Ana Sayfa Blog Sayfa 774

Kadıköy’de küçük bir dükkânda başlayan Monster Notebook, yeni merkezine taşındı

Monster Notebook, 20. yılında yeni genel merkez binasının açılışını yaptı. Yüksek performanslı dizüstü bilgisayarlar ve oyuncu ekipmanları alanında faaliyet gösteren şirket, Türkiye’den çıkan bir dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor.

Monster Notebook kurucu ve CEO’su İlhan Yılmaz, şirketin yeni dönem yatırımlarına ve hedeflerine yönelik bilgi paylaştı. 2000 senesinde Türkiye’den çıkan bir dünya markası olma hedefi ile başlayan yolculukta Monster Notebook’un bugün Türkiye’nin müşteri memnuniyeti en yüksek bilgisayar markası olduğunu ifade eden Yılmaz, aynı başarıyı tüm dünyada elde etmeyi amaçladıklarını belirtti.

Monster Notebook Kurucu ve CEO’su İlhan Yılmaz: “Canavar yeni evinde yeni başarılara imza atacak”

Yüksek performanslı ve dayanıklı dizüstü bilgisayarları kullanıcılara koşulsuz müşteri memnuniyeti prensibi ile sunduklarını kaydeden Yılmaz, Monster Notebook’un bu sayede Türkiye’nin en çok bilinen oyun bilgisayarı markası olduğunu ifade etti. Yılmaz, “Yirmi sene önce çıktığımız bu yolculukta kullanıcılar ile ömür boyu dostluk kurmayı amaçladık, tüm çalışmalarımızı bu titizlikle sürdürdük. Bugün Türkiye’nin en çok bilinen markalarından biriyiz. Bilgisayar markaları arasında müşteri memnuniyeti en yüksek ve en çok teşekkür edilen markayız. Bununla yetinmedik, yurt dışındaki kullanıcılara yeni pazarlara açılmak için yeni yatırımlarda bulunduk. Yirmi yıl önceki heyecanla ve azimle faaliyetlerimize devam ediyoruz. Artık çalışmalarımızı yeni genel merkezimizde yöneteceğiz.

Kadıköy’de küçük bir dükkânda başlayan maceramız bundan böyle markamıza yakışır bu yeni merkezde devam edecek. Başta Monster Notebook ailesine olmak üzere, bugüne dek bize inanan ve destek veren herkese teşekkür ederim. Önümüzdeki dönemde canavar yeni evinde yeni başarılara imza atacak,” dedi.

“Monster Notebook, bilgisayar markaları arasında müşteri memnuniyeti en yüksek marka oldu”

İlhan Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Monster Notebook olarak Türkiye’den çıkan bir dünya markası olma hedefimiz yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Kullanıcılarımıza sunduğumuz tüm ürün ve servislerde mükemmel müşteri deneyimini hedefliyoruz. Oynayamadığınız oyun olursa anında iade garantisi veriyoruz. Sadece oyun tutkunlarını değil, çalışırken yüksek performansa gereksinim duyan herkese hitap ediyoruz. Kullanıcılarımız ile ömür boyu birlikte olmayı önemsiyoruz, bu yüzden satış sonrası hizmetlerimizde çok iddialıyız. En fazla üç iş günü teslimat süresi ile sınırlandırdığımız teknik destek hizmeti ve her altı ayda bir ücretsiz bakım içeren ömür boyu bakım garantisi kullanıcılarımız ile aramızda uzun soluklu bir bağın kurulmasına sebep oluyor.”

Oyun endüstrisi 2019’da yüzde on büyüdü

Türkiye ve global oyun pazarında yaşanan gelişmeleri de yorumlayan Yılmaz, “Türkiye oyun pazarı globaldeki gelişmeye de bağlı olarak bu sene yaklaşık yüzde on büyüme gösterdi. 800 milyon dolarlık bir hacmi geride bırakan Türkiye oyun pazarının 2022’de bir milyar doları aşması bekleniyor. Oyun dünyasına yüksek performanslı ürünler sunan bir firma olarak 2019 yurtdışı çalışmalarımızı yoğun olarak sürdürdüğümüz bir sene oldu. 2020’de ise Avrupa pazarına yönelik yatırımlarımıza ağırlık vereceğiz. Çok yakında Berlin’de yaklaşık bin metrekare büyüklüğündeki bir alanda Avrupa’nın en büyük oyun ve deneyim mağazasını açıyoruz.” dedi.

