Ana Sayfa Blog Sayfa 1036

Keiretsu Forum Dünya Melek Yatırım Zirvesi, Silikon Vadisi Microsoft Kampüs’ünde düzenlendi

Microsoft’un sponsorluğunda, 2 Mayıs 2017’de Silikon Vadisi’nde düzenlenen Dünya Melek Yatırım Zirvesi, yatırımcıları ve finansman arayan girişimcileri bir araya getirdi. Angel Capital Expo, dünyanın en büyük melek yatırımcı ağı olan Keiretsu Forum tarafından organize ediliyor. Etkinlik, girişimcilere yatırım dünyasının daha büyük oyuncularına ulaşma şansı verirken Melek Grupları arasındaki iş birliğini teşvik etmeyi de amaçlıyor.

Zirve süresince, ilk etapta seçilen 15 girişim sunumlarını yaptı. Sunum yapan girişimler teknoloji, yaşam bilimleri, tüketici ürünleri, gayrimenkul, finansal hizmetler, sosyal girişimler, yüksek büyüme potansiyeli taşıyan diğer segmentler ve farklı endüstrilerden seçildi.

Melek Yatırım Zirvesi’nde gerçekleştirilen sunumlar yaklaşık 350 yatırımcı tarafından takip edildi. Ayrıca Melek Yatırım Zirvesi’nde Mr. Tim Enger ve Manuel C. Menendez de konuşmacı olarak yer aldı.

Keiretsu Forum ve Keiretsu Forum Türkiye’nin etkinliklerinden haberdar olmak için egirişim’i takip kalın.

İTÜ Çekirdek 2017 yılı 3. dönem girişim başvuruları 4 Haziran’da sona eriyor.

Bugüne kadar girişimcilere 20 milyon TL’yi aşan destek sağlayan Türkiye’nin önemli girişimcilik destek projelerinden İTÜ Çekirdek’te 2017 yılı 3. dönem başvuruları 4 Haziran 2017’de sona eriyor.

İTÜ Çekirdek’te, her yaştan girişimci, başvurularını fintekten elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe kadar farklı alanda yapılabilecektir. İTÜ Çekirdek’in sağladığı imkanlarla girişimlerini ticarileştirilebilir iş modellerine dönüştürmek ve ileri aşamaya taşımak isteyen girişimciler, bu bağlantıdan başvurarak en yakın ön kuluçka dönemine dahil olabileceklerdir.

Silikon vadisinde dijital pazarlama alanında kariyer yapmak isteyenler için sertifika programı: Loomni

Loomni sertifika programına katılanlar 8 haftalık online bir eğitim sürecinden geçiyor. Daha sonra silikon vadisindeki bir girişimde remote olarak 2 ay staj yapıyor. Staj sonunda da bir sınava katılıp sertifikalarını kazanıyorlar. Tech scene‘de kariyer yapmak isteyen öğrenciler/yeni mezunlar için çok güzel bir fırsat olarak görünüyor. Aynı zamanda dijital pazarlama konusunda yardıma ihtiyacı olan girişimler için de kalifiye iş gücü imkanı sağlanmış oluyor.

Loomni Sertifika Programı Nedir?

Dijital Pazarlama alanında kendisini geliştirmek ve silikon vadisinde kariyer yapmak isteyen herkesin katılabileceği bir sertifika programıdır. Alanında isim yapmış Product Marketing (Ürün Pazarlama) uzmanlarından modern pazarlama tekniklerini ve Dünya’nın en büyük teknoloji firmalarının kullandığı dijital pazarlama taktiklerini öğrenin. Daha sonra öğrendiklerinizi size sponsor olan bir Silikon Vadisi firmasında pratiğe dökme şansını yakalayın.

Sertifika Programı Neleri İçeriyor?

Program 20 kişi ile sınırlı olup 8 haftalık bir süreç içerisinde dijital pazarlamanın tüm alanlarına girecek olan 100 adet video ders, egzersiz soruları, haftalık telekonferans ile gelişim takibi içermektedir. 8 haftalık zorunlu eğitimden sonra San Francisco’daki bir teknoloji girişimde remote olarak staja başlayıp öğrendiklerinizi uygulamalı olarak deneyimleme şansına da sahip olacaksınız.

Bu Program Size Neler Katacak?

