Ana Sayfa Blog Sayfa 632

Globaldeki büyümesini sürdüren yerli girişim Vispera, 2021’de küresel bir şirket olmayı hedefliyor

Yapay görme ve makine öğrenmesi alanında geliştirdiği teknolojileri 18 ülkede, hızlı tüketim ve perakende sektörlerine çözüm olarak sunan Vispera, 2020’de projelerine hız kesmeden devam etti.

Türkiye, Hindistan, Romanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Almanya ve Polonya’da elde ettiği yeni müşterilerle yeni projeler başlatan Vispera, 2020 sonunda Hollanda’da kurduğu Vispera BV ile küresel bir teknoloji şirketi olma kararlığını 2021’de de sürdürecek.

Değişen pazar koşullarına uyum sağlamak amacıyla, perakende sektöründe Akıllı IoT ve e-ticaret alanları için geliştirdiği iki potansiyel ürünle 2020’yi kapatan Vispera’nın 2021 hedefi, bu ürünleri endüstri düzeyine çıkarıp pazara sunmak olacak.

2020 yılını organizasyonel büyüme ve yeniden yapılanma yılı olarak geçiren Vispera, pandemide sağladığı istihdamı yüzde 30 artırarak şirket içindeki yapılanmasını yeniden oluşturdu. Vispera 2021 yılına, çeşitli departman ve birimlerde görev alan yaklaşık 100 çalışanıyla hazırlanıyor.

Aytül Erçil: “Yeni ürünümüzün denemeleri Amerika’da başlayacak”

2020’de pandemi sebebiyle bazı projelerin durmuş olmasına karşın herhangi bir iptal yaşanmadığını ifade eden Vispera Kurucu Ortağı ve CEO’su Prof. Aytül Erçil, görüşlerini şu şekilde aktardı:

“2020, Microsoft’un Scaleup ve Intel’in Market Ready Solutions programlarına seçildiğimiz başarılı bir yıl oldu. Bu yıl ayrıca NVIDIA, Zebra, Atos SE gibi firmalarla stratejik işbirliklerimizi geliştirdik.

Ürünlerimizden Storesense, şu an 18 ülkede kullanılıyor. Shelfsight ürünümüz de Türkiye dışında Almanya ve Şili’deki mağaza ortamlarında deneme aşamasında. 2021’in ilk çeyreğinde de Amerika’da denemeleri başlayacak. Yeni ürünümüz Vispera Core’un da pilotu 2020’de başarı ile tamamlandı, 2021 yılında sahada kullanılmaya başlanacak.”

Ceyhun Burak Akgül: “Küresel bir teknoloji şirketi olma hedefine bir adım daha yaklaşacağız”

Vispera Kurucu Ortağı, CTO’su ve COO’su Ceyhun Burak Akgül de 2020 senesinin global pandemi nedeniyle ortaya çıkardığı zorlu koşulları Vispera olarak bir öğrenme, uyum sağlayabilme ve gelişme fırsatı olarak gördüklerini belirtti.

Akgül ayrıca, “Pandemi tüm dünyada ve dolayısıyla ülkemizde bir anda yaygınlaştığında hızlı bir refleks göstererek bütün sistemlerimizin kesintisiz çalışmaya devam etmesini sağladık ve bütün personelimizin uzaktan aynı verimlilikte çalışabilmesinin koşullarını olurduk.
Pandemi ayrıca ürün vizyonumuzu hızlandırmamıza yardım etti. Yeni ürün geliştirmelerine paralel olarak 2021’de Storesense, Shelfsight ve Core isimli ürünlerimizin işlev ve performanslarını artırmak için hazırladığımız planlarımızı uygulamayı sürdüreceğiz.
Organizasyonel yapılanma ve büyüme gündemimize gelecek yıl da devam edeceğiz. Geliştirdiğimiz yapay zeka ürünleri ve hedeflerimiz, Vispera’nın tüm dünyada gördüğü ilgiyi artırıyor. Bu anlamda 2021’de Vispera’yı daha etkili ve daha görünür kılacak fırsatlar yakalayacağımızı öngörüyoruz. Bu fırsatları değerlendirerek Vispera’nın küresel bir teknoloji şirketi olma hedefine bir adım daha yaklaşacağız” dedi.

Uygulama içi oynanabilir reklamlar üreten yerli girişim Playable Factory, yeni Gearbox platformunu kullanıma sundu

Türkiye’nin mobil oyunlar, markalar ve uygulamalar için oynanabilir reklam üreten girişim Playable Factory, oynanabilir reklamların deneyimlenebilmesi ve düzenlenebilmesi için oluşturduğu Gearbox platformunu kullanıma sundu.

Playable Factory müşterileri, artık Gearbox platformu üzerinden oynanabilir reklamlarda düzenlemeler yapabilecek.

Marka ekipleri, Gearbox sayesinde oynanabilir reklamlardaki yazıları, görsellerin rengini ve arayüzde yer alan birçok ögeyi istedikleri gibi değiştirebiliyor ve kampanyalarında kullanabiliyor. Markalar, Gearbox sayesinde sadece görsel ögeler üzerinde değil, oyunun parametrelerindeki pek çok ögede de değişiklik yapma hakkına sahip.

Gearbox üzerinden reklamdaki oyunun zorluğu, süresi, dili ve birçok farklı özelliği düzenlenebiliyor. Pratikliği hedefleyen platform, herhangi bir kod bilgisi gerekmeksizin onlarca farklı oynanabilir reklamın üretilmesini sağlıyor. Gearbox ile reklamı kaç kişinin gördüğü ve tıkladığı, oyunlardaki tamamlanan level sayısı, reklamın içinde geçirilen toplam süre ve oynanabilir reklamın tamamlanma sayısı gibi birçok veriye de ulaşmak mümkün. Bu sayede markalar hangi mobil reklam versiyonunun en iyi performansı sergilediğini takip edebiliyor ve buna uygun şekilde yeni yaratıcı içerikler üretebiliyor.

“Markalar tek bir tasarımla kısıtlı kalmıyor, harekete geçiyor…”

Oyun firmaları başta olmak üzere oyun dışı markalara da interaktif mobil reklamlar ürettiklerini belirten Playable Factory CEO’su Gökçe Nur Oğuz Gearbox’la ilgili: “Oynanabilir reklamlarla uygulamayı indiren kullanıcılar, uygulamayı çok daha uzun süre kullanıyor ve bu sayede markalara uzun vadede daha fazla geri dönüş sağlıyorlar. Gearbox sayesinde markaların tek bir tasarımda kısıtlı kalmalarının önüne geçip, dönemin ruhuna ve dinamiklerine göre yeni versiyonları yayınlayabilmelerini sağlıyoruz.” dedi.