PepsiCo 2019 yılı finansal sonuçlarına göre yüzde 4,5 büyüdü

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo, 2019 yılı finansal sonuçlarını açıkladı. Başarılı performansını sürdüren şirket, yüzde 4.5 organik büyüme sağlayarak, son beş yılın en hızlı büyüme oranını gerçekleştirdi. Gelişmekte olan pazarlarda yüzde 8, gelişmiş pazarlarda yüzde 3 organik gelir artışı sağlayan şirket, 2019 yılı cirosunu 67 milyar dolar üzerine çıkardı.

2019 yılı finansal sonuçları hakkında değerlendirmede bulunan PepsiCo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ramon Laguarta, 2019 yılında oldukça başarılı bir performans sergilediklerini ama bundan daha da önemlisinin bunu nasıl başardıkları ve sürdürülebilir kıldıklarına dikkat çekti. Tüm alanlarda geniş tabanlı organik gelir artışı sağladıklarını belirten Ramon Laguarta, “Uzun vadeli büyüme için güçlü bir temel olması gerekiyor. Biz de “her yudumda ve her tadımda daha fazla gülümseme yaratma” misyonumuz doğrultusunda; sürdürülebilir, uzun vadeli büyüme için güçlü stratejiler uyguladık. Yıl boyunca 1 milyar doları aşan verimlilik tasarrufu sağladık. Tüketici analizleri, e-ticaret, analitik ve çok kanallı yeteneklerimizi geliştirmek başta olmak üzere birçok alanda yaptığımız yenilikçi uygulamalarla bu tasarrufu elde ettik. Bunun dışında kültürümüzü, değerlerimizi ve yeni davranışlar dizi olan PepsiCo Way ile çalışma yöntemlerimizi geliştirdik.

Özellikle sürdürülebilirlik stratejimizin bir parçası olarak “Daha İyi” bir şirket olma yolunda önemli adımlar attık. Ambalajımızdaki geri dönüştürülmüş içeriği artırma ve içecek portföyümüzde kullandığımız geri dönüştürülmemiş plastiği azaltma, yenilenebilir elektrik elde etme ve dünyadaki doğrudan operasyonlarımızda su verimliliğini artırma başta olmak üzere bu konuda birçok çalışma sürdürdük. Bu yıl sergilediğimiz bu performansı 2020’de de daha hızlı, daha güçlü ve daha iyi olarak geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.

İngiltere merkezli girişim Herotech8, Vinci’den yatırım aldı

Türkiye ve Almanya’da yaptığı üç yatırım ile 2019 yılında adını duyuran girişim sermayesi Vinci, portföyüne dördüncü şirketini de ekledi. Vinci’nin yeni yatırımı, otonom dronlarla endüstriyel alanlarda çevre güvenliği sağlayan Herotech8 girişimine gerçekleşti.

Endüstri 4.0, mobilite, enerji ve lojistik alanlarında geleceğin teknolojisini yakalamak için yatırımlarını sürdüren Vinci, İngiltere Cranfield merkezli Herotech8 şirketine tohum yatırımı yaptı. Geliştirdikleri yazılım ve donanım teknolojileri ile birlikte standart (“off-the-shelf”) dronları otonom hale getiren şirket, endüstriyel alanlarda, kritik altyapı tesislerinde, enerji santrallerinde, limanlarda ve madenlerde güvenlik görevlilerine tamamlayıcı hizmet sağlamayı amaçlıyor.

Şirket, pilot gerektirmeyen otonom dronlarla müşteri tarafından önceden belirlenen rotalarda güvenlik kontrolü yaparak insan gücüne duyulan ihtiyacı azaltırken hem operasyonel maliyetleri düşürüyor hem de büyük tesislerde incelenmesi zor olan kör noktaların güvenliğini sağlıyor. “Drone in-a-box” teknolojisi ile birlikte dronlar otomatik bir şekilde baz istasyonlarına geri dönerek sıradaki devriyesinden önce şarj olup 24 saat devriye işlemine devam edebiliyor. Halihazırda tesislerde bulunan güvenlik sistemleri ile entegre olabilen teknoloji, teknoloji adaptasyonu süresini de bir hayli azaltmış oluyor.

