Bir İnternet sitesine hangi ödeme koşulları altında reklam verebilirsiniz şimdi bunları kısa ve öz bir şekilde inceleyeceğiz. İnternet sitelerinde gördüğünüz o reklamların hangi ödeme şekillerinde olduğuna bakalım ve kısaca açıklayalım.
Cost Per Action (CPA),
Cost Per Lead (CPL),
Cost Per Click (CPC) ve
Cost Per Mille (CPM)…
Bu başlık sizi işinizi sevmemeye yöneltmekle yanıltmasın. Sadece işinize girişiminize aşık olmamalısınız dedim. Fikir aşamasından başlayarak uygulamanın da ötesine getirdiğiniz, gecenize gündünüze kattığınız ve her an onu düşündüğünüz yani girişiminizden bahsediyorum ve sakın aşık olmayın, ona delicesine değil profesyonelcesine bağlanın. Aşık olmak, size onun hatalarını göstermeyebilir ve çevrenizden gelen sesleri duymanıza engel olabilir.
Fikrinizin veya Girişiminizin hatalarını görmek istiyorsanız, onu geliştirmek istiyorsanız; eleştirel bir yaklaşım sergilemeyi de bilmeniz gerekiyor. Kimsenin kız arkadaşına veya sevdiğine laf söyletmediği gibi bir huy takınmaktan kaçının. Hayata geçirilen tüm projelerin ilk günü ile bugünü arasında dağlar kadar fark vardır.
Tüm girişimcilerin nihai amaçlarının şirketlerine bir yatırımcı bulabilmek olduğu düşünülürse Yatırımcı ile olan ilişkiler, imzalanacak sözleşmeler ve diğer süreçlerin büyük önem arz edeceği aşikar.
Bu yazıda genel hatlarıyla bu sürece değineceğiz. Burada yazdıklarımız elbette sadece yol gösterici mahiyette olup çok temel bazı bilgileri içeriyor.
Yatırım süreçlerinde mutlaka profesyonel hukuki destek alınması çok önemlidir. Aksi halde her şeyin çok iyi gittiğini düşünürken bir anda tüm hissenizi kaybetmeniz işten bile değildir. Bu yazı ile en azından Yatırım süreçlerinin ne şekilde yürüdüğünü adım adım görme imkanı olacağını düşünüyorum.
“Kervan yolda düzülür” sözü ilk bakışta da ne kadar çok şey anlatmak istiyor bize. Bir işi yapmaya başlamak için her şeyin mükemmel olmasını bekleriz. Onu da yapalım bunu da yapalım, yarın başlarız, bir daha ki aya başlarız derken bir türlü işe başlayamadığımızı görürüz.
Eksiklerimizin sınırsız olduğunu hep unuturuz. Eğer bir işe başlamak için şartların tam olgun olmasını beklersek emin olun ki sonsuza kadar bu sürer gider. Hayat değişiyor, tüketici davranışları değişiyor, teknoloji gelişiyor, her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Halen başlamak için neyi bekliyoruz?
Her ne kadar dünya haritası üzerinde büyük markalar, ülkeler, yapıtlar kurulmuş olsa da hiç şüphesiz ki; en zor zamanlarında Türkiye Cumhuriyeti‘ni en zorlu şartlarda kuran Mustafa Kemal ATATÜRK, Dünya’nın en iyi girişimcisi olarak tarihe geçmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bizi harekte geçirecek sözlerini okuyalım ve her sözünden sonra, kendimize öz eleştiri yaparak “ben kimim? ne yapıyorum? hedefim ne?” sorusunu soralım.
İşletmelerin ticaret unvanlarını seçerken dikkate almaları gereken hususlar şahıslara ait işletmelerine ve şirketlere göre değişiklik göstermektedir.
Şahıs işletmelerinde ticaret unvanı seçilirken şahsın ad ve soy adını kullanması mecburidir. Buna ilaveten tacirin, işletmesi ile yanlış bir kanaat uyandıracak olan ifadeler hariç, istediği ekleri de unvanında kullanması mümkündür. Özellikle gerçek kişilerin ticaret unvanlarına bir şirketin mevcut olduğu zannını uyandıracak ilaveler yapmaları yasaktır.
Kolektif şirketin ticaret unvanı, bütün ortakların veya hiç olmazsa ortaklardan birinin adı ve soy adını, şirketi ve şirket nevini gösterecek bir ibareden oluşması gerekmektedir.
