Ana Sayfa Blog Sayfa 942

GV (eski adıyla Google Ventures), Owkin’e 5 milyon dolarlık yatırım yaptı

Tıbbi araştırmalar için makine öğrenme girişimi olan Owkin, GV’den (eski adıyla Google Ventures) yatırım aldığını duyurdu. Bu yatırım GV’nin, Owkin A serisi fonlamasına geç de olsa girmesini sağladı.

2016 yılında kurulan Owkin, akademisyenler, ilaçlar ve ilaç endüstrilerinde klinik araştırmacılara yardımcı olacak derin öğrenme algoritmalarından yararlanmalarını sağlıyor. İlaç endüstrilerinin öngörü modellerini geliştiriyor ve tüm bu süreci hızlandırıyor. Sokrates olarak anılan platform, genom bilimi, klinik verileri ve biyomedikal görüntüleri birleştirerek hastalıklarla ilişkili olan karakteristik bilgileri “biyo-belirteçler” ortaya çıkarıyor.

Owkin CEO’su ve kurucularından Thomas Clozel’in açıklamaları ise şu şekilde “Elimizdeki veriler ve verilerden elde edilen bilgiler arasında sürekli bir yarış var. Owkin’de, amacımız, doktorların ve araştırmacıların bilgileri geliştirme kapasitelerini arttırmak. Ayrıca hastalıkların teşhis ve tedavilerinde yeni yöntemler geliştirmeye de çalışıyoruz.”

İlk olarak Fransa’da kurulan New York merkezli girişim, ocak ayında 11 milyon dolarlık bir seri A turunu kapattığını açıklamıştı. Daha sonra GV’nin de bu fonlamaya dahil olması için turu tekrar açtı. Şirket, GV’nin ne kadar yatırım yaptığını tam olarak açıklamayacaktı, ancak bunu anlamak çok fazla da matematik gerektirmiyor. Owkin seriyi ilk kapattığında 13,1 milyon dolar kazanmıştı. Şimdi ise bu miktar 18 milyon dolara ulaştı, yani GV’nin Owkin’e yatırımı 5 milyon dolar civarında.

GV’nin diğer yatırımları ise şu şekilde;

GV’nın kısa bir süre önce yaptığı yatırımlar ise Oxford Üniversitesi merkezli ‘SpyBiotech’ ve klinik araştırma girişimi ‘Science 37’. Ek olarak temmuz ayında GV ilk yatırımını ‘BenchSci’ adındaki bir medikal tabanlı girişime yapmıştı.

Owkin, bu yatırımların platformunu geliştirmesine ve stratejik ortaklıklar kurmasına yardımcı olacağını düşünüyor. Şirketin mevcut ortakları arasında Amgen, Roche ve Ipsen gibi ilaç şirketleri bulunuyor. Owkin; Mount Sinai, Institut Curie ve Centre Léon Bérard gibi tıbbi kurumlarla da iş birliği yapıyor. ABD merkezli bir şirket olmasına rağmen, 25 kişilik önemli bir grubu hala Fransa’da faaliyetlerine devam ediyor.

İş Bankası, 360’a yakın şubesinde Pisano ile iş birliğine gitti

Müşteri deneyiminin anında ölçülmesi ve hemen aksiyon alınabilmesine yönelik uygulamaları hayata geçiren İş Bankası, 360’a yakın şubesinde Pisano ile iş birliğine gitti.

Pisano CEO’su Özkan Demir, bankacılık sektörünün müşteri deneyimi alanında en çok yatırım yapılan sektörler arasında yer aldığını, bu açıdan bakıldığında en kapsamlı ve yenilikçi müşteri deneyimi teknolojilerinin de bankacılık sektöründe sıklıkla kullanıldığını belirtti. Demir, “Türkiye’nin en büyük özel bankası olan İş Bankası ile iş birliğimiz, müşteri deneyimine verilen önem nedeni ile bizi çok heyecanlandırıyor. Elde ettiğimiz başarılı sonuçlar, bizim için büyük bir gurur ve motivasyon kaynağı oluyor. Projemiz, önümüzdeki dönemde de kapsamı genişleyerek devam edecek ve İş Bankası’nın en iyi müşteri deneyimi odağıyla yaptığı çalışmalara, yeni nesil teknolojik çözümlerimizle desteğimizi sürdüreceğiz.” dedi.