Playable Factory yeni oyun arkadaşları arıyor

Mobil dünyada markalar arasında yaşanan yoğun reklam rekabeti, inovatif çözümleri de beraberinde getiriyor. Oynanabilir mobil reklamlar ise, yaşanan bu değişimin ve rekabetin sonucunda ortaya çıkan yeni tip bir reklam şekli olarak görülüyor. Bu tarz bir içerikle karşılaşan izleyiciler, bu reklamları aynı zamanda oynayabiliyor. Oyunlaştırılmış reklamlar günümüzde daha çok oyun firmalarının yeni çıkan oyunlarını potansiyel kullanıcılarına deneyimletebilmek için tercih ettikleri bir yöntem olsa da, dünyadaki birçok oyun dışı markanın da rağbet ettiği inovatif bir reklam çözümü olma yolunda ilerlemekte.

Bu ihtiyaca cevap olarak ortaya çıkan Playable Factory, 2018 yılının Aralık ayında faaliyetlerine başladı. İlk oynanabilir reklamını 2 hafta içinde geliştiren firma, iki yıl içinde ekibini büyüttü ve bütün dünyaya oynanabilir reklamlar üreten bir şirket haline geldi. Müşterileri arasında Zynga, Lego, Ubisoft, Lion, Trendyol, Cheetos, Playtika, Gameloft, Voodoo, Madbox, Crazy Labs, Gram Games ve Kwalee gibi önemli markaların yer aldığı Playable Factory; halihazırda 26 kişilik bir ekiple hizmet veriyor. Ekibini daha da genişletmek isteyen firma, websitesi ve Linkedin üzerinden iş başvurularını kabul ediyor, işe alımlarda Türkiye’deki pek çok üniversite ve kuruluşla işbirlikleri yapıyor.

TransferChain: Dört Türk girişimcinin kurduğu ve 55 milyon TL değerleme ile yatırım alan blockchain tabanlı bulut girişimi

Dört girişimci; Berke Şipka, Mert Başer, Tuna Özen ve Çağatay Tengiz tarafından kurulan TransferChain, kullanıcıların gizlilik ve güvenliklerinden ödün vermeden verilerinin depolanmasını, işlenmesini ve dağıtılmasını sağlıyor.

Ocak 2018’de İsviçre’nin Zug şehrinde kurulan girişim, kuruculardan edindiğimiz bilgiye göre; 7 farklı ülkeden bireysel yatırımcılardan toplamda 55 milyon TL değerleme ile bir yatırım aldı.

SaaS olarak hizmet veren TransferChain, B2B ve B2C olarak hizmet veriyor. Ekibinde yaklaşık 12 kişi bulunan girişim, 2021 yılının ilk yarısında 20 kişinin üzerinde çalışan sayısına ulaşmak istiyor.

6 trilyon dolarlık bir problem

Siber güvenliğin 2021 yılında 6 trilyon dolarlık bir probleme dönüşmesi bekleniyor. Yüksek maliyetlere rağmen hala veri kaybetmeye devam ediyoruz. TransferChain, bu sürece blockchain, bütünleşik çalışan farklı şifreleme metodları ve dağıtık çoklu cloud (bulut) kullanarak depolamayı kullanarak çözüm getirmeyi hedefliyor.

TransferChain, bulut hizmeti sunarken yeni veri merkezi açmayıp mevcut merkezlerin kapasitelerini daha etkin kullandıkları için süreç aynı zamanda doğa ekosistemine yeni yüklerin oluşmasını önlüyor.

Girişimin değer önerisi

Girişimin kurucuları ürettikleri değer önerisiyle ilgili; “Kullandığımız blockchain, şifreleme teknolojileri ve bulut alt yapısı ile kullanıcıların gizli ve güvenli şekilde verilerinin depolanmasını, o verilerin işlenmesini ve ulaştırılması gereken yerlere iletilmesini sağlıyoruz.” dedi.

Ürün şu an için herkese açık değil ve sadece masaüstü uygulaması olarak kullanılıyor. 2021 yılı içerisinde hem Android hem de iOS uygulamarını çıkarmayı hedefliyor.

Kuveyt Türk’ün dijital bankacılık hizmeti Senin Bankan, beşinci yılında 4 milyar TL’lik fon büyüklüğüne ulaştı

Kuveyt Türk tarafından şubesiz bankacılık alanında 5 yıl önce kurulan ve katılım finans alanında bir ilk olan faizsiz dijital bankacılık platformu Senin Bankan, şubeye gitmeden uzaktan banka hesabı açma imkânı sunarak sektörde bir yeniliğe imza attı. Senin Bankan ile müşteriler, Türkiye’nin her yerinde finansal hizmetlerden faydalanma imkânına kavuştu. 2020 yılında müşteri bazında yüzde 81, fon toplama bazında ise yüzde 206 büyüme sağlayan Senin Bankan’ın fon miktarı 4 milyar 173 milyon TL’ye ulaştı. Dijital kanallardaki yenilikçi yaklaşımla Kuveyt Türk’ün tüm dijital müşteri sayısı, Senin Bankan dâhil 1,5 milyonu geçti.

“Senin Bankan deneyimiyle şubesiz bankacılığa hazırız”

Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Dijital platformların hayatımıza girmesiyle birlikte müşterilerin beklentileri çok değişti. Müşteriler artık diledikleri finansal işlemleri, diledikleri yerden en güvenilir ve en hızlı şekilde yapmak istiyor. Biz de bu talep ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Senin Bankan ile 5 yıldır müşterilerimize şubeye gitmeden hesap açma ve yatırım yapma hizmeti sunuyoruz. Dijital kanallarda finansal hizmetleri en iyi şekilde sunma amacıyla geliştirdiğimiz uygulamalar sayesinde, müşterilerimizin işlemlerini mümkün olduğunca mobile taşımalarına, fatura ödemelerinden kıymetli maden ve döviz alım/satım işlemlerine, para transferinden sigorta ve yatırım işlemlerine kadar birçok işlemi hızlı ve güvenli şekilde yapmalarına imkân tanıyoruz. Senin Bankan ile dijital bankacılık alanında ciddi bir deneyim kazandık. BDDK’nın Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine İlişkin Tebliği’nin 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girmesi bekleniyor. Böylece müşteriler, internetten görüntülü görüşmeyle uzaktan kimlik doğrulama yaparak şubeye gitmeden dijital ortamda banka hesabı açabilecek. Senin Bankan ile yakaladığımız dijital bankacılık tecrübesiyle ve güçlü teknik altyapımızla şubesiz bankacılığa hazır olduğunuzu ifade edebiliriz” dedi.

