Ana Sayfa Blog Sayfa 625

Londra merkezli fintech girişim Meniga, 10 milyon Euro yatırım aldı

Bankalara dijital bankacılık teknolojisi sağlayan Londra merkezli fintech girişim Meniga, yeni turda 10 milyon Euro ek yatırım aldı.

Yeni yatırım turu Velocity Capital ve Frumtak Ventures tarafından yönetiliyor. Yatırımcılar arasında Industrifonden, Birleşik Krallık Hükümeti’nin Gelecek Fonu ve mevcut müşterilerden UniCredit, Swedbank, Groupe BPCE ve Íslandsbanki de katılıyor. Meniga, sağlanan fonu Ar-Ge alanına yatırım yapmak , fintech satış ve servis ekiplerini güçlendirmek ve yeşil bankacılık ürünlerinin daha fazla geliştirilmesi için kullanılacağını söylüyor.

Merkezi Londra’da bulunan ancak Reykjavik, Stockholm, Varşova, Singapur ve Barselona’da ofisleri bulunan Meniga’nın dijital bankacılık çözümleri, bankaların ve diğer finans teknoloji firmalarının online ve mobil tekliflerinde geliştirmeler yapmak için kişisel finans verilerini kullanmasına yardımcı oluyor.

Girişimin ürünleri, bir bankanın eski teknoloji altyapısı ile modern bir API arasında köprüler kuran ve tüketici dostu dijital bankacılık deneyimleri oluşturmayı sağlayan yazılımları içeriyor. Ürün paketleri, veri toplama teknolojilerini, kişisel ve profesyonel finans yönetimi çözümlerini, geri ödeme ödül programlarını ve işleme dayalı karbon verilerini kapsıyor.

Meniga, geçtiğimiz yıl dijital bankacılık ürün ve hizmetlerine olan talepte önemli bir artış yaşadığını belirtti. Girişimin 17 ülkede toplam 18 dijital bankacılık çözümü sunduğu biliniyor. Bankaların, sürdürülebilirliğe ve iklim değişikliğiyle mücadele ihtiyacına giderek daha fazla önem veren bir nesil müşterinin ilgisini çekme ve elde tutma ihtiyacı girişimin çözüm önerilerine olan talebi de artırıyor. Girişimin ilgi odağı olan ve yeşil bankacılık için sunduğu Carbon Insight olarak adlandırılan çözüm, finansal verileri kullanarak mobil bankacılık müşterilerinin karbon ayak izlerini takip edebilir ve azaltmak için danışmanlık hizmeti sunar. Carbon Insight, kullanıcıların bireysel işlemleri doğrultusunda karbon ayak izini takip etmesini, genel karbon ayak izini ve harcama kategorilerine göre ayrıntılı karbon ayak izini diğer kullanıcılarınki ile karşılaştırmasını sağlar.

Çağrı merkezi alanında faaliyet gösteren Webhelp, saha hizmetleri şirketi Teknofix’i satın aldı

Avrupa’nın lider çağrı merkezi şirketlerinden Webhelp, son 5 yılda hızlı bir büyüme gösteren saha hizmetleri şirketi Teknofix’i satın aldı.

2020 yılı sonunda tamamlanan bu stratejik satın alma ile Webhelp, Teknofix hisselerinin yüzde 100’üne sahip olurken, geniş hizmet portföyüne saha hizmetlerini de ekledi. “Yerinde hizmet” için atılan bu adımla, iş ortaklarına uçtan uca müşteri yönetimi çözümlerinin sağlanması amaçlanıyor. Geliştirilecek yeni çözümler ile sahada satış, teslimat, kurulum, teknik destek, yüz yüze müşteri hizmetleri gibi farklı çalışma modellerini hizmet portföyüne katacak.

Hızla büyüyen teknoloji şirketi

2011 yılından bugüne Türkiye’nin 81 ilinde faaliyet gösteren Teknofix, son 5 yıldır hızlı büyüme grafiğini sürdürüyor. Bu yıl üst üste dördüncü kez Deloitte Fast 50 listesinde yer alan saha hizmetleri sektörünün lider şirketi Teknofix, 1.200 çalışanı ile ayda 150 binden fazla haneye yerinde kurulum ve teknik destek hizmetleri sağlıyor.

Amaç, iş ortaklarına katkıyı artırmak

Gerçekleştirdikleri stratejik satın alma ile ilgili değerlendirmede bulunan Webhelp Türkiye CEO’su Metin Tarakçı, “Sektörünün lideri olan Teknofix, bugüne kadar toplam 3.7 milyon hane ziyareti gerçekleştirdi. İnanıyoruz ki, Webhelp çatısı altında Teknofix çok daha farklı rekorlara koşarken, Webhelp olarak bizler de, yüzde 100 müşteri memnuniyetini ve uçtan uca hizmet yönetimini esas alan kurum kültürümüzü bir adım daha güçlendireceğiz. Webhelp Türkiye olarak ülkemizdeki yatırımlarımızı ve istikralı büyümemizi sürdürerek, 2021 yılında 1 Milyar TL ciro hedefimize de emin adımlar ile ulaşacağımıza inanıyoruz.” dedi.

Müşteri Memnuniyetini Esas Alan Bir Marka: Webhelp

Yatırım kararlarını alırken, hizmet portföyünü genişleterek müşteri memnuniyetini artıracak ve iş ortaklarına katma değer sağlayacak uygulamaları göz önünde bulundurduklarını dile getiren Tarakçı, ‘”Bu birleşmeyle ‘’uçtan uca müşteri deneyimi’’ konusunda fark yaratacak projeler üzerinde çalışmaya devam ederek; geleceğin iş yapış modeli olacağına inandığımız “insan – teknoloji” hibriti üzerinde yapılanmamızı sürdüreceğiz.’’ dedi.

