operasyonel gelişmeyle birlikte fiziki mağazacılıkta da Size&Me’yi devreye sokmayı amaçlıyor. Operasyonel gelişme için Amerika’da Seri A yatırımı planlayan girişim şirketi; uzun vadede son kullanıcıların renk, kumaş tipi, ürün grubu gibi değişkenlerle ürün beğenmek, uygun bedeni bulmak, bütçeye uygun alışveriş yapabilmek gibi problemlerini çözmek üzere yapay zeka tabanlı yeni bir pazaryeri modeli yaratacak. Uzun vade Amerika’da operasyon göstermeye başlamış yerli girişimler arasında en büyük stratejik partnerliklere imza atan şirketlerden olmak ve global exit yapmak.

Aktif Ventures ve Bahçeşehir Üniversitesi, girişimcilik odaklı yeni bir yüksek lisans programı duyurdu

Ülkemizin en kapsamlı finansal teknolojiler ekosistemi olarak faaliyetlerini sürdüren Aktif Bank iştiraki Aktif Ventures, Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğiyle Aktif Ventures Girişimcilik ve İnovasyon Yönetimi Yüksek Lisans Programı‘nı başlatıyor.

Başta finansal teknolojiler olmak üzere her alanda inovatif gelişimi destekleyen, büyüten, yatırım yapan ve dijital girişimleri sıfırdan kuran Aktif Ventures; girişimcilik ekosistemine sunduğu katkıları böylece yepyeni bir boyuta taşıyor. Özel sektör ve üniversite iş birliğine örnek olacak bu yüksek lisans programı üç dönem sürecek.

Adaca: “Girişimciliği ve inovasyonu en temelden destekliyoruz”

Girişimcilik ekosistemine olan desteklerini daima artırdıklarını belirten Aktif Bank Genel Müdürü ve Aktif Ventures Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Adaca, verdiği demeçte;

“Aktif Bank olarak her biri kendi alanında uzmanlaşmış lider iştiraklerimizle fintech ekosisteminin en kapsamlı ve en bütünleşik yapısını yönetiyoruz. İştirakimiz Aktif Ventures, teknoloji şirketlerine potansiyellerini geliştirmek için yatırım yapmanın yanı sıra hızla büyümeleri için de onlara stratejik destek sağlıyor. Bugün imza attığımız Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğimizle bu yaklaşımımızı eğitim alanına da taşıdık. Böylece girişimciliği ve inovasyonu en temelden desteklemeye başladık. Bankamızdan 5 çalışanımızı da bu programa tam burslu olarak dahil edeceğiz. ‘Aktif Ventures Girişimcilik ve İnovasyon Yönetimi Yüksek Lisans Programı’ öğrencilerinin, geleceğin inovatif girişimcileri olacaklarına inanıyor; sektöre sunduğumuz bu katkıdan gurur duyuyorum. Projede emeği geçen tüm Bahçeşehir Üniversitesi yetkililerine ve Aktif Ventures ekibimize teşekkür ederim” dedi.

Baloğlu: “Özel sektör ve üniversite iş birliğinin kıymetli bir örneği”

Toplumun ihtiyaçlarına yönelik çözümler üreten güçlü bir ekosistem yaratmak için çalıştıklarını belirterek söze başlayan Aktif Ventures Genel Müdürü Erkut Baloğlu,

“Girişimcilik dünyasına yalnızca finansal destek sunmuyor, stratejik danışmanlık da vererek hem girişimcilerin hem de kurumsal firmaların büyümelerini de sağlıyoruz. Halihazırda benim de ders verdiğim Bahçeşehir Üniversitesi ortaklığıyla, konuya artık eğitim boyutundan da destek vermek mutluluk verici. Özel sektör ve üniversite iş birliğinin kıymetli bir örneği olan ‘Aktif Ventures Girişimcilik ve İnovasyon Yönetimi Yüksek Lisans Programı’nın ekosistemimiz için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

TechXtile Start-Up Challenge birincisi Phoenix Enerji’den Yusuf Furkan Ergür bugününü anlattı

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB) birlikte yürüttüğü tekstil sektörüne yönelik inovatif girişimleri destekleyen girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge, yeni girişimleri sektöre kazandırmaya devam ediyor.

