Ana Sayfa Blog Sayfa 927

oBike, Singapur’daki operasyonlarını durdurdu

Çinli bisiklet paylaşım servisi oBike, Singapur Kara Taşımacılığı İdaresi (LTA)’nın yeni kanun düzenlemesinden önce (25 Haziran) ülkedeki hizmetlerini durduracağını açıkladı. LTA’nın ise yeni düzenlemesini sokakları bisiklet fazlalığından korumak için yürürlüğe sokacağı diğer duyumlar arasında.

oBike, 2017 yılından beri ülkede faaliyet gösteriyordu ve bu zamana kadar bir milyondan fazla kullanıcıya ulaştı. Şirket Singapur hariç diğer pazarlarda hizmet vermeye devam edeceğini belirtti. Singapur pazarındaki kullanıcıları asıl endişelendiren ise oBike hizmet bedellerinin geri verilip verilmeyeceği konusunda bir açıklama yapılmaması. Singapur’dan da önce oBike, mart ayında aynı sorunlardan ötürü Avusturalya pazarından da çekilmişti.

Şirket Facebook üzerinden bir açıklama yayınladı;

‘oBike kullanıcılarına ulaşım konusunda büyük yararlar sağlayarak bisiklet paylaşım hizmetini sunmaya kararlı şekilde devam etmektedir. Ancak yeni düzenlemenin getirdiği önlemlerin şirketimiz çıkarlarına ters düşmesinden ötürü üzüntü duymaktayız.’

oBike mart ayında yemek dağıtım devi Grab ile bir ortaklık yaparak GrabCycle adı altında müşterilere sipariş ulaştırıyordu. Fakat bugün Grab, hizmet sağlayıcıları listesinden oBike’ı kaldırdığını bildirdi. Bu haberi bir blog yazısı ile müşterilerine duyurdu; ‘Bugünden itibaren oBike artık platformumuzda bulunmayacak. Bunun GrabCycle hizmetini etkileyebileceğinin farkındayız. Bu nedenle aktif abonelik ücretlerinizi iptal edecek ve paralarınızı iade edeceğiz. Ayrıca yeni ortağımız Anywheel’i denemeniz için de hesabınıza ücretsiz bir aylık GrabCycle aboneliği ekleyeceğiz.’

Shiftdelete kurucusu Hakkı Alkan, girişimcilik hikayesini ilk kez detaylı anlattı

Türkiye’nin en popüler teknoloji adresi Shiftdelete.net kurucusu Hakkı Alkan, 13 yıllık Shiftdelete hikayesini ve öncesinde yaptıklarını egirişim’e özel anlattı. Daha önce değinmediği konuları da ele alan Hakkı’nın güzel tavsiyeleri var. Özellikle ‘güven’ konusuna odaklandı ve yaptığı ilk işlerde ne tür yollar izlediğini dile getirdi. İlham alınacak bu serüveni birlikte izleyelim.

Shiftdelete kurucusu Hakkı Alkan, hikayesini ilk kez detaylı anlattı

Yemek dağıtım girişimi Swiggy, 1.3 milyar dolar değerlemeyle 210 milyon dolar yatırım aldı

Hindastan merkezli yemek dağıtım şirketi Swiggy, 210 milyon dolar yatırım alarak milyar dolarlık şirketler (Unicorn) kulubüne katıldı.

Yatırım, mevcut yatırımcısı Naspers ve bu turda yer alan diğer yatırımcı şirketler China’s Meituan Dianping  ve Coatue Menagement tarafından gerçekleştirildi.

G serisi yatırımı, Naspers ve Meituan Dianping’in Şubat ayında Swiggy’ye 100 milyon dolarlık yatırım yapmasından sadece birkaç ay sonra gerçekleşti. Swiggy yeni turda 465 milyon doları aşarak Hindistan’ın en büyük yemek dağıtımını başlattı. En yakın rakibi olan Zomato 440 milyon dolarlık yatırım almasına rağmen Swiggy Hindistan pazarına odaklanacağını duyurdu.