Herotech8 CEO’su Edward Anastassacos, “Dronlar, güvenlik hizmetlerinin ve kamu güvenliği kuruluşlarının operasyonlarını nasıl yürütebileceği konusunda gerçekten devrim yapma potansiyeline sahip. Ancak dağıtım ve maliyet zorlukları, bu hayati hizmetlerin yaygın olarak benimsenmesini kısıtlıyor. İnşa etmekte olduğumuz altyapının, bu pazarların vizyonu olan geleceğin erişilebilir ve pilotsuz operasyonları için anahtar olduğuna inanıyoruz. Vinci’nin ve İnci Holding’in sahip olduğu endüstriyel gücüyle bu misyonda bize destek olmasından memnuniyet duyuyoruz” dedi.

Vinci Yatırım Komitesi Başkanı Şelale Zaim Gorton da yatırımla ilgili “2019 yılındaki son, İngiltere’deki ilk yatırımımızı Herotech8’e yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Bu yatırımla Vinci’nin hedef pazarlarının tümünde bir yatırımımız oldu ve 2019 için hedeflediğimiz dört yatırıma ulaştık. Daha önceki yatırımlarımızda olduğu gibi bizim için en önemli etmenlerden olan tecrübeli ve yetkin takım, müşteriye değer sağlayacak ürün odağı ve sağlam teknolojik inovasyonlar Vinci’nin bu kararı almasında büyük pay sahibi oldu. Ürünün potansiyel ilave kullanım alanları, Herotech8 ekibinin vizyoner bakışı ve Vinci’nin deneyimi ile birlikte büyüyeceğimize eminiz” diye konuştu.

Yandex Navigasyon ve Yandex Haritalar, afet toplanma alanlarını göstermeye başladı

Yandex, Türkiye’nin özellikle son dönemdeki en önemli sorunlarından biri olan deprem konusunda kullanıcılarına yardımcı olmak için harekete geçti.

Yandex Haritalar’a ve Yandex Navigasyon’a, afet toplanma yerlerinin verileri eklendi. Ayrıca Yandex Navigasyon’un arama ekranında yer alan kategoriler bölümüne kullanıcıların kolay erişimi için “Toplanma Alanları” özel kategorisi eklendi.

Deprem gibi doğal bir afet sonrasında ihtiyaç duyulacak toplanma yerleri, Yandex Navigasyon’un arama sayfasında özel bir kategori olarak yer alıyor. Kullanıcılar toplanma yerlerinin listesini görerek, en yakındakini görüntüleyebiliyor ve isterse bu noktaya rota oluşturabiliyor. Bunun dışında Yandex Haritalar uygulamasında veya web servisinde de “toplanma alanları” arama sorgusu ile tüm lokasyonların bilgisine erişim sağlanabiliyor. Yandex Navigasyon’un “çevrimdışı haritalar” özelliği sayesinde, internet erişiminin olmadığı anlarda da toplanma alanlarına erişim mümkün oluyor. Kullanıcılar internet erişiminin olduğu herhangi bir anda Yandex Navigasyon’un menüsünde yer alan “haritaları indir” özelliği ile “çevrimdışı haritaları” indirebiliyor ve istediklerinde çevrimdışı olarak da rota oluşturabiliyor.

Yandex, bu önemli proje ile olası bir afet durumunda kullanıcıların hızlı bir şekilde gerekli bilgilere ulaşmasını sağlıyor. AFAD tarafından toplanan ve yerel yönetimler ile belirlenen verilerden faydalanılarak oluşturulan bu çalışmada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile de çalışıldı.

Konu ile ilgili açıklama yapan Yandex Türkiye Genel Müdürü Onur Karahayıt şunları söyledi:

“Geçtiğimiz aylarda yaşanan İstanbul ve Elazığ depremlerinin ardından, güncel toplanma alanları bilgisine erişimde genel bir zorluk yaşandığı dikkatimizi çekti. Bu tarz afet durumlarında Harita ve Navigasyon uygulamalarımız ile kullanıcılarımızın bu bilgilere hızlıca ulaşabileceğini belirledik. İlgili kurumlarla başarılı bir iş birliği sonucunda bu verileri haritalarımıza işledik ve Yandex Navigasyon’un arama sayfasında da özel bir ‘Toplanma Alanları’ kategorisi açtık. Kullanıcılarımız önlem amaçlı olarak, kendilerine en yakın toplanma alanlarını görüntüleyebilir, dilerlerse ‘Yerlerim’ sekmesine kaydedebilir veya yakınları ile paylaşabilirler. Ayrıca kullanıcılarımız en yakındaki toplanma alanlarını internet erişimi problemi yaşansa bile ‘çevrimdışı haritalar’ özelliğimiz sayesinde görebiliyor olacak.”