2022 yılında tekstil sektörüne sunduğu ucuz yeşil enerji projesiyle birinci olan Yusuf Furkan Ergür, sektörden ilgi görmeye devam ediyor. Hizmet Geliştirmiş Girişimci Kategorisi’nin (Scale-Up) birincisi olan Ergür, girişiminin ödül ile sonuçlanmasından ötürü mutlu olduğunu söyledi.

“Phoenix Enerji” isimli projesi ile ipi göğüsleyen Yusuf Furkan Ergür, verdiği demeçte;

“Projemizde temel hedef, tekstil fabrikalarının boyahane fırınları ve kurutma fırınlarına yeşil enerjiyi doğal gazdan daha ucuza sağlamaktır. Bu hedef doğrultusunda ekibimizin patent haklarına sahip olduğu dünyanın en verimli elektrolizörü kullanılıyor. Söz konusu elektrolizör eşsiz verimi sayesinde kullandığı elektrik, şebekeden satın alınsa dahi doğal gazdan ucuz bir fiyata yeşil ısıl enerji kaynağı olarak hidrojeni sunuyor” dedi.

Baca gazında bulunan Karbon Monoksit gazına katalizörlerden geçirilmiş su püskürterek tepkimeye sokulduğunu, oluşan reaksiyon sonucu hidrojen elde edilerek, paladyum separatörü ile ayrıştırıldığını kaydeden Ergür, karbonmonoksitin düşük olduğu sistemlerde de metan bozulması ile enerji tasarrufu sağlanabildiğini söyledi.

Girişiminin ilk kez otomotiv sektörüne olan merakı sonucu ortaya çıktığını belirten Ergür süreçle ilgili verdiği demeçte;

“Otomotivlerde kullanılan yanma odasına su püskürtme teknolojisini incelerken CO+H2O=>CO2+H2 reaksiyonunun motorlarda yapıldığını fark ettik. Fakat bu reaksiyon ideal sıcaklığı olan 227 dereceden çok uzak şartlarda yapılmaktaydı. Bu reaksiyon yanma sırasında 700 derecelerde yapılıyordu. Hem Ford Escord RS hem BMW M4 GTS modelinde bu şekildeydi. Bizler ise bu reaksiyonun motorda yapılma gerekçesini hidrojeni ayrıştıran bir ünite olmayışıyla ilişkilendirdik. Bu reaksiyon egzozda ideal sıcaklığında yapılması için tek eksik hidrojeni diğer gazlardan ayrıştırıyor olmaktı. Bizler ise bu konuda çalışarak hidrojeni diğer tüm gazlardan ayıran membranı var ettik. Bu memran sayesinde hidrojen diğer tüm gazlardan saf bir şekilde süzülebilmekteydi.

 

Bu membranı otomotiv sektörü sayesinde bulduğumuz için ilk olarak orada kullanmayı düşündük. Brisa yolculuğun öncülerinde dünyada bir ilk olarak hidrojen hibrit aracı yaparak ödül aldık. Ardından bu ürünü mevcut arabalara uygulamak istediğimizde onlarca başarılı testten sonra çok büyük bir sorun karşımıza çıktı. Bizim sistemimizde sadece araç çalışırken hidrojen gazı mevcuttu. Fakat tüm güvenlik ve çarpışma testleri araç kapalı durumda iken yapılıyordu. Bu şu demekti eğer bu sistemi denemek istiyorsak tüm güvenlik testlerini yeniden yaratmamız gerekecekti. Böyle zor bir eyleme de haklı olarak hiçbir otomotiv firması girmedi. Bizler de bu hayal kırıklığı içerisindeyken bir gün Safranbolu seyahatimiz sırasında fabrika bacalarına dikkat ettik. Onlarda büyük birer araba egzozuydu aslında.