Şubesiz ve masrafsız bankacılık tek bir platformda

Yeni nesil trendlere uygun yapılandırılmış tasarımıyla dikkat çeken Senin Bankan’ın müşterileri hesap işletim ücreti, EFT, havale ücreti gibi masrafları ödemiyor. Senin Bankan kullanıcıları yüksek kâr payı, tüm ATM’lerden ayda 3 defa ücretsiz para çekme ve para yatırma, gece gündüz avantajlı kurlar, masrafsız hesap açma ve yurt dışından ücretsiz para transferi gibi birçok avantajdan da faydalanabiliyor. Cari Hesap, Altın Hesabı, Turkuaz Katılma Hesabı gibi tüm hesap işlemlerinin yapılabildiği Senin Bankan’da Yatırım Hesabı ve Yatırım Fonu açılarak fonlara, döviz ve hisse senedi piyasalarına yatırım da yapılabiliyor. Diğer Kıymetli Maden Hesapları ile gümüş veya platin de satın alınabiliyor. Ayrıca müşteriler Senin Bankan Hesap Kart sahibi olarak hesaplarındaki nakdini alışverişte harcarken altın biriktirebiliyor ve çeşitli kampanyalarla sürekli kazanma fırsatı elde ediyor.

Dijital ve analitik şirket SabancıDx, çimento tesislerinin üretim maliyetlerini ve karbon salınımını azaltacak CDx ürününü duyurdu

Dijital ve analitik şirket SabancıDx, çimento sektöründe üretim maliyetlerini ve karbon salınımını azaltan uçtan uca yazılım çözümü CDx’i duyurdu. Ek donanım yatırımı gerektirmeyen CDx, çimento sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin mevcut otomasyon sistemlerine bir yapay zekâ operatörü yerleştirerek enerji optimizasyonu sağlıyor. SabancıDx’in öz kaynaklarıyla geliştirilen ve geliştirme sürecinde veri mühendisleri, çözüm mimarları, yazılım mühendisleri ve ürün yöneticilerinden oluşan 40 kişilik bir ekibin çalıştığı CDx, Microsoft işbirliğiyle yurtdışı pazarlara da açılacak.

Çimento sektörü yüzde 12’ye varan süreç verimi artışı ile tanışacak

Çimento sektörünün Türkiye’nin lokomotif sektörleri arasında olduğunu vurgulayan SabancıDx Genel Müdürü Burak Aydın, CDx ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “COVID-19 salgını ile birlikte dünya sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin birlikte şekillendirdiği bir döneme girdi. Tüm sektörlerde olduğu gibi çimento sektöründe de maliyetleri azaltmak, enerji verimliliğini artırmak ve çevresel etkileri en düşük seviyeye indirmek en önemli öncelikler olarak öne çıkıyor. Çimento sektörü halihazırda ülkemizin ikinci büyük enerji tüketicisi durumunda. Yüksek enerji maliyetleri sektörün en önemli sorunlarından biri. Sektörün üretim maliyetlerinde elektrik tüketiminin payı yüzde 25’ler seviyesinde. Yakıt ve hammadde bileşenleriyle birlikte enerji maliyetleri yüzde 80’ler seviyelerine ulaşabiliyor. SabancıDx olarak yapay zekâ teknolojisine yaptığımız yatırımların en önemli sonuçlarından biri, çimento ve enerji sektörlerindeki dijitalleşme deneyimlerimize dayanan CDx oldu. CDx, uçtan uca enerji optimizasyonu sağlayarak yüzde 5 ila 7 arasında elektrik verimi, yüzde 8 ila 12 arasında da süreç verimi artışı sağlayarak hem sektöre hem de ülke ekonomimize değer katıyor.”

SabancıDx ile yaptıkları iş birliğinden duydukları memnuniyeti vurgulayan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, CDx ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “Microsoft Azure’un teknolojik altyapısı kullanılarak geliştirilen ve Azure IoT ile Analitik servislerinden faydalanan ileri veri analitiği ürünü CDx, yapay zekanın otomasyon sistemlerini nasıl ileriye taşıyabileceğini başarıyla ortaya koyuyor. Bugün global çimento endüstrisinin karşı karşıya olduğu başlıca zorluklar arasında maliyet indirimleri, çevre koruma, enerji tasarrufu ve sermaye verimliliği yer almaktadır. Bu zorluklarla yüzleşmenin ve operasyonel mükemmelliği geliştirmenin en iyi yolu, endüstrinin teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri benimsemesidir. Sabancı Dx ile Türkiye’de ortaklaşa hayata geçirdiğimiz CDx çözümünün global pazarlarda örnek gösterilip, bir başarı hikayesi olacağına inanıyoruz. Ülkemizde bu ve benzeri başarılı örneklerin sayısını çoğaltmak için başta bulut olmak üzere tüm teknolojimizi seferber ediyoruz.”

Çimento üreticilerinin elektrik kullanım verimi yüzde 7 artacak

SabancıDx’in yeni yazılım ürünü CDx, çimento sektöründe deneyime sahip uzmanlar tarafından sektörün ihtiyaçları analiz edilerek geliştirildi. Mevcut otomasyon sistemleri üzerinde çalışabilmesiyle ek donanım maliyeti gerektirmeyen ve teknolojilerdeki farklılıklara kolayca uyum sağlayabilen CDx, insan müdahalesine neredeyse hiç gerek duymadan çalışabiliyor. CDx, içerdiği makine öğrenmesi algoritması ile kurulduğu sistemlerdeki enerji verimliliğini takip ederek elektrik kullanım verimliliğini yüzde 7’ye varan oranda artırıyor. Kalsinasyon ve fırın süreçlerinde yüzde 8 ila yüzde 12’ye kadar verimlilik artışı sağlayan CDx insan hatalarından kaynaklanan sorunları en düşük seviyeye girerek çimento üretimine operasyonel verimlilik de katıyor.