İş Bankası Dijital Bankacılık Müdürü H. Mete Güneş ise, yaptığı açıklamada, Pisano ile başlattıkları çalışmanın bankanın teknoloji ve dijitalleşme alanındaki iş birliklerinin önemli bir örneği olduğunu vurguladı. Pisano’nun müşteri deneyimi yönetimi platformu sayesinde müşterilere şubelerde hizmet alırken yaşadıkları deneyimlerle ilgili anında geri bildirim bırakabilme imkânı sunulduğunu belirten Güneş, bu sayede geri bildirim hacminin ve kalitesinin arttığını ifade etti. Güneş, “Pisano kioskları aracılığıyla topladığımız geri bildirimleri şube çalışanlarımız anında görüyor. Herhangi bir konuda müşteri memnuniyetsizliği veya talebinin tespit edilmesi durumunda, gerekli aksiyonları hemen alıyorlar. Anlık raporlama özelliği ile şube yöneticilerimiz raporlama sürelerini dakikalara indirebiliyor. Geri bildirimlerde iletilen müşteri memnuniyetleri çalışanlarımıza önemli bir motivasyon kaynağı oluyor.” dedi.

Nokia telefonlarının üreticisi HMD Global, 100 milyon dolar yatırım aldı

Nokia telefonlarının üreticisi finlandiya merkezli şirket HMD Global, iş operasyonlarını ölçeklendirmek ve ikinci yılında şirketin büyümesini finanse etmek için birden fazla yatırımcıdan ek 100 milyon dolar kaynak sağladı. DMJ Asia Investment Opportunity ve FIH Mobile’ın bir yan kuruluşu olan Wonderful Stars şirketinin de katılımıyla düzenlenen bu yatırım turunun öncülüğünü Alpha Ginko vasıtasıyla Cenevre merkezli Ginko Ventures yaptı.

Son fonlama turunda, HMD Global’in mevcut piyasa değeri 1 milyar ABD dolarının üzerinde çıktı ve bu da şirketi Unicorn konumuna getirdi. HMD Global hızla büyüyen iş operasyonlarını ölçeklendirmek için stratejik yatırımlar yapmayı amaçlıyor. Şirket 2018 yılında, agresif bir çizgi izleyerek Nokia akıllı telefonlar yelpazesini genişletmeyi ve stratejik pazarlardaki kanal erişimini iki kat artırmanın yanı sıra sunduğu yeniliklerini tüketiciler açısından fark yaratan noktalarda sürdürmeyi de planlıyor.

Nokia telefonlarında yeni bir döneme imza atmak üzere çıktığımız yolculukta bu yatırımcıların bize katılmalarından büyük heyecan duyduklarını dile getiren HMD Global CEO’su Florian Seiche, “Bizim hedefimiz, Fin köklerimize ve Nokia markasının herkesçe bilinen kendine özgü özelliklerine sadık kalarak hayranlarımızı memnun edecek harika akıllı telefonlar sunmak. Dünyanın en iyi akıllı telefon üreticilerinden biri olmayı hedefliyoruz ve bugüne kadar elde ettiğimiz başarı, bize 2018 ve sonrasında büyüme yolunda ilerlemek için ihtiyacımız olan güveni veriyor.

İlk yılda 70 milyon Nokia markalı telefon satıldı

1 Aralık 2016 tarihinde kurulan şirket, ilk yılında 70 milyondan fazla Nokia markalı telefon sattı, satış operasyonlarını 80’den fazla ülkeye genişletti ve telefonları 170’den fazla ülkede aktive edildi. Bugün Nokia telefonlar tüm dünyada 250 binden fazla perakende satış noktasında satılıyor ve Nokia’nın bu yeni döneminde tüm dünyada 600’ün üzerinde doğrudan satış ortağı bulunuyor. HMD Global, 2017 mali yılında 1,8 milyar Euro (2,13 milyar ABD doları) toplam gelir elde ettiğini ve 65 milyon Euro (77 milyon ABD doları) operasyonel kaybı olduğunu duyurdu.