Swiggy, 40.000’den fazla teslimat filosuyla 35.000 restoranı kapsadığını iddia ediyor. Şirket CEO’su Sriharsha Majety, son mali gelir raporlarına göre gelirlerde üç kat artış olduğunu açıkladı.

Şirket, yeni sermayeyi nasıl kullanacağını açıklamadı ancak TechCrunch’a planın Hindistan’daki yeni yerlere erişimini arttırmak ve aynı zamanda müşterilere daha iyi hizmet vermek için lojistik ağını inşa etmek olduğunu söyledi.

Majety, yaptığı açıklamada, “Bu yatırımla, Swiggy’nin tekliflerini genişletmeye ve kapasitemizi artırmaya ve talep üzerine teslimat ekosistemindeki boşlukları doldurmaya devam edeceğiz” dedi.

Yerli girişim Digime3D, Tarvenn’den 2.2 milyon TL değerleme ile yatırım aldı

Üç boyutlu görüntüleme teknolojisi ile vücut analizi yapan Digime3D, 2.2 milyon TL değerleme ile ilk yatırımını Tarvenn‘den aldı. Yatırım miktarı henüz açıklanmadı.

İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde sağlık girişimlerinin gelişimini hedefleyen ve Türkiye’de bu konuda bir ilki gerçekleştiren BioCube İstanbul Sağlık İnovasyon ve Girişimcilik Merkezi girişimlerinden biri olan Digime3D, üç boyutlu vücut tarama teknolojisini, geliştirdiği yazılım ve özel donanımlar ile birleştirerek taşınabilir ve düşük maliyetli hale getiriyor. Tüm vücut ölçülerinin otomatik olarak alınmasını; vücut, yağ ve kalori analizi yapılabilmesini, grafik destekli raporlama araçları sayesinde tüm bu verilerin kolaylıkla takip edilmesini sağlıyor.

Biocube İstanbul çatısı altındaki girişimlerden Digime3D, geliştirdiği özel yazılım ve yüksek hassasiyetli 3D tarayıcı sayesinde, vücudunuzun kusursuz bir üç boyutlu modelini oluşturmanızı ve vücudunuzun hangi bölgesinde değişiklik olduğunu net bir şekilde görmenizi sağlıyor. Digime3D’nin “Digi Health” çözümü vücut yağ oranı ve günlük kalori ihtiyacı gibi birçok verinin eşzamanlı olarak hesaplanması ve gelişimlerin takip edilmesine imkan sağlıyor. Yüksek hassasiyeti ve taşınabilir özelliği sayesinde dünyadaki rakiplerinden ayrılan Digime3D; spor merkezleri, diyetisyenler, sağlık kurumları ve tekstil firmaları için düşük maliyetli, yüksek hassasiyetli ve kolay kullanılabilen bir çözüm sunuyor.

Yüksek hassasiyetle vücut analizi ve takibi

Geliştirdikleri özel yazılım sayesinde yüksek hassasiyetle vücut görüntülenmesi ve analizi yapılmasını sağladıklarını ifade eden Digime3D Kurucusu Derya Kavarna, sundukları hizmet ile spor merkezleri, diyetisyenler ve kişiye özel moda tasarımı yapan firmalar için müşteri memnuniyeti ve bağlılığını arttıran teknoloji odaklı bir çözüm sunmayı hedeflediklerini ve çalıştıkları müşterilerden harika geri dönüşler aldıklarını belirtti.

“Hedef yurtdışı pazarlar”

Kavarna; “Tarvenn’den aldığımız yatırımla finansal ve operasyonel olarak güçlenerek daha fazla müşteriye ulaşmayı ve yakın zamanda yurtdışına açılmayı hedefliyoruz. Tarvenn’in desteği ile büyüme ve kurumsallaşma yolunda büyük adımlar attık. Bir yatırımcıdan çok ekip arkadaşı gibi her adımda birlikte çalışıyoruz. Tarvenn’in geniş ağı ve uluslararası bağlantıları sayesinde kurumsal iş birliklerini arttırmanın yanında yurtdışı pazarlara da açılacağız” dedi.