Bir çimento değirmeninden sağlanan tasarruf bin hanenin yıllık enerji ihtiyacına eşit

Çimento sektöründe dünyada 7’nci büyük üretici konumunda bulunan Türkiye’de çimento sektörü 19 bin kişiye istihdam sağlıyor. Yıllık 58 m/ton üretim gerçekleştiren Türkiye çimento sektörü, Türkiye’nin toplam enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 6’lık payına sahip. Her bir ton çimento üretimi için ortalama 80 ila 100 kWh elektrik tüketimi yapılıyor. SabancıDx’in CDx ürünü sayesinde yalnızca bir farin ve bir çimento değirmeninde sağlanan verimlilikle yaklaşık bin hanenin yıllık ortalama enerji tüketimini karşılayabilecek tasarruf sağlanabiliyor. CDx sağladığı enerji tasarrufuyla çimento üretim tesislerinin karbon salınımını da azaltıyor. Bir farin ve bir çimento değirmeninden sağlanan verimlilik yıllık bin tonun üzerinde karbon salınımını da engelliyor.

CDx’i farklı sektörlerde hayata geçirmek için çalışıyoruz

CDx’i yurtdışı pazarlarda da yaygınlaştırmayı hedeflediklerini belirten SabancıDx Genel Müdürü Burak Aydın şu görüşleri paylaştı: “CDx ülkemizin yazılım ihracatına da önemli katkılar sağlayacak. Microsoft ile olan iş ortaklığımız ürünümüzün yurtdışı pazarlara açılma sürecinde bize güç katacak. CDx çimento sektörüne özel olarak geliştirilmiş olsa da son derece esnek ve güçlü bir algoritmaya sahip. Bu sayede endüstriyel otomasyonun ve insanın bir arada olduğu tüm üretim süreçlerine kolaylıkla adapte edilebilecek ve katma değer yaratabilecek. CDx, sanayi sektörüne yönelik bir dizi yeni çözümümüzün ilk halkası olacak. Uzun vadede CDx’i farklı sektörlerde de hayata geçirmek istiyoruz. Hem sanayi sektörü hem de farklı sektörlere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Önümüzde finans, perakende ve üretim sektörlerinde kullanılabilecek yeni verimlilik, optimizasyon ve gelir güvence projelerinden doğacak ürünler var.

Davetly: San Francisco’da yaşayan Türk girişimcinin kurduğu online davetiye girişimi

San Francisco’da yaşayan Türk girişimci Kadir Yunus Enli tarafından 2019 yılında kurulan Davetly; düğün, nişan, doğum günü, altın günü, yeni iş yeri açılışı, arkadaşa destek olma ve diğer tüm organizasyonlar için beş adımda online davetiye oluşturup yönetebileceğiniz ve aynı zamanda uygulama üzerinden hediye ve takı toplayabileceği ücretsiz bir uygulamadır.

Organizasyon yönetimi, kağıt davetiye baskısı ve davetler için hediye, takı toplama problemlerine çözüm getiriyor.

  • Davetiye baskısı kağıt seçimi, baskı kalitesi, basılan davetiyelerin davetlilere ulaştırılması,
  • Toplam kaç kişiyi davet edildi?
  • Kimler katılacak?
  • Programda değişiklik oldu, o kadar kişiye tekrar nasıl haber vereceğiz şimdi gibi sorulara cevap olarak bu girişim kuruldu.

Hediye ve takıya online çözüm

Bildiğimiz gibi özellikle düğün ve diğer organizasyonlarda bir araya gelme sebebimiz mutluluklarımızı paylaşmak ve birbirimize maddi manevi destek olabilmek. Tüm bu problemleri aşarak seçtiğimiz hediyeler renginden, bedeninden dolayı iade ve değişime gidiyor. Sonuçta hediyeyi satın alan da hediye sahibi de bu süreçte vakit ve para kaybediyor.

Davetly, özellikle düğünlerdeki takı merasimindeki sorunları çözmek istiyor.

Uzaktaki akrabalar, yurt dışında yaşayanlar, şehir dışında olup davete katılamayanlar artık istedikleri miktarda gram altını uygulama üzerinden kredi kartı ile davet sahibine gönderebiliyor. Girişim; Kuyumcuya gitmek, eski altın, yeni altın, altın kutusundan çıkan fasülye sorunlarını geçmişte bırakmak istiyor. Kullanıcılar Davetly ile 50 TL’lik gram altın da gönderebiliyor.

Davetler için kullanıcı hesabında biriken altın miktarı bankadaki altın hesaplarına herhangi bir kesinti olmadan aktarılıyor. Kullanıcılar; dilerse toptanan turarı dolar, euro, TL karşılığı olarak da talep edebiliyor.

Kurucusu Yunus Enli‘den edindiğimiz bilgiye göre: “Organizsyon yönetimi tüm dünyada son kullanıcıların ve işletmlerin dahil olduğu dinamik ve büyük bir sektör. Davet oluşturmada ve yönetmede kültürel, bölgesel farklılıklar olmakla beraber ana amaç tüm dünyada aynı, özel günlerimizi kolay bir şekilde planlamak ve sevdiklerimizle beraber mutlu bir şekilde kutlayabilmek.” dedi.

Girişimin ürettiği değer önerisi

Davetly, kullanıcılarına hepsi bir arada çözüm sunuyor. Türkiye’de online davetiye yönetim sistemi henüz çok yeni. Dünyada özellikle düğünler için online davetiyeler yoğunlukla kullanılıyor fakat, doğum günü ve diğer davetler için hepsi bir arada çözüm global pazarda da Davetly ile geldi, kullanıcı dostu arayüzü sayesinde, Davetly ile online davetiye, oluşturmak sadece bir kaç dakikalık bir işlem olarak önümüze çıkıyor.

Yunus Enli: “Davetly’i global pazarda rakiplerinden ayıran en önemli özelliklerden birisi ise Davetly uygulamasını tüm davetleri için kullanabilmeleri. Kullanıcılarımız, düğün, doğum günü, altın günü gibi etkinliklerin yanı sıra bekarlığa veda, yeni işe başlama kutlaması, mezuniyet veya askere gidecek arkadaşları için dahi mesafelere takılmadan anında para topluyorlar.”

Davetly, şu anda İngilizce ve Türkçe dil seçenkleri ile Amerika ve Türkiye’de hizmet veriyor. Hali hazırda EMEA bölgesi için çalışmaları süren girişimin iş birlikleri devam ediyor ve yakında bu bölgede de çalışmalarına başlayacak.

Girişimle ilgili yeni gelişmeler oldukça egirişim’de paylaşmaya devam edeceğiz.