BAMBU Oyun Hızlandırma ve Ön Kuluçka Programı’na başvurular başladı

Netmarble Türkiye sponsorluğunda Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi – DEPARK’ta açılan İzmir’in ilk Oyun Hızlandırma ve Ön Kuluçka MerkeziBAMBU’, özgün bir oyun fikri olan ve bu fikri geliştirip farklı deneyimler elde etmek isteyen girişimcilerin başvurularını kabul etmeye başladı.

Son başvuru: 22 Haziran 2018

Bşavurunuzu bu bağlantıdan gerçekleştirebilirsiniz

Sektör ve üniversite işbirliğiyle kurulan merkez, özgün bir oyun fikri olan ve bunun üzerine girişimini kurmak isteyen herkesi bünyesine katmayı hedefliyor. BAMBU Oyun Hızlandırma ve Ön Kuluçka Merkezi, dijital oyun dünyasının ortak çalışma alanı olacak ve tüm girişimci adaylarına oyun geliştirme ve ticarileşme imkânını bir arada sunuyor.

Girişimcilerin oyun fikirlerine destek

İş fikirlerinin hızla olgunlaşabilmesi ve pazara çıkabilmesi için hazırlanan, yoğun bir şekilde eğitim, workshop ve mentorluk faaliyetleri içeren bir program olan BAMBU Hızlandırma Programı, özgün bir oyun fikri olan, bu fikri geliştirip farklı deneyimler elde etmek isteyen ve oyun dünyasına yenilikçi ve yaratıcı çözümler sunmayı hedefleyen tüm girişimcilere açık.

Şirketlerin ulaşım problemlerini çözen Carbon, 1 milyon TL tohum yatırım aldı

Şirketlerin günlük ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için kurumsal araç paylaşımı sağlayan Carbon, Hedef Filo ve İstanbul Startup Angels üyelerinden Nexus Ventures’tan 1 milyon TL’lik ilk tohum yatırımını aldı.

Aynı binada veya yakın konumda olan şirketler, yürüme mesafesindeki Carbon noktalarına üye olarak, buradaki ortak kullanıma ayrılmış araçları kullanabilecek. Hiçbir taahhüt veya üyelik gerektirmeden sadece kullandıkları kadar ödeme ve SAAS ile ileri tarihli rezervasyon imkânı veren girişim, hem ekonomik hem de pratik bir çözüm sağlaması ile dikkat çekiyor.

Şirketler Hiçbir Evrak Operasyonu İle Uğraşmayacak

Ücretlendirme sistemi ise şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik düşünülerek, her kullanım 0-3 saatlik olarak planlandı. Öte yandan kullanıcılar, kendilerine özel verilen kartlarla aracı açıp, kilitleyebilecek ve hiçbir evrak operasyonu ile uğraşmayacak. İşleri bittiğinde de tek yapmaları gereken araçları aldıkları noktaya geri getirmek olacak.

Halihazırda uzun veya kısa dönem araç kiralayan ya da taksi gibi yöntemlerle ulaşım ihtiyaçlarını sağlayan şirketler, taksi kadar kolay ve kendi araçlarıymış gibi konforlu bu hizmeti taahhüt vermeden almış oluyorlar. Üstelik tüm Carbon araçlarının takvimlerini görebildikleri için, şirketler ister bir ister beş aracı aynı anda kullanabilme şansına sahip oluyor.

Kadıköy bölgesinde aktif olarak faaliyet gösteren Carbon, geliştirdiği bu iş modeli ile şirket çalışanlarının yolculuk masraflarını optimize etmeyi ve hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Hedef 75 Bin Şirket

Deneyimli girişimciler; Duygu Aynur, Jankat Sarı ve Umut Alp tarafından kurulan girişim, alınan yatırımla öncelikli olarak İstanbul’da bulunan 75 bin şirketi hedefliyor. Daha fazla noktaya ulaşmak ve operasyon gücünü geliştirmek için adımlar atan Carbon, geliştirmiş olduğu SAAS ve akıllı algoritma ile filo ve operasyon yönetimine çözümler sunmanın yanı sıra farklı pazarlara da açılmayı planlıyor.

Girişimcilik ekosisteminde bankaların değişen rolü

Bu haftaki konuk yazarımız Mahmut Şerafettin Özsoy, Kuveyt Türk Katılım Bankası’nda BT İş Sürekliliği Yöneticisi.

