Ana Sayfa Blog Sayfa 929

Microsoft, E3’te Halo Infinite oyununu duyurdu

Microsoft, bu yılki E3 etkinliğinin ikinci konferansını yeni bir Halo oyunundan bahsederek açtı. Sadece Xbox’a özel oyunların öne çıkmasından hemen sonra duyurulan Halo Infinite sevenlerinin yüzünü güldürdü. Çünkü oyun Xbox’ın yanı sıra Windows 10’a da gelecek. Oyunun tanıtımı için gösterilen fragmanda oyunun yeni versiyonuyla ilgili çok fazla bilgi verilmedi. Microsoft tanıtımda sadece yeni oyun motorunun özelliklerini öne çıkardı.

Xbox biriminin başında bulunan Phil Spencer ise oyunun içeriği hakkında bazı tüyolar verdi. Spencer,  Ana karakter Master Chief’in ‘insanlığı kurtarmak için en büyük macerasına çıktığını’ söyledi. Halo Infinite, 343 Industries tarafından geliştirildi ve Slipspace oyun motoru üzerine kuruldu.

Türk Startup’ları öldüren 12 sebep

Bu içerik melek yatırımcı Fırat İşbecer‘in medium hesabında yayınlanmıştır.

Uzaktan bakınca bizim girişimcilik mahallesi çok çekici gözüküyor.

Son beş yılda sürekli artan bir basın ilgisi, melek yatırımcılar, milyon dolarlık raundlar, ürün ve yeni şirket lansmanları, konferanslar, partiler, yurtiçi ve yurtdışı ödüller sayesinde bitmek bilmeyen başarı hikayeleriyle bezeli bir dünyadaymışız gibi bir hava var…

Hele arada patlatılan bomba satınalmalar, “exit”ler, girişimciliğe ve startup’lara olan iştahı her geçen gün daha da kabartıyor.

Ancak gerçekler yukarıdaki reklam panosundan çok daha farklı, girişimciler için ekmek, değil aslanın ağzında hatta midesinde…

Kurulan her 10 startup’tan dokuz tanesi ilk 18 ay içerisinde kapanıyor. Yani startup ölüm oranı yüzde 90 civarında…

Ben de aktif bir girişimci ve yatırımcı olarak çok başarılı girişimlerin yanı sıra başarısız girişimlere de yakından tanıklık ediyorum.

Bugüne kadar kuruluşunda parçası olduğum veya yatırım yaptığım firma sayısı 45’in üzerinde, bu şirketlerden 10 tanesi gözlerimin önünde can çekişerek yok oldular.

Bazıları faturası çok yüksek dersler olsa da, bu sayede startup’ları öldüren ve hayatta tutan sebepleri çok daha yakından görme şansına eriştim.

Aşağıda Türk startup’ların başarısızlık sebeplerini, biraz da alaturka olanları ön planda tutarak mercek altına aldım:

(1) Güven Sorunu

Türkiye’de maalesef iş hayatında en büyük ihtiyaç duyduğumuz unsur güven. Ödemesini zamanında yapmayan firmalar, sözleşmesine sadık kalmayan girişimciler, çekleri karşılıksız çıkan tüccarlar bu coğrafyada genel bir güvensizlik atmosferinin ortaya çıkmasına sebep oluyor.

İş veya sosyal hayat fark etmiyor, güvenin olmadığı yerde müşterek herhangi bir başarıdan bahsedilemez. Aynı şey girişimler için de geçerli… Karşılıklı güven tüm paydaşlar arasında sağlanamazsa o girişim ölü doğar.

(2) Cahil Cesareti

Türkiye’de çoğu girişimci ezbere iş yapıyor, sektörüne tam olarak hakim değil.

Teknik ya da değil, girişimci hiçbir dokümanı başından sonuna kadar dikkatli okumuyor, dolayisiyla kendisini geliştiremiyor.

Türk girişimcisi yine de nereden geldiği belli olmayan bir cesaret ile altyapısı olmadan çok riskli işlere girişebiliyor. Risk almak ile cahil cesareti arasında ince bir çizgi varsa, sanırım bunu göremiyor.

