Ana Sayfa Blog Sayfa 922

Beyaz eşya üreticisi BSH’tan girişim hızlandırma programı: BSH Future Home Accelerator

Avrupa’nın önde gelen beyaz eşya üreticisi BSH ve Techstars, “Geleceğin Evine” dair çığır açıcı dijital fikirleri olan yeni girişimlere rehberlik sağlama odaklı bir hızlandırma programı BSH Future Home Accelerator‘ı başlatarak onlara endüstrinin uzmanlarından ve BSH’nin Home Connect ekosisteminden faydalanma şansı veriyor.

Başvurular 23 Temmuz 2018‘de başlıyor!

Bu girişim hızlandırma programının amacı; potansiyel dijital iş modellerini hızlıca tespit etmek, bu modelleri değerlendirmek ve kuruculara know-how ve finansal destek sunmak.

Dijitalleşme insanların yaşama, yemek pişirme ve ev işi yapma biçimlerini değiştiriyor. Yeni teknolojiler, gitgide daha da kısa aralıklarla beyaz eşya piyasasına hâkim oluyor. Tüketicilerin hızla değişen gündelik rutinlerini ve hayatlarını kolaylaştırmak için onlara yeni çözümler sunmak söz konusu olduğunda hız en önemli mesele haline geliyor. İşte bu yüzden BSH, “Techstars’ın güç verdiği BSH Geleceğin Evi Hızlandırıcı” programını başlatmak için Techstars ile iş birliği yapıyor. BSH ve Techstars’ın geniş danışman, uzman ve yatırımcı ağına erişim sağlayarak odaklanmış bir rehberlik eşliğinde geleceğin evinin bağlantılı mutfağı hakkındaki fikirlerini hızla geliştirmek isteyen yenilikçi iş modellerine sahip genç şirketler için başvurular 23 Temmuz 2018’de açılıyor.

Üç ayda “Geleceğin Evi”

2021’e kadar her sene 10 startup şirkete rehberlik edecek. Geleceğin evi için çığır açıcı teknoloji ve dijital hizmet fikirleri olan uluslararası yeni girişimler, program ve başvuru hakkında daha fazla bilgiyi BSHAccelerator.com adresinde bulabilirler.

En iyi on ekip 2019 başında üç aylık bir hızlandırma programına katılmak üzere Münih’te ağırlanacak; BSH’den ve Techstars’dan rehberler eşliğinde çalışarak stratejilerini daha da geliştirecek, pilot projeler başlatacak ve iş modellerini rafine edecek.

BSH bunu yeni dijital iş modellerine ve teknolojilere erken erişim sağlamanın ve yeni dijital tüketici için bağlantılı mutfakla ilgili daha hızlı yeni çözümler biçimlendirmenin bir yolu olarak görüyor. Programın sonunda girişimciler, iş modellerini finansman ve iş birliği için yatırımcılara sunacak.

Biz de gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi, 2018 yılının ikinci çağrı dönemi başvuruları açıldı

İstanbul Ticaret Odası tarafından kurulan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi, 2018 yılının ikinci hızlandırma kampında da projelerini BTM ekiplerinin desteği ile geliştirmeye devam ediyor. Girişimcilik ekosisteminde yer alan ve ekosisteme yeni giriş yapan 7’den 70’e tüm girişimcilere ve yenilikçi iş fikirlerine destek olmaya çalışan BTM ekipleri, Türkiye’ye katma değer sağlayacak projeleri ve girişimcileri destekleyerek hem girişimcilerin hem de Türkiye’nin gelişmesine yardım etmeyi hedefliyor.

Son Başvuru: 27 Ağustos 2018

Başvuran tüm projeleri büyük bir hassasiyetle değerlendiren BTM, girişimcileri; Hızlandırma Kampı, Ön Kuluçka ve Kuluçka olmak üzere toplamda 3 mekanizmada desteklemeye devam ediyor.