Son zamanlarda bankaları girişimcilik ekosistemi içerisinde çok fazla görmeye başladık. Aslında bir girişimcinin bir banka ile ilişkisinin çok temel düzeyde olmasını bekleriz. Girişimci kredi almak, bankacılık işlemlerini yapmak gibi temel bankacılık faaliyetleri açısından bir bankanın müşterisi konumunda yer alır. Bu açıdan bakıldığında banka bir startup teknoloji girişimini KOBİ olarak tanımlar ve müşteri olarak ilgilenir.

Fakat startup’lar çoğu zaman ölçeklerinin küçük olması nedeniyle bankaların iştah kabartacakları müşteri gruplarına pek giremezler. Öte yandan startup girişimcileri de sermaye gereksinimi nedeniyle bankaların kapısını çalmak istemezler. Bir bankaya başvurmaya niyetlenseler de kredibiliteleri düşük ve riskli olduğu için istedikleri krediye çok fazla ulaşamazlar. Bu nedenle de ülkemizde yakın zamanlara kadar teknoloji girişimcileri ile bankaların pek fazla ilişkisini gözlemlemiyorduk.

Her nasıl olduysa bugün geldiğimiz noktada bankaların startup girişimlerine, girişimcilere ve genel olarak girişimcilik ekosistemine ilgisi büyük bir ivmelenmeyle artıyor. Aynı şekilde teknoloji girişimcileri de bankaların kapısını sıkça çalıyorlar. Bu yeni gelişen ilişkiyi klasik “banka-müşteri” ilişkisi düzlemine oturtmak pek mümkün değil. Çünkü bankalar son yıllarda girişimcilik ekosistemine bir kredi sağlayıcısı kuruluştan daha farklı rollerle giriş yapmaya başladı. Hatta aynı anda farklı rollere de sahip olduklarını görüyoruz. Bazıları startup’lara kuluçka hizmeti sunan altyapıları ve imkânları sağlıyor, bazıları hackathon gibi yazılım geliştirme yarışmaları yapıp ödüller veriyor, bazıları da sermaye yatırım fonları kurarak yatırımcı olarak yer alıyor. Bazı bankalar ise bunların hepsini birden yapmaya çalışıyor.

Bankaların amacı ne?

Bankaların asıl amacını gelecekte varlığını sürdürmek ve kâr elde etmek şeklinde özetleyebiliriz. Dijital dünyadaki gelişmelerin finans alanına sıçraması bankacılık ve finans sektörünün bir yandan işini kolaylaştırırken bir yandan rekabete açık hale getirdi. Geriye dönüp baktığımızda bankaların girişimcilik ekosisteminde aktif olmaya başladıkları tarihler ile FinTech’lerin popüler olmaya başladıkları tarihlerin önemli ölçüde örtüştüğünü gözlemliyoruz. Aynı şekilde FinTech’lerin popülerliklerinin ve önemlerinin artmasıyla bankaların ekosistemdeki çalışmaları da benzer oranda arttı, artıyor.

Bankalar çok yüksek miktarda kâr elde ediyorlar. Ama bankalar aynı zamanda çok büyük maliyetlere sahipler. Binlerce çalışan istihdam ediyorlar, binlerce şubenin maliyetine katlanıyorlar ve daha bir sürü dev harcama kalemleri var. Dev bir şirket olmak işler yolundayken büyük gelirler ve büyük kârlar demek. Fakat işler yolunda olmadığında büyük harcamalar, büyük riskler ve büyük zarar etme ihtimalleri demek oluyor.

Bankalar bu kadar büyük maliyetleri karşılayabilmek için kredilerden elde ettikleri kârların dışında EFT/havale masrafı, hesap işletim ücreti gibi çeşitli komisyon ücretleri alıyorlar. Dijital kanallarda bu ücretler daha düşük olsa da hepten ortadan kalkmıyor. Özellikle dijital kanalları kullanan yeni nesil dijital müşteriler bu ücretleri sorguluyorlar ve anlamsız buluyorlar. Bir bankanın büyük maliyetlere katlandığı gerçeği günün sonunda banka sahiplerini ilgilendiriyor. Müşteriler ise daha ucuz, daha kaliteli ve daha hızlı hizmet almakla meşguller.

