Ana Sayfa Blog Sayfa 149

Geleceğin bankacılık deneyimini vaat eden platform: MARS

Geleceğin bankacılık deneyimini bugünden bize getiren MARS ile Türkiye’de yepyeni bir premium finans deneyimi dönemi başladı. Emrah Kaya, Burcu Bekdaş ve Eray Yüksek ortaklığıyla hayata geçirilen ve herkes için her gün daha iyi bir yaşam vaadiyle tasarlanan MARS, şimdi kullanıcılarla buluşmaya hazır. Herhangi bir ön koşul aranmadan sadece birkaç adımda MARSlı olmak, ayrıcalıklarla ve fırsatlarla dolu yeni bir evrene adım atmak mümkün.

MARSlılar tüm kartlarını tek yerden yönetiyor, harcamalarını bölüşüyor, limitlerini birleştiriyor

MARSlılar harcamalarını, tasarruflarını, planlarını ve paralarını kendileri yönetiyor. Premium finans deneyimi sunan MARS, tanımlanan tüm kartların limitlerini birleştirip tek seferde ve tek yerden harcama seçeneği sunuyor. MARS, MasterCard Gümüş Logoya sahip olduğu için MARSlılar bu kapsamdaki tüm özelliklerden, yurt içi ve yurt dışı avantajlardan faydalanabiliyor.

Tek uygulama ve tek kartla paranın kontrolü MARSlılarda

“MARS ile yaratmak istediğimiz ekosistem uzun bir tasarım ve geliştirme sürecinin sonucudur. Amacımız kullanıcılarımızın hayatını her gün güzelleştirerek onlara finansal anlamda kontrolü kendi ellerinde tuttukları daha özgür bir deneyim yaşatmak” diyen MARS Kurucu Ortağı Emrah Kaya devam ediyor:

“MARS ile kullanıcılar tamamen kendilerine göre seçip, özelleştirdiği ve kendi ihtiyaçlarına göre tasarladıkları bir evrene sahip oluyorlar. MARS için özgür ruhlu, parasını akılcı yöneten, yeniliğe açık, kendine has zevkleri olan, premium yaşamak ve avantajlara sahip olmak isteyenlerin buluşma noktası diyebiliriz.”

MARS, finans dünyasında bir demokratikleşme hareketi olarak kurgulandı

“MARS, hayatımızı her gün daha iyiye götürmek için çalışan premium finans uygulamasıdır. Bizi farklı kılan tamamen kullanıcı odaklı olmamızdır. Ne beklediğini ve ne hizmet vermemiz gerektiğini çok iyi anlayarak yola çıktık ve geleceğin bankacılık deneyimini tasarladık diye konuşan MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş ekliyor:

“Hizmet modeli sebebiyle MARS’ın Türkiye’de rakibi yok. MARS’ı, bireylerin kendini ait hissettiği segmentlere erişebilmeleri için finans dünyasında şeffaf olarak yola çıkan bir demokratikleşme hareketi olarak tanımlayabiliriz.”

MARS Kurucu Ortağı Eray Yüksek ekliyor: 

“Akıllı algoritmalarla, kullanıcıların finansal ihtiyaçlarını tüm bankalarla tek tek uğraşmadan çözümleyen premium bir neobank olarak MARS, kullanıcılara lükse erişim imkanları veren bir finans deneyimi sunuyor. MARS, kullanıcılara tek bir mobil şube ve kartla tüm finansal yaşamlarını tek yerden yönetebilme imkânı tanıyor. MARS, çığır açıcı bir yaklaşımla bankacılık dünyasını yeniden yapılandırıp dönüştürmeyi hedefliyor.”

Yüzlerce markada indirimler, üyelik ücretinin çok ötesinde avantajlar MARSlıların cebinde

MARS deneyiminin içerisinde lezzet, moda, kahve, teknoloji, seyahat, gurme, abonelik ve keyif olarak sekiz farklı koloni ve kategorize edilmiş kampanyalar yer alıyor. MARS’ta bulunan bu farklı kategoriler, ayrıcalıklı avantajlarla kullanıcılara her zaman kazandırıyor. MARSlılar yüzlerce markada indirimleri ve MARS Miles avantajları ile üyelik ücretlerinden çok daha fazlasına sahip oluyor.

Ayrıcalıklı yaşam için sınırlı sayıda üretilen MARS Titanium Metal kart

MARS’ı farklı kılan, MARSlı olmak için herhangi bir ön koşul aranmıyor olması. Prime, Platinum veya Titanium Metal kartlardan birini seçerek özel avantajlar dünyasına adım atmak mümkün.

MARS’ı benzersiz kılan en önemli özelliklerinden biri ise Titanium Metal üyeliği. MARS Titanium Metal üyeleri 16 gram saf metalden üretilen kartlarıyla her ay değişen prestijli restoran indirimleri, ücretsiz park ve özel şoför gibi benzersiz avantajlara sahip oluyorlar. MARS Titanium Metal kart sahipleri sekiz koloninin tamamını seçebiliyor.

MARSlılar 300’den fazla markada hatta bankacılık işlemlerinde bile MARS Miles kazanıyor

MARS, mil programında da çığır açıyor. MARSlılar alışverişlerinde olduğu gibi bankacılık işlemlerinde de mil kazanabiliyor. MARS Miles cüzdanlardaki miller istenildiği zaman dönüştürüp TL cüzdanlarına ve hesaplara aktarılabiliyor. MARS millerde zaman aşımı da bulunmuyor.

