Ana Sayfa Blog Sayfa 913

Müzisyenlerin performanslarını canlı yayınlayabilecekleri dijital platform: Epiqur

Epiqur, müzisyenlerin evlerinde veya sahnelerde hayata geçirdikleri performansları yüksek ses kalitesiyle yayınlamalarına, dijital ortamda depolamalarına ve bu performanslarla hem bilinirliklerini artırmalarına hem de para kazanmalarına, dinleyicilerin de bu performansları diğer platformlarda olduğu gibi yüksek ses kalitesiyle her an dinleyebilmelerine, sevdikleri müzisyenlere maddi-manevi destek olmalarına, benzer müzik zevki olan diğer insanlar ile sosyalleşmelerine olanak sağlayan sosyal bir canlı yayın platformudur.

Workup girişimcilik programı 3. dönemine kabul edilen Epiqur, Salim Cihan Acar ve Murat Alıravcı tarafından Aralık 2017’de San Francisco merkezli olarak kuruldu.

Salim Cihan Acar

Müzisyenlerin dijital dünyaya yeterince adapte olamaması, kurucuların bu işe girmesindeki en büyük etkenlerden biri oldu. Henüz işe başlamadan birçok müzisyenle görüşerek, bu duruma çözüm olacak bir girişimin olmasının gerekliliğini anladılar, bu pazar araştırmasından sonra işe koyuldular. Bildiğiniz gibi artık kasetler, cd’ler, bilgisayarın depolama alanlarını dolduran müzikler yok. İnsanlar anlık olarak İnternet’e bağlı herhangi bir noktadan müziğini dinliyor, içerikleri çok hızlı tüketiyor. Yeni ekonomide var olmak demek, yeni neslin içerisinde olduğu İnternet’e bağlı olmak demek.

Cihan ve Murat’ın ilk hedefi, 2019’un sonuna kadar aktif 1500 içerik üretici müzisyen ve 150 bin dinleyiciye ulaşması. Epiqur müzik teknolojileri ve canlı yayın (live broadcasting) pazarlarında faaliyet gösteriyor. Globale açıldıklarında öncelikli hedef pazarları olan Kuzey Amerika ve Avrupa da 100 milyon bireysel dinleyici ve 250 bin amator-profesyonel müzisyen bulunuyor. Bu pazarlarda önemli bir oyuncu olmak istiyorlar.

Epiqur henüz fatura kesmedi. İlk faturasını kestiğinde haberini diğer girişimlerde olduğu gibi sizinle paylaşacağız.

Epiqur’u diğer girişimlerden ayıran özellik nedir diye sorduk

“Müzik canlı yayını konusunda modelin benzersiz olması Epiqur’u diğer girişimlerden ayıran en önemli özellik. Şu an icin mÜzik dünyasında exclusive olan bir hizmeti inclusive; her müzisyenin (amator veya profesyonel) kullanabileceği şekile getiriyor olması, bu sektör içerisinde ciddi bir avantaj sağlıyor.”

Sizinle güzel bir girişimi daha paylaştık ve yeni girişimleri paylaşmaya devam edeceğiz. Bu girişimle ilgili güncel haberleri egirişim’den okumaya devam edeceksiniz.

İBB’nin kuluçka merkezi Zemin İstanbul, 15 Ağustos’ta kapılarını girişimcilere açıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye’de ilk olarak Başakşehir’de hayata geçirdiği “Living Lab – Yaşam Merkezi” projesi “Zemin İstanbul” adıyla İstanbul geneline yayılıyor.

Fikir sahibi girişimcilere teknolojik ekipman ve laboratuvar imkanı sunacak merkez 15 Ağustos 2018‘de Şişhane Metro tünelinde açılıyor. Yerli ve milli ürün üretmek için “Zemin İstanbul” ile Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri ve kurumları işbirliği protokolü imzalayacak.

Türkiye’de inovasyon ve girişimciliğin yeni adresi olacak “Zemin İstanbul” kapılarını açmaya hazırlanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarda sona gelindi.

Restorana daha önce gelen müşterilerin ödediği hesapları gösteren girişim: HesApp

Bu zamana kadar herhangi bir restoranda beklemediğiniz bir hesap geldi mi?