İstanbul Kalkınma Ajansı Güdümlü Proje Desteği kapsamında faaliyetlerine devam eden BTM, 12 hafta sürecek Hızlandırma Kampı süresi boyunca; birebir danışmanlıklar, demo-günleri, seminerler, eğitimler, söyleşiler, mentorluklar, bilirkişi hizmetleri, yatırımcı eşleştirme programları ve buluşmaları ile girişimcilerin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar sürdürüyor. Yeni dönemde girişimcilerini Eminönü Yerleşkesindeki inşaat faaliyetlerinden dolayı Fulya Yerleşkesinde ağırlamaya devam edecek olan BTM, yeni girişimci başvurularını bekliyor.

Başvurunuzu bu bağlantıdan yapabilirsiniz.

Fulya Yerleşkesi Adresi: Fulya Mah. Yeşilçimen Sok. Polat Tower Bağımsız Bölüm 436-437-438 Şişli/ İstanbul

Alibaba, Türk girişimcileri ÇİN’e davet ediyor

Dünyanın en büyük B2B ve B2C eticaret platformlarından biri olan Alibaba.com, Alibaba Cloud markası üzerinden düzenlediği Create@ Alibaba Cloud Startup Contest yarışması ile Türk girişimcileri ÇİN’e davet ediyor. 8 Ağustos’ta Kolektif House’un yeni Maslak şubesinde gerçekleştirilecek final ile sahne alacak 15 girişimden 5 tanesi Çin’e gitmeye hak kazanacak.

Şimdi Alibaba Cloud’un yönetici direktörü Aslıhan Güreşçier ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajı izleyelim.

Restoranların tek noktadan yönetilmesini sağlayan Toast, 115 milyon dolar yatırım aldı

Restoranlar için tek bir noktadan yönetim aracı oluşturan Toast, son yatırım turunda 115 milyon dolar yatırım aldı. Böylelikle şirket 1.4 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Bu yatırım turuna, yeni yatırımcı Tiger Global Management ve diğer mevcut yatırımcıların katılımıyla T. Rowe Price Associates tarafından yönetildi.

Genel olarak Toast, restoranlar için bir satış noktasıdır ancak zamanla hizmetlerine daha yenilerini eklemişledir. Şimdiki hedefleri ise lokantaların daha verimli çalışmasına yardım edecek bir sistem geliştirmek. Sistem, gerçek satış noktasından sadakat programlarına ve bu bilgiler hakkında raporlamaya kadar hizmetleri içerebilir.

Şirket CFO’su Tim Barash ise; ‘Sürekli restoranların nabzını ölçmeye çalışıyoruz. Denklemin emekçi tarafı hakkında çok şey duyuyoruz, o kısımlarda ne yapacağımızı planlıyoruz. Eğer restoranlara en çok düşündükleri şeyi sorarsanız cevap muhtemelen işgücü ile ilgili oluyor, ki bu büyük bir olay.’

Bir POS servisi olarak 2011 yılında kurulan şirket, restoranın ön ve arka taraflarını düzenliyor ve onlara yardımcı olacak eksiksiz bir araç takımı sunuyor. Uygulama restoranların araçlarını kullanma şekline göre veri toplayarak, işletmelerin kendini geliştirmesine yardımcı oluyor. Bu da insanların zevk aldıkları şeylere göre değişiklik yapmalarına olanak tanıyor. İşletmenin çevrimiçi sipariş bölümü ise restoranların iş süreçlerini hızlandırmaya yardımcı olacak araçlar sunuyor ve online siparişlerin hızla yerine getirilmesini sağlıyor. Şirketin daha sonraki hedefi ise restoranlara yeni çalışanlar bulmak ve onların endüstride nasıl tutunacaklarını anlamalarına yardımcı olmak.