MARSlılar ATM aramadan istedikleri bankanın kartından istedikleri yerde ücretsiz para çekiyor

MARSlılar kendi aralarında 7/24 ücretsiz bir şekilde dünyanın herhangi bir yerinden para transferi yapabiliyor, Otomatik Para Yatırma fonksiyonuyla hesaplarına düzenli para yatırabiliyorlar.

Ayrıca MARSlılar istediği hesabından ve dilediği ATM’den MARS fiziksel kartı ya da QR kodla ücretsiz, komisyon alınmadan para çekebiliyor ve QR kod ile ödeme yapabiliyorlar. MARSlıların sahip olduğu avantajlar bununla da sınırlı değil. MARSlılar harcamalarını sevdikleriyle anında bölüşebiliyor, fatura ödeme talimatı verebiliyor ve tüm finansal işlemlerini tek bir kart ve uygulamadan yönetebiliyorlar.

MasterCard Gümüş logosuna sahip MARS kartlarıyla kullanıcılar 20’den fazla ülkede yüzlerce avantajlardan faydalanabiliyorlar, tüm dünyada alışveriş yapabiliyor ve ATM’lerden para çekebiliyorlar.

MARSlılar teknolojiye güveniyor, tüm kişisel bilgilerini sertifikalarıyla güvence altına alıyor

Digital First Card özelliği sayesinde MARS kartların üzerinde numara yer almadığı için dolandırıcılık riski neredeyse hiç bulunmuyor. Alışveriş yapıldığında fiziksel kartla eşlenmiş versiyon MARS uygulaması içinde yer aldığından, kolayca iptal edilebiliyor. MARSlılar tüm varlıklarını Merkez Bankası güvencesiyle koruyor.

Emre Atalay’ın kurucuları arasında olduğu BCNMonetize, ABD merkezli Entravision tarafından satın alındı

Barselona’da 2016´da kurulan ve Emre Atalay, kurucu ortağı olduğu mobil performans reklam ajansı BCNMonetize, global ad-tech ve medya şirketi Entravision tarafından satın alındı.

Yıllık 1 milyar dolara yakın gelir elde eden, 1500’e yakın kişinin çalıştığı Entravision, ABD, Latin Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika’da 41 ülkede eksiksiz bir marka bilinci oluşturma ve performans reklamcılık çözümleri paketiyle dijital bir güç merkezine dönüştü.

Entravision, merkezi Santa Monica, California, ABD’de bulunan halka açık bir şirkettir.

Entravision, sahip olduğu reklam teknolojileri ve sunduğu özgün çözüm yollarıyla markalara, hedefledikleri müşterilere bağlantı kurma konusunda yardimci olan, global reklam, medya ve ticaret çözümleri şirketidir. Ayrica Meta, TikTok, Twitter ve Spotify gibi önde gelen platformlarla stratejik ortaklıkları vardır.

100’den fazla reklam veren ile çalışan BCNMonetize yıllık 20 milyon dolara yakın gelir elde etmektedir. BCNMonetize, ADJUST’ın en son yayınlanan performans index’in de EMEA’da META, Twitter ve Snap gibi devlerin olduğu en iyi 20 network arasına girmişti. Bu satın alma ile birlikte Amerika, Latin Amerika ve Asya pazarlarında da daha güçlü hale geleceği düşünülüyor.

BCNMonetize´in kurucusu ve CEO’su Emre Atalay, satın almadan sonraki verdiği demeçte;

“Kurulduğumuz günden bu yana, markalara hep daha iyi hizmet vermek icin çözümler üzerine çalıştık. Ekibimiz kendilerini markaların pazarlama ekipleri gibi görüp, en iyi hizmeti vermeye çalıştı. Son 2 senede, BCNMonetize’i satın almak icin birçok firma bizimle bağlantıya geçti. Entravision’ın global ölçekteki büyüklüğü, teknolojik çözümleri ve kaliteli ekibi bizim stratejik ortak olarak düşündüğümüz firma düşüncesini karsiliyordu. Ek olarak, bizimle direktör olarak calisan Çiğdem Fındık, da eski bir Entravision’lı olarak benzer yorumlarda bulundu ve bu satın almayı gerçekleştirmiş olduk. Geçen sene de Creativepool ile yaptığımız söyleşide de Entravision’ın şirket olarak bana ilham verdiginden de bahsetmiştim🙂

 

Bu satın alma ile güçlü oldugumuz e-commerce, entertainment, finance gibi dikeylere, son zamanlarda çok güzel sonuclar aldigimiz gaming dikeyini de katmayı planlıyoruz. Bu satin almada çok büyük payı alan ekibimiz ile birlikte çok daha büyük isler yapacagimizdan hiç şüphem yok.”

Yerli girişim Thread in Motion, Endüstri 5.0 çözümlerini duyurdu: Vega ve Vega-X

Türkiye’nin giyilebilir teknolojiler alanında faaliyet gösteren lider Endüstriyel Nesnelerin Interneti şirketi Thread in Motion (TIM), işletmelere yönelik sunduğu yenilikçi çözümleri ile dikkat çekiyor.