Şimdi size hepimizin yaşadığı, canımızı çok sıkan soruna çözüm sunan bir girişimden bahsedeceğiz. HesApp, size herhangi bir restorana gitmeden, o restoranda daha öncesinde yemek yemiş müşterilerin ödediği hesapları gösteriyor. Dolayısıyla ödeme anında sürpriz bir hesapla karşılaşmıyorsunuz ya da bütçenize göre bir yer seçebiliyorsunuz.

HesApp, restoranların hesaplarını paylaşan ve kullanıcıların nerede ne kadar hesap öderim sorusuna cevap bulabilecekleri, özel indirim ve kampanyalardan faydalanabilecekleri dijital bir platformdur. Kullanıcılar, restoranlarda müşteriler tarafından ödenmiş gerçek hesapları inceleyerek ödeyecekleri rakam hakkında net fikir sahibi olurken, aynı zamanda kendilerine sunulan özel fırsat, kampanya ve müşteri sadakat uygulamalarından da faydalanırlar.

HesApp, Ata Samlı tarafından Temmuz 2016’da İstanbul’da kuruldu.

HesApp girişim fikri nereden ortaya çıktı?

HesApp girişim fikrinin nereden ortaya çıktığını Ata’ya sorduğumuzda: “HesApp girişimi Türkiye’de alkollü restoranlarda menüden sipariş verme alışkanlığı olmaması, kişiye özel fiyat uygulanması ve bazı ücretleri (kuver, garsoniye-servis ücreti) ancak ödeme anında görebilmeniz probleminden yola çıktı.

Biz istedik ki müşteriler meyhane, balıkçı, ocakbaşı gibi restoranlara gitmeden önce, diğer müşteriler tarafından ödenmiş gerçek hesapları inceleyebilsinler ve ne ödeyecekleri hakkında bilgileri olsun. Yeme-içme sektöründe etki yaratacak bir iş modeli oluşturabilme düşüncesi bizi fazlasıyla motive ediyor açıkçası.” açıklamasında bulundu.

Ata Samlı, Kurucu

HesApp’ı, kullanıcıların dışarı çıkmadan önce mutlaka göz atmak isteyecekleri dijital bir platform haline getirmeyi hedefliyor. Türkiye pazarındaki hedeflerine ulaştıktan sonra global hedefleri konuşmaya başlayabileceğini söylüyor.

Yeme-içme sektörü Türkiye’de 40 milyar TL civarında bir pazar. Son yıllarda daralma gösterse de alışkanlıklar hızla değişiyor. Eskiden yemek evde yenirken, çalışan nüfus arttıkça ev dışı tüketim hızla büyümeye başladı. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında büyük bir potansiyele sahibiz ve HesApp gibi girişimler bu pazarı daha da büyütebilir.

HesApp’ın Türkiye’nin ekonomisine katkısı nedir?

Ata Samlı, bu girişimin Türkiye ekonomisine katkısını da; “HesApp olarak amacımız, dışarıda yeme-içme fiyatlarının daha makul seviyelere inmesi, restoranda yemek yiyen insan sayısının artması ve bunların sonucu olarak da restoranların cirosunun arttırılması olarak özetlenebilir. Yani biz hem tüketiciye, hem de restoranlara fayda sağlayarak aslında bu pazarın büyümesini hedefleyen bir girişimiz.” olarak açıkladı.

HesApp, Workup Girişimcilik Programı 3. dönemine kabul edilen girişimler arasında yerini aldı. Biz de gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Yemek Sepeti CEO’su Nevzat Aydın’ın Boğaziçi Üniversitesi Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşma

Yemek Sepeti’nin kurucu ortağı ve CEO’su Nevzat Aydın, Boğaziçi Üniversitesi’nin 151. mezuniyet töreninde çok güzel bir konuşmaya imza attı.

Zebrapos: Abonelik eticareti, abonelik tahsilatı ve faturalama altyapısı sunan girişim

Girişim Hızlandırma Programları ve Kuluçka Merkezleri bünyesinde bulunan girişimleri seri olarak paylaşmaya devam ediyoruz. Şimdi Workup Girişimcilik Programı 3. dönemine seçilen girişimlerden biri olan Zebrapos‘tan bahsedeceğiz.

