Ana Sayfa Blog Sayfa 897

IBM, 34 milyar dolara Red Hat’i satın aldı

IBM geçirdiği zor zamanlardan sonra büyük bir hamle yaparak Red Hat‘ı 34 milyar dolara satın aldı. IBM iş ortağı Aaron Levie‘nin twitter hesabında bahsettiği gibi bazen bu tür girişimleri ileriye taşımak için cesur bir hamle yapılması gerekiyor. IBM de gerçekleştirdiği bu satın alımla hamlesini yapmışa benziyor.

Teknoloji devi IBM şimdiye kadar sağladığı teknoloji hizmetlerini genişletmeyi Red Hat ile birleştirerek sağlamayı planlıyor. IBM karmaşık altyapı, yazılım, yapay zeka, blockchain ve mantıksal analiz gibi yeni teknolojiler geliştirmeyi hedefliyor. Red Hat açık kaynak araçlarının IBM bulut hizmetleri ile birleşmesi karlı bir gelişim süreci oluşturacaktır.

Aynı zamanda 3 milyar dolarlık bir gelir oranıyla Red Hat 5 milyar dolarlık bir gelir hedefine sahip bu oran IBM’in ilk çeyrekte 19 milyar dolar kar elde ettiği düşünüldüğünde düşük bir oran olsa da IBM için önemli bir katkı sayılıyor.

IBM’in sahip olduğu bulut teknolojisine karşı Red Hat daha kompleks bir bulut stratejisi sunuyor. Sahip olduğu özel bulut altyapısını kendi genel bulutlarıyla potansiyel olarak köprüleyebillir ve Red Hat’ı bulut işlevselliği ve açık kaynak kodları sayesinde sıçrama tahtası olarak kullanabilir.

IBM’in sahip olduğu birçok kurumsal şirket ve markalaşmış bir güvenirliği var Red Hat ise gerçekleştirdiği açık kaynak araç satışlarından beklendiği gibi satış geliri elde edemiyor bu noktada IBM ve Red Hat hizmetlerini bir araya getirdiğinizde işleriniz için büyük bir potansiyel elde edebilirsiniz. IBM ve Red Hat da bu potansiyeli hayata geçirdi.

Architicket: İnşaat sektörü dikeyinde faaliyet gösteren şantiye ve yapı yönetim asistanı

Üç genç girişimci Can Küçükay, Damla Sümengen ve Bora Yiğit Şentürk tarafından geçtiğimiz Eylül ayında hayata geçirilen ve dünyada da birkaç örneği olan şantiye ve yapı yönetim yazılımı Architicket, özellikle inşaat sektöründeki yapı yönetim sürecinde çözüm sunuyor ve kendini yeni nesil bir “asistan” olarak konumlandırıyor.

Bünyesinde 38’i tamamlanmış toplam 106 projesi bulunan Architicket ile proje yönetim sürecinde karşınıza çıkan ve sizi yavaşlatıp ek iş yükü oluşturan bazı önemli sorunlardan doğan zaman ve bütçe kaybını en aza indirmeyi, böylece projenizi hem zamanında hem de istenen kalitede bitirmenize yardımcı olmayı hedefliyor.

Yaklaşık 16 ayda geliştirilen bu yazılım, geçtiğimiz Mart ayında, Türkiye’de faaliyet gösteren girişimcilik programlarından biri olan KWORKS Girişimcilik Araştırma Merkezi tarafından kabul edildi.

Architicket Kurucuları

Architicket ile neler yapılabilir?

  • Proje bilgilerini ve projenize ait tüm planlarınızı Architicket‘a yükleyerek, dijital ortamda tarayıcınız ve mobil uygulamamız üzerinden olmak üzere her an ulaşabilir,
  • Birlikte çalıştığınız kişilerin görev ve yetkilerini belirleyerek hızlı bir organizasyon oluşturabilir, böylece zamanınızı en verimli şekilde yönetebilir,
  • Yapılması gereken işleri uygulama içindeki dijital plan üzerinden konumu belirterek ve fotoğraf ekleyerek ilgili kişiye anında iletebilir, yine en hızlı şekilde sonuca varabilir,
  • Görevleriniz ve projeniz ile ilgili uygulama üzerinde yaptığınız tüm yazışmaları ve protokolleri kayıt altına alabilir, böylece ayrı bir iş yükü oluşturan geriye dönük iş takibi sürecini kolaylaştırabilir,
  • Günün sonunda yorucu ve zaman alan şantiye raporunuzu sadece birkaç saniye içinde “pdf” formatında alabilir ve eksiksiz bir arşive sahip olabilirsiniz.