2016 yılında iletken ipliklerle başlayan bir girişim olarak yola çıkan ve yenilikçi giyilebilir teknoloji ürünleri ve tamamlayıcı akıllı yazılım çözümleriyle bugün 35 ülkede 30’un üzerinde global müşteriye ulaşan Thread in Motion’ın kurucu ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu, “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” mottosuyla hızla büyüyen müşteri tabanına ve endüstriyel ortaklara yaptığı katkıları anlattı.

Kadir Demircioğlu ve Rahim Öner tarafından, ilk olarak, akıllı bir kumaş ve bu kumaşın kullanıldığı akıllı bir ceketin üretimiyle bir start-up olarak başlayan Thread in Motion, endüstri alanlarında, çalışanların giydiği kıyafetlere farklı teknolojiler entegre ederek onların sağlığı ve güvenliği için bir ürün geliştirmek ve fabrikalarda daha verimli ve izlenebilir bir ortam kurmak üzere hedef belirledi.

Mercedes-Benz tarafından startup’lara yönelik düzenlenen yarışmada giyilebilir teknoloji alanındaki proje ile birinciliği kazanan Thread in Motion kurucuları, iletken iplik teknolojisini temel alarak ürettikleri ve işletmelerde hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefledikleri akıllı eldiveni geliştirerek kısa sürede önemli yatırımlar almayı başardılar. 

Otomotiv sektörüyle başlayan yolculuklarının, lojistik ve pek çok farklı sektöre verdikleri hizmetler ile devam ettiğini belirten TIM’in kurucusu ve CEO’su Kadir Demircioğlu:

“Otomotivden lojistiğe pek çok farklı dünya markasının ülkemizde üretim yapabiliyor olması ve bizim ürün ve teknolojilerimizi burada geliştirmemiz bizler için çok büyük bir avantaj. Ayrıca, Türkiye’nin mühendislik ve üretim alanındaki bilgisi, deneyimi ve tecrübeleri Thread in Motion’ı kurduğumuz günden itibaren hızla ilerleyebilmesine olanak sağladı.

Yüzde yüz Türk şirketi olarak, Türk mühendisler tarafından geliştirilen teknolojiyi bugün 6 farklı sektörde, 35 ülkede, global şirketler de dahil olmak üzere 200’den fazla müşteriye sunuyoruz. Geliştirdiğimiz giyilebilir teknoloji ürünleriyle otomotiv, perakende, lojistik, üretim ve e-ticaret gibi sektörlere özel operasyonel verimliliği artıran çözümler geliştiriyoruz.” dedi.

TIM olarak her endüstride operasyonel süreçleri insanın hata payını azaltıp, izlenebilirliği artırmaya odaklandıklarını belirten Demircioğlu:

“Yola çıktığımız ilk günden beri geliştirdiğimiz akıllı eldivenler ile özellikle insanın aktif rol aldığı lojistik ve üretim süreçlerinde giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapılmasını engellemeyi ve verimliliklerini artırmayı hedefledik.” şeklinde konuştu. 

Otomotiv sektöründe dünya devi birçok marka ile birlikte başarılı projelere imza attıklarını ifade eden TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Demircioğlu, yükselen ve büyüyen bir sektör olan lojistik alanında da giyilebilir teknolojiler aracılığı ile süreçleri daha hızlı ve verimli hale getirmek üzere çalıştıklarını vurguladı. 

TIM’in Endüstri 5.0’a insan merkezli yaklaşımı

Endüstri 5.0 kavramının işletmeler üzerindeki etkisine de değinen Demircioğlu, TIM’in bu dönüşüm sürecinde nasıl bir rol oynadığını açıkladı. İnsan merkezli yaklaşımın önemine vurgu yapan Demircioğlu:

“Otomasyonu ve insan emeğinin değiştirilmesini vurgulayan önceki aşamaların aksine, Endüstri 5.0, üretim süreçlerini iyileştirmek için hem insanların hem de makinelerin güçlü yönlerinden yararlanmayı amaçlıyor. Örneğin, makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri yerine getirebilirken, insanlar üretimi optimize etmek için gerekli olan yaratıcılığı ve problem çözme becerilerini sağlayabilir.

Bu iş birliği, hem tüketicilere hem de şirketlere fayda sağlayan daha verimli ve etkili bir üretim süreciyle sonuçlanır. Endüstri 5.0 aynı zamanda çalışanlara beceri kazandırmak için fırsatlar sunuyor. Makineler tekrarlayan ve tehlikeli görevleri üstlendikçe, çalışanlar bu makineleri çalıştırma, bakımını yapma ve ayrıca makineler tarafından üretilen verileri yönetme konusunda eğitilebilir. Bu, daha yüksek vasıflı ve çeşitlendirilmiş bir iş gücüne ve otomasyonun önceki aşamalarına göre daha az işten çıkarmaya yol açabilir.” dedi.

TIM’in çeviklik, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik gibi Endüstri 5.0’ın getirdiği fırsatları işletmelere taşıdığını belirten Demircioğlu, Türk sanayisinin bu dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynadığını ve TIM’in yerli sanayicilere büyük fırsatlar sunduğunu vurguladı.

TIM’in ürün ve hizmetlerine odaklanarak, işletmelerin operasyonlarında iyileştirme sağladığına değinen Kadir Demircioğlu, geliştirdikleri çözümlerin, işlemleri hızlandırma, sipariş işleme ve üretim sürelerini kısaltma, manuel süreci azaltma, hatalı montajı önleme, genel doğruluk ve müşteri memnuniyetini artırma gibi konularda önemli katkılar sağladığını belirtti.