Zebrapos, müşterilerine abonelik eticareti, abonelik tahsilatı ve faturalaması altyapısını uçtan uca sunan yerli bir girişimdir. Özetle müşterilerin çeşitli varyasyonlarda ödeme almasını sağlıyor. Deniz Aydemir ve Burhan Tutan tarafından Mart 2016’da İstanbul’da kuruldu. 2008-2016 yılları arasında 100’den fazla, içlerinde abonelik modeli de bulunan eticaret sitesi geliştiren Deniz ve Burhan, sonrasında bu tecrübe ile 2016 Mart ayında, proje bazlı çalışmak yerine ürünleşmeye giderek Zebrapos’un temellerini attı.

Zebrapos’u neden kurduklarını şu şekilde açıkladılar

“Dünyada sahip olma ekonomisinden, paylaşım ekonomisine doğru bir geçiş söz konusu. Bunun bir kanıtı olarak şu veriye bakabiliriz; Amerika’da 2018 Nisan ayındaki araba satışları 2017 Nisan ayına göre %8 oranında düşmüş durumda (BBC) ve önümüzdeki 25 sene içinde bu rakamın %40’a çıkması beklenmekte (Barclays). Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi ise Uber ve Lyft gibi paylaşım ekonomisine dayalı girişimler olarak görünmekte. Paylaşım ekonomisinin arz-talep dengesini sağlayarak en verimli çalışma şekli ise abonelik modelidir. Şu anda hem Uber hem de Lyft Amerika’da aylık sabit bir ücret alarak abonelik modelini uygulamakta ve arz-talep dengesini sağlamaya çalışmaktadır. Abonelik modelinin büyümesinin en büyük nedenlerinden biri ise SaaS ürünlerin artışıdır. SaaS pazar büyüklüğü şu anda 76 milyar dolar olmakla birlikte 2020’de ulaşılacak pazar büyüklüğü 133 milyar dolar olarak öngörülmektedir. Gartner raporlarına göre 2018’in sonunda B2B satışların %25’i abonelik modeliyle, 2020’ye geldiğimizde ise yazılım şirketlerinin %80’i ürünlerini satmak yerine abonelik modeliyle sunuyor olacaklardır. Pazarın bu yöne doğru gitmesi, oyuncu sayısının az olması ve edindiğimiz tecrübe ile abonelik iş akışlarına hakim olmamız bizleri bu dikeyde çalışmaya itmiştir.”

Girişimcilerin hedefinde global pazara açılmak var. Ancak ilk aşamada Türkiye’de yeterli büyüklüğe ulaştıklarında ise, herhangi bir değişiklik olmazsa 2019’un ikinci çeyreğinde Avrupa ve MENA bölgesine açılmak istiyorlar. Türkiye’de kutu abonelik modelinin aylık 10.000+ müşterisinin olduğunu söylüyorlar.

İlk müşterinizi nasıl buldunuz?

“Zebrapos’un şu anda ödeyen müşterileri mevcut. Kurulduğu günden bu yana fatura kesmektedir. Aslında ilk müşterimiz bizi buldu diyebiliriz.”

Zebrapos’u diğer girişimler ayıran özellik nedir?

“Abonelik modelindeki akışlar gerçekten kompleks ve kapsamlıdır. Bizim burada en büyük avantajımız, ürünümüzü çıkarmadan önce elde ettiğimiz tecrübelerdir. Bu tecrübeler ışığında Zebrapos ürünü ortaya çıktı ve her gün geliştirilmeye, yeni özellikler ile daha iyi hizmet sunmaya devam etmektedir. Aynı zamanda daha önce de belirttiğim gibi Zebrapos olarak bizler uçtan uca çözüm sunmaktayız. Bu da hem abonelik altyapısını hem de satıştan teslimata kadar tüm süreçlerinizi sunmuş olduğumuz yönetim paneli ile yönetmenizi sağlamaktadır.”