 

Tam olarak bu sebeple projemizin yönünü ağır sanayiye evirmeye karar verdik ve bir çimento fabrikasını projemizi uygulamaya ikna ederek patentli membranımız sayesinde çimento fabrikasının bacasında 650 metreküp hidrojen var etmeyi ve ayrıştırmayı başardık. Sonrasında ise bu ürünün anlatmanın zorlukları sebebiyle bu membranı 2. Bir üründe daha kullanmaya karar verdik. Bu şu an tüm dünyanın gündemi olan elektroliz cihazı. Elektroliz cihazlarında 2 duruma elektrik harcanır. Bunlardan ilki suyu hidrojen ve oksijene parçalamak ikincisi ise bu iki gazı ayırmak şeklindedir. Bizler bu iki gazı mevcut yöntemlerdeki gibi elektrikle değil bacada kullandığımız membran ile ayrıştırınca aynı hidrojen gazını yüzde 50 daha az enerji ile üreten bir elektroliz ürünü var etmiş olduk. Şimdi her iki ürünümüzle ticarileşme sürecimiz devam ediyor.”

Pınar Taşdelen Engin: “Genç girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz”

UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, sektörümüzün küresel rekabet ortamında öne çıkabilmesi için; Ar-Ge, tasarım, inovasyon, markalaşma, ekolojik ve çevre dostu üretim konularındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmek gerektiğini belirterek,

“Sektörün üretecek ve geliştirecek genç adaylara ihtiyacı var. TechXtile Start-Up Challenge’ta geride kalan 4 yılda çok yetenekli girişimcilerle tanıştık. 4 yıl boyunca birçok girişimci ile bir araya gelerek büyük heyecana ve mutluluğa sahip olduk. Buluştuğumuz, konuştuğumuz, fikrini dinlediğimiz, heyecanını gözlemlediğimiz her bir girişimciyle birlikte, sektörümüzün aydınlık geleceğine dair umudumuz ve motivasyonumuz artıyor” diye konuştu.

Proje sizden, destek bizden

TechXtile Start Up Challlenge 2023 için 22 Haziran’dan itibaren başvuruları almaya başladıklarına değinen UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin,

“Bu sene de Level Up (Fikir Aşaması Girişimci) ve Scale Up (Ürün & Hizmet Geliştirmiş Girişimci) olmak üzere iki kategoride değerlendirme yapacağız ve ödülleri vereceğiz. Kadın girişimcilerimizi desteklemek için verdiğimiz Kadın Girişimci Özel Ödülümüz bu yıl da devam ediyor. Proje Sizden, Destek Bizden sloganıyla, tekstil dikeyinde fikri ve projesi olan Türkiye genelindeki tüm girişimcilerimizi bekliyoruz”

SOCAR Türkiye’den kadın liderler yetiştirilmesi için özel program: Women Energy

Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı SOCAR Türkiye, kadın yöneticiler liderliğinde yürüttüğü Women Energy projesini, “Management Trainee” (MT) programıyla sürdürüyor.

Women Energy projesini kadınların iş ve yönetim rollerinde eşit temsiline katkı sağlama hedefiyle yürüten SOCAR Türkiye, Lider Kadınlar Gelişim Programı ile kariyerine enerji sektöründe başlamak isteyen genç kadınlara destek oluyor.

MT programına Türkiye genelinden üniversiteden yeni mezun olmuş 2.200 genç kadın adayın yaptığı başvuru arasından, “aday belirleme çalıştayı” Ideathon’a katılmak üzere 40 kişi seçildi. Beşer kişiden oluşan sekiz takım halinde 1 günlük çalıştaya katılan adaylar “Kadınlar için nasıl daha iyi bir çalışma ortamı tasarlayabiliriz” konusunda içerik geliştirdiler. Çalıştaya katılanlar arasından yapılan değerlendirme sonucu 10 kişi MT programına katılmaya hak kazandı.