İşte bu noktada FinTech startup’ları ve dijital bankalar, klasik bankaların üzerinde yıkıcı rekabet gücü oluşturmaya başlıyorlar. Yeni nesil müşteriler için bankanın fiziksel varlıkları ve yatırımlarının çok bir anlamı olmuyor. Çünkü müşteriler şubelere gitmiyorlar. Çoğu müşteri için banka artık cep telefonundaki mobil uygulamadan veya web sitesindeki internet şubesinden ibaret. Bugün için bir geçiş döneminde olduğumuz malum, bu nedenle yeni nesil müşteri talepleri halen azınlıkta ama hızla çoğunluk olmaya doğru gidiyor. Bankalar ise uzun zamandan beri bu gerçeğin farkında, bu nedenle hemen hemen her bankanın iyi veya kötü bir dijital dönüşüm yol haritası mevcut. Çünkü başka çıkar bir yol gözükmüyor.

Fakat bankalar bu dönüşümü sadece kendi içlerinde yapabilecek bir iç motivasyona ve enerjiye sahip değiller. Yıllardır sıkı regülasyonlarla yönetilmekten gelen riskten kaçınma, resmilik ve kurumsal yapı dijital dönüşüm için gereken girişimci inisiyatifin dinamikleriyle taban tabana zıt. Bu durumda yapılabilecek en gerçekçi yol startup’ların enerjisinden ve tutkusundan yararlanmak. Aslında bankalar ekosisteme girerek girişimcilik enerjisinden ve motivasyonundan faydalanmak istiyorlar.

Bunun çeşitli yolları var. Yerine göre yatırım sermayesi sağlamak, yerine göre iş ortaklığı yapmak vb. Birçok alternatif, bankaların ajandalarında duruyor. Birçok banka bu yeni durumla ilgili yeterli saha tecrübesi oluşmadığı için kendi stratejilerine göre bir portföy sepeti oluşturup ilerlemeyi tercih ediyor. Buna göre zamanla, geri dönüşlere göre sepetlerde optimizasyonlar yapacaklar.

BBVA Stratejisi

Hem ülkemizdeki bankaların hem de dünyadaki bankaların bu konuda kendilerine rehber olarak aldıkları en önemli örnek uygulamalardan birisi İspanyol kökenli dünyanın en büyük bankalarından birisi olan BBVA. BBVA hem kendi içinde yeni FinTech uygulamaları geliştiriyor hem de dışarıdaki FinTech’lere ve dijital bankalara (challenger bank) yatırım yapıyor veya satın alıyor. Böylelikle dijital finans dünyasının geleceğinde yer alabilmek için yumurtaları farklı sepetlere yayıyor. Bu yatırımlardan en popüler olanları Sumup (mobil POS teknolojisi), Coinbase (bitcoin cüzdan servisi), Personal Capital (online kişisel finans yönetim asistanı), Prosper (P2P lending pazaryeri), Atom Bank (İngiltere merkezli dijital banka), Simple (farklı banka hesaplarını tek noktada toplayan uygulama), Holvi (Finlandiya merkezli dijital banka).

Türkiye’deki bankaların girişimcilik ekosistemindeki çalışmalarını incelediğimizde birçoğunun BBVA örneğine benzer bir yol haritası olduğu anlaşılıyor. Fakat şu an hız olarak biraz geri kalındığı gerçeği de ortada duruyor. Bununla birlikte Türkiye’de kendini ispat edebilen startup’ların sayısındaki artış hızı bankaların hızını da arttıracağa benziyor.

Mutlubiev, Cleanzy ismiyle Milano’ya açılarak global pazara ilk adımını attı

Sizlere geçtiğimiz yıllar içerisinde birkaç kez yatırımlarını ve son gelişmelerini paylaştığımız temizlik hizmeti sağlayan yerli girişim Mutlubiev, artık Cleanzy ismiyle Milano’ya açılarak, globaldeki ilk adımını atmış oldu.

Mutlubiev kurucusu Tayga Baltacıoğlu‘nun globale açılımıyla ilgili yaptığı açıklama;

“Benim için oldukça duygusal bi gün oldu, çok uzun bir süre insanlarin başarısız olacağını düşündüğü startup’ımızı önce inanılmaz bir takım kurarak Türkiye’de binlerce temizlik profesyonelini barındıran, günde 100’ün üzerinde hizmet veren bi platform haline getirdik. Şimdi de Türkiye’den İtalya’ya açılarak globale ilk adımımızı attık. Bu yolculukta bana destek olan herkese teker teker çok teşekkür ederim.”

Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Tayga’nın, Cleanzy‘i yayına aldığı an.

PayPal, iZettle’ı 2.2 milyar dolara satın aldığını açıkladı

PayPal, ödeme dünyasındaki rakipleri Square, Stripe ve diğerlerine karşı bu zamana kadarki en büyük hamlesini yaptı; Stockholm merkezli ödeme sistemi iZettle’ı 2.2 milyar dolara satın aldığını açıkladı.

2018’in üçüncü çeyreğinde tamamlanacak anlaşmanın ardından iZettle yine kendi kurucu ortağı ve CEO’su Jacob de GEER tarafından yönetilmeye devam edecek. Planlanan yönetim şekline göre iZettle CEO’su GEER, PayPal genel müdürü Bill READY’e rapor verecek. Diğer iZettle ekibindekiler ise PayPal’ın mağaza ve çevrimdışı ödemelerde kullanılacak ‘Mükemmelliyet Merkezi’ adındaki projesini geliştirecek.

Yapılan anlaşmanın zamanı ise manidar. Yaklaşık on gün önce iZettle projelerine gereken destek için halka arz edilmeye hazırlanıyordu. Yapılan kulislere göre ise PayPal zaten şirketi bünyesine katmayı düşünüyordu fakat bahsedilen halka arz, söz konusu işleri hızlandırmışa benziyor. PayPal, yaklaşık 94 milyar dolarlık bir piyasa değeri olduğunu, son kazancıyla beraber 7.8 milyar dolar elde ettiğini ve bu anlaşma için gereken nakit ihtiyacını karşıladıklarını belirtti.

Bu ortaklığın nedeni ise şu şekilde açıklanabilir;

iZettle Kuzey Amerika ve Latin Amerika (Meksika) dahil olmak üzere tam 12 ülkede faaliyet gösterirken, PayPal’ın maalesef bu pazarlarda pek bir varlığı yok. Bu ülkelerde ve en önemlisi İngiltere’de iZettle, PayPal’a rakibi Square karşısında etkinliğini arttırmasını sağlayacak. Yani ortaklık hem Paypal’ın pazar ihtiyacını hem de iZettle’ın ihtiyaç duyduğu gelişmeyi sağlayacak.

PayPal başkanı ve CEO’su Dan Schulman yaptığı açıklamada, ‘Küçük işletmeler küresel ekonominin çalışan dişlileridir ve biz de onlar için platformumuzu çeşitli özellikler ile genişletmeye devam ediyoruz. iZettle ve PayPal, ortak bir misyon, değer, kültür ve coğrafya ile beraber mükemmel bir uyum yakaladı.’ şeklinde ifadelere de yer verdi.

Gezginler için pazar yeri Glocalzone, 1 milyon TL değerleme ile tohum yatırım aldı

Workup girişimcilik programına ikinci dönemine kabul alan girişim Glocalzone, ülkenizde bulamadığınız ürünleri, gezginler aracılığı ile yurt dışından getirtmenizi sağlayan online bir pazar yeridir. Geçtiğimiz günlerde İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim üyeleri Taylan Özgür Demirkaya ve Serdar Savaşan‘tan 1 milyon TL değerleme ile tohum yatırım aldı.

Aldığımız bilgilere göre de; tohum yatırımdan sonra çalışmalarını hızlandıran Glocalzone, yakın gelecekte yeni bir yatırım turunu kapatmayı planlıyor.

Glocalzone fikri Burak Sönmez’in bir yurt dışı seyahatinde kendi ihtiyacından doğdu. Haziran 2017’de beta sürümü ile yayına alınan Glocalzone’a Doğan Turan, Ekim ayında dahil oldu. İlk günden beri keyifle yürüttükleri girişim, şu an 8 kişilik bir ekiple devam ediyor.

