Ana Sayfa Blog Sayfa 754

Dysapp: Dislektik çocuklar için eğitim odaklı mobil uygulama

Dislektik çocukların okuma, yazma ve aritmetik gibi akademik alanlardaki hata oranlarını azaltıp başarı oranlarını arttıran mobil uygulama Dysapp kurucuları Esra Ablak ve Deniz Öztürk ile girişimin hikayesi üzerine video içerik ürettik.

İzmir Ekonomi Üniversitesi‘nde okuyan iki öğrenci olan kurucular, yine aynı üniversitenin girişimler için ön kuluçka programı DesignX‘te çalışmalarına başladı. Bir ödev ile başlayan bu süreç, daha sonrasında sosyal girişime dönüştü.

Sizleri şimdi Esra ve Deniz’in hikayesi ile baş başa bırakalım.

Girişimcilerle ürettiğimiz video içeriklere hız kesmeden devam edeceğiz.

COVID-19 ile her tür dijital içeriğin tüketimi iki kat artış gösterdi

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını sonrasında dijital teknolojilerin kullanım oranları, dijital içeriklerin ise tüketim oranları hızlı bir artış gösteriyor. İnternet kullanımının üzerine binen yük karşısında kritik uygulamaların ve bilgiye erişimin kesintiye uğramaması için video izleme siteleri, mobil uygulamalar ve oyunlar kalite düşüşü gibi önlemler alıyorlar. Evden çalışma modelleri için birçok şirket hızlı bir adaptasyon süreci yaşıyor.

TV izleme ve internet kullanım oranları arttı

Bireyler ve kurumlar olarak elimizdeki teknolojilerden en iyi biçimde faydalanmaya çalıştığımız bu dönemi değerlendiren Adform Türkiye Genel Müdürü ve MEA, APAC Bölgeleri Satış Direktörü Cem Eroğlu, “COVID-19 dijitaldeki kullanım oranlarını iki kat artırdı. İnsanlar dışarı çıkmadıkları için TV ve internet kullanım payları büyüdü. Haber sitelerinde iki kata kadar artış var, e-ticarette ziyaretçi trafiği ciddi oranda arttı. Tüketici davranışları da değişiyor. Pazar şu anda bunlara ihtiyaç duyuyor ama bu sadece dijitalleşmeden değil, daha çok ihtiyaçtan” dedi.

Eroğlu, kurumların iç iletişim tarafında online kanalları yeterince kullanamadığını belirtirken, çalışanların motivasyonunun da dijitalleşmeyle ilgili olmaya başladığının altını çizdi. Eroğlu, sözlerine “Bugün anlıyoruz ki yeteri kadar yatırım yapamayanlar bilgi akışından da mahrum oluyorlar. Otomasyon sistemlerinin önemi iyice belirginleşti. Bu anlamda, bir yol ayrımından da söz edebiliriz. Dijitale hemen yatırım yapanlar artık hemen meyvesini toplayabilecekler. Yapmayanlar ise adaptasyon sorunuyla karşılaşacaklar” şeklinde devam etti.

Davranışları değerlendirme biçimi değişmeli

İçinde olduğumuz evde kalma sürecinin dijitali yaşam biçimi olarak dayattığını vurgulayan Eroğlu, bu sürecin yeni ve bambaşka bir tüketici davranışı ortaya çıkaracağı görüşünde. Markaların buna ne kadar hazır olup olmadığını göreceğimizi belirten Eroğlu, “Şu anda tüketiciler sadakat kararlarını gözden geçirecek bir noktadalar. Fiyat karşılaştırma sitelerindeki trafiğin artmasından, tüketicinin düşünmek için daha fazla zamanı olduğunu görüyoruz. Reklam ekosisteminin tüm tarafları olarak bu gelişmeleri cihazdan bağımsız da yorumlamamız lazım. Cihazlar arası etkileşim ve kullanıcının cihazlar arası değişimini tespit edebilmemiz lazım. Adform olarak yaptıklarımızdan biri bu. Büyük ekranda insanlar daha fazla etkileşime geçiyor, mobilde ise etkileşim sonrası kararları alıyorlar. Şu anda büyük bir fırsat var bazı endüstriler için. Mobil bankacılık mesela. Mobilin önemi sadece içerik mecralarında veya tüketiciler özelinde değil, telefon üzerinden yapılacak işlemlerin farkındalığıyla da sonuçlanmalı. Telefona adapte olmamış tüketicilerin pişmanlık yaşayacağını düşünüyorum” dedi.