Teknoloji odaklı yaklaşımı ve fark yaratan çözüm önerileriyle her zaman en iyi müşteri deneyimini yaşatmayı hedeflediklerini belirten Teknofix Genel Müdürü Ulaş Civil ise, bu birleşme ile ilgili, “Teknofix olarak, dünyanın birçok ülkesinde 75 binin üzerinde çalışanı olan Webhelp ile büyüme enerjimizi ülke sınırlarının dışına taşıyacak olmaktan mutluluk duyuyoruz. Stratejik bir birleşme ile dahil olduğumuz Webhelp grubunun önemli bir parçası olarak, yolumuza çok daha güçlü devam edeceğimize inanıyorum. Çok yakında saha hizmetleri alanında geliştirmeye devam ettiğimiz yeni hizmetlerimizi açıklamaya başlayacağız. Webhelp çatısı altında kurumsal iş ortaklarımızın uçtan uca müşteri hizmetleri ihtiyaçlarına yenilikçi ve teknoloji ile güçlendirilmiş çözümler sunacağız.’’ dedi.

Yerli girişim Faladdin, Mukadderat isimli ilk NFT eserini satışa çıkardı

Yerli girişim Faladdin, 25 milyon kullanıcısının gönderdiği 1 milyarı aşkın kahve falı fotoğrafıyla, Türkiye’de bir ilk olarak yarattığı NFT sanat eseri Mukadderat ile, geleneksel zaman anlayışına yeni olanaklar sunarak gelecek tahmini algımızı araştırıyor.

Yapay zeka teknoloji araçlarını kullanarak ortaya çıkardıkları, NFT Pazaryeri OpenSea.io’ya yükledikleri Mukadderat adlı eser, gelişmiş yapay zeka, görsel tanıma ve çağdaş sanatın yan yana gelmesiyle ortaya çıkıyor. OpenSea’de 10 saniyelik küçük klipler şeklinde açık artırmaya çıkan ürünün minimum teklif fiyatı ise 0.05 ETH’den başlıyor. Bu miktar yaklaşık 85 dolara denk geliyor.

Veri görselleştirme ve morfolojik dönüşüm, verileri, ziyaretçilerin “asla değişmeyen geleceği” deneyimlemelerini sağlayan anlamlı sorulara dönüştürür. Mukadderat, geleceğin ne getirdiğini ve geleceğin kesinliğini ve önceden belirlenmiş olayların seyrini bilmeme fikrini sorguluyor. Özgür irade bir yanılsama olabilir ve kaderimiz bizi sabırla bekliyor olabilir. Hepimiz kendimizi ayrı varlıklar olarak algılıyoruz, ancak hepimiz kollektif ve sonsuz bilincin parçası olabiliriz.

Faladdin, dünya çapında 25 milyon kullanıcıya yapay zeka tabanlı gelecek tahminleri sunan, İstanbul, Türkiye’de bulunan bir teknoloji girişimidir. anonim görsel verileri toplayarak, sanatçının sürekli görsel sunum için ihtiyaç duyduğu canlı veri setlerinden beslenmeye devam eden, sürekli değişen biçimlendirilmiş bir imaj yaratır. Kolektif bir Türk Kahvesi fincanının görsel verileri sürekli ve canlıdır ve Faladdin’in yapay zekasına gönderilen her fotoğrafla yeni bir olasılığa dönüşmeye devam eder.

Taşdelen’in çalışması, yapay zekanın ve çağdaş sanatın benimsenmesine ve gelecek öngörüsüne olasılık ve felsefi yaklaşıma değiniyor. Çalışmanın ismi olan ‘Mukadderat, önceden belirlenmiş geleceğe atıfta bulunuyor ve bizim algıladığımız tek şey, insanlığın doğuşundan beri dini liderler, bilim adamları ve filozoflar arasında oldukça tartışılan bir konu olan bir zaman yanılsaması.

Veri hazırlama süreci, Faladdin AI tarafından kahve fincanı görüntülerinden oluşan veri seti kullanılarak gerçekleştirildi. Deney, görüntü verilerinin kesin spesifikasyonlarla eşleşmesini gerektirir; sınırlı çözünürlük ve ortalama piksel değerleri gibi. Üretken bir rakip ağlar (GAN) mimarisinin gücünü tüketerek; Ek evrişimli katmanlar (Conv2D) kullanarak 1024×1024 piksel çıktısı için geliştirilmiş, daha sonra beslenen verilerin ayrıntılarını vurgulamak için katman katman daha yüksek çözünürlük için kullanılan kahve fincanlarının kendi kendini oluşturan görüntülerini oluşturmayı başardık. Bu yaklaşım, her Faladdin kullanıcısının küçük resimlerini, üretim süreçleri arasında enterpolasyon yapmak için özellik vektörleri olarak kullanmamızı sağladı.

Didem Altop: “Girişimler için global pazara açılma noktasında dijitalleşme çok büyük fırsat”

Bir zamanlar Endeavor Türkiye ile tanıdığımız, Ashoka Türkiye’nin yönetim kurulunda yer alan ve şu an asıl odak olduğu 2C Proje Evi‘nin kurucu ortağı sevgili Didem Altop, konuğumuz oldu ve kendisiyle güzel bir röportaj yaptık.

Girişimler için globale açılmak neyi ifade ediyor? Bir girişim global pazara nasıl açılır? Bir girişim hangi pazardan başlayacağını nasıl belirler? Yani doğru pazar nasıl bulunur? Global pazarda girişimleri nasıl bir süreç bekliyor? Şirketin kurulduğu ilk günden global düşünmek nasıl olur?

“Genel çerçeveden bakarsak, globale açılmak diğer bir anlamı ile kurumsallaşmayı gerektirir. Özünde yeni pazarlar genişletilmiş bir müşteri tabanı anlamına gelir ve girişimlere, ek gelir imkanları ve farklı ekosistemlerin parçası olma olanakları sunar. Uluslararası pazarlara girmeden önce sağlam bir temel oluşturmak verimlilik açısından son derece önemli. Büyüme odaklı girişimcilere beş konuyu vurgulayabilirim.”

Pazar Analizi: Güçlü bir pazar analizi her sürecin ilk adımı olmalıdır. Pazar analizi, rakip araştırmasının ötesinde aynı zamanda yasal süreç ve mevzuatlar, teşvikler, insan kaynağı, olası tedarikçiler ve bunların maliyet yapısının da incelenmesini içerir.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise sunulacak işlerin tipidir. Örneğin, ürün sunulacaksa envanter tutma ve iade politikası ne olmalıdır? Fiziksel ya da online servis sunulacaksa mekan ve teknik altyapı ihtiyaçları nelerdir? Yerel üretim veya ihracat yapılması gerekiyorsa yasal düzenlemeler bu süreçleri nasıl etkiliyor? İşletmenin tipi ve faaliyetlerine göre bu üç unsurun ağırlığı da değişmektedir.