Türkiye’de ilk ve tek olma özelliği taşıyan Architicket hedefini yüksek tutuyor ve geliştirmekte olduğu özellikleri, kullanıcı dostu tasarımları ile şimdiden yurt dışındaki rakiplerini geride bırakmaya hazırlanıyor. Biz de girişimi yakından takip ediyoruz. Gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğiz.

Yerli girişim Fazla Gıda, Türkiye’de 1.5 buçuk yılda 2600 ton gıda atığını kurtardı

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın seçtiği 9 girişimden biri olan yerli teknoloji girişimi Fazla Gıda, dünyanın dört bir yanındaki girişimlere sürdürülebilir iş uygulamalarında verdiği destekle, girişimlerin kendi toplumlarına yönelik sosyal etki yaratmasını amaçlayan Accelerate2030’a “örnek teşkil eden, etki odaklı girişim” olarak davet edildi.

“Sürdürülebilirlik” çerçevesinde stratejik planını çizen kurumların çalışmalarını destekleyen Accelerate2030’da geleceğe yönelik hedeflerini açıklayan Fazla Gıda Kurucu Ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı, amaçlarının gıda atıklarının nasıl önleneceği konusunda şirketler içinde farkındalık yaratmak olduğunu ve Türkiye’nin gıda atığının toplamda yıllık 214 milyar TL olduğunu ve 1.5 yılda 2.600 tonluk gıda kurtardıkları dile getirdi.

Küçük gıda işletmelerine yardım edilmeli

Soğuk Zincir altyapısının sağlanması ve daha da önemlisi bu konuda bir veri tabanı oluşturulup soğuk zincir hakkında makro seviyede veri bazlı çalışmaların yapılmasının önemine dikkat çeken Olcay Silahlı: “Küçük gıda işletmeleri ve tarımsal alanda faaliyet gösteren işletmelere bu süreçte yardım edilmesi gerektiğini düşünüyoruz, zaten bu yaklaşım son yıllarda global olarak da adeta bir ortak görüş haline geldi” dedi. Bu konuda hükümetlere de en az özel sektör kadar rol düştüğünü vurgulayan Silahlı, “Danimarka örneğinden yola çıkarak gerçek başarının ticari ve finansal faydaya dayalı modeller ile mümkün olacağını düşünüyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.

Fazla Gıda olarak sundukları çözümler ve gelecek stratejilerinin global görüş ile uyumlu hatta global görüşün daha da önünde olduğunu göstermesi açısından Accelerate2030’a davet edilmenin kendileri açısından taşıdığı öneme vurgu yapan Olcay Silahlı, hem bölgesel hem de küresel düşündüklerini ifade etti.

Dünya’da yılda 1,3 milyar tonluk gıda atığı oluşuyor

Dünya’da oluşan karbon salınımının yüzde 8’i gıda atığından kaynaklanıyor. Oluşan gıda atığının yüzde 60’ı engellenebilir durumda. Fazla Gıda, şu ana kadar çalıştığı iş ortaklarında yüzde 70 seviyesinde bir kurtarma başarısına ulaştı. Türkiye’nin gıda atığı toplamda yıllık 214 milyar TL. Döngüsel ekonomiyle bu rakamın minimum yüzde 10’u yani ortalama 20 milyar TL’lik kısmı tasarruf olarak sağlanabilir.

Fazla Gıda, 1,5 yılda 2.600 tonluk gıda kurtardı

Bugün itibariyle Türkiye’de 17 şehirde faaliyet gösteren Fazla Gıda, yaklaşık 100 dernek ve gıda bankası ile iletişimde. 1,5 yılda 2.600 tonluk gıda kurtaran Fazla Gıda, 2.500 üzerinde ürün çeşidi ile 4.500 işlem sonucunda bu miktara ulaştı. 4 kurumdan aldığı bu ürünleri 200.000’in üzerindeki kişiye dağıtan Fazla Gıda’nın 1,5 yılda yaptığı ortalama yardım bedeli ise 10 milyon TL’nin üzerinde.

Grab, turizm devi Booking’den 200 milyon dolar yatırım aldı

Microsoft’un stratejik bir yatırım yaparak gelişmesini sağladığı ulaşım ağı uygulaması Grab, Booking’den 200 milyon dolar yatırım aldı.