Netaş’tan yazılımcılar için mobil uygulamaların farklı cihazlarda test edilmesini sağlayan cihaz

Netaş tüm sektörlerdeki yazılım geliştiriciler için sunduğu test hizmetlerinin kapsamını artırdı, mobil uygulamaların farklı cihazlarda test edilmesini sağlayan Cihaz Parkuru‘nu (Device Farm) devreye aldı. Farklı platformlarda geliştirilen her tür mobil ve internet uygulamasının mümkün olan en yüksek sayıda cihaz üzerinde performans testlerini gerçekleştiren Netaş Test Merkezi, uygulamaların sistem ve güvenlik açıklarını da tespit ediyor.

Mobil teknolojilerdeki hızlı gelişime paralel olarak ortaya çıkan yeni iş modelleri, ürünler ve hizmetlerle birlikte dünya genelinde mobil uygulamaların sayısı ve kullanımı da artıyor. 2017 yılı itibarıyla dünya genelinde kullanıcılar 178 milyar kez mobil uygulama indirirken, bu rakamın 2022 yılında 258 milyar adet seviyesinde yükselmesi bekleniyor. Bunun yanında, uygulama performans ve güvenliğinin hizmet kalitesini en çok belirlediği alanlardan biri olan e-ticaret Türkiye’de hızla gelişiyor. TÜBİSAD verilerine göre, Türkiye’de e-ticaretin hacmi 2017 yılı sonu itibarıyla, bir önceki yıla göre %37 büyüyerek 42,2 milyar TL seviyesine ulaştı. 2012 yılında %1,7 olan e-ticaretin toplam perakendedeki payı ise %4,1’e yükseldi. Gelişmiş ülkelerde bu oranın ortalama %9,8 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında Türkiye e-ticaret pazarının büyüme potansiyelini koruduğu görülüyor.

E-uygulama ve e-ticaret yoğunluğunun arttığı günümüzde, en önemli gündem konularından olan siber güvenlik çerçevesinde, her tür yazılım, uygulama ve internet sitesinin güvenlik zafiyetlerinin tespit edilerek, zafiyetleri giderme yöntemlerinin belirlendiği Sızma Testleri (PenTest) Netaş Test Merkezi sunulan hizmetler arasında yer alıyor.

Netaş Genel Merkezi

Netaş, genişleyen hizmet portföyüyle bankacılık, finans, telekom, sigortacılık ve e-ticaret sektörünün önde gelen kuruluşlarına hizmet vermeye başladı.

Mobil uygulamaları geliştirilirken en büyük zorluklardan biri uygulamanın mümkün olan en fazla cihazda test edilerek gerekli geliştirmelerin tespit edilmesidir. Sanal olarak kurulan cihazlar, gerçek cihazların uygulamaları çalıştırma performansını tam anlamıyla göstermemektedir. Dolayısıyla farklı marka ve modeldeki cihazlara fiziki olarak erişim sağlamak, farklı işletim sistemleri üzerinde test gerçekleştirmek uygulama veya internet sitesinin kalitesi bakımından büyük önem taşıyor. Ancak bu cihazları, kurumların bünyelerinde barındırması hem ciddi maliyet hem de stok yönetimi bakımından zaman kaybına neden oluyor.

Netaş Test Merkezi bünyesindeki Cihaz Parkuru sayesinde, tüm platformlarda geliştirilen mobil ve internet uygulamaları yüzlerce farklı marka ve modeldeki cihaz üzerinde test edilerek gerekli geliştirmeler tespit ediliyor. Bunun yanında, farklı diller için kullanıcı deneyimi testleri yapılarak mobil uygulamaların kalitesi tanımlanıyor. Buna bağlı olarak da müşteri memnuniyetini yükseltmek için gerekli adımlar belirleniyor.

Netaş Test Merkezi ve yeni kurulan ‘Device Farm’ hakkında bilgi veren Netaş Test ve Yönetilen Hizmetler Direktörü Hasan Kaya, “Günümüzde tüm kurumların en az bir internet sitesi, bunun yanında giderek artan sayıda kurumun mobil uygulamaları bulunuyor. E-ticaret’in toplam perakende pazarındaki payı giderek artıyor. Verdiğimiz test hizmetleriyle, kurumların test ekipman ve personeli yatırımı yapmalarına gerek olmadan, ürün ve hizmet kalitelerini artırmalarını sağlıyoruz,” açıklamasını yaptı.

