Ana Sayfa Blog Sayfa 1009

Girişimcilere duyurulur! 30 bin Euro ödüllü Open Talent başvuruları için son 3 gün!

Girişiminizle dünyaya açılmak ve Meksika’da gerçekleşecek bölgesel finallerde yarışarak 30.000 Euro büyük ödülün sahibi olmak için hemen başvurun.

Ülkemizden dünyaya açılmayı hedefleyen girişimlerin, projelerini küresel arenada tanıtma fırsatını bulacağı BBVA Open Talent yarışmasını Garanti Bankası Türkiye’ye de getirdi. GarantiPartners bünyesinde İstanbul’da gerçekleştirilecek yarışmaya, finansal dünyanın dönüşümüne doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayacak yaratıcı projesi olan tüm girişimler katılabiliyor.

Bu yıl 9.’su düzenlenen BBVA Open Talent kapsamında başvurular, Türkiye’nin de dahil olduğu, bölgesel olarak finansal teknolojiler veya finansal teknolojiler alanına çözüm üreten girişimciler tarafından yapılabileceği gibi, dileyen girişimler küresel çapta da farklı dikeylerde yarışmaya başvurabiliyor. Bu doğrultuda, Küresel Trendler (Global Trends) kategorisinde yarışmaya başvuracak girişimler 17 Temmuz’a kadar başvurabiliyorlar. Dikeylerde birinci olan girişim, BBVA’nın dünya çapında gerçekleştirdiği yarışmanın finallerine katılmaya hak kazanacak. Türkiye ayağını kazanacak girişim projesi ise Meksika’da gerçekleşecek bölgesel finallerde ülkemizi temsil edecek.

Kauçuktan yedek parça üreten Ferge’ye ŞirketOrtağım’dan 1,2 milyon TL değerlemeyle yatırım

Patentli bir teknik ile kauçuk bazlı polimerden yedek parça üretimi yapan Ferge, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının TeknoGirişim Sermaye Desteğini almaya hak kazanmış ve Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark Kuluçka Merkezinde kurulmuştur.

ŞirketOrtağım Melek Yatırımcı Ağı ve 8 Melek Yatırımcı üyesinin 1,2 Milyon TL değerlemesiyle yatırım yaptığı bu girişime, yatırımcılar arasında yer alan Lisanslı Melek Yatırımcı Emre Göver lider yatırımcı olarak tecrübelerini aktarıyor. Bu yatırımla birlikte ŞirketOrtağım Melek Yatırımcı Ağı’nın yatırım yaptığı girişim sayısı 11’ e ulaşmış durumda.

Girişimci Fatih Erdoğmuş tarafından geliştirilmiş olan girişimde hedef; geliştirilecek yeni ürünlerle farklı sektörlere ve global pazarlara açılmaktır.

Şu an spesifik olarak yoğunlaşılan teknik kauçuk ürünün kullanıcıları Türkiye’ nin önde gelen seramik ve karo üreticileri olup, geliştirilen ürün hidrolik presler için körük imalatında kullanılmaktadır. Avrupa menşeili ithal ürünlere göre daha uzun ömürlü, daha kolay montajlanabilen ve daha uygun fiyatlı bir ürün olan Ferge, üretim sektörü için aşınma dayanımı yüksek kalitede ve esnek bir yerli malzeme üretim projesidir.

Girişimle ilgili gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

1 milyon TL yatırım alan yerli sosyal anket platformu Poltio, yurt dışına açılıyor

Türkiye’nin en çok oy kullanılan sosyal anket platformu Poltio, aldığı 1 milyon TL’lik yatırımla yurt dışına açılıyor. Güncel veya farklı konularda kullanıcılara “toplumun nabzını” tutma yeteneği veren bir platform kurma hayaliyle ortaya çıkan ve 2014 Ağustos ayında kurulan Poltio’da bugüne kadar 110 binin üzerinde soru soruldu ve 150 milyonun üzerinde oy kullanıldı. PoltioGarantiPartners üyesi ve Startupbootcamp Istanbul hızlandırma programı mezunudur.