Mobil cihazla kişisel değişim takibi

Taşınabilir ve yüksek hassasiyetli ölçümü ile dünyadaki rakiplerinden ayrılan girişim, üç boyutlu tarayıcı ile 40 saniye gibi kısa bir sürede vücudunuz 3 boyutlu bir modelini oluşturuyor. Bu model üzerinden hata payı bırakmayacak şekilde tüm vücut ölçülerinin alınmasını sağlıyor. Vücut yağ oranı, ideal vücut ağırlığı, günlük kalori ihtiyacı gibi verileri hesaplayarak, kişinin zaman içerisindeki gelişimini görsel olarak takip etmesini sağlıyor.

Amazon’un Satın Almadan Önce Dene uygulaması prime kullanıcılarına sunulmaya başladı

Prime Wardrobe, Amazon’un Try before you buy “satın almadan önce deneyin” sloganıyla sunulan alışveriş hizmetidir. Bu hizmet bir süredir beta olarak bazı müşterilerin kullanımına sunulmuştu ve sonuçlar olumlu olmalı ki dün itibari ile tüm Prime üyelerine açık hale getirildi.

Prime Wardrobe, rakipleri Stitch Fix ve Trunk ile rekabet etmesi için tasarlandı

Uygulama genel olarak Amazon; kadın, erkek, çocuk ve bebek müşterilerine istedikleri kıyafetleri denemeleri amacı ile düzgün paketlenmiş kutular vasıtasıyla gönderiyor. Müşteriler beğendikleri kıyafetleri ellerinde tutarken beğenmediklerini geri gönderiyorlar. Bunun yanında uygulama rakiplerinin stilist versiyonunun aksine kişisel kullanıma da olanak tanıyor. Yani kendi kutunuzu en az üç en fazla sekiz öğe ile dolduruyorsunuz. Ürünler geldiğinde onları denemek için bir haftanız oluyor, iade istenirse yapılıyor ve bir hafta sonunda ödemenizi gerçekleştiriyorsunuz.

Aynı zamanda online alışverişin büyük sorunlarından birine de çözüm getiriyor; kişiye uygun kalıbı olan kıyafetler. Home try-on sistemi de evde denenip müşterinin istenilen sonucu almasını sağlıyor. Amazon’un sisteminde barındırdığı tüm markalar bu uygulamaya dahil olmayacak, sadece başı çeken önemli markalar da kullanılabilecek.

Bahsedilen beta döneminde ise Prime kullanıcılarının uygulamayı binlerce kez kullandığı biliniyor. Bu da Prime Wardrobe’un iyi bir performans sergilediği anlamına geliyor. Kadınlar en çok elbise, erkekler günlük giyim ve çocuklar için ise ayakkabı tercih edildi.

Prime Wardrobe uygulamasına Türkiye’den Clotie isimi girişimi ödeme ve deneme yöntemi açısından örnek olarak gösterebiliriz ancak bir fark var. Clotie, ürünleri kendi seçerek gönderiyor, Prime Wardrobe’da ise siz satın almak istediğiniz ürünleri seçiyorsunuz. Modelin benzerlik göstermesinin sebebi; iki uygulamanın da ürünleri henüz ödeme yapmadan evinize göndermesi, denemeniz ve istediğinizi satın alıp istemediğinizi geri iade etmenizdir. Ödemeyi de sonradan tamamlıyorsunuz.

Türkiye’den ve dünyadan çıkan bu örnekler bakalım alışveriş alışkanlıklarını gelecekte değiştirecek mi?