Programa katılan öğrenciler dijital pazarlama’yı işin duayenlerinden en son trendler eşliğinde öğrenip yabancı bir girişimde çalışma tecrübesini deneyimleyecek. Program sonunda vereceğiniz sınav ile aldığınız sertifika size girişim ekosisteminde kariyer fırsatı sunacak. Eğitim süresince eğitmeninizle yapacağınız birebir görüşmeler esnasında dijital pazarlama mülakatları konusunda da tüyolar alarak diğer adaylardan nasıl ayrışacağınızı öğreneceksiniz.

Programın Ücreti ne kadar?

Sertifika programımının toplam ücreti 850$ olup, katılacak olan ilk 20 kişi için yalnızca 99$ olacak. Aradaki 750$’lık farkı eğitim sonunda staj yapacağınız silikon vadisi firmaları sponsor olarak karşılayacak.

İlk 20 kişiden sonraki katılımcılar 650$’a kendilerini finanse ederek sertifika programına katılabilecek. Yalnızca eğitim serisine erişmek isteyenler 350$ karşılığında derslerin tamamına sahip olabilir, ancak eğitim sonunda staj imkanı olmayacak.

Katılmak için ne yapmam gerekiyor?

Size uygun olan planı seçip sertifika programına hemen kayıt olabilirsiniz. Dersler 1 Haziran 2017’de başlıyor.

FazlaGıda: Açlık sorunlarını çözmek için gıda atığını azaltan sosyal teknoloji girişimi

“İnsan İçin Gıda” mottosoyla yola çıkan FazlaGıda, küresel hedeflerden iklim aksiyonu ve açlık sorunlarını çözmek üzere yola çıkmış, gıda atığını hedef alan bir sosyal teknoloji girişimidir. Gıda atığı dünyadaki co2 salınımının %8’ini oluşturmaktadır. Ülkemizde ve dünyada insanların yaklaşık 1/7’sinin açlık sınırının altında yaşıyor olması, FazlaGıda‘nın önceliğini gıda israfının önlenmesine yöneltti.

Arda Eren ve Olcay Silahlı tarafından kurulan girişim temel olarak, sağladıkları altyapı ile son kullanma tarihi geçmemiş ve besin değerleri yerinde olan gıdaların, ihtiyaç sahiplerine yardım eden gıda bankaları ve derneklere bağışlanmasını sağlayan girişimdir.

Ocak 2017’de 500 Startups’tan aldıkları melek yatırım ile operasyonlarına başladı. Geçtiğimiz haftalarda ise dünyada açlık ile savaşan sosyal girişimleri destekleyen KellyDeli Foundation ve Thought for Food işbirliği ile düzenlenen The Good Kitchen programına dünyada kabul alan 5 sosyal teknoloji girişimden biri olarak en yüksek puan ile seçildi.

Migros ve CarrefourSA ilk iş ortakları olmuş. Pilot çalışma sonrası aktif olarak başladıkları operasyonları sonucunda 2 aylık bir süre içinde 30 ton’dan fazla gıda atığını önlemiş. Bu da oran da hizmet verdikleri noktalarda %70’lere varan bir atık azaltımına denk gelmektedir.

Hedefleri; gıda atığının “Gıda Geri Kazanım” hiyerarşisine uygun şekilde çevre ve topluma en yüksek fayda ile kazandırılmasını sağlarken, işletmelerin de finansal zararlarını azaltarak herkesin kazandığı bir model ortaya çıkarmak.

FazlaGıda’nın sistemine ücretsiz bir şekilde dahil olabilen bakanlıkça onaylı, tüzüğünde ihtiyaç sahiplerine yardım etmek amacı ile kurulduğu belirtilen ve uygun koşullarda gıda bankacılığı yapan dernekler ve vakıflar ise Gıda Bağış İlanları’nı inceleyebiliyor ve ihtiyaçları olan ilanlara başvurarak ürünleri teslim alabiliyorlar.

