Ana Sayfa Blog Sayfa 712

Bayer, G4A Turkey’e seçtiği girişimlerden Albert Health’in telesağlık uygulamasına fon sağladı

Türkiye’deki girişim hızlandırma programları ve kuluçka merkezlerinin girişimlere sunduğu desteklere ara ara yer vermeye devam ediyoruz.

Bayer, G4A Turkey Girişim Hızlandırma Programı kapsamında sağlık odaklı girişim Albert Health‘e, geliştirmiş olduğu Albert Sağlık Asistanı uygulaması için finansal sponsorluk sağladı. Albert Sağlık Asistanı uygulamasını indiren ve randevu oluşturan ilk 1.000 kadın ücretsiz olarak uygulama üzerinden hekimlerle uzaktan görüşebilecek.

Bayer, bu yıl G4A Turkey Girişim Hızlandırma Programı’na seçilen girişimler arasında yer alan Albert Health’e finansal sponsorluk yolu ile ek fon sağladı. Bayer Kadın Sağlığı, küresel pandemi nedeniyle hastaneye gidemeyen kadınlara telesağlık konusunda yenilikçi bir dijital çözüm sunan Albert Health Sağlık Asistanı uygulamasına da bu kapsamda destek veriyor.

Pandemi döneminde yaşanan hızlı dijitalleşme ile birlikte hekimler ve hastalar uzaktan sağlık hizmetlerine yani “telesağlık” uygulamalarına yönelmeye başladı. “Telesağlık” ile hastalar uzaktan, sesli veya görüntülü sohbet yoluyla hekimler ile görüşebiliyor. Sağlık durumlarıyla ilgili danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyan hastalar, telesağlık hizmeti sayesinde gerekli durumlarda sağlık kuruluşlarına yönlendiriliyor.

1.000 kadın uzman doktorlarla uzaktan ücretsiz görüşebilecek

Bayer’in finansal sponsorluk yaptığı Albert Health’in Sağlık Asistanı uygulaması üzerinden Türkiye’deki 1.000 kadın ücretsiz olarak kadın doğum hekimleriyle uzaktan görüşebilecek.

Sağlık Asistanı Albert, kronik hastalara tedavilerini yönetmelerinde yardımcı olurken, aynı zamanda kullanıcılarına diledikleri zaman doktorlarla görüntülü görüşme olanağı da sağlıyor. Sesli komut özelliği sayesinde kullanıcılar Albert ile konuşarak kendilerine ilaç hatırlatması kurabiliyor, kan şekeri, tansiyon gibi ölçümlerini kaydedebiliyor ve tedavileri ile ilgili notlarını tutabiliyor. Tedavi takibinin önemli olduğu alanlarda ise uygulama üzerinden doktorların özel tedavi takibi programlarına dahil olabiliyorlar. Albert ile kullanıcılar, alanlarında deneyimli sağlık profesyonelleri ile görüntülü görüşerek sağlık sorunlarını danışabiliyor ve arzu ettiklerinde ikinci bir görüş alabiliyor.

Albert Health, sağlık alanında dijital çözümler geliştiren bir girişimdir. Merkezi İngiltere’de bulunan ve 2018 yılında Türkiye’de ekosisteme dahil olan Albert Health, kişisel sağlık asistanı ve telesağlık alanındaki uygulamaları ile sağlık profesyonellerine ve hastalara, tedavilerini ve kişisel yaşamlarını kolaylaştıracak dijital çözümler üretmektedir.

McKinsey: Pandemi sürecinde toplumsal sağlığı ve ekonomiyi aynı anda korumak mümkün

Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, COVID-19 sürecinde belirsizlikleri bertaraf edecek ve hızlı aksiyonlar alınmasını sağlayacak stratejiler belirlenmesinin kritik önem taşıdığını belirtiyor.

Şirketin yapmış olduğu araştırmalar, COVID-19’un son 35 yılda yaşanan en yüksek belirsizlik seviyesini yarattığını ve bunun toplumsal güvenin ve ekonomik iyileşmenin sağlanmasının önündeki en büyük engel olduğunu gösteriyor.