Galata Business Angels, 2018 yılının ilk 6 ay verilerini egirişim’e açıkladı

Galata Business Angels, 2018’e güzel bir haberle başladı. Insider exit’i. Sequoia Capital’den yatırım alan ilk Türk şirketi olan Insider sayesinde, GBA yatırımcıları Dolar bazında 30 çarpan; TL bazında 96 çarpan geri dönüş elde ederken, Insider GBA yatırımcılarına toplamda 3 milyon dolara yakın para kazandırdı.

Aralarında Pubinno, Tutumlu Anne, Fazla Gıda’nın bulunduğu girişimlere toplamda 580 bin dolar yatırım yaptı ve son yapılan 4 yatırımla portfolyosundaki girişim sayısını 32’ye çıkardı. GBA aynı zamanda follow on yatırımları da devam ediyor, 2018’in ilk altı ayında 3 girişimle follow on anlaşmaları yapıldı.

GBA’nın gelenekselleşen etkinliği GBA Mentor Clinic bu sene 6. kez düzenlendi. Point Hotel Barbaros’ta, 29 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleşen etkinlikte 48 mentor ve 102 girşimci 312 mentorluk seansında bir araya geldi. “From Startup to Scale up” temasının işlendiği Mentor Clinic, GBA üyelerinden Fırat İşbecer, Uğur Şeker, Arif Akdağ’ın katılımıyla melek yatırımcılığın tartışıldığı bir panele de ev sahipliği yaptı.

Yatırım sunumları ve yatırım başvuruları anlamında da yoğun bir 6 ay geçiren GBA, 6 ayda 20 Venture Academy, 10 saat sunum gerçekleştirdi ve 1100 başvuru aldı.

Online doktor randevu sistemi Doctolib, rakibi MonDocteur’u satın aldı

Girişiminiz 100 milyon dolar değerlemeye yaklaştığında ne yaparsınız? Sizi bilemeyiz fakat Doctolib, rakibi MonDocteur’u satın aldı ve piyasadaki en güçlü isim olmayı tercih etti. İki şirket de Fransa’da her ay binlerce doktorla çalışıyor ve milyonlarca farklı ziyaretçi elde ediyor.

Online tabanlı doktor randevu sistemi Doctolib, klasik takvim ve yazılım çözümleri yerine doktorunuzun randevu sistemini tamamen değiştirir. Siteye kaydolduktan sonra kendi profilinizi oluşturursunuz ve kendi takviminizi Doctolib’ten yönetirsiniz. Bu sayede eğer hasta iseniz, doktorların takvimlerine erişebilir ve kendiniz için uygun zaman dilimini bulabilirsiniz. Doktorların bu sistemde var olmalarının en büyük sebebi ise hastaların doktor seçiminde istedikleri doktora yönlendirilmesi.

Doctolib’in eski rakibi yeni ortağı MonDocteur ise beş yıl önce aynı amaçla kuruldu. Zamanla her iki şirket de önemli ölçüde büyüdü ve bünyesine daha fazla doktor kazandırdı. Doktorlar aynı anda iki şirkette var olamayacakları için seçim yapmak zorunda kalıyorlardı ve bu da bir bölünmeye neden oluyordu.

Doctolib

İşte iki şirket hakkında önemli karşılaştırmalar;

  • Doctolib’in 450, MonDocteur’un ise 150 çalışanı var.
  • Doctolib 45.000, MonDocteur ise 10.000 sağlık uzmanıyla anlaşma sağladı.
  • Doctolib aylık maliyeti 109 Euro iken bu rakam MonDocteur’da 106,8 Euro.
  • Doctolib sitesine ayda 16 milyon ziyaretçi kazandırırken, MonDocteur ise sadece 4 milyon ziyaretçi alıyor.