Teliasonera Eurasia eski CFO’su Tolga Köktürk’ün ve Karakaya Group yönetiminin melek yatırım sağladığı Poltio, StartersHub’ın liderlik ettiği yeni yatırım turunda MV Holding CEO’su Ebru Dorman, Gedik Yatırım Yönetim Kurulu Üyesi Onur Topaç, Avrupa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Balcı, Avrupa Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Mert Balcı, Misli.com Genel Müdürü Barış Tekin ve Girişim Türk’ten toplam 1 Milyon TL’lik yatırımı topladı.

Girişimlere farklı alanlarda değerler yaratan Garanti Bankası’nın girişim hızlandırma programı GarantiPartners üyesi ve Startupbootcamp Istanbul hızlandırma programı mezunu Poltio, bu programların desteğiyle ürün geliştirme ve globalleşme sürecinde hız kazandı ve büyümesine katkı sağladı.

2017 hedefi gerçekleşti

2017 Mayıs ayında ingilizce siteyi canlıya alan girişim, Amerika’da ki ilk kullanıcıları soru sorup oy kullanmaya başladı. Global açılımında destek veren iki yeni takım arkadaşıyla New York’taki ekibini de kuran Poltio ortaklarından Vildan Ay, Özge Akçizmeci ve Banu Güler İstanbul’da kalmaya devam ederken, kurucu CEO’su Ahmet Tosun ve CTO’su Güney Gökoğlu Temmuz ayı sonunda Amerika’ya taşınıyor.

2017’deki en büyük hedeflerinin yurt dışına açılmak olduğunu ve bu hedefi gerçekleştirdiklerini söyleyen Poltio’nun Kurucu Ceo’su Ahmet Tosun, “Poltio’nun sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada kullanılan bir platform olacağına inanıyoruz. ” dedi.

Girişimle ilgili yerel ve globaldeki gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

RealityArts Studio, sanal gerçeklik deneyimleri yaşatan yerli oyun geliştirici

RealityArts Studio, başta bilgisayar oyunları, sanal gerçeklik deneyimleri ve bunlara bağlı animasyon & sinema filmleri üretmek üzerine kurulmuş bir medya şirketidir. Geçtiğimiz haftalarda paylaştığımız ve Steam’da yayınlanmaya başlayan Voidrunner oyununun geliştiricisidir. Voidrunner, bir uçuş ve mücadele oyunudur.

İsmail Kemal Çiftçioğlu ve Bahar Baziki tarafından 2016 yılında StartersHub ortaklığı ile İstanbul’da kurulan girişim, yine StartersHub’ın oyun geliştiriciler için yürüttüğü program Game Garage‘a katıldı. Şu anda da çalışmalarına devam ediyor. Kurucuların yaklaşık 10 yıllık bir sinema&prodüksiyon deneyimi var. Oyun geliştirmek için güzel bir tecrübe olduğunu düşünüyoruz.

RealityArts Studio ekibi

Kurulduğu zamandan bu yana hızlı bir yükseliş yaşayan girişim, kısa süre içerisinde ilk bilgisayar oyun projesi olan Voidrunner ile dünyanın en büyük platformu Steam‘e kabul oldu. En iyi teknoloji şirketlerinden destek ve yatırım aldı. RealityArts Studio oyunlarında, içinde bulunuğumuz binlerce yıllık kültür ile harmanlayıp, teknoloji ile bunu geniş kitlelere popüler kültür olarak yayıyor. Örnek vermek gerekirse; Yüzüklerin Efendisi gibi. Son teknoloji sinematografik bir altyapı kullanıyorlar.

10.000’e yakın takipçi

Girişimin kurucularının yaptığı açıklamada; “İçinde bulunduğumuz sektör bilgisayar oyun sektörü. Şu anda 100 milyar dolarlık hacmiyle dünyanın en önde gelen mecralarından. Hatta hacmi ile Hollywood film sektörünü üçe katlamış durumda. Oyun projemiz, Voidrunner, sektöre girdiğimiz zaman sadece kullanıcı oyları ile içerisine kabul olunabilen 300 milyon kullanıcılı Steam platformunda global arenada satışa çıkıyor. Bu oylama sürecinde ise on binlerce oyla sadece 3 günde Steam adlı bu satış platformuna bir Türk ekibi olarak giriş yapmayı hak kazandık. Şu anda 10.000’e yakın takipçimizle ülkemizde alanında lider konuma yükseldik.” diye sözlerine ekliyorlar. Umuyoruz ki; dünyada daha fazla kullanıcı tarafından kullanılır.