Şimdiye dek alınan önlemler sayesinde koronavirüsün yayılımı dünyanın büyük bir bölümünde sınırlandı. Aynı zamanda hükümetlerin ve merkez bankalarının müdahaleleri sayesinde küresel salgının ekonomik etkileri yumuşatıldı. Ancak tüm bunlara rağmen ekonomik daralmalar tüm dünyada hissediliyor. McKinsey araştırmalarına göre, yılın ikinci çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin GSYİH’sinde yüzde 8-13 arasında düşüş yaşanabilir. Sağlık ve kamu otoritelerinin görüşlerine dayanarak 9 farklı senaryo hazırlayan McKinsey, en ılımlı senaryoda dahi küresel GSYİH’de 2019 yılına göre 4-5 trilyon Dolar düşüş gerçekleşebileceğini öngörüyor.

COVID-19 küresel salgınının toplum sağlığı ile birlikte tehdit ettiği ekonomi ve istihdamı güçlendirmek ise belirsizlikleri hızlıca ortadan kaldıracak stratejik aksiyonlara bağlı. Bu kapsamda McKinsey, ülkelerin şimdiye dek izledikleri 3 temel yolu analiz etti.

Hareketliliği dengelemek: Bu yolu benimseyen liderler, sokağa çıkma kısıtlamalarını kademeli olarak kaldırarak sağlık sistemlerinin kapasitesi ölçüsünde COVID-19 vakalarını kontrol altında tutmayı hedefliyor. Ancak bu yöntem, virüsün nüksetmesi durumuna karşı tam bir koruma sağlamıyor. Örneğin, Almanya’da sokağa çıkma kısıtlamalarının yumuşatılmasıyla birlikte bulaşıcılık oranları yükseldi ve ülkede ikinci dalga salgın yaşanma riskinden bahsediliyor. Bu yöntemin oluşturduğu bir diğer risk ise toplum genelinde güvenin tesis edilememesi. Virüsün nüksetme olasılığı ve belirsizlikler bu güveni sarsarken ekonomik iyileşme de ihtiyaç duyulan hızda gerçekleşemiyor. Bu yolu benimseyen ülkelerde güveni oluşturabilecek temel faktör, virüse karşı bir aşının bulunması ancak bunun ne zaman gerçekleşeceği ise en büyük belirsizliklerden biri.

Sıfıra-yakın virüs: Bu yöntemi tercih eden ülkeler geniş çaplı sokağa çıkma yasakları yerine önlem paketleri ile virüs yayılımını engellemeyi amaçlıyor. Önlemler yerel ihtiyaçlara göre farklılık göstermekle birlikte temelde geniş katılımlı etkinliklerin yasaklanması, maske kullanımı, test ve vaka takibi, enfeksiyon durumlarında karantina, fiziksel izolasyon, ülke sınırlarının kontrolü, iş yerlerinde ve toplu taşımada yeni protokollerin uygulanmasını kapsıyor. Bu uygulamaların ve ekonomik iyileşme paketlerinin net bir şekilde kamu ile paylaşılması, sürece dair belirsizliklerin çok daha hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlıyor. Tüketiciler ve iş dünyası liderleri nezdinde oluşturulan güven ortamı sayesinde iyileşme süreci hızlandırılmış oluyor. Virüsün yayılımının durduğu bölgelerde ise yavaş yavaş önlem paketleri uygulamadan kaldırılıyor.

Geçiş aksiyonları: Bu yolu tercih eden ülkeler, ‘sıfıra-yakın virüs’ yolu için hazırlık aşamasındalar. Gerekli önlem paketlerini ve uygulamaları hayata geçirebilmek için zamana ve finansal kaynaklara ihtiyaç duyuyorlar. Bunun başlıca nedenleri yeterli test ya da maske gibi kişisel ekipman kapasiteleri olmaması ya da sınırlarında yeterli kontrolü henüz oluşturamamış olmaları.