Bunun yanı sıra, TIM’in operasyonel maliyetleri azaltma, dolaylı gelir etkisi, operasyonel mükemmellik oranı, tedarik zinciri kararlılığını iyileştirme ve sevkiyat zamanlamasını optimize etme gibi avantajları da olduğunu vurgulayan Demircioğlu ayrıca, takt süresini azaltma ve düşük yatırımlarla hızlanma süreci gibi konularda da şirketin katkılarını paylaştı.

TIM yeni ürünleri Vega, Vega-X ve CONWO ile hedeflerini büyüttü

2021 yılında piyasaya çıkardığı ve insanın aktif rol aldığı üretim ve lojistikte giyilebilir teknolojinin gücünü kullanarak hata yapmayı önlemeyi ve verimliliği artırmayı hedefleyen bir önceki akıllı eldiven modelleri ile önemli ihracat rakamlarına ulaştıklarını aktaran Demircioğlu, TIM’in başarılarına ve vaka çalışmalarına da değinerek, şirketin müşterileriyle birlikte nasıl değer yarattığını gösterdi. TIM’in geliştirdiği akıllı eldivenler Vega ve Vega-X ile yeni bir süreci başlattıklarını aktaran Demircioğlu, yeni ürünleri ile insan kaynaklı hataları sıfıra indirerek, müşterileri için verim ve kazancı maksimum seviyeye çekmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Vega ve Vega-X ürünleri ile müşterilerinin yüzde 50 zaman kazanımı sağlayacaklarını ifade eden Demircioğlu, iletken iplik teknolojisi ile ergonomik tasarıma sahip yeni ürünlerinin; görüntü işleme teknolojisi ile hatayı minimuma indirdiğini, tak-çalıştır (plug&play) özelliği ve uzun batarya ömrü sayesinde kolay ve uzun süreli kullanım sunduğunu ve Bluetooth ve WiFi/LoRa bağlantıları sayesinde bir tesisteki tüm cihazlarla gerçek zamanlı ve etkili iletişim sağladığını ve görsel, işitsel ve dokunsal geri bildirim sağladığını aktardı. 

Giyilebilir teknolojilerin yanı sıra, bu teknolojilerle entegre çalışan veri analiz platformu CONWO ile öngörüsel tahminleme metodu ve algoritmalar kullandıklarını aktaran Demircioğlu, bu sayede süreçlerin daha sağlıklı ve sorunsuz ilerlemesi adına karar verici mekanizmalara yol gösterdiğini belirterek “Akıllı eldivenlerimiz operasyonel verileri depolarken, geliştirdiğimiz yazılım platformu bu verileri analiz ederek ilgili tüm süreçlerin optimizasyonuna olanak sağlıyor. Şirket olarak vizyonumuz da bu farklı alanlardaki veri akışlarını kullanarak, bir Büyük Veri (Big Data) şirketi konumuna gelmek.” dedi.

Demircioğlu: “Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedefliyoruz”

Gelecek vizyonuna odaklanarak, TIM’in “Mümkün olanın ötesine geçmeye hazır mısınız?” sloganıyla işletmelere ve endüstriyel ortaklarına mevcut teknolojinin ötesinde bir gelecek sunmaya devam edeceğini belirten TIM Kurucu Ortağı ve CEO’su Kadir Demircioğlu:

TIM’in yüzde yüz yerli bir şirket olarak ülke sınırlarını aşarak dünya genelinde büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bu hedef doğrultusunda çalıştıkları ülke sayısını 35’e çıkardıklarını belirten Demircioğlu, katma değerli teknolojik ürünlerimizle sağladığımız ekonomik faydayı artırmak için yenilerini geliştirmeye devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

Bu doğrultuda henüz çok genç bir şirket olmalarına rağmen Türkiye’de ve uluslararası platformda elde ettikleri başarılarla şirketin önemli bir ivme ile büyüdüğünü vurgulayan Demircioğlu, şirketin bugüne kadar önde gelen yatırımcılardan aldığı toplam yatırım miktarının, TIM’in güvenilirliğini ve büyüme potansiyelini işaret eden bir gösterge olduğunu ifade etti. Demircioğlu ayrıca, TIM’in yerli ve yabancı iş birlikleriyle şirket değerlemesini artırarak Türkiye’nin Unicorn’larından biri olmayı hedeflediklerini de ifade etti.

Yapay zeka odaklı çalışmalar yapan Mistral AI, 113 milyon dolar tohum yatırım aldı

OpenAI’a karşı global bir rakip olmak için yola çıkan yapay zeka girişimi Mistral AI, düzenlenen turda 113 milyon dolar tohum yatırım aldı. Lightspeed Venture Partners tarafından yönetilen tura JCDecaux Holding, Motier Ventures, La Famiglia, Headline, Exor Ventures, Sofina, First Minute Capital ve LocalGlobe katıldı.

Paris merkezli girişim, basit istemlerden yeni metin ve görüntüler oluşturabilen üretken yapay zeka modelleri için temel altyapıyı oluşturuyor. Mistral AI’ın aldığı yatırım, şimdiye kadar toplanan en büyük tohum yatırım olarak tarihe geçiyor.

