Ana Sayfa Blog Sayfa 577

Kanserin teşhis ve tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilen yerli test çözümü: PET-BT

Cube Incubation’da faaliyetlerini sürdüren Kamlançu Nükleer, kanser teşhisinde kullanılan en ileri yöntem olan PET-BT cihazının küçük ölçeklisini yerli teknolojiyle geliştirdi.

Sadece teşhiste değil, tedavinin seyrinin takibinde de en iyi radyolojik test yöntemi PET-BT’nin küçük ölçekli ön prototipi hazır.

TÜBİTAK ve KOSGEB desteği ile yola çıkan Kamlançu cihazın alt sistemlerini de yerlileştiriyor ve kanser tedavisinde kullanılan hastaya özel radyoterapi tedavi yazılımını da ilk kez yerli olarak geliştiriyor. Söz konusu nükleer alt sistemler; savunma, havacılık, uzay gibi birçok stratejik sektör tarafından kullanılıyor.

2018 yılında nükleer teknolojiler geliştirmeye odaklananan Kamlançu’nun ilk hedefi PET-BT sistemi geliştirmek olarak öne çıkıyor. Şirket bu hedef doğrultusunda ürünün küçük ölçekli versiyonunu geliştiriyor. Bu versiyonda radyofarmasotikler; yani nükleer tıp tetkiklerinde teşhis veya tedavi amaçlı uygulanan radyoaktif ilaçlar ile incelemeler yapılabiliyor. Türkiye için ilk olan bu ürünün patent çalışması sürüyor. Ürünün üç yılda hastanelerde kullanılmak üzere test edilebilir hale gelmesi hedefleniyor.

“Çok pahalı ithal bir ürünü yerlileştirerek ülkemize hizmet etmek için yola çıktık” diyen Kamlançu Kurucu Ortağı ve Fizik Yüksek Mühendisi Tevfik Kaplanoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “PET-BT tarafında kullanılan dedektör teknolojilerine, bu teknolojilerin nasıl geliştirileceğine dair ileri düzeyde know-how’a sahibiz. Yazılım, görüntü analizi, elektronik devreler gibi birden fazla disipline de hakimiz. Bilgisayar ortamında nükleer ve radyasyonla ilintili senaryoların benzetimini yapıyoruz. Sağlam dokuların zarar görmemesi için yerli radyoterapi planlama yazılımı yapıyoruz. Yazılımın teknoloji olgunluk seviyesini geliştirmek için TÜBİTAK başvurumuzu yaptık. Bu çalışmaların yerlileşmesi sadece cihaz için değil, yerli nükleer teknolojiler için de çok ciddi kazanımlar getirecek. Devlet üniversiteleri ile işbirliği içindeyiz. İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Suat Özkorucuklu ve Türk-Alman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuba Çonka Yıldız ile birlikte PET-BT alanında yeni Ar-Ge projelerine başlıyoruz. Nükleer bilim temelinde teknoloji üretmek, disiplinler arası çalışmayı gerektiriyor. Bu nedenle işbirliklerimizi kamu kurumları ile yerli ve milli özel sektör kuruluşlarıyla beraber büyütmek istiyoruz.” diyor.

Teknopark İstanbul’un kuluçka merkezi Cube Incubation’da Nükleer teknolojiler özelinde çalışmalara yoğunlaşan Kamlançu uzay, savunma, medikal, havacılık gibi alanlarda alt sistem çözümleri geliştiriyor, gereken ekipmanları üretiyor. Yerli radyoterapi planlama yazılımı geliştiren şirket nükleer elektronik alt sistemlerin yerli imalatını yapıyor. Teknopark İstanbul’daki projesinde tek foton tespit modülü üzerine çalışıyor. Fotonu düşük adetlerde ölçebilmeye yarayan bu modüler yapı, farklı alanlarda kilometrelerce uzak mesafedeki cisimlerin hassas çözünürlükte görüntülenmesine imkân veriyor ve LiDAR uygulamalarında kullanılıyor.

24 Saatte İş, kadınların maruz kaldığı taciz olaylarını önlemek için Uyku Modu özelliğini yayınladı

Adaylarla işvereni bir araya getiren uygulama 24 Saatte İş, kadınların iş arama süreçlerinde maruz kaldığı taciz olaylarını önlemek için ‘uyku modu’ özelliğini devreye aldı.

Bu mod sayesinde uygulama üzerinden iş arayan kadınlar isterlerse ‘uyku modu’ özelliğini devreye sokarak akşam 21.00 ile sabah 08.00 saat aralığında işverenden mesaj almamayı tercih edebilecekler. Gönderilen mesajları bu saatler dışında görüntüleyebilecekler. Ayrıca işverenler kadınlara rahatsız edici mesajlar attığında yapay zekâ sistemi tarafından otomatik olarak tespit edilip, işveren anında sistem dışı bırakılacak.