Yeni davranış alışkanlıkları, toplum sağlığı ve refahını güvence altına alabilir

McKinsey’nin yapmış olduğu analizler, toplumsal güveni ve ekonomik iyileşmeyi en hızlı şekilde sağlayacak yöntemin ‘sıfıra-yakın virüs’ uygulaması olduğunu ortaya koyuyor. Bu kapsamda şirket danışmanları, COVID-19 sürecinde bütüncül bir iyileşme için fiziksel izolasyonu sağlayacak, aynı zamanda ekonomik hareketliliği mümkün kılacak uygulamalargeliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Her bir ülkenin kültürü ve sosyal normları doğrultusunda yeni davranış politikalarının geliştirilmesi mümkün. Bu politikalar, küresel salgın şartlarında fiziksel izolasyon ve aynı zamanda ekonomik hareketliliğin ne şekilde sağlanabileceğine dair birer rehber vazifesi görecek. Halihazırda belirli alanlarda uygulanmaya başlanan ve başarısı kanıtlanan yöntemler farklı alanlara taşınarak sağlığı riske etmeden işlerin devamlılığı sağlanacak. Örneğin; sağlık personelinin aldığı sıkı önlemler ve uyduğu kurallar süpermarket çalışanları için de geçerli olabilir. Öte yandan bugün Çin’de yüksek teknolojiye sahip fabrikalarda her bir çalışan koronavirüs testinden geçiyor, aynı yöntem bir havalimanında tüm personel ve yolcular için uygulanabilir ve böylece güvenli bir şekilde hava yolculukları yeniden başlatılabilir.

Bu politikalar aynı zamanda fiziksel izolasyonun genel bir uygulama yerine lokasyon, yaş, sağlık durumu gibi koşullara göre uyarlandığı, gerçek zamanlı verilere göre değişen, canlı bir yapıya kavuşmasını da sağlayabilir. Modern teknolojiler ve veri analitiği kullanılarak şekillendirilecek fiziksel izolasyon, belirli lokasyonlarda ve nüfusun belirli bölümlerinde sosyal ve ekonomik hareketliliği sağlayabilir. Örneğin; Hong Kong hükümeti, ülkeye yeni giriş yapan ve semptom göstermeyen vatandaşlarına evlerinde karantinaya alınmalarını zorunlu kılıyor ve bu grubun hareketliliğini dijital bir kol bandı ile takip ediyor. Kişisel korunma ekipmanları ve testlerin yaygınlaştırılması ile birlikte bir yandan salgının kontrol altına alınması bir yandan da insanların belirli bir düzeyde hareketlilik kazanması mümkün oluyor.

Ancak bu politikalar, toplumun tüm kesimleri tarafından sıkı bir şekilde uygulanmasıyla yarar sağlayabilir. Bu da nüfusun bir kısmının toplumun sağlığı ve refahı için kişisel özgürlüklerini kısıtlamaya gönüllü olmaları anlamını taşıyor. Bu noktada McKinsey uzmanları, her bir ülkenin toplum tarafından kabul görecek kuralları tasarlaması gerektiğini belirtiyor. Bu kurallar ise herkesin aynı anda ve aynı şekilde fiziksel izolasyon uygulamasının getirdiği toplumsal ve ekonomik yük göz önüne alınarak, daha etkin bir izolasyonun nasıl yapılabileceği sorusu çerçevesinde geliştirilmeli. Aynı zamanda modern teknolojilerin gücünden yararlanılmalı ve bu kuralların hayati öneminin bilincinde olunarak sıkı bir şekilde uygulanmalı.

LetSign: Tüm e-imza ve mobil imzalı süreçlerinizi tek bir platforma toplayan yerli çözüm

Agito Insurtech PartnerHUB bünyesindeki LetSign, imza gerektiren dokümanların, paraf ve imza yetkilileri arasında dijital ortamda otomatik olarak dolaştırılmasını, elektronik veya mobil imza ile imzalanmasına ya da paraflanmasına imkan sağlar. LetSign ile imzalı dokümanlar hedef sistemlere otomatik aktarılır.