En büyük hedefleri arasında Game of Thrones veya Yüzüklerin Efendisi’nin Yeni Zelanda’da yaptığı etki gibi dünyaca ünlü bir marka oluşturmak ve bu markayı Türk kültürü ile zenginleştirerek, ekonomi ve turizmimize katkı sağlamak olarak söylüyorlar. Bunu da tamamen Türk mühendis ve tasarımcılarla gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Ne yazık ki ülkemizde milyonlarca oyuncu olmasına rağmen muazzam bir ekonomik birikim yurtdışına akıyor. Çünkü yerel üretimimiz yok. Oyuncuların yerel zannedip de oynadıkları oyunlar ise aslında uzak doğudan ithal edilip, dilimize kazandırılıp Türk oyunuymuş gibi satılan oyunlar. Bu sayede Türk ekonomisi yarım milyar dolara yakın kazancı her sene artan bir ivmeyle kaybediyor.” Editör Not

Önümüzdeki dönemde liselerde yazılım eğitimi

Üretim anlamında emeklemekte olan bir sektör olduğu için henüz rakiplerinin olmadığını söylüyorlar. Açıkçası biz de araştırmadık. Ancak şu anda akibinin olmaması hiç olmayacağı anlamına gelmiyor.

Ayrıca Türkiye’nin oyun geliştirme alanında ilerlemesine destek olmak amacıyla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak bir eğitim programına başlamışlar. İstanbul’daki teknik liselerde önümüzdeki eğitim-öğretim dönemi içerisinde milli yazılım üretimi üzerine bir çalışma gerçekleştireceğiz. Liselerde kodlama eğitimlerinin, kod geliştirici şirketler tarafından desteklenmesi Türkiye’nin orta ve uzun vadede kendi yazılımlarını üretmesi açısından önemli bir adım.

Girişimle ilgili gelişmeleri bundan sonra egirişim üzerinden bulabilirsiniz.

23 yaşında dikkate alınmayan bir stajyerin projesi: Panasonic

20. yüzyılın efsane girişimcilerinden Konosuke Matsushita, birçok İnsan gibi sıradan bir köyde dünyaya gelmiş. O doğduğunda ailesi köyün zenginlerindenmiş ama bu durum ne yazık ki uzun sürmemiş. Babasının borsada tüm malvarlığını kaybetmesiyle yoksullukla tanışan Matsushita ve ailesi sefalete sürüklenmiş. Tüm mallarını satıp sıradan bir yerde yaşamaya başlamışlar. Sefaletin ardından hastalıklar çelimsiz vücudunu zorlamış. Diğer tüm çocuklar hastalıkları yüzünden birer birer ölmeye başladığında, kendini tam bir dramın ortasında bulmuş. Gençlik yılların önce kardeşlerini, sonra da anne-babasını peş peşe kaybetmenin acılarıyla geçmiş.

23 yaşında bir stajyer olarak Osaka Elektrik Şirketi’nde işe giren Konosuke Matsushita, kısa bir süre sonra klasik duy tasarımını iyileştirecek bir fikirle ortaya çıkmış. Bu fikri şirketin üst kademesine sunmuş ancak yöneticiler bu pek de parlak olmayan stajyerin fikrini önemsememiş ve reddetmişler.