Google, bulut uygulamasının yazılımı için Go dili kullanmayı istiyor

Google’ın tasarladığı ‘Go’ dili günümüzde dünya çapında yaklaşık bir milyon aktif geliştirici ile en hızlı büyüyen dillerden biri. Ancak şirket sıra dilin bulut uygulamalarındaki rolüne gelince dilin gelişmesini hızlandırabileceğine inanıyor. Bunu yapmak için ise şirket, dün Go Cloud’u duyurdu. Temel amaç Go ile bulut uygulamaları oluşturmayı kolaylaştıran yeni bir açık kaynak kütüphanesi ve araçlar kümesi oluşturmak.

Go, geliştiriciler arasında oldukça popüler olarak kullanılsa da şirket dilin bulut hizmetine arayüz oluşturmak için kütüphane özelliğinin eksik olduğunu düşünüyor. Artık geliştiriciler bir bulut sisteminin özelliklerini kullanmak için kendi kütüphanelerini yazmak zorunda kalıyorlar ama kuruluşlar bu sorunun çözülmesini istiyor.

Bunun için ise Go Cloud geliştiricilere blog depolama, MySQL veritabanlı ve çalışma zamanı yapılandırmasını içeren bir bulut API arayüzü sunuyor. Şu anda şirketin odağı AWS ve Google Cloud üzerine kurulu. İlerleyen zamanlarda Google, Go Cloud’a daha fazla özellik eklemeyi ve daha fazla bulut sağlayıcıyı desteklemeyi planlıyor ki bu da uygulama geliştiricilerinin herhangi bir yapılandırmaya gerek kalmadan desteklenen bulutta kolayca çalışabilecek uygulamalar oluşturmasına olanak tanıyor.

Segway’ın yeni tekerlekli ayakkabıları 399 dolardan satışa sunulacak

Kişisel taşıma hizmetleri konusunda her zaman yeni bir teknoloji geliştiren şirket Segway, bu sefer de kendi kendini dengeleyebilen ayakkabılar ile meraklılarının karşısına çıktı. Segway Drift W1s adıyla piyasaya sürülen ayakkabılar asıl olarak elektrikli paten mantığı ile çalışıyor.

Şirket genel ürün yapısından farklı olarak bu sefer Drift W1s’yi iki parça halinde tasarladı. İki tabanın da altında tekerlek bulunduran ürün bu özelliği ile paten deneyimini andırıyor. Ayakkabıların tanıtım videosu ise birkaç hafta önce yayınlanmıştı.

Justine Ezarik isminde bir Youtube içerik üreticisi Segway ayakkabılarını incelemiş.

Segway ürünün fiyatı ve stok durumu hakkında herhangi bir bilgiyi kamuoyu ile paylaşmamıştı, ta ki bugüne kadar. Ağustos ayında satışa sunulacak olan Drift W1s’nin fiyatı ise 399 dolar olarak belirlendi. Ürünün yanında ise güvenlik amaçlı kaskı ücretsiz olarak gelecek.

Biraz önce bahsettiğimiz tanıtım videosunda ürün hakkında çok fazla bilgi verilmemişti fakat ürün fiyatının ve satış tarihinin açıklanması ile birlikte özellikleri de paylaşıldı. Elektrikli ayakkabıların toplam ağırlığı 3.50 kilo ve saatte 12 km’ye kadar hız yapabiliyor. Tabi ki bu hız kullanıcıların ağırlığı ve sürüş arazisine göre değişiklik gösterebiliyor. Şarjı tam dolu olduğu zaman ise severlerine 45 dk’lık bir paten deneyimi sunuyor.

Cloud Launcher artık GCP Marketplace ile tașınabilir tabanlı uygulamalar ekliyor

Cloud Launcher artık Google Cloud Platform Marketplace ile taşınabilir tabanlı uygulama eklemeye izin veriyor. Cloud Platform Google’ın üçüncü taraf satıcılarının kullandığı bulut tabanlı uygulamaları için yalnızca birkaç tıklamayla verileri Google bulutlarına yerleştirmenize olanak sağlayan bir pazar yeri.