İstenilen zamanda ve mekânda kullanılabilen LetSign, imza ve onay işlemlerinin yoğun olduğu sektörlerde tercih ediliyor. 

  • Banka talimatları, sözleşmeler, sigorta formları, satış kontratları, acente ağı iletişim süreçleri başta olmak üzere pek çok alanda kullanılır.
  • İnternet bağlantısı bulunan her yerde imza süreçlerinin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar.
  • Doküman üzerinde karşılıklı yorum yapılabilir.
  • İmzalanacak dokümana ek doküman eklenebilir.
  • İmzalama işlemi saniyeler içinde gerçekleşir.
  • Kurum dışı kullanıcılar da sürece dahil edilebilir.
  • Kurum dışındaki kişiler imza sürecine dahil ediliyor.

LetSign aynı zamanda kurum içi imzalanan bir dokümanın kurum dışı (acente vb) kişilere dağıtılmasına ve teslim onayı alınmasına olanak tanır. Üstelik imzası talep edilen kurum dışı kişinin LetSign paketi satın alması zorunlu değildir. İmza atabilmek için dokümanın bilgisayara indirilmesi ve başka bir imzalama aracına sahip olması da gerekmez.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! girişimcilik programının 2020 yarı final videosu ilk kez egirişim’de

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Girişimcilik Programı’nın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen çevrimiçi yarı finali yayınlandı. İlk defa bu dönem çevrimiçi olarak gerçekleştirilen yarı finalde 2020 döneminin 5 finalist ekibi belirlendi.

2020 döneminde TÜSİAD üyesi iş insanları ve uzmanlar ile yaklaşık üç ay boyunca girişimleri üzerine birebir çalışma fırsatı bulan 12 ekibin iş planı sunumları yaptığı yar finalde jüri görevini TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi & Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkanı İrem Oral Kayacık, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi & Küresel İlişkiler ve AB Yuvarlak Masa Başkanı Can Yücaoğlu, GittiGidiyor Genel Müdürü ve TÜSİAD Dijital Dönüşüm Yuvarlak Masa Başkan Yardımcısı Öget Kantarcı, UBS AG Türkiye Temsilcisi Yeşim Sümerkan Toraman ve Vestel Ventures Genel Müdürü Metin Salt üstlendi.

Yerli girişim DigiME, 15 milyon TL değerleme ile 3.8 milyon TL yatırım aldı

Geliştirdiği özel algoritmalar ile yüksek hassasiyetli üç boyutlu vücut analizinin mobil cihazlarda yapılmasını sağlayan girişim DigiME, ikinci turda Tarvenn liderliğinde 15 Milyon TL değerleme ile 3.8 Milyon TL yatırım aldı.

Tarvenn’in 1.6 Milyon TL ile liderlik ettiği yatırım turuna; Milli basketbolcu Sinan Güler, değerli iş insanları İlter Terzioğlu, Yüksel Açık, Naser Alim, Tolunay Yıldız ve Belkıs Kuşçulu Özer, Keiretsu Forum melek yatırımcılarından Figen Korun, Davut Kohen ve Mustafa Bağcı, Türkiye’nin ilk ve tek spor odaklı girişim fonu olan two.zero Ventures ve TÜGİAD bünyesinde faaliyet gösteren GirişimTürk fonu katıldı.

DigiME, yeni yatırım ile global pazardaki açılımını devam ettirerek sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı hedefliyor.