Girişimle ilgili gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Hello Tomorrow, Akıllı Şehirler teması ile Türkiye’den girişimcilerin başvurularını bekliyor

Bilim ve teknoloji girişimlerine mentor ve fon imkanı sağlamak amacıyla 2011 yılında Fransa’da kurulan ve şu an itibariyle 4 kıtada 7 ofisiyle faaliyet gösteren Hello Tomorrow, geçen yıl bünyesine kattığı İstanbul ofisi ile Türkiye’de de etkinliğini arttırıyor. Kasım ayında “Akıllı Şehirler” teması ile düzenlenecek olan etkinliğin lansmanı 22 Mayıs akşamı, Fransa Büyük Elçisi Charles Fries himayesinde Fransız Sarayı’nda gerçekleştirildi. Hello Tomorrow, Türkiye’den girişimcilerin başvurularını bekliyor.

Hello Tomorrow; BNP Paribas, Boston Consulting Group ve Michael Bloomberg gibi kurum ve isimlerden aldığı destek ile bilim girişimcilerini, yatırımcıları ve endüstri partnerlerini, üç büyük köşe taşıyla, disiplinlerarası bir toplulukta birleştiriyor. Bu amaçla her yıl Paris’te Hello Tomorrow Challenge adıyla geleceğin teknolojilerini oluşturacak girişim sahiplerini hedef alan ve bu fikirleri yatırımcılarla buluşturan global bir yarışma düzenliyorlar. 100’ün üzerinde ülkeden yaklaşık 4000 başvuru alan bu yarışmada girişimler 10 ayrı başlık altında titizlikle inceleniyor. En iyi 500 girişim her yıl Ekim ayında Paris’teki yatırımcı gününde fikirlerini sunmak üzere davet ediliyorlar. Her kategori birincisi 15.000 € ile ödüllendiriliken en iyi girişimci de 100.000 € ödülün sahibi oluyor.

Türkiye’de de geleceğin teknolojileri üzerine çalışan girişimlere destek olan ve girişimcilik ekosisteminin gelişimine büyük katkılar sağlayan Hello Tomorrow Türkiye, geçtiğimiz yıl Sabancı Center’da seçkin katılımcı ve konuşmacıların yer aldığı “The Future of Energy” temalı organizasyonu ile Türkiye’ye merhaba demişti. Geçtiğimiz yıl enerji temasıyla başlattıkları yükselişlerini bu yıl da “Akıllı Şehirler” temasıyla devam ettiriyorlar. Hello Tomorrow Türkiye Kurucusu Timur Topalgökçeli‘nin açılış konuşmasında belirttiği gibi, Türkiye ve özellikle İstanbul için en önemli konulardan biri olan akıllı şehirler ve inovasyon konularıyla Deep Tech Girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamayı hedefleyen Hello Tomorrow Türkiye ekibi yoğun çalışmalarına devam ediyor.

Geçtiğimiz yıl enerji temasıyla başlattıkları yükselişlerini bu yıl da “Akıllı Şehirler” temasıyla devam ettiriyorlar. Hello Tomorrow Türkiye Kurucu Başkan’ı Timur Topalgökçeli’nin açılış konulmasında belirttiği gibi, Türkiye ve özellikle İstanbul için en önemli konulardan biri olan akıllı şehirler ve inovasyon konularıyla Deep Tech Girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamayı hedefleyen Hello Tomorrow Türkiye ekibi yoğun çalışmalarına devam ediyor.

Alanında fark yaratan, iş dünyasından önemli insanların ve girişimcilerin katıldığı bu gecede bilim odaklı girişimlere global bakış ve girişim ekosistemi ile girişim hızlandırıcıları arasında köprü kurma olanaklarının yanı sıra akıllı şehirler konusunda yerel yönetimlerin, kurumsal firmaların ve girişimcilerin bir araya getirilmesi konuları üzerine konuşmalar gerçekleştirildi.
Özellikle iki önemli noktaya değinen etkinliğin ilk yarısı Hello Tomorrow Başkan Yardımcısı Arnaud de la Tour ile Girişimci ve Yatırımcı Ahu Serter’in bilim girişimleri eksenindeki konuşmaları sonrasında Urban Rhizomes CEO’su Laurence Senechal, CTO’su Jean-Luc Walter ve Mentors Network Global’den Mehmet Onarcan sundukları yeni işbirliği çerçevesinde girişimcilerin akademi ile pazar arasında kilit bir faktör olduklarına değindi. Özellikle derin teknoloji girişimlerinin %98’inin daha büyük gruplarla çalışmayı tercih etmesi ve 200 büyük şirketin %44’ünün de kuluçka ya da hızlandırıcılar kurarak girişimcilere yardımcı olması konusu girişimciler ile kurumsal firmaların bir araya geldiği etkinlik ve projelerin önemi vurguladı.