Bu yatırım Grab’in yıl sonuna kadar 3 milyar dolar değerine kadar yükseleceğine dair tahminlerin yapılmasına neden oldu. Microsoft ve Booking gibi stratejik ortaklarla yükselen Grab uygulaması Uber’in bölgesel işlerini de almaya başladı ve 8 farklı ülkede çalışmak üzere yola çıktı.

Booking bundan önce Çin şirketi Didi’e 500 milyon dolar yatırım yapmış ve şirketin takımına kendi elemanlarını da dahil etmişti. Diğer yandan şimdi de Grab uygulamasına yatırım yapan şirket 2019 yılında verilen hizmetlerin birleşmesini sağlayacak. Yani bu durumda yıl sonuna kadar Booking ve Grab daha yakından çalışacak ve otellerine gidecek turistler Grab uygulamasını kullanacak.

Bunun yanı sıra Grab şirketi Booking’in birlikte çalıştığı Kayak, Pricelin.com, Rentacars.com ve OpenTable uygulamalarından da yararlanmaya başlayacak. Bu da iki şirketin büyük bir turizm atılımı yaptıkları anlamına geliyor.

Grab uygulaması şuan 110 milyonun üzerinde indirilme oranına sahip oldukça sevilen uygulamalardan biri. Grab uygulaması ile uçaktan inen yolcular otellerine bırakılıyor ve taksiden ucuza gelen bu hizmet pek çok kişi tarafından tercih ediliyor.

Grab ilk başta taksi gibi hizmet vermeye başlamış olsa da sonrasında özel araçların daha fazla tercih edildiğini anladı. Şirket yaz aylarında uygulama hisselerini üçüncü kişilere açtı ve Asya’nın Uber’i olmak üzere büyük bir atılım yaptı. Şirket en büyük rakiplerinden Go-Jek ile yarışmaya devam ediyor.

Futbol odaklı yerli girişim Scoutium, mobil uygulamasını yayınladı

Futbolcuların keşfedilmesini sağlayan yerli girişim Scoutium, geliştirdiği mobil uygulaması yeni ara yüzü ve kattığı yeni özelliklerle kullanıcılarının karşısına çıkıyor. Kullanıcılarına kolaylıkla erişim imkanı sağlayan Scoutium’un yeni mobil uygulaması Google Play ve App Store’da yayınlandı.

Scoutium‘u kısaca anlatmak gerekirse, kullanıcılarının yaptığı futbolcu değerlendirmelerini ve canlı analizleri kulüplere ulaştırarak futbolcuların keşfedilmesini sağlayan kitle kaynaklı dijital futbol gözlemci platformudur. Şu ana kadar platformda 15.000 kayıtlı kullanıcı 100.000’in üzerinde değerlendirme yaptı. 100 tescilli Scoutium Gözlemcisi platformdan düzenli olarak gelir elde ediyor. Scoutium 150 kulüple çalışıyor, haftalık %10’un üzerinde büyüyor ve bu büyüme hızı artarak devam ediyor.

2019 yılında ise yurt dışına açılarak global bir marka olmayı hedefleyen Scoutium’un ilk hedefi İngiltere! 2020 planları arasında ise tüm dünyada 1 milyon kullanıcıya ulaşmak yer alıyor. Futbol sektörünün en büyük sorunlarından biri olan futbol gözlemciliğini dijitalleştiren Scoutium, Futbolun Geleceğini Sen Yaz! sloganıyla kullanıcılarını, karanlıkta kalmış futbolcuları kulüplerle buluşturmaya davet ediyor.

Kadın girişimciler için Arya İş Atölyeleri başladı

İş Bankası desteği ile Türkiye’nin ilk ve tek kadın odaklı yatırım platformu Arya tarafından başlatılan kadın girişimciler için İş Atölyeleri başladı. 5 modülden oluşan İş Atölyeleri’nin ilk modülü olan Patron Bilançosu, İş Bankası’ndan Ethem Eliaçık, Arya’dan Ahu Büyükkuşoğlu Serter, TÜRMOB’dan Cenk İçer ve İşnet’ten Ayhan Akgöz ile gerçekleşti.

Bir İş Size Para Kazandırmıyorsa O İşi Yapmayın.