İlk yatırımını 2018 Temmuz ayında Tarvenn’den alarak yola çıkan DigiME, geliştirmiş olduğu üç boyutlu vücut analizi yazılımı ile yüksek hassasiyetli sağlık teknolojisi çözümleri sunmaktadır. Postür Analizi, Vücut Analizi ve Hareket Analizi modülleriyle 1 yıldan kısa sürede 9 ülke ve 14 farklı şehirde müşteri kazanmayı başaran DigiME, aldığı yatırım ile sağlık teknolojileri alanındaki lider Büyük Veri (Big Data) şirketlerinden biri olmayı amaçlıyor. Halihazırda Fransa, Ukrayna, Almanya, İtalya, Türkiye, İsviçre, Azerbaycan, Brezilya ve İngiltere gibi ülkelerde satış yapmış olan DigiME, bu yatırım turu ile global pazardaki açılımını devam ettirmeyi planlıyor.

Dünyadaki tek taşınabilir yüksek hassasiyetli vücut analizi çözümü

Tüm vücudu saniyeler içinde üç boyutlu bir şekilde tarayarak vücut yağ oranı, günlük kalori ihtiyacı, bazal metabolizma hızı, ideal kilo, kas oranı, postür bozuklukları ve hareket analizi yapan girişim, sunduğu raporlar ile kişisel vücut verilerinin takip edilmesini ve yapay zekâ destekli tavsiyeler verilmesini sağlıyor. Akademik olarak onaylanmış algoritmaları ve postür analizi çözümleri ile vücut ve duruş bozukluklarının milimetrik olarak tespit edilebilmesine imkan veren DigiME girişimi, taşınabilir çözümleri ile de birçok farklı alanda kolaylıkla kullanılabiliyor.

DigiNutrition, DigiSports, DigiClinic, DigiKids, DigiMotion, DigiSize gibi farklı çözümler ile spor merkezlerinden kliniklere, diyetisyenlerden profesyonel spor kulüplere kadar geniş bir pazara hitap eden girişim, dünyadaki tek yüksek hassasiyetli taşınabilir üç boyutlu vücut tarama çözümü olarak rakiplerinden ayrılıyor.
Global pazarda büyümeye devam

DigiME kurucusu Derya Kavarna, “İlk günden itibaren global bir vizyonla yola çıktık ve kısa sürede 9 ülkede müşteriler edindik. Bu turda aldığımız yatırım ile global pazardaki büyümemizi devam ettirmeyi planlıyoruz. Vizyonumuza ve ekibimize inanan bütün yatırımcılara, özellikle bizi ilk günden itibaren her konuda destekleyen, ilham veren, gece gündüz yanımızda olan Tarvenn Ventures ekibine ve Mustafa Kopuk’a gönülden teşekkür ediyoruz.” dedi.

Beautico: Güzellik profesyonellerini ve kuaförleri bulunduğunuz yere çağıran girişim

Yerli girişim Beautico, güzellik profesyonellerini ya da kuaförleri bulunduğunuz yere çağırmanıza aracılık eden bir pazar yeri platformudur. Mobil uygulama üzerinden, seçtiğiniz uzman ile eşleşerek evinizde veya iş yerinizde hizmet alabiliyorsunuz.

Uygulamayı App Store veya Google Play‘den indirebilirsiniz.

Kerem Arseven ve Polina Chursanova tarafından Ağustos 2019’da İstanbul’da kurulan girişim, toplamda 6 kişilik bir ekipten oluşuyor ve şu an ödeyen müşterileri var. B2C iş modeli ile çalışmalarını sürdürüyor.

Fikirden girişime dönüş sürecini anlatan Kerem: “Türkiye’de güzellik sektörü her yıl yüzde 10-15 oranında büyüyen ve 2020 itibariyle 10 milyar dolar hacminde bir pazar. Ancak geleneksel şekilde ilerlemeye devam ediyor. Beautico ile daha yenilikçi ve kolay bir çözüm sunmak istedık ve yaklaşık 1 senelik geliştirme süreci sonunda hizmet vermeye başladık.” dedi.

Kurucular: Kerem Arseven ve Polina Chursanova

Şuan için İstanbul’da hizmet veren Beautico, yakın zamanda Türkiye’deki diğer şehirlerde de faaliyet vermeye başlayacak. Globalde belirlenen 1 veya 2 ülkeye de 2021 sonunda açılmayı planlıyor.