Ekranı olan her cihazda reklam görebileceğiz

Dijitalin kullanımındaki yoğunluk, yeni nesil cihazlarda da görülüyor. Akıllı TV’ler, akıllı saatler gibi giyilebilir cihazların kullanımındaki artışın yeni nesil diğer ekranlı cihazları da büyütmekte faydalı olacak. Eroğlu, durumu şöyle değerlendirdi: “Artık ekranı olan her cihaz reklam gösterebilir. Bu da reklam kalitesini artıran, içerik tipini değiştiren bir gelişme. Ekranı olan her cihazda reklam görmeye ve bugüne kadarkinden daha hedefli reklam görebilmeye başlayacağız. Tüketiciler de aslında ilgilendikleri reklamları görmek istiyorlar, IAB verilerine göre tüketicilerin yüzde 71’i kendi ilgi alanlarını ve alışveriş alışkanlıklarını hedefleyen reklamları tercih ediyor. Ayrıca, her 4 kişiden 3’ü daha az sayıda ama daha kişisel reklamlar görmek istiyor.” (Akıllı TV envanterindeki artış ve hedefli reklamcılık iyi değerlendirilmeli.)

Entegre platformla sahteciliği önlüyor ve reklam kalitesini artırıyor

Bugün kurumlar açısından önemli bir problem de reklam sahteciliği. Dünya Reklamcılar Federasyonu’nun (WFA) verilerine göre reklamların %30’u tüketiciler tarafından görülmüyor. Yeterli korumaya sahip olmayan reklam çözümleri reklam sahteciliğinin yapılmasına sebep oluyor ve bu da online reklamcılığa her yıl 21 trilyon zarar veriyor. Halbuki doğru teknoloji ortakları ile çalışmak, reklam satın almalardaki kaliteli envanterin önceliklendirilmesini sağlıyor. Kendi anti fraud (dolandırıcılık) çözümleri olan iş ortaklarıyla çalışmak gerekiyor. Avrupa’nın en büyük reklam teknolojileri şirketi olan Adform, entegre platformuyla tüm uygulamalarda tek noktadan ve doğru bir raporlama sağlayabiliyor.

İdeasoft, Türkiye eticaret pazarında yapılan satışların canlı haritasını yayınladı

Eticaret şirketlerine alt yapı sağlayan yerli şirket İdeasoft, Türkiye eticaret pazarındaki anlık satış verilerinin olduğu canlı haritayı yayına aldı.

canli.ideasoft.com.tr adresinden ulaşabileceğiniz verilerde, yaklaşık her 1.5 saniyede bir neyin satın alındığını görebiliyorsunuz. Bu verileri İdeasoft paketi kullanan müşterilerin, web siteleri üzerinden yapılan satışları gösteriyor. 2020 yılı içerisinde toplam İdeasoft platformu aracılığıyla satılan ürün adedi 11 milyona yaklaşmış durumda.

Corona Virüs salgınına karşın alınan tedbirlerin ardından fiziki temas gerektiren tüm faaliyetler azalırken tüketiciler, temassız ticaret olarak adlandırılan e-ticaret sitelerine yöneldi. Özellikle online alışverişlerde sepetlerin içeriği hızla değişti. Türkiye’nin lider e- ticaret altyapı sağlayıcısı IdeaSoft, Mart ayıyla birlikte online ticaret alışkanlıklarındaki değişimi ortaya koymak adına 8.000’den fazla e-ticaret sitesinin siparişlerini inceleyerek Ocak ayıyla kıyasladı. Virüsten korunmanın yollarını arayan vatandaşların yoğun ilgisiyle dezenfektan satışları %5.413 artış gösterdi. Yoğun talep, fiyatları da etkiledi; Mart ayında maske fiyatları ortalama %520, ateş ölçer fiyatları ise %139 arttı.

Hijyen ürünlerindeki artışın yanı sıra, ateş ölçer siparişleri 6,5 katına çıktı

IdeaSoft’un koranavirüsün e-ticarete ve tüketim alışkanlıklarına etkisini incelediği raporda Mart ayında internetten satın alınan dezenfektan, maske, kolonya, eldiven ve ıslak mendil olmak üzere hijyen ürünleri sayısı 6,5 kat arttı. Adet bazındaki %5.413’lük rekor artışla ilk sırada yer alan dezenfektan ürünlerini %3.224 artışla maske, %1.148’le kolonya, %512’yle ateş ölçer ve %286’yla eldiven çeşitleri takip etti. Bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler ise vitamin ve takviye gıdalara yöneldi. Ocak ayına kıyasla bu kategoride satılan toplam ürün adedi Mart ayında %177 arttı.