SPK Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Bora Oruç, kripto para borsası BtcTurk’un yönetim kuruluna katıldı

Kripto Para borsası BtcTurk, üst düzey bir transfer gerçekleştirdi. Sermaye Piyasası Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Bora Oruç, BtcTurk Yönetim Kurulu üyeliği görevini üstlendi.

Bora Oruç, yeni görevi ile ilgili yaptığı değerlendirmede bir kamu kuruluşundan özel sektöre geçiş yapmanın duygusal açıdan da farklı olduğunu belirterek;

“Yepyeni bir deneyime yelken açmaktan mutluluk duyuyorum. Yeni bir okula başlar gibi hissediyorum. Ayrıca finansın geleceğini temsil eden yeni nesil bir dünyanın parçası olmak da ayrı bir heyecan kaynağı…. Hepimizin bildiği gibi finans piyasasının olmazsa olmazı güvendir. Ben de, yedi yılı aşkın zamandır finansal vizyonu, sistematik yapısı ile Türkiye finans sektörünün referans kaynaklarından biri haline gelen BtcTurk ile yola devam etmekten gurur duyuyorum” dedi.

BtcTurk CEO’su Özgür Güneri de; “Bora Oruç gibi değerli bir finans profesyonelinin BtcTurk’e katılması hem şirketimiz, hem de ülkemizdeki Bitcoin ve kriptopara sektörü ve paydaşlarımız açısından çok önemli bir adım niteliğinde… Düzenleyici kamu kurumu tarafından henüz düzenlenmemiş bir sektörün lider oyuncusu olarak; kurulduğumuz günden bu yana bir düzenlemeye tabi gibi çalışmayı sorumluluğumuz olarak gördük ve bu yaklaşımla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yaptığımız yatırımlar ve ülkemizin dijital ekonomisine duyduğumuz güvenle kısa süre önce ödenmiş sermayemizi 15 milyon TL’den 19 milyon TL’ye çıkardık ve son 3 yılda da 3 kat büyüme gösterdik. Bora Oruç’un aramıza katılmasıyla 2021 yılında da büyük başarılara imza atacağımıza inancım tam” açıklamasında bulundu.

Bosch’un kendi kendine öğrenen yapay zeka sensörü, giyilebilir ve işitilebilir cihazlar, kişiselleştirilmiş çözümler sunuyor

Squat, mekik veya girya. Bugünlerde mevcut fitness egzersizlerinin listesi neredeyse sonsuz. Ancak pek çok fitness takip cihazı veya akıllı saat, sınırlı sayıda izlenebilen aktivite imkanı sunar ve farklı performans tarzları, ekipman, yükseklikler ve kullanıcıların enerji seviyeleri nedeniyle aktiviteleri güvenilir şekilde tanıyamaz. Bosch Sensortec, bu tür sorunları çözmek için taşınabilir cihazlara yapay zeka katan devrim niteliğinde ve kendi kendini öğrenen BHI260AP hareket sensörünü geliştirdi.

Sensör kendi kendine öğrenen yapay zeka yazılımıyla giyilebilir ve işitilebilir cihaz üreticilerinin son derece kişiselleştirilmiş fitness takip imkanı sunmasını sağlıyor. Çok çeşitli hareketlere uyum sağlar ve tekrar eden döngüsel kalıplara dayanan yeni fitness aktivitelerini öğrenebilir. Böylece kullanıcılar, aynı anda hem antrenör hem de sporcu olabilirler.

Bosch Sensortec CEO’su Dr. Stefan Finkbeiner, “Kendi kendine öğrenen yapay zeka sensörü, kullanıcıların fitness cihazlarıyla etkileşim şeklini, tek yönlü bir yaklaşımdan interaktif bir eğitim yöntemine dönüştürecek. Bu yeni sensör, Bosch Sensortec’in akıllı hareket sensörlerindeki uzun süreli deneyimini yenilikçi yazılım geliştirme konusundaki güçlü yetkinliğiyle birleştiriyor” dedi.

Tek yazılım – dört özellik

Kendi kendine öğrenen yapay zeka yazılımı, önceden öğrenilmiş on beşten fazla fitness aktivitesi içeren standart bir sete sahip. Bu nedenle, kullanılmadan önce eğitim alınmasına gerek kalmıyor. Buna ek olarak dört ürün özelliği sunuyor: Öğrenme, kişiselleştirme, otomatik takip ve geliştirme. Öğrenme modu, kullanıcılara orijinal olarak desteklenmeyen yeni fitness aktiviteleri ekleme seçeneği sunarak cihazı kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirmelerini sağlıyor. Kişiselleştirme özelliği, kullanıcıların mevcut, önceden öğrenilmiş aktiviteleri kendi tarzlarına adapte etmelerini sağlayarak, kalori sayımı ve aktivite analizlerinin doğruluğunu artırıyor.

Otomatik takip fonksiyonu sayesinde ise kullanıcılar, herhangi bir manuel müdahale olmadan fitness aktivitelerini otomatik olarak takip ediyor ve hem dayanıklılık hem de güç antrenmanı için aktivite tipi ve süreye göre antrenmanın yoğunluğunu analiz edebiliyor. Son olarak, üreticiler yazılımı değiştirmeden veya orijinal bir veri kümesine ihtiyaç duymadan yeni fitness aktiviteleri ekleyebiliyor. Koçlar veya yıldız sporcular tarafından sunulan bu yeni transfer edilebilir egzersizler, en iyilerle kıyaslama yapmayı ve uzmanlardan ya da sadece kullanıcıların arkadaşlarından öğrenmeyi mümkün kılar. Bu, cihazların algılanan değerini artırır ve üreticilerin farklılaşmasına güçlü bir şekilde yardımcı olur.

Yapay zeka sensör edge’de çalışırken, buluta bağlanmaya ve hatta akıllı telefona ihtiyaç duymaz. Bu, verileri gizli tutar ve internet bağlantısı veya telefona bağlanmaya gerek kalmadan, aktivitelerin sürekli olarak izlenebileceği ve analiz edilebileceği anlamına gelir. Edge yapay zeka, aynı zamanda gecikme süresi ve güç tüketimini de en aza indirir. Bu da kullanıcıların cihazlarında hızlı, gerçek zamanlı geribildirim ve uzatılmış şarj aralıkları elde edebileceği anlamına gelir.