Şirket satın alımı tamamlandıktan sonra 600 çalışan daha işe alınacak. Bununla beraber iki şirket de aylık gelirde büyük bir sıçrama bekliyor. Şirketin artık Fransa’da endişelenecek bir rakibi olmadığı için kendine yeni hedefler belirledi. Startup, kısa süre önce hizmetini Almanya pazarına taşıdı. Şimdi gereken tek şey ise Fransa ve Almanya’da daha fazla doktoru platformuna katmak. Ayrıca şirketin gelirlerini arttırmak için hizmetlerine yenilerini eklemesi de planlanıyor.

Bosch ve Daimler, otonom sürüş için iş birliği yapıyor

Bosch ve Daimler, şehir içi ortamlarda tamamen otonom ve sürücüsüz sürüş konusunda, Nisan 2017’den bu yana devam ettirdikleri iş birliğiyle şehirlerde trafik akışını iyileştirmeyi, yollarda emniyeti artırmayı ve trafiğin gelecekteki durumu için önemli bir yapı taşı sağlamayı hedefliyor.

Bu amaçla yollara çıkacak ilk test filosu için pilot bölge olarak Kaliforniya’yı seçen iki şirket, 2019 yılının ikinci yarısında müşterilerine, bu şehirdeki seçili güzergahlarda otonom araçlarla servis aracı hizmeti verecek. Daimler Mobility Services’in, bu test filosunun ve uygulama tabanlı mobilite servisinin operatörü olması öngörülüyor. Pilot proje, mobilitenin geleceğini şekillendirmek üzere araç paylaşımı (car2go), araç kiralama (mytaxi) ve çok modlu taşımacılık (moovel) gibi mobilite servislerinin birbirlerine akıllı bir şekilde nasıl bağlanabileceğini gösterecek. Buna ek olarak Bosch ve Daimler, Amerikalı teknoloji şirketi Nvidia’nın, kontrol ünitesi ağının bir parçası olarak projenin yapay zeka platformu sağlayıcısı olmasına karar verdi.

Daimler AG Otonom Sürüş Başkanı Dr. Michale Hafner, “Emniyet bizim en büyük önceliğimiz ve seri üretime başlamadan önce geliştirmeye en çok odakladığımız nokta. Hızlı olmaktansa özenli olmak bizim için daha önemli” dedi.

Robert Bosch GmbH Otonom Sürüş İş Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Stephan Hönle de “Otonom sürüşün seri üretime hazır bir seviyeye getirilmesi, tıpkı bir dekatlona benziyor. Bir veya iki alanda iyi olmak yetmiyor. Şirketlerin yanında tüm alanlarda toplumun da uzmanlaşması gerekiyor. Ancak bu şekilde yollara ve şehre otonom sürüşü emniyetli bir şekilde getirme konusunda başarılı oluruz” diye konuştu.

Sensör verileri milisaniye içerisinde değerlendiriliyor

Tamamen otonom ve sürücüsüz sürüş için şehir ortamında belirleyici bir faktör, çeşitli sensörlerin yardımıyla aracın çevresinin güvenilir bir şekilde tanınmasıdır. Gelen çeşitli verileri çok kısa bir süre içerisinde analiz etmek, yorumlamak ve ardından bunları sürüş komutlarına dönüştürmek ciddi bir hesaplama gücü gerektiriyor. Tamamen otonom, sürücüsüz araç, bir mobil süper bilgisayar olacak. Ayrıca, şehir içerisinde tamamen otonom, sürücüsüz sürüş çok yönlü, yedekli mimari sistemler ve yüksek fonksiyonel emniyet seviyesi gerektiriyor. Bu emniyet seviyesini elde edebilmek için gerekli olan hesaplama operasyonları, farklı devrelerde paralel bir şekilde yürütülüyor. Bu, sistem ihtiyaç olduğunda bu paralel hesaplama sonuçlarına anında başvurduğu anlamına geliyor.