Mavi ve gri yaka çalışan kadınların sorunları araştırıldı

Genelde beyaz yaka çalışan kadınlarla ilgili konuların ele alındığını ancak mavi ve gri yaka çalışan kadınlar özelinde fazla araştırma yapılmadığını vurgulayan 24 Saatte İş, iş arayan mavi ve gri yaka çalışan kadınların uğradıkları taciz vakalarına dikkat çekmek için bir anket de düzenledi. Ankete katılan kadınların yüzde 51’i iş görüşmelerinde uygunsuz bir davranışla karşılaşacaklarından kaygı duyduğunu belirtiyor. Kadınların yüzde 59’u ise yapacakları işle ilgili olarak eşleri, kardeşleri veya babaları tarafından baskı gördüğünü ifade ediyor.

‘Kadının yapacağı iş’ ayrımcılığı

Ankete katılan kadınların dörtte biri işe başvuru esnasında rahatsız edici davranışlarla karşılaştıklarını söylüyorlar. Katılımcıların yüzde 35’i mesai saatleri dışında erkek işverenlerden mesaj aldıklarını belirtiyorlar. Yüzde 40’ı ise iş görüşmesinde özel hayatıyla ilgili sorular alıyor. Bu oran erkeklerde sadece yüzde 23. Anket sonuçlarına göre kadınlar yalnızca iş ararken değil, çalışırken de birtakım ayrımcılıklara maruz kalıyor. Kadınların üçte biri aynı pozisyonda çalışacak bir erkeğe daha fazla maaş teklif edildiğini belirtiyor. Ayrıca yüzde 58’i iş yerlerinde ‘kadının yapacağı iş’ gibi ayrımcı tanımlamalarla karşılaştıklarını ifade ediyor.

Gizem Yasa ve Mert Yıldız

‘Uyku modu’ özelliği devrede

İş arayışında kadınların yaşadığı tacizleri önlemek için 24 Saatte İş olarak yeni geliştirdikleri uygulamalarla önlem aldıklarını belirten Gizem Yasa, bu uygulamaları şöyle anlatıyor:
“24 Saatte İş olarak profesyonellik dışı mesajlaşmanın önüne geçmek ve kadın kullanıcılarımızı korumak için kurulduğumuz günden beri çok fazla özellik devreye aldık. Bu konuda en yakın zamanda geliştirdiğimiz özellik ise ‘uyku modu’ özelliği. ‘Uyku modunu’ devreye alan kadınlar artık mesai saatleri dışında işverenlerden mesaj almayacaklar. Gönderilen mesajlar bir sonraki iş gününde gönderilecek. Buna ek olarak işveren kadınlara rahatsız edici mesajlar attığında yapay zekâ sistemimiz tarafından otomatik olarak tespit edilip sistem dışı bırakılacaklar. Geçmişte de potansiyel sorunları fark ettiğimiz andan itibaren moderasyon konusuna büyük önem vererek ilerledik. Tüm sistemimizi problemli olabilecek hesapları yakalayabilmesi ve sorunu oluşmadan tespit edebilmek üzere kurguladık. En ufak bir şikâyette dahi anında değerlendirmeye alıp inceleme sonuçlanıncaya kadar şirket hesaplarını kapadık ve ilanları dondurduk. Geldiğimiz noktada veriyi kullanarak bir problemi henüz oluşmadan tespit edebilme kasımızı geliştirdik. Bu anlamda kadın adayların güven duyabileceği bir ortam yaratmak için ilk günden beri yaptığımız çalışmalar karşılık buldu ve sistemimizde yüzde 45 oranında kadın aday mevcut. Türkiye’de iş gücüne katılabilecek yaşta olan kadınların sadece yüzde 30’u işgücüne iştirak ederken, erkeklerde bu oran yüzde 60’a çıkıyor. Fakat 24 Saatte İş’in sisteminin içerisindeki kadın-erkek dengesi neredeyse yarı yarıya. Bu bizim kuruluştan beri en önemli hedeflerimizden biriydi ve başarabildiğimiz için çok mutluyuz.”

“Mikro politikalara önem vermeliyiz”

24 Saatte İş kurucu ortaklarından Mert Yıldız, kadın adaylar özelindeki zorlukları fark edip, kadın adayların daha güvenli bir şekilde iş arayabilmesini sağlamak için daha şirketin kuruluşunun ilk günlerinden itibaren çalışmalara başladıklarını belirterek şunları söylüyor:

“Ülkemizde çalışacak yaşta olan 32 milyon kadının sadece 10 milyonu iş gücünde. Çalışabilecek nüfusunun üçte birini iş gücünün dışında bırakan bir ülkenin kalkınması çok zor. Daha fazla kadını iş gücüne dâhil etmek için önce kadınların iş hayatında yaşadıkları zorlukları anlamamız gerekiyor. Ankete katılanların yüzde 87’si kadın istihdamının arttırılması gerektiğini belirtiyor. Bu oranın artması için makro politikalardan önce mikro politikalara önem vermeliyiz. Değişimi beklemek yerine değişimi kendimiz yaratmalıyız. Burada en büyük iş erkeklere düşüyor. Kadınların da iş hayatında gördükleri adaletsizlikleri, uygunsuzlukları gerekli mercilere şikâyet etmekten çekinmemesi gerekli. Anketimize katılan kadınların sadece yüzde 15’i olumsuz bir durum yaşadığında kime şikâyet edeceklerini biliyorlar. Bu yüzden bu konuda bilinçlendirmenin artması şart.”