25 kadın girişimcinin katıldığı toplantıda kadın girişimciler, şirket bilançosu okumaktan muhasebecisini yönetmeye kadar her konuda sorularını işin uzmanlarına sordu. Samimi bir ortamda sohbet ve karşılıklı iletişim içerisinde gerçekleşen toplantıda konuşmacılar, işini büyütmekte olan kadın girişimcilerle önemli tüyolar paylaştı. İş Bankası Ticari Bankacılık Pazarlama Bölüm Müdürü Ethem Eliaçık “Dengeli bir alacak ve borç yapısının önemini, vade uyumu, yatırımların uzun vade ile işletme sermayesinin kısa vade ile fonlanması gerekliliğini vurguladı. Arya Kurucusu ve Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter ise “Bir iş size para kazandırmıyorsa o işi yapmayın.” diyerek karlılığı olmayan iş ile vakit harcamamalarını ve önce “Doğru işi mi yapıyorum?” diye sorgulamalarını önerdi. İşnet’ten Ayhan Akgöz ve TÜRMOB’dan Cenk İçer ise girişimcilerin kullanabilecekleri, erişilebilir fiyatlara, okuması kolay muhasebe programlarını kullanmalarını önererek muhasebecileri ile ilişkilerini iyi tutmaları konusunda “Muhasebeciniz ile dost olun.” tavsiyesinde bulundu.

Katılan kadın girişimcilerin genel olarak muhasebecisinden kaçtığı ve vergilendirme konusunda sorun yaşadığı dile getirildi. Konuşmacıların bu konudaki en önemli tavsiyesi ise “Vergi kazançtan doğar. Finansal planlama ve nakit akışı ile yaşadığınız zorlukların üstesinden gelebilirsiniz.” oldu. Katılan kadın girişimciler, toplantı sonunda, bugüne kadarki en samimi ve iş odaklı toplantı olduğunu belirterek İş Bankası ve Arya’ya teşekkürlerini iletti. Eğitime katılan kadın girişimcilerden Sorax Teknoloji şirketinin Kurucusu Deniz Turan program hakkında “Dolu dolu bir programdı. Bir girişimci olarak , şirketlerin gelişim süreçleri hakkındaki sorularıma net ve yapıcı cevaplar aldım. Genel hatlarıyla olması gerektiği gibi iş odaklı ve verimli bir toplantıydı. İhtiyacı olan tüm kadın girişimcilere tavsiye ediyorum.” dedi.

İş Bankası, Silikon Vadisi’nden sonra dünyadaki ikinci İnovasyon merkezini Çin’de açtı

Türkiye’nin yerli sermayeli en büyük yazılım şirketlerinden olan Softtech, bankacılık ve finans alanında sahip olduğu tecrübesini ve gücünü yeni açtığı ofis ile Çin’e de taşıyarak, bu pazardaki işbirliği fırsatlarını değerlendirecek, buradaki inovatif kültürü ve teknolojinin yaygın kullanımını yakından takip edecek.

Büyük veri, yapay zeka, bulut hizmetler, nesnelerin interneti, siber güvenlik gibi yeni teknolojilerin son derece önemli hale geldiği günümüzde İş Bankası’nın dijital dönüşüm sürecine katkıda bulunacak olan Çin ofisi, çeşitli işbirliği modelleriyle Softtech ürünlerinin değişik pazarlara girmesinin de yolunu açacak.

Softtech, Silikon Vadisi’nin ardından Şanghay’daki merkezi ile Çin gibi büyük bir pazarda yüksek teknoloji firmaları ve ‘fintech’ şirketlerini yakından izleme imkanı da bulacak. Diyalog bankacılığı, yapay zeka, robotik teknolojiler, mobil teknolojiler ve siber güvenlik alanlarında çalışmalar yürüten Softtech ve İş Bankası çalışanları, Çin’deki ofiste belirli aralıklarla görev alarak, inovasyon projelerine doğrudan katılacak ve bu yolla teknolojideki yeni gelişmeleri yerinde ilk olarak deneyimleyebilecek.