Uzun zamandır aklımda olan bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Ne zaman bir Starbucks‘a gitsem her köşede bir bilgisayar ve insanlar sürekli bir şeyler yapıyorlar. Uzaktan ekranlarından belli olduğu kadar kimisi Forex’te işlem yapıyor, kimisi borsayı takip ediyor, kimisi yazılımla uğraşıyor, kimisi web sitesi yapmakla meşgul, kimisi ise baya kağıt kalem doküman sistemi kurmuş o köşeyi satın almış gibi yayılmış durumda.
Ben bilgisayarımla 1-2 defa denedim ve gayet güzel işe yarıyor. En azından sıkılmadığımı gördüm. Bir kahve alıp saatlerce oturup, işiyle meşgul olmak, ödevlerini bile yapmak insanlara iyi geliyor olsa gerek. İçerisinin tasarımı ve diğer insanlardan aldığın enerji sana ilham veriyor. Burada Starbucks markasını övmüyorum, sadece yapılan bir girişimin insanların hayatına kattığı değerden bahsediyorum. Açıkçası Starbucks dükkanlarının dışında ben başka yerde bu işlerle uğraşan insanlar görmedim. Buna en iyi örnek Caffe Nero, Mado, Simit Sarayı vb.. verilebilir, örnekler geliştirilebilir. Bu markaları da küçümsemiyorum. Sadece bir markanın başarısının nereden geldiğini şimdi daha iyi anlıyorum ve anlıyoruz. Kirası sadece günlük bir kahve parası olan dükkan. Belki bedava İnternet diyebilirsiniz ama bugün bedava İnternet sunmayan mekan mı kaldı sanki.
Starbucks kendi segmentini kendi oluşturmuş durumda ve bu böyle devam edecek. Başarılı bir Girişim bu olsa gerek. Siz de artık evinizden farklı bir yerlerde bilgisayarınızda bir şeyler yapmak istiyorsanız, dizüstü bilgisayarınızı alıp en yakında Starbucks dükkanına gidebilirsiniz. Benim önerim: Kanyon ve Cevahir AVM önü.
Dmoz.org açık dizin projesidir. Dünya üzerindeki tüm web siteleri buraya kayıt olmaya çalışır. Bir grup bilgisayar mühendisi gönüllüsü tarafından bu sistem yürütülür. Dmoz ‘un pagerank’ı 7 olduğundan buradan size gelecek olan ziyaretçilerde web sitenizin değerini artıracaktır. Ve birçok arama motoru tarafından da olumlu site olarak karşılanacaksınız. Çünkü Dmoz’a kayıt olurken gönüllü editörler sitenizi ince eleyip sık dokuyorlar, kayıt kriterlerine uymuyorsanız sizi kesinlikle eklemiyorlar. Sitenizi tamamlamadan veya sitenizdeki hataları gidermeden başvuru yapmayın.
Sitenizi Dmoz’a nasıl kayıt edebilirsiniz?
Her an gözetlendiğinizin farkında mısınız? Çünkü buna siz izin veriyorsunuz. Girişimci ruhunuz her yere atladığı için bazı ayrıntıları kaçırıyorsunuz.
Facebook yüz tanıma özelliği ilk etapta herkes tarafından normal gelen bir durumdur değil mi? Ancak siz kendi yüzünüzü onlarca fotoğrafa etiketlediğiniz için facebook sizi artık tanıyor oldu. İnternet üzerinde paylaştığınız herhangi bir fotoğraftan artık siz tanınacaksınız.
2012 sonuna doğru General Atlantic’ten 44 milyon USD yatırım alan Yemeksepeti.com, bu sefer kendisi yatırım yaparak Yunanlı ClickDelivery’i satın aldı.
Yunanistan’ın yemek paket servis sitesi clickdelivery.gr ile geçtiğimiz günlerde imza atarak, Yemeksepeti markasını Yunanistan’a taşımanın büyük adımını atmış oldu.
Kriz döneminde evinden çıkmayan Yunanlı müşterilerde bu pazarın büyümesine ortak oluyor. Eve siparişte 500 Milyon USD ‘ye yaklaşan bir pazar olduğu söyleniyor.
Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın Avrupa’ya markasını açmak için Yunanistan’ı öncü kuvvetler niteliğinde belirlemiş durumda. Bunu kendisi de dile getirmiş. Daha önceki blog yazımızda da yeni yatırımların olacağı haberini vermiştik ve böylece ilk haberi de almış olduk.
Kullanıcılar Yemeksepeti üzerinden günlük 60 bin sipariş veriyor. Sitede ortalama 8.800 restoran var. Türkiye’de ortalama eve sipariş tutarınında 22 TL.
ClickDelivery satın alımı, Türk İnternet tarihinin dönüm noktalarından biri daha oldu. Her geçen gün artan internet kullanıcı sayısı, online siparişi de beraberinde artırıyor.