Picus, 2020 yılında küresel oyuncu olmak yolunda daha güçlü adımlar atıyor

Sizlere geçtiğimiz yıl Ekim ayında yatırımını ilk kez duyurduğumuz, dünyada Siber Saldırı Simülasyonu teknolojileri alanında çözümler üreten Picus, 2019 yılında dünya çapında gerçekleştirdiği çıkışın ardından, 2020 için daha güçlü hedeflere odaklandı.

Picus kurucu ortağı ve CTO’su Volkan Ertürk, “Atak Simülasyonu alanına getirdiğimiz yeni yaklaşımla sektörümüzde fark yaratmayı başardık. Şimdi Picus Siber Güvenlik Araştırma ve Mühendislik Üssü yatırımlarımızla küresel bir oyuncu haline gelmeyi hedefliyoruz” dedi.

Türkiye’den başlayan küresel bir başarı hikayesi olarak tüm dünyanın dikkatini üzerine çekmeyi başaran Picus, 2020 yılında da büyümesini ve başarılarını sürdürerek, adından söz ettirmeyi amaçlıyor.

Earlybird yatırımıyla dünyada güçlenecek

Picus, Avrupa’nın önde gelen yatırım fonlarından Earlybird ile yeni tamamlanan Seri A yatırım turunda, toplam 6,25 milyon dolar tutarında stratejik yatırım aldı. Bu yatırımla Avrupa ve ABD pazarlarındaki çalışmalar ile ürünün mühendislik altyapısı için güç kazandıklarını söyleyen Volkan Ertürk, “2018 yılında başlattığımız yurt dışı açılımını, başta ABD olmak üzere halihazırda faaliyet gösterdiğimiz İngiltere, Almanya, İtalya ve Orta Doğu pazarlarında devam ettirmek için planlama yapıyoruz” diye konuştu.

Bünyesinde çeşitli dikey alanlada uzman güvenlik araştırmacılarının da yer aldığı Picus Labs ekibi, siber saldırganları ve kullandıkları teknikleri 1.300+ ‘den fazla farklı kaynaktan izliyor ve tehdit aktörlerinin kullandığı yeni teknik ve taktikleri günlük olarak atak örneklerini güvenlik simülasyonları için Picus müşterileriyle paylaşıyor. Volkan Ertürk, Picus Labs tarafından yapılmakta olan araştırma çalışmalarının katlanarak, dünyada siber güvenlik alanında bilinen ve sözü geçen Siber Güvenlik Araştırma Merkezi olmasını hedeflediklerini söyledi.

Halen Ankara ve İstanbul’da ofisleri bulunan Picus, şu anda 90 kişi olan kadrosunu sektördeki yetkin isimlerle geliştiriyor. Picus’un yurt dışında satış ofisleri ve 12 ülkede de aktif 60 bayisi bulunuyor.

Tehdit Temelli Yaklaşımla fark yarattı

Siber güvenlik alanında yaygın olarak kullanılan zafiyet tespiti ve varlık temelli güvenlik yaklaşımından farklı olarak, Picus tehdit temelli yaklaşımla, siber saldırganların kullandığı saldırı tekniklerine odaklanıyor. Picus platformu, siber saldırıların birçok safhasını simüle ederek, kurumların bu saldırılara karşı risk ve güvenlik efektifliği durumunu ortaya çıkarıyor. Picus, önde gelen uluslararası güvenlik firmalarıyla olan entegrasyonları sayesinde tespit edilen güvenlik kontrol açıklarının hızlıca giderilmesi için kolay uygulanabilir iyileştirme önerileri de sunuyor. Platform hem saldıran davranışlarını hem de gerçek saldırı araçlarını tamamen risksiz şekilde kurum altyapılarında sürekli simülasyon yaklaşımı ve beraberindeki iyileştirme önerilerini kurumun mevcut güvenlik yatırımlarına göre özelleştirmesiyle rakipleri arasında öne çıkıyor.