Bu nedenle Bosch ve Daimler, sürüş sistemlerinde birden fazla ayrı kontrol ünitesinden oluşan bir kontrol ünitesi ağına güveniyor. Bunun için gerekli olan platformu, Amerikalı teknoloji şirketi Nvidia sağlıyor. Bu platform, aracın hareketi için Bosch ve Daimler tarafından oluşturulan yapay zeka algoritmalarını çalıştırabiliyor. Kontrol ünitesi ağı, radar, video, ışıklı radar ve ultrason teknolojisiyle (sensör veri füzyonu) tüm sensörlerden verileri bir araya getiriyor, bunları milisaniyeler içerisinde değerlendiriyor ve aracın hareketlerini planlıyor. Bir bütün olarak kontrol ünitesi ağı, saniyede yüz trilyonlarca hesaplama kapasitesine sahip. Bu, birkaç yıl önce çok sayıda S sınıfı aracın birlikte ulaşabileceği rakamdan çok daha fazlasını ifade ediyor.

Otonom servis aracı hizmeti sunulacak

Kontrol ünitesi ağı, Daimler ve Bosch’un 2019 yılının ikinci yarısında Kaliforniya yollarına çıkartacağı filo araçlarında da kullanılacak. Her iki şirket, müşterilere Silikon Vadisi’nde San Francisco Bay’de bulunan bir şehirde seçili olan güzergahlarda otonom servis aracı hizmeti de sunacak. Test operasyonu, tamamen otonom ve sürücüsüz araçların çok modlu ulaşım ağına nasıl entegre edilebileceği hakkında bilgiler sağlayacak. Birçok şehir, mevcut ulaşım sistemi üzerindeki yükü artıran sayısız zorlukla karşılaşıyor. Test, bu yeni teknolojinin bu zorluklara nasıl bir çözüm olabileceğini gösterecek.

Sürücü araca değil, araç sürücüye gidecek

Teknoloji, aynı zamanda otomobil paylaşımının çekiciliğini de artıracak. İnsanların otomobilde geçirdikleri zamanı mümkün olan en iyi şekilde kullanmasını sağlayacak ve sürücü ehliyeti olmayan insanlar için yeni mobilite fırsatları sunacak.

Önümüzdeki dönemde sürücü araca değil, araç sürücüye gidecek. Belirlenmiş olan şehir içi alanda kullanıcılar, sürücüsüz bir paylaşım otomobilini veya aracını rahat bir şekilde çağırabilecek. Proje, özellikle dünyanın önde gelen seçkin üreticilerinden birinin genel araç ve mobilite uzmanlığını, dünyanın en büyük tedarikçilerinden birinin sistem ve donanım uzmanlığıyla birleştiriyor.

Otonom ve sürücüsüz sürüş için güç birliği

Bosch ve Daimler çalışanları, Almanya’da Stuttgart’ta ve ABD’de Güney San Francisco’da yer alan Silikon Vadisi’nin Sunnyvale bölgesinde ekipler halinde birlikte çalışıyor. İki şirketin çalışanlarının aynı ofis alanını paylaşması, çalışma disiplinleri arasında iletişimi hızlandırıyor ve karar alma süreçlerini kısaltıyor. Bununla birlikte çalışanlar, ana şirketlerindeki iş arkadaşlarının tüm teknik bilgisine de erişim sağlıyor. İş ortakları, geliştirme çalışmalarını eşit oranda finanse ediyor.

Bu iş birliği içerisinde yer alan çalışanlar, tamamen otonom, sürücüsüz sürüş sistemi için konseptleri ve algoritmaları birlikte geliştiriyor. Daimler’in görevi, otomobile sürüş sistemini sağlamak. Bu amaç doğrultusunda şirket, gerekli geliştirme araçlarını, test tesislerini ve daha sonrasında ise test filosu için araçları sağlıyor. Bosch ise geliştirme çalışması sırasında belirtilen bileşenlerden (sensörler, aktüatörler ve kontrol ünitelerinden) sorumlu.