Gezginler için gelir modeli

Ürün talep edenler hem ülkelerinde bulamadıkları ürünleri ulaşabiliyorlar, hem de ürün ülkelerinde olsa bile çoğu zaman yurt dışından çok daha ucuza satın almış oluyorlar. Gezginler ise gelen bu talepleri karşılayarak ürün başına komisyon kazanma fırsatı yakalıyorlar. Yani gezdikçe kazanıyorlar, kazandıkça geziyorlar. Böylelikle kullanıcılar, dünyanın her yerinden her türlü ürüne çok daha hızlı ve daha ucuza erişebiliyor.

Kurucuların yaptığı açıklamada; “Glocalzone, beta aşamasında olan bir girişim ve site içinde bir ödeme sistemi henüz bulunmuyor. Buna karşılık 2000’e yakın aktif kullanıcı ve tamamlanan yüzlerce başarılı işlem var. İlk günden beri güvenilir bir topluluk oluşturmayı amaçladığımız bu sistemi, kullanıcılardan aldığımız geri bildirimlerle güvende tutuyoruz ve bu rakamları da diğer rakamları da hızlı bir şekilde arttırmaya devam ediyoruz.

Bu sistem, gezgin ve ürün talep eden kullanıcı için nasıl çalışıyor?

Sistemin kullanılabilmesi için önce gezginin glocalzone.com‘a üye olup giriş yapması gerekiyor. Ardından; bir sonraki seyahatinizi yada seyahatlerinizi detayları ile sisteme ekliyorsunuz ve size gelen ürün talep mesajlarına, almak istediğiniz komisyonu da ekleyerek cevap veriyorsunuz.

Eğer ürün talep ediyorsanız; üye olup giriş yaptıktan sonra eklemiş olan seyahatlere ürün talebi yolluyorsunuz. Ürün ve komisyon konusunda gezginlerle anlaştıktan sonra arzu ettiğiniz ürünü gezginden talep ediyorsunuz.

Hedef: Gezginlere önemli bir gelir kalemi olmak

Kurucu ortaklar Burak ve Doğan, önümüzdeki aylarda yeni web sitesini ve mobil uygulamasını yayına almayı planlıyor. Yeni özelliklerle birlikte, tamamen kullanıcı sayılarının artırımına odaklanacaklar. Uzun vadede ise gezginler için hayatlarını sürdürecek kadar para kazanmalarını sağlayacak bir sistem olmayı hedefliyorlar.

Genç Arıkovanı’na seçilen 12 liseli girişimciyi, hesabınıza yüklenmiş ArıCoin’lerinizle destekleyin

Kitlesel fonlama platformu Arıkovanı, liseli genç girişimci arkadaşların desteklenmesi için 19 Mayıs’a özel bir program başlattı. İçerisine toplamda 30 girişimcinin olduğu 12 proje seçildi ve 1 ay süreyle genc.arikovani.com üzerinden, yasal zorunluluklardan dolayı gerçek para karşılığı olmayan ArıCoin‘le desteklemeye açtı. ArıCoin’lerin hesabınıza yüklenmiş olduğunu profil ayarlarınızdan görebilirsiniz.

Şimdi siz de ArıCoin‘lerinizle projeleri destekleyin!

Arikovani.com üzerinden panelinize girdiğinizde, daha önceden yüklenmiş olan ArıCoin‘leriniz’i, genc.arikovani.com üzerinden dilediğiniz projelerde kullanabiliyorsunuz. Ben de kendi panelime baktığımda 125 ArıCoin yüklendiğini gördüm.

1 aylık fonlama sonucunda başarılı olan ilk 3 projeye Arıkovanı tarafından çeşitli ödüller verilecek.

Arıkovanı tarafından yapılan açıklama ise “Amacımız tamamen liselilerin umut vaadeden çalışmalarını ve heyecanlarını kitlelerle ulaştırmayı başarabilmek.” oldu.