İş Bankası’nın iştiraki: Softtech

1 Şubat 2006 tarihinde Türkiye İş Bankası’nın iştiraki olarak kurulan Softtech; İstanbul, Ankara ve San Francisco’da bulunan ofisleriyle toplam 8 farklı lokasyonda, 950’den fazla kişiden oluşan profesyonel kadrosuyla Türkiye’nin yerli sermayeli en büyük yazılım şirketidir. Softtech, bankacılık ve finans sektöründeki tecrübesinin gücü ve deneyimli insan kaynağı ile farklı alanlarda faaliyet gösteren iş ortaklarına, dijital çağın gereklerine uygun müşteri odaklı çözümler geliştiriyor. Yaratıcı ve inovatif çözümler sunduğu bankacılık, sağlık, liman otomasyon, gayrimenkul portföy yönetimi gibi farklı alanlardaki ürünleriyle uluslararası pazarlarda da güçlü ve global bir oyuncu olmayı hedefleyen Softtech, bu doğrultuda birçok yenilikçi girişimleri destekliyor ve bu girişimlerin dünyaya açılmalarına yardımcı oluyor.

Fotoğrafların alabileceği beğenileri tahmin eden Lisa, Hande Enes’ten 300 bin TL yatırım aldı

Lisa, makine öğrenmesi (machine learning) algoritmaları kullanarak fotoğrafların Instagram’da alacakları potansiyel beğenileri tahmin eden bir mobil uygulamadır. Lisa, melek yatırımcı Hande Enes‘ten 300 bin TL yatırım aldı.

Çocukluk arkadaşı olan Tarık Demir ve Orkan Yılmaz tarafından kurulan Lisa, 2016 yılında ilk kodlarını yazmaya başladı. Doktora çalışmalarını MIT’de yapay zeka üzerine yapan İTÜ’de öğretim üyesi olan N. Kemal Üre de 2017 yılında ekibe dahil oldu.

2017 Şubat’ta App Store’da yerini alan Lisa, 2018 Nisan ayında Android kullanıcılarına da hizmet vermeye başladı. 140’tan fazla ülkeden indirme alan Lisa, bugüne kadar yaklaşık 500 binden fazla fotoğrafı analiz ederek 150 binden fazla Instagram paylaşımında kullanıldı. Lisa’nın en popüler olduğu ülkeler ise Rusya, Amerika, İspanya ve Fransa.

Product Hunt’ta gün birinciliği

Geçtiğimiz yıl Product Hunt’ta günün birincisi olduktan sonra, CNBC Tech, Fast Company, Cosmopolitan gibi global kanallarda, Avrupa ve Güney Amerika’da birçok yerel kanalda haber oldu.

Şu an Instagram postlarının etkileşimlerini tahmin eden Lisa; kullanıcı kitlesi büyüdükçe, görsellerin insanların beğeni içgüdüsünü nasıl etkilediğini daha iyi çözümlemeyi, bir sonraki aşamada ise yapay zeka teknolojilerini geliştirerek, mevcut görselleri daha fazla etkileşim alacak hale dönüştürmeyi ve hatta bu görselleri sıfırdan oluşturmayı hedefliyor.

Uygulamalarıyla günlük hayatımızdaki birçok şeyi değiştirecek olan yapay zeka teknolojisini ürünlerinin merkezine koyan Lisa ekibi, yapay zeka konusunda aynı heyecana sahip olan Hande Enes ile yollarına devam edecekleri için mutlu olduklarını dile getirdi.

eSpor, önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne ulaşacak

Türkiye’de 4 milyon, dünya genelinde ise 200 milyon civarında oyuncusu bulunan ve mevcut hacmi 1 milyar dolara yaklaşan eSpor ekonomisinin yarattığı toplam hacim önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolara yaklaşacak. Özellikle oyuncuların, yayıncıların, reklamcıların ve markaların ilgisini çekmeye başlayan eSpor alanına yönelik yatırımlar da artacak.

Dijitalleşme ile birlikte gündelik hayatımızda kullandığımız tüm kavramlar değişime uğruyor. Spor da bu kavramlardan bir tanesi. Artık spor denildiği zaman tüm dünyada çılgınlık derecesine varacak düzeyde ilgi görmesi ve hızla gelişmesiyle dikkatleri üzerine çeken eSpor da zihinlerimizde canlanıyor. Dijital Dönüşüm Danışmanı ve Me Consultancy kurucusu Murat Erdör, online oyunlar üzerine kurulu bir spor dalı olan ve dünyanın dört bir yanından kullanıcıların internet aracılığıyla birbirleriyle oyun oynamasını sağlayan eSpor’un mevcut durumu, geleceği ve ekonomisi hakkında bilgiler sundu.