Bu pazar analizi yapılırken ilgili işletmenin faydalanmak isteyeceği sektörel ekosistemin hedef pazarda nerede yoğunlaştığının tespit edilmesi iyi bir yaklaşımdır. Örneğin, Amerika’ya açılmak isteyen bir işletme teknoloji üreticisi ise en iyi başlangıç noktası Kaliforniya, eğer fintech ise New York, biotech ise Boston olabilir. Her şehrin, regülasyonları, yerel teşvikleri, yaşam standartları, ilişki ağına erişim imkanları farklılık gösterecektir.

Müşteri Analizi: Güçlü bir müşteri analizi de doğal olarak yeni pazara giriş stratejisinin ikinci adımıdır. Türkiye’deki müşterinin bir ürüne verdiği tepki ile hedef pazardaki müşterinin vereceği tepki farklı olabiliyor. Müşterilerin davranış ve ihtiyaçlarını iyi saptamak ve müşteri profillerini sağlam oturtturmak önem arz ediyor. Bu noktada “empati haritası” ile farklı pazarlardaki farklı müşteriler için arketip oluşturmanın faydalı olduğunu düşünüyorum. Her pazarda olduğu gibi müşterinin karar verme sürecini iyi anlamak ve müşteriye nasıl ulaşılacağını tanımlayabilmek bir işletmenin en kritik başarı faktörlerinin arasındadır.

Networking Stratejisi: Yeni pazara girerken yukarıda bahsettiğim hem pazar hem de müşteri anlayışı ve ilişki ağı hazır olmayabilir. Düzenli olarak bulunulan yeni pazarda sürekli değişen sektörel ihtiyaçları ve tüketici davranışlarını takip etmek yeni fırsatlara ışık tutacaktır. Bu doğrultuda yeni pazarda yeni dostluklar geliştirmek elzemdir. Yerel ekosistemin bir parçası olmak için sektör, profesyonel ve girişimci derneklerine ve etkinliklerine katılmaya özen gösterilmelidir. Yerel hızlandırma programları, üniversitelerin geniş mezun ağlarını, okulların ve şehirlerin girişimci hizmet merkezlerini ve ortak çalışma alanlarını değerlendirmek de mümkündür.

Satış Sonrası Müşteri Hizmetleri: Yeni pazarda en hassas konulardan biri ise satış sonrası müşteri hizmetlerinin etkin tasarımıdır. Yurtdışındaki müşteriler, karar süreçlerinde satış sonrası hizmetlere daha da fazla önem veriyor. Alım kararı ne kadar sık olursa ya da büyük olursa bu hizmetler de o kadar önem kazanıyor. Satış sonrası müşteri hizmetleri beklentileri ürün veya hizmet boyutunda da farklılaşıyor. Ayrıca eklemek isterim ki, satış sonrası hizmetler, girişimcilere aldıkları geribildirimler sayesinde ürün, servis ya da hizmetlerini iyileştirme, geliştirme ve pazara daha iyi adapte olabilme imkanı sunuyor.

Markalaşma ve İtibar: Markalaşma ve itibar yönetimi bir işletmenin rakiplerinden kendisini farklılaştırmasının temelini oluşturur. Bu iki unsur, ürün kaliteniz, fiyat politikanız, satış sonrası müşteri hizmetinizin ötesinde hem kalıcılık hem de kurumsal sosyal sorumluluk anlayışınızı yansıtır.

Özellikle Y ve Z jenerasyonlarına baktığımızda görüyoruz ki artık insanlar sadece bir ürünün işlevselliğine ya da fiyatına bakmıyor. Ürünleriniz sürdürülebilir mi? Çalışanların çalışmaktan keyif aldığı bir şirket misiniz? Şirketinizde kadın-erkek eşitliği konusunda neler yapılıyor? Etnik ve cinsiyet konulara duyarlı mısınız? Sosyal ve toplumsal farkındalık kampanyaları geliştiriyor musunuz ya da destekliyor musunuz? Çevreye duyarlı bir şirket misiniz? Bütün bunlar sektördeki konumunuzu etkileyen unsurlar arasında. Hedef pazara servislerinizi sunarken müşterilerin duyarlı oldukları konularda sizin de aktif olarak eyleme geçmeniz size saygı duymalarını sağlayacaktır.

Özellikle B2B tarafındaki müşteriler, sizden hizmet aldıktan sonra, ihtiyaçları olduğunda size ulaşabileceklerini bilmek isteyeceklerdir. Bu yüzden yeni bir pazara girdiğinizde iş sürekliliğinizi kesintiye uğratmayacak şekilde operasyonlarda olası aksaklıkları dikkate alan bir iş sürekliliği planına sahip olmanız önemli. İş sürekliliği planı, bir kesintiye hızla yanıt vermede kuruluşun dayanıklılığını korumasına yardımcı olur, hem girişimcinin hem de girişimin itibar kaybetmesine engel olur. Pazara girmeden önce potansiyel zayıf olabileceğiniz alanları iyi analiz etmeniz ve iş gücünüzü, iletişiminizi ve teknolojinizi bu yönde geliştirmeniz gerekmektedir.”

Global pazarda başlarına gelebilecek olumsuz şeyler neler?

“Her ülkenin ve çoğu zaman her büyük ilin kendine has yasal, teşvik ve vergi süreçleri bulunmaktadır. Bunları iyi bir şekilde anlamadan ilerlemek daha sonra büyük sorunlara yol açabilir. Girişimcilerin bu konuları özenle ve derinlemesine araştırmaları kayıplar yerine nakit akış kolaylıkları ve büyük kazançlar getirebilir. Yurtdışında birçok ülkenin ve illerinin sektörel ekosistem geliştirme çabaları mevcuttur. Odaklanılan sektör bazında bunları yakından takip etmek ve değerlendirmek girişimcilere ciddi avantajlar sağlayacaktır.”

Global pazara açılma aşamasında olan bir girişim yatırımı Türkiye’den mi yoksa global bir yatırımcıdan mı almalı?