Bunun üzerine kendi şirketini kurmaya karar vermiş. Matsushita’nın ilk fabrikası onun 2 odalı toplamda 13 metrekare olan dairesinde kurulmuş. Tek avantajı 13 yıllık tecrübesiydi ama sadece tecrübe işleri kolaylaştırmaya yetmeyecekti. Kendi geliştirdiği ampul duylarını imal etmeye başladı ama bu duylar pek rağbet görmemiş. Kısa bir süre sonra 5 kişilik kadro 3 kişiye düştü. İhtiyaç duydukları parayı elde etmek için elbiselerini, eşyalarını rehin verdiler, pes etmediler ve deliler gibi çalıştılar, çok çalıştılar…

Matsushita, kısa sürede batarya beslemeli bisiklet lambalarını da ürün gamına ekleyerek, ülke çapında zamanla tanınır hale gelmiş. Yıllar boyunca birçok önemli elektronik ürünü dünya çapında satmayı başaran bu şirket ismini 2008 yılında Panasonic olarak değiştirdi. Kurucusu 2008’i göremedi ancak bulduğu fikir onu ölümsüzleştirdi.

Günümüzde çalışanlara sorsak, kaç kişinin fikri bir üst yöneticisi tarafından dikkate alınmadı. Binlerce… Sonuç olarak o binlerce fikir arasından çıkıp dünyayı değiştirecek bir kaç fikir ne yazık ki sırra kadem bastı…

Türkiye’nin 2017 yılının ilk yarı raporu: 63 girişime 36,2 milyon dolar yatırım

Türkiye girişimcilik ekosistemi 2017 yılı ilk 6 ayında neler olduğuyla ilgili rakamlar İTÜ Magnet’te gerçekleştirilen Startups.Watch etkinliği ile açıklandı.

2017 yılının ilk 6 ayında 63 girişime toplamda 36,2 milyon dolar (133 Milyon TL) yatırım yapıldı. Bu yatırım miktarının 20 milyon doları (26 girişim) ilk çeyreğinde; 16,2 milyon doları (37 girişim) ise ikinci çeyreğinde gerçekleştirildi.

En çok yatırım yapılan ilk 3 sektör: Fintech, Retail-Tech ve IoT.

2016 yılının ilk yarısında toplamda 57 girişime 40 milyon dolar yatırım yapılmıştı. Bu durumda 2017 yılının ilk yarısında 3,8 milyon dolarlık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Yine aynı dönem içerisinde de yatırım adedinin arttığını ancak yatırım miktarının da düştüğünü farkediyoruz.

2017 yılının ilk yarısında yatırım alan tüm girişimler; ACLteslim, Botanalytics, Buy Buddy, eSportAkademi, Ekmob, Evtiko, Eyedius, Glakolens, iyzico, kimola, KolayOto, Letz, Logiwa, LOKI, manibux, Mekansal İşler, ModaCruz, NKolayOfis, OLEV, OnLock, Ottoo, Paym.es, Poltio, PratiXRM, Rinpara, RS Research, Scotty, Servo Kiosk, Spirohome, Stardust, Taglette, Tagpay, Tapu.com, Thread In Motion, UltraWorks ve YOLO.

2017 yılının ilk yarısında 1 milyon doların üzerinde yatırım alan girişimler; 4 milyon dolar ile Evtiko, 2 milyon dolar ile ModaCruz, 2 milyon dolar ile iyzico, 1,2 milyon dolar ile Tapu.com, 1,2 milyon dolar ile RS Research ve 1 Milyon dolar ile Logiwa.

Detayları aktarmaya devam edeceğiz.

Bir personelin bir işverene yıllık maliyeti nedir?

Son zamanlarda tarafıma yönlendirilen ve bulunduğum heryerde hemen hemen herkesin ortak konusu olan mesele bir personelin işverene tam olarak maliyetinin ne olduğu, gelir ve kurumlar vergisi yönünden nasıl bir bütçe yapılması gerektiği ve bu maliyetlerin nasıl azaltılabileceği ile alakalı oluyor.

İşletmelerimizin en büyük eksiklerinden birisinin işe başlamadan önce tahmini bütçeler yapmamaları olarak görüyorum.  Örnek verecek olursak:

  • Yıllık Personel Maaş Bütçesi,
  • Yatırım Bütçesi,
  • Maliyet Bütçesi.

bunlardan sadece birkaçını oluşturmaktadır. Biz bu yazımızda İşyerimizde çalışmasını istediğimiz bir çalışanımızın bize tam olarak maliyetini, gelir ve kurumlar vergisine yansımasını ve devlet teşvikleri olarak neleri kullanabileceğimizi sade ve anlaşılabilir bir dille izah etmeye çalışacağız.