Girişimin kurucuları arasında Platforms Inc.’in yapay zeka araştırma biriminde çalışan Timothée Lacroix ve Guillaume Lample ve Google’ın yapay zeka araştırma laboratuvarı DeepMind’da çalışan Arthur Mensch yer alıyor. Lample, Meta’nın en gelişmiş büyük dil modeli LLaMA’nın geliştirilmesine öncülük etti. Bu ekibi analiz ettiğimizde rekor kıran tohum turunun oldukça normal karşılanması gerekiyor.

Girişimin kurucu ortaklarından Arthur Mensch:

“Şu anda yapay zekanın bazı durumlarda yararlı olduğuna dair kanıtımız var. Fakat farklı alanlarda hala yaratıcı olmaları istenen çok fazla çalışan var ve bunu onlar için çözmemiz gerekiyor. Onlara kendi ürünlerini yaratmaları için kullanımı kolay araçlar sunmak istiyoruz.” dedi.

Mistral AI tam olarak nasıl bir yapay zeka geliştirdiğini açıklamadı ancak modellerinin ve onları eğitmek için kullandığı veri kümelerinin hepsinin açık kaynaklı olacağını söyledi. Burada ortaya çıkan fikir, halka açık verileri kullanarak yasal sorunlardan kaçınabilmekten yana oluyor. Tabi müşteriler de kendi verileriyle katkıda bulunabilecek.

Xiaomi’nin elektrikli aracı hakkında yeni bilgiler gelmeye devam ediyor

Çinli teknoloji devi Xiaomi, elektrikli araç pazarına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Uzun süredir dikkatleri üzerine çeken Xiaomi MS11 yol testlerinde ortaya çıktı.

Xiaomi, elektrikli araç pazarına girmek için uzun süredir yoğun bir şekilde çalışıyor. Firmanın ilk modeli olan MS11 bir süredir test aşamasında bulunuyor. Son zamanlarda, zorlu kış testleriyle karşımıza çıkan araç şimdi de şehiriçi testlerinde göründü. Araçla ilgili görüntüler, otomotiv sızıntıları yapan Chang Yan tarafından paylaşıldı.

Xiaomi, 2024’ün ilk yarısında ilk elektrikli otomobili MS11’i piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Araç bir süredir geliştiriliyor ve son casus çekimleri, bazı temel özelliklerini ortaya çıkardı. Elektrikli araçta 19 inç büyüklüğünde oldukça şık görünen jantlar bulunuyor. Şarj girişi aracın sol arka tarafında yer alıyor.

Araç, iki konfigürasyonda sunulacak. BYD lityum demir fosfat kanatlı pillere sahip 400V versiyonu ve CATL üçlü Kirin pillere sahip 800V versiyonu müşterilerin isteği doğrultusunda test edilecek. Xiaomi ayrıca, MS11’in şirket içi yapay zeka ve otonom sürüş yetenekleri gibi en son teknolojisini kullanacağını söyledi. Şirket, bu alanlara şimdiden önemli yatırımlar yaptı ve muhtemelen MS11’de önemli bir rol oynayacaklar.

MS11 çok heyecan verici bir araç olacak şekilde şekilleniyor ve nihayet piyasaya sürüldüğünde nasıl performans gösterdiğini görmek ilginç olacak. Xiaomi’nin elektrikli araç endüstrisine girişi, şirketin ürün portföyünü tüketici elektroniğinin ötesinde farklı pazarlarda da faaliyet göstermek istediğinin bir işareti oluyor.

Alternatif SuperApp, ilk turda 62.5 milyon dolar değerleme üzerinden 4.7 milyon dolar yatırım aldı

15 Aralık 2021’de lansmanı gerçekleştirilen ve kısa bir süre içinde hızlı bir büyüme kaydeden Alternatif SuperApp, yatırım süreçlerinin görece yavaşladığı bir dönemde, ilk yatırım turunu Qinvest Portföy, APY Ventures Bilişim Vadisi GSYF, FonAngels ve CapitalTurk Holding’in de içinde bulunduğu yatırımcılardan 62,5 milyon dolar değerleme üzerinden aldığı 4,7 milyon dolarlık yatırımla başarıyla tamamladı.

Alternatif SuperApp, mobil uygulama üzerinden farklı sektörlerdeki işletmeleri dijital dönüşüm sürecine dahil ederek B2B müşterilerine fintech çözümleri sunuyor. Bu çözümler arasında dijital cüzdan, sadakat, CRM ve müşteri analitiği gibi özellikler yer alıyor. Uygulama aynı zamanda B2C müşterileri için de tüm dijital cüzdanları tek bir platformda birleştirerek nakit ve kartın avantajlı bir alternatifi oluyor.

Azerbaycan ve BAE’ye de açılacak

Konuya ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Alternatif SuperApp Yönetim Kurulu Başkanı Göktürk Yetim, 100’den fazla marka ve bu markaların 1.300 şubesinde 250 bini aşkın müşteriye hizmet verme ivmelerini hızlandıracak bu yatırımın, gelecekteki potansiyellerini kanıtlama açısından da fırsat vereceğini belirtti.

Bu yatırımı sürdürülebilirlik, inovasyon ve büyüme stratejileri doğrultusunda kullanacaklarını ve pazaryeri konumlarını daha da güçlendireceğini aktaran Göktürk Yetim, ilk etapta Türkiye’deki müşteri sayısını ve uygulamanın kullanımını artırmayı amaçladıklarını ifade etti.