KimlikBasit: Insha Ventures ve Identify ortaklığında uzaktan uçtan uca kimlik doğrulama hizmeti sunan platform

Albaraka Türk Katılım Bankası tarafından hayata geçirilen ve 2020 yılında FinTech girişim kurucusu olarak faaliyetlerine başlayan Insha Ventures, ürün ve hizmetlerine yenilerini eklemeye devam ediyor.

Insha Ventures’ın Almanya’nın en büyük kimlik yönetim platformu (IMPaaS) sağlayıcılarından biri olan Identify’ın Türkiye birimi ile birlikte hayata geçirdiği KimlikBasit, uzaktan uçtan uca kimlik doğrulama hizmeti sayesinde sahtecilikle mücadele, kara para aklamayı önleme çözümleri, yasal yükümlülükleri sağlama hizmetleri sunarken, firmaların uzaktan müşteri edinim süreçlerini kolaylaştırıyor ve maliyet avantajı sağlıyor.

KimlikBasit, özellikle finansal hizmet veren ve kullanıcı doğrulama süreçlerinin önem arz ettiği endüstrilerde KYC 5’e kadar tüm kullanıcı doğrulama türlerini destekliyor. Yapay zekâ ve diğer teknolojilerle desteklenen KimlikBasit, kullanıcının kimliği ya da pasaportu üzerinden çiple verileri okuma ve video konferans ile doğrulama yapıyor. Mevcut müşteri bilgilerinde eksiklerin tamamlanması ve ek işlem güvenlik protokollerinde de yaygın bir şekilde kullanılan KimlikBasit ile mobil uygulama ve web üzerinden doğrulama yapılabildiği gibi ürün ya da hizmeti alan firma bir panel üzerinden kullanıcılarını yönetebiliyor. Bu yeni ürün ile ayrıca doğrulamayı yapacak çağrı merkezi çalışanı eğitimleri ve API entegrasyonu da sağlanıyor.

Yakup Sezer: “Dijital dönüşümü tamamlayıcı bir hizmet”

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Insha Ventures Genel Müdürü Yakup Sezer, şunları söyledi: “Insha Ventues’ın dijital bankacılık alanındaki müşteri deneyimi ile Identify’ın Almanya’daki satış tecrübesini Türkiye’nin yeni nesil uzaktan müşteri edinimi alanında hizmet veren FinTech girişimi KimlikBasit’te birleştirdik. KimlikBasit, başta finansal kurumlar olmak üzere işletmeler için tasarlanmış kara para aklamayı ve kimlik sahteciliğini (AML/KYC) önleyen çözümlerle, yapay zekâ destekli biyometrik veri karşılaştırma ve doğrulama sağlayan, çağrı merkezi destekli uzaktan müşteri edinimi alanında faaliyet gösteren bir FinTech girişimidir. Finansal kuruluşların ve şirketlerin dijital dönüşümünü tamamlayıcı bir hizmet sunan KimlikBasit, yapay zekâ destekli biyometrik karşılaştırma ve doğrulama ile fark yaratıyor ve bankacılık dışı alanlarda da kullanım ve maliyet avantajı sağlıyor.” KimlikBasit’in sahtecilikle mücadele de etkili bir çözüm olmasının yanında yasal yükümlülükleri de sağladığının altını çizen Sezer, “KimlikBasit ile sunduğumuz hizmetler arasında çağrı merkezi temsilci eğitimi ve müşteri deneyimi odaklı süreç yönetimi de yer alıyor. Böylece pazardaki rakiplerimizden farklılaşıyoruz” dedi.