Araştırmada talebin arttığı ürünlerin birim fiyatlarında da değişim gözlendi. Ocak ayına kıyasla Mart ayında rekor fiyat artışı gösteren ürün %502 ile maske oldu. Maskeyi %139’luk fiyat artışıyla ateş ölçer, %64 ile eldiven ve %55 ile ıslak mendil takip etti.

“İnternette nelerin satıldığı artık anlık olarak takip edilebiliyor”

Evde kalmanın ve fiziksel teması en aza indirmenin büyük önem taşıdığı günümüzde e-ticaretin bir çıkış yolu olarak görüldüğünü belirten Seyhun Özkara, KOBİ ve girişimcilere destek olmak için canlıya aldıkları siteye değindi. Özkara, “IdeaSoft olarak tüketicilerin büyük oranda alışverişlerini e-ticaret üzerinden yaptığı bu dönemde KOBİ ve girişimcilere kılavuzluk etmek adına Türkiye’nin e-ticaret yolculuğunu anlık olarak ve şeffaf bir şekilde takip edebilecekleri bir site kurduk. canli.ideasoft.com.tr adresinden ulaşılabilen bu site ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek şu anda internetten nelerin satıldığını, ürünlerin en çok talep gördüğü illeri, hangi ürünün hangi fiyata satıldığını görmelerini sağlıyoruz. Bu sayede özellikle içinde bulunduğumuz bu zorlu salgın sürecinde e-ticaret faaliyetlerini desteklemeyi ve temassız ticaretin ülke ekonomimize katacağı değeri artırmayı hedefliyoruz’’ dedi.
Siteyi incelediğimizde görsel olarak gösterilen satışlardan daha fazla ürün satıldığının farkındayız. Çünkü aşağıdaki sayaç, yaklaşık 20 saniyede bir yukarıdaki görsellerde çıkan ürünlerden çok daha fazla bir adette ilerliyor. Görselleri göstermelerindeki amaç; kullanıcıların hangi ürünlere talep olduğunu göstermesidir.

Figopara: Vadesi gelmemiş ödemeler için şirketlere bankalar ile finansman sağlayan platform

Yerli fintech girişim Figopara, firmaların ihtiyacı olan işletme sermayesini genişletmek amacıyla kurulmuş bir tedarikçi finansmanı platformudur.

Koray Gültekin Bahar, Ahmet Bilgen, Endeavor, IFC ve Revo Capital ortaklığında İstanbul’da B2B odaklı kurulan girişim, Mart 2016’da projesinin yazılmasına başlandı ve Kasım 2016’da Figopara adını aldı. Şu anda yeni açılan Kolektif House Ataşehir lokasyonunda 12 çalışanıyla faaliyetlerine devam ediyor.

Figopara, vadesi gelmemiş ödemeleriniz için size banka tarafından finansman sağlanmasına yardımcı oluyor. Bu ödeme size yine banka tarafından yapılıyor. Figopara bu noktada aracı bir rol üstlenerek işin dijitalleştirilmesini sağlıyor.

Örnek vermek gerekirse; Müşteri tarafından onaylanmış fatura olmak koşuluyla, 60 günde alacağın 50.000 TL, size 48.000 TL olarak banka tarafından ödenecek. Eğer onaylarsan, bu tutar senin hesabına yatırılacak. Artık fatura da banka kontrolüne geçecek. Kullanıcı tarafından onay verildiğinde işlemler kısa sürede gerçekleşiyor. Siz de 2000 TL fark ödeyerek faturayı hemen tahsil etmiş oluyorsunuz. Not: Rakamlar örnektir.

Bu noktada bankalar ve kurumlar ile entegreli olarak çalıştığından, size gelecek olan ödemenin kesin olarak ödemeyi alacağınız kurum tarafından doğrulanmış olması gerekiyor. Yüklediğiniz her faturanın ödemesini alacağınız anlamına gelmiyor. Fatura güvenirliliği bu açıdan oldukça önemli bir durum.