Hello Tomorrow, Türkiye’den girişimcilerin başvurularını bekliyor.

12 ay boyunca 500 TL burs ve girişim fırsatları için Girişimcilik Vakfı kayıtları başladı

Türkiye Girişimcilik Vakfı, Fellow Programı 2017 programı için başvuruları almaya başladı. 23 Haziran’a kadar Fellow Programı’na başvurarak girişimcilik potansiyeli taşıdığını gösterebilen üniversite öğrencileri, girişim elçileri olarak farklı etkinlik ve projelerde yer alma, 12 ay boyunca 500 TL burs alma, ilham veren rol modeller ile tanışma ve uluslararası girişim ağına dâhil olma şansını yakalayacak.

Türkiye’de girişimcilik konusunda farkındalık yaratmak, girişimcilik kültürünü yaymak ve gençlere girişimciliğin bir kariyer alternatifi olduğunu aşılamak isteyen Türkiye Girişimcilik Vakfı, “Farkınız özgürlüğünüz, cesaretiniz girişiminiz olsun” mottosu ile Türkiye’nin üreten ve değer yaratan ülke olma yolundaki dönüşümünü girişimcilik ile hızlandırmak adına çalışmalarını sürdürüyor. Girişimcilik Vakfı bu misyonla girişimcilik ekosistemine yeni adaylar katmak için Fellow Programı 2017 başvuru sürecini başlattı.

Fellow Programı’na dahil olmak isteyen öğrencilerin, 23 Haziran’a kadar bu bağlantıdan adresindeki başvuru formunu doldurup Girişimcilik Vakfı’na göndermesi gerekiyor.

Sina Afra, Girişimcilik Vakfı YK Başkanı

Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, yalnızca ilham mekanizmasını kullanarak yetenekli gençleri girişimciliğe teşvik etmenin önemine değinerek, girişimcilik kültürünü geliştirmek için altyapı oluşturmak gerektiğini ve bunun için en doğru başlangıç noktasının da üniversiteler olduğunu belirtiyor. Bu yıl Fellow Programı’na 100 bine yakın başvuru beklediklerini dile getiren Afra, yeni dönemle ilgili şunları söylüyor:

Önceki yıllarda Fellow seçim süreçlerinde beklentimizin çok üstünde başvuru sayısıyla karşılaştık: Programa binlerce üniversite öğrencisi, 81 ildeki 190’dan fazla üniversite başvurdu. Girişimcilik önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi en çok kalkındıracak akımlardan biri çünkü girişimcilik yenilik demek, AR-GE demek, istihdam demek. Türkiye’de girişimcilik kültürünü geliştirmek ve bu yolla sosyal ve ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amacıyla çıktığımız bu yolda üçüncü senemizde Fellow 2017 Programı ile bu heyecanımıza ortak olacak gençleri bekliyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana, direkt ve dolaylı olarak 2,5 milyon gence dokunduk. Şu anda Türkiye’nin her bölgesinden, Diyarbakır’dan Sakarya’ya, 100 Fellow’umuz ve 36 mezunumuz var. Bundan beş yıl sonrasını düşünürsek, yüzlerce gencin Girişimcilik Vakfı programından geçeceğini söyleyebiliriz. Gitmek istediğimiz nokta ise girişimciliğin gençler arasında ciddi bir kariyer alternatifi olması. Bu yolda yürürken, Türkiye’nin özellikle kadın girişimcilere çok ihtiyacı olduğunun da altını çizmek isterim.

Avrupalı şirketler 2018 yılında veri güvenliğinden dolayı büyük cezalar ile karşı karşıya kalabilir

NetApp’ın yaptığı araştırmaya göre Avrupalı CIO ve BT yöneticilerinin %70’ten fazlası, önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek Genel Veri Koruma Yönetmeliği‘nin şartlarını karşılayamayabileceklerinden endişe ediyor.