Ali Haydar Ünsal: “10 dakikada uzaktan yeni müşteri edinimi mümkün”

Identify Türkiye Genel Müdürü Ali Haydar Ünsal ise şöyle konuştu: “Identify Türkiye olarak Almanya’da uzaktan kimlik tespitine ilişkin tecrübelerimizi Türkiye’de Insha Ventures ile birleştirerek KimlikBasit platformunu hayata geçiriyoruz. Türkiye’de sektörlerin regülasyonlara aracılığıyla dönüşümüne şahitlik ederken bu dijital dönüşümün kritik bir parçası olmak bizi heyecanlandırıyor. Müşteri deneyiminin önemli bir değişime uğradığı bu dönemde eticaret, bankacılık, otomotiv, sermaye piyasaları gibi kritik sektörlerde şirketlerin 10 dakika içinde yeni müşteriler edinmesini kolaylaştırıyoruz. Identify Türkiye Akademi ile de müşteri temsilcilerinin regülasyonlara uygun olarak yetiştirilmesini sağlıyoruz. Tüm bu hizmetlerimizi KimlikBasit platformunda şirketlere sunarak kurumların dijital dönüşümünü tamamlayacağız.”

Vispera’nın kurucuları Aytül Erçil ve Ceyhun Burak Akgül, eşgüdümlü yönetim modeline geçti

Yapay görme ve makine öğrenmesi alanında geliştirdiği teknolojileri 22 ülkede, hızlı tüketim ve perakende sektörlerine çözüm olarak sunan ve Türkiye, Hindistan, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Almanya ve Polonya dahil birçok ülkede faaliyet gösteren Vispera, eş-CEO’ları Aytül Erçil ve Ceyhun Burak Akgül ile eşgüdümlü yönetim modeline geçti.

Vispera’nın büyüme gündeminde yurtdışına açılım ve bu açılımı destekleyecek finansman ve yatırım kaynaklarını araştırmak ve geliştirmek önemli bir yer tutuyor. Buna karşılık mevcut iş geliştirme, satış ve pazarlama, operasyon ve ürün geliştirme gündemleri de artarak sürüyor. Bu koşullar altında, iki kurucu Aytül Erçil ve Ceyhun Burak Akgül kendi aralarında, pozisyonlarından bağımsız yürüttükleri eş güdümlü yönetim ilkesini resmi olarak yeni bir modele geçirme kararı aldı. Bu çerçevede Aytül Erçil yurtdışı açılım ve yatırım temalarına odaklı Eş-CEO olarak konumlanırken Ceyhun Burak Akgül de mevcut is potansiyelini artırma, organizasyonun evrimi, satış ve ürün stratejisi alanlarından sorumlu Eş-CEO olarak görev alıyor.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Vispera eş-CEO’larının görüşleri şöyle;

Vispera Eş-CEO’su Aytül Erçil: “Organizasyonel yapılanma ve büyüme gündemimize paralel olarak geliştirdiğimiz yapay zeka ürünleri ve hedeflerimiz, tüm dünyada gördüğümüz ilgiyi artırıyor. Bu ilgiden de güç alarak 2021’de daha etkili ve daha görünür olmamızı sağlayacak fırsatlar yakalayacağımıza inanıyoruz. Bu fırsatları değerlendirerek küresel bir teknoloji şirketi olma hedefimize bir adım daha yaklaşacağız.”

Vispera Eş-CEO’su Ceyhun Burak Akgül: “Vispera, organizasyonunu organik olarak evrimleştiren bir kurum, o nedenle gelişen ve farklılaşan ihtiyaçlara göre değişimler her zaman mümkün. Ancak yakın zamanda (2021 senesi içerisinde) başka radikal değişiklikler öngörmüyoruz.”

Çeşitlilik ve katılımcılık ilkesine özen gösteren Vispera’nın 112 çalışanından 43’ü kadın. Yönetici, direktör ve üst düzey pozisyonlardaki cinsiyet dağılımında kadınların oranı ise yüzde 30.

2020 yılını organizasyonel büyüme ve yeniden yapılanma yılı olarak geçiren Vispera, pandemide sağladığı istihdamı yüzde 30 artırarak şirket içindeki yapılanmasını yeniden oluşturdu.

Geliştirdiği yapay zeka ürünleri ile tüm dünyada artan bir ilgiyle karşılaşan Vispera, küresel bir teknoloji şirketi olma hedefine hızla yaklaşıyor.

Güvenli kodlama eğitimi veren Macaristan merkezli Avatao, 212’den yatırım aldı

Gerçek hayat senaryolarını kullanarak yazılım geliştiricilerine ve teknoloji çalışanlarına yönelik güvenli kodlama eğitimi veren Avatao, ilk turda yerli risk sermayesi şirketi 212‘den bir yatırım aldı.

Avatao iki girişimci Gábor Pék ve Mark Felegyhazi tarafından 2014 yılında Macaristan’da kuruldu. Avatao, aldığı bu yatırımı Avrupa ve ABD’de pazarına giriş için kullanacak. Ayrıca, güvenli kodlama eğitim kitaplığını genişletecek. Girişim bugüne kadar 2017’de 200 bin dolar ve 2018’de 900 bin dolar olmak üzere toplamda 1.1 milyon dolar yatırım aldı. Bu yatırım turunun da 1 milyon doların üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz.