Seçilen 10 kişi, SOCAR Türkiye’nin farklı lokasyonlarında sahaya yönelik mühendislik rollerinde üretim, proses, projenin yanı sıra dijital dönüşüm, finans gibi departmanlarda çalışma fırsatı yakalayacak. 1 yıl sürecek MT programında adaylara kendilerini geliştirmelerine yönelik “büyük resmi görmek, toplumsal cinsiyet eşitliği, çeviklik, scrum, sunum teknikleri, enerji ve petrol piyasası, kalite, kaizen” eğitimleri verilecek.

Yerli girişim Poddy’nin yenilikçi podcast reklam modellerini kullanan ilk müşterisi L’oreal Paris oldu

Artan popülerliği ile dikkat çeken “podcast”, sayısı giderek artan pek çok marka tarafından kullanılıyor. Alışılagelmiş medya oynatıcılarında olmayan yetkinlikleriyle “podcast”in markalar tarafından çok daha efektif kullanılabilmesini sağlayan yenilikçi bir uygulama ise podcastteki medya kullanımının verimini çok daha yukarılara taşıyacak gibi görünüyor.

Yerli girişim Poddy, söz konusu modele getirdiği “sesli sosyal medya” çözümü ile markaların hedeflediği kitleye daha odaklı ve geniş bir şekilde yayılmasını sağlıyor. Poddy’nin ekosisteme sunduğu bu yeni medya alanlarını deneyimleyen, Poddy’ye ilk medya yatırımı yapan ve “media first” olan ilk marka tekno güzelliğe ve trendlere yön veren dünyanın 1 numaralı güzellik markası L’Oréal Paris oldu. Yenilikçi dijital çözümlere öncülük eden, etkili ve çarpıcı işlerle güzellik sektöründe kendinden sıkça bahsettiren L’Oréal Paris markası bir kez daha bu iş birliğiyle farkını ortaya koydu.

Poddy’nin yeni medya tipi “podcaps” ile daha fazla kullanıcıya erişmek mümkün

Poddy’nin içerik partneri olan, son iki yılda tüm platformlarda ve tüm kategorilerde en çok dinlenen “Ortamlarda Satılacak Bilgi” show’u için yapılan iş birliğinde, içeriğe marka ve ürün entegrasyonu yapıldı. Buraya kadar her şey alışılagelmiş olsa da Poddy ile yapılabilecekler esas bundan sonra başlıyor. Söz konusu iş birliği, Poddy’nin ekosisteme sunduğu yeni medya tipi “podcaps” ile öne çıkıyor. 60 saniyelik mikro podcastler anlamına gelen “podcaps” sayesinde içeriğin özetleri daha fazla kullanıcıya erişiyor, dileyenler bunu öne çıkarıp erişimini de arttırabiliyor. Podcaps’ler günümüz sosyal medya çağında podcast dinlemeye bile vakit bile bulamayanlara, bir reklam spotu gibi içeriğinin istenen kısmını dinleyicisi ile buluşturabileceği bir imkân sunuyor. Bir ilk olarak show’u dinlerken ekrana tek dokunuşla doğrudan ilgili ürünün satın alma imkânı da markalara podcast’i doğrudan satışa döndürebilme fırsatı veriyor.

Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk, verdiği demeçte;

“Podcast ne yazık ki kendi gelirini yaratamadığı için yıllardır istediği o büyümeyi kaydedemiyor, bu durumun devam etmesi halinde ise ne yazık ki podcastin daha fazla yaşamayacağını düşünüyoruz. Ancak Poddy ile temelde podcast dünyasına ilişkin bir gelir modeli oluşturma hedefimiz var. Bu da markalarla yapılan iş birliklerini dinleyicilerin deneyimine zarar vermeden bu geliri üreticilerle paylaşarak onların daha fazla üretmesini sağlamaktan geçiyor.”

“Bunu bir podcastte yapabiliyor olmak sizce de çılgınca değil mi?”

Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk markaların podcast’e yaptıkları yatırımın dijital ve sosyal medya rakamlarının çok gerisinde olmasının tesadüf olmadığını söylüyor ve ekliyor.

“Markalar yatırım yaptıkları medya ile hedefledikleri kitle arasında doğru bir bağ kurma peşinde. Bu, sosyal medya ve dijitalde mümkünken şu anda yoğun olarak kullanılan podcast oynatıcıları ne yazık ki markaların ve üreticilerin dinleyiciler ile bağ kurmalarına imkân vermiyor, Poddy ile başta bunu sağlıyoruz. Dinleyici dinlediği içerikle bağ kurabiliyor, beğeniyor, listesine ekliyor, yorumunu anında yazıyor, aynı içerikle dilerse kendi içeriğini üretiyor hatta ürün yerleştirmeyi dinleyip merak ederse doğrudan ürünü satın almaya bile gidebiliyor. Bunu bir podcast’te yapabiliyor olmak sizce de çılgınca değil mi? İşte tüm bu araçlar ve zenginlikleri podcast medyasında kullanabiliyor olmak bu medyanın da çok farklı noktalara gitmesini sağlayacağını düşünüyoruz bu yüzden podcast ölse bile artık Poddy var diyebileceğimiz bir dönem belki de bizi bekliyor.”

Tüm bunları hayata geçirerek Türkiye’de ve dünyada ilk kez kullanan marka L’Oréal Paris cilt bakım markasının grup ürün müdürü Pırıl Metin‘nin bu deneyime ilişkin yorumları ise şöyle:

“Sektöre öncülük eden ve inovatif çözümleri her alanda deneyimlemeye çalışan dünyanın 1 numaralı güzellik markası olarak Poddy ile ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği ile, podcasti bir sosyal medya içeriği gibi reklamlayabilmeyi ilk kez denemek bizim için de çok heyecan verici. Hem markamız adına podcast medyasına ilişkin birçok farklı araç sunması hem de diğer platformlardan farklı olarak analitik temelli bir iş birliği olması, podcast’e yaptığımız yatırımı daha efektif kılıyor. Biz bu iş birliğini bu senenin en çok ses getiren ve yaza damgasını vuran L’Oréal Paris Revitalift Clinical çok yüksek korumalı güneş kremi ile gerçekleştirmek istedik. Çok farklı markaların özellikle bu dönemlerde yoğun iletişim yaptığı güneş kremi pazarında, L’Oréal Paris çok yüksek korumalı güneş kremi uzman ve bilimsel formülasyonu ile zaten ayrışan bir noktada yer alıyor. Bizler de pazara getirdiğimiz güçlü inovasyonu kullanıcılara güneşin zararlı etkilerinden korunmanın önemiyle beraber anlatmak istedik. Çünkü güneş sadece cildin erken yaşlanması, leke oluşumunda değil, aynı zamanda cilt kanseri gibi ciddi etkilere sahip bir etmen olduğu için çok yüksek korumalı güneş kremiyle kendimizi her gün korumamız gerekiyor. Bu podcast ile de herkesin kendi değerlerini yarattığı, kendine yatırım yaptığı alanları anlatırken cildimize bakmanın öneminin uzun vadeli bir yatırım olduğunu doğal bir entegrasyon ile dinleyicilere hatırlatmak istedik.”

Seri A öncesi köprü yatırım turunu tamamlayan Ekmob, globaldeki büyümesini hızlandıracak

Satış ekibi otomasyonu yazılımıyla Türkiye’de sektör lideri olan yerli girişim Ekmob, Türkiye’nin önde gelen fonlarının desteklediği köprü yatırım turunu bizim de katıldığımız ve fotoğraflarını bizzat çekme fırsatı yakalayarak o anlara şahit ettiğimiz genel kurulda tamamladı.

Seri A öncesi köprü yatırım turuna Finberg, TechOne VC, Yıldız Tekno GSYO ve seri melek yatırımcı Koray Gültekin Bahar katıldı.