Kuruluşunun ardından sadece yedi yıl geçmesine rağmen, Gartner tarafından ‘Cool Vendor” olarak adlandırılan, PWC tarafından en yenilikçi 10 siber güvenlik şirketi arasında gösterilen, Endeavor tarafından da yüzlerce firma içinden küresel etki yapabilecek girişimcilerden biri olarak nitelendirilen Picus, son olarak geçtiğimiz aylarda Cyber Defense Magazine tarafından 2019 yılının ‘En inovatif startup’ı seçildi.

İş Bankası ve Koç Üniversitesi ortaklığında Yapay Zeka Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu

İş Bankası ve Koç Üniversitesi; ülkemizin bilimsel ve akademik faaliyetlerine katkıda bulunmak, yapay zekâ alanında ileri düzeyde çalışmalar gerçekleştirmek amacıyla “Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi” kuruyor. Merkez; ülkemizdeki bilimsel ve akademik faaliyetlere katkıda bulunmayı, yapay zekâ alanında ileri düzeyde çalışmalar gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Yapay Zeka Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin iki yeri olacak. Bir tanesi İş Bankası genel müdürlük binasında diğer ise Koç Üniversitesi’nde olacak.

İş Bankası genel müdürü Adnan Bali, katıldığımız toplantıda yaptığı konuşmada, Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yürütülecek olan, ülkeye katma değer yaratacak ve bilimsel manada bir sıçrama yaşatacak araştırmaların, başka alanlardaki çalışmaları da tetikleyerek yepyeni kapılar açacağını söyledi.

“Türkiye’de ilk kez bu ölçekte yapay zekâ merkezi kuruluyor”

Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan da konuşmasında; Merkezin araştırma, eğitim ve sanayi işbirliği konularında Türkiye’de öncü bir kurum olma hedefiyle kurulduğunu ifade etti. Türkiye’de “ilk kez bu ölçekte” bir yapay zekâ merkezinin hayata geçirildiğini belirten Prof. Dr. İnan, şunları söyledi: “Bilimdeki değişim hızı artık yüzyıllar veya on yıllarla değil, yıllar ve hatta aylar bazında ölçülür oldu. Neredeyse her gün yeni bir disiplin doğuyor; eski disiplinler ise beklenmedik işbirlikleriyle yeniden hayat buluyor. İşte tam bu noktada, Atatürk tarafından kurulan ve Türkiye’nin en köklü bankalarından biri olan İş Bankası ile birlikte yapay zekâya dair böyle bir Merkezi oluşturmamız, üniversitemiz için çok önemli.” dedi.

Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi

Koç Üniversitesi İş Bankası Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi; ülkemizin bilimsel ve akademik faaliyetlerine katkıda bulunmayı, yapay zekâ alanında ileri düzeyde çalışmalar gerçekleştirmeyi hedefliyor. Yapay zekâ alanında uzmanlık, donanım ve veri konularında ülkemizdeki eksikliklerin giderecek olan Merkezin, hem Koç Üniversitesi yerleşkesinde hem de üniversite – iş dünyası etkileşimi açısından İş Kulelerinde faaliyet göstermesi öngörülüyor.

Koç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin çatısı altında kurulan Merkezde; başta bilgisayar, elektrik ve elektronik mühendislerinden oluşan öğretim üyeleri olmak üzere, doktora ve yüksek lisans öğrencileri görev yapacak. Merkez, Koç Üniversitesi öğretim üyeleri ile birlikte sanayi ve akademiye uzman yetiştirecek, aynı zamanda iş dünyasının problemlerini çözmeye yönelik çalışmalar yürütecek. Merkezdeki uzman kadro, veri analizi ve danışmanlık hizmeti verecek; veri bilimi konusunda yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası programlarla sanayi ve akademiye yönelik sertifika programları düzenleyecek. Merkez bünyesinde ayrıca üniversite-sanayi işbirliğine katkı sağlanması için Yapay Zekâ Sanayi Destek Kurulu oluşturulacak.

Skype’ın kurucusu tarafından kurulan fon Atomico, Avrupalı girişimcilere 820 milyon dolar harcayacak

Microsoft tarafından 2011 yılında 8.5 milyar dolar gibi önemli bir rakama satın alınan görüntülü görüşme platformu Skype‘ın kurucusu Niklas Zennström tarafından kurulan Londra merkezli yatırım fonu Atomico, Avrupalı girşimcilere ayırdığı yeni 820 milyon dolarlık fonunu duyurdu. Geçtiğimiz yıl 765 milyon dolarlık fonunu kapatan Atomico’nun 820 milyon dolarlık yeni fonu, şirketin 5. tur fonu olma niteliği taşıyor.