Birçok sektördeki yüzlerce binlerce şirket kritik süreçlerini dijitalleştirmek için buluta geçme noktasında hızla yarışıyor. Günümüzün şirketleri ve son kullanıcıları, sosyal ve finansal refahı korumak için güvenli tutulması gereken kritik özel bilgilerini çevrimiçi dünyaya aktarıyor.

İnternet çağının başlangıcından bu yana, bir bilgisayar ekranının arkasına saklanan isimsiz hackerlar, bu dünyanın içine sızarak dijitaldeki tüm verileri tehlike altına soktu. Bunun sonucu olarak da kurumların ve kişilerin; güvenli çevrimiçi sistemler arayıp bu yapılara ulaşması artık kaçınılmaz bir gerçek oldu.

Avatao, özellikle geliştiricilerin güvenli kodlama ilkelerini içselleştirmeleri için eğlenceli ve pratik odaklı eğitim çözümleri tasarlıyor. Bu işin hem sıkıcı olmasını engelliyor hem de olabilecek tüm senaryolara karşı özel eğitimler sunuyor. Avatao, kuruluşların geliştiricilerinin kendi becerilerini geliştirmelerine, daha güvenilir sistemler oluşturmalarına, hizmetlerini iyileştirmelerine ve büyük para cezalarının yanı sıra iş kayıplarını önlemelerine yardımcı oluyor.

Avatao’nun amiral gemisi ürünü, geliştiricilerin senaryodan sonra senaryolarla mücadele etmesine yardımcı olarak adım adım talimatlar ve paralel olarak konuşmalı bir öğrenme arayüzü sağlıyor. Senaryolar, müşteri olan kuruluşun özel kullanım durumu ve teknoloji yığınına göre özelleştirilebilen tüm öğrenme modüllerini oluşturuyor. Geliştiriciler; eğlenceli bir şekilde, sızma saldırıları, siteler arası komut dosyası oluşturma, bozuk kimlik doğrulama sorunları veya yapılandırma sorunları gibi en yaygın güvenlik sorunlarından bazılarına karşı hareket etmenin yollarını öğreniyor ve üçüncü taraf güvenlik açıkları, API ve akıllı sözleşme güvenliğini sağlıyor.

212’nin yaptığı açıklamada: “Bugünlerde son derece önemli olan güvenlik konusunun ötesine baktığımızda, 212 olarak Avatao’nun hem kurumsal hem de bireysel düzeyde profesyonel büyümeyi nasıl sağladığını takdir ediyoruz.”

Mobil sadakat uygulaması Hopi CEO’su Yalın Özcan oldu

Türkiye’de mobil sadakat uygulamaları sektörünün lideri Hopi’de üst düzey bir atama gerçekleşti. Geniş üye marka koalisyonu ve 10 milyonu aşkın kullanıcısı ile perakende sektörünün dinamiklerini değiştirmeye devam eden Hopi’nin CEO’su Yalın Özcan oldu. Özcan, ödeme sistemleri, sadakat programları, telekom, kurumsal satış, pazaryeri ve startup alanlarındaki 21 yıllık deneyimiyle Hopi’nin Fintek alanındaki dönüşüm yolculuğuna liderlik edecek.

2015 yılında kullanıcısıyla buluşan ve bugün Türkiye’de her 8 kişiden birinin üye olduğu Hopi’de önemli bir bayrak değişimi yaşandı. Boyner Grup’un Hopi’yi müşteri ihtiyaçlarını 360 derece karşılayacak bir “SuperApp”e dönüştürme vizyonuna Yalın Özcan liderlik edecek. Nisan 2021 itibariyle Hopi CEO’su olarak görevine başlayan Yalın Özcan, Hopi üyelerinin alım gücünü katlayan özgün iş modelinin geliştirilmesine ve Hopi’nin Fintek alanındaki liderlik vizyonuna odaklanacak.

2000 yılında Pamukbank’ta sistem analist olarak iş hayatına başlayan Yalın Özcan, ardından IBM Türkiye’de danışman olarak görev yaptı. Garanti Ödeme Sistemleri ve Visa Türkiye’de yöneticilik deneyimlerinin sonrasında Turkcell’de Ticari Pazarlama ve Perakende Yönetimi Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Özcan, daha sonra Akbank’ta Ödeme Sistemleri Bölüm Başkanlığı yaptı.

2017 yılında San Francisco’ya yerleşerek bir Fintech start up’ı olan MyGini’de CPO olarak çalışan Yalın Özcan, 2019 başında Türkiye’ye dönerek Vodafone Kurumsal Satış Direktörlüğü, Vodafone Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş., Vodafone Finansman A.Ş. ve Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu üyelikleri ve Pazaryeri Direktörlüğü görevlerini yürüttü.