Halen Doğu Avrupa ve MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesinde aktif olarak çalışmalarına devam eden Ekmob bu yatırımla birlikte yıl sonuna kadar İngiltere ve Hollanda ofislerini açmayı hedefliyor.

Bugüne kadar, Türkiye’nin önde gelen yatırımcı ve fonlarının desteklediği Ekmob, şirketlerin satış süreçlerinin dijitalleşmesini dizayn ederek hem şirketlerin satış fırsatlarını artırıyor hem de maliyet avantajı sağlıyor. Ekmob SFA kullanan satış ekiplerinin, günlük aktivitelerini daha iyi planlayarak elde edebilecekleri fırsatları nitelik ve nicelik olarak arttırdığını belirten Ekmob Kurucusu ve CEO’su Sunay Şener yatırımla birlikte hedeflerini şöyle açıklıyor:

“Ekmob, müşteride harcanan zamanı azaltarak şirketlere maliyet avantajı sağlıyor. Şimdiye kadar Türkiye, Doğu Avrupa ve MENA bölgesinde sunduğumuz 100% Türk kaynaklı yazılımımızın bu yatırımla birlikte Avrupa’da da büyümesini hedefliyoruz.”

‘Yabancı yatırımcılara açılacak’

Yatırım turuna katılan Finberg’in Yönetim Kurulu Üyesi İhsan Elgin, işletmelerin bayi ve satış süreçlerini dijitalleştirerek saha satış operasyonlarına yenilikçi bir yaklaşım kazandıran Ekmob’u uzun süredir takip ettiklerini söyledi. Elgin, Fibabanka ile sağlanan sinerjinin yanı sıra Finberg olarak yurt dışında sahip oldukları geniş iş ağıyla, Ekmob’un yurtdışı büyümesini hızlandıracaklarını vurgulayarak,

“Kendimizi yatırımcıdan çok stratejik bir ortak olarak konumlandırdığımız bu yatırımla amacımız Ekmob’un farklı bölgelerde hızla yeni müşterilere erişimini sağlamak ve bir sonraki turunda da yabancı yatırımcılara açılmasını sağlamak” dedi.

‘Şirketleri daha verimli hale getiriyor’

TechOne VC’ın Yönetici Ortağı Yiğit Arslan ise işyeri verimliliği konusunda çalışan girişimlerin sayısı ve derinliğinin pandemi sonrasında ivme kazandığını anlatarak şöyle konuştu:

“Saha satış süreçlerinin uçtan uca takibi ve optimizasyonu hem çözülmesi zor bir problem hem de çözüldüğünde şirketler için büyük bir ödül haline dönüşüyor. Ekmob, entegrasyon kabiliyetleri yüksek ürünü aracılığıyla bu süreci verimli ve çok kolay hale getiriyor. Ekmob’un başarılı ekibi, şu ana kadar sektöründe önemli bir yere oturmayı başardı. Köprü yatırım turu ile birlikte bu başarılarına özellikle yurtdışında yenilerini eklemeyi planlıyorlar. Techone VC olarak biz de bu yolculukta kendilerine eşlik etmekten dolayı mutluluk duyuyoruz.”

‘Başarı hikayesine ortak olacağız’

YTU Yıldız Teknopark’ın Genel Müdür Yardımcısı İsa Turgut İnci de 12’nci yatırımlarını Ekmob’a yaptıklarını belirtti. İnci, Ekmob’un Yıldız Teknopark’ta uzun süredir başarısını takip ettikleri bir girişim olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Türkiye’deki başarılı satış grafiğini uluslararası alanda da göstermelerini arzuluyorduk. Firmanın kurucu ortağı Sunay Şener’le bir araya gelerek gelecek vizyonlarını dinledik ve Ekmob’un başarı hikayesine ortak olmaya karar verdik. 2022 yılı Aralık ayında başladığımız yatırım serimize bugün 12. halkasını eklemiş bulunuyoruz. Bu yatırım turunda ülkemizin önemli fonları ile birlikte olmaktan ve teknoparkımızdan çıkan önemli bir değere katkı sağlamaktan mutluluk duyuyoruz.”