Cloud Launcher içerdiği ticari uygulamaları ile faturalandırma işlemlerini gerçekleştirebileceği ve kullanıcının düzenli bir Google Cloud Platform (GCP) ile birleştireceğini hesaba katmayan Google, sunduğu hizmetleri GCP Marketplace olarak yeniden pazarlamaya karar verdi.

Bununla sınırlı olmayan güncelleme Google kullanıcılarının hem Google Kubernet‘lere kolayca dağıtabileceği hem ticari hem de açık kaynak kodlu taşınabilir tabanlı uygulamaları hizmete ekleyen yenilikleri içeriyor. Bugüne kadar pazarda sadece geleneksel sanal makineler yer alsa da bir çok müşteri uygulamaları için taşınabilir destek arayışındaydı.

Kubernet Engine konteynerlarını yönetmek Google için haklı olarak çok güç olabilir ancak verileri bir Kubernet kümesine yerleştirmek genellikle manuel bir süreç gerektirir. Karmaşık işlemleri basitleştirerek kullanıcı dostu olmayı amaçlayan Google bu işlemleri tek bir tıkla yapabilmeyi vaad ediyor.

Google Cloud ürün yöneticisi Brian Singer, bu entegrasyonu olabildiğince sorunsuz hale getirmek için Kubernetes Engine ekibiyle yakın bir şekilde çalışıyoruz. Bugün pazarda bulunan çözümler arasında GitLab, grafik veritabanı Neo4j, Kasten veri yönetim hizmeti gibi geliştirici araçları ve WordPress, Spark, Elasticsearch, Nginx ve Cassandra gibi açık kaynaklı projeler yer alıyor.

Facebook, Watch Party’i duyurdu

Facebook, bir süredir test ettiği ve Facebook gruplarındaki insanların hep birlikte gerçek zamanlı olarak video izlemelerine olanak sağlayan özelliği Watch Party’i tüm dünyada başlattığını duyurdu.

Artık, bir Watch Party başlatıldığında katılımcılar canlı ya da önceden kaydedilmiş bir videoyu izlerken aynı zamanda yeni bağlantılar kurabilecek, sohbet başlatabilecek, kısacası birbirleriyle iletişim de kurabilecek.

Watch Party’i test etme aşamasında bu özelliği kullanan gruplardan da oldukça olumlu geribildirimler alan Facebook, bu özelliğin büyüklü küçüklü birçok grubun liderleri tarafından yemek yapma ya da zanaatkarlık gibi hobilerle ilgili soru-cevap videoları düzenlemek, bir videonun sahne arkası görüntülerini paylaşmak, ev tadilatı, dekorasyon veya makyajla ilgili ipucu ve tüyolar paylaşmak, bir egzersiz tekniği ya da müzikal beceri gibi yeni bir şey öğrenmek ve Watch Party’e katılmaları için özel konuklar çağırmak gibi farklı şekillerde kullanıldığını gördü. Bunun yanı sıra, testler Watch Party’nin etkileşimi artırmak isteyen küçük topluluklar için de yararlı olabileceğini gösterdi.

Watch Party’nin birbirine fiziksel olarak uzak olan yakın arkadaşlar arasında bir köprü görevi görmekten ailece ya da arkadaşlarla keyifli vakit geçirmeye sınırsız imkanlar sunduğunu gören Facebook, yaptığı testlerle ilgili topluluklardan aldığı geribildirimlerin ışığında, bugün iki yeni özellik duyurdu:

Watch Party’i başlatan kişinin devam eden bir Watch Party’e videolar ekleyerek partiyi devam ettirecek başka kişiler atamasını sağlayan Co-hosting özelliği Watch Party’e katılan kişilere Watch Party’i başlatan kişiye eklemesi için videolar önerme imkanı sunan Crowdsourcing özelliği.

Facebook, Watch Party’nin küresel çapta duyurulmasını kutlamak için 27 – 29 Temmuz 2018 tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından Facebook gruplarının topluluklarıyla bağlantı kuracakları Watch Party Haftasonu’nu düzenliyor.

Daha çok bilgi almak ve en güncel Watch Party Haftasonu planlarına ulaşmak için burayı, konuyla ilgili Facebook’un resmi blogunda yayınlanan yazı için burayı ziyaret edebilirsiniz.