Walt Disney, Fox’u 71.3 milyar dolara satın aldı

Walt Disney, Fox’un film ve dizilerini satın almak için Comcast ile rekabet ediyordu. Şirket bu rekabeti kazanmak için 71.3 milyar dolarlık yeni bir teklif verdi ve bunun sonucunda Fox, Disney ile anlaşmaya vardı. Verilen teklif Disney’in geçen aralık ayındaki kendi teklifinden 18.9 milyar dolar daha fazla. Ayrıca Disney, hisse başına Comcast’in 35 dolarlık teklifinden daha fazla olarak 38 dolar önerdi. Şirket bu sefer Fox hisse sahiplerinin, kazançlarını nakit ya da hisse olarak seçmesine de olanak tanıyor.

Aralık ayında Disney’in 52.4 milyar dolarlık verdiği teklif ile şirketler arasında zaten bir anlaşma sağlanacaktı fakat Comcast’ın teklifiyle işler değişmişti. Disney’in son hamlesi Fox ile anlaşmayı sonuca erdirmesini ve bu yarışı sonlandırmasını sağladı.

21st Century Fox’un yönetim kurulu başkanı Rupert Murdoch, Variety’e verdiği röportajda anlaşma için şu ifadeleri kullandı; ‘Şirketimizin ikonik varlıkları ve markalarının Disney ile birleşmesinin en büyük ve yenilikçi şirketlerden birini oluşturacağına inanıyoruz.’

Ancak bütün bu olaylara rağmen Fox, başka şirketlerden daha büyük teklifler gelmesi halinde teklifleri değerlendirme hakkını koruyor. Bu yüzden henüz her şey bitmemiş gibi görünüyor. Satın alımın tamamlanması için de ABD Adalet Bakanlığı’nın onayı bekleniyor.

Otonom araç uygulamalarını optimize eden Silexica, 18 milyon dolar yatırım aldı

Çevremizde akıllı olmayan cihaz görmek gittikçe güç bir hal almaya başladı. Mal varlığımızın büyük bölümünü oluşturan ev ve arabalar da akıllı sistemlerle entegre edilmeye devam ediyor.

Kullandığımız araçların birçoğunda akıllı sistem uygulamaları mevcut yeni üretilen araçlar ise neredeyse tamamen akıllı bu araçların programlanabilir donanım olarak sunduğu karmaşıklıklar, navigasyon kontrolleri, yüksek performanslı bir sistemde çalışan hava sensörleri gibi yaklaşık 250 özellik içeriyor.

Silexica, çok merkezli işlemciler arasında geniş bir uygulama yelpazesini haritalamaya ve optimize etmeye yardımcı olacak bir dizi araç geliştiren yeni bir girişimdir. Almanya’nın Köln şehrinde faaliyet gösteren Silexica, özellikle otonom arabalara güç sağlayan uygulama ve donanım geliştiriyor.

B Serisi, EQT Ortakları tarafından yönetilen bu turda mevcut yatırımcılar Merus Capital, Paua Ventures, Seed Fonds Aachen ve DSA Invest de yer aldı. Şirket bugüne kadar 28 milyon dolar topladı.

Silexica optimizasyonu ne kazandıracak ?

Silexica’nın CEO’su Maximilian Odendahl (Johannes Emigholz ve Weihua Sheng ile birlikte ekibi kurdu) TechCrunch’a yaptığı açıklamada, “sadece optimizasyon özelliklerini arttırmak için değil, aynı zamanda izlenmesi ve teşhis edilmesi için gittikçe artan hizmet ve işlevselliklere olanak tanımak için kullanılacak aynı zamanda bir araç üzerindeki bilgileri nasıl izlediğine ve işlediğine dair takibi için bir bulut bileşeni eklemektedir, dedi.

Şirket aynı zamanda bir simülatör üzerinde çalışmalar yürütüyor, böylece birden çok ortak hizmetlerini ve araçların nasıl performans gösterdiğini tek bir platformda test edebilecek. Şirket, teknolojisinin potansiyel müşterisi olarak Denso, Toyota, Fujitsu ve Huawei‘yi gösteriyor.