(3) Yanlış Ortaklıklar

Bu kısmı uzun uzun yazmaya lüzum yok. Vizyonunuzu paylaşmayan, azminize ayak uyduramayan, icraat yerine siyaset yapan ortaklarla kesinlikle yola çıkmayın.

Türkiye’deki temel yanlışlardan bir tanesi ortaklıkların yukarıdaki temeller yerine fazlasıyla farazi ve duygusal temeller üzerine inşa edilmesi.

Diğer problem ise çok konuşup az iş yapan sözde ortaklar…

(4) “Öz” Girişim Trendi

Mahallede yeni açılan Kardeşler kuruyemişçisinin yanına hemen bir kuruyemişçi daha açıp “Öz Kardeşler Kuruyemiş” diyoruz.

“Bizim taksi”nin yan sokağına “Öz Bizim Taksi”, Urfa kebabçısının karşısına “Öz Urfa”…

Türkiye’ye özgü klasik bir start up hatası “Öz Startup” zihniyetinden kurtulamamaktır.

Her şeyin kayıtsız şartsız kopyasını yaparak daha olgunlaşmamış bir pazarı gereğinden fazla kalabalıklaştırıyoruz. Sonuç olarak da kimsenin kâr edemediği ve katma değerin ortaya çıkmadığı bir ekosistem oluşuyor.

Bu “öz” mantığından kurtulup “özgün”e doğru gitmemiz gerek. Özgün fikirler ve uygulama yöntemleriyle yola çıkmayan start up’lar, ya ölüme mahkum olacaklar ya da fazlasıyla kalabalıklaştırdıkları pazardaki diğer oyuncuları da yarattıkları girdapta boğacaklar.

(5) Hesap Kitap Sıkıntısı

Bugüne kadar yatırım yaptığım Türk startup’larından neredeyse hiçbirisi düzenli bir finansal raporlama sistemi kuramadı. Aylık, çeyreklik gelir tablosu, nakit akışı ve bilançolarını paylaşmaları için özel olarak markaja almamız, hatta başlarında durmamız gerekiyor.

Bir çok Türk girişimcisi ürününe aşık olmasına, pazarını da çok iyi bilmesine rağmen, finans ve muhasebe konusunda sınıfta kaldığı için şirketlerini sürdürülebilir bir yapıya oturtamıyor.

Yatırımcılar da doğal olarak hesap kitap bilmeyen girişimciye yatırım yapmaya yanaşmıyor.

(6) Sözleşme veya Mevzuat Korkusu

Hukuki metinler bir girişimcinin hayatının merkezindedir.

Şirketi kurarken, yatırımcı alırken, satarken, müşteri ile anlaşırken, çalışanları işe alırken, kısaca bir çok kritik dönemeç kontratlarla bezeli.

Bazı kontratlar işinizi az bilen, dışardan destek veren avukatlara emanet edilmeyecek kadar önemlidir.

Sözleşmelerden, hukuki metinlerden korkmayın. Faaliyet gösterdiğiniz alandaki tüm mevzuatı avucunuzun içi gibi bilin.

(7) Yatırımcıyı Kaz gibi Yolmak

Bir girişimin tohum veya melek yatırım almasını dünya turuna çıkan bir motosiklet sürücüsünün sadece ilk 500 kilometre için deposunu doldurması olarak özetleyebiliriz.

Oysa bizim coğrafyada ilk tur yatırımı adeta bir “exit” gibi değerlendiren girişimciler var, ilk kaynaklarını çar çur ettikleri için daha sonra gerçekten ihtiyaçları olacak sermayeye ulaşamıyorlar.

Yanlış harcamalarla yatırımcılarını hayal kırıklığına uğratırken, bazen de finansal gerçekleri onlardan saklayarak yatırım parasını kişisel harcamalarında kullanıyorlar. Bu hareketler hem girişimlerin ölmesine neden oluyor, hem de tüm ekosisteme zarar veriyor.