Elbruz Yılmaz: “Yasal düzenlemeler konusundaki deneyim ve uzmanlığımızı paylaşmaya hazırız”

Ödemelerde kripto varlıkların kullanılmamasına dair yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. Gelişmeyle ilgili görüşlerini açıklayan Bitpanda Türkiye ve MENA Yönetici Direktörü Elbruz Yılmaz, yasal düzenlemelere uygunluk konusunda oldukça deneyimli olduklarını, yerel yönetmeliklere uygunluk sağlamanın yanı sıra küresel disiplinlerini ve şeffaflık, güvenlik ve sorumluluğa verdikleri önemi sürdürmek için gerekli önlemleri alıp gerekli yatırımları yapmaya devam edeceklerini ifade etti.

Yılmaz, yasa yapıcılarla işbirliği içinde olmak ve kendilerini güvenliğin yanı sıra kişisel sorumluluk sağlayan bir biçimde konumlandırmak istediklerini vurguladı. Yılmaz, “Bitpanda olarak, müşterilerimiz için en güvenli, en hızlı ve en şeffaf hizmetleri sunmak için teknoloji ve yasal düzenleme süreçlerimize sürekli olarak yatırım yapıyoruz. Avrupa’nın birçok ülkesinde yasal düzenlemelere tabi finansal bir kuruluş olarak, yasal düzenlemeler konusundaki deneyim ve uzmanlığımızı, faaliyet gösterdiğimiz her pazarda yetkililerle paylaşmaya hazırız” dedi.

Yılmaz, açıklamasında şunları söyledi, “Türkiye, dünyanın en canlı kriptopara piyasalarından biri. Hızla büyüyen bu piyasaya 2020 yılında giriş yapan Bitpanda, şimdiden önemli bir aşama kaydetti. Türkiye’de kriptopara sektörüne yönelik düzenleme merakla beklenirken, Bitpanda da, piyasadaki diğer büyük oyuncular gibi, piyasanın daha da büyümesini sağlayacak düzenleyici bir çerçevenin geliştirilmesini destekliyor. Merkez Bankası ve diğer yetkililerin Türkiye’de kripto para birimi sektörünün bir yönetmeliğe ihtiyacı olduğu yönünde yakın zamanda yaptığı açıklamalar sonucu, Merkez Bankası’nın bugün yayınladığı yönetmelik sürpriz olmadı. Bu Yönetmelik ne anlama geliyor? Kripto para işlemleri yasaklandı mı? Hayır. Yönetmelikte ana hatlarıyla, kripto varlıkların “ödeme hizmetleri” sağlamak için kullanılamayacağı ve kripto varlıklara ilişkin alım-satım, saklama, transfer veya ihraç hizmetleri sunan platformlara veya bu platformlardan, Türkiye’de bulunan “ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları” kullanılarak kaynak transferine aracılık yapılmasına izin verilmeyeceği ifade ediliyor. Buna karşılık, Ödeme Hizmetleri Kanunu veya bu yönetmelik kapsamında, genel olarak kripto varlık alım-satımına aracılık eden platformlara ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamış olup, bu kapsamda, bu tür platformların kripto varlık alım-satımına aracılık etmesi yasaklanmamıştır.”

Ayrıca “Türkiye’deki kullanıcılar, kriptopara birimi borsalarına para yatırmak ve çekmek için banka EFT’si ve havalesi kullanabiliyorlar. Türkiye’nin önde gelen bazı bankalarıyla güçlü bir işbirliği içinde olan Bitpanda, faaliyetlerini olağan biçimde sürdürmekte olup, platformumuz üzerinde EFT ve havale ile para yatırma ve çekme işlemleri yapılabilmektedir.

Yasal bir çerçeve oluşturmak, Türkiye’nin dünya genelindeki öncü konumunu güçlendirip, müşterilerin bu varlık sınıfına yatırım yapması için daha güvenli bir ortam oluşturacaktır. Bitpanda olarak, her türlü düzenleyici çerçevenin, devletlerin yenilikçi finans teknolojisi şirketlerine yol açma konusundaki kararlılık ve ilgisinin göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Düzenlemelerin de teknolojilerin gelişimine ayak uydurabilecek hızda ve esneklikte geliştirilmeleri gerekiyor, bu durum özellikle Blockchain / Kripto Para Birimleri gibi yeni teknolojiler için daha da geçerlidir.