Silexica ilgi odağındaki diğer bir alan otonom araçlar ile meydana gelen beklenmeyen kazalar. Araçların sahip olduğu sistemlerin istenilenin dışında hareket etme nedenlerini ve uygulamaların birbiriyle nasıl iletişim kurup yanıt verebileceklerini geliştererek sistemin daha iyi çalışmasını, kullanıcı güveninin yanı sıra satıcı güvenini de sağlamak.

Odendahl, 2025 yılına kadar tam otonom kullanımının mümkün olmadığını tahmin ediyor.

Lonca Girişimcilik Merkezi ikinci dönemine seçilen 9 girişimi açıklıyoruz

Kuveyt Türk Katılım Bankası tarafından hayata geçirilen Lonca Girişimcilik Merkezi‘nin bir süre önce başvurularının başladığını duyurmuştuk. Teknoloji odaklı ve ölçeklenebilir iş fikirlerine sahip girişimcilerin proje fikirlerini sürdürülebilir bir modelle ticari faaliyete dönüştürmelerine destek olmak amacıyla Eylül 2017 tarihinde Workinton ile işbirliği yaparak kurduğu Lonca Girişimcilik Merkezi, ikinci dönem eğitimlerine başladı. Genel ve FinTech olmak üzere iki ayrı kategoride başvuru kabul eden Lonca Girişimcilik Merkezi, yeni dönemde, 400’ü aşan başvuru arasından jüri tarafından belirlenen 9 yeni girişim seçildi.

İkinci dönemine seçilen 9 girişim:

  • Fikir Değirmeni: Türkiye’nin ilk bilim odaklı çocuk ve genç kuluçka merkezi olan Fikir Değirmeni’nde 9-18 yaş grubuna fikir, proje ve iş geliştirme alanlarında eğitim veriliyor. Fikir Değirmeni’nde yenilikçi ve inovatif iş modellerinin geliştirilmesine katkı sağlanarak geleceğin girişimcileri yetiştiriliyor.
  • Akaunting: KOBİ’lerin nakit akışını takip etmeleri için tasarlanan açık kaynak kodlu ve ücretsiz online ön muhasebe programıdır. www.akaunting.com/tr
  • Payfull: İşletmelerin tahsilât süreçlerini kolaylaştıran, ödemelerini daha hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde yapabilmeleri sağlayan online tahsilat sistemidir. www.payfull.com
  • Keyzy: Bulut tabanlı ve kolay kullanımlı bir lisans yöneticisi olan Keyzy, lisansları güvenilir sunucular üstünde en kolay yöntemle otomatik olarak oluşturma, aktifleştirme ve dağıtma görevini üstleniyor.
  • Socivy: Instagram’daki aksiyonlarınızı otomatik olarak gerçekleştirerek hesabınızın organik bir şekilde büyümesini sağlayan bir Instagram otomasyon aracıdır.
  • Lyncert: Blok zinciri tabanlı bir ağ yönetimi ve kimlik denetimi çözümü sunan bir uygulamadır.
  • ArgeX: WatchX, Arduino ve Scratch ile programlanabilen giyilebilir bir geliştirme kartıdır. Saate benzer giyilebilir yapısı sayesinde bileğe takılabilen WatchX, 9 yaşından itibaren çocukların STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve. Matematik) eğitiminde robotik ve kodlamayı öğrenmeleri için kullanılan bir eğitim aracıdır.
  • Uservision: Marka ve ajansların, tüketicilerin bilinçaltı ve bilinçli ihtiyaçlarını ve algılarını hızlı ve doğru şekilde anlamalarını sağlayarak, daha kullanıcı odaklı ürünlerin ve servislerin ortaya çıkmasını sağlayan bulut tabanlı bir platformdur.
  • Pie2pie: Gayrimenkule yatırım yapmayı demokratize ederek herkesin bütçesi ölçüsünde yatırım yapabilmesini sağlayan bir girişimdir.