(8) İcraat’ın Dışında Kalmak

80’li yıllarda Turgut Özal’in “İcraatin İçinden” programını çok karikatürize etmiştik ama bugün o vizyonu takdir ediyorum.

Bir girişimi kurmak veya hayata geçirmek kolay değil, ancak o girişimin işleyen ve icra eden bir kurum haline gelmesi kuruluş aşamasından belki de beş kat daha zor.

İngilizcede “Execution” olarak ifade edilen ve Türkçe’ye en güzel “icraat” olarak çevirebileceğimiz kavram, herhangi bir girişimin başarısının temelini oluşturuyor.

Biz Pozitron çatısı altında mobil teknoloji alanına girerken, rakip olarak adlandırabileceğimiz en az beş tane firma vardı.

Benzer teknolojilere sahip olmamıza ve aynı alanda faaliyet göstermemize rağmen kısa zamanda pazar lideri olmamızı “icraat” odaklı yönetime borçluyuz.

(9) Yanlış Ürün Israrı

Girişimcilik serüvenimde çok değerli, çok potansiyeli olan rakipler gördüm, ancak yanlış ürün ve platformda ısrar ettikleri için o potansiyellerine ulaşamadan silinip gittiler.

Esnek yapılar darbelere daha dayanıklı olur, Türkiye gibi darbenin nereden ve ne zaman geleceği belli olmayan pazarlarda esnek bir ürün ve esnek bir yapı kurmazsanız orta şiddetteki ilk depremde yerle bir olursunuz.

(10) Hızlı Büyümeyi Yönetememek

Doğru zamanda, doğru pazarı yakalayıp, rüzgarı arkasına almışken kapasitesi sınırlı bir ürün çıkartarak yükselen talebe karşılık kaliteyi, tedariği ve beklentileri yönetememek ölümlerin en acıklısı olabilir.

Global örnek: 15 yıl öncesinin en popüler sosyal ağı olan Friendster’ın çöküşü… Friendster, Facebook’tan çok daha önce piyasaya çıkıp kitlelere ulaşmaya başlasa da sunucu, tasarım ve kapasite kaynaklı sorunlar dolayısıyla kendi kendini imha ederek hiçbir zaman arzu edilen noktaya gelememiştir.

Dijital tüketici nankördür, bir kere sizden soğudu mu tekrar gönlünü almak çok zordur.

(11) Tutkunun Ötesine Geçememek

Türkiye’de bir start-up kurucusu olmak beklentinin aksine bütün gün boyunca en sevdiginiz işi yapmak anlamına gelmiyor.

Eğer bir işe girişiyorsanız yukarıda saydığım gibi muhasebe ve finanstan tutun, insan kaynaklarından operasyona, satın almadan tedarik zincirine kadar her şeyde az da olsa bilgi sahibi olmanız gerekiyor.

Ortaklarınızla birlikte şirketinizin tüm süreçlerine hakim olmazsanız, daha fırtına bile çıkmadan ilk dalgada alabora olabilirsiniz.

Başarı ancak, tutku ile icra edebilme yeteneğinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyor.

(12) Şeffaflık Sorunu

Herkeste gördüğümüz “confidential” hastalığı sanırım 90’lı yıllardan kalma bir gelenek. Merak etmeyin, insanlar sizin o parlak fikrinizi çalmak için sıraya girmiyor.

Türkiye’de start up geçmişi olmayan çaylak girişimcilerin başarılı olabilmek için şeffaf olmaları, yurt dışındaki literatürü takip ederek girişimlerinde yaşadıkları sıkıntıları mentor olarak gördüğü insanlarla paylaşmaları gerekiyor.

Confidential tuzağına düşmeyin. Fikrinizi paylaşın ve geri bildirimleri değerlendirin.

Kıssadan hisse: Türkiye hayal etmesi kolay fakat icra etmesi zor bir ülkedir.

Kendimiz kandırmayalım, hiçbir StartUp yukarıda saydığımız yanlışlardan en az bir tanesini yapmadan finiş çizgisine gelemez.