Girişimin özellikle çalışan kadınlar, anneler, engelli ve yaşlılar özelinde bir hedef kitlesi var. Bu yüzden sadece güzellik değil tüm kişisel bakım ihtiyaçlarını platformda sunmak istiyor.

Inveon ile SimilarWeb, İsviçre Eticaret ve Dijital Derneği’ne eticaret raporu hazırladı

Inveon ve SimilarWeb, pandemi döneminde, İsviçre’deki e-ticaret sektörüne yönelik bir araştırma raporu yayınladı. İsviçre E-Ticaret ve Dijital Derneği (NetComm Suisse) ile ortaklaşa hazırlanan raporda, İsviçre halkının Covid-19 döneminde sergilemiş olduğu alışveriş davranışları dikkat çekiyor.

Perakende ve tüketici ürünleri firmalarına kurumsal dijital ticaret çözümleri sunan Inveon ve web analizi alanında dünyaca ünlü bir marka olan SimilarWeb, Covid-19 döneminde İsviçre’deki e-ticaret sektörüne yönelik rapor hazırladı.

Ocak 2020’den Nisan 2020’ye kadar İsviçre e-ticaret sektöründeki web sitesi trafiğini analiz eden Inveon ve SimilarWeb, ülkedeki internet trafiğine yönelik değişimleri analiz etti. Gıda, turizm, moda, lüks, güzellik ve kozmetik, tüketici elektroniği, ev ve bahçe endüstrileri hakkında derinlemesine bilgi sunan rapor, Covid-19’un sosyal mesafe önlemlerini artırdığı dönemde, işletmelerin e-ticaret üzerinden insanların yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağladığını gözler önüne serdi.

İsviçre E-Ticaret ve Dijital Derneği (NetComm Suisse) ile ortaklaşa hazırlanan rapor, İsviçre e-ticaretine ışık tutarken, aynı zamanda sektörün önemli markalarına da sunuldu. Inveon ve SimilarWeb, İsviçre’deki perakende ve tüketici ürünleri sektörüne, e-ticaretin karar vericilerine önemli veriler sağlarken, rapor markaların Covid-19 döneminde yaşadığı dönüşüme de ışık tutuyor.

Şubat ve Mart aylarındaki web site sitesi trafiğinde büyük bir artış yaşandı

Covid-19 pandemisi ile birlikte evden çıkamayan İsviçre halkının, Şubat ve Mart ayları arasında internet trafiğinde yaklaşık %16’lık bir artış oldu. Koronavirüsün en yaygın olduğu dönemde İsviçre halkı web siteleri üzerinden virüs hakkında bilgi toplarken “’corona schweiz” (korona İsviçre) terimi Ocak ayına oranla Şubat ayında %14.559 büyüme gösterdi. Rapora göre, Mart ayında halk sağlığı kurumlar ile haber web sitelerinin trafikleri zirveye ulaşırken en çok, gıda, güzellik ve kozmetik, tüketici elektroniği, ev ve bahçe e-ticaret kategorileri için web sitesi trafiğinde artış oldu.

TV ve film platformlarındaki artış dikkat çekti

Koronavirüs ile birlikte insanların ihtiyaçlarında öncelikler değişirken, seyahat kısıtlamalarından dolayı, seyahat ve turizm için web sitesi trafiğinde yaşanan düşüş dikkat çekti. Moda ve hazır giyim ile lüks ve mücevherat için web sitesi trafiği Şubat ve Mart aylarında düşüş gösterirken, Nisan ayında aynı kategorilerde yükselmeler oldu. Rapora göre; Şubat ve Mart aylarında TV ve film platformlarında büyük artış yaşanırken, yaklaşık 50 milyon kullanıcı bu platformları takip etti. Sosyal izolasyondan dolayı dışarı çıkamayan İsviçre halkı, sosyal ağlarda zaman geçirdi. Sosyal medya ağlarında trafik 44 milyona kadar artış gösterdi.

fastPay uygulaması ile Migros ve Macrocenter’dan temassız ödeme yapabileceksiniz

fastPay, Türkiye’de perakende sektörünün önde gelen süpermarket zincirlerinden Migros ve Macrocenter alışverişlerinde cep telefonundan temassız ödeme kolaylığı sağlayan iş birliği gerçekleştirdi.