Lonca’nın ikinci döneminde, ilk dönemden farklı olarak, ürünü hazır olan ve/veya müşteriye gitmeye hazırlanan girişimlere öncelik verildi. Workinton’un 14 merkezinde çalışmalarına başlayan startup’lar, hem Kuveyt Türk üst yönetimi ve çalışanlarının hem de sektör uzmanlarının mentorluk desteğini alıyor. Startup’lar, Türkiye ve dünyanın önemli şirketlerinden server bulut desteği, mesleki eğitim, çok lokasyonlu kuluçka hizmeti, Ar-Ge desteği, API konusunda özel mentorluk, yatırım fonu başvurusunda öncelik, diğer yatırım networkleriyle işbirliği, kurumsal satın alma süreçlerine dahil olma gibi birçok imkan ve fırsattan faydalanıyor.

Kişisel kimlik hizmetleri girişimi Veriff, 7.7 milyon dolar Seri A yatırım aldı

Estonyalı kişisel kimlik hizmetleri girişimi Veriff, 7.7 milyon dolar A serisi yatırım aldı. Yatırım turu Mosaic Ventures tarafından yönetildi ve yatırımcı listesinde de etkileyici isimler yer aldı. Bunlar; Taavet Hinrikus, Ashton Kutcher, Paul Buchheit, Elad Gil, SV Angel, ACE Ventures, ve Superangel oldu.

Veriff’in 23 yaşındaki kurucu ve CEO’su ise Kaarel Kotkas. Kendisi bankalar ve Fintech gibi şirketlere, birinin kimliğini çevrimiçi olarak kolayca doğrulayabilmeleri için SaaS(Software as a Service) temelli teknolojiyi geliştirdi. Geliştirici API(Uygulama programlama Arayüzü) olarak tanıtılan Veriff kimlik çözümlerinin dakikalar içinde gerçekleştirebileceklerini vaat ediyor. Uygulamayı aylık kullanmak için 49 Euro, herhangi bir doğrulama başına ise 2 Euro ödeniyor.

Kotkas, asıl amacın sadece yüksek entegrasyon maliyetlerini kolayca karşılayabilecek büyük şirketlere değil, küçük şirketlere de ulaşmak olduğunu söylüyor. Bununla beraber Veriff’i rakiplerinden ayıran diğer bir özellik ise gerçek kimliği doğrulamak için canlı video özelliğini kullanması. Amaçlarının çevrimiçi ortamda güven oluşturmak olduğunu belirten CEO, resimlerin güvenilir olmadığını düşündükleri için video özelliğini kullandıklarını belirtiyor. Bu arada Veriff kullanıcıların verilerini toplayarak makine öğrenimini de kullanıyor.

Kotkas video tabanlı yaklaşımının bir sonucu olarak, Veriff’in güvenlikten ödün vermeden piyasadaki en yüksek dönüşüm oranına sahip olduğunu iddia ediyor. ‘Güven oluşmak için çevrimiçi bir doğrulama akışı oluşturduk. Bu nedenle eleme yöntemi ile sahtekarlıkların önüne geçebiliyoruz’ diyor.

Bu arada Veriff dünyada 40’tan fazla büyük şirketle ortaklık halinde. Ortakları ile finansal girişimleri, pazar yerlerini, ekonomi şirketlerini ve e-ticaret sitelerini paylaşıyorlar. Şirket, Estonya’da bulunan site geliştirme ve müşteri hizmetleri ekibini, satış ve pazarlama operasyonlarını da yakın zamanda ABD’ye taşıyacak.

Theranos’un CEO’su Elizabeth Holmes, dolandırıcılık ile suçlanıyor

“Başarılı bir insan olup olmadığınızı belirleyen şey insanların hayatında bir değişiklik yaratıp yaratmadığınızdır” demişti ünlü biotech girişimcisi Elizabeth Holmes. Şimdilerde ise İnsanların hayatında yarattığı bu değişikliklerin iyi niyetle mi yoksa art niyetle mi yaptığı konuşuluyor.