Bu nedenle girişimciler yanlış yapmaktan korkmasınlar, ama yanlışlardan ders almazlarsa o zaman hurda girişim mezarlığında yerleri şimdiden hazır olur.

Yerli girişim Foriba’dan şirketlere hız kazandıran yeni e-Beyanname çözümü

Şubat ayında yatırım aldığını duyurduğumuz, Türkiye’nin en çok elektronik belge işleyen lider e-Dönüşüm firmalarından olan Foriba, dönüşüm uygulamalarına bir yenisini daha ekledi. Foriba’nın SAP müşterilerine özel olarak sunduğu e-Beyanname çözümü, günlerce süren beyanname hazırlama ve kontrol etme zahmetini ortadan kaldırıyor. Şirketlerin Gelir İdaresi Başkanlığı’na iletmek zorunda olduğu beyannameler için kullandıkları beyanname düzenleme programına da ihtiyaçları kalmıyor.

Yılda 100 milyondan fazla beyanname iletiliyor

Gelir İdaresi Başkanlığı 2018 Şubat ayı istatistiklerine göre, Türkiye’de faal 767.534 adet kurumlar vergisi mükellefi bulunuyor. Bu şirketlerin her ay düzenli olarak 8 temel beyanname verildiği düşünüldüğünde, ayda 6 milyonun üzerinde beyannamenin e-Beyanname sistemi üzerinden oluşturulduğu görülüyor. Faaliyet konusu kapsamında verilen diğer beyannameler de dahil edildiğinde, yılda toplam 100 milyonu aşkın beyanname başkanlık sistemine iletiliyor.

Hızlı ve kolay e-Beyanname nasıl hazırlanır?

Foriba, manuel olarak hazırlanan tüm beyannameleri otomatize ederek SAP paketi içerisinden yönetilmesini sağlıyor. Foriba’nın e-Beyanname çözümünü kullanan şirketler, SAP dışına çıkmadan beyanname hazırlayabiliyor ve paketleyip İnternet Vergi Dairesi’ne yükleyebiliyorlar. Her beyanname özelinde kontrol raporları sunuluyor ve gönderim öncesi önizleme imkânı ile süreç kolaylaştırıyor. Geçmişe ait tüm beyannamelere de istendiği zaman ulaşılabiliyor. Hızlı ve kolay olan bu çözüm sayesinde şirketler zamandan büyük oranda tasarruf sağlarken, hata riskini de ortadan kaldırıyor.

Dil öğrenme uygulaması Memrise, 15.5 milyon dolar B Serisi yatırım aldı

İngiliz dil öğrenme startupı olan Memrise, yakın zamanda ürün ağını genişletmek için 15.5 milyon dolar yatırım aldı. Yatırım ise Memrise’in büyüme döneminin ardından bir ödül niteliği taşıyor diyebiliriz. Memrise, sahip olduğu 20 dil kursu ile kendine dünya çapında 35 milyon kullanıcı kazandırdı ve yılın ilk çeyreğine karlı girdi. Uygulamanın kurucularından Ed Cooke, Memrise’ın hem gelir hem kullanıcı sayısı bakımından dünyanın en popüler ikinci uygulaması olduğunu söyledi.

B serisi yatırım Octopus Ventures ve Korelya Capital tarafından yönetildi. Finansman turuna katılan diğer şirketler ise Memrise’ın mevcut yatırımcıları Avalon Ventures ve Balderton Capital oldu. Fakat şirket, elde edilen yatırımın değerlemesini açıklamaktan kaçındı. Ed Cooke, yatırımın amacının uygulamaya daha fazla özellik eklemek ve bunun yanında kullanıcı sayısını artırmak olduğunu söyledi.

Memrise;

Şirket çok önemli bir probleme farklı yaklaşımlar getirdi; dil öğrenmeye. Memrise, yapay zekayı kullanarak kullanıcılara dili sıfırdan öğretiyor. ‘Crowdsourced’ adlı anadil konuşmacılarını da kullanarak hem çevrimiçi hem de mobil platformlarda kullanıcılarına yarar sağlıyor.