Birden çok yazılım seçeneğine sahip hepsi bir arada çözüm

Yeni sensör üreticilere; donanım, yazılım ve gömülü yapay zekayı içeren entegre bir “Pakette Sistem” (SiP) çözümü olarak sağlanmıştır. Bu da geliştirme süresini ve maliyetlerini azaltır ve pazara giriş süresini kısaltır.

Bosch Sensortec, kendi kendine öğrenen yapay zeka yazılımının yanı sıra BHI260AP için çok çeşitli yazılım çözümleri de sunuyor. Giyilebilir cihaz üreticileri, yön takibi, pozisyon takibi (PDR) ve yüzme gibi belirli kullanım durumlarına yönelik çözümleri etkinleştirmek için gerekli yazılımı sensöre yükleyebilir. Sensör dört farklı yüzme stilini tanır: kelebek, sırtüstü, kurbağalama ve serbest stil. BHI260AP tam olarak programlanabilir bir sensör olduğundan, üreticiler BHI260AP’ye yerleştirilecek kendi özel yazılımlarını oluşturabilir veya kullanıcıların bağlamına bağlı olarak özelleştirilmiş çözümler yükleyebilirler. Akıllı programlanabilir sensör, bu özelleştirilmiş çözümleri yetkisiz kullanıma karşı korumak için dijital bir imza sunar.

Yapay zeka tabanlı giyilebilir çözümlerin geliştirilmesini daha da kolaylaştırmak için Bosch Sensortec, Bluetooth Düşük Enerji (BLE) teknolojisi üzerinden akıllı telefonlara kablosuz olarak bağlanabilen BHI260AP servis paneliyle birlikte bir uygulama kartı sunar.

Erişilebilirlik

BHI260AP kendi kendine öğrenen yapay zeka sensörü ve ilgili servis paneli Bosch Sensortec’in distribütörlerinden temin edilebilir. Farklı yazılım paketlerini Bosch Sensortec web sitesinden indirebilirsiniz.

İnşaat sektörü odaklı kariyer ve hizmet platformu Workindo, 2021’de globale açılmayı hedefliyor

Yapı-inşaat sektörüne özel online kariyer ve hizmet platformu Workindo, 2020 yılı site verileri üzerinden inşaat sektörünün kariyer ve online pazaryeri infografiğini yayınladı.

Öncelikle inşaat sektöründe 2020 yılını değerlendiren ve 2021 yılı için öngörülerde bulunan Workindo.com CEO’su Erhan Kocabaş, “İnşaat sektörü, pandeminin hayatımıza girmesi ile pek çok sektör gibi bir yavaşlama evresine girdi. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oluşan panik dalgası ile birlikte yatırımlar yavaşladı ve küçülme süreci başladı. Mart ayında yaşanılan şok sonrası devreye giren teşvikler ve uygun faizli kampanyalar sektöre yılın ikinci yarısında bir ivme kazandırarak özellikle yarım kalan projelerin devam etmesini sağladı.

Mevsim etkisinden arındırılmamış temel işgücü göstergelerine göre, istihdam edilenlerin sayısı inşaat sektöründe 147 bin artış gösterdi. İstihdam edilenlerin yüzde 6,2’si inşaat sektöründe yer aldı. Ekonomik faaliyete göre, mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam, inşaat sektöründe 15 bin kişi arttı. İnşaat maliyet endeksinde ise ciddi artış söz konusu. 2020 yılı boyunca toplam artış yüzde 19.49 oldu. Maliyetlerin artması ve faizlerin tekrar psikolojik sınır olan yüzde 1’in üzerine çıkması ile konut satışlarında yavaşlama evresi başlamış oldu. Maliyetlerin yükselmesi ayrıca yeni konutlara başlama oranlarını da düşüren başlıca etken olmaya devam ediyor.” dedi.

2021’de Hedef Yurtdışı!

Workindo olarak 2020’de büyüyerek yollarına devam ettiklerinin altını çizen Erhan Kocabaş, sözlerine şöyle devam etti: “Biz aynı zamanda pandemi sonrasına da hazırlandık; bu süreçte gaza basarak kriz dönemini sektörün ihtiyaçlarını anlayıp çözüm üretme evresi olarak gördük ve 2020 yılını platformumuzda ciddi geliştirmeler ve yenilikler yaparak geçirdik. Bu yenilikler sonucu Workindo ile çalışan firma ve personel ağımızı genişlettik.

Sene başında platformumuzda inşaat ve alakalı sektörlerdeki firmaların sadece ihtiyacı olan insan kaynağını ve çalışan iş gücünü bulmalarına fırsat verirken geliştirdiğimiz yeniliklerle hizmet ve ürün tedarik taleplerini Workindo üzerinden yapabilmelerine olanak sağlayarak inşaat sektörüne özel pazaryeri oluşturduk. Bir inşaat firması aldığı bir taahhüt işinde ihtiyacı duyacağı iş gücünü, tedarikçi firmaları ve malzemeyi artık Workindo’ya kayıtlı diğer firmalar üzerinden karşılayabiliyor.

İnşaat sektörünün dijitalleşmesi yönünde her geçen gün daha da çok çalışarak sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirmek konusunda kararlı ve emin adımlarla ilerliyoruz. 2021 yılında yurt dışına açılma sürecini başlatıyoruz. İlk hedefimiz Rusça konuşan ülkeler. Özellikle Rusya ve Özbekistan’ı kendimize hedef olarak belirledik. Çok yakında ekibimize Rusça konuşan arkadaşlarımız da katılacak ve hızlı bir şekilde platformumuzu Rusça diline adapte edeceğiz. Her sene 2 farklı coğrafyayı hedefleyerek büyüme ve genişleme trendimizi artırmaya devam edeceğiz.”

“Hamili Kart Yakınımdır Devri Kapandı”

Workindo.com verilerinden yola çıkarak hazırladıkları inşaat sektörünün kariyer ve pazaryeri 2020 infografiğini de değerlendiren Erhan Kocabaş, şu yorumlarda bulundu:

“Şuan da 26.481 olan üye sayımızın yüzde 92,62’sini iş arayan personeller yüzde 7,38’ini de firmalar oluşturuyor. Üye sayımızı kısa zamanda katbekat artırmayı hedefliyoruz. Toplamda 1700’e yakın personel ve taşeron ilanlarımız bulunuyor. Görüldüğü gibi inşaat sektöründe artık hamili kart yakınımdır devri kapandı. Personeller-firmalar-taşeronlar sadece Workindo.com’a üye olarak insan kaynakları çözümlerine kolayca ulaşabiliyorlar.