Atomico, fonunun büyük bir kısmını Seri A yatırımlarına ayıracak

2020 yılında birçok yatırım fonu gibi stratejisini tohum aşamasındaki ya da yeni hayata geçen girişimlere yönelik belirleyen Atomico, ayırdığı fonun büyük bir kısmını Seri A yatırımlara ayıracağını belirtti. Ancak şirket az da olsa Seri B ve Seri C yatırımlarında da bulunacak.

Bugüne kadarki toplam yatırım fonunu hedeflediği 2.7 milyar doların üstüne çıkaran Atomico’nun fonunun yatırımcıları arasında bazı sigorta şirketleri, vakıflar, bankalar ve finans kuruluşları ve aile şirketleri yer alıyor. Atomico’nun beşinci fonuna katılan şirketler arasında teknoloji dünyasının yakından tanıdığı Skype, Spotify ve Supercell de bulunuyor.

Atomico dünyanın dört bir yanında faaliyet gösterse ve yatırımcıları arasında dünyanın birçok farklı noktasından kuruluşlar bulunsa da fon, yatırımlarında ağırlıklı olarak Avrupa merkezli girişimlere öncelik tanıyacak ve özel bir ilgi gösterecek.

Banabi, kendi verileri üzerinden Kadın-Erkek sipariş alışkanlıklarını inceledi

Geçtiğimiz aylarda Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın’la hikayesini dinlediğimiz online market ürünleri sipariş platformu Banabi; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir, Antalya, Trabzon ve İzmit’teki kullanıcılarının online market alışverişi alışkanlıklarını incelemeye devam ediyor.

Evin Temel İhtiyaçlarını Kadınlar Karşılıyor

Kadın ve erkek kullanıcılarının sipariş alışkanlarını mercek altına alan Banabi’nin raporuna göre; kadın ve erkeklerin sipariş tercihlerinde ilginç farklılıklar ortaya çıkıyor.

Kadınlar öncelikli olarak evin temel ihtiyaçlarına yöneliyor ve en çok yoğurt, peynir, makarna & bakliyat, yumurta ve ağız bakım ürünleri siparişi veriyor.

Atıştırmalık Ürünleri Erkekler Tercih Ediyor

Erkek kullanıcıların favori kategorisi ise kişisel bakım. Parfüm & deodorant ve saç bakım ürünlerini kadınlardan daha tercih eden erkekler, bu kategorilerde kadınlardan %15 daha fazla sipariş veriyorlar.

Erkek kullanıcılar, atıştırmalık kategorisindeki cips, çikolata, şekerleme gibi ürünleri de kadınlardan daha çok sipariş ediyor. En çok sipariş ettikleri ürünler arasında atıştırmalıkların bulunduğu erkek kullanıcılar bu kategoride kadınlardan %42 daha fazla sipariş veriyor.

Bir diğer çarpıcı alışkanlık ise bebek bezlerinin düşünülenin aksine kadınlar tarafından değil erkek kullanıcılar tarafından sipariş edilmesi. Bebek bezi, erkek kullanıcılar tarafından %70 daha fazla sipariş ediliyor.

Erkek kullanıcılar fit & form kategorisinde düşünülenin aksine kadınlara göre daha çok sipariş vererek yine şaşırtıyorlar.

Evcil Hayvan Ürünlerini Kadınlar Sipariş Ediyor

Kadınlar temel gıda ihtiyaçlarından sonra en çok temizlik ürünlerine yöneliyor. İçerisinde çöp poşeti, deterjan gibi ürünlerin bulunduğu ev bakımı kategorisinde en çok kadınlar sipariş veriyor. Kategori genelinde kadınların sipariş oranı erkeklerden %15 daha fazla. Kadınların bu alanda en çok sipariş ettiği ürünler temizlik malzemeleri olurken; evcil hayvan kategorisinde de yine kadınlar erkeklere oranla %30 daha fazla ürün sipariş ederek tercihlerinde farklılaşıyorlar.

Kadınlar yine vegan ve glütensiz ürünlerin satıldığı alternatif kategorileri de erkeklerden daha çok tercih ediyor. Bir diğer alternatif kategori olan organik ürünler ise erkek kullanıcılar tarafından daha çok tercih ediliyor.