Memrise’in hizmetleri başlangıç olarak çeviri özelliğini kullanmanız için ücretsizdir. Çevirilen metinlerin daha iyi anlaşılması için 200 farklı çeviri kombinasyonu izlerler. Ve konuşma pratiği, zor kelimeler, dinleme becerileri,öğrenme istatistikleri gibi ek özellikler için ayda 4.90 $’dan başlayan ücretler ödersiniz.

Platforma üye kullanıcıların ortalama yaş aralığı 25-40. Fakat kullanıcıların yaş yelpazesi oldukça geniş; ilkokul çağından başlayıp, yaşlı sınıfına kadar uzanıyor.

Geçici bir gerileme yaşayan Bitcoin, en düşük fiyat seviyesini gördü

Bitcoin fiyatı geçtiğimiz iki ay içerisindeki en düşük seviyesini yaşadı ve hafta sonu bir saat içerisinde 500 dolarlık bir düşüş ile 6 bin 700 dolar düzeyine geriledi.

Kripto para piyasasını uzaktan takip eden kitle içinde yer alıyorsanız Bitcoin piyasasının çöktüğü haberlerini duyabilirsiniz. Yakın takipçiler ise yaşanan bu gerilemenin sıradan bir durum olduğunun farkındalar.

Bitcoin fiyatında yaşanan hareketlilik sonrası kripto para piyasasının oluşturduğu toplam piyasa hacmi 340 milyar dolar düzeyinden 295 milyar dolar civarına geriledi aynı zamanda piyasanın bu hacmi son iki ayda gördüğü en düşük seviye oldu.

Para piyasaları için sıradan bir durum olan dalgalanma hareketleri kripto para piyasasında da geçerliliğini sürdürüyor Bitcoin fiyatındaki gerileme yatırımcıları şaşırtmış olsa da bu hareketliliğin çok önemli olmadığı fakat iniş çıkışların devam edeceği söyleniyor.

Yerli siber güvenlik şirketi Picus Security, Silikon Vadisi’nden ilk yatırımını aldı

Siber güvenlik alanında gelişmekte olan açık ve saldırı simülasyonu pazarının öncülerinden Picus Security, lider global girişim sermayeleri ScaleX Ventures, Social Capital ve ACT Venture Partners‘tan yatırım aldığını duyurdu. Ayrıca Steve Ciesinski ve Melih Ödemiş de bu yatırım turuna katıldı. Yeni yatırım ile Picus, önemli boyutlara ulaşan pazar talebini karşılamak üzere araştırma ve geliştirme çalışmalarını, global varlığını, satış ve pazarlama rollerini genişletecek.

Picus Security’nin günümüzün en önemli güvenlik sorunlarını proaktif olarak çözümler getiren yaklaşımının dünya çapında fark yarattığını dile getiren ScaleX Ventures Yönetici Ortağı Dilek Dayınlarlı, “Bu yatırımla birlikte önümüzde tüm dünyada hızla büyümeyi öngördüğümüz, heyecanlı bir serüven bizleri bekliyor.” dedi.

Gartner tarafından sektörün öncüsü olarak kabul edilen Picus Security, 2018 yılı sonunda dünya çapında 93 milyar dolara çıkması beklenen bilgi güvenliği harcamalarının optimize edilmesi için önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Kurumlar, güvenliğe gittikçe daha fazla yatırım yapsa da hâlâ birçoğu görünürlük ve ölçüm eksikliğinden dolayı siber saldırılara karşı savunmasız durumda.

Şirketlerin çoğunlukla güvenlik ve savunma faaliyetlerinin gittikçe karmaşıklaştıklarına değinen Picus Security Kurucu Ortağı ve CEO’su Volkan Ertürk, “ScaleX, Social Capital ve ACT VC’den alınan yatırım, Picus’un proaktif bir şekilde tüm dünyada daha fazla kurumun güvenlik durumunu iyileştirmeye katkı sağlayacak” dedi.

Alper Memiş, Dilek Dayınlarlı, Volkan Ertürk.