Sistemin tüm adımları tamamen online olarak işliyor:

  1. Üyelik oluştur,
  2. Faturanı yükle,
  3. Faturan alıcı tarafından doğrulansın,
  4. Teklif Al ve Ödeme Adımı

Aldığımız bilgiler doğrultusunda Figopara, 550 milyon TL’lik işlem hacmine, 60.000’in üzerinde işleme ve 1000’in üzerinde kayıtlı tedarikçiye ulaştı. Ekip olarak pazarda büyüme hızlarını artıracak yeni geliştirmeleri de tamamlamak üzere olduğunun bilgisini aldık. Tedarik zinciri çok büyük olan 5 büyük firma ile çalışıyorlamış.

Koray Gültekin Bahar: “Birçok finans kurumuyla entegre olmak ve şirketlerin varlıkları üzerinden skorlama yapmak, bizi rakiplerimizden ayıran en temel 2 özellik.” dedi.

Yakında Figopara’yla ilgili yeni haberler vereceğiz. Ayrıca yeni gelişmeler oldukça paylaşmaya devam edeceğiz.

Red Hat’in yeni başkanı ve CEO’su Paul Cormier oldu

Açık kaynak çözümlerinde dünya lideri Red Hat, Paul Cormier‘i 6 Nisan’dan itibaren yeni Başkanı ve CEO’su olarak belirledi. Yeni görevinden önce Red Hat’in Ürünler ve Teknolojiler Başkanı olarak görev alan Cormier, IBM’in Başkanı olan Jim Whitehurst’un yerine geçti.

2001’de Red Hat ekibine katılan Cormier’in liderliği ve vizyonu, gerçekleştirdiği büyük strateji değişikliklerinin ve şirketin ürün ve hizmet portföyünün büyümesindeki itici güç oldu. Cormier, Red Hat’i açık kaynak şirketinden kurumsal teknolojilerin temeli haline getiren abonelik modelinin de öncülüğünü yaptı. Böylece ilk başta ücretsiz indirilebilen bir işletim sistemi olan Red Hat Linux da bugün Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin yüzde 90’ınına güç veren en sektörün lider kurumsal Linux platformu olan Red Hat Enterprise Linux’a dönüştü.

Cormier aynı zamanda Red Hat’in 25’ten fazla satın alımına liderlik ederek şirketin Linux kökeninin ötesine geçmesini sağladı ve BT sektörünü temelden değiştiren açık kaynak inovasyonlarını bir araya getirerek eksiksiz, modern bir BT ürün yelpazesinin oluşmasına yardımcı oldu. Gerçek kurumsal seviye açık kaynak ürünlerine erişim imkanı ve değişen iş modelleri, açık kaynak çözümlerini yazılım sektöründe inovasyonun bir numaralı kaynağı haline getirerek, gelişmelerin kapalı lisans sağlayıcılarının tek başına sunabileceğinden daha hızlı gerçekleşmesini sağladı.

Cormier, 10 yıldan uzun süredir açık hibrit bulut vizyonuna liderlik ederek müşterilere bütün uygulamaları, her yerde, sınırdan çıplak metal sunuculara ve çoklu genel buluta kadar tüm platformlar üzerinde tutarlı bir şekilde ulaştırma esnekliği sundu. Bu vizyon sayesinde sektörün en kapsamlı kurumsal Kubernetes platformu olan Red Hat OpenShift, birçok sektörde hizmete alınan hibrit bulutun temelini oluşturdu. Cormier aynı zamanda sektörde büyük değişikliklere neden olan iş ortaklıklarına da imza attı. Hizmete alınabilecek daha fazla hibrit bulut seçeneği sunmak için Microsoft’la sektörde bir dönüm noktası olarak sayılan işbirliği de bunlardan birisi. Red Hat’in IBM ile birleşmesinde de kilit rol oynayan Cormier, bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyarak Red Hat’in büyümesine ve hızlanmasına odaklandı.

Jim Whitehurst, Red Hat’teki görev süresi boyunca Red Hat’in büyümesini ve teknoloji sektöründeki etkisinin artmasını sağladı. Bu kapsamda 500 milyon dolardan fazla olan gelirleri şirketin 2018 mali yılında 3 milyar dolar seviyesine çıkardı ve Red Hat, 2019’da IBM tarafından 34 milyar dolara satın alındı. Red Hat, Whitehurst’un liderliğinde Forbes’un “Dünyanın En İnovatif Şirketleri” listesinde 6 kere, 2019 ve 2020 yıllarında da Fortune’un “En Çok Takdir Edilen Şirketler” listesinde yer aldı. IBM’in CEO’su olan Arvind Krishna’nın yerine geçerek IBM’in Başkanı olan Jim Whitehurst, aynı zamanda Red Hat’in Yönetim Kurulu Başkanı oldu.