Başlamadan önce: Gönül isterdi ki bu yazıyı verilmesi gereken en az ücret olan (asgari ücret) üzerinden değil, daha yüksek tutarlar üzerinden yazalım. Ancak daha kolay anlaşılabilmesi için bu baremi baz almak daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Bu yazının muhatabı siz sevgili girişimcilerin nitelikli çalışmaları nedeniyle zaten yanlarında çalıştıracakları kişilere bu seviyede maaş vermeyeceği aşikardır.

1. ADIM: En az verilebilecek (verilmesi gereken değil!) maaşın net tutarı ne kadardır? En az verilebilecek net maaş 1.270,75 TL’dir.

Çok önemli uyarı: AGİ yani Asgari Geçim İndirimi bir maaş değildir. Maliye, Gelir Vergisi ile alması gereken verginin bir kısmını almayıp işverene “şu kadar kısmı ben istemiyorum sen personele ver” demektedir. Esasen baktığımızda AGİ personel için bir ek gelir kaynağı olarak görülebilir.

2. ADIM: Maaş üzerindeki SSK pirimleri ve vergiler nasıl hesaplanmalıdır?

Kafanızı karıştırmadan çok basit bir şekilde anlatmaya çalışacağım ancak sizden de meseleye biraz daha fokuslanmanızı istiyoruz.

(Hesaplamaya başlamadan önce bu örneğimizde hiçbir teşvikten faydalanmayacağımızı varsayacağız)

Asgari ücretin şu anki brütü: 1.777,50 TL’dir.

Bu pirim üzerinden hem kendi adımıza hem işçimiz adına Aylık Pirim Hizmet Belgesi ile pirimler ödeyeceğiz. Bunlar:

  • 613,25 TL (İşveren+İşçi Pirimleri)
  • 53,33 TL (İşveren+İşçi İşsizlik Pirimleri)
  • 25,30 (Belge Damga Vergisi)

Gördüğünüz üzere Asgari Ücretle çalıştırdığımız bir personel için 691,88 TL (hiçbir teşvikten faydalanmadığımızda) SSK pirimi ödüyoruz.

Ayrıca Gelir Vergisi olarak;

  • 226,63 TL (Gelir Vergisi)
  • 13,49 TL (Personel Damga Vergisi)
  • 33,90 TL (Belge Damga Vergisi)

Gelir vergisinden gelen 274,02 TL’nıda eklediğimizde; 691,88 TL + 274,02 TL Toplam olarak 965,90 TL (Vergi ve SSK pirimi) ödediğimizi görüyoruz.

Net ücret olarak 1.270,75 TL vermeyi tercih ettiğimiz personelimiz için ek olarak 965,90 TL’ye ek olarak Vergi ve SSK pirimi ödediğimizde;

= 2.236,65 TL aylık olarak bütçemizden çıktığını görüyoruz.

Küçük bir bütçe yaptığımızda 1 yıllık personel maliyetimizin 12 aylık toplam 26.839,80 TL olduğunu görmekteyiz.

Buna birde 1 yıl geçtiğinde Kıdem/İhbar tazminatı, yıllık izin gibi spesifik maliyetleri koyduğumuzda bu tutarın en az %20-25 artış göstereceği aşikardır.

3. ADIM: Ödediğimiz Maaş ve eklerini gider olarak nasıl kayıt altına alacağız?

Muhasebenin temel prensiplerinden bilanço denkliğinin sağlanabilmesi için gelir ve giderin usulüne uygun kayıt altına alınması gerekmektedir. Dolayısıyla ödediğimiz maaş ve eklerini gider olarak yasal defterlerimize kayıt edebiliriz şöyleki;

  • 1.777,50 TL (Net Maaş+İşçi Payları)
  • 364,39 TL (İşveren Payı)
  • 35,55 TL (İşsizlik İşveren Payı)

Toplam: 2.177,44 TL bedel ve buna ek olarak damga vergilerimizi ödediğimizde ortaya çıkan 2.236,65 TL gideri defterimize kayıt edebiliriz.