Şirket küresel erişimini artırmaya odaklanacak

Bu yatırım ile şirket, aşağıdakiler dahil olmak üzere global erişimini artırmaya odaklanacak ve var olan portföyünü her alanda genişletecek. Picus Security’nin hedefleri şu şekilde sıralanıyor:

  • 50’nin üzerindeki güçlü müşteri tabanını daha fazla sektörde genişletme: Dünyanın en büyük global bankaları, telekomünikasyon şirketleri, yönetilen güvenlik hizmeti sağlayıcıları (MSSP), perakende şirketleri, devlet kurumları ve askeri kuruluşlar
  • Teknoloji iş ortaklıklarını güçlendirme: Palo Alto Networks, Fortinet, McAfee, Check Point ve F5
  • Katma değerli distribütörler ile erişimini artırma: Exclusive Networks, MAPS, CLM ve Ectacom gibi isimlerin de aralarında bulunduğu global distribütörler
  • Global operasyonları genişletme: ABD, Avrupa, Orta Doğu, Afrika, Latin Amerika
  • Ekip uzmanlığını derinleştirme: Picus Security, 2013 yılında yeni bir simülasyon kategorisinin öncülüğünü yaptı ve şimdi de daha fazla siber güvenlik uzmanı ve geliştirici eklemeyi planlıyor.

Picus’un çığır açan Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) ihlal ve saldırı platformu, kurumsal altyapıların karşı karşıya kaldığı saldırıların simülasyonunu yaparak, güvenlik açısından nerede durduklarını gösteriyor. Picus platformunun önemli avantajlarından biri de bu olası saldırıların köküne hızla inerek riski önemli oranda azaltmak için kesintisiz test etme becerisine sahip olması.

E-öğrenme alanında faaliyet gösteren Enocta, aynı sektörden Advancity’e yatırım yaptı

E-öğrenme sektörünün önemli markalarından Enocta, akademik e-öğrenme sektörünün kurucu ve öncülerinden olan Advancity’e yatırım yaptı. Bu yatırım ve güç birliği sonucunda her iki marka da uzun süredir hizmet verdikleri kurumlara daha fazla katma değerli çözümler ve hizmetler sunmayı hedefliyor.

Bu yatırım ve güç birliği ile, 1999 yılında kurulan ve Türkiye’nin öğrenme teknolojileri kategorisindeki öncü şirketi Enocta ve 1999 yılında kurulan uzaktan eğitim alanında yazılım ve çözümler üreten Advancity, üniversitelere yönelik daha hızlı, kaliteli, zengin ürün ve hizmetler sunacaklar.

Her iki marka, ürün ve hizmet yelpazelerini, birbirlerinin güçlü ürün ve hizmetleriyle tamamlayarak, hizmet sundukları kurumlara, daha fazla çeşitlilikte ve en üst kalitede çözüm sunacaklar. Bu yatırımla birlikte Enocta’nın uzmanlığını, ürünlerini, yatırım ve finansman gücünü arkasına alan Advancity, akademik yazılım kategorisinde hem Türkiye’de hem de uluslararası pazarlara açılarak Dünya’da söz sahibi markası olmayı hedeflemektedir. Bu yatırım ardından Enocta da Advancity’nin üniversitelerde ve akademik alanda elde ettiği bilgi birikimini, ürün ve hizmetleri çözüm sunduğu kurumlara taşıyacak.

Advancity, bir yandan Türkiye’nin en geniş ve en kapsamlı e-öğrenme kataloğu olan Enocta Gelişim Kataloğu ile hizmet sunduğu üniversitelerdeki yüzbinlerce öğrenciyi iş hayatına hazırlarken, diğer yandan da üniversitelerin sürekli eğitim merkezleri ile ortak sertifika programları ile e-öğrenmenin tüm Türkiye’de yayılmasına yatırım yapacak ve katkı sağlayacak.

Enocta ise, Advancity’nin yerli sanal sınıf ürünü Perculus ile Türkiye’nin en yaygın kullanılan öğrenme yönetim sistemi olan Enocta Eğitim Platformu’nu entegre bir şekilde sunacak ve kurumsal e-öğrenmede başarılı ve etkin sanal sınıf uygulamalarının yaygınlaşmasını sağlayacak.