Yılsonuna kadar sürecek kampanyada fastPay kullanıcıları Migros ve Macrocenter’larda yapacakları alışverişlerde, ‘İşyeri Ödemesi Yap’ bölümünden veya telefonu yan çevirerek üretecekleri kare kodla hızlı, sağlıklı, masrafsız ve güvenli ödeme yapabilecekler.

Buna göre DenizBank müşterisi olsun olmasın herkesin faydalanabileceği fastPay ile cüzdan taşıma derdi olmadan, nakit para ya da karta temas etmeden, ‘İşyeri Ödemesi Yap’ bölümünden veya telefonunu yan çevirip, ekranda çıkan QR kodu (Kare Kod) okutarak Migros ve Macrocenter mağazalarında ödeme yapmak mümkün olacak. Ek olarak fastPay ile yapılacak ilk ödemede 10 TL değerinde bakiye müşteriye iade edilecek. Kampanya yılsonuna kadar devam edecek.

DenizBank müşterisi olsun olmasın herkese açık bir platform olarak hizmet sunan fastPay’de, kullanıcılar tüm bankalara ait kredi kartlarını ve banka kartlarını kullanarak hızlıca dijital oyun kodları satın alabiliyor, hiçbir ek masraf ödemeden istanbulkart ve Kentkart ulaşım kartlarına diledikleri yerde ve zamanda kolayca yükleme yapabiliyor, faturalarını ve site aidatlarını ödeyebiliyor. Kullanıcılar ayrıca Migros mağazalarında paraya ya da karta temas etmeden,‘İşyeri Ödemesi Yap’ bölümünden veya telefonlarını yan çevirerek üretecekleri kare kodla hızlı, masrafsız ve güvenli ödeme yapabiliyor. Türkiye’nin ilk nakitsiz stadyumunu hayata geçiren, anlaşmalı iş yerleri ve e-ticaret ödemelerinde de hayatı kolaylaştıran fastPay, cepten cebe 7/24 ücretsiz para gönderme ve ATM’den kartsız para çekebilme özellikleri de sunuyor.

Yerli girişim Robomotion, ilk turda 5 milyon TL değerleme ile 500 bin TL yatırım aldı

Sizlere geçtiğimiz hafta paylaştığımız, bilgisayar kullanıcılarının sürekli tekrarladığı ve hataya açık işlemlerini onların yerine yapan yazılım robotları platformu Robomotion, ilk yatırım turunda Koray Bahar, Ahmet Bilgen ve Arman Eker‘den 5 milyon TL değerleme ile 500 bin TL yatırım aldığını egirişim üzerinden duyurdu.

Mart 2018’de Faik Uygur ve Osman Mollahamut tarafından İstanbul‘da kurulan Robomotion, aldığı bu yatırımı, toplamda 2 kurucu ve 2 geliştirici olmak üzere 4 kişi oldukları ekibini büyütmek ve teknolojisini geliştirmek için kullanacakmış.

Ayrıca girişimin CEO’su Faik Uygur: “Doküman, video ve sosyal medya tarafında eksik içeriklerimizin geliştirilmesi, RPA geliştirici topluluğu oluşturma ve satış ekibimizi kurmak için kullanacağız.” dedi.

Robomotion kurucuları: Osman Mollahamut ve Faik Uygur

Yatırımla ilgili egirişim’e açıklama yapan Figopara kurucu ortağı Koray Bahar, “Ekiple tanıştığımız ilk günden beri yakından takip ediyorıum. Çok yetenekli bir ekip. RPA pazarı Türkiye ve dünyada çok hızlı büyüyor. Robomotion’ın hedeflediği segment ve teknolojisi ile fark yarattığını düşünüyorum. Bu nedenle yatırım yapmaya karar verdim.” dedi.