Çıktığı zirveden düşen bu girişimcinin zirveye çıkış hikayesine bir bakalım. Henüz daha 7 yaşındayken kendi zaman makinesini tasarlamasıyla başladı Holmes’un hikayesi. 9 yaşına geldiğinde mottosu hazırdı bile “ciddiyet ve kararlılık” ile geleceğin milyarderi olmayı hedefledi. Bu hırsı ve azmi onu hiç yalnız bırakmadı. Üniversite hayatına başladığında hayatında radikal bir değişikliğe gitti. 19 yaşında Stanford Üniversitesi Kimya bölümü 2. sınıf öğrencisiyken okulu bırakma kararı aldı ve dünyada olmayan yeni bir teknoloji yaratarak kendi şirketini kurdu; Theranos

Theranos (therapy and diagnose) 2003’te Palo Alto (Kaliforniya) da kurulan bu şirket sadece birkaç damla kanla kan gerektiren özel bir teknolojiyi kullanarak kan testlerini gerçekleştirebilme fikrine dayanıyordu. Holmes, testlerin kanser ve yüksek kolestrol gibi tıbbi durumları önceden teşhis edebileceğini savunuyordu. Aslında bu icat tıp dünyasında çığır açacak nitelikteydi. Ağır tedaviler gören kanser hastaları tarafından kan testleri için onlarca tüp kan vermek bir hayli yorucu oluyordu. Bu teknoloji sayesinde parmaktan lanset ve minik tüpler sayesinde alınan birkaç damla kanla onlarca test yapılabiliyordu. Üstelik 9.90 dolar gibi çok cüzi bir fiyata.

Hal böyle olunca Theranos dev yatırımlar alarak kısa sürede 9 milyar dolar değerine ulaştı. 2014 yılında Elizabeth Holmes tamamen kendi malvarlığıyla milyarder olan en genç kadın girişimci olarak Forbes listesinde ilk sırayı kaptı ve derginin kapağını süsledi. Ancak bütün bu başarılı işin arkasında büyük soru işaretleri vardı.

Gizlilik takıntısı kendi krallığının sonunu hazırlamaya başladı

Holmes’un gizlilik takıntısı kendi krallığının sonunu hazırlamaya başladı. Yatırımcıları ve tıp dünyası ile bilgi paylaşmadığı gibi testlerin güvenilirliği konusunda soruları da cevapsız bırakıyordu. Suçlamalar ardı ardına geliyordu. Bütün bu olayların sonunda geçtiğimiz Cuma elektronik dolandırıcılıkla suçlanan Theranos’un CEO’su Elizabeth Holmes görevi bıraktı. Bu esnada eski başkan Ramesh Balwari de soruşturma kurulu tarafınca suçlu bulundu. Holmes hakkında bulunan 11 suçlamadan 2’si doktorları ve yatırımcıları dolandırmak için komplo kurmaktan ve geri kalanı da gerçek elektronik dolandırıcıklıktan yargılanıyor. Laboratuvar testlerinden tutunda milyon dolarlara kadar…

Davayla sorumlu özel FBI ajanı John Bennett şirketin “finansal yatırımcıları dolandırmak için kurumsal bir komplo gerçekleştirdiğini ve tıbbi testlerin güvenilirliği konusunda doktorları ve hastaları yanlış yönlendirdiğini” söyledi. Holmes’un yerine şirketin yeni CEO’su David Taylor oldu. Yeni CEO Taylor olurken Holmes ise yönetim kurulu başkanı olarak kaldı.

Milyarder olma hayali pek çok hastanın testlerin güvenilirliği yüzünden yanlış sonuçlar vermesine, yanlış teşhis konulup belki de hayatlarını kaybetmelerine sebep oldu. Bir girişimci olarak en önemli unsurunu yani güvenilirliğini kaybeden Holmes krallığının sonunu kendisi getirdi.