Yerli girişim Uservision, Kullanıcı Odaklılık konusunda kurumları fikir geliştirmeye davet ediyor

Kullanıcı odaklılık‘ son birkaç senenin en sıcak konularından biri olsa da, yapılan araştırmalar, markaların tüketicinin sesini duymaya daha fazla kaynak ayırabileceklerini göstermektedir. Diğer taraftan, sosyal mesafe uygulamasıyla beraber markaların iş süreçlerinde yaşadıkları yavaşlamayı, bir fırsata çevirmeleri, ve bu zamanı tüketicileri anlamaları mümkündür.

İnsan odaklı uzaktan araştırma yöntemleriyle markalar, bu günleri tüketicinin sesini duyarak geçirebilirler. Özellikle tüketim dinamiklerinin değişime uğradığı dönemlerde önem kazanan içgörüler, markaların tüketicilerini yönlendirmelerini sağlıyor.

Farklı tüketici segmentlerine ulaşıp onların sesini 20 dakika bile olsa duymak ve bulundukları ortamı görmek düşünce yapılarını anlamamız konusunda oldukça açıklayıcı oluyor. Daha önceden hiç konuşmadığımız, ancak kafamızda canlandırdığımız profillerin kim olduklarını anlıyoruz. Bu şekilde, bu kitlelere ulaşan pazarlama, reklam, strateji, kullanıcı ve müşteri deneyimi profesyonellerine ciddi bir avantaj sağlanıyor.

Tüketicinin sesini duymanın püf noktası ise yalnızca demografik değil farklı davranışsal, ihtiyaçsal ve hatta psikografik müşteri segmentlerinin, markanın stratejisiyle örtüşen sistematik kırılımlarla ayrıştırılmasıdır.

Bu süreci, hem kurumsal markalar hem de kobiler, kendi iç kaynaklarını kullanarak veya araştırma profesyonellerinden yararlanarak kolaylıkla yönetebilir. Diğer taraftan yenilikçi araştırma çözümleri üreten kurumlarla ortaklıklar kurulabilir. Yerli girişim Uservision gibi insan odaklı içgörü danışmanları, kendi geliştirdiği ve yurt dışı mecralarda yayınlanan metodolojileri ve yine kendi geliştirdiği uzaktan araştırma teknolojileri ile hem kurumların hem de araştırma profesyonellerinin yalnızca birkaç tuşa basarak içgörü elde edebilmelerini sağlıyor.

Tüketicinin sesini anlık olarak duyan profesyoneller ise kendi endüstrilerinde rekabet avantajı yakalıyor. Uservision, İçgörü uzmanlarıyla fikir geliştirmek için corona.user.vision sitesi üzerinden danışmanlık randevusu almaya sizi davet ediyor.

Islak mendil ürünlerini 60’dan fazla ülkeye ihraç eden yerli şirket: Sapro

Özel markalı ıslak mendil üretimi alanında Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan ve Ürünlerini 60’dan fazla ülkeye ihraç eden Türkiye’nin markası Sapro, iç pazarın artan ihtiyacını karşılamak üzere harekete geçti.

Corona Virüs salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini hissettirmeye devam ediyor. Bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan ürünlerin başında ise kişisel hijyen ürünleri geliyor. Kısa sürede, antibakteriyel ıslak havludan cep mendiline dek milyonlarca üretim gerçekleştiren Sapro’nun hedefinde piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vererek virüsle mücadelede etkin bir rol oynamak var.