Liseli girişimciden yerli deniz savaş oyunu: Armada Battle

Bu içerik, istek üzerine kaldırılmıştır.

Yapay Zeka alanındaki iki önemli Bilim İnsanı, Samsung’a katıldı

Samsung Electronics, yapay zekâ konusunda uzman olan dünyaca ünlü bilim insanları, Princeton Üniversitesi Nöro Bilim Enstitüsü ve Bilgisayar Bilimleri Bölümü’nden Dr. H. Sebastian Seung ve Pennsylvania Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi UPS Vakfı Başkanı Prof. Dr. Daniel D. Lee’nin katılımıyla birlikte küresel yapay zekâ Ar-Ge kapasitesini artırdı.

Dr. Seung ve Lee, Samsung Research’te insanın bilgisini iş dünyasındaki devrimci etki potansiyeliyle çok ilerilere taşıyacak olan yapay zekâ konusunda temel araştırmalarda merkezi bir rol oynayacaklar. Dr. Seung yaptığı açıklamada; “Başından bu yana yenilik arayışı hiç sona ermeyen Samsung, yapay zekânın sunduğu potansiyeli tümüyle açığa çıkarmaya kendini adamış bir şirket. Yapay zekânın ilerisinde yatanları keşfetme yolculuğuna Samsung’da devam etmeyi dört gözle bekliyorum” diye konuştu.

Dr. Sebastian Seung

Günümüzün önde gelen bilgisayar nöro-bilimcilerinden olan Dr. Seung, Harvard Üniversitesi’nde teorik fizik eğitimi aldı. 2014 yılında Princeton Üniversitesi’ne katılmadan önce Bell Labs’de araştırmacı ve Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) profesör olarak çalıştı. Hâlihazırda Pan-Kanada Yapay Zekâ Stratejisi Danışmanlık Komitelerinde görev alan Seung aynı zamanda Kanada İleri Araştırmalar Enstitüsünde (CIFAR) Makinelerde ve Beyinde Öğrenme programında da çalışıyor. Max Planck Society’nin üyesi olan Dr. Seung, 2008 yılında Hoam Mühendislik Ödülü’nü aldı ve Connectome adlı bir kitabı bulunuyor.

Yapay zekâ ve robotik konularında bir otorite olarak kabul edilen Dr. Lee ise Harvard Üniversitesi’nde fizik alanında eğitim gördükten sonra aynı alanda MIT’de doktorasını tamamladı. Bell Labs’de araştırmacı olarak çalıştıktan sonra 2001 yılında Pennsylvania Üniversitesi Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Fakültesine katıldı. Dr. Lee Yapay Zekâ Gelişim Derneği (AAAI), Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) Üyesi ve dünyanın önde gelen makine öğrenimi konferansının gerçekleştiricisi olan Nöral Bilgi İşleme Sistemleri (NIPS) Vakfı’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev alıyor.

Prof. Dr. Daniel Lee

Dr.Lee yaptığı açıklamada; “Samsung Research’e katılacağım ve Samsung Electronics için gelecek nesil teknolojilerin geliştirilmesine yardımcı olacağım için büyük heyecan duyuyorum. Yapay zekânın vaat ettiklerini yerine getirmenin anahtarı makine öğrenimini ve robotik sistemleri anlamaktan ve bu konularda temel araştırmalar yürütmekten geçiyor” dedi.

İnsan beyninden ilham alan iki araştırmacı makine öğrenimi konusunda ortak algoritmalar geliştirdi. Daha sonra, Dr. Seung beynin serebral korteksini model alarak tasarladığı bir elektronik devreyle Nature dergisinin kapağında yer aldı ve takviyeli öğrenmeyle yürüyen robotlarla ilgili ilk çalışmalardan birini yayınladı. Ayrıca beynin bağlantı şemalarını yapay zekâ ile yeniden yapılandıran “konnektomi” alanının kurulmasına yardımcı oldu.