“Bir girişimci için yatırımcının yerli ya da yabancı olmasından daha çok, girilecek olan yeni pazarın dinamiklerini yatırımcının iyi anlıyor olması önemlidir. Bazı yabancı fonlar, özellikle girişimcilerin uluslararası açılım yapmasına yönelik uzmanlığa sahiptir. Sektörel ekosistem ilişkileri, olası müşteriye erişim ağları ve yasal, teşvik ve vergi düzenlemeleri hakkında bilgi ve ilişki birikimlerine dayalı olarak girişimciye yeni pazarda ivme kazandırabilirler.”

Pandemiyle birlikte artık seyahat etme özgürlüğü çok fazla kısıtlanmış durumda. Bu durumda girişimci online olarak globale açılabilir mi? Pandemi gibi bir sürecin içerisindeyiz, bu dönem şirket kurma aşamasında olan girişimcilere neler önerirsiniz? Girişimciler hangi hataları yapmasın?

“Pandemi aile hayatımızdan iş yapış şeklimize kadar birçok alanda alışkanlıklarımızı ve bunlara orantılı olarak da ihtiyaçlarımızı değiştirdi. Birçok şirket ve organizasyon online dünya üzerinden ürün ve servislerini iyileştirmeye ve geliştirmeye başladı, dijital dönüşüm kaçınılmaz bir hale geldi… Dijital dönüşüme bu süreç öncesinde başlayan ve özellikle bu alanda ürün ve servis sunan şirketlerin kar marjları katlanarak arttı. Dolayısı ile hem girişimcilere hem de şirketlere verebileceğim en önemli tavsiyelerden biri dijital dönüşümde yeni çıkan trendleri ve iyi uygulamaları yakından takip etmeleri ve bu dönüşümün ana yapıtaşları olan “insan, süreç ve teknoloji” değişimini kendi şirket ve organizasyon yapılarına en iyi şekilde entegre etmeleri yönünde olacaktır.

Girişimler için global pazara açılma noktasında dijitalleşmenin çok büyük fırsat olduğunu düşünüyorum. Özellikle teknoloji odaklı bir hizmet satıyorsanız, sınırlar otomatik olarak kalkıyor. Eğer e-ticaret alanında iseniz, yukarıda bahsettiğim satış sonrası müşteri hizmetlerine önem vererek stok tutma, regülasyonlar, ürünü ulaştırma hızınız, iade politikanız gibi farklı unsurları dikkatlice incelemekte fayda var. Bir de tabiki insan kaynağı yine önem kazanıyor. Elemanlarınızı saat farkını da göz önünde bulundurarak yerel ofisten çalıştırmak ve yetkin kadronuzun dikkatini ve zamanını bölmek bir tercih. Diğer yandan da uzaktan yabancı ülkedeki ofisi yönetmenin, fiziksel ortamda tanışmadan insanları işe alma, çalışanları motive etme, kurumsal kültür geliştirme gibi kendine has zorlukları olmasına rağmen bu konularda yaratıcı çözümler üretmenin mümkün olduğuna inanıyorum. Buna ek olarak, büyüyen bir havuz olan danışmanlar ve serbest çalışan uzmanlar (freelance), girişimciler için de güzel fırsatlar doğuruyor. Girişimciler yetenekli serbest çalışanlar ile de ihtiyaçlarına bağlı olarak verimli şekilde ilerleyebilirler.”

Finance Forward MENA hızlandırma programı girişimlere ne tür değer önerileri sunuyor?

“Finance Forward MENA hızlandırma programı Village Capital tarafından tasarlanmıştır. Village Capital dünyanın en büyük sosyal girişimci destekleme ve erken aşama yatırım ağlarından biridir. 2009’dan beri, 28 ülkede 1.100’den fazla girişimciye program kurmuştur. VilCap Yatırım Fonu ise 110 startup’a sıçrama tahtası niteliğinde yatırım yapmıştır. Bu şirketlere devam eden yatırım süreçlerinde destek vererek 500 milyon dolar ek yatırım sağlanmasına ön ayak olmuştur.

Finance Forward Programı, Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu ve Hindistan’da finansal sağlık konusunda teknoloji odaklı çözümler üreten 100’den fazla yeni girişimciyi desteklemek için Village Capital, MetLife Vakfı, PayPal ve yerel ortaklar ile birlikte oluşturulan küresel bir koalisyondur.

Finance Forward programı, girişimci kapasite geliştirme desteği sunarken hibeler ve doğrudan yatırımlar yolu ile 850.000 dolar bütçeli bir sermaye sağlamaktadır. Village Capital hızlandırma programlarının geçmiş sonuçlarına dayanarak, bu koalisyon önümüzdeki beş yıl içinde program katılımcılarına en az 10 milyon dolarlık takip finansmanı sağlamayı hedeflemektedir. Finance Forward, önümüzdeki iki yıl içerisinde 9 bölgesel hızlandırıcı programa ve eğitim kampına ev sahipliği yapacak.

Bu sene ilk defa Village Capital Türkiye’de de program açtı. Türkiye’yi temsilen Village Capital’ın Danışma Kurulu’na girmekten mutluluk duyuyorum. Türkiye’nin de bir parçası olduğu Finance Forward MENA 2020 olarak, girişimci şirketlere iş modellerinin geliştirilip yatırımcıya hazırlanması için beş haftalık online ve yüz yüze eğitimler sağladık. Bunu yaparken de günümüzün hızla değişen ihtiyaçlarına cevap verebilecek yenillikci finansal çözümlere odaklandık. Türkiye’den finale kalan Worqcompany ve e-Bursum şirketleri hem etkin girişimci hem de sosyal fayda sağlayan iki farklı model sunan fintech startup örneğidir.

Yeni startup’lara veya serbest çalışanlar için Worqcompany yüzde 70-80 gibi ciddi oranda genel giderlerinde tasarruf sağlayacak şekilde muhasebe, web tasarım gibi uzman hizmetler ve spot ihtiyaçlar doğrultusunda tam donanımlı çalışma alanı, toplantı odası kiralama imkânı sunuyor. Özgün bir is modeli çerçevesinde e-Bursum şirketi ise üniversite ve yüksek lisansa maddi desteği ihtiyacı olan öğrenciler ile burs programı sunan kurumları buluşturuyor. Finance Forward programında yeni pazara giriş stratejilerine yoğunlaşıldı. Özellikle yeni pazara girişi için kritik basari faktörleri tanımlandı ve vaka çalışması olarak Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki olası pazar potansiyeli incelendi. İşletme anlamında finans ve operasyonel süreç yönetimlerine derin değerlendirmeler yapıldı, iyi uygulamalar ve iyileştirme fırsatları tespit edildi.”