“Önümüzdeki dönemde yurt dışı hedeflerimiz kapsamında Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne açılarak pilot çalışma yapmayı ve bu iki pazarı ayrıntılı analiz etmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullanan Alternatif SuperApp Yönetim Kurulu Başkanı Göktürk Yetim, mevcut müşteri tabanını genişletme ve yeni işletmelerle anlaşma gibi büyüme stratejilerini uygulayarak gelecekte daha da büyük bir başarı elde etmeyi hedeflediklerini söyledi.

Metaverse odaklı yerli girişim Teleporter VR, 20 milyon dolar değerleme üzerinden yatırım aldı

2022 yılında Arya Women Investment Platform ve Türkiye İş Bankası’nın yatırım platformu Maxis işbirliğiyle kurulan Arya GSYF, 169 girişimi değerlendirdikten sonra ilk yatırımını Teleporter’a yaptı. Bu yatırım hem World of Gamers evrenini yeni içeriklerle genişletmeye devam etmek hem dünyanın her yerinden oyuncu komunitelerini bu evrene entegre etmek hem de Merlin’s Chess gibi yeni ve heyecan verici oyun dünyalarını hayata geçirmek için kullanılacak.

Arya GSYF’nin liderliğinde gerçekleşen bu yatırım, Teleporter’ın sadece kendi hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda ekibin ilk gününden beri odağında olan “kadın çalışan dengesinde minimum %50 hedefini desteklemesi bakımından da ikonik bir değer yaratıyor. 

Türkiye’nin global oyun geliştiricileri arasındaki popülerliği artarken, geleceğin “immersive” teknolojilerinde 2015’ten bu yana belirleyici bir rol oynayan Teleporter, gücüne güç katmaya devam ediyor. Dilara Keçeci ve Aslan Yerdelen liderliğinde kurulan Silikon Vadisi merkezli girişim Teleporter VR, tüm dünyadan oyun severlerin dijital bir sosyal XR evreninde bir araya gelip çeşitli oyunlar oynadığı, oyun konferanslarına ve bu alandaki etkinliklerin dijital versiyonlarına katıldığı ve kendisi gibi oyun severlerle birçok farklı oyuncu dünyasında keyifle zaman geçirdiği The World of Gamers ile tam anlamıyla bir “gamer metaverse” inşa ediyor.

Bu haliyle hem bir oyun dünyası hem bir oyun dağıtım platformu hem de oyunlar etrafında bir dijital pazarlama evreni olan platform, dünyanın her köşesinden oyun severleri ihtiyac duydukları her şey için aynı sanal evrende bir araya toplamayı hedefliyor.

Teleporter ekibi, kendi sosyal VR platformu olan World of Gamers evreninden erişilebilen ve oyuncuları arasında cok sevilen basarili oyunlarının ardından, simdi de “Life-Size VR Board Game” alanına yepyeni bir soluk getirmeye hazırlanıyor. VR dünyasında uzun süredir beklenen ve fikri bile oyuncular arasında büyük heyecan yaratan Harry Potter evrenindeki Wizard Chess konseptinden ilham alan yepyeni oyunu Merlin’s Chess’in lansmanında son adıma geldi.

Merlin’s Chess, World of Gamers evreninde geçen fakat popüler kültürün en ikonik eserlerinden Harry Potter, Lord of the Rings, World of Warcraft ve Heartstone gibi atmosferlerden esinlenenen oyun tasarımı ile oyun severleri benzersiz büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Hikayesinin zenginliği ve kendine özgü inovatif oyun geliştirme bakış açısıyla Merlin’s Chess, “immersive” bir satranç oyunu olmanın ötesine geçerek, geek kültürün kalbinde heyecan yaratan bir fenomen haline gelecek gibi gözüküyor.

Teleporter, Collective Spark’ın liderliği ile gerçekleştirilen bir önceki yatırım turunda önemli bir finansman sağlamıştı. Önceki turlarda da yine Arya Kadın Yatırım Platformu’ndan Melis Kızıldağ, Yeşim İlbak, Murat Soğancıoğlu ve Nilüfer Günhan gibi deneyimli melek yatırımcıların yanı sıra, eski Riot Gamesli Bora Koçyiğit, Walt Disney Company’nin üst düzey yöneticisi Mehmet İçağasıoğlu, 212’nin yönetici direktörü Ali Karabey, Unilever Avrupa’nın yöneticisi Selim Tansuğ, Mediterra Capital’in yöneticisi Cenk Coşkuntürk gibi Türkiye’den ve dünyadan değerli isimler yer almıştı.

Teleporter’ın tohum öncesi aşamada 1.5 milyon doların üzerinde finansman sağladığı önceki turlarında ayrıca Tesla, Skype, Hotmail gibi global markalara yatırım yapmış olan Draper ailesinin crypto ve XR alanındaki yatırımları ile one cikan fonu Boost VC de ekibin değerli destekçileri arasına katılmıştı.

İngiltere’nin önde gelen medya kuruluşu The Wired UK ve Amerika’nın gözde teknoloji ve medya etkinliklerinden olan SXSW tarafından dünyanın önemli startupları arasında gösterilen Teleporter VR’ın CEO’su Dilara Keçeci, 2023-2024 yıllarında art arda piyasaya sürülecek olan Playstation VR 2, Meta Quest 3 ve Apple Vision Pro cihazlarının metaverse, spatial computing ve XR marketlerinin büyüme ivmesinde önemli bir fark yaratacağını ve bu teknolojilerin daha geniş kitleler tarafından deneyimlemeye başlanmasıyla hem sosyal evrenlerin hem de VR oyunlarının önemli bir büyüme alanına ulaşma fırsatı olacağını belirtiyor. 