Bir örnekle açıklayacak olursak:

Ay içinde 10.000,00 (On Bin) TL fatura kestiğimizi ve hiçbir giderimiz olmadığını varsayalım

  1. Gelir Vergisi için: 10.000,00 = %15 = 1.500,00 TL vergi ödemesi yapacaktık
  2. Kurumlar vergisi için 10.000,00 %20 = 2.000,00 TL vergi ödemesi yapacaktık

Şimdi ise sadece personel giderimiz olduğunu düşünelim ve hesabımızı yapalım;

  • Gelir Vergisi için: 10.000,00 TL – 2.236,65 TL = 7.763,35 TL = %15 (Gelir Vergisi) = 1.165,504
  • Kurumlar Vergisi için: 10.000,00 TL – 2.236,65 TL = 7.763,35 TL %20= 1.552,67

Görüldüğü üzere 1 ve 3. madde arasında 334,50 TL fark oluşurken 2 ve 4.madde arasında 447,33 TL fark oluşmuştur.

Sonuç olarak: Çalıştırdığımız personelimize en alt ücret tutarını verip hiçbir teşvikten faydalanmazsak cebimizden ayda 2.236,65 TL çıktığını görüyoruz. Bunu da defterimize direkt gider olarak kayıt altına aldığımızda 350-450 TL bandında vergide azalma yaşandığını görüyoruz. Dolayısıyla teşvik ve desteklerden faydalanmanın ne kadar önem arz ettiği ortaya çıkıyor.

 

3140 dolara 12150 puding alıp 1 milyon mil ile sürekli bedava uçan adam

Puding kutularındaki promosyon kodu var diye 12.150 adet puding satın alıp, sonrasında bunları mile çevirerek toplamda 1 milyon mil kazanan David Phillips‘in enteresan hikayesinden bahsedeceğiz.

1999 yılında sıradan bir market alışverişi sırasında, Healthy Choice markasının her kutu pudingde 50 mil uçuş hediye ettiğinin farkına varır. İşin asıl ilginç kısmı ise promosyon olarak verilen 50 mil uçuşun, 1 kutu pudingden daha değerli olduğunu farkeder.

Toplamda 3140 dolar ödeyerek bu pudinglerden 12.150 adet satın alır. Healthy Choice firması yaptığı kampanyanın kuralları gereği pudinglerin mayıs ayında teslim edilmesi karşılığında 50 mil yerine 100 mil hediye edecektir. Ancak bu durumda David’in 12.150 adet kupon doldurması gerekiyor. Bunu tek başına yapamayacağını anlayınca bir yardım kuruluşuyla anlaşarak pudingleri kuruluşa hediye etme karşılığında bu kuponların doldurulmasını ister. Yardım kuruluşu da durumu kabul ederek tüm kuponları doldurur.

David, Mayıs ayı içerisinde tüm bu kuponlar karşılığında 1 milyon mil kazanır. Bu millerin tamamı AAdvantage Program hesabına aktarılır ve Gold üyelik kazanır. Milleri kullanıldıkça sürekli olarak da mil kazanmaya devam edecektir.

Kazanılan miller karşılığı; 31 kere Avrupa, 42 kere Hawaii, 21 kere Avustralya veya 50’den fazla kez ise Amerika içinde uçuş gerçekleştirebilmektedir. Yardım örgütüne bağışladığı pudingler karşılığında da ayrıca 815 dolar vergi indirimini hak eder.

Özetle David, sürekli bedavaya uçmakta, AAdvantage programı kapsamında Gold üyeliğinden dolayı gittiği havalimanlarında bedava konaklama ve yemek almaktadır.

Organik yollarla sadece beynini kullanarak sistemin açığından faydalanan David’i takdir ediyoruz. Muhtemelen marka, bu durumdan sonra ya bir daha böyle kampanya düzenlemedi.