Yapılan yeni bir araştırmaya göre Avrupalı CIO ve BT yöneticilerinin %70’ten fazlası Genel Veri Koruma Yönetmeliği’nin (GDPR) yürürlüğe gireceği tarihe kadar gerekli olan uyum kriterlerini karşılayamayabileceklerinden endişe ediyor.

NetApp’ın Avrupa’daki bulut kullanımı, güvenliği ve GDPR uyumu konusunda yaptığı araştırmasında birçok önemli sonuç ortaya çıktı. Araştırmaya göre 25 Mayıs 2018’de yürürlüğe girecek GDPR yönetmeliği öncesi katılımcıların sadece %37’si şu ana kadar veri regülasyonuna uyum için ek yatırım yaptı. Gelecekte verilerin artacağı önem ve regülasyonların neden olabileceği yüksek ceza miktarları dikkate alındığında bu rakamın düşük olması araştırmadan çıkan çarpıcı sonuç oldu.

Fransa, Almanya ve İngiltere’den 750 CIO ve BT yöneticisinin katıldığı araştırmadan çıkan diğer önemli noktalar ise şunlar:

• Veri uyumluluğunda sorumluluk konusu net değil.
• GDPR ile nelerin geldiği hala tam olarak anlaşılabilmiş değil.
• GDPR’a uyum için hazırlıklar yavaş ilerliyor.

Sorumluluğun kime ait olduğu konusu belirsiz: GDPR için en önemli konuların başında uyum geliyor. Veriyi üretenler bu verilerin sahibi olarak kalsa da GDPR’ye göre bu verileri kullananlar da aynı şekilde sorumlu. Ancak katılımcıların %51’i regülasyona uyumun veriyi üreten şirketin, %46’sı ise veriyi kullanan şirketin meselesi olduğunu belirtiyor. Ankete katılanların %37’si de uyum konusunda sorumluluğun üçüncü taraf bulut servis sağlayıcılarına ait olduğunu ifade ediyor. GDPR’a göre her taraf bireysel olarak veriden sorumlu olacak olsa da verilen yanıtlar katılımcıların kişisel verilerde “sorumluluk paylaşımı” konusunun temelini anladığını gösteriyor. Ancak oranların düşük olması EMEA bölgesindeki CIO ve BT yöneticileri arasında konuyla ilgili belirsizliğin devam ettiğini de gösteriyor.

Şirketler yürürlük tarihinin yaklaşmasından endişe ediyor:

Uyum konusunda yaşanan belirsizliğin yanı sıra GDPR’ın neleri içerdiği konusunda da bilgi eksikliği bulunuyor. Bu regülasyon ile nelerin geldiğini anlayanların oranı en yüksek Almanya’da olsa da bu ülkedeki katılımcıların sadece %17’si GDPR’ı tam olarak anladıklarını belirtiyor. Fransa %15 ile ikinci, İngiltere ise %12 ile üçüncü sırada yer alıyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu GDPR’ı “biraz” anladıklarını (%47) ve yürürlüğe geçmesine sadece bir yıl kalmış olmasına rağmen katılımcıların %9’u GDPR’ın ne olduğunu bilmediklerini söylüyor. Bu bilgi eksikliği nedeniyle katılımcıların %73’ü yürürlük tarihinin yaklaşmasından endişe ettiklerini ifade ediyor. Bu da gelecekte regülasyonların karşılanmaması durumunda şirketleri büyük cezaların beklediği anlamına geliyor.

GDPR’a hazırlık yavaş ilerliyor:

Zaman giderek azalırken Avrupa genelindeki katılımcıların sadece üçte biri (%37) GDPR’a hazırlık için ek yatırım yaptıklarını belirtiyor. Almanya, GDPR için hazırlıklara en çok önem ülke olarak öne çıkıyor. Bu ülkedeki katılımcıların çeyreğinden fazlası (%27) veri koruması alanında uzman kişileri halihazırda işe aldıklarını ifade ederken Fransa %20 ile ikinci, İngiltere ise %17 ile üçüncü sırada yer alıyor. Ancak tüm katılımcıların %14’ü henüz hiçbir hazırlık yapmadığını ifade ediyor. Halbuki bu hazırlıklar iş dünyasında etkisi artmaya devam eden verilerin faydasını ortaya çıkaracak. IDC rakamlarına göre 2025[1] yılına kadar 80 milyar cihaz internete bağlanarak veride devasa bir büyümeye neden olacak.