Türkiye, dünyanın en gelişmiş bankacılık ve finans teknolojileri ekosistemlerinden birine sahip. Ülke ekonomisi, pandemi ve önceki küresel kriz dönemlerinde ne kadar dirençli olduğunu ortaya koydu. Kripto varlık sektörünün Türkiye finans teknolojileri ekosisteminin en önemli etkenlerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Beklentilerimiz ve düzenleyici kurumlarla yaptığımız görüşmeler, Türkiye’de kripto varlık sektörünün gelişimini destekleyecek bir dizi kapsamlı yönetmelik üzerinde çalışmaların devam ettiğini gösteriyor. Bu yönetmeliklerin ne zaman ve nasıl ilan edileceğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Yasal düzenlemelere uygunluk konusunda oldukça deneyimliyiz ve yerel yönetmeliklere uygunluk sağlamanın yanı sıra şeffaflık, güvenlik ve sorumluluğa verdiğimiz önemi sürdürmekiçin gerekli önlemleri alıp gerekli yatırımları yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

Depo ve tedarik zinciri yönetimi sunan yerli girişim Logiwa, 8.5 milyon dolar yatırım aldı

Depo yönetim sistemi çözümü sunan yerli girişim Logiwa, yeni turda Valor Siren Ventures, Spider Capital, Runway Venture Partners, Launch Capital ve Otimo Retail’in katılımıyla 8.5 milyon dolar yatırım aldı.

Bu yatırımla birlikte girişim, bugüne kadar toplamda 13.1 milyon dolar almış oldu. Ayrıca Valor Siren Ventures‘ın ortağı ve fon Yöneticisi Jonathan Shulkin de şirketin yönetim kuruluna katılacak.

2017 senesinde Revo Capital’den Kuzey Amerika pazarında büyümek icin ilk yatırımını alan ve tamamen SaaS olarak hizmet veren Logiwa, 2016 yılında çalışmalarına Chicago’da başladı. Logiwa pazarda online perakende depo yönetimi ve sipariş hazırlama fonksiyonları ile öne çıkarken teknolojisinin getirdiği entegrasyon kabiliyetlerini de maksimum seviyede kullanan girişimlerden biri olarak gözümüze çarpıyor.

Pandemi ile birlikte tüketiciler, karantina sürecinde online satın almaya yöneldi ve dolayısıyla online satışlarda çok ciddi artışlar oldu. Siparişler arttıkça birçok marka, depo yönetim sistemini kontrol altına almakta zorlandı ve kendi içlerinde yoğun işlerden ötürü bir karışıklık yaşadı. Logiwa sunduğu depo yönetimi çözümü ile bu sorunu ortadan kaldırmak için çalışmalarını hız kesmeden sürdürdü.

Logiwa CEO’su Erhan Musaoğlu, “Şirketler artan siparişleri yönetmek ve yeni esnek çözümler aramak için mücadele ederken, Logiwa Cloud Fulfillment Platform tarafında müşterilerden ciddi bir talep artışı gördük. Sunduğumuz çözüm neticesinde yeni müşterilerimizin yüzlerinde; otomasyon kuralları eklemenin ve mevcut personel ile iki kat daha fazla sipariş gerçekleştirmenin ne kadar kolay olduğu mutluluğunu görünce, biz de onlardan daha çok mutlu oluyoruz.” dedi.

Jonathan Shulkin ise: “Çevrimiçi siparişlerdeki yüksek artış ile şirketler, teslimat deneyimlerini ve operasyonlarını geliştirmek yeni çözümler aradı. Bu müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayan Logiwa, onların geleceklerini şekillendirerek yüksek hacimli sistemler sunuyor.”

Paribu CEO’su Yasin Oral: “Bu yönetmelik, sadece ödeme ve elektronik para kuruluşlarına yöneliktir.”

30 Nisan 2021 tarihinde yürürlüğe girecek olan ilgili yönetmelik yalnızca ödeme ve elektronik para şirketlerine yöneliktir.

Paribu gibi kripto varlık işlem platformları ise bu kapsamın dışındadır. Paribu kullanıcıları mevcut düzendeki gibi TL yatırma çekme işlemlerini tüm bankalar üzerinden gerçekleştirebilecektir.

Konuyla ilgili açıklama yapan Paribu CEO’su Yasin Oral, “Kripto varlık ekosisteminde elektronik para kuruluşları üzerinden yapılan işlemlerin oranı bankalara oranla hayli düşük. Kullanıcı yönelimi daha ziyade bankalar üzerinden işlem yapmak şeklinde. Yönetmeliğin dayanakları henüz açıklanmadığı için uzun vadedeki etkileri hakkında yorum yapmak doğru olmaz. Bu yönetmeliği kripto varlık piyasasının regüle edilmesi çerçevesinde değerlendirmemek gerekiyor. Bu yönetmelik, sadece ödeme ve elektronik para kuruluşlarına yöneliktir.” dedi.

BtcTurk CEO’su Özgür Güneri: “Düzenleme kripto varlıkları değil ödeme sistemlerini etkiliyor”

Türkiye’nin ilk, dünyanın ise dördüncü kriptopara alım satım platformu BtcTurk’ün CEO’su Özgür Güneri ve BtcTurk Yönetim Kurulu Üyesi Bora Oruç; Merkez Bankası tarafından, ödemelerde kripto varlıkların kullanılmamasına dair, Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe istinaden değerlendirmede bulundurdu.