İTÜ Çekirdek girişimi Mikro-P, London Demo Day’e seçildi

İTÜ Çekirdek girişimlerinden Mikro-P, Invest Istanbul tarafından 23 Ekim’de London Stock Market Exchange’ de düzenlenecek olan London Demo Day’e katılmak üzere seçildi.

Yerli IoT girişimi Onlock, Avrupa ve MENA bölgesinde büyümeyi hedefliyor

Onlock, fiziksel bir anahtara gerek kalmadan, mobil uygulamamız aracılığıyla kapınızın kilidinizi açabildiğiniz, dilediğiniz kişilere sınırlı zamanlarda giriş yetkisi paylaşabileceğiniz bir sistem oluşturmak için yola çıkan bir girişimdir. Böylece akıllı kilit sistemi olarak bir IoT teknolojisi ürünü olan Onlock geliştirildi. Onlock, size geleneksel kapı kilitlerinin sunamadığı bir özellik olan her yerden kapınızı izleyebilme imkanını da beraberinde getiriyor. Kapınıza herhangi bir uzmanlık gerekmeden kolayca takabileceğiniz ürünümüz, mevcut kilidinizi değiştirmeden ve kapı üzerinde herhangi bir iz bırakmadan kullanılabiliyor.

Şirketimizin temelleri IEEE öğrenci kulübü sayesinde tanışan 3 arkadaş arasında atıldı. Girişim; Dinçer Sözütok, Gökhan Tekir ve İsmail Baysal tarafından hayata geçirildi ve girişime sonradan Çağrı Mehmet Çalış katıldı. TÜBİTAK’ın 2015 BİGG çağrısıyla desteklenmeye uygun bulundu ve akabinde 2016 Mart’ında Bilkent Cyberpark bünyesinde şirket Ankara’da kuruldu.

Onlock, StartersHub’ın yürüttüğü StartersHub XO programına katılmaya hak kazandı. Buradan 20 bin dolarlık çekirdek yatırım aldı. Yaklaşık 4 aydır bu yoğun programın içinde. Programın KPI bazlı değerlendirme sistemi hızlıca, ama stratejik bir şekilde ilerlemelerine yardımcı olduğunu söylüyor.

Kurucuların ortak açıklamasında; “Başlangıçta teknoloji trendlerini takip ederek akıllı ev otomasyonu üzerine bir planlamayla yola çıkmış olsak bile Bilkent Cyberpark bünyesinde TÜBİTAK iş planını yazarken özellikle Viveka’nın yönlendirmesiyle en güçlü yanımız olduğunu düşündüğümüz ve sektörde gerçekçi bir inovasyon yaratacağımıza inandığımız Akıllı Kilit Sistemi üzerine yöneldik. 2017 başında StartersHub’dan aldığımız $ 20K’lık çekirdek yatırım ile ekibimizi büyüttük. Bu sayede StartersHub XO programının verdiği KPI’ları daha hızlı bir şekilde gerçekleştirip, iş modelimize adapte edebiliyoruz.

Sözlerine hedefleriyle ilgili şu cümlelerle devam ediyorlar: “Ürünümüzü planlarken dünyada var olan kapı kilitlerini detaylı inceleme şansına sahip olduk. Türkiye’de var olan sistemin aslında dünyanın genelinde kullanılan bir sistem olmasının da faydasıyla ürünümüzü Avrupa’da çoğu kilide uyumlu halede getirdik. Bunun yanında Amerika pazarında ise akıllı kilit ürünleri bolca piyasada görülebiliyor. Oradaki sistemin bize ve Avrupa’ya göre çok farklı olması o ürünlerin karşımıza çıkması için yüksek bir giriş bariyeri koyuyor. Bizde bu durumdan faydalanarak şu an oldukça boş olan Avrupa pazarından pay alabilmek adına 2018 itibarıyla Avrupa’da ofis açmayı planlıyoruz.

StartersHub girişimlerini artık egirişim’de paylaşmaya başlıyoruz. Bizi takipte kalın. Sosyal medya kanallarımıza da sitenin alt kısmından ulaşabilirsiniz.