Uyum konusuna hala çok önem verilmiyor

Konu bulut sistemlerine geçiş olduğunda ise tüm katılımcıların çeyreğinden fazlası (%29) bu regülasyona uyumu, buluta geçiş konusunda kilit bir motivasyon kaynağı olarak görmediklerini belirtiyor. Bu da işletmelerin hala uyum konusuna tam odaklanmadığını gösteriyor. Hatta bulut kullanımı gibi ciddi bir konuda dahi uyum konusu düşük öncelikte bulunuyor.

NetApp Yasal Paylaşımlar Servisi Müdürü Dr. Dierk Schindler araştırma ile ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Bulut işlerin yapılış şeklini değiştirmeye devam ederken GDPR bu alandaki yasal düzenlemelerin önemli bir parçası olacak. Bu regülasyon, verilerin yön verdiği geleceğin temelini oluştururken aynı zamanda AB vatandaşlarının verilerini kullanan tüm şirketlere güçlü bir veri mahremiyet uyum yapısı sunuyor. Ancak C seviyesi yöneticiler ve BT müdürlerinin konu veri uyumluluğuna geldiğinde, belirsizlik içerisinde olduklarını görüyoruz. Veri uyumunun GDPR’ın merkezi olduğunu düşündüğümüzde, bu durum hem çarpıcı hem de endişe verici. Bu kişilerin uyum konusunu anlamaları ve kullandıkları verilerin sorumluluğunu üstlenmeleri gelecekte karşılaşabilecekleri cezaların önüne geçmelerini sağlayacaktır. NetApp’ın anketine katılanların sadece yarısının GDPR’ın ne olduğunu en azından ‘biraz’ bilmesi bu konuda hala kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu gösteriyor ve bunun için sadece bir yılımız kaldı.

Nasıl marka olunur? konusuna odaklanan “Stratejik Marka Yönetimi” kitabı raflardaki yerini aldı

Dijital pazarlama uzmanı ve marka yöneticisi Mürsel Ferhat Sağlam tarafından kaleme alınan ve Dikeyeksen Yayıncılık etiketiyle yayınlanan “Stratejik Marka Yönetimi” raflardaki yerini aldı.

Mürsel Ferhat Sağlam’ın son kitabı Stratejik Marka Yönetimi, 35 farklı başlıkta marka yönetimini işliyor. Konu başlıkları itibariyle ilgi çeken, sıradanlıktan uzak içeriği ve özgün anlatım tarzıyla okuyucuya farklı bir okuma deneyimi ve bakış açısı kazandıracağı kesin olan Stratejik Marka Yönetimi’nde yer alan “Türkiye Bir Sürdürülebilir Marka Mıdır?” başlığı ise sadece sektör profesyonellerini, siyasetçileri, girişimcileri veya iş insanlarını değil tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Türkiye’nin 2023’te hedeflediği ekonomik kazanımlara ulaşması için öncelikle “marka ülke” olması gerektiğini vurgulayan Mürsel Ferhat Sağlam’a göre; Türkiye markalaşma yolunda öncelikle “Burası Türkiye!” söylemini, daha sonra bu imaja neden olan ekonomik ve sosyolojik problemleri düzeltmesi gerekiyor.

Kitabın ana konusu markalaşmak fakat kitapta meselenin “nedir”inden ziyade “nasıl”ına odaklanılmış. Bu detay Mürsel Ferhat Sağlam’ın, Stratejik Marka Yönetimi kitabına olan ilgiyi arttıracağa benziyor.

Yeni ve önerdiğimiz kitap paylaşımlarımıza devam edeceğiz.

MamaMe: Sağlıklı anne yemeği ile tüketiciyi buluşturan online yemek platformu

MamaMe, lezzetli ve sağlıklı anne yemeği ile tüketiciyi buluşturan bir online yemek platformudur.

MamaMe, Prof. Dr. Pınar Yolum, Prof. Dr. Ayşegül Toker ve Evrim Tankuş Hakyemez tarafından 2017 yılında kadınları güçlendirmek vizyonuyla yola çıkan girişim, Boğaziçi Üniversitesi HayalEt Kuluçka Merkezi’nde kuruldu.