İki şirket, testler için kendi laboratuvarları ve test ekipmanlarının yanı sıra Immendingen ve Boxberg’deki ilgili test konumlarını kullanıyorlar. Ayrıca, Mercedes-Benz, 2014 yılından beri Sunnyvale/California bölgesinde otonom araçları test etme onayına sahip bulunuyor. Şirket, 2016 yılından beri Sindelfingen/Böblingen bölgesi için de benzer bir onaya sahip. Bosch ise 2013 yılının başında Almanya’da ve ABD’de halka açık yollarda otonom sürüşü test eden dünyanın ilk otomotiv tedarikçisi olma özelliğini taşıyor.

Yerli girişim Evreka, dünyaya açılıyor

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun, birbirini beş yıldır tanıyan yakın dört arkadaşın 2015 yılında kurduğu ve akıllı şehirler yaratan Evreka, şimdiye kadar, ilk turda toplam 810.000 dolar yatırım aldı.

Atık konteynerlerine yerleştirdiği akıllı sensörlerle konteynerlerin doluluk oranını ölçen verilere göre kamyonlarının rotalarını belirleyen Evreka, nesnelerin interneti alanında ülkemizde öne çıkan girişimlerden biriydi.

Türkiye’den Tuzla, Beşiktaş ve Nevşehir gibi birçok belediyenin atık toplama süreçlerini verimli hale getiren şirket, müşteri portföyünü genişletmeye hazırlanıyor. Pazarlarında bulunduğu Hindistan’dan Almanya’ya kadar bir bölgede varlığını güçlendirmek isteyen Evreka, 2018 yılı içerisinde %400’lük bir büyüme hızını yakalamayı ön görüyor. Şirketin CEO’su Umutcan Duman (ana fotoğrafta en solda), “Hayalimiz ve hedefimiz, Türkiye’den akıllı şehir sektöründe lider bir dünya markası çıkarmak.” diyor.

INFINITI, kurduğu araştırma laboratuvarlarıyla startup’lara destek oluyor

INFINITI, “premium bağlantılı mobilite çözümleri” alanında startup’lara destek olmak amacıyla hayata geçirmeye başladığı INFINITI LAB serisinin dördüncü laboratuvarını Hong Kong’da açıyor.

INFINITI CEO’su Roland Krueger startup’lara destek olmak amacıyla markanın hayata geçirdiği INFINITI LAB serisinin dördüncü laboratuvarını Hong Kong’da açılacağının müjdesini verdi. Krueger bu haberi ilk kez RISE Web Summit’te katılımcılara duyurdu.

INFINITI, bu yılın üçüncü çeyreğinde Hong Kong’ta açacağı INFINITI LAB 4.0’ın temasını “premium bağlantılı mobilite çözümleri” olarak seçti. INFINITI LAB 4.0 startup’ların (girişim şirketlerinin) dijital bir ekosistem yaratmalarını, bunu satış ve mobilite çözümlerine dönüştürmelerini sağlamayı amaçlıyor. INFINITI LAB 4.0 ile marka, startup’ları mentorlar, potansiyel müşteriler, iş ortağı ve yatırımcılarla bir araya getirmeyi de hedefliyor. INFINITI, dünya genelinde toplamda 6 laboratuvar kuracak.

INFINITI LAB

INFINITI Hakkında

Türkiye’de 2009 yılından bu yana Bayraktar Grubu güvencesiyle pazara sunulan Hong Kong merkezli INFINITI Motor Company Ltd.’nin dünyada 50 ülkede satış teşkilatı bulunuyor. 1989 yılında doğan INFINITI markasının premium otomobilleri Japonya, ABD, İngiltere ve Çin’de bulunan tesislerde üretiliyor. ABD pazarında büyük başarı elde eden INFINITI, 2008 yılında Avrupa pazarına sunuldu. INFINITI’nin Londra, San Diego, Pekin ve Yokohama’daki Atsugi-Shi’de tasarım stüdyoları bulunuyor.