Mart ayı bölgelere göre ürün dağılım yüzdeleri

  • İç Anadolu: 27%
  • Marmara: 19%
  • Akdeniz: 17%
  • Güneydoğu ve Doğu Anadolu: 17%
  • Ege: 15%
  • Karadeniz: 5%

Sapro, virüsle mücadelede önemli bir rol oynayacak

Üretimlerini gerçekleştirdikleri ıslak ve antibakteriyel mendillerin bugün gelinen noktada virüsle mücadelede önemli bir rol oynadığının altını çizen Sapro Kurucu Ortağı Ceyhun Zincirkıran; “Sağlık Bakanlığı’mızın koronavirüs salgını ortaya çıktığından beri tüm tedbirleri alarak halkımıza ihtiyaç duyulan tüm desteği sağladığına olan inancımız tam. Biz de böylesine zor bir dönemde üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Bu kapsamda tüm üretim kapasitemizi kullanarak 1 ay gibi kısa bir sürede oldukça geniş bir yelpazede yer alan milyonlarca ürünün piyasaya sürülmesini sağladık. Tüm ülkemizi etkileyen bu süreçte bizlere de önemli görevler düşüyor, bu kapsamda hem halkımızın hem de çalışanlarımızın sağlığını koruyacak faaliyetlerimize devam edeceğiz” diyor.

Islak mendil üretimi alanında %40’lık pazar payı ile Türkiye’de sektöre liderlik ettiklerini açıklayan Zincirkıran, “30 yıldır altı kıtaya gerçekleştirdiğimiz ihracatla ıslak mendil ihracatında birinci sırada yer alıyor, yaklaşık 1.000 farklı markaya üretim yapıyoruz. 2019 yılında 2018’e göre %12 büyüme gerçekleştirdik. 2020 hedeflerimiz arasında; ihracatta ilk 200’ün, ISO 500’de ise ilk 400’ün içinde yer almak var” şeklinde sözlerini sürdürdü.

TOGG’un iç ve dış tasarımı Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Hakları Ofisi tarafından tescil edildi

Türkiye’nin yerli otomobili üreten TOGG, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Hakları Ofisi’ne yaptığı tasarım başvuruları için tescil almaya hak kazandı.

Fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait olan araçların tasarımlarının üçüncü şirketler tarafından kopyalanmasını önlemek amaçlı önemli bir adım atıldı

Beş yıl süreyle geçerli olacak tescil haklarıyla birlikte, fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait olan araçların tasarımlarının tamamen ya da kısmen kopyalanması da engellenmiş oluyor.

TOGG mühendisleri ve tasarımcıları tarafından ortaya konan, fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde yüz Türkiye’ye ait doğuştan elektrikli modüler araç platformu üzerine geliştirilmekte olan Türkiye’nin otomobili, tasarım sürecinde önemli bir aşamayı daha tamamlamış oldu.
TOGG’un askı sürecindeki Asya ve Amerika’daki tasarım tescil başvurularının da 2020 yılı içerisinde tamamlanması bekleniyor.

Tasarım, 150 bin saatlik çalışma ile ortaya çıktı

Türkiye’nin Otomobili, TOGG tasarım ve mühendislik ekiplerinin liderliğinde toplam 150 bin saatlik bir çalışma sonunda ortaya çıktı. Tasarım süreci kapsamında Türkiye’den ve dünyadan toplamda 18 tasarım evi, TOGG’un belirlediği 6 farklı kriter ile objektif bir değerlendirmeye alındı. TOGG Tasarım Ekibi yaptığı değerlendirmede en yüksek skoru alan 3 tasarım eviyle sürece devam etme kararı verdi. Türkiye’nin otomobilinin tasarımını belirlemek için geniş kitlelerle yapılan otomobil satın alma davranışları araştırmasındaki bulgular doğrultusunda hazırlanan tasarım kılavuzu bu 3 tasarım eviyle paylaşılarak 2 boyutlu tasarım yarışması süreci başladı.

4 aşamalı olarak kurgulanan tasarım evi yarışması toplamda 6 ay sürdü

Bu süre zarfında 100’ün üzerinde farklı tema değerlendirildi, tüketici araştırmalarında tespit edilen beklentiler tasarım evlerine geribildirim olarak verildi.Süreç tamamlandığında her tasarım evinden gelen bir dış ve bir iç tasarım çalışması geniş kitlelerle klinik çalışmalar yapılarak test edildi. Ortaya çıkan sonuç yine TOGG Tasarım Ekibi tarafından endüstrileşmeye uygunluğu konusunda değerlendirildi. Bu aşamalardan sonra dünyanın en iyilerinden Pininfarina tasarım evi iş ortağı olarak seçildi ve 3 boyutlu tasarım aşamasına geçildi. Türk tüketicilerinin iç görüleri doğrultusunda TOGG Tasarım ekibi ve Pininfarina tasarım evinin ortak çalışmaları sonucunda sadece Türkiye’de değil; dünyanın farklı coğrafyalarında da beğeni ile kabul görecek özgün bir tasarım dili ortaya kondu.