Kurucuların yaptığı ortak açıklamada; “Tüketicinin ihtiyaçlarıyla evrilerek gelişen ve büyüyen bir iş kurmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Şu anda ilk hedefimiz; çalışkan ve yaratıcı bir ekiple, tüketici ve üretici tarafında doğru iletişimi kurarak emin adımlarla ilerlemek.

MamaMe, içerisinde ‘Cook-Comp‘ olarak isimlendirilen yazılım ile yapay zeka uygulaması kullanılarak sistemdeki aşçılara ve kullanıcılara önerilerde bulunmaya başlayacak. Böylelikle sistem sizi tanıyarak sevebileceğiniz yemekleri önünüze çıkaracak. Girişim; çalışkan ve üretken bir ekiple, tüketici ve üretici tarafında doğru iletişimi kurarak emin adımlarla ilerlemek istiyor.

Kurucuların rakiplerinden farkınız nedir sorusuna verdiği cevap;

Ülkemizde ve dünyada dijital platformlarda yemek arz ve talebini buluşturan sayısız örnek mevcut. MamaMe’nin farkı; “anne yemeği” yemek isteyen ama bunun nasıl yapılacağını öğrenmeye üşenen, bu konudaki açlığını dişarıdaki alternatiflerle gidermeye çalışan ama seçenekleri fazlasıyla endüstriyel bulanların derdine derman olması. MamaMe’nin asçilari -biz onlara “MaMe” diyoruz- evde halihazırda yemek yapan kadinlar. MamaMe sayesinde ücretsiz olarak hijyen, tadım ve gıda iletişimi eğitimleri alan bu kadınlar, mutfaklarını bir gelir kapısına dönüştürüyorlar.  MamaMe, kendi konumunuza en yakın MaMe’lerden, evlerinde pişirdikleri yemekleri uygun fiyata satın alabileceğiniz, bunu yaparken de bir başka evin ekonomisine katkıda bulunduğunuzu hissedeceğiniz bir platform. Öte yandan, MamaMe, ev kadınlarının emeklerinin hakkını veren ve onları eğiten bir kadın kooperatifi-şirket iş birliğine dayanan yenilikçi bir iş modeline sahip.

MamaMe, öncelikle Türkiye’deki ev kadınlarinin mutfağni genişleterek onlara ek gelir sağlamak üzere yola çıktı. Bir sonraki adımda, Avrupa’nın önde gelen şehirlerine ve dünyaya açılarak, gittiği her şehirde dezavantajlı grupları ekonomiye katarak sosyal değer yaratan, bir dijital sağlıklı ev yemeği restoranı haline gelmeyi hedefliyor.

Girişimi yenilikçi yaklaşımıyla tebrik ederiz.

16 yaşındaki Neval, İşitme engellilerin işaret dili bilmeyenlerle iletişim kurmasını sağlayan yazılım geliştirdi

16 yaşındaki lise öğrencisi Neval Çam, işitme engellilerin daha kolay iletişim kurması için işaret dili bilmeyenlerle iletişimi kolaylaştıracak bir yazılım geliştirdi. Neval, Microsoft tarafından yılın en başarılı kadın yazılım geliştiricisi seçildi ve dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan Stanford University‘e tam burslu kabul edildi.

Neval, sınıf arkadaşıyla birlikte henüz 10. sınıftayken “Leap Motion Aracılığıyla İşaret Dili Tercüme Cihazı“nı geliştirdi. Çalışmalarına başlanan program sayesinde, akıllı telefonlar dahil birçok cihaza entegre olabilecek olan bu sistem ile işaret dilinin kolaylıkla çözülmesini sağlıyor. Günlük yaşantımızda ara ara karşılaştığımız sıkıntılardan biri olan, İşitme Engelliler ile anlaşamama sorunu, böylelikle cebimizdeki akıllı telefona yükleyeceğimiz bir program ile çözülebiliyor. Ürün, tam olarak hazır olduğunda bunun bilgisini paylaşacağız.

En büyük hayali Standford’da okumak olan Neval, geliştirdiği bu proje ile de kabul aldı. Biliyorsunuz ki, dünyanın en iyi üniversiteleri sizi yetenekleriniz ile kabul ediyor. Kendisini genç yaşta geliştirdiği böyle projeden ötürü tebrik ederiz.