ArıCoin ile desteklenmeye başlayan 12 proje:

  • Acticity: Berk Boz ve Ertekin Erdin tarafından geliştirilen Acticty, çeşitli müzik uygulamalarındaki profillerinizi bağladığınızda size özel seçilmiş etkinlikleri listeler. Uygulama üzerinden biletinizi alabilir, sizinle aynı konsere giden katılımcıların profillerini görüntüleyebilir, mesaj atıp tanışabilirsiniz.
  • AlzhEv: Onur Sertgil, Ece Karataş ve iki arkadaşları tarafından geliştirilen AlzhEv, Alzheimer hastalarına ilaç almak, yemek yemek vb. gereksinimlerini hatırlatmak için üretilmiş bir çözümdür. Mutfak kapısı gibi kapılara takılan sensörlerle hastayı algılar ve gereken zamanda ilgili odaya girene kadar uyarıda bulunur.
  • Çiftçim Yanımda: Sinem Korkmaz, İrem Almila Çınar ve iki arkadaşları tarafından geliştirilen Çiftçim Yanımda, tarımsal üretici ile tüketiciyi bir araya getirerek tarım ürünlerinin pahalılığının temelindeki aracı sayısını bire indirir. Böylece üretici emeğinin karşılığını alır, tüketici ise çok daha uygun fiyata gıdaya ulaşır.
  • IdeaSity: Mustafa Berk Alkoç tarafından geliştirilen IdeaSity, “Fikrim var fakat ekibim yok!” cümlesini kuranlar ile, girişim ekiplerinde yer almak isteyen gerekli donanıma sahip kişileri eşleştiren bir mobil uygulamadır.
  • Karbonol: Karbonol sigara izmaritlerinin içindeki katrandan, zenginleştirilmiş etanol üretme yöntemidir. Bir sanayi yakıtı olan etanolün saf haline göre 2 katına yakın verimle yanıp kendini kanıtladı.
  • KriptoKart: Buğrahan Özkır ve Buğra Gündüz’ün kripto para yatırımı yapmak istediklerinde karşılaştıkları durumdan yola çıkarak ürettikleri KriptoKart, Anlaşmalı yerel marketlerden kolay bir şekilde kripto para alımını sağlayan bir kart sistemidir. Banka hesabı gerektirmeden kripto para yatırımı yapılmasını sağlar.
  • LightTshirt: Yusuf Çolak’ın giyilebilir teknolojileri olan merakı ile ortaya çıkmış bir proje. İnsanların dikkat çekmesini sağlayan, yenilikçi ve fütüristik bir tişört markasıdır. Klasik tişörtlerden, sıkıcı tasarımlardan kurtulup kendi tasarımlarıyla tişörtlere ışık ve renk katıyor.
  • Mediafriens: Ekip üyeleri Emirhan Engin ve Ömer Mert Coşkun’un kendi yazılım öğrenme süreçlerinden ilham aldıkları Mediafriens, insanların bilmedikleri konularda soru sorarak sosyal çevre kazanırken öğrenmesini amaçlayan bir platformdur.
  • Pingu: İlkokul öğrencilerinin çevreleriyle interaktif şekilde görsel zekalarını kullanarak İngilizce öğrenimine destek olan bir mobil uygulamadır. Kadir Mert Barutçuoğlu ve ekibinin yapay zeka, derin öğrenme ve oyunlaştırma teknikleriyle zenginleştirdiği Pingu, öğrenci için verimli bir öğrenim süreci tasarlıyor.
  • Pira: Quadcopter’leri hobi, proje ve eğitim amaçlı kullanmak isteyenlere kendi projelerini geliştirebilecekleri modülleri bulabilecekleri platformu sağlayan modüler bir drone. Platformda DIY yapımların yanı sıra en çok istek gelen parçalar da üretilip satılabilecek. Böylece PIRA, dronelar üzerine bir üretim platformu olacak.
  • Rush: Mahmut Kurt, Ege Tuna Diken ve arkadaşlarının kurduğu RushApp, oyun meraklılarını buluşturan bir sosyal medya aplikasyonudur. Oyuncular dünyanın dört bir yanından yeni arkadaşlar edinecek, oyun ağlarını genişletebileceklerdir. RushApp’in çözdüğü ana problem ise, oyuncuların oyun oynayacakları zaman kendilerine en uygun partneri bulamamalarıdır.
  • xCancer: Bir nanobot olarak vücudunuzdaki kanserli hücreleri temizlediğiniz bir sanal gerçeklik oyunudur. Özellikle çocuk yaşta kanser ile mücadele eden çocukları motive etmek ve kanseri yenebileceklerine olan inançlarını arttırmak için Doğu Deniz Uğur tarafından geliştirilmiştir.

Projeleri kurucularından dinlemek isterseniz, Arıkovanı YouTube hesabından hepsinin tek tek videosunu izleyebilirsiniz.