Lee, kariyeri boyunca son teknoloji robotik sistemlere ek olarak bir dizi önde gelen makine öğrenimi algoritması geliştirdi. Beyin nöron devresinden ilham alan denetimsiz ve takviyeli öğrenme konusunda yenilikçi algoritmalara öncülük etti. Ayrıca, sürücüsüz araçlar, insansı robotlar ve işbirlikçi robot ekipleri de dâhil olmak üzere çeşitli görevler için gelişmiş akıllı robotlar üretmek için çalışmalar yapan araştırma ekiplerine liderlik etti.

Geçtiğimiz yıl Samsung Electronics’in SET bölümünün gelişmiş Ar-Ge merkezi olarak yeniden yapılandırılan Samsung Research yakın zamanda Güney Kore, ABD, İngiltere, Kanada ve Rusya olmak üzere beş ülkede Yapay Zekâ Merkezleri kurdu. Yapay zekâ konusunda sürdürülen son çalışmalara öncülük eden Samsung Research, yapay zekâ alanındaki Ar-Ge çalışmalarını genişletmek için faaliyet gösteren yapay zekâ merkezlerinin ve ileri düzey araştırmacılarının sayısını sürekli olarak artırmayı planlıyor.

Simulapp: Eğitim içeriklerini simülatif senaryolara çeviren mobil uygulama

Eğitim içeriklerini dakikalar içinde simülatif senaryolara çeviren mobil uygulama Simulapp, sektörü teknoloji ile buluşturarak yeni nesil ve interaktif öğrenme süreçleri tasarlıyor. Simülatif ve teorik eğitimi bir araya getirerek holistik bir model yaratan Simulapp; kurumsal şirketler ve bireyler için gelişim yolculuğunda finansal, zamansal ve süreçsel verimlilik sağlıyor.

Nar Eğitim‘in kurumlara özel mobil uygulama geliştiren grup şirketi NarTek bünyesinde tasarlanan Simulapp, 16 yıllık tecrübe ile yeni nesil ihtiyaçların harmanlanmasıyla oluşmuştur.

Sınırsız kullanıcı, çok yönlü eğitim, geri bildirim…

Simulapp, kendi iç ekibinizle oluşturabileceğiniz senaryolarınızı kolaylıkla simülasyonlara çevirmenizi sağlayan bir mobil uygulama platformudur. Aynı anda sınırsız kullanıcıya erişim imkanı veren uygulama, özellikle tüm ekip üyeleri için verimliliği arttırmak isteyen büyük ölçekli şirketlerin yardımına koşuyor.

Müşteri deneyimi projeleri, satış görüşmeleri, çağrı merkezi görüşmeleri, işe alım görüşmeleri, oryantasyon projeleri, teknik ürün bilgisi geliştirme; Simulapp ile şirketinizi geliştirebileceğiniz alanlardan sadece bazıları.

Simulapp ile öğrenmeyi diğer bütün yöntemlerden farklı kılan yanlardan bir diğer alan ise kullanıcılar için kişiselleştirilmiş geri bildirim alma ve eğitim yöneticileri için kullanıcılar hakkında detaylı rapor imkanı sunması. Bu sayede, oluşturduğunuz simülasyonların verimliliği, kullanıcıların kullanım durumları, yanıt frekansları ile ilgili anlık raporlama elde edersiniz ve efektifliğinizi anında ölçümlemiş olursunuz.

İnteraktif gerçek senaryolardan oluşan eğitim yolculukları sayesinde, online eğitimlerin aksine daha ilgi çekici ve dinamik bir model sunar.

Kurumların ekosistemlerine değer katma prensibini yaşatan NarTek, SIMULAPP aracılığıyla özelleşmiş eğitim süreçleri tasarlayarak dakikalar içerisinde kendi özel şirket eğitimlerinizi yaratma olanağı sunar. Video, ses, metin ya da görsellerle teorik ve simülatif yaklaşımı bir araçta birleştirerek Nar Eğitim’in öğrenmede bütüncül yaklaşımını destekler.