Eşya kiralama platformu Kiralarsın, Arya GSYF’den 4 milyon TL yatırım aldı

Türkiye’nin ilk ve tek cinsiyet dengesi odaklı girişim sermayesi yatırım fonu Arya GSYF, elektronik cihazları kiralayarak kullanmaya yarayan Kiralarsın’ın 2.5 milyon dolar değerlemeli ilk yatırım turuna 4 milyon TL ile katıldı.

Yatırımla birlikte aynı zamanda tüm Türkiye’ye açıldığını duyuran Kiralarsın, ekibini ve operasyonlarını büyütmeyi planlıyor.

Başak Baykan, Çağdaş Dikici, Burak Koyun ve Mehmet Emin Ciddi liderliğinde 2022 yılında kurulan Kiralarsın, elektronik cihazları güvenli kiralama yöntemiyle, satın almadan önce deneme, en güncel teknolojiye erişme ve dönemsel ihtiyaçlarımızı karşılamayı kolaylaştırıyor; kiraladığımız ve sık kullanacağımızı düşündüğümüz cihazları 2. el değerinden satın almamıza olanak sağlıyor.

Bu yatırımla birlikte, Kiralarsın’ın hızla büyüyerek potansiyel stratejik alıcıların ve pazar yerlerinin radarına girmesi bekleniyor. Kurucularının iş modelince gereken yetkinliklere sahip olması, sektör trendlerini ve kullanıcı beklentilerini hızla iş modeline aktarma yeteneği, fiyatlandırma ve kullanıcı deneyimi konularında rakiplerine üstünlüğü, güçlü işbirlikleri ve iş modelini genişletme potansiyeli gibi etkenler Arya GSYF’nin yatırım tezini oluşturdu.

81 ilde elektronik cihaz kiralama başladı

Yatırım haberiyle birlikte tüm Türkiye’ye hizmet verdiğini duyuran Kiralarsın’ın kullanıcıları artık 81 ilden kiralama yapabiliyor. Kategori ve cihaz fark etmeksizin tüm şehirlerden kiralarsin.com ‘da yer alan cihazlar kiralanabiliyor; tüm kullanıcılar ‘kiraladığımı satın al’ ve %100 hasar güvencesi ‘tamamlarsın’ hizmetlerinden faydalanabiliyor.

Kiralarsın Tüm Türkiye’de Karbon Nötr Teslimat Yapacak

Kiralarsın artan dijitalleşme ve elektronik atık problemine kısa süreli ihtiyaç duyulan elektronikler için kiralama çözümü sunarken, aynı zamanda Türkiye’nin karbon nötr teslimat yapan ilk e-ticaret çözümü. İlk siparişinden beri kargo operasyonlarında ortaya çıkan karbon miktarını kilometre, ürün ağırlığı ve araç bilgilerine göre hesaplayarak çalışmalar yapan Kiralarsın, aynı çalışmaları tüm Türkiye’deki operasyonlarında da devam ettirecek.

Kiralarsın’ın Kurucu Ortağı ve CEO’su Başak Baykan, konuyla ilgili verdiğ demeçte;

“Kadınların pek çok sektörde olduğu gibi girişimcilik ekosisteminde de dezavantajlı olması durumunu değiştirmek için İş Bankası ve Arya’nın ortaklığıyla kurulan Arya GSYF’nin misyonu hem ekosistem için hem de benim için çok değerli. 6 ay gibi bir sürede geçen yıla göre 6 kat büyüdük, binlerce yeni kullanıcıyı Kiralarsın’la tanıştırdık; büyürken odak noktamız olan kullanıcı deneyiminde de sayısız geliştirme yaparak müşteri memnuniyet skorumuzu 5 üzerinden 4,92’ye çıkarmayı başardık. Yatırımla birlikte Kiralarsın’ın bilinirliği artırmaya, elektronik atıklara karşı sunduğumuz çözümün çevresel etkilerini daha iyi ölçümlemeye ve yeni pazarlara hazırlık yapmaya başlıyoruz.”