Türkiye’de 4 milyon civarında oyuncu bulunuyor

Dijital Dönüşüm Danışmanı Murat Erdör, dünya çapında giderek büyüyen ve yaygınlaşan, özellikle de Z kuşağının ilgilisini çeken bu yeni nesil spor anlayışının ilerleyen yıllarda beklenenin ötesinde gelişim göstereceğini ve yarattığı ekonomik hacmin büyüyeceğini ifade etti. Türkiye’de 4 milyon civarında oyuncu olduğunu belirten Erdör, 2017 yılında dünya genelinde mevcut hacmi 1 milyar dolara yaklaşan eSpor ekonomisinin önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolara yaklaşmasının öngörüldüğünü açıkladı.

Gelecekte elektronik derbiler izlemek mümkün olacak

Dünyada ve ülkemizde eSpor alanıyla ilgili profesyonel takımlar ve federasyonlar kurulmaya devam ediyor. Türkiye’de de kurulan eSpor Federasyonu ile birlikte bu alanın ülkemizde de büyümesi öngörülüyor. 2016 yılında Türkiye CS: GO Milli Takımı Belgrad’da CS:GO turnuvasında dünya şampiyonluğunu kazanmıştı. Bunun yanı sıra geçtiğimiz aylarda Beşiktaş Kulübü ülke çapında bir ilke imza atarak, kadın eSpor takımı kurdu ve kadrosuna dünyanın en iyi kadın oyuncularını kattı. Ayrıca Bahçeşehir Üniversite’nin kurduğu eSpor takımı ise Çin’de yapılacak turnuvada ülkemizi ve Avrupa’yı temsil hakkını elde etti. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor gibi tarihi ve köklü kulüplerimiz de elektronik spor alanına yatırımlar yaparak kendi takımlarını oluşturdular. Görünen o ki, gelecekte elektronik derbiler de izlemek mümkün olacak.

Düzenli olarak antrenman yapıyorlar

Profesyonel eSpor takımları; taktik, strateji, zaman ve hız gibi birçok faktörün üzerine yoğunlaşarak antrenman yapıyorlar. Takımın başında bir koç bulunuyor. Takımın yedek oyuncuları da mevcut. Bu oyuncular yapılan turnuvalarda oyun anındaki pozisyonlarına göre takımlarına katkı sağlıyorlar. Takım içi iletişimin kuvvetli olmasına ve oyun bilgisine dayalı profesyonel takımların sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu durum, gelecekte daha fazla eSpor organizasyonunun bizleri beklediği anlamına geliyor.

TÜSİAD, Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme Raporunu tanıttı

Raporda dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki analiz edilerek Türkiye’de dijital dönüşüm için yapılması gerekenler vurgulandı. Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi inceleniyor, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınıyor ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi için strateji ve politikalar öneriliyor.

Rapordaki bulgular ve öneriler aşağıda özetlenmiştir:

Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin durumu:

  • Dijital teknoloji sektörlerinin ekonomi içindeki payı artıyor (özellikle Yazılım sektörü).
  • Dijital teknoloji sektörlerinin payı OECD ülkelerine göre düşük.
  • Dijital teknoloji sektörleri diğer sektörlerden daha üretken (ortalama 2 kat).
  • Dijital teknoloji personeli istihdamı toplam istihdamın yaklaşık %1’i.
  • Dijital teknoloji personeli ücretleri diğer personelden ortalama 2 kat daha yüksek.
  • Dijital teknoloji sektörlerinin dünya ticareti içindeki payı düşük (tüketici elektroniği hariç).
  • Patent sayısında artış olmakla birlikte uluslar arası teknoloji işbirliklerine katılım yeterli değil.
  • Üretkenliği artıran dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi yeterli değil.
  • “Satın alınabilirlik” (affordability) ve alt yapı açısından Türkiye’nin konumu görece iyi.

Dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme:

  • Ülkeler arası karşılaştırmalara göre dijital teknolojilerin yaygınlaşması ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki var.
  • Çin tüm dijital teknoloji ürünlerinde küresel ihracat payını artırmış, bu artış 2010’dan sonra durmaya başlamıştır.
  • ABD, Almanya, Hollanda, İrlanda, Tayvan ve Kore ihracat paylarını ve rekabetçi güçlerini korumuştur. Vietnam ve Polonya son yıllarda dijital teknoloji ihracatında paylarını artırmıştır.
  • İrlanda ve Hindistan bilgisayar hizmetleri alanında en başarılı ülkeler olmuştur.
  • Dijital teknolojilerin geliştirilmesinde başat rolü gelişmiş ülkeler oynamaktadır (Japonya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda).