Londra merkezli fintech platformu Pynk, Türkiye pazarına giriyor

Yatırım fırsatlarıyla ilgili yapay zeka temelli finansal analizler sunan Londra merkezli finansal teknoloji (fintech) şirketi Pynk, yeni teknoloji merkezini Türkiye’de açma kararı aldı.

İngiltere’nin en büyük bankalarından Royal Bank of Scotland ve National Westminster Bank’ın da desteğini alarak geliştirdiği yapay zeka teknolojisiyle kullanıcılarına finansal analizler sunan şirket İzmir’e yatırım yapmayı planlıyor.

İkinci yatırım turunu tamamlayan şirket, İzmir‘de kuracağı yeni teknoloji merkezinde, dünyanın dört bir yanından günlük olarak alınan verileri yapay zeka sayesinde işleyerek elde edeceği finansal öngörülerle kullanıcıların yatırım kararı alması sağlanacak. 165 farklı ülkeden 15 binin üzerinde aktif kullanıcıya ulaşan Pynk tarafından yapılan açıklamada İzmir’e yatırım kararı alınmasında, Türkiye’nin yazılım sektöründe çevre ülkelere nazaran daha fazla nitelikli insan kaynağına sahip olması ve finansal teknoloji kullanımında gelişmeye açık potansiyelinin büyük rol oynadığı belirtildi.

İngiltere’nin önde gelen markalarından destek aldı

İngiltere’nin en büyük bankalarından Royal Bank of Scotland ve National Westminster Bank’ın yanı sıra Founders Institute, 360 Labs ve Mayor’s International Business Programme desteğini arkasına alan Pynk, 2019’da başarılı bir yılı geride bıraktı. Son olarak Lizbon’da düzenlenen WebSummit etkinliğinde yarı finale kalan girişim, Wolves Summit’de birinci oldu. Pynk birçok yatırımcı tarafından da sosyal yatırım (Social Investing) alanındaki öncü girişimler arasında gösteriliyor.

İzmir’in yetenekli yazılımcıları bir araya gelecek

Türkiye’deki en yetenekli yazılımcılara ulaşabilmek için yapay zeka hackathonu düzenleyeceklerini belirten Pynk CTO’su ve Türkiye Operasyon Sorumlusu Yiğit Nalkıran, “Yazılım alanında gizli yetenekleri bulmak için 2020 içinde birçok hackathon düzenleyip en az birçok kişi istihdam edeceğiz. Pynk’in yapay zeka temelli analiz ve yatırım öneri sistemini Türk yazılımcılarla geliştirmek, kendimizi kanıtlamak adına da büyük bir fırsat olacak” dedi.

81 ilde 64’ten fazla sektörde hizmet veren Ödeal, 35 bin üye işyerini aştı

Ödeal; 2019 finansal sonuçlarına göre, 81 ilde 64’ten fazla sektörde hizmet vererek, 35 bin üye işyerini aşma başarısı gösterdi. Faaliyetleriyle, hem ülkemizin finansal erişim oranının artmasına destek sunan hem de KOBİ ve küçük işletmelere can suyu olan firma 5 yılda, sürdürülebilir büyümesini devam ettirerek, alanının lideri haline geldi. Ödeal, 2018 yılına göre üye işyeri sayısını yüzde 22; işlem adedini yüzde 166 ve işlem hacmini yüzde 89 artırdı.

Ayrıca firma, banka-ödeme kuruluşu işbirliği gibi hayati bir konuda da önemli projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Ödeal, bu tip büyük projeleri, geçen sene, “banka şubelerinde, Ödeal sözleşmesiyle yazarkasa POS için başvuru toplama” konusunda, Halkbank ile el sıkışarak başlatmıştı. Bu seneye ise, Türk Telekom iş ortaklığı ile başladı. Pilot uygulama kapsamında, 3 adet Türk Telekom ofisinde, yazarkasa POS için başvuru toplanıyor.

Türkiye’yi ‘Cepte POS’ ve “Yazarkasa POS” uygulamalarıyla tanıştıran ve geçen sene Halkbank ile el sıkışarak, ödeme şirketi-banka işbirliği konusunda Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Ödeal, kurulduğundan bu yana geçen 5 yıllık süre boyunca 64’ten fazla sektöre ve 35 bini aşkın üye işyeri sayısına ulaştı. Ödeal 2020 yılını ise, Türk Telekom ile gerçekleştirdiği iş ortaklığı ile başlattı. Pilot uygulama kapsamında, 3 adet Türk Telekom ofisinde başvuru toplanıyor.