Önümüzdeki dönemde, yeni model stratejisiyle atak yapmaya hazırlanan INFINITI, statükoya meydan okuyan cesur tasarımları ve yenilikçi sürüş destek teknolojileriyle premium otomobil dünyasında öncü markalar arasında yer alıyor. INFINITI, 2016 sezonundan bu yana hibrit motor teknolojisinin Formula 1’de kullanılmasında da önemli bir rol üstleniyor.

Siber korsanlar, Şili’de 10 milyon dolarlık soygun gerçekleştirdi

Siber korsanlar, Güney Amerika ülkesi Şili’deki Şili Bankası‘na sızarak Haziran ayı içinde 10 milyon dolarlık bir fonu ele geçirdi. Küresel antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in derlediği bilgilere göre, saldırının farkedilmesiyle birlikte önlem olarak ülke çapındaki 9 bin bilgisayarın bağlantısı kestirildi. Ülkenin finans otoriteleri, bu saldırının ardından yeni bir siber güvenlik planı oluşturmaya karar verdi.

Şili Bankası’na yönelik son siber saldırıdan sonra, finans sektörü yetkilileri ve Maliye Bakanlığı, olayları analiz etmek ve gelecekteki siber güvenlik olaylarıyla mücadele edebilmek için bir eylem planı oluşturmak üzere toplandı. Bu toplantıyla birlikte, 11 Haziran tarihinde gerçekleştiği belirtilen ve korsanların 10 milyon dolarlık bir fonu ele geçirdikleri bilgisi de doğrulanmış oldu.

Saldırı nasıl gerçekleşti?

Saldırganlar zararlı yazılımları önce birer yem olarak konumlandırdı. Şili basınında yer alan haberlere göre, ‘Malware Swapq‘ olarak tanımlanan ve banka sistemlerinin düzgün çalışmasını önleyen bu zararlılar, saldırganların SWIFT aracılığıyla düzmece işlemler yaparak bu kaynakları Hong Kong’daki bir banka hesabına aktarmalarını sağladı.

Binlerce bilgisayarın bağlantısı kestirildi

Olay tespit edilir edilmez güvenlik protokolleri etkinleştirildi ve bu sayede işlemlerin yalnızca dördü gerçekleştirilebildi. Bankaya, müşterilerinin hesaplarını korumak için ülke çapındaki 9 bin bilgisayarın bağlantısını kesmesi söylendi. Resmi açıklamanın sonunda Şili Bankası, güvenlik protokollerinin uygulanmasının ardından daha fazla veri ve fon kaybının önlendiğini doğruladı.

Yeni savunma yöntemleri gündemde

Saldırı sonrasında Şili Maliye Bakanlığı önderliğindeki Operasyonel Süreklilik Çalışma Grubu, gelecekteki önleyici tedbirleri belirlemek için siber saldırıların ayrıntılarını tartışmak üzere bir araya geldi. Bu toplantıların sonucunda, bu tür olayları önlemeye yardımcı olacak protokollerin ve araçların modernizasyonu için iki yeni savunma yöntemi duyuruldu.

İlk yöntem, uluslararası bir kuruluştan, ileride gerçekleşecek bir siber saldırıya karşı daha hazırlıklı olabilmek adına, uluslararası standartlarla uygun şekilde geliştirilmesi gereken unsurların belirlenmesi amacıyla tavsiyede bulunmalarını istemek oldu.

İkincisi ise, ülkenin mevcut olan en yüksek siber güvenlik standartlarına sahip olması için gerekli değişiklikleri uygulamak amacıyla, siber güvenlik ile ilgili düzenleyici yapıların kapsamlı şekilde yeniden gözden geçirilmesi kararı oldu.

Not: Şili’deki mevcut siber güvenlik düzenlemeleri 1993 yılından beri güncellenmemişti.