“Dünya İşini Türkiye’de Arıyor”

İnşaat sektörü denildiğinde dünyadaki bilinen ülkelerden biriyiz, şirketlerimizin yurtdışındaki faaliyetleri durmadan devam ediyor. Türkiye’deki inşaat sektörünün bilinirliği ve iş kalitesi dünya tarafından kabul görmeye 2020’de de devam etti. Workindo.com’da Avrupa, Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu ve Afrika olmak üzere yurtdışından birçok alıyor.

“İş Arayışları Artık Mobil”

Teknolojinin gelişmesiyle artık her şeyi cepten mobil olarak yapabiliyoruz. Yemek siparişinden market siparişine temizlik işlerinden ikinci el-satıma kadar hepsine tek tıkla ulaşılabiliyor. İnşaat sektöründe iş arama konusunda da mobil cihaz kullanımı yüzde 64,41 ile ilk sırada yer alıyor.

“Baretli Kadınlar ve Gençler Dikkat Çekiyor”

Kadınlar inşaat sektöründe daha fazla var olmak için arayışlara başladı. İş arayanların %36’sının kadın olması kadınların inşaat sektöründe ciddi varlığını gösteriyor. Workindo.com’da iş arayanların yüzde 57’sini 20-25 yaş aralığındaki gençler oluşturuyor. 26-40 yaş aralığı ise yüzde 43. En fazla iş arayan yaş ise yüzde 14 oranıyla 24 oldu.

“Sektörün En Fazla Arananı Mühendisler ve Kaynakçılar”

2020 yılında Workindo.com’a verilen ilanlara baktığımızda en çok mühendislerin ve kaynakçıların arandığını görüyoruz. Bu kategorilerin ardından elektrikçi ve mimarlar geliyor.

“Sektör En Fazla İşi Sonbaharda Arıyor”

İnfografik verilerimize baktığımızda inşaat sektöründe iş aramalarının en çok yapıldığı aylar Kasım, Ekim ve Eylül olduğu görülüyor.

“Büyük Şehirlerde İş Var”

Taşeron ve işçi arayan firmaların verdiği ilanlar bazında ilk 4 büyük şehir değişmezken sektörün 5. büyüğünün Kocaeli olduğunu gördük.

“İnşaat Sektörü En Fazla Kaba İnşaat Taşeronu Arıyor”

Workindo.com’un kariyer platformu olmasının yanında inşaat sektöründe hizmet alım-satımı da yapılan bir pazaryeri konumunda olduğunu söyleyebilirim. 2020’de Workindo’dan en çok talep edilen hizmet kaba inşaat hizmetleri oldu.

Netaş, ABD’den Çin’e uzanan 53 yıllık hikayesini bir kitap ve belgeselde topladı

  • Türkiye’de yerli bilgi ve iletişim teknolojilerinin tarihini başlatan şirketlerden Netaş’ın mücadelelerle dolu müthiş değişim yolculuğu kitap ve belgesele dönüştü.
  • 1967 yılında Kanadalı Nortel ortaklığı ile kurulan şirket, sağlam ArGe kültürü sayesinde Türkiye’nin öncü yazılım ihracatçısına ve yakın coğrafyanın dijital dönüşüm mimarına dönüştü.
  • Her dönemde teknolojinin doğduğu topraklardan yatırım almayı başaran Netaş, bugün

ABD’den Çin’e uzanarak yazılım ihraç ediyor ve Kazakistan’dan Cezayir’e pek çok ülkenin dijital dönüşümünü gerçekleştiriyor.

Türkiye’nin önde gelen bilgi ve iletişim teknoloji şirketlerinden Netaş, 53 yıllık tarihini bir kitap ve belgeselde topladı. “Zoru Başarmak, 10 Bin Kişinin Yolculuğu; Netaş” başlığı ile yayınlanan kitap, sadece Netaş’ın yolculuğunu değil, Osmanlı’dan günümüze iletişim teknolojileri alanındaki gelişmelere de ışık tutuyor. Telefonun mucidi Graham Bell’in patentlerini elinde bulunduran Kanadalı Nortel ile 1967 yılında yola çıkan Netaş, 2009 yılında Nortel’in piyasadan çekilmesinin ardından 27 ülkedeki 260 şirketinden ayakta kalan ve yoluna devam eden tek ortaklığı oldu. Sağlam ArGe kültürü sayesinde 53 yılda telefon üreticisinden yazılım ihracatçısına ve dijital sistem entegratörüne dönüşmeyi başaran şirket, bugün Amerika’dan Çin’e yazılım ihraç eden ve bölge ülkelerinin dijital dönüşümünü sağlayan lider bilgi teknolojileri şirketine dönüştü.

Gazeteci – yazar Rıdvan Akar’ın araştırmalarından yola çıkarak kaleme alınan kitaba bir belgesel film de eşlik ediyor. Kitap ve belgeseldeki pek çok anekdot, Türkiye’nin iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişimi ve buna bağlı olarak değişen sosyo-ekonomik yapıyı da gözler önüne seriyor.

İki gayemiz var; yerli teknoloji üretmek ve ekosistemimizle büyümek

“Zoru Başarmak, 10 Bin Kişinin Yolculuğu; Netaş” kitabının hayata geçiş hikayesini anlatan CEO Müjdat Altay, Netaş’ın tarihinin Türkiye’nin gelecek 50 yıldaki iletişim teknolojileri vizyonuna da ışık tutacağını belirtti. Netaş’ın kuruluşundan itibaren iki ana gayesi olduğuna işaret eden Altay, “Birinci gayemiz her zaman çağın teknolojilerini yerli imkanlarla üretmek oldu. Buna, yerli telefon santralinden yerli baz istasyonuna kadar onlarca örnek verebiliriz. Teknolojiyi yerlileştirmekle kalmadık, bunu teknolojinin merkezi sayılan ülkelere ihracat ettik. 16 yılda 800 milyon doların üzerinde teknoloji ihracatı yaptık. Altı kez “Yazılım ihracatı şampiyonu” ve birçok kez “Hizmet İhracatı” şampiyonu olduk. Yerlileştirme çalışmalarımızla 4 milyar dolarlık milli sermayenin ülke sınırları içinde kalmasını sağladık. Bir değer gayemiz de, kendimizi geliştirirken ekosistemimizdeki şirketleri de büyütmek oldu. Türkiye’de odağına ArGe’yi alarak kendisi kadar ekosistemini de büyüten ve ülkesine ArGe ile katma değer sağlayan başka bir şirket yoktur. Netaş, hissedar yapısı değişse de ArGe’ye verilen önem hiç değişmedi. Geliştirdiğimiz özgün ürünlerle çevre ülkelere de hizmet veren bir noktaya ulaştık. Son on yılda ekosistemimizdeki 3 bin şirket için 1.6 milyar dolarlık bir ekonomi yarattık. Bu şirketlerin 2500’ünden fazlasını yerli tedarikçilerden seçtik. Netaş, alım yaparken yerli tedarikçileri tercih ederek, hem kendisini hem ekosistemini büyüttü, büyütmeye de devam edecek” şeklinde konuştu.