MENA bölgesinde çalışmalarını sürdüren fintech Mamo Pay, 1.5 milyon dolar yatırım aldı

Sade ve kullanışlı olmasıyla kendini öne çıkaracağı düşünülen ödeme uygulaması Mamo Pay, mevcut yatırımcılarından 1.5 milyon dolar yatırım aldı.

Global Founders Capital (GFC), Global Ventures, VentureSouq, MSA Capital, Dubai Angel Investors (DAI), 500 Startups gibi yatırım şirketleri dışında birçok melek yatırımcının da destek verdiği Mamo Pay, eski Google çalışanları Mohammad El Saadi, Asim Janjua ve Imad Gharazeddine tarafından kuruldu. Kuruculardan Asim, Careem’in eski ekip liderlerinden biri.

Mamo Pay, birkaç dokunuşla ve ücretsiz bir şekilde ailenize, arkadaşlarınıza ve işletmelerinize ödeme yapma imkânı sunan bir fintech girişimdir. Para transferi için gerekli olan bilgiler sadece mail adresi ve telefon numarası, böylece kullanıcılar IBAN numarasına bile gerek kalmadan güvenli ve hızlı bir şekilde ödeme işlemlerini gerçekleştirebilecek.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli girişim, bölgesel katılımcıların %87’sinin para transferi konusunda zorlandıklarını fark ederek MENA bölgesinde (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) banka işlemleri ile ilgili zorlukları ortadan kaldırmayı ve sadece işlemleri kolaylaştırmayı değil aynı zamanda bölgeye finansal farkındalık, eğitim ve olgunluk getirmeyi amaçladıklarını da belirtiyorlar.

Mamo Pay ekibinin üstesinden gelmek istediği bir diğer konu, bölgede banka hesapları açamayan düşük gelirli işçilerin neden olduğu nakit tabanlı ekonomiyi teknoloji tabanlı ekonomiye çevirmek. Mamo Pay’ın vizyonu ise para göndermekten, bir restoranda faturayı bölmeye, KOBİ’ler ve girişimciler için ödemeleri hızlandırmaya kadar her şeyi basit hale getirmek. Mamo Pay şu anda Android’de bu yıl piyasaya sürülmek üzere test ediliyor, ardından iOS ve web sürümleri de yer alacak.

Deliveri: Online teslimat hizmeti veren mobil uygulamalar arasında fiyat karşılaştırma servisi

Günümüzde online teslimat uygulamalarının oldukça yaygınlaştığına ve kullandığımız şahit oluyoruz. Değişen alışveriş alışkanlıkları, yeni çıkan mobil veya web uygulamaları, bizi karar verme sürecinde oldukça zorluyor. Markete mi gitsek, online teslimat uygulamasından mı söylesek? veya getir‘den mi söylesek yoksa banabi‘den mi? gibi sorularla bazen karar veremediğimiz oluyor.

Market ürünlerini sipariş verebileceğiniz online teslimat uygulamaları kendi aralarında bazen fiyat bazen kampanya bazen de teslimat süresi rekabetine giriyor. Tabi bu noktada önemli olan: fiyat.

Çiğdem ÖztabakErsan BilikNadir Can KavkasOzan Onur TekRaşit Özdoğlar ve Rıfat Arıcanlı tarafından Aralık 2019’da kurulan yerli girişim Deliveri, bu uygulamalar arasında fiyat, süre, kampanya vb. karşılaştırmalar yaparak sizin sipariş sürecinde karar vermenizi sağlıyor. İlk olarak; Getir, Banabi, istegelsin, Migros Hemen, Migros ve Hepsiexpress’le başlayan girişim, bu uygulamalar arasında almak istediğiniz ürünlerin karşılaştırmasını yaparak, size en uygun olanını bulmanıza yardımcı oluyor.

Deliveri kurucularının bu uygulama ile son zamanlarda insanların ihtiyaç duyduğu girişimlerinden birini hayata geçirdiğini özellikle söylemek isteriz.

Deliveri, kurumsal hayatta yolları kesişmiş, birlikte projelerde çalışmış bir ekipten oluşuyor. Ekibin şu an kurumsal hayat tecrübeleri devam ediyor. Fikrin ilk ortaya çıkmasındaki ilk katkıyı sağlayan Ersan, kurucu ekibi bir araya getirip bu uygulama fikri ile diğer kurucu ortakları ikna ettikten sonra, hep birlikte Deliveri’nin hayata geçirilmesi için kolları sıvıyorlar.