Ekibin bu alandaki deneyimi ve marketin hızla büyümeye devam etmesi sebebiyle, dünya çapında devam eden yoğun yatırımcı ilgisi ile bu turu büyütmeye devam edeceklerini ve yakında yeni yatırım haberlerini de paylasacaklarını belirtiyor. Bu yatırımın, sadece oyunların geliştirilmesine değil, aynı zamanda Teleporter’ın küresel görünürlüğünün artırılması ve ekibe dünya çapında yeteneklerin katılması konusunda önemli bir etkiye sahip olacağını da ekliyor.

Uzun yıllardır birçok global markayla işbirlikleri yapmış ve bu alandaki deneyimini kanıtlamış olan Teleporter, ayni zamanda geçtiğimiz aylarda Deloitte’un Metaverse ekosisteminin Türkiye’ye olası ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini ortaya koyduğu “Metaverse’ün Türkiye İçin Potansiyel Değeri” araştırmasında gaming alanında onde gelen girişim olarak gösterilmişti. 

Öte yandan Arya GSYF, Türkiye’nin ilk ve tek cinsiyet dengesi odaklı yatırım stratejisi ile ülkemizde bulunan teknoloji odaklı, ölçeklenebilir, çıkış imkanları öngörülebilir ve kurucularından en az bir tanesi kadın olan girişimlere yatırım yapıyor.

2022’de kuruluşunun ardından 10 Milyon Dolarlık ilk kapanışını, henüz 8 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirmesine rağmen ilk yatırımını hızla Teleporter’a yapmış olmaktan gurur duyuyor. Arya GSYF, iki aylık bir süre zarfında yatırımlarının sayısını 4’e yükseltmeyi planlıyor.

Koç Üniversitesi, bozulan yiyecekleri algılayabilen bir sensör geliştidi

Koç Üniversitesi tarafından oluşturulan bir araştırma ekibi, et, tavuk ve balık gibi protein açısından zengin gıdaların tazeliğini gerçek zamanlı olarak takip edebilen ve verileri akıllı telefonunuza gönderebilen küçük bir sensör geliştirdi. Cihaz, gıda tazeliğini izleme ve yönetme şeklimizde devrim yaratma potansiyeline sahip oluyor.

Ekonomik ve çevresel maliyetlerin yanı sıra gıda israfı da sağlık açısından risk oluşturuyor. Gıda bozulduğunda, gıda zehirlenmesine neden olabilecek zararlı bakteriler üretebiliyor. Gıda zehirlenmesi, mide bulantısı, kusma, ishal ve diğer semptomların ortaya çıkmasıyla yaşamı kötü etkiliyor. Bazı durumlarda, gıda zehirlenmesinin ölümcül olduğu da söyleniyor. Yiyeceklerin ne zaman bozulduğunu anlamak her zaman kolay bir şekilde görülmüyor. Et ve kümes hayvanları gibi bazı yiyecekler, zararlı bakterilerle kontamine olduklarında bile güzel görünüp güzel kokabiliyor.

Şimdiye kadar sıradan insanların yiyeceklerin çürümesini tespit etmesi oldukça zordu. Ancak Koç Üniversitesi‘ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilen yeni bir sensör, herkesin işini kolaylaştırıyor. Sensör küçüktür ve uygun fiyatlı olması planlanmıştır ve herhangi bir gıda kabına takılabiliyor. Sensör, yiyeceğin bozulmaya başladığını algıladığında akıllı telefonunuza bir bildirim gönderiyor. Bu şekilde yiyeceklerin ne zaman yenmesi güvenli olmadığını her zaman bilebilmeniz sağlanıyor.

Araştırmacı ekibinde Dr. Emin İstif (Kadir Has Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü) ve Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Levent Beker ve Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. İskender Yılgör ve Dr. Emel Yılgör ile Texas A&M Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hatice Ceylan Koydemir bulunuyor.

Araştırmacılar, cihazın gerçek dünyadaki uygulamasını göstermek için sensörlerini paketlenmiş tavuk göğsü ve kaburga biftekte test ettiler. Et örnekleri farklı koşullarda saklandı: derin dondurucuda, buzdolabında ve oda sıcaklığında. Üç gün boyunca, oda sıcaklığındaki numuneleri izleyen sensörün kapasitansı yükseldi ve bu, bozulan etten biyojenik aminlerin salındığını gösterdi. Bu da araştırmacıların, sensörün bozulmayı verimli bir şekilde tespit ettiğini gösterdiğini söylüyor.

Konuyla ilgili araştırmacılar, şu sözleri kullandı: 

“Sensörün gerçek hayattaki bir uygulamasını göstermek için çeşitli saklama koşullarında saklanan tavuk ve sığır eti örneklerini kullanarak sensörü test ettik. Sensör güvenilir bir performans sergiledi. Öyle ki, bir cep telefonu kullanılarak yapılan anlık sensör okumalarıyla üç günlük ölçüm sırasında gıdaların bozulması tahmin edildi. Üçüncü gün, oda sıcaklığında saklanan numuneler, bir dondurucuda saklanan numunelere kıyasla sensör yanıtında %700’lük bir değişiklik gösterdi. Bu değişim de sensörün bozulma tespiti için çalıştığını kanıtlıyor.” 