Netaş yolu açtı, teknoloji şirketleri yazılım ihraç eder noktaya geldi

Netaş’ın köklerinin telefonun mucidi Graham Bell’e kadar dayandığını ifade eden Altay, şöyle devam etti:

“Netaş, imza attığı çok büyük ilklerle sektördeki birçok firmanın de önünü açtı ve sektörün dönüştürücüsü oldu. Biz cesaret ettik yaptık, şirketlere ilham olduk, birlikte büyüdük. Elif ve Spacenet gibi iki ürünü ile 1980’lerin başında cesur bir iddia ile biz Türkiye’de yaparız dedik yaptık. Bu sayede büyük ithalat girdilerini önledik. Bizim cesaretimiz sektördeki diğer şirketlere de bulaştı, 1980’lerin sonuna geldiğimizde birçok firma artık Spacenet yapıyordu. Aynı şekilde güç sistemi yaptık, sonrasında birçok firma bu alanda gelişti. 2000’li yıllarda teknoloji ve ihtiyaçlar değişti. Donanımın yerini yazılım aldı. Biz de “Yerinde ArGe” kavramını ortaya attık, yazılımı ArGe Yasası’na dahil etmek üzere Ankara’da müthiş mücadeleler verdik. Şimdi 1000’in üzerinde firma yerinde ArGe uygulamasından yararlanıyor. Teknoloji firmalarının bugün yüzde 90’dan fazlası yazılım üretiyor ve ihraç ediyor.”

Her zaman teknolojinin yükseldiği topraklardan yatırım çekmeyi başardık

Netaş’ın her zaman teknolojin yükseldiği topraklardan yatırım almayı başarmış bir Türk şirketi olduğuna vurgu yapan Müjdat Altay, üstelik bu başarıyı üç kez üst üste gösterebildiklerini belirtti. “Ülkemize değer ve prestij katan yüksek kalitede üç kez yatırım çeken tek şirketiz. Uzun zaman teknoloji batıdan yükseldi. Biz de iki kez ülkemize batıdan yatırım çektik. Şimdi teknolojinin merkezi, batıdan doğuya doğru kayıyor. Biz de çağın gereklerine ayak uydurduk ve doğudan yatırım aldık. Ortağımız ZTE ile Türkiye’nin iletişim teknolojilerindeki gelecek 50 yılın vizyonunu oluşturuyoruz” dedi.
Çin’e yazılım ihracatına başladık

Netaş’ın her dönemde ArGe’yi odağında tuttuğuna dikkat çeken Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer öz değerlerinizde ülkeniz için üretmek, değer katmak tutkusu yani gerçek bir vatanseverlik varsa kolay kolay yıkılmazsınız. Nortel’in iflası sonrası, OEP ile büyüdük, şimdi de ZTE ile yolumuza büyük bir inançla devam ediyoruz. En büyük gururumuz, 5G’nin yükseldiği dönemde, dünyada 5G teknolojileri alanında en fazla patent sahibi olan ZTE firmasını ülkemize çektik. Güçlü mühendislik kasımız ve ArGe gücümüz ile yerlileştirme çalışmalarımızı başarıyla yürütüyoruz. Çin’e yazılım ihracatına başladık. 80’in üzerinde arkadaşımız Çin’e yazılım geliştiriyor. Böylece dünyanın en Batısında ABD’ye, en doğusunda Çin’e teknoloji satar hale geldik.”

Bölge ülkelerini akıllı teknolojilerle donatıyoruz

Netaş’ın son on yıldaki atağı ile Kazakistan’dan Cezayir’e kadar geniş bir bölgede ülkelerin teknolojik altyapılarını dönüştüren projeler üstlendiğini kaydeden Altay, Netaş’ın ArGe’si ile Türkiye’yi uç teknolojilerde yakın coğrafyanın üssü yapmayı hedeflediğini ifade etti. Bunun en önemli adımını Katar’da attıklarını söyleyen Altay, “Katar’da yaklaşık bir yıldır devam eden dijitalleşme projesinde ilk etabı tamamladık. E-Bileti merkezine alan akıllı etkinlik yönetim platformumuz ile Dünya Kupası için gittiğimiz Katar’ın bugün önemli bir bölümünün akıllı platforma taşınmasına destek oluyoruz. Bu proje ile ilk defa bir ülkeyi uçtan uca dijital hale getirmiş olacağız” diye konuştu.

Ortağı Nortel’in iflasından sonra 27 ülkedeki 260 şirketinden ayakta kalan tek şirket oldu

Netaş CEO’su Müjdat Altay, neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğuna ilişkin soruya şöyle yanıt verdi: “Bu kitap ile Türkiye’nin ArGe ve telekomünikasyon tarihine ışık tuttuk, tarihi bir belge hazırladık. Netaş’ın Türkiye için ürettiği değeri gözler önüne sererken, nice şirketlere ve gençlere ilham olmak istedik. Şunu anlatmak istedik, sadece mühendislik gücü, sadece güçlü ortaklar ya da sadece çok çalışmak değil işin tılsımı, tüm bunlara ek olarak öz değerlerimizden biri olan ülkesine aşık olmak, vatanı için üretmek, bilgiyi paylaşmak, koca bir ailenin parçası olduğunu bilerek yılmadan azimle tutkuyla cesaretle yol alabilmek. Bugün, Nortel’in piyasadan çekilmesinden sonra; 27 ülkedeki 260 şirketinden geriye kalan tek şirket olmak bir tesadüf değil. 16 yıl içinde üç defa ana hissedar değiştirmesine rağmen Netaşlılık ruhu bizi ayakta tuttu. Yaşadığımız değişim süreçlerinden her seferinde daha da güçlenerek çıktık. Verilen tüm bu mücadeleleri tarihsel bir gelişim içinde anekdotlarla, ama en önemlisi de emeğiyle, kalbiyle yaşanmışlıklarla vermek istedik.”