Tek başına globale açılmak ile, bir hızlandırma programıyla globale açılmak arasında ne tür farklar var?

“Girişimcilik yolculuğu zorlukları da içeren maceralar ile doludur. İşte bir hızlandırma programının da yardımcı olabileceği yer burasıdır. Hızlandırma programlarını bir bakıma yoğunlaştırılmış bilgi platformu gibi düşünebilirsiniz. Programının içerisinde iken mentorların ve programdaki diğer girişimcilerin bilgi ve deneyimlerinden yararlanırsınız. Kısaca tekerleği yeniden icat etmek yerine, girişiminizi daha hesaplı ve stratejik bir şekilde başlatmak için deneyimli konu uzmanlarının yıllardır biriktirdiği bilgelikten faydalanıyorsunuz. Ek olarak, hızlandırma programları çoğunlukla direk veya dolaylı finansal destek sağlamak ile birlikte yatırımcılar ile saygın bir tanışma ortamı da sağlamakta. Yurtdışına açılmak için çok itibarlı, rekabeti yüksek hızlandırma programları mevcut.”

En son olarak, Endeavor sonrası neler ile uğraşıyorsunuz?

“2C Proje Evi, 2018 yılında ortağım Aslı Ogay ile birlikte, fikirleri iyi şirketlere dönüştürme vizyonu ile kurduğumuz hem yerel hem de global projelere hizmet veren bir yönetim danışmanlığı şirketidir. Geleneksel stratejik danışmanlığın ötesinde kendimiz ve oluşturduğumuz uzman ilişki ağımız ile birlikte çoğu zaman projelerimizde uygulama aşamasında aktif yönetici rolü de üstleniyoruz. Çalışmalarımızı kısaca özetleyecek olursam:

Bize gelen iş fikirlerini “yap-işlet-devret” modeli ile geleceğin şirketleri haline getiriyoruz. Müşterilerimiz bize bazen bir kelimelik, bazen bir cümlelik ve hatta bazen de “Şu sektörde ne yapabiliriz?” gibi bir soruluk talepler ile gelebiliyor. Biz o ipucunu alıp sürdürülebilir bir işletme haline getiriyoruz. Bu noktada en büyük keyif aldığımız şey ise müşterilerimizin hayalini gerçekleştirmesine önayak olmak ve birlikte katma değer yaratan işler ortaya koyabilmek oluyor.

Hali hazırda olan şirketlere veya organizasyonlara yeni pazarlara açılma, operasyonel verimliliğini arttırma, yeni ürün ya da servisini pazara sunma, yatırımcı ilişkilerini güçlendirme, şirket içi dönüşümü sağlama gibi farklı konularda destek veriyoruz.

Startup’lar için ise kurucu ekiplerine danışmanlık, mentorluk, koçluk ve ekip geliştirme alanlarında hizmetler sunuyoruz. Kuruculara maliyeti düşük, getirisi yüksek bir ivme kazandırma mekanizması olarak özellikle Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan “Fractional C-level” yaklaşımı ile geçici olarak üst düzey yönetici rollerde de yer alabiliyoruz. Bu noktada ise özellikle yeni kurulan genç ekiplere çok hızlı bir şekilde deneyim aktarımı gerçekleştirebiliyoruz.

Müşteri portfolyomuz ise çeşitlilik gösteriyor. Şu anki portfolyomuzu, büyük şirketlerin aile ofisleri, aile işini devralacak yeni nesiller; teknoloji, tarım, tasarım, kozmetik, önleyici sağlık, etkinlik, perakende, sosyal medya, eğitim alanlarındaki şirketler ve girişimler olarak özetleyebiliriz. Sektör ayrımı yapmadan teknoloji ile dönüşüme açık, günümüzün ve geleceğin iyi uygulamalarını sahiplenmeye hazır kişi ve kurumlar ile çalışmaktan zevk alıyoruz. Yurtsışına açılmak isteyen girişimcileri bekliyoruz…”

egirişim olarak girişimcilerle yaptığımız röportaj serisi devam edecek.

AssistBox: Şirketlerin kendi müşterilerine uzaktan hizmet verebilmesini sağlayan iletişim platformu

QNBEYOND’un üçüncü dönemine seçilen girişimlerden AssistBox, finans, sigorta, perakende ve sağlık sektörlerinde, müşterilere uzaktan hizmet verilebilmesi için geliştirilmiş bir online iletişim platformudur.

Bora Gül ve Yıldıray Yılmaz tarafından Ağustos 2018’de İstanbul’da kurulan AssistBox, sahip olduğu yetkinliklerle insanların bulundukları yerden ve istedikleri zaman kolayca hizmet alabilmesine imkan sağlayan yerli girişimdir. B2B modelde çalışmalarını sürdüren AssistBox, yaklaşık 15 kişilik bir ekibe sahip.

Girişimin genel anlamda odaklandığı konu, uzaktan hizmet sunulabilmesi. Çözüm sunduğumuz problemler: Pandemi kaynaklı bulaşma riski, müşterilerin uzaktan destek alamaması, müşterilerin hızlı destek alamaması, bunlardan kaynaklı müşteri memnuniyetsizliği, kurumların çalışan kaynaklarının verimsiz kullanılması.

AssistBox’ın değer önerisi

Kurucu ortak Bora Gül “Geleneksel yöntemde yerinde verilen hizmetleri online ortamda gerçekleştirilebilmesine odaklanmış bir teknoloji şirketiyiz. Platformumuz bünyesinde video ve tele konferans, kimlik doğrulama, OCR, NFC, uzak mobil cihazı kontrol etme, randevu ve kuyruk yönetimi özelliklerini barındırmaktadır. Bu yetkinliklerle satış temsilcisi, doktor, eksper gibi uzmanlık gerektiren konularda uzaktan destek ve müdahaleyi mümkün kılıyoruz. Rakiplerimizden ayrıştığımız noktalar; kalite, kullanım kolaylığı, özelleştirme olanağı ve fark yaratan özelliklerimiz. Bunlara ek olarak, yabancı alternatiflerimize kıyasla önemli bir maliyet avantajı sunuyoruz.”