Yeni sensör henüz geliştirmenin ilk aşamalarında olsa da gıdaların tazeliğini izleme ve yönetme şeklimizde devrim yaratma potansiyeli bulunuyor. Sensör başarılı olursa, dünya çapında gıda israfını azaltmaya ve gıda güvenliğini iyileştirmeye yardımcı olma ihtimali yüksek görünüyor.

1.5 milyon dolar yatırım alan Paket Mutfak’ın toplam yatırım miktarı 5.8 milyon dolara yükseldi

Türkiye’nin öncü bulut mutfak girişimi Paket Mutfak, yeni yatırım turunu 1.5 milyon dolar ile tamamladı.

Nokta Yatırım Holding’in liderlik ettiği tura Ünlü Portföy Yönetimi Ar-Ge GSYF, Commencis Kurucu Ortağı Fırat İşbecer, STFA Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Taşkent ve Ünlü & Co Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Romano gibi önemli isimler katıldı.

Paket Mutfak’ın mevcut yatırımcılarının çoğunluğu da yatırım turunda yer alırken, 500 Emerging Europe Ortağı Enis Hulli, TikTak Kurucusu Ersan Öztürk ve Kıraç Gayrimenkul Grubu gibi isimler paylarını artırarak girişimin potansiyeline olan güvenlerini gösterdi.

Teslimat odaklı restoran markaları yaratan ve işleten Paket Mutfak 8 aktif şubesi ile Türkiye’nin en büyük bulut mutfak ağını oluşturuyor. 3 sene önce faaliyete başlayan girişim, 2024 senesinin sonuna kadar açacağı 20 yeni şube ile İstanbul’u kapsamayı ve 6 aktif markasına 4 yeni marka ekleyerek ürün seçeneklerini genişletmeyi hedefliyor. Paket Mutfak, halihazırda günde 1,600’ün üzerinde siparişi, Yemeksepeti, Trendyol Yemek ve Getir Yemek gibi sipariş platformlarından alıyor.‍

Paket Mutfak Kurucu Ortağı ve CEO’su Tali Şalhon, hedefleri hakkında verdiği demeçte;

“Çok aşamalı bir koordinasyon zincirini titizlikle yönetiyoruz. Şu anda odak noktamız operasyonumuzun kalitesini en üst seviyede tutmaya devam ederken şirketimizi sürdürülebilir şekilde ölçeklendirmek”.

Paket Mutfak’ın Kurucu Ortağı ve CPO’su Eytan Nahmiyas, girişimin teknolojik avantajlarına vurgu yapti:

“Uçtan uca işletim sistemimiz, operasyonlarımızı gözlemlememize ve yönetmemize olanak sağlıyor. Teknolojimizden güç alan operasyon takımlarımız sayesinde Türkiye’nin en büyük gıda şirketlerinden biri olma hedefimize her geçen gün bir adım daha yaklaşıyoruz.”

Paket Mutfak yakın gelecekte, var olan ciro dikeylerini kuvvetlendirmenin yanı sıra, öne çıkan markalarını bayilik modelleri ile büyütmeye devam etmeyi planlıyor.

Otonom lojistik teknolojileri geliştiren FERNRIDE, 29 milyon euro yatırım aldı

fernride

Otonom elektrikli kamyonlar üzerine çalışmalar yapan FERNRIDE, düzenlenen Seri A turda 29 milyon euro yatırım aldı. Girişime yatırım yapan şirketler arasında 10x Founders, Promus Ventures, Fly Ventures, Speedinvest, Push Ventures ile HHLA Next, Schenker Ventures ve Krone yer alıyor.

2019’da kurulan FERNRIDE’ın benzersiz yaklaşımı, bugün müşterileri için bu sektör zorluklarını ele alarak sürücüsüz operasyonların avantajlarını ve güvenilir hizmetini daha ilk günden ortaya çıkarıyor. Girişim, canlı operasyonlara kesintisiz veya kesinti olmadan sorunsuz bir şekilde entegre edilebilen uçtan uca bir çözüm geliştirdi. 

BMW, MAN, Mobileye ve Argo.AI’dan üst düzey yönetim ekibi üyelerini işe alan girişim, on yıllık bir araştırmayı otonom araç ve otomotiv endüstrilerindeki uzmanlıkla birleştiriyor. FERNRIDE, önümüzdeki beş yıl içinde otonom kamyon taşımacılığında dünya lideri olmayı hedefliyor.

FERNRIDE kurucu ortağı ve CEO’su Hendrik Kramer:

“Müşterilerimiz, işbirliğimizin en başından itibaren özerkliğe yönelik insan destekli yaklaşımımızdan yararlanıyor. Mevcut müşterilerimiz yalnızca Avrupa’da 1.000’den fazla kamyon işletiyor. FERNRIDE ile insan destekli yaklaşımımız hemen işe yaradığından, olası tüm uç vakaları çözdüğünden ve endüstrinin ihtiyaç duyduğu güvenilirliği sunduğundan tam da bunu yapabiliriz.” dedi.

Yeni yatırım, FERNRIDE’ın operasyonlarını küresel olarak mevcut ve yeni müşterilerle büyütmekle beraber insan destekli otonom yapıya yönelik benzersiz yaklaşımlarının teknolojik gelişimini desteklemek için kullanılacak.