Türkiye’de dijital teknolojilerin etkisi:

  • Üretim ve satışa yönelik teknolojilerin üretkenlik ve büyümeye pozitif etkisi var.
  • Dijital teknoloji kullanımını olumlu etkileyen firma özellikleri: Girişim büyüklüğü, işgücü niteliği (yüksek ücretler), sermaye yoğunluğu, ithalat yoğunluğu, yabancı sermayeli firma
  • Bilişim teknolojisi uzmanı istihdam eden firmaların üretkenliği, bu personeli istihdam etmeyen firmalardan ortalama %3.6 daha yüksek.
  • İlgili teknolojiyi kullanan ve kullanmayan firmalar arasında üretkenlik farklılığı var: ERP, CRM, SCM, Açık kaynak OS, RFID, bulut bilişim, genişbant mobil cihaz kullanan, sabit bağlantı hızı 100 Mb/s’dan fazla olan firmaların üretkenlikleri diğer firmalara göre daha yüksek.

Dijital dönüşüm için gerekli politika araçları

Dijital dönüşüm hızlı ve sürdürülebilir büyüme için bir fırsattır. Türkiye’de özellikle üretim süreçlerine yönelik dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi geliştirilmelidir. Kamu politikalarının kalkınma ve ekonomik büyüme sürecinde dijital dönüşüme odaklanması ve kurumsal yapıların da buna uygun şekilde oluşturulması gereklidir.

Kamu politikalarında şunlar dikkate alınmalıdır:

  • Etkin, güvenilir ve her yerden erişilebilir geniş bant iletişim ağ ve hizmetleri yaygınlaştırılmalı, yeni nesil erişim altyapılar tüm haneleri ve firmaları kapsayacak şekilde geliştirilmelidir.
  • Dijital teknolojiler bilgiye dayandığı için, herkesin özgürce bilgiye erişimini ve İnternet açıklığını (“openness”) güvence altına alacak hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Kişisel verilerin etkin bir şekilde korunması ve İnternet güvenliği sağlanmalıdır.
  • Dijital teknolojilerin ürün, süreç ve iş modellerinde köklü dönüşümlere yol açtığı dikkate alınarak, düzenlemelerin de yeni koşullara göre esnek olması sağlanmalıdır.
  • Mevcut koşullarda büyümenin motoru görevini üstlenen otomobil ve makine gibi “orta-yüksek teknoloji” ve tekstil ve hazır giyim gibi “emek yoğun” sektörlerde dijital teknolojiler hızla yaygınlaştırılmalıdır.
  • Özellikle KOBİ’lerde dijital teknolojilerin hızla yaygınlaşması desteklenmelidir.
  • Gerekli işgücünün yetiştirilmesi ve bu sektörlerin talep sürekliliğinin sağlanması gereklidir.(Türkiye’de bilişim teknolojileri uzmanlarının toplam istihdam içindeki payı %1.06. OECD ortalaması %3.64, Finlandiya %6.24)
  • Araştırmacıların ve firmaların uluslararası yenilik ağlarına aktif olarak katılması sağlanmalıdır.
  • İnsan gücü, fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.

Türkiye’nin önündeki seçenekler

  1. Kamu politikası ve şirket stratejilerinde dijital dönüşüm odaklı gelişme sağlanamaması durumunda Türkiye’nin rekabet gücünün zayıflaması, uluslararası işbölümünde gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalması söz konusu olacaktır.
  2. Dijital teknolojilerin mevcut sektörlerin üretkenliğini artıracak şekilde yaygınlaştırılması durumunda Türkiye Avrupa’nın “üretim üssü” olarak uluslararası iş bölümündeki konumunu ve gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı koruyabilecektir.
  3. Dijital dönüşümün sağlanması durumunda Türkiye’nin uluslararası iş bölümündeki konumu iyileşecek, hızlı ve sürdürülebilir büyüme sağlanabilecektir. Türkiye için uygun olan bu seçeneğin gerçekleştirilmesi için:
  • Nitelikli işgücünün oluşturulması gereklidir.
  • Fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalıdır.
  • Dijital dönüşümü sağlayacak strateji ve politikalar sistemli ve sürekli uygulanmalıdır.