Uygulama, kurucuların tam zamanlı işlerinden kalan boş vakitlerinde -yani evlerinde geçirdikleri zamanlarda- hafta içi akşamları ve hafta sonu tam odaklı slack grubunda tartışarak ortaya çıkarılmış.

Ekipteki her bir kurucunun kendine özel uzmanlık alanı var. Tasarımcı, pazarlama, iş geliştirme, finans ve strateji rolü haricinde herkesin bir de yazılım kökeni var.

Kuruculardan Çiğdem; “Kurumsal hayattan yıllardır birbirini tanıyan insanların olması da işimizi ve iletişimi kolaylaştırdı.” açıklamasını da ayrıca yaptı.

Deliveri uygulaması kullanıcılar tarafından kullanılacak mı, bir kere mi yoksa sürekli mi kullanılacak diye ilk etapta MVP olarak ilerlemiş. Karşılaştırma yaptıkları online market alışverişi pazarında su dikeyini de eklersek 24-25 oyuncu var. Biz en çok kullanılan 6 tanesini ekledik. Şu an, Getir, Banabi, istegelsin, Migros Hemen, Migros ve Hepsiexpress’i hem ürün fiyatları hem de teslimat süreleri açısından karşılaştırıyoruz.

Uygulama hem App Store’da hem de Google Play’de 18 Mart 2020’de yayınlandı. Prototip olarak çıktıkları versiyon, kullanıcılardan aldıkları geri bildirimler ve kullanım alışkanlıkları doğrultusunda şu an sürekli güncelleme yaparak geçiyor. Kurucular iyi bir ilgi gördüğünü özellikle dile getiriyor. Uygulamanın tutundurma oranı günlük (DAU) şu an için yüzde 35’ler seviyesinde olduğu söyleniyor.

Girişiminizi rakiplerinden ayıran özellik nedir? 

Kuruculardan Çiğdem; “Deliveri’nin kendi dikeyinde şu an bir rakibi bulunmuyor. Online market uygulamaları ülkemizde hızlı büyüyen bir sektör. Dolayısıyla bir çok oyuncu bu sektöre girmeye başladı, oyuncular arttı. Getir ile başlayan bu girişim, yakın zamanda diğer oyunculara sıçradı. Şu an hem market hem de su dikeyinde yaklaşık 25-26 adet oyuncu var. Yerel girişimleri de ekleyince bu sayı artıyor. Bu sektörün hedef kitlesi de bu seçenekler arasında karar vermede zorlanmaya başlamıştı. Biz MVP için en çok kullanılan 6 oyuncuyu karşılaştırmaya başladık. Hatta Glovo’yu da eklemiştik listeye ancak onlar pazarı terk edince uygulamadan çıkardık.

Özellikle ürünlerin fiyatları, sağlayıcılar arasında değişkendi. Teslimat süreleri de ihtiyaca yönelik olarak önemliydi. Biz deliveri ile kullanıcının bu seçenekler arasından kendi ihtiyacına en uygun market servis sağlayıcısını bularak tasarruf etmesini sağlıyoruz. Değer önerimiz çok net; tasarruf etmeni istiyoruz. deliveri online market alışverişinin kimden daha hızlı geleceğini sana söyler, böylece zamandan tasarruf edersin, ya da aradığın ürünün en düşük fiyatla sağlayanı bularak bütçenden tasarruf edersin.” dedi.

Girişimin hedefleri

Kurucular, girişimin hedefleriyle ilgili yaptığı ortak açıklamada; “Şu anda globalde fizibilite aşamasındayız. İspanya, Fransa, Almanya ve Avusturya pazarlarını inceliyoruz. Bir “deliveri – global” indeksi üzerinde çalışıyoruz. Global’de ilk hangi ülke deliveri için en uygun hedef olmalı sorusunun cevabını vermek için bir metodolojiye ihtiyacımız var. Şu anda online market alışverişi pazarında ürünün ayağına hızlıca gelmesi anlamında Türkiye en ideal ve rekabet anlamında da en hareketli pazar. Dolayısı ile çok doğru bir yerde olduğumuzu düşünüyoruz.” dediler.

Biz de girişimi artık yakından takip ediyoruz. Yeni gelişmeler oldukça sizlerle paylaşacağız.