AssistBox’ın sektörel ihtiyaçlara yönelik sunduğu 6 çözüm

Assistbox şirketlere;

  1. Finans sektöründe insanların şubeye gitmeden hesap açma vb. işlemleri gerçekleştirebildiği, içerisinde biyometrik doğrulama özelliğini barındıran uzaktan müşteri edinim platformu,
  2. Sigorta sektöründe eksper ve risk mühendislerinin riziko adresine gitmesine gerek bırakmayan uzaktan hasar ekspertiz ve risk analizi platformu,
  3. Perakende sektöründe fiziksel mağazaları online ortama taşıyan ve müşterilere ev konforunda alışveriş imkanı sağlayan online mağaza deneyimi platformu
  4. Sağlık sektöründe doktorların online muayene ve kontrol randevularını gerçekleştirebilmelerini sağlayan tele sağlık platformu,
  5. Satış sonrası süreçlerde teknik destek çalışanlarının, müşterilerin sahip olduğu kombi, modem, mobilya vb. bir üründe sorun yaşaması durumunda uzaktan müdehaleyi ve çözümlemeyi mümkün kılan uzaktan teknik destek platformu,
  6. İşitme engelliler için çağrı merkezi vb. ihtiyaçlar için kullanılan video konferans platformu çözümleri sunuyor.

Siz de bir şirketseniz ve yukarıdaki çözümlere ihtiyacınız varsa, girişim ile hemen iletişime geçebilirsiniz. AssistBox’la ilgili yeni tüm gelişmeleri sizlere aktarmaya devam edeceğiz.

Endonezya merkezli toplu satın alma platformu KitaBeli, 10 milyon dolarlık Seri A yatırım aldı

Endonezya’da toplu satın almaya yönelik bir sosyal ticaret uygulaması olan KitaBeli, 10 milyon dolarlık Seri A yatırım aldı. Yatırım turu, AC Ventures ve East Ventures‘ın katılımıyla Gojek’in yatırım kolu olan Go Ventures tarafından yönetildi.

KitaBeli şu anda, daha önce hiç online alışveriş yapmamış kişiler de dahil olmak üzere Endonezya’nın küçük bölgelerinde taze ürünler ve hızlı tüketim ürünleri satmaya odaklanıyor. Mart 2020’de Jarkata’da kurulan KitaBeli, daha sonra Solo ve Malang şehirlerinde yer aldı. Yeni yatırım, girişimin Java’daki operasyonlarını genişletmek, lojistik ağını büyütmek ve mobil uygulamasını geliştirmek için kullanılacak. Girişim, diğer Güneydoğu Asya ülkelerine doğru genişlemek yerine Endonezya’ya odaklanmaya devam edecek çünkü girişim Endonezya pazarının çok büyük potansiyele sahip olduğunu düşünüyor. Aynı zamanda KitaBeli, lansmanından bu yana her ay %80 büyüdüğünü iddia ediyor.

Endonezya’daki ChiliBeli ve Woobiz gibi diğer sosyal e-ticaret uygulamalarından farklı olarak KitaBeli’nin alıcıları, bayi satıcıları yerine doğrudan uygulaması aracılığıyla sipariş verir ve toplu satın alımı gerçekleştirir. Çiftçiler ve tedarikçiler için KitaBeli, Endonezya’nın daha fazla bölgesinde yeni müşterilere erişimi kolaylaştırıyor. Girişim, kullanıcıların uygulamaya ayda ortalama 70 dolar harcadığını ve ürünlerine güzellik, moda ve aksesuar gibi yeni kategoriler eklemeyi planladığını söylüyor. Kurucu ortaklardan Prateek Chaturvedi, KitaBeli’nin son müşterilerle doğrudan ilişkilere odaklandığını, bu durumun sürekli müşteri sayısını ve online alışveriş yapanlar için e-ticaret platformuna dönüşme kabiliyetini arttırdığını belirtiyor. Bir bayi ağı olmasa da KitaBeli son adım teslimatları için lojistik partnerleriyle birlikte çalışarak ekstra para kazanma fırsatını sunuyor. KitaBeli’nin daha küçük şehirlere ve kırsal bölgelere erişimi kolaylaştırmak için Endonezya’da dağıtım ağı oluşturmaya devam etmeyi planlıyor.

KitaBeli ile çok benzeyen bir platform olan Pinduoduo, 2015 yılında taze ürünler için bir toplu satın alma hizmeti olarak başlatılan ve aynı zamanda küçük şehirlerdeki büyümeye odaklanan bir Çin merkezli girişim. Chaturvedi, “Endonezya’daki küçük şehirler, Çin’deki benzer şehirlerin sahip olduğu dijital ve lojistik altyapıya sahip değil. Endonezyalı müşterilerin internette e-ticaretin nasıl çalıştığı konusunda eğitilmeleri gerekiyor” dedi. KitaBeli’nin uygulaması, ilk kez e-ticaret alışverişi yapanların kolayca sipariş verebileceği şekilde tasarlanmıştır ve indirmesi yalnızca 6 MB alır, bu da platformun eski akıllı telefon modellerine veya yavaş internet bağlantılarına sahip kişiler için daha erişilebilir olmasını sağlar. Go Ventures’dan Aditya Kumar, “KitaBeli, ürününün sosyal yapısı, yeni nesil kullanıcılar için online alışverişi hızlandırması ve e-ticaretin faydalarını Endonezya’da daha geniş bir nüfusa ulaştırması ile e-ticaretin bilinen güvensizlik sorunlarının üstesinden gelmek için iyi bir konuma sahip.”

Hindistan merkezli konum odaklı sosyal ağ girişimi Public App, 41 milyon dolar yatırım aldı

Kişilerin yakın çevredeki insanlarla bağlantı kurmasını sağlayan Hindistan merkezli sosyal platform Public App, yeni yatırım turunda 41 milyon dolar yatırım aldı.

Yatırım turu A91 Partners liderliğinde Lee Fixel’s Addition, SIG ve Tanglin Venture Partners‘in katılımıyla gerçekleşti ve Hintli girişimin değerli 250 milyon doların üzerinde yükseldi. Popüler haber uygulaması InShorts‘u da yöneten Hintli girişim, mevcut yatırımcılarından bazılarının da tura katıldığını söyledi. Girişim, yeni yatırımı teknoloji altyapısını genişletmek, içerikleri zenginleştirmek ve daha fazla yetenek işe almak için kullanacağını belirtti.

