Ana Sayfa Blog Sayfa 1097

Proje Nasıl Üretilir? İnsanın Aklına Fikir Nasıl Gelir?

Genelde zordur insanların aklına fark oluşturacak fikirler gelmesi. Herkes bir fikir bir proje üreteyimde hemen zengin olayım veya iyi bir hayatım olsun havasındadır. Alırlar ellerine bir kalem kağıdı masanın başına otururlar sonra düşünürler “ne yapsam ne yapsam hımm”… Böyle kağıtlar dolar, kalemler tükenir… veya bir başkasında gördüğü bir modeli hemen kendi yapmak ister. Bu tip insanların büyük bir kısmı projeye başlamadan yapılmasının zor olduğunu öğrenir pes eder, bi kısmı proje başlar sonra ilgilenmez hevesi kaçar pes eder, bir kısmı ise işi baya bir götürür ya ekonomik krizden pes eder, ya geliştirememekten ya da rekabete dayanamaz pes eder. (Ör: Çiğ Köfteciler, Dönerciler, … )

Şimdi siz bir fark oluşturarak PROJE mi üretmek istiyorsunuz?

Bunun için öncelikle İnovatif olmanız baktığınız bir şeyleri farklı görebilmeniz gerekiyor. İnovatif olmaktan maksat bu çok ekstra bir özellik değildir. Anlatmak istediğim herhangi bir nesneye veya bir iş modeline neye bakarsanız bakın onu nasıl FARKLILAŞTIRABİLİRİM veya üzerine nasıl bir ÖZELLİK ekleyebilirim olmalıdır.

İş modellerinin bir çoğu farklılaştırma yapısı üzerine kurulmuştur. Sıfırdan proje üretecek gücü kendinizde bulamayabilirsiniz. Aklınıza gelen bir şey ilk defa sizden çıktığı için demo uygulaması zor olabilir veya gerçekten zordur yapamazsınız bu sizin hevesinizi kaçırabilir. Amerika’nın keşfedildiğini unutmayın. Siz Amerika’nın içerisindeki güzellikleri keşfetmeye, kimsenin göremediğini görmeye odaklanın. Bu sayede örnek aldığınız modeller üzerinde değişiklik, ekleme yaparak kendi PROJE’nizi oluşturabilirsiniz. Veya çok zorlanıyorsanız yabancı siteleri biraz fazla karıştırın ama oldukça fazla, yurtdışındaki modelleri Türkiye’ye getirin.

Şu bir gerçek ki ülkemizde gerçekleşen bir çok yeni proje yurtdışında seneler önce uygulanmaya başlanmış veya o proje orada eskimiştir bile. Uykularınız kaçacaksa eğer araştırmaktan kaçsın, kararsızlıktan değil.

İnovatif olun, gözlüğü bir defa da tersten takın.

Bakalım ne göreceksiniz?

Gerçek Mağazalar Vitrin mi Oluyor? ‘Sanal’ın Zaferi’

Eticaret‘in her yıl %40-60 ortalamayla artış göstermesi AVM lere olan ilgiyi azaltıyor diyebiliriz. İnternet üzerinden yapılan alışverişleri adet bazında düşünürsek aslında AVM lerin ne kadar bir müşteri ya da ne kadar satış adedi kaybettiğini görebiliriz. Ve bu her geçen gün çılgıncasına artmaya devam ediyor. Online mağazası olan veya internette farklı sitelere ürün veren markaların bu konuda reel mağazasında müşteri kaybetmesi hele ki kaçınılmaz olacaktır. İnsanlar gerçek mağazaların internete oranla pahalı olduğunu biliyor. Ben size direk örnek vereyim. Bimeks’in internet sitesinde ürünlerin birçoğu %20 daha ucuz. Çünkü gerçek mağazada kira bedeli var, personel çalıştırıyor, elektrik,  su, görsel malzemeler vs.. derken sanal mağazaya göre çok çok daha maliyetli oluyor.

İnsanlar AVM’leri artık vitrin olarak kullanıyor diyebiliriz. Gidiyor mağazaya, ürünlere bakıyor ve hangisini alacağına karar veriyor sonra eve gidip internete girip o ürünü markasından bir sanal mağazada buluyor ve büyük bir ihtimal daha ucuza satın alıyor. Bazı duyumlarıma göre gelecekte markalar gerçek dükkanlarını sadece vitrine çevirecekmiş ve alışverişleri online’a yönlendireceklermiş.

Aslında Migros bu işe başladı bile. Telefonunuza yüklediğiniz bir uygulama ile buzdolabını açıyorsunuz barkotlarından azalan ürünleri okutuyorsunuz, ihtiyacınız olan ürünleri de ismini yazarak buluyorsunuz ve siparişi onaylıyorsunuz. Çok küçük bir ulaşım bedeli ile ürünler kapınıza geliyor. Sizce yüklü ve alacağınızı bildiğiniz alışverişlerde markete gidip 10 poşet taşımanıza gerek var mı? Son verdiğim örnek size asıl anlatmak istediğimi özetlemiştir. O gelecek artık geldi.

Herşeyin online hale helmesi hayatımızı değiştirdi mi?

Online hayatın her alanında var. Kullanıcılar artık günlerinin sadece küçük bir bölümünü offline olarak geçiriyor. (uyku, wc, önemli iş toplantıları vs..) aslında bu anları da öyle geçirdikleri söylenemez çünkü dışarıda çalışan bir bilgisayarlar ve ceplerinde internete sürekli bağlı olan telefonları var. Kısacası önemli bir kitle için 24 saat bağlılar diyebiliriz.

İnternetin yaşamımıza bu kadar entegre olması, beraberinde yeni alışkanlıkları da getirdi. Muhabbetlerin büyük kısmında online kavramlar var. İnsanlar aralarında online yazışıyorlar, her işlerini online hallediyorlar. Bir markanın nasıl olduğunu öğrenmek istediklerinde online araştırıyorlar… Farkettiniz mi herşeyin başında neredeyse online geliyor. Ben mesela yemeği bile online sipariş veriyorum, bankaya 2 ayda bir uğruyorum çünkü internet bankacılığı var…tek cümle herşey “e” de.

Hayatımıza artı mı kattı yoksa bir şeyler mi götürdü diye sorsak her ikisi de derim. İyi tarafından bakmak gerekirse kattığı değerler daha fazla. Belki artık arkadaşlarımla online sık sık görüştüğüm için onlarla daha az buluşuyorum, gerçek hayattan biraz soyutlanmış gibi hissediyorum. İşin bu kısmını iyi kullanırsan bunu da artıya çevirebilirsin. Önceden arkadaşlarını telefonla toplamak güçtü… şimdi facebook etkinlik var… Zamanımı daha iyi kullanıyorum. İşlerimi hızlıca hallederek yapacak daha çok şey buluyorum. Kendimi önceden yoğun zannederdim ama iki iş arasında boğulduğumuz için bunu söylerdim. Şimdi günde 10 iş yapıyoruz da halen iş yapacak çok zamanımız kalıyor. Durum bunlardan ibaret olunca da hayatımızın değişmediğini söylemek yanlış olur.

En güzel örnek şu yazdığım yazıyı online dışında düşünürsek size nasıl ulaştırabilirdim.. 1. mektupla 2. yüzyüze 3. Sanırım dumanla…

Bende tam bundan bahsediyorum… Gelecek “e” de.