Ahmet Bilgen ise “Yazılım sürecinin önemli aşamalarından biri farklı sistemlerin doğal iş akışı sürecinde bütünleşik çalışabilmesidir. diğer bir aşaması ise yazılım yaşam döngüsünde sürecin ciddi bir test sürecine tabi tutulmasıdır. İşte Robomotion bu ve benzeri süreçleri bulut tabanlı ve çok yalın gerçekleştirebilen dünyadaki nadir platformlardan biridir. Büyük başarılara imza atacağından çok eminim. Bu yatırım turunun şirketi hedeflerine yaklaştırması için turbo etkisi yapmasını diliyorum.” dedi.

Diğer yatırımcı Arman Eker ise; “Teknoloji geliştikçe manuel süreçler gittikçe farklı teknolojik çözümlerle yer değişiyor. Birçok farklı işi yavaş yavaş insan gücü gerektirmeden otomatikleştirebiliyoruz ve bu ivme hızlanmaya devam edecek. Korona ile beraber de dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz. Robomotion bu alanda gelişmiş çözümü ile ciddi bir değer yaratabileceğine inanıyorum. Ekip çok yetkin ve bu alanda ciddi Bilgi sahibi. Hem Türkiye’de hem de yurtdışına kendi çözümlerini yayabileceklerini inanıyorum.” dedi.

Bu haber egirişim tarafından üretilmiştir. Kaynak göstermeden kullanılamaz.

Yerli girişim Invidyo, yeni turda ScaleX ve Growth Circuit’tan 2.6 milyon TL yatırım aldı

Bebekleri video ile izleme çözümü sunan Invidyo, ScaleX’in liderliğinde ve Growth Circuit’in katıldığı turda 2.6 milyon TL yatırım aldığını egirişim üzerinden duyurdu.

Yüz tanıma teknolojisini yapay zeka (AI) ile destekleyerek dünya çapında önemli bir tüketici kitlesine ulaşan şirket, gelirlerinin çoğunu Kuzey Amerika’daki satışlarından elde ediyor.
Yatırım sonrası hedefler hakkında ilgili bilgi veren Scalex Kurucusu Dilek Dayınlarlı‘dan aldığımız bilgiye göre, “Bizleri oldukça heyecanlandıran, önemli pazarlarda şimdiden kendini kabul ettiren Invidyo ekibine ve markasına çok güveniyoruz. Bu yatırımla birlikte küresel alanda büyümenin hız kazanmasını bekliyoruz” dedi.

Akıllı algoritmalar fark yaratıyor

Yapay zeka temelli görüntü işleme teknolojileri kullanarak özellikle evde bakım hizmeti alan hasta, yaşlı veya çocuklara verilen bakım hizmetinin kalitesini otomatik olarak ölçen Invidyo, evde herhangi bir sorun olup olmadığını anne babaların görüntüleri izlemesine gerek kalmadan otomatik olarak tespit ediyor.

Kamera, bebeğin ağladığı anları otomatik olarak bulup kaydediyor. Yüz tanıma teknolojisi sayesinde anne baba evde yokken eve bakıcı hariç yabancı biri gelirse alarm veriyor. Bebeğin yüzünü tanıyor ve bebeğin güldüğü anları otomatik olarak tespit ederek yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını çekiyor. Günün önemli anlarını içeren 2 dakikalık günün özetini oluşturuyor.

Tüm bu algoritmaları geliştiren şirket, ortalama yüzde 90’ın üzerinde başarı oranıyla dünya çapındaki rakiplerinin bir adım önüne çıkabiliyor.

Invidyo, Özgür Deniz Önür, Yağız Yaşaroğlu ve Ekin Dino ortaklığında Ankara ODTÜ Teknokent’te kuruldu. Innogate Uluslararası Hızlandırma Programı’nda da yer alan şirket, bu yatırım sayesinde özellikle dış pazarda payını hızla arttırmayı hedefliyor.