Public App kurucusu ve CEO’su Azhar Iqubal, şimdiden 50 milyondan fazla kullanıcının sosyal platformda yer aldığını ve farklı ülkelerde de yer alarak büyümeyi hedeflediğini söyledi. Nisan 2019’da kullanıma sunulan uygulama, Amazon, HDFC Bank, GSK gibi birkaç büyük firmanın ve politikacının ilgisini çekti. A91 Partners ortaklarından Hautam Mago, seçkin bir şirketin kurulmasına yardımcı olmak için kurucularla sürekli iletişimde kalacaklarını ve yakından çalışacaklarını belirtti. 

Büyük kitlelerin kullandığı Hint dillerinde (Hintçe, Bengalce, Pencapça, Telagu, Tamilce, Kannada, Malayalam, Odia, Assamca, Gujarati ve Marathi) kullanılabilen Public App, yerel olarak ses getirmek için büyük ve yerel işletme sahipleri, siyasi liderler, hükümet yetkilileri, gazeteciler ve ajanslar ile bağlantı kuruyor. Girişim, birçok yerel işletmenin de müşterilerine ulaşmak için uygulamayı kullandıklarını belirtiyor. Eğlence ve haber hizmetleri de sunan uygulama, her ay platformda 1 milyondan fazla video oluşturuluyor.

Fark Labs’te bir kurumsal girişim olarak doğan Duckt, Red Dot Tasarım Ödülü’nün sahibi oldu

50 yılı aşkın otomotiv yan sanayi şirketi olan Farplas’ın Ar-Ge merkezi Fark Labs’te bir kurumsal girişim olarak doğan Duckt, kentsel tasarım kategorisinde dünyanın en prestijli ödüllerinden Red Dot Tasarım Ödülü’nün sahibi oldu.

Mobilite odaklı inovasyon ve dönüşüm merkezi Fark Labs’in bünyesinde doğan Duckt, tüm dünyada hızla büyümekte olan mikro elektrikli ulaşım sektöründe altyapı, güvenlik ve park çözümlerini tek bir noktada sunan ve dünyada ilk olma özelliği taşıyan, yerli bir girişim.

İstanbul’dan dünyaya yeni altyapı standardı

DUCKT, otomotiv sektöründe deneyimli 3 girişimcinin, sektörde gördükleri fırsat ve ihtiyaçlardan hareketle çalışmalara başlamasından kısa bir süre sonra, Nisan 2020’de resmen kurularak, 1 sene içinde fikir aşamasından seri üretim yapan bir girişime dönüştü. Uluslararası patentli teknolojisi ve başarılı çözümleri ile bir yıla sığdırdığı sayısız ödüle, bir yenisini daha ekledi. Tüm mikromobilite araçlarına marka, model bağımsız bir şekilde tek bir noktada park, güvenlik ve şarj hizmetleri sunmak için yola çıkan DUCKT; kentsel tasarım kategorisinde tasarım dünyasının geleceğine bir yolculuk niteliğindeki Red Dot Tasarım Ödülü’nün sahibi oldu.

Sade, Akıllı ve Sürdürülebilir Ulaşım

Kariyerlerini mobilite çözümlerine adamış olan kurucu ortakları Ahmet Çağrı Selçuklu, Ender Gökşen Atalay ve Evren Yazıcı’nın en büyük amacı şarj istasyonu yapmak değil, mikromobilite altyapısının standartlarını tanımlamak. Şehirlerde ise mikromobilite entegrasyonunun standardını tanımlayarak ihtiyaçları karşılayan, hatta şehirlere yeni gelir kalemleri oluşturan, çevreci ve sürdürülebilir operasyonları mümkün kılan iş modeli geliştirmeye devam etmek.

Girişimin, 1 yıl içinde aldığı ödüller:

  • Kasım 2019, Tallinn Municipality -Smart city yarışmasında birincilik
  • Aralık 2019, TechCrunch Disrupt Berlin -TC Top pick in Mobility 2019
  • Ocak 2020, StartupGRIND, Google for Startups -%1 Accelerate Startup
  • Şubat 2020, SOL Mobility Challenge, Lisbon -Winner, Lizbon pilot projesi
  • Nisan 2020, Movin’on Startup Challenge Winner – Montreal Canada
  • Haziran 2020, European Startup Prize for Mobility – TOP50
  • Temmuz 2020, Choose Paris Region -Paris & Co
  • Ağustos 2020, Finalist -Global Startup Awards
  • Eylül 2020, Rising Star in Mobility 2020 -Electronomous (International Mobility Summit)
  • Ekim 2020, TechCrunch -Mobility Session Guest
  • Ekim 2020, Article on Fast Company
  • Aralık 2020, Top50 Innovative Companies (16th) by Fast Company
  • Şubat 2021, Microsoft / EDP -Winner in Powering Sustainable Lives
  • Mart 2021, German Energy Agency -Mobility startup of the year finalist
  • Mart 2021, Reddot Product Design Award 2021 -Urban Design

Startupfon, girişimlere yatırım yapmak üzere 10 milyon dolarlık ilk fonunu duyurdu

Melek yatırımcılarla beraber ortak yatırım yapacak bir fon olma özelliği taşıyan Startupfon, özellikle ekosisteme yeni katılan yatırımcılar için bir giriş kapısı olmayı hedefliyor.

Fonun kurucu ortağı Gülsüm Çıracı yaptığı açıklamada; yatırımcıların en büyük problemlerine odaklanarak yatırım fırsatlarına erişim, girişimcilerin değerlendirilmesi, değerleme, yatırım şartları müzakeresi ve portföy yönetimi gibi süreçleri de yöneteceklerini söyledi.

Türkiye’de ve yurt dışında bulunan Türk kuruculara sahip şirketlere erken aşamada ortak yatırım yapacaklarını belirten Çıracı; “Türkiye’nin ilk erken aşama yatırım platformu olarak kurduğumuz bu fon ile beraber önümüzdeki 5 yılda yaklaşık 50 girişime yatırım yapmayı planlıyoruz. Yatırım yapacağımız teknoloji girişimlerinin yenilikçi, korunabilir teknolojilere sahip olma ve uluslararası pazarlara teknoloji ihraç edebilme potansiyeli gibi özelliklerine dikkat ediyoruz. Büyüme potansiyeline sahip erken aşama girişimlere uluslararası network, iş geliştirme, takım oluşturma, kriz yönetimi gibi konularda destek vererek bu girişimlerin yeni istihdam alanları yaratmasına ve teknoloji ihraç eden firmalara dönüşmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz” dedi.

Startupfon.com üzerinden bugüne kadar 40 farklı şehirden 1.200 potansiyel yatırımcı sisteme kaydolmuş. Bu yatırımcıların yüzde 76’sı ise daha önce yatırım deneyimi olmayan yatırımcılardan oluşuyor.

Startupfon’un ekosisteme sunduğu en önemli değerlerden biri de fonla beraber ortak yatırımlar yapabilme fırsatı olduğunu vurgulayan Gülsüm Çıracı;”Yatırımcılara, bu ekosisteme yatırım yapmak üzere ayırdıkları toplam bütçenin bir kısmını Startupfon’da kalanını ise fon ile ortak yatırımlar için değerlendirmelerini tavsiye etmekteyiz. Böylelikle yatırımcılar yatırımlarının bir kısmını yaklaşık 50 girişime dağıtarak risklerini minimize ederken, bir yandan da beğendiği veya kendi stratejisine uygun bulduğu girişimlere fonla beraber yatırım yaparak kendi portföyünü yönetme şansı elde etmektedir.

Ek olarak vakit ayırabileceğini söyleyen yatırımcılarla sektörlerine / ilgi alanlarına göre uygun olabilecek girişimleri mentorluk amaçlı eşleştirmeyi, bu sayede yatırımcı – girişimci arasındaki bağı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Girişimciler çoğunlukla genç, tutkulu, heyecanlı ve işine odaklanmış profillerden oluşmaktadır. Yatırımcılarımız ise farklı sektörlerde tecrübe sahibi iş insanlarıdır. Startupfon, bu iki profili doğru mekanizma ve dengeyle bir araya getirerek girişimcilerin bu iş birliği vasıtasıyla yatırımcılarının bilgi birikiminden ve tecrübelerinden yararlanmasını; yatırımcıların ise girişimcilik dünyasını daha yakından tanıması, girişimin dinamiklerine ve serüvenine vakıf olmasını sağlayacaktır.” dedi.

Startupfon bu kapsamda girişimcilerin ilk yatırımcısı olmayı hedeflemekte ve girişimlerin 150-300 bin dolar aralığındaki yatırım turlarına talip olmaktadır.

Startupfon’un ortak yatırım stratejisi, fonla beraber yaratacağı yatırım hacminin 16 milyon dolar civarında olması beklenmektedir.

istegelsin, kargo ile 81 ile teslimat hizmetini duyurdu

Yeni nesil alışveriş deneyimi sunan istegelsin, kargoyla teslim özelliği ile artık tüm Türkiye’de! istegelsin kullanıcıları ister uygulamadan isterlerse web sayfasından sipariş vererek taze ve soğuk zincir ürünleri hariç binlerce ürüne market fiyatıyla ulaşabilecekler. 81 ildeki kullanıcıların siparişleri kargo aracılığıyla kapılarına kadar teslim edilecek.

Türkiye’nin yeni nesil online süpermarketi istegelsin’in kargoyla teslim özelliği yayında! İstanbul, Kocaeli, Ankara, Bodrum, Eskişehir, İzmir ve Manisa’nın bazı bölgelerinde online süpermarket olarak faaliyet gösteren istegelsin, diğer şehirlerdeki kullanıcılarının da sipariş verebilmesi için kargoyla teslim özelliğini uygulamaya koydu. Uçtan uca bir süpermarket olarak faaliyet gösteren istegelsin, taze ve soğuk zincir ürünleri hariç, kargoyla taşınabilen binlerce ürünü market fiyatına kullanıcılarına ulaştıracak. Türkiye’nin 81 ilindeki kullanıcılar verdikleri siparişi kargo aracılığıyla teslim alabilecekler. İster uygulamadan ister web sayfasından verilen ilk alışverişe ise 30 TL indirim kazanacaklar.

Meyve sebzeden temel gıdaya

istegelsin’in 4 milyonun üzerinde indirilme sayısı ve 2.5 milyon aktif kullanıcısı var. 240’tan fazla tedarikçisi bulunan istegelsin’de meyve sebzeden temel gıdalara, teknolojiden tekstile, kırtasiye ve oyuncaktan anne bebek malzemelerine 7 bin çeşit ürün bulunuyor. istegelsin dağıtım merkezlerinde fırın, meyve sebze odası, et ve süt ürünleri odası ve donuk odası olmak üzere 4 farklı oda bulunuyor. Meyve sebzeler, et ve süt ürünleri ve donuk ürünler ideal sıcaklıklarda muhafaza ediliyor ve online sıcaklık takibi ile sürekli kontrol altında tutuluyor. Kullanıcılarına, Türkiye’nin en kaliteli ve güvenilir ürünlerini süpermarket fiyatlarıyla ulaştırıyor. istegelsin uygulaması App Store, Huawei Store ve Google Play’den indirilebiliyor.

“Kargo ile Türkiye’nin her yerine ulaşacağız”

Türkiye’nin 81 iline hizmet verecek olmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade eden istegelsin CEO’su Sedat Yıldırım, “Yeni uygulamaya koyduğumuz kargoyla teslim özelliği ile Türkiye’nin 81 iline ulaşabileceğiz. istegelsin olarak amacımız tüm Türkiye’ye hizmet verir hale gelmek. Şu anda İstanbul, Kocaeli, Ankara, Bodrum, Eskişehir, İzmir ve Manisa’nın bazı bölgelerinde faaliyet gösteriyoruz. Biz her şehre süpermarket olarak hizmet verene kadar, bu şehirler dışındaki illerdeki kullanıcılarımız da market fiyatına sipariş verebilsin diye kargoyla gönderilmeye uygun olan her ürünü kapılarına kadar teslim edeceğiz. istegelsin kalitesini Türkiye’nin her yerine taşımaktan dolayı mutluyuz” dedi.