Güneri: “Kripto varlıklara ilişkin olumsuz bir düzenleme beklemiyorum. Bu sektörün çok daha büyüyebileceği, Türkiye’nin küresel anlamda bu işte güç olabileceği ve markalar çıkarabileceği bir fırsat var.”

Güneri; “Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamanın özüne baktığımızda söz konusu düzenlemenin; kripto varlıklara yönelik değil, ödeme sistemleri ve ödeme kuruluşlarını düzenleyen Merkez Bankası’nın bu alana ilişkin attığı bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. BtcTurk olarak Bitcoin’in bir ödeme sistemi olması veya kriptoparaların dünyayı inanılmaz değiştirmesi gibi bir beklentimiz hiçbir zaman olmadı. Bundan dolayı ödeme sistemlerine yatırım yapmadık. Bunun ana nedeni; başta Bitcoin olmak üzere diğer alt coinleri de yeni birer internet üzerinde proje web sitesi, uygulaması gibi görüyor olmamız. Aralarından eminim çok başarılı olanları çıkacak. Genel olarak bakıldığında Bitcoin’in ve kriptoparaların sunduğu değer önerisi çok daha fazla. Türkiye’de de çok verimli çalışan TL ile çok hızlı bir ödeme altyapısı var. Bir yandan elektrik para kuruluşları son yıllarda özellikle çok başarılı işler yaptılar. Bizim de iş birliği içerisinde olduğumuz farklı kurumlar var. Onlar fintech alanında bu açtıkları yol ile hem kullanıcı tarafında fayda sağlıyor hem de ülkeye yabancı yatırım çekiyorlar. Bu açıdan onların yaptığı işleri çok başarılı buluyorum” dedi.

Düzenleyici otorite açısından ise iki farklı başlığın gündeme gelebileceğini belirten Güneri; “İlki bu kuruluşlar halihazırda fintech ruhuyla çalışıyorlar. Yepyeni bir alanda birçok farklı hizmeti ve ürünü geliştirmeye çalışıyorlar. Bizim gibi platformlar da benzer bir süreçten geçiyor. O yüzden bu adımın, kripto varlıklara ilişkin genel düzenleme henüz netleşmeden, regüle kurumların bu taraftaki faaliyetlerini en azından bir süre bekletmek amacıyla atıldığı görüşündeyim. Türkiye’de orta ve uzun vadede kripto varlıklara ilişkin olumsuz bir düzenleme de beklemiyorum. Bu sektörün çok daha büyüyebileceği, Türkiye’nin küresel anlamda bu işte güç olabileceği ve markalar çıkarabileceği bir fırsat var. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde, bankalar, elektronik para kuruluşları veya farklı finansal kuruluşlarla birçok iş birliğine açık bir noktaya geleceğimize inanıyorum. O günde kadar da mevcut kullanıcılarımızın BtcTurk’e para yatırıp çekerken, kripto para alım satımı yaparken veya saklarken hayatlarını değiştirecek bir durum öngörmüyoruz. Banka hesaplarımızdan bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da 7/24 Türk Lirası yatırıp çekebilecekler. Düzenlemenin ana yaklaşımı ödeme kuruluşları üzerinden… Merkez Bankası tarafından atılan bu adımın; kullanıcılar açısından yatırım stratejileri değiştirecek bir gündem olarak değerlendirmiyorum. Hatta önümüzdeki dönemde kripto varlıkların genel çerçevesinin olumlu yönde netleştirileceğine inanıyorum. Bu taraftaki adımlarla, regüle finansal piyasalar ve yeni gelişen piyasalar arasında sektörü büyütecek nasıl şeffaf ve sağlıklı bağlar kurulacağını ilgili tüm sektörlerle beraber geliştirebileceğimizi düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Bora Oruç: “Kriptopara platformları olarak devletin sermayesi, çalışanı, faaliyet ve çalışma esaslarıyla düzenlediği platformlar haline gelmek istiyoruz.”

BtcTurk Yönetim Kurulu Üyesi Bora Oruç da şöyle dedi: “Özellikle kripto varlık piyasasına, platformlarımıza ilişkin negatif bir düzenlemeyi beklemiyorum. Tabii ki düzenlemenin olması gerekiyor. Regülasyonun gelmesi piyasadaki gürültüleri, haber kirliliğini de engelleyici bir unsur olacaktır. Kriptopara platformları olarak devletin sermayesi, çalışanı, faaliyet ve çalışma esaslarıyla düzenlediği platformlar haline gelmeyi her türlü istiyoruz. Biz zaten BtcTurk olarak düzenlenmiş bir platform nasıl olması gerekirse bu yönde çalışmalarımızı yapıyoruz. Hatta regülasyona ışık tutacak uygulamalarımız var. Burada yatırımcıların olabildiğince sakin olmaları, bilgi kaynaklarını doğru seçmeleri gerektiğini düşünüyorum.”