Faaliyetleriyle, hem aylık kotalar, sabit maliyetler ve bürokrasi nedeniyle POS yatırımı yapamayan KOBİ’lere, küçük işletmelere ve bireysel girişimcilere can suyu olan hem de onların bankacılık sistemine dahil olmalarını sağlayarak, Türkiye’nin finansal erişim oranının artmasına katkı sunan firma; 5 yıllık süre boyunca sürdürülebilir büyümesini devam ettirerek, alanının lideri haline geldi.

Yüzde 166 büyüme

Ödeal, 2019 yılsonu sonuçlarına göre, 35 bin üye işyerini aşma başarısının yanı sıra; 81 ilde 64’ten fazla sektörde hizmet vererek, 2018 yılsonuna göre, üye işyeri sayısını yüzde 22; işlem adedini yüzde 166 ve işlem hacmini yüzde 89 artırdı. Ödeal’ın toplam üye işyeri sayısının yüzde 75’ini bireysel girişimciler ve şahıs şirketleri; geri kalan yüzde 25’lik kısmını ise limited şirketler ve kooperatiflerle, dernekler oluşturuyor.

5 yılda ilk iki hedefe ulaşıldı, büyük iş ortaklıklar süreci devam ediyor: Halkbank’tan sonra Türk Telekom

5 yıl gibi kısa bir zaman içinde, bir start-up’tan alanının lider firmasını çıkarma başarılarına dikkat çeken Ödeal Kurucu Ortağı Fevzi Güngör; “5 yıl önce, özellikle küçük işletmeler ve esnafın finans kaynaklarına ulaşamama sorununu tespit ederek, “Cepte POS” ürünümüzle ödeme sistemleri sektörüne adım attığımızda, sürdürülebilir bir büyüme trendi hedefliyorduk öncelikle. Bugün, o zaman ne kadar doğru bir karar verdiğimizi görmek mutluluk verici. Sonrasında ise, hem “Yazarkasa POS” uygulaması içerisine entegre olan hem de Yazarkasa POS cihazlarına bağlanabilen ilk ödeme kuruluşu olma başarısı gösterdik. Böylece bu alanda ürün portföyünü tamamlayarak, sürdürülebilir büyümemiz ivmelenerek devam etti. Geçen sene kendimize, büyük iş ortaklıkları ve büyük projelerle büyümek gibi yeni bir hedef koymuştuk. Bu projemizin ilk meyvelerini, Halkbank işbirliği ile toplamaya başladık. Halkbank şubelerinde Ödeal sözleşmesiyle birlikte yazarkasa POS için başvuru toplamaya başlamıştık. Böylece akıllarda kalan, ‘Türkiye’de, BDDK’dan lisanslı şirketler birbirleriyle iş ortağı olarak çalışacak mı?’ sorusunu somut olarak yanıtladık. Halkbank’ın ardından, bu sene başında Türk Telekom ile anlaşma imzaladık. Pilot uygulama başlatıldı.” dedi.

Sistemin kayıt altına alınmasına önemli katkılar

KOBİ’lere can suyu olma misyonlarından da vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Güngör, sözlerine şöyle son verdi: “Zaten, büyük banka işbirliklerimizin de en önemli faydasını yine küçük esnaf, küçük işletmeler ve KOBİ’ler görüyor. Biz Ödeal olarak genel anlamda yazarkasada da tek noktadan çözüm sağlamayı başardık. Biliyorsunuz, her bankanın kendi içinde karışık yapıları, farklı işleyiş süreleri var. Üye işyerleri her bankanın ayrı hesabı, ayrı prosedürleri ile uğraşmak zorunda kalıyor. Türkiye’de 1 milyon insan böyle çalışıyor. Bir de işin ayrı ayrı maliyet boyutu var. İşletmeler Ödeal sayesinde çok daha uygun bir maliyetle bankacılık sistemine dahil olabiliyor. Açıkçası sistemin kayıt altına alınması, esnafın bankacılık sistemine dahil olması anlamında önemli bir sosyal fayda yarattığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.”