Büşra Köksal, Plastic Move’un hikayesini üretim yaptıkları fabrikada anlattı

Geçtiğimiz günlerde 10 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldığını paylaştığımız yerli girişim Plastic Move‘un hikayesini kurucusu Büşra Köksal anlattı. Girişimin fabrikasını ziyaret ettik ve size bir girişimin üretim alanını gezdirdik.

Büşra Köksal ile Plastic Move

WePlay HUB, 7 ülkeden 14 oyun stüdyosu ile ilk programına başladı

Avrupa, Orta Asya ve Türkiye’de oyun girişimlerine yatırım yapmak amacıyla kurulan Hollanda merkezli yatırım fonu WePlay Ventures, erken aşama oyun girişimlerinin gelişimine katkıda bulunmak ve bölgedeki bütün oyun stüdyolarına dokunmak için bu yılın başında duyurduğu Avrupa’nın en büyük oyun hızlandırma programlarından biri olan WePlay Hub programını başlattı.

15 ülkeden 300’den fazla başvuru alan WePlay HUB, bu başvurular içerisinden detaylı değerlendirme sürecini başarıyla tamamlayan 7 farklı ülkeden 14 oyun stüdyosunu ilk programına kabul etti.

WePlay HUB programına katılan girişimler üç ay boyunca teknik ve iş geliştirme konularında yüz saatten fazla eğitim alıyorlar. Oyun girişimleri, alanında uzman mentorlerden aldıkları eğitimler ile teknik kapasitelerini artırırken aynı zamanda başarılı oyunlar yayınlamanın önemli noktalarını, yatırım stratejilerinin geliştirilmesini ve yatırım dokümanlarının hazırlanması gibi konularda kendilerini geliştirme fırsatı elde ediyorlar.

WePlay Ventures yapmış olduğu güçlü partnerlik anlaşmaları ile hızlandırma programına kabul edilen stüdyolarının oyun ekosisteminde hizmet veren yayıncılar, servis sağlayıcıları, oyun motorları ve sektörün önde gelen büyük oyun şirketleri ile birlikte çalışma ve iş ortaklığı yapma fırsatını sunuyor. Erken aşama oyun stüdyolarının yatırım süreçlerinin yönetimi ve yatırımcı görüşmelerindeki eksikliklerini gidermeyi de amaçlayan WePlay HUB, program süresince yapılacak olan değerlendirmelerle birlikte program sonunda WePlay Ventures’tan yatırım alma fırsatı sunuyor.

WePlay HUB programının amacı: Avrupa, Orta Asya ve Türkiye’de bulunan her stüdyonun ihtiyaç duyduğu desteği sağlamak.

WePlay Ventures’ın Yönetici Direktörü Burak Yılmaz, bu programla ilgili verdiği demeçte;

“WePlay’in kurulduğu günden itibaren erken aşamadaki oyun stüdyolarının gelişmesine ve oyun ekosisteminin büyümesine katkı sağlamak için çalışıyoruz. Türkiye, küresel oyun ekosistemi için oldukça önemli bir pazar haline geldi. Türkiye ekosisteminin gelişimine katkı sağlarken elde ettiğimiz tecrübeleri WePlay HUB programı ile Avrupa ve Orta Asya’daki oyun stüdyolarına aktarmayı amaçlıyoruz. Bu sayede gelişmekte olan diğer oyun ekosistemlerinin daha hızlı gelişmesini ve başarılı oyun stüdyosu sayısının artmasını hedefliyoruz. WePlay HUB programı önümüzdeki her çeyrekte yeniden başlayarak sürekli olarak devam edecek ve yüzlerce girişimin gelişimine katkı sağlayarak sektörün önde gelen yapılarından biri haline gelecek. Programa